İhsan Nuri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İhsan Nuri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mart 2015 Cuma

AKP ve HDP’nin Ağrı’da Taşnak-Hoybun Koalisyonu,








 Kaya Ataberk

kayaataberk@turksolu.com.tr
www.facebook.com/kaya.ataberk.7
www.twitter.com/kayaataberk80

< Bugün Türkiye’nin “sol” ve “laik” alternatifi olarak önümüze getirilmeye çalışılan HDP’nin kimliği İhsan Nuri’nin kimliğinin bir izdüşümünden başka bir şey değildir.
Bu kimlik Kürt ve Ermeni ırkçısıdır. Aryenlik davası güderek Türk-Turanlı düşmanlığı yapar.
Bu kimlik Bedirhanlar gibi feodal aşiret reislerinin uşağı İngiliz, Fransız ve ABD emperyalizmlerinin en vazgeçilmez işbirlikçisidir.
Yani ne soldur, ne laiktir, ne de bir başka şey…Sadece uşaktır… >





İhsan Nuri (üstte solda)

İhsan Nuri ile Taşnak temsilcisi Ardaşes Miradyan
Ağrı Dağı’nda (üstte sağda)


Sırrı Sakık


Fevzi Çakmak gitti  Taşnak-Hoybuncu İhsan Nuri geldi

Ağrı Belediye Başkanı HDP’li Sırrı Sakık daha göreve başlar başlamaz, şehirdeki Türk izlerini sileceğini açıklamıştı. Bunların başında Fevzi Çakmak, Alpaslan gibi mahalle adları ve Hava Şehitleri Anıtı geliyordu. Sakık, ilk adımı attı ve mahalle, cadde adlarını değiştirmeye başladı. Belediye Meclisi kararıyla Alpaslan Mahallesi’nin adı “Selahaddin Eyyubî”, Fevzi Çakmak Mahallesi’nin adı da “İhsan Nuri Paşa” yapıldı. Bilindiği gibi Kürtçüler Selahaddin Eyyubî’nin Kürt olduğunu iddia ederler. Fakat bu tarihî gerçeklere aykırıdır. Eyyubî’nin Türklüğü birçok tarihçinin eserlerinde defalarca kanıtlanmıştır. Dolayısıyla Alpaslan’ın Eyyubî yapılması Sakık açısından anlam taşısa da gerçekte bir Türk’ün adının başka bir Türk’le değiştirilmesi oldu. Ama Fevzi Çakmak’ın İhsan Nuri Paşa yapılması çok daha farklı bir durum.

İhsan Nuri Paşa adı verilen adam Ağrı Ayaklanması’nın elebaşılığını yapmış bir Taşnak-Hoybuncu. Yani hem Kürtçü, hem Ermenici, hem de Türklük ve Cumhuriyet düşmanı bir kişi. Yani bu ismin verilmesi HDP’nin karakterini anlamak açısından da önemli. İşin daha da önemli bir yanı da HDP’li Sırrı Sakık’ın bu “icraat”ının Belediye Meclisi’nde oybirliği ile kabul edilmiş olması. Ağrı Belediye Meclisi’nin 18 HDP’li, 13 AKP’li üyesi var. Yani İhsan Nuri ismine onay verenler sadece HDP’liler değil. AKP’liler de bu Taşnak-Hoybun elebaşının bir nevi “iade-i itibar”a tabi tutulmasının taraftarı oldu…

Peki, bu İhsan Nuri denen adam kimdir? Hayatı nasıl geçmiştir? Hem HDP’lilerin hem de AKP’lilerin onu sevmesinin kerametini bu hayatı incelediğimiz zaman daha yakından anlarız.

İhsan Nuri kimdir?

Gerçekte İhsan Nuri, paşa filan değildir. Bu ona Taşnak-Hoybun tarafından verilmiş bir sözde “paşalık”tır. Bunu en baştan belirtelim ki kimsenin aklına bu “paşalık” meselesi takılmasın.

İhsan Nuri 1893’te Bitlis’te dünyaya geldi. Kürtlerin çok dışlandığı ve ezildiği iddia edilen Osmanlı Devleti’nin bir vatandaşıydı. Bu ezilme ve dışlanmanın ne kadar uyduruk olduğunu kanıtlarcasına Erzincan’daki Askerî Rüştiye’de (Ortaokul) okuma şansı buldu. Sonrasında da İstanbul’a giderek buradaki Harbiye’ye alındı. 1910’da mezun oldu ve mülazım (teğmen) rütbesiyle göreve başladı. Fakat çok geçmeden içinden yetiştiği peygamber ocağına ihanet edecekti…

Cihan Harbi bittiğinde artık Kürtçülük yoluna iyice girmişti. 1918’de emperyalistlerin desteğiyle kurulan Kürdistan Teali Cemiyeti ile ilişkiye geçti. Kürt Teali’nin lideri okurlarımızın çok iyi bildiği gibi Nakşî-Halidî Seyit Abdülkadir’di. Diğer önde gelenleri de Bedirhanîler, Babanzadeler, Cemilpaşalar gibi feodal Kürt aileleriydi. İhsan Nuri artık bunların ve İtilaf sömürgeciliğinin hizmetindeydi.

1924’te Hakkâri’de Nasturî Ayaklanması çıktığında İhsan Nuri, yüzbaşı rütbesinde isyanı bastırmakla görevli askerî birlikteydi. Uzun zamandır planlanan bir başka ayaklanmanın hazırlıkları içindeydiler. Bitlis mebusu Ziya Hurşit’in yine subay olan kardeşi, ağabeyinin çektiği bir telgrafı yanlış anlayarak beklenen Kürt ayaklanmasının başladığını zannedince firar ettiler. İhsan Nuri ve başka Kürt subaylar da onunla birlikteydi. Firarın ardından Nasturîlere destek olan İngilizlere katıldılar. Bekledikleri ayaklanma olan Şeyh Sait İsyanı baş gösterdiğinde tekrar Türkiye’ye geçtiler. Bunlar emirleri Azadî örgütünden alıyorlardı. Çoğu yakalandı ve tutuklandı. İhsan Nuri’nin şansı ise yaver gitti ve kaçmayı başardı. Birkaç yıl sonra Ağrı Ayaklanması’nda yeniden ortaya çıkacaktı…

Taşnak-Hoybun, Ağrı Ayaklanması ve İhsan Nuri

İhsan Nuri, İran’a geçmişti. Bu sırada Şeyh Sait Ayaklanması’nın ardından Türkiye’den kaçan diğer Kürtçüler de Fransız manda yönetimindeki Suriye ve Lübnan’da toplanıyorlardı. Bu sırada İngilizler ve Fransızlar Ermenilerle Kürtlerin ittifakını kurmaya karar vermişlerdi. Hem İngiltere hem de Fransa, Türkiye Cumhuriyeti’ni zor duruma sokmanın yollarını arıyorlardı. Şeyh Sait İsyanı ile İngilizler, Türkiye’nin Musul ve Kerkük ile ilgilenmesine engel olmuşlardı. Fransızlar ise özellikle Hatay konusunda Türkiye’nin girişimlerini engellemenin peşindeydiler. Şer cephesine kısa süre içinde İran da katıldı.

5 Ekim 1927’de Lübnan’da yaşayan Tebriz doğumlu Taşnak lideri Vahan Papazyan’ın evinde yapılan toplantı ile Ermeni-Kürt ittifak örgütü Taşnak-Hoybun kuruldu. Örgütün liderliğini Papazyan’la beraber Celadet Ali Bedirhan başta olmak üzere eski Kürtçülerle, Şeyh Sait’in oğlu Şeyh Ali Rıza üstlenecekti. Taşnak-Hoybun kuruluş bildirisinde amacının Turanî unsur olarak tanımladıkları Türklerle savaşmak olduğunu ve Ermenilerle Kürtlerin aynı Arî ırktan geldikleri belirtiliyordu.

Taşnak-Hoybun ilk iş olarak Ağrı Ayaklanması’nın örgütlenmesine girişti. Ayaklanmayı yürütecek kişi olarak da o sırada halen İran’da bulunan İhsan Nuri’yi seçtiler. Celalî Aşiretinden İbrahim Ağa ile İhsan Nuri’ye “paşalık” unvanı vererek Türkiye’ye geçmelerini sağladılar. Bu işte İran da onlara yardımcı oldu.

Ağrı İsyanı böylece başladı ve devleti uzun süre uğraştırdı. Genelkurmay raporlarında İhsan Nuri ve Ermeni ortakları şöyle geçiyordu:

“Bunların hepsinin başında da İhsan Nuri ve Ermeni Zilan bulunuyordu. Asi reisler herhangi bir teşebbüs karşısında özellikle Yüzbaşı İhsan Nuri’nin emirlerini dinlerlerdi. Başlıca asi reislerinin devlet icraatı karşısında sinirleri gevşediği ve aman dilemeye meyil ettikleri zamanlar olmuşsa da İhsan Nuri’nin propagandası ve fesatçı faaliyeti, bu asilerin dağılmasını önlemiş ve kendisinin asiler üzerindeki etkisi ve nüfuzu günden güne kuvvetlenmişti… ”

İsyanın bastırılmasında Türkiye’nin İran’ı taraf değiştirmeye zorlaması ve yoğun askerî ağırlığı etkili oldu. Türk Devleti gücünü gösterip muhayyel Kürdistan’ı Ağrı’ya defnedince tası tarağı toplayı İran’a kaçanlar arasında İhsan Nuri’nin yanında isyancı Kürt ağaları ile Abraham Şigo ve Karaköseli Kigam adlı Ermeniler de olacaktı. Ermenilerin Ağrı’ya bu yoğun ilgileri de tabii ki tesadüf değildi.

Ağrı ve Ermeniler

Bilindiği gibi Ermeniler Ağrı Dağı’nı millî sembolleri olarak görürler. Gerçekte ne Ağrı’yı ne de Doğu Anadolu’yu Kürtlerle paylaşmak gibi bir niyetleri vardır. 1927’den itibaren Kürtlerin içine katıldığı Taşnak-Hoybun projesi gerçekte Kürdistan’dan da çok Büyük Ermenistan’a hizmet eden bir projeydi. Bugün HDP’nin ve Sırrı Sakık’ın misyonu da aslında Ağrı ve doğu Anadolu’nun Kürdistan ve Ermenistan arasında paylaşılmasıdır. Sakık için Kürdistan’ın mı Ermenistan’ın mı daha önemli olduğunu bilmiyoruz. Fakat İhsan Nuri isminin etrafında bugün yeniden toplanan ihanet şebekesinin içinde hem HDP’nin, hem AKP’nin, hem de perde arkasında 1915’in 100. yıldönümünde yeniden gündeme getirilecek Ermeni iddialarının olduğu açıktır.

AKP, HDP ve Ermeni lobisi Ağrı’da, İhsan Nuri ismi çevresinde Taşnak-Hoybun’u, bu emperyalist uşağı ve ırkçı ittifakı yeniden kurdular. Bunu hiç kuşkusuz ve net olarak tespit etmek gerekir.

Son olarak HDP’nin kimliğine de gelelim…

İhsan Nuri ve HDP’nin kimliği

Bugün Türkiye’nin “sol” ve “laik” alternatifi olarak önümüze getirilmeye çalışılan HDP’nin kimliği İhsan Nuri’nin kimliğinin bir izdüşümünden başka bir şey değildir.

Bu kimlik Kürt ve Ermeni ırkçısıdır. Aryenlik davası güderek Türk-Turanlı düşmanlığı yapar.

Bu kimlik Seyit Abdülkadir’in, Şeyh Sait ile oğlu Şeyh Ali Rıza’nın, Nakşî Şeriatçılarının emrindedir.

Bu kimlik Bedirhanlar gibi feodal aşiret reislerinin uşağıdır.

Ve yine bu kimlik İngiliz, Fransız ve ABD emperyalizmlerinin en vazgeçilmez işbirlikçisidir.

Yani ne soldur, ne laiktir, ne de bir başka şey…

Sadece uşaktır…

Uşaklara da ancak hak ettikleri muamele yapılmalıdır…

http://www.turksolu.com.tr/483/kataberk483.html

.