Jitem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Jitem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Aralık 2014 Çarşamba

Jitem’in Kuruluşu ve Kürt Tetikçileri 3










Yeşil'in suikast planı MİT'e sorulacak



Abdülkadir Aygan'ın yayınladığı, 1993 tarihli maaş bordrosunun üzerinde, "Görev yeri: JİTEM" yazıyor.
Kamuoyunda "JİTEM davası "olarak bilinen ve Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin özel yetkili ağır ceza mahkemesine gitmesine karar verdiği davada, Jandarma Genel Komutanlığı (JGK) JİTEM'in varlığını dolaylı da olsa kabul etmiş oldu.

1987'den 1999'a

Davanın avukatlarından Tahir Elçi'nin isteği üzerine mahkeme, Genelkurmay Başkanlığı ve JGK'ye JİTEM'i sormuş, Genelkurmay "Bünyemizde kurulmuş JİTEM adında herhangi bir birim mevcut değildir" diye yanıt vermişti.
JGK'nin yazdığı yanıta göre, 1987'de Olağanüstü Hal (OHAL) Bölgelerinde önce "Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı"nın kuruluyor,  aynı yılın ekim ayında kurulan "Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı" bu komutanlığın emrine veriliyor.
Daha sonra, "Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı"nın adı "Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Grup Komutanlığı", bünyesindeki İstihbarat Tim Komutanlığı'nın adı da "Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Birlik Komutanlığı" olarak değiştiriliyor.
1990'daysa, JGK'nin "geçici" dediği bu örgütlenme yerine "Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı İstihbarat Birimleri, Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı ve Jandarma İstihbarat Tim Komutanlığı" adları kullanılmaya başlanıyor.
Ancak JGK "Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Birlik Komutanlığı" uygulamasının Nisan 1999'a kadar devam ettiğini de yazıyor.

"JİTEM ve JİT'i kullanmayın"

JGK, yazısında "Jandarma Genel Komutanlığı'nın konuyu bilmeyen bazı alt kademelerinde benzer ifadeler kullanılması ve bu meyanda Jandarma İstihbarat Timlerinden 'JİT' diye bahsedildiğinin görülmesi üzerine; 1994 yılında 'JİTEM' 1997 yılında da 'JİT' tabirinini kullanılmaması için birlikler uyarılmıştır" da diyor.

Elçi: Kolordu Komutanlığı'ndan Arif Doğan'a "JİTEM" yazıları var

Ancak Avukat Elçi, JGK'nin "alt kademeler" iddiasını, belgelerin yalanladığına dikkat çekti. JİTEM'in kurucusu olduğunu söyleyen Arif Doğan'ın Ergenekon soruşturması kapsamında tutanak altına alınan belgelerinde, Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı'ndan Doğan'a gönderilen yazılarda "JİTEM" ibaresinin geçtiğini söyleyen Elçi, "En az 15 yerde bu ad var. Bunları teker teker mahkemeye okudum" dedi.
Eski PKK militanı ve JİTEM çalışanı Abdülkadir Aygan da üzerinde JİTEM yazılı 1993 tarih bordrosunu yayınlamıştı. Dönemin Diyarbakır Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Hanefi Avcı da, JİTEm adının kullanıldığını anlatmıştı.
"Kurucuları, yöneticileri, yaptıkları işleri açıklamadılar"
JGK'nin gönderdiği yanıtta, Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Emekli Jandarma Kıdemli Albay Arif Doğan, Emekli Kıdemli Albay Aytekin Özen,Abdulkadir AyganMustafa DenizAli OzansoyAdil TimurtaşRecep Tiril ve Fethi Çetin'le ilgili görev yerleri ve süreleri de mahkemeye bildirildi. Aygan, Deniz, Ozansoy ve Çetin "memur", Timurtaş ve Tiril "temizlik işçisi" olarak görünüyor.

Ancak Elçi, bu yanıtın JİTEM'in kurucuları, yöneticileri ve yaptıkları işlerle ilgili davayı aydınlatacak bilgi içermediğini, özel yetkili ağır ceza mahkemesinden bu bilgiler sormasını isteyeceklerini de söyledi. (TK)
Avukat Tahir Elçi, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kamuoyunda "JİTEM davası" olarak bilinen dosyayı "özel yetkili ağır ceza mahkemesi"ne göndermesi için "Mahkeme JİTEM'in sıradan bir örgüt olmadığına, silahlı, nitelikli, anayasal düzeni değiştirmeye yönelik bir örgüt olduğuna karar vermiş oldu. Böylece JİTEM, hak ettiği mahkemede yargılanacak" diye konuştu.
"Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri", eski "Devlet Güvenlik Mahkemeleri"nin (DGM) yerine kurulmuştu. Diyarbakır'da bu türde üç mahkeme bulunuyor.
Elçi, ağır ceza mahkemesinin 31 Aralık'taki duruşmada verdiği karardan sonra, özel yetkili mahkemenin dosyayı inceleyip kabul etmesi halinde, duruşma tarihi vereceğini söyledi; "Bence yeterince kanıt toplandı. Mahkeme karar verebilir" dedi.

"Müvekkillerim 21 yıldır adalet bekliyor"

Elçi'nin davaya müdahil olduğu vaka, 1989'da Şırnaklı Hasan Caner,Hasan Utanç ve Tahsin Sevim'e işkence yapılması ve öldürülmesi.
Elçi'nin verdiği bilgiye göre, üç kişi JİTEM'in komutanlarından Cem Ersever'in talimatıyla alınıp Silopi'deki JİTEM karakolunda işkence yapıldıktan sonra Nusaybin-Cizre karayolunda öldürüldü. Elçi, Silopi'deki karakolun komutanı da Ergenekon davasında JİTEM'in kurucularından olduğunu söyleyen Arif Doğan olduğunu da anımsattı.
Elçi, "Müvekkillerim öldürülen üç kişinin yakınları. 21 yıldır adalet bekliyorlar. Hâlâ bu örgütün hangi mahkeme tarafından yargılanacağına karar verilmeye çalışılıyor" dedi.

1999'dan beri mahkeme mahkeme geziyor

Diyarbakır'daki davada savcılığın JİTEM elemanı olduğunu belirttiği sanıklar yargılanıyor. Suriye'deki adıyla Hacı Hasan Türkiye'deki adıylaİbrahim BabatAdil Timurtaş, Mehmet Zahir KaradenizLokman GündüzFaysal ŞanlıRecep TirilAbdülkadir AyganAli Ozansoy,Hüseyin Tilki ve Hayrettin Toka.
1999'da Diyarbakır'da başlayan davada, 3. Devlet Güvenlik Mahkemesi görevsizlik kararı vermiş, dosyayı 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermişti. 13 Şubat 2006'da bu mahkeme sanıkların asker statüsünde olduğunu söyleyerek görevsizlik kararı vermiş ve dosyayı 7. Kolordu Askeri Mahkemesi'ne göndermişti. Bu kararda ilk kez JİTEM'in varlığı resmen kabul edilmişti.

Askeri mahkeme de görevsizlik kararı verince dosya Anayasa Mahkemesi'nin özel bir mahkemesi olan Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gitmiş, mahkeme, davayı sivil mahkemenin görmesi gerektiğine karar vermişti. (TK)
http://www.bianet.org/biamag/insan-haklari/119256-yargi-jitem-in-tehlikeli-bir-suc-orgutu-oldugunu-kabul-etti



CEMAL TEMİZÖZ VE JİTEM..,

JİTEM İtirafçısı  Abdülkadir Aygan da Temizöz'ün "Yukarıya" Bağlı Olduğunu Öne Sürüyor..,


PKK itirafçısı ve eski JİTEM'ci Abdülkadir Aygan, "Temizöz ya özel görevliydi ya da o rolü üstlendi. MOSSAD'in çalışma yöntemlerini içeren kitabı okurdu daima" dedi. Temizöz'ün JİTEM'ci Abdulhakim Güven'i kayırdığını açıkladı.
Erol Önderoğlu



PKK itirafçısı ve eski JİTEM elemanı Abdülkadir Aygan, Cizre'de JİTEM komutanlığı yapan ve pek çok yasadışı cinayette sorumluluğu olduğu iddia edilen Cemal Temizöz'ün özel olarak görevlendirildiği iddialarını destekledi. O dönem yüzbaşı olan Albay Temizöz, halen faili meçhul cinayetler nedeniyle yargılanıyor
1990'ların ilk yarısında Cizre belediye başkanlığı yapan Haşim Haşimi"Bölgede onlarca Temizöz vardı. Özel görevi olduğunu hissettiren asabi biriydi" dedi. bianet'e Haşimi, bilinenden çok daha fazla faili meçhul cinayet olduğunu öne sürdü. Haşimi, dönemin başbakanı Tansu Çiller ve Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in sorgulanması gerektiğini söyledi. İsveç'te yaşayan ve bianet'in sorularına e-posta üzerinden cevap veren Aygan da Haşimi'yi destekledi.
"Temizöz özel görevlidir veya kendisine o rolü yüklenmiştir. İnsani ilişki geliştirmezdi. MOSSAD'in çalışma yöntemlerini içeren kitabı okurdu daima."
1993-96 arasında Cizre'de yasadışı JİTEM komutanı olan TemizözCizre'de 20 kişinin öldürülmesiyle ilgili 9 kez ömür boyu hapis istemiyle yargılanacak.

"Güven'i kayırdı, ona özür dilememi emretti"

Bu iddiasını doğrulamak isteyen Aygan, bir diğer JİTEM üyesi Abdulhakim Güven'le 1998'de Mersin Mezitli'de bir silahlı kavga yaşadıklarını belirtti ve Temizöz-Güven ilişkisinin olaya şöyle yansıdığını savundu:
"Ben sadece müdafaa yaptım. Olayda ilk silahı çeken ve göğsüme dayayıp tetiği çeken Abdulhakim'dir. Bana, kızımın ve başka bir kadının yanında ağza alınmayacak küfürler savuran yine kendisidir. Buna rağmen; Cemal Temizöz, Abdulhakim'in tarafını tuttu. Beni uzun sure silahsızlandırdı. Polislere ifade vermemem için beni günlerce JITEM binasında tuttu. Halbuki ben kendisinin memuruydum. Beni kollaması gerekirken asıl suçlu olan ve hiçbir resmi sıfatı olmayan Güven'i kayırdı. Güven'den özür dilememi emretti. Niçin? Çünkü Cizre ve o yörede Abdulhakim ile birlikte birçok kirli iş çevirmiş ve cinayetler işlemişlerdi. Bu yüzden Güven'in tarafını tutup beni mağdur etti."

"Mehmet Çakır infazlara katıldı"

JİTEM yapılanmasıyla ilgili daha önce nasname sitesine çeşitli açıklamalarda bulunan Aygan, teşkilatta yer aldığını bianet'e ifade ettiği Astsubay başçavuş Mehmet Çakır (Mahmut başçavuş), işçi olarak gözükenHasan Adak ve Uzman çavuş Seçkin Pamukçu ile ilgili ek bilgiler verdi.
Ankaralı olarak tanıdığı Çakır'ın Batman'ın Karayün Köyü muhtarı Fellemez'in evinden bir gencin tuzağa düşürülerek yakalanıp infaz edilmesinden bildiğini ifade eden Aygan, gencin cesedinin de Batman-Silvan arasındaki bir tarlaya atıldığı, olayda JITEM komutanı Cem Ersever,Selahattin Görgülü, İbrahim Babat ve Batman JITEM timinden bazı görevlilerin de yer aldığını iddia etti.
Diyarbakır merkezden bir genç ve kadın arkadaşının gözaltına alınıp JITEM'de sorgulandı ve daha sonra Çakır'a teslim edildiğini savunan Aygan, "Mehmet Çakır ve başka görevliler onları Sivas taraflarına götürüp infaz ettiler ve yol kenarına attılar. Bayan'in ismi Fatma idi ve öğrendiğime göre Mersin'liymiş" dedi.
Aygan, Çakır'ın, Antalya'da infaz edilen Talat Ayyıldız davasında sanık olan Görgülü'yü duruşmalara götürüp getiren ve oradaki görevliler ile JITEM komutanı arasındaki irtibatı sağlayan kişi olduğunu da ileri sürdü.

"Adak'ın rahatlığı Aydın cinayetini bildiğinden olabilir"

Hasan Adak'ın işçi kadrosunda olmasına rağmen JİTEM'in gerçekleştirdiği infazlara katıldığını kaydeden Aygan, "İşkenceli sorgulamalara katıldı. Bu şahıs, mesai saatlerini takip etmemesine rağmen, komutanlar bir şey demiyorlardı" dedi; gerekçesiyle ilgili de, "Sanırım Vedat Aydın olayını bildiğinden dolayıdır" açıklamasını yaptı.

"Pamukçu JİTEM eylemlerinden haberdardı"

Pamukçu'nun herhangi bir eylemine tanık olmadığını söyleyen Aygan, "Fakat, JITEM'in bir çok eyleminden haberdardır. Daha çok şoförlük yapardı" diye savundu.
Gazeteci ve Kürt aydını Musa Anter'in öldürülmesiyle ilgili bulunduğu İsveç'ten geçmişte önemli açıklamalar yapan Aygan, daha önce yaptığı açıklamalarda Güven'in Temizöz ve diğer JİTEM elemanlar arasındaki ilişkiler şöyle geçiyordu:
"Şırnak ve Cizre'de ayrı bir ekip vardı. Abdulhakim Güven, Hıdır Altuk, Adem Yarkın, Hüseyin Bülbül isimli itirafçılardan kurulu bu ekip, oradaki İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Cemal Temizöz'ün emrindeydi. Yanlarına da bir-iki tane sivil uzman çavuş verilmişti. Bunlar orada terör estirdiler. Kimi insanları milis diye veya kardeşi dağda diye kuyulara atmışlardı, kimilerinin evlerinin altına anti-tank mayını koymuşlardı, kimisini sığınağa koyup, yani sığınağa baktırma bahanesiyle bomba atarak imha etmişlerdi."

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Cizre ve çevresinde 20 kişinin öldürülmesinden sorumlu tuttuğu Temizöz ve koruculardan oluşan altı kişi yargılamaya 11 Eylül'de başlayacak. Temizöz için, dokuz kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. Ancak dava daha şimdiden tanıkların tanıklıklarından vazgeçmesiyle gündeme geldi. (EÖ)





.


Jitem’in Kuruluşu ve Kürt Tetikçileri 2




Jitem’in Kuruluşu ve Kürt Tetikçileri  2.

.

JİTEM’ci Albay’dan ŞOK itiraf!




0987678 JİTEMci Albaydan ŞOK itiraf!Gündemi sarsacak bir ses kaydı daha ortaya çıktı. Konuşan yine çok tanıdık bir isim…
Daha önce ortaya çıkan ses kaydında JİTEM’le ilgili gerçekleri açıklayan veİstanbulAdliyesi’ne giderek savcılara bilgi veren emekli Albay Arif Doğan’a ait bir ses kaydı daha ortaya çıktı. Arif Doğan,videopaylaşım sitesi dailymotion.com’da yayınlanan ses kaydında, Hanefi Avcı’yı JİTEM’etransferettiklerini itiraf ediyor. Anlatılanlar ise bunlarla sınırlı değil…
Asker aleni savaşır JİTEM gizli savaşır
“Ben her şeyi bilmek mecburiyetinde olan bir insanım. Çünkü biz askeri literatür içerisinde yapmıyoruz. Bizim yaptığımız çok tehlikeli. Asker cephede aleni savaşır. Biz gizli savaşıyoruz.”
Hizbullah’ı jandarma olarak biz kurduk

“Yav kontrhizbul olarak o kuruldu PKK’ye karşı. Hüseyin Velioğlu’ydu başındaki. Hizbullah’ı biz kurduk zaten. O Hizbullah değildi onun adı Kontrhizbul’du. Kontrhizbul’du ondan sonra Hizbullah’a dönüştü. Emniyet bir operasyon yaptı Kavacık’ta. Onu öldürüp atmışlar.”
Veli Küçük ile ortak şirketleri vardı

“İşte o şey vardı ö… Hasan vardı. Milletvekili oldu ya şimdi. İstanbul emniyet müdürüydü ö… Hasan. O vali vardı bir tane neydi onun adı. O beraber istifa edip ayrıldılar ya. Veli Küçük’ün ortağıydı o. Güvenlik şirketinde ortaklardı onlar.
Jandarma istihbarat grup komutanlığını da JİTEM’i de ben kurdum

“Ben JİTEM’den önce, jandarma istihbarat grup komutanlığını kurdum. Şimdi ben o birinci üniteyi oluştururken bak iki tane diyorum. İkisinin de kurucusu benim.”
Güneydoğu’da çalışacak istihbarat elemanı ararken bir sene geçti

“Ben doğuya gittim. Bir sene istihbarat o…., istihbarat o…. mücadele ettim. Acaba hangisi istihbarat elemanı olur hangisi olamayacak.”
Aynı adam MİT’e, JİTEM’e, Emniyet’e aynı bilgiyi veriyordu

“Bir duyum var. JİTEM, emniyet ve MİT oturuyoruz. Lan bakıyorum bende aynı duyum, karşıda da aynı duyum, öbür tarafta da. Demek ki, bir o… ç…, üçümüze satmış bunu. Öyle ya herkeste bir birinden gizliyor elemanı. Her şeyin bir biri ile ilgisi oldu.”
MİT bölge başkanı Hanefi Avcı’yı tavsiye etti

“Mit bölge başkanı Galip Tuğcu’ydu. Çok mükemmel bir insandı. Oturuyoruz bir gün dedim ki. Galip bey vatan elden gidiyor. Bayrak elden gidiyor millet elden gidiyor ve toprak gidiyor. İstihbarat canlı insan demektir. Yani gezecek, görecek, yaşayacak, değerlendirecek ve bir şeyi tatbik edecek, ondan sonra sistemi belirleyecek. Diyecekki ben bunu yaptım ama burada yanlış yapmışım. Sistemde olamaz diyecek. Burda emniyetin temsilcisi var. Hanefi Avcı. Ben çağırırsam gelmez efendim.”
Hanefi Avcı’yı JİTEM’e transfer ettik, arşivde vardır

“İyi bir istihbaratçı, Hanefi Avcı, çok iyi. Çağırırım onu. JİTEM’e transfer ettik. Operatif olarak JİTEM’e geçti. Anlatabildim mi? Hiç kim seninde aklı ermiyordu. Çatışmaya falanda giriyorduk. Arşivde vardır o. Evet var onunda arşivi. Yok desek de var.”

Ersever’i Veli Küçük mü öldürttü!


Tanık Özdemir, bu konuyu da eski PKK terör örgütü itirafçısı olan, JİTEM için görev yapan ve Hayrettin Ertekin’in yanında çalışan Adil Timurtaş’tan duyduğunu söyledi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon davasında tanık Emrah Özdemir, tutuklu sanıkların duruşma salonundan çıkarılmasından sonra gizli tanık odasından ifade vermeye başladı. Orjinal sesinin ve görüntüsünün bozulmadan duruşma salonuna yansıtıldığı tanık Özdemir ifade verdiği sırada tutuksuz sanık Hayrettin Ertekin ile ilgili iddialarda da bulunduğu için Ertekin’in duruşma salonunda bulunmasına izin verildi. Daha sonra da başka bir cinayet davasından hükümlü bulunan Emrah Özdemir’in ifadesinin alınmasına geçildi.
Tanık sıfatıyla mahkemede ifade vermek istediğine dair dilekçe vermesinin ardından ölümle tehdit edildiğini belirten Emrah Özdemir’in Malatya’da geçtiğimiz ay Kazım Çillioğlu ve Rıdvan Özden’in öldürülmesi hakkında verdiği ifade okundu. Bu sırada ifadesinde geçen olaylarla ilgili net tanıklığı olup olmadığı sorulan tanık, “Ben bire bir olaylara tanık olmadım. Babam kumarhaneler kralı olarak tanınan Ömer Lütfü Topal’ın şoförüydü. O nedenle çok ortama girip çıktım. Ömer Lütfi Topal’ın yanına sık sık gelip gitmesi nedeniyle tanıdığım ve samimi olduğumuz, benden önce Ergenekon davasında tanıklık da yapan Adil Timurtaş ağabeyden duydum bunları. Ancak burada duyduklarımı değil gördüklerimi anlatmak istiyorum.” dedi.
Tanık olmak istediğine dair dilekçe vermesinin ardından tehdit edildiğini de iddia eden tanık, “Hasan Atilla Uğur ile hastanede karşılaştık. Cezaevinde komutanlara hayli toleranslı davranılıyor. Silivri 1 Nolu Cezaevi’nde görevli infaz koruma memurları tarafından bana onlar aracılığıyla para ve haber getiriliyor. Bir ay önce bin lira, bir hafta önce de 500 lira para geldi. Bu para ifade vermemem içindi. Ayrıca avukat Zeynep Küçük de para vermiş. Ben cezaevi savcısına şikayette bulundum. Bugün yarın soruşturma başlar. Veli Küçük, Hayrettin Ertekin, Hasan Atilla Uğur ve Sedat Peker ağabey aracılığıyla uyardılar. Sedat Peker ile sürekli zaten mektuplaşıyoruz. Benden gencim, cahillik ettim şeklinde ifadelerle dilekçemi geri çekmemi istediler. Hayrettin Ertekin’in, Sedat Peker’i hiç tanımadığı şeklinde ifade verdiğini duydum. Oysa çok iyi tanır, ofisine sürekli gelir giderdi.” şeklinde konuştu. Savcı Pekgüzel, tanığa “Zeynep Küçük’ü görseniz tanır mısınız” diye sordu. Tanık, “Hayır” cevabını verdi.
Tanık Özdemir, Adil Timurtaş’ın da aralarında bulunduğu bazı PKK terör örgütü itirafçısı olan ve sonradan JİTEM’ci olan kişilerin, Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Hayrettin Ertekin’in yanında çalıştıklarını söyledi. Timurtaş’ın, gittiği her yere kendisini de beraberinde götürdüğünü belirten Özdemir, Ergenekon davasının tutuklu sanıkları Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Kemal Kerinçsiz ve Sedat Peker ile tutuksuz sanık Arif Doğan’ı da Timurtaş’la gidip geldiği yerlerde tanıdığını kaydetti. Küçük, Tekin, Kerinçsiz ve Peker’in Ataşehir’de Sahan Restoran ile Süreyyapaşa Sineması ve patrikhanede toplantı yaptıklarını söyledi. Özdemir, Süreyyapaşa Sineması’ndaki sinema izler gibi yapılan başka bir toplantıda da bu isimlerden farklı olarak Hayrettin Ertekin’in de katıldığını ifade etti.
 Erseveri Veli Küçük mü öldürttü!



Bu toplantılarda “Olayın değişmesi lazım. Her yeri Fethullahçılar ele geçirdi. Eskiden her istediğimizi yapıyorduk. Yine söz sahibi olmamız için kaos ortamı oluşturmak gerekiyor…” şeklinde konuşmalar geçtiğini belirten Özdemir, “Ayrıca Orhan Pamuk, Ahmet Türk ve Osman Baydemir’in öldürülmesi gerektiğinden bahsediyorlardı.” diye konuştu. Araçlarına kurşun geçirmez cam takmaktan bahsettiklerini belirten tanık Özdemir, “Rahmetli Kuddusi Okkır ile birlikte çeşitli illerde kongreler yapacaklarmış. Yavuz Ataç’ın isminden çok bahsediyorlardı. Veli Küçük ile Korkut Eken arasındaki kırgınlığı çözebilecek kişinin Ataç olduğunu söylüyorlardı.” sözlerini kaydetti.
Susurluk kazası olduğunda Veli Küçük paşanın, Drej Ali lakaplı Ali Yasak’ı olay yerine gönderdiklerinin de bu konuşmalarda geçtiğini anlatan Özdemir, Çatlı’nın aslında kazada ölmediği, Veli Paşa tarafından öldürüldüğü, araçta bulunan evrakların ve çantanın Ali Yasak tarafından alındığından bahsettiklerini söyledi.
Tanık Özdemir, daha sonra da sanık Hayrettin Ertekin’in resmi ve gayriresmi çok büyük mal varlığı olduğunu belirtti. Özdemir, bu mal varlığının da kuyumculukla elde edilemeyecek bir varlık olduğunu söyledi.
Ertekin’e GATA’dan zaman zaman komutan misafirler geldiğini ifade eden tanık Özdemir, “Genelkurmay Başkanı olmadan önce İlker Başbuğ ve Ergin Saygun’un kendilerine nasıl yardım edebileceklerini konuşuyorlardı. Konuşmalarında Yaşar Büyükanıt’tan çok konuşurlardı.” dedi.
JİTEM’in Arif Doğan ve Cem Ersever tarafından kurulduğunu Arif Doğan’dan duyduğunu aktaran Özdemir, “Cem Ersever, Veli Küçük’ün talimatıyla öldürüldü. JİTEM’deki anlaşmazlık yüzünden öldürüldü. Cem Ersever kendi kadrosunu kurmak istedi. Ben bu beyanları Adil Timurtaş’tan duydum.” şeklinde konuştu.

Ergenekon’da Müebbet Alan İsimler!


ergenekon hapisler Ergenekonda Müebbet Alan İsimler!6 yıldır devam eden Ergenekon Davası’nda karar açıklandı. Gazeteci Tuncay Özkan, Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un da aralarında bulunduğu 18 kişi müebbet hapis cezası aldı.
6 yıldır devam eden Ergenekon Davas’ında aralarında gazeteci ve yüksek rütbeli askerlerlerin bulunduğu 18 kişi müebbet hapis cezası aldı.
İşte müebbet alan isimler…
1- Alparslan Aslan 2 defa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.
2- Emekli Orgeneral Şener Eruygur müebbet hapis cezası aldı.
3- Orgeneral Mehmet Eröz müebbet hapis cezası aldı.
4- Emekli Albay Fikri Karadağ ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.
5- Metal-İş eski başkanı Mustafa Özbek müebbet hapis cezası aldı.
6- Sevgi Erenerol müebbet hapis cezası aldı.
7- Kemal Kerinçsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.
8- Emekli Orgeneral Nusret Taşdelen müebbet hapis cezası aldı.
9- Emekli Orgeneral Hasan Iğsız müebbet hapis cezası aldı.
10- Dursun Ali Özoğlu müebbet hapis cezası aldı.
11- Fuat Selvi Müebbet hapis cezası aldı.
12- Hasan Ataman ıldırım ağırlaştırılmış müebbet cezası aldı.
13- Albay Dursun Çiçek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.
14- Emekli Tuğgeneral Veli Küçük iki kez müebbet hapis cezasının yanında 99 yıl hapis cezası verildi.
15- Doğu Perinçek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.
16- Gazeteci Tuncay Özkan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.
17- Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ müebbet hapis cezası aldı. (Cezası: Darbeye teşebbüs)
18- Yüzbaşı Muzaffer Tekin 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.
BAŞBUĞ’UN SUÇU HÜKÜMETİ ORTADAN KALDIRMAYA TEŞEBBÜS
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ darbeye teşebbüsten hapis cezası aldı.
Başbuğ’un suçu; Örgüt faaliyeti çerçevesinde cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek…
BAŞBUĞ SALONU TERKETTİ
İlker Başbuğ, karar okunduktan sonra tepki göstererek salonu terketti.
ÖZKAN’A AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBETİN YANINDA 15 YIL
Gazeteci Tuncay Özkan’a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yanında başka suçlardan dolayı da 15 yıl hapis cezası verildi.
VELİ KÜÇÜK’E 2 KEZ MÜEBBETİN YANINDA 99 YIL
Emekli Tuğgeneral Veli Küçük iki kez müebbet hapis cezasının yanında 99 yıl hapis cezası verildi.
http://www.ymmd.org/jitemci-albaydan-sok-itiraf/

.




Jitem’in Kuruluşu ve Kürt Tetikçileri 1

.




Jitem’in Kuruluşu ve Kürt Tetikçileri  1



 25 Ekim 2014

jitem tetikçileri Jitemin Kuruluşu ve  Kürt Tetikçileri“JİTEM’i ben kurdum” kitabı ile hatıralarının bir kısmını paylaşan Ergenekon Davası sanığı Albay Arif Doğan solunum cihazı bakıcısı ve kapıda iki koruması ile birlikte yaşamını yitirdi. Sırları ile birlikte yaşamını yitiren Arif Doğan, 1990’ların Türkiye’sini şöyle anlatmıştı:

JİTEM’İ KİMSEDEN TALİMAT ALMADAN KURDUM
JİTEM’i tek başına, kimseden talimat almadan kurduğunu ve 1990 yılında tayini çıkınca kimseye sormadan dondurduğunu belirten Doğan, Eşref Bitlis’in ölümüyle ilgili ifadelerin yer aldığı ses kaydının kendisine ait olduğunu, ancak farklı konuşmalarından montajlandığını öne sürdü. Doğan, “Bitlis 1993’te öldürüldü. Ben 1990’da JİTEM’den ayrıldım. JİTEM o yılda öldü, bitti, 1993’te yeniden mi dirildi?” diye konuştu.

VELİ KÜÇÜK İLE HİÇ ÇALIŞMADIM

Veli Küçük’le ilişkisini, “Ben Yalova’da alay komutanıyken kendisi Edirne’deydi. Zaman zaman görüşmelerimiz olmuştur. Ama onunla ortak hiçbir yanımız, bağlantımız olmamıştır” sözleriyle anlatan Doğan, “1990’da tayinim çıktı. Veli Küçük’ün de tayini çıkmıştı.
Güneydoğu’daydım. Veli Küçük denilen k…. bana geldi. Ben ona JİTEM’i değil, Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı’nı teslim ettim” diye konuştu. JİTEM’in başına geçmesinin ardından Veli Küçük’le ilişkisini dondurduğunu ve 1990 yılından bu yana uzaktan yakından ilişkisinin olmadığını aktaran Doğan, “Ergenekon olayıyla bile bir arada olmadım” dedi.

‘VELİ KÜÇÜK ADIMI KULLANDI’

Veli Küçük’ün emekli olduktan sonra tasvip etmediği olaylara girdiğini belirten Albay Doğan şöyle konuştu: “Bir ara bir firmada genel müdürdü. Bazı işler çevirip para aldığını biliyordum. Bazı yerlerde benim adımı kullanmıştı. Bunun hesabını sormaya gittim… Hatta o görüşmede Seda Sayan ile bir kabadayının kardeşi de vardı. Beni Seda Sayan ile tanıştırmıştı. Sabah gelmeden önce aramızda tartışırken bir adamını telefonla aradı. Benim söylediğim olayı anlattı. Telefondaki ses, ‘Paşam, o işten senin hesabına 150 bin dolar yatırdık. Devamı gelecek merak etme’ diyordu. Diyafon açık olunca her şeyi anladım ve o an onunla ilişiğimi kestim. Demek ki, duyduklarım doğruydu. Veli Küçük benim komutanımdı. Emirleri başımın üstüneydi. Ama o saatten sonra neyin başı üstünde olur, varın siz anlayın.”

‘ÇATLI İLE GÖRÜŞÜRKEN YANIMDA BAKAN KIZI VARDI’

Susurluk kazasında ölen Hüseyin Kocadağ ve Mehmet Özbay’ın (Abdullah Çatlı) çok değer verdiği dostları olduğunu belirten Doğan, “Yalova Jandarma Alay Komutanı iken bana gelmişlerdi. Termal Otel’de konuk ettim. Uzun uzun görüşmeler olmuştu.
O kazadan sonra gazeteci Tuncay Özkan bana gelip kaza öncesi yani oteldeki görüşmelerle ilgili bilgiler almıştı. Kendisine Termal Otel’deki görüşmede bir bakanın kızının olduğunu da söylemiştim. ‘Yüreğiniz yetiyorsa yazın. Yarın tüm gazeteleri aldırıp bakacağım’ dedim. Ama kimsenin yazmaya yüreği yetmedi. Evet o görüşmelerde bir bakanın kızı da vardı” diye konuştu.

‘KELLE BAŞI 3 BİN LİRA ALINIRDI’

JİTEM’in yapısını güvendiği Kürtlerin oluşturduğunu belirten Doğan, şöyle konuştu: “Bana çok önemli ve gizli bilgiler getirirlerdi. Akıl almaz istihbarat bilgileriyle donatılıyordum. PKK’nın yapacağı eylemleri önceden biliyordum. JİTEM aktifken, PKK ile mücadelemizi sürdürürken bölgenin sorumluluğunu Dicle’ye kadar aşiretlere vermiştim.
Herkesin bölgesi ve sorumluları vardı. 10 bin elemanım vardı. Hepsinin ortak düşmanı PKK idi. Terörist öldürmek onlara çıkar sağlıyordu. Kelle başına 3 bin lira prim alıyorlardı. Ben onlardan daha az alıyordum. JİTEM oluşumunun içinde 620 kadın vardı. Operasyonlara onlar da gidiyordu.
JİTEM aldığı istihbarat bilgilerine göre hareket ederdi, sınır ötesi operasyonlarda bulunurduk. Kilometrelerce uzakta sınırı geçip Kanas silahlarımızla kampları delik deşik edip dönerdik.”
http://www.ymmd.org/jitemin-kurulusu-ve-kurt-tetikcileri/
.