YÜKSEKOVA VE ŞEMDİNLİ'DE BİLDİRİ DAĞITILMASI. HAKKARİ MERKEZ, YÜKSEKOVA VE ŞEMDİNLİ'DE POLİS-ASKER-HALK İLİŞKİSİ. BÖLÜM 4
Bu şekilde.
Şimdi, bu kesimler, bu olgular askerin içinde de oluyor, polisin içerisinde oluyor.
Yani, ben, mesela şu anda Demokratik Toplum Partisi değil mi? Yani, içimizde yok mudur?
Bizim içimizde de huzuru belki istemeyenler var. Yani, her tarafta oluyor...
...ayın 10'unda, Vali Bey, Emniyet Müdürlüğüne bizi çağırdı. Dedi ki, İlçe
Emniyet Müdürlüğüne gelir misiniz. Yine belediye başkanları olarak. Biz giderken, çevik kuvvetten 40-50 kişi orada, girişte, nereye gidiyorsunuz diye sordu. Ben, Vali Beye gideceğiz dedim. Arkadaşlarla birlikte bizi çağırmış. Bir tane polis çok ters hareket etti Niye böyle yapıyorsun dedim. Hatta, o anda, yere bir tane mermi de patlattılar. O mermi sekseydi bize değerdi. Niçin patlattılar falan. Ne oluyor, niye böyle davranıyorsunuz, insan biraz rahat davranır, biz burada bir şeylerin olmaması için çaba gösteriyoruz dedim. Beyefendi, ne iş yapıyorsunuz dedi bana. Belediye başkanıyım dedim. Evet, sunardınız dedi. Bu hükümet düşecek. Bu İçişleri Bakam istifa edecek.
Önce bana dedi, seninle, sizinle sonra daha rahat görüşeceğiz. Çok daha rahat bir şekilde görüşeceğiz. Bu şekilde tehdit ettiler. Ben dedim ki, balon, sen bizim de polisimizsin, bu asker bizim de askerimiz, biz senin de belediye başkanınız. Biz, ne senin canının ne bu insanların, çocukların canının yanmasını istemeyiz, hiç kimsenin. Biz, bunun çabası içerisindeyiz. İki gündür burada yapağımız sağduyunun, çabamızın mükafatı herhalde bu olması gerek dedim, sizin yaklaşımınızla. Başka bir şey aklınızdan geçmiyor mu, düşünemiyor musunuz, biraz daha olumlu davransanız, biraz daha, Belediye Başkanıyız, senin Müdürün çağırmış, senin Başsavcm çağırmış. Kim çağırırsa çağırsın dedi, aynen böyle tepki gosterdL Ben, bu sefer telefon açtım. VaU Beye dedim ki, bizi içeri koymuyorlar. Onlar içeriden, Başsavcı, Emniyet Müdürü, onlarm şeyiyle
bizi içeri aldılar. Gittik, dedik ki, olay bu. İşte, Vali Beyin tavrı, çocukların psikolojisi dedi, arkadaşları şehit oluyor, şu oluyor, bu oluyor falan dedi. Dedim, tamam, biz istemiyoruz kimse yasanımı yitirsin.
Bu çabamız var.
Bu da Şemdinli'de başımıza geldi...
METİN KAŞKOĞLU (Düzce) - ...Şimdi, size şunu sormak istiyorum; ama, tabiî,
bizim komisyonumuzun kuruluş amacı şu: Susurluk dediniz, işte birtakım olaylardan bahsettiniz. Ne oluyor, bölgede ne var? O, birtakım, işte bu hükümet düşecek, o gidecek, sizinle daha rahat görüşeceğiz de geçti o söylediğiniz, birtakım güçler bir yerden düğmeye basb, tekrar olaylar orada artmaya başladı, bombalama olayları başladı dediniz. Kim bastı? Ne bu? Devletin içindeki bir yapılanma mı? Susurluk'ta, dediğiniz, Susurluk'ta, hadi onu da açıklayalım, devletin yasal görevlilerinin bazen yasayı aşarak, gayri yasal bir yapılanması;
burada da mı böyle bir şey var? Hakkâri'de de böyle bir şey var mı? Siz bunu mu söylemek istiyorsunuz? Biraz daha bunu somutlaştırabilir misiniz bize?...
M. SALİH YILDIZ - Evet, teşekkür ederim...Türkiye'nin içine çekildiği kaos, Sayın Demirel'in de, eski Cumhurbaşkanımızın da söylemiyle Türkiye'de iki tane devlet var; biri esas devlet, biri de derin devlet dediği ve bunu birçok kez resmî ağızlardan da, işte, televizyon panellerinde de geçen hafta özellikle Kanal 7'de Nazlı Ihcak'ın programında da özellikle sıkça tartışılan Türkiye'nin bu manzarasında gerçekten ne oluyor? Yani, Türkiye'nin selamete ulaşmasını engelleyen noktalar nedir, sıkıntılar nedir? Bu, özellikle bana göre ve belki eğer tabiri caizse, yanlış anlaşılmazsa, oradaki halkın psikolojisine göre de
Türkiye'nin demokrasiye geçişini istemeyen, özellikle sıkıyönetim döneminde, 12 Eylül döneminde bölgede sıkıyönetim olağanüstü hal birçok kesime çok güzel rantlar oluşturduğunu, oraya gelen daha önce ya burası sürgünler yeri, tehlike yeri deyip de, sonra oraya gelip de gitmemek için çaba harcayanları düşündüğünüz zaman.
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Kim bunlar?
M. SALİH YILDIZ - İşte, bunlar memur, subay, astsubaylar, polisler ve resmî memurlar,
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Onu açık açık söyle.
M. SALİH YILDIZ - Tabiri caizse, yani, bir horoz sırtındaki ev eşyasiyla gelip,
TIR'larla dönen, işte, olağanüstü hal bölge tazminatlarının maaşlarına ekstra şeyler, oradaki halkın o psikoloji durumu, hem ekonomide, hem eğitimde, hem sağlıkta yaşam koşullarına, sosyal yaşam koşullarına geri kalmışlığın verdiği o fakirlik, ıstırap da; işte, sınır kapılarının da işlevsizliği, kapatıldığı. İşte, İran sınır kapısı ve Esendere yıllardır, bir kapı, adı kapı ama kime hizmet ediyor?
Bir ara, işte, Hakkâri Valisinin geçmişteki valilerin denetiminde belli kişilere mazot ruhsatı verildi, satışı verildi. Belli kesimlerin palazlandığı; halkın yoğunca fakir kaldığı; koruculuk sistemiyle de köylerin boşaldığı...
İnsanların korucu başı ; Korucuların kendi ellerindeki mallarını saunaları, davarlarını, hayvanlarım, sadece koruyucu maaşına talim etmesi; yine, koruculuğu kabul etmeyenlerin şehre göç etmesi, şehrin 90'larda 15 000
kişiyken Yüksekova gibi bir yerin, birdenbire 100 000'in üzerine çıkması... Şimdi, burada, artık, insanlann meşru değil gayrimeşnı, yani, ister istemez, işte, İran'dan mazot getirmek, bir bidon mazot için arabasının bağlandığı, bilmem işte alışveriş, ticaret, gayri ticaretler falan, bu insanlar işte yol aramalardaki durumlarda, elde edilen rantlarla, işte, oradaki güvenlik güçlerinin yol aramalarında, canlan istedikleri zaman bir bakıyorsun eroinle binlerce kilo
yakalanıyor bölgede, bir bakıyorsun fld yıl için tonlarca bahsediliyor, İstanbul'lar da, Avrupa'larıda bunlar Türkiye'den geçiyor, kimse yakalanmıyor. Şimdi, bu bölge, olağanüstü hal sürecinden bugüne kadar, yani, önce istenmeyen, sürgünler yeri, sonra, oradan ayrılmak istemeyenlerin meskeni durumunda... Oraya gelen memurlar İçin diyorum. Şimdi, oradaki ağalar, korucu başlan, herkesin arak bir rant sağladığı bir bölge durumuna gelmesi, arak orada demokrasinin ve insan haklarının bir an evvel inşası; bütün bu imkanların herkesin elinden çıkacağı kaygısının da verilmesiyle, özellikle Türkiye'de yani
demokrasiden rahatsız olan kesimlerin, işte, bu Kürt sorununu, işte, bunlar da bizim insanlarımız, bunlar da bizim kardeşlerimiz, bunlar da işte bizim Kafkaslarda, Korelerde, Viyanalarda, şurada burada, beraber, Türkiye Cumhuriyetini kurmada ortak yaşamımızı yitirdiğimiz insanlarımız demeleri yerine, tam tersine, yani, sonuçta, kanayan yara devam etsin, bu insanların sorunları çözümsüz kalsın, çözümsüz kaldıkça biz her konuda rant
sağlayabiliriz diyen kesimlerin, işte, belki bu kesime özellikle derin devlet dediğimiz anlayışın kendisi, yani, bölgenin huzura kavuşmasını istemiyor.
METİN KAŞIKOGLU (Düzce) - PKK orada bir huzur ortamı ister mi?..Demokratik
açılımlar işine gelir mi PKK'nın?
M. SALİH YILDIZ - Şimdi, onları dinlemeyeceğiz. Daha çok mesela onların
söylemediği de var bu konuda; ama, oradaki halkın söylemi önemli. O halkın söylemi bana göre hem ülkemizi, devletimizi hem onlan da bağlamak. Yani, orada İstenilen şu: Şimdi, ben bir şeyi açık söyleyeceğim: Yüksekova'da çalacağınız her kapıda, gidin, kanayan bir yarası var, çocuğu dağdadır, ama, bir çocuğa da askerdir. Kesinlikle...
Şimdi, evde oturuyor, çocuğun askerdeki operasyonlara çıkma, yaşamını yitirme kaygısını, operasyona çıkan çocuğunun kendi diğer evladıyla karşılıklı, karşı karşıya gelme psikolojisini düşünen binlerce aile var Yüksekova'da. Bölgede de bu böyle. Yani, herkes bunu istiyor...
...M. SALİH YILDIZ - Evet, şimdi, onlar, şimdi, Sayın Komisyon Başkanım, o
konuda insan psikolojidir, orası İstanbul gibi değil, günlerce birbirini görmeyebilirsin İstanbul'da, Ankara'da, orada herkes herkesi her gün görüyor. İnsanların orada o çıkan yasalara, pişmanlık yasalarına, benzeri şeylere, şimdi insan psikolojisidir, yani, biz devletimizi korumada, ama doğru, ama dürüst, ama demokratik birçok fedakarlığı yaparız, o ayrı bir şey ama, sonuçta, insanların içerisinde, toplumların içerisinde işte bu ajandır, bu itirafçıdır, bu bilmem nedir denilen bu psikolojiyi o halk yaşadığı için, çıkardan o tür yasalardan fazla yararlanmamıştır nisanlar. Neden? Çünkü, çocuğumu
getireceğim ama benim bütün çevrem bana arak sırt çevirecek, yanlış bakacak, yanlış yorumlayacak psikolojisi.
Bence bu yasaları çıkarmayla bir seferliğine bir genel af çıkardırdı, herkese böyle rehabilitasyon dediğimiz o psikolojiyle yaklaşırdık, onun için yasalarımızda o kültürel, sosyal, benzeri dediğimiz değişikliklerle buluşturabilseydik, bugün bu sorunlar olmazdı, zaten bugün istenilen de budur. Çözüm olarak da önerilen budur. Bölge halkının da hükümetimizden özellikle belki Meclis araştırma komisyonunun çalışmalarının etkisiyle hükümete vereceğiniz önerilerden beklentisi budur. Yani, bir genel af, sosyal ve kültürel değişiklikler, işte, belli haklar...
METİN KAŞIKOGLU (Düzce) - Siz böyle bir şey görüyor musunuz? Polis
camiasıyla asker camiasının arasında halkla olan ilişkileri arasında bir farklılık var mı?
M. SALİH YILDIZ - Yüksekova için diyorum, orada emniyetin halka yaklaşımı,
ülkesine, devletine bu nisanları olan bitenleri unutma, acdan unutma, iyi davranma, beden dilini iyi kullanma yaklaşımı açık ve net ortadadır. Ama, biz, bir komutanımızı iki yıldır görmemişiz. Çarşıda bir yerde bir su içtiğini bile görememişiz.
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Komutan derken kimi kast ediyorsun?
M. SALİH YILDIZ - Yüksekova Tugay Komutanını.
Şeklinde beyanlarda bulunulmuştur.
Komisyonumuzca Hakkari Merkez, Yüksekova ve Şemdinli'de polis-halk diyalogu ve ilişkilerine yönelik olarak Milletvekili, Vali, Kaymakamlar, Emniyet ve Askeri görevliler ve Belediye Başkanlarının yaptıkları açıklamalar göz önüne alındığında; Onlarca yıldır ülkemizin özellikle doğu ve güneydoğu bölgesinde Devletin tüm kurumlan ile kararlı ve azimli bir şekilde sürdürülen terörle mücadelede başat unsur, yöre halkının desteğinin muhakkak surette sağlanması olmuştur. İstikrarlı ve kalıcı bir başarının temel öğesi olan bölge insammn mücadeleyi benimsemesini temin etmek, ana hedef ittihaz edilmiştir. Bu desteği aksatabilecek uygulamalardan özenle kaçınmak da, bu mücadelenin bir
başka önemli ayağını teşkil eder. Hakkari bölgesi özellikle Yüksekova ve Şemdinli ilçeleri PKK terör örgütü gözünde özel konumu olan alanlar arasındadır. Örgüt ilk silahlı eylemini 1984 yılında Şemdinli ilçesinde gerçekleştirmiştir. Terör örgütünün, gerek anılan bölgeye yakın Kuzey Irak'ta kamplarının bulunması, gerekse fiziki şartların elverişsizliğinden istifadeyle ülkemizin Irak ile olan sınır hatlarından geçiş kolaylığına sahip olması gibi nedenlerle anılan bölgede eylemlerini zaman zaman arttırdığı görülmektedir. Ülkemizin bölücü terörle mücadelesinde böylesine önem arzeden bu bölgede görev alan kamu görevlilerinin, yöre inşam ile ilişkilerinin sıcak ve olumlu olması izahtan varestedir.
Genel olarak emniyet görevlileriyle vatandaşlar arasındaki ilişkilerin iyi olduğu,
karşılıklı sıcak ilişkilerin kurulduğu, polis-balk ilişkilerinde 1-2 olay dışmda olumsuzluk yaşanmadığı değerlendirilmektedir. Şemdinli olayı sonrasında olan iki olay ( Vali ile yapılacak toplantıya katılmak üzere giden Belediye Başkanlarına yönelik olarak 1-2 polisin davranışı ile Hakkari Belediye Başkanının Hakkari'de protesto gösterileri esnasında binaların çatısından göstericileri kışkırtmak amacıyla polislerin sapanla taş attığı iddiası) dışmda Kaymakamlar ve emniyet görevlilerinin açıklamaları yanında gerek Hakkari Milletvekilleri gerekse belediye başkanlarınca polis-halk ilişkisinde olumsuz ve eleştirilecek bir husus bulunmadığı, diyalogun sıcak ve ilişkilerin kaynaşmayı sağlamaya dönük olduğu ifade edilmiştir.
Hakkari İl Emniyet Müdürlüğü ile ilgili olarak, Komisyonumuzun mahallinde
yaptığı çalışma sırasında, halkla sıcak bir diyalogun sağlamadığı, halkla-polis
ilişkilerinde soğukluk yaşandığı, birbirlerine şüpheyle yaklaştıkları, tam bir güven ortamının sağlanamadığı, halkın 3 yıl önceki İl Emniyet Müdürleri dönemini sitayişle andıkları izlenimi edinilmiştir.
Ancak yukarıda belirtildiği gibi Yüksekova İlçesi 21. Sınır Tugay
Komutanlığının, Yüksekova Emniyet Müdürlüğü ile aralarında toplumsal olaylara
müdahale tarzı gibi bazı emniyet hizmetlerinin sunumu konusunda sorunlar yaşandığı, askerlerin çarşıya alışveriş amacıyla çıkmasına izin verilmemesi, esnafların bayrak yürüyüşüne yeterince katılmamaları ve zaman zaman da kepenk kapatılması gibi konularda yeterince duyarlı davranmadıkları gerekçesiyle cezalandırıldıkları şeklinde yorum ve değerlendirmelerin yapıldığı, bu nevi bazı uygulamaların yöre halkının kimi yakınmalarına konu obuası, bölgede Devletimizce büyük fedakarlık ve özveri ile yürütülen terörle mücadelede, toplumun her kesiminin de içinde olacağı bir stratejinin tatbikinde bazı aksamaları tevlit edebileceği kaygısına yol açmıştır. Belirtilen nedenle,
Komisyonumuzca, konunun hassasiyetine binaen Yüksekova 21. Sınır Tugay
Komutanlığının söz konusu uygulamalarının incelenmesi için Genel Kurmay
Başkanlığınca gerekli işlemin yapılmasının yerinde olacağı kanaatine varılmıştır.
KAYNAK;
https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss1153.pdf
https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/belge/kr_22HakkariSemdinli.pdf