Taşnak-Hoybun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Taşnak-Hoybun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Mart 2019 Cuma

YPG - PYD HAKKINDA SÖYLENMEYENLER.,

YPG - PYD HAKKINDA SÖYLENMEYENLER.,


PYD-YPG NEDİR











5 Ekim 1927. Cumhuriyetin Kuruluşundan Dört Yıl Sonra…

Şeyh Said İsyanından kaçanlar Lübnan’ın Bihamdun kentinde ‘Hoybun’ adıyla gizli bir örgüt kurdular. Toplantıya katılanlar örgütün adına ‘Hoybun’ dediler.

Merkez Komitesine şu isimler seçildi;

‘Ermeniler adına Taşnak Sutyun Partisi tam yetkilisi Papaz Vahan Papazyan; ayrılıkçı Kürt cephesi adına ise Palu’dan Şeyh Ali Rıza, Dr. Şükrü Sekban, Barazi aşireti reisi Mustafa Şahin ve Bozan, Heverka aşireti lideri Haco Ağa, Raman aşireti lideri Emin Ağa, Süleymaniye’den Kerim Rüstem, Van’dan Memduh Selim ve Celadet Ali Bedirhan’dır.’
Burada ismi geçen Vahan Papazyan; 1892 yılında yılında, Tiflis’te kurulan Ermeni Taşnak Örgütü’nün merkez komite üyesi olup kendisi aslen Van yöresi Ermenilerinden dir.
Berazi aşireti reisi Mustafa Şahin, Şeyh Sait isyanında adı geçen Umum Bozan reisi Şahin Bey’dir.
Hoybun’da Küçük Seyit Taha da vardır, ilk toplantılar onun evinde yapılmıştır hem de İngiliz ajanlarıyla birlikte.
Celadet Ali Bedirhan başkandır.


Hoybun; Kürtçe ‘istiklal’, Ermenice ‘Ermeni yurdu’ anlamı taşıyordu.
Geniş anlamda Hoybun; Osmanlı’da ve Türkiye Cumhuriyeti’nde adı Kürdistan olan ayrı bir devlet kurmak emeliyle bir araya gelmiş olan ayrılıkçı Kürtlerin, Doğu Anadolu’yu da kapsayan büyük Ermenistan emelindeki Ermenilerle birlikte oluşturduğu ittifakın kod adıydı.
Hoybun; temeli ve çatısı Ermeni, siyasi fikri İngiliz ve piyonu Kürt kılıklı soysuzlar olan gizli bir örgüt olarak tarihe yazıldı…
Derken aradan yıllar geçti…



PKK’nın da bu Ermeni ittifakının kanadı olduğu belgelendi.

Nasıl ortaya çıktı bu tezgah?

PKK terör örgütü yörüngesinde yayın yapan özgür gündem internet haber sitesi “Ağrı ayaklanması”üzerine bir yazısı dizi yayınladı. Son güncelleme tarihi 19 Mayıs 2014…

Yazı aynen şöyle;

“Xoybun Cemiyeti büyük başarılara imza attı ama...
İlk olarak 5 Ekim 1927 tarihinde Lübnan’ın Bihamdun kentinde kurulan Xoybun Cemiyeti, “Kürdistan’ın bağımsızlığı” için Agirî Ayaklanması’na destek vererek, büyük başarılara imza atmasına rağmen, devlet topyekün bir imha konsepti yürürlüğe koydu.

Xoybun Cemiyeti, Agirî bölgesinde kurtarılan topraklarla birlikte yarı devlet konumuna geldi.
O dönem şartlarında bir devlet için temel olabilecek adımlar atıldı. Düzenli Kürt peşmerge ordusunun ilk temelleri atıldı.

Kurtarılan tüm topraklarda, Kürt bayrağı dalgalandırıldı.
Esir alınan askerler, savaş kurallarına göre insani muamele gördü.
Yapılan her eylemin raporu tutuldu.
Her şey bir tüzük ve program çerçevesinde yapıldı.
Xoybun mühürü, bir devlet mühürü gibi işlevselleştirildi.”

Vaka o kadar da eski değil, yıl 2014.



Memlekette öylesi büyük özgürlük vardı ki, ipini kopartan herkes tarihte ilk kez Türk düşmanlığı üzerine kurulmuş bu Hoybun Ermeni Taşnak çetesi için istediği gibi övgüler dizebiliyordu ve burası Uganda değil, Türkiye idi yani Türk’un yurdu.

Bakınız şu Hoybun örgütünün kuruluş kongresini yapıldıktan sonra açıklanan ilk bildirisinin ilk maddesine:
“Birinci Kürt Kurultayı, barbar Türk rejiminin despotluğu altında ezilen Kürtlerin bulundukları tahaammül edilmez durumlarını, geniş çapta uygulanan katliamları ve de Kürt ulusunun özgür ve bağımsız yaşama özlemini gözönüne alarak, Türkiye Kürdistanı’nı bağımsız bir devlet haline getirmek amacıyla kurtarmaya karar vermiştir.”
Bu bildirinin son maddesi ise tam bir felaketti.

Bu Kürt kılıklı ama Kürt olmayanlar bu Ermeni Taşnakçılarla bizim gerçek kardeşimiz Kürtlerin adıyla ittifak kuruyor, Anadolu’nun hakimi Türkleri de düşman görüyorlardı.




İşte Hoybun kağıdına yazılanlar:

“Kurultay herekese duyurur ki, Ermenistan ve Kürdistan’da asırlardan beridir Ermeniler ve Kürtler yaşamaktadır. Onlar kendi bağımsızlıkları uğrunda çalışırken, ülkelerinin herhangi bir yabancı hakimiyetine bağlı olmasını reddederler. Çünkü bu iki ülke yalnız ve yalnız Ermeni ve Kürt uluslarına aittir .

Bu soysuzlar yaşadıkları Türk bayrağı altında Türk’e karşı taahhütlerde bulunuyor, bi,r tarihe geçsin diye senet imazalıyorlardı.

Bu ihanet belgesine göre ‘Her iki taraf bağımsız bir Kürdistan’ın ve birleşik bir Ermenistan’ın kurulma hakkını karşılıklı olarak tanıyarak, bu hakkın savunması için mümkün olan her türlü imkanı kullanarak birbirinin yardımına koşmayı taahhüt ediyordu.

Ortak düşman Turani-Türk idi.




Yaptıkları Türk’e karşı sözde de olsa bir savunma ve saldırı anlaşması olduğundan, taraflardan hangisi söz konusu düşmanın saldırısına uğrarsa diğer taraf saldırıyı püskürtmek için tek başına veya saldırıya uğramış tarafla birlikte harekete edeceğini kabul ediyordu.

Ayrıca, Taşnak Sutyun Partisi ile sözde Kürt Ulusal Cephesi Hoybun, Türklere karşı Türkiye’de savaş ilan ediyorlardı. .
Ve bu soysuz ve alçak ittifakın ilk başkanı da dediğim gibi Celadet Ali Bedirhan’dı.

Çok can sıkıcı bir işti bu iş.
Belki diyeceksiniz ki biraz abartıyorsunuz ama mesele bildiğiniz gibi değil.




Bu Bedirhanlar, Babanlar ve Seyit Abdulkadirlerin 1898’lerde başlatıp günümüze sürüklediği bu algı operasyonları başka bir şeydi, şimdi ortaya çıkıp fiilen Ermeni Taşnakçılarla bir olup –üstelik Kürt kardeşlerimiz adına- Türk karşı Türk yurdunda siyasi ve silahlı cephe açılması bir başka şeydi.

Bu topraklar çok savaş gördü, ama asla bir Türk-Kürt savaşı görmedi.

Alın Osmanlı’dan gelin kurutuluş savaşına ve bakın… Biz neredeyse yedi düvel dedikleri tüm dünyayla savaştık ama asla Kürt kardeşlerimizle karşı karşıya gelmediki savaş yapmadık.
Üstelik biz yedi düvele karşı bu savaşları Kürtlerle birlikte yaptık.
Dedim ya propaganda başka bir şey ama şimdi çıkıp da Kürtler adına Türkleri düşman ilan etmek, üstelik bunu da Taşnakçılarla bir olup yapmak çok başka bir şey…

Ve bugün PKK yayın organı çıkıp bizim yurdumuzda bu kirli ve alçak ittifakı savunuyor, web sitesinde yayınlıyor ama buna da kimse karşı çıkmyor.

Bu da ilginç!




Bakın bu Süreyya Bedirhan bu kalleş ittifak ne demiş:
‘Kuruluşundan sonra Hoybun’un ilk görevi Ermenilerle yeniden uzlaşma sağlamak ve mümkünse işbirliği yapmaktı( Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti Tüzüğü 15’nci maddeyi hatırlatıyor).
Ben de Ermeni-Kürt ilişkilerinin pişmanlık ve şükran duygularının karışımıyla yazıyorum…
1927 Ekim’inde Kürtlerin savunucusu Hoybun ile Ermeni halkının temsilcileri Türkleri ortak düşman kabul ettiler ve dayanıklı ilgilerinin ortaklığı onları genel bir barışmaya götürdü.
Kendi ırkım adına onların meşru ulusçul istekleri Bağımsız ve Birleşik Ermenistan’a saygı duyuyorum.’

Bedirhanlardaki bu Ermeni merakı yine akla Mikdat Mithat Bedirhan’ın 1898’deki algı operasyonlarını akla getiriyor, o da ilk yayınına ‘Ey Ermeniler, Ey Kürtler’ diyerek başlamıştı.

Temmuz 1929. Hoybun örgütü, iki toplantı daha yaptı.
Bu kez yer Halep’ti...
Başta Celadet Ali Bedirhan, Memduh Selim, Cemilpaşazade Mehmet, Cemilpaşazade Kadri, Yado, Vahan Papazyan, Hırşak Papazyan ve Karabet olmak üzere 45 kişi katıldılar.

Oybirliği ile şu kararları aldılar:

”Suriye’deki yerli ve Türkiye’den ‘firari Kürtlerden’ azami istifade edilmesi; Türkiye’ye karşı yapılacak herhangi bir hareketin tam ve mükemmel olarak ikmaline.”

Burada tırnak içinde yazılan ‘firari Kürtler’ şunlardı;
‘Firari Kürtler; Türk Kurtuluş Savaşı’nda işgalci düşmanla işbirliği yapmış, ülkesine ihanet etmiş, can yakmış, can almış ve sonra düşmana sığınıp Türkiye dışına kaçmış olan kişilerdir. İlk firari Kürtçüler arasında Cizreli Bedirhan ailesinden Kamuran, Celadet ve Halil Rami; Diyarbakırlı Cemilpaşazade Ekrem ve Mevlanazade Rıfat Bey de bulunmaktadır.’

Hoybun örgütünün merkezi Şam’daydı.
Türkiye’ye karşı eylemlerini buradan yönetiyorlardı, o dönemde arkasında Fransa vardı.
Kürt Teali Cemiyeti, Türk- Kürt Hilafet Cemiyeti’ne dönüştürülmüş, Irak’ta faaliyet gösteriyordu.
Merkezi Revanduz’daydı.

Örgütün başkanı Seyit Abdulkadir’in oğlu Şeyh Abdullah’tı. Hani şu Cumhuriyet subaylarını kalleşçe pusuya düşüp astıran sözüm ona şeyh.
Arkasında İngilizler vardı …
Amaç hiç değişmiyordu; önce Anadolu ile Asya arasındaki bağları kopartabilmek…




Derken…
Ermeniler bu yeni siyasi ittifakı Avrupa kamuoyuna duyurabilmek amacıyla, Paris’te bir kongre yapılması karara bağladılar.

Cemiyet-i Akvam’a başvurulabilmesi için, Kürt aşiretleri namına birer temsilci gönderilmesini istediler.
Suriye’deki Kürt aşiretlerini temsilen seçilen şu isimler oldu; Berazi aşiretinden Hüsnü, Irak Kürtleri namına Şerif Paşa ve diğerleri için de Doktor Şükrü Sekban.

Ermeni temsilcileri ise şunlardı; Rupen Paşa, Vahan Papazyan, Bogos Nubar Paşa, Erivan namına Ahadisyan ve Vaharonyan.

Bu toplantıda; biri Kilikya(Adana ve çevresi)’da diğeri Erivan mıntıkasında olmak üzere iki Ermeni devleti ve bunlar arasında bir Kürt devleti kurulması kararı alındı.

Bu siyasi hedefler, bir zamanlar İngilizlerin yaptığı ‘Ermeni-Nesturi-Kürt’ projesine tıpatıp uyuyordu.
Şimdi, aradan uzun yıllar gemiş olsa da aynı projenin değişim isim ve kılıklar altında bugün Irak ve Suriye’de hatta Anadolu’da oynanmakta olabileceği nedense yine bu siyasetin aklına hiç gelmiyordu…

İşte PYD/YPG HOYBUN'UN SURİYE UZANTISIDIR.




Kaynak: MENORA.,

https://bilgeturkhaber.com/turkiye-039-de-ypg-pyd-hakkinda-soylenmeyenler-ypg-pyd-nedir/9

PYD Nedir Açılımı PYD Suriye Kürt bölgesi Rojava’da bulunan Kürt partisinin ismidir. 2003 yılında kurulmuştur. PYD’nin Kürtçe açılımı Partiya Yekîtiya Demokrat (Demokratik Birlik Partisi).PYD’nin Başkanı Salih MÜSLİM’dir. Salih MÜSLİM defalarca Ankara’ya davet edilmiş hükümet yetkilileriyle görüşmeler yapmıştır.

YPG Nedir Kimdir Açılımı? YPG, PYD’nin silahlı kanadının ismidir. Kürtçe ismi ”Yekîneyên Parastina Gel” şeklindedir. Türkçe anlamı ”Halk Savunma Birlikleri”dir.

YPJ Nedir? YPJ ise YPG’nin kadın savaşçı birliklerine verilen isimdir. Kürtçe ismi ”Yekîneyên Parastina Jin” yani ”Kadın koruma Birlikleri” anlamına gelmektedir.

PYD veya YPG Terör Örgütü Mü? Bildiğiniz üzere 2011 yılında başlayan Suriye İç Savaşında onlarca silahlı grup ortaya çıkmıştır. Suriye Rojava’da yaşayan 5 milyonu aşkın nüfusu olan Kürtler’de silahlanmış ve kendi yaşadıkları toprakları savunmaya geçmişlerdir.

PYD veya YPG Rojavada IŞİD’a karşı topraklarını koruyama çalışmışlardır. Rojava’da Kürtler kendi topraklarında yönetimlerini kurmuş durumdalar. YPG silahlı birlikleri IŞİD, El NUSRA ve diğer örgütler tarafından operasyonlar gerçekleştirmişlerdir.

PYD ve YPG Neden Terör Örgütü İlan Ediyor? IŞİD Ankara-Suruç-Diyarbakır katliamları dahil Niğde olayında polisi öldürmesi ve sınır bölgelerinde defalarca Türkiye’ye saldırmışlardır. Günümüzde hiçbir ülkede PYD veya YPG^yi terör örgütü olarak görülmüyor.

YPG’nin Silahlı Güçleri Ne Kadar? YPG’nin 50 binin üzerinde aktif askeri vardır. YPJ yani kadın savaşçılarının sayısı ise 7 bin civarındadır. Suriye Türkiye sınırının Cerablus bölgesi hariç tüm sınır boyunca Rojava bölgesi Kürtler’in kontrolündedir.

YPG’nin kısıtlı imkanlara rağmen IŞİD karşısında en çok başarı gösteren oluşumdur. Hava kuvvetleri dahil tüm gelişmiş silah imkanlara sahip Irak Ordusu bile IŞİD karşısında geri düşmüştür.

PYD veya YPG, PKK mi? PYD veya silahlı kanadı YPG’nin PKK ile hiçbir bağlantısı bulunmadığı sözde belirtilmektedir. Suriye’deki Kürtler’in PKK veya APO’ya sempati ile baktıkları ancak Suriye’deki Kürt oluşumunun PKK ile hiç bir bağlantısının bulunmadığı sözde söylenmektedir.

YPG’lilerden ”Ez Xelefım” şarkısı,

IŞİD’in Kobani Saldırısı, IŞİD Kürt şehri Kobani’ye saldırısında ”Kobane düştü düşecek” deyip, Amerika’nın YPG’ye silah göndermesine karşı çıkarak yine terör örgütü bunlar silah göndermeyin diyerek oradaki Kürtleri IŞİD’e karşı savunmasız bırakarak Kobane’nin düşmesini istemişlerdir. PYD Başkanı Salih MÜSLÜM’ün oğlu IŞİD karşısındaki çatışmalarda öldüğü,

Bu ve buna benzer yurt içi ve yurt dışı terör örgütleri Afrinde Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı birleşerek çatışmaktadırlar. Türk Güvenlik güçlerinin üstün başarı ve manevi güçleri karşısında her güm hezimete uğratılmaktadır. Allah’ın izniyle zafer Türk Milletinin olacaktır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin Operasyonunda yar ve yardımcıları olsun.

http://yenikutahya.com/2018/02/17/pyd-ypg-ypj-nedir-kimlerdir-teror-orgutu-mu/

***

PYD/PKK Nedir ve Kime hizmet eder?

PYD NEDİR?

PYD ( Partiya Yekitiya Demokrat) , 2003 yılında SuriyeliKürtler tarafından Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PKK’nın uzantısı olarak kurulmuş bir siyasi partidir. 
Siyasi ve askeri alandafaaliyet gösteren partinin lideri Salih Müslim’dir.

PYD’nin Askeri kolu yaklaşık  5.000 gerilladan oluşan YPG ((Yekitiya Parastina Gel) militanlarıdır. 
YPG (Türkçe - Halk Savunma Birlikleri)PYD‘ye bağlı askeri bir güçtür.

Karmaşa içinde olan Suriye'de kürtlerin kurmuş olduğu PYD ye bağlı bir askeri grup olan YPG şimdilerde IŞİD ile mücadele eden bir örgüt görüntüsündedir. 
Kürtçe 'Yektiya Parastina Gel' olarak bilinen ve Türkçe açılımı 'Halk Savunma Birlikleri' olan YPG, PYD 'ye bağlı bir askeri güç olarak bilinmektedir.

Suriye'de neler oluyor? Kobani ve daha bir çok yerde IŞİD ve PYD terör örgütü arasında şiddetli çatışmalar devam ediyor. 
Peki dış güçlerinde desteklediği PYD/YPG nedir? İşte Suriye'de bir grup haline gelen PYD ve onun bir kolu olan YPG …

YPG militanlarıbir yılı aşkın bir süredir kürt bölgelerinde ÖSO, IŞİD ve rejim askerlerine karşı savaşıyor.
Suriye'de terör örgütü PKK’ya bağlı kürtlerin kurmuş olduğuPYD (Partiya Yektiya Demokrat ) ve ona bağlı olan askeri gücü YPG…

2014 yılında yaşanan bir güç mücadelesinin ardından El Kaide ile bağları kopan IŞİD’in saldırıları sonrası bölgede hakimiyet alanı daralan PYD, ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri tarafından desteklenmektedir.

YPG’NİN KADIN KOLU: PYJ PYJ ( Kadın Savunma Birlikleri), Terör örgütü YPG’nin kadın kolu olarak Suriye’de çatışmada bulunan Suriyeli Kürt kadınlardan oluşmaktadır.

PYD, Suriye İç Savaşı’nın patlak vermesinin ardından, Suriye’de Halep Eyaleti’ndeki Kobani, Afrin ve Cinderis kentleri; Haseke Eyaleti’nin Amude, Derik, Efrin beldeleri, El Darbasiye kenti veŞanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinin karşında bulunan Resulayn (Serekaniye)kenti ile Tirbesipiye kasabasında siyasi 
ve askeri kontrolü elinde tutmakta.

