AFGANİSTAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
AFGANİSTAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Kasım 2017 Cuma

TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASI VE VİZE DİYALOĞU BÖLÜM 10

TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASI VE VİZE DİYALOĞU BÖLÜM 10



BÖLÜM VI 

VERİLERİN KORUNMASI VE SAKLI KALAN HÜKÜMLER 

Madde 17 

Verilerin Korunması 

Kişisel verilerin iletimi, sadece bu Anlaşmanın uygulanması için bu iletime Türkiye veya bir Üye Devletin yetkili makamları tarafından ihtiyaç duyulması halinde yapılacaktır. Belirli bir vakada kişisel verilere yönelik işlem ve muameleler, Türkiye’nin iç hukukuna ve kontrolörün bir Üye Devletin yetkili makamı olduğu durumlarda, 95/46/AT sayılı Direktifin hükümlerine ve bu direktifi takiben söz konusu Üye Devletin benimsediği ulusal mevzuata tabi olacaktır. Ayrıca, aşağıda sıralanan ilkeler uygulanacaktır:

(a) kişisel veriler adil ve hukuka uygun bir şekilde işlenmelidir;
(b) kişisel veriler bu Anlaşmanın uygulanması için belirtilen, sarih ve meşru amaçlar doğrultusunda toplanmalı ve ne bu bilgileri ileten ne de alan makamlar tarafından bunlara aykırı amaçlar için kullanılmamalıdır;
(c) kişisel veriler toplanma ve/veya daha ileri işleme konulma amacı açısından yeterli, konuyla ilgili ve gereğinden fazla olmamalıdır; özellikle, iletilen kişisel veriler sadece aşağıdakilere ilişkin olabilir: 
- Transfer edilecek kişinin kimlik bilgileri (isim, soyadı, önceki isimleri, takma adları veya lakapları, cinsiyeti, medeni hali, doğum tarihi ve yeri, şu anki ve herhangi bir önceki uyruğu gibi); 
- Pasaport, kimlik kartı veya ehliyet (seri numarası, geçerlilik süresi, veriliş tarihi, veren makam, verildiği yer); 
- Duraklamalar ve güzergah;
- Transfer edilecek kişinin kimlik tespiti için veya bu Anlaşma uyarınca geri kabul için aranan koşulların incelenmesi için gereken diğer bilgiler; 
(d) Kişisel veriler doğru olmalı ve gerektiğinde güncellenmelidir; 
(e) Kişisel veriler, verilerin toplanma veya daha ileri işlenme amacının, gerektirdiğinden daha uzun olmayacak süreyle veriye konu kişinin kimliğinin tespitine edilmesine imkan sağlayacak şekilde muhafaza edilmelidir; 
(f) Özellikle verilerin yeterli, konuyla ilgili ve doğru olmadığı veya işlem amacı açısından aşırı olması nedeniyle söz konusu verilerin işlenmesinin bu Madde 
hükümlerine uygun olmadığı durumlarda, gerek ileten makam gerekse alan makam kişisel verilerin uygun şekilde düzeltilmesi, silinmesi ve bunlara erişimin 
engellenmesi için gereken makul her adımı atacaktır. Buna her türlü düzeltme, silme veya engelleme durumunda diğer Tarafa bildirilmesi de dahildir; 
(g) talep üzerine, alan makam ileten makamı kendisine iletilen verilerin kullanımı ve onlardan elde edilen sonuçlar konusunda bilgilendirecektir. 
(h) kişisel veriler sadece yetkili makamlara iletilebilir. Bu bilgilerin sair makamlara iletimi ileten makamın muvafakatini gerektirir. 
(i) ileten ve alan makamlar kişisel verilerin iletim ve alımının yazılı kaydını tutmakla yükümlüdürler. 


Madde 18

Saklı Kalan Hükümler 

1. Bu Anlaşma Birliğin, Üye Devletlerinin ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler de dahil olmak üzere uluslararası hukuktan doğan hak, yükümlülük ve sorumluluklarına halel getirmeyecektir. Özellikle de: 
- 31 Ocak 1967 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Protokol ile değiştirilen 28 Temmuz 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Sözleşme, 
- 4 Kasım 1950 tarihli İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi, 
- Devleti yapılan iltica başvurularını incelemekten sorumlu tutan uluslararası sözleşmeler, 
- 10 Aralık 1984 tarihli İşkence ve Diğer Zalimane, Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme,
- Uygulanabildiği hallerde, 13 Aralık 1955 tarihli Kuruluşa Dair Avrupa Sözleşmesi, 
- Suçluların iadesi ve transit geçişle ilgili uluslararası sözleşmeler,
- Yabancı uyruklu kişilerin geri kabulleriyle ilgili çok taraflı uluslararası sözleşmeler ve anlaşmalar.
2. Bu Anlaşma 12 Eylül 1963 tarihli Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu Arasında Ortaklık Kuran Anlaşma’nın hükümleri, ek protokolleri, ilgili Ortaklık Konseyi kararları ve Avrupa Birliği Adalet Divanının ilgili içtihat hukukunda belirtilen, Taraflardan birinin toprağında ikamet eden veya yasal olarak ikamet etmekte olanların ve çalışanların hak ve yükümlülükleri de dahil, tüm hak ve yükümlülüklere tamamen uyacaktır. 
3. Bu Anlaşmanın uygulanması, yasadışı olarak kalan üçüncü ülke vatandaşlarının5* iadesi için özellikle de bunların yasal danışmaya, bilgiye erişimlerine, iade kararlarının uygulanmasının geçici olarak askıya alınmasına ve yasal çarelerden faydalanma imkanlarına ilişkin Üye Devletlerdeki ortak standart ve usullerle Avrupa Parlamentosu ve 2008/115/AT sayılı Konsey Direktifi tarafından belirtildiği üzere iade usullerinin konusu olan kişilerin haklarına ve usul güvencelerine halel getirmeyecektir. 
4. Bu Anlaşmanın uygulanması, iltica talebinde bulunan kişilerin6* kabulü için asgari standartlar belirleyen 2003/9/AT sayılı Konsey Direktifinde ve özellikle 
başvuru incelemesi sırasında Üye Devlette kalma hakkına ilişkin olarak mülteci statüsü7* verme ve geri çekme için Üye Devletlerdeki usullerin asgari standartlarına ilişkin 2005/85/AT sayılı Konsey Direktifinde belirtildiği üzere iltica başvurusu yapan kişilerin haklarına ve usul güvencelerine halel getirmeyecektir. 
5. Bu Anlaşmanın uygulanması üçüncü ülke vatandaşlarının durumu ile ilgili olan 2003/109/AT sayılı Konsey Direktifi şartları gereğince uzun dönem ikamet izni 
almış kişilerin haklarına ve usul güvencelerine halel getirmeyecektir.
6. Bu Anlaşmanın uygulanması, aile birleşimi hakkına ilişkin 2003/86/AT sayılı Konsey Direktifi gereğince ikamet izni verilen kişilerin haklarına ve usul güvencelerine halel getirmeyecektir.
7. Bu Anlaşmadaki hiçbir hüküm diğer resmi veya gayri resmi düzenlemeler çerçevesinde kişilerin iadesini engellemeyecektir.

5*. RG AB L 348, 24.12.2008, s. 98
6*. RGAB L 31, 6.2.2003, s. 18.
7*. RGAB L 326, 13.12.2005, s. 13


BÖLÜM VII 

YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ VE UYGULAMA 

Madde 19

Ortak geri kabul komitesi 

1. Akit Taraflar, bu Anlaşmanın uygulanması ve yorumlanmasında birbirlerine karşılıklı yardım sağlayacaklardır. Bu amaçla, özellikle aşağıda belirtilen görevleri üstlenmek üzere bir ortak geri kabul komitesi (bundan böyle “komite” olarak anılacaktır) oluşturacaklardır: 

(a) bu Anlaşmanın uygulanmasını denetlemek;
(b) bu Anlaşmanın yeknesak uygulanması için gerekli düzenlemeleri yürürlüğe koymaya karar vermek;
(c) Madde 20 uyarınca Türkiye ve Üye Devletler tarafından hazırlanan uygulama Protokolleri hakkında düzenli bilgi teatisinde bulunmak; 
(d) Bu Anlaşma ve Ekleri için değişiklik önerilerinde bulunmak;

2. Komitenin kararları Akit Tarafların yasalarının gerektirdiği her türlü zorunlu iç usulün izlenmesini takiben Akit Taraflar üzerinde bağlayıcı olacaktır. 

3. Komite, Birliğin ve Türkiye’nin temsilcilerinden oluşacaktır; Birlik, Üye Devletlerin uzmanlarınca desteklenen Komisyon tarafından temsil edilecektir.

4. Komite gerektiğinde Akit Taraflardan birinin talebi üzerine toplanacaktır.

5. Komite çalışma usullerini kendisi oluşturacaktır.

Madde 20 

Protokollerin Uygulaması

1. Bir Üye Devletin veya Türkiye’nin talebi üzerine, Türkiye ve bir Üye Devlet diğerlerine ilaveten aşağıdaki kuralları kapsayan bir uygulama Protokolü hazırlayacaktır.

(a) Yetkili makamlar ile sınır geçiş noktalarının tayini ve irtibat noktalarının değişimi;
(b) Refakat edilen üçüncü ülke vatandaşlarının ve vatansız kişilerin transit geçişleri de dahil refakatli geri dönüş koşulları, 
(c) Bu Anlaşmanın 1’den 4’e kadar sayılı Eklerinde belirtilenlere ilave yöntem ve belgeler 
(d) Hızlandırılmış prosedür gereğince geri kabul şekilleri
(e) Mülakat yöntemi

2. Bu Maddenin 1. Paragrafında belirtilen uygulama Protokolleri, ancak Madde 19’da belirtilen geri kabul komitesine bildirimde bulunulduktan sonra yürürlüğe girecektir. 

3. Türkiye bir Üye Devletle hazırlanan ve Türkiye’deki uygulamasının pratikte gerçekleştirilebilirliğine tabi olan uygulama Protokolünün herhangi bir hükmünü, başka bir Üye Devletin talebi üzerine o Devlet ile olan ilişkilerinde de uygulamayı kabul eder. 

Üye Devletler Türkiye ile olan ilişkilerinde Türkiye ile bir diğer Üye Devlet arasında hazırlanan ve diğer Üye Devletlerdeki uygulamasının pratikte gerçekleştirilebilirliğe tabi olan bir uygulama Protokolünde yer alacak hükümleri Türkiye’nin talebi üzerien uygulamayı kabul eder.

Madde 21 

Üye Devletlerin ikili geri kabul anlaşmaları veya düzenlemeleri konusu 

Bu Anlaşmanın hükümleri başka bir Anlaşmanın hükümleriyle bağdaşmadığı takdirde, Madde 24 (3)’e halel getirmeksizin, bu Anlaşma hükümleri, 20. Madde 
kapsamında izinsiz olarak ikamet eden kişilerin geri kabulü konusunda bireysel olarak Üye Devletler ile Türkiye arasında yapılmış veya yapılabilecek 
bulunan her türlü yasal olarak bağlayıcılığa haiz belgenin hükümlerinden önce gelecektir. 

BÖLÜM VIII 

NİHAİ HÜKÜMLER 

Madde 22

Coğrafi Uygulama alanı

1. Bu Maddenin 2. Paragrafına tabi olarak, Anlaşma Avrupa Birliği Antlaşmasının 52. Maddesinde ve Avrupa Birliğinin İşleyişi Hakkındaki Anlaşmanın 355. Maddesinde belirtildiği gibi, Avrupa Birliği Antlaşmasının yürürlükte olduğu topraklarda, ve Türkiye Cumhuriyeti topraklarında geçerli olacaktır.

2. Bu Anlaşma, Danimarka Krallığı topraklarında geçerli olmayacaktır.

Madde 23

Teknik yardım 

İki Taraf da bu Anlaşmayı Türkiye ile Birlik arasındaki göç akınlarının yönetiminde ortak sorumluluk, dayanışma ve eşit ortaklık ilkelerine dayanarak uygulama konusunda mutabık kalmışlardır. 

Bu bağlamda Birlik, teknik yardım konusunda ekli ortak bildiri uyarınca bu Anlaşmanın uygulanmasında Türkiye’yi desteklemek amacıyla mali kaynak sağlama taahhüdünde bulunmuştur. Bu sırada, kapasite ve kurumsal gelişime özel bir önem verilecektir. Bu gibi bir destek, Avrupa Birliği ve Türkiye tarafından ortak olarak mutabık kalınmış mevcut ve gelecekteki öncelikler bağlamında sağlanmalıdır. 

Madde 24

Anlaşmanın yürürlüğe girmesi, süresi ve sona ermesi 

1. Bu Anlaşma, Akit Taraflar tarafından kendi usullerine uygun olarak onaylanacak veya kabul edilecektir.
2. 3. Paragrafa tabi olarak, bu Anlaşma, Akit Tarafların birbirlerine bu Maddenin birinci paragrafında belirtilen usulleri tamamladıklarını bildirdikleri tarihi takip 
eden ikinci ayın birinci gününde yürürlüğe girecektir.

3. Bu Anlaşmanın 4. ve 6. Maddelerinde ortaya konulan yükümlülükler bu Maddenin 2. Paragrafında belirtilen tarihten üç yıl sonra uygulanmaya başlanacaktır. 
Bu üç yıllık süre boyunca bu yükümlülükler, yalnızca Türkiye’nin geri kabulle ilgili ikili anlaşma veya düzenlemeler yaptığı üçüncü ülke vatandaşları ve vatansız 
kişiler için geçerlidir. Bu üç yıllık süre boyunca, Türkiye ve münferit Üye Devletler arasındaki mevcut ikili geri kabul anlaşmalarının ilgili bölümleri uygulanmaya devam edecektir. 

4. Bu Anlaşma süresiz olarak akdedilmiştir. 

5. Her bir Akit Taraf, resmi olarak diğerine bildirimde bulunarak bu Anlaşmayı feshedebilir. 

Bu Anlaşmanın yürürlüğü, bu bildirimin yapılma tarihinden altı ay sonra sona erecektir. 

Madde 25 

Ekler 

1 ‘den 6’ya kadar olan Ekler bu Anlaşmanın ayrılmaz bir parçasını oluşturur.

Ankara’da iki bin on üç Yılının Aralık ayının 16 ncı gününde, Bulgarca, Çekçe, Danca, Hollandaca, İngilizce, Estonca, Fince, Fransızca, Almanca, Yunanca, Macarca, İtalyanca, Letonca, Litvanca, Maltaca, Lehçe, Portekizce, Slovakça, Slovence, İspanyolca, İsveççe ve Türkçe dillerinde, her metin aynı derecede geçerli olmak üzere, ikişer nüsha olarak imzalanmıştır. 

Gösterildiğinde uyruğun kanıtı olarak nitelendirilecek belgelerin ortak listesi

(Madde (3) 1), 5 (1) ve 9 (1))

Talepte Bulunulan Devlet Üye Devletlerden biri veya Türkiye ise:

- Her tür pasaport, 
- Talepte Bulunulan Devlet tarafından verilen lesepase, 
- Her tür kimlik kartı (geçici ve koşullu olanlar dahil);
- Askeri hizmet karneleri ve askeri kimlik kartları; 
- Gemi adamı kayıt defterleri ve kaptanların hizmet kartları; 
- Vatandaşlık sertifikaları ve vatandaşlığı dolaylı veya açıkça belirten diğer resmi belgeler. 

Talepte Bulunulan Devlet Türkiye ise: 
- Vize Bilgi Sisteminde8* yürütülen bir araştırma sonucunda kimliğin doğrulanması, 
- Üye Devletlerin Vize Bilgi Sistemini kullanmadıkları durumda, bu Üye Devletlerin vize başvurusu kayıtlarından oluşturulan pozitif tanıma. 

8*. Avrupa Parlamentosunun ve Konseyin (AT) 767/2008 sayılı 9 Temmuz 2008 tarihli Vize Bilgi Sistemine (VIS) ilişkin düzenlemesi ve Üye Devletler arasında 
kısa süreli vizeler hakkında veri alışverişi (VIS Düzenlemesi), 

RGAB L 218, 13.8.2008, s. 60

Uyruğun kesin olmayan karinesi olarak kabul edilen belgelerin ortak listesi

(Madde (3)1), 5(1) ve 9(2))

- Bu Anlaşmanın EK-1’inde listelenen belgelerden herhangi birinin fotokopileri, 
- Sürücü belgeleri veya fotokopileri, 
- Doğum belgeleri veya fotokopileri, 
- Şirket kimlik kartları veya fotokopileri, 
- Tanıkların verdiği ifadelerin yazılı beyanları, 
- İlgili kişi tarafından yapılan açıklamaların ve resmi bir sınav sonucu da dahil olmak üzere söz konusu kişi tarafından konuşulan dilin yazılı beyanı,
- Pasaport yenilenirken yetkili makamlarca verilen resimli belgeler dahil olmak üzere, ilgili kişinin uyruğunu belirlemeye yardım edebilecek herhangi bir diğer belge, 
- Ek 1’de listelenen belgelerin geçerlilik süresi dolmuş olanları, 
- Resmi yetkililer tarafından temin edilmiş olan ve diğer Tarafın resmi yetkililerinin de teyit ettiği kesin bilgiler. 

Üçüncü ülke vatandaşları ve vatansız kişilerin geri kabul koşullarıın kanıtı olarak değerlendirilen belgelerin ortak listesi

(Madde 4(1), 6(1) ve 10(1)) 

- Talepte Bulunulan Ülke tarafından verilen vize ve/veya ikamet izni,
- İlgili kişinin tahrif edilmiş bir seyahat belgesindeki veya giriş/çıkışın diğer kanıtı (örneğin: fotoğraf) dahil olmak üzere giriş/çıkış damgaları veya seyahat belgesindeki benzer tasdikler, 
- İlgili kişinin Talepte Bulunulan Devletin topraklarında kaldığını açıkça gösteren belgeler, sertifikalar ve her türlü fatura (örnek: otel faturaları, doktor/dişçi randevu kartları, kamu/özel kurumlara giriş kartları, araba kira sözleşmeleri, kredi kartı faturaları, vb. ), 
- İlgili kişinin Talepte Bulunulan Devletin topraklarında bulunduğunu ve yaptığı yolculukları gösteren hava, tren, otobüs veya gemi seferlerinin üzerinde kişinin ismi geçen biletleri ve/veya yolcu listesi,
- İlgili kişinin bir kargo veya seyahat acentesi hizmeti kullandığını gösterir bilgi, 
- İlgili kişinin sınırı geçtiğini doğrulayabilecek, özellikle, sınır yetkili personeli ve diğer tanıklar tarafından verilen ifadelerin yazılı resmi beyanı, 
- İlgili kişinin adli veya idari davalarda verdiği bir ifadenin resmi yazılı beyanı. 



11 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


***

TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASI VE VİZE DİYALOĞU BÖLÜM 9

TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASI VE VİZE DİYALOĞU BÖLÜM 9


BÖLÜM III

GERİ KABUL USULÜ

Madde 7

İlkeler 

1. Üye Devletler ve Türkiye Madde 4 ve 6’da belirtilen bir kişinin doğrudan menşe ülkesine dönüşünü sağlamak için her türlü çabayı sarf edecektir. Bu amaçla, bu Paragrafın uygulanma usulleri Madde 19(1)(b)’ye uygun olacak şekilde belirlenecektir. bu Paragrafın hükümleri bu Maddenin 4. Paragrafına uygun olacak şekilde hızlandırılmış prosedürün uygulanabilir olduğu durumlar için geçerli olmayacaktır. 

2. Bu Maddenin 3. Paragrafı çerçevesinde, Madde 3 ve 6’da belirtilen zorunluluklardan birine dayanılarak geri kabul edilecek bir kişinin herhangi bir şekilde transferi, Talepte Bulunulan Devletin yetkili makamına bir geri kabul başvurusunun sunulmasını gerektirecektir. 

3. Geri kabul edilecek kişinin geçerli bir seyahat belgesi veya kimlik kartı varsa ve üçüncü ülke vatandaşının veya vatansız kişilerin söz konusu olması durumunda Talepte Bulunulan Devletin topraklarına girmek amacıyla geçerli bir vizeye veya Talepte Bulunulan Devletin ikamet iznine sahipse, bu kişinin transferi Talep Eden Devletin bir geri kabul başvurusu yapmasına gerek kalmadan veya Talepte Bulunulan Devletin yetkili makamına Madde 12(1)’de belirtilen yazılı bildirimi yapmasına gerek olmadan gerçekleşecektir. 

Önceki alt-paragraf, ilgili makamların geri kabulü yapılan kişilerin kimliklerini sınırda doğrulama hakkına halel getirmeyecektir. 

4. Bu maddenin 3. Paragrafına halel getirmeksizin, bir kişi Talep Eden Devletin sınır bölgesinde, Talepte Bulunulan Devletin topraklarından doğrudan gelerek sınırı yasal olmayan şekilde geçtikten sonra yakalanmışsa, Talep eden Devlet bu kişinin yakalanmasını müteakip üç iş günü içerisinde geri kabul başvurusunda bulunabilir. (“hızlandırılmış prosedür”).

Madde 8

Geri Kabul Başvurusunun İçeriği 

1. Geri kabul başvurusu mümkün olduğu ölçüde aşağıdaki bilgileri içermelidir: 

(a) geri kabul edilecek kişiye ilişkin kimlik bilgileri (adı, soyadı, doğum tarihi ve mümkünse doğum yeri, son ikamet yeri vb.) ve geçerli olduğu durumda reşit olmayan evlenmemiş çocukların ve/veya eşlerin kimlik bilgileri; 
(b) kendi vatandaşlarının söz konusu olması durumunda, sırasıyla Ek 1 ve 2’de ortaya konulduğu şekilde uyruğun kanıtı veya kesin olmayan karinelerinin sağlanacağı yolların göstergesi; 
(c) üçüncü ülke vatandaşı veya vatansız kişilerin söz konusu olması durumunda, sırasıyla Ek 3 ve 4’de belirtilen şekilde üçüncü ülke vatandaşlarının ve vatansız 
kişilerin geri kabul koşullarına ilişkin kanıtlar veya kesin olmayan karinelerin (Prima facie) sağlanacağı yolların göstergesi;
(d) geri kabul edilecek kişinin fotoğrafı. 

2. Geri kabul başvurusu mümkün olduğu ölçüde aynı zamanda aşağıdaki bilgileri de içerecektir: 

(a) ilgili kişinin beyana yönelik açık rızası olması koşuluyla, transferi yapılacak kişinin yardıma veya bakıma ihtiyaç duyabileceğini gösteren beyan;
(b) söz konusu birey transfer vakasıyla ilgili olarak gerekebilecek herhangi diğer bir koruma, güvenlik tedbiri veya kişinin sağlık durumuyla ilgili bilgi. 

3. Madde 7(3)’e halel getirmeksizin, bütün geri kabul başvuruları yazılı olarak yapılacak ve söz konusu başvurularda bu Anlaşmaya Ek 5 olarak eklenmiş olan ortak form kullanılacaktır. 
4. Bir geri kabul başvurusu, faks, e-posta gibi elektronik olanlar da dahil olmak üzere tüm iletişim yollarıyla yapılabilir. 
5. Madde 11(2)’ye halel getirmeksizin, geri kabul başvurusuna yazılı yanıt verilecektir. 

Madde 9 

Uyruğa İlişkin Kanıtlar 

1. Madde 3 (1) ve Madde 5 (1)’e göre uyruğun kanıtlanması, özellikle bu Anlaşmanın Ek 1’inde belirtilen belgeler yoluyla gerçekleştirilebilir. Bu tür belgelerin sunulması durumunda, Üye Devletler veya Türkiye sırasıyla bu Anlaşmanın amacına uygun olarak uyruğu tanıyacaklardır. Uyruğun kanıtlanması sahte belgeler yoluyla yapılamaz. 
2. Madde 3 (1) ve 5 (1)’e göre uyruğun kesin olmayan karinesi (Prima facie) geçerlilik süreleri dolmuş olsa bile özellikle işbu Anlaşmanın Ek 2’sinde belirtilen 
belgeler yoluyla sağlanacaktır. Bu tür belgelerin sunulduğu durumda, bir soruşturmanın ardından ve Madde 11’de belirtilen zaman sınırlamaları içerisinde Talepte Bulunulan Devlet aksini göstermedikçe, Üye Devletler ve Türkiye bu anlaşmanın amacına uygun olarak uyruğun kanıtlanmış olduğunu sayacaklardır. Uyruğun kesin olmayan karinesi (Prima facie) sahte belgeler yoluyla sağlanamaz. 
3. Bu Anlaşmanın Ek 1 ve 2’sinde belirtilen belgelerden hiçbiri sunulamıyorsa, geri kabul başvurusuna Talep Eden Devlet tarafından eklenen bir talep üzerine, 
Talepte Bulunulan Devletin ilgili yetkili diplomatik ve konsolosluk birimleri, geri kabul edilecek kişinin vatandaşlığının kanıtlanması için talepte bulunulan günden itibaren en geç yedi iş günü içerisinde gecikme olmaksızın söz konusu kişi ile görüşmek için düzenlemeler yapacaklardır. Talep Eden Devletin, Talepte 
Bulunulan Devlette hiçbir diplomatik veya konsolosluk temsilciliğinin olmaması durumunda, Talepte Bulunulan Devlet, talebin alındığı günden itibaren en geç 
yedi günü içerisinde, gecikme olmaksızın geri kabul edilecek olan kişinin ile görüşme için gerekli düzenlemeleri yapacaktır. Bu tip mülakatlar için olan usul bu Anlaşmanın Madde 20’sinde belirtilen uygulama Protokollerinde belirlenebilir. 

Madde 11 

Üçüncü ülke vatandaşları ve vatansız kişilere ilişkin kanıtlar 

1. Madde 4(l) ve Madde 6(1)’de belirtilen üçüncü ülke vatandaşları ile vatansız kişilerin geri kabulüne ilişkin koşulların kanıtlanması, özellikle bu Anlaşmanın Ek 3’ünde yer alan delil vasıtaları yoluyla gerçekleştirilecektir. Geri kabule ilişkin şartların kanıtlama durumu sahte belgelerle gerçekleştirilemez. 
2. Madde 4(l) ve Madde 6(1)’de belirtilen üçüncü ülke vatandaşları ile vatansız kişilerin geri kabulüne ilişkin koşulların kesin olmayan karinesi özellikle bu Anlaşmanın Ek 4’ünde yer alan deliller yoluyla gerçekleştirilecektir; söz konusu kanıtlama durumu sahte belgelerle gerçekleştirilemez. Bu tür kesin olmayan karinelerin sunulması halinde, Talepte Bulunulan Devlet aksini göstermedikçe bir soruşturmanın ardından ve Madde 11’de belirtilen zaman sınırlamaları içerisinde Üye Devletler ve Türkiye, şartları yerine getirilmiş sayacaklardır.
3. Kişinin ülke topraklarına girişi, burada bulunması veya ikametinin kanunsuzluğu, söz konusu kişinin içinde Talep Eden Devletin toprakları için gerekli olan vize veya diğer ikamet izninin bulunmadığı seyahat belgeleri ile belirlenecektir. Talep Eden Devlet tarafından, ilgili kişinin gerekli seyahat belgeleri, vize veya diğer ikamet izinlerinin bulunmadığının yazılı olarak ifade edilmesi de kişinin ülkeye girişinin, ülkede bulunmasının veya ikametinin kanunsuz olduğuna dair karine teşkil edecektir.

Madde 11

Zaman Sınırlamaları 

1. Geri kabul başvurusu Talep Eden Devletin yetkili makamının bir üçüncü ülke vatandaşının veya vatansız bir kişinin Talep Eden Devletin topraklarına girmek, 
o topraklarda bulunmak veya oturmak için yürürlükte olan koşulları artık yerine getirmediği bilgisini elde etmesinden sonra azami altı aylık bir süre içerisinde 
Talepte Bulunulan Devletin yetkili makamına sunulmalıdır. 
Üçüncü ülke vatandaşı veya vatansız kişi, Madde 4 ve 6’nın Madde 24 (3) uyarınca geçerli hale geldiği günden önce Talep Eden Devletin ülkesine girmiş ise, bir önceki cümlede bahsi geçen zaman sınırlaması Madde 4 ve 6’nın geçerli hale geldiği günde işlemeye balar. 

Başvurunun zamanında sunulmasının önünde hukuki veya fiili engellerin söz konusu olması durumunda, zaman sınırlaması Talep Eden Devletin isteği üzerine, sadece var olan engeller ortadan kaldırılana kadar uzatılır. 
2. Bir geri kabul başvurusu aşağıdaki zaman sınırlamaları dahilinde yazılı olarak cevaplanmalıdır: 
- Eğer başvuru hızlandırılmış prosedürle yapılmış ise beş iş günü içerisinde (Madde 7(4)); 
- Gecikme olmaksızın ve bir sonraki sürenin uygulanacağı Talep Eden Devletin ulusal mevzuatında ilk gözaltı süresinin daha az olduğu durumlar hariç olmak üzere diğer bütün durumlarda en fazla 25 takvim günü içerisinde. Başvuruya zamanında yanıt verilemesinin önünde hukuki veya fiili engellerin söz konusu olması durumunda, süre talep üzerine ve neden gösterilerek, Talep Eden Devletin ulusal mevzuatındaki azami gözaltı süresinin 60 günden az veya 60 güne eşit olması durumu hariç olmak üzere, 60 takvim gününe kadar uzatılabilir. 
Bu süre sınırlaması geri kabul başvurusunun alındığı tarih itibariyle başlamaktadır. Bu süre sınırlaması zarfında herhangi bir yanıtın verilmemesi durumunda, transferin üzerinde anlaşmaya varılmış olduğu kabul edilir. 
Bir geri kabul başvurusunun yanıtı, faks, e-posta gibi elektronik olanlar da dahil olmak üzere tüm iletişim yollarıyla yapılabilir. 
3. Anlaşmaya varıldıktan sonra veya uygun olan hallerde, bu Maddenin 2. Paragrafında belirtilen sürenin sona ermesini müteakip, ilgili kişi üç ay içerisinde transfer edilir. Talep eden Devletin isteği üzerine, bu süre hukuki veya uygulamadan kaynaklanan engellerin aşılması için sarf edilen süre kadar uzatılabilir. 

4. Bir geri kabul talebinin reddedilme nedenleri yazılı olarak verilir. 

Madde 12 

Transfer ve Ulaşım Şekilleri 

1. Madde 7(3)’e halel getirmeksizin, bir kişi geri gönderilmeden önce, Talep Eden Devletin yetkili makamları transfer tarihi, giriş noktası, olası refakatçiler ve transfere ilişkin diğer hususlardan Talepte Bulunulan Devleti yazılı olarak en az 48 saat önceden haberdar edecektir. 
2. Ulaşım işlemi hava, kara veya deniz yoluyla gerçekleştirilebilir. Hava yoluyla iade Türkiye veya Üye Devletlerin ulusal hava yolu şirketlerinin kullanılmasıyla 
kısıtlanamaz ve tarifeli veya tarifesiz seferler kullanılarak gerçekleştirilebilir. Refakatçi ile gerçekleştirilen dönüşlerin söz konusu olduğu durumlarda, söz konusu refakatçiler, Türkiye veya herhangi bir Üye Devlet tarafından yetkilendirilmiş olmaları koşuluyla Talep Eden Devletin yetkili kişileri ile sınırlandırılmayacaktır. 

Madde 13 

Hatalı Geri Kabul 

Söz konusu kişinin transferinden itibaren üç ay içerisinde bu Anlaşmanın Madde 3 ve 6’sında belirtilen şartların yerine getirilmemiş olduğu tespit edilirse, Talep Eden Devlet, Talepte Bulunulan Devlet tarafından geri kabul edilen herhangi bir kişiyi geri alacaktır. 

Bu gibi hallerde ve önceki Paragrafta atıfta bulunulduğu üzere söz konusu kişinin Talep Eden Devlet tarafından karşılanacak olan bütün ulaşım masrafları hariç olmak üzere, işbu Anlaşmanın usule ilişkin hükümleri gerekli değişikliklerin yapılması koşuluyla uygulanacak ve geri alınacak kişinin asıl kimliği ve uyruğuna ilişkin mevcut tüm bilgiler verilecektir. 

BÖLÜM IV

TRANSİT GEÇİŞ İŞLEMLERİ 

Madde 14 

Transit İlkeleri

1. Üye Devletler ve Türkiye, üçüncü ülke vatandaşlarının veya vatansız kişilerin transit geçişini, bu kişilerin hedef ülkeye doğrudan gönderilemedikleri durumlarla sınırlamalıdır. 
2. Üye Devletlerden biri tarafından talep edilmesi durumunda, kişilerin muhtemel diğer transit geçiş Devletlerindeki müteakip seyahatleri veya hedef Devlet tarafından geri kabul edilmeleri temin edilir ise, Türkiye üçüncü ülke vatandaşlarının veya vatansız kişilerin transit geçişine izin verecektir. Türkiye’nin benzer bir talepte bulunması durumunda ise bir Üye Devlet üçüncü ülke vatandaşlarının veya vatansız kişilerin transit geçişine izin verecektir.
3. Transit geçiş aşağıdaki koşullar altında Türkiye ve bir Üye Devlet tarafından reddedilebilir: 
(a) Üçüncü ülke vatandaşı veya vatansız kişi ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi görüşü nedeniyle hedef ülkede veya başka bir transit geçiş ülkesinde işkence, insanlık dışı veya küçük düşürücü muamele veya cezalandırma ya da ölüm cezası veya zulme maruz kalmaya yönelik gerçek bir riskle karşı karşıyaysa veya 
(b) Üçüncü ülke vatandaşı veya vatansız kişi Talep Edilen Devlette veya başka bir transit geçiş ülkesinde cezai müeyyidelere maruz kalacaksa veya
(c) Talepte Bulunulan Devletin kamu sağlığı, iç güvenliği, kamu düzeni veya diğer milli menfaatleri sebebiyle. 
4. Bu Maddenin 3. Paragrafında belirtilen durumlar transit geçiş işlemi açısından engel teşkil edecek şekilde sonradan vuku bulur veya ortaya çıkar ise ya da kişilerin muhtemel diğer transit geçiş Devletleri vasıtasıyla müteakip seyahatleri veya hedef Devlet tarafından geri kabul edilmeleri temin edilemez ise, Türkiye veya bir Üye Devlet verilmiş olan izni iptal edebilir. Bu durumda, Talep Eden Devlet uygun şekilde ve gecikmesizin, üçüncü ülke vatandaşını veya vatansız kişiyi geri alır.

Madde 15 

Transit usulü 

1. Transit geçiş işlemleri için Talepte Bulunulan Devletin yetkili makamlarına yazılı başvuru yapılmalıdır. Başvuru aşağıdaki bilgileri içerecektir: 
(a) Transit geçiş türü (hava veya kara yoluyla), transit geçiş yapılma ihtimali olan diğer Devletler ve varılmak istenen nihai hedef Devlet; 
(b) Söz konusu kişiye ilişkin kimlik bilgileri (adı, soyadı, kızlık soyadı, takma adları veya lakapları, doğum tarihi, cinsiyet ve - şayet mümkünse - doğum yeri, uyruğu, dili, seyahat belgesinin türü ve numarası gibi); 
(c) Öngörülen giriş noktası, transfer zamanı ve refakatçi kullanımı; 
(d) Talep eden Devletin Madde 14 (2) uyarınca şartların karşılandığına ve Madde 14 (3) uyarınca reddetme işlemi gerçekleştirmek için herhangi bir neden olmadığına dair bir belge. 
Transit işlemleri için kullanılacak ortak bir form bu Anlaşmaya Ek 6 olarak eklenmiştir. 
Bir transit geçiş başvurusu, faks, e-posta vb. elektronik olanlar da dahil olmak üzere tüm iletişim yollarıyla yapılabilir. 
2. Talepte Bulunulan Devlet, başvuruyu aldıktan sonra beş iş günü içerisinde ve yazılı olarak, Talep Eden Devlete kişinin alınacağına dair, giriş noktasını ve öngörülen kabul ediş saatini teyit eden şekilde veya kişinin alınmasının reddedildiğine ve bu tür bir reddin nedenlerine dair bilgi verir. Eğer beş iş günü içerisinde yanıt alınmamışsa, transit geçiş kabul edilmiş sayılır. 
Bir transit geçiş başvurusunun cevabı, faks, e-posta vb. elektronik olanlar da dahil olmak üzere tüm iletişim yollarıyla verilebilir. 
3. Transit geçiş işlemi hava yolu ile gerçekleşecekse, geri kabul işlemine tabi olacak kişi ve olası refakatçisi transit havalimanı vizesi almaktan muaf tutulacaktır. 
4. Talep edilen Devletin yetkili makamları, karşılıklı istişareye dayalı olarak, özellikle söz konusu kişilerin izleme altında bulundurulması ve bu amaçla gerekli 
kolaylıkların sağlanması yoluyla transit geçiş işlemlerine yardımcı olacaklardır. 


BÖLÜM V

MASRAFLAR

Madde 16 

Ulaşım ve transit geçiş masrafları

Madde 23’e ve Madde 3(2) ve 5(2)’de belirtilen kişiler veya üçüncü şahıslar da dahil olmak üzere geri kabul edilecek kişiden kabule ilişkin masrafları tahsil edecek yetkili makamların hakkına halel getirmeksizin, bu Anlaşmanın I. ve II. Bölümlerindeki talepler için bu Anlaşmayla bağlantılı olarak yapılan geri kabul ve transit geçiş işlemlerinden doğan tüm ulaşım masrafları Talepte Bulunulan Devletin sınır geçiş noktasına kadar veya IV. Bölümdeki talepler için son varılacak Ülkenin sınırına kadar Talep Eden Devlet tarafından karşılanacaktır. 

10 CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR



***

TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASI VE VİZE DİYALOĞU BÖLÜM 8

TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASI VE VİZE DİYALOĞU BÖLÜM 8


TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE AVRUPA BİRLİĞİ ARASINDA İZİNSİZ İKAMET EDEN KİŞİLERİN GERİ KABULÜNE İLİŞKİN ANLAŞMA YÜKSEK AKİT TARAFLAR olan,

Bundan sonra “Birlik” olarak anılacak AVRUPA BİRLİĞİ, ve Bundan sonra “Türkiye” olarak anılacak TÜRKİYE CUMHURİYETİ, Yasadışı göçle daha etkin 
mücadele etmek için işbirliklerini güçlendirmeye KARARLI OLARAK, Bu Anlaşma vasıtasıyla ve karşılıklılık temelinde, Türkiye veya Avrupa Birliği Üye Devletleri’ nden  birinin topraklarına giriş, burada bulunma ya da ikamet etme koşullarını sağlamayan veya artık sağlamayan kişilerin kimliklerinin tespiti ile emniyetli ve düzenli bir şekilde geri dönüşleri için süratli ve etkin usuller geliştirmeyi ve söz konusu kişilerin transit geçişlerini işbirliği ruhu içinde kolaylaştırmayı ARZULAYARAK, 

Bu Anlaşmanın, Türkiye, Birlik ve Üye Devletlerinin uluslararası hukuktan, özellikle de 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve 28 Temmuz 1951 tarihli Mültecilerin Statüsüne Dair Sözleşmeden doğan hak, yükümlülük ve sorumluluklarına halel getirmeyeceğini VURGULAYARAK,

Bu Anlaşmanın, Avrupa Birliğinin kendi yasal araçlarınca şart koşulduğu üzere, Üye Devletlerde dönüş usullerine tabi olan veya bu devletlere iltica başvurusunda bulunmuş kişilerin haklarına ve usulü garantilerine halel getirmeyeceğini VURGULAYARAK, 

Bu Anlaşmanın, Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Türkiye arasında Ortaklık kuran 12 Eylül 1963 tarihli Anlaşmanın hükümlerine, ek protokollerine, ilgili Ortaklık 
Konseyinin kararlarının yanı sıra, Avrupa Birliği Adalet Divanının ilgili içtihadına halel getirmeyeceğini VURGULAYARAK, 

Üçüncü ülke vatandaşlarının statüleriyle ilgili 2003/109/AK sayılı Konsey Direktifi şartları altında uzun dönem ikamet izni sahibi olan kişilerin Direktifin 12. maddesi kapsamında sınır dışı edilmeye karşı güçlendirilmiş korumadan faydalandıklarını VURGULAYARAK,

Bu Anlaşmanın, ortak sorumluluk, dayanışma, Türkiye ve Birlik arasındaki göç akımlarının yönetiminde eşit ortaklık ilkelerine dayandığını ve bu bağlamda Birliğin, Türkiye’yi bu Anlaşmanın uygulanmasında desteklemek için mali kaynaklar sağlamaya hazır olduğunu VURGULAYARAK,

Bu Anlaşmanın, Avrupa Birliğinin işleyişine dair Anlaşmanın Üçüncü kısmının V. Başlığının kapsamına giren hükümlerinin, Avrupa Birliği Antlaşmasına ve Avrupa Birliğinin işleyişine dair Anlaşmaya Ek, Birleşik Krallık ve İrlanda’nın Özgürlük, Güvenlik ve Adalet Alanlarına ilişkin pozisyonları üzerine Protokol uyarınca, kendileri talep etmedikçe, Birleşik Krallık ve İrlanda için geçerli 
olmayacağını DİKKATE ALARAK,

Bu Anlaşmanın, Avrupa Birliğinin işleyişine dair Anlaşmanın Üçüncü kısmının V. Başlığının kapsamına giren hükümlerinin, Avrupa Birliği Antlaşmasına ve Avrupa Birliğinin işleyişine dair Anlaşmaya Ek, Danimarka’nın pozisyonu üzerine Protokol uyarınca, Danimarka Krallığı için geçerli olmayacağını DİKKATE ALARAK, 

AŞAĞIDAKİ MADDELER ÜZERİNDE MUTABIK KALMIŞLARDIR:

Madde 1

Tanımlar
Bu Anlaşmanın amaçları bakımından:

(a) “Akit Taraflar”, Türkiye ve Birlik anlamına gelir; 
(b) “Türk Vatandaşı”, Türkiye mevzuatı uyarınca Türk vatandaşlığını taşıyan herhangi bir kişi anlamına gelir;
(c) “Üye Devlet Vatandaşı”, Avrupa Birliği’nin bir Üye Devletinin vatandaşlığını taşıyan herhangi bir kişi anlamına gelir;
(d) “Üye Devlet”, Danimarka Krallığı dışında kalan tüm Avrupa Birliği Üye Devletleri anlamına gelir;
(e) “Üçüncü Ülke Vatandaşı”, Türkiye veya herhangi bir Üye Devlet vatandaşlığı dışında bir vatandaşlık taşıyan herhangi bir kişi anlamına gelir;
(f) “Vatansız kişi” herhangi bir ülke vatandaşlığı taşımayan herhangi bir kişi anlamına gelir;
(g) ‘İkamet izni”, Türkiye veya Üye Devletlerden biri tarafından düzenlenmiş olan ve bir şahsa söz konusu devletin topraklarında ikamet hakkı tanıyan her tür izin anlamına gelir. Bu, bir iltica başvurusu veya bir ikamet izni başvurusu süreciyle bağlantılı olarak ülkede kalmak için olan geçici izinleri kapsamaz; 
(h) “Vize”, Türkiye veya Üye Devletlerden biri tarafından topraklarına giriş veya topraklarından transit geçiş için gereken verilmiş bir yetki veya alınmış bir karar 
anlamına gelir. Bu, havaalanı transit geçiş vizesini kapsamaz;
(i) “Talep Eden Devlet”, bu Anlaşma’nın 8. Maddesi uyarınca geri kabul veya 15. maddesi uyarınca transit geçiş başvurusunda bulunan (Türkiye veya herhangi bir Üye Devlet) devlet anlamına gelir;
(j) ‘Talepte Bulunulan Devlet”, bu Anlaşma’nın 8. Maddesi uyarınca geri kabul başvurusunda veya 15. maddesi uyarınca transit geçiş başvurusunda bulunulan 
(Türkiye veya herhangi bir Üye Devlet) devlet anlamına gelir;
(k) “Yetkili Makam”, Türkiye veya Üye Devletlerden birinin Anlaşmanın 20(1) (a) Maddesi uyarınca uygulama protokolünde belirlendiği gibi uygulanması hususunda yetkilendirilmiş herhangi bir yerel makamı anlamına gelir;
(l) “İzinsiz ikamet eden kişi”, yerel mevzuatta belirtilen ilgili usul uyarınca, Türkiye Cumhuriyetine veya Üye Devletlerden birine girme, buralarda bulunma ya da ikamet etme şartlarını taşımayan veya artık taşımayan kişiler anlamına gelir;
(m) “Transit geçiş”, üçüncü ülke vatandaşlarının ya da vatansız kişilerin Talep Eden Devlet sınırlarından döneceği ülkeye seyahat ederken Talepte Bulunulan 
Devletin sınırlarından geçişleri anlamına gelir;
(n) “Geri kabul”, bu Anlaşmanın hükümleri uyarınca, Talep Eden Devlete yasadışı giriş yaparken, yasadışı orada bulunurken veya ikamet ederken yakalanan kişilerin 
(Talepte Bulunulan Devlet vatandaşları, üçüncü ülke vatandaşları ve vatansız kişiler) Talep Eden Devlet tarafından transferi ve Talepte Bulunulan Devlet tarafından kabulü anlamına gelir;
(o) “Sınır Geçiş Noktası”, Türkiye’nin veya Üye Devletlerin kendi Devlet sınırlarından geçişin amacına uygun olarak belirledikleri herhangi bir nokta anlamına gelir;
(p) Talep Eden Devletin “Sınır bölgesi”, Talep Eden Devlet ile Talepte Bulunulan Devlet arasında sınır paylaşılıyor olsa da olmasa da, Talep Eden Devletin dış 
sınırından 20 kilometre kadar içeri uzanan kendi toprakları içindeki alanın yanı sıra, Talep Eden Devletin gümrük bölgelerini ve uluslararası havaalanları ile deniz limanları anlamına gelir. 

Madde 2

Kapsam

1. Bu Anlaşmanın hükümleri, Türkiye veya Avrupa Birliğine Üye Devletlerden birinin topraklarına girme, burada bulunma veya ikamet etme şartlarını taşımayan veya artık taşımayan kişiler için geçerlidir.
2. Bu maddenin 1. Paragrafı da dahil olmak üzere bu Anlaşmanın uygulanması 18. Maddede sıralanan araçlara halel getirmeyecektir.
3. Bu kişilerin Talepte Bulunulan Devlete geri kabulleri için gerekli koşullar 4. ve 6. maddelerde öngörüldüğü şekilde 3 No.lu Ekte sıralanan belgelerle sağlanmadığı takdirde bu Anlaşma, 
4. ve 6. Maddelerde atıfta bulunulduğu üzere Talepte Bulunulan Devletin topraklarını Talep Eden Devletin yetkili makamlarının bu şahıslar hakkında bilgi 
edinmesinden beş yılı aşan bir süre önce terk etmiş üçüncü ülke vatandaşları ve vatansız kişiler için geçerli olmayacaktır. 

BÖLÜM I

TÜRKİYE’NİN GERİ KABUL YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Madde 3

Kendi vatandaşlarının geri kabulü 

1. Türkiye, bir Üye Devletin başvurusu üzerine, söz konusu Üye Devletin veya Avrupa Birliğinin kanunlarına göre Talep Eden Üye Devletin ülkesine girme, ülkesinde bulunma veya ikamet etmeye ilişkin yürürlükte olan koşulları sağlamayan veya artık sağlamayan tüm kişileri, 9. Madde uyarınca Türkiye vatandaşı olduğunun kanıtlanması şartıyla söz konusu Üye Devlet tarafından bu Anlaşmada öngörülen işlemler dışında başka herhangi bir işlemin yerine getirilmesine gerek kalmaksızın geri kabul eder.

2. Türkiye ayrıca aşağıdaki kişileri de geri kabul eder:
- Talep eden Üye Devlette bağımsız bir ikamet hakkına sahip olmamaları veya söz konusu çocukların yasal vasisi olan diğer ebeveynin söz konusu bağımsız ikamet hakkına sahip olmaması durumunda, doğum yerlerine veya vatandaşlığına bakılmaksızın bu Maddenin 1. Paragrafında bahsi geçen kişilerin reşit olmayan bekar çocukları;
- Talep Eden Devlette bağımsız bir ikamet hakkına sahip olmamaları durumunda ve Türkiye tarafından söz konusu evliliğin kendi yerel mevzuatı uyarınca yasal 
olarak tanınmadığının belirtilmediği durumda, Türkiye topraklarına giriş ve bu topraklarda kalma hakkına sahip olmaları şartıyla, bu Maddenin 1. Paragrafında belirtilen kişilerin bir başka ülke vatandaşlığına sahip eşleri.
3. Türkiye, bir Üye Devletin topraklarına girdikten sonra Türk mevzuatına uygun olarak Türk vatandaşlığından mahrum bırakılmış veya feragat etmiş kişileri de 
söz konusu Üye Devlet tarafından kendilerine en azından vatandaşlığa kabul edilmeleri vaat edilmemiş ise geri kabul edecektir.
4. Türkiye geri kabul başvurusuna olumlu bir yanıt verdikten veya uygun olduğu hallerde 11(2). Maddede ortaya konan mühletin aşılmasından sonra, Türkiye’nin yetkili konsolosluk ofisi, geri kabul edilecek kişinin iradesine bakmaksızın, kişinin geri dönüşü için gerekli seyahat belgelerini üç ay geçerliliğe sahip olacak şekilde ve üç iş günü içinde düzenleyecektir. Bir Üye Devlette Türkiye’nin 
konsolosluk ofisi yok ise veya Türkiye seyahat belgesini üç iş günü içinde düzenlememiş ise, geri kabul başvurusuna verilen yanıt ilgili kişinin geri kabulü için gerekli seyahat belgesi olarak kabul edilecektir.
5. Söz konusu kişi hukuki veya fiili sebeplerle başlangıçta düzenlenen seyahat belgelerinin geçerlilik süresi içinde transfer edilememişse, Türkiye’nin yetkili konsolosluk ofisi üç iş günü içinde aynı geçerlilik süresine haiz yeni seyahat belgeleri düzenleyecektir. Bir Üye Devlette Türkiye’nin konsolosluk 
ofisi yok ise veya Türkiye seyahat belgesini üç iş günü içinde düzenlememiş ise, geri kabul başvurusuna verilen yanıt ilgili kişinin geri kabulü için gerekli seyahat belgesi olarak kabul edilecektir.

Madde 4

Üçüncü ülke vatandaşlarının ve vatansız kişilerin geri kabulü 

1. Türkiye bir Üye Devletin başvurusu üzerine, Talep Eden Üye Devletin ülkesine girme, ülkesinde bulunma veya ikamet etmeye ilişkin yürürlükte olan koşulları 
sağlamayan veya artık sağlamayan tüm üçüncü ülke vatandaşlarını veya vatansız kişileri, 10. Madde uyarınca söz konusu kişilerin aşağıda belirtilen durumlarının kanıtlanması şartıyla, söz konusu Üye Devlet tarafından bu Anlaşmada öngörülen işlemler dışında başka herhangi bir işlemin yerine getirilmesine gerek kalmaksızın geri kabul edecektir. 
(a) Bu kişiler geri kabul başvurusunun ibrazı esnasında Türkiye topraklarından bir Üye Devletin topraklarına doğrudan giriş için Türkiye tarafından düzenlenmiş 
geçerli bir vizeye sahip ise,
(b) Türkiye tarafından düzenlenmiş bir ikamet iznine sahip ise veya
(c) Türkiye topraklarında kaldıktan veya transit geçiş yaptıktan sonra Üye Devletlerin ülkesine yasadışı ve doğrudan giriş yapmış ise.

2. Bu Anlaşmanın 1. Paragraf’ındaki geri kabul yükümlülüğü aşağıdaki durumlarda geçerli değildir: 
(a) üçüncü ülke vatandaşı veya vatansız kişi sadece Türkiye’nin bir uluslararası havalimanının aktarma sahasından geçmiş ise; veya
(b) Talep Eden Üye Devlet, üçüncü ülke vatandaşına veya vatansız kişiye, kişi kendi topraklarına girmeden önce veya girdikten sonra Talep Eden Üye Devlet 
topraklarına giriş için kullanılan bir vize veya ikamet izni düzenlemiş ise ve söz konusu kişi Türkiye tarafından düzenlenmiş daha uzun geçerlilik süresine haiz bir vizeye veya ikamet iznine sahip değil ise veya 
(c) üçüncü ülke vatandaşı veya vatansız kişi, Talep eden Üye Devletin ülkesine vizesiz giriş imkanına sahip ise. 

3. Türkiye geri kabul başvurusuna olumlu bir yanıt verdikten veya uygun olduğu hallerde 11(2). Maddede ortaya konan mühletin aşılmasından sonra, Türk yetkililer şayet gerekli ise, geri kabulü onaylanmış kişinin kendi topraklaına geri dönüşü için gereken “yabancılar için acil seyahat belgesini” en az üç ay geçerliliğe sahip olacak şekilde ve üç iş günü içinde düzenleyecektir. Bir Üye Devlette Türkiye’nin konsolosluk ofisi yok ise veya Türkiye seyahat belgesini üç iş günü içinde düzenlememiş ise, AB’nin standart sınır dışı etme amaçlı seyahat belgesinin kullanımının kabul edildiği varsayılacaktır. 1*
4. Söz konusu kişi hukuki veya fiili sebeplerle başlangıçta düzenlenen “yabancılar için acil seyahat belgesinin” geçerlilik süresi içinde transfer edilememişse, Türk yetkililer üç iş günü içinde “yabancılar için acil seyahat belgesinin” geçerlilik süresini uzatacak veya, gerektiğinde, aynı geçerlilik süresine haiz yeni bir “yabancılar için acil seyahat belgesi” düzenleyecektir. Bir Üye Devlette Türkiye’nin konsolosluk ofisi yok ise veya Türkiye seyahat belgesini üç iş günü içinde düzenlememiş ise, AB’nin standart sınır dışı etme amaçlı seyahat belgesinin kullanımının kabul edildiği varsayılacaktır. 2*
1*. 30 Kasım 1994 tarihli AB Konseyi tavsiyesinde öngörülen biçime uygun olarak
2*. Age.


BÖLÜM II

BİRLİĞİN GERİ KABULE İLİŞKİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Madde 5

Kendi Vatandaşlarının geri kabulü 

1. Bir Üye Devlet, Türkiye’nin topraklarına girme, topraklarında bulunma veya ikamet etmeye 
ilişkin yürürlükte olan koşulları sağlamayan veya artık sağlamayan tüm kişileri, 9. Madde uyarınca kişilerin söz konusu Üye Devletin vatandaşı olduğunun kanıtlanması şartıyla Türkiye tarafından bu Anlaşmada öngörülen işlemler dışında başka herhangi bir işlemin yerine getirilmesine 
gerek kalmaksızın Türkiye’nin başvurusu üzerine geri kabul edecektir.
2. Bir Üye Devlet ayrıca aşağıdaki kişileri de geri kabul edecektir:

- Türkiye’de Üye Devlette bağımsız bir ikamet hakkına sahip olmamaları veya söz konusu çocukların yasal vasisi olan diğer ebeveynin söz konusu bağımsız ikamet hakkına sahip olmaması durumunda, doğum yerlerine veya vatandaşlığına bakılmaksızın bu Maddenin 1. Paragrafında bahsi geçen kişilerin reşit olmayan bekar çocukları;
- Türkiye’de bağımsız bir ikamet hakkına sahip olmamaları durumunda ve Talepte Bulunulan Üye Devlet tarafından söz konusu evliliğin kendi yerel mevzuatı uyarınca yasal olarak tanınmadığının belirtilmediği durumda, Talepte Bulunulan Üye Devletin topraklarına giriş ve bu topraklarda kalma hakkına sahip olmaları şartıyla, bu Maddenin 1. Paragrafında belirtilen kişilerin bir başka ülke vatandaşlığına sahip eşleri.
3. Bir Üye Devlet, Türkiye topraklarına girdikten sonra söz konusu Üye Devletin mevzuatına uygun olarak mahrum bırakılmış veya feragat etmiş kişileri de, 
Türkiye tarafından kendilerine en azından vatandaşlığa kabul edilmeleri vaat edilmemiş ise, geri kabul edecektir.
4. Talepte Bulunulan Üye Devlet geri kabul başvurusuna olumlu bir yanıt verdikten veya uygun olduğu hallerde 11(2). Maddede ortaya konan mühletin aşılmasından sonra, Üye Devletin yetkili diplomatik misyonu veya konsolosluk ofisi, geri kabul edilecek kişinin iradesine bakmaksızın, kişinin geri dönüşü için gereken seyahat belgelerini üç ay geçerliliğe sahip olacak şekilde ve üç iş günü içinde düzenleyecektir. Bir Üye Devletin Türkiye’de diplomatik misyonu veya konsolosluk ofisi yok ise veya Talepte Bulunulan Üye Devlet seyahat belgesini üç iş günü içinde düzenlememiş ise, geri kabul başvurusuna verilen yanıt ilgili kişinin geri kabulü için gerekli seyahat belgesi olarak kabul edilecektir.
5. Söz konusu kişi hukuki veya fiili sebeplerle başlangıçta düzenlenen seyahat belgelerinin geçerlilik süresi içinde transfer edilememişse, söz konusu Üye Devletin yetkili diplomatik misyonu veya konsolosluk ofisi üç iş günü içinde aynı geçerlilik süresine haiz yeni seyahat belgesi düzenleyecektir. Üye Devletin Türkiye’de bir diplomatik misyonu veya konsolosluk ofisi yok ise veya Talepte Bulunulan Üye Devlet seyahat belgesini üç iş günü içinde düzenlememiş ise, geri kabul başvurusuna verilen yanıt ilgili kişinin geri kabulü için gerekli seyahat belgesi olarak kabul edilecektir.

Madde 6

Üçüncü ülke vatandaşlarının ve vatansız kişilerin geri kabul edilmesi

1. Bir Üye Devlet, Türkiye topraklarına girme, topraklarında bulunma veya ikamet etmeye ilişkin yürürlükte olan koşulları sağlamayan veya artık sağlamayan tüm üçüncü ülke vatandaşlarını veya vatansız kişileri, 10. Madde uyarınca söz konusu kişilerin aşağıda belirtilen durumlarının kanıtlanması şartıyla Türkiye tarafından bu Anlaşmada öngörülen işlemler dışında başka herhangi bir işlemin yerine getirilmesine gerek kalmaksızın Türkiye’nin başvurusu üzerine geri kabul edecektir:
(a) Eğer bu kişiler geri kabul başvurusunun ibrazı esnasında, Talepte Bulunulan Üye Devletin topraklarından doğrudan Türkiye topraklarına giriş yaparken Talepte Bulunulan Üye Devlet tarafından düzenlenmiş geçerli bir vizeye sahip ise veya
(b) Talepte Bulunulan Üye Devlet tarafından düzenlenmiş bir ikamet iznine sahip ise veya
(c) Talepte Bulunulan Üye Devletin topraklarında kaldıktan veya topraklarından transit geçiş yaptıktan sonra Türkiye topraklarına yasadışı ve doğrudan giriş yapmış ise.

2. Bu Anlaşmanın 1. Paragrafındaki geri kabul yükümlülüğü aşağıdaki durumlarda geçerli olmaz: 

(a) Üçüncü ülke vatandaşı veya vatansız kişi sadece Talepte Bulunulan Üye Devletin bir uluslararası havalimanının aktarma sahasından geçmiş ise veya
(b) Türkiye, üçüncü ülke vatandaşına veya vatansız kişiye Türkiye topraklarına giriş için kişi tarafından kullanılmış bir vize veya ikamet iznini, topraklarına girmeden önce veya girdikten sonra düzenlemiş ise ve söz konusu kişi Talepte Bulunulan Üye Devlet tarafından düzenlenmiş daha uzun geçerlilik süresine haiz bir vizeye veya ikamet iznine sahip değil ise veya 
(c) Üçüncü ülke vatandaşı veya vatansız kişi, Türkiye topraklarına vizesiz giriş imkanına sahipse. 

3. Bu Maddenin 
1. Paragrafındaki geri kabul yükümlülüğü bir vize veya ikamet izni düzenlemiş Üye Devlet için geçerlidir. Eğer iki veya daha çok Üye Devlet bir vize 
veya ikamet izni düzenlemiş ise, 
1. Paragraftaki geri kabul yükümlülüğü, daha uzun süreli geçerliliğe haiz olan belgeyi veya bir veya birkaçı zaten zaman aşımına uğramış ise hala geçerli olan belgeyi düzenlemiş olan Üye Devlet için geçerlidir. Eğer tüm belgeler zaman aşımına uğramış ise, 
1. Paragraftaki geri kabul yükümlülüğü, zaman aşımı tarihi en yakın olan belgeyi düzenleyen Üye Devlet için geçerlidir. Eğer böyle bir belge ibraz edilemiyorsa, 
1. Paragraftaki geri kabul yükümlülüğü, son çıkışın yapıldığı Üye Devlet için geçerlidir.

4. Üye Devlet geri kabul başvurusuna olumlu bir yanıt verdikten veya uygun olduğu hallerde 11(2). Maddede ortaya konan mühletin aşılmasından sonra, 
Üye Devlet yetkilileri, şayet gerekli ise, geri kabulü onaylanmış kişinin kendi topraklarına geri dönüşü için gerekli seyahat belgesini en az üç ay geçerliliğe sahip olacak şekilde ve üç iş günü içinde düzenleyecektir. Üye Devletin Türkiye’de bir diplomatik misyonu veya konsolosluk ofisi yok ise veya Üye Devlet seyahat belgesini üç iş günü içinde düzenlememiş ise, AB’nin standart sınır dışı etme amaçlı seyahat belgesinin kullanımının kabul edildiği varsayılacaktır. 3* 
5. Söz konusu kişi hukuki veya fiili sebeplerle başlangıçta düzenlenen seyahat belgesinin geçerlilik süresi içinde transfer edilememişse, Üye Devlet yetkilileri 
üç iş günü içinde seyahat belgesinin geçerlilik süresini uzatacak veya gerektiğinde, aynı geçerlilik süresine haiz yeni bir seyahat belgesi düzenleyecektir. 
Üye Devletin Türkiye’de bir diplomatik misyonu veya konsolosluk ofisi yok ise veya Üye Devlet seyahat belgesini üç iş günü içinde düzenlememiş ise, AB’nin 
standart sınır dışı etme amaçlı seyahat belgesinin kullanımının kabul edildiği varsayılacaktır. 4*
3*. Age.
4*. Age.


9 CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR



***

TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASIVE VİZE DİYALOĞU BÖLÜM 7

TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASI VE VİZE DİYALOĞU BÖLÜM 7


VIZE SERBESTISI TANINMAZSA NE OLACAK?

Vize serbestisi yol haritasında, Türk vatandaşlarına Schengen bölgesinde vize zorunluluğunun kaldırılmasına yönelik verilecek kararda Türkiye’nin yol haritasındaki kriterleri karşılamasının yanı sıra aşağıdaki faktörlerin belirleyici olacağı kaydedilmektedir:

• Türkiye’den AB’ye vize başvurularının kabul edilmeme oranı
• Türk vatandaşlarının Schengen bölgesine girişlerinin geri çevrilme oranı
• Üye ülkelere yasa dışı yollardan girdiği ve buralarda yasa dışı olarak kaldığı tespit edilen Türk vatandaşlarının sayısı
• Türkiye’den üye ülkelere yapılan sığınma başvurularının sayısı
• Türkiye’nin AB’nin yapacağı geri kabul müracaatlarını reddetme sayısı
• Türkiye’den üye ülkelere yasa dışı yollardan girdiği ve buralarda yasa dışı olarak kaldığı tespit edilen üçüncü ülke vatandaşlarının sayısı
• Türkiye’den üye ülkelere sahte belgelerle geçmiş olan üçüncü ülke vatandaşlarının sayısı
• Türkiye’nin kolluk kuvvetlerince insan ticareti ve göçmen kaçakçılığına karşı yürütülen operasyonların sayısı
• Türkiye’nin kolluk kuvvetlerince yakalanan insan kaçakçılarının sayısı

Birçok AB yetkilisi, “hukuki” ve “takvime bağlı” bir metin olan GKA’nın aksine, vize diyaloğunun “liyakat temelli” ve “ucu açık” bir süreç olduğunu ve Türkiye 
gereklilikleri yerine getirinceye değin bu sürecin devam edeceğini vurgulamıştır.86 Yukarıda listelenen rakamsal kriterlere bakıldığında, Türkiye’nin GKA’nın uygulanması, insan kaçakçılığıyla mücadele ve sınır güvenliğine dair yapacağı hukuki ve kurumsal reformların AB nazarında yeterli olmayacağı, bu alanlarda aynı zamanda bazı somut sonuçlar beklendiği anlaşılmaktadır. Bahsi geçen sayı ve oranlarda gözlemlenecek olumsuz yönde bir eğilim, vize serbestliğinin tanınmasını geciktirebilir. Öte yandan yol haritasında bulunan ve Türkiye’nin yerine getirmesi istenen kriterlerde bu tür somut ölçütler de bulunmamaktadır.87 Dolayısıyla bu sayı ve oranlardaki bir iyileşmenin de AB kurumlarınca yeterli görülmemesi mümkün olabilir. 

Komisyon’un 4 Mayıs 2016 tarihinde vize serbestisi teklifinde bulunmasının ardından Konsey ve Parlamento’nun alacağı kararlarda, Komisyon’un henüz tam 
olarak karşılanamamış olarak bahsettiği yedi kriterde atılacak adımlar kadar siyasi mülahazalar da belirleyici olacaktır. Konsey’deki oylamanın olumlu sonuçlanması nitelikli çoğunluk gerektirmekle beraber, üye ülkelerin bakanlarından oluşan bu kurumun, Komisyon’un yaklaşımına benzer bir tavır alacağı tahmin edilebilir. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’un açıklamaları, Konsey’in Türkiye ve AB’nin göç konusundaki işbirliğine büyük önem verdiğini göstermektedir.88 Konsey, bu işbirliğinin devam etmesi adına geriye kalan kriterler tamamen yerine getirilmiş olmasa dahi Türkiye’nin atmış ve atmakta olduğu adımları yeterli bulabilir. 

Parlamento’nun tavrının öngörülmesi ise daha zordur. Birçok farklı siyasi ve toplumsal kesimi temsil eden Avrupa milletvekillerinin tamamı Komisyon ve 
Konsey’in Türkiye’ye yönelik yaklaşımını benimsemeyebilir. Parlamento’da 14 Nisan 2016 tarihinde 133 ret oyuna karşılık 375 oyla kabul edilen Türkiye raporunda Komisyon’un ilerleme beklediği kişisel verilerin korunması, yolsuzlukla ve terörizmle mücadele gibi konulara özel vurgu yapılmış ve bunlara ilişkin Türkiye’ye birçok çağrıda bulunulmuştur.89 Bu alanlarda Komisyon’u ve Konsey’i tatmin edecek düzenleme ve uygulamalar Parlamento tarafından yeterli bulunmayabilir. 

