KARŞILAŞTIRMALI HÜKUMET SİSTEMLERİ, BAŞKANLIK SİSTEMİ, ARAŞTIRMA HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI NİJERYA BÖLÜM 27
5.1.2. Olusegun Obasanjo Dönemi (1999-2007)
1999 yılında, 1979’da sivil yönetime geçişe imkân tanıyan askeri yönetimin başındaki general olan Olusegun Obasanjo, başkan seçilmiştir. Obasanjo döneminde yasama ve yürütme arasındaki krizlere ilişkin pek çok örnek yaşanmıştır. Bunlardan ilki başkan Obasanjo’nun askeri yönetim döneminde yapılan yasal düzenleme ile kurulan Petrol Tröst Fonuna ilişkin olarak bir başkanlık kararnamesi ile mevzuat değişikliği yapması üzerine yaşanmıştır. Bu durum Ulusal Meclis tarafından yasamanın yetki alanının ihlali olarak yorumlanmıştır. Yürütmeyi temsilen adalet bakanı ve yargıyı temsilen başsavcı ise yapılan değişikliğin Anayasa’nın “geçici hükümler” başlığı altındaki 315’inci maddesinde başkana tanınan 1999 öncesi askeri yönetim döneminde çıkarılan yasalarda kararname ile değişiklik yapma yetkisi kapsamında olduğunu belirtmiştir.38 Söz konusu durum askeri yönetim altında yapılan düzenlemelerin ne ölçüde meşru olduğu sorusuyla da ilgili olmakla birlikte Anayasa’daki yetki karmaşasını da ortaya çıkarmıştır.
Bir diğer önemli çatışma, bütçe konusunda yaşanmıştır. Önceki bölümde anlatıldığı üzere Anayasa’ya göre harcamalara yetki vermek Ulusal Meclisin görevidir. Öte yandan Anayasa, bütçe taslağının hazırlanması görevini yürütmeye vermiştir. Uygulamada örneğin 2002 yılında Obasanjo Yönetimi’nin bütçeye ilişkin bazı hususlarda Ulusal Meclisin kabul ettiği metin yerine yürütmenin hazırladığı taslağı esas alması büyük bir kriz yaratmıştır. Kriz, başkanın görevden alınmasına ilişkin sürecin başlatılmasına neden olduysa da söz konusu süreç çoğunlukta olan PDP’nin oyları ile durdurulmuştur.39
Obasanjo Dönemi’n de Ulusal Meclis, özellikle de Senato, işlerini yürütürken başkanın yoğun şekilde etkisinde kalmıştır. Özellikle Senato başkanı seçilirken kimin seçileceği konusunda başkan oldukça etkili olmuştur. Başkan ayrıca kendisi ile uyumlu şekilde çalışmayan Senato başkanlarının değişimi konusunda da etkili olmuştur. Bu sebeple Senato başkanının ortalama görev süresi oldukça düşük kalmıştır. Obasanjo Dönemi’nde sekiz yıl içerisinde beş ayrı Senato başkanı görev yapmıştır. Söz konusu değişikliklerin tümünde de, gizli bir şekilde yürütülse de,başkanın çok büyük etkisi olmuştur.40
2005 yılında Obasanjo Hükümeti, Ulusal Meclise danışmadan tek taraflı olarak petrol vergisi getirmiştir. Anayasa’da vergi koyma yetkisinin açıkça Ulusal Meclise ait olmasına karşın böyle bir uygulamaya gidilmesi Ulusal Meclis ile başkan arasında yeni bir krize neden olmuştur. Süreç, sonunda kamuoyu desteğini de arkasına alan Ulusal Meclis lehine sonuçlanmış ve söz konusu vergi iptal edilmiştir.41
2006 yılında başkan Obasanjo ve başkan yardımcısı Alhaji Atiku Abubakar’ın karşılıklı olarak birbirlerini kamu kaynaklarının şahsi menfaatler için kullanımı ile itham etmesi üzerine her iki isim için de parlamentoda soruşturma süreci işletilmiştir. Senatoda yürütülen soruşturmada başkan suçlu bulunmuştur; ancak, söz konusu kararın başkan yardımcısının manipülasyonu ile alındığı iddiası üzerine yeniden açılan soruşturmada bu kez başkan yardımcısı suçlu bulunmuştur. Başkan yardımcısı hakkında suçlandırma süreci başlatılmak üzereyken başkan yardımcısı görevden ayrılmıştır. Söz konusu durum yasamanın gözetim fonksiyonlarını ne şekilde gerçekleştir(eme)diğine ve yürütmenin güdümüne ne ölçüde girebildiğine ilişkin önemli bir örnek teşkil
etmektedir.42
2007 yılında Nijerya ve Kamerun arasında yaşanan bir uyuşmazlık,
Uluslararası Adalet Mahkemesince Nijerya aleyhine sonuçlandırılmıştır.
Başkan Obasanjo, Mahkemenin kararını doğrudan uygulamaya
koymuştur. Bu durum Ulusal Meclis ile Obasanjo arasında bir başka
krize neden olmuştur. Ulusal Meclis, Uluslararası Adalet Mahkemesinin
kararının parlamento onayı olmadan yürürlüğe konulamayacağını iddia
ederken başkan, Uluslararası Adalet Mahkemesinin yetkisinin parlamento
tarafından kabul edilen uluslararası bir anlaşmaya dayandığını belirterek
yaptığı eylemin Anayasa’ya uygun olduğunu iddia etmiştir.43
Obasanjo Dönemi’nde son olarak bahsedilmesi gereken diğer bir husus
Obasanjo’nun ikinci dört yıllık görev süresinin dolmasının yaklaştığı
dönemde Anayasa’daki başkanlık için öngörülen iki dönem şartının
kaldırılması teşebbüsüdür. Obasanjo’nun kurmaylarının, rüşvet vermek
ve olumlu oy kullanmayacak olanları Yolsuzlukla Mücadele Kurumu
tarafından soruşturulmakla tehdit etmek de dâhil olmak üzere çeşitli
yöntemlerle, Ulusal Meclis üyelerine baskı kurmalarına karşın söz konusu
teşebbüs başarısızlıkla sonuçlanmış ve bu sonuç Nijerya’da demokrasinin
gelişimi açısından zafer olarak yorumlanmıştır.44
Obasanjo Dönemi yasama yürütme ilişkileri açısından topluca
değerlendirilecek olursa bu dönemde Shehu Sagari dönemine kıyasla
yasamanın gücünü bir miktar daha fazla hissettirebildiği ve bazı
durumlarda etkili sonuçlar alabildiği ancak yine de yürütme karşısında
genellikle güçsüz kaldığı yorumunu yapmak yanlış olmayacaktır.
Yasamanın söz konusu güç artışının sebebi olarak Ulusal Meclis üyelerinin
gittikçe deneyim ve uzmanlık kazanması, parlamento idari teşkilatının
parlamento üyelerine verdiği bilgi desteğinin zamanla artması, darbe
korkusunun günden güne azalması ile demokratik siyasete olan güvenin
artması ve çoğunluk partisi olan PDP’nin tüm ülkeyi kapsayan ancak zayıf
bir koalisyona dayanması sebebiyle parti disiplinin görece düşük olması
gösterilmektedir.45 Bununla birlikte yine de Obasanjo’nun PDP içindeki
gücünün oldukça fazla olduğu unutulmamalıdır.46
5.1.3. Umaru Musa Yar’Adua Dönemi (2007-2010)
2007 yılında Yar’Adua’nın başkan olması ile yasama ve yürütme arasındaki
ilişkiler konusunda yeni bir sayfa açılmıştır. Yar’Adua’nın farklı yönetim tarzı Obasanjo’nun hükümetin pek çok kararını bizzat alan müdahaleci tavrından farklılık göstermiştir.47 Ayrıca Yar’Adua’nın kurduğu hükümette iktidar partisi dışındaki partilerden de az sayıda da olsa bakan ataması ile kısmen ulusal hükümet kurması ilişkilerin yumuşamasına önemli katkıda bulunmuştur.
