Atatürk Dönemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Atatürk Dönemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Kasım 2019 Pazartesi

ATATÜRK DÖNEMİNDE YÜKSEK ÖĞRETİMİN YENİDEN DÜZENLENMESİ, BÖLÜM 4

ATATÜRK DÖNEMİNDE YÜKSEK ÖĞRETİMİN YENİDEN DÜZENLENMESİ, BÖLÜM 4



6- Fakülte Yönetimi 

Fakülte Dekanı 

İki yıllığına Fakülte Meclisi tarafından seçilir. Dekan, fakültenin mümessili ve idare amiridir.65. 

Fakülte Dekanı iki yıllığına seçilmekte ve vekâlet tarafından tasdiki hakkında bir kayıt bulunmamaktadır. Darülfünûn’da fakülte reisi seçilmekte ve tasdik edilmekte olduğu dikkate alınırsa, bu hususta YZE fakülte dekanını belirlemekte daha serbest olduğu görülmektedir. Tatbik edilmese de böyle bir düşüncenin 1869 Darülfünûn-ı Osmani’de uygulanmak istendiğini biliyoruz. Ayrıca Fakülte Meclisi üyesi doçentlerin dekan seçimine katılmaları Türkiye’de ilk defa Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nde yürürlüğe konmuştu. 

Fakülte Meclisi 

Fakülte Meclisi, Ordinaryüs Profesör, Profesör ve Doçentlerden oluşmaktadır.66. 
Fakülte Meclisi’ne dekan başkanlık edecektir. 
Fakat hiçbir zaman Rektör Fakülte Meclisi’ne başkanlık yapamayacaktır.67. 

-Her fakülte, kendisine ait ders ve tatbikatın mükemmel ve birbirine uyumlu olmasını temin edecektir. Çözüm bulunamaması durumunda Divan vasıtası ile Zirâat Vekâleti’ne müracaat edilecektir. 

-Her fakülte kendisine bağlı kürsü ve enstitülerin tedrisata ait şikâyetlerini çözmeğe çalışacak ve icab ederse bunları Divan vasıtasıyla Zirâat Vekâleti’ne bildirecektir68. 

AYZEK’ne göre Fakülte Meclisi daha ziyade akademik konularda vazifeli kılınmıştır. Darülfünûn’daki fakülte yönetimi Yüksek Ziraat Enstitüsü’ndeki fakülte yönetiminden daha güçlü idi. Ancak Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün bütün birimlerine başkanlık etme hakkına sahib olan Rektör’ün fakülte meclislerine başkanlık etme hakkı yoktu. Darülfünûn’da olduğu gibi Rektör’ün Fakülte Meclisi’ne başkanlık ederek kritik zamanlarda Fakülte Meclisi’ne baskı yapması ve fakültede oluşacak kararlara müdâhale etmesi engellenmiştir. 

Yüksek Ziraat Enstitüsü’ndeki fakülte yönetiminin yapısı Darülfünûn’daki fakülte idareleri kadar izah edilmemiştir. Yüksek Ziraat Enstitüsü’nde Divan’a ve Tedris Heyeti’ne daha fazla önem verilirken Fakülte yönetimine fazla açıklık getirilmemiş ve yönetim ağırlığı esas olarak Enstitü Divanı’na bırakılmıştır. 

Yüksek Ziraat Enstitüsü’ndeki Fakülte Meclisleri’ne bütün doçentlerin tabii üye olarak kabul edilmesi Türkiye’de ilk defa kanunlaştırılmış ve uygulanmıştır. Darülfünun’da doçentlerin muadili olan müderris muavinleri Fakülte Meclisleri’ne üye değildirler. 

7- Öğretim Üyelerinin Tayin ve Azli 

Öğretim Üyeleri, Doçent, Profesör ve Ordinaryüs Profesörden oluşuyordu. Doçentlerin tayini, fakülte meclisinin teklifi, Divan’ın uygun görmesi ve Zirat Vekâleti’nin tasdiki ile gerçekleşecektir. Belli bir süre içerisinde, Profesör olma liyakatını gösteremiyen Doçentler, Fakülte Meclisi’nin teklifi, Divan’ın kararı ile öğretim üyeliğinden çıkarılarak vekâlet emrine verilecektir.69. 

Doçentler, Fakülte Meclisi ve Divan’ın esbâb-ı mûcibeli teklifi ve vekâletin tasdiki ile Profesörlüğe tayin olunurdu. Ordinaryüs Profesörlük tayini, Fakülte Meclisi’nin en az iki, kaideten üç adayı esbâb-ı mûcibeli olarak Divan’a teklifi, Divan’ın tensibi ve Vekâletin içlerinden birini seçerek tasdikiyle gerçekleşirdi.70. 
Enstitü dışından öğretim üyeliğine alınacakların girecekleri dereceye ait şartlara malik olmaları şarttı.71. 

Doçent, Profesör ve Ordinaryüs Profesörlerin inzibatî suçları için bir Haysiyet Divanı kurulacak ve Haysiyet Divanı’nın kararları vekâletin tasdikinden sonra yürürlüğe girecektir.72. 

Öğretim üyelerinin seçimi Enstitüce kararlaştırılırken, tayinde muhakkak Ziraat Vekâleti’nin tasdiki gerekmektedir. Bu özelliği ile Enstitü Darülfünûn ile aynı özelliği taşımaktadır. 

Görevden alınma hususunda Doçentlerin dışındakiler için bir açıklama mevcut değildir. Ancak diğer öğretim üyeleri için de tayin prosedürü dikkate alınırsa azlin de, Enstitü tarafından karar alınması ve vekâletçe tasdik edilmesi ile gerçekleşeceğini söyleyebiliriz. 

Öğretim üyelerinin seçimi ve azlinde rey sahibi Enstitü iken tasdik makamında vekâlet bulunmaktadır. Darülfünûn’da ilmî yetersizliği tesbit edilen bir öğretim üyesi, Fakülte Meclisi ve Divan’ın kararı ile görevden alınırdı. Bu hususta Darülfünûn kendi başına karar verme hakkına sahibti. Dolayısıyla da Darülfünûn, öğretim üyelerini ilmî yetersizlik dolayısıyla görevden almada Yüksek Ziraat 
Enstitüsü’nden daha geniş yetkiye sahipti. 

8- İlim Adamı Yetiştirme 

Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü, Ziraat, Baytar, Tabii İlimler, Ziraat Sanatları, daha sonra Orman dallarında doktora proğramı düzenlemiştir. Yüksek Ziraat Enstitüsü, Doktora Talimatnamesi 

9. 10. 1934 tarihinde yürürlüğe girmiştir73. Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nde Doçent olmak isteyenler için de Habitilasyon yapmak mümkündü. Doktorası olan, belli nitelikte neşriyatı bulunan ve basılmamış bir eserini Fakülte Meclisi’ne sunanlara, yeterli görülürlerse, Doçentlik ünvanı verilirdi.74. 

Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nde bir Asistanın, Başasistan ve Şube Şefliği’ne yükselerek Doçentliğe aday olabilmesi için mutlaka doktora sahibi olması gerekiyordu.75. 

9- Ders İhdası 

Bu konuda tam bir açıklık olmamasına rağmen, ders ihdasının fakültenin teklifi, Divan’ın tetkiki ve vekâletin tasdiki ile olduğu söylenebilir.76. 

1933 Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Kanunu’nda, öğretime ara verilmesi, harçlar, talebenin örgütlenmesi, güvenliğin nasıl sağlanacağı hususlarında bilgi mevcut değildir. 

10- Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nde Özerkliğe Son Verilmesi 

Büyük ölçüde Darülfünun model alınarak idarî yapısı oluşturulan AYZE’nin özerk yapısına 26. 5. 1936’da kabul edilen 2984 sayılı kanun ile son verilmiştir.77. 

1933’te Yüksek Ziraat Enstitüsü kurulurken amacı, esas olarak ilmî ve fennî araştırmalar yapmak olarak tesbit edilmişti.78. 
Ancak 1934’de üniversitenin amaçlarına millî kültürün yayılması, devlet ve millete hizmet edecek insan yetiştirilmesi.79 maddelerinin de eklenmesinden sonra, 1939’da yürürlüğe konan YZE Talebe Talimatnamesi’nde de, meslek ve ilim adamı yetiştirmek yanında talebenin “millî bir seciye, salim hatt-ı hareket ve vazife sevgisi” ile yetiştirilmesi.80 gibi konulara da vurgu yapılmıştır. 

Darülfünûn döneminde, öğrencilerin öğretim müessesesi dışında örgütlenmeleri serbest iken, üniversite içinde yönetimin gözetimi altında dernek kurabilme hakkına sahipti. Üniversitede uygulanmaya başlanan bu esasın, daha sonra Yüksek Ziraat Enstitüsü’nde de uygulanmaya başladığını görüyoruz. Yüksek Ziraat Enstitüsü öğrencilerinin Enstitü içerisinde kurabilecekleri dernek için dekan vasıtasıyla Rektör’den izin almaları gerekiyor. Enstitü öğrencileri üniversite öğrencileri gibi, bütün fakülteleri içine alabilecek bir Enstitü Talebe Birliği kurabilecekler, ancak Enstitü dışında herhangi bir yüksek öğretim öğrenci derneğiyle birlik kuramayacaklardı.81. 
Darülfünûn döneminde, Darülfünûn yönetiminin kararlarına itiraz edebilen öğrenciler üniversite döneminde bu haklarını kaybetmişlerdir. 
Buna parelel olarak AYZE talabelerinin de, gerek fert gerekse dernekleri adına Enstitü Rektörlüğü’nün “kararlarına her ne şekil ve suretle olursa olsun” itirazda bulunamayacaklardı.82. 

Eğer bu hal gerçekleşirse, ilgili öğrenciler Enstitü’den ihraç edileceklerdi.83. 

Ankara Üniversitesi kurulmasına rağmen bu kurumun dışında kalan AYZE 1948 yılında dağıtılmıştı.1948 yılında çıkarılan 5234 sayılı yasa ile bu estitüye bağlı Veterner Fakültesi müstakil olarak, Tabibi ilimler Fakültesi ile Ziraat Sanatları Fakültesi tek bir fakülteye yani Ziraat Fakültesi haline dönüştürülerek Ankara Üniversitesi’ne bağlanmıştı. Orman Fakültesi ise İstanbul Üniversitesi’ne bağlanmıştı. 


D-ANKARA DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ 

10 Haziran 1935’de kuruldu. 1946 yılında Ankara Üniversitesi’ne katılmıştı. 

E-ANKARA TIP FAKÜLTESİ 

1937 tarihinde kuruluş çalışmalarına başlanmış ancak 1945 yılında kurulabilmişti. 1946 yılında Tıp Fakültesi Ankara Üniversitesi’ne katılmıştı. 

SONUÇ 

Atatürk döneminde yüksek öğretimdeki değişimde iki önemli özellik göze çarpmaktadır. Birisi, Osmanlı döneminden kalma eski yüksek öğretim kurumlarını yeniden düzenlemek; ikincisi, yeni başkentte yeni kurumlar oluşturmaktı. 

Atatürk dömeninde İstanbul’da yeni yüksek öğretim kurumu açılmamış ve sadece eski kurumlar yeni anlayışı göre yeniden düzenlenmiştir. 
Hatta, Orman, Ziraat ve Veteriner okullarında olduğu gibi faaliyet yeri Anadolu içlerinde olması gerektiğine karar verilen kurumlar Ankara’ya taşınmıştı. Harb Okulu da 1936’da Ankara’ya taşınmıştı. 

Ankara’nın ve Cumhuriyet döneminin ilk yüksek öğretim kurumu Hukuk Fakültesi olup, Cumhuriyet’in Osmanlı dönemine dayanmayan ilk üniversitesi olan Ankara Üniversitesi’nin temelini oluşturmuştur. 

Cumhuriyet döneminin ilk üniversitesi olarak Gazi Üniversitesi’ni takdim etmek doğru değildir. Ankara Üniversitesi’ni oluşturan fakülteler kurulurkenden üniversitenin ana birimi olan fakültelere denk olarak kurulmuşlardır. 1946’da Ankara Üniversitesi’ni oluşturan ilk fakültelerin tamamı Cumhuriyet döneminde açılmış kurumlardı. 
1948 yılında Ankara Üniversite’sine katılan Ziraat ve Veterner Fakültelerinin temelleri Osmanlı dönemine dayansa bile bunlar Ankara Üniversitesi’ne sonradan katılmışlardır. Siyasal Bilgiler Okulu’nun da temelleri Osmanlı dönemine dayansa da bu okulun bir fakülte olarak Ankara Üniversitesi’ne katılması 1950 tarihidir. 

Bu açıdan Ankara’nın ve Cumhuriyet döneminin ilk üniversitesi Ankara Üniversitesi’dir. 

Ankara’da kurulan kurumlarını öğerek İstanbul’daki yüksek öğretim kurumlarını farklı bir katagoriye koymak yanlıştır. Çünkü, İstanbul’da bulunan yüksek öğretim kurumların tamamı Osmanlı döneminde Avrupa örnek alınarak kurulmuştur. İstanbul’daki kurumlar Cumhuriyet’le beraber yeniden elden geçirilmiş ve cumhuriyet ideallerine uygun hale getirilmişlerdi. Bu İstanbul kurumları Ankara’daki yüksek öğretim kurumlarını da etkilemiş hatta model oluşturmuştur. 

Yönetim anlayışı olarak, Atatürk dönemi bütünlük içermemektedir. Bizzat Cumhuriyet yönetiminin yaptığı düzenlemelerle 1924-33 arası Darülfünun, yüksek okul ve enstitülerde özerk yönetim anlayışı hâkim dir. İstanbul Darülfünunu’da özerk yönetim uygulandığı dönemde diğer yüksek öğretim kurumları da aynı anlayışla yönetilmiştir. 1933’te Darülfunun’dan Üniversite’ye geçerken uygulamaya konan merkezi yönetim anlayışı, hemen diğer yüksek öğretim kurumlarını da etkilemiş ve bu kurumlarda da özerk yönetim anlayışına 
son verilmiştir. 

DİPNOTLAR;

1 Ali Arslan, Kısırdöngü/Türkiye’de Siyaset ve Üniversite, Truva Yayınları, İstanbul 2004, s. 1-90. 
2 Abdurrahman Siler, Türk Yüksek Öğretiminde Darülfünun (1863-1933), (Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi), Ankara 1992, s. 195. 
3 Bu kanun için bakınız ; Dünya Üniversiteleri ve Türkiye’de Üniversitelerin Gelişimi, I, İstanbul 1950, s. 211-214. 
4 Ali Arslan, Darülfünun’dan Üniversiteye, s. 86 vd. 
5 Ali Arslan, Darülfünun’dan Üniversite’ye, s. 263-270. 
6 Ali Arslan, Darülfünun’dan Üniversite’ye, s.289-314. 
7 Cumhuriyet, 9. X. 1932. 
8 Ali Arslan, Darülfünun’dan Üniversiteye, İstanbul 1995, s. 327 vd. 
9 Ali Arslan, Darülfünun’dan Üniversiteye, İstanbul 1995, s. 483-510. 
10 1915 tarihli Mühendis Mektebi Teşkilat Nizamnamesi için bakınız; Düstur II. Tertib, VII. cilt, s. 624-626. 
11 12 Haziran 1929 tarihli Yüksek Mühendis Mektebi Nizamnamesi (YMMN) için bkz; Düstur, III. Tertib, C.10, s. 1873-1882.
12 1275 sayılı “Yüksek Mühendis Mektebi hakkında Kanun”u için bakınız; Düstur, III. Tertib, cilt 9, s. 879-880; R.G., 28 Mayıs 1928. 
13 Aynı kanun. 
14 YMMN, m. 5. 
15 YMMN, m.1-2. 
16 YMMN, m. 13-20. 
17 YMMN, m. 21-25. 
18 YMMN, m. 26-30. 
19 YMMN, m. 31-34. 
20 YMMN, m. 11. 
21 YMMN, m. 8. 
22 YMMN, m. 12 
23 Ali Arslan, a.g.e., s. 159-171. 
24 Ali Arslan, a.g.e., s. 185, 390, 492. 
25 Bu kanun için bakınız: Resmî Gazete, 18 Nisan 1935. 
26 2718 numaralı kanun için bakınız, RG, 25 Mayıs 1935. 
27 1935 tarihli Yüksek Mühendis Mektebi Nizâmnâmesi (YMMN35) için bakınız, Düstûr, cilt XVI, 1935, s. 530-536; Resmî Gazete, 7 Haziran 1935. 
28 YMMN 35, m.1. 
29 YMMN 35, m. 3. 
30 YMMN 35, m. 27-29. 
31 YMMN 35, m. 18. 
32 26 Mayıs 1936’da kabul edilen 2984 sayılı Konya Ovası Sulama İdaresiyle Yüksek Mühendis Mektebi ve Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün Muvâzene-i Umûmiye’ye alınması için Kanun’un meclis müzakeresi ve metni için bakınız; Hirsch, a.g.e., I, s. 522-526. 
33 YMMN 35, m. 11-17. 
34 YMMN 35, m. 22-26. 
35 YMMN 35, m. 6, 10. 
36 Bu hususta bakınız; 11 Ekim 1925 tarihli Ankara Hukuk Mektebi Talimatnamesi (AHMT), (Hirsch, a.g.e., I, s. 543-546), m. 3, 4, 6, 13. 
37 AHMT, m. 8-9. 
38 AHMT, m. 10-11. 
39 C, 5.IV.1940. 
40 Musa Çadırcı- Azmi Süslü, Ankara Üniversitesi Gelişim Tarihi, Ankara 1982, s. 117-119. 
41 Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Kanunu (AYZEK) metni için bakınız, Kerim Ömer Çağlar, Yüksek Ziraat Enstitüsü, Kanunlar, Kararnameler, Bütçe ve Talimatnameler, Ankara 1940, s. 15-26. 
42 AYZEK, m.1. 
43 AYZEK, m. 28. 
44 Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair 2524 Sayılı Kanun için bakınız. Çağlar, a.g.e., s. 27-29. 
45 AYZEK, m. 2. 
46 Hükûmetin teklif ettiği kanun layihasında bu müessese “hükmî şahsiyeti haiz” olarak kurulacağı belirtilirken, Enstitünün mülhak, yani belli ölçülerde umumî bütçe kanununun dışında olan, bütçe ile idare olunması hususuna yer verilmemiş tir. Ancak B.M.M. Ziraat Encümeni Enstitünün mülhak bütçeye sahib olması şeklinde değişiklik yapmıştır, AYZE kuruluş hakkında Hükûmetin teklifi ve Encümenin tadili için bakınız, Hirsch, a.g.e., I, s. 486. 
47 AYZEK, m.1. 
48 Konya Ovası Sulama İdaresi’yle Yüksek Mühendis Mektebi ve Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün muvâzene-i umûmiyeye alınmasına değin 2984 nolu 
kanun için bakınız; Çağlar, a.g.e., s.31. 
49 AYZEK, m. 7. 
50 AYZEK, m.4. 
51 AYZEK, m. 5. 
52 AYZEK, m. 6. 
53 AYZEK, m. 11. 
54 AYZEK, m. 9. 
55 AYZEK, m. 12. 
56 AYZEK, m. 9. 
57 AYZEK, m. 8. 
58 AYZEK, m. 12 
59 AYZEK, m. 14. 
60 AYZEK, m. 10. 
61 AYZEK, m. 9. 
62 AYZEK, m. 16. 
63 AYZEK, m. 13. 
64 AYZEK, m. 14. 
65 AYZEK, m. 15. 
66 AYZEK, gös. yer. 
67 AYZEK, m. 6. 
68 AYZEK, m. 17. 
69 AYZEK, m. 20. 
70 AYZEK, m. 20-22. 
71 AYZEK, m. 24. 
72 AYZEK, m. 23. 
73 AYZE talimatnâmesi için bakınız, Çağlar, a.g.e., s. 44-51, 53. 
74 AYZE Habitilasyon Talimatnamesi için bakınız, Çağlar, a.g.e., s. 38-43. 
75 AYZEK, m. 19. 
76 Fakültelerin desleri birbirleri ile uygun olmasını tanzime (AYZEK m. 17) ve Divan’ın ders cedvellerini “tetkike” selahiyattar olduğu dikkate alınırsa bunihaî kararın Ziraat Vekâleti’ne ait olduğunu söyleyebiliriz. 
77 Bu kanunun meclis tartışmaları ve metni için bakınız; Hirsch, a.g.e., s. 522 -526. 
78 YMMN 35, m. 2. 
79 YMMN 35, m. 1. 
80 AYZE Talebe Talimatnamesi (Çağlar, a.g.e., s. 123-136), m. 1-2. 
81 AYZE Talebe Talimatnamesi, m. 14. 
82 AYZE Talebe Talimatnamesi, m. 55/8. 
83 Aynı Talimatname, m. 62/11. 

***

ATATÜRK DÖNEMİNDE YÜKSEK ÖĞRETİMİN YENİDEN DÜZENLENMESİ, BÖLÜM 3

ATATÜRK DÖNEMİNDE YÜKSEK ÖĞRETİMİN YENİDEN DÜZENLENMESİ, BÖLÜM 3




Özerklik 

Mühendis Mektebi doğrudan Nafıa Vekâleti’nin idaresine verilmiş olmakla beraber, Yüksek Mühendis Mektebi, menkul ve gayrı menkul mallar tasarrufuna, bağışları kabule, daire ve mahkemelerde huzur ve murafaaya, ödünç alma ve her türlü bağışlar yapmaya ve harcamalarda bulunmaya izinlidir ve hükmî şahsiyeti vardır.29. 
Üniversite yönetimindeki rektör de hükûmet tarafından tayin edilmesine rağmen üniversite hükmî şahsiyete haiz değildi. Üniversite daha sıkı kayıtlar altına alınırken Yüksek Mühendis Mektebi’nde Üniversite’ye göre daha serbest bir anlayışın hâkim olduğunu görüyoruz 

Müdür ve İdare Kurulu 

Müdür, mühendis olmak şartıyla Bayındırlık Vekâleti tarafından seçilir ve Cumhurbaşkanı tasdikiyle tayin olunurdu. Müdür, Mekteb’de ders ve 
hariçte başka bir vazife alamazdı. Müdür, mektebin en büyük amiri olup, mektebin genel idaresiyle bütün muamelelerin baş mesulü idi. 

Müdür, Bayındırlık Vekâleti’nce verilen emirlerin tedris ve idare kurullarınca alınan kararların icrasını temin edecektir. Müdüre tedris ve idarî işlerde yardım edecek iki yardımcı da yine Bayındırlık Vekâleti’nce tayin edilecekti.30. 
Müdür, iki muavin, muhasib, pansiyon âmiri ve mekteb doktorunun katılımıyla oluşan bir idare kurulu bulunacaktı.31. 

Üniversite yönetimindeki bütün yetkiler hükûmetçe tayin edilen Rektörde olduğu gibi, Yüksek Mühendis Mektebi’nde de bütün yetkiler aynı şekilde merkezden tayin edilen müdürün elinde idi. 

Müdürün tayin edilmesine, bunun da özerklikle pek bağdaşmamasına rağmen Yüksek Mühendis Mektebi müessese olarak hükmî şahsiyeti haiz bir şekilde hukukî varlığını sürdürüyordu. Ancak, bütün yüksek öğretim kurumlarını merkezden yönetmek fikrini kabul eden hükûmetin teklifi ile 26 Mayıs 1936’da kabul edilen kanunla32 daha önce fiili olarak işlemez hale getirilen Yüksek Mühendis Mektebi’nin hükmî şahsiyetine de son verilmiştir. Böylece üniversitede olduğu gibi Yüksek Mühendis Mektebi’nde de Ankara’nın yeni yönetim anlayışına uygun olarak özerk yönetimi tamamen ortadan kaldırılmıştır. 

Tedris Kurulu 

Tedris Kurulu, bütün müderrislerle mühendis muallimlerinden meydana gelecekti. Öğretim işleriyle meşgul olacak, şube başkanlarıyla müderris, muallim ve yardımcılarının seçme ve terfilerini kararlaştıracaktı. Talebelerin disiplin işlerine bakacak ve Danışma Kurulu’na atanacak üyeleri seçecekti.33. 

Tedris Kurulu, Darülfünûn döneminde idari ve akademik işlevi daha geniş olan fakülte meclislerinin aynı adla üniversiteye aktarılan ve öğretimle sorumlu olan fakülte meclislerinin bir kopyasıdır. İdarî işlerden mümkün olduğu kadar uzaklaştırılmış bir organdır. Yalnız Yüksek Mühendis Mektebi Tedris Kurulu’nun, Danışma Kurulu’nun üyelerini seçmesi üniversite fakülte meclislerine göre 
Tedris Kurulu’na tanınan bir farklılık ve üstünlüktür. 

Danışma Kurulu 

Başkanla beraber on altı kişiden oluşacaktır. Bunların beşi hariçten ve onu müderris ve muallimlerle bakanlık ileri gelenlerinden olmak üzere, Yüksek Mühendis Mektebi Tedris Kurulu’nca bir kat fazlası ile seçilen şahıslar arasından bakanlıkça tesbit edilecektir. 

Danışma Kurulu, mektebin proğramlarını tetkik ederek mütaleasını beyan ile, ilim ve fennin o günkü telakkilere göre mektep proğramına konulmasını sağlayacak, lüzûm göreceği hususlar hakkında da tavsiyelerde bulunacaktır. Mektebin, memleketin ihtiyaçlarıyla uygun olarak ilerlemesi hususunda yapılabileceklerini tesbit edecektir. 

Ancak, müdürün başkanlığında Bayındırlık Danışma Kurulu’nun bütün kararları “danışsaldır”.34. 

Danışma kurulu, üniversitedeki İstişare Komitesi’ini karşılığı olan bir müesesedir. Yalnız, Danışma Kurulu’nda Bayındırlık Vekâleti’nden yetkililerin bulunması ve hariçten üyelerin atanması bakımından üniversitedeki istişari komitelerinden ayrılmaktadır. 
Bu özelliği dolayısıyla Danışma Kurulu, istişarî de olsa bir yüksek öğretim kurumu üzerinde bakanlık dışında ilk organ olarak kabul edilebilir. 

Hocaların Tayin ve Azli 

Öğretim üyeleri Tedris Heyeti’nce seçilecek ve Bayındırlık Bakanlığı’nca tayin edilecektir. 
Öğretim üyeleri başarısızlığı veya kötü hareketlerde bulunmaları durumunda Tedris Kurulu kararı ile istifaya davet edilecekti. 
İlgili şahıs istifa etmediği takdirde son karar Bayındırlık Bakanlığı’nca verilecek ve yerine getirilecekti.35. 

Öğretim üyesinin görevden alınmasında son söz üniversitede olduğu gibi, Bakanlığa aittir. Ancak Yüksek Mühendis Mektebi Tedris Heyeti’nin hocayı görevden alması hususundaki yetkisi, üniversite fakülte meclislerinden daha geniştir. Öğretim üyelerinin görevden alınması kunusunda Tedris Heyeti’inin fonksiyonu, gerektiğinde son kararın bakanlığa ait olması dışında, Darülfünun fakülte meclislerinin çalışması usulüne daha yakındır. 

C-MEKTEB-İ MÜLKİYE’DEN SİYASAL BİLGİLER OKULU’NA 

1859’da temelleri atılan bu okul II. Meşrutiyet döneminde Mekteb-i Mülkiye adını almıştı. 10 Haziran 1935 tarihinde Siyasal Bilgiler Okulu adını almıştı. 1936’da Ankara’ya taşınmıştı. 23 Mart 1950 tarihinde 5627 sayılı yasa ile bu okul Ankara Üniversitesi’ne bağlanmış ve bir fakülte haline getirilmiştir. 

D- SANAYİ-İ NEFİSE MEKTEBİ’NDEN GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ’NE 

1882’de Mekteb-i Sanayi-i Nefise-i Şahane adıyla yüksek okul seviyesinde açılan bu okul 1917 tarihinde Sanayi-i Nefise Mektebi adını almıştı. 1923 yılında yapılan yönetmelik değişikliği sırasında Tezyinî Sanatlar Bölümü kurulmuştu. 1927 yılında Güzel Sanatlar Akademisi adını almıştı. 1936 yılında Türk Tezyini Sanatlar Şubesi kurulmuş ve Şark Tezyinat okulunun kaldırılması ile onun yerini almıştı. 

E-TİCARET MEKTEB-İ ALİSİ’İNDAN YÜKSEK İKTİSAD VE TİCARET OKULU 

1883’te kurulan Hamidiye Ticaret Mekteb-i Alisi’nin adı 1908’de Ticaret Mekteb-i Alisi olarak değiştirilmişti. 1923’te İstanbul Ulum-ı Aliye-i Ticariye Mektebi olarak adlandırılmış ve Müderrislik (Prof), Mualimlik (Doç) ve Müderris Muavinliği (Yrd Doç) gibi akademik kavramlar yerleştirilmişti. 1932’de yeni düzenleme yapılarak okulun adı Yüksek İktisad ve Ticaret Mektebi’ne dönüşmüştü. 9.7.1938’de Yüksek İktisad ve Ticaret Okulu adını almış ve İktisat Vekaleti’nden ayrılarak Maarif Vekaleti’ne bağlanmıştı. 

F-MİLLİ TİCARET-İ BAHRİYE KAPTAN VE ÇARKÇI MEKTEB-İ ALİSİ’NDEN YÜKSEK DENİZ TİCARET MEKTEBİ’NE 

1887’de Heybeliada’daki Bahriye Mektebi içinde yatılı olarak açılan Kaptan Mektebi, 1909’da Millî Ticaret-i Bahriye Kaptan ve Çarkçı Mekteb-i alisi adını almış ve 1913 yılında Maarif Nezaretinebağlanmıştı. 1927 yılında Yüssek Deniz Ticaret Mektebi adını almış ve bugünkü Ortaköy’deki Feriye sarayı (anadolu Denizcilik Meslek Lisesi binası)’na taşınmıştı. 1928 yılında İktisat Vekaleti’ne 
bağlanmış ve adı Ali Deniz Ticaret Mektebi şekline dönmüştü. 1934 yılında Yüksek Deniz Ticaret Mektebi adını almış ve öğretim süresi üç yıla çıkarılmıştı. 

G-DARÜLMUALLİMİN-İ ALİYE’DEN YÜKSEK ÖĞRETMEN OKULU’NA 

1891 tarihinde orta eğitim yapan okulların öğretmen ihtiyacını karşılamak için kurulan Darülmuallimîn-i Aliye Cumhuriyet döneminde 7 Haziran 1925 yılında çıkarılan bir talimatname ile yeniden düzenlenmişti. Yüksek Muallim Mektebi adını alan bu okulun eğitim süresi dört yıl olacak, üç yılllık eğitimi brınşlırına göre Darülfünun ve Sanayi-i Nefise Mektebinde göreceklerdi. Bir yıl ise uygulama ve staj dönemi olacaktı. 


II- ANKARA’DA YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMLARININ AÇILMASI VE YAPILAN DÜZENLER 

A- ANKARA HUKUK MEKTEBİ 

1921’de Abdülkadir Kemali Bey, bir Hukuk Mektebi’nin Ankara’da kurulmasını teklif etmiş ancak gerçekleşmemişti. 1922’de Mustafa Kemal Paşa Hukuk Fakültesi’nin açılması gerektiğini belirtmişti. 5 Kasım 1925’de kurulan Hukuk Fakültesi başta Ankara olmak üzere ülkenin diğer kısımlarında yüksek okul açılmasının ilk başlangıcı olmuştur. Ankara Hukuk Mektebi, İstanbul Darülfünûnu Hukuk Fakültesi’ne denk bir müessese olarak kurulmuştur.36. Yönetim olarak da, Darülfünûn Hukuk Fakültesi’nin büyük ölçüde örnek 
alındığını söylemek mümkündür. 

- Profesörler Meclisi Hukuk Mektebi’ndeki bütün profesörlerin katılmasıyla oluşurdu. 
Ayda bir mutad ve davet halinde fevkalâde olarak toplanırdı. 

Meclisin Vazifeleri: 

-Profesör muavinleri imtihanlarını icra eylemek, 
-Ders ihdas ve lağvına dair mütalea beyan etmek, 
-İmtihan ve derslere mübaşeret zamanlarını tayin eylemek, 
-Müfredat proğramlarını tetkik ve tesbit etmek, 
-Kayıt ve kabul olunan öğrencilerin vaziyetlerinin uygun olup olmadığını tetkik eylemektir. Bütün bu kararlar Adliye Vekâleti’nin tasdikiyle kesinlik kazanırdı37. 
- Reis ve Reis Vekili Profesörler Meclisi, her öğretim yılında içlerinden bir profesörü reis ve bir diğerini de reis vekili seçerdi. Reis olmadığı zamanlarda 
meclise reis vekili başkanlık ederdi. 
-Müdür Mektebin idaresi bir müdür tarafından gerçekleştirilirdi. Ayrıca müdüre yardımcı olmak üzere bir de müdir-i sânî bulunurdu. 
Profesörlerden birinin müdür olarak tayini mümkündü. 

Müdür, meclisin kararlarını ihtiyaç olanları Adliye Vekâleti’nden izin aldıktan sonra, diğerlerini ise re’sen uygulardı38. 

Profesörler Meclisi, Darülfünûn döneminde de fakültelerdeki Müderrisler Meclisi (Meclis-i Müderrisîn) veya diğer adıyla fakülte meclislerinin hem ismen hem de işlev olarak bir kopyasıydı. Ancak Darülfünûn fakültelerinin de özerkliğe sahip olması dolayısıyla idarî yetkileri de olan ve bakanlık tarafından fazla kontrol edilmeyen bir müessese idi. 

Akademik işlerin seçilen fakülte reisi, idarî işlerin ise tayin edilen bir müdür tarafından yürütülmesi II. Meşrutiyet dönemi Darülfünûn’undaki fakültelerde uygulanan bir yapı idi. Ankara Hukuk Mektebi’nde de bu yönetim tarzı benimsenmişti. 

-Ankara Hukuk Fakültesi’nin Maarif Vekâleti’ne Bağlanması İstanbul Darülfünun’u Hukuk Fakültesi’nin benzeri şeklinde 
1925 yılında kurulan Ankara Hukuk Mektebi, 1940 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi örnek alınarak öğretim süresinin dört 
yıla çıkarılması ve Ankara Hukuk Fakültesi’nin Maarif Vekâleti’ne bağlanması kararlaştırılmıştı39. 30 Mayıs 1940’da TBMM tarafından 
kabul edilen kanun ile Ankara Hukuk Fakültesi gibi İstanbul Üniversitesi gibi Maarif Vekâleti’ne bağlanmıştı40. 

B- GAZİ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ 

Konya’da 1926 yılında kurulan Muallim Mektebi 1927’de Ankara’ya taşınmıştı. 1927 yında okula bir de pedegoji bölümü eklenmişti. 
Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü olarak anılmaya başlayın okulun adı 1928 yılı bütçesiyle resmiyet kazanmıştı. 
Okula lise mezunları öğretmen okulunu çok başarılı şekilde bitirmiş ve iki yıl ilkokul öğretmenilği yapanların alınması kararlaştırılmıştı. 

Okul iki yıl hazırlık üç yarıyıl da mesleki kısımlara ayrılmıştı. Öğretmen okulları mezunları hazırlık sınıflarına alınırken lise mezunları ise mesleki kısıma gireceklerdi. Okul; Eğitim, Sosyal Bilimler, Matematik ve Fen bölümlerinne ayrılmıştı. 1931 yılında okulun adı Gazi Orta Muallim ve Terbiye Entitüsü adını almış ve ortaokul öğretimeni ile ilköğretim müfettişi yetiştiren yüksek dereceli bir yatılı okul haline gelmişti. 1932 yılında hazırlık sınıfları ile birlikte öğretim süresi dört yıla çıkarılmıştı. 1934’de hazırlık sınıfları kaldırılarak lise mezunları ile altı yıllık öğretemen okulu mezunları seçme sınıvları ile doğrudan mesleki kısıma alınmaya başlanmıştı. Böylece okul lise üzeri iki yıllık bir kurum haline gelmişti. 

C- ANKARA YÜKSEK ZİRAAT ENSTİTÜSÜ 

Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü 10.6.1933 tarihinde 2291 sayılı kanun41 ile kurulmuştur. Y. Ziraat Enstitüsü Ziraat, Tabii İlimler, 
Baytar ve Ziraat Sanatlar adlı dört fakülteden meydana geliyordu42. Böylece daha önce kapatılmış olan Halkalı Ziraat Âli Mektebi ile 
Baytar Âli Mektebleri Yüksek Ziraat Enstitüsü içerisinde birer fakülteye dönüşmüştü43. 1857’de İstanbul’da kurulan Orman Mektebi, 
1926 yılında Ankara’ya taşınmıştı. 18. 6. 1934 tarihinde kabul edilen 2524 sayılı kanun ile, Yüksek Orman Mektebi bir fakülte olarak 
Yüksek Ziraat Enstitüsü’ne bağlanmış ve fakülte sayısı beşe çıkmıştı44. 

1- Amacı 

Tabiî İlimler, Ziraat, Baytar (Veterinerlik), Ziraat Sanatları ve Orman alanlarında ders okutmak, ilmî ve fennî araştırmalar yapmak, rey ile fikirler vermek ve neşriyatta bulunmaktır 45. 

2- Özerklik.,

Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü (AYZE) “hükmî şahsiyet”i haizdir. Enstitü, bağışları ve vasiyetleri kabule selahiyetlidir. Enstitü, mülhak bütçe46 ile idare olunan bir amme müessesesidir. Enstitünün devlet malları ile, tedris ve idari mevzularda devlet memurları hukukuna maliktir. 

AYZE, Ziraat Vekâleti’nin mürâkabesi altındadır.47. 
Ancak 26 Mayıs 1936 tarihinde kabul edilen 2984 sayılı kanun ile Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün hükmî şahsiyeti kaldırılmıştır.48. 

3- AYZE Yönetimi 

a- Rektör 

Rektör, bütün Enstitü’nün idarecisidir. İki yıl Ordinaryüs Profösörlük yapan öğretim üyeleri arasından seçilmesi şarttır.49. 

Seçim ve Tayini 

Rektör, Ordinaryüs Profesör, Profesör ve Doçentlerle beraber, şube şefleriyle asistanların kendi aralarından seçecekleri üçer temsiciden 
oluşan Enstitü İntihab Heyeti’nce seçileceklerdi 50. 

İki yıllığına seçilen Rektör’ün tayini, Enstitü Divanı tarafından Ziraat Vekâleti’ne bildirilerek hazırlanan kararnâmeyi Cumhurbaşkanı’nın da tasdiki üzerine gerçekleşecektir. Yeni Rektörün kabul ve tasdik edilmemesi üzerine Rektör seçimi aynı surette yenilenecektir.51. 

Rektörün seçiminde, Darülfünûn’da olduğu gibi iki aday değil, tek aday seçilerek Ziraat Vekâleti’ne gönderilmektedir. 
Bu durum, Vekâletin seçimi yenileme dışında, seçilen Rektörü kabul etmeme şansını ortadan kaldırmaktadır. Böylece Enstitü Rektörülüğü’ne başka bir baskı olmadıktan sonra, mutlaka öğretim üyelerinden en çok oy alan şahsın tayinini zaruri hale getirmektedir. 

Şube şefleri ile asistanların kendi aralarından seçecekleri üçer temsilciyle rektör seçimine katılmaları Türkiye’de ilk defa Yüksek Ziraat Enstitüsü’nde uygulanmış tır. Doçentlerin topyekün rektörlük seçimlerine katılması da ilk defa gerçekleştirilmiştir. 

Rektörün Vazifeleri 

-Rektör, Enstitü’yü temsil ve onu idâre eder, 
-Bütçeyi hazırlar, 
-Fakülte meclislerinden başka bütün meclislere ve Divan’a başkanlık eder. 
-Enstitü’nün en yüksek karar organı olan Divan’ın aldığı kararları tatbike koyar.52. 
Divan adına yazılan evrakları imzalar.53. 
-Ayrıca, Enstitü’nün en yüksek karar mercii olan Divan.54, 
Rektör’ün Divan’a sormaksızın yapabileceği işleri de kararlaştırır.55. 

Rektör’ün, Divan’ın bir temsilcisi olması, Rektör’ün Divan’a sormadan yapabileceği işleri Divan’ın tesbit etmesi dolayısıyla, Rektör Divan’ın emrindedir. Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörü, Darülfünûn eminine göre daha sınırlı yetkiye sahiptir. 

Divan’ın temsicisi olarak Rektör, Enstitü’deki bütün meclislere başkanlık etmesine karşılık fakülte meclisleri bunun dışında tutulmuştu. 
Darülfünûn döneminde, fakülte meclislerine başkanlık ederek, istediği kararları aldıran ve tartışmalara yol açan Darülfünûn emininin bu hareketleri AYZE Rektörü için kanunen mümkün değildir. Seçilmiş de olsa, Rektör’e böyle bir sınırlamanın getirilmiş olmasını, rektörlerin otoritesini sınırlayan ve kötüye kullanabilmeği frenleyen bir tedbir olarak değerlendirmek yerinde olur. 

b- Divan 

Enstitü’nün en yüksek karar mercii Divan’dır56. Divan Rektör, Profesör, Fakülte dekanları ile her fakülteden seçilen birer üyeden oluşmaktadır.57 

Divan, Rektör’ün veya en az dört üyenin isteğiyle toplanacaktır. Kararlar en az yedi üyenin bulunması halinde ve ekseriyetle alınabilecektir. 

Divan, çalışma talimatnamesini kendisi yapmakta ve Rektör’ün Divan’a sormaksızın yapabileceği işleri kararlaştıracaktır. 58. 
Divan, Enstitü ile Ziraat Vekâleti arasındaki irtibatı sağlayacak, ancak Divan adına yazılan evrakı Rektör imzalayacaktır.59. 

Enstitü Divanı’nda seçilmiş ve tasdik edilmiş bir rektör ve beş dekan üyelerdir. Beş de sadece seçilmiş üye vardır. Enstitü Divanı’nda seçilmelerine rağmen tasdik edilen üyelerin sayısı devamlı olarak fazladır. Oysa Darülfünûn Divanı’nda devamlı olarak seçilmiş üyeler, seçilmiş-tayin edilmiş üyelere göre fazladır. Çünkü Darülfünûn’da her fakülteden iki kişi Divan’a üye seçilirken YZE Divanı’nda her fakülteden birer kişi seçilmektedir. YZE Enstitüsü’nün yüksek organı olan Divan’da tayin edilmişlerin ağırlığı dolayısıyla hükûmetin etkisinin daha fazla hissedilmesine yol açacağı söylenebilir. 

YZE Divan’ının kendi çalışma talimatnamesini kendisinin yapması, Rektör’ün Divan’a sormaksızın yapabileceği işleri yine Divan’ın tesbit etmesi, Rektör’ü Divan’a tam bağımlı hale getirmekte, Rektör’e tamamen Divan’ın temsilcisi statüsünü vermektedir. Bu durum, Darülfünûn emininin vaziyetine göre, Rektör’ün daha sınırlandırılmış olduğunu göstermektedir. Çünkü Darülfünûn Emini her ne kadar Darülfünûn kararlarına bağlı ise de, onun talimatname ile belirlenmiş ve Divan’a danışmadan faaliyet yapabileceği bir alanı 
vardı. AYZE’ünde Rektör’ün yetkilerinin daha da sınırlandırıldığını görüyoruz. 

Divan’ın Vazifeleri 

-Ziraat Vekâleti’nin istişârî yardımcısı olan Divan, gerek cevaben ve gerekse kendiliğinden mütalaasını bildirecek.60. 
-Enstitü bütçesini tesbit edecek. 
-Ordinaryüs Profesör ve Profesörler ile Doçentleri seçecek. 
-İmtihan, tedris usulleri ve ders cedvelleri hakkında fakültelerin yaptıkları teklifleri inceleyecek. 
-Demirbaşları idare, icar ve isticar edecek. 
-Vekâletin tasvibiyle gayr-i menkul malların temlik ve temellükünü sağlayacak. 
-Bütçeye göre sarfı gerçekleştirecek. 
-Memur ve müstahdemlerin tayinini vekâletin tasdikiyle gerçekleştirecek ve gerekenlerin cezalarını verecek. 
-Kuruluş hükümlerini yerine getirecek61. 
-Fakültelerin iç teşkilatı, çalışma tarzı, fakültelerde ders verme hakkının kararlaştırılması, Doktor ünvanının verilmesine ait işleri 
düzenleyen talimatnameyi hazırlayacaktır. Ancak bu talimatnamenin, Ziraat Vekâleti tarafından tamamlanarak tasdiki şarttır.62. 

4- Tedris Heyeti (Öğretim Kurulu) 

Tedris Heyeti’ne Enstitü’deki Ordinaryüs Profesör, Profesör ve Doçentler tabii üyedir. 

Rektör ve Divan, Enstitüye ait akademik işler için Tedris Heyeti’ne teklifte bulunabilirdi. Özellikle Rektör, Divan’ın bir kararını yapmakta tereddüt ederse bu konuyu Tedris Heyeti’ne götürürdü. Onbir üyenin yazılı isteği üzerine Rektör, Tedris Heyeti’ni toplantıya çağırmağa mecburdu. 

Divan ile Tedris Heyeti arasında anlaşmazlık olursa, Divan, Tedris Heyeti’nin kararını kendi görüşüyle birlikte Ziraat Vekâleti’ne bildirecek vekâlet de anlaşmazlıkta hakem olarak problemi çözecekti.63. 

Akademik konularda, Enstitüdeki en son sözü söyleyebilen kuruluş Tedris Heyeti’dir. İdarî olarak en güçlü organ olan Divan’ı ve onun emrinde olan Rektör’ü, akademik konularda yönlendirmek ve sınırlandırmak Tedris Heyeti tarafından gerçekleştirilirdi. En önemlisi de akademik konularda Tedris Heyeti’nin vereceği bir kararın aksini Divan tatbike koyamazdı. Ancak Ziraat Vekâleti’nin kararı Divan’ın görüşü doğrultusunda tecelli ederse, Divan’ın istediği yürürlüğe girebilirdi. 

Divan’ı ve rektörünü akademik olarak sınırlayan bir organ, gerek Osmanlı ve gerekse Cumhuriyet dönemi üniversite tarihinde ilk defa ortaya çıkmıştır. 
Bu durum, idarecilerin akademik hayata tahakkümlerini engelleyici bir yapı olması bakımından son derece önemlidir. 

Bütün hocaların katılımını sağlayan böyle bir organın, sadece akademik mevzularda da olsa Enstitü içinde nihaî kararı vermesi, Tedris Heyeti’ni fiilî olarak Enstitü’nün en nüfûzlu müessesesi konumuna getirmektedir. Çünkü, Tedris Heyeti sadece Rektör’ün isteğiyle Divan’ın aldığı kararları istişare için kullandığı bir müessese değil, onbir öğretim üyesinin isteğiyle mecburî olarak toplanan bir kurumdur. Ayrıca Rektör’ün bütün öğretim üyelerinin katılımı ile seçildiği Divan’daki her fakülte için bir üyenin fakülte öğretim üyelerince 
belirlendiği dikkate alınırsa Tedris Heyeti’nin yeri daha iyi anlaşılır. Tedris Heyeti, Enstitü idaresini yönlendiren ve en azından kendisi aleyhine -vekâletin isteği hariç- bir karar vermesini sınırlayan bir genel meclis niteliğindedir. 

5- Enstitü Büyük Meclisi 

Bu meclis, Ordinaryüs Profesörlerden, Profesörlerden, Doçentlerden, Şube Şeflerinden, Asistanlardan, Muallimlerin yanında memurlar ile her fakülte talebesinin kendi aralarından seçeceği üçer temsilciden meydana gelecektir. 

Büyük Meclis, Rektör ve Divan tarafından toplantıya çağrılacaği gibi, profesör, doçent, şube şefleri ve asistanlardan toplam yirmibeş kişinin yazılı isteği üzerine de toplantıya çağrılırdı.64. 

Enstitü Büyük Meclisi’ne, kanunla hiç bir yaptırım gücünün verilmemesi dolayısıyla bu meclisin bir istişarî organ olarak düşünüldüğü anlaşılmaktadır. Ancak istişarî de olsa yardımcı öğretim elemanı sayılan muallim, şube şefleri ve asistanların üye olarak kabul edilmesi; memur ve öğrencilerden temsilcilerin de bulunması bakımından, bu organ Türkiye üniversite tarihinde ilk defa yerini 
almaktadır. 

Özellikle öğrencilerin her fakülteden seçtikleri üçer temsilcilerin, Büyük Meclis’te yer almaları öğrenci ile yönetim arasında diyalogun kurulması bakımından önemlidir. Türkiye’de öğrencilerin ilk defa yönetim biriminde yer almaları Enstitü Büyük Meclisi’ne üye kabul edilmeleri ile gerçekleşmiştir. 

4. CÜ  BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

ATATÜRK DÖNEMİNDE YÜKSEK ÖĞRETİMİN YENİDEN DÜZENLENMESİ, BÖLÜM 2

ATATÜRK DÖNEMİNDE YÜKSEK ÖĞRETİMİN YENİDEN DÜZENLENMESİ, BÖLÜM 2



B-MÜHENDİS MEKTEB-İ ALİSİ’DEN YÜKSEK MÜHENDİS MEKTEBİ’NE 

Askerî Mühendishane’nin binasının içerisinde 1884 yılında Hendese-i Mülkiye adıyla kuruldu ve 1909’da Nafia Nezareti’ne bağlandı. 1915 yılında yeni bir nizamname ile Mühendis Mektebi adıyla teşkilatı tanzim edildi.10. 1928 yılında adı Yüksek Mühendis Mektebi olarak değiştirilirken, Türkiye’de Darülfünûn’dan sonra tüzel kişiliğe sahib ikinci yüksek öğretim kurumu ünvanını aldı. Bunu 
takiben Yüksek Mühendis Mektebi Talimatnamesi.11 hazırlanarak yürürlüğe konmuş tüzel kişiliğe uygun yeni bir yönetim kurulmuştur. 

Bu müessese 1944 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’ne dönüştürülecektir. 

1- Şahsiyet-i Hükmiye Verilmesi 

17 Mayıs 1928 tarihli 1275 sayılı kanun.12 ile Mühendis Mektebi’nin adı Yüksek Mühendis Mektebi’ne çevrilerek şahsiyet-i hükmiye verilmiş ve mülhak bir bütçe ile idare edilmesi kararlaştırılmıştır. 
Bütçedeki fasıllar arasındaki nakil kanun ile, aynı faslın maddeleri arasındaki nakiller ise Nafıa Vekâleti’nin tasdikiyle yapılabilecektir. 

Mühendis Mektebi’nin işgal etmekte olduğu binaların tamamı ile, doğusundaki hazineye ait arsanın bedelsiz olarak Yüksek Mühendis Mektebi’ne devri kararlaştırıldı. 

Yüksek Mühendis Mektebi’nin maddî gelirleri aşağıdaki şekilde tanzim edimiştir: 

- Genel bütçeden verilen meblağ, 
- Meccanî olmayan öğrencilerden alınan ücretler, 
- Muhtelif şahıs ve müesseselerden yapılacak yardım ve bağışlar, 
- Gayrı menkul malların icarı ile menkul malların icar ve satışından elde edilecek gelirler, 
- Laboratuvar, tecrübe hane ve matbaa gelirleri, 
- Müteferrik gelirler.13. 

Nafia Vekaleti’ne bağlı olan Yüksek Mühendis Mektebi emvâl-i menkule ve gayr-ı menkule tasarrufuna, bağışları kabule, daire mahkemelerde huzur ve murafaa ya -istikraz ve benzeri nakit hariç- her nevi mukavele akdine ve sarfiyat yapmaya izinli mülhak bütçesi olan bir müessese idi.14. 

Yüksek Mühendis Mektebi’ne verilen şahsiyet-i hükmiye ile maddî olarak tanınan haklar Darülfünûn’dakinin bir benzeridir. Yüksek Mühendis Mektebi’nin kendisine ait olan bütçesindeki paraların kullanımı Nafıa Vekâleti’nin kontrolü altındadır. Darülfünûn’da olduğu gibi fasıllar arasındaki nakli yapmak B.M.M.’deki fasıl içindeki maddeler arasında nakil yaparak paraların kullanımı Nafıa Vekâleti’nin iznine bağlı idi 

2- Yüksek Mühendis Mektebi’nin Amacı ve Şubeleri 

Yüksek Mühendis Mektebi, teknik meslek sahibi olacaklara lazım olan yüksek tahsili verecektir. 
Yüksek Mühendis Mektebi, üç ihtisas şubesinden oluşacaktır. 

1- Yol ve Demiryolu Mühendisliği Şubesi, 
2- Mimari ve İnşaat Şubesi (mebani ve şehircilik), 
3- Su İşleri Mühendisliği Şubesi. 

Bu esas şubeler haricinde mülhak olarak “Tali Ressam ve Tapoğrafya Şubesi” bulunacaktır.15. 

3- Tedris Meclisi 

Bu meclis bütün müderris ile mühendis muallimlerden oluşacaktır. Tedris Meclisi’nin “reisi” rektördür. Meclis, rektörün daveti veya dörtte bir üyenin yazılı talebi üzerine toplanacaktır. Müzakerelerin geçerli olabilmesi için azaların yarıdan fazlasının toplantıda hazır bulunması şarttır. 

Görevleri: 

- Mektebin tedrisat ve idaresine ait program ve talimatnameleri tanzim ve tadil etmek, 
- Dersleri sınıflara göre dağıtmak ve yeni ders koymak, 
- Heyet-i talimiye kadrosunu tanzim etmek, 
- Rektör adaylarıyla idare müdürünü seçmek, 
- Şube müdürlerini seçimle tesbit etmek, 
- İdare ve İstişare Meclislerine üye seçmek, 
- Yeni bütçeyi hazırlamak ve eski bütçenin yerli yerinde harcanmasını sağlamak, 
- İstişare Meclisi’ne arzedilecek hususları tesbit etmek, 
- Öğretim üyelerinin seçim ve terfilerini yapmak, Tedris Meclisi’nin başlıca görevleridir. 

Rektör, Tedris Meclisi’nin kararlarını icra eder ve Vekâlete arzı lazım gelenleri sekiz gün içerisinde yerine getirir.16. 
Tedris Meclisi, sadece akademik değil, rektör dahil bütün yöneticileri de tesbit etmesi bakımından Yüksek Mühendis Mektebi’nin en yetkili organıdır. Tedris Meclisi, DF’daki Fakülte Meclislerinin Yüksekokul’a uyarlanmış şeklidir. Yüksekokul’da Fakültelerin olmaması dolayısıyla, bir üst kurul değil, Tedris Meclisi en yetkili organ haline gelmiştir. 

4- İdare Meclisi 

Rektör, İdare müdürü, şube reisleri ile her şubeden seçilecek birer azadan oluşacaktır. Rektör, İdare Meclisi’nin reisliğini, idare müdürü de kâtipliğini yapacaklardır. 

İdare Meclisi’nin Görevleri; 

-Mektebe ait emvalin idaresi, 
-Mektep hukukunun müdafaası emrinde selahiyet itası, 
-Bağışların kabul veya reddi, 
-Mektep bütçesinin hazırlanması, 
-Mali sene sonunda harcamaların incelenmesi, 
-Talebelerin vereceği ücretlerin tesbiti, 
-Talebelerin disiplin işlerinin tatbiki, 
-Memur kadrolarının tanzimi, 
-Yeni inşaatın yapılması veya eski binaların tamiratının yapılması, 
-Mezun olan öğrencilere diploma verilmesi, 
-İstişare Meclisi kararlarının tatbiki hakkında Tedris Meclisi’ne verilecek tekliflerin hazırlanması, 
-İstişare Meclisi’ne arzedilecek konuların tesbiti.17. 

İdare Meclisi, DF Divanı’nın şekli olarak bir kopyası olmakla beraber, işlev olarak DF Divanı’ndan çok farklıdır. DF Divanı, Emin, Fakülte Reisleri ile her fakülteden seçilen iki üyeden oluşurdu ve DF’un idari ve akademik en yüksek kurulu idi. Yüksek Mühendis Mektibi’nde rektörün idari işlerdeki yardımcısı ile her şubeden seçilen birer üye İdare Meclisi’ne dahildir. İdare Meclisi, bir yönetim kurulu niteliğinde ve Tedris Meclisi’nin altında olan bir kuruluştur. 

Yüksek Mühendis Mektebi fakültelerden oluşmaması ve dolayısıyla Fakülte Meclisleri bulunmamasından DF Divanı gibi bir müesseseye ihtiyaç duyulmamaktadır. Bundan dolayı İdare Meclisi, Tedris Meclisi’nin altında çalışan bir icra organıdır. 

5- İstişare Meclisi 

Başkanı rektördür. Ayrıca onbir üyesi daha vardır. Üç üye, Tedris Meclisi tarafından Y.M. Mektebi dışından tesbit edilecek sekiz aday arasından Nafia Vekâleti tarafından tayin edilecektir. Diğer sekiz üyenin ikisi mektep haricinden, altısı müderris ve muallimler arasından olmak üzere Tedris Meclisi’nce seçilecektir. 

İstişare Meclisi, her öğretim yılı başında toplanarak Y.M. Mektebi’nin “terakkisi için rey-i istişari”sini beyan edecektir.18. 

İstişare Meclisi, DF’da olmayan yeni bir müessesedir. 1934’te İstanbul Üniversitesi’nde bütün üyeler fakültelerden olmak üzere dekana 
bağlı olarak kurulan istişari komiteler teşkil ettirilmiştir. Yalnız bu istişari komitelerin görevi, sadece yönetim alanında yöneticileri 
yardımcı olmaktır. YMM’deki İstişare Meclisi’nin görevi, Mühendis Mektebi’nin gelişmesini sağlayacak teklifler ortaya koymaktır. 

6- Rektör 

Rektör, müderris ve muallimlerin üye olduğu Tedris Meclisi tarafından, üç yıllığına müderrisler arasından seçilecektir. Tedris Meclisi iki rektör adayı seçerek Nafia Vekâleti’ne bildirir. Vekâlet de bunlardan birini rektör olarak tesbit ederek Cumhurbaşkanı’nın tasdikine sunardı. 

Rektör, Tedris Meclisi, İdare Meclisi ve Nafia Vekâleti’nin kararlarını yerine getirmek, YMM’ni temsil etmek, mektebin harcamalarını yapmak ve gelirlerini tahsil etmekle görevlidir. 

Rektöre idari işlerde yardımcı olmak ve rektör olmadığı zamanlarda idari alanda rektör namına görev yapmak üzere, İdare Meclisi’nin kararı ve Nafia Vekâleti’nin tasvibi ile bir idare müdürü tayin edilecektir.19. 

Rektör, seçim, tayin ve çalışma usulü bakımından DF’daki tarza uygundur. Rektör’e, bir idare müdürünün yardımcı olması DF’daki fakülte kâtipliği müesseseleriyle benzerlik göstermektedir. Ancak Umumi Kâtib’in Fakülte Reisi olmadığı zaman vekâlet etme hakkı yoktur. Ayrıca İdare Müdürü’nün Nafia Vekâleti’nin tasdikiyle tayin edilmesi de, yönetimde rektörü bir nevi denetim altına alma düşüncesinin bir ifadesi olsa gerektir. 

Burada, bir yüksekokul idarecisi için Rektör ünvanının ilk defa kullanıldığını tesbit ediyoruz. Öğretim üyelerine muallim ve müderris gibi ünvan verilirken, yöneticiye Avrupa’daki üniversitelerden örnek alınarak Rektör denilmesi, müessese yanında ünvanlarda da Avrupalılaşmaya bir yönelişin ifadesidir. 

7- Şube Reisi 

Her şube, Tedris Meclisi’nin seçip, Nafia Vekâleti’nin tayin ettiği bir reis tarafından yönetilirdi.20. 

Buradaki şube, fakülte karşılığı olmadığı için Şube Reisi bugünkü anlamda bir bölüm başkanıdır. 

8- Öğretim Üyelerinin Tayin ve Azli 

Öğretim üyeleri, Tedris Meclisi tarafından seçilecek ve Nafia Vekâleti’nce tayin edilecektir.21. 
Öğretim üyeleri kendilerine verilen görevleri yerine getirememesi, “adem-i muvaffakiyeti” veya öğretim üyeliği mesleğine aykırı bir suçu işlemesi üzerine Tedris Meclisi’nce istifaya davet edilir, ilgili şahıs istifa etmezse, olay Nafia Vekâleti İnzibat Komisyonu’nca incelenerek nihai karar verilecektir.22. 

Öğretim üyelerinin tayininde Darülfünun (DF)’la aynı usul geçerli iken, YMM’de azil konusunda son karar Nafia Vekâleti’ne bırakılmıştır. 
DF’da ise azil hususunda son karar DF Divanı’na aittir. 

9- Öğrencilerin Örgütlenmesi ve Yönetime Katılması 

Öğrencilerin örgütlenmesi hususunda YMM Nizamnamesi’