TÜRKİYE DE TOPLANMA ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKI ŞİDDET KULLANILARAK ENGELLENİYOR BÖLÜM 7
REVİRLERE BASKIN YAPILMASI,
İzmir’de doktorlar İzmir Tabipler Odası binasındaki revirin 2 Haziran gecesi polis tarafından basıldığını bildirdi. Revirde çalışan doktor Dr. Özlem Aydın’ın yapılan baskına tepki vermesi üzerine polisin başına copla vurduğu ve başından yaralandığı bildirildi.99
Aynı gün Ankara’daki çeşitli revirlere de üç polis baskını yapıldı. Bir doktor Uluslararası Af Örgütü’ne “O haftasonu kim beyaz önlük giymişse hedef alındı. Biz de beyaz önlük giymeme kararı aldık” dedi.
Doktorlar, Uluslararası Af Örgütü’ne, ilk baskının 2 Haziran günü saat 20.00 sularında yapıldığını söyledi. Kızılay Alışveriş Merkezi’nin giriş katındaki revirin çevik kuvvet tarafından hedef alındığını ve sivil polislerin bina içerisinde göz yaşartıcı gaz sıktığını aktardılar. Üç doktor görevlerini yaptıkları sırada polis tarafından saldırıya uğradı ve revirdeki beş tıp öğrencisi gözaltına alındı. Doktorların Ulusararası Af Örgütü’ne verdiği bilgiye göre polis baskını sırasında revire sığınan ya da tedavi gören yaklaşık 100 kişi vardı ve çoğu polis
tarafından dövüldü. Tam da istendiği gibi polis baskınının ardından revir kapatıldı.
Uluslararası Af Örgütü ayrıca aynı gün saat 21.00 sularında Mülkiyeliler Birliği’nin giriş katındaki revire yapılan polis saldırısının ardından verilen zararı inceledi. Yaklaşık 40 sağlık personelinin hemen hemen aynı sayıda yaralıyı tedavi ettiği ve aralarında kanamalı ya da dikiş gerektiren yarası olan ağır yaralı hastaların olduğu belirtildi. Doktorların Uluslararası Af Örgütü’ne verdiği bilgiye göre polis revirin penceresini kırarak içeri göz yaşartıcı gaz attı. İçerisinin göz yaşartıcı gaz ile dolması nedeniyle binadan dışarı kaçan kişilerin de polis
tarafından dövüldüğü belirtildi. Doktorlar ayrıca polis baskını sırasında binanın elektriklerinin de kesildiğini ifade etti.
Doktorlar, Uluslararası Af Örgütü’ne, aynı akşam saat 22.00 sularında Nazım Hikmet Kültür Merkezi’ndeki revirin aynı şekilde polis baskınına uğradığını söyledi. Elektriklerin kesildiğini, revirin kapısının camı kırılarak içeri iki göz yaşartıcı gaz kapsülü atıldığı belirtildi. O sırada revirde görev yapan yaklaşık 20 sağlık personeli ve benzer sayıda yaralı bulunmaktaydı. Polisin içerdeki kişileri ve gaz nedeniyle dışarı kaçanları dövdüğü bildirildi. Doktorlar bitişikteki kafede aralarında revirde tedavi görenlerin de bulunduğu yaklaşık 100 kişi olduğunu ve onların da polis tarafından dövüldüğünü anlattı.
İstanbul’da da revirlerin girişinde ya da içinde göz yaşartıcı gaz kullanıldığı ve bunun yaralıların tedavisine engel olduğu bildirildi. Haberler ve video görüntüleri 15 Haziran günü polisin Divan Oteli’ndeki revirin girişinde göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullandığını, içerideki kişilerin yüzlerindeki maskeleri çıkardığını ve göz yaşartıcı gazın etkisini gidermek için kullanılan losyonlara el koyduğunu gösteriyor.100 Makine Mühendisleri Odası Uluslararası Af Örgütü’ne polisin 2 Haziran günü revir olarak kullanılan binalarının içerisine göz yaşartıcı gaz
attığını söyledi. Çevik kuvvet polislerinin içeriye göz yaşartıcı gaz kapsülü atarken görüntülendiği video görüntüleri mevcut.101 İstanbul Tabipler Odası Uluslararası Af Örgütü’ne 15 Haziran günü Harbiye’deki Ramada Oteli’ndeki revirinin polis tarafından hedef alındığını ve oradaki sağlık personelinin görevlerini yapmasına engel olunduğunu söyledi. Beyaz önlük giyen iki kişi gözaltına alındı ancak daha sonra alınan bilgilere göre bu kişilerin sağlık çalışanı
olmadığı ortaya çıktı. O esnada orada bulunan ve polisin saldırısına uğrayan avukatlardan biri de Burcu Öztoprak (bkz:, Aşağıdaki Avukatlar bölümü, sayfa 48). Polisin Taksim Meydanı’na yakın Alman Hastanesi’nin girişinde de tazyikli su kullandığı kayıt altına alındı.102 İstanbul Tabipler Odası ayrıca Uluslararası Af Örgütü’ne üç doktor, bir diş doktoru ve bir hemşirenin tıbbi malzeme taşırken gözaltına alındığını söyledi.103
REVİRLERİ YASAYA AYKIRI GÖSTERME ÇABALARI,
14 Haziran günü, Sağlık Bakanı revirlerin yasa dışı olduğu ve revirlerde acil sağlık yardımında bulunan sağlık personeli hakkında soruşturma açılabileceğini söyledi.104 Türk Tabipler Birliği, Sağlık Bakanı’na ihtiyacı olan kişilere ilk yardım hizmeti vermemenin yasalar uyarınca cezai yaptırımları olduğunu hatırlatan sert bir cevap verdi.105 Bakanlık daha sonra Türk Tabipler Birliği’ne yazılı olarak çalışma saatleri içinde revirlerde çalışan doktorlar hakkında soruşturma
açılabileceğini bildirdi.106 Ağustos itibariyle revir açmak için resmi izin koşulu getiren yasal değişiklikler Meclis’in onayına sunulmuştu.107
AVUKATLAR,
Avukatlar, Gezi Parkı eylemleri boyunca gözaltına alınan ve şiddete maruz kalan kişilere ücretsiz danışmanlık sağlamada önemli bir rol üstlendi. Göstericilerin haklarını savunmak için gösterdikleri çabalar yetkililer tarafından çeşitli şekillerde engellendi. Ankara, Antakya, İstanbul ve İzmir’deki avukatlar polisin uzun süreler boyunca gözaltına alınan kişilere ulaşmalarına engel olmaya çalıştığını bildirdi. Avukatlar ayrıca Uluslararası Af Örgütü’ne polis tarafından sözlü tacize uğradıklarını söyledi. Ankara ve İstanbul’daki avukatlar polisin hukuki danışmanlık sağlamak ve gözaltıları takip edebilmek için kurduğu kriz masalarının bulunduğu baro binalarına girmeye çalıştığını ancak bu konuda başarısız olduğunu aktardı. Avukat Burcu Öztoprak Uluslararası Af Örgütü’ne, 15 Haziran günü Ramada Otel’de İstanbul Barosu adına gözaltıları takip ettiği sırada, polisin kendisini yasa dışı bir örgüt adına hareket etmekle suçladığını, hakaret ve saldırıda bulunduğunu söyledi.
11 Haziran günü, İstanbul’da Çağlayan Adliyesi’nde Gezi Parkı eylemleri boyunca yaşanan polis şiddetini kınamak amacıyla basın açıklaması yapmaya çalışan küçük bir grubun içinde olan iki avukat gözaltına alındı. Adliyedeki gözaltıları protesto eden çok daha fazla sayıda bir grup avukat da gözaltına alındı ve Fatih’te Vatan Caddesi üzerindeki Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Toplam 49 avukat gözaltına alındı, bazıları polis tarafından adliyeden sürüklenerek
çıkarıldı. Grup resmi gözaltı prosedürleri henüz tamamlanmadan, resmi gözaltı kaydı yapılmadan ve avukatların gözaltına alınması konusundaki yasal gereklilikler yerine getirilmeden 11 saat sonra serbest bırakıldı.
GAZETECİLER,
Eylemlerle ilgili bağımsız bir şekilde haber yapılmasında gazetecilerin önemli bir rolü bulunuyor. AGİT Kılavuzu’nda da belirtildiği gibi “Medya görüntüleri hem eylemleri düzenleyenler hem de kolluk kuvvetlerinin hesap verebilirliği açısından önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle medyanın eylemlere erişimi olmalı ve polis operasyonlarının da bunu kolaylaştırması gerekmektedir”.108
Ancak bırakın işlerini yapmayı, gazetecilerin hakaretlere, engellemelere ve hatta fiziksel şiddete maruz kaldıkları ve ellerindeki görüntülerin yok edildiği bildirildi. Çok sayıda gazeteci Uluslararası Af Örgütü’ne eylemler sırasında görevlerini yaptıkları için polis tarafından dövüldüğünü söyledi (bkz: Gökhan Biçici vakası, sayfa 31, Kemal Soğukdere ve Alper Çakıcı vakaları, sayfa 29, Alp Buğra Bahadır Gültekin vakası, sayfa 33, Eylem Düzyol ve Fulya Atalay vakaları, sayfa 33). 8 Temmuz günü, Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü Gezi Parkı eylemleri boyunca 54 gazetecinin kötü muameleye maruz kaldığını ve 34 gazetecinin de gözaltına alındığını bildirdi. Örgüt, gözaltına alınanlar ve kötü muameleye uğrayanlar arasında uluslararası gazetecilerin de bulunduğunu aktardı. Gözaltına alınan gazetecilerden biri olan İtalya vatandaşı Mattia Cacciatori, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırı davranmakla ve polise mukavemet etmekle suçlanıyor.109 Cacciatori iki suçtan da suçlu bulunduğu takdirde, yedi yıl hapis cezası ile karşı karşıya. Davanın ilk duruşmasının 1 Kasım 2013 tarihinde yapılması bekleniyor.
Gezi Parkı eylemleri boyunca hükümet medyaya yönelik şimdiye dek görülmemiş düzeyde saldırıda bulundu. Hükümet özellikle uluslararası medyayı hedef aldı ve olayları çarpıtmakla ve gerginliği yükseltmekle suçladı.110 Uluslararası yayın kuruluşları için çalışan bazı gazeteciler kimliği belirsiz kişilerden tehditler aldıklarını söyledi. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Melih Gökçek’in, BBC Türkçe’de çalışan bir gazeteciye karşı başlattığı Twitter kampanyasının ardından, BBC, güvenilirliğine darbe vurulması ve gazetecilerine göz dağı verilmesi çabaları ile ilgili kaygılarını dile getirdi.”111
Ulusal medya kuruluşları için çalışan gazeteciler, hükümetin Gezi Parkı eylemlerine tepkisi ile ilgili eleştirel habercilik yapmaktan kaçınmaları için editörlerinden ve ticari çıkarları nedeniyle hükümet ile ilişkileri olan medya patronlarından baskı gördü. Türkiye Gazeteciler Sendikası 22 Temmuz günü yaptığı açıklamada Gezi Parkı eylemleri ile ilgili yaptıkları haberler nedeniyle 59 gazetecinin işini kaybettiğini, bunlardan 22’sinin işten çıkarıldığını ve 37’sinin ise istifa etmek zorunda kaldığını söyledi.112 Sonraki gün 23 Temmuz’da, Yavuz
Baydar, Gezi Parkı eylemleri ile ilgili medyanın oto sansür uygulaması konusunda yaptığı eleştiri nedeniyle, hükümet yanlısı Sabah gazetesindeki ombudsmanlık (okur temsilciliği) pozisyonundan çıkarıldı.113 Bir hafta sonra, Türkiye’nin en iyi bilinen köşe yazarlarından Can Dündar Milliyet gazetesindeki işinden çıkarıldı ve işten çıkarılan gazetecilerin sayısının 81’e ulaştığı bildirildi.114 Bu durum, Türkiye’nin en iyi bilinen ve muhalif gazetecilerinin
birçoğunun hükümet ile iyi ilişkiler kurmak isteyen medya patronları tarafından işten çıkarılmış olduğu bir dönemde yaşandı.
SOSYAL MEDYA KULLANICILARI,
Türkiye’de anaakım medyanın büyük bir kısmı tarafından oto sansür uygulanması nedeniyle, sosyal medya eylemlerde yaşanan gelişmelerle ilgili bilgi vermek ve eylemleri desteklemek isteyen kişiler için önemli bir rol oynadı. Hükümet sosyal medya şirketlerine ve kullanıcılarına saldırırken, Başbakan da “Twitter denen bir bela var” dedi.115 Hükümet tarafından yapılan açıklamalar Facebook’tan kullanıcı bilgilerinin alındığını ancak Twitter’dan alınamadığını
gösterdi. Bu durum Facebook’u Türkiye yetkilileri ile işbirliği yapmadıklarına dair bir açıklama yapmaya itti.116 Hükümet daha sonra bir açıklama yaparak Twitter’ın Türkiye’de bir ofis açması gerektiğini söyledi ve hakaret gibi “evrensel suçlara” karşı yetkililerle işbirliği yapmaya çağırdı.117 Hükümet daha sonra sosyal medyaya yönelik ve sosyal medya aracılığıyla “hakaret” edilmesi konusunda yasal düzenleme yapmayı düşündüğünü açıkladı.118
Ağustos sonu itibariyle 4 Haziran’da İzmir’de gözaltına alınan 38 Twitter kullanıcısına yönelik açılan soruşturma devam etmekteydi. Hakkında soruşturma açılanların çoğunluğu 18-27 yaşları arasında. Avukatların Uluslararası Af Örgütü’ne verdiği bilgiye göre birçoğu, 36 saat boyunca gözaltında tutulduğunu ve TCK’nın 214. Maddesi uyarınca “suç işlemek için tahrikte bulunmak”la ve 217. Maddesi “halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik etmek”le suçlanıyor. Soruşturma eylemlere destek niteliğinde olan ve polisin göstericilere nerede
müdahale ettiği, yaralılar, tıbbi ihtiyaçlar ve eylem için nerelerin güvenli olduğu gibi bilgileri içeren tweet’lere yönelik açıldı. Hakkında soruşturma açılanların bazıları sadece bir ya da iki tweet nedeniyle suçlanıyor. Polisin soruşturma kapsamında şimdiye kadar referans verdiği tweetlerin hiçbirinde şiddete teşvik ya da yasaklanmış bir söylem bulunmamakta. Hatta tweet’lerden biri açıkça göstericilere taş atmamaları çağrısında bulunmaktadır.
Uluslararası Af Örgütü Antakya’da sosyal medya kullanıcılarına yönelik açılan başka bir soruşturmadan daha haberdar oldu. Avukatların Uluslararası Af Örgütü’ne verdiği bilgiye göre İzmir’de atılan tweet’lere benzer Facebook paylaşımları nedeniyle yaklaşık 50 kişiye karşı açılan soruşturmanın devam ettiğini söyledi. Uluslararası Af Örgütü, sadece internet üzerinden ifade özgürlüğünü barışçıl bir şekilde kullandığı için tutuklanan herkesi düşünce
suçlusu olarak değerlendirecektir.
SONUÇLAR VE TAVSİYELER,
Türkiye yetkililerinin Gezi Parkı eylemlerine gösterdiği aşırı tepki, hem Türkiye içinde hem de ülke dışındaki birçok kişiyi şoka uğrattı. Bu durum, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin sorumluluk sahibi ve insan haklarına saygılı bir hükümet olma iddialarını zayıflattı ve muhalif fikirlere karşı ne kadar hoşgörüsüz olduğunu gösterdi.
Gezi Parkı eylem hareketinin bastırılması sürecinde büyük bir kısmı kapsamlı olmak üzere çok sayıda insan hakları ihlalleri işlendi. Bunlar arasında barışçıl toplanma hakkının toptan ihlali ve yaşam, özgürlük ve işkence ve kötü muameleye uğramama haklarının ihlali bulunmakta.
Polis ihlallerinin çok büyük bir kısmı şimdiden cezasız kalacak gibi görünüyor. Buna karşın eylemlere katılmakla ya da eylemleri düzenlemekle suçlanan kişiler karalamalara ve kötü muameleye maruz kaldı ve şimdi de haksız ya da abartılı suçlamalarla yargılanma riski ile karşı karşıya bulunuyor. Doktorlar, avukatlar ve hatta işyeri sahipleri gibi göstericilere yardım eden kişiler de tehdit ve tacize maruz kaldı.
Türkiye yetkilileri farklı bir yaklaşım izlemelidir. Barışçıl toplumsal gösteri hakkına saygı duymalı ve kolluk kuvvetlerinin gösterilerde hukuka uygun bir şekilde hareket etmelerini sağlamalıdır.
Bu bağlamda, Uluslararası Af Örgütü Türkiye yetkililerine aşağıdaki tavsiyelerde bulunmaktadır.
TÜRKİYE YETKİLİLERİNE TAVSİYELER,
Uluslararası insan hakları hukuku uyarınca, Türkiye’nin yetki alanı içinde görüşlerini barışçıl bir şekilde ifade etmek isteyen herkesin barışçıl toplanma hakkını güvence altına alın
. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu ve uygulanışını kapsamlı bir şekilde gözden geçirin. AGİT Barışçıl Toplanma Özgürlüğü Kılavuzu gibi uluslararası hukuk ve standartlar uyarınca gerekli değişiklikleri yapın;
. Terörle mücadale yasaları da dahil diğer yasaların barışçıl gösteri düzenleme ya da barışçıl gösterilere katılım haklarını kullanan kişilere karşı kullanılmamasını sağlayın.
Hiç kimsenin barışçıl toplanma özgürlüğü hakkı kapsamında olan eylemler nedeniyle gözaltına alınmamasını ya da yargılanmamasını sağlayın
. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda, ihtar üzerine dağılmamak gibi (32. Madde), barışçıl bir gösteriye katılımı suç sayan maddeleri kaldırın;
. Gösteriye katılan bazı kişiler şiddet içeren ya da düzen bozan fiillerde bulunsa bile, şiddet içeren bir fiilde bulunmayan ya da bu tür bir fiili teşvik etmeyen diğer kişilerin gözaltına alınmaması ya da yargılanmamasını sağlayın.
Gösteriler sırasında kolluk kuvvetlerinin tutumu
. Polis, olası çatışma ihtimalini hafifletmek ya da gerginliğin tırmanmasını önlemek için, gösterileri planlayan ya da düzenleyen kişilerle aktif iletişim halinde olmalı;
. Polisin gösterilere vereceği tepki, herhangi bir müdahalenin çatışmayı artırma riski varsa müdahale etmeme ihtimali de dahil olmak üzere bir dizi seçeneği içermektedir. Şiddet içeren gösterilerin dağıtılması durumunda sınırlı oranda güç kullanılmalı ve sadece diğer yöntemlerin etkisiz kaldığı ya da istenen amacın başarılmasının mümkün olmadığı durumlarda kullanılmalı;
. Polis, güç kullanmadan önce çatışmayı önlemek için arabuluculuk ve müzakere yollarını kullanmalı;
. Eğer başkalarının güvenliğini sağlamak gibi durumlar nedeniyle güç kullanmak
kaçınılmazsa, Birleşmiş Milletler Kolluk Kuvvetleri Tarafından Kuvvet ve Ateşli Silah Kullanılması Hakkında Temel İlkeler’e uygun bir şekilde gerekli en asgari oranda kullanılmasını sağlayın;
. Uzman kurumlarla işbirliği halinde, gösterilere müdahale ve gösterileri sınırlama araçlarının kullanımı ile ilgili ayrıntılı bir kılavuz hazırlayın ve kılavuz hazırlanır hazırlanmaz yayımlayın;
. Ciddi yaralanma ya da ölümle sonuçlanabilecek plastik mermi, göz yaşartıcı gaz (sıkılan ya da fırlatılan kimyasal maddeler), ses ve ışık fişeği olarak da bilinen ses bombası, cop, tazyikli su ve zırhlı araçların, sadece eğitim almış ve BM ve AGİT gibi uluslararası kurumların meşru güç kullanımı konusundaki ilkelerine uyumlu profesyonel standartlar uyarınca emir komuta zinciri altındaki ve ciddi eğitimden geçmiş kolluk kuvvetleri tarafından kullanılmasına
izin verilmeli;
. Bir gösterinin dağıtılması amacıyla kullanılan araçlar dikkatli bir şekilde seçilmeli ve sadece gerekli, orantılı ve hesap verilebilir bir şekilde kullanılmalı;
. Yetkililer bu tür araçların kullanıldığı her durumda, kullanımlarının uluslararası hukukun gerektirdiği gereklilik ve orantılılık ilkelerine uygun olup olmadığını incelemeli;
. Yaralı ya da müdahaleden etkilenmiş kişilere mümkün olan en kısa zamanda destek ve tıbbi yardımının ulaşmasını sağlayın;
. Gazetecilerin haber amacıyla eylem alanlarında bulundukları sırada herhangi bir engelle karşılaşmadan ve güvenli bir şekilde görevlerini yapmalarını sağlayın;
. Resmi olmayan gözaltı uygulamasına son verin ve gözaltına alınan herkesin
gecikmeksizin resmi bir gözaltı merkezine gönderilmesini ve avukatlara erişimlerini sağlayın;
. Toplumsal olaylarda polis memurlarının, kolluk görevlerini yerine getirirken,
üniformalarının üzerindeki kimlik kartları, koruyucu kıyafetleri de dahil olmak üzere özel zırhları ve kasklarının üzerindeki numaralarla tanınabilir halde olmalarını sağlayın;
. Yakalama vekimlik kontrolü yapma gibi kolluk görevlerini gerçekleştiren sivil giyimli polis memurları muhatap oldukları kişilere ve gerekirse olaya şahit olan kişilere kendilerini tanıtmalı.
Kolluk kuvvetleri tarafından işlenen insan hakları ihlalleri ile mücadele edin
. Devlet yetkilileri tarafından işlendiği iddia edilen tüm kötü muamele vakalarını etkili ve tarafsız bir şekilde soruşturun; sorumluları adalet önüne getirin;
. Tüm gözaltı merkezlerine düzenli, önceden planlanmayan ve habersiz ziyaretler gerçekleştiren bağımsız bir izleme mekanizması oluşturarak İşkenceye Karşı Sözleşme’ye Ek İhtiyari Protokol’ü uygulayın;
. Tamamen bağımsız ve etkili bir polis şikayet mekanizması oluşturun. Bu mekanizma, özellikle, şu özellikleri barındırmalı:
. Uzmanlaşmış Polis Ombudsmanı veya Bağımsız Polis Şikayet Kurumu gibi kurum bünyesinde olmayan ve polis ile hiçbir yapısal ve örgütsel bağı olmayan bir kamu kurumu olmalı,
. Kurumun yeterli sayıda çalışanı olmalı ve kurum, kolluk kuvvetleri teşkilatına üye olmayan, yeterliği, tarafsızlığı, uzmanlığı, bağımsızlığı ve dürüstlüğü kabul gören uzmanlar tarafından yönetilmeli. Şikayetleri incelemek üzere kendi bağımsız uzman araştırmacıları olmalı.
TÜRKİYE’YE TOPLUMSAL OLAYLARA MÜDAHALE EKİPMANI SAĞLAYAN ÜLKELERE TAVSİYELER:
. Türkiye yetkilileri polisin keyfi ve aşırı güç kullanımına yönelik derhal, bağımsız ve tarafsız soruşturma açıncaya kadar ve toplumsal olaylara müdahale araçlarını uluslararası hukuka uygun bir şekilde kullanacağını gösterinceye kadar, Türkiye’ye, kolluk kuvvetlerinin toplumsal olaylara müdahale için kullandığı kimyasal madde ve hız yoluyla etki eden cisimlerin satışını durdurun.
EKLER
EK 1: GEZİ PARKI EYLEMLERİNİN KRONOLOJİSİ
27 Mayıs Pazartesi
Sivil toplum kuruluşları, siyasi gruplar ve meslek gruplarının oluşturduğu bir koalisyon olan ve Taksim’deki kentsel dönüşüm planlarına karşı aktif bir şekilde kampanya yürüten Taksim Dayanışma Platformu, buldozerlerin gelmesinin ardından Gezi Parkı’nda toplanmaya başladı.
28 Mayıs Salı
Bir grup çevreci gösterici Gezi Parkı’nda barışçıl bir oturma eylemi gerçekleştirdi. Polis parkı boşaltmak için aşırı güç (göz yaşartıcı gaz ve biber gazı spreyi) kullandı.
29 Mayıs Çarşamba
Gezi Parkı’ndaki göstericilere yönelik polisin aşırı güç kullanmasına duyulan tepkinin ardından, İstanbul’da göstericilerin sayısı hızla artmaya başladı.
30 Mayıs Perşembe
Sosyal medya ve haber sitelerinde, sabahın erken saatlerinde polisin Gezi Parkı’nda kamp kuran göstericilerin çadırlarını yaktığını gösteren görüntüler paylaşıldı. Polis göstericileri dağıtmak için biber gazı ve tazyikli su kullandı. Akşam saatlerinde göstericilerin sayısı ciddi oranda artmıştı.
31 Mayıs Cuma
Polis sabah erken saatlerde barışçıl göstericileri Gezi Parkı’ndan çıkarmak için göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su dahil olmak üzere aşırı güç kullanarak müdahale etti. Polisin sert müdahalesi İstanbul’un merkezinde de akşama kadar devam etti. Kitlesel gösteriler Ankara ve İzmir’in yanı sıra, Antakya, Eskişehir, Edirne, Bursa, Kocaeli, Samsun ve Adana gibi diğer şehirlere de yayıldı.
1 Haziran Cumartesi
Polis saat 17.00 sularında Taksim Meydanı’ndan çekildi ancak şehrin diğer taraflarında polis müdahalesi devam etti.
Eylemler diğer şehirlere yayıldıkça, polis barışçıl göstericilere yönelik aşırı güç kullanmaya devam etti. Ankara, İzmir ve Eskişehir’de onbinlerce, Adana, Edirne, Samsun, Antakya, Trabzon, Bursa ve Kocaeli gibi diğer şehirlerde binlerce gösterici ve polis arasında çatışmalar çıktı.
2 Haziran Pazar
Türkiye genelinde polisin aşırı güç kullanımı devam etti. Polis Ankara ve İzmir’de barışçıl göstericilere göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile müdahale etti. Ankara ve İzmir’de polisin yaralı göstericilerin tedavi edildiği revirlere saldırdığı bildirildi.
İçişleri Bakanı Muammer Güler yaptığı açıklamada ülke genelinde 67 ilde altı gündür süren 235 eylemde 1,730 kişinin gözaltına alındığını söyledi.
4 Haziran Salı
22 yaşındaki Abdullah Cömert 3 Haziran’da Antakya’daki bir eyleme polisin müdahale etmesinin ardından başından yaralanarak hayatını kaybetti. Görgü şahitleri Cömert’in polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybettiğini söyledi. İzmir’de 38 kişi Twitter’da eylemlerle ilgili mesajlar paylaştığı için gözaltına alındı.
5 Haziran Çarşamba
Türk Tabipler Birliği, başta İstanbul, Ankara, İzmir ve Eskişehir olmak üzere, ülke genelinde 12 şehirde 4,355 kişinin yaralandığını bildirdi.
7 Haziran Cuma
Dört günlük Kuzey Afrika ziyaretinden dönen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da destekçilerine bir konuşma yaptı. Başbakan konuşmasında eylemlerin yasa dışı olduğunu, çoğu polis olmak üzere yaklaşık 1,000 kişinin yaralandığını ve eylemlere son verilmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan ayrıca polisin aşırı güç kullandığı durumlar olmuş olabileceğini de dile getirdi.
11 Haziran Salı
Sabah polis Taksim Meydanı’ndaki eyleme göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullanarak müdahale etti ve Taksim Meydanı’nda 11 gün süren barışçıl işgal eylemine son verdi. Polis ve göstericiler arasındaki çatışmalar gün ve gece boyunca devam etti.
Öğleden sonra İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu Taksim Meydanı’na yapılan polis müdahalesini meydandaki anıt heykelin ve civardaki binaların üzerindeki “terörist örgütlere ait afişleri” gerekçe göstererek savundu. Gezi Parkı’nda ise polis müdahalesi olmayacağına dair söz verdi.
Akşamın erken saatlerinde polis göz yaşartıcı gaz, tazyikli su ve plastik mermilerle Gezi Parkı’na müdahale etti.
Bir grup avukatın İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde Gezi Parkı eylemlerinde polis şiddetini kınamak için basın açıklaması yaparken gözaltına alınmasını protesto eden 45 avukat gözaltına alındı.
12 Haziran Çarşamba
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan göstericilerin Gezi Parkı’nı boşaltmaları için “son bir uyarı” yaptığını söyledi.
Sabahın erken saatlerinde polis Taksim Gezi Parkı revirine ve çevresine göz yaşartıcı gaz ile müdahale etti.
14 Haziran Cuma
Ankara’da 1 Haziran günü yapılan eylemlerde bir polis tarafından sıkılan kurşun ile başından vurulan Ethem Sarısülük hayatını kaybetti.
15 Haziran Cumartesi
Polis Gezi Parkı’nda barışçıl işgal eylemi yapan göstericileri göz yaşartıcı gaz, tazyikli su ve plastik mermi kullanarak dağıttı. Göstericilerin parka yeniden girmeleri engellendi.
Polis Divan Oteli’nin girişinde tazyikli su ve göz yaşartıcı gaz kullandı ve otelin yaralı göstericilerin tedavi edilmesi için revir olarak kullanılan lobisini göz yaşartıcı gazla doldurdu.
16 Haziran Pazar
Polis, Ankara’da Ethem Sarısülük’ün cenaze yürüyüşüne aşırı güç kullanarak müdahale etti.
17 Haziran Pazartesi
Akşam saatlerinde sessiz bir durma eylemi olan “duran adam” eylemi başladı ve hemen ardından birçok kişi eyleme katıldı.
Taksim Meydanı’nda durma eylemi yapan en az 16 kişi gözaltına alındı, yaklaşık sekiz saat
sonra serbest bırakıldı.
Türk Tabipler Birliği çoğunluğu İstanbul, Ankara ve İzmir’de olmak üzere ülke genelinde 12 şehirde 7,478 kişinin yaralandığını bildirdi.
22 Haziran Cumartesi
Polis, Türk Mühendis ve Mimar Odalar Birliği’ndeki revirin içine ve etrafına göz yaşartıcı gaz fırlattı.
23 Haziran Pazar
İçişleri Bakanlığı Türkiye’nin 81 ilinin 79’unda 2.5 milyon kişinin eylemlere katıldığını bildirdi. Bu süre boyunca yaklaşık 4,900 kişi değişen sürelerle gözaltına alındı.
24 Haziran Pazartesi
Başbakan bir polis akademisinin mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada polisin Gezi Parkı eylemleri boyunca cesur, kahramanca bir tavır gösterdiğini söyleyerek onları kutladı.
Türk Tabipler Birliği istatistiklerine göre eylemlerin başlamasından bu yana 13 şehirde 8,038 kişi yaralandı.
8 Temmuz Pazartesi
Gezi Parkı’nın İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu tarafından halka açılmasının hemen ardından göstericiler ve halktan diğer kişiler parkı doldurdu. Ancak iki saat sonra polis parktan çıkmaları için uyarıda bulundu ve göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi kullanarak müdahale etti. Polis operasyonu parkın etrafındaki yerlere de yayılarak sabahın erken saatlerine kadar devam etti.
Gezi Parkı’na barışçıl bir şekilde girmek isteyen Taksim Dayanışma temsilcileri de dahil olmak üzere 50 kişi gözaltına alındı.
10 Temmuz Çarşamba
3 Haziran günü Eskişehir’deki bir eyleme polisin müdahale etmesinin ardından kaçarken sivil giyimli kişiler tarafından acımasızca dövülen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz hayatını kaybetti. Biri polis olmak üzere yakalanan beş kişi hakkında cinayet suçlamasıyla dava açıldı.
12 Temmuz Cuma
8 Temmuz’da gözaltına alınan Taksim Dayanışma’nın tüm temsilcileri serbest bırakıldı.
22 Temmuz Pazartesi
Antakya’da barışçıl göstericilerin işgal eylemi yaptığı Sevgi Parkı sabahın erken saatlerinde polis tarafından boşaltıldı.
Polis Taksim Meydanı’nda göstericilere yönelik aşırı güç kullandı.
26 Temmuz Cuma
Savcılar, Ankara’daki Gezi Parkı eylemlerine yönelik ilk iddianameyi tamamladı. Polis tarafından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük’ün cenaze yürüyüşüne katıldıkları gerekçesiyle 73 kişiye dava açıldı.
1 Ağustos Perşembe
Köşe yazarı Can Dündar, Gezi Parkı eylemleri ile ilgili yazdığı yazılardan dolayı Milliyet gazetesindeki işinden çıkarıldı. Türkiye Gazeteciler Sendikası, Gezi Parkı eylemleri ile ilgili yaptıkları haberler nedeniyle 81 gazetecinin işine son verildiğini bildirdi.
3 Ağustos Cumartesi
Gezi Parkı’nın içinde ve etrafında eylem yapmak isteyen kişilere, polis göz yaşartıcı gaz, tazyikli su ve plastik mermi kullanarak müdahale etti. Polis müdahalesi gece boyunca devam etti.
19 Ağustos Pazartesi
Antakya’da polis Ali İsmail Korkmaz’ı, ölümünün 40. gününde anmak isteyen göstericilere yönelik göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullandı.
20 Ağustos Salı
Polis, Gezi Parkı eylemleri boyunca yaşanan polis şiddetinin mağdurlarının adalet arayışlarına dikkati çekmek için Antalya’dan İstanbul’a yürüyen dört kişilik “Adalet Yürüyüşü” grubuna ve gruba destek verenlere göz yaşartıcı gaz ve aşırı güç kullanarak müdahale etti.
8 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***