Bu dönemde, Obasanjo Dönemi’nde Ulusal Meclis tarafından soruşturulamayan Obasanjo Yönetimi’nin bazı uygulamaları da ilgili komisyonlarca mercek altına alınmış ve incelenmiştir.48
Yasama ve yürütme arasındaki en büyük kriz ise 2010 yılında başkan Yar’- Adua’nın sağlık durumu nedeniyle yaşanmıştır. Tedavi nedeniyle geçici süreyle görev yapamayacağını Temsilciler Meclisi ve Senato başkanlarına bildirmesi ve gereği halinde görevini geçici olarak başkan yardımcısına bırakması gereken Yar’Adua’nın Anayasa’da belirlenen bu işlemleri yapmaması ve Anayasa’da bu tür bir durumda ne yapılacağının belirlenmemiş olması, ülkede bir güç boşluğuna
neden olmuştur. Ulusal Meclisin ve yargı kurumlarının uzun süre sorunu çözememesi nedeniyle askeri darbe tehlikesi baş göstermiştir. Sorun,
sonunda Ulusal Meclisin Anayasa’yı -anayasaya aykırı şekilde- başkanın imzası olmaksızın değiştirmesi ve başkan yardımcısı Goodluck Jonathan’ı başkan ilan etmesi ile çözülmüştür. Söz konusu durum literatürde “ihtiyaç doktrini” olarak adlandırılmıştır.49
5.1.4. Goodluck Jonathan Dönemi (2010-2015)
Goodluck Jonathan dönemi yasama ve yürütme ilişkileri açısından yukarıda anlatılan krizle başlamıştır. Sonrasında petrol fiyatlarına ilişkin başkan tarafından yapılan bir düzenleyici işlemin Ulusal Meclis tarafından uygulamaya etkisi olmayan kınama mahiyetindeki bir karar ile karşılanması ve söz konusu kararın başkan tarafından şiddetle eleştirilmesi bir diğer kriz konusu olmuştur.50
Goodluck Jonathan
Umaru Musa Yar’Adua
Başkan Jonathan Dönemi’nde yasama ve yürütme arasındaki bir diğer kriz 2012 bütçesinin uygulanmasına ilişkin eleştirileri dolayısıyla başkanın Ulusal Meclis tarafından görevden alınma tehdidine maruz kalması ile yaşanmıştır. Söz konusu krizin altında yatan gerçek neden ise pek çok parlamento üyesinin seçim bölgesine ilişkin yatırımların 2012 yılı bütçesinde yer almasına karşın başkan tarafından yapılmaması olmuştur.51
Jonathan, 2015 yılında yapılan seçimleri kaybetmiştir. 2015 seçimlerinde önceki üç muhalefet partisinin birleşmesi ile kurulan APC partisinin adayı Muhammadu Buhari Başkan seçilmiştir. Buhari halen bu görevi yürütmektedir.
5.2. Başkanın Diğer Organ ve Kurumlarla İlişkileri
Anayasal organlar arası ilişkiler incelenirken yasama yürütme (Başkan- Ulusal Meclis) ilişkisi dışında incelenebilecek diğer önemli alanlar yasamanın yargı ile ilişkisi, yürütmenin yargı ile ilişkisi, yürütmenin kendi içerisinde sayılabilecek ancak bağımsız olması gereken kurumlarla ilişkisi, yürütmenin yerel yönetimlerle ilişkisi ve son olarak gayri resmi olarak işleyen ancak Nijerya’nın siyasi işleyiş yapısı incelenirken son derece önemli olan başkanın kendi partisi başta olmak üzere siyasi partiler ile ilişkisi konularıdır.
5.2.1. Başkanın Yargı ile İlişkileri
Yürütme yargı ilişkilerine bakıldığında başkanın çok geniş kapsamlı af yetkisi en önemli alan olarak göze çarpmaktadır. Buna göre başkan, Ulusal Meclisin çıkaracağı bir yasa üzerine af ilan edebilmekte ya da herhangi bir yasaya dayanmaksızın cezanın ertelenmesi kararı verebilmekte, cezaları
hafifletebilmekte ya da tümüyle kaldırabilmektedir.
Yürütme yargı ilişkilerinde özellikle Obasanjo Yönetimi’nin yargı ile ilişkisinin son derece sorunlu olduğu yorumu yapılmaktadır.52 Bu dönemde pek çok durumda yargı kararlarına uyulmadığı görülmüştür.53
Örneğin Oyo Eyaleti Valisinin bakan tarafından görevinden alınması mahkeme kararı ile usulsüz bulunmasına karşın uzun bir süre söz konusu Vali görevine geri dönememiştir. Bir diğer örnek ise -Yüce Mahkeme tarafından usulsüz bulunmasına karşın- Lagos Eyaletine ilişkin bazı ödeneklerin başkan tarafından serbest bırakılmamasıdır. 2002 yılında başkanın Nijerya Ulusal Petrol Şirketine ilişkin bir kararı da Yüce Mahkemece iptal edilmesine karşın söz konusu iptal yok sayılmıştır.54
Öte yandan Yüce Mahkeme kararlarının başkanın gücünü sınırlayabildiği bazı örneklere rastlamak da mümkündür.
Örneğin 2006 yılında kendisi ile fikir ayrılığına düşmesi sebebiyle Obasanjo tarafından görevden alınan Başkan Yardımcısı Atiku Abubakar, Yüce Mahkeme kararı sonrasında tekrar göreve dönmüştür.55
5.2.2. Başkanın Bağımsız Kurumlarla İlişkileri
Yürütmenin kendi içerisinde sayılabilecek ancak bağımsız olması gereken kurumlarla ilişkileri açısından Nijerya’da ilişkilerin demokratik bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi gittiğini söylemenin güç olduğu yorumu yapılmaktadır. Örneğin, Obasanjo döneminde Ekonomik ve Mali Suçlar Komisyonu ile Bağımsız Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu adı altında iki farklı yolsuzlukla mücadele kurumu, Ulusal İnsan Hakları Kurumu, Genel Denetçi ve Ombudsman kurumları kurulmuş olmasına karşın söz konusu kurumlar yürütmeyi etkili şekilde denetlemekte zayıf kalmıştır. Ayrıca, bağımsız kurumların başkanlarının başkanın isteği doğrultusunda çalışmadığı durumlarda görevden alınmaları söz konusu olmuştur. Nijerya’daki yaygın insan hakları ihlallerini dünya kamuoyunun dikkatine sunan İnsan Hakları Kurumu Başkanı Bukhari Bello bu şekilde “usulsüzce” görevden alınmıştır. Son olarak kağıt üstünde olmasa da uygulamada başkanın şahsına bağlı olarak hareket eden
kurumların yasama organı üyelerini itibarsızlaştırmaya yönelik çalışma
ve açıklamalarda bulunması konunun yasama ve yürütme ilişkilerini
de etkileyen diğer bir boyutudur. Örneğin Ekonomik ve Mali Suçlar
Komisyonu Başkanı Nuhu Ribadu döneminde söz konusu kurum sık sık
çeşitli parlamento üyeleri aleyhinde asılsız ithamlarda bulunmuştur.56
5.2.3. Başkanın Yerel Yönetimlerle İlişkileri
Nijerya’da yürütmenin yerel yönetimlerle ilişkisi yürütmenin gücünü
orantısızca hissettirdiği alanlardan bir diğeri olarak gösterilmektedir.
Başkan, pek çok durumda yetkisini aşarak başta fonların aktarımı olmak
üzere eyalet meselelerine karışmış ve eyalet yönetimleri ile kişisel vesayet
ilişkileri geliştirmiştir. 57
5.2.4. Başkanın Siyasi Partilerle İlişkileri
Özellikle Obasanjo döneminde başkanın baskın rolü siyasi partilerle
ilişkilerinde de gözlemlenmektedir. Obasanjo, kendi partisi olan PDP’nin
yönetiminde oldukça etkin olmuştur. Obasanjo, Partiyi doğrudan şahsına
bağlı olarak işlemesi yönünde düzenlemiş, Partinin herhangi bir reform
girişimine ve parti içi demokrasiye kapalı olmasını sağlamıştır. Bunun en
önemli belirtisi Obasanjo ile birlikte Partinin kurucu kadrosunda yer alan
ve sonrasında Obasanjo’nun bazı kararlarına karşı olan pek çok ismin
Partiden atılması ya da susturulmasıdır. Bu durum ayrıca iktidar partisinin
eyaletler düzeyindeki örgütlenmesinde de yaşanmıştır. Obasanjo ile aynı
fikirde olmayan yerel partililer çoğunlukla haksız yere cezalandırılmıştır.