Nitekim Komisyon’un 4 Mayıs 2016 tarihli olumlu raporuna karşın Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri, Türkiye’nin kalan kriterleri Haziran 2016 sonuna kadar tamamlayabilmesinin çok zor olduğunu ifade etmiştir.90 Karar süreçlerinde Konsey’in veya Türkiye ile işbirliğinin devamını arzulayan AB ülkelerinin çabaları, Parlamento’daki muhalif görüşe sahip milletvekillerini ikna etmeye yetmeyebilir. AB yasama prosedürlerinde Parlamento’nun onayı şart olduğundan, Avrupa milletvekillerinin söz konusu alanlardaki olumsuz görüşlerini devam ettirmeleri vize serbestisi sürecini akamete uğratabilir. 

Kaldı ki Konsey ve Parlamento’nun alacakları karar siyasi nitelikli bir karar olacağı için Türkiye’nin şartları kusursuz yerine getirmesi dahi vize serbestliğini 
garanti etmemektedir. Avrupa’da artan göçmen karşıtlığının91 bir sonucu olarak, 2017 yılında federal seçimlerin yapılacağı Almanya ve başkanlık seçimlerinin 
yapılacağı Fransa gibi ülkelerde siyasetçiler Türk vatandaşlarına tanınacak vize serbestliğinin ertelenmesi yönünde bir duruş benimseyebilirler. Bu şartlar altında AB, yol haritasındaki kriterlerin yeterince yerine getirilmediği gerekçesiyle vize diyaloğu sürecini uzatma ve Türkiye’ye kısa vadede birtakım vize kolaylıkları önerme yoluna gidebilir. Nitekim Ortak Eylem Planı’nda öngörülen vize serbestisi tarihi yaklaştıkça Avrupa’da çeşitli çevrelerce bu konuda yeni fikirler ortaya atılmaya başlamış, Türkiye’ye tanınacak vize serbestliğinin belirli koşullar altında askıya alınabilmesi ya da ilk etapta yalnızca iş adamlarını ve öğrencileri kapsaması gibi özel formüller tartışılmıştır.92 

Kısacası Türk vatandaşlarının tamamına yönelik bir vize serbestisinin yakın bir gelecekte gerçekleşmemesi ihtimal dahilindedir. Halbuki Türkiye, AB’nin diğer 
birçok ülkeye GKA ve vize yol haritası süreçlerinin sonucunda tanıdığı vize serbestisini kendi vatandaşları için de tanımasını beklemektedir. Türkiye’den yetkililer, vizelerin kaldırılması yönünde gerekli adımların makul bir süre içerisinde atılmaması durumunda GKA’nın uygulanmasından vazgeçilebileceğini ifade etmektedirler.93 

Süresiz olarak akdedilmiş bir anlaşma olan GKA’yı gerek Türkiye’nin, gerekse AB’nin tek taraflı olarak feshetme hakkı bulunmaktadır. Buna göre, anlaşmanın 
fesholunduğu karşı tarafa bildirildikten altı ay sonra anlaşma otomatik olarak yürürlükten kalkmış olmaktadır (madde 24/5). 16 Aralık 2013 tarihli 
mutabakat zaptında Türkiye, GKA’yı üçüncü ülke vatandaşlarına uygulamaya başladığı tarihe kadar Komisyon tarafından Konsey ve Parlamento’ya vizelerin 
kaldırılması için teklifte bulunulmadığı takdirde anlaşmanın söz konusu maddesini işletebileceğini açıkça belirtmiştir (madde 5). Komisyon 4 Mayıs 2016 
tarihinde bu teklifi yapmış olmakla beraber Türkiye’nin henüz bazı şartları yerine getirmediğini açıklamış, Konsey ve Parlamento’da gerçekleşecek karar alma süreçleri de bu yüzden belirsiz bir hale gelmiştir. Bu belirsizlik karşısında Türkiye, GKA’yı üçüncü ülke vatandaşları için uygulamaya koymamıştır. 
Ortak Eylem Planı’nın ve Mart 2016 mutabakatının bağlayıcılığı bulunmadığından bu durum hukuken bir sorun meydana getirmemektedir. Usulüne göre 
yürürlüğe konmuş bir milletlerarası anlaşma olan GKA’ya göre ise Türkiye’nin en geç 1 Ekim 2017’ye kadar bu anlaşmayı üçüncü ülke vatandaşları için uygulaması gerekmektedir. Bu tarihe kadar vize serbestisi hakkında somut bir ilerlemenin gerçekleşmemesi durumunda Türkiye GKA’yı askıya alma yoluna 
gidebilir. Büyük ve ani bir iade baskısı mevcut olmadığı sürece Türkiye’nin vize serbestisi olmaksızın GKA’yı uygulamaya devam etmesi fazla maliyetli bir durum yaratmayacaktır. Türkiye’nin bunu yaparken diğer taraftan AB’nin vize serbestisi konusundaki kararını gözden geçirmesi için taleplerini yoğunlaştırması ve bunun için makul bir süre beklemesi yerinde olacaktır. Bu süre zarfında AB kurumlarının olumlu yönde adım atmamaları ya da karar süreçlerinin olumsuz neticelenmesi durumunda Türkiye GKA’nın feshini gündeme alabilir. 

Türkiye’nin anlaşmayı feshetme girişimlerine AB’nin o güne değin kapasite artırımı ve sığınmacıların barındırılması için sağlamış olduğu maddi destekleri işaret ederek itirazda bulunacağı tahmin edilebilir. Bu durumda bir başka seçenek olarak anlaşmanın yeniden müzakere edilmesi de gündeme gelebilir. Nitekim son yıllarda Pakistan’a yönelik geri gönderimlerin haksız olduğuna yönelik itirazlar karşısında AB, bu ülkeyle yürürlükteki GKA’yı gözden geçirmeyi kabul etmiştir.94 Fakat Gümrük Birliği Anlaşması örneğinde de görüldüğü gibi, Türkiye ile AB arasındaki anlaşmaların revizyonu pek kolay olmayabilmektedir. Tarafların GKA’nın revizyonu üzerinde anlaşamaması halinde fesih seçeneği Türkiye için daha pratik bir çözüm haline gelebilir. Anlaşmanın feshi ise AB’nin üzerindeki göçmen baskısını hafifletebilecek mekanizmalardan birini kaybetmesi demek olacaktır. Türkiye üzerinden Avrupa’ya yönelik gerçekleşen düzenli göçte Mart 2016 mutabakatından sonra kayda değer bir azalma kaydedilmiş olması, AB ülkeleri için Türkiye ile olan işbirliğinin devamının ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Ayrıca AB’nin tatmin edici sebepler göstermeksizin Türkiye’ye vize serbestisi tanımayı geciktirmesi, Türkiye’de AB’ye karşı son yıllarda zaten oldukça azalmış olan güveni daha da zedeleyecektir. 

Bu sonuçların doğurabileceği riskler karşısında AB ve üye ülkelerin ahde vefa prensibi içinde hareket etmeleri beklenmektedir.

SONUÇ

Türkiye, AB’ye adaylık statüsünü aldıktan kısa süre sonra AB’nin bir geri kabul anlaşmasının imzalanmasına yönelik talepleriyle karşılaşmış, düzensiz göçün 
artabileceğine yönelik çekincelerinden dolayı başlangıçta bu taleplere oldukça isteksiz yaklaşmıştır. AB’nin uzun yıllar süren ısrarları ve vize kolaylığı önerileri 
karşısında Türkiye, anlaşmayı imzalamayı ancak vatandaşlarına vize serbestisi vaat edildiğinde kabul etmiştir. 16 Aralık 2013’te imzalanan ve 1 Ekim 2014’te 
yürürlüğe giren anlaşmada Türkiye’ye göç yönetimi, düzensiz göçmenlerin barındırılması, sınır güvenliğinin sağlanması gibi konularda kapasitesini artırması için üç yıllık bir sürenin tanınmış olması ve AB’nin kitlesel geri gönderimleri bu adımların atılmasının ardından başlatacak olması, Türkiye için rahatlatıcı faktörler olmuştur. Anlaşmanın imzalanmasından itibaren atılan adımlarla Türkiye bu konularda hukuki ve kurumsal bakımdan birçok ilerleme kaydetmiş, bu sayede AB’nin daha sonra anlaşmanın uygulanmasının geriye çekilmesine yönelik sunduğu talepler büyük bir kaygı meydana getirmemiştir. Türkiye, Avrupa’dan gönderilecek düzensiz göçmenleri AB’nin sağlayacağı maddi ve teknik desteğin de yardımıyla 1 Haziran 2016’dan itibaren kabul edebilecek kapasiteye ulaşabileceğini hesaplamıştır. Vize diyaloğu sürecinin takviminin de bu sayede erkene çekilecek olması, Türkiye için önemli bir teşvik kaynağı olmuştur. 

Konuya AB tarafından bakılacak olursa, düzensiz göçün önlenmesi için kaynak ve transit ülkelere önerilen GKA, 2000’li yılların başlarında Türkiye’ye de önerilmiş, 
Türkiye’nin anlaşma konusundaki isteksizliği karşısında bu teklife Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkı -aradan 10 yıl geçtikten sonra- eklenmiştir. 2015 yılının yaz aylarından itibaren başta Suriye’den olmak üzere çeşitli bölgelerden Avrupa’ya yönelik düzensiz göçler beklenmedik bir yoğunluğa ulaşmıştır. Ne zaman dineceği belli olmayan bu düzensiz göç dalgasının AB içinde tamiri mümkün olmayan siyasi ve ekonomik krizlere yol açma ihtimali karşısında AB ülkeleri bir tedbir olarak çevre ülkelerle sınır güvenliğinin artırılması ve düzensiz göçün durdurulması için işbirliğini geliştirme yoluna gitmiştir. Avrupa istikametindeki göç rotalarının üzerinde bulunmasından dolayı Türkiye, AB’nin düzensiz göçün durdurulması için en kritik gördüğü ülkelerden biridir. Bu sebeple AB ile Türkiye arasında 16 Aralık 2013’te imzalanan GKA’nın uygulanmasının hızlandırılması AB açısından kritik bir konu haline gelmiştir. Aynı zamanda Türkiye’nin düzensiz göçle mücadeleye ve Suriyeli sığınmacıların entegrasyonuna yönelik tedbirleri daha hızlı almasını isteyen AB, Türkiye’ye bütün bunları yapmanın karşılığında teknik ve finansal destek önermiştir. 
Böylelikle AB, bir yandan Türkiye üzerinden geçtiği tespit edilen düzensiz göçmenlerin Türkiye’ye iadesine daha erken başlamayı, diğer yandan ise Avrupa’ya yönelik yeni göç dalgalarını Türkiye’de durdurmayı amaçlamıştır. 

Kısacası her iki tarafın gözünden bakıldığında, GKA ve vize diyaloğu süreçlerinin bugüne değin kazançlı bir şekilde ilerlediği söylenebilir. 29 Kasım 2015’te 
yürürlüğe giren Ortak Eylem Planı ve Mart 2016 mutabakatında alınan kararlarla beraber düşünüldüğünde bu süreçler, iki taraf arasındaki diyalog kanallarını kuvvetlendirerek işbirliği alanlarını genişletmiştir. Türkiye ile işbirliği AB’ye düzensiz göç baskısı karşısında kısa vadede rahatlama imkanını vermiş, Türkiye ise bu dönemde bir yandan göç ve sınır yönetiminin modernleşmesini hızlandırırken diğer yandan AB ile vizelerin karşılıklı kaldırılması hususunda önemli bir yol kat etmiştir. İki taraf arasındaki yakınlaşma sayesinde aynı zamanda göç ve vize konularıyla doğrudan bağlantılı olmayan üyelik müzakereleri ve Gümrük Birliği Anlaşması’nın gözden geçirilmesi gibi konularda sınırlı da olsa bazı ilerlemeler sağlanmıştır.

GKA ve vize diyaloğu süreçleri, Türkiye’de sınır ve göç yönetiminin yeniden yapılandırılması için itici bir güç olmuştur. Türkiye’de bu alanda çalışmakta olan 
kurumlar, anlaşmanın zamanında ve gereğince uygulanması yolunda ortak çalışmalar yürütmeye başlamışlardır. Sınır ve göç yönetimine ilişkin kurumların 
uluslararası standartlar uyarınca yeniden yapılandırılması ve çok parçalı yapıdan koordineli bir mekanizmaya geçişin sağlanması için birçok önemli adım atılmıştır. 
Bu reformlar gerçekleştirilirken AB’den maddi ve teknik destek alınmıştır.

Avrupa’ya yönelik düzensiz göçün durdurulması ve caydırılması için sınır güvenliğini artırıcı ve sınır kapılarındaki kontrolleri sıkılaştırıcı tedbirlerin önemi 
büyüktür. GKA ve vize serbestisi yol haritası, Türkiye’yi sınır ve sahil güvenliği konularında AB birimleriyle ve üye ülkelerle işbirliğini teşvik etmektedir. Bu işbirliği, hem Türkiye’nin kendi güvenliğini sağlaması, hem de Avrupa ile entegrasyon sürecinin derinleşmesi bakımından Türkiye’nin yararınadır. 

Türkiye ile AB Sınır Yönetim Ajansı (Frontex) arasında ilk olarak 28 Mayıs 2012 tarihinde arasında bir mutabakat zaptı imzalanarak sınır güvenliğine ilişkin 
konularda iki taraf arasında tecrübe ve bilgi paylaşılması, ortak analiz ve araştırmalar yürütülmesi ve kapasite artırımı projeleri gerçekleştirilmesi öngörülmüştür.95 
Bu tarihten sonra Frontex ile artırılan işbirliğiyle özellikle Türkiye’nin Avrupa sınırlarında güvenlik tedbirleri sıkılaştırılmıştır. 2015 yılının ilk çeyreği için 
yayımlanan Frontex raporunda, Türkiye’nin Mersin limanında ve Trakya’daki sınırlarında aldığı tedbirlerin olumlu sonuçlar verdiği ve düzensiz göçmenleri farklı güzergah ve yöntemlere ittiği tespit edilmiştir.96 Ne var ki bu tedbirler, yılın sonraki aylarında artan yoğun göç dalgasını önlemeye yetmemiştir.97 AB’nin Ege sularında düzensiz göçün önlenmesi konusundaki teşvikleri bundan sonra da devam etmiş, önce Şubat 2016’da NATO’ya bağlı gemiler Ege’de faaliyet göstermeye başlamış,98 
7 Mart 2016 tarihindeki Türkiye-AB zirvesinde de 2016 yılı içerisinde AB’ye bağlı Sınır ve Sahil Güvenlik birimlerinin Ege Denizi’nde tam kapasiteyle çalışacak hale getirilmesi kararlaştırılmıştır.99 

Üye ülkelerle işbirliğinden de bazı somut sonuçlar elde edilmektedir. 

Örneğin Ocak 2016’da Türkiye ve Almanya emniyet birimlerinin ortaklaşa gerçekleştirdikleri operasyonda mültecileri Türkiye’den Avrupa’ya yasa dışı yollarla taşıyan uluslararası bir insan kaçakçılığı şebekesi çökertilmiştir.100 25 Mayıs 2015 tarihinde Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan arasında düzensiz göç ve sınır güvenliği konularında koordinasyonun artırılması amacıyla imzalanan anlaşmanın101 yürürlüğe girmesiyle üç ülke arasındaki kara sınırlarının daha sıkı kontrol altında tutulması sağlanabilecektir. Ayrıca Ege’deki insan kaçakçılığını önlemede eş güdümlü hareket edilmesi adına Türkiye ve Yunanistan arasında bir güvenli iletişim hattı kurulması için teknik düzeyde görüşmeler başlatılmıştır.102

Öte yandan Türkiye’nin sınır kontrollerini sıkılaştırması ve insan ticaretine karşı yeni önlemler almasının Avrupa’ya yönelik düzensiz göçleri zorlaştıracak 
olsa da tamamen ortadan kaldıracağı iddia edilemez. Göç üzerine çalışan uzmanlar, Türkiye’de bulunan 3 milyona yakın düzensiz göçmenin en azından bir kısmının bütün şartları zorlayarak AB’ye geçmeye çalışacağını öngörmektedirler.103 Nitekim insan kaçakçılığı ve düzensiz göçe karşı tedbirlerin sıkılaştırılmasına ve zorlu kış şartlarına rağmen Ege denizi üzerindeki göç trafiği 2016 yılının ilk aylarında devam etmiştir. Mart 2016’da AB’nin Balkan güzergahını kapatma kararı alması ve Yunan adalarına geçecek düzensiz göçmenleri geri göndermek için Türkiye ile anlaşmasının Ege denizi üzerindeki göçmen trafiğinde kısa süre içinde keskin bir düşüş meydana getirdiği bir gerçektir.104 Bununla beraber Suriye krizinin geleceği belirsiz olduğundan her an buradan Türkiye ve AB istikametinde yeni göç dalgalarının yaşanma riski söz konusudur.105 

Gelecekte farklı ülkelerde yaşanabilecek siyasi, toplumsal ve ekonomik krizler de büyük göç dalgalarına sebebiyet verebilir. Dünyanın çeşitli bölgelerinden 
Avrupa’ya sığınmacı olarak geçmek isteyen kişiler Ege ve Balkan güzergahlarına alternatif yollar arayabilirler.106 Kısacası, Suriye’de ve diğer çatışma alanlarında normalleşme geciktikçe ve birçok Asya ve Afrika ülkesinde açlık, sefalet ve işsizlik devam ettikçe ne Türkiye’nin göçmenlerin uyumu için atacağı adımlar ne Ege Denizi’nde uygulanacak sahil güvenlik tedbirleri ne de AB’nin Türkiye’ye vereceği maddi ve teknik yardımlar Avrupa’ya düzensiz göçü durdurabilir. Bu bakımdan 29 Kasım 2015 zirvesi ve Mart 2016 mutabakatında alınan kararların mülteci krizine ancak geçici çözümler önerdiği söylenebilir. Gelecekte Avrupa’ya yönelik yeni göç dalgalarının ortaya çıkması, gerek Türkiye-AB arasındaki Ortak Eylem Planı’nı, gerekse GKA ve vize serbestisi kapsamında Türkiye’nin gerçekleştirdiği düzenlemeleri pratikte anlamsız hale getirebilir. 

GKA ve vize diyaloğunun bir başka olumlu yönü olarak, bu süreçlerin Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerine doğrudan ve dolaylı katkılarının olduğu söylenebilir. 
Öncelikle bu iki süreç kapsamında gerçekleştirilen reformlar, GKRY tarafından bloke edildiğinden henüz açılmamış durumda bulunan 23 ve 24 numaralı 
fasılların içeriğiyle birçok bakımdan örtüşmektedir. Türkiye’nin atmış olduğu adımlar gelecekte bu fasıllarda daha hızlı yol alınmasını sağlayacaktır. Bu iki 
süreç aynı zamanda, Türkiye ile AB arasında üyelik müzakerelerinden farklı bir ilişki düzlemi meydana getirmesi bakımından da önem taşımaktadır. Bu düzlemde yürütülen süreçler olumlu ilerlediği ve uygulamalarda sürdürülebilirlik sağlandığı takdirde iki tarafın bürokratik ve siyasi çevreleri arasındaki karşılıklı güven artacaktır. Vize serbestliğinin uygulamaya geçmesiyle de Türkiye ve AB ülkeleri arasındaki turistik, ticari, kültürel, bilimsel ve sanatsal aktiviteler yoğunlaşacak ve böylece toplumsal ve ekonomik bağlar güçlenecektir. 

Yine de vize diyalog sürecinin ve vize serbestliğinin Türkiye’nin üyelik sürecine sağlayacağı katkılardan kısa ve orta vadede büyük neticeler beklemek gerçekçi 
olmaz. Ne de olsa AB, üyelik perspektifi olmayan birçok ülkeye de vize serbestliği tanımıştır.107 Nasıl ki 1996’da yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması, o tarihteki beklentilerin aksine, Türkiye’nin AB üyeliğini hızlandırmada kayda değer bir rol oynamamışsa, Türk vatandaşlarına sağlanacak vize muafiyeti de AB üyesi ülkelerin Türkiye’nin tam üyeliğine dair tercihlerinin değiştiği anlamına gelmeyecektir.

GKA kapsamında Türkiye’ye tam olarak kaç kişinin geri gönderileceğinin belirsiz oluşu, anlaşmanın barındırdığı en önemli risktir. Bu riskin azaltılması için 
Türkiye’nin ekonomik amaçlı düzensiz göçleri durdurmaya yönelik tedbirleri artırması ve üçüncü ülkelerle GKA’lar imzalamaya hız vermesi gerekmektedir. Bununla beraber, Türkiye için esas riski ekonomik göçmenler değil, öngörülemeyen kriz ve çatışmalar neticesinde ortaya çıkacak büyük göç dalgaları oluşturmaktadır. 

GKA, bundan böyle Türkiye’ye gelecek her sığınmacının kendi ülkesine geri dönemediği müddetçe Türkiye’de kalacak olma ihtimalini artırmıştır. Bu risk karşısında, 29 Kasım zirvesinde yürürlüğe konmuş olan Ortak Eylem Planı’nda da öngörüldüğü gibi, gerek mevcut sığınmacıların ihtiyaçlarının karşılanmasında, gerekse gelecekteki sığınmacıların kabulünde AB’nin Türkiye ile sürekli bir eşgüdüm ve külfet paylaşımı içinde olması büyük önem taşımaktadır. 

Türkiye’nin GKA’yı uygulamasında karşılaşacağı mali ve teknik güçlüklerin aşılmasında AB’nin aktif destekte bulunacağı, anlaşmanın ekinde zaten beyan edilmiştir. Bu beyan uyarınca, gerek düzensiz göçün önlenmesi gerekse geri kabul kapasitesinin artırılması için AB, bilgi paylaşımı ve koordinasyon desteğinin yanı sıra IPA fonlarından maddi destekte bulunmaktadır. Bu fonlara ek olarak Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılara temel hizmetlerin sağlanması için toplam 6 milyar avroluk bir ek meblağ tahsis edilmiş, bu meblağ kademeli olarak serbest bırakılmaya başlamıştır.108 Ne var ki Türkiye’nin 2010 yılından itibaren yalnızca Suriye’den gelen mülteciler için yaptığı harcamaların boyutları dikkate alındığında AB’nin taahhüt ettiği bu desteklerin ancak kısmi ve kısa süreli bir fayda sağlayabileceği anlaşılmaktadır. 

Ayrıca AB ülkelerinin bu meblağın 3 milyar avroluk ilk kısmının ödenme prosedürü üzerinde dahi uzun süre anlaşmaya varamamaları,109 AB ve Türkiye arasındaki külfet paylaşımının orta ve uzun vadede ne yöne ilerleyeceğine ilişkin 
soru işaretleri meydana getirmeye yeterlidir. Adaletli bir külfet paylaşımının yalnızca maddi ve teknik yardımla sınırlı kalmaması ve AB ülkelerinin sığınmacıların barındırılması konusunda daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiği açıktır. Bununla beraber, Suriyeli mülteci krizinin kalıcı olarak kontrol altında alınabilmesi için, Ortak Eylem Planı ve Mart 2016 mutabakatında da belirtildiği üzere AB ve Türkiye’nin krizin altında yatan sebeplere yoğunlaşarak Suriye’deki insani şartların iyileştirilmesi konusunda ortak çaba sarf etmeleri – bunun için bir hayli geç kalınmış olmakla beraber – iki taraf için de faydalı sonuçlar verecektir. 

Avrupa’ya sığınma amacıyla geçen düzensiz göçmenlerin GKA kapsamında Türkiye’ye iade edilip edilmeyeceği konusu, anlaşmanın uygulaması esnasında tartışmalara yol açabilir. Halen Yunanistan’ın Türkiye’yi “güvenli üçüncü ülke” ilan ederek Türkiye üzerinden geçmiş bütün sığınmacıların iltica başvurularını reddetme ve bu kişileri GKA kapsamında Türkiye’ye iade etme yoluna gideceğine dair sinyaller mevcuttur. Bu ise Türkiye’nin vize diyaloğu yol haritasında karşı çıktığı bir uygulama olacağından Yunanistan’ın yapacağı geri gönderim başvuruları Türkiye tarafından reddedilebilir. Ortaya çıkacak bu durum ise GKA’nın işlerliğini ortadan kaldırabilir. 

Bir görüşe göre vize serbestiğinin GKA ve yol haritasına endekslenmiş olması, Türkiye’nin 1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe giren Katma Protokol ile kazanılmış 
haklarının AB ülkelerince uygulanmamasını meşru hale getirmektedir.110 Bu görüşe binaen, konu TBMM komisyonlarında görüşülürken bazı milletvekilleri 
GKA ve vize yol haritasına muhalefet şerhi koymuşlar, Türkiye’nin vize serbestliğini GKA imzalamaksızın talep etmesi gerektiğini belirtmişlerdir.111 Gerçekten de, Schengen ülkelerinin Türk vatandaşlarına uyguladıkları vize rejiminde haksızlıkların mevcut olduğu Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) bazı kararlarıyla tescil edilmiştir. Bunlardan en bilineni, Mehmet Soysal ve İbrahim Savatlı adlı iki Türk TIR şoförünün Almanya’ya vize alamamaları sonucu açtıkları davadır (C-228/06). ABAD bu davayı 19 Şubat 2009 tarihinde karara bağlamış ve davacıları haklı bulmuştur. Fakat ne var ki mahkemenin bu konudaki yorumu, yalnızca aktif hizmet sunan Türk vatandaşlarını ve 1 Ocak 1973 tarihinde Türk vatandaşlarından vize istemeyen AB ülkelerini kapsamaktadır. Davanın sonucunda Avrupa Komisyonu, ücret karşılığı hizmet sunan Türk vatandaşlarının Almanya, Hollanda ve Danimarka’ya karayolundan vizesiz girebilmesine olanak tanımıştır.112 

Buna karşılık aktif hizmet sağlayıcısı olmayan Türk vatandaşlarının AB’ye seyahat edebilmeleri için vize gerekliliği devam etmiştir. Ayrıca aktif hizmet sağlayıcılarının Almanya, Hollanda ve Danimarka dışındaki AB ülkelerine girmek için yine vizeye ihtiyaçları bulunmaktadır. Bazı hukukçuların mahkemenin yorumunun oldukça dar kapsamlı olduğuna ve vizesiz seyahatin bütün Türk vatandaşları için uygulanması gerektiğine dair görüşleri dikkate alınmamıştır.113 

Kısacası uluslararası mahkemeler vizesiz seyahati Türk vatandaşları için kazanılmış bir hak olarak değerlendirmemiştir. Dahası mahkemelerin bu konudaki kararları tek başına yeterli olmamakta, Türk vatandaşları için müspet bir kararın çıkması durumunda dahi üye ülkelerin tek tek mevzuatlarını gözden geçirmeleri gerekmektedir. Schengen Anlaşması ve Dublin Düzenlemesi gibi temel metinlerin dahi üye ülkelerce fiilen delindiği günümüz şartlarında Türkiye’nin vize serbestisi için uluslararası hukuk temelindeki itirazlarının somut sonuçlar doğurmasının çok zor olduğu ortaya çıkmıştır. Vize diyaloğu ise Türk vatandaşlarının AB’ye vizesiz seyahati için resmi bir süreç başlatmış olup buradan 2016 yılı içerisinde bir sonuca varılması beklenmektedir. Bugün AB’nin içinde bulunduğu mülteci krizi, bu sürecin Türkiye’nin istediği şekilde sonuçlanması için üye ülkeler üzerinde siyasi bir baskı ve motivasyon kaynağı teşkil etmektedir. Anlaşma tek taraflı olarak feshedilebildiğinden, Avrupa üzerindeki bu baskı ve motivasyon Türkiye GKA’yı tam olarak uygulamaya başladıktan sonra da devam edecektir. 

Daha önce de değinildiği üzere, Türk vatandaşlarına AB’ye vizesiz seyahat hakkı tanınmasının getireceği birçok ekonomik, sosyal, kültürel hatta siyasi faydalar 
bulunmaktadır. Bununla beraber vize serbestliğinin ilanihaye devam edecek bir hak veya imtiyaz olduğu da varsayılmamalıdır. Bugün gerek Türkiye’nin sosyo-
ekonomik şartlarının uygunluğu gerekse uluslararası göçlerin meydana getirdiği kriz ortamı, AB’nin Türk vatandaşlarına vize serbestisi tanıması için uygun 
bir zemin teşkil etmektedir. Öte yandan gelecekte ekonomi, siyaset veya güvenlik gibi sebeplerden dolayı Türkiye’den AB’ye kitlesel bir göç dalgasının ortaya çıkması durumunda AB, Türk vatandaşlarına tanıdığı vize serbestliğini askıya alabilir. Parlamento ve Konsey’in 11 Aralık 2013’te kabul ettiği 1289/2013 sayılı düzenlemeyle, bir üye ülkede kamu düzeni veya güvenliğinin vize uygulanmayan bir ülkeden gelen yabancılardan dolayı tehdit altına girmesi durumunda o ülke vatandaşlarına geçici olarak vize uygulanabilmesi mümkün hale getirilmiştir.114 Sırbistan, Kosova ve Arnavutluk’tan son yıllarda AB’ye düzensiz göçün yüksek sayılara ulaşması bu ülkelere yeniden vize uygulanma ihtimalini gündemde tutsa da AB yetkilileri henüz buna başvurmamayı tercih etmişlerdir. Fakat Türkiye gibi büyük nüfusa sahip bir ülkeden gerçekleşecek düzensiz göçlere karşı AB farklı bir tedbire başvurabilir. Nitekim Komisyon’un Türkiye için vize serbestisi teklifinde bulunduğu esnada, üçüncü ülkelere tanınan vize serbestliğinin belirli koşullarda hızlandırılmış bir şekilde askıya alınmasını sağlayacak bir “acil fren mekanizması” fikri Almanya ve Fransa tarafından ortaya atılmış115 ve bu fikir kısa süre içerisinde Konsey tarafından benimsenmiştir.116 Konsey’in kabul ettiği belgede, AB ile geri kabul konusundaki işbirliğinin gerilemesinin vize serbestliğinin askıya alınma sebepleri arasında sayılması dikkat çekicidir.

Dahası Avrupa’nın 2015 yılının yaz aylarında karşı karşıya kaldığı göçmen akını, Schengen rejiminin ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne sermiştir. Bu dönemde Avusturya, Almanya, Fransa, Danimarka ve İsveç sınır kontrolleri uygulamaya başlamış, AB ülkeleri Schengen’in iki yıllığına askıya alınmasını tartışmışlardır.117 

Avusturya İçişleri Bakanı Johanna Mikl-Leitner, Yunanistan’ı mülteci akınını kontrol edememesi durumunda Schengen bölgesinden geçici olarak çıkarılabileceği konusunda uyarmış,118 Hollanda hükümet yetkililerinden ise mülteci krizi yüzünden Schengen rejiminin işlerliğini kaybettiğine ve Kuzeybatı Avrupa ülkelerinin kendi aralarında bir “mini Schengen bölgesi” kurabileceklerine dair açıklamalar gelmiştir.119

Gelecekteki benzer ve öngörülemeyen bir krizin sonucu olarak Schengen vize rejiminin çökmesi durumunda Türkiye’ye tanınacak olan vize serbestliğinin de anlamsız hale geleceği açıktır. Bu yüzden Türkiye’nin vize serbestisi yolunda atacağı adımları belirlerken AB’nin ortak sınır yönetimi ve vize politikalarının bir gün değişebileceğini göz önünde bulundurması isabetli olacaktır. Zira gelecekte vize serbestisinin askıya alınması veya önemini kaybetmesi mümkün olabilecekken vize diyalog sürecinde atılacak bazı adımlar Türkiye için kalıcı ve geri çevrilmesi zor sonuçlara yol açabilir. Özellikle güvenliği ilgilendiren konularda yapılacak düzenlemeler belirlenirken bu durumun dikkate alınmasında yarar vardır.

8 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


***

TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASIVE VİZE DİYALOĞU BÖLÜM 6

TÜRKİYE-AB GERİ KABUL ANLAŞMASIVE VİZE DİYALOĞU BÖLÜM 6


VİZE DİYALOĞU VİZE SERBESTİSİ YOL HARİTASI

GKA’nın ekinde bulunan “Vize Politikası Alanında İşbirliği Hakkında Ortak Beyan” adlı paragrafta, “Akit taraflar, halklar arası temasları daha çok artırmak 
amacıyla... vize politikası alanında ve ilgili alanlarda işbirliklerini güçlendirirler” ifadesi yer almaktadır. Bu ifadeye uygun olarak, GKA’nın imzalandığı 16 Aralık 
2013 tarihinde Vize Serbestisi Yol Haritası adlı belge iki tarafça kabul edilmiş ve böylelikle AB tarafından Türk vatandaşlarına uygulanacak vize serbestliği süreci 
resmiyet kazanmıştır.57 

Yol haritasında Türkiye’den Belge Güvenliği, Göç ve Sınır Yönetimi, Kamu Düzeni ve Güvenliği ve Dış İlişkiler ve Temel Haklar alanlarında çok sayıda reformu 
hayata geçirmesi talep edilmiştir. Bu gereklilikler karşılandığı takdirde Türk vatandaşlarının Schengen bölgesine58 90 güne kadar olan kısa süreli ziyaretlerinde vizeden muaf tutulacakları öngörülmüştür. Uzun süreli seyahatler ile çalışma ve yerleşme hakkını içinde barındıran serbest dolaşım hakkı ise bu kapsamın dışında kalmaktadır. 

Yol haritasında Türkiye’den istenen reformlar arasında öne çıkan başlıklar şunlardır:

• GKA’nın yürürlüğe konması ve gereğince uygulanması
• Avrupa’ya yönelik yoğun yasa dışı göçlerin olduğu ülkelerle vakit geçirilmeden geri kabul anlaşmaları imzalanması ve bunların yürürlüğe konması
• AB standartlarına uygun olmayan pasaportların kullanımına son verilmesi Sınır kontrollerinin dikkatli uygulanması
• Sınır geçişleri ve sınır görevlilerine ilişkin AB normlarına uygun yeni bir yasa yapılması
• AB’ye fazla yasa dışı göçmenin geldiği ve AB için “yüksek güvenlik riski” teşkil eden ülkelerin vatandaşlarına sınır kapılarında vize verilmemesi ve 
bunların Türkiye’ye giriş koşullarının gözden geçirilmesi
• Havaalanı aktarmalarında üçüncü ülke vatandaşlarına transit vize uygulanması
• AB üyesi ülke vatandaşlarından Türkiye’ye girişte vize istenmemesi
• Sığınmacı ve mültecilere yönelik düzenleme ve uygulamaların uluslararası normlara uygun duruma getirilmesi ve kurumsallaştırılması
• Mülteci statüsündeki kişilere geçimlerini sağlama, kamu hizmetleri ve sosyal haklardan yararlanma ve Türkiye’ye entegrasyon imkanlarının 
tanınması
• Göçmenlere ilişkin kanunların AB standartlarına uygun hale getirilmesi, bu konuda verilerin sağlıklı tutulması ve yasa dışı göçlere karşı gerekli 
tedbirlerin alınması
• Türkiye sınırları içinde kanunsuz olarak bulunan üçüncü ülke vatandaşlarının sınır dışı edilmesi
• Sınır aşan organize suçlar, kaçakçılık, terör ve yolsuzluklarla mücadele edilmesi, bu konulara ilişkin uluslararası sözleşmelerin uygulanması
• AB’nin Türkiye’de yaşayan bütün vatandaşların, mültecilerin ve vatansızların kimlik bilgilerine erişimine müsaade edilmesi
• Kişisel verilerin muhafazası hakkındaki yasal prosedürlerin AB standartlarına uyumlu hale getirilmesi


TÜRKIYE’NIN ANLAŞMAYA KOYDUĞU MEŞRUHATLAR

Kabul edilen yol haritası metni üzerinde Türkiye tarafı, “meşruhat” adı altında bazı açıklama, yorum ve çekinceler kaydetmiştir. Bunlardan başlıcaları 
aşağıda verilmiştir: 

• AB, yol haritasına ilişkin değerlendirmelerini adil, sonuç odaklı ve teknik kriterler temelinde yapmalıdır. 
• Türkiye’nin üçüncü ülke vatandaşları için GKA’yı uygulamaya koymasıyla eş zamanlı olarak AB Türk vatandaşlarına yönelik vize zorunluluğunu kaldırmadığı 
    takdirde Türkiye GKA’yı askıya alma yoluna gidebilecektir. 
• Türkiye’nin AB vatandaşlarına vize uygulaması mütekabiliyet prensibine dayalı olacaktır.
• AB üyesi olup Schengen bölgesi dışında kalan ülkelere GKA’nın uygulanabilmesi için bu ülkelerin de Türk vatandaşlarına yönelik vize zorunluluğunu 
    kaldırmaları beklenmektedir.
• Türkiye’nin AB’deki sınır komşuları yalnızca Yunanistan ve Bulgaristan’dır.
• Türkiye’nın sınırlarında aldığı güvenlik önlemleri değerlendirilirken Yunanistan’la olan deniz sınırlarının belirsiz olduğu hesaba katılmalıdır.
• Türkiye’nin AB vize politikalarına tam uyumu, AB’ye üyelik süreci tamamlandığında mümkün olabilir.
• Türkiye, Cenevre Sözleşmesi’ne koymuş olduğu coğrafi kısıtlamayı AB’ye tam üye olduğu zaman kaldıracaktır.
• Türkiye’nin AB tarafından “güvenli üçüncü ülke” olarak tanımlanmıyor oluşu, üçüncü ülke vatandaşı sığınmacıların geri gönderimlerinde 
   dikkate alınmalıdır. 
• Türkiye, yalnızca GKA ve vize süreciyle doğrudan alakalı olan uluslararası sözleşmeleri imzalamayı ve onaylamayı taahhüt eder.
• Türkiye, 4 Sayılı AİHS ek protokolüne AB’ye tam üye olduğu zaman taraf olacaktır. 
• AB tarafından nihai karar üzerinde belirleyici olacağı belirtilen, Türk vatandaşlarının AB’ye üye ülkelerce reddedilen vize başvurularının ve 
  AB’de yasa dışı durumda bulunan Türk vatandaşlarının sayısı objektif verilere dayanmayabilir. 
• Türkiye, GKA’nın uygulanması esnasında bazı başvuruları haklı gerekçelerle reddedebilir. Dolayısıyla AB tarafından nihai karar üzerinde 
   belirleyici olacağı belirtilen, GKA kapsamında AB ülkelerinden geri gönderimlerin Türkiye tarafınca kabul edilme oranları sayısal olarak bir gösterge sayılamaz.
• AB tarafından nihai karar üzerinde belirleyici olacağı belirtilen, Türkiye’den AB’ye kanunsuz veya sahte belgelerle geçen kişilerin sayısı yalnızca 
   Türkiye’nin sorumluluklarını yerine getirememesinin bir göstergesi olarak değerlendirilemez.
• AB tarafından nihai karar üzerinde belirleyici olacağı belirtilen, Türkiye kolluk kuvvetlerinin kaçakçılığa karşı gerçekleştirdikleri operasyon sayısı 
   tek başına anlamlı bir gösterge olarak görülemez. 



16 Aralık 2013’te iki tarafın kabul ettiği mutabakat zaptının ikinci maddesinde vize diyaloğunun meşruhatlı yol haritası üzerinden yürütüleceği açıkça 
belirtilmiştir. Bununla beraber Türkiye’nin sunduğu meşruhatlar yalnızca Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilmiştir. Dolayısıyla Komisyon’un meşruhatlı 
yol haritası çerçevesinde olumlu görüş belirtmiş olması durumunda dahi Parlamento ve Konsey’in bu meşruhatları nasıl değerlendireceği belirsizdir. 
Nitekim Dışişleri Bakanlığının internet sitesinde meşruhatlı yol haritası bulunurken AB’nin internet sitesindeki versiyonunda bu meşruhatların yer almaması 
dikkat çekicidir.59 

AB’NIN DEĞERLENDIRMELERI

Vize serbestliğinin gerçekleşmesi, öncelikle Türkiye’nin vize yol haritasında uygulamayı taahhüt ettiği şartları yerine getirmesine bağlı olduğundan Komisyon, 
Türkiye’yi yol haritasının uygulanması bakımından düzenli olarak izlemiş ve bu konuda toplam üç rapor yayımlamıştır. Bunun dışında AB kurumlarının başka 
metinler içinde vize serbestisi sürecine değindikleri de olmuştur. 

Vize Yol Haritası 1. Değerlendirme Raporu 

Avrupa Komisyonu’nun vize diyaloğu süreciyle ilgili bugüne kadarki ilk değerlendirme raporu 20 Ekim 2014’te yayımlanmıştır. Türkiye’nin o güne 
değin yol haritasında attığı adımların değerlendirildiği bu raporda, Türkiye’nin birçok şartı karşılama yolunda attığı olumlu adımlar not edilirken 
özellikle aşağıdaki hususlarda henüz gereklilikleri yerine getirmekten uzak olduğu belirtilmiştir:60 

• Belge güvenliği konusunda AB ile işbirliği 
• Sınır yönetiminin yeniden yapılandırılması ve bu konuda komşu ülkelerle işbirliğinin geliştirilmesi
• AB vize politikalarına uyum 
• Düzensiz göçmen hareketlerinin takibi ve önlenmesi
• Üçüncü ülkelerle GKA’ların imzalanması ve uygulamaya konması 
• EUROPOL ile operasyonel işbirliği 
• AB yargı kurumlarıyla işbirliği
• İnsan ticareti, kaçakçılık, rüşvet ve yolsuzlukla mücadele 
• Kişisel verilerin muhafazası 
• Roman vatandaşların sosyal haklardan yararlanması ve toplum hayatına katılımı 
• Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 4 ve 7 sayılı ek protokollerinin onaylanması 
• Organize suçlarla ve terörle mücadelede temel insan haklarına uyulması

Avrupa Komisyonu’ndan uzmanlar Nisan-Temmuz 2015 arasında Türkiye’de gözlemlerde bulunmakla beraber 2015 yılında vize diyaloğu süreciyle ilgili bir 
değerlendirme raporu yayımlanmamıştır. AB’nin Türkiye için 10 Kasım 2015’te yayımladığı ilerleme raporunda ise, Türkiye’nin içinde bulunduğu zor şartlara 
rağmen vize serbestisi yol haritasının öngördüğü koşulları yerine getirme yolunda ilerleme kaydettiği belirtilmiştir. Yine de raporda Türkiye’den özellikle şu 
konularda somut adımlar beklendiği ifade edilmiştir:

• Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun uygulanması için gerekli kurumsal yapılanmanın ve düzenlemelerin tamamlanması
• Geçici koruma altındaki Suriyelilerin çalışma haklarının yasal olarak sağlanması
• AB’nin ve üye ülkelerin yargı ve kolluk makamlarıyla işbirliğinin kolaylaşması amacıyla kişisel verilerin korunması hakkında Avrupa standartlarına uygun bir kanunun kabul edilerek yürürlüğe konması
• Organize suç ve kaçakçılık şebekelerine karşı kanunların daha sıkı uygulanması ve suçlu bulunanların mal varlıklarına el konması
• Ege kıyılarından gerçekleşen düzensiz göç trafiğinin önlenmesi; bu yolda Yunanistan makamlarıyla işbirliği içinde olunması
• Üçüncü ülkelere yönelik vize rejiminin AB ile uyumlu hale getirilmesi,
• Elektronik vize uygulamasının düzensiz göçleri önleyici biçimde gözden geçirilmesi
• Entegre sınır yönetiminin kurulması ve bu yönetimin tek bir sivil kuruma bağlı olması
• Sınır kapılarında ve uluslararası havalimanlarının transit bölgelerinde pasaport kontrollerinin sıkılaştırılması
• Emniyet teşkilatı ile üye ülkelerin Türkiye’deki ilgili personeli arasında göç ve sınır güvenliği konularında bilgi paylaşımının ve işbirliğinin artırılması
• Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan arasında imzalanan sınır güvenliği işbirliği anlaşmasının taraflarca onaylanması ve yürürlüğe konması
• Suriye sınırının sınır güvenliği konusunda eğitimli personel tarafından korunması
• İnsan ticareti kurbanlarının tespiti ve kabulüne ilişkin kurumsal ve operasyonel kapasitenin artırılması
• Türkiye’nin 2009 yılında imzalamış olduğu Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesi’nin TBMM tarafından onaylanıp yürürlüğe girmesi61 


Aralık 2015 AB Konseyi Kararları

AB Konseyi, genişlemeyle ilgili aday ülkeler hakkındaki görüş ve değerlendirmelerini 15 Aralık 2015’te yayımlamıştır. Bu belgede vize serbestisiyle ilgili olarak 29 
Kasım zirvesinde yürürlüğe konan Ortak Eylem Planı’nın uygulanmasının olumlu katkılar sağlayacağı temennisinde bulunulmuş ve Türkiye’den beklentiler dile 
getirilmiştir. Türkiye’nin GKA ve vize yol haritasını “tam ve etkin” bir biçimde uygulamasının beklendiği metinde özellikle iki vurgu dikkat çekmiştir. Birincisi, 
Konsey Türkiye ile üye ülkeler arasında mevcut GKA benzeri anlaşmaların “gereğince uygulanmasını” talep etmiştir. Daha önce de belirtildiği üzere, Yunanistan 
ile yürürlükteki geri kabul sözleşmesine ilişkin Yunanistan makamlarından ve çeşitli uluslararası çevrelerden, geri gönderim taleplerinin yeterince karşılanamadığına 
dair eleştiriler gelmekteydi.62 29 Kasım zirvesinde varılan siyasi mutabakatın da bir sonucu olarak Türkiye, 2016 yılının başlarından itibaren Yunanistan’dan 
geri kabulleri hızlandırmıştır.

Metinde dikkat çeken bir diğer nokta ise Konsey’in Türkiye’den GKA’yı ve vize yol haritasını “bütün üye ülkeleri kapsayacak şekilde” uygulamasını istemesidir. 
Buradan Konsey’in Türkiye’den GKA’yı Schengen bölgesi haricindeki AB ülkelerine de uygulaması ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) karşı 
tutumunu değiştirmesine yönelik bir beklentinin olduğu sonucu çıkarılabilir. Halbuki meşruhatlı yol haritasında Türkiye, Schengen bölgesine dahil olmayan 
AB üyesi ülkeler için GKA’yı ancak bu ülkeler Türk vatandaşlarına vize uygulamaktan vazgeçtikleri takdirde uygulamaya koyacağını belirtmiştir. Ayrıca 
Türkiye, GKRY’yi tanımadığından GKA’yı bu ülkeye uygulamayacağını açıkça ifade etmiştir.63 

Konsey kararlarında ayrıca GKA ve vize yol haritasının “tam ve etkin” biçimde uygulanmasından söz edilirken “Türkiye’nin tek taraflı beyanlarından üzüntü 
duyulduğu” ve “bu beyanların hukuken etkisinin bulunmadığı” şeklinde ifadeler kullanılmıştır. Tam olarak neyi kastettiği belli olmayan bu ifadeler, Türkiye’nin 
vize yol haritasına koyduğu meşruhatları ima ediyor olabilir. Bugüne kadar AB tarafından yol haritasındaki meşruhatlara ilişkin açık bir itiraz gelmemekle beraber 
16 Aralık 2013’teki mutabakat zaptında bu meşruhatların nihai değil, tartışmaya açık noktalar olduğuna dair ifadeler kullanılmıştır. Meşruhatlar konusunda 
Türkiye ve AB kurumları arasında yaşanabilecek bir anlaşmazlık, vize serbestisi sürecinin uzamasına hatta rayından çıkmasına sebebiyet verebilir. 

Vize Yol Haritası 2. Değerlendirme Raporu 

AB uzmanlarının 2015 yılındaki gözlemlerinin ve daha sonraki değerlendirmelerin sonucunda vize diyaloğunun ikinci değerlendirme raporu 4 Mart 2016 
tarihinde yayımlanmıştır. Raporda Türkiye’nin özellikle 29 Kasım 2015 tarihli zirveden sonra birçok olumlu adımı hızla attığına dikkat çekilmiştir. Buna karşılık, 
yol haritasında ancak sınırlı bir ilerlemenin sağlandığı, 72 kriterin 19’unun tamamen, 17’sinin neredeyse karşılandığı, 24 kriterin kısmen karşılanıp iyi yönde 
ilerlemeler sağlandığı, 9 kriterin kısmen karşılandığı, 3 kriterin ise hiç karşılanmadığı kaydedilmiştir. AB’nin Türkiye’den öncelikli beklentileri arasında şu 
noktalar öne çıkmıştır:64 

• Belge güvenliği konusunda AB ile işbirliği 
• Hamilinin parmak izini de içeren yüksek güvenlikli pasaportların kullanıma sunulması
• Polis ve havaalanı personelinin sahte belgeleri tespit konusunda yeterliliklerinin artırılması 
• Sınır yönetiminin yeniden yapılandırılması ve bu konuda komşu ülkelerle işbirliğinin geliştirilmesi
• AB vize politikalarına uyum 
• Düzensiz göçmen hareketlerinin takibi ve önlenmesi
• Sığınmacılara sağlanan sosyal hak ve imkanların güçlendirilmesi 
• Yunanistan ile yürürlükte bulunan geri kabul sözleşmesinin daha sıkı uygulanması 
• EUROPOL ile operasyonel işbirliği 
• AB yargı kurumlarıyla işbirliği
• İnsan ticareti, kaçakçılık, rüşvet ve yolsuzlukla mücadele 
• Kişisel verilerin muhafazası 
• Roman vatandaşların sosyal haklardan yararlanması ve toplum hayatına katılımı 
• Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 4 ve 7 sayılı ek protokollerinin onaylanması veya kanunların bu sözleşme hükümlerine uyumlu hale getirilmesi
• Organize suçlar ve terörle mücadelede temel insan haklarına uyulması

20 Nisan 2016 Türkiye-AB Mutabakatı Değerlendirme Raporu

Avrupa Komisyonu, Türkiye ve AB arasında Mart 2016’da varılan mutabakat uyarınca gerçekleştirilen uygulamaları değerlendirdiği bu raporda, vize serbestisi 
süreci hakkında da bazı görüşler ortaya koymuştur. Komisyon, Türkiye’nin bütün şartları yerine getirmesi durumunda 4 Mayıs 2016 tarihinde yayımlayacağı 
üçüncü değerlendirme raporu ile beraber vizelerin kaldırılması yönünde Konsey ve Parlamento’ya teklifte bulunacağını açıklamıştır. Mutabakattan kısa süre 
sonra 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun TBMM’de kabul edilmesi, Türkiye ile Pakistan arasında daha önce imzalanmış olan GKA’nın onaylanarak 
yürürlüğe girmesi, Türkiye’nin EUROPOL ile işbirliğini artırması, Avrupa Konseyi Sınırdışı Sözleşmesi’nin ek protokollerini imzalaması ve Yunanistan ile 
arasındaki geri kabul sözleşmesini hakkıyla uygulaması gibi gelişmelerin olumlu karşılandığı raporda, Türkiye’nin 4 Mayıs tarihine kadar aşağıdaki noktalara 
yoğunlaşması talep edilmiştir:65 

• Türkiye’ye halihazırda yapılmış bulunan 140 bin iltica başvurusunun hızlı 
bir şekilde değerlendirilmesi; yeni mülteci başvurularının hızla alınması
• Sadece Suriyelilere değil, bütün mültecilere kanunen çalışma hakkı tanınması
• Yüksek derecede düzensiz göç riski oluşturan ülkelere vize uygulanması
• Bütün AB vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkı tanınması
• Kişisel verilerin korunması prosedürlerinin AB ile uyumlu hale getirilmesi
• Temel haklarla ilgili yol haritasında belirtilen adımların atılması
• GKA’nın bütün üye ülkelere yönelik olarak gereğince uygulanması
• AB’nin polis ve yargı kurumlarıyla işbirliğinin geliştirilmesi
• 1 Haziran 2016’da GKA kapsamında başlayacak olan üçüncü ülke vatandaşlarının geri kabulü için gerekli şartların sağlanması


İkinci değerlendirme raporunun yayımlanmasının ardından Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, vize yol haritasında kalan şartların yerine getirilmesi konusundaki 
çabalarını yoğunlaştırmıştır. Bazı yasal değişikliklerin gerçekleştirilmesi Mayıs ayının ilk günlerini bulmuş, böylece hükümetin planladığı bütün düzenlemeler 
Komisyon’un üçüncü raporunu yayımlayacağı 4 Mayıs 2016 tarihine kadar tamamlanmıştır. 27 Nisan 2016 tarihli yönetmelikle Türkiye’deki mülteci ve 
ikincil koruma statüsüne sahip bütün yabancılara çalışma izni için başvuru hakkı tanınmıştır.66 Gelecekte karşılaşılabilecek güvenlik ve düzensiz göç sorunlarının 
önlenmesi amacıyla e-vize dağıtım prosedürlerinde yeni tedbirler uygulamaya konmuştur.67 2 Mayıs 2016 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlarına 
Schengen bölgesinde vize serbestisi tanındığı tarihten itibaren geçerli olmak üzere AB üyesi ülkelerin tamamı için vize uygulamasının kaldırılacağı açıklanmış,68 
böylece Türkiye yol haritasına koyduğu meşruhatlarda esnekliğe gitmiştir.

Vize Yol Haritası 3. Değerlendirme Raporu 

Komisyon, vize diyaloğuna ilişkin yayımladığı üçüncü raporda Türkiye’nin sınırlı bir süre içinde gerçekleştirmiş olduğu kapsamlı değişiklikleri övgüyle karşılamıştır.69 
Yol haritasındaki kriterlerin tamamı karşılanmış olmasa da Komisyon, Türkiye’nin çabalarındaki ciddiyet ve samimiyeti takdir etmiş, bu kriterlerin de makul 
bir süre içerisinde yerine getirileceği kanaatine varmıştır. Örneğin GİGM’in bekleyen iltica başvurularının sayısını 100 bine indirmiş olması Komisyon’u tatmin 
etmiştir. Pasaportların AB standartlarına göre yenilenmesi konusundaki teknik çalışmalar da en erken Ekim 2016’ya kadar devam edeceğinden, Türkiye’nin 
bu gerekliliği vize serbestisinden önce yerine getiremeyeceği anlaşılmıştır. Yine de Komisyon, bu konuda bir ara çözüm olarak, Türkiye’nin şifreleme bakımından 
AB kriterlerini karşılamayan fakat hamilinin parmak izini ve diğer biyometrik verilerini taşıyan geçici pasaportları kullanıma sunmasını kabul etmiştir.70 

Böylelikle Komisyon, Mart 2016 mutabakatında kararlaştırılmış olduğu gibi, Türk vatandaşlarına vize zorunluluğunun kaldırılması için Konsey ve Parlamento’ya 
teklifini resmen sunmuştur. Bununla beraber oylamaların olumlu sonuçlanması için yedi kritere ilişkin birtakım düzenleme ve uygulamalara gerek 
bulunduğunu açıklamıştır. Oylamalara kadar geçecek süre zarfında Komisyon’un Türkiye’yi gözlemlemeye devam edeceği ve söz konusu kriterlerde ilerleme olup 
olmadığına ilişkin Konsey ve Parlamento’ya bilgi vereceği ifade edilmiştir. Bu kriterler ve Türkiye’den beklenenler aşağıdadır:

• GKA’nın gereğince uygulanması: Türkiye, GKA’yı üçüncü ülke vatandaşları için 1 Haziran 2016 tarihinden itibaren uygulamaya koyacaktır.
• AB standartlarına uygun yeni pasaportların kullanıma sunulması: Kısa vadede yukarıda bahsedilen ara formülle çözüm bulunacaktır.
• Yolsuzlukla mücadele: Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun (GRECO) Türkiye’ye ilişkin son raporunda sunmuş olduğu tavsiyelerin 
yerine getirilmesi istenmektedir. Bu tavsiyeler içerisinde yasama faaliyetlerinde sivil topluma daha fazla danışılması, torba yasa çıkarılmaması, 
milletvekillerine mali şeffaflık getirilmesi, milletvekillerinin ve yakınlarının ekonomik faaliyetlerde bulunmaması, yolsuzluk şüpheleri karşısında 
adli kurumların gereğini yerine getirmeleri, yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi, hakim ve savcıların atama ve etik değerlendirmelerinin AB standartlarında 
gerçekleştirilmesi gibi yasama ve yargıyı ilgilendiren birçok hususa vurgu yapılmaktadır.71
• Kişisel verilerin korunması: Bu konudaki yasal düzenlemelerin AB standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi istenmektedir. Özellikle 6698 sayılı Kanun 
ile kurulan Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun bağımsızlığının ve yasa uygulayıcıların kanunlar çerçevesinde hareket etmesinin altı çizilmektedir.
• EUROPOL ile operasyonel işbirliği: İki taraf arasında bir işbirliği anlaşması için müzakerelerin başlatılması istenmektedir. Bunun için ise öncelikle 
kişisel verilerin korunmasına ilişkin değişikliklerin yapılması gerekmektedir.
• AB üyesi ülkelerle ceza yargısı konusunda işbirliğinin artırılması
• Terörle mücadelede insan haklarına uyulması: İlgili kanun ve uygulamaların AB standartlarına uyumlu hale getirilmesi istenmekte, özellikle 
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’ndaki terör tanımının 2002/475/JHA sayılı Avrupa Konseyi Çerçeve Kararı’na uygun şekilde netleştirilmesi 
ve suçlarla cezalar arasındaki orantının gözetilmesi beklenmektedir.72

Yukarıda sayılan yedi kriterden ilk ikisi uygulamaya ilişkin olup geri kalan beş tanesi yasal değişiklikler de gerektirdiğinden Komisyon Türkiye’den bu beş 
kritere yoğunlaşmasını istemiştir. Parlamento ve Konsey’den de, bu kriterler yerine getirilmeden vize serbestliğinin gündeme alınmayacağına yönelik açıklamalar 
gelmiştir.73 Türkiye ise özellikle terörün önemli bir güvenlik tehdidi meydana getirdiği bir dönemde Terörle Mücadele Kanunu’nda herhangi bir değişiklik 
yapılamayacağını ifade etmektedir.74 Bu şartlar altında vize serbestisi, Mart 2016 mutabakatında öngörülen takvime göre hayata geçirilememiştir.

Vize Serbestisine Yönelik Avrupa’daki Bakışlar 

Türkiye’ye tanınacak vize serbestisi her ne kadar teknik şartlara bağlanmışsa da nihai karar Konsey ve Parlamento’da alınacağından siyasi mülahazalar bu karar 
üzerinde belirleyici olacaktır. Bu durum, Batı Balkan ülkelerinin vize diyalog süreçlerinde de gözlemlenmiştir. AB, vize diyaloğu yürüttüğü beş Balkan ülkesinden 
üçüne (Makedonya, Sırbistan ve Karadağ) 19 Aralık 2009’da vize serbestliği tanımış, Arnavutluk ve Bosna-Hersek ile vizeler ise şartları yeterince karşılamadıkları 
gerekçesiyle kaldırılmamıştır. Fakat bu iki ülkeyi dışarıda bırakmak siyaseten uygun bulunmayarak onlar da bir yıl geçmeden vize serbestisine dahil 
edilmiştir. Türkiye’ye vize serbestliği tanınıp tanınmaması da AB’ye üye ülkelerin ulusal çıkarları ve dış politikaları çerçevesinde verecekleri bir karar olacaktır.

Türkiye’ye vize serbestliği tanınması konusunda AB’deki endişeler, Türk vatandaşlarının Avrupa’ya ziyaret amaçlı gelip geri dönmeme ihtimali üzerinde yoğunlaşmıştır. 
Bu kaygı büyük ölçüde yakın geçmişteki olumsuz tecrübelere dayanmaktadır. Özellikle 1980 darbesi ve sonraki yıllarda büyüyen terör sorunu yüzünden 
çok sayıda Türk vatandaşı Avrupa ülkelerinden siyasi sığınma talebinde bulunmuş, birçok kişi de Türkiye’deki olumsuz ekonomik şartlardan dolayı Avrupa’ya iş 
aramak için kaçak geçiş yapmıştır. Bu gelişmeler, Avrupa’nın birçok ülkesinde yaşayan Türk vatandaşlarının sayısını artırdığı gibi, çok sayıda Türk işçisinin de yaşadığı 
Almanya, Avusturya, Hollanda, Belçika gibi ülkelerde Türklerin önemli bir azınlık/diaspora haline gelmelerine katkıda bulunmuştur. Türk nüfusun toplumsal 
hayattaki görünürlüğünün artması karşısında bu ülkelerde ırkçı gruplar Türkler aleyhinde eylem ve saldırılarda bulunmaya başlamışlardır. Daha sonraki yıllarda 
Türkiye’den Avrupa’ya düzensiz göçler büyük oranda azalmış olmasına rağmen75 ırkçı grupların Türklere yönelik sergilediği olumsuz tavırlar devam etmektedir. 
Dahası uluslararası terörizmin şiddetini artırdığı son yıllarda Avrupa’da büyüyen güvenlik kaygıları ile beraber yükselen milliyetçilik ve İslam karşıtlığı (İslamofobi) 
yüzünden bazı siyasi ve toplumsal kesimler Türkiye’ye vize serbestliği tanınmasına temkinli yaklaşmaktadırlar.76 Örneğin son yıllarda Almanya, Avusturya, Hollanda, 
Fransa ve GKRY gibi ülkelerden bazı yetkili ve siyasetçiler Türkiye ile vizelerin kaldırılmasına karşı olduklarını ifade etmişler, bazıları da vize muafiyetinin yalnızca 
belirli kişilerle sınırlandırılması fikrini ortaya atmışlardır.77 

Yine de bu olumsuz bakışlar Avrupa’nın ancak birkaç ülkesinde dile getirilmiş olup bu ülkelerdeki genel eğilimi de çoğu zaman yansıtmamaktadır. Türkiye’de sorun ve krizlerle geçen 1980’li ve 1990’lı yılların ardından yaşanan siyasi istikrar, ekonomik büyüme ve terör olaylarındaki azalma sayesinde Türk vatandaşlarının Avrupa’ya siyasi ve ekonomik sebeplerle kitlesel göç riskinin ortadan kalkmış olduğuna dair kanaatler güçlenmiştir. Bu sayede, birkaç istisna hariç olmakla beraber üye ülkelerde Türkiye ile vizelerin kaldırılması konusunda kategorik anlamda bir olumsuz tavır bulunmamaktadır.78 Dahası, AB’nin 2015 yılında karşı karşıya kaldığı göçmen krizinde Türkiye’nin külfet paylaşımında bulunarak hem GKA’nın daha erken bir tarihte uygulamaya konmasını, hem de Yunan adalarındaki Suriyeli sığınmacıların geri gönderilmesini kabul etmesi, AB ülkelerinde Türk vatandaşlarına yönelik vizelerin kaldırılması için ek bir siyasi motivasyon meydana getirmiştir. Krizin Türkiye ile Avrupa’yı siyaseten yakınlaştırmasıyla gerek AB yetkililerinden gerekse AB içindeki lokomotif ülkelerin siyasi liderlerinden vizesiz seyahat konusunda olumlu sinyaller 
gelmiştir.79 Suriye krizinin kısa bir süre içinde çözüme kavuşturulma ihtimalinin zor olması, Suriye’den dışarıya düzensiz göç potansiyelini canlı tutacağından AB’nin bu süre boyunca Türkiye ile yakın siyasi ilişkileri koruma yönünde hareket edeceği öngörülebilir. Türkiye’nin Afrika ve Asya’dan Avrupa’ya yönelik göç güzergahlarından biri olmasından dolayı AB’nin düzensiz göç konusunda Türkiye ile işbirliğini uzun vadede sürdürmesini gerektirmektedir. Mülteci krizinin Avrupa’da meydana getirdiği kaygıların halen canlı olduğu bir ortamda, Türkiye’nin GKA’yı tam olarak uygulamaya koyması ve düzensiz göçle etkin mücadele etmesi karşılığında AB ülkelerinin Türk vatandaşlarına vize serbestisi tanımaları gerçekçi bir beklentidir. 

Turizm gelirlerine ihtiyaç duyan AB ülkeleri de Türkiye’den daha çok turist gelmesine sıcak bakmaktadırlar. Halen birçok AB ülkesi, Türkiye’den daha çok 
ziyaretçi çekebilmek için Türk vatandaşları için vize süreçlerini hızlandırmış hatta birtakım özel uygulamalar yürürlüğe koymuştur. Örneğin Yunanistan, 2012’den 
bu yana yılın belli dönemlerinde Rodos, İstanköy, Sisam, Sakız ve Midilli adalarına turistik amaçla giden Türk vatandaşlarına sınırda kısa süreli vize sağlamaktadır.

80 Bulgaristan hükümetinden de Türk turistlere vize kolaylıkları sağlanacağına dair işaretler gelmektedir.81 

Türkiye’de sınır kontrollerinin yetersiz olmasından dolayı üçüncü ülke vatandaşlarının sahte kimlikle Avrupa’ya geçebilecekleri endişesi de bazı ülkelerin vize rejiminin devamını istemelerinde etkili olmuştur. Sınır kontrollerinin güçlendirilmesi bu endişeleri de ortadan kaldıracaktır. 

Avrupa’da bazı çevreler ise, vize serbestisinin ardından birçok Türk vatandaşının iltica amacıyla Avrupa’ya gelebileceğini, bu kişilerin başvurularının reddedilebilmesi için Türkiye’nin “güvenli ülke” olarak tanınması gerektiğini ifade etmektedirler.82 

Güvenli ülke kavramı, demokrasiyle yönetilen, baskının, işkencenin, insanlık dışı davranış veya cezaların, şiddet tehdidinin ve silahlı çatışmanın düzenli olarak 
gözlemlenmediği ülkeler için kullanılmaktadır. Henüz AB’nin resmen kabul etmiş olduğu bir güvenli ülke listesi bulunmamakla beraber, Avrupa Komisyonu’nun Eylül 2015’te önerdiği güvenli ülkeler listesinde Türkiye yer almaktadır.83 Bu listenin kabul edilmesi, Türkiye’den gerçekleşebilecek yoğun bir düzensiz göç dalgasına yönelik üye ülkelerdeki endişeleri azaltacaktır. AB bu listeyi kabul edinceye kadar üye ülkeler de kendi yayınladıkları listelerde Türkiye’yi güvenli ülke ilan edebilirler. 

Öte yandan, Türkiye’de terör eylemlerinin şiddetlenmesi, insan hakları uygulamalarında sorunlar yaşanması ve sosyo-ekonomik bunalımların ortaya çıkması gibi durumlarda, Türkiye’ye yönelik risk algılamalarının tersine dönmesi ve olumsuz görüşlerin yeniden güç kazanması söz konusu olabilir.84 Nitekim son aylarda artan terör olayları ve buna bağlı ortaya çıkan siyasi gerilimler üzerine Türkiye’nin güvenli ülke ilan edilmesine ve vize serbestliğine karşı görüşler ortaya konmaya başlamıştır.85 Kaldı ki Türkiye’ye tanınacak olan güvenli ülke statüsü ve/veya vize serbestliği, gelecekte yaşanacak olumsuzluklar durumunda AB mevzuatı uyarınca dondurulabilir veya geri alınabilir. Dolayısıyla Türkiye’de iç barışın korunması ve demokratik değerlerin güçlendirilmesi, AB’ye vizesiz seyahat rejiminin tesis edilmesi ve devamlılığının sağlanmasında büyük önem taşımaktadır. 

7 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


***