YASAMA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
YASAMA etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ocak 2020 Cuma

Siyasette Beşinci Bir Güç Mümkün Mü

Siyasette Beşinci Bir Güç Mümkün Mü?   


Sosyal Medya, Devrimler, Ve Siyasette Devlet Dışı Aktörler 
Yazar: Evren Altınkaş, 

Modern siyaset bilimi, yönetimi etkileyen dört güçten bahseder: Yürütme, Yasama, Yargı ve Medya. Her ne kadar 1960 sonrasında eklenmiş olsa da, günümüzde pek çok ders kitabında medya dördüncü güç olarak anılmaktadır. İletişim teknolojilerindeki yeni gelişmeler, bu modele farklı açılardan bakmamızı 
gerektirmektedir. Günümüzde medya, farklı toplumlar arasında doğrudan iletişimi sağlamaktadır. 
Bu yeni model vatandaşlara küresel etki alanında “ilk müdahale”yi yapabilme gücü tanıyan ve “beşinci bir güç” olarak bahsedebileceğimiz bir durumun ortaya çıkmasına neden olan bir şablon çizmektedir. 

Geleneksel medyanın gücü haber şirketlerinden gelirken; yeni medyanın gücü vatandaşların her gün erişebildikleri Internet ve benzeri araçlar aracılığıyla ulus-devletlerin kontrolü dışında alanlarda hareket ediyor olmalarından gelmektedir. Mısır’daki Tahrir Olaylarını ve Türkiye’de yaşanan Gezi Parkı olaylarını 
incelerken; siyasetçilerin ve karar alıcıların fiziksel sınırların hiçbir anlam ifade etmediği ve hızla küreselleşen bambaşka bir toplulukla başa çıkmakta ne kadar zorlandığı görülmektedir. 

Bu yazının temel amaçlarından birisi, “sosyal medyanın siyaset biliminde beşinci bir güç” olarak nasıl geliştiğini incelemek ve bunu yaparken sosyal medyayı “halkın buluşup organize olduğu bir alan” olarak ele almaktır. Geleneksel ve tarihsel olarak bakıldığında “medya”nın bir dördüncü güç olarak hükümetle 
vatandaşlar arasında bir “aracı/arabulucu” (İngilizcesi mediator) işlevini yerine getirdiğini görürüz. Televizyon, radyo veya gazeteler halkla hükümet arasında mesajları birbirine aktarmaktadır. İnsanlar medya aracılığıyla hükümete kendi taleplerini, isteklerini ve hükümet politikaları hakkındaki görüşlerini aktarmak  tadırlar. Benzer bir şekilde hükümet de medyayı halka yeni politikaları, düzenlemeleri ve politikaları anlatmak için kullanır. Ancak sosyal medyanın ve Internet’in yoğun kullanımı ile beraber, ülkenin faklı yerlerinden bağlanan insanlar arasında birebir etkileşimin kurulduğunu ve ortak bir tavır geliştirildiğini görüyoruz. Bu durum “kamusal alan” ya da “kamuoyu” kavramlarından doğası gereği çok farklı olan bir durumdur. Sosyal medya kapsamındaki Twitter ve Facebook gibi siteler milyonlarca insanın sosyal değişim ve benzeri konularda, kimi zaman kendi ülke sınırları dışına taşacak şekilde bile bir araya gelip tartışabildikleri bir alan yaratmaktadırlar. Gutenberg’in İncil’inin kitlelere okuma yazma alışkanlığı kazandırmış olması gibi, sosyal medya bireylere ulus ötesi hedefleri olan bir kendi kendine örgütlenme yeteneği kazandırmıştır. Occupy hareketi bunun en güncel örneğidir. New York şehrinde başlayan hareket, önce tüm Amerika’ya daha sonra dünyaya yayılmıştır. Tüm bu tepki hareketlerinin 
“Occupy” sloganı ve çatısı altında faaliyet göstermek istemeleri sosyal medya ve Internet’in gücünü de net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu hareketin içindeki pek çok figür, Mısır’daki olaylardan ilham aldıklarını dile getirmişlerdir. Bu da oldukça önemli bir veridir. Kahire ve New York’taki protestocuların gelir düzeyleri ve refahları arasında ciddi farklılıklar olsa da, her iki grup da kendi ülkelerindeki elitlere ve ayrıcalıklı sınıflara karşı protesto gösterilerinde yer almışlardır. Birbirinden çok uzak olan ülkelerde bu protesto hareketlerinin benzer şekillerde ve aynı sloganlarla yapılıyor olması da ikinci bir gösterge olarak karşımızdadır. Dünya tarihinde, bir ülkedeki protesto ve gösterileri duyup başka bir ülkede sokaklara dökülen örnekler çoktur ancak iletişim bu kadar hızlı ve anında olduğu başka bir örnek görülmemiştir. 

Günümüzde, dünyadaki büyük elçilikler Twitter’ı düzenli olarak takip etmekte ve herhangi bir yerde herhangi bir protesto olduğunda hemen birbirlerini haberdar etmektedirler. Bu durum, bilgiye ilk elden erişim gücünün vatandaşlara geçtiğini açık bir şekilde göstermektedir. Sosyal medyanın en önemli farklılığı toplumun tüm kesimlerinin, hükümet üyeleri dahil, bu oluşumun parçası olmalarıdır. 

Türkiye’deki Gezi Parkı eylemlerinde sosyal medyanın hükümetler için ne kadar fazla sorun çıkartabileceği görülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sosyal medyayı “bela” olarak tanımlarken; İstanbul Valisi başta olmak üzere pek çok hükümet yetkilisi, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı hatta Başbakan kendisi bile, Gezi Parkı protestolarının etkilerini azaltmak için sosyal medyayı bir araç olarak kullanmışlardır. 

Habermas’ın İletişimsel Eylem Teorisi’ne göre bireyler hükümetin ya da kamunun kontrolünden bağımsız olan kendi özel alanlarında iletişime geçmek isterler. Bu iletişim türünün temelleri geleneksel ve modern toplumların her ikisinde de görülen aile toplantılarında ya da buluşmalarında atılır. 17. Yüzyılda “kamu”, tüm sosyal kesimlerden insanların bir araya geldikleri ve siyaset, ekonomi, felsefe, sosyal problemler ve edebiyat gibi konuları tartıştıkları bir alandı. Bu “kamusal alan”, farklı görüşlerin birleştiği bir mekândı. 

Özellikle İngiltere’de özgür basının güçlü olması ve çok sayıda gazete ve derginin basılması; eleştirel bir kamusal alanın hükümetin müdahalesi olmaksızın gelişmesine neden olmuştu. Tatler ve Spectator gibi dergiler ya da Briton gibi gazeteler, sahiplerinin ekonomik güçlerine bağlı olarak etkiliydiler. İngiliz 
Hükümeti ve Parlamentosu bu yayınları “dördüncü güç” olarak tanımlamakta ve 
Medyanın halkın kararları üzerindeki etkisi nedeniyle bu vurguyu yaptıklarını söylemekteydiler. 

18. yüzyıldan itibaren medya, gazeteler, dergiler, broşürler v.b. aracılığıyla bir çığ gibi büyümüş; 

insanları doğru ve yanlış konusunda ikna edebilmek, hükümeti kararlarını yeniden gözden geçirmeye teşvik etmek, toplumda siyasal/ ekonomik/ sosyal/ kültürel bir güç alanı yaratmak gibi işlevleri sayesinde yönetişim güçlerinin “hükümet dışı” olan dördüncü gücü olmuştur. 

Ana haber spikerleri ya da tartışma programı sunucuları toplumun kararlarını, hatta oy verme alışkanlıklarını etkileyebilmektedir. İnsanlarda, medyanın “seçimlerde en çok oyu alacak lider” diyerek haber yaptığı lider ve siyasi partilere oy verme eğilimleri nin, sırf kazanan tarafta yer alabilmek adına, çok baskın olduğu yapılan pek çok çalışmayla da ortaya konmuştur. İnsanlar değerlerini ve davranışlarını televizyondaki kişilere atıf yaparak belirler hale 
bile gelmişlerdir. Yapılan araştırmalar, genel seçimlerde parti liderlerinin ülke çapında birbirleriyle tartıştıkları Televizyon programlarının vatandaşların oy verme oranlarında yüzde 30’luk bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymaktadır. 

Internet ve iletişim teknolojilerindeki gelişim arttıkça, dünyanın farklı bölgelerinden ve farklı sosyal çevrelerinden gelen bireyler arasındaki etkileşim de hızla artmaya başlamıştır. Bu da beraberinde, bireyler tarafından düzenlenen bireyler arası iletişimi getirmiştir. Dünya, hayat, siyaset, ekonomi ve diğer 
her şey hakkındaki görüşlerini sosyal medya aracılığıyla birbirlerine aktaran bireyler; kendi bilgi veri tabanlarını oluşturdular. Olayları forumlarda ya da sosyal medya tartışma gruplarında tartışmaya başladılar. 

Günümüzde hükümetlerin karşılaştığı en büyük sorun, Internet’in iki taraflı iletişim kanallarıaracılığıyla aktarılan bilgilerin ve görüşlerin ne şekilde kontrol altına alınabileceği, ya da diğer bir deyişle, alınamaması sorunudur. 

Sosyal medyanın demokrasinin gelişmesine katkıları da tartışılmazdır. Aristo’nun bundan binlerce yıl önce söylediği gibi “demokrasi”, kötü bir yönetim biçimidir. Aristo’ya göre, kendi kendini yönetemeyen insanlar “demokrasi”yi tek geçerli yönetim şekli olarak görmekte; bu da yozlaşmış bir liderlik ve hükümet 
anlayışını beraberinde getirebilmektedir. Modern dünyada doğrudan demokrasi neredeyse imkânsız olmakla beraber; sosyal medya sayesinde bireylerin kendi görüşlerini doğrudan ifade etmeleri bu zamana dek ortada olmayan bambaşka bir durum ortaya çıkarmaktadır. Bireyler, görüşlerini doğrudan ifade ettikleri sosyal medyada, çoğu zaman farkında olmadan, resmi görevlilerin de bu görüşleri öğrenmesine neden olmaktadırlar. Bu imkân, ileride insanların sosyal medya aracılığıyla kendilerini doğrudan yönetmelerini de beraberinde getirme ihtimali yüksek olan bir durumdur. 

Dünya, hiç alışık olmadığı bir “ Doğrudan Demokrasi” dönemine doğru hızla ilerlemektedir. Geleneksel güç paradigmalarının hızla yer değiştirdiği böyle bir dönemde sosyal medyanın bireyler arasındaki etkisi ve gücü, ulus-devletleri hiç alışık olmadıkları bir problemle karşı karşıya bırakmaktadır. Bireyler, kendilerine 
sosyal medyada bir kimlik yaratarak ya da sınır ötesi sosyal kimliklerin bir parçası haline gelerek hem klasik devlet-vatandaş ilişkisinin dışına çıkmaktalar hem de yeni bir ilişki türü aramaya başlamaktadırlar. 

Bu dönem içinde uluslararası siyaset de büyük dönüşümlere sahne olmaktadır. 2010 yılında ortaya çıkan Wikileaks belgeleri, yine geçtiğimiz dönemlerde Edward Snowden gibi kişilerin ABD istihbaratına ve dış politikaya etki eden bilgileri sızdırmaları; dünya genelinde büyük dönüşümlere sahne olmuştur. 
2005 yılında Sarkozy’nin Göçmenlik Yasası ile beraber; özellikle Kuzey Afrika ülkelerinden Fransa’ya ve göreceli olarak AB içine göç eden kalifiye ve yetişmiş eleman sayısında ciddi bir azalma olmuştur. Kendi ülkelerinde iş bulmakta güçlük çeken ve düşük yaşam standartlarında yaşamak zorunda kalan bu gruplar; sosyal eşitsizlik, liderlerin ve yönetici sınıfların lüks yaşamları ile ilgili tepkilerini sosyal medya üzerinde örgütlenerek 2007 yılından itibaren göstermeye başlamışlardır. Bu tepkilerinin neticesinde çeşitli sivil toplum kuruluşları oluşturmuşlar, çeşitli mitingler düzenlemişlerdir. 2010 yılında özellikle sosyal medya tarafından herkesin erişimine açık bir hale getirilen Wikileaks belgeleri sayesinde iddia ettikleri yolsuzluklar açığa çıkmış ve Mısır başta olmak üzere meydanlarda toplanarak hükümetlerin devrilmesi için protesto gösterileri başlamıştır. Arap Baharı’na sosyal medyanın gücü ve etkisi açısından 
bakıldığında, geleneksel paradigmaların ne kadar temelden sarsılabileceğini görebilmekteyiz. Dünya üzerinde değişime en kapalı ve geleneksel toplumlardan birisi olarak algılanan Mısır toplumunun sosyal medya sayesinde “sosyal bir devrim”i organize edip başarmış olmaları, beşinci bir güç olarak sosyal 
medyanın literatüre ve bilime girmesi gerekliliğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. 

http://www.21yyte.org/ 
adresinden 
06.12.2013 18:03 
tarihinde indirilmiştir

***

26 Ağustos 2018 Pazar

KARŞILAŞTIRMALI HÜKUMET SİSTEMLERİ, BAŞKANLIK SİSTEMİ, ARAŞTIRMA HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI NİJERYA BÖLÜM 27


KARŞILAŞTIRMALI HÜKUMET SİSTEMLERİ, BAŞKANLIK SİSTEMİ, ARAŞTIRMA HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI NİJERYA  BÖLÜM 27


5.1.2. Olusegun Obasanjo Dönemi (1999-2007)


     1999 yılında, 1979’da sivil yönetime geçişe imkân tanıyan askeri yönetimin başındaki general olan Olusegun Obasanjo, başkan seçilmiştir. Obasanjo döneminde yasama ve yürütme arasındaki krizlere ilişkin pek çok örnek yaşanmıştır. Bunlardan ilki başkan Obasanjo’nun askeri yönetim döneminde yapılan yasal düzenleme ile kurulan Petrol Tröst Fonuna ilişkin olarak bir başkanlık kararnamesi ile mevzuat değişikliği yapması üzerine yaşanmıştır. Bu durum Ulusal Meclis tarafından yasamanın yetki alanının ihlali olarak yorumlanmıştır. Yürütmeyi temsilen adalet bakanı ve yargıyı temsilen başsavcı ise yapılan değişikliğin Anayasa’nın “geçici hükümler” başlığı altındaki 315’inci maddesinde başkana tanınan 1999 öncesi askeri yönetim döneminde çıkarılan yasalarda kararname ile değişiklik yapma yetkisi kapsamında olduğunu belirtmiştir.38 Söz konusu durum askeri yönetim altında yapılan düzenlemelerin ne ölçüde meşru olduğu sorusuyla da ilgili olmakla birlikte Anayasa’daki yetki karmaşasını da ortaya çıkarmıştır.

Bir diğer önemli çatışma, bütçe konusunda yaşanmıştır. Önceki bölümde anlatıldığı üzere Anayasa’ya göre harcamalara yetki vermek Ulusal Meclisin görevidir. Öte yandan Anayasa, bütçe taslağının hazırlanması görevini yürütmeye vermiştir. Uygulamada örneğin 2002 yılında Obasanjo Yönetimi’nin bütçeye ilişkin bazı hususlarda Ulusal Meclisin kabul ettiği metin yerine yürütmenin hazırladığı taslağı esas alması büyük bir kriz yaratmıştır. Kriz, başkanın görevden alınmasına ilişkin sürecin başlatılmasına neden olduysa da söz konusu süreç çoğunlukta olan PDP’nin oyları ile durdurulmuştur.39

Obasanjo Dönemi’n de Ulusal Meclis, özellikle de Senato, işlerini yürütürken başkanın yoğun şekilde etkisinde kalmıştır. Özellikle Senato başkanı seçilirken kimin seçileceği konusunda başkan oldukça etkili olmuştur. Başkan ayrıca kendisi ile uyumlu şekilde çalışmayan Senato başkanlarının değişimi konusunda da etkili olmuştur. Bu sebeple Senato başkanının ortalama görev süresi oldukça düşük kalmıştır. Obasanjo Dönemi’nde sekiz yıl içerisinde beş ayrı Senato başkanı görev yapmıştır. Söz konusu değişikliklerin tümünde de, gizli bir şekilde yürütülse de,başkanın çok büyük etkisi olmuştur.40

2005 yılında Obasanjo Hükümeti, Ulusal Meclise danışmadan tek taraflı olarak petrol vergisi getirmiştir. Anayasa’da vergi koyma yetkisinin açıkça Ulusal Meclise ait olmasına karşın böyle bir uygulamaya gidilmesi Ulusal Meclis ile başkan arasında yeni bir krize neden olmuştur. Süreç, sonunda kamuoyu desteğini de arkasına alan Ulusal Meclis lehine sonuçlanmış ve söz konusu vergi iptal edilmiştir.41

2006 yılında başkan Obasanjo ve başkan yardımcısı Alhaji Atiku Abubakar’ın karşılıklı olarak birbirlerini kamu kaynaklarının şahsi menfaatler için kullanımı ile itham etmesi üzerine her iki isim için de parlamentoda soruşturma süreci işletilmiştir. Senatoda yürütülen soruşturmada başkan suçlu bulunmuştur; ancak, söz konusu kararın başkan yardımcısının manipülasyonu ile alındığı iddiası üzerine yeniden açılan soruşturmada bu kez başkan yardımcısı suçlu bulunmuştur. Başkan yardımcısı hakkında suçlandırma süreci başlatılmak üzereyken başkan yardımcısı görevden ayrılmıştır. Söz konusu durum yasamanın gözetim fonksiyonlarını ne şekilde gerçekleştir(eme)diğine ve yürütmenin güdümüne ne ölçüde girebildiğine ilişkin önemli bir örnek teşkil
etmektedir.42

2007 yılında Nijerya ve Kamerun arasında yaşanan bir uyuşmazlık,
Uluslararası Adalet Mahkemesince Nijerya aleyhine sonuçlandırılmıştır.
Başkan Obasanjo, Mahkemenin kararını doğrudan uygulamaya
koymuştur. Bu durum Ulusal Meclis ile Obasanjo arasında bir başka
krize neden olmuştur. Ulusal Meclis, Uluslararası Adalet Mahkemesinin
kararının parlamento onayı olmadan yürürlüğe konulamayacağını iddia
ederken başkan, Uluslararası Adalet Mahkemesinin yetkisinin parlamento
tarafından kabul edilen uluslararası bir anlaşmaya dayandığını belirterek
yaptığı eylemin Anayasa’ya uygun olduğunu iddia etmiştir.43

Obasanjo Dönemi’nde son olarak bahsedilmesi gereken diğer bir husus
Obasanjo’nun ikinci dört yıllık görev süresinin dolmasının yaklaştığı
dönemde Anayasa’daki başkanlık için öngörülen iki dönem şartının
kaldırılması teşebbüsüdür. Obasanjo’nun kurmaylarının, rüşvet vermek
ve olumlu oy kullanmayacak olanları Yolsuzlukla Mücadele Kurumu
tarafından soruşturulmakla tehdit etmek de dâhil olmak üzere çeşitli
yöntemlerle, Ulusal Meclis üyelerine baskı kurmalarına karşın söz konusu
teşebbüs başarısızlıkla sonuçlanmış ve bu sonuç Nijerya’da demokrasinin
gelişimi açısından zafer olarak yorumlanmıştır.44

Obasanjo Dönemi yasama yürütme ilişkileri açısından topluca
değerlendirilecek olursa bu dönemde Shehu Sagari dönemine kıyasla
yasamanın gücünü bir miktar daha fazla hissettirebildiği ve bazı
durumlarda etkili sonuçlar alabildiği ancak yine de yürütme karşısında
genellikle güçsüz kaldığı yorumunu yapmak yanlış olmayacaktır.
Yasamanın söz konusu güç artışının sebebi olarak Ulusal Meclis üyelerinin
gittikçe deneyim ve uzmanlık kazanması, parlamento idari teşkilatının
parlamento üyelerine verdiği bilgi desteğinin zamanla artması, darbe
korkusunun günden güne azalması ile demokratik siyasete olan güvenin
artması ve çoğunluk partisi olan PDP’nin tüm ülkeyi kapsayan ancak zayıf
bir koalisyona dayanması sebebiyle parti disiplinin görece düşük olması
gösterilmektedir.45 Bununla birlikte yine de Obasanjo’nun PDP içindeki
gücünün oldukça fazla olduğu unutulmamalıdır.46

5.1.3. Umaru Musa Yar’Adua Dönemi (2007-2010)



2007 yılında Yar’Adua’nın başkan olması ile yasama ve yürütme arasındaki
ilişkiler konusunda yeni bir sayfa açılmıştır. Yar’Adua’nın farklı yönetim tarzı Obasanjo’nun hükümetin pek çok kararını bizzat alan müdahaleci  tavrından farklılık göstermiştir.47 Ayrıca Yar’Adua’nın kurduğu hükümette iktidar partisi dışındaki partilerden de az sayıda da olsa bakan ataması ile kısmen ulusal hükümet kurması ilişkilerin yumuşamasına önemli katkıda bulunmuştur.

Bu dönemde, Obasanjo Dönemi’nde Ulusal Meclis tarafından soruşturulamayan Obasanjo Yönetimi’nin bazı uygulamaları da ilgili komisyonlarca mercek altına alınmış ve incelenmiştir.48

Yasama ve yürütme arasındaki en büyük kriz ise 2010 yılında başkan Yar’- Adua’nın sağlık durumu nedeniyle yaşanmıştır. Tedavi nedeniyle geçici süreyle görev yapamayacağını Temsilciler Meclisi ve Senato başkanlarına bildirmesi ve gereği halinde görevini geçici olarak başkan yardımcısına bırakması gereken Yar’Adua’nın Anayasa’da belirlenen bu işlemleri yapmaması ve Anayasa’da bu tür bir durumda ne yapılacağının belirlenmemiş olması, ülkede bir güç boşluğuna
neden olmuştur. Ulusal Meclisin ve yargı kurumlarının uzun süre sorunu çözememesi nedeniyle askeri darbe tehlikesi baş göstermiştir. Sorun,
sonunda Ulusal Meclisin Anayasa’yı -anayasaya aykırı şekilde- başkanın imzası olmaksızın değiştirmesi ve başkan yardımcısı Goodluck Jonathan’ı başkan ilan etmesi ile çözülmüştür. Söz konusu durum literatürde “ihtiyaç doktrini” olarak adlandırılmıştır.49

5.1.4. Goodluck Jonathan Dönemi (2010-2015)

Goodluck Jonathan dönemi yasama ve yürütme ilişkileri açısından yukarıda anlatılan krizle başlamıştır. Sonrasında petrol fiyatlarına ilişkin başkan tarafından yapılan bir düzenleyici işlemin Ulusal Meclis tarafından uygulamaya etkisi olmayan kınama mahiyetindeki bir karar ile karşılanması ve söz konusu kararın başkan tarafından şiddetle eleştirilmesi bir diğer kriz konusu olmuştur.50


Goodluck Jonathan
Umaru Musa Yar’Adua


Başkan Jonathan Dönemi’nde yasama ve yürütme arasındaki bir diğer kriz 2012 bütçesinin uygulanmasına ilişkin eleştirileri dolayısıyla başkanın Ulusal Meclis tarafından görevden alınma tehdidine maruz kalması ile yaşanmıştır. Söz konusu krizin altında yatan gerçek neden ise pek çok parlamento üyesinin seçim bölgesine ilişkin yatırımların 2012 yılı bütçesinde yer almasına karşın başkan tarafından yapılmaması olmuştur.51

Jonathan, 2015 yılında yapılan seçimleri kaybetmiştir. 2015 seçimlerinde önceki üç muhalefet partisinin birleşmesi ile kurulan APC partisinin adayı Muhammadu Buhari Başkan seçilmiştir. Buhari halen bu görevi yürütmektedir.

5.2. Başkanın Diğer Organ ve Kurumlarla İlişkileri

Anayasal organlar arası ilişkiler incelenirken yasama yürütme (Başkan- Ulusal Meclis) ilişkisi dışında incelenebilecek diğer önemli alanlar yasamanın yargı ile ilişkisi, yürütmenin yargı ile ilişkisi, yürütmenin kendi içerisinde sayılabilecek ancak bağımsız olması gereken kurumlarla ilişkisi, yürütmenin yerel yönetimlerle ilişkisi ve son olarak gayri resmi olarak işleyen ancak Nijerya’nın siyasi işleyiş yapısı incelenirken son derece önemli olan başkanın kendi partisi başta olmak üzere siyasi partiler ile ilişkisi konularıdır.

5.2.1. Başkanın Yargı ile İlişkileri

Yürütme yargı ilişkilerine bakıldığında başkanın çok geniş kapsamlı af yetkisi en önemli alan olarak göze çarpmaktadır. Buna göre başkan, Ulusal Meclisin çıkaracağı bir yasa üzerine af ilan edebilmekte ya da herhangi bir yasaya dayanmaksızın cezanın ertelenmesi kararı verebilmekte, cezaları
hafifletebilmekte ya da tümüyle kaldırabilmektedir.

Yürütme yargı ilişkilerinde özellikle Obasanjo Yönetimi’nin yargı ile ilişkisinin son derece sorunlu olduğu yorumu yapılmaktadır.52 Bu dönemde pek çok durumda yargı kararlarına uyulmadığı görülmüştür.53
    Örneğin Oyo Eyaleti Valisinin bakan tarafından görevinden alınması mahkeme kararı ile usulsüz  bulunmasına karşın uzun bir süre söz konusu Vali görevine geri dönememiştir. Bir diğer örnek ise -Yüce Mahkeme tarafından usulsüz bulunmasına karşın- Lagos Eyaletine ilişkin bazı ödeneklerin başkan tarafından serbest bırakılmamasıdır. 2002 yılında başkanın Nijerya Ulusal Petrol Şirketine ilişkin bir kararı da Yüce Mahkemece iptal edilmesine karşın söz konusu iptal yok sayılmıştır.54

Öte yandan Yüce Mahkeme kararlarının başkanın gücünü sınırlayabildiği bazı örneklere rastlamak da mümkündür. 
Örneğin 2006 yılında kendisi ile fikir ayrılığına düşmesi sebebiyle Obasanjo tarafından görevden alınan Başkan Yardımcısı Atiku Abubakar, Yüce Mahkeme kararı sonrasında tekrar göreve dönmüştür.55

5.2.2. Başkanın Bağımsız Kurumlarla İlişkileri

Yürütmenin kendi içerisinde sayılabilecek ancak bağımsız olması gereken kurumlarla ilişkileri açısından Nijerya’da ilişkilerin demokratik bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi gittiğini söylemenin güç olduğu yorumu yapılmaktadır. Örneğin, Obasanjo döneminde Ekonomik ve Mali Suçlar Komisyonu ile Bağımsız Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu adı altında iki farklı yolsuzlukla mücadele kurumu, Ulusal İnsan Hakları Kurumu, Genel Denetçi ve Ombudsman kurumları kurulmuş olmasına karşın söz konusu kurumlar yürütmeyi etkili şekilde denetlemekte zayıf kalmıştır. Ayrıca, bağımsız kurumların başkanlarının başkanın isteği doğrultusunda çalışmadığı durumlarda görevden alınmaları söz konusu olmuştur. Nijerya’daki yaygın insan hakları ihlallerini dünya kamuoyunun dikkatine sunan İnsan Hakları Kurumu Başkanı Bukhari Bello bu şekilde “usulsüzce” görevden alınmıştır. Son olarak kağıt üstünde olmasa da uygulamada başkanın şahsına bağlı olarak hareket eden
kurumların yasama organı üyelerini itibarsızlaştırmaya yönelik çalışma
ve açıklamalarda bulunması konunun yasama ve yürütme ilişkilerini
de etkileyen diğer bir boyutudur. Örneğin Ekonomik ve Mali Suçlar
Komisyonu Başkanı Nuhu Ribadu döneminde söz konusu kurum sık sık
çeşitli parlamento üyeleri aleyhinde asılsız ithamlarda bulunmuştur.56

5.2.3. Başkanın Yerel Yönetimlerle İlişkileri

Nijerya’da yürütmenin yerel yönetimlerle ilişkisi yürütmenin gücünü
orantısızca hissettirdiği alanlardan bir diğeri olarak gösterilmektedir.
Başkan, pek çok durumda yetkisini aşarak başta fonların aktarımı olmak
üzere eyalet meselelerine karışmış ve eyalet yönetimleri ile kişisel vesayet
ilişkileri geliştirmiştir. 57

5.2.4. Başkanın Siyasi Partilerle İlişkileri

Özellikle Obasanjo döneminde başkanın baskın rolü siyasi partilerle
ilişkilerinde de gözlemlenmektedir. Obasanjo, kendi partisi olan PDP’nin
yönetiminde oldukça etkin olmuştur. Obasanjo, Partiyi doğrudan şahsına
bağlı olarak işlemesi yönünde düzenlemiş, Partinin herhangi bir reform
girişimine ve parti içi demokrasiye kapalı olmasını sağlamıştır. Bunun en
önemli belirtisi Obasanjo ile birlikte Partinin kurucu kadrosunda yer alan
ve sonrasında Obasanjo’nun bazı kararlarına karşı olan pek çok ismin
Partiden atılması ya da susturulmasıdır. Bu durum ayrıca iktidar partisinin
eyaletler düzeyindeki örgütlenmesinde de yaşanmıştır. Obasanjo ile aynı
fikirde olmayan yerel partililer çoğunlukla haksız yere cezalandırılmıştır.
Obasanjo, Partisinin Senatodaki Grup Başkanını kendisi ile uzlaşmaması
nedeniyle sekiz yıl içerisinde dört kez görevden aldırmıştır. Parti içerisinde yürütmeye bağlılık ve yürütmenin kontrolü baskın bir hal almıştır. Bununla birlikte ülkedeki diğer partilerin de parti içi demokrasi konusunda iktidar partisinden daha iyi konumda olmadığını belirtmek gerekmektedir.58

6. SİYASAL SİSTEM HAKKINDAKİ TARTIŞMALAR

Nijerya’da ülkenin bağımsızlığa kavuştuğu tarihten bugüne değin
pek çok askeri darbe yaşanmıştır. Ülkede siyasi iktidarın değişmesinin
seçimlerle olduğu durumlarda da seçim hileleri nedeniyle seçimlerin
meşruiyeti son derece tartışmalı olmuştur. Yıllar süren baskıcı askeri
rejimin tahripkâr etkisi ülkede demokrasinin gelişimini son derece güç bir
hale getirmiştir. Ülkede demokratik seçimler yapılabilse bile demokratik
kültürün gelişebilmesi için uzun bir zaman gerekmektedir.59

Adejumobi’ye göre Nijerya’da demokrasinin yerleşmesi önündeki
en büyük engel askeri yönetim yerine gelen sivil iktidarın yönteminin
askerlerden neredeyse ayırt edilemeyecek şekilde olmasıdır. Bu bağlamda
Nijerya’da yürütmenin Samuel Huntington’un 1997’de ortaya koyduğu
yeni gelişen demokrasilerin önündeki en büyük engelin devrimciler ya
da asker değil de bizzat seçimlerle gelen iktidar olacağı60 tezini doğrular
nitelikte olduğu savunulmaktadır.61

Cheibub’a göre Nijerya’daki durum da dâhil olmak üzere askeri yönetimlerin başkanlık sistemini daha fazla tercih ettiğini söylemek ya da başkanlık sisteminin askerlerin yönetimi ele geçirmesini kolaylaştırdığını iddia etmek tarihsel örnekler açısından düşünüldüğünde pek mümkün değildir. Dahası Cheibub’a göre Nijerya örneğinde başkanlık sistemi, askeri yönetimden sivil yönetime geçişte askeri yönetim taraftarlarından çok demokrasiye geçiş taraftarlarının savunduğu bir görüştür.62

Nijerya’daki demokratikleşememe sorununun ülkede uygulanan başkanlık sisteminden çok ülkedeki antidemokratik siyasi kültür nedeniyle olduğu öte yandan başkanlık sisteminin ülkenin demokratikleşmesine yönelik herhangi bir olumlu etkisinin de olmadığına ilişkin yorumlar da yapılmaktadır. Falola ve Genova’ya göre Nijerya’da başkanlık sistemine geçilen İkinci Cumhuriyet’in bir askeri darbe ile çökmesi, başkanlık sisteminin bir kusuru olmaktan çok yolsuzlukların ve ekonomik sorunların artması nedeniyle dir.63 Öte yandan Omoweh, Nijerya’da İkinci Cumhuriyet’in çöküşünde parlamentonun etkisizliğinin önemli bir payı olduğunu iddia etmektedir.64 

Fashagba’ya göre hem parlamenter sistemin uygulandığı Birinci Cumhuriyet’in çökmesi hem de başkanlık sisteminin uygulandığı İkinci Cumhuriyet’in çökmesi zayıf parlamento nedeniyledir. Fashagba, İkinci Cumhuriyet’i kuranların başkanlık sistemini tercih etmelerinin ardında yasamayı güçlendirme düşüncesi olduğunu belirtmektedir. Bunun da en temel argümanları Ulusal Meclisin önemli
atamaları onaylama yetkisinin olması ve tüm harcamaların yasama gözetim ve onayından geçmesi olarak sayılmaktadır.65 Fashagba’ya göre Nijerya’nın parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçmesinin diğer önemli nedeni, etnik ve dini açıdan parçalı bir siyasi yapıya sahip insanların bir araya gelmesi ile oluşan ve sürekli şekilde dağılma tehlikesi ile karşı karşıya olan ülkenin bir arada tutulmasının ancak güçlü bir başkan sayesinde olabileceği düşüncesidir.66 Bu düşünceden hareketle ülkedeki başkanlık sisteminin etnik ve dini açıdan parçalı siyasi yapının bir arada tutulmasını amaçladığı iddia edilmektedir.

Adejumobi’ye göre Nijerya’daki siyasi sistemi karakterize eden temel
unsurlar şaibeli ve güvenilirliği olmayan seçimler, demokratik kurallara
saygısı ve bağlılığı olmayan siyasi elitler, toplumda derin bölünmeler
ve çatışmalar ile muhalefete yeterli alanın bırakılmıyor oluşudur.
Adejumobi; özellikle Obasanjo yönetiminin tüm kararların tek merkezden
alındığı, gücü sürekli şekilde elinde toplayan, gerek yasal gerek yasa dışı
yollarla muhalefetin ve aykırı seslerin acımasızca bastırıldığı yatay ve
dikey hesap verebilirliğin neredeyse hiç olmadığı bir yönetim olduğunu
belirtmektedir. Adejumobi, yürütmenin kendisini sınırlayabilecek hiçbir
anayasal organı dikkate almamayı seçtiği ve süreçlerin sonucunda da
çoğunlukla yürütmenin kararlarının geçerli olduğu yorumunu yapmakta
ve bunu bazen yasal gibi gözüken yollarla yapılırken bazen de yasa dışına
çıkılarak gerçekleştirildiğini belirtmektedir. Adejumobi bu karamsar
tabloyu çizmesine karşın -her şeye rağmen- yasama ve yargının zaman
zaman, yürütmeden bağımsız hareket etme girişimlerinin ülkedeki
demokratik gelişim açısından olumlu olduğunu belirtmektedir.67
Fashagba, Nijerya’da Ulusal Meclisin başkan ile olan uyuşmazlıklarının
büyük ölçüde kamu kaynaklarının düzgün kullanımına ilişkin olduğunu
tespit etmiştir.68 Fashagba, söz konusu uyuşmazlıkların ve daha spesifik
olarak bazı durumlarda komisyonlar aracılığıyla ilgili ve sorumluların
dinlenmesi (hearing) usulüyle çeşitli rüşvet ve yolsuzlukların üzerine
gidilmesinin kamuoyu oluşumu açısından etkili olan ve zaman zaman
sorumluların istifasını getiren önemli bir parlamenter denetim faaliyeti
olduğunu belirtmektedir. Fashagba, yaptığı araştırma neticesinde bu
kategoride değerlendirilebilecek dinleme (hearing) sayısının yasama
dönemi başına ortalama iki olduğunu tespit etmiştir.69 Lewis’e göre
de Dördüncü Cumhuriyet Ulusal Meclisi, tüm eksikliklerine rağmen
Nijerya’daki daha önceki demokrasi denemelerine kıyasla yasaların
yazımına etki etme, hükümeti denetleme ve diğer anayasal organlar
karşısında bir denge oluşturma konularında daha aktif ve başarılı
olmuştur.70 Bununla birlikte Fashagba -Adejumobi’yle paralel şekilde-
Nijerya’nın özellikle asker kökenli Başkan Obasanjo döneminde oldukça
otoriter bir şekilde yönetildiğini, önceki bölümde de anlatıldığı üzere
Senato başkanlarının başkan ile iyi geçinmeme halinde başkanın
kontrolünde olan senatörlerce görevden alınması, başkanın Temsilciler
Meclisi başkanının seçiminde de zaman zaman etkili olması ve diğer pek
çok durumda da başkanın yasama üyelerini etkisi altına alması sebepleriyle
yasamanın yürütme karşısında güçsüz kaldığını belirtmektedir.71

Pek çok akademisyen Nijerya sisteminde yasamanın yürütme karşısında olması gerekenden daha güçsüz olduğu üzerinde birleşmektedir. Öte yandan bunun nedeni hakkındaki görüşler başkanlık sisteminden daha farklı unsurları adres olarak göstermektedir. Örneğin Schraeder’e göre Nijerya’da organlar arasındaki dengesizliğin nedenini İngiliz sömürge valisinin dönemin yasama organı ile ilişkilerindeki hiyerarşik konumunda aramak gerekmektedir.72 Okoosi ve Simbine’ye göre ise yasamanın güçsüzlüğünün en önemli nedeni sürekli askeri
darbelerle sekteye uğrayan parlamentonun kurumsal kültür geliştirmesi
güçleşirken yürütme aygıtının tersine güçlenmesidir.73

Cranenburgh’un Nijerya dâhil 30 Afrika ülkesindeki siyasi sistemi
incelediği bir çalışmaya göre Afrika’daki siyasi liderlerin ne kadar güçlü
oldukları hususunda sistemin başkanlık ya da parlamenter sistem
olması belirleyici faktör olmaktan uzaktır.74 Buna göre ülkedeki sistemin parlamenter sistem olması halinde de başkanlık sistemindekiyle aynı
derecede aşırı güçlü başbakanlar var olabileceği söylenebilir.


28 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,



**

KARŞILAŞTIRMALI HÜKUMET SİSTEMLERİ, BAŞKANLIK SİSTEMİ, ARAŞTIRMA HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI NİJERYA BÖLÜM 26



KARŞILAŞTIRMALI HÜKUMET SİSTEMLERİ, BAŞKANLIK SİSTEMİ, ARAŞTIRMA HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI NİJERYA  BÖLÜM 26






Nijerya Parlamentosu 




4.1.2. Ulusal Meclisin Görev ve Yetkileri


Nijerya Ulusal Meclisi ülke içerisinde barış, düzen ve iyi yönetimin sağlanması amacıyla tüm ülkede geçerli yasaların çıkarılmasından sorumludur. 
Nijerya Anayasası belirli alanlardaki yasama yetkisinin yalnızca Ulusal Meclis tarafından kullanılabileceğini belirtmiştir. 

Söz konusu alanlar Anayasa’da uzun bir liste halinde sıralanmıştır. Bu alanlar özetle Federal yürütme ve yargının tüm kurumlarının düzenlenmesi, savunma, havacılık, icra iflas, bankacılık, uluslararası finans, vatandaşlık, telif hakları, iktisadi rekabet, sermaye hareketleri, para politikası, eyaletlerin kurulması, gümrük, uluslararası ilişkiler vb. olarak sıralanabilir.25 Ulusal Meclis, bu listede sayılmayan alanlarda da yasama yetkisine sahiptir ancak söz konusu alanlarda eyalet meclislerinin de yasa çıkarma yetkisi bulunmaktadır. Eyaletlerin yasaları ile Ulusal Meclis tarafından çıkarılan yasalar arasında bir çelişki olması halinde Ulusal Meclis tarafından çıkarılan yasa esas alınmaktadır (Any. m. 4).
Federal düzeydeki tüm harcamalar, Ulusal Meclisin onayı ile yapılmak durumundadır (Any. m. 80). Uluslararası bir anlaşmanın yasa gücünde 
olması için Ulusal Meclis tarafından yasalaştırılması gerekmektedir (Any. m.12). Başkanın yaptığı üst düzey atamaların pekçoğu Senatonun onayına 
tabidir. Ayrıca Ulusal Meclis, başkanı ve başkan yardımcısını görevi kötüye kullanma suçlaması ile suçlandırılabilmekte ve görevden alabilmektedir.

4.1.3. Yasama Süreci

Yasama sürecini Ulusal Meclisin her iki kanadı da başlatabilmektedir. Yasaların yapılması için yasa teklifinin Ulusal Meclisin her iki kanadı tarafından da onaylanması gerekmektedir. Bu tarihten sonra başkan, yasa tekliflerini 30 gün içerisinde onaylayabilmekte ya da geri gönderebilmektedir.
Başkanın yasa teklifini geri göndermesi halinde söz konusu yasa teklifi ancak Ulusal Meclisin her iki kanadının da üçte iki oyu ile yasalaşabilmektedir.
Bu durumda başkanın onayına gerek yoktur (Any. m. 58).

4.1.4. Anayasa Değişikliği Süreci

Anayasa’nın değiştirilmesi Ulusal Meclisin her iki kanadının ayrı ayrı üçte iki çoğunlukla karar alması ve ayrıca eyalet meclislerinin üçte ikisinin
Anayasa değişikliğini onaylaması ile mümkündür. (Any. m. 9) Anayasa değişikliklerinde başkanın onayı gereklidir. Anayasa’nın bazı kısımlarının
değiştirilmesi için ise tüm aşamalarda üçte iki yerine beşte dörtlük oy gerekmektedir. Söz konusu maddeler; anayasanın değiştirilmesine ilişkin 
madde, yeni eyaletlerin nasıl kurulacağını ya da eyaletlerin sınırlarının nasıl düzenleneceğini belirleyen madde ve temel hak ve hürriyetlerin düzenlendiği Sekizinci Bölümdeki tüm maddelerdir.

4.2. Yürütme Organı

Nijerya Federal Cumhuriyeti’nde federal düzeyde yürütme yetkisi başkana aittir. Başkan bu yetkisini başkan yardımcısı, bakanlar ve federal kamu görevlileri aracılığıyla kullanmaktadır. Başkanın görev süresi dört yıldır.

4.2.1. Başkanlık Seçimleri

Başkan olabilmek için; doğumdan itibaren Nijerya vatandaşı olmak, 40 yaşını doldurmuş olmak ve Ulusal Meclise seçilebilmek için gerekli tüm şartları taşıyor olmak gerekmektedir (Any. m. 137). Bir kişi en çok iki dönem başkanlık yapabilmektedir (Any. m. 137).



Nijerya Federal Cumhuriyeti Başkanlık Arması 




Başkan, göreve başlamadan önce mal varlığını ve mali yükümlülüklerini açıklamak ve göreve başlarken Anayasa’da belirtilen şekliyle yemin etmek
zorundadır (Any. m. 140).

Her başkan adayı seçim öncesinde yardımcısının kim olacağını açıklamak durumundadır. Başkan seçilen adayın önceden açıkladığı kişi başkan yardımcısı seçilmiş sayılmaktadır. Başkan yardımcısı, başkan ile aynı partiden olmak ve başkanın seçilme yeterliğine ilişkin şartların tümünü taşımak zorundadır (Any. m. 142).

   Başkanlık seçimleri dört yılda bir yapılmaktadır (Any. m. 135). Seçimlerde en çok oyu alan aday başkan seçilmektedir; ancak, adayın aynı zamanda tüm eyaletlerin en az üçte ikisinde oyların en az dörtte birini almış olması gerekmektedir. Bu koşulları sağlayan bir adayın çıkmaması durumunda en çok oyu alan aday ile söz konusu aday hariç olmak üzere en çok eyalette oyların çoğunluğunu alan aday arasında ikinci bir seçim yapılmaktadır. Söz konusu ikinci seçimde de eyaletlerin en az üçte ikisinde en az dörtte bir oy alma şartı aranmaktadır. Bu şartın ikinci seçimde de sağlanamaması durumunda üçüncü ve son bir seçim yapılmaktadır. Bu seçimde en çok oyu alan aday, eyaletlerin en az üçte ikisinde en az dörtte bir oy alma şartı aranmaksızın başkan seçilmektedir (Any. m. 133, 134).

Savaş nedeniyle başkanlık seçimlerinin yapılamaması durumunda Ulusal Meclis altı aylık süreleri aşmamak üzere mevcut başkanın görev süresini uzatabilmekte dir (Any. m. 135).


4.2.2. Başkanın Görev ve Yetkileri


     Anayasa’ya göre başkanın bir ülkeye savaş ilan edebilmesi ancak Ulusal Meclisin her iki kanadının ortak katılımı ile düzenlenen özel birleşimde bu yönde bir karar alınması ile mümkündür (Any. m. 5). Anayasa’ya göre ayrıca başkanın yurtdışına muharip birlik gönderebilmesi, acil durumlar hariç olmak üzere, Senato onayına tabidir. Acil durumlarda ise başkan 14 gün içerisinde Senatodan onay almak zorundadır (Any. m. 5).
Anayasa’ya göre Ulusal Meclis, başkanın silahlı kuvvetlerdeki atamalarının herhangi bir etnik grubun ya da eyaletin lehine olacak şekilde yapılmadığından emin olunmasını sağlamak adına bir komisyon kurabilmektedir (Any. m. 219).

Tüm yasaların ve anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girebilmesi için başkan tarafından onaylanması gerekmektedir. Başkanın onay vermemesi halinde yasa teklifi ancak Ulusal Meclisin her iki kanadının da üçte iki oyu ile yasalaşabilmekte dir. Bu durumda başkanın onayına gerek yoktur. (Any.m. 58). Başkanın yasa hükmünde kararname çıkarma yetkisi yoktur; ancak, bu durumun istisnası 1999 öncesi askeri yönetim döneminde çıkarılan yasalarda değişiklik yapılmasıdır. Başkan bu tür değişiklikleri bir kararname ile yapabilmektedir (Any. m. 315).

   Başkanın, bütçe tasarısı dışında, yasama sürecini başlatma yetkisi bulunmamasına karşın uygulamada pek çok yasanın başkanlık tarafından
hazırlanıp çeşitli parlamento üyelerine gönderildiği görülmektedir.26

Nijerya Anayasası’na göre başkan, Ulusal Meclisteki tüm oturumlara katılabilmekte ve gerekli gördüğü konularda konuşabilmektedir
(Any. m. 67). Ancak başkan, Ulusal Meclis üyesi değildir ve oy hakkı da bulunmamaktadır. Bakanlar ise bakanlık faaliyetlerine ilişkin olarak
konuşma yapmak üzere davet edilmeleri halinde ve özellikle de Ulusal Meclisin herhangi bir kanadının gündemi ilgili bakanlık hakkında olduğunda konuşma yapabilmektedir (Any. m. 67). Bakanlar da Ulusal Meclis üyesi değildir ve oy hakları bulunmamaktadır.
Bakanlar, başkan tarafından atanmaktadır ve başkana doğrudan bağlı olarak görev yapmaktadır. Söz konusu atamalar Senatonun onayına tabidir
ancak bakanların yasama tarafından görevden alınabilmesi mümkün değildir. Her eyaletten o eyaletin yerlisi en az bir bakanın atanması zorunludur. Anayasa’ya göre bakanlar, Anayasa’nın 14’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında belirtildiği üzere herhangi bir eyaletin, etnik grubun ya da bölgenin ağırlığı olmayacak şekilde atanmalıdır (Any. m. 147). Ulusal Meclis üyesi ya da Eyalet Meclisi üyesi bir kişi bakan olarak atandığında meclis üyeliğinden istifa etmiş sayılmaktadır. Bakan olacak kişinin Ulusal Meclis üyeleri için gerekli şartları taşıyor olması, göreve başlamadan mal varlığı ve yükümlülüklerini beyan etmesi ve göreve başlarken yemin etmesi gerekmektedir (Any. m. 147, 149). Adalet bakanının en az 10 yıl avukatlık yapmış olması gerekmektedir (Any. m. 150).

Başkanın, başkan yardımcısına veya bakanlara istediği görevi verme ve dilediğinde görev değişikliği yapabilme yetkisi vardır (Any. m. 148).
Anayasa’ya göre bakanlık müsteşarları ve hiçbir bakanlığa bağlı olmayan birimlerin genel müdürleri doğrudan başkan tarafından atanmaktadır. Bu atamalar Senato onayı gerektirmemektedir (Any. m. 171).

   Nijerya Anayasası’na göre çeşitli federal kamu kurumları, yönetim kurullarınca yönetilmektedir. Bu kurumlar; Davranış Kuralları Bürosu, Devlet Şurası, Federal Adalet ve Eşitlik Komisyonu, Federal Kamu Görevi Komisyonu, Federal Adalet Hizmeti Komisyonu, Bağımsız Ulusal Seçim Komisyonu, Ulusal Savunma Konseyi, Ulusal Ekonomik Konsey, Ulusal Yargı Konseyi, Ulusal Nüfus Komisyonu, Ulusal Güvenlik Konseyi, Nijerya Polis Konseyi, Polis Hizmetleri Komisyonu ve Maliye Komisyonudur (Any. m.153). Söz konusu kamu kurumlarının yönetim kurulu başkan ve üyeleri, bazı istisnalar dışında, başkan tarafından atanmaktadır ancak atamaların Senato tarafından onaylanması gerekmektedir. Devlet Şurası, Ulusal Savunma Konseyi ve Ulusal Güvenlik Konseyine ilişkin atamalarda Senato onayına gerek yoktur. Başkan; Ulusal Seçim Komisyonu, Ulusal Yargı Konseyi, Federal Yargı Hizmetleri Komisyonu ve Ulusal Nüfus Komisyonu atamalarında Devlet Şurasına danışmakla yükümlüdür (Any. m. 154).

Kamu kurumlarının yönetim kurulu başkan ve üyelerinin görev süresi, istisnalar dışında, beş yıldır (Any. m. 154). Başkanın herhangi bir kurul başkanını ya da üyesini görev süresi dolmadan görevden alabilmesi Senatonun üçte ikisinin onayı ile mümkündür (Any. m. 155).
Anayasa’ya göre yukarıda bahsi geçen kurumlardan Davranış Kuralları Bürosu, Ulusal Yargı Konseyi, Federal Kamu Görevi Komisyonu, Maliye Komisyonu, Federal Adalet ve Eşitlik Komisyonu ve Bağımsız Ulusal Seçim Komisyonu, görevlerini hiçbir kişi veya otoritenin emir ve yönlendirmesine tabi olmadan bağımsız şekilde yürütmekle mükelleftir (Any. m. 158).

Büyükelçiler veya ülkeyi yurt dışında temsil edecek diğer temsilciler de başkan tarafından atanmaktadır. Bu atamalara Senatonun onay vermesi gerekmektedir (Any. m. 171).

    Başkan ayrıca bir yasa ya da meclis kararıyla belirlenecek sayıda özel danışman atayabilmektedir. Söz konusu özel danışmaların da göreve
başlamadan önce mal varlıklarını ve mali yükümlülüklerini beyan etmeleri ve göreve başlarken yemin etmeleri gerekmektedir (Any. m. 151, 152).
Başkan, silahlı kuvvetlerin başkomutanıdır. Genelkurmay başkanı ile kara, hava ve deniz kuvvetleri komutanları başkan tarafından atanmaktadır. Başkan silahlı kuvvetlere operasyon izni verme yetkisini uygun gördüğü komutana devredebilmektedir (Any. m. 218).

Başkan, Ulusal Meclisin çıkaracağı bir yasa üzerine af ilan edebilmekte ya da herhangi bir yasaya dayanmaksızın cezanın ertelenmesi kararı verebilmekte, cezaları hafifletebilmekte ya da tümüyle kaldırabilmektedir (Any. m. 175).

4.2.3. Başkanın Sorumluluğu ve Suçlandırılması

Başkan veya başkan yardımcısı, Ulusal Meclisin her iki kanadının üyelerinin üçte birinin imzasıyla istenen ve üçte ikisinin oyuyla oluşturulan bir soruşturma komisyonunca görevi kötüye kullanma suçlaması ile soruşturulabilmekte ve soruşturma sonucunda suçlu bulunmaları halinde Ulusal Meclisin her iki kanadının üyelerinin üçte ikisinin oyuyla görevden alınabilmektedir (Any. m. 143).

Başkan veya başkan yardımcısı, bakanlar kurulu üyelerinin üçte ikisinin oyuyla alınan bir kararla ya da nasıl oluşturulacağı Anayasa’da belirlenen beş kişilik bir sağlık heyetinin görev yapmaya engel sağlık durumu tespit etmesi ile görevden alınabilmektedir (Any. m. 144).
Başkanın herhangi bir nedenle görevden ayrılması durumunda başkan yardımcısı başkanlık görevini yürütür. Herhangi bir nedenle başkan yardımcısının da görevi yürütemeyecek durumda olması halinde Senato başkanı, başkanlık görevini yürütür. Böylesi bir durumda en çok üç ay içerisinde başkanlık seçimleri yapılır; ancak, seçilen başkan bir önceki başkanın kalan görev süresince bu görevi yürütür (Any. m. 146). Başkan yardımcısının herhangi bir nedenle görevden ayrılması durumunda ise başkan yeni bir başkan yardımcısı atar. Söz konusu atamanın Ulusal Meclisin her iki kanadınca da kabul edilmesi gerekmektedir (Any. m. 146).


4.3. Yargı Organı

Nijerya Federal Cumhuriyeti’nde yargı yetkisi bağımsız mahkemelere aittir. Federal düzeyde yargı yetkisini Yüce Mahkeme, Temyiz Mahkemesi,
Federal Yüksek Mahkeme ve Ulusal Endüstri Mahkemesi kullanmaktadır.

4.3.1. Federal Mahkemeler

Nijerya’da en üst düzey mahkeme Nijerya Yüce Mahkemesidir. Yüce
Mahkeme Nijerya Başyargıcı ve sayısı 21’den az olmak kaydı ile Ulusal
Meclis tarafından belirlenebilen yargıçlardan oluşmaktadır (Any. m. 230).
Başkan ve üyelerin atanması Ulusal Yargı Konseyinin önerisi üzerine
başkan tarafından yapılmaktadır. Atamalar Senatonun onayına tabidir
(Any. m. 231). Nijerya Yüce Mahkemesi, eyaletlerin Federasyonla ya da
birbirleri arasındaki uyuşmazlıkların çözümlenmesinde başvuru ve karar
merciidir (Any. m. 232). Temyiz Mahkemesince kendisinden istenmesi
halinde anayasanın yorumlanması yetkisi Yüce Mahkemeye aittir. Yüce
Mahkeme ayrıca ölüm cezalarına ilişkin kararların kesinleştiği mercidir
(Any. m. 233).

Yüce Mahkemeden sonra gelen üst düzey mahkeme Temyiz
Mahkemesidir. Temyiz Mahkemesi bir başkan ve en az 41 yargıçtan
oluşmaktadır. Temyiz Mahkemesi yargıçlarından en az üçü İslami Kişi
Hukuku ve en az üçü Örfi Hukuk alanında uzman olmak durumundadır
(Any. m. 237). Temyiz Mahkemesi başkan ve üyelerinin atanması Ulusal
Yargı Konseyinin önerisi üzerine başkan tarafından yapılmaktadır.
Atamalar Senatonun onayına tabidir (Any. m. 238). Temyiz Mahkemesi,
Federal Yüksek Mahkeme, Başkent Abuja ve eyalet yüksek mahkemeleri,
Başkent Abuja ve eyalet şeriat mahkemeleri, örfi hukuk mahkemeleri,
askeri mahkemeler ve yasayla belirlenebilecek diğer mahkemelerdeki
kararların temyiz merciidir (Any. m. 240).

Başkan ya da başkan yardımcısının seçilme usulleri ve görev sürelerine
ilişkin itirazları değerlendirme mercii Temyiz Mahkemesidir; ancak, bu
hususlardaki kararlarda temyiz mercii Yüce Mahkemedir (Any. m. 233, 239).

   Temyiz Mahkemesinden sonra gelen en üst düzey mahkeme ise Federal
Yüksek Mahkemedir. Federal Yüksek Mahkeme Başyargıcı ve üyelerinin
ataması Ulusal Yargı Konseyinin önerisi üzerine başkan tarafından
278 TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığı yapılmaktadır. Bu atamalardan yalnızca Federal Yüksek Mahkeme Başyargıcının ataması Senatonun onayına tabidir (Any. m. 250). Federal Yüksek Mahkeme; vergi gelirleri, mali uyuşmazlıklar, vatandaşlık ve göçmenlik meseleleri, iflas kararları gibi Anayasa’da yazılı pek çok farklı konudaki yetkili federal yargı merciidir (Any. m. 251).
Nijerya hukuk sisteminde ayrıca çalışma hayatına ve endüstriyel ilişkilere ilişkin alanlarda federal üst mahkeme olarak görev yapan Ulusal Endüstri Mahkemesi yer almaktadır.

4.3.2. Anayasal Denetim ve Mahkemelerin Yetki Alanı

Nijerya Anayasası’na göre tüm mahkemeler yasamanın işlemlerini
anayasaya uygunluk açısından denetleyebilmektedir. Uygulamada, yasaların
anayasaya uygunluğunu Federal Yüksek Mahkeme denetlemekte ancak
bir itiraz halinde ya da Federal Yüksek Mahkemenin talebi doğrultusunda
söz konusu konu bir üst mahkeme olan Temyiz Mahkemesinde
değerlendirilmektedir. Çalışma hayatına ve endüstriyel ilişkilere ilişkin
konularda ise anayasal denetimi, Ulusal Endüstri Mahkemesi yapmaktadır.
İki eyalet ya da bir eyalet ile merkezi hükümet arası ilişkilere ilişkin
yasalarda ise anayasal denetimi yapan merci Yüce Mahkemedir.27
Nijerya hukuk sistemine ilişkin diğer bir önemli husus ise mahkemelerin
Anayasa’da detaylı şekilde tanımlanan yetki alanlarının Ulusal Meclis
tarafından anayasa değişikliği yapılmadığı sürece değiştirilemeyecek
olmasıdır.


Nijerya Yüce Mahkemesi 


5. ANAYASAL ORGANLAR ARASI İLİŞKİLER


Nijerya’da sivil yönetime geçişle birlikte yürürlüğe giren ve birçok özelliği ile 1979 Anayasası’nın devamı olan 1999 Anayasası; yargı bağımsızlığının
bulunduğu, başkanın hem devlet başkanı olarak hem de hükümet başkanı olarak yasamadan bağımsız şekilde kullanabildiği geniş yetkilerle donatılmış olduğu, yasamanın yürütmeden kesin çizgilerle ayrı olduğu öte yandan da her iki erkin/organın birbirlerini dengeleme ve denetleme imkânlarının bulunduğu, ABD sisteminden esinlenen, bir başkanlık sistemi öngörmüştür.28 Buna göre yasama, yürütme ve yargı üyeleri yalnızca tek bir organda görev yapabilmektedir. Başkanın Parlamentoyu feshetme yetkisi yoktur. Önceki bölümde de anlatıldığı üzere başkan ve Ulusal Meclis doğrudan halk tarafından seçilirken yüksek yargının oluşumunda başkanın yaptığı atamanın Senato tarafından onaylanması yöntemi uygulanmaktadır.
Ayrıca başkanın bakan atamaları da dâhil olmak üzere yaptığı üst düzey atamaların büyük kısmı Senato onayına tabidir.

5.1. Başkanın Ulusal Meclisle İlişkileri

Yasama yürütme ilişkisi bakımından sistemin temel fren ve denge unsurları başkanın veto yetkisi ile Ulusal Meclisin başkanı suçlandırma yetkisidir. Önceki bölümde de anlatıldığı gibi başkanın uygun bulmadığı bir yasayı geri göndermesi halinde söz konusu yasa ancak Ulusal Meclisin her iki kanadının üçte iki oyu ile çıkarılabilmektedir. Ulusal Meclis ise başkan veya başkan yardımcısını her iki kanadının üyelerinin üçte birinin imzasıyla istenen ve üçte ikisinin oyuyla oluşturulan bir soruşturma komisyonunca görevi kötüye kullanma suçlaması ile soruşturulabilmekte ve soruşturma sonucunda suçlu bulunmaları halinde her iki kanadın üyelerinin üçte ikisinin oyuyla görevden alabilmektedir.

Nijerya’daki 1979-1983 yılları arasındaki İkinci Cumhuriyet ve 1999’dan günümüze değin devam eden Dördüncü Cumhuriyet dönemlerinde
başkanın veto yetkisi zaman zaman kullanılmıştır. Ulusal Meclisin veto edilen bazı yasaları nitelikli çoğunlukla kabul ederek yasalaştırdığı örnekler
de bulunmaktadır. 1999 yılında Nijer Deltası Kalkındırma Komisyonu kurulmasına ilişkin bir yasa başkan tarafından veto edilmiş; ancak,
sonrasında bu veto Parlamento tarafından nitelikli çoğunluk sağlanarak aşılmıştır. Yine 2003 yılında başkanın veto ettiği bir yasa Parlamento
tarafından nitelikli çoğunlukla kabul edilerek yasalaşmıştır.29

Nijerya’da Ulusal Meclisin suçlandırma (impeachment) yetkisine ilişkin süreç de birden çok kez başlatılmış; ancak, süreç her defasında başkanın
ve başkan yardımcısının da üyesi olduğu ve Ulusal Mecliste çoğunluğu oluşturan partinin oyları ile durdurulmuştur.
Nijerya’da gerek İkinci Cumhuriyet gerekse Dördüncü Cumhuriyet dönemlerinde yasama ve yürütme arasında pek çok çatışma konusu olmuştur.

Aşağıda sözü edilen çatışma konuları başkanlara göre sistematize edilmiş şekilde ayrıntı olarak ele alınmaktadır.

5.1.1. Shehu Sagari Dönemi (1979-1983)




Başkanlık sisteminin ilk kez uygulandığı 1979-1983 yılları arasındaki İkinci Cumhuriyet döneminde Başkan Shehu Sagari ile Ulusal Meclis arasında bir
üstünlük mücadelesi yaşanmış, her iki anayasal organ diğerini anayasal sınırların dışına çıkmakla itham etmiştir.30


Bu dönemde Ulusal Meclisin başkan ile ters düştüğü ilk konu başkanın bakan atamaları olmuştur. Senato, bakanlara ilişkin atamaların onaylanmasını geciktirmiştir. Bu durumun güçlükle aşılmasının hemen ardından bir diğer kriz de başkanın oluşturduğu bazı kurumlara söz konusu kurumların Anayasa’da yer almadığı gerekçesiyle parlamento tarafından ödenek verilmemesi üzerine yaşanmıştır.31

Bu dönemde bir diğer mesele Ulusal Meclis üyelerinin maaşları ve
özlük haklarının artırılması talebi olmuştur. Buna göre tartışmaların
devam ettiği bir yıl boyunca yasama üyeleri, oturumlara katılmama
tehdidi de dâhil olmak üzere, çeşitli yöntemleri başkan ile pazarlık aracı
olarak kullanmıştır. 32

Sagari’nin başkanlığı sırasında bir diğer çatışma Ulusal Meclisin başkan
yardımcısı ve eyalet valilerini Ulusal Ekonomik Konseyden bir anayasa
değişikliği ile, teknik bilgileri olmadığı gerekçesiyle, çıkarılmalarını
istemesiyle yaşanmıştır. Söz konusu istemin ardında yatan gerçek nedenin
Ulusal Meclis üyelerinin kendilerini etki altına almaya çalışan başkan
yardımcısı ve bazı eyalet valilerinden intikam almak olduğu yorumu
yapılmıştır.33

İkinci Cumhuriyet Döneminde, başkanın Ulusal Meclis çalışanlarının
Ulusal Meclis tarafından atanmasını öngören bir yasayı veto etmesi ve ek
bütçe tasarısı ile yapılması gereken bazı harcamaların başkan tarafından
herhangi bir yasa olmaksızın yapılması, yasama ve yürütme arasında
gerginliğe neden olan diğer önemli olaylar arasında gösterilmektedir. 34
Bu dönemde Ulusal Meclis, her ne kadar yukarıda anlatıldığı üzere
çeşitli olaylarda farklı yöntemlerle gücünü göstermeye çalışmışsa da
başkan merkezinde oluşan -çeşitli ihalelerin verilmesi, çeşitli yönetim
kurullarına atama sözü verilmesi, doğrudan nakit rüşvet ve arsa verilmesi
şeklinde olabildiği gibi yasama üyesinin seçim bölgesine çeşitli hizmetlerin
götürülmesi35 karşılığında da kurulabilen- patronaj ilişkileri neticesinde pek
çok yasama üyesi etki altına alındığından yasama, başkandan tam anlamı
ile bağımsız olamamış ve yukarıda anlatılan çatışmaların hemen hepsinde
süreç başkanın iradesi doğrultusunda işlemiştir.36 Bu dönem boyunca Ulusal
Meclisin tek bir partinin çoğunluğu oluşturmadığı çok partili ve parçalı
yapısı da başkanın Ulusal Meclisi kontrol etmesini engellememiştir37.

27 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,


***

KARŞILAŞTIRMALI HÜKUMET SİSTEMLERİ, BAŞKANLIK SİSTEMİ, ARAŞTIRMA HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI NİJERYA BÖLÜM 25

KARŞILAŞTIRMALI HÜKUMET SİSTEMLERİ, BAŞKANLIK SİSTEMİ, ARAŞTIRMA HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI NİJERYA  BÖLÜM 25


AFRİKA’DA ABD TİPİ BAŞKANLIK SİSTEMİ: NİJERYA FEDERAL CUMHURİYETİ 

Murat Bilgin* 






1. GİRİŞ 

AFRİKA’DA ABD TİPİ BAŞKANLIK SİSTEMİ: NİJERYA FEDERAL CUMHURİYETİ
1. GİRİŞ

2. NİJERYA HAKKINDA GENEL BİLGİ.

3. NİJERYA SİYASİ TARİHİ.

3.1. Sömürgecilik Öncesi (…-1862)
3.2. İngiliz Sömürgeciliği (1862-1960)
3.3. Birinci Cumhuriyet (1960-1966)
3.4. Askeri Yönetimler ve İç Savaş (1966-1979)
3.5. İkinci Cumhuriyet (1979-1983)
3.6. Askeri Yönetimler ve Üçüncü Cumhuriyet (1983-1999)
3.7. Dördüncü Cumhuriyet (1999- …)

4. ANAYASAL ORGANLAR

4.1. Yasama Organı
4.1.1. Seçim Sistemi ve Siyasi Partiler.
4.1.2. Ulusal Meclisin Görev ve Yetkileri.
4.1.3. Yasama Süreci.
4.1.4. Anayasa Değişikliği Süreci.
4.2. Yürütme Organı.
4.2.1. Başkanlık Seçimleri.
4.2.2. Başkanın Görev ve Yetkileri.
4.2.3. Başkanın Sorumluluğu ve Suçlandırılması.
4.3. Yargı Organı.
4.3.1. Federal Mahkemeler.
4.3.2. Anayasal Denetim ve Mahkemelerin Yetki Alanı.

5. ANAYASAL ORGANLAR ARASI İLİŞKİLER.

5.1. Başkanın Ulusal Meclisle İlişkileri.
5.1.1. Shehu Sagari Dönemi (1979-1983).
5.1.2. Olusegun Obasanjo Dönemi (1999-2007).
5.1.3. Umaru Musa Yar’Adua Dönemi (2007-2010).
5.1.4. Goodluck Jonathan Dönemi (2010-…).
5.2. Başkanın Diğer Organ ve Kurumlarla İlişkileri.
5.2.1. Başkanın Yargı ile İlişkileri.
5.2.2. Başkanın Bağımsız Kurumlarla İlişkileri.
5.2.3. Başkanın Yerel Yönetimlerle İlişkileri.
5.2.4. Başkanın Siyasi Partilerle İlişkileri.

6. SİYASAL SİSTEM HAKKINDAKİ TARTIŞMALAR .

7. SONUÇ .

KAYNAKÇA .

***

Murat Bilgin*
* Yasama Uzmanı, Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Bölümü, e-posta: muratbilgin@tbmm.gov.tr.


1. GİRİŞ

Afrika’nın pek çok açıdan en büyük ülkesi olan Nijerya Federal Cumhuriyeti, uzun süreli askeri yönetimlerin ardından 1999
yılında sivil yönetime geçmiştir. Nijerya Anayasası’na göre devlet, egemenliğini halktan almakta, demokrasi ve sosyal adalet prensiplerine
dayanmaktadır. Devletin temel amacı halkın güvenliğini korumak ve refahını sağlamaktır. Nijerya’da başkanlık sisteminin temel unsurları olan
yürütme gücünün tamamen başkanın kontrolünde olması, başkanın ve parlamentonun ayrı ayrı halk tarafından seçilmesi, yasama ve yürütme
organlarının görev sürelerinin sabit olması ile yasama ve yürütme organlarının birbirinin varlığına son verebilecek hukuki araçlara sahip
olmaması durumlarının tamamı mevcuttur. Bu sebeple ülkedeki hükümet sistemi tipik bir başkanlık sistemidir denilebilir.

     Bu çalışmada Nijerya’daki başkanlık sistemi ele alınmaktadır. Bu kapsamda öncelikle Nijerya hakkında bazı genel bilgiler ve Nijerya siyasi tarihinin kısa bir özeti sunulmaktadır. Daha sonra Nijerya’da yasama, yürütme ve yargı organlarını oluşturan başkan, Ulusal Meclis ve federal mahkemelerin nasıl göreve geldiği ve yetkilerinin neler olduğuna ilişkin temel anayasal bilgiler verilmektedir. Sonrasında tarihsel perspektif içerisinde somut olaylara yer verilerek anayasal organlar arasındaki ilişkiler ele alınmaktadır. Takip eden bölümde ise ülkedeki sistem hakkındaki tartışmalara yer verilirken başkanlık sisteminin ülkedeki demokrasinin konsolidasyonu üzerindeki etkilerine ilişkin görüşler      sunulmaktadır. Son olarak sonuç bölümünde Nijerya örneğinde başkanlık sistemi hakkında genel bir değerlendirme yapılmaktadır.

 2. NİJERYA HAKKINDA GENEL BİLGİ 




Nijerya’daki başkanlık sisteminin analiz edilebilmesi için öncelikle ülke hakkındaki bazı temel bilgilerin bilinmesinde yarar vardır. Nijerya, Afrika’nın batısında Gine Körfezi’nde yer almaktadır. Ülkenin sınır komşuları batıda Benin, kuzeyde Nijer, kuzey doğuda Çad ve doğuda Kamerun’dur.
Toplam yüzölçümü 923.768 km2 olan Nijerya, dünyanın yüzölçümü açısından en büyük 32’nci ülkesidir. Ülkenin güneyinde ekvator iklimi, orta ve kuzey
kesimlerinde tropikal iklim hâkimdir.

Ülkenin orta kısımları tepeler ve platolardan, güney doğusu dağlardan, diğer kesimleri ise ovalardan oluşmaktadır. 36 eyalet ve hiçbir eyalete bağlı 
olmayan başkent Abuja’dan oluşan ülkenin nüfus ve ekonomik faaliyet açısından en büyük kenti güneybatıda yer alan liman kenti Lagos’tur. 

   Ülkenin diğer başlıca önemli kentleri Kano, İbadan ve Kaduna’dır. Nijerya 186 milyonu aşan nüfusu ile Afrika’nın nüfus açısından en büyük ülkesidir. Ülke, nüfus sıralamasında dünyada 7’nci sırada yer almaktadır. %2,44’lük yıllık nüfus artışı ile yüksek bir nüfus artışına sahip olan Nijerya nüfusunun %62’si 25 yaşın altındadır.

Nijerya, Birleşmiş Milletler’in insani gelişmişlik indeksine göre 0,471 puanla dünyada 152’nci sıradadır ve insani gelişmişliğin düşük olduğu ülkeler arasında gösterilmektedir.2 Ülkedeki ortalama yaşam beklentisi 53 yıldır. Ülke bu açıdan dünyanın en düşük yaşam beklentisi olan ülkelerinden birisi durumundadır. Nijerya; anne ve bebek ölüm oranları, AIDS hastası oranı gibi istatistikler açısından dünyadaki en kötü  durumdaki ülkelerdendir.

   Ülkedeki 15 yaşın üzerindeki nüfusun okur-yazarlık oranı erkeklerde %69, kadınlarda %50’dir. Ülkedeki 15 yaşın altındaki çocukların %29 gibi büyük bir oranı çocuk işçi durumundadır. Nijerya, 2015 yılı verilerine göre; satın alma gücü paritesine göre 1,092 trilyon dolarlık gayrisafi yurtiçi hasılası ile Afrika’nın en büyük, dünyanın ise 22’nci büyük ekonomisidir. 2015 yılı büyüme oranı %2,7’dir. Ülkedeki işsizlik oranı %24, enflasyon oranı ise %9 seviyesindedir. Ülkedeki satın alma gücü paritesine göre kişi başına düşen milli gelir yaklaşık 6.100 dolardır. Ülke ekonomisinin %21’ini tarım, %20’sini endüstri, %59’unu ise hizmet sektörü oluşturmaktadır. Ülkenin ihracat gelirlerinin %95’ini petrol oluşturmaktadır. Ülke, Afrika’nın en büyük petrol üreticisi olmasına karşın kişi başına düşen gelir ve insani gelişmişlik endeksi kriterlerine göre dünyada yoksulluğun en fazla olduğu ülkelerden birisi konumundadır.


Başkent Abuja’dan bir görünüm 


Nijerya’da 250’den fazla etnik grup yaşamaktadır. En büyük üç etnik grup Hausa-Fulani, Yoruba ve Igbo’dur. Daha çok kuzey kesimlerde
yaşayan Hausa-Fulani’ler nüfusun %29’unu oluşturan en büyük grup konumundadır. Daha çok batı kesimlerde yaşayan Yoruba’lar nüfusun
%21’ini, çoğunlukla güneydoğuda yaşayan Igbo’lar ise nüfusun % 18’ini oluşturmaktadır.

Etnik yapının çeşitliliğine paralel olarak ülkede konuşulan diller de çok çeşitlidir. Nijerya’nın resmi dili İngilizcedir; ancak ülkede başta Hausa, Yoruba, Igbo ve Fulani dilleri olmak üzere 500’den fazla bölgesel dil konuşulmaktadır.

Nijerya vatandaşları dini inanç açısından iki büyük gruptan oluşmaktadır. Vatandaşların yaklaşık %50’si Müslüman, yaklaşık %40’ı ise Hristiyan’dır. Diğer %10 ise bölgeye özgü dinlere mensuptur. Genel olarak kuzey kesimlerde Müslümanlar güneyde ise Hristiyanlar çoğunluktadır.

Nijerya Anayasası’na göre ülkede herhangi bir dinin devlet dini olarak ilan edilmesi mümkün değildir (Any. m. 10).3 Öte yandan Müslümanların
çoğunlukta olduğu Kuzey eyaletlerinde giderek artan şekilde islam hukuku eyalet düzeyinde uygulamaya geçirilmektedir.

    Nijerya, Özgürlük Evi’nin (Freedom House) 2016 yılı raporunda 4 puan4 alarak “kısmen özgür” olarak nitelendirilmiştir.5 Söz konusu nitelendirme
ülkede iktidarın tartışmalı da olsa seçimlerle belirlenmesi ve iktidar değişikliklerinin de yine seçimlerle gerçekleşebilmesi nedeniyledir.
Nijerya’daki siyasal sistem tartışılırken akılda bulundurulması gereken önemli bir husus ülkenin siyasal açıdan oldukça parçalı ve sürekli bölünme tehlikesi ile karşı karşıya olmasıdır. Özellikle batı yanlıları ya da Hristiyanlar tarafından yönetilmek istemeyen ve ülkenin yarısını oluşturan Müslümanların önemli bir kısmının islami hukuk sistemini (şeriat) istemeleri ve bunun için bir kısmının radikal terör gruplarını desteklemesi ülkeyi yönetilmesi oldukça güç bir hale sokmaktadır. Bazı eyaletlerde kabul edilen şeriat yönetiminin aile hukuku ile sınırlı olması
halinde ülkede uzlaşmanın sağlanabileceği ancak şeriat yönetiminin bazı radikal grupların isteği doğrultusunda tüm hukuk alanlarına yayılması halinde büyük uyumsuzlukların çıkabileceği düşünülmektedir.6

    Ülkede etnik ve dini farklılıklar ile petrol gelirlerinin paylaşımı nedenleriyle şiddet olayları oldukça yaygındır. Ülkede çok küçük hadiseler nedeniyle bile Hristiyan-Müslüman arbedesi yaşanabilmekte ve binlerce kişi hayatını kaybedebilmektedir. Petrol üretim alanlarının bulunduğu Nijer Deltasında ise petrol gelirlerine petrol işçilerini kaçırarak fidye istemek gibi kriminal yollarla ortak olmaya çalışan pek çok grup nedeniyle her yıl yaklaşık bin kişi hayatını kaybetmektedir.7


3. NİJERYA SİYASİ TARİHİ


Nijerya’daki başkanlık sisteminin anlaşılması için ülkenin siyasi tarihine değinmekte ve bugüne nasıl gelindiğinin kavranmasında yarar vardır.


3.1. Sömürgecilik Öncesi (…-1862)

Bugün Nijerya olarak adlandırılan ülke topraklarında ilk insan kalıntıları milattan önce 9000’lere dayanmaktadır. Milattan önce 3000 yıllarında bu bölgede tarım yapıldığına ilişkin bulgulara rastlanmıştır.

Milattan önce 400 yılı ile milattan sonra 200 yılları arasında bölgede önemli bir kültürel miras bırakan “Nok” kültürü egemen olmuştur.
Sonrasında 1000’li yıllarda Kano, Kanem ve Borno Krallıkları bölgenin bir kısmını da kapsayan coğrafyada hüküm sürmüştür. Yine bölge içerisinde Nri Krallığı uzun yıllar varlığını korumuştur. Bölgenin farklı kısımları üzerinde egemen olan çok sayıda irili ufaklı devlet olmakla birlikte hiçbir devlet bugünkü Nijerya topraklarının ya da halklarının tümü üzerinde egemen olmamıştır. Bugünkü Nijerya topraklarının tümü üzerinde  egemenlik kuran ilk devlet, bölgeyi 1914 yılında “Nijerya” adı altında kolonisi ilan eden Büyük Britanya İmparatorluğu’dur.8

3.2. İngiliz Sömürgeciliği (1862-1960)

Nijerya’da 1862 yılında Lagos şehrinin ve civarının Büyük Britanya İmparatorluğu topraklarına ilhak edilmesi ile başlayan sömürgecilik
dönemi 1960 yılında Nijerya’nın bağımsızlığını ilan etmesiyle sona ermiştir. Yüz yıla yakın süren bu dönemde Nijerya’nın önce doğu, batı ve kuzey Nijerya olarak üç ayrı bölge, sonrasında ise 1897 yılından itibaren Nijerya ismiyle tek bir siyasi yapı olarak ve 1914 yılı itibarıyla da resmi bir koloni olarak yönetimi gerçekleşmiştir. Aynı yıl İngiltere tarafından atanan üyelerden oluşan ve ülkenin güney kısmı için yasama faaliyetleri yürüten Yasama Konseyi kurulmuştur. 

    Koloni Yönetiminin 1922 yılında kabul ettiği Clifford Anayasası ile Yasama Konseyi, seçilmiş üyelerle genişletilmiştir.9 Sonrasında 1946 yılında  kabul edilen Richards Anayasası ile yasama yetkisi tüm ülkeye genişletilmiş olsa da söz konusu Anayasa ülkeyi birleştirmekten çok üç parçalı yapıyı  perçinleyici şekilde tasarlandığından sayıları özellikle batı etkisinin daha yoğun olduğu güney kesimlerde gittikçe artan Nijerya milliyetçilerince yoğun  şekilde eleştirilmiştir. 

Bunun sonucunda 1951 yılında bölgeselcilik ile federatif yapı arasında ara bir konumda bulunan Macpherson Anayasası kabul edilmiştir. 1952 yılında ülke çapında ilk genel seçimler yapılmıştır. 1953 yılında ülkenin üç büyük siyasi partisi bir araya gelmiş ve bölgelerin kendi kendini yönetme hakkını tanıyan yeni bir Anayasa üzerine görüşmeler yapılmıştır. 1954 yılında Lyttleton Anayasası uygulamaya konulmuştur.

1959 yılında bağımsızlık ilanına hazırlık aşamasında yeni bir seçim yapılmıştır. Sonrasında 1 Ekim 1960 tarihinde ilan edilen yeni Anayasa ile birlikte, özellikle 1950’lerden itibaren idaresi gittikçe zorlaşan koloni yönetimini devam ettirmek istemeyen Büyük Britanya, Nijerya’ya bağımsızlığını vermiştir.10

Bağımsızlık sonrası Nijerya siyasi tarihi, kısa süreli demokrasi dönemleri ile bunların arasında yer alan iç savaş veya askeri yönetim dönemlerini içermektedir. Demokrasi dönemleri ya da girişimleri; Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Cumhuriyet olarak adlandırılmaktadır.

3.3. Birinci Cumhuriyet (1960-1966)

Ülkenin resmen cumhuriyet olması, aslında, 1963 yılında sembolik devlet başkanının Britanya Kraliçesi yerine Nijeryalı Benjamin Nnamdi Azikiwe olması ile gerçekleşmiştir.11 Bu dönemde uygulanan sistem parlamenter demokrasidir.12 Bu dönem çoğunlukla bölgelerin merkezi yönetimi ele geçirmeye yönelik mücadeleleri ile geçmiştir.13

3.4. Askeri Yönetimler ve İç Savaş (1966-1979)

Birinci Cumhuriyet dönemini 1966 yılında art arda gelen iki askeri darbe ve 1967 yılında doğu bölgesinin Biafra Cumhuriyeti adı altında bağımsızlığını ilan etmesiyle başlayan ve üç yıl süren iç savaş takip etmiştir. Fransa, Büyük Britanya ve Sovyetler Birliği’nin farklı tarafları desteklemesi sebebiyle uzayan ve boyutları artan kanlı iç savaş, 1970 yılında ayrılıkçıların kesin mağlubiyetiyle sonuçlanmıştır. İç savaş, ülkenin ekonomisine ve uluslararası konumuna büyük zarar vermiştir.14 1966’da General Johnson Aguiyi-Ironsi hükümetine karşı yaptığı darbe ile işbaşına gelen ve iç savaşta da kazanan taraf olmayı başaran kuzeyli General Yakubu Gowon, 1975’te General Murtala Muhammed tarafından
gerçekleştirilen başka bir askeri darbe ile görevden uzaklaştırılmıştır.

1976 yılında başarısız bir askeri darbe sırasında hayatını kaybeden Murtala Muhammed’in yerine ise General Olusegun Obasanjo yönetime gelmiştir. Obasanjo daha önceki generallerden farklı olarak 1979’da sivil yönetime geçişe imkân tanımıştır.15

3.5. İkinci Cumhuriyet (1979-1983)

     İkinci Cumhuriyet Dönemi’nde seçimle iş başına gelen Shehu Shagari, ülke yönetim sistemini İngiliz sisteminden Amerikan sistemine yakınlaştırmış ve parlamenter sistem yerine başkanlık sistemi getirilmiştir. Nijerya Ulusal Meclisinde İkinci Cumhuriyet Dönemi’nde baskın bir partinin olmadığı çok partili bir siyasi yapı oluşmuştur. Bu dönemdeki sandalye sayıları şu şekildedir:16


EK 1.


Bu dönem, kısa sürede yolsuzlukların ve ekonomik sorunların artması ile desteğini kaybeden hükümetin General Muhammadu Buhari
liderliğinde gerçekleştirilen Nijerya tarihinin dördüncü askeri darbesi ile
devrilmesiyle son bulmuştur.17

3.6. Askeri Yönetimler ve Üçüncü Cumhuriyet (1983-1999)

1983 ile 1999 arasındaki dönem, 1993 yılındaki üç aylık sivil yönetim dışında, askeri yönetimler altında geçmiştir. General Muhammadu Buhari yönetimi, birtakım önemli reformlar gerçekleştirmekle beraber ekonomik durumun kötüleşmesini engelleyememiş, demokrasiye geçişe ilişkin net bir takvim sunamamış ve 1985 yılında gerçekleştirilen Nijerya tarihinin beşinci askeri darbesi ile yerini General Ibrahim Babangida yönetimine bırakmıştır. Uzun süre ülkeyi demir yumrukla yöneten Ibrahim Babangida, 1993 yılında genel seçimlerin yapılmasına izin vermiş olsa da seçim sonuçlarının açıklanmasına fırsat vermeden seçimleri iptal etmiş; ancak baskılar sonucu Geçici Ulusal Hükümetin kurulmasına razı olmak durumunda kalmıştır. Tam olarak sonuçlandırılamamış olsa da bu demokrasi girişimine Nijerya’nın Üçüncü Cumhuriyeti denilmektedir. 1993 yılı sonunda ise Nijerya tarihinin altıncı askeri darbesini gerçekleştiren General Sani Abacha, yeni devlet başkanı olmuştur. Abacha yönetimi, tarihe Nijerya tarihindeki diğer tüm yönetimlerden daha fazla yolsuzluğa karışmış ve daha fazla insan hakları ihlallerinde bulunan bir yönetim
olarak geçmiştir. Abacha yönetimi 1998 yılında General Sani Abacha’nın şüpheli ölümü ile sona ermiştir.18

Abacha’nın ölümünden sonra geçiş döneminde kısa bir süre yönetimi devralan General Abdulsalam Abubakar, yeni anayasanın kabulü ile demokratik seçimlerin yapılmasına imkân tanımış ve Mayıs 1999’da daha önce yönetimi sivillere bırakan eski Develet Başkanı ve general Olusegun Obasanjo’nun başkan seçilmesi ile günümüze kadar devam eden Dördüncü Cumhuriyet Dönemine girilmiştir.

3.7. Dördüncü Cumhuriyet (1999- …)

   Nijerya’da Dördüncü Cumhuriyet dönemine büyük oranda Başkan Olusegun Obasanjo damgasını vurmuştur. Demokrasiye geçiş ile birlikte iktidara seçimlerle gelen Obasanjo, bu çalışmanın konusunu oluşturan başkanlık sistemine ilişkin ülkedeki temel dinamiklere ilişkin en belirleyici isim olmuştur. Obasanjo’nun iki dönem seçildikten sonra görevi bırakması ve aynı partiden Yar’Adua’nın seçimleri kazanarak başkan olması ile Dördüncü Cumhuriyet dönemi, demokraside herhangi bir kesinti yaşanmaksızın devam etmiştir. Her ne kadar seçimler oldukça tartışmalı da olsa Obasanjo’nun görevi Yar’Adua’ya bırakması Nijerya tarihindeki ilk sivil liderden sivil lidere iktidar devri olması bakımından önemli bir gelişme olarak kabul edilmektedir. 2007’de göreve gelen Yar’Adua’nın sağlık sorunları dolayısıyla 2010 yılında tedavisi için ülkeden ayrılması
sonrasında Başkan Yardımcısı Goodluck Jonathan, başkan ilan edilmiştir.

    Goodluck Jonathan 2011 yılında yeniden başkan seçilmiştir. 2015 yılında yapılan seçimlerde ise Muhammadu Buhari Başkan seçilmiştir. Buhari,
1983 yılında darbe yaparak ülkenin başına geçen ve 1985 yılında yapılan bir başka darbe ile görevden alınan eski bir askerdir.

Nijerya’da yürütmenin başında olan isimler, bu isimlerin asker ya da sivil olma durumları, görevde kalma süreleri ve görevden ayrılma nedenleri
aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:19




Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde anlatılan hükümet sistemi, 1979 ile 1983 arasındaki İkinci Cumhuriyet döneminde uygulanmış olan ve sonrasında 1999 yılında demokrasiye geçiş ile birlikte ufak değişikliklerle tekrar uygulanmaya başlanarak günümüze değin varlığını sürdüren
sistemdir.

4. ANAYASAL ORGANLAR

1999 yılında çıkarılan ve halen yürürlükte olan Anayasa’ya göre federal düzeyde yasama yetkisi Ulusal Meclise, yürütme yetkisi başkana ve yargı yetkisi federal mahkemelere aittir.

4.1. Yasama Organı

    Nijerya Federal Cumhuriyeti’nin federal düzeydeki yasama organı Nijerya Federal Cumhuriyeti Ulusal Meclisidir. Ulusal Meclis, Senato ve Temsilciler Meclisinden oluşmaktadır. Ulusal Meclisin görev süresi dört yıldır (Any. m. 63). Senatoda toplam 109 senatör bulunmaktadır.
Her eyaletten üç, başkentten ise bir senatör seçilmektedir (Any. m. 48). Temsilciler Meclisi 360 üyeden oluşmaktadır (Any. m. 49). Her iki parlamentonun üyelerinin seçiminde de dar bölge basit çoğunluk sistemi uygulanmaktadır.

4.1.1. Seçim Sistemi ve Siyasi Partiler

     Ulusal Meclise seçilebilmek için; en azından temel eğitimi tamamlamış olmak, başka bir ülkenin vatandaşı olmamış olmak ve Ulusal Meclis tarafından belirlenen istisnalar hariç olmak üzere başka bir ülkeye bağlılık yemini etmemiş olmak, akli dengesi yerinde olmak, ölüm cezasını gerektiren ya da sahtekârlık veya dolandırıcılık içeren herhangi bir suçtan dolayı hükümlü olmamak, son 10 yıl içerisinde sahtekârlık içeren herhangi bir suçtan ya da iyi uygulama koduna uymayan herhangi bir konudan dolayı hüküm giymemiş olmak, iflas etmemiş olmak, bir kamu görevi yürütenler için en az 30 gün önceden istifa etmiş olmak, gizli bir topluluğun üyesi olmamak, güveni kötüye kullanma ve yolsuzluk
gibi gerekçelerle soruşturma komisyonunca ya da yasalar çerçevesinde yapılan herhangi bir soruşturmada itham edilmemiş olmak ve Ulusal Seçim Komisyonuna başvurmak gerekmektedir (Any. m. 66). Seçilme yaşı Senato için 35, Temsilciler Meclisi için 30’dur (Any. m. 65). Ulusal Meclisin her iki kanadının üyeleri de göreve başlamadan önce mal varlıklarını beyan etmek ve göreve başlarken yemin etmek durumundadır (Any. m. 52).

   Ulusal Meclis için yapılan seçimlerde dar bölge basit çoğunluk sistemi uygulanmaktadır. Senato seçimleri için her eyalet üç seçim bölgesine
ayrılmaktadır. Temsilciler Meclisi seçimleri için ise tüm ülke 360 seçim bölgesine ayrılmaktadır. Seçim bölgelerinin sınırları Ulusal Seçim Komisyonu tarafından belirlenmektedir (Any.m.71). 
Seçim bölgelerinin sınırları belirlenirken nüfus ve bitişiklik kriterleri dikkate alınmalıdır (Any. m. 72). Seçim bölgelerinin sınırları bir önceki belirleme üzerinden 10 yıl geçmedikçe değiştirilememektedir (Any. m. 73). Seçmen yaşı 18’dir (Any.m.77). Seçimlerin organizasyonu ve seçmen kütüklerinin tutulması
görevleri Ulusal Seçim Komisyonu tarafından yürütülmektedir (Any. m. 78).
    
    Nijerya Ulusal Meclisi, 1999 yılında demokrasiye yeniden geçilmesinden 2015 yılına kadar Ulusal Meclisin her iki kanadında da çoğunluğu açık
farkla elinde bulunduran ve seçimlerle gelen üç başkanın da üyesi olduğu Halkın Demokratik Partisi (PDP20) ile çok sayıda orta ve küçük ölçekli
partiden oluşmaktaydı. Bu dönemde Ulusal Meclisteki diğer partiler; Nijerya Hareket Kongresi (ACN21), İlerici Değişim Kongresi (CPC22) ve
Tüm Nijerya Halkının Partisi (ANPP23) olarak sıralanabilir. 2014 yılı aralık ayında ise Ulusal Meclisteki üç muhalefet partisi birleşerek Tüm İlericiler
Kongesi’ni (APC) kurmuştur. APC, 2015 seçimlerinde Ulusal Meclis’in her iki kanadında da çoğunluğu ele geçirmiştir. 1999, 2003, 2007, 2011
ve 2015 seçimleri itibarıyla Ulusal Mecliste yer alan partilerin sandalye dağılımı ekte sunulmuştur.24



26 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,


***