Yılmaz Özdil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yılmaz Özdil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Nisan 2020 Perşembe

Ayva Ağacı.

Ayva Ağacı.

Yılmaz Özdil,



Maltepe’deki Arkadaşlarımı ziyarete gitmiş ve Yazmıştım…

*

“Ön bahçede, tel örgüyle bina arasındaki dört-beş metrekarelik boşlukta dut ağacı var. Altına bi masa, sekiz-on sandalye sığıyor. Gölgesine oturduk. Çocuklardan konuştuk. Bi kitap ayracı getirdiler. Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi, ayva ağacının yapraklarından hazırlamışlar. Hani, nüfus cüzdanlarını, ehliyetleri falan şeffaf plastikle kaplarız ya, öyle… İki yaprak, üstünde Mustafa Kemal’in imzası var, altında bir not, gölgesinde oturduğumuz ayva ağacının yaprakları yazıyor. İyi de bu ağaç dut değil mi? Arka bahçeye götürdüler beni. Ayva ağacı orada. Meğer, o ayva ağacını Ataol Behramoğlu dikmiş oraya iyi mi… Ataol ağabeyi zamanında buraya tıkmışlar, hayata küseceğine hayatı yeşertmiş, ayva fidanı dikmiş. Ve, yazmış: Maltepe askeri cezaevinin avlusunda, sisler içindeki Büyükada’nın karşısında, oturmuş yazarım bu şiiri/Eylül başlarında bir cumartesi sabahı, lodos titretiyor ağaçları, yağmur geceden yıkamış çiçekleri/Gökyüzü mavi, bulutlar beyaz, ardından baharın geçti koca bir yaz, hapisteyiz hâlâ ve güzün ilk serinlikleri/Avlunun dört yanı dikenli teller, tellerin gerisinde nöbetçiler bekler, kapanır uykusuzluktan gözleri/On gündür çocuk sesi duymadım, özledim ‘baba’ deyişini kızımın, özledim beni görünce ki sevincini/Hayatım benim, kırk yıllık hayatım, seni başarabildiğimce dürüst yaşadım, içim burada da pırıl pırıl şimdi/Geçer, güzelim, bu günler de geçer, sökülüp atılır dikenli teller, koparır halk bir gün zincirlerini…”

*
Ve, Ataol ağabey bu hafta sonu bir mektup yayınladı Cumhuriyet’teki köşesinde… Kadriye anne göndermiş. Maltepe’deki arkadaşlarımdan Ali Yasin Türker’in annesi.

*
“Merhaba Ataol Bey,

Ben 66 yaşında ilkokul mezunu bir anneyim. 16 yaşıma kadar köyde yaşadım, köy çocuğuyum, evlenince Ankara’yla tanıştım. Rabbim bize üç evlat verdi. Dört de torunumuz var. Benim beyim çocuklarının rızkını tırnaklarıyla kazıyarak kazandı. 20 sene seyyar satıcılık yaptı, 20 sene taksicilik yaptı. Tek arzumuz, muhanete muhtaç olmadan çocuklarımızı büyütüp, okutabilmekti. Bizim azmimiz, onların gayreti, kızım Ortadoğu’da iktisat okudu, Amerika’da master yaptı, küçük oğlum Hacettepe’de İngilizce işletme okudu, büyük oğlum asker olmayı seçti. Harp okulunu dereceyle, harp akademisini dereceyle bitirdi, Amerika’da master yaptı, Boğaziçi Üniversitesi’nde endüstri mühendisi olarak doktora yaptı, üç tane yabancı dili var. Bu çocuk bu eğitimini memleketine daha iyi hizmet vermek için yaptı, darbeye teşebbüsten 16 sene aldı. Anne olarak çok canımı yakıyor… Oğlum 2003-2006 arası İspanya’da Nato’da görevliydi, gelinim ücretsiz izin alıp eşinin yanına gitti, dünya tatlısı Elif orada doğdu. Biz oğlumun yurt dışında olduğunu hukuka inandıramadık. Oğlum gündüz İspanya’da çalışmış, gece Türkiye’de darbe planı yapmış… Çocuğuma atılan bu çok çirkin suçu, bizlere ve çocuğuma yaşatılan bu acıyı, rabbimin adaletine havale ediyoruz, 66 yaşında bir anne ve 76 yaşında babası, çocuğumuzun özgür kalması için dua ediyoruz. Ben oğlumu orduya 14 yaşında verdim, birinci ailesi bendim, ikinci ailesi orduydu ama, ordu çocuklarımıza çok sessiz kaldı, halktan da hiç destek görmedik, sadece sizin gibi yazarlarımız bizlerin gören gözü, konuşan dili oldu, teşekkür ederim.

Size mektup yazmak istedim. Çünkü… Sizin dikmiş olduğunuz ayva fidanının altında, şimdi benim fidanım oturuyor. Geçen cumartesi günü açık görüş vardı. Torunlarım Ege ve Elif, birer ayva koparmışlar, bana da nasip oldu. Kaderin tecellisi hiç belli olmuyor. Bizleri sizler anlarsınız diye, bir anne olarak dertlerimi paylaşmak istedim. 

Kadriye Türker”

*

İftirayla hapse tıkılmış oğlunu özleyen anne’den, iftirayla aynı hapse tıkılıp, kızını özleyen baba’ya… Dikmiş olduğunuz fidanın altında, şimdi benim fidanım oturuyor!

*
Yarın Yargıtay’da tarihi gün… Memlekette hukuk olmadığını biliyoruz ama, adalet var mı, öğrenmemize 24 saat kaldı.

***

11 Ağustos 2019 Pazar

Naçizane Çözüm Önerisi,

Naçizane Çözüm Önerisi,


Yılmaz Özdil


Tayyip Erdoğan, memleketteki sorunları çözmek için gaztecilerle toplantı yaptı.

*
Yasin Doğan katıldı.
Yasin Aktay katıldı.
Mehmet Barlas, Hakan Albayrak,
Ali Bayramoğlu katıldı.
Osman Can, Elif Çakır, Ersoy Dede,
Abdurrahman Dilipak katıldı.
Doğu Ergil de oradaydı…
Gülay Göktürk de.
Mustafa Karaalioğlu’suz olmaz.
Hasan Karakaya’sız hiç olmaz.
Hilal Kaplan, Turgay Güler,
Ahmet Kekeç, Fehmi Koru,
Etyen Mahçupyan katıldı.
Avni Özgürel, Can Paker,
Abdülkadir Selvi, Sevilay Yükselir,
Salih Tuna, Hüseyin Yayman
ve benzerleri katıldı.

*
Aralarında sanki kendisi değilmiş gibi, sahte isimle yazı yazan var. Türk yoktur diyen var. Bizden adalet beklemeyin diyen var. Darbeci generale evinde parti veren var. Üniversitelerde kafasına yumurta atılan, suratına gazi protezi fırlatılan âkiller var. Şeriatçı var. Liboş var. Sorosçu var. Yalaka var. Dönek var. Gezi olaylarına katılan gençlere “pezevenk, kaltak, köpek oğlu köpek” diyen var.

*
Tayyip Erdoğan, sorunları çözmek için bunlarla toplantı yaptı ama… Aslında bunları toplamışken, “Arkadaşlar, bugüne kadar verdiğiniz hizmetlere teşekkür ediyorum, hepinizi işten atıyorum” dese, zaten memlekette sorun kalmayacak!


***

2 Temmuz 2019 Salı

BEYİNLERİN SULANDIRILMASI.., 4 _ Ayva Ağacı.,

BEYİNLERİN SULANDIRILMASI.., 4 _ Ayva Ağacı.,



Ayva Ağacı.,
27 NİSAN 2017
Yılmaz Özdil

Maltepe’deki Arkadaşlarımı ziyarete gitmiş ve yazmıştım…
*
“Ön bahçede, tel örgüyle bina arasındaki dört-beş metrekarelik boşlukta dut ağacı var. Altına bi masa, sekiz-on sandalye sığıyor. 
Gölgesine oturduk. 

