yüksek yargı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yüksek yargı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ocak 2021 Salı

İşte Çılgınlıklarının Nedeni., 15 TEMMUZ SENARYOSU

 İşte Çılgınlıklarının Nedeni., 
15 TEMMUZ SENARYOSU

Çılgınlıklarının Nedeni,MOSSAD, CIA, FTÖ,Paralel yapı,yüksek yargı,amir, memur, hakim, savcı, asker, general, vali, müsteşar, esnaf, talebe, Mavi Marmara,Fetullah Gülen,Abdullah Harun,

Abdullah Harun,
kontrgerilla.com
17.07.2016 14:13 

TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi 'Çılgınca' ve 'Gözü dönmüş' olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. 
Örneğin Meclis'in bombalanması.. 
Örneğin TRT'yi ele geçirirken diğer kanallara ise saatler sonra el koymaya çalışmaları.. 
Herkesin ayakta olduğu bir saatte harekete geçmeleri.. 
Bunun bir nedeni olarak, deşifre olduklarını düşünen darbecilerin paniğe kapılarak gece yarısı yerine daha erken saatte harekete geçmek zorunda kalmış 
olmaları dile getiriliyor. Ancak bunların hiçbiri Meclis'in bombalanmasını açıklayamıyor. Oysa bu çılgınlığı açıklayan bir kaç somut bulgu çok önce ortaya 
çıkmıştı. 
15 Şubat 2014 tarihinde haberleştirdiğimiz bir ses kaydında şok ifadeler yer alıyordu.
TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. 
Örneğin Meclis'in bombalanması.. 
Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbenin dakika dakika tüm gelişmelerini canlı yayında veren diğer kanallara ki - onlardan da bazılarına - saatler sonra el koymaya çalışmaları.. Örneğin herkesin ayakta olduğu bir saatte harekete geçmeleri..
Acemi, tuhaf ve çılgınca bu girişimlerin bir nedeni olarak, deşifre olduklarını düşünen darbecilerin paniğe kapılarak gece yarısı yerine daha erken saatte 
harekete geçmek zorunda kalmış olmaları dile getiriliyor.

Ancak bu ya da benzer değerlendirmelerin hiçbiri Meclis'in bombalanmasını açıklayamıyor. Oysa, tüm parti mensuplarının içinde bulunduğu sırada yapılan 
bu çılgınlığı açıklayan bir kaç somut bulgu çok önce ortaya çıkmıştı. 

15 Şubat 2014 tarihinde haberleştirdiğimiz bir ses kaydında şok ifadeler yer alıyordu.

ŞOK SES KAYDI: TÜRKİYE FEDA EDİLEBİLİR, GÜÇLÜ OLAN ABD'NİN YANINDA YER ALINMALI!

Paralel yapının yüksek yargı üyesi hakim ve savcılara yönelik talimatlarını içerdiği öne sürülen ve Ankara'daki hakim ve savcılara dinletildiği ileri sürülen 
kayıtta şu ifadeler yer alıyordu:

"150 devlet içinde hizmet hareketimiz ve müesseselerimiz var. MOSSAD, CIA ve diğerleri Uzun'u götürmek istiyor. Bize de onun akılsız davranışları yüzünden 
'159 ülkedeki okullarınızı kapatırız ya da RTE'yi götürürsünüz' diyorlar. Hizmetimizin selameti için 1 kişi veya ülke gitse ne olur. 
Bu hizmetin bekası için gerekirse Türkiye feda edilir. 
Türkiye'deki mücadelede ABD'nin yanında yer alırsak güçlü çıkarız. Ok yaydan çıktı bir kere. 
Bu safhadan sonra geri dönüş 'yok olmamız' anlamına gelir. Onun için tüm imkanlar kullanılarak taarruz tek yoldur. Önümüze kim çıkarsa ezip geçeceğiz. 
Seçimlerde yüzde 65 ile bile gelseler, dosyalarla götürmek zorundayız. 44 yılda ördüğümüz hırkayı 'buyrun siz giyin' diyecek değiliz. 
Büyük bir fayda için küçük kötülük yapılabilir."

Seçimlerden galip çıksa bile,

Kayıtta, AK Parti’nin seçimlerden galip gelmesi halinde yargı darbeleriyle götürülmesinin hedeflendiği şöyle dile getiriliyor: “Ok yaydan çıktı bir kere. 
Bu safhadan sonra geri dönüş ‘yok olmamız’ anlamına gelir. Onun için tüm imkanlar kullanılarak taarruz tek yoldur. Önümüze kim çıkarsa ezip geçeceğiz. 
Seçimlerde yüzde 65 ile bile gelseler, dosyalarla götürmek zorundayız. 44 yılda ördüğümüz hırkayı ‘buyrun siz giyin’ diyecek değiliz.” Kayıtta, istenilen 
sonucun alınması için “Komünist, faşist, Alevi ve CHP’li farketmez herkesle ittifak edin” talimatı veriliyor.

Gerekirse Türkiye feda edilir,

Yüksek yargı mensuplarına yağdırılan telkinler bunlarla sınır değil. ‘Hayrı kesir için şerri galil irtikap edilir’ (Büyük bir fayda için küçük kötülük yapılabilir) 
denilerek örgütün çalışma prensipleri belirtililiyor. “150 devlet içinde hizmet hareketimiz ve müesseselerimiz var” ifadesiyle başlayan kayıtta 

“Bu hizmetin bekaası için gerekirse Türkiye feda edilir. 5 bin savcı o kadar hakim, onbinlerce polis ve asker şehit olmaya hazır. 
Kayıplar önemli değil. Türkiye’deki mücadelede ABD’nin yanında yer alırsak güçlü çıkarız” ifadeleri yer alıyor.

Yıpratmak için her yolu kullan,

Şok kayıtta, hükümeti yıpratmak için her türlü yolun kullanılması gerektiği dile getirilerek şu talimatlar veriliyor: “Tedbir, inkar ve takiyye ile her yolu 
kullanarak mücadele edeceksiniz. 93’ten sonra mütevelli olanlara yetki verilecek. 93’lü yıllarda hizmete girenler bugün yapılıp söylenenleri geçmişle 
mukayese edip sorguluyorlar. Bunlarla bir sonuca varmamız mümkün değil. İstişareye tabi olunacak. Orada tebliğ edilenlere mutlak itaat edilecek. 
Başbakan bu gücü tahmin edemediği için baş edeceğini düşünüyor.”
Herkesi zaaflarıyla baskı altına alın Fişlemelerle birçok kişinin bilgilerinin ellerinde olduğunu ve gerekirse bunların kullanılacağının belirtildiği kayıtta şöyle deniliyor: “Bütün bilgiler her alanda amir, memur, hakim, savcı, asker, general, vali, müsteşar, esnaf ve talebe sayı ve özellikleriyle masamızda. Herkesi her an ‘hain ilan ediliriz’ endişe ve baskısı altında tutun. Gerekirse zaaflarını açıklamakla tehdit edin. Hizmetimizi muhafaza için güçlü olandan yana olmak esas düsturumuz olmalı. 
Türkiye’deki mücadelede ABD’nin yanında yer alırsak güçlü çıkarız.”
Uzun’un gitmesi için halisane dua edin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan kayıtta, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın da açıkladığı “Uzun adamın ölmesini bekliyorlar” sözünü doğrular ifadeler yer aldı. Kaydın o bölümü ise şu ifadeleri içeriyor: “ Üç yıldır Uzun’un ölümü için dua ediliyor. Hala ayakta. Demek ki halisane dua etmiyorsunuz. 
MOSSAD, CIA ve diğerleri Uzun’u götürmek istiyor. Bize de onun akılsız davranış ları yüzünden ‘159 ülkedeki okullarınızı kapatırız ya da RTE’yi götürüsünüz’  diyorlar. Hizmetimizin selameti için 1 kişi veya ülke gitse ne olur.”

DİĞER BULGULAR

İşte ses kaydında da görüldüğü gibi, ifadeler ne kadar açık. O tarihten bugüne kadar yaşananlar ses kaydındaki ifadelerle örtüşüyor. 
Başka bulgular da bu ses kaydının ve içindeki ifadelerin doğru olduğunu gösteriyor.
Türkiye'de açılan Fetullah Gülen davasından kısa süre önce 1999'da tedavi olmak bahanesiyle ABD'ye kaçan Fetullah Gülen'in ABD ile yakınlığı daha 
önce de hep gündeme gelmişti. Irak Körfez savaşında Irak toprakları bombalanıp, Iraklı çocuklar bombardımanda hayatını kaybederken ses çıkarmayan 
Gülen'in Irak, Suudi Arabistan'daki ABD üsleri ile İsrail'e füzeler fırlattığında "ölen masum İsrailli çocuklar için üzüldüğünü" dile getirdiği sohbeti kamuoyunu 
sarsmıştı. Yine Gülen, İsrail'in Gazze'deki Ambargosunu kırmaya giden Mavi Marmara gemisine baskın yapılıp 9 Türk vatandaşı öldürüldüğünde şaşırtıcı 
şekilde gemidekileri suçlamış, "Hata ettiler, İsrailli otoritelerden izin almalıydılar" demiş, kamuoyundan büyük tepki görmüştü.
ABD'ye sığınması ve vaazlarında kullandığı ifadelerin doğurduğu ABD ile derin bağlantı şüphesi son bir kaç yılda şüphe olmaktan çıktı. Bunu gösteren 
somut gelişmeler yaşandı.
Örneğin konuyla ilgili bir FBI görevlisi çarpıcı açıklamalar yaptı. Örgüt lideri Fetullah Gülen'in 1999'da kaçtığı ABD'den sürekli oturum almasında, araya 
giren ABD istihbarat teşkilatı CIA mensubu bazı görevlilerinin etkili olduğu, Gülen'e ret kararı vermek üzere olan mahkemenin bu müdahale sonrası 
"Gülen ABD menfaatlerine faydalıdır" hükmüne vararak oturum hakkı verdiği açığa çıktı.
Rusya ve Özbekistan'daki Gülen cemaatine mensup okullar ABD istihbaratıyla bağlantı şüphesiyle kapatıldı. Hatta Özbekistan'da gözaltılar yaşandı. 
Özbekistan, ABD istihbaratçılarının Gülen okullarında öğretmen kılıfı altında çalıştırıldığı suçlamasıyla tutuklamalar yaptı.
Bir başka bulgu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın defalarca açıkça talepte bulunmasına karşın ABD yetkililerinin Gülen'i iade etmeyi kabul etmemesi gösteriliyor.
Paralel yapı davalarında sanık durumunda olan onlarca şüphelinin ABD'ye kaçmış olduğu da bir başka bulgu olarak hatırlatılıyor.
Geçtiğimiz günlerde örgüte yönelik en büyük soruşturmayı tamamlayan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da iddianamesinde bu ilişkiyi açıkça dile getirdi. 
Gülen'in ABD ajanı olduğunun çok açık olduğunu belirtti.
Sonuç olarak; bu adamlar Türkiye'yi değil ABD'yi kendilerine ana vatan seçmiş. Bu çok açık. Liderleri yıllar önce oraya zaten kaçmış. Bir çok üst düzey örgüt 
liderinin de oraya kaçtığı biliniyor. Öyleyse Meclis'i bombalamalarının başka bir anlamı var mı. Çünkü bu ülke anavatanları değil. Seçimlerden fayda da 
ummuyorlar. Hatta bu ülkeden nefret ettikleri bile söylenebilir. Hiç bir zaman delikanlı olmadılar. Hep sinsice hareket ettiler. Kendilerini gizlemek için 
sürekli yöntemler geliştirdiler. O kadar ki adeta bir istihbarat teşkilatı gibi, yani bir ajan gibi çalıştılar. Şimdi ise bu ajanlıklarını açığa vurdular. 
"Son umutları darbe" demiştik 6 Mart'taki haberimizde. Somut bulguları da sıralamıştık. 
Bazılarının abartı ve paranoya diyerek geçiştirdiği bu son umudun, örgüt tarafından şimdi nasıl devreye sokulduğunu hayret ve dehşetle izliyoruz. 
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
Paralel Yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin askeri darbe girişimi' soruşturması manşetlerimiz Paralel yargıdan şok ses kaydı: Direneceğiz!
(17 Temmuz 2016, 14:13)

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=8218

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=8218#.X-8Sy2NxcdU


***

18 Mart 2019 Pazartesi

Türk Siyasi Hayatında Parti kapatma davaları, BÖLÜM 1

Türk Siyasi Hayatında Parti kapatma davaları.,



Türk Siyasi Hayatında Parti kapatma davaları.,

04 Aralık 2008 00:00

Türkiye’de, çok partili dönemin ilk beş yılında 27, 1951’den bugüne kadar ise yaklaşık 170 siyasi parti kuruldu. Bunların büyük bölümü, örgütsel ve mali sorunlar yüzünden, bir kısmı gizli ya da açık baskılar sonucu kapandı. 
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kapatılan ilk parti, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası oldu. İstiklal Mahkemeleri tarafından bazı şubeleri kapatılan parti, 
3 Haziran 1925’te “irticayı tahrik ettiği” gerekçesiyle kapatıldı. 

Serbest Cumhuriyet Fırkası da parti yöneticilerin isteğiyle 17 Kasım 1930 tarihinde fesh edildi. Ahali Cumhuriyet Fırkası, Türk Cumhuriyet Amele ve Çiftçi Partisi ile Laik Cumhuriyetçi İşçi ve Çiftçi Partisi kapatılan diğer partiler oldu. 

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası tüzüğünde yer alan “Dine saygılıyız” ifadesinden dolayı bir yılını bile doldurmadan siyasetin dışında kaldı. 

Türkiye’nin 1945’te çok partili sisteme geçilmesiyle birlikte çok sayıda parti kuruldu. Aralarında Türkiye Sosyalist Partisi, Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi’nin de bulunduğu çok sayıda parti ise sıkıyönetim tarafından kapatıldı. 

Çok partili döneme geçilmesinden sonra 1950 yılında kurulan Millet Partisi, 26 Ocak 1954 tarihinde Ankara Sulh Ceza Mahkemesince kapatıldı. 

27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra ise iktidardan uzaklaştırılan Demokrat Parti, “kongresini zamanında yapmadığı” gerekçesiyle 20 Haziran 1960 tarihinde 
Ankara Asliye Hukuk Mahkemesince kapatıldı. 

Anayasa Mahkemesi 24 Parti kapattı 

Anayasa Mahkemesi’nin 1963 yılında kurulmasıyla birlikte parti kapatma davaları Anayasa Mahkemesinde görülmeye başlandı. Anayasa Mahkemesi, tüm partilerin feshedildiği 12 Eylül 1980 tarihine kadar 6 parti hakkında açılan davaların tümünde kapatma yönünde karar verirken, 12 Eylül askeri müdahalesinin ardından siyasi partilerin 1983’de yeniden kurulmasına izin verilmesinden sonra 18 partinin kapatılmasına karar verdi. 

Yüksek Mahkeme, aralarında DYP’nin de bulunduğu 17 siyasi partinin kapatılması talebiyle açılan davaları ise reddetti. 

Kapatılan partiler ve kapatılma nedenleri şöyle: 

01- İşçi-Çiftçi Partisi (İÇP): Parti genel kongresini aksattığı, tüzük, program ve yönetmelikler ile diğer parti mevzuatını kanun hükmüne uydurmadığı 
gerekçesiyle 15 Ekim1968 yılında kapatıldı. 

02- Milli Nizam Partisi (MNP): Laiklik karşıtı söz ve eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle 20 Mayıs 1971’de kapatıldı. 

03- Türkiye İleri Ülkü Partisi (TİÜP): Anayasa Mahkemesi'nin "E.S.: 1971/2; K.S.: 1971/2; K.G.: 24 Haziran 1971" kararı ile kapatıldı. 

04- Türkiye İşçi Partisi (TİP): Faaliyetlerinin Anayasa’nın 57. maddesinde bulunan “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezliği” temel ilkesine ve 
Siyasi Partiler Kanunu’nun 81. maddesindeki “azınlıklar bulunduğunu ileri süremezler, azınlık yaratarak millet bütünlüğünün bozulması amacını güdemezler” maddesine aykırı görüş ve tutumları gerekçesiyle 20 Temmuz 1971 yılında kapatıldı. 

05- Büyük Anadolu Partisi (BAP): Kurucu üye sayısı 9’a düştüğü, yönetim organlarını oluşturmadığı ve Ankara’da genel merkez teşkilatı bulunmadığı için 
19 Aralık 1972’de kapatıldı. 

06- Türkiye Emekçi Partisi (TEP): Programı, devletin ülkesi ve ulusuyla bütünlüğü, bölünmezliğine aykırı olduğu gerekçesiyle 08 Mayıs 1980'de kapatıldı. 

07- Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP): Anayasa Mahkemesi tarafından16 Temmuz 1991'de kapatıldı. Bu kapatılmanın 1990’ların başında beklenildiği 
için Sadun Aren'in liderliğinde Sosyalist Birlik Partisi kuruldu. 

08- Halk Partisi: 25 Eylül 1991 tarihinde kapatıldı. 

09- Sosyalist Parti: Ülkenin ve ulusun bölünmez bütünlüğünü bozacak eylemlerde bulunduğu gerekçesiyle 10 Temmuz 1992 tarihinde kapatılmasına karar verildi. 

10- Büyük Anadolu Partisi (BAP): Kurucu üyesi dışında üyesi olmadığı, il, ilçe teşkilatı olmadığı gelir ve gideri olmadığı, kararı alındığı, büyük kongrenin 
yapılmadığı, parti hesaplarının denetlenemediği tebligat yapılamadığı, kuruluş amaç ve koşullarını kaybettiği acze düştüğü gerekçeleriyle 24 Kasım 1992 
tarihinde kapatıldı. 

11- Halkın Emek Partisi (HEP): SHP'den ayrılan 10 milletvekili tarafından Fehmi Işıklar başkanlığında 1990 yılında kuruldu. 1991 Milletvekili Genel Seçimleri'nde 
SHP listelerinden seçime girdi. 1991 yılında adını Demokratik Halk Partisi (DEP) olarak değiştirdi. 14 Temmuz 1993 yılında kapatıldı. 

12- Özgürlük Demokrasi Partisi: 30 Nisan 1993’de kapatıldı. 

13- Sosyalist Türkiye Partisi (STP): Türkiye İşçi Partisi'nden ayrılanlar 6 Kasım tarafından 1992'de kuruldu. Programında "Türk ve Kürt halklarının gönüllü 
birlikteliğini hedefler" dediği gerekçesiyle 30 Kasım 1993’de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. 

14- Yeşiller Partisi: 1988 yılı kesin hesaplarını yasaya uygun olarak vermediği gerekçesiyle 10 Şubat 1994 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nce kapatıldı. 

15- Sosyalist Birlik Partisi: Anayasa Mahkemesi tarafından 7 Haziran 1994 tarihinde kapatıldı. 

16- Demokrasi Partisi: 16 Haziran 1994 tarihinde kapatıldı. 

17- Demokrat Parti-2 (13 Eylül 1994), 

18- Demokrasi ve Değişim Partisi: Anayasa Mahkemesi tarafından 19 Mart 1996’da kapatıldı. Yöneticileri daha sonra Demokrasi ve Barış Partisi'ni kurdu. 

19- Diriliş Partisi: Şair Sezai Karakoç tarafından 1990 yılında “Güller Açan Gül Ağacı” amblemiyle kuruldu. İki genel seçime girmediği için 1996 yılında 
kapatıldı. Yüce Diriliş Partisi bu partinin devamı niteliğinde 2007 yılında kuruldu. 

20- Emek Partisi: 1997 yılında kapatılınca Emeğin Partisi (EMEP)adını aldı. Konuyu AİHM'e taşıyan parti yöneticileri, Türkiye'yi mahkum ettirdi 

21- Refah Partisi: Laikliğe aykırı eylemleri nedeniyle 16 Ocak 1998’de kapatıldı. Bu partinin mensupları Fazilet Partisi çatısı altında toplandılar 

22- Demokratik Kitle Partisi: Anayasa Mahkemesi tarafından 26 Şubat 1999 tarihinde kapatıldı. 

23- Fazilet Partisi (FP): Anayasa Mahkemesi, laiklik ilkesine aykırı faaliyetlerden dolayı 22 Haziran 2001 tarihinde FP’nin temelli kapatılmasına oy çokluğuyla 
karar verdi. Beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olan İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak ve Tokat Milletvekili Bekir Sobacı’nın milletvekillikleri 
sona erdi. 

24- Halkın Demokrasi Partisi (13 Mart 2003). 

HAK-PAR’ın kapatılma Davası reddedildi 

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR): Anayasa Mahkemesi, tüzük ve programında, "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı hükümler" bulunduğu gerekçesiyle kapatılması istemiyle 2002 yılında açılan davayı 2008 yılı başında karara bağladı. Mahkeme heyeti, parti kapatma davalarında gerekli nitelikli çoğunluğa ulaşılamadığı için, partinin kapatılması istemini reddetti Yargı süreci devam eden kapatma davaları Demokratik Halk Partisi (DEHAP): 'Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiği' gerekçesiyle, kapatılması istemiyle 
açılan dava davanın ardından kendisini feshederek, DTP`ye katıldı. Parti hakkındaki kapatma davası devam ediyor. 

Demokratik Toplum Partisi (DTP): Kapatılması istemiyle 20 Kasım 2007’de Anayasa Mahkemesi’nde dava açıldı. Parti milletvekillerinin PKK’ya “terörist” 
dememesini ve bu konudaki açıklamalarını dikkate alarak “terörü destekledikleri” iddiasında bulunan Yargıtay Başsavcılığı, DTP milletvekillerinin de 
Meclis üyeliklerinin düşmesini ve yargılanmalarını talep etti. 

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP): “Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” iddiasıyla AK Parti’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açıldı. 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de aralarında bulunduğu 71 kişinin siyasetten yasaklanması istendi. 

AKP'nin kapatma davasındaki savunmasının tam metni  ( AŞAĞIDA AYRICA VERİLECEKTİR )

Davayı 30 Temmuz 2008 tarihinde karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, Anayasa'da kapatma için aranan nitelikli çoğunluk olan 7 üyenin oyuna ulaşamamış ve AKP'nin 2008'de aldığı Hazine yardımından 1/2 oranında yoksun bırakılmasına karar verdi.

https://t24.com.tr/haber/turk-siyasi-hayatinda-parti-kapatma-davalari,19428

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


***