Bir yıldan beri kürt illerine el koymuş olan PYD-YPGSuriye’deki karışıklıklardan faydalanıpözerklik ilan etme peşinde.

http://www.yeniakit.com.tr/foto-galeri/pydpkk-nedir-ve-kime-hizmet-eder-2461

***

27 Mart 2015 Cuma

AKP ve HDP’nin Ağrı’da Taşnak-Hoybun Koalisyonu,








 Kaya Ataberk

kayaataberk@turksolu.com.tr
www.facebook.com/kaya.ataberk.7
www.twitter.com/kayaataberk80

< Bugün Türkiye’nin “sol” ve “laik” alternatifi olarak önümüze getirilmeye çalışılan HDP’nin kimliği İhsan Nuri’nin kimliğinin bir izdüşümünden başka bir şey değildir.
Bu kimlik Kürt ve Ermeni ırkçısıdır. Aryenlik davası güderek Türk-Turanlı düşmanlığı yapar.
Bu kimlik Bedirhanlar gibi feodal aşiret reislerinin uşağı İngiliz, Fransız ve ABD emperyalizmlerinin en vazgeçilmez işbirlikçisidir.
Yani ne soldur, ne laiktir, ne de bir başka şey…Sadece uşaktır… >





İhsan Nuri (üstte solda)

İhsan Nuri ile Taşnak temsilcisi Ardaşes Miradyan
Ağrı Dağı’nda (üstte sağda)


Sırrı Sakık


Fevzi Çakmak gitti  Taşnak-Hoybuncu İhsan Nuri geldi

Ağrı Belediye Başkanı HDP’li Sırrı Sakık daha göreve başlar başlamaz, şehirdeki Türk izlerini sileceğini açıklamıştı. Bunların başında Fevzi Çakmak, Alpaslan gibi mahalle adları ve Hava Şehitleri Anıtı geliyordu. Sakık, ilk adımı attı ve mahalle, cadde adlarını değiştirmeye başladı. Belediye Meclisi kararıyla Alpaslan Mahallesi’nin adı “Selahaddin Eyyubî”, Fevzi Çakmak Mahallesi’nin adı da “İhsan Nuri Paşa” yapıldı. Bilindiği gibi Kürtçüler Selahaddin Eyyubî’nin Kürt olduğunu iddia ederler. Fakat bu tarihî gerçeklere aykırıdır. Eyyubî’nin Türklüğü birçok tarihçinin eserlerinde defalarca kanıtlanmıştır. Dolayısıyla Alpaslan’ın Eyyubî yapılması Sakık açısından anlam taşısa da gerçekte bir Türk’ün adının başka bir Türk’le değiştirilmesi oldu. Ama Fevzi Çakmak’ın İhsan Nuri Paşa yapılması çok daha farklı bir durum.

İhsan Nuri Paşa adı verilen adam Ağrı Ayaklanması’nın elebaşılığını yapmış bir Taşnak-Hoybuncu. Yani hem Kürtçü, hem Ermenici, hem de Türklük ve Cumhuriyet düşmanı bir kişi. Yani bu ismin verilmesi HDP’nin karakterini anlamak açısından da önemli. İşin daha da önemli bir yanı da HDP’li Sırrı Sakık’ın bu “icraat”ının Belediye Meclisi’nde oybirliği ile kabul edilmiş olması. Ağrı Belediye Meclisi’nin 18 HDP’li, 13 AKP’li üyesi var. Yani İhsan Nuri ismine onay verenler sadece HDP’liler değil. AKP’liler de bu Taşnak-Hoybun elebaşının bir nevi “iade-i itibar”a tabi tutulmasının taraftarı oldu…

Peki, bu İhsan Nuri denen adam kimdir? Hayatı nasıl geçmiştir? Hem HDP’lilerin hem de AKP’lilerin onu sevmesinin kerametini bu hayatı incelediğimiz zaman daha yakından anlarız.

İhsan Nuri kimdir?

Gerçekte İhsan Nuri, paşa filan değildir. Bu ona Taşnak-Hoybun tarafından verilmiş bir sözde “paşalık”tır. Bunu en baştan belirtelim ki kimsenin aklına bu “paşalık” meselesi takılmasın.

İhsan Nuri 1893’te Bitlis’te dünyaya geldi. Kürtlerin çok dışlandığı ve ezildiği iddia edilen Osmanlı Devleti’nin bir vatandaşıydı. Bu ezilme ve dışlanmanın ne kadar uyduruk olduğunu kanıtlarcasına Erzincan’daki Askerî Rüştiye’de (Ortaokul) okuma şansı buldu. Sonrasında da İstanbul’a giderek buradaki Harbiye’ye alındı. 1910’da mezun oldu ve mülazım (teğmen) rütbesiyle göreve başladı. Fakat çok geçmeden içinden yetiştiği peygamber ocağına ihanet edecekti…

Cihan Harbi bittiğinde artık Kürtçülük yoluna iyice girmişti. 1918’de emperyalistlerin desteğiyle kurulan Kürdistan Teali Cemiyeti ile ilişkiye geçti. Kürt Teali’nin lideri okurlarımızın çok iyi bildiği gibi Nakşî-Halidî Seyit Abdülkadir’di. Diğer önde gelenleri de Bedirhanîler, Babanzadeler, Cemilpaşalar gibi feodal Kürt aileleriydi. İhsan Nuri artık bunların ve İtilaf sömürgeciliğinin hizmetindeydi.

1924’te Hakkâri’de Nasturî Ayaklanması çıktığında İhsan Nuri, yüzbaşı rütbesinde isyanı bastırmakla görevli askerî birlikteydi. Uzun zamandır planlanan bir başka ayaklanmanın hazırlıkları içindeydiler. Bitlis mebusu Ziya Hurşit’in yine subay olan kardeşi, ağabeyinin çektiği bir telgrafı yanlış anlayarak beklenen Kürt ayaklanmasının başladığını zannedince firar ettiler. İhsan Nuri ve başka Kürt subaylar da onunla birlikteydi. Firarın ardından Nasturîlere destek olan İngilizlere katıldılar. Bekledikleri ayaklanma olan Şeyh Sait İsyanı baş gösterdiğinde tekrar Türkiye’ye geçtiler. Bunlar emirleri Azadî örgütünden alıyorlardı. Çoğu yakalandı ve tutuklandı. İhsan Nuri’nin şansı ise yaver gitti ve kaçmayı başardı. Birkaç yıl sonra Ağrı Ayaklanması’nda yeniden ortaya çıkacaktı…

Taşnak-Hoybun, Ağrı Ayaklanması ve İhsan Nuri

İhsan Nuri, İran’a geçmişti. Bu sırada Şeyh Sait Ayaklanması’nın ardından Türkiye’den kaçan diğer Kürtçüler de Fransız manda yönetimindeki Suriye ve Lübnan’da toplanıyorlardı. Bu sırada İngilizler ve Fransızlar Ermenilerle Kürtlerin ittifakını kurmaya karar vermişlerdi. Hem İngiltere hem de Fransa, Türkiye Cumhuriyeti’ni zor duruma sokmanın yollarını arıyorlardı. Şeyh Sait İsyanı ile İngilizler, Türkiye’nin Musul ve Kerkük ile ilgilenmesine engel olmuşlardı. Fransızlar ise özellikle Hatay konusunda Türkiye’nin girişimlerini engellemenin peşindeydiler. Şer cephesine kısa süre içinde İran da katıldı.

5 Ekim 1927’de Lübnan’da yaşayan Tebriz doğumlu Taşnak lideri Vahan Papazyan’ın evinde yapılan toplantı ile Ermeni-Kürt ittifak örgütü Taşnak-Hoybun kuruldu. Örgütün liderliğini Papazyan’la beraber Celadet Ali Bedirhan başta olmak üzere eski Kürtçülerle, Şeyh Sait’in oğlu Şeyh Ali Rıza üstlenecekti. Taşnak-Hoybun kuruluş bildirisinde amacının Turanî unsur olarak tanımladıkları Türklerle savaşmak olduğunu ve Ermenilerle Kürtlerin aynı Arî ırktan geldikleri belirtiliyordu.

Taşnak-Hoybun ilk iş olarak Ağrı Ayaklanması’nın örgütlenmesine girişti. Ayaklanmayı yürütecek kişi olarak da o sırada halen İran’da bulunan İhsan Nuri’yi seçtiler. Celalî Aşiretinden İbrahim Ağa ile İhsan Nuri’ye “paşalık” unvanı vererek Türkiye’ye geçmelerini sağladılar. Bu işte İran da onlara yardımcı oldu.

Ağrı İsyanı böylece başladı ve devleti uzun süre uğraştırdı. Genelkurmay raporlarında İhsan Nuri ve Ermeni ortakları şöyle geçiyordu:

“Bunların hepsinin başında da İhsan Nuri ve Ermeni Zilan bulunuyordu. Asi reisler herhangi bir teşebbüs karşısında özellikle Yüzbaşı İhsan Nuri’nin emirlerini dinlerlerdi. Başlıca asi reislerinin devlet icraatı karşısında sinirleri gevşediği ve aman dilemeye meyil ettikleri zamanlar olmuşsa da İhsan Nuri’nin propagandası ve fesatçı faaliyeti, bu asilerin dağılmasını önlemiş ve kendisinin asiler üzerindeki etkisi ve nüfuzu günden güne kuvvetlenmişti… ”

İsyanın bastırılmasında Türkiye’nin İran’ı taraf değiştirmeye zorlaması ve yoğun askerî ağırlığı etkili oldu. Türk Devleti gücünü gösterip muhayyel Kürdistan’ı Ağrı’ya defnedince tası tarağı toplayı İran’a kaçanlar arasında İhsan Nuri’nin yanında isyancı Kürt ağaları ile Abraham Şigo ve Karaköseli Kigam adlı Ermeniler de olacaktı. Ermenilerin Ağrı’ya bu yoğun ilgileri de tabii ki tesadüf değildi.

Ağrı ve Ermeniler

Bilindiği gibi Ermeniler Ağrı Dağı’nı millî sembolleri olarak görürler. Gerçekte ne Ağrı’yı ne de Doğu Anadolu’yu Kürtlerle paylaşmak gibi bir niyetleri vardır. 1927’den itibaren Kürtlerin içine katıldığı Taşnak-Hoybun projesi gerçekte Kürdistan’dan da çok Büyük Ermenistan’a hizmet eden bir projeydi. Bugün HDP’nin ve Sırrı Sakık’ın misyonu da aslında Ağrı ve doğu Anadolu’nun Kürdistan ve Ermenistan arasında paylaşılmasıdır. Sakık için Kürdistan’ın mı Ermenistan’ın mı daha önemli olduğunu bilmiyoruz. Fakat İhsan Nuri isminin etrafında bugün yeniden toplanan ihanet şebekesinin içinde hem HDP’nin, hem AKP’nin, hem de perde arkasında 1915’in 100. yıldönümünde yeniden gündeme getirilecek Ermeni iddialarının olduğu açıktır.

AKP, HDP ve Ermeni lobisi Ağrı’da, İhsan Nuri ismi çevresinde Taşnak-Hoybun’u, bu emperyalist uşağı ve ırkçı ittifakı yeniden kurdular. Bunu hiç kuşkusuz ve net olarak tespit etmek gerekir.

Son olarak HDP’nin kimliğine de gelelim…

İhsan Nuri ve HDP’nin kimliği

Bugün Türkiye’nin “sol” ve “laik” alternatifi olarak önümüze getirilmeye çalışılan HDP’nin kimliği İhsan Nuri’nin kimliğinin bir izdüşümünden başka bir şey değildir.

Bu kimlik Kürt ve Ermeni ırkçısıdır. Aryenlik davası güderek Türk-Turanlı düşmanlığı yapar.

Bu kimlik Seyit Abdülkadir’in, Şeyh Sait ile oğlu Şeyh Ali Rıza’nın, Nakşî Şeriatçılarının emrindedir.

Bu kimlik Bedirhanlar gibi feodal aşiret reislerinin uşağıdır.

Ve yine bu kimlik İngiliz, Fransız ve ABD emperyalizmlerinin en vazgeçilmez işbirlikçisidir.

Yani ne soldur, ne laiktir, ne de bir başka şey…

Sadece uşaktır…

Uşaklara da ancak hak ettikleri muamele yapılmalıdır…

http://www.turksolu.com.tr/483/kataberk483.html

.