Obasanjo, Partisinin Senatodaki Grup Başkanını kendisi ile uzlaşmaması
nedeniyle sekiz yıl içerisinde dört kez görevden aldırmıştır. Parti içerisinde yürütmeye bağlılık ve yürütmenin kontrolü baskın bir hal almıştır. Bununla birlikte ülkedeki diğer partilerin de parti içi demokrasi konusunda iktidar partisinden daha iyi konumda olmadığını belirtmek gerekmektedir.58
6. SİYASAL SİSTEM HAKKINDAKİ TARTIŞMALAR
Nijerya’da ülkenin bağımsızlığa kavuştuğu tarihten bugüne değin
pek çok askeri darbe yaşanmıştır. Ülkede siyasi iktidarın değişmesinin
seçimlerle olduğu durumlarda da seçim hileleri nedeniyle seçimlerin
meşruiyeti son derece tartışmalı olmuştur. Yıllar süren baskıcı askeri
rejimin tahripkâr etkisi ülkede demokrasinin gelişimini son derece güç bir
hale getirmiştir. Ülkede demokratik seçimler yapılabilse bile demokratik
kültürün gelişebilmesi için uzun bir zaman gerekmektedir.59
Adejumobi’ye göre Nijerya’da demokrasinin yerleşmesi önündeki
en büyük engel askeri yönetim yerine gelen sivil iktidarın yönteminin
askerlerden neredeyse ayırt edilemeyecek şekilde olmasıdır. Bu bağlamda
Nijerya’da yürütmenin Samuel Huntington’un 1997’de ortaya koyduğu
yeni gelişen demokrasilerin önündeki en büyük engelin devrimciler ya
da asker değil de bizzat seçimlerle gelen iktidar olacağı60 tezini doğrular
nitelikte olduğu savunulmaktadır.61
Cheibub’a göre Nijerya’daki durum da dâhil olmak üzere askeri yönetimlerin başkanlık sistemini daha fazla tercih ettiğini söylemek ya da başkanlık sisteminin askerlerin yönetimi ele geçirmesini kolaylaştırdığını iddia etmek tarihsel örnekler açısından düşünüldüğünde pek mümkün değildir. Dahası Cheibub’a göre Nijerya örneğinde başkanlık sistemi, askeri yönetimden sivil yönetime geçişte askeri yönetim taraftarlarından çok demokrasiye geçiş taraftarlarının savunduğu bir görüştür.62
Nijerya’daki demokratikleşememe sorununun ülkede uygulanan başkanlık sisteminden çok ülkedeki antidemokratik siyasi kültür nedeniyle olduğu öte yandan başkanlık sisteminin ülkenin demokratikleşmesine yönelik herhangi bir olumlu etkisinin de olmadığına ilişkin yorumlar da yapılmaktadır. Falola ve Genova’ya göre Nijerya’da başkanlık sistemine geçilen İkinci Cumhuriyet’in bir askeri darbe ile çökmesi, başkanlık sisteminin bir kusuru olmaktan çok yolsuzlukların ve ekonomik sorunların artması nedeniyle dir.63 Öte yandan Omoweh, Nijerya’da İkinci Cumhuriyet’in çöküşünde parlamentonun etkisizliğinin önemli bir payı olduğunu iddia etmektedir.64
Fashagba’ya göre hem parlamenter sistemin uygulandığı Birinci Cumhuriyet’in çökmesi hem de başkanlık sisteminin uygulandığı İkinci Cumhuriyet’in çökmesi zayıf parlamento nedeniyledir. Fashagba, İkinci Cumhuriyet’i kuranların başkanlık sistemini tercih etmelerinin ardında yasamayı güçlendirme düşüncesi olduğunu belirtmektedir. Bunun da en temel argümanları Ulusal Meclisin önemli
atamaları onaylama yetkisinin olması ve tüm harcamaların yasama gözetim ve onayından geçmesi olarak sayılmaktadır.65 Fashagba’ya göre Nijerya’nın parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçmesinin diğer önemli nedeni, etnik ve dini açıdan parçalı bir siyasi yapıya sahip insanların bir araya gelmesi ile oluşan ve sürekli şekilde dağılma tehlikesi ile karşı karşıya olan ülkenin bir arada tutulmasının ancak güçlü bir başkan sayesinde olabileceği düşüncesidir.66 Bu düşünceden hareketle ülkedeki başkanlık sisteminin etnik ve dini açıdan parçalı siyasi yapının bir arada tutulmasını amaçladığı iddia edilmektedir.
Adejumobi’ye göre Nijerya’daki siyasi sistemi karakterize eden temel
unsurlar şaibeli ve güvenilirliği olmayan seçimler, demokratik kurallara
saygısı ve bağlılığı olmayan siyasi elitler, toplumda derin bölünmeler
ve çatışmalar ile muhalefete yeterli alanın bırakılmıyor oluşudur.
Adejumobi; özellikle Obasanjo yönetiminin tüm kararların tek merkezden
alındığı, gücü sürekli şekilde elinde toplayan, gerek yasal gerek yasa dışı
yollarla muhalefetin ve aykırı seslerin acımasızca bastırıldığı yatay ve
dikey hesap verebilirliğin neredeyse hiç olmadığı bir yönetim olduğunu
belirtmektedir. Adejumobi, yürütmenin kendisini sınırlayabilecek hiçbir
anayasal organı dikkate almamayı seçtiği ve süreçlerin sonucunda da
çoğunlukla yürütmenin kararlarının geçerli olduğu yorumunu yapmakta
ve bunu bazen yasal gibi gözüken yollarla yapılırken bazen de yasa dışına
çıkılarak gerçekleştirildiğini belirtmektedir. Adejumobi bu karamsar
tabloyu çizmesine karşın -her şeye rağmen- yasama ve yargının zaman
zaman, yürütmeden bağımsız hareket etme girişimlerinin ülkedeki
demokratik gelişim açısından olumlu olduğunu belirtmektedir.67
Fashagba, Nijerya’da Ulusal Meclisin başkan ile olan uyuşmazlıklarının
büyük ölçüde kamu kaynaklarının düzgün kullanımına ilişkin olduğunu
tespit etmiştir.68 Fashagba, söz konusu uyuşmazlıkların ve daha spesifik
olarak bazı durumlarda komisyonlar aracılığıyla ilgili ve sorumluların
dinlenmesi (hearing) usulüyle çeşitli rüşvet ve yolsuzlukların üzerine
gidilmesinin kamuoyu oluşumu açısından etkili olan ve zaman zaman
sorumluların istifasını getiren önemli bir parlamenter denetim faaliyeti
olduğunu belirtmektedir. Fashagba, yaptığı araştırma neticesinde bu
kategoride değerlendirilebilecek dinleme (hearing) sayısının yasama
dönemi başına ortalama iki olduğunu tespit etmiştir.69 Lewis’e göre
de Dördüncü Cumhuriyet Ulusal Meclisi, tüm eksikliklerine rağmen
Nijerya’daki daha önceki demokrasi denemelerine kıyasla yasaların
yazımına etki etme, hükümeti denetleme ve diğer anayasal organlar
karşısında bir denge oluşturma konularında daha aktif ve başarılı
olmuştur.70 Bununla birlikte Fashagba -Adejumobi’yle paralel şekilde-
Nijerya’nın özellikle asker kökenli Başkan Obasanjo döneminde oldukça
otoriter bir şekilde yönetildiğini, önceki bölümde de anlatıldığı üzere
Senato başkanlarının başkan ile iyi geçinmeme halinde başkanın
kontrolünde olan senatörlerce görevden alınması, başkanın Temsilciler
Meclisi başkanının seçiminde de zaman zaman etkili olması ve diğer pek
çok durumda da başkanın yasama üyelerini etkisi altına alması sebepleriyle
yasamanın yürütme karşısında güçsüz kaldığını belirtmektedir.71
Pek çok akademisyen Nijerya sisteminde yasamanın yürütme karşısında olması gerekenden daha güçsüz olduğu üzerinde birleşmektedir. Öte yandan bunun nedeni hakkındaki görüşler başkanlık sisteminden daha farklı unsurları adres olarak göstermektedir. Örneğin Schraeder’e göre Nijerya’da organlar arasındaki dengesizliğin nedenini İngiliz sömürge valisinin dönemin yasama organı ile ilişkilerindeki hiyerarşik konumunda aramak gerekmektedir.72 Okoosi ve Simbine’ye göre ise yasamanın güçsüzlüğünün en önemli nedeni sürekli askeri
darbelerle sekteye uğrayan parlamentonun kurumsal kültür geliştirmesi
güçleşirken yürütme aygıtının tersine güçlenmesidir.73
Cranenburgh’un Nijerya dâhil 30 Afrika ülkesindeki siyasi sistemi
incelediği bir çalışmaya göre Afrika’daki siyasi liderlerin ne kadar güçlü
oldukları hususunda sistemin başkanlık ya da parlamenter sistem
olması belirleyici faktör olmaktan uzaktır.74 Buna göre ülkedeki sistemin parlamenter sistem olması halinde de başkanlık sistemindekiyle aynı
derecede aşırı güçlü başbakanlar var olabileceği söylenebilir.
**
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder