Gökçe Fırat Çulhaoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gökçe Fırat Çulhaoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Nisan 2020 Pazar

Gökçe Fırat genç, atılgan, ileri görüşlü, sağlam düşünceli, çalışkan bir Atatürkçüdür,


Gökçe Fırat genç, atılgan, ileri görüşlü, sağlam düşünceli, çalışkan bir Atatürkçüdür,




Yekta Güngör Özden
13 Şubat 2017,


Toplumsal yaşamın iç karartan görüntüleri insanın yaşama gücünü ve kıvancını kırıyor. Kimilerinin tutum ve davranışlarındaki çelişkilerle aykırılıklar, kendilerinden beklenmeyen ve kendilerine yakıştırılamayan söylem ve eylemleri duygularımızı gölgelemekten öte karartıyor. Üstelik, halk dilinde “yaşını almış” nitelemesiyle olgunluklarına yollama yapılan kişilerin umulmadık durumları iyice sarsıyor. Kendileri gibi düşünmeyenleri, kendilerine katılmayanları ya da kendilerinden ayrılanları karalayıp suçlamak yarışına girmeleri büsbütün üzücü oluyor. Ulusal Parti Genel Başkanı, Atatürkçü Gökçe Fırat ÇULHAOĞLU hakkında yürütülen kovuşturmada polisin savcılığa verdiği suçlama nedenlerinin ciddiye alınması düşündürücüdür. Siyasal etkilerin, baskıların konuşulduğu, yargıya güvenin tartışıldığı ortamda adaletin erdemini tatmanın güçlüğü açıktır.
 Ben, Gökçe FIRAT’ı 20 yıla yaklaşan bir süre önce tanıdım. Genç, atılgan, ileri görüşlü, sağlam düşünceli, çalışkan bir Atatürkçü olarak değerlendirdim. Çelişkilere, aykırılıklara, iki yüzlülüklere, yalancılıklara, siyasal gelgitlere katlanamayan, doğru bildiklerini çekinmeden söyleyen saygılı bir kişiliği vardı. Bugüne değin yayınları (kitapları, Türk Solu dergisindeki yazıları) ile de çizgisini hiç değiştirmemiş, oraya-buraya yaslanmamış, uşaklık ve uyduluklara karşı çıkmış, demokrasinin bir hukuk devleti olarak benimsenip yerleşmesine çalışmıştır.

İnsan nezaketi, yanına geleni kovmaya, birlikte fotoğraf çektirmek isteyenleri geri çevirmeye elvermez. Görüntüde birlikte olanlarla duygu ve düşünce birlikteliği olduğu var sayılamaz. Gökçe’yi Fetöcülükle suçlamanın hiçbir haklı ve uygun yanı yoktur. Böyle bir belirti görseydim, suçu ve suçluyu doğrulamamak için ben de görüşmekten kaçınırdım.

 Gökçe FIRAT, tutarlı, gerçek ve içtenlikli bir Atatürkçüdür. Atatürkçü olan, Atatürk’ten başkasının yanında, yöresinde olamaz. Böyle bir kimseye başka birinin etiketi yapıştırılamaz, yapıştırılmak istense de tutmaz. AKP’lilere karşı olanları Fetöcülükle suçlamak, büyük bir yanlışlık ve yanılgıdır. Yurttaşlar, iktidarı eleştirdiği, iktidara karşı çıktığı, onun değişmesi için çalıştığı suçlamasıyla cezalandırılamaz. Günün suçlama nedeni “Fetöcülük” yaygınlaştırılarak ilgisizler suçlanırsa ilgililer sevinir. Yürürlükteki kurallara aykırılık saptanıp kanıtlanırsa kimsenin bir diyeceği olamaz. Elbet yargının yansız çalışması ve vicdanları rahat ettiren önyargısız, etkisiz, bağımsız kararı ile.

 Yargılamanın sonucuna değin bekleyip etki çabalarından uzak kalarak adalete saygı ve bağlılığın örneklerini vermek gerekir. Mahkemeye sunulan iddianamenin içeriğini bilmiyoruz. Hukuksal değinmeler elbet yansızlıkla yapılır. Ancak Gökçe’ye yöneltilen suçlamaların gerçekle uyuştuğu kanısında değilim. Duyduğum kadarıyla söylüyorum. Onun terörle, terör örgütüyle, onlardan yana olmakla, onları övmek ve desteklemekle, yasadışı bir durum ve eylemle ilgili olduğu görüşünde ve kanısında değilim. Hukukdışı bir durumu ve tutumuna tanık olmadım. Hukuk güvenliğinin giderek yitirildiği bir ortamda sağlam kanıtlar olmadan varılacak sonuçlar kimseyi doyurmaz, tersine hukuk devletine inancı yıkar. Toplumun yaşam güneşi olan adalet, hiç kimsenin buyruğuna, keyfine, amacına âlet edilemez.

 Bizim de aklımız, mantığımız, sağduyumuz var. Gökçe Fırat Fetöcü olsa bizimle olmazdı, biz de onunla olmazdık. Çok kimseden önce Fetö’yü tersleyip ona karşı çıkan birisi olarak onunla ilişkide olanlarla asla ilişki kurmaz, görüşmezdim.
 Beklediğimiz ve istediğimiz adaleti tadacağımız umuduyla Gökçe’ye olan özlemimizi belirtiyorum. Onun insancıl yanı ve seçkin kişiliği ile aklanacağı kanısındayım.

http://www.turksolu.com.tr/gokce-firat-genc-atilgan-ileri-goruslu-saglam-dusunceli-caliskan-bir-ataturkcudur/


***

Adalet Özlemi,

Adalet Özlemi,




Yekta Güngör Özden
15 Mayıs 2017

“Adalet mülkün temelidir.-Adalet devletin temelidir.” özdeyişleriyle bilinçlerimizin dokunduğu ortamda, yalnız kişisel bağlamda değerlendirdiğimiz adalet uygulamaları yetersizlikleri yansıtmaktadır. Toplumun en doyurucu gıdası, insanlığın en etkili ilâcı olan adalet, başta eşitlik, güvenlik ve sağlık olmak üzere yaşamın en önemli değerlerinin ve bağlarının en etkin güvencesidir. Çağdaş hukuk devletlerinde “yargı bağımsızlığı” ilkesiyle benimsenen yapının adalete dayandığı gerçeği, paylaşımı evrensel olan en büyük olgudur. Ulusal-toplumsal güneş sayılması, barışın ve dayanışmanın en güçlü kaynağı olması, herkese yaraşır ve haklı olduğunu verme özelliği, esenliğin dayanağı olduğunu göstermektedir.

 Anayasa’ların evrensel bağlamda adalete verdikleri önemi yansıtan yargıyla ilgili kuralları, yargı için bağımsızlığın, yansızlığın, bilimselliğin ve ahlâkın ne ölçüde değerli ve yadsınmaz olduğunu göstermektedir. Ülkeden ülkeye, yönetimden yönetime, partiden partiye değişiklik gösteren uygulamalar, siyasetteki çarpıklıklarla yargı görevlilerindeki kişisel bozuklukların ve yetersizliklerin sonucudur. İnsanlık erdeminden, kişisel onurdan, meslek saygınlığından uzaklaşanlar kimi siyasal, kimi ekonomik, kimi ahlâksal nedenlerle görevlerini gereğiyle yapmaktan uzaklaşıp duygusal ve siyasal davranışlar içine girmekte, adalet kavramının yüceliğinden, yitikliğin çukuruna düşmektedir
 Ülkemizde son yıllarda giderek artan, yargıdan yakınmalar, adaletsizlik, hukuksuzluk, güven bunalımı sorunlarıyla, polis devleti görünümlü gözdağlı, baskılı, tutuklamalı uygulamalarla ulusal yaşamımıza gölge düşürmüş, sağlığımızı olumsuz etkilemiş, mutluluk ve esenlik düzeyimizi bozmuştur. Devletin, en büyük hizmeti olan adalet duygusunun yanlı ve amaçlı görünen uygulamalarla sarsılması sonucu, saygınlığı da gölgelenmekte, yara almaktadır.İyi yetişmemiş hukukçular, siyasal rüzgâra kendini kaptırmış yargı görevlileri, bu durumun başlıca sorumlularıdır.

 Uzun süren, ceza çektirimine dönüşen, gereksiz tutuklamalar; uzun zaman yazılmayan iddianameler; kimi savcıların hiçbir tutanağa, belgeye, anlatıma dayanmayan, kendilerinden yazdıkları suçlamalar; geciktirilen ve uzatılan duruşmalar; tutarsız ve geç yazılan gerekçeler; yine uzun süren incelemeler; yanlı tanıklar, belgeler, raporlar. Daha neler neler..

 Son günlerde yetersiz soruşturmalara, kanıtlarda ve incelemelerdeki yetersizliklere ilişkin yargı kararları. Kimi sanıklar çok zorunlu durumları nedeniyle, sağlıkları için, tahliyeleri gerekirken ölümle sonuçlanan tutuklulukları sürdürülmüştür. Kimi iktidar partililerin genç yakınlarının sağlık nedeniyle tahliyeleriyle yaşanan düş kırıklıkları. Kimi sanıkların bir dâvada tahliye edilince, hemen soyut bir suçlamayla cezaevinden çıkmadan yeniden gözaltına alınıp tutuklanmaları yargıdaki ikilemleri ve yanlıklık kuşkularıyla iktidar baskısı olasılıklarını gündeme getirmiştir. Hele önceleri tutuklama kararı veren kimi yargıçların sonra verdikleri tahliye kararları nedeniyle görevlerinden alınıp soruşturmaya bağlı tutulmaları Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu da kapsayan siyasallaşma yakınmasının başlıca nedenleridir.

 Suç yaratmak, suçlamak, amaçlılar için kolaydır ama kanıtlamak güçtür. Hukukun geçerli saymadığı yakıştırmalar, yaklaşımlar, işlemler, tanıklar ve belgelerle insan yaşamını karartmak, adalet duygusundan uzak kalıp kimilerine yaranmak ve destek olmak için bireylerin karanlığa gömülmesine neden ve araç olmak, bağışlanmaz suçtur.Vicdan rahatsızlığı yaratacak, bir gün (şimdilerde görüldüğü gibi) dışlanıp tutuklanacak duruma düşürecek tutumlardan özenle kaçınmak kendini hukukçu bilen her kişilikli görevlinin öncelikli davranışı olmalıdır. Özellikle yargı görevlilerinin özenli çalışmaları hepimiz için en sağlıklı güvencedir.

 Gökçe Fırat ÇULHAOĞLU’nun durumunu üzüntüyle izliyorum. Edindiğim bilgiler, okuduğum kimi belgeler beni şaşırttı. Kovuşturmayı etkileme suçlamasıyla karşılaşmamak için dosya içeriği hakkında bir şey söylemeyi uygun bulmuyorum. Bu tutumum, adalete ve yargıya saygımın da doğal gereğidir. Ancak, Gökçe hakkında her zaman, herkese şunları söylüyorum: Gökçe bilinçli, inançlı, gerçek bir Atatürkçüdür. Yıkıcı hiç bir akımla, kişi ve kuruluşla ilgisi yoktur. Bir tek kusuru, kendini gözetmeden, yorulma, dinlenme bilmeden çalışmasıdır. Ahlâk yönünden hiçbir kötülük yakıştırılamayacak tertemiz bir yurttaştır. Son suçlamaların kanıtlarını gerçekten çok merak ediyorum. Eli kalem tutan, ağzı söz yapan, tutarlı kişiliğiyle çevre oluşturan Gökçe’nin sakıncalı bir amacı, davranışı olduğu görüşünde ve kanısında değilim. Bu nedenle yargılama aşamalarında gerçeğin ortaya çıkacağı, onurlu, namuslu kişilerin bu yolda çaba gösterecği umudunu taşıyorum.

 Konuları kişiselleştirmekten uzak durarak, yine adalet ve yargı kavramları ve bu değerlerin yaşama geçişi için, üzerimize düşenlere ağırlık verelim. O zaman olumlu sonuçlardan herkes yararlanır. Zaten adaletin başlıca yararı, ayrımsız değerlendirmesi, insan eşitliğini ödünsüz savunup koruması ve gerçekleştirmesidir. Adaletin gerçekleşmesine herkes içtenlikle yardımcı olmalıdır. Düzmece anlatımlar, düzmece belgeler, dayanaksız yakıştırmalar, siyasal, kişisel amaçlar adaletin mayasını bozar. Anlamını ve amacını ortadan kaldırır. Neden olanları da karalar ve yıkar.

 Özlemlerimizin, umutlarımızın, sevinçlerimizin, mutluluklarımızın ışığı, başarılarımızın gücü olan adalete gereken değeri vermek, kendi başımıza gelmesini istemediklerimizin başkalarının başına gelmesini de istememek erdemini ve olgunluğunu göstermek, dış etkilerden tümüyle uzak kalarak GEREĞİ ortaya koymak, vicdanını yastık yapıp yatmak, varlığımızın ölçüsü olmalıdır. Adalete yaraşır olmanın koşulu, adaletli olmaktır.Adaletten uzaklaşan adalete muhtaç olur. Adalet, en özgün insanlık değeridir. İnsanlık bayrağıdır. Onun güvencesi altında yaşamak mutluluktur. Böyle soylu ve görkemli bir ortam için hizmet hepimizin insanlık ve yurttaşlık borcu ve görevidir.

http://www.turksolu.com.tr/adalet-ozlemi/


***

14 Aralık 2017 Perşembe

CHP’de Kürtçü Darbe Tamamlandı,

CHP’de Kürtçü Darbe Tamamlandı,


Ulusal Parti Genel Başkanı Gökçe Fırat Çulhaoğlu’nun açıklaması:
CHP’de Kürtçü darbe tamamlandı!

Geçtiğimiz hafta CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a ait olduğu iddia edilen bir şantaj kasedinin piyasaya sürülmesinin ardından Deniz Baykal bugün istifa etmiştir. 

1-) Olay CHP’de Kürtçü darbedir

Olay CHP içinde bir Kürtçü darbedir ve arkasında da CHP içinde yuvalanmış, belli bir etnik ve mezhepsel kimliğin ardına gizlenmiş, Fethullahçılarla arasını iyi tutan, ABD’den onay alan CHP içindeki Kürtçü ekip vardır.

Bu Kürtçü ekibin kimler olduğu bellidir. Önümüzdeki CHP genel kongresinde Baykal’ın yerine geçirilecek isim, bu kaset olayının da arkasındaki isimdir.

Uzunca bir süredir CHP içinde ipleri ele geçiren bu Kürtçü ekibin bir darbe teşebbüsü içinde olduğunu, Atatürk’ün CHP’sini AKP ve DTP türü bir Kürtçü, İslamcı partiye dönüştürmeye çalıştığını ısrarla vurguluyor ve tüm CHP’lileri ve elbette Deniz Baykal’ı da bu darbeye karşı uyarıyorduk.
Uyarılarımız dikkate alınmamış ve maalesef Kürtçü darbe başarılı olmuştur.

2-) ABD İstedi Baykal istifa etti 

Kasedi imal eden merkez doğrudan ABD’dir. ABD bir süredir nasıl ki Türk Ordusu’nun komutanlarına ait kasetler imal edip yayınlıyorsa bu kasedin arkasında da bilelim ki doğrudan ABD vardır.

ABD Türkiye’yi bölmek için tüm siyasi partiler içinde kendi adamlarının önünü açmakta, bu amaçla komplolar kurmaktadır. Ancak burada önemli olan ABD’nin komplosu değil bu komploya direnilememesidir. 

Deniz Baykal ve arkadaşları ABD’ye bugüne kadar hep boyun eğmişlerdir o nedenle de şimdi ABD’ye karşı çıkma güçleri yoktur. ABD icazetiyle yürütülen siyaset, ABD imali kasetlerle son bulmakta ve komploya uğradığını iddia edenlerse ne hikmetse mücadele etmek yerine teslim olmayı seçmektedir. 

Deniz Baykal kendisini CHP’nin başında tutan gücün ABD olduğunu bildiği için ABD desteği çekilince orada kalamayacağını anlamış ve istifa etmiştir.

3-) Sarıgül’ün Rolü
Kaset olayı ile birlikte Sarıgül’ün rolü de ortaya çıkmıştır. 

Mustafa Sarıgül uzunca bir süredir CHP’ye alternatif bir parti kurma çalışması içindeydi. Ancak ne hikmetse bu parti kuruluşunu her ay bir sonraki aya ertelemekteydi. 

Bu hikmet şimdi anlaşılmıştır, kasetten haberi olan Sarıgül CHP içindeki darbeyi beklemiş, partiyi kurmamıştır. Şimdi CHP içinde oluşacak yeni Kürtçü-Fethullahçı ekipte o da yerini alacaktır.

4-) Kılıçdaroğlu Kimin sesi
Şimdi önümüzdeki kongrede dürüst lider vb sloganlarla CHP’nin başına Kılıçdaroğlu getirilecektir. 

Bu, eski bir oyunun yeni aktörlerle sahneye konulmasıdır. CHP içinde İnönü’nün yerine Ecevit’in dürüst lider sloganlarıyla getirilmesini çağrıştırmaktadır.

Bu aslında CHP’nin ve CHP’linin kaderidir. Elli altmış yıldır CHP Amerika tarafından bir kukla gibi oynatılan, onun dediklerini yapan, onun isteklerine göre bölünen ve yine onun istekleriyle birleşen bir partidir.

ABD’nin yeni dönem için ismi Kürtçü ve Alevici kimliği ile Kılıçdaroğlu’dur. ABD’ye bula bula köle tüccarı Obama’yı getiren Amerikan derin devleti CHP’nin başına da bir kabileci, mezhepçi, sözde mazlum Kılıçdarolğlu’nu getirecektir.

5-) CHP’liler ne Yapmalı?
CHP üyesi olan ya da CHP’ye oy veren vatandaşlarımız açısından durum içler acısıdır. Baykal’ın gidişine sevinecekleri şimdiden uyaralım “beterin beteri” vardır.

Kılıçdaroğlu gelecek biz de iktidar yüzü göreceğiz diyenlere de “erkenden sevinmeyin” diyelim çünkü ABD Kılıçdaroğlu’nu işbaşına getirirse gelecek dönemin Tayyip’i Kılıçdaroğlu olacaktır.

ABD açısından aslolan Türkiye’nin bölünmesi programıdır. Irak gibi etnik ve mezhepsel olarak Türk, Kürt ve Alevi olarak üçe bölünmüş bir Türkiye için şimdi de Kılıçdaroğlu’nu kullanacaktır.

Atatürk’ün Altı Oku’nu, altı okun milliyetçiliğini savunmayan, daha geçtiğimiz aylarda Dersim olayları nedeni ile Atatürk’ü suçlayan biri CHP genel başkanı olduğunda ikinci reddi mirası yapacaktır.

Bilindiği gibi ilk reddi miras olayı Ecevit’in yine arkasına ABD’yi alarak İnönü’yü yıkmasıyla gerçekleşmişti. Ecevit o dönemde sol gösterip sağ vurmuştu. Şimdi sıra Kılıçdaroğlu’ndadır.

6-) Atatürk’ün Partisi artık CHP değil Ulusal Parti’dir
Atatürk’ün 6 Oku’nu savunan tek parti Ulusal Parti’dir. CHP içindeki bu darbeden sonra hem Atatürkçü olup hem de CHP içinde kalmanın imkanı yoktur.

O nedenle şu anda CHP içinde yönetim kademelerinde olan insanlara iki seçenek kalmaktadır. İlk seçenek Amerikan kılıcı Kılıçdaroğlu’na karşı kılıcı çekip Atatürkçülüğü savunmaktır. CHP içinde Atatürkçü bir direniş potansiyeli olup olmadığını hep birlikte göreceğiz.

Ulusal Parti olarak CHP içindeki Atatürkçü güçlere önerimiz son mevziye kadar ABD’nin Kürtçü darbesine karşı direnmeleridir. 

Direniş gücü kalmayan yerde Ulusal Parti tüm CHP üyesi Atatürkçüleri kucaklamaya hazırdır.

Gökçe Fırat Çulhaoğlu 
Ulusal Parti Genel Başkanı

TÜRKSOLU'nda bir yıl önce yayınlanan yazı için tıklayınız: 
Serap Yeşiltuna - CHP'de Kürtçü Darbe Hazırlığı 
(Sayı 232, 13/04/2009)

http://www.turksolu.com.tr/282/baykalistifa.htm


YAZI  HAKKINDAKİ  GÖRÜŞLER...

 
Sizlere bizzat kendi şahit olduğum bir olayı nakletmek istiyorum.

Bulunmuş olduğum yerde benimle aynı işi yapan Batman'lı birisi de var. Bu şahıs zaman zaman hep mikro düzeyde kürtçülük çıkışında bulunuyordu. onunla muhatap olup polemiğe girmek istemediğimden ben hiç o tatrışmalara katılmadım ve uzaktan izledim. yine öğrendiğim kadarıyla bu şahıs, çalışmış olduğu işe CHP üyesi bir yakını sayesinde girmiş.

en son ahmet kürtün burnunun yumruklanması olayında biraz daha sert bir çıkışta bulununca, bu kişiyi ona belli etmeden yakın takibe aldım. bu şahıs da bir CHP üyesi idi. onu işe sokanlar da şu anda CHP İstanbul İl Örgütü'nde üst düzey yönetici imiş. 

cumhuriyet tarihindeki en rezil seçim işbirliği (1991) sayesinde bölücüleri ilk kez T.B.M.M. ortamına sokan ve Doğu-Güneydoğu bölgesinde PKK sayesinde almış olduğu en büyük oyu alan -o zamanki SHP- CHP, entel-liboş medyanın da gazıyla yıllar yılı açılım teranesi ile partiye gerici ve kürtçü kadroları yığdı. "seçimlerdeki başarısızlığının nedeninin bu kesimleri kucaklamamak" olduğu gazını veren satılmış medyanın çabalarıyla CHP AKPvari bir partiye döndürülmüştür. 

sırf o maksatla kurulan AKP'yi saymaz isek, MHP'de Devlet Bahçeli'nin lider seçilmesi ile birlikte MHP'ye de endirekt de olsa sirayet eden kürtçülük, Washington'dan kotarılan son film "Deniz Baykal Operasyonu" ile CHP'de de artık kendisine kalıcı olarak bir yer edinmiş ve gerçek Atatürkçüleri kendisinden kaçırtarak sandıktan soğutmuştur.

CHP'ye giriş yapan gericiler ve pkklı bölücüler şu anda takkiyenin kralını yapmaktadırlar. zaten şimdi  anlatmış olduğum konunun en can alıcı yerine geliyorum: az evvel size yukarıda bahsettiğim şahısın ceketinin yakasında Ay-Yıldızlı bir Atatürk rozeti vardı! bunu gördüğüm zaman belime tekme yemiş gibi irkildim ve Atatürkçü kesimin nasıl bir sindirilme ve yıldırılma projesi ile karşı karşıya olduğunu, belli kesimlerin belli amaçlarına ulaşabilmek için köprüyü geçene kadar farklı şeyler dediğini gördüm!

onlar bunu her zaman yapıyorlar ve yine yapacaklar. burada uyanık ve durumun farkında olması gereken de biz, yani gerçek Atatürkçüleriz. bu ülkenin aydınlık insanlarını, ne cumhuriyetin ne de halkın partisi olan CHP'den uzak durmaya ve gerçek Atatürkçülüğün, satın alınamayan ve alınamayacak olan, ABD'den değil Ankara'dan idare edilen Türk'ün partisi Ulusal Parti çatısı altında siyaset yapmaya ve aktif ya da pasif katılımcı olmaya davet ediyorum.

Saygılar

Kenan Yiğit, Ordu
15 Mayıs 2010

BU ÜLKEDE O KADAR ÇOK BAŞI EZİLMESİ GEREKEN VATAN HAYİNİ VARKİ   İKİ ÇANAKKALE SAVAŞI YAPSAK ANCAK KURTULURUZ BUNLARDAN ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN

Sinan, İstanbul
14 Mayıs 2010

"Ulusal Parti olarak CHP içindeki Atatürkçü güçlere önerimiz son mevziye kadar ABD’nin Kürtçü darbesine karşı direnmeleridir. 

Direniş gücü kalmayan yerde Ulusal Parti tüm CHP üyesi Atatürkçüleri kucaklamaya hazırdır."

Yukarida alintisini yaptigim yazi bana göre
Ulusal Partinin ictenligini ve gercekciliginide  gösteriyor! Bu sadece CHP icin gecerli olmamali!
Partiler piyasasinda meclis ici ve meclis DISI benim deger verdigim Atatürkcü ,yurtsever görünen parti yada parti baskanlari da var. Ulusal parti mücadele ederken dogal rakibi en basta AKP ise diger dogal olmayan ama oy calmasi yapabilecek yeni kurulmus muhalefet partileri ilede mutlaka dirsek temasi yapmalidir!
Örnek: Sadettin Tantan,Osman Pamukoglu,Yasar Nuri Öztürk,Abdül Latif Sener vs.!
Tabiki bu benim sahip oldugum bilgim dahilinde olusturdugum düsüncelerin bir kaci.

Eger bir Türkiye ,ben Atatürk ilkelerine vede cumhuriyetin kurulus felsefesine inaniyorum diyen kim varsa birlesmelidir. Gerisi herkeze zara verecegine göre 2. bir secenek; yolu hem uzatir hem güclestirir! 
Bunu cevabini secmene vermekle yükümlü olur!!

Ulusal Parti`ye bu baglamda büyük görev düsüyor diye düsünüyorum!

Yol uzun ama umutsuz degil!
Tek seye gereksinim var: Calismak,calismak,halka yakin olmak,halki aydinlatmak(bazan kolay degil biliyorum.)

Herkeze Basarilar diliyorum.

SAYGILARIMLA.

Necdet, Almanya
14 Mayıs 2010

Türkiye'de tam 15 milyon kişinin sandık başına gitmediğini biliyor muydunuz?

15 milyon kullanılmayan ve ziyan olan oy.

sistem partilerine inancını yitirmiş ve bunun büyük çoğunluğu da yurtsever-ilerici 15 milyon kişi!

sandıktan sıtkı sıyrılmış olan 15 milyon kişi..

Ulusal Parti tez zamanda bu oyların peşinde düşmelidir! Kamuoyunun büyük bir kısmını, birebir iletişimlerinin sonucunda bu oyların büyük bir çoğunluğunun Ulusal Parti'ye gideceğine inanıyorum. Yoldaşlarımızın hepsinin  buna büyük katkısı olacağına inancım tamdır! Hepimiz bulunduğumuz yerde Ulusal Parti lehine çalışabiliriz. İnsanlara böyle bir oluşumun varlığını haberdar etmek suretiyle ilgileri tarafımıza çekebilirsek, satılmış medyaya da ihtiyacımız olmayacaktır. (Zaten bir süre sonra onların çoğu kapımıza köpek gibi gelecektir)

Bulunduğunuz köye/kasabaya/beldeye/ilçeye/ile/bölgeye Ulusal Parti henüz ulaşamamış olabilir. Ama bak; web sitesinde broşürleri var. Evde ya da bir internet cafede printerdan o broşürleri çoğalt. Kapı kapı gidin herkese Ulusal Parti'yi ve onun ideolojisini anlayana kadar anlatın. Karşınızdakiler sizin dediklerinizi kabul etmese bile, en azından artık böyle bir oluşumun olduğundan haberleri olacaktır ve ileride bunun Ulusal Parti'ye de çok büyük katkısı olacaktır!

Öğrenci, Emekli, Çalışan, İşsiz ve vs işçi-köylü-şehirli tüm Atatürkçü Türk halkını Ulusal Parti'ye maddi-manevi  katkılarda bulunmaya davet ediyorum.

Anjel Sevi, İstanbul
13 Mayıs 2010

NEDİR KARDEŞİM BU MİLLETİN KÜRTÇÜLERDEN ÇEKTİĞİ HANGİ TAŞI KALDIRSAN BUNLAR ÇIKIYOR.
Sinan İstanbul
13 Mayıs 2010

Sevgili Atatürkcü Kemalist Kardeslerim, artik bu ölü topragi üzerimizden atmanin, uyanma ve gercekleri görmenin, milletimize dogru yolu göstermenin zamani coktan gelmistir. Sandikta sömürge ve yandascilara cevabimizi bir yumrukta vermeliyiz. Büyük liderimiz Atatürk bu ülkeyi biz genclere bagimsiz sekilde hediye etti, biz ise bu degeri her sartlar altinda korumamiz lazim. Biz kesinlikle ABD, AB ve NATO'yu reddediyoruz. Yasasin bagimsizlik ve özgürlük. Baskanimiz ve partimize bol basarilar. Hepinizi sevgiyle selamliyorum.

Kamil Türkmen, Almanya
12 Mayıs 2010

Atatürk'ün tek partisi vadır oda ULUSAL partidir... sizleri bekliyoruz.... saygılar

Murat Pira, İzmir
12 Mayıs 2010

Kılıçdaroğlular, Murat Karayalçınlar, Livaneliler, Arif Sağlar ve benzerleri oldukça  CHP ne oyumu aldı nede oyumu alabilir. Zaten Atatürkçü parti yok diye son 4 genel seçimde oyumu kimseye vermedim. Ama artık Atatürkçü bir parti doğdu seneler sonrada olsa. Oyumuz garantidir.

Muhittin Efe, İzmir
12 Mayıs 2010

Ileri görüslü oldugumuzu yine ispatladik.Keske haksiz olsaydik,ama maalesef tüm öngörüler birer birer gercek oluyor.O halde Cumhuriyete sahip cikma zamani,Ulusal Parti zamani.

Erdem, Almanya
11 Mayıs 2010

tüm Kemalistler gerçek Atatürkçüler tek yol ulusal partidir. Başka seçenek yoktur. Gerçek Kemalist ve Atatürlçüler tek yol ulusal partiyi büyütmek ve iktidar yapmak gözüküyor.,.

saygılar ve teşekkürler....

Murat Pira, İzmir
11 Mayıs 2010

bütün ulusalcı,milliyetçi,ATATÜRKÇÜ'ler Türksolu etrafında birleşmeli.

Ayberk Arısoy, İstanbul
11 Mayıs 2010

Ne mutlu ki artık ata'nın ilkelerine sahip çıkıp, onu iktidar kılacak bir ulusal parti var.

Serdar, İstanbul
11 Mayıs 2010


Son gelişmelerden sonra, -kişi bazında olsa bile- mantalite olarak mevcut CHP üst yönetiminde hiçbir değişiklik olmayacaktır. Gelene ağam - gidene paşam mantığı bizzatihi devam edecek ve tek derdi yasal dokunulmazlık zırhı olan milletvekilliğini kaybetmek istemeyen kimseler, yeni gelen yönetime de kayıtsız şartsız biat edecektir. Bu açıdan CHP'de hiç kimse büyük bir değişiklik beklemesin.

Benim tek beklentim, halen CHP'nin içinde yer alan Atatürkçü Türklerin bu durumu anlayıp o partiden bir an önce uzaklaşmaları ve şu anda bu ülkedeki tek Atatürkçü parti olan Ulusal Parti saflarına katılmalarıdır.

Buradan CHP'li tüm namuslu, bozulmamış, ülkesini seven ve "Gerçek Atatürkçü" olan kimselere sesleniyorum: Sizleri de Ulusal Parti çatısı altında yeniden kurtuluş mücadelesine davet ediyorum. Altı Ok'u sadece ambleminde kalmış o partinin bundan sonra Türk insanına ve ülkesine verebileceği bir şey kalmamıştır! CHP'de kalmak yapılabilinecek en kolay iştir.

Evet.. Mustafa Kemal Paşa için de "Padişah'ın bir paşası olmak" ve ülkenin parçalanmasına seyirci kalarak İstanbul'da zevk-ü sefa içinde yaşamak yapılacak en kolay iş idi. Ama o büyük şahsiyet, 'kolay'ı değil 'olay'ı seçti ve bu milletin Atatürk'ü oldu! Sizlere de düşen, damarlarınızdaki asil kanı bir an önce deverana geçirmek ve dedelerinizin-atalarınızın şehit düştüğü o taşın altına elinizi sokmak ve gerçek Atatürkçü Parti Ulusal Parti'de mücadele etmektır. 

Vahidettin satılmış haini Kazım Karabekir Paşa'yı, Atatürk'ü tutuklatırıp -ya da bulunduğu yerde katlettirip- İstanbul'a getirtmek için yollamıştı. Kazım Karabekir Paşa için de kolay olan bunu yapmaktı. Ama o da kolay yerine olayı seçti ve yüce Atamızın huzuruna çıkıp padişahlık rütbelerini parçaladı ve ona "Emrinizdeyim Paşam!" dedi! Sizlerin de bu büyük şahsiyetlerden yana hiç bir eksiğiniz yok; çünkü siz de TÜRKSÜNÜZ!

Gazamız mübarek ola, kurtuluşumuz hayırola..

Satılmış İhdaroğlu, Yalova

11 Mayıs 2010

herkes şunu çok iyi bilmelidir ki 'emperyalizm' ile mücadele, "ondan icazet alanlarla" yapılamaz. daha önce Türksolu dergisinde bir yazıda da yazdığı üzere faşizme karşı, ancak "faşistlerin hakkında bir tek dosya bile hazırlayamayacağı" kişiler mücadele verebilir.

yoksa Baykal gitmiş, Kılıçdaroğlu gelmiş, Topuz gitmiş, Sarıgül gelmiş ve vs başkası gitmiş-gelmiş; bunlar ancak ve ancak günü kurtarmaya yönelik CIA alternatifleridir. kılavuzu ABD olanın da başı belalardan ebedi olarak kurtulamaz.. Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olsa ve iktidara gelse bile, inanın düşmanların elinde "onu da günü geldiğinde altedecek" gizli dosyalar, band-film kayıtları ve benzeri şeyler vardır.

Türkiye Cumhuriyeti devleti, içindeki tüm kurumları ve kişileri ABD, AB, Rusya ve vs ülkelerin güdümünden çıkamadığı sürece ne gelişebilecektir; ne terörü bitirebilecektir ve ne de ulu önder Atatürk'ün dediği "Muassır Medeniyetler Seviyesi"ne ulaşabilecektir. her bölgesinde enternasyonel ajanların gazeteci, NGO'cu, yabancı sermaye ve yardım kuruluşu kisvesi altında bölücülüğü tetikledikleri bir ortamda, zaten isteseniz bile hiçbir olumlu gelişme sağlayamazsınız.

Sn. Gökçe Fırat : engin sağduyunuz, tarafsız-nesnel bakış açınız ve tahlilleriniz, sizi tarih sahnesinde bir kez daha haklı çıkarmıştır. hep söyledim; yine söylüyorum:

ülkesini seven Atatürkçü Türkler için Ulusal Parti bir alternatif filan değildir. KESİNLİKLE VE KESİNLİKLE BİR "ZORUNLULUKTUR!"

inadına Ulusal Parti, inadına Gökçe Fırat ve inadına Türksolu!

Latif Meşe, İzmir
10 Mayıs 2010


Boylesi belkide daha iyi oldu. Ataturkculerin adresi belli oldu.

Cengiz Yılmaz, Antalya
10 Mayıs 2010

Baykal'a yapılan kaset komplosunun kürtçü darbe dışında muhalefeti yıpratma amacı olduğunu düşünüyorum 
Bütün vatanseverlere, atatürkçülere, gerçek milliyetçilere çağrım ulusal parti atısı altında tayyipe karşı tek yumruk olmaktır
türksolu kurulduğundan beri her dediği doğru çıkıyor başkan gökçe fıratın ileri görüşlülüğü ortaya çıkıyor chp deki bu kürtçü darbe ulusal parti adına daha hayırlı olur 
Bütün vatanseverlere, atatürkçülere, gerçek milliyetçilere çağrımız ulusal parti çatısı altında tek yumruk olmaktır

Kemalist, İstanbul
10 Mayıs 2010

Deniz BAYKAL'ın istifası ile, CHP içinde bir süredir Gürsel TEKİN ve Kemal KILIÇDAROĞLU çizgisi üzerinden kendisini ifade eden kürtçü darbe hazırlığının son aşaması da böylece ortaya konmuş bulunuyor. CHP içindeki kürtçü ve ayrılıkçı hareket yanlılarının gözü aydın olsun!

Burada asıl durup düşünmesi gerekenler, kendilerini Atatürkçü ve ulusalcı olarak tanımlayan sıradan CHP'lilerdir. Atatürk'ün partisi olarak nitelemekte bağnazca ısrar ettikleri, aslında Atatürk'ün kurduğu 6 ok ideolojisinden çok yıllar önce uzaklaşmış ve onu reddetmiş olan bir partinin daha ne kadar destekçisi olmak niyetinde olduklarını çok derinlemesine sorgulamalıdırlar.

Tayfun Bulca, İstanbul
10 Mayıs 2010

Çok  yerinde bir tespit bu  yazıdada herzaman  olduğumuz gibi haklı  çıkacaksınız geçmiş dönem yazılarınızda olduğu  gibi.. Artık  bir uyanış içerside olan  TÜRK ulusunun gerçekleri görerek ULUSAL PARTİNİN çatısı altında  toplanma vaktidir ATATÜRKÜN  6 okunu  savunan ve onları ilkesi kabul etmiş olan  sadece ULUSAL PARTİDİR öncesinde ve sonrasındada. Gelin şu islamcı -kürtcülere kim olduğumuzu  gösterelim artık  birlik  vaktidir..Yaşasın CUMHURİYET...

Alp, İstanbul
10 Mayıs 2010

Tarih sahnesi her zaman aynıdır.emperyalistlerin oyunları değişmez sadece aktörler değişir.Bu aktörler ecevit gibi orta solu olur, demirel gibi merkez sağ olur,erbakan gibi ve tayyip gibi şeriatçi olur.bu tüccarların tek ortak yanı ise ülkelerini sevmemeleri, satmaları halkı yoksul bırakmaları ve amerikan uşağı olmalarıdır.Biz buna ULUSAL PARTİYLE son vereceğiz.

Uğur, Artvin
10 Mayıs 2010

Her zaman Gökçe Fırat'tayız, Kürtçü Faşist Kılıçdaroğluyla işimiz olmaz! 6 OK GRURUMUZ, GRURUMUZ ULUSAL PARTİDİR!

Utkan Ozan, Antalya
10 Mayıs 2010

Ne hale geldik ya... Atatürk'ün partisi bence müzeye konmalı ve orada kalmalı...

Arzu Özer, Ankara
10 Mayıs 2010

CHP'deki Atatürkçü  miletvekilleri istifa edip Ulusal Parti'ye güç vermeli. Çünkü Kürtçüler onları zaten aday göstermez

Türk Vatandaş, İstanbul
10 Mayıs 2010

TÜRKSOLU CHP'de Kürtçü Darbe Girişimi dediğinde durumun ne noktalara gelebileceğini görmüş ve Atatürkçüleri önceden uyarmıştı.

Mehmet Uygun, Manisa
10 Mayıs 2010

TÜRKSOLU'nun çok öncelerden yaptığı uyarılar teker teker doğrulandı. Kürt-İslamcı çetenin tertiplerine birisi daha eklenirken Atatürkçülerin adresi bellidir. ULUSAL PARTİ

Samim Öztürk, Ankara
10 Mayıs 2010

http://www.turksolu.com.tr/282/baykalistifa.htm

***