Çocuklardan konuştuk. Bi kitap ayracı getirdiler. Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi, ayva ağacının yapraklarından hazırlamışlar. Hani, nüfus cüzdanlarını, 
ehliyetleri falan şeffaf plastikle kaplarız ya, öyle… İki yaprak, üstünde Mustafa Kemal’in imzası var, altında bir not, gölgesinde oturduğumuz ayva ağacının 
yaprakları yazıyor. İyi de bu ağaç dut değil mi? Arka bahçeye götürdüler beni. Ayva ağacı orada. Meğer, o ayva ağacını Ataol Behramoğlu dikmiş oraya 
iyi mi… Ataol ağabeyi zamanında buraya tıkmışlar, hayata küseceğine hayatı yeşertmiş, ayva fidanı dikmiş. Ve, yazmış: Maltepe askeri cezaevinin avlusunda, 
sisler içindeki Büyükada’nın karşısında, oturmuş yazarım bu şiiri/Eylül başlarında bir cumartesi sabahı, lodos titretiyor ağaçları, yağmur geceden yıkamış 
çiçekleri/Gökyüzü mavi, bulutlar beyaz, ardından baharın geçti koca bir yaz, hapisteyiz hâlâ ve güzün ilk serinlikleri/Avlunun dört yanı dikenli teller, tellerin 
gerisinde nöbetçiler bekler, kapanır uykusuzluktan gözleri/On gündür çocuk sesi duymadım, özledim ‘baba’ deyişini kızımın, özledim beni görünce ki 
sevincini/Hayatım benim, kırk yıllık hayatım, seni başarabildiğimce dürüst yaşadım, içim burada da pırıl pırıl şimdi/Geçer, güzelim, bu günler de geçer, 
sökülüp atılır dikenli teller, koparır halk bir gün zincirlerini…”

*
Ve, Ataol ağabey bu hafta sonu bir mektup yayınladı Cumhuriyet’teki köşesinde… Kadriye anne göndermiş. Maltepe’deki arkadaşlarımdan 
Ali Yasin Türker’in annesi.

*
“Merhaba Ataol Bey,

Ben 66 yaşında ilkokul mezunu bir anneyim. 16 yaşıma kadar köyde yaşadım, köy çocuğuyum, evlenince Ankara’yla tanıştım. Rabbim bize üç evlat verdi. 
Dört de torunumuz var. Benim beyim çocuklarının rızkını tırnaklarıyla kazıyarak kazandı. 20 sene seyyar satıcılık yaptı, 20 sene taksicilik yaptı. 
Tek arzumuz, muhanete muhtaç olmadan çocuklarımızı büyütüp, okutabilmekti. Bizim azmimiz, onların gayreti, kızım Ortadoğu’da iktisat okudu, 
Amerika’da master yaptı, küçük oğlum Hacettepe’de İngilizce işletme okudu, büyük oğlum asker olmayı seçti. Harp okulunu dereceyle, harp akademisini 
dereceyle bitirdi, Amerika’da master yaptı, Boğaziçi Üniversitesi’nde endüstri mühendisi olarak doktora yaptı, üç tane yabancı dili var. 

Bu çocuk bu eğitimini memleketine daha iyi hizmet vermek için yaptı, darbeye teşebbüsten 16 sene aldı. Anne olarak çok canımı yakıyor… 

Oğlum 2003-2006 arası İspanya’da Nato’da görevliydi, gelinim ücretsiz izin alıp eşinin yanına gitti, dünya tatlısı Elif orada doğdu. 

Biz oğlumun yurtdışında olduğunu hukuka inandıramadık. Oğlum gündüz İspanya’da çalışmış, gece Türkiye’de darbe planı yapmış… 

Çocuğuma atılan bu çok çirkin suçu, bizlere ve çocuğuma yaşatılan bu acıyı, rabbimin adaletine havale ediyoruz, 66 yaşında bir anne ve 
76 yaşında babası, çocuğumuzun özgür kalması için dua ediyoruz. Ben oğlumu orduya 14 yaşında verdim, birinci ailesi bendim, ikinci ailesi 
orduydu ama, ordu çocuklarımıza çok sessiz kaldı, halktan da hiç destek görmedik, sadece sizin gibi yazarlarımız bizlerin gören gözü, konuşan dili oldu, 
teşekkür ederim.
Size mektup yazmak istedim. Çünkü… Sizin dikmiş olduğunuz ayva fidanının altında, şimdi benim fidanım oturuyor. Geçen cumartesi günü açık görüş vardı. 
Torunlarım Ege ve Elif, birer ayva koparmışlar, bana da nasip oldu. Kaderin tecellisi hiç belli olmuyor. Bizleri sizler anlarsınız diye, bir anne olarak dertlerimi 
paylaşmak istedim. 

Kadriye Türker

*
İftirayla hapse tıkılmış oğlunu özleyen anne’den, iftirayla aynı hapse tıkılıp, kızını özleyen baba’ya… Dikmiş olduğunuz fidanın altında, şimdi benim 
fidanım oturuyor!

*
Yarın Yargıtay’da tarihi gün… Memlekette hukuk olmadığını biliyoruz ama, adalet var mı, öğrenmemize 24 saat kaldı.

http://www.gunlukkoseyazilari.com

*********

2 Aralık 2018 Pazar

Kızlı-Erkekli

Kızlı-Erkekli

Yılmaz Özdil,

60’lı yıllara kadar, Mehmet, Mustafa, Ali, Ayşe, Fatma, Hatice gibi, İslami görünmekle beraber, aslında, dedelerin ninelerin isimleri verilirdi çocuklara…
Yeni ve farklı isimler aranmaz, kalpleri kırılmasın, gönülleri olsun diye, büyükler yaşatılırdı torunlarda.
*
70’lerde… Köyden kente göç’ün, acı vatan’ın, yeni yeni tanışmaya başladığımız popüler kültür’ün izleri görülmeye başlandı. Türkan Şoray’ın Türkan’ı, Hülya Koçyiğit’in Hülya’sı, Filiz Akın’ın Filiz’i, gurbet hasretinin Özlem’i Ümit’i Dilek’i Kader’i yazıldı, bebelerin nüfus kâğıtlarına.
*
80’lerde… Çoğunluk tablosu değişmedi ama, darbeyle beraber, Deniz Gezmiş’in Deniz’inde adeta patlama oldu, Eylem, Özgür, Barış, Devrim, Ulaş’ın yanı sıra, Ülkü, Turan, Alp, Tolga, Kaan, Asena, Aybüke gibi, o güne kadar pek tercih edilmeyen ideolojik tınılar arttı.
*
90’lar, siyaseten iki arada bir deredeydi, geçiş döneminin ufak ufak sinyallerini veriyordu, gelenek’le modern buluştu, dedelere ilaveler yapıldı, Kemalcan, Mehmetcan, Alican, Mithatcan’lar dünyaya geldi; kızlara resmen nur yağdı, Ayşenur, Fatmanur, Yurdanur, Gülnur, Göknur’lar doğdu.
*
Milenyumla beraber, gidişat belli olmuştu; erkeklerde Enes, Ensar, Yasir, Bilal, Ammar, Bedir, Furkan, Tayyip duyulmaya başlandı, kızlarda ise, sıralama külliyen değişti, Rabia, Merve, Amine, Medine, Seyma, Büşra, Hüsna, Yüsra sıklaştı.
*
Peki ya, 2014’ün ilk bebekleri?
İsimleri ne oldu?
*
Kızlı-Erkekli…

İstanbul’da Vildan, Giresun’da Ada, Bursa’da Muzaffer, Eskişehir’de Naz, Ordu’da Kuzey, Kayseri’de Yaren, Denizli’de Burak, Ağrı’da Samsun’da Zehra, Çorum’da Erdem, Antalya’da Ecenaz, Manisa’da Emir, Ankara’da Mustafa, Düzce’de Nehir, Adana’da Mete, Van’da Umut, Muş’ta Umut… En az üç talimatı verildiği için, İzmir inadına doğurmaktan vazgeçti sanırım, bu yılbaşı İzmir’de doğum olmadı :) Kahramanmaraş’ta Demet, Elazığ’da Yusuf, Adıyaman’da Damla, Muğla’da İlayda, Ardahan’da Aymira, Sivas’ta Didem, Mardin’de Azra, Kocaeli’nde Can, Uşak’ta Tokay, Edirne’de Hande, Zonguldak’ta Asaf, Çankırı’da Yıldız, Tekirdağ’da Narin.
*
Ne dini referans var…
Ne de mütedeyyin atıf.
*
Çünkü, moda tabirle paralel devlet deniyor ya… Tıpkı onun gibi “paralel millet” vardır. Siyasi atmosfer, vatandaşın tercihlerine birebir yansır. Devir değiştikçe, memleketin isim haritası da değişir.
2014 model bebişleri tekrar okumanızı rica ederim… AKP rüzgârı bitti. Kanıtıdır.

***


24 Mart 2017 Cuma

Malezyanız Hayırlı Olsun…


Malezyanız Hayırlı Olsun…

Yılmaz Özdil,


“Başörtüsü ile uğraşmak, gardırop Atatürkçülüğünün tipik örneğidir” diyen kim?
Bülent Ecevit.
*
 “Hâkim kılınacak olan şeyler, İslam’ın getirdiği ana kaidelerdir, sünneti seniyyedir, imam hatip liseleri imam yetiştirsin diye açılmadı, dinini bilen doktorlar, avukatlar, mühendisler olsun diye açıldı, 1930’ların laiklik uygulaması Marksizmin ateist ideolojisinden esinlenmiştir, hâkim kılınacak olan Kuran’ın hükümleridir” diyen kim?
Süleyman Demirel.
*
“3-4 gencin başörtüsü takmasıyla irtica olmaz, ülkemizin yasakçı manzarası mazlum milletimiz tarafından ibretle seyrediliyor, oy kazandırması için türbanın yanında değilim, din hürriyetinin gereğidir” diyen… YÖK Başkanı’na “başörtülü kızlarla ne alıp veremediğin var” diye fırça atan kim?
Turgut Özal.
*
“Demokrasi aşınızdır, ekmeğinizdir, başörtünüzdür, namusunuzdur, sahip çıkın… Bu seçim, başörtülülere zulüm edenlere karşı, hesap soranların seçimi olacak” diyen kim?
Tansu Çiller.
*
“Türkiye’nin AB’ye giden yolu, sadece Diyarbakır’dan geçmez, imam hatip lisesinin önünden de geçer… Başörtüsü, çağdışı kıyafet olarak yorumlanamaz” diyen kim?
Mesut Yılmaz.
*
“Başörtüsü dramına son verilmeli, başörtülü bacılarımı perişan etmeye kimsenin hakkı yok, başörtüsü insan hakları kapsamındadır” diyen kim?
Devlet Bahçeli.
*
“Türban meselesinde görüşlerimizden taviz veririz… Söz veriyorum, türbanı da biz özgür kılacağız, görecek sayın başbakan, o yapmadı, biz yapacağız” diyen kim?
Kemal Kılıçdaroğlu.
*
E Tayyip Erdoğan…
Kamuda serbest türban.
*
Ne ekersen, onu biçersin.
Dünün hasadıdır bugün.
*
“Bireyin özel hayatında dilediği gibi giyinme özgürlüğü”yle, “devletin dini kıyafete bürünmesi” arasındaki farkı kavrayamazsan…
Avrupa olayım derken, işte böyle Malezya olursun. “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı”, laik Türkiye Cumhuriyeti’ne noktayı koydu…
Türkiye artık “din devleti”dir.
Yorum: Bugün, kamu personelinin mensubu olduğu dinin gereklerine göre giyinmesine olanak tanıyan bir yönetmelik yayımlandı. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir din devleti niteliği taşıdığına ilişkin kanı daha da güçlendi.

**
*Diyanet İşleri Başkanlığı ve ondan daha önemlisi il ve ilçe ölçeğinde müftülükler aracılığıyla dinin bir kamu hizmeti olarak örgütlenmesi.
İlkokullarda zorunlu din dersleri, seçmeli Kuran ve Peygamberimizin Hayatı dersleri. İmam Hatip liselerinin orta öğretim sistemi içinde örgütlenmesi. Ve kamu personelinin kılık kıyafetlerinin dinselleştirilmesi.
**
*Devlet örgütlenmesinde fiilen gerçekleştirilenlerden örneğin mesai saatlerinin namaz saatlerine göre ayarlanmasından, Ramazan ayında yemekhanelerin kapatılmasından vb.'den söz etmiyorum. Devletin hukuki ve idari varoluşundan söz ediyorum.
**
*Kamu hizmetlerinin kuruluşu ve işleyişinde dini gerek ve kuralların temel alınmasıyla oluşur din devleti. Din ve vicdan özgürlüğüne en büyük sınırlama ve tehdit de budur. 
**
*Yapılan yönetmelik değişikliği, hala bir anlamı ve hukuki değeri varsa, laiklik ilkesine ve Anayasanın 10. maddesine aykırıdır. 

Doç. Dr. Onur Karahanoğulları



***

27 Şubat 2015 Cuma

NEREYE KADAR ÖZEL..


ÖZEL KURMAY BAŞKANI ., NEREYE KADAR  ÖZEL..

26 ŞUBAT 2015


Necdet Özel döneminde, terörist tanık oldu, genelkurmay başkanı terörist oldu.
*
Amerika Birleşik Devletleri, ikinci dünya savaşında Avrupa’dan Afrika’ya Atlantik’ten Pasifik’e kadar yerkürenin her yerinde savaştı, 45 general ve amiral kaybetti. Türkiye Cumhuriyeti, Necdet Özel döneminde, mermi sıkmadan, 58 general ve amiral kaybetti.
*
Necdet Özel döneminde irticaya bulaştığı için bir kişi bile ordudan atılmadı, 122 Atatürkçü albayın general-amiral olma hakkı elinden alındı, 237 Atatürkçü subay, darbeci-casus filan diye tasfiye edildi.
*
Genelkurmay’ın evsahipliğinde yapılan geleneksel 30 Ağustos resepsiyonu, Necdet Özel döneminde akp’nin cumhurbaşkanına devredildi.
*
Necdet Özel döneminde, Türkiye’nin dinleme ve istihbarat konusunda en donanımlı kurumu Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı, tüm ekibi ve teçhizatıyla birlikte, MİT’e devredildi.
*
Genelkurmay başkanlığının resmi internet sitesindeki “Anıtkabir ziyaretçi sayısı” bölümü... Yani, Anıtkabir’i gün gün kaç kişinin ziyaret ettiğini gösteren istatistik, Necdet Özel döneminde kaldırıldı.
*
Harp Akademileri Komutanlığı’nın mezuniyet töreninde, tarihte ilk defa, Necdet Özel döneminde iftar verildi.
*
Akp gaztecileri, silahlı kuvvetlere açık açık “rezil, ahlaksız, tecavüzcü, salak, kepaze, tiksindirici, iğrenç, pislik, ahmak, kafatasçı, namussuz, yalancı, vatan haini, millet düşmanı, lekeli, onursuz, beyinsiz, korkak, katil, dinsiz” dedi... Bunlara gıkını bile çıkarmayan Necdet Özel, varlığıyla onur duyduğumuz Bekir Coşkun’a “hakaret davası” açtı.
*
Necdet Özel döneminde savaş uçağımız düşürüldü, pilotlarımız şehit edildi, Necdet Özel “savaş çıkaracak halimiz yok herhalde” dedi.
*
Cephanelik patladı, 25 şehit morgda yatarken... Akp valisi “tanıtım potansiyeli olan popüler kişi” dediği Necdet Özel’e törenle sucuk hediye etti, Necdet Özel hiç istifini bozmadı, poz vererek sucuğu aldı.
*
Necdet Özel döneminde, askeri üssümüzden bayrak indirildi.
*
Necdet Özel döneminde, Mahsum Korkmaz heykeli dikildi.
*
Necdet Özel döneminde, şehit babası hapse mahkum edildi.
*
Necdet Özel döneminde, Necdet Özel’i eleştiren generallerin ve hatta o generallerin eşlerinin orduevlerine girişi yasaklandı.
*
Herkes Suudi kralının Tayyip Erdoğan’la Abdullah Gül’e taktığı madalyayı konuşuyor ama, aynı kral aynı madalyadan Necdet Özel’e de taktı. Ayrıca... Necdet Özel’e nazar değmesin diye “Maaşallah” isimli at hediye etti.
*
Necdet Özel döneminde, Kuveyt askeri ataşesi, Ankara’nın göbeğinde F16 pilotu kurmay yarbayın ağzını burnunu kırdı, yanına kâr kaldı.
*
Necdet Özel döneminde, 17/25 savcılarının verdiği gözaltı talimatı, jandarma tarafından yerine getirilmedi. Necdet Özel “bakan çocuklarının evine dışardan para sayma makinesi yerleştirildiğini, sanki orada bulunmuş gibi bi hava yaratıldığını” söyledi.
*
Necdet Özel döneminde vatan toprağı terkedildi, alenen kaçıldı.
*
Necdet Özel, CHP’ye dava açtı, MHP aleyhinde yazılı açıklama yaptı.
*
Genelkurmay deniyor ama... Özelkurmay başkanıdır.

********
SAYIN GENEL KURMAYIM '' NEREYE KADAR  ÖZEL ''  ÖZEL  OLARAK.., ÖZEL KUVVET BIRAKMADINIZ  NASIL DÜŞMANLA VEDE İÇERİDE Kİ BEDBAHTLAR İLE  MÜCADELE EDECEGİZ ? BUGÜN VATA NI DEVLETİ HALKI KORUYAMAZ İSENİZ KENDİNİZİDE KORUYAMAZSINIZ ( KESER DÖNER SAP DÖNER MİSALİ.) SAYGIYLA..
.