28 Eylül 2021 Salı

21. YY. Türkiyenin Orta Doğu Politikası. BÖLÜM 1

21. YY. Türkiyenin Orta Doğu Politikası. BÖLÜM 1



T.C.  ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ

XXI. YÜZYILDA TÜRKİYE'NİN  ORTA DOĞU POLİTİKASI 

SERTAÇ SAMET TÜFEKCİ

17.12.2013

DANIŞMAN

DOÇ.DR. FERHAT PİRİNÇÇİ

17.12.2013

                        

İÇİNDEKİLER………………………………………………………………………..............iii

KISALTMALAR……………………………………………………………………............ . v

GİRİŞ…………………………………………………………………………………..............1


BİRİNCİ BÖLM

AKP İKTİDARI ÖNCESİNDE ORTA DOĞU İLE İLİŞKİLERİN DURUMU.............  .4

        1.1. 2000-2003 Yılları Arasında Türkiye'nin Orta Doğu Politikası...........4

          1.2. Türkiye'nin Orta Doğu Politikasını Belirleyen Dinamikler..............5


İKİNCİ BÖLÜM

AKP İKTİDARI DÖNEMİNDE TÜRKİYE ORTA DOĞU.......................7

         2.1. Irak........................................................................   9

         2.2. Suriye.....................................................................12

2.3. İsrail............................................................................... 14

2.4. İran................................................................................17

2.5. Diğer Körfez Ülkeleri........................................................19

                                                

                                               ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ARAP BAHARININ TÜRKİYE'NİN ORTA DOĞU POLİTİKALARINA YANSIMALARI VE TÜRKİYE'NİN  ORTA DOĞU  POLİTİKASINDA SÜREKLİLİK VE DEĞİŞİM..........20

 3.1. Türkiye'nin Orta Doğu Politikasında Süreklilik ve Değişim............20

 3.2. Arap Baharı'nın Türkiye-Orta Doğu İlişkilerine Yansımaları..................21 


 SONUÇ............................................................23

 KAYNAKÇA.......................................................24


KISALTMALAR

AB:  AVRUPA BİRLİĞİ

ABD: AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLER

AKP: ADALET VE KALKINMA PARTİSİ

DSP: DEMOKRATİK SOL PARTİ

İKÖ: İSLAM KONFERANSI ÖRGÜTÜ

KİK: KÖRFEZ İŞBİRLİĞİ KONSEYİ

NATO: NORT ATLANTIC TREATY ORGANISATION

PKK: PARTİYA KARKEREN KURDİSTAN

PYD: PARTİYA YEKİTİYA DEMOKRAT 

SSCB: SOVYET SOSYALİST CUMHURİYETLER BİRLİĞİ

TBMM: TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                   

GİRİŞ


  İnsanlık tarihinin başladığı yer olarak bilinen Orta Doğu kavramı çok karışık ve değişkenlikler göstermektedir.Geniş anlamda düşünülecek olursa bu bölge batıda Fas, Tunus, Cezayir, Libya, Somali, Etiyopya, Sudan, ve Mısır'dan başlayarak doğuda Umman Körfezine kadar uzanan ve Irak, Kuveyt, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman'ı içine alan, kuzeyde Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini kapsayan, ayrıca İran, Afganistan ve Pakistan'ın da dahil edildiği, güneyde ise Suudi Arabistan'dan Yemen uzanan Arap yarımadasını çevreleyen ve ortada Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail ve Filistin'in yer aldığı bir coğrafya olarak ele alınabilir. Bu kavramın tek bir açıklaması olduğu da söylenemez.Daha dar anlamda düşünülecek olursa, batıda Mısır, kuzeyde Türkiye ve İran, doğuda Umman Körfezi ve Aden Körfeziyle Yemen'i içine alan bölge olarak düşünülebilir.Ama asıl olarak Orta Doğu denilince akla gelen olgular Türkler, Araplar ve Farsların çoğunluğunu oluşturduğu bu topraklarda bir türlü istikrarın sağlanamaması ve sürekli çatışmaların yaşanmasıdır.  

Bölgeyi domine eden ABD'nin yanı sıra İngiltere ve en son yaşanan Libya müdahalesi sırasında da açıkça görüldüğü gibi Fransa da bölgede etkili olmakta ve politikalara yön vermeye çalışmaktadırlar. Bu bölge dışı aktörlerle beraber Orta Doğu coğrafyasında Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Mısır, İsrail gibi ülkeler bölgenin istikrarı korunması açısından son derece önemli ülkelerdir.Tabi böyle bir bölgeden bahsederken en ufak bir ülkenin bile bölgeye ne kadar zarar vereceğini tahmin etmek oldukça zordur.İster Arap uyanışı ister Arap devrimi ister de Arap baharı diyelim bu olayların Tunus' da yaşanmaya başlanıp tüm bölgeyi derinden etkilemesi ve hatta küresel ölçekte bazı sonuçlar doğurması bölgenin ne kadar kırılgan ve dünya politikasına ne kadar büyük sonuçlar doğurabileceği nin en önemli örneğidir.Rusya konusuna ayrıca değinmekte fayda var bu ülke her ne kadar Orta Doğu coğrafyası dışında tasvir edilse de bölgeyi doğrudan etkilemektedir.Gerek Soğuk Savaş yıllarında gerekse de daha sonraki yıllarda Rusya bölge aktörlerine yabancı kalmamış sürekli olayların içinde olmaya gayret etmiştir. Nasır'ın Mısır'ı, Esad' ın Suriye'si birçok Rus hükümeti değişmesine rağmen genelde Rusya ile ittifak içinde olmuşlar ve silah ticaretlerin büyük bölümünü Rusya ile yapmışlardır ve yapmaya devam etmektedirler.Bu bağlamda Rusya'nın da bölge aktörleri içinde sayılmasının da bölgenin daha iyi anlaşılabilmesi için gereklidir.

  Orta Doğu bölgesi tarihin her döneminde önemli olmuş ve önemli olmaya devam edecektir.Birçok peygamberin bu bölgelerde yaşadığına inanılır ve bunun yanında zengin kaynaklar bölgeyi daha da çekici ve daha çok oyunların oynanmasını sağlamaktadır. Kuzey Afrika, Orta Asya, ve Kafkaysa bölgesini de içine alan Büyük Orta Doğu adı verilen bu bölgede dünya petrol rezervlerinin %60'ı, doğalgaz rezervlerinin %50'si bulunmaktadır.Yaklaşık 1.6 trilyon varil olarak bilinen dünya petrol rezervinin 900 milyar variline yakını ve toplam 208 trilyon metreküp olan dünya doğalgaz rezervinin 108 trilyon metreküpü söz konusu bu bölgede bulunmaktadır. Bölge ayrıca silah ticareti için de çok önemli bir merkezdir. Dünya silah ithalatının yaklaşık %75'ini bu bölge ülkeleri gerçekleştirmektedir.

  Bunlarla beraber jeopolitik ölçekte politikayı ele alan teorisyenlerde bölgeyi çok önemli olarak nitelemişlerdir. Mackinder'in ''dünya adası'' ve Spykman'ın ''rimland'' olarak tanımladıkları bölgeler hep bu coğrafyadır. 

Ayrıca dünya imparatoru olabilmek için önemli deniz ticaret yollarına hakim olmak gerektiğini savunan Mahan'ın teorisini düşünecek olursak Hürmüz Boğazı, Aden Körfezi, Babel Mendep Boğazı, Süveyş Körfezi ve Cebelitarık Boğazı da bu bölgede yer almaktadır. Bir dünya gücü olmak isteyen ülkenin bu bölgeyi göz ardı ederek dünya gücü olma şansı yoktur bu bağlamda Osmanlı Devleti, 

Birleşik krallık ve Soğuk Savaş sırasında ABD ve SSCB bölgeyi etkileri altına alarak güçlenmişleridir. 

  Bölgenin bu kadar önemli olması en nihayetinde bölge insanlarına ekonomik ve demokratik zenginlikler yerine acı ve istikrarsızlık getirmiştir. 

Bölge aktörlerinin merkezinde ki insanlar bölgeyi etkilemeye çalışan büyük güçlerle daimi bir dostluk aramaya çalışırken-birkaç örnek hariç- bu dostluğu kendi halklarıyla paylaşmamış veya Suud Hanedanlığı gibi az paylaşmışlardır.Bölgenin çok dinamik ve değişken olması sonucunda gerekli diplomatik manevraları yapamayan ülkeler olumsuz etkilenmiş ve olumsuz etkilenmeye devam etmektedir. Arap devrimlerine kadar olan dönemde ABD ülkelerin kendi yanlarında olan rejimleri desteklerken karşı olan rejimleri demokratik olmadığı gerekçesiyle ötekileştirmeye ve izole etmeye çalışmıştır. ABD'nin desteklediği rejimlerin ne kadar demokratik olduğunun ABD, Avrupa veya bölge aktörleri tarafından değerlendirilmeye alınmaması ve bu rejimlerin bir gecede kötü ilan edilmesi de aydınlatılması gerekilen bir husus olup  tarihin ilerde açıkça aydınlatacağına kalpten inandığımızı belirtmek isterim.

  Bölgede zaman zaman Mısır, Türkiye, İran, Suudi Arabistan ve son dönemlerde az da olsa Katar lider rolü oynamaya çalışmaktadır.  

2. BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,


***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder