PETROL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
PETROL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Eylül 2020 Salı

21. YÜZYILIN ENERJİ DENKLEMİ VE TÜRKİYE, BÖLÜM 2

 21. YÜZYILIN ENERJİ DENKLEMİ VE TÜRKİYE, BÖLÜM 2


2. ENERJİ SAVAŞINDA KÜRESEL VE BÖLGESEL AKTÖRLERİN ENERJİ POLİTİKALARI., 

Enerji insanlık tarihinin her döneminde olduğu gibi günümüzde de en temel ihtiyaç olarak karşımıza çıkacaktır. Dünya'nın güçlü ülkeleri arasına girebilmek ve süper  güç olabilmek için enerji kaynakları ile doğrudan bir ilişki mevcuttur. Özellikle Sanayi Devrimi ile birlikte enerjinin önemi giderek artış göstermiştir. Ülkelerin ihtiyaçları olan enerji talebini çoğunlukla fosil kaynaklardan sağlamaktadırlar. Fosil kaynakların dünya da homojen şekilde dağılmamış olması ise enerji kaynakları üzerindeki rekabeti şiddetlenmesine neden olmaktadır. 

Son yüzyıl içerisinde yaşanılan birçok savaş ve siyasi akımların getirdi devrimler yaşanmıştır. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, Arap-İsrail Savaşı, Birinci ve İkinci 

Körfez Operasyonları, Küba krizi, Kore krizi, Süveyş krizi, Petrol krizleri ve Arap Baharı gibi olayların tümünü incelediğimizde olayların oluşumlarının başrolünde ya direk yâda yan rollerde mutlaka enerji jeopolitiği ve güvenliği yer almıştır. Tüm yaşanan olaylarda yer aldıkları gibi 21. yüzyılın enerji savaşı içerisinde de bulunan bazı aktörlerin enerji politikalarını incelenecektir. 

2.1. AB'NİN ENEJİ POLİTİKALARI 

 AB, dünyanın en büyük enerji ithalatçısıdır. ABD'den sonra enerji tüketiminde ikinci sırada bulunmaktadır. AB'nin artan enerji talebi içerisinde tüketiminin  önümüzdeki yirmi yıl içerisinde iki katına çıkacağı ve buna bağlı olarak da ithal bağımlılığın 2030 yılında %70'lere varacağı tahmin edilmektedir.(Europen 

Comission, 2000) Topluluk üyeleri ilk hukuksal anlaşmayı 18 Nisan 1951'de Paris'te imzalayarak Avrupa Kömür Çelik Topluluğu'nu (AKÇT) kurarak bugün ki 

AB'nin temellerini atmıştır. Kurulan örgütün temel amacı, silah sanayisinin temel dayanağı olan kömürü ve çelik üretiminin ortak bir kuruluş tarafından denetim altına alınmasıydı.(Aydoğan, 2003) Böylelikle, Fransa ve Almanya'nın geçmişten günümüze bu sektördeki rekabetine son verilerek savaşın düşünülmez değil, fakat materyal olarak imkânsız hale getirilmesini hedeflenmiştir. 

Birlik, 1973-1974 yıllarında yaşanılan ilk petrol krizinden sonra ortaya çıkan enerji probleminden ve krizin etkisinden kurtulabilmek için 1974 yılında '' Yeni Enerji Politika Stratejisi'' programını oluşturarak ''Enerjinin Rasyonel kullanımı'' başlıklı eylem programı hazırlamıştır. Programın amacı enerji tüketiminin daha efektif kullanımı ve enerji tüketiminin sosyal ve ekonomik kalkınmaya zarar vermeyecek şekilde sınırlandırılmasıdır. Yaşanılan 1979 yılı İkinci Petrol krizi ile birlikte tasarruf politikaları sıkılaştırılmış ve durumdan asgari şekilde etkilenmek için özen gösterilmiştir. AB gelişen süreç içerisinde enerji stratejileri ile ilgili en somut ve gerçek bir adım olarak 1995 yılında yayınladığı ''Avrupa Birliğinin Enerji Politikası'' başlıklı ''Beyaz Kitap'' ile atmıştır. Böylece AB enerji iç pazarı için genel ilkeler ve amaçların neler olduğu; enerji arzının güvenliği, çevrenin korunması ve genel rekabet gücü dikkate alınarak belirlenerek bir enerji stratejisi oluşturulmuş tur. 1990'lı yıllar da gelişen düzen içerisinde birlik bağımsızlığını kazanan Doğu Avrupa ülkeleri ile geliştirilen ilişkiler neticesinde enerji kullanımı ve verimliliği  konularında sıkıntılar yaşamıştır. Yaşanılan sıkıntılar ekseninde AB'nin gelecekte karşılaşabileceği enerji arzındaki risklere yönelik yeni bir enerji politikası  oluşturulmasını kararlaştırmıştır. Bu karar ekseninde 2000 yılında ''Yeşil Kitap'' enerji politikasının metni olarak yayınlaşmıştır. Böylece AB'nin enerji üretiminin,  tüketimi karşılamadaki yetersizliğine vurgu yapılmış ve özellikle arz güvenliği açısından dışa bağımlılığın her gecen gün daha da arttığı üzerinde durulmuştur.(Pamir,2005) 

AB, bu zamana kadar yaptığı enerji reformları ve yayınladığı Beyaz ve Yeşil Kitap ile enerjide temel problemi olan enerji üretimindeki kaynak yetersizliğine rağmen oluşan büyük enerji talebini karşılayabilmek için gerekli politikaların oluşması ve enerji arz güvenliğinin sağlanmasını temel hedef olarak benimsemiştir. AB benimsediği bu hedef çerçevesinde oluşturulan politikaların ana ekseninde enerji çeşitliliği oluşturarak enerji temininde sıhhatli güzergâhlar oluşturmaktır. Özellikle gelişen süreç içerisinde AB yaşadığı enerji kaynak sıkıntısını Rusya ile çözme yoluna gitmiş ve enerji arzını Rusya'dan karşılamıştır. Rusya'ya olan bu bağlılık, topluluk için bir risk oluşturduğu gerçeğini bilinmesine rağmen enerji çeşitliliğinin olmaması ve kaynak yetersizliğinden dolayı enerji bağımlılığı giderek artmaktadır. 

Rusya'nın gelişen enerji denklemi içerisinde enerjiyi tamamıyla dış politika ekseninde kullanması ise birlik için önemli bir tehlike unsuru olmaktadır. Nitekim Rusya'nın 8 Ocak 2007'de Ukrayna ile yaşadığı kriz nedeniyle Ukrayna Başbakanı Yushchenko'ya baskı yapmak amacıyla Beyaz Rusya üzerinden geçen Orta ve Batı Avrupa'ya petrol hattı olan Druzhba petrol boru hattındaki akışı durdurması ve Ukrayna üzerinden geçen doğalgaz hattını kesmesi AB'nin enerji arz güvenliğindeki nadir yapısını ortaya çıkartmıştır. 

Rusya'nın enerji üzerinden oluşturduğu dış politikanın tehlikesinin benimsenmesi nin ardından AB enerji çeşitliliğine hızla yön verme çalışmalarına girmiştir. Böylelikle AB açısından en önemli husus dışa bağımlılığın yaratacağı risklerin en aza indirilmesi olmuştur.(Pamir, 2005) AB'nin Norveç dışında güvenli enerji tedarik kaynağı yoktur. Rusya'nın politik hamleleri ver beraberinde yaşanılan sıkıntı AB'nin Akdeniz, Kuzey Afrika ve Ortadoğu, Orta Asya bölgelerine yönelerek enerji çeşitliliğini ve artan enerji ihtiyacını güvenli şekilde karşılamaya yönelmiştir. Ancak bu yöneliş içerisinde tamamıyla dış politikasını enerji gündemli belirleyen Rusya ile olan ikili ilişkilerini bir dengede tutmaya ve uzun vadeli anlaşmalar ile enerji arzındaki güvenliğini temin etmeye çalışmaktadır. Özellikle 30 Ekim 2000 yılında AB ve Rusya Federasyonu arasında yapılan zirvede ''enerji ortaklığı'' tanımının çıkması ile enerji arz güvenliğine ilişkin kaygılarını gidermeye yönelik atılmış bir adımdır. AB oluşturduğu enerji politikaları ile Kuzey Afrika ve Akdeniz kaynaklarına ulaşarak enerji çeşitliliği ile ilgili çalışmalarını yapmaktadır. 

Dünya fosil enerji kaynaklarının yaklaşık yarısına sahip olan Orta Asya ve Ortadoğu bölgeleri AB içinde hayati önem taşımaktadır. 

AB'nin Orta Asya bölgesine direk etki edebilmek için Romanya ve Bulgaristan'ı birlik bünyesine alarak Karadeniz'e komşu olması, Türkiye'nin BTC ve BTE boru hattı projelerine ekonomik ve siyasi destek vermesi bölge için önemli adımlardır. Nabucco, TANAP gibi projeler hayata geçirildiğinde Türkiye üzerinden bölge ile olan enerji diyalogu artacaktır. Ayrıca AB'nin Ortadoğu bölgesinde ABD ile hareket etmesi, Ukrayna krizi sonrası Rusya'ya olan yaptırıma destek vermesi enerji rekabetinde ısınan zeminin göstergesidir. Yeni oluşan dünya düzeninde pazar gücünü ve siyasi gücünü kullanarak konumunu daha aktif ve güçlü kılmaya  çalışmaktadır. Özellikle Ortadoğu ve Suriye'de yaşanılan istikrarsızlık ve savaş hali, AB ile Türkiye ilişkilerini ve birliğe üyelik görüşmelerinde yakınlaşmayı  beraberinde getirmiştir. 

AB için Türkiye'nin olmadığı bir siyasi denklem Ortadoğu ve Orta Asya bölgeleri için mümkün olmayacaktır. Sonuç olarak AB'nin enerji politikasının amaçları; enerji arzının güvenliği ve çevrenin korunması arasında bir dengeye vararak, toplam enerji tüketiminde kömürün payını arttırmak, nükleer enerji santralleri için azami güvenlik şartları tesis etmek ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payını arttırmak olarak kısaca açıklanabilir. (İşcan, 2002) 

2.2. ABD'nin Enerji Politikası 

ABD, dünya düzenine baktığımız zaman en güçlü ve önemli aktör konumundadır. SSCB'nin dağılmasından sonra iki kutuplu güç dengesi dağılmıştır. Bu dağılımın  etkisi ile tek süper güç konumuna gelmiştir. Gelişen dünya düzeninde çok kutuplu bir güç dengesi oluşmaya başlamıştır. Özellikle enerji kaynakları ile birlikte  şekillenen düzen içerisinde, ABD konumu korumak ve kendine eş bir güç olmasını engellemek istemektedir. ABD'nin bu vizyonu eşliğinde oluşturduğu enerji  politikasını şu şekilde özetleyebiliriz; Kendi kaynaklarının mümkün oldukça muhafaza edilmesi ve geliştirilmesi, ihtiyacı olan enerji kaynaklarının mümkün  oldukça farklı bölgelerden temin edilmesi ve kendi çıkarlarına ters olacak bir enerji jeopolitik oluşumun engellenmesi üzerine kurmuştur. 

ABD, dünya üzerinde yakaladığı süper güç konumunu enerji politikaları üzerinde fazlasıyla hissettirmektedir. Dünya'nın neredeyse her bölgesinde askeri güç   bulunduran ABD, aynı zamanda da oluşturduğu Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ile küresel bir lobi sahibi olmasını yanında dünya teknoloji alanının yaklaşık %30'unu  elinde bulundurarak gelişen enerji savaşında ekonomik, askeri gücünün dışında psikolojik bir üstünlükte kurmaktadır. Özellikle, enerji kaynaklarının ve enerji geçiş yollarının hâkimiyetinin oluşturma eğilimindedir. Bu bağlamda ABD Deniz Kuvvetlerinin bir kısmını Basra Körfezi, Umman Denizinde ve Hint Okyanusu'nda  petrol yolları açık olması için daima bulundurmaktadır. Ayrıca, 1973'ten bu yana Kuveyt, Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar gibi ülkelerde Amerikan  üsleri  bulundurmaktadır. Afrika'da, 2007'de kurulan ''Afrika Komutanlığı'' ABD'nin ulusal güvenliği açısından, Afrika'nın önemini göstermektedir. Afrika'nın gerek petrol ve gerek stratejik mineral ve madenler bakımından güçlü olan rezerv yapısı birçok küresel aktörün daima üzerine ilgi göstermesine neden olmaktadır. Çin'in, Afrika'ya olan ilgisi ve Afrika ülkeleri ile bir dizi enerji ve alt yapı anlaşmaları yapması, ABD'yi rahatsız etmiş ve ulusal güvenliğine tehdit olarak algılamasına sebep olmuştur. Bu oluşumdan rahatız olan ABD'de, Çin'in bölgede ki hâkimiyet kurma girişimine karşı bölgeye yatırımlarını arttırarak ve Afrika Komutanlığı'nı kurarak buradaki varlığını koruma girişiminde bulunmaktadır. Böylece hızla büyüyen Çin'in enerji savaşında küresel müdahalelerinin önüne geçmeye çalışmaktadır. 

ABD'nin var olan gücünü koruma mücadelesi ve beraberinde gelişen teknoloji ve toplum yapısı ile artan enerji talebini hızlandırmaktadır. ABD'nin, artan enerji arzının karşılayabilmek ve süper güç konumunu koruyabilmek için enerji kaynakları üzerine geçmişten günümüze oluşturduğu politikaları şu şekilde analiz edebiliriz. 

Truman yönetimi, Sovyetler Birliği'ne karşı çevreleme politikasını izlerken  Ortadoğu'da İngiliz varlığının ve yönetiminin yerini doldurma isteğini ortaya  koymaktadır.     

(Best, 2006) ABD, 1957'de Eisenhower Doktrini ile tam olarak Ortadoğu'ya yönelmiş ve Ortadoğu ülkelerine, ekonomik, askeri yardım yapılması, Komünist kontrol altında bulunan herhangi bir devletten bu devletlere saldırı yapılması karşısında, bölge devletlerin istemesi halinde, Amerikan Silahlı Kuvvetleri'nin kullanılması kararlaştırılmıştır.(Arı, 2004) Bu sayede, bir taraftan Arap ve bölge ülkeleri ile yakın ilişkiler kurularak diğer taraftan da SSCB'yi kontrol etmeye çalışmıştır. 

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Ortadoğu bölgesinde İngilizlerden oluşan boşluğu doldurmak istemiştir. Vietnam Savaşının olumsuz etkileri karşısında 1970'te Nixon Doktrini'nde, ABD'nin bölgesel çatışmalara doğrudan müdahale etmeyeceği, bunun yerine askeri ve ekonomik yardım yapacağı ifade edilmiş olsa da kalıcı bir hale gelmemiştir. Özelikle 1973-1974 yılarında yaşanan petrol krizi, ABD'nin bölge için var olan politikasının, güce dayalı bir politika olarak değişmesine sebep olmuş, 1980'de ilan edilen Charter Doktrini'nde ise Basra Körfezi'ne yapılacak herhangi bir saldırının, ABD'nin yaşamsal çıkarlarına bir saldırı olarak değerlendirileceği ve bu tür bir saldırının her türlü araçla önleneceği ifade edilerek bir bakıma da Nixon anlayışı terk edilmiştir. Bu doktrin aynı zamanda yüzyıllardır enerji üzerine dönen savaş için tarihin yeniden tekerrürü gibidir. İngiltere, I. Dünya Savaşı sonrasında oradaki hâkimiyetini ve bölgeye bakış açısını belirtmek, ABD'nin politikasını anlamamıza yardımcı olacaktır. İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Landsdowne, Mayıs 1903'te Lordlar Kamara'sında yaptığı bir konuşmada şu politik görüşü dile getirmiştir; ''İngiltere Hükümeti, İran Körfezi'nde kendisinden başka hiçbir gücün denizde üs kurmasına müsaade edemez ve böyle bir olguyu kendi çıkarlarına yöneltilmiş menfur bir hareket sayar. Bu itibarla bu tür bir girişime ellerindeki tüm imkânları seferber ederek mani olacaktır''. 

Dünya siyasi yapısını değiştiren bir diğer önemli olay ise ABD'de, 11 Eylül 2001'de yaşanan terör olayıdır. Başta ABD olmak üzere tüm dünya üzerinde derin etki yaratmasına ve kendi topraklarında terör olayına maruz kalan ABD'nin uluslararası politikasını değiştirmesine sebep olmuştur. Barnell'e göre 11 Eylül saldırıları takvimsel olarak değil ama dünyayı değiştiren, dönüştüren, sosyal, ekonomik, politik özellikleri dolayısıyla 20. yüzyılı sonra erdiren önemli tarihsel bir olaydır. 11 Eylül saldırıları, yeni stratejik ortaklıklara ve diplomatik birlikteliklere neden olmuştur.(Bernal, 2002) Bu oluşan yeni düzen içerisinde çok kutuplu güç dengeleri oluşmaya başlaması, ABD'nin enerji üzerine izlediği politikalara karşı tepkilerin oluşmaya başladığı döneme geçilmiştir. II. Körfez Savaşı sonrasında Rusya ve Çin'den gelen tepkilere bazı AB ülkeleri de katılmış ve ABD ile AB arasında '' 

Transatlantik Çatlak'' meydana gelmiştir. Bölgesel aktörlerden Türkiye ve ABD'ye yakınlığı ile bilinen Suudi Arabistan'da ABD'ye istediği desteği vermemiştir. 

ABD'de 2008 yılında başlayan ekonomik kriz neticesinde, küresel ve bölgesel aktörler ile yapılan enerji rekabetini veya savaşını daha derin ve çetin hale gelmesine neden olmuştur. Çin, Rusya ve AB ülkeleri enerji politikaları, ABD'nin çıkarlarını etkilemektedir. Özellikle dünyanın en önemli enerji kaynağı, Ortadoğu üzerindeki rekabeti arttırmakta ve beraberinde Hazar Petrolleri, Kafkasya ve Karadeniz üzerinde bir rekabette yaratmaktadır. 

ABD ihtiyaç duyduğu enerjinin önemli bir kısmını Ortadoğu ve Orta Asya  bölgesinden karşılamaktadır. Bu bölgelerde ABD, Rusya'nın etkinliğini kırmak ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC)'e olan bağlılığını azaltmak öncelikli hedefidir. ABD için Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya gibi aktörlerde hegemonyasını tehdit eden ve meydan okuyan aktörler olarak ön plana çıkmaya başladığı bir dönem içerisindedir. Çok kutuplu güç denkleminde, ABD'nin tekelideki güç dengesi ve ABD'nin gücü azalma eğilimi içerisinde iken başta belirttiğimiz ülkeler olmakla birlikte birçok yeni aktörde düzenli bir güç artışını görmekteyiz. Bu aktörlerin kendisine meydan okuyacak kadar güçlenmesini istemeyen ABD, enerji kaynaklarını ve enerji yollarını elinde tutarak bu ülkelerinde kontrolünü elinde tutmak ve bölge ülkeleri ile yaptığı uzun vade içeren anlaşmalarla yakın gelecekteki enerji paylaşımında şimdiden rolünü güçlendirmek istemektedir. Yaptığı enerji anlaşmaları ile ABD şirketlerine alan açarak, küresel ekonomideki hâkimiyetini pekiştirme çabası içerisinde bir hayli kararlı politikalar izlemeye çalışmaktadır. 

ABD, nispeten zayıflamış gibi algılanan gücüne rağmen hala bu yüzyılın en güçlü ve etkili uluslararası aktörüdür. ABD'nin, bu gücü muhafaza edip edemeyeceği diğer aktörlerin gelişimlerinden ziyade izlediği tek taraflı politika yerine, çok taraflı politika izlemeye başladığı dönemden bu yana izlediği başarılı veya başarısız politikası üzerine kurulu olacaktır. 

3. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***


21. YÜZYILIN ENERJİ DENKLEMİ VE TÜRKİYE, BÖLÜM 1

21. YÜZYILIN ENERJİ DENKLEMİ VE TÜRKİYE, BÖLÜM 1


Sercan DURMUŞOĞLU 1 


1 İstanbul Ticaret Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sütlüce, 3445, 

İSTANBUL, 

sercanbbn@hotmail.com 


ÖZET 

 Enerji, insanlık tarihinden günümüze kadar yaşamın sürdürülebilmesi adına en temel olgu olarak önemini arttırarak hayatımızdaki yerini korumuştur. 

Bütün ülkeler ihtiyacı olan enerjinin sıhhatli şekilde nasıl temin edileceği üzerine projeler ve politikalar geliştirmektedirler. 21.Yüzyılda, ülkelerin toplumsal refahı ve sürdürülebilir kalkınmalarının en önemli yapı taşı enerjidir. Enerjinin bu konumu gereği, ülkeler arasında kıyasıya bir rekabet vardır. 

Dünya, küresel ve bölgesel aktörlerin bu rekabeti, bir enerji savaşına dönüştürdükleri bir siyasi konjonktür içerisindedir. Oluşan bu yeni konjonktürde  kapsamında, Dünya enerji kaynakları, küresel aktörlerin izlediği enerji politikaları incelenmiştir. 

İncelenen bu politikalar ekseninde, Türkiye'nin izlediği enerji politikaları, hedefi ve sorunları hakkında bilgi verilecektir. 

1.GİRİŞ 

Dünya ve insanlık var olduğundan günümüze kadar enerji yaşamın vazgeçilmez bir unsuru olarak daima önemli bir yer kaplamıştır. İnsanlık tarihinde enerji ve enerji kaynaklarından, çeşitli şekiller de yararlanılmıştır. İlk başlarda kas gücünden elde edilen enerji hayatımıza girmiştir. Verimli tarım arazilerinin sürülmesi, el ustalarının üretim atölyeleri ve tamamıyla insan gücüne dayalı ordular o dönemin önemli enerji argümanlarıdır. İnsanlık daha sonra doğa ile bütünleştirdikleri bir enerji kullanımına geçiş yapmıştırlar. Su değirmenlerinin kullanımının ilk çağlara kadar uzandığı, yapılan araştırmalar ile belirlenmiştir. Enerji, Sanayi Devrimi ile en büyük evrilmeyi yaptığı dönemi yaşamıştır. Dünya'nın, sanayileşme hareketi ile birlikte hızla makineleşmeye yönelmesi ve artan teknoloji ile enerji önemini hızla arttırmıştır. 

21.yüzyıla gelindiğinde ise enerji yaşamın sürekliliğinin gerekliliği için anahtar noktada olacak bir konuma yükselmiştir. 

Ülkeler, toplumlarının refahı, sürdürülebilir kalınmaları, askeri ve ekonomik varlıklarını devam ettirebilmek için artan enerji talebini karşılamak ilk öncelikleri 

halini almıştır. Ülkeler teknolojilerini ve politikalarını artan enerji talepleri üzerine yeniden kurgulamaya başlamıştır. 21.yüzyılda, özellikle dünya süper gücü Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nin başını çektiği küresel aktörler olan Rusya, Avrupa Birliği (AB), Çin'in de enerji denklemine girdiği küresel bir rekabet başlamıştır. 

SSCB'nin yıkılmasının ardından İkili Kutup eksenli güç dengesinin zamanla çoklu kutuplu bir güç dengesine bırakması aktörlerin sayısının artmasına ve beraberinde rekabetinde kızışmasına neden olmuştur. Yaşanılan bu büyük rekabetin arenası dünya fosil kaynak rezervlerinin yaklaşık yüzde 70'ine sahip olan Ortadoğu ve Orta Asya bölgelerinde yaşanılmaktadır. Türkiye, yaşanılan bu büyük enerji rekabetinin neredeyse tam odak noktasında bulunmaktadır. Çalışmada 21.yüzyılın enerji savaşında Dünya enerji kaynakları, küresel aktörlerin enerji politikalarını ve enerji eksenli dış politikaları incelenecektir. Oluşan bu politikalar eksenin içerisinde, Türkiye'nin enerji vizyonu, stratejileri ve dış politikaları irdelenecektir. 

1.DÜNYA ENERJİ KAYNAKLARI 

Dünya enerji kaynakları yenilenemez (fosil) ve yenilenebilir enerji kaynakları olarak ikiye ayırmamız gerekmektedir. Sanayi Devriminden itibaren ağır sanayi hamlesinin giderek gelişmesi beraberinde fosil kaynaklar üzerine bir yoğunlaşma yaşamasına neden olmuştur. Fosil enerji kaynaklarının, yenilemez bir enerji kaynağı olması ve yakın tarihte olması beklenmemesine rağmen artan enerji talebi içerisinde riskli bir durum içerisine gireceği ön görülmektedir. Fosil enerji kaynaklarının, dünya üzerinde homojen bir dağılıma sahip olmaması ise yükselen enerji talebi içerisinde yaşanan enerji rekabetinin zamanla bir enerji savaşına dönüşmesine neden olmaktadır. 

Ülkelerin sürdürülebilir kalkınmalarını ve toplumsal refahını sağlayabilmesi için artan enerji talebini karşılamaları gerekmektedir. Enerji tüketimi ve kalkınma  arasında yakın bir ilişki olmasından dolayı, enerjinin ekonomik sosyal kalkınmanın temel girdilerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.(Karluk, 2002) Ülkelerin artan enerji taleplerini karşılamaları için fosil enerji kullanımı kadar bir diğer enerji kaynağı olan yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı çok önemli bir yer tutmaktadır. Ülkeler gelişen teknolojileri vasıtasıyla maksimum verim elde ederek enerji üretiminde önemli bir yer almasını sağlamak hedefindedirler. 

1.1. Fosil Enerji Kaynakları 

Sanayi devriminden sonra dünyanın, endüstriyel devrimi ile enerji kaynaklarının önemi ortaya çıkmıştır. Kömürün vazgeçilmez bir konuma sahip olduğu dönem,  hızla gelişen teknoloji ile birlikte yerini petrole bırakmıştır. Dünya'nın 1973-1979 yıllarında yaşamış olduğu petrol krizleri ile birlikte petrol kaynaklarına 

bağlılıklarından dolayı büyük sıkıntı yaşamışlardır. Özellikle petrol krizlerinden sonra ülkeler, alternatif enerji kaynaklarına yönelmiştirler ve bunların başında o döneme etki eden en önemli kaynak Nükleer Kaynaklardan üretilen enerji olmuştur. 

Bütün bu arayış ve yönelmelere rağmen, dünyada birincil enerji tüketimi pastasında, en büyük payı fosil kaynakların aldığı görülmektedir. (Satman, 2006) Enerji payında aldığı büyük pay ile önemli bir stratejik konuma sahip olan fosil kaynaklar, 21.yüzyılın içerisinde olduğu büyük enerji savaşında temel kaynak konumunu korumaktadır. Dünya'nın yaşadığı enerji savaşı için fosil enerji kaynaklarını kömür, doğalgaz ve petrol kaynakları olarak incelemeliyiz. 

1.1.1. Kömür 

Genellikle bitki parçaları veya bitkisel maddeler bataklık ortamında birikip, çökelir ve jeolojik işlemler ile kendiliğinden yer altına gömülürler. Yeraltında artan ısı ve basınca maruz kalarak bünyelerinde fiziksel ve kimyasal değişimlerle kömüre dönüşürler. İnorganik bileşikler ve mineral maddelerden oluşan kömür fosil enerji kaynağı olarak sıfatlandırılır ve kömürleşme süresi 400 milyon yıl ve 15 milyon yıl arasında değişmektedir. Sanayi devrimi ile insanlık yaşamına çok hızlı girerek önemli bir konuma sahip olmuştur. Konumunu artan teknoloji ile birlikte diğer fosil kaynaklar olan petrol ve doğalgaza bırakmış olsa da günümüz enerji trendi içerisinde hala önemli bir konuma sahiptir. World Energy Council (WEC)'n yaptığı çalışmalara göre dünya da kömür kaynakları ile ilgili bir kaynak sıkıntısı olmayacaktır. Dünya'da kömür kaynaklarına bakıldığında sırasıyla ABD (237 milyon ton), Rusya (157 milyon ton), Çin (115 milyon ton) ilk üç sırayı almaktadır. 

Sera gazı salınımı nedeniyle kömür termik santralleri enerji politikaları içerisine uzun vadeli yatırım kaynakları olarak gözükmemektedir. Özellikle, Çin artan enerji ihtiyacı içerisinde talebi karşılamak için kömür santrallerine yatırım yapmaktadır. 

Yine de kömür hızla gelişen teknoloji ile kömür önümüzdeki yıllarda artan bir öneme sahip olacaktır. 

Kömür gelişen teknoloji ile farklı şekillerde enerji elde edebilmek için kaynak oluşturmuştur. Bu çalışmalar ekseninde geliştirilen, Converting coal to liquid fuel  (CTL) sistemi ile amaç olarak kömürden sıvı yakıt elde edilmesi hedeflenmiştir. 

Belirli bir kapasiteye ulaşmış olmasına rağmen dünya üzerinde yaygın değildir. Bu sistem, Güney Afrika'da yaygın olarak kullanılmakta olup, benzin ve dizel  ihtiyacının yaklaşık %30'unu karşılamaktadır. Ayrıca, Underground coal gasification (UCG) sistemi ile kömürü yer altında gaz haline getirmek hedeflenmiştir. 

Özellikle ABD, Hindistan ve Avrupa ülkeleri bu sistem üzerinde projeler üreterek uzun vadeli yatırımlar yapmaktadır. Kömür kaynakları artan teknoloji ile alternatif  üretimler ile enerji üretimine katılması sağlanırsa gelecek yıllar içerisinde kaynaklar arasında konumunu arttıracaktır. 

1.1.2. Doğalgaz,

Doğalgaz son çeyrek yüzyılda hızla önemli bir kullanım kapasitesine sahip olan bir enerji kaynak türüdür. Petrol üretimi sırasında keşfedilmiş fakat değersiz bir yan ürün kabul edilerek boş yere yakılmıştır. Petrol üretiminde yaşanılan sıkıntı, artan enerji talebi ve gelişen teknoloji ile birlikte doğalgaz önemli bir konuma  yükselmiştir. Çevreye verdiği zararın az olması ve kullanım esnekliği ile hızla artan bir trende sahiptir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin doğalgaz kullanımına ağırlık vermesi ile birlikte dünya da yaygınlaşmıştır. 

Dünya enerji talebi içerisinde en fazla artış yaşanılacak olan fosil kaynak olarak doğalgaz olacağı ileri sürülmektedir. Dünya enerji talebinin 2030 yılına kadar ortalama %1,6 oranında artacağı tahmin edilmektedir. Toplam enerji artışı içerisinde, doğalgaz yaklaşık %21 oranında yer kapsayacaktır. (Enerji Raporu, 2013) 

Dünya'da doğalgaz rezerv oranı ile Rusya ilk sırayı almaktadır. Orta Asya bölge ülkelerinin de üretime girmemiş büyük doğalgaz rezervleri vardır. Bu rezervlerin  yanı sıra ABD, Katar gibi ülkeler de sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) kaynakları ile oldukça büyük rezerv oranlarına sahiptirler. ABD yeni keşfettiği ''Kaya Gazı'' ile doğalgazda yeni bir boyut açmıştır. Şimdilik üretimde beklenilen paya sahip olmasa da ileride kaplayacağı alan ile ABD'nin en büyük üretici olacağı düşüncesi ileri sürülmektedir. Tüm bu gelişmeler eşliğinde dünya 2035 yılında Rusya'nın 856 milyar m3 ile liderliğini korurken, ABD 800 milyar m3 ile ikinci, Çin 318 milyar m3 ile üçüncü sırada bulunması ön görülmüştür. (UEA, 2012) 

1.1.3. Petrol,

Dünya enerji arzında en önemli ve başta gelen fosil enerji kaynağı petroldür. Petrolün uzun yıllar bu önemli konumunu koruyacağı beklenmektedir. Dünya da artan enerji tüketimi içerisinde fosil kaynaklar % 87,7'lik bir orana sahiptir. Petrol kaynakları, fosil kaynak tüketim oranının %36,8'lik payını kaplayarak, fosil kaynak tüketimi içersinde birinci sırada yer almaktadır. (İşcan,2002) Petrol kaynakları, 21. yüzyılın enerji savaşının temel maddelerinden biridir. Özellikle dünya petrol rezervlerinin yaklaşık %50'sine sahip olan Ortadoğu bölgesi bu savaşı en önemli arenalarından biri olmaya devam etmektedir. 

Geçmişten bu yana istikrarsızlık bölgesi olarak hep karşımıza çıkan bu bölge incelendiğinde kendi iç dinamikleri yüzünden gelişen sıkıntılar yaşamamışlardır. 

Genellikle suni ve dış odaklı siyasi sıkıntılar ile bölge daima istikrarsızlıkla cezalandırılmış tır. Her ne kadar Suudi Arabistan, ABD, Rusya'nın, 2030 yılı içerisinde dünya petrol rezervlerinin 1/3'ünü karşılayacağı belirlenmiştir. Fakat hızla artan enerji talebi ve buna bağlı olarak git gide şiddetlenen enerji savaşının ana günden konusu fosil kaynaklar ve petrol oluştururken, en şiddetli rekabetin ve savaşın yaşandığı bölge ise Ortadoğu olacaktır. 

1.2. Yenilenebilir Enerji Kaynakları 

Dünya'nın içerisinde bulunduğu enerji savaşının temel konusu artan enerji talebini en sıhhatli şekilde karşılayarak ülke refahını ve sürdürülebilir kalkınmayı devam ettirebilmek olmuştur. Özellikle, fosil kaynaklar üzerinde yaşanan bu rekabette güçlü olabilmek enerji eşitliliğinde yakalanılacak olan verimlilik ile doğru orantılıdır. Fosil yakıtlara olan bağımlılık ne oranda azalırsa ülkelerin enerji diplomasisinde elleri o oranda refaha kavuşacaktır. Bu neden ile ülkeler hem fosil kaynaklar üzerinde bir enerji savaşı verirken hem de artan enerji talebini karşılayabilmek adına, enerji çeşitliliği sağlayabilmek için büyük rekabet  içerisindedirler. 

Dünyadaki politik gelişmelere bağlı olarak artan enerji talebi içerisinde enerji fiyatlarının sürekli artması, fosil yakıtların belli bir süre sonra bitecek ve fosil yakıt üretiminin pahalı olması, alternatif enerji kaynaklarının tespit edilerek bu kaynaklardan yüksek verimle faydalanılmasını zorunlu kılmaktadır.(Etemoglu ve İşman, 2004) Bu zorunluluk içerisinde doğanın insanlara sunduğu rüzgâr, su, güneş gibi doğal kaynaklar insanlara alternatif enerji kaynakları oluşturması için önemli imkân sağlamaktadır. Bu doğal kaynaklar hakkında bilgi sahibi olmamız var olan enerji rekabetindeki yenilenebilir eneri kaynaklarının konumunu anlamamıza yardımcı olacaktır. 

 1.2.1. Hidrolik Enerji,

Hidrolik enerji, suyun gücüne dayalı bir enerji türüdür. Su gücünden yararlanma milattan önce ilk çağlarda su değirmenleri ile başlamış ve günümüze de vazgeçilmez bir enerji kaynağı olma konumunu korumaktadır.(Dalkır ve Şeşen, 2011) ABD'de, Niagara Enerji Santrali ile yapılan hidroelektrik santral olarak, dünya genelinde hidroelektrik santral inşaatlarının da öncüsü olmuştur.(Ataman, 2007) Büyük bir potansiyele sahip olan hidrolik enerji günümüzde var olan potansiyelinin altında faydalanılmaktadır. Yinede hidrolik enerji dünya elektrik üretiminin yaklaşık %15,9'luk payını üstlenmesi önemini açıkça göstermektedir. Her ne kadar kurulum maliyeti yüksek olmasına rağmen, yerli imkânlar ile yapılabilmesi, yenilenebilir kaynak oldan sudan enerji elde edilmesi ve teknik ömrünün uzun olması, bakım giderlerinin düşük olması gibi nedenlerden ötürü, hidroelektrik santraller ülkelerin enerji sigortalardır.(Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, 2012) 

1.2.2. Güneş Enerjisi, 

 Güneş, dünyadan milyonlarca kilometre uzaklıkta sıcak gazlardan meydana gelmiş bir kütledir. Dünya yaşam kaynakları ve dolaylı, dolaysız tüm enerji kaynakları için güneş temel kaynaktır. Güneş enerjisinden elektrik üretimi ile ilgili ilk çalışmalar 1950 yılında yapılan ilk güneş pilleri ile olmuştur. 

 Dünya'nın yaşadığı petrol krizleri ile artan enerji çeşitliliği arayışı sonucunda güneş enerjisi ile ilgili çalışmalar ağırlık verilmiştir. Dünya'nın her noktasına ulaşma kabiliyetine sahip olan güneş enerjisi çok büyük bir potansiyel oluşturmaktadır. Suudi Arabistan'ın gelecek yıllarda güneş enerjisi ile enerji talebinin tamamını karşılamayı hedeflemesi ve mevcut petrol kaynaklarının tamamını ihracata ayırmayı hedeflemesi dikkat çekici ve gelecek için önemli bir gelişmedir. 

1.2.3. Rüzgâr Enerjisi,

Güneşin yeryüzünde yol açtığı ısınmanın ve oluşan basınç farklılıkları ile havanın hareketlerine yol açması ile rüzgâr oluşur. Rüzgâr enerjisinden yararlanmak insanlık tarihinde oldukça eski zamanlara dayandığı gözlemlenmiştir. Özellikle basit yel değirmenleri ile rüzgâr enerjisinden faydalanılmıştır. Avrupa'da yaygın olarak kullanılan yel değirmenleri özellikle 12. yüzyılda Fransa ve İngiltere'de kullanılmıştır.(Akova, 2008) 

Rüzgârdan elektrik üretimini ilk Danimarka elde etmiştir v günümüze kadar gelişen süreç içerisinde bu sistem artış göstererek enerji elde edimi devam etmiştir. Doğal yakıtın, rüzgâr olduğu sistemde, azami 30 metre veya daha yüksek ebatlarda kurulan kulelere monte edilen pervanelerin rüzgâr ile dönmesinden sağlanan hareketin elektrik enerjisine döndürülmesi ile enerji elde edilir. Elde edilen enerjinin depolanamaması ve kuşların göç güzergâhlarında rüzgârgülleri ile zarara uğraması gibi temel problemler ve karşı görüşlerle karşılaşan bu sistem artan bir trende sahiptir. Çin, ABD, Almanya gibi ülkeler rüzgâr kaynaklarından önemli bir enerji elde etmektedirler. Tüm muhalif düşüncelere rağmen İspanya'nın, Navar bölgesinde bulunan rüzgâr türbinleri ile rüzgârın iyi estiği koşullarda ülke elektrik enerjisinin dörtte birini karşılayabilecek kapasiteye yükseltmiştir. İspanya'nın ve diğer gelişmiş ülkelerin rüzgâr kaynaklarına yaptıkları yatırım var olan enerji rekabetinde rüzgâr enerjisinin giderek artacak bir konuma geleceğinin örneği olarak görebiliriz. 

1.2.4. Jeotermal Enerji, 

Jeotermal kelimesi Yunanca geo (yeryüzü) ve therme (ısı) kelimelerinden türemiş olup yer ısısı ya da yeryüzü ısısı anlamına gelmektedir.(Ataman, 2007) Jeotermal kaynaklardan ilk olarak, 1904 yılında İtalya'nın Larderello şehrinde buhardan elektrik üretimi sağlanmıştır. (Uğurlu, 2006) Fakat dünya da jeotermal kaynaklardan elde edilen elektrik enerjisi yaklaşık %1 civarlarındadır. Kaynakların elektrik enerjisine uygun olmayışı nedeniyle jeotermal enerji yaşanan enerji rekabeti içerisinde yer almayan ve daha çok turizm amaçlı kullanılan bir enerji türü olarak kalacaktır. 

1.3. Nükleer Enerji,

Dünyada nükleer enerji ile ilgili ilk çalışma, Sovyetler Birliği'nde 1954 yılında ticari amaç için kurulan Obninsk Nükleer Santralinin kurulması ile başlamıştır. 

Özellikle 1970'li yıllar içerisinde yaşanan petrol krizleri ile ülkeler nükleer enerjiye yönelmiştir. Hızla artan nükleer enerji ABD'de yaşanan Three Mile Island,  Rusya'da yaşanan Çernobil ve en son yaşanan Fukushima Daiichi nükleer santral kazaları ile dünya ülkeleri tedirginlik içerisinde olarak yeni nükleer enerji  programlarına yönelmişlerdir. 

Bu yönelmenin etkisiyle dünya genelinde 2011 yılında %13,5 oranına sahip olan nükleer enerjiden elde edilen elektrik üretimi 2012 yılında %11'e düşmüştür. Yinede Almanya'nın ülke elektrik üretiminin %67'sini nükleer enerjiden elde etmesi ve ABD, Fransa, Rusya gibi ülkelerin nükleer enerjiden büyük enerji üretimleri elde ediyor olması enerji üretimindeki önemli konumunu göstermektedir. Rusya'nın St. Petersburg şehrinde 19 Haziran 2013 tarihinde yapılan Bakanlar Konferansında Uluslararası Atom enerji Ajansı (UAEA), Uluslararası Atom enerji Ajansı Genel Direktörü Yukiya Amano'nun, ''Önümüzdeki yıllarda nükleer enerjinin sürdürülebilir kalkınmaya önemli ve artan bir katkısı olacağı'' düşüncesini ileri sürmesi, dünyada verilen enerji savaşında nükleer enerjinin geleceği ve edineceği konum ile ilgili önemli bir bakış açısı olarak dikkat çekmektedir. 

2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,


***


27 Kasım 2019 Çarşamba

Doğu Akdenize Kıyısı Bulunan Devletlerin Deniz Yetki Alanı Sınırlandırmaları ile İlgili Tutumları BÖLÜM 5

Doğu Akdenize Kıyısı Bulunan Devletlerin Deniz Yetki  Alanı Sınırlandırmaları ile İlgili Tutumları BÖLÜM 5




Ekonomik açıdan bakıldığında Türkiye ancak bu şekilde geliştireceği yapıcı ve bütüncül politikalarla etkili olabilecektir. Zira Doğu Akdeniz’den çıkarılacak 
enerjinin tüketim pazarlarına taşınmasında en ekonomik ve karlı yolun, enerji kaynağının Türkiye üzerinden aktarılmasıyla mümkün olduğu ilgili tüm 
taraflarca bilinmektedir. Bu avantaj; doğal gazda hızla artan iç tüketim, Rusya ve İran’a olan bağımlılık ve bir süredir uygulanmaya çalışılan enerji üretim 
merkezleri ile tüketim pazarları arasında güvenli bir nakil odağı olma politikası çerçevesinde üretilecek akılcı yaklaşımlarla dikkatle değerlendirilmelidir. 

Son olarak üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak Türkiye’de denizciliğe yeterince önem verildiğini söylemek mümkün değildir. Oysa ülkelerin egemenlik 
haklarının başladığı nokta kıta sahanlığı veya MEB alanlarının başladığı noktadır. Raporumuzda da ifade edildiği gibi dünya ticaretinin yüzde doksanından fazlası hala deniz yolu ile gerçekleşmektedir. Gerçek böyleyken Doğu Akdeniz’de olduğu gibi Türkiye’nin karşı karşıya kalacağı bazı sorunlarda ilgili bakanlık ve kurumlara gerekli teknik bilgi ve desteği sağlayabilecek münhasır bir Denizcilik Bakanlığı’nın bulunmaması bir eksiklik olarak not edilmelidir. İhdas edilecek böyle bir bakanlıkla yaşanan uyum ve koordinasyon sorunlarının önüne geçilebilir, denizlerdeki hak ve çıkarların korunması daha etkin bir şekilde sağlanabilir. Ayrıca denizle iç içe olan birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de denizcilik kültürünün gelişip olgunlaşmasına önemli katkılarda bulunulabilir. 

KAYNAKÇA 

“1958 Convention on the Continental Shelf”, içinde Article 1, 
http://cil.nus.edu.sg/rp/il/pdf/1958%20Convention%20on%20the%20Continental%20Shelf-pdf.pdf 
“Akdeniz Kalkanı Harekâtı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Erişim 27 Ağustos 2013”, 
http://www.dzkk.tsk.tr/turkce/DZKKULUSLARARASIGOREVLER.php?strAnaFrame=DzKKUluslarArasiGorevler&strIFrame=AKH 
“BM’ye 4 Maddelik Kriz Önleme Önerisi”, Hürriyet, 25 Eylül 2011, Erişim 25 Ekim 2013, 
  www.hurriyet.com.tr/planet/18821245.asp 
“Boğazlardan Geçen Yıl Yaklaşık 93 Bin Gemi geçti”, Hürriyet, 23 Ocak 2013, Erişim 24 Eylül 2013, 
 http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22422384.asp 
“Doğu Akdeniz Isınıyor,” Amerikanın Sesi, 22 Eylül 2011, Erişim 3 Ekim 2013, 
 http://www.amerikaninsesi.com/content/dou-akdeniz-isnyor-130381553/899884.html 
“Doğu Akdeniz’de Yeni Düzen Arayışında Enerjinin Önemi”, Haber Kıbrıs, 27 Ekim 2012, Erişim 29 Ekim 2013, 
  http://haberkibris.com/mob_n.php?n=dogu-akdenizde-yeni-duzen-arayisinda-enerjinin-onemi-2012-10-27 
“First Licensing Round (2007),” Kıbrıs Enerji, Ticaret, Sanayi ve Turizm Bakanlığı, Erişim 7 Eylül 2013, 
  http://www.mcit.gov.cy/mcit/mcit.nsf/All/FE3EB5707ADA0E6EC225771B0035B0D2?OpenDocument&highlight=1st Licensing Round 
“GKRY’nin ilan ettiği MEB sahası için bakınız;” 
  http://www.un.org/depts/los/LEGISLATIONANDTREATIES/PDFFILES/cyp_2004_eez_proclamation.pdf 
“GKRY’nin ilk tur ihalesi hakkında geniş bilgi için bakınız;” 
  http://www.mcit.gov.cy/mcit/mcit.nsf/All/FE3EB5707ADA0E6EC225771B0035B0D2?OpenDocument 
“GKRY kabul ettiği kıta sahanlığı kanunu için bakınız;” 
  http://www.un.org/depts/los/LEGISLATIONANDTREATIES/PDFFILES/CYP_1974_Law.pdf 
“GKRY kabul ettiği kıta sahanlığı ilanına BM onayı için bakınız;” 
  http://www.un.org/depts/los/LEGISLATIONANDTREATIES/PDFFILES/mzn_s/mzn6.pdf 
“Greece, Israel look to new era of cooperation”, Kathimerini, 8 Ekim 2013, Erişim 21 Ekim 2013 
  http://www.ekathimerini.com/4dcgi/_w_articles_wsite1_1_08/10/2013_522201 
“International Crisis Group (ICG), Aphrodite’s Gift: Can Cypriot Gas Power A Dialogue?”, Rapor No: 216, (Brüksel: ICG, 2012). 
“KKTC’den Rumlara Kritik Uyarı”, Bugün, 17 Mayıs 2012, Erişim 25 Ekim 2013, 
  www.bugun.com.tr/kktcden-rumlara-kritik-uyari-haberi/292715 
“NATO Faaliyetleri, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Erişim 8 Ekim 2013”, 
  http://www.dzkk.tsk.tr/turkce/dzkkuluslararasigorevler/NATO_Faaliyetleri.php 
“Recent Dicoveries,” Noble Enerji, Erişim 25 Eylül 2013, 
http://www.nobleenergyinc.com/Exploration/Recent-Discoveries-130.html 
“Rusya Rumlardan Resmen Üs İstedi”, Milliyet, 19 Ağustos 2013, Erişim 25 Ekim 2013, 
  www.milliyet.com.tr/rusya-rumlardan-resmen-üs-istedi/dunya/detay/1751630/default.htm 
“Second Licensing Round-Hydrocarbon Exploration,” Kıbrıs Enerji, Ticaret, Sanayi ve Turizm Bakanlığı, Erişim 23 Eylül 2013, 
    http://www.mcit.gov.cy/mcit/mcit.nsf/dmlhcarbon_en/dmlhcarbon_en?OpenDocument 
“Shell Egypt Anounces Two Ultra-Deepwater Discoveries,” Gulf Oil and 
Gas, 15 Şubat 2004, Erişim 29 Ağustos 2013, 
   http://www.gulfoilandgas.com/webpro1/MAIN/Mainnews.asp?id=395 
“Suriye’nin ilan ettiği söz konusu yasanın detayları için bakınız;
” http://www.un.org/Depts/los/LEGISLATIONANDTREATIES/STATEFILES/SYR.htm 
“Süveyş Kanalı Trafik İstatistikleri, Erişim 26 Eylül 2013”, 
http://www.suezcanal.gov.eg/TRstat.aspx?reportId=4 
Strategy and Defense in the Eastern Mediterranean: An American-Israeli 
Dialogue, Konferans Bildirileri (Washington DC: The Washington Institute for Near East Policy, 1987). 
“Türkiye’ye Akdenizde Büyük Oyun”, Bugün, 29 Kasım 2011, Erişim 
25 Ekim 2013, www.bugun.com.tr/turkiyeye-akdenizde-buyu-oyun-haberi/176728 
“Zorlu ve Turcas’tan ‘Boru Hattı’Teklifi”, Hürriyet, 15 Eylül 2013, Erişim 25 Ekim 2013, 
    http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/24712964.asp 
Anlar Güneş, Şule “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi ve Deniz 
Çevresinin Korunması,” Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:56, Sayı:2,(2007). 
Başeren, Sertaç H., “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanları Uyuşmazlığı,” 
Stratejik Araştırmalar, 8 14 (2010). 
Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi Tam Metni: http://www. 
un.org/depts/los/convention_agreements/texts/unclos/unclos_e.pdf 
Dış işleri Bakanlığı: 
     http://www.mfa.gov.tr/default.tr.mfa 
Ekin, Cengiz, “Küresel Hegemonya Mücadelesi Açısından Deniz Yetki Alanları,” 
içinde Doğu Akdeniz’de Hukuk ve Siyaset, yay. haz. Sertaç Hami Başeren, 
(Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 2013). 
“1958 Convention on the Continental Shelf”, içinde Article 1, 
    http://cil.nus.edu.sg/rp/il/pdf/1958%20Convention%20on%20the%20Continental%20Shelf-pdf.pdf 
Erhan, Çağrı, “Kıbrıs’ın Kuzeyinde de Biz Petrol Arayalım”, Türkiye, 30 Eylül 2011, Erişim 28 Ekim 2013, 
     www.turkiyegazetesi.com.tr/makaledetay.aspx?id=504455 
Erol, Emin, “Doğu Akdeniz Bölgesinde Hidrokarbon Kaynaklar ve Bölgesel 
Barış,” içinde Doğu Akdeniz Deniz Yetki Alanlarında Hukuk ve Siyaset, yay. 
haz. Sertaç Hami Başeren, (Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler 
Fakültesi, 2013). 
Giamouridis, Anastasios, Natural Gas in Cyprus: Choosing the Right Option, 
Mediterranean Paper Series, (Washington DC: GMF, 2013). 
Gürel, Ayla, The Cyprus Hydrocarbons Issue: Context, Positions and Future 
Scenarios, PCC Report 1/2013, Peace Researc Institute Oslo, (PRIO), 2013. 
Kaya, Şenay, Uluslararası Deniz Hukuku Kapsamında Doğu Akdeniz Sorunları, 
Yüksek Lisans Tezi (Ankara: Ankara Üniversitesi, 2007). 
KKTC Resmi Gazetesi: 
      http://www.mahkemeler.net/cgi-bin/showtuzukharf.aspx?which-letter=S 
Kohen, Sami, “ Dünya Neden Rumdan Yana?”, Milliyet, 4 Ekim 2011, Erişim 
24 Ekim 2013, http://dunya.milliyet.com.tr/dunya-neden-rumdan-yana/ 
dunya/dunyayazardetay/04.10.2011/1446326/default.htm 
Leigh, Michael, Energy Resource in the Eastern Mediterranean: Source for 
Cooperation or Fuel for Tension (Preliminary Reports and Recommendations), 
Policy Brief, (Washington DC: GMF, 2012). 
Luis Baberia, Jose, “The Oil Slick Floating off the Rock”, El Pais, 11 Mayıs 
2011, Erişim 24 Eylül 2013, http://www.presseurop.eu/en/content/ 
article/648661-oil-slick-floating-rock
Önder, Adnan, UluslararasıTürk Yunan İlişkileri (Kıta Sahanlığı Meselesi), 
Yüksek Lisans Tezi (Edirne: Trakya Üniversitesi, 2008). 
Özkan, Arda, “Doğu Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge’nin Sınırlandırılması 
Uyuşmazlığı”, ( II.Bölgesel Sorunlar ve Türkiye Sempozyumu, 2012). 
Pazarcı, Hüseyin, Uluslararası Hukuk, 8.Bası (Ankara: Turhan Kitapevi,2003). 
Sünnetçioğlu, Mehmet Akif, “Doğu Akdeniz’in Hidrokarbon Potansiyeli ve 
Son Gelişmeler,” Stratejik Araştırmalar, 9, 16 (2011). 
Taşdemir, Fatma, “Kıbrıs Adası Açıklarında Petrol ve Doğalgaz Arama Faaliyetleri 
Kapsamında Ortaya Çıkan Krizin Hukuki, Ekonomik ve Siyasi Boyutları”, 
Rapor No: 2012-3 (Ankara: Ankara Strateji Enstitüsü, 2012). 
Topsoy, Fevzi, “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasında ‘Hakkaniyet 
İlkesi’ ve Dağılan Adaletin sağlanmasındaki Rolü”, Erişim 28 Ekim 2013, 
www.anadolu.edu.tr/sites/default/files/17pdf 
USGS, “Assessment of Undiscovered Oil and Gas Resources of the Levant 
Basin Province, Eastern Mediterranean,” Fact Sheet 2010-3014, Mart 2010. 
USGS, “Assessment of Undiscovered Oil and Gas Resources of the Nile 
Delta Basin Province, Eastern Mediterranean,” Fact Sheet 2010-3027, Mart 2010. 
Yaycı, Cihat, “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Paylaşılması Sorunu 
ve Türkiye”, Bilge Strateji, Cilt:4 Sayı:6 (2012). 
Yaycı, Cihat, “Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasında 
Libya’nın Rolü ve Etkisi,” Güvenlik Stratejileri Dergisi, 7 14 (2011). 



BİLGE ADAMLAR KURULU ÜYELERİ 

ÖZGEÇMİŞLERİ 


Salim DERVİŞOĞLU, Oramiral (E), Deniz Kuvvetleri Eski Komutanı Bilge Adamlar Kurulu Başkanı 


Salim Dervişoğlu, 1936’da İzmit’te doğdu. 1957 yılında Deniz Harp 
Okulu’ndan asteğmen rütbesi ile mezun oldu. Deniz Kuvvetlerinin çeşitli 
deniz ve kara hizmetlerinde bulundu. 1965-1967 yıllarında Deniz Harp 
Akademisi öğreniminden sonra Kurmay Binbaşı olarak Sultanhisar Gemisi 
ve bilahare Gayret Muhribi Komutanlığı yaptı. 1972-1973 yıllarında ABD’de 
İşletme alanında yüksek lisans yaparak yüksek işletme mühendisi oldu. 
1974-1977 yıllarında Brüksel’deki NATO karargâhında görev yaptı. 19771979 
yıllarında 3. Muhrip Filotillası komodorluğundan sonra çeşitli kara 
görevlerinde bulundu. 


30 Ağustos 1981 yılında tuğamiral oldu. Deniz Kuvvetleri Personel ve Lojistik 
başkanlığı, Çıkarma Filosu, Hücumbot Filosu, Harp Filosu komutanlıkları 
yaptı. Dervişoğlu ayrıca Deniz Harp Akademisi Komutanlığı ve Genelkurmay 
İstihbarat Daire Başkanlığı görevlerini yürüttü. İtalya’da 
(Napoli) da 2 yıl 
boyunca NATO görevlerinde 
bulundu. Dervişoğlu, Koramiral olarak Milli 
Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Yardımcılığı, Deniz Kuvvetleri Kurmay 
Başkanlığı, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı görevlerini yürüttü. Oramiral 
olarak 1995-1997 yıllarında 
Donanma Komutanlığı yaptı ve 1997-1999 
yıllarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yaparak emekli oldu. 

Bayan Türkan Dervişoğlu ile evli olan Dervişoğlu’nun Mehmet ve Ahmet 
adlarında 2 oğlu vardır. Dervişoğlu, İngilizce ve Fransızca bilmektedir. 


....................


İlterTÜRKMEN, Dışişleri Eski Bakanı 
Bilge Adamlar Kurulu Başkan Yardımcısı 


İlter Türkmen 1927 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’ni bitirdi 
ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Türkmen, 
1949 yılında Dışişleri Bakanlığı’na girdi. 


İlter Türkmen, 1961-64 yılları arasında Washington Büyükelçiliğinde 

Müsteşar, 1964-68 yılları arasında Dışişleri Bakanlığında Genel Müdür ve 
Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yapmıştır. 1968-72 yıllarında Atina 
Büyükelçiliği görevini yürüten Türkmen, 1972-75 yılları arasında Türkiye’nin 
Birleşmiş Milletler nezdindeki Daimî Temsilcisi olmuştur. 1979-80 yıllarında 
Birleşmiş Milletler Teşkilatında Genel Sekreter Yardımcısı,1980-83 yıllarında 
ise Dışişleri Bakanı olmuştur. 1984-88 yılları arasında tekrar Birleşmiş 
Milletler nezdinde Daimî Temsilci olarak görev alan Türkmen, 1988-91 
yıllarında Paris Büyükelçiliğine getirilmiştir. Türkmen, 1991-96 yılları 
arasında Birleşmiş Milletler teşkilatında Genel Sekreter Yardımcısı ve Filistin 
Mültecilerine Yardım Örgütü Genel Komiseri görevlerini yürütmüştür. 

İlter Türkmen, Bilge Adamlar Kurulu Başkan Yardımcılığının yanında OBİV 
Dış ve Savunma Politikası Grubu Başkanlığını da yürütmektedir. 

.................

Sami SELÇUK, Prof. Dr., Yargıtay Eski Başkanı Bilge Adamlar Kurulu Başkan Yardımcısı 


1937’de Konya-Taşkent’te doğmuştur. 1955’te Konya Lisesi’ni ve 1959’da 
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiştir. Ankara yargıç adayı olarak 
mesleğe başlayan Selçuk, sırasıyla Sütçüler, Akşehir, Yenice ve 1972’den 
sonra Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı görevlerinde bulunmuştur. 21.09.1982 
tarihinde Yargıtay Üyeliğine seçilen Selçuk, Yargıtay Büyük Genel Kurulunca, 
10.07.1990 tarihinde ilk kez, 13.07.1994 tarihinde ikinci kez, 13.07.1998 
tarihinde üçüncü kez Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi Başkanlığına seçilmiştir. 


Fransızca ve İtalyanca bilen Selçuk, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 
doktora yapmış, 1986 yılında doçent olmuştur. Selçuk’un kitap ve çeviri 
çalışmalarının yanında yerli ve yabancı dergiler ile günlük basında 
yayımlanmış Türkçe ve yabancı dilde; hukuk, dil, laiklik ve Atatürkçülük 
konularında makale ve denemeleri vardır. 

Yargıtay Büyük Genel Kurulunca 07.07.1999 tarihinde Yargıtay Birinci 
Başkanlığına seçilen Doç. Dr. Sami Selçuk bu görevden 15.06.2002 tarihinde 
yasal yaş sınırı nedeniyle emekliye ayrılmıştır. Emekliye ayrıldıktan sonra 
Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesinin öğretim üyeleri kadrosuna dâhil 
olmuştur ve Ceza Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığına seçilmiştir. Selçuk, 
Fakültede Ceza Hukuku ve Ceza Usul Hukuku dersleri vermektedir. 


.................

Kutlu AKTAŞ, İçişleri Eski Bakanı, Vali (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Kutlu Aktaş, 1962 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 
mezun olmuştur. Mezuniyetini müteakip 30 Temmuz 1962 tarihinde atandığı 
Çankırı Maiyet Memurluğunda Yumurtalık ve Küre Kaymakam Vekilliklerinde 
görevlendirilip staj süresini doldurmuş, Kaymakamlık kursu ile Türkiye ve 
Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü’ünü (TODAİE) bitirdikten sonra 1964’te 
Darende Kaymakamlığına atanmıştır. 


30 Eylül 1967 tarihinde Yahyalı, 30 Nisan 1970 tarihinde Çüngüş, 31 Temmuz 
1972 tarihinde Bozcaada, 1976 tarihinde Simav Kaymakamlıklarına atanan 
Aktaş, 3 Ağustos 1976 tarihinde Mülkiye Müfettişliğine, 20 Ağustos 1976 tarihinde 
1. Sınıf Mülkiye Müfettişliğine, 4 Şubat 1977 tarihinde Mülkiye 
Başmüfettişliğine, 28 Mart 1979 tarihinde de Mülkiye Müşavirliğine 
atanmıştır. Kutlu Aktaş, 26 Haziran 1981 tarihinde Ağrı Valiliğine, 22 Aralık 
1986 tarihinde Malatya Valiliğine, 21 Nisan 1990 tarihinde İzmir Valiliğine ve 15 Temmuz 
1997'de ise İstanbul Valiliğine atanmıştır. Aktaş, 5 Ağustos 
1998-11 Ocak 1999 tarihleri arasında İçişleri Bakanı olarak görev yapmıştır. 


...........................


Özdem SANBERK, Büyükelçi (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan 
Özdem Sanberk, Dışişleri Bakanlığı memuru olarak Madrid, Amman, Bonn 
ve Paris Büyükelçiliklerinde ve İktisadi İşbirliği ve GelişmeTeşkilatı (OECD) 
ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Daimi 
Temsilciliklerinde çeşitli derecelerde görevde bulunduktan sonra, 1985-1987 
yılları arasında dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın dış politika danışmanlığını 
yapmıştır. 


1987-1991 yılları arasında Avrupa Topluluğu nezdinde Büyükelçi Daimi 
Temsilci, 1991-1995 yıllarında arasında Dışişleri Müsteşarı ve 1995-2000 
yılları arasında da Londra Büyükelçisi olarak görev yapmıştır. 2000 yılında 
emekliye ayrılan Sanberk, 2003 Eylül ayına kadar Türkiye Ekonomik Sosyal 
Etütler Vakfı (TESEV) Direktörlüğü görevinde bulunmuştur. 
Sanberk 
2011’de, İsrail’in Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırıyı müteakiben 
Birleşmiş Milletler’in yürüttüğü soruşturma sürecinde oluşturulan Palmer 
Komisyonu’nda Türkiye’yi temsilen yer almıştır. Sanberk, Kadir Has 

Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesidir. 
Özdem Sanberk, Sumru Sanberk ile evli olup Nazlı Sanberk’in babasıdır. 

...................


Sönmez KÖKSAL, Büyükelçi (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Sönmez Köksal, 8 Mart 1940 İzmir’de doğdu. Köksal, Saint Joseph Lisesi 
ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Köksal, 
1963 yılında Dışişleri Bakanlığı’na girdi. Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi 
nezdindeki Türkiye Daimi Temsilciliğinde, Dışişleri Bakanlığı Uluslararası 
Ekonomik Sorunlar Dairesinde Şube Müdürü, Burgaz’da Başkonsolos, Paris 
Büyükelçiliğinde Müsteşar, Siyaset Planlama Dairesi ve Orta Doğu ve Afrika 
Dairelerinde Başkanlık görevlerinde bulundu. 


1980’de Avrupa Ekonomik Topluluğu nezdindeki Türkiye Daimi Temsilci 
yardımcılığına atandı. 1983’de Çok Taraflı Ekonomik İlişkiler Genel Müdür 
Yardımcılığını üstlendi. 1986 yılında Bağdat Büyükelçiliği’ne atandı. 1990’da 
Avrupa Konseyi nezdindeki Türkiye Daimi Temsilciliği 
görevini üstlendi. 
Türkiye’nin dönem başkanlığına rastlayan 1992 Nisan-Eylül ayları arasında 
6 ay süre ile Avrupa Konseyi Bakan Delegeleri Komitesi’ne başkanlık 
yaptı. Köksal, 1992 Ekim ayında Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı oldu. 
1998 Şubat ayında Paris Büyükelçiliği’ne atandı. 1 Ağustos 2002 tarihinde 
kendi isteği üzerine emekli oldu. Sönmez Köksal, 2002-2006 döneminde 
Işık Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak bulundu ve İstanbul Ticaret 
Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı görevini üstlendi. 

................


Güner ÖZTEK, Büyükelçi (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Güner Öztek 1935 yılında Çankırı’da doğdu. 1955 yılında St. Joseph 
Lisesi’nden mezun oldu. 1959 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler 
Fakültesi’nden mezun oldu. 

Güner Öztek, 1959-1960 tarihleri arasında Dışişleri Bakanlığı Genel 
Sekreterliği Özel Kaleminde Ataşe, 1961-1963 tarihleri arasında Dışişleri 
Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğünde 3’ncü Kâtip, 1963-1966 tarihleri 
arasında Paris Büyükelçiliğinde 3’ncü ve 2’nci Kâtip ve 1966-1969 tarihleri 
arasında Dakar Büyükelçiliğinde 2’nci Kâtip ve Başkâtip olarak görev 
yapmıştır. Öztek, 1969-1971 tarihleri arasında Dışişleri Bakanlığı Özel 
Kalem Müdürlüğünde Başkâtip, 1971-1972 tarihleri arasında Başbakanlık 
Özel Kalem Müdürü, 1972-1976 tarihleri arasında Londra Büyükelçiliği 
Müsteşarı, 1976-1978 tarihleri arasında Uluslararası Kuruluşlar Genel Müdür 
Yardımcılığı, Elçi, Genel Müdür Yardımcısı, 1978-1982 tarihleri arasında 
Moskova Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı ve 1982-1986 tarihleri arasında 
İkili Siyasi İşler Genel Müdür Yardımcısı görevlerinde bulunmuştur. 

Güner Öztek, 1986-1991 tarihleri arasında Kuveyt Büyükelçisi, 1992-1995 
tarihleri arasında Dışişleri Müsteşar İdari İşler Yardımcısı, 1995-1999 tarihleri 
arasında Belçika Krallığı nezdinde T.C. Büyükelçisi ve Batı Avrupa Birliği 
nezdinde Daimi Temsilci olarak görev yapmıştır. Güner Öztek, 1 Ocak 
2001’den itibaren Ortadoğu ve Balkan İncelemeleri Vakfı Yönetim Kurulu 
Başkanı ve Direktörü olarak görev yapmaktadır. Öztek, Fransızca ve İngilizce 
bilmektedir. 

....................

Ümit PAMİR, Büyükelçi (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

1942 yılında İstanbul’da doğdu. Saint-Joseph Lisesi ve Ankara Üniversitesi 
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. 1965 yılında Dışişleri Bakanlığı’na 
girdi. Gümülcine Konsolosluğu ve Cumhurbaşkanlığı döneminde Fahri 
Korutürk’ün Özel Kalem Müdürlüğünü yaptı. 

Pamir, 1990 yılında Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün daimi 
temsilciliğini yaptı. 1991 yılında Türkiye’nin Cezayir Büyükelçisi oldu. 1995 

–1997 yılları arasında Yunanistan Büyükelçiliği görevinde bulundu. Başbakan 
Bülent Ecevit ve Mesut Yılmaz’ın başdanışmanlığını yaptı. 
2000’de Türkiye’nin BM nezdindeki daimi temsilciliğine getirildi. Kıbrıs’ın 
ele alındığı Bürgenstock görüşmelerinde Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile 
beraber çalıştı. 

2004 – 2006 yılları arasında 
NATO Daimi Temsilciliği yaptı. 2007 yılında 
Dışişleri Bakanlığı Müşavirliği görevine getirildi ve aynı yıl yaş haddinden 
emekli oldu. Dilek Pamir’le evli ve iki çocuk babasıdır. 


...........................


Necdet TİMUR, Orgeneral (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


1937 yılında Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde doğmuştur. 1958 yılında Kara 
Harp Okulu’ndan, 1960 yılında Muhabere Okulu’ndan mezun olmuştur. 
Timur, 1968 yılında Kara Harp Akademisi’nden mezun olmuş, ardından 
Kurmay Subay olarak, 1’nci Ordu Muhabere İşletme Bölük Komutanlığı, 
2’nci Zırhlı Tugay Harekât Eğitim Şube Müdürlüğü, Kara Harp Akademisi 
Öğretim Üyeliği, 1’nci Ordu Genel Sekreterliği Harekât Subaylığı, Kıbrıs Türk 
Barış Kuvvetleri Harekât Eğitim Şube Müdürlüğü, Paris Kara Ataşeliği, 3’ncü 
Ordu Plan ve Harekât Şube Müdürlüğü ve Işıklar Askeri Lisesi Komutanlığı 
görevlerini yürütmüştür. 

Necdet Timur, 1983 yılında tuğgeneralliğe, 1987 yılında tümgeneralliğe terfi 
etmiştir. Timur, tümgeneral rütbesi ile Genelkurmay Muhabere Elektronik 
ve Bilgi Sistemleri Başkanlığı, Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen 
Komutanlığı görevlerini yürütmüştür. 


1991 yılında korgeneralliğe terfi ederek Genelkurmay Muhabere Elektronik 
ve Bilgi Sistemleri Başkanlığı, 2’nci Kolordu Komutanlığı ve Harp 
Akademileri Komutan Yardımcılığı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel 
Sekreterliği Başyardımcılığı görevlerinde bulunduktan sonra 1997 yılında 
orgeneralliğe terfi etmiştir. Bu rütbede Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı 
görevini müteakip 1’nci Ordu Komutanlığı’na atanmıştır. Fransızca bilen 
emekli Orgeneral Necdet Yılmaz Timur, Bayan Nezih Timur ile evlidir ve 1 
çocuk sahibidir. 

.....................


OktarATAMAN, Orgeneral (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Oktar Ataman 1939’da İstanbul’da doğmuştur. 1961 yılında Kara Harp 
Okulu’ndan topçu subayı olarak mezun olmuş, 1966-1968 yılları arasında Kore 
Cumhuriyeti’nde Askeri Ataşe Yardımcısı ve Birleşmiş Milletler nezdinde 
İrtibat Subayı görevlerinde bulunmuş ve 1975 yılında Kara Harp Akademisi’ni 
bitirerek Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanlığı’na proje subayı olarak 
atanmıştır. 1977’de İngiliz Kraliyet Kara Kurmay Koleji’ne seçilen Ataman, 
mezuniyetini müteakip Kara Harp Akademisi’nde üç yıl öğretim üyesi olarak, 
1980-1983 yıllarında ise Belçika’da SHAPE Karargâhı Plan ve Prensipler 
Başkanlığı’nda karargâh subayı olarak görev yapmıştır. 1988’de tuğgeneral 
rütbesine terfi eden ve Genelkurmay Başkanlığı Plan Harekât Daire Başkanı 
olarak görev yapmaya başlayan Ataman 1992’de tümgeneralliğe terfi ederek 
Genelkurmay Başkanlığı Strateji ve Kuvvet Planlama Daire Başkanlığı’na 
atanmıştır. 


Orgeneral Ataman, 1997’de korgeneral rütbesine terfi etmiş ve Genelkurmay 
Başkanlığı Harekât Başkanlığı’na atanmıştır. Eylül 1998’den itibaren NATO 
Askeri Komitesi nezdinde Türk Askeri Temsil Heyeti Başkanı olarak görev 
yapan Orgeneral Ataman, 2000-2001 yıllarında 6’ncı Kolordu Komutanı 
olarak görev yapmıştır. 2001’de NATO Güneydoğu Avrupa Müşterek 
Kuvvetler Komutanlığı görevini devralan Ataman aynı yıl içinde orgeneralliğe 
terfi etmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri Üstün Hizmet Madalyası ile taltif edilen 
Orgeneral Ataman, Bayan Nedret Ataman ile evli olup bir kız ve bir erkek 
çocuğu babasıdır. 

......................


Sabahattin ERGİN, Koramiral (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Emekli Koramiral Sabahattin Ergin 1926’da İstanbul’da doğmuştur. 1935 
yılında İstanbul Belediye Konservatuarı piyano bölümüne devam ederek 
başladığı müzikyaşamını çeşitlendirerek sürdürmüştür. Sabahattin Ergin, 1983 
yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nda 
sanatçı ve öğretim üyesi olmuştur. Ergin, İ.T.Ü. Türk Müziği Devlet 
Konservatuarı’nda lisans, Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisans, 
sanatta yeterlik ve doktora programlarında Müzik Pedagojisi, Müzik Eğitimi 
Felsefesi, Çağdaş Müzik Eğitimi Yöntemleri ve Mukayeseli Müzik Tarihi gibi 
dersleri Türkçe ve İngilizce olarak vermiştir. 

İ.T.Ü. dışında, Türk Mûsıkîsi Vakfı, Anadolu Bilim ve Teknoloji Stratejileri 
Araştırma Enstitüsü ve diğer bazı kültürel ve bilimsel dernek ve kurumlarda, 
kurucu, yönetim kurulu başkanlığı ve kurucu üyelikler de yapmıştır. 


42 yıl süren bir askerlik hizmetinde bulunan Ergin, Atatürkçülük ve jeopolitik 
konuları üzerinde çalışmalar yapmakta olup, meşgul olduğu çeşitli alanlarda 
ulusal ve uluslararası bilimsel etkinliklere; konuşmacı, bildiri sunucu ve 
panelist olarak katılmaktadır. İlgilendiği konular üzerine kaleme aldığı bazı 
çalışmaları kitap, makale ve tebliğ olarak basılmıştır. 


.................

Nur VERGİN, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Nur Vergin, 1941’de İstanbul’da doğdu. Çocukluğunu ve gençliğini yurt 
dışında geçirdi. Paris-Sorbonne Üniversitesi’nde Sosyoloji lisans ve yüksek 
programlarını tamamladıktan sonra aynı üniversitede Sosyoloji Doktoru 
unvanını aldı. 1973’te Türkiye’ye dönüp İstanbul Üniversitesi’nde göreve 
başladı. 

Nur Vergin Bilkent Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi’nde öğretim 
üyeliği görevinde bulundu. Vergin, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler 
Fakültesi’nden emekli olmuştur. 


Çeşitli uluslararası Sosyal Bilimler Derneklerine üye olan ve siyaset, kimlik 
ve din sosyolojisi üzerine çalışan Vergin’in, Industrialisation et Changement 
Social en Milieu Rural (1976), Türkiye’ye Tanık Olmak (1998), Din, Toplum 
ve Siyasal Sistem (2000) ve Siyaset Sosyolojisi: Kavramlar, Tanımlar ve 
Yaklaşımlar (2008) başlıklı kitapları yayımlanmıştır. 

......................

Orhan GÜVENEN, Prof. Dr. 
Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

1973 yılında OECD İstatistik Danışmanı olarak iş hayatına başlayan Prof. Dr. 
Orhan Güvenen, 1976 yılında Paris-Sorbonne Üniversitesi (EPHE) Öğretim 
Üyesi, 1977-1984 yıllarında Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales’de 
Öğretim Üyesi, 1979-1988 yıllarında Paris Üniversitesi Araştırma Direktörü 
ve Ekonometri Profesörü olarak çalışmıştır. Prof. Dr. Güvenen, 1988-1994 
yıllarında T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı görevine 
atanmıştır. 


1995-1997 yıllarında Büyükelçi olarak İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı 
(OECD) Nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi olarak görev yapan Prof. 
Dr. Güvenen, 1996 yılında ABD, Case Western Reserve Univ., “Systems 
Engineering Department” bölümünde Misafir Profesör olarak görev yapmıştır. 
1997-1999 yıllarında T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı 
ve 1997-2000 yıllarında Büyükelçi ve Başbakan Başmüşavirliği görevlerine 
getirilmiştir. Güvenen, 2002 yılında UNESCO Yönetim Kurulu Türkiye 
Temsilcisi ve Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı 
görevini üstlenmiştir. 

Milli Güvenlik Akademisi’nde Uluslararası Ekonomi Profesörü ve Paris 
Üniversitesi’nde Misafir Profesör olarak görev yapan Güvenen, 1988 yılında 
“Dünya Sistemleri, Ekonomileri ve Stratejik Araştırmalar Enstitüsü”nü 
kurmuş ve halen adı geçen Enstitü’de Ekonometri ve Uluslararası Ekonomi 
Profesörü ve Başkan olarak görevine devam etmektedir. Ayrıca, Ağustos 
2000’den itibaren, Bilkent Üniversitesi Uygulamalı Yabancı Diller Muhasebe 
Bilgi Sistemleri Bölüm Başkanlığı görevini sürdürmektedir. 

..........................


Ali KARAOSMANOĞLU, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Uluslararası Hukuk doktorasını Lozan Üniversitesi’nden almış olan Prof. 
Karaosmanoğlu, Stanford Üniversitesi Hoover Institution’da, NATO’da, 
Lahey Uluslararası Hukuk Akademisi’nde ve Princeton Üniversitesi’nde 
araştırma bursları kazanmış ve misafir öğretim üyesi olarak bulunmuştur. 
Bilkent Üniversitesi’ne katılmadan önce Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ’de 
öğretim üyeliği yapan Prof. Karaosmanoğlu, Türk dış politikası, strateji ve 
güvenlik politikaları konularında çalışmalar yapmaktadır. 
Yayınları arasında Les actions Militaires coercitives et non coercitives des 
Nations Unies (Droz); İç Çatışmaların Çözümü ve Uluslararası Örgütler 
(Boğaziçi Üniversitesi); Middle East, Turkey and the Atlantic Alliance (Dış 
Politika Enstitüsü, Editör); The Europeanization of Turkey’s Security Policy 
(Dış Politika Enstitüsü, editör) başlıklı kitapları ve Foreign Affairs, Politique 
Etrangère, International Defense Review, Europa Archiv, Security Dialogue 
ve Journal of International Affairs gibi dergilerde basılmış makaleleri 
bulunmaktadır. Prof. Karaosmanoğlu, Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi üyesidir. 

Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden 2010 yılında emekli 
olan Karaosmanoğlu, İhsan Doğramacı Vakfı’na bağlı Dış Politika ve Barış 
Araştırmaları Merkezi’nin başkanıdır. 


.................................


İlterTURAN, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


1941 yılında İstanbul’da doğmuştur. Orta öğrenimini Türkiye ve Amerika 
Birleşik Devletleri’nde tamamlamıştır. 1962 yılında Oberlin Koleji’nden 
(ABD) Siyasal Bilimler Lisansı, 1964 yılında Columbia Üniversitesi’nden 

Siyasal Bilimler Yüksek Lisansı almıştır. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi, İktisat 
Fakültesi, Siyaset İlmi Kürsüsü’ne asistan olarak girmiştir. Aynı kürsüde 1966 
yılında Doktor, 1970 yılında Doçent, 1976 yılında da Profesör olmuştur. 

1984 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne intisap etmiş, 
1991 yılında aynı fakültede yeni kurulan Uluslararası İlişkiler Kürsüsü 
Başkanlığı’nı üstlenmiştir. 1993 yılında İstanbul Üniversitesi’ndeki görevinden 
ayrılmış ve Koç Üniversitesi İdari Bilimler ve İktisat Fakültesi’nde Siyasal 
Bilimler Profesörü olarak görev almıştır. Ekim 1998-2001 yılları arasında 
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Rektörlük görevini üstlenmiştir. Hâlihazırda 
aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesidir. 

Prof. Dr. İlter Turan’ın Mukayeseli Siyaset, Türk Siyasal Hayatı, Siyasal 
Davranış, Siyasal Kültür, Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika konularında 
yayımlanmış İngilizce ve Türkçe kitap ve makaleleri bulunmaktadır. 
Akademik mesleğine ek olarak muhtelif şirket ve vakıf yönetim kurullarında 
görev yapmakta, Dünya Gazetesi’nde haftalık yazılar yazmaktadır. 

...................................


Ahmet Çelik KURTOĞLU, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Ahmet Çelik Kurtoğlu 1942’de Ankara’da doğdu. Kurtoğlu, 1965 yılında 
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun 
oldu. İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nden 
lisansüstü derecesini alan Kurtoğlu, ABD’de 
Yale Üniversitesi’nde doktora sonrası çalışmalar yaptı. Kurtoğlu, İstanbul 
Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde İktisat Profesörlüğü görevinden 1995 yılında 
emekliliğe ayrıldı ve 1997-2006 yıları arasında Galatasaray Üniversitesi’nde ders verdi. 


Çelik Kurtoğlu, öğretim üyeliği yanında 1978-82 yılları arasında Dışişleri 
Bakanlığı’na uluslararası ekonomi politikaları konusunda Danışmanlık 
yapmıştır. 1987-1995 yılları 
arasında İstanbul’da bulunan Dış Ekonomik 
İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) Direktörü olarak görev yapan Çelik Kurtoğlu, 
1998 yılında Kurdoğlu Danışmanlık A.Ş.’yi 2002 yılında ise “iyi şirket” 
Danışmanlık A.Ş.’yi kurmuştur. Kurtoğlu, halen bu iki şirket kanalı ile 
yatırım bankacılığı ve kurumsal yönetim konularında bilgi ve tecrübelerini 
paylaşmaktadır. 


Çelik Kurtoğlu, DEİK Yönetim Kurulu Üyesi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği İş 
Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi, TEMAYönetim Kurulu Başkanı, Tekfenbank 
Yönetim Kurulu Üyesi, Avrupa Sanayiciler Yuvarlak Masası (ERT) “Asosiye Üyesi” dir. 

..............................


Ersin ONULDURAN, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 


Ersin Onulduran, 1945 yılında Bandırma’da doğdu.Lisans eğitimini Claremont 
Men’s College’de Siyaset Bilimi dalında, Yüksek Lisans eğitimini California 
State University’de Uluslararası İlişkiler bilimi dalında tamamladı. Doktora 
eğitimini University of Southern California’da Siyaset Bilimi alanında yaptı. 
1973 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde araştırma 
görevlisi olarak göreve başladı. Aynı fakültede 1983’de Doçent, 1989’da Profesör oldu. 

Onulduran, Ankara Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim 
üyeliği ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanlığı görevlerini yürüttü. Aynı 
zamanda Üniversitede Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü olarak görev yaptı. 
Ersin Onulduran 1986-2010 yılları arasında Türkiye-ABD Kültürel Mübadele 
Komisyonu (Fulbright Eğitim 
Komisyonu) Genel Sekreteri görevini yürüttü. 
Prof. Dr. Ersin Onulduran 2012 yılında Ankara Üniversitesi’nden emekli oldu. 
Onulduran, evli ve bir çocuk babasıdır. 

*******************

BİLGESAM YAYINLARI 

Kitaplar 


Çin Yeni Süper Güç Olabilecek mi? Güç, Enerji ve Güvenlik Boyutları 

(Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

Değişen Dünyada Türkiye’nin Stratejisi 


Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

Türkiye’nin Bugünü ve Yarını 


E. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN 
Türkiye Cumhuriyeti’nin Ortadoğu Politikası 


E. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN 
Türkiye’nin Vizyonu: Temel Sorunlar ve Çözüm Önerileri 


(Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2010) Bildiri Kitabı 
Prof. Dr. M. Oktay ALNIAK 


IV. Ulusal Hidrojen Enerjisi Kongresi ve Sergisi Bildiri Kitabı 
Prof. Dr. M. Oktay ALNIAK 


Özgür, Demokratik ve Güvenli Seçim 


Kasım ESEN, Özdemir AKBAL 


Terörle Mücadele Stratejisi 


Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Hazırlayan: Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 


Türkiye’de Kürtler ve Toplumsal Algılar 


Dr. Mehmet Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK 


Teoriler Işığında Güvenlik, Savaş, Barış ve Çatışma Çözümleri 


(Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 


Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları 


(Ed.) Doç. Dr. R. Kutay KARACA 


Raporlar 
Rapor 1: Küresel Gelişmeler ve Uluslararası Sistemin Özellikleri 


Prof. Dr. Ali KARAOSMANOĞLU 


Rapor 2: Değişen Güvenlik Anlayışları ve Türkiye’nin Güvenlik Stratejisi 


Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

Rapor 3: Avrupa Birliği ve Türkiye 


E. Büyükelçi Özdem SANBERK 
Rapor 4: Yakın Dönem Türk-Amerikan İlişkileri 


Prof. Dr. Ersin ONULDURAN 


Rapor 5: Türk-Rus İlişkileri Sorunlar-Fırsatlar 


Prof. Dr. İlter TURAN 


Rapor 6: Irak’ın Kuzeyindeki Gelişmelerin Türkiye’ye Etkileri 


E. Büyükelçi Sönmez KÖKSAL 
Rapor 7: Küreselleşen Dünyada Türkiye ve Demokratikleşme 


Prof. Dr. Fuat KEYMAN 


Rapor 8: Türkiye’de Bağımsızlık ve Milliyetçilik Anlayışı 


Doç. Dr. Ayşegül AYDINGÜN 


Rapor 9: Laiklik, Türkiye’deki Uygulamaları Avrupa ile Kıyaslamalar Politika Önerileri 
Prof. Dr. Hakan YILMAZ 


Rapor 10: Yargının İyileştirilmesi/Düzeltilmesi 
Prof. Dr. Sami SELÇUK 


Rapor 11: Yeni Anayasa Türkiye’nin Bitmeyen Senfonisi 
Prof. Dr. Zühtü ARSLAN 


Rapor 12: Türkiye’nin 2013 Yılı Teknik Vizyonu 
Prof. Dr. M. Oktay ALNIAK 



Rapor 13: Türkiye-Ortadoğu İlişkileri 
E. Büyükelçi Güner ÖZTEK 

Rapor 14: Balkanlarda Siyasi İstikrar ve Geleceği 
Prof. Dr. Hasret ÇOMAK, Doç. Dr. İrfan Kaya ÜLGER 


Rapor 15: Uluslararası Politikalar Ekseninde Kafkasya 
Yrd. Doç. Dr. Fatih ÖZBAY 


Rapor 16: Afrika Vizyon Belgesi 
Hasan ÖZTÜRK 


Rapor 17: Terör ve Terörle Mücadele 
M. Sadi BİLGİÇ 

Rapor 18: Küresel Isınma ve Türkiye’ye Etkileri 
Doç. Dr. İrfan Kaya ÜLGER 


Rapor 19: Güneydoğu Sorununun Sosyolojik Analizi 
M. Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK, Doç. Dr. Mazhar BAĞLI, 
Müstecep DİLBER, Onur OKYAR 

Rapor 20: Kürt Sorununun Çözümü İçin Demokratikleşme, Siyasi ve Sosyal Dayanışma Açılımı 
E. Büyükelçi Özdem SANBERK 

Rapor 21: Türk Dış Politikasının Bölgeselleşmesi 
E. Büyükelçi Özdem SANBERK 

Rapor 22: Alevi Açılımı, Türkiye’de Demokrasinin Derinleşmesi 
Doç. Dr. Bekir GÜNAY, Gökhan TÜRK 


Rapor 23: Cumhuriyet, Çağcıl Demokrasi ve Türkiye’nin Dönüşümü 
Prof. Dr. Sami SELÇUK 


Rapor 24: Zorunlu Askerlik ve Profesyonel Ordu 
Dr. Salih AKYÜREK 


Rapor 25: Türkiye-Ermenistan İlişkileri 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Yrd. Doç. Dr. Fatih ÖZBAY 

Rapor 26: Kürtler ve Zazalar Ne Düşünüyor? Ortak Değer ve Sembollere Bakış 
Dr. Salih AKYÜREK 


Rapor 27: Jeopolitik ve Türkiye: Riskler ve Fırsatlar 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

Rapor 28: Mısır’da Türkiye ve Türk Algısı 
M. Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK 

Rapor 29: ABD’nin Irak’tan Çekilmesi ve Türkiye’ye Etkileri 
Doç. Dr. Cenap ÇAKMAK, Fadime Gözde ÇOLAK 

Rapor 30: Demokratik Açılım ve Toplumsal Algılar 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Dr. Salih AKYÜREK 

Rapor 31: Ortadoğu’da Devrimler ve Türkiye 
Doç. Dr. Cenap ÇAKMAK, Mustafa YETİM, Fadime Gözde ÇOLAK 


Rapor 32: Güvenli Seçim: Sorunlar ve Çözüm Önerileri 
Kasım ESEN, Özdemir AKBAL 


Rapor 33: Silahlı Kuvvetler ve Demokrasi 
Prof. Dr. Ali L. KARAOSMANOĞLU 


Rapor 34: Terör Önleme Birimleri 
Kasım ESEN, Özdemir AKBAL 


Rapor 35: İran, Şii Hilali ve Arap Baharı 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Emin SALİHİ 


Rapor 36: Yeni Anayasadan Toplumsal Beklentiler 
BİLGESAM 


Rapor 37: Etnik Çatışma Teorileri Işığında Dağlık Karabağ Sorunu 
Yrd. Doç. Dr. Reha YILMAZ, Elnur İSMAYILOV 


Rapor 38: Çağcıl Hukuk Sistemlerinde ve Türkiye’de Tutuklama 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 


Rapor 39: Afrika’da Türkiye ve Türk Algısı 
BİLGESAM 


Rapor 40: Kaos Senaryolarının Merkezinde İran 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Bilgehan EMEKLİER 


Rapor 41: Ermenistan’da Türkiye ve Türk Algısı 
Dr. Salih AKYÜREK 


Rapor 42: Yasa dışı Göç ve Türkiye 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Emine AKÇADAĞ 


Rapor 43: Kırgızistan’da Türkiye ve Türk Algısı 
Dr. Salih AKYÜREK 


Rapor 44: Kazakistan’da Türkiye ve Türk Algısı 
Dr. Salih AKYÜREK 


Rapor 45: Çatışma Çözümü ve Türkiye’de Kürt Meselesi 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Erdem KAYA 

Rapor 46: Afganistan’ da Sivil Ölümleri 
Dr. Salih AKYÜREK, Nursema KIBRIS, Dilara ÜNAL 


Rapor 47: İran Nükleer Krizinin Türkiye’ye Olası Etkileri 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Bilgehan EMEKLİER 


Rapor 48: Çağcıl Hukuk Sistemleri ve Türkiye’de İşkence 
Erkam MALBELEĞİ 


Rapor 49: Balkanlarda Türkiye ve Türk Algısı 
Dr. M. Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK 


Rapor 50: Suriye Sorunu ve Türk Dış Politikasına Toplumsal Bakış 
Dr. Salih AKYÜREK, Prof. Dr. Cengiz YILMAZ 


Rapor 51: Terörle Mücadelede Toplumsal Algılar 
Dr. Salih AKYÜREK, Mehmet Ali YILMAZ 


Rapor 52: Bütün Boyutlarıyla Suriye Krizi ve Türkiye 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Ali SEMİN 


Rapor 53: İnsansız Hava Araçları: Muharebe Alanında ve Terörle Mücadelede Devrimsel Dönüşüm 

Dr. Salih Akyürek, Mehmet Ali Yılmaz & Mustafa Taşkıran 


Rapor 54: Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi Sorunlar ve Öneriler 
Hasan ÖZTÜRK, Sevinç ÖZTÜRK 


Rapor 55: 2. Körfez Savaşı’nın 10. Yılında Irak 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Ali SEMİN, Tuğçe ERSOY ÖZTÜRK 


Rapor 56:Türk Silahlı Kuvvetlerine Toplumsal Bakış 
Dr. Salih AKYÜREK, Mehmet Ali YILMAZ 


Rapor 57:Çözüm Sürecine Toplumsal Bakış 
Dr. Salih AKYÜREK, Mehmet Ali YILMAZ, Esra ATALAY, Fatma Serap KOYDEMİR 


Rapor 57:Çözüm Sürecine Toplumsal Bakış 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Fatih ÖZBAY 


Demokratikleşme ve Sosyal Dayanışma Açılımı 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 


İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2010) Sonuç Raporu 
BİLGESAM 
İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2011) Sonuç Raporu 


BİLGESAM 


Dergiler 


Bilge Strateji Dergisi Cilt 1, Sayı 1, Güz 2009 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 2, Sayı 2, Bahar 2010 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 2, Sayı 3, Güz 2010 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 3, Sayı 4, Bahar 2011 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 3, Sayı 5, Güz 2011 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 4, Sayı 6, Bahar 2012 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 4, Sayı 7, Güz 2012 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 5, Sayı 8, Bahar 2013 
Bilge Strateji Dergisi Cilt 5, Sayı 9, Güz 2013 


Söyleşiler 


Bilge Söyleşi-1: Türkiye-Azerbaycan İlişkileri 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Elif KUTSAL 


Bilge Söyleşi-2: Nabucco Projesi 
Arzu Yorkan ile Söyleşi 
Elif KUTSAL-Eren OKUR 


Bilge Söyleşi-3: Nükleer İran 
E. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN ile Söyleşi 
Elif KUTSAL 

Bilge Söyleşi-4: Avrupa Birliği 
Dr. Can BAYDAROL ile Söyleşi 
Eren OKUR 


Bilge Söyleşi-5: Anayasa Değişikliği 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Merve Nur SÜRMELİ 

Bilge Söyleşi-6: Son Dönem Türkiye-İsrail İlişkileri 
E. Büyükelçi Özdem SANBERK ile Söyleşi 
Merve Nur SÜRMELİ 

Bilge Söyleşi-7: BM Yaptırımları ve İran 
Doç. Dr. Abbas KARAAĞAÇLI ile Söyleşi 
Sina KISACIK 


Bilge Söyleşi-8: Füze Savunma Sistemleri ve Türkiye 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Eren OKUR 


Bilge Söyleşi-9: Gelişen ve Değişen Türk Deniz Kuvvetleri’nin Bugünü ve Yarını 
E. Oramiral Salim DERVİŞOĞLU ile Söyleşi 
Emine AKÇADAĞ 

Bilge Söyleşi-10: Soru ve Cevaplarla Yeni Anayasa 
Kasım ESEN ile Söyleşi 
Özdemir AKBAL 


Bilge Söyleşi-11: Türk Hava Kuvvetleri’nin Bugünü ve Yarını 
E. Hv. Korgeneral Şadi ERGÜVENÇ ile Söyleşi 
Emine AKÇADAĞ 

Bilge Söyleşi-12: Arap Baharı Süreci, Mısır Seçimleri, Türkiye-Suriye Krizi 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Ali SEMİN 


Bilge Söyleşi-13: Esed Sonrası Suriye 
Halit Hoca ile Söyleşi 
Ali SEMİN & Tuğçe ERSOY ÖZTÜRK 


Bilge Söyleşi-14: Türk Kara Kuvvetleri’nin Bugünü ve Yarını 
Orgeneral (E) Oktar ATAMAN ile Söyleşi 
Emine AKÇADAĞ 


Bilge Söyleşi-15: Nükleer Enerji ve Nükleer Silahlanma 
Prof. Dr. Nurşin ATEŞOĞLU GÜNEY ile Söyleşi 
Hasan ÖZTÜRK, Ömer Faruk TÜRK 


*****