26 Şubat 2019 Salı

YÜKSEKOVA VE ŞEMDİNLİ'DE BİLDİRİ DAĞITILMASI. HAKKARİ MERKEZ, YÜKSEKOVA VE ŞEMDİNLİ'DE POLİS-ASKER-HALK İLİŞKİSİ. BÖLÜM 3

YÜKSEKOVA VE ŞEMDİNLİ'DE BİLDİRİ DAĞITILMASI. HAKKARİ MERKEZ, YÜKSEKOVA VE ŞEMDİNLİ'DE POLİS-ASKER-HALK İLİŞKİSİ. BÖLÜM 3 



ŞEMDİNLİ ilçesinde Polis-Asker ve halk ilişkisine yönelik olarak; 

4) Şemdinli Kaymakamı Mustafa Cihat FESLİHAN; 

MUSTAFA CİHAT FESLİHAN- Şöyle, göreve başladığımız süre içerisinde, gerek 
askeri personel, emniyet teşkilatımız, diğer daire amirlerimiz vatandaşlarla böyle sevgi, saygı ölçüsünde olumlu bir diyalogumuz vardı. Özellikle bizim yaptığımız hem resmî hem dini bayramlara katılımları olurdu. Biz de ramazan aylarında her haneye ayrı ayrı günlerde, iftarlarda ziyaret ederdik. Vatandaşlarımız bizlere gelirlerdi, problemleri, sorunları konusunda biz onlara Sosyal Yardımlaşma Vakfı olsun, diğer eğitim, sağlık yardımı gibi konularda yardımcı olurduk. Aynı şekilde yine güvenlik güçleriyle de ilişkileri bu konuda... 
AHMET ERSİN (İzmir) - Polis mi jandarma mı? 
MUSTAFA CİHAN FESLİHAN - Polis, jandarma, yani öyle güzel bir sohbet 
ortamı vardı. Dolayısıyla biz olay yerine gittiğimizde de orada toplanan kalabalığı sakinleştireceği miz konusunda kanaatimiz hasıl olmuştu. Fakat 9 Kasımda o toplumsal olaylar o kadar hızlı gelişti ve bir anda topluluk bir anda galeyana geldi..." 

5) Şemdinli İlçe Emniyet Müdürü Tacettin ASLAN; 

TACETTİN ASLAN - ...2004 yuma kadar bu terör örgütünün bir sözde ateşkesi 
vardı o bölgede, ondan dolayı hiç olay olmamış... İşte, 2004'ün Haziran ayı tahmin ediyorum, sözde ateşkesi kaldırınca örgüt, bu tür bölgede eylem ve işte askeri araçlara, özellikle Şemdinli ve Yüksekova arasmda maym koyma çok sık olur hale gelmişti o dönemlerde. Tabiî, sürekli istihbarat bilgileri akıyor, işte, şu kadar örgüt mensubu geldi, şehre girecek gibi istihbarat bilgileri, sürekli, geldiler, gidiyorlar, görüldüler. İşte, eylem olacak. Sürekli akıyordu bize o bilgiler. Biz, tabiî, hazırlıklıyız, olabilecek her türlü gelişmelere karşı. Benim göreve başlamamla, ilk şeyler bunlar oldu. Ama, halkla temas kurduk. Sürekli, yaklaşık, su son 3 aya kadar, hatta, son olaya kadar, ben, sürekli çarşıda gezerim, dolaşırım, resmi elbiseyle gece de çıkarım, noktaya giderim, yürürüm, 
kaldırımlarda otururum. Yani, esnafa sürekli giderim, içlerinde olurum, çay içerim, onlar bana gelirler. Yani, halkta, terör örgütüne yönelik herhangi bir destek ya da bir sempati ya da şehir merkezinde yaşayan halk kitlesi... Gençler de dahil, yani, lise öğrencileri de dahil buna, hiçbir eylem yok, hiçbir karışan da yok. Yani, şehir merkezinde böyle bir şey yok, her şey çok güzel. Yani, lise gibi, Şemdinli gibi bir yerde lise var; fakat, lisede en küçük bir eylem yok. ...16 000 nüfusu var. Benim izlenimlerim bunlardı. İşte, bu son üç aya gelinceye kadar, şehirde, yine, öyle bir bomba eylemi, ya da... Sadece hatırladığım kadarıyla, bir ya da iki bildiri dağıtılma eylemi oldu, örgüt tarafından bildiri dağıtıldı; ama, en küçük bir toplumsal olay, toplumsal bir hadise, kesinlikle böyle bir şey yoktu. Zaman zaman bu DEHAP İlçe Teşkilatı tarafından basın açıklamaları yapılır, onda bile yeteri kadar destek bulmazlardı, bulamazlardı. Minibüslerle köylerden iki minibüs, üç minibüs insan getirirlerdi kadınlı, erkekli, onlarla, hemen böyle 
ufak, tefek, böyle beş on dakikalık hemen, tamam deyince de bitirip giderlerdi. Böyle bir şehir vardı Şemdinli'de. Şemdinli gibi bir yerde... 
BAŞKAN - Yani, resmi görevliler ile esnaf, vesaire, halk arasında, özellikle Şemdinli Merkezinde sıcak bir diyalog var ve böyle bir şey yoktu. 
TACETTİN ASLAN - Kesinlikle. Yani, halk ve polis arasında, özellikle ben kendi 
teşkilatımla ilgili konuşayım, halk ile polis arasında en küçük bir sorun, en küçük bir olumsuzluk, asla... Zaten, son derece de dikkat ederdim. Böyle bir hadiseyle biç karşılaşmadım. Ama, şu son üç ay, haziran ayıydı tahmin ediyorum... İlk bomba Temmuzun 5'i. Temmuzun 5'inde, emniyet müdürlüğü bahçesinde oturuyordum. Havalar sıcak tabiî. Büyük bir gürültü üzerimize yağmaya başladı. Bu nedir diye firladık; olay yerine ilk önce ben gittim. Yakın, ilçe jandarma komutanlığı ile emniyet müdürlüğü karşı karşıya sayılır. Olay yerine gittim. Karanlık, elektrik kesik. Yatan askerleri gördük. Yaralılar diye düşünmüştük. Baktık ki yaralı değil, birinin kafesi kopuk, birinin bacakları yok. Böyle bir 
hadiseyle karşılaşınca hepimizin morali bozuldu. Şehir merkezi; ondan önce de şehrin çıkışında yine jandarma sorumluluk alanında yine bir mayın askeri aracı orada da üç şehidimiz vardı. Arkasından bu gelince, tabu, ister istemez etkileniyorsunuz bunlardan. 

Bu konularla ilgili terör örgütünün de üstlenmesine yönelik-bildirileri de vardır, eylemi üstlendiklerine dair. Bu, tabii, gerdi; yani, açıkçası hem bizini polis arkadaşlarımızı, asker arkadaşları daha dikkatli olmaya, daha tedbirli olmaya sevk etti bizi. Halk da üzgün, biz bunun farkındayız, çünkü sürekli içindeyiz. Arkasından hemen bir bombalama eylemi daha oldu. 1 Eylülde DEHAP tararından dünya banş günü yapıldı. Bü dünya barış gününde iki adet bomba patlamıştı, aynı noktada, iki adet el yapımı düzenekli. Bir hareketlenme oldu. Yine olay yerine koştum. Resmî elbiseli daldım halkın arasına. Yerde 
yaralılar vardı, 17 yaralı vardı. Bir tanesini aldım, kucaklayarak ambulansa götürdüm. Tabii, konuştuk oradakilerle, ne gerekiyorsa yapılacak dedik. Tekrar programı başlattık. Akabinde kısa bir yürüyüş tarzı bir şey yaptılar tepkilerini dile getirmek için. Ama, o da çok ciddî değildi. Orada dahi kayda değer slogan olsun, pankart, döviz, poster öyle şeyler yoktu, bunda da yoktu. Arkasından bir şahsa ait jandarmaya yakın isim -biz de tanıyoruz, alaya herhalde malzeme götürüp getiriyorlar, bu tarz ilişkileri var galiba- şahsın evin önündeki minibüsün altına bir bomba koydular. İşte, bunlar arka arkaya gelişiyordu. 28 Eylülde de emniyet müdürlüğünün üstünden yol geçer, tel örgülerin dibine bomba koydular. 1 
Kasımda, aradan üç gün geçmedi, büyük bomba dediğimiz bomba patladı. Şehir 
gerildi..." 

6) Şemdinli İlçe Jandarma Komutanı Erdem YILMAZ; 

ERDEM YILMAZ - Şimdi, Sayın Başkanım, vatandaşla diyalog tabiî çok önemli 
belirttiğiniz gibi. Az önce, işte, istihbarat konusunda da aynı konu gündeme geldi. 

Mesela, benim günlük 50-60 -bu sayı düşmez- gelenim gidenim olur; köyden muhtarlar gelir. 2 400 korucum var benim, net rakam 2 371 korucum var. 
BAŞKAN - Şemdinli'de? 

ERDEM YILMAZ - Tabiî ki efendim. Taa uzaktan 60 kilometreden gelmiş kapıya 
kadar; ben, onunla görüşmesem olmaz; yani, yoğun bir vatandaş hareketi. 19 köyümüz var; dolayısıyla, 19 köy muhtarımız. Artı, ilçedeki esnafımız, devlet memurlarımız, köylerden gelen öğretmen arkadaşlarımız. Tabiî, bizim mesaimiz biraz yoğun geçer, yoruluruz; ama, bu tatlı bir yorgunluktur. Dolayısıyla, birçok şey bu arada bize de yansır. Vatandaş geldiğinde -tabiî ki, Şemdinli bazı yerlere çok uzak; işte Derecik Belediyesi 8 000 nüfuslu- hemen işini yapmak ister. Gelir, şahsen bazen benim işim olmayan bir işte, işte kaymakam beyi ararız. Tabiî, bu konuda hepimiz, kaymakamlık, ilçe emniyet müdürümüz, ben, taktik jandarma sınır alay komutanımız, garnizon komutanımız, tüm kurumlar, askeriye, sivil, son derece uyum içerisinde çalışmaktayız. 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Vatandaşla diyalog çok önemli; siz de bahsettiniz. 
Şemdinli İlçede Jandarma Komutanlığınızda görev yapan er veya erbaşlar, subay veya astsubaylar, bunlar Şemdinli halkının içerisine girdiğinde, yani, tatile veya izne çıktığında veya görevliyken, esnafla alışverişleri oluyor mu? 
ERDEM YILMAZ - Tabiî  
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Şimdi, bir iddia da, işte, Alay Komutanlığında bu 
kadar er var, işte, askerler gelip halktan alışveriş yapmıyorlar. Biz, zaten fakiriz, bir de fakir olarak kaldığımız yönde söyleniliyor. Böyle Hakkâri'de de aynı şekilde midir; yani, askerimiz esnafla... 
ERDEM YILMAZ - Şemdinli için mi soruyorsunuz, Hakkâri için mi? 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Şemdinli'ye cevap verdiniz; bir de Hakkâri için, 
merkez için sordum. 
ERDEM YILMAZ - Hakkâri'deki durumu bilmiyorum. Şemdinli'de, tabiî, 
toplumsal olayların yaşandığı dönemde... 
MESUT DEĞER (Diyarbakır) - Onlar hariç... 
ERDEM YILMAZ - Onlar hariç. Şu an, normal, erlerimiz çarşıya çıkıyor. 
Şeklinde beyanlarında bulunulmuştur. 
YÜKSEKOVA ilçesinde polis-asker ve halk ilişkisine yönelik olarak; 

7) Yüksekova Eski Kaymakamı Mustafa ÖZTAŞ; 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Bu halkla ilişkiler bağlamında, şimdi, 
özellikle, bazen şöyle bize bilgiler gelmişti: Bu Yüksekova'deki Tugay Komutanının askerlere "sakın ola halkla ilişki kurmayın, buradan alışveriş yapmayın" falan filan gibi birtakım iddialar geldi. Böyle bir şeyi gözlemlediniz mi sizin orada? Asker Ue sivil arasındaki ilişki nasıl? 
MUSTAFA ÖZTAŞ - Orada, belli bir dönemden sonra, çarşı izni verilmemesi 
gibi bir şey oldu; yani, Yüksekova değil de, Hakkâri'ye götürme gibi bir şey oldu. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Yüksekova'dan Hakkâri'ye mi götürüldüler? 
MUSTAFA ÖZTAŞ - Evet 
AHMET ERSİN (İzmir) - Niye öyle oldu? 
MUSTAFA ÖZTAŞ - Bilemiyorum; yani, bu Tugay Komutanı... 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Kaç kilometre Yüksekova-Hakkâri arası? 
MUSTAFA ÖZTAŞ - Yüksekova-Hakkâri arası 80-85 kilometre. Yani, Tugayın 
kendi içinde de kantini şeyleri vardı; ama, belli bir şeyden sonra -2005 yılındaydı zannediyorum- Yüksekova çarşı merkezine -askerlerin, biliyorsunuz, bu çarşı İzni diye bir şey var- çıkarmama diye bir şey oldu. 
BAŞKAN - Güvenlik nedeniyle olamaz mı? 
MUSTAFA ÖZTAŞ - Yani, bilemiyorum artık tabii; çünkü, değişik... O bölgede, 
insanlar, yani, işte, canlı bomba olacak deniliyor, şey deniliyor. O bizim tamamen dışımızda ve askerî, bu Jandarma Sınır Tugayının, biliyorsunuz, bizimle hiçbir bağlantısı, hiçbir şeyi yoktur. Biz, jandarma dışında, diğer garnizonlarla olan ilişkilerimizi valilik aracılığıyla yürütürüz 5442'ye göre. Zannediyorum, 32 nci maddesinin (e) fıkrasında bu askerî birliklerden yardım isteme hususu vardır, yani, bu önlenemeyecek olaylarda. Bizim ilişkilerimiz o anlamda. Onun dışındakiler nezaket ilişkileridir. Yani, ben resmî ilişkiden bahsediyorum şu an; onun dışındakiler nezaket ilişkileridir. 

AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Oradaki birtakım millî veya din! bayramlara 
filan katılmazlardı. Bir ara, her zaman ilgilenirlerdi, işte, askerî erkan olsun; ama, öyle bir zaman geldi ki, şimdi bunlar da katılmamaya başladılar falan gibi, böyle bir iddia da vardı bayramlaşmalarda. Siz bayramlaşma yaptınız mı hiç kimseyle orada? 
MUSTAFA ÖZTAŞ - Tabiî; elbette. 
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Oralarda görmüşsünûzdûr herhalde. 
MUSTAFA ÖZTAŞ - Zaten, bütün kamu kurumlan ve vatandaşa bir 
davetiyemiz oluyordu bizim, duyurumuz oluyordu; yani, hem basma hem sivil toplum örgütlerine, siyasî partilere, vatandaşlara. Biz, bayramımızı, mesela, Öğretmen evimizde kutlardık; yani, millî, dinî bayramları, büyük salonu olduğu için. Milletvekillerimize, sivil toplum örgütlerine, vatandaşlarımıza duyurulur, gelen gelirdi, gelmeyen gelmezdi. 

8) Yüksekova İlçe Emniyet Müdürü Ergin İŞLER; 

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Bir şey daha sorayım Sayın Emniyet Müdürü: 
Halkla diyalogunuz nasıl, halk size yardımcı oluyor mu? 
ERGİN İŞLER - Biz, halkla diyalogumuzun iyi olduğunu düşünüyoruz sayın 
milletvekilim; ki, bu olaylar sırasında direkt polise dönük oradaki yaşayan yerli halktan olsun sivil toplum kuruluşlarında olsun ağır bir eleştiri almadık biz. Bölgede, biz, Türk polisi olarak hükümet emirlerine, İçişleri genelgelerine sonuna kadar bağlı kalmak kaydıyla vatandaşın huzurunu sağlamak adına en ince detaylara varıncaya kadar çok dikkatli çalışmaya gayret gösteriyoruz sayın milletvekilim. 
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Mesela, özellikle polis memurlarınıza halka 
karşı şefkatli davranın, güler yüzlü davranın diyor musunuz, bunu özellikle yapıyor musunuz? 

ERGİN İŞLER - Bunu yapıyoruz sayın milletvekilim; özellikle bunu, mutlaka, 
biz, birinci sırada personelimize bunu talimatlandırıyoruz, oradaki vatandaşımıza 
öngörüsüz, genellemelerden uzak bir şekilde, tamamen onun huzurunu göz önünde tuttuğumuzu hissettirecek tarzda şefkatle yaklaşıyoruz, bunu da başardığımıza inanıyorum efendim. 
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - ... Sayın Emniyet Müdürüm, bu Yüksekova 
Sınır Tugay Komutanlığı ile Yüksekova halkı arasındaki ilişkiler nasıl? Mesela, çarşı izni veriliyor mu ve çarşı izni verilse bile askerlere, askerlerin çarşı izni süresini Hakkâri'de geçirmeleri isteniyormuş, bu konuda bir bilginiz var mı? 

Bir de, oradaki tugaydaki askerlerin, daha doğrusu komutanların halkın bayram 
törenlerine, yani dini bayram törenlerine pek katılmadığı söyleniyor. Doğru mu bunlar, bilginiz var mı? 
ERGİN İŞLER - O konuda bilgim yok sayın milletvekilim. 
KOMİSYON UZMANI - Toplumsal olaylara müdahalede sizin askeri birliklerle 
veya tugayla bir görüş farklılığınız var nu, oldu mu hiç? 
ERGİN İŞLER - O konuda benim bir görüşmem olmadı; biz, mülki amirin 
direktifleri doğrultusunda hareket ediyoruz efendim. 
KOMİSYON UZMANI - Yani, olmadı mı böyle bir şey; görüş ayrılığı var mı yok mu? 

ERGİN İŞLER - Herhangi bir görüş teatisinde bulunmadık. 

9) Yüksekova İlçe Emniyet Müd. TEMÛH Şube Müdürü S.Murat KARA; 

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - ...Diyorsunuz ki "halktan bazı kısanlarla 
ilişkilerimiz iyi." Doğru mu, öyle mi anladım ben? 
S. MURAT KARA - Doğrudur efendim. 
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Yani, neredeyse, işte gezmeye gideceğiz evlerine... 
S. MURAT KARA - Doğrudur efendim. Daha çok; yani, bizim alışveriş 
yaptığımız yerler daha çok o inandığımız insanlar. 
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Şimdi, ben bu anlamda şunları soruyorum. 
Tabiî, bunların sayısı sınırlıdır. Mesela, Yüksekova'nın sokağında, çarşısında gezdiğiniz zaman ki, sizi tanıyan halkın size bakış açısı nasıl; yani, korkarak mı bakıyor, yoksa affedersiniz sizi takmıyor mu devletin görevlisi olduğunuz için? Endişeyle mi, sevgiyle nü bakıyor? Bunu bir değerlendirir misiniz çarşıda gezdiğiniz zaman. 
S. MURAT KARA - Kişisel bağlamda ben kendimle ilgili bir şey söylemiyorum..." 
10) Yüksekova İlçe Jandarma Komutanı Erhan ARKAN; 
KOMİSYON UZMANI - Yüksekova halkıyla, genel olarak söylersek, 21 inci Sınır 
Tugay Komutanlığı veya diğer askeri birlikler arasında bazı olumsuz diyebileceğimiz ilişki var mı; bu konudaki bilginiz nedir? 
ERHAN ARIKAN - Bence yok; fakat, bununla ilgili söylemler var. Ben bunun 
asimin olmadığını düşünüyorum. Özellikle, Tugay Komutanımız, bu konuda, geçen sene, bu sene, özellikle muhtarlarımızı, yöreden, bizim için ve halk üzerinde gerçekten olumlu etkileri olan ve diğer devlet kuruluşlarından da, Milli Eğitim Müdürüdür, bankaların müdürleridir, oradaki esnaf sanatkârlar odasıdur, diğer toplum örgütleridir, hepsini toplayıp, birleştirici yemekler, toplantılar yapmakta. Kopukluk olduğunu ben düşünmüyorum. 

KOMİSYON UZMANI - Niye böyle bir söylenti var? 

ERHAN ARIKAN-Böyle bir söylenti olmasının sebebini ben şöyle 
yorumluyorum: Şimdi, bizim askerî unsurlar, jandarma, emniyet ve tugayın beraber birlik içinde olmaları, uyumlu obuaları, halka, özellikle 15 Şubatta bunun örneğini biz çok güzel sergiledik, emsal teşkil edecek bir davranıştı bence. Uyumlu, onları her zaman yanlarında olduğumuzu gösteren davranışları örgüt kabul edemiyor. Bunu bölmek, parçalamak, sorunlar varmış, problemler varmış şeklinde lanse etmek suretiyle, kendine bence çıkar sağlamaya çalışıyor. Yakın olmak isteyen insanları, yakınlık kurmak isteyen nişanlan, sıkıntılarını devletin her kademesinde çözmek isteyen insanları uzaklaştırmak için çaba gösteriyor. Dolayısıyla, bundan dolayı bir dedikodu çıkarıyorlar diye düşünüyorum. Gayet uyumlu, ahenk içinde bir çalışma var. Özellikle, İlçe Jandarma Komutanlığı ve Emniyet Müdürlüğü arasındaki ahengin ben imrendirecek seviyede olduğunu düşünüyorum. Bizim bölgemizde meydana gelen her olaya Emniyet Müdürü bizzat kendisi, onun bölgesinde, İlçe Emniyet Müdürlüğü bölgesinde meydana gelen, ben, hiçbir şekilde, ayrım gözetmeksizin, her zaman, beraber müdahale edip, birbirimizi destekler şekilde çalışıyoruz. 

11) Yüksekova Belediye Başkam M.Salih YILDIZ; 

M. SALİH YILDIZ - ...Şimdi, biz bunları böyle yan yana getirdiğimiz zaman bu 
faktörleri, bu şeyleri. O derin devlet dediğimiz olgu, eğer birkaç kişiyse, birkaç kişiden perde arkası kişilerden de besleniyorsa, bu olgu devam ediyor, bu olgu belki şu anda Komisyonumuzdan rahatsız, bizim varlığımızdan rahatsız, hükümetin iktidarından rahatsız, yani, belki oradaki Emniyet Müdürünün Yüksekova'daki Emniyet Müdürünün insancıl yaklaşımlarından rahatsız. 
Mesela, Yüksekova Emniyet Müdürü, açık söyleyeyim, Yüksekova'da olmasaydı 
bu iki yıl boyunca, diyalogu, ilişkilerimiz biraz iyi olmasaydı, Yüksekova'da belki 
binlerce böyle sorun önünüze gelirdi. Yani, bu durumda kışkırtan böyle kesimler var. 

Mesela Yüksekova'da ilk basın açıklamasında ben taşlı, sopalı darbeler aldım, 
hakaretler aldım. Halkın sakinleşmesi için çaba harcadım. Bütün bu çaba harcarken, vali beyin, kaymakamın, emniyet müdürünün, ilçe jandarma komutanının da, ya Başkan ne yapabiliriz demesine rağmen, ama, oraya gelen askeri güçlerden belli birkaç kişi, yüzü maskeli, kapalı İnsanların, çok affedersiniz, yani, ağza gelecek her türlü küfür, hakareti şahsıma yapmalarına rağmen, emniyet müdürü pencerede, Allah diyor, inşallah diyor Başkan dönüp bakmaz diyor, bunlar tahrik ediyorlar, Başkan bakarsa çok farklı bir şey de gelişebilir. Ben, dönüp arkama bakmadım. Ayağımın dibine iki tane gaz 
bombası da attılar, ben dönüp bakmadım. Yüzümü kapatmışım, bezlerle talan su getirdiler, millet benim vurulduğumu düşünerek, hayır vurulmadım bağmyorum, biber gazı gözüme girdi. 

4.CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder