18 Mart 2019 Pazartesi

Türk Siyasi Hayatında Parti kapatma davaları, BÖLÜM 1

Türk Siyasi Hayatında Parti kapatma davaları.,



Türk Siyasi Hayatında Parti kapatma davaları.,

04 Aralık 2008 00:00

Türkiye’de, çok partili dönemin ilk beş yılında 27, 1951’den bugüne kadar ise yaklaşık 170 siyasi parti kuruldu. Bunların büyük bölümü, örgütsel ve mali sorunlar yüzünden, bir kısmı gizli ya da açık baskılar sonucu kapandı. 
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kapatılan ilk parti, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası oldu. İstiklal Mahkemeleri tarafından bazı şubeleri kapatılan parti, 
3 Haziran 1925’te “irticayı tahrik ettiği” gerekçesiyle kapatıldı. 

Serbest Cumhuriyet Fırkası da parti yöneticilerin isteğiyle 17 Kasım 1930 tarihinde fesh edildi. Ahali Cumhuriyet Fırkası, Türk Cumhuriyet Amele ve Çiftçi Partisi ile Laik Cumhuriyetçi İşçi ve Çiftçi Partisi kapatılan diğer partiler oldu. 

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası tüzüğünde yer alan “Dine saygılıyız” ifadesinden dolayı bir yılını bile doldurmadan siyasetin dışında kaldı. 

Türkiye’nin 1945’te çok partili sisteme geçilmesiyle birlikte çok sayıda parti kuruldu. Aralarında Türkiye Sosyalist Partisi, Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi’nin de bulunduğu çok sayıda parti ise sıkıyönetim tarafından kapatıldı. 

Çok partili döneme geçilmesinden sonra 1950 yılında kurulan Millet Partisi, 26 Ocak 1954 tarihinde Ankara Sulh Ceza Mahkemesince kapatıldı. 

27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra ise iktidardan uzaklaştırılan Demokrat Parti, “kongresini zamanında yapmadığı” gerekçesiyle 20 Haziran 1960 tarihinde 
Ankara Asliye Hukuk Mahkemesince kapatıldı. 

Anayasa Mahkemesi 24 Parti kapattı 

Anayasa Mahkemesi’nin 1963 yılında kurulmasıyla birlikte parti kapatma davaları Anayasa Mahkemesinde görülmeye başlandı. Anayasa Mahkemesi, tüm partilerin feshedildiği 12 Eylül 1980 tarihine kadar 6 parti hakkında açılan davaların tümünde kapatma yönünde karar verirken, 12 Eylül askeri müdahalesinin ardından siyasi partilerin 1983’de yeniden kurulmasına izin verilmesinden sonra 18 partinin kapatılmasına karar verdi. 

Yüksek Mahkeme, aralarında DYP’nin de bulunduğu 17 siyasi partinin kapatılması talebiyle açılan davaları ise reddetti. 

Kapatılan partiler ve kapatılma nedenleri şöyle: 

01- İşçi-Çiftçi Partisi (İÇP): Parti genel kongresini aksattığı, tüzük, program ve yönetmelikler ile diğer parti mevzuatını kanun hükmüne uydurmadığı 
gerekçesiyle 15 Ekim1968 yılında kapatıldı. 

02- Milli Nizam Partisi (MNP): Laiklik karşıtı söz ve eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle 20 Mayıs 1971’de kapatıldı. 

03- Türkiye İleri Ülkü Partisi (TİÜP): Anayasa Mahkemesi'nin "E.S.: 1971/2; K.S.: 1971/2; K.G.: 24 Haziran 1971" kararı ile kapatıldı. 

04- Türkiye İşçi Partisi (TİP): Faaliyetlerinin Anayasa’nın 57. maddesinde bulunan “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezliği” temel ilkesine ve 
Siyasi Partiler Kanunu’nun 81. maddesindeki “azınlıklar bulunduğunu ileri süremezler, azınlık yaratarak millet bütünlüğünün bozulması amacını güdemezler” maddesine aykırı görüş ve tutumları gerekçesiyle 20 Temmuz 1971 yılında kapatıldı. 

05- Büyük Anadolu Partisi (BAP): Kurucu üye sayısı 9’a düştüğü, yönetim organlarını oluşturmadığı ve Ankara’da genel merkez teşkilatı bulunmadığı için 
19 Aralık 1972’de kapatıldı. 

06- Türkiye Emekçi Partisi (TEP): Programı, devletin ülkesi ve ulusuyla bütünlüğü, bölünmezliğine aykırı olduğu gerekçesiyle 08 Mayıs 1980'de kapatıldı. 

07- Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP): Anayasa Mahkemesi tarafından16 Temmuz 1991'de kapatıldı. Bu kapatılmanın 1990’ların başında beklenildiği 
için Sadun Aren'in liderliğinde Sosyalist Birlik Partisi kuruldu. 

08- Halk Partisi: 25 Eylül 1991 tarihinde kapatıldı. 

09- Sosyalist Parti: Ülkenin ve ulusun bölünmez bütünlüğünü bozacak eylemlerde bulunduğu gerekçesiyle 10 Temmuz 1992 tarihinde kapatılmasına karar verildi. 

10- Büyük Anadolu Partisi (BAP): Kurucu üyesi dışında üyesi olmadığı, il, ilçe teşkilatı olmadığı gelir ve gideri olmadığı, kararı alındığı, büyük kongrenin 
yapılmadığı, parti hesaplarının denetlenemediği tebligat yapılamadığı, kuruluş amaç ve koşullarını kaybettiği acze düştüğü gerekçeleriyle 24 Kasım 1992 
tarihinde kapatıldı. 

11- Halkın Emek Partisi (HEP): SHP'den ayrılan 10 milletvekili tarafından Fehmi Işıklar başkanlığında 1990 yılında kuruldu. 1991 Milletvekili Genel Seçimleri'nde 
SHP listelerinden seçime girdi. 1991 yılında adını Demokratik Halk Partisi (DEP) olarak değiştirdi. 14 Temmuz 1993 yılında kapatıldı. 

12- Özgürlük Demokrasi Partisi: 30 Nisan 1993’de kapatıldı. 

13- Sosyalist Türkiye Partisi (STP): Türkiye İşçi Partisi'nden ayrılanlar 6 Kasım tarafından 1992'de kuruldu. Programında "Türk ve Kürt halklarının gönüllü 
birlikteliğini hedefler" dediği gerekçesiyle 30 Kasım 1993’de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. 

14- Yeşiller Partisi: 1988 yılı kesin hesaplarını yasaya uygun olarak vermediği gerekçesiyle 10 Şubat 1994 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nce kapatıldı. 

15- Sosyalist Birlik Partisi: Anayasa Mahkemesi tarafından 7 Haziran 1994 tarihinde kapatıldı. 

16- Demokrasi Partisi: 16 Haziran 1994 tarihinde kapatıldı. 

17- Demokrat Parti-2 (13 Eylül 1994), 

18- Demokrasi ve Değişim Partisi: Anayasa Mahkemesi tarafından 19 Mart 1996’da kapatıldı. Yöneticileri daha sonra Demokrasi ve Barış Partisi'ni kurdu. 

19- Diriliş Partisi: Şair Sezai Karakoç tarafından 1990 yılında “Güller Açan Gül Ağacı” amblemiyle kuruldu. İki genel seçime girmediği için 1996 yılında 
kapatıldı. Yüce Diriliş Partisi bu partinin devamı niteliğinde 2007 yılında kuruldu. 

20- Emek Partisi: 1997 yılında kapatılınca Emeğin Partisi (EMEP)adını aldı. Konuyu AİHM'e taşıyan parti yöneticileri, Türkiye'yi mahkum ettirdi 

21- Refah Partisi: Laikliğe aykırı eylemleri nedeniyle 16 Ocak 1998’de kapatıldı. Bu partinin mensupları Fazilet Partisi çatısı altında toplandılar 

22- Demokratik Kitle Partisi: Anayasa Mahkemesi tarafından 26 Şubat 1999 tarihinde kapatıldı. 

23- Fazilet Partisi (FP): Anayasa Mahkemesi, laiklik ilkesine aykırı faaliyetlerden dolayı 22 Haziran 2001 tarihinde FP’nin temelli kapatılmasına oy çokluğuyla 
karar verdi. Beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olan İstanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak ve Tokat Milletvekili Bekir Sobacı’nın milletvekillikleri 
sona erdi. 

24- Halkın Demokrasi Partisi (13 Mart 2003). 

HAK-PAR’ın kapatılma Davası reddedildi 

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR): Anayasa Mahkemesi, tüzük ve programında, "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı hükümler" bulunduğu gerekçesiyle kapatılması istemiyle 2002 yılında açılan davayı 2008 yılı başında karara bağladı. Mahkeme heyeti, parti kapatma davalarında gerekli nitelikli çoğunluğa ulaşılamadığı için, partinin kapatılması istemini reddetti Yargı süreci devam eden kapatma davaları Demokratik Halk Partisi (DEHAP): 'Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiği' gerekçesiyle, kapatılması istemiyle 
açılan dava davanın ardından kendisini feshederek, DTP`ye katıldı. Parti hakkındaki kapatma davası devam ediyor. 

Demokratik Toplum Partisi (DTP): Kapatılması istemiyle 20 Kasım 2007’de Anayasa Mahkemesi’nde dava açıldı. Parti milletvekillerinin PKK’ya “terörist” 
dememesini ve bu konudaki açıklamalarını dikkate alarak “terörü destekledikleri” iddiasında bulunan Yargıtay Başsavcılığı, DTP milletvekillerinin de 
Meclis üyeliklerinin düşmesini ve yargılanmalarını talep etti. 

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP): “Laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” iddiasıyla AK Parti’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açıldı. 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de aralarında bulunduğu 71 kişinin siyasetten yasaklanması istendi. 

AKP'nin kapatma davasındaki savunmasının tam metni  ( AŞAĞIDA AYRICA VERİLECEKTİR )

Davayı 30 Temmuz 2008 tarihinde karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, Anayasa'da kapatma için aranan nitelikli çoğunluk olan 7 üyenin oyuna ulaşamamış ve AKP'nin 2008'de aldığı Hazine yardımından 1/2 oranında yoksun bırakılmasına karar verdi.

https://t24.com.tr/haber/turk-siyasi-hayatinda-parti-kapatma-davalari,19428

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


***

17 Mart 2019 Pazar

Türkiye’de Beyin Göçü Yazını ve Bir Alan Araştırması., BÖLÜM 4

Türkiye’de Beyin Göçü Yazını ve Bir Alan Araştırması., BÖLÜM 4





Tablo 6: En önemli itici ve çekici faktörler (Lisans mezuniyet alanına göre, %) 

Not: *, ** ve *** sırasıyla 0.01; 0.05 ve 0.1 düzeylerinde anlamlı. 


Son olarak, dönmeme eğilimi üzerindeki etkili faktörler temel bir regresyon modeli ile de incelenmiştir. Tablo 7 iki modelin sonuçlarını sunmaktadır. Buna göre Model 1’de, ilk göç edildiğinde kalma niyetinde olmak veya kararsız olmak ve aile desteğinin olması dönmeme eğilimini artıran faktörlerdir. Benzer bir şekilde, “çalışan” olmak, kadın olmak, yurtdışında daha uzun süre geçirmiş olmak ve daha üst yaş grubunda olmak da dönmeme olasılığını artıran faktörlerdir. Model 2’de ilk modele tüm çekici ve itici faktörler eklenmiştir. Bu modelde önceki değişkenler açısından tek fark şudur: “Kadın olmak” ve yurtdışında daha uzun zaman geçirmiş olmak artık dönmeme eğilimini istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde artırmamaktadır. Model 2’nin sonuçları Türkiye’de “mesleğinde ücretlerin düşük olması”ndan ve “bürokrasi ve etkinsizlik”den daha çok şikayetçi olanların ve yurtdışında yaşadığı ülkede “uzmanlık alanında daha fazla iş olması”nı ve “çocukları için daha iyi eğitim fırsatı”nı önemseyenlerin dönmeme eğiliminde olmasının daha yüksek bir olasılık olduğunu göstermektedir. 



Tablo 7: Dönmeme eğiliminin regresyon analizi 
Not: *, ** ve *** sırasıyla 0.01; 0.05 ve 0.1 düzeylerinde anlamlı. 


3. Sonuçların Değerlendirilmesi 

Türkiye’de beyin göçü olgusunu ayrıntılı bir şekilde inceleyen oldukça az sayıda alan çalışması bulunmaktadır. 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında yapılan çalışmalarda göç etme veya dönmemenin en temel nedeni olarak Türkiye’deki düşük ücretler görülmektedir. Yurtdışında uzmanlaşma olanaklarının daha fazla olması ve Türkiye’deki hiyerarşik otoriteye dayanan yönetim anlayışı ve siyasi baskı bu çalışmalarda ön plana çıkan diğer etkenler olmuştur (Taylor vd., 1968; Kösemen, 1968; Oğuzkan, 1971; TMMOB, 1972; Uysal, 1972). 
2000’lerdeki çalışmalar beyin göçü konusunu hem daha kapsamlı incelemiş hem de bazı istatistiksel yöntemlerden faydalanmışlardır. Bu çalışmalarda düşük ücret ve kariyer kaygısına ek olarak (Öztürk, 2001; Güngör ve Tansel, 2014; Akman, 2014), Türkiye’de bilime ve akademisyene yeterli değer verilmemesi, düşünceyi ifade özgürlüğünün bulunmaması, işyeri koşullarının iyi olmaması ve siyasi istikrarsızlık temel itici nedenler olarak öne çıkmıştır (Öztürk, 2001; Güngör ve Tansel, 2008b; Gökbayrak, 2009; Pazarcık, 2010). 

Son on yılda, göç etme/dönmeme kararlarında Türkiye ile “yurtdışında yaşanılan ülke” arasındaki genel olarak yaşam standartında özel olarak da gelir düzeyindeki fark ikincil etkene dönüşürken, siyasi istikrarsızlık, akademik özgürlüğün sınırlı olması ve bilim politikası ile yüksek öğrenim sistemine ilişkin sorunlar birincil nedenler olmuştur. Dolayısıyla, yurtdışındaki araştırmacılar için genel anlamda akademik özgürlük ve akademik fırsatlar bağlamındaki sorunlar ve siyasi istikrarsızlığın yarattığı olumsuzluk ekonomik büyümenin cazibesinden çok daha ağır basmaktadır (Esen, 2014). 

Türkiye’de beyin göçünü inceleyen alan araştırmalarının temel bulguları şu şekilde özetlenebilir. 

Öncelikle, “Türkiye’de bilimin, bilim insanlarının hakettiği değeri görmediği” daha 1968 yılındaki ilk niceliksel araştırmadan başlamak üzere günümüze kadar yapılan bir çok alan araştırmasında katılımcıların sıklıkla dile getirdiği bir şikayet olarak göze çarpmaktadır (Taylor vd., 1968; Kösemen, 1968; Uysal, 1972; Güngör ve Tansel, 2008b; Pazarcık, 2010; Çelik, 2012; Esen, 2014; Elveren, 2016). 

İkinci olarak, özellikle lisansüstü derecesini yurtdışında alan ve Türkiye’ye dönmüş akademisyenlerin ülkedeki akademik ortama ilişkin süregiden eleştirileri ve Türkiye’de eğitim ve bilimin geleceğine yönelik kaygıları çalışmalarda öne çıkmaktadır. Bu bağlamda kütüphanelerin ve laboratuvarların yetersizliği, bilimsel çalışmalara yeterli fon ayrılmaması, ağır ders yükü ve uzun dönemli bilim ve teknoloji politikasının bulunmaması gibi eleştiriler yapılmaktadır (Vatansever Deviren ve Dalkıran, 2014; Esen, 2014). Bu bağlamda katılımcılar Türkiye’de akademik alanın gelişmesine ve buna uyumlu olarak beyin göçünün önlenmesine ilişkin bir takım önerilerde bulunmuşlardır. Bu öneriler arasında en çok ifade edilenler başta akademik özgürlük alanının genişletilmesi (Öztürk, 2001; Pazarcık, 2010; Esen, 2014), bağımsız araştırma ve geliştirme enstitülerinin sayısının artırılması ve araştırma ve eğitim üniversitesi ayrımına 
gidilmesidir (Vatansever Deviren ve Dalkıran, 2014). Yine, bu bağlamda zorunlu hizmet uygulamasının beyin göçünü önlemede oldukça işlevsel olduğu belirlenmiştir (Öztürk, 2001; Altaş vd., 2006; Vatansever Deviren ve Dalkıran, 2014). 

Üçüncü olarak, 2001 ekonomik krizinin hemen sonrasında yapılan bir çalışma (Güngör, 2003’de dayanan çalışmalar) dışında hiç bir çalışmada Türkiye’de ekonomik krizlerin Türkiye’ye dönme(me) kararı üzerinde etkili olduğu bulunmamıştır. Aksine, bazı çalışmalarda son dönemdeki ekonomik iyileşmenin ve finansal teşviklerin tersine beyin göçü yarattığı iddia edilmektedir (bkn Elveren, 2016). Ancak, özellikle son yıllarda derinleşen siyasi kriz bu pozitif eğilimi kesintiye uğratmıştır. Bir başka ifadeyle, Türkiye’de “ekonomik kriz” veya “düşük ücretler” geri dönmeme kararını etkileyen temel unsurlar arasında geri planda yer almaktadır. Hatta, bazı çalışmalarda katılımcıların bir kısmı özellikle özel üniversitelerdeki yüksek ücret düzeyleri dolayısıyla Türkiye’de artık hayat standartlarının düşük olmayacağını belirtmektedirler (Esen, 2014). Özetle, son dönem çalışmalar geri dönüş kararlarında siyasi istikrarsızlık ve bürokratik engellerin iktisadi etkenlerin önüne geçtiğini göstermektedir. 

Dördüncü olarak, AB ile yasal uyumlulaşma sürecinin dönme kararını olumlu etkilediği (Köser-Akçapar, 2006); dönmeme kararı ile yurtdışında geçirilen süre (Güngör ve Tansel 2008a; Güngör ve Tansel, 2008b; Gökbayrak, 2009; Güngör ve Tansel, 2014), yabancı bir üniversitede veya Türkiye’de eğitim dili İngilizce olan bir üniversite eğitim almış olmak ve önceden yurtdışına çıkmış olmak arasında pozitif bir ilişki olduğu (Kösemen, 1968; Yavuzer, 2000; Mollahaliloğlu vd., 2014; Güngör ve Tansel 2008a; Güngör ve Tansel, 2008b; Gökbayrak, 2009; Güngör ve Tansel, 2014) ve ABD’deki 2008-9 ekonomik krizin dönme(me) kararları üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı gösterilmiştir (Esen, 2014; Elveren, 2016). 

Beşinci olarak, TÜBİTAK’ın tersine beyin göçü girişimleri kısa bir dönem ve sınırlı bir etki yaratmıştır. Her ne kadar oldukça cazip maddi imkanlar sunulsa da, araştırmacıların Türkiye’deki akademik yapıya ve ifade özgürlüğüne ilişkin kaygılarını bertaraf edememiştir (Esen, 2014) ve artan siyasi istikrarsızlıkla tersine beyin göçünün yerini Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki muhtemelen en yoğun beyin göçüne bırakmıştır (Elveren, 2016; Elveren ve Toksöz, 2017). 

Altıncı ve son olarak, bazı çalışmalar toplumsal cinsiyetin de katılımcıların cevaplarında önemli rol oynadığını tespit etmiştir (Güngör ve Tansel, 2008a; Güngör ve Tansel, 2008b; Elveren ve Toksöz, 2017). 

Türkiye’den beyin göçünün toplumsal cinsiyet boyutuna odaklandığımız bir başka çalışmamızda kadınların erkeklere kıyasla yurtdışında kalmaya (dönmemeye) daha eğilimli olduklarını ve bunun yurtdışının sunduğu daha iyi imkanlardan (çekici nedenler) çok Türkiye’deki olumsuz koşullardan (itici nedenler) kaynaklandığını tespit ettik (Elveren ve Toksöz, 2017). Türkiye’de özellikle eğitim alanında ve işgücü piyasasında net bir şekilde gözlemlenen artan toplumsal cinsiyet eşitsizliği, artan otoriterleşme ve muhafazakarlaşma 
yüksek vasıflı kadınlar için çok güçlü bir itici faktör olmaktadır. Çalışmamızda kadınlar erkeklere kıyasla (istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde) “mesleğimde ilerleme için yeterli fırsatın olmaması”, “uzmanlık alanında sınırlı iş olanakları”, “eğitimin daha ileri aşamaları için fırsat olmaması”, “sosyal/kültürel hayatın tatmin etmemesi”, “siyasi baskı, insan ilişkilerinde sorunlar/uyumsuzluk” ve “iktisadi istikrarsızlık, belirsizlik” gibi itici nedenleri daha önemli bulmuşlardır. Ve bu bağlamda, kadınların erkeklere oranla daha fazla önemsedikleri tek çekici 
faktörün “çocukları için daha iyi eğitim fırsatı” olması en azından bu satırların yazarları için şaşırtıcı olmamıştır. 


Kaynakça 

Abakay, Ahmet (1988), Politik Göçmenler (İstanbul: Amaç Yayıncılık). 
Akçapar, .ebnem Köşer (2009), “Turkish Highly Skilled Migration to the United States: New Findings and Policy 
Recommendations”, İçduygu, Ahmet ve Kemal Kirişci (Der.), Land of Diverse Migrations, Challenges of 
Emigration and Immigration in Turkey (İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları). 
Akman, Vedat (2014), “Factors Influencing International Student Migration: A Survey and Evaluation of Turkey’s 
Case”, Interdisciplinary Journal of Contemporary Research in Business, 5 (11): 390-415. 
Altaş, Dilek, Sağırlı, Muhittin ve Selay Giray (2006), “Yurtdışında Çalışıp Türkiye’ye Dönen Akademisyenlerin 
Eğitim Durumları, Gidiş ve Dönüş Sebepleri Arasındaki İlişki Yapısının Loglineer Modeller ile 
İncelenmesi”, Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, 21(1): 401-421. 
Alvan, Arzu (2012), “Brain Drain: A Critical Analysis for Turkish Higher Education” (İzmir: Gediz Üniversitesi Yayınları). 

Babataş, Gönül (2007), “Beyin Göçü ve Türkiye’nin Sosyo-Ekonomik Yapısının Beyin Göçüne Etkisi”, Marmara 
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7 (28): 263-266. 
Başaran, Fatma (1972a), “Brain-Drain Problem in Turkey”, (Ankara: Ankara Üniversitesi Yayınevi). 
Başaran, Fatma (1972b), “Türkiye’de Beyin Göçü Sorunu”, Araştırma Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya 
Fakültesi Felsefe Bölümü Dergisi, 10: 133-153. 

Çengel, Yunus (2009), “Beyin Gücü ve Beyin Göçü: Madalyonun Diğer Yüzü”, Eğitime Bakış, 5 (13): 7-13. 
Çizmeci, Y. (1988). Politik Göçmenler, Ahmet Abakay (Der.), (İstanbul: Amaç Yayıncılık). 

Elveren, Adem Yavuz (2016), Türkiye’de Beyin Göçü: Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Türk Doktora 
Öğrencilerinin Yurda Dönme Eğilimlerinin Nedenleri ve Sonuçları: İktisadi Kalkınma Bağlamında 
Sorunlar, Fırsatlar ve Politika Önerileri, (Ankara: Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı), 
Yayınlanmamış araştırma raporu. 
Elveren, Adem Yavuz ve Gülay Toksöz (2017), “Why Don’t Highly Skilled Women Want to Return? Turkey’s 
Brain Drain from a Gender Perspective”, MPRA Paper No. 80290, https://mpra.ub.uni-
muenchen.de/80290/ 
Esen, Eyyüp (2014), Going and Coming: Why U.S.-Educated Turkish PhD Holders Stay in the U.S. or Return to 
Turkey?, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Kansas Üniversitesi, ABD. 

Fişek, Gürhan (2009), “Bir Danışıklı Döğüş: Beyin Göçü”, Eğitime Bakış, 13: 35-37. 

Gökbayrak, Şenay (2009), “Skilled Labour Migration and Positive Externality: The Case of Turkish Engineers 
Working Abroad”, International Migration, 50(S1): 132-150. 
Güngör, Nil Demet (2003), Brain drain from Turkey: an empirical investigation of the determinants of skilled 
migration and student non-return, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara. 
Güngör, Nil Demet (2010), “Eğitim, Küreselleşme ve Beyin Göçü”, İz Atılım Üniversitesi Dergisi, 9: 33-36. 
Güngör, Nil Demet ve Aysıt Tansel (2008a), “Brain Drain from Turkey: An Investigation of Students’ Return 
Intention”, Applied Economics, 40: 3069-3087. 
Güngör, Nil Demet ve Aysıt Tansel (2008b), “Brain Drain From Turkey: The Case of Professionals Abroad”, 
International Journal of Manpower, 29: 323-347. 
Güngör, Nil Demet ve Aysıt Tansel (2014), “Brain Drain From Turkey: Return Intentions of Skilled Migrants”, 
International Migration, 52 (5): 208-226. 

IIE, Institute of International Education (2017), https://www.iie.org/Why-IIE/Announcements/2017-07-06-IIE-
Survey-of-College-Admissions-International-Students-Fall-2017 
Işığıçok, Özlem (2002), “Türkiye’de yaşanan son ekonomik krizlerin sosyo-ekonomik sonuçları: Kriz işsizliği ve 
beyin göçü” İş Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi, 4 (2) 

Köser-Akçapar, Şebnem (2006), “Do Brains really going down the Drain? Highly skilled Turkish Migrants in the 
USA and the «Brain Drain» Debate in Turkey”, Revue européenne des migrations internationales, 
22(3):79-107. 
Kösemen, Cevdet (1968), A Report presented to Education and World Affairs concerning Emigration of Engineers 
and Architects from Turkey to foreign countries for the project International Migration of Talent. 
Kurtuluş, Berrak (1999), Amerika Birleşik Devletleri’ne Türk Beyin Göçü (İstanbul: Alfa Basım Yayım Dağıtım). 

Mollahaliloğlu, Salih, Çulha, Ülger A., Kosdak, Mustafa ve Hasan G. Öncül (2014), “The Migration Preferences of 
Newly Graduated Physcians in Turkey”, Medical Journal of Islamic World Academy of Sciences, 22(2): 69-75 

Oğuzkan, Turhan (1971), “Yurt Dışında Çalışan Doktoralı Türkler: Türkiye’den Başka Ülkelere Yüksek Seviyede 
Eleman Göçü Üzerinde Bir Araştırma”, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara. 

Oğuzkan, Turhan (1975), “The Turkish brain drain: Migration of tendencies among doctoral level manpower”, 
Krane, Ronald E. (Der.), Manpower Mobility Across Cultural Boundaries: Social, Economic and Legal 
Aspects, The Case of Turkey and West Germany (Leiden, Netherlands: E.J. Brill). 

Oğuzkan, Turhan (1976), “The Scope and Nature of Turkish Brain Drain”, Nermin Abadan-Unat (Der), Turkish 
Workers in Europe, 1960-1975: A Socio-Economic Reappraisal (Leiden, Netherlands, E.J. Brill): 74-103. 
Özdemir, İbrahim (2009), “Beyin Göçünü Yeniden Düşünmek”, Eğitime Bakış, 13: 3-6. 
Öztürk, Mehmet Ali (2001), “So far from home: Turkish Student Motivation and Access to Overseas Higher 
Education in the United States”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, University of Southern California, Los 
Angeles, ABD. 

Pazarcık, Sevda Figan (2010), “Beyin Göçü Olgusu ve Amerika Birleşik Devletleri Üniversitelerinde Çalışan Türk 
Sosyal Bilimciler Üzerine Bir Çalışma”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi. 

Sağbaş, Seyla Meltem (2009), “Beyin Göçünün Ekonomik ve Sosyal Etkileri: Türkiye Örneği”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi. 

Tansel, Aysıt ve Nil Demet Güngör (2002), “‘Brain Drain’ from Turkey: Survey Evidence of Student Non-Return”, 
http://ssrn.com/abstract=441160’den erişilebilir 
Tansel, Aysıt ve Nil Demet Güngör (2003), “Brain Drain’ from Turkey: Survey Evidence of Student Non-Return”, 
Special issue on Career Development in the Middle East. Career Development International, 8(2): 52–69. 
Tansel, Aysıt ve Nil Demet Güngör (2004), “Türkiye’den Yurtdışı’na Beyin Göçü: Ampirik Bir Uygulama”, 
Economic Research Center Working Paper 04/02, METU, Ankara. 
Tansel, Aysıt ve Nil Demet Güngör (2009), “Türkiye’den Beyin Göçü: Bir Anket Çalışması Üzerine Düşünceler”, Eğitime Bakış, 13: 30-34. 
Taylor, Carl F., Dirican, Rahmi ve Kurt W. Deushle (1968), Health manpower planning in Turkey: an international research case study, (Baltimore: John Hopkins Press). 
Tunçel, Burcu Nur. (2003), “Gelişmekte olan Ülkelerden Gelişmiş Ülkelere Beyin Göçü: Türkiye’de Bilgisayar 
Sektörü Örneği”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi. 

Vatansever Deviren, Nursen ve Filiz Daşkıran (2014), “Yurt Dışında Eğitim Görüp Geri Dönen Öğretim Elemanlarının Beyin Göçüne Bakışı: Muğşa Sıtkı Koçman Üniversitesi Örneği”, Dumlupınar Üniversitesi 
Sosyal Bilimler Dergisi, 41:1-10. 

***

Türkiye’de Beyin Göçü Yazını ve Bir Alan Araştırması., BÖLÜM 3

Türkiye’de Beyin Göçü Yazını ve Bir Alan Araştırması., BÖLÜM 3



 Sosyal hayat ve yaşam standardı dönme kararı üzerinde anlamlı etkisi olan iki etken olarak tespit edilmiştir. Diğer yandan, araştırma alanlarının dönme kararı üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığını ortaya koymuştur. 

Çalışma bazı şaşırtıcı olmayan ilişkilerin varlığını da desteklemektedir. Buna göre, yurtdışındaki eğitiminden dolayı Türkiye’de zorunlu hizmeti olanların yurda dönme olasılığı daha yüksek iken Türkiye’deki siyasi atmosferden veya salt yaşam tarzı tercihinden dolayı ya da Türkiye’de araştırma için yeterli imkanların olmadığını düşündüklerinden dolayı yurtdışına çıkanların ya da daha önceden yurtdışında bulunmuş olanların dönmeme eğilimi daha yüksektir. 

Güngör ve Tansel (2008b) çalışması 1,224 katılımcıya uygulanan kapsamlı bir ankete dayanmaktadır. Çalışmanın hedef kitlesi yurtdışında tam zamanlı çalışan ve en azından lisans derecesi olan Türkiyelilerdir. Katılımcıların büyük bir çoğunluğu Türkiye’de orta-üst sosyo-ekonomik sınıftan gelmektedir. 

Katılımcıların yüzde 55.4’ü yabancı bir dilde eğitim yapan liselerden mezun olmuştur. 
Yine katılımcıların çoğunluğu eğitim dili ingilizce olan ODTÜ, Boğaziçi Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi’nden mezun olmuşlardır. Ayrıca gözardı edilemeyecek sayıda (yüzde 11.5) katılımcı da lisans derecelerini yurtdışında bir üniversiteden almıştır. Öğrencilerde olduğu gibi çalışanlar açısından da ilk ve şu anki yurda dönme eğilimi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Yurtdışındaki eğitimin avantajlarından yararlanmak katılımcıların en çok dile 
getirdikleri çekici nedendir. Sırasıyla, değişiklik ihtiyacı, yaşam tarzı ve araştırma için Türkiye’de koşulların iyi olmaması dile getirilen diğer önemli etkenlerdir. 

Ayrıca, Güngör ve Tansel (2008b) toplumsal cinsiyetin de katılımcıların cevaplarında rol oynadığını belirtmektedir. Kadın katılımcılar kişisel tercihlerinden ziyade ailenin yönlendirmelerinden daha çok etkilenmektedir. Katılımcıların büyük bir çoğunluğu için ekonomik kriz dönmemenin en önemli nedenidir. Yazarların da not ettiği gibi anket hemen 2001 ekonomik krizi sonrası gerçekleştirildiği için bu şaşırtan bir sonuç değildir. Diğer temel nedenler 
olarak, bürokrasi, düşük ücretler, siyasi istikrarsızlık ve meslekte ilerleme fırsatlarının az olması sıralanmıştır. Diğer yandan, en önemli iki çekici neden yüksek ücretler ve daha organize, düzenli bir ortam olarak belirtilmiştir. 

Güngör ve Tansel (2008b) katılımcıların akademik kariyere ilişkin en büyük kaygılarının Türkiye’de bilime ve akademisyene yeterli değerin verilmemesi olduğunu göstermektedir. Ayrıca, önceden yurtdışında çalışma deneyimi olanların dönmeme eğilimlerinin daha fazla olduğu da gösterilmiştir. Çalışılan işin ARGE yoğunluğu ile dönme(me) arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. 

Güngör ve Tansel (2008b) Türkiye’ye dönmeme eğilimi en yüksek olanları yurtdışındaki eğitimini tamamlar tamamlamaz Türkiye’ye dönüp çalışmaya başladıktan sonra yeniden yurtdışına gitmeye karar verenler olduğunu not etmektedir. En yüksek derecesini Türkiye’de bir üniversiteden almış olanlar ise Türkiye’ye dönme olasılığı en yüksek olanlardır. 

Güngör ve Tansel (2008b)’i tamamlayan Güngör ve Tansel (2014) göç veren ve göç alan ülke arasındaki gelir farkının göç kararındaki en temel etkenlerden biri olduğunu göstermektedir. İlk göç edildiğindeki dönme(me) kararı şu anki dönme eğilimi üzerindeki en etkili faktördür. Önceki çalışmada da gösterildiği üzere, aile desteği, eşin yabancı olması, yurtdışında geçirilen süre ve daha önce yurtışında çalışmış ya da eğitim görmüş olmak dönmeme eğilimini güçlendiren etkenler olarak tespit edilmiştir. Diğer çalışmada da ortaya konduğu gibi Türkiye’de 
ekonomik krizin dönmeme kararındaki rolü etkilidir. Ayrıca, diğer çalışanlara kıyasla, akademisyenlerin yurtdışında kalmasının daha yüksek bir olasılık olduğu gösterilmiştir. 

Kadınların erkeklere kıyasla yurda dönmeme eğiliminin daha fazla olduğuna da dikkat çekilmiştir. 

2. Bir Alan Araştırması 

2.1 Tanımsal İstatistikler 

Bu çalışmada Elveren (2016)’da elde edilen veriler kullanılmıştır. Veriler 2015 yılının son aylarından 2016 yılının ilk aylarına kadar yaklaşık 5 ay süreliğine erişilebilir olan ve çalışanlar için sadece İngilizce hazırlanan 46 sorudan, öğrenciler için ise hem İngilizce hem Türkçe hazıarlanan 53 sorudan oluşan kapsamlı bir anket ile elde edilmiştir2. 

2 Anket sorularının hazırlanmasında karşılaştırmayı mümkün kılmak için Güngör (2003)’den yararlanılmıştır. 

İstatistiksel analizler tüm soruları cevaplayan 116’sı öğrenci ve 84’ü çalışan toplam 200 katılımcıdan elde edilen bilgilere dayanmaktadır. Öğrencilerin yüzde 82’si 30 yaşın, çalışanların yüzde 77.4’ü 40 yaşın altındadır. Katılımcıların kadın-erkek dağılımı açısından oldukça dengeli olduğu söylenebilir: Öğrencilerin yüzde 41.4’ü çalışanların ise yüzde 33.3’ü kadındır. Bu dengeli dağılım dönmeme eğilimlerinde toplumsal cinsiyete dayalı bir ayrışma olup olmadığını test 
etmek için uygun bir zemin yaratmaktadır.3. 

3 Bu konudaki kapsamlı bir tartışma için bkn Elveren ve Toksöz (2017). 

Çalışanların yüzde 63’ünün, öğrencilerin yüzde 40’ının geldikleri şehirler İstanbul, Ankara ve İzmir’dir. Hem öğrencilerin (yüzde 86) hem de çalışanların (yüzde 82) büyük bir kısmı ABD’de yaşamaktadır. ABD’yi sırasıyla Birleşik Krallık, Kanada ve büyük Avrupa ülkeleri takip etmektedir. 

Öğrencilerin yaklaşık olarak yüzde 30’u lisans, yüzde 42’si yüksek lisans ve yüzde 18’i doktora derecesine sahiptir. Çalışanlarda ise aynı oranlar sırasıyla, yüzde 8, yüzde 26 ve yüzde 62’dir. Çalışanların yaklaşık yüzde 42’si akademisyenken, kalan yüzde 58’i diğer işlerde çalışmaktadır. Çalışanların yalnızca yaklaşık yüzde 18’i en yüksek eğitim derecelerini Türkiye’den almışlardır, yaklaşık yüzde 74’ü eğitimini ABD’de tamamlamıştır. 

Katılımcılar hem doğa/fen hem sosyal bilimler alanlarındandır. Bu bağlamda çalışmanın hedef kitlesi, “doktorlar” veya “mühendisler” şeklinde belli meslek grupları ile sınırlı değildir. Öğrencilerin yüzde 56.4’ü doğa bilimlerinde, 43.6’sı ise sosyal bilimlerdedir. Çalışanların ise yüzde 60.7’si doğa bilimlerinden, yüzde 39.3’ü sosyal bilimler alanından gelmektedir. 

2.2 Bulgular 

1) Yurtdışında ilk göç edildiğindeki dönme niyeti ile şu anki dönme eğilimi arasında oldukça güçlü bir bağ bulunmaktadır. Bu bulgu Gökbayrak (2009), Güngör ve Tansel (2008a), Güngör ve Tansel (2008b) ve Güngör ve Tansel (2014)’ün bulgularını desteklemektedir. Tablo 2’de farklı korelasyon testleri her grup için bu ilişkinin geçerli olduğunu göstermektedir. 

Tablo 2: İlk ve şu anki dönme eğilimi 
Not: *, ** ve *** sırasıyla 0.01; 0.05 ve 0.1 düzeylerinde anlamlı. 

Tablo 3’de yurtdışında geçirilen sürenin ilk ve şu anki dönme eğilimleri arasındaki ilişkisi gösterilmektedir. Buna göre, ilk dönmeme eğilimi ve yurtdışında geçirilen süre arasında sadece öğrenciler ve kadınlar için bir bağ varken (tüm katılımcılar için oldukça zayıf), şu anki dönmeme eğilimi ile olan bağ hem tüm gruplar için bulunmaktadır hem de daha güçlüdür. Yine 
Güngör ve Tansel (2008a), Güngör ve Tansel (2008b) ve Güngör ve Tansel (2014) ile uyumlu olan bu sonuca göre yurtdışında daha uzun süre yaşamakta olan katılımcıların dönmeme eğilimleri daha yüksek olmaktadır. 



Tablo 3: İlk ve şu anki dönmeme eğilimi ile yurtdışında geçirilen süre ilişkisi 
Not: *, ** ve *** sırasıyla 0.01; 0.05 ve 0.1 düzeylerinde anlamlı. 

Beklendiği gibi ilk dönmeme eğilimi ile yaş arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. 
Ancak, “çalışanlar” dışında tüm diğer gruplar için yaş ile şu anki dönmeme eğilimi arasında oldukça güçlü bir bağ bulunmuştur. Bu Güngör ve Tansel (2008a), Güngör ve Tansel (2008b) ve Güngör ve Tansel (2014)’ün bulguları ile örtüşmektedir. Güngör (2003)’nin ifade ettiği üzere bu durum ileri yaşlarda göç etmenin daha zor/maliyetli olması ile açıklanabilir. 

2) En yüksek derecesini yurtdışında tamamlayan öğrenci veya çalışanların dönmeme eğilimi daha yüksektir (Tablo 4). Bu bulgu da Güngör ve Tansel (2008a), Güngör ve Tansel (2008b) ve Güngör ve Tansel (2014)’ü desteklemektedir. 



Tablo 4: Şu anki dönme eğilimi ve en yüksek derecenin alındığı ülke (%) 
Not: *, ** ve *** sırasıyla 0.01; 0.05 ve 0.1 düzeylerinde anlamlı. 


3) Doğa/fen bilimlerine kıyasla sosyal bilimler alanında lisans eğitimi alan öğrencilerin ve çalışanların dönme eğilimi daha yüksektir (Tablo 5). Söz konusu bulgu “araştırma/çalışma alanı” açısından bakıldığında da geçerlidir. 

Tablo 5: Şuanki dönme eğilimi ve lisans mezuniyet alanı, (%) 
Not: *, ** ve *** sırasıyla 0.01; 0.05 ve 0.1 düzeylerinde anlamlı. 


4) Herhangi bir nedenle daha önce yurtdışında zaman geçirmiş kişilerin dönmeme eğilimi daha yüksektir. Ayrıca, (yaş, çalışma/eğitim alanı ve medeni durum gibi temel değişkenler kontrol edildiğinde dahi) kadınlar erkeklere kıyasla yurtdışında kalmaya (dönmemeye) daha eğilimlidirler. Bu durum yurtdışının sunduğu daha iyi imkanlardan (çekici nedenler) çok Türkiye’deki olumsuz koşullardan (itici nedenler) kaynaklanmaktadır. 


5) Tablo 6 öğrenci ve çalışanların mezuniyet alanlarına göre en önemli gördükleri çekici ve itici nedenleri göstermektedir. Buna göre çalışanlar açısından doğa bilimleri ve sosyal bilimler ayrımı bağlamında çok belirgin bir fark görülmemektedir. Doğa bilimlerinden mezun çalışanlar “uzmanlık alanında daha fazla iş olması”na, sosyal bilimlerden mezun çalışanlar ise “daha tatmin 
edici sosyal/kültürel hayat”a diğer gruba kıyasla daha çok önem vermektedir. Öğrenciler açısından bakıldığında ise çok daha belirgin bir fark görülmektedir. Doğa bilimlerinden mezun olan öğrenciler sosyal bilimlerdeki öğrencilere kıyasla “mesleğimde ücretlerin düşük olması”, “mesleğimde ilerleme için yeterli fırsatın olmaması” ve “uzmanlık alanında sınırlı iş olanakları” gibi itici faktörleri ve bunların karşılığı olan “yüksek ücretler”, “meslekte ilerleme fırsatlarının daha çok olması” ve “uzmanlık alanında daha fazla iş olması” gibi çekici faktörleri daha önemli bulmuşlardır (aynı analiz lisans mezuniyeti yerine araştırma/çalışma alanına göre yinelendiğinde de çok benzer sonuçlara ulaşılmıştır). 

4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

***

Türkiye’de Beyin Göçü Yazını ve Bir Alan Araştırması., BÖLÜM 2

Türkiye’de Beyin Göçü Yazını ve Bir Alan Araştırması., BÖLÜM 2




İkinci Grup: Türkiye’ye Dönenler 

Altaş vd. (2006) yurtdışında eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönen, 27 üniversiteden toplam 200 akademisyenle bir çalışma gerçekleştirmiştir. Yurtdışındaki üniversitesiden burs alarak (orada araştırma görevlisi olarak) görev yapmış akademisyenler için “yurt ve aile özlemi” geri dönüş kararındaki en temel etkenken, MEB bursu gibi bursunu Türkiye’den alanlar için ise “zorunlu hizmet” birincil neden olmuştur. Ancak her iki grup için de ikinci temel neden yurtdışında edilen bilgi ve tercübeyi Türkiye’ye aktarma isteği olmuştur. 

Vatansever Deviren ve Daşkıran (2014) Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde çalışan, belirli bir süre yurt dışında eğitim görmüş 106 akademisyenin beyin göçüne ilişkin görüşlerini incelemektedir. Her ne kadar sadece tek bir üniversiteyi kapsasa da bu çalışma bazı oldukça net bulgular ortaya koymaktadır. Örneğin, zorunlu hizmet yurda dönüş nedenleri arasında ilk sırada 
yeralmaktadır. Yurtdışında edinilen bilgi ve deneyimin Türkiye’de uygulanması, Türkiye’de daha iyi bir sosyal ve kültürel ortamın olması ve mesleki ilerlemenin Türkiye’de “daha kolay” olması katılımcıların vurguladığı diğer önemli etkenlerdir. 

Üçüncü grup: Yurtdışında yerleşikler ve dönenler 

TÜBİTAK tarafından desteklenen Uysal (1972) çalışması 1416 Sayılı Kanun 
çerçevesinde 1929-1972 döneminde yurt dışına gönderilen ve öğrenimlerine devam eden öğrencilerle, yurda dönmüş olanları ele almıştır (aktaran Başaran, 1972a ve Başaran, 1972b). Çalışmaya göre, yurda döndükten sonra zorunlu hizmetini sürdürdüğü kurumdan ayrılanların belirttiği üç temel neden önem sırasına göre uzmanlaşmaya yeterli değerin verilmemesi, ilgisiz alanlarda çalışmak ve düşük ücrettir. Halen eğitimini sürdürenlerin yüzde 68’i ise verilecek ücretin kendilerine uygun bir yaşam standardı sağlamayacağını düşünmektedirler. 

Köser-Akçapar (2006) beyin göçünü bir çok unsurları ile ele alan kapsamlı bir 
çalışmadır. Çalışma 140 kişi ile yapılan derinlemesine görüşmelerden oluşmaktadır. Bu çalışmada katılımcılara özgün bir soru olarak AB ile uyumlulaşma politikalarının ABD’deki eğitimlerini/çalışmalarını tamamladıktan sonra yurda dönmelerinde etkili olup olmayacağı sorulmuştur. Katılımcıların yüzde 62’si dönüş kararlarında etkili olacağını belirtirken, yüzde 26’sı muhtemelen etkili olacağını, kalan yüzde 12’s ise zaten dönmeye veya dönmemeye karar verdikleri için bunun bir etkisi olmayacağını belirtmişlerdir (Köser-Akçapar, 2006: 11). Çalışma bir çok Türk öğrencinin eğitimlerini tamamladıktan sonra hemen Türkiye’ye dönmediğini, bir süre daha yurtdışında kalma eğiliminde olduğunu göstermiştir. Öğrencilerin yüzde 47’si ABD’de 
yaşadıklarını ve dönmeyi düşünmediklerini belirtirken, yüzde 35’i dönme konusunda emin olmadıklarını belirtmişlerdir. Sadece, yüzde 18’i birkaç yıl içinde kesinlikle döneceklerini belirtmişlerdir. Köser-Akçapar (2006)’daki bir başka önemli bulgu ise Türkiye’ye dönen 25 kişiden 10’unun Türkiye’de yaşadıkları bazı zorluklar/sorunlar dolayısıyla yeniden ABD’ye göç etmeleridir. 

Her ne kadar bir alan çalışmasına dayanmasa da İmeci (2009) da bu grup altında değerlendirilebilir. İmeci (2009) ABD’deki Syracuse Üniversite’sinden mühendislik veya bilgisayar bilimleri alanında doktora derecesi alan 50 kişiyi ele aldığı çalışmasında bu kişilerin çok azının zorunlu hizmete tabi olmasına rağmen yüzde 74’ünün Türkiye’ye döndüğünü belirlemiş ve bunu beyin göçü adına olumlu bir durum olarak değerlendirmiştir. 

Akçapar (2009) çalışması ABD’de yaşayan 500’ü aşkın kişiden elde edilen bilgiler ve bunu takiben 50’si doktora öğrencisi, 45’i ABD’de eğitimini tamamladıktan sonra işgücü piyasasına katılan kişiler, 25’i eğitimini tamamlayıp Türkiye’ye dönen kişiler ve 10’u Türkiye’de lisans öğrencisi olan toplam 150 kişi ile yapılan derinlemesine görüşmelere dayanmaktadır. Çalışmanın en genel argümanlarından biri, istatistiklere bakıldığında Türkiye için beyin göçünün 
temel bir tehdit oluşturmadığıdır. Çalışma ayrıca ele aldığı grubun Türkiye ile bağını önemli ölçüde koruduğunu göstermekte ve dolayısıyla diaspora etkisi bağlamında bu durumun büyük potansiyel taşıdığına dikkat çekmektedir. Çalışma, yurtdışında çalışanların göç kararları çerçevesinde Gökbayrak (2009) ile örtüşen bulgular ortaya koymaktadır. 

Çelik (2012) devlet bursu ile ABD’de eğitim gören öğrencilerin ABD’de kalmayı tercih etmelerinin iki nedeni olduğunu belirtmektedir. İlki, Türkiye’de genel olarak akademiye, özel olarak bilime az değer verildiğini düşünmeleridir. İkinci olarak, Türkiye’de akademik ortamda verimliliğin düşük olmasıdır. Çelik (2012)’de, katılımcıların bazıları bilime ve akademiye hakettiği değer verilse Türkiye’deki düşük ücretleri önemsemeyeceklerini ifade etmişlerdir 
(aktaran Esen, 2014). 

Esen (2014) Türkiye’de 2003’den bu yana sosyal ve ekonomik koşullarda iyileşmeler yaşandığını belirtip bu durumun beyin göçünü nasıl etkilediğini incelemektedir. Esen (2014) çalışmasında ABD’de eğitim görmüş ve halen ABD’deki veya Türkiye’deki üniversitelerde ders veren 20 kişi ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirmiştir. Esen 2008 ekonomik krizinin dönüş kararı üzerinde önemli bir etkisinin olmadığını belirlemiştir. EsenABD’deki araştırmacıların TÜBİTAK’ın başlattığı tersine beyin göçü girişimine ilişkin algılarını “iyi fikir ancak uygulamada sorunlu” (Esen, 2014:54) olarak özetlemektedir. Araştırmacıların çoğu en öncelikli dönüş nedenlerini “aile bağları, kültürel değerler ve sosyal güçlük ” olarak ifade ederken, sadece bir araştırmacı Türkiye’nin ekonomik büyümesine değinmiştir (Esen, 2014:57). 

Bir araştırmacı dışında tüm katılımcılar Türkiye’deki akademik ortamdan duydukları rahatsızlığın altını çizmiştir. Katılımcıların çoğu araştırma fırsatlarının ücret düzeyinden daha önemli olduğunu belirtmiştir. Keza, bir katılımcı “Türkiye’de özel üniversitelerin verdiği ücretler ve sunduğu diğer imkanlar birlikte düşünüldüğünde buradan daha iyi olduğunu” belirtmiştir (Esen, 2014:68). Katılımcılar hem genel olarak hem de TÜBİTAK’ın başlattığı programlara ilişkin olarak Türkiye’de iyi bir akademik ortamın olmadığının, bürokratik engellerin, kayırmacılığın ve siyasetin akademiye müdahale etmesinin altını çizip “siyasetin yaşamın bütün alanlarına sirayet ettiğini” belirtmişlerdir (Esen, 2014:71). Özetle, katılımcıların neredeyse tamamı “akademik özgürlüğün, siyasi istikrarın ve akademik fırsatların geri dönüş kararında  Türkiye’deki ekonomik büyümeden daha önemli olduğunu” belirtmişlerdir (Esen, 2014:72). 

Ayrıca Esen (2014), Çelik (2012)’ye paralel olarak, Türkiye’ye dönenlerin çalışma koşulları ve çalışma ortamından memnun olmadıklarını, amirlerinden/üstlerinden yeterli destek görmemelerinin edindikleri bilgi ve tercübeyi aktarmalarını engellediğini net bir şekilde belirtmişlerdir. 

Dördüncü Grup : Yurtdışındaki yerleşikler 

Türkiye’den beyin göçünü ele alan ilk alan çalışmalarından biri 1968 yılında yurt dışında yaşayan tıp doktorlarının yurtdışına göç etme nedenlerini incelemiştir (Taylor vd., 1968, aktaran Başaran, 1972a ve Başaran, 1972b). Ankara Hıfzısıhha ve John Hopkins School of Public Health ortak çalışmasında Taylor ve meslektaşları örneklem olarak seçilen 1257 doktorun yaklaşık yüzde 18’ini oluşturan 230 doktorun yurtdışında yaşadıklarını belirlemişlerdir. Bu 230 
katılımcının yüzde 68’i için en temel göç nedeni yetersiz gelirdir. “Meslekte ilerleme zorluğu”, “tam bir hekim kişiliği ile çalışma güçlüğü ve meslektaşlar arasındaki iyi ilişkilerin olmayışı”, “konfor içinde yaşama arzusu”, ve “sağlık yönetiminde yetersizlikler,” gibi nedenlerin ise ikincil etkenler olduğu görülmektedir. 

İlk alan çalışmalarından bir diğeri ise mimarlar ve mühendisler üzerine yine 1968 yılında gerçekleştirilmiştir (Kösemen, 1968, aktaran Başaran, 1972a ve Başaran, 1972b). Bu çalışmaya göre söz konusu yılda resmi kayıtlara göre yurtdışında yaşayan 975 mimar/mühendis bulunmaktadır ki bu Türkiye’deki tüm mimar ve mühendislerin yaklaşık yüzde 5.6’sına denk gelmektedir. Kösemen’in çalışması sürpriz olmayan iki temel noktayı ortaya koymaktadır. 

Türkiye’de yabancı dille eğitim yapan bir üniversiteden mezun olanlar ve yurtdışında eğitim alanların diğer meslektaşlarına göre göç etme olasılıkları çok daha yüksektir. Düşük ücret düzeyi, mesleki ilerleme adına yabancı dil öğrenme, yurtdışını görme isteği, yaş ve hiyerarşik otoriteye dayanan yönetim ve siyasi baskı ve ücret tayinini beğenmeme bu çalışmadaki katılımcıların dile getirdiği göç etme nedenleridir. 

Turhan Oğuzkan 1968-1969 yılında tıp doktorları dışındaki doktoralı bilim insanları ile doktoralı meslek sahiplerinin yurtdışına çıkma kararlarını inceleyen bir çalışma gerçekleştirmiştir. Bu çalışmanın Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yapılmasının istendiğini ve TÜBİTAK tarafından finanse edildiğini not etmek yerinde olacaktır (Oğuzkan, 1971; Oğuzkan, 1975; Oğuzkan, 1976). Çalışmada 150 kişi ile anket yapılmıştır. Çalışma bilim insanlarının yurtdışına çıkmasında ağır basan etkenlerin çoğunlukla mesleki nedenler olduğunu ortaya koymuştur. Örneğin, “uzmanlık alanında iş bulma imkânı”, “çalışma için gerekli maddi 
olanakların ve araçların bolluğu”, “meslekte hızlı ilerleme fırsatı”, ve “büyük bilim merkezlerine yakın olmak” gibi nedenler öne çıkan çekici etkenlerdir (Başaran, 1972a; Başaran, 1972b). 

 Yavuzer (2000), ABD’nin Washington D.C., Maryland, ve Virginia eyaletlerinde 
yaşayan 363 kişi ile yapılan anket ve görüşmelere dayanmaktadır. Çalışma, Türkiye’de eğitim dili İngilizce olan üniversite mezunları için uyum sürecinin daha kolay olduğunu, ve katılımcıların yüzde 41’nin Türkiye’ye dönmeyi istemediklerini not etmektedir. 

Öztürk (2001) ABD’deki Türkiyeli öğrencilerin yurda dönme(me) kararlarının 
belirleyicileri üzerine yapılmış en kapsamlı çalışmalardan biridir. Çalışma 1997 ve 1998 yıllarında 330 kişi ile gerçekleştirilen anket ve derinlemesine görüşmelere dayanmaktadır. Veriler temel regresyon yöntemleri ile analiz edilmiştir. Yurtdışına çıkma nedenleri açısından bir çok öğrenci “daha iyi iş fırsatlarının” önemli olmadığını belirtmişlerdir. Daha iyi eğitim koşulları 
ve burs imkanlarının yurtdışına çıkmada en temel nedenler olduğu görülmektedir. Öztürk (2001)’nin çalışması, diğer çalışmalardan farklı olarak, öğrencilerin özellikle neden ABD’yi seçtiğine ilişkin bir takım bilgiler de sunmaktadır. Buna göre, ABD’nin burs ve okul/uzmanlık alanı açısından sunduğu geniş imkanlara ek olarak “Avrupa’daki ırkçılık”, “ABD’nin genel prestiji”, “iş olanaklarının fazla olması”, “dil”, “kültürel anlamdaki çeşitlilik ve yakınlık/aidiyet 
hissi” öğrencilerin Avrupa yerine ABD üniversitelerini tercih etmelerinde rol oynayan temel etkenler olarak belirlenmiştir. 

Katılımcıların yüzde 44’ü eğitimlerini tamamlar tamamlamaz Türkiye’ye döneceklerini belirtirken, yüzde 30’u ABD’de kalmayı düşündüğü ve kalan yüzde 26’sı ise kararsız olduklarını belirtmişlerdir. Çalışma ABD’de eğitim gördükleri kurumlardan burs alan öğrencilerin devlet burslularına göre yurtdışında kalmaya daha eğilimli olduklarının; ve alınan devlet bursu arttıkça Türkiye’ye dönme eğiliminin arttığının istatistiksel olarak anlamlı olduğunu göstermiştir. Diğer 
yandan, “kadın öğrencilerin erkeklere nazaran mezun olunca Türkiye’ye dönme eğiliminin daha yüksek olduğunun”, ve “bir Türk ile evli öğrencilerin bekar öğrencilere nazaran Türkiye’ye dönmeye daha eğilimli olduklarının” ise istatistiksel olarak anlamlı olmadığını belirlemiştir. 

Öztürk (2001)’ün bulgularına göre “Türkiye’deki yaşam koşulları ve yaşam standartı”, ve “siyasi istikrarsızlık ve ifade özgürlüğünün eksikliği” Türkiye’ye dönüş kararlarını olumsuz etkileyen en önemli iki kişisel/kültürel etkendir. Diğer yandan, “mesleki ilerleme için uygun olmayan çevre”, “düşük ücret” ve “yurtdışında kazanılan deneyimi tam olarak aktaracak fırsatların olmaması” ise Türkiye’ye dönüşün önündeki en temel mesleki nedenler olarak tespit 
edilmiştir. 

Gökbayrak (2009), 2004 yılı sonu ile 2005 yılı başında gerçekleştirilen anket çalışmasına, ikincil verilere ve derinlemesine görüşmelere dayanmaktadır. Diğer çalışmalardan farklı olarak yalnızca oturma izni alan bireylere ulaşılmıştır. 130 mühendis ile gerçekleştirilen bu çalışmadaki-kare testleri ve korelasyon analizi kullanılmıştır. 

Diğer çalışmalara paralel olarak Gökbayrak (2009) da eğitim dili ingilizce olan 
üniversitelerle yurtdışında yaşama arasında anlamlı bir korelasyon bulmuştur. Çalışma koşulları/mesleki çevreden rahatsızlık ve yetersiz ücret ve insan ilişkilerinden rahatsızlık en temel itici nedenler olarak tespit edilmiştir. Çalışma ayrıca yurtdışında geçirilen zamanla dönmeme eğilimi arasında da güçlü bir bağ bulmuştur. Örneğin, yurtdışında ilk yerleştiklerinde katılımcıların yüzde 77.8’i yurda dönmeyi düşündüklerini bildirirken, anketin yapıldığı dönemde 
yaklaşık üçte biri dönmeyi düşünmediklerini dile getirmişlerdir. Katılımcıların şu anki yurda dönme eğilimleri açısından Gökbayrak (2009)’un Kurtuluş (1999), Öztürk (2001), ve Tansel ve Güngör (2008a)’daki oranlardan daha yüksek bir oran bulduğunu not etmek gerekir. 

İktisadi ve siyasi istikrarsızlık Tansel ve Güngör (2004)’de geri dönmeme kararındaki en en temel etken iken Gökbayrak’ın çalışmasında uzmanlaşma olanaklarına ilişkin mesleki kaygılardan sonra ikinci sırada yeralmaktadır. Bu durum, yazarın da belirttiği gibi, Tansel ve Güngör çalışmasının Türkiye’deki 2001 krizinden hemen sonrasına rastlamasına bağlıdır. Yaşın ve gelişteki dönme(me) karınının şimdiki dönme kararı üzerine etkisi Gökbayrak (2009)’da 
Tansel ve Güngör (2004)’e benzer bulunmuştur. 

Pazarcık (2010) en iyi 54 Amerikan üniversitesinden 50 Türkiyeli akademisyene ulaşarak bir çalışma gerçekleştirmiştir. Katılımcıların eşlerinin yüzde 40’ının yabancı olması ve bunların da yüzde 80’inin Amerikalı olması katılımcıların Türkiye’ye dönme(me) eğilimlerine ilişkin dolaylı ancak önemli bir ipucu sunmaktadır. Pazarcık (2010)’ın bulgularına göre en önemli itici nedenler önem sırasına göre akademik liyakatın olmaması, iş yerinden memnun  olmamak / uzmanlaşma için uygun ortamın olmaması, akademik/bilimsel altyapının yetersizliği ve düşük ücretlerdir. En önemsiz nedenler ise sosyal hayattan memnun olmamak, işsizlik ve siyasi nedenler olarak belirtilmiştir. En önemli çekici nedenler sırasıyla uzmanlık alanında en iyi programların bulunması, yüksek ücretler, akademik eğitimin uygulanabilirliği ve huzurlu çalışma 
ortamıdır. Katılımcıların yüzde 80’i Türkiye’deki politikaların beyin göçüne yolaçtığını düşünmektedirler. Aynı şekilde katılımcıların yüzde 76’sı ABD’de beyin göçünü teşvik eden politikaların olduğunu düşünmektedir. Katılımcılar için Türkiye’ye dönme kararı açısından en önemli üç etken şunlardır: Ücretlerin artması, araştırma fonlarının artması ve akademik özerklik. 
Diğer çalışmalara benzer olarak, katılımcıların yüzde 86’sı ilk geldiklerinde dönmeyi düşündüklerini belirtirken şu an yüzde 64’ü dönmeyi düşünmediklerini belirtmektedirler. 

Güngör (2003) Türkiye’de beyin göçü üzerine yapılmış en kapsamlı çalışmadır. 
Güngör’ün doktora tezine dayanan bir çok çalışma bulunmaktadır (Tansel ve Güngör 2002, 2003, 2004, 2009), ancak burada en temel üç uygulamalı çalışmanın sonuçları özetlenecektir (Güngör ve Tansel 2008a, 2008b, 2014). Güngör (2003) 2002 yılının ilk yarısında gerçekleştirilen geniş bir ankete dayanmaktadır. Çalışma kapsamında yurtdışında yaşayan 1103 
öğrenci, 1224’ü çalışan toplam 2327 kişiye ulaşılmıştır. 

 Güngör ve Tansel (2008a) öğrencilerin yurda dönüş kararlarını sıralı probit modeli ile incelemektedir. Çalışma, kadın öğrencilerin Türkiye’ye dönmeme eğiliminin daha yüksek olduğunu test etmiştir. Buna göre, az değişken olan bazı modellerde kadın öğrencilerin dönmeme eğiliminin daha yüksek olduğu istatistiksel olarak anlamlı bulunsa da asıl modelde sonuçlar anlamlı değildir. 

Güngör ve Tansel (2008a) yaş arttıkça dönmeme eğilimin azalan bir hızla arttığını bulmuştur. Ayrıca, yurtdışında geçirilen süre ile dönmeme eğilimi arasında da anlamlı bir bağ bulunmuştur. Yurtdışına çıktıklarında dönmeme eğilimlerini dile getirenlerin bu eğilimi zaman içinde daha da güçlenmektedir. Çalışma ayrıca, başlangıçtaki dönme fikri ile şu anki dönme kararı arasında da oldukça güçlü bir bağ olduğunu belirlemiştir. Çalışma aile desteğinin ve 
yabancı biri ile evli olmanın da dönmeme eğilimini arttırdığını bulmuştur. 


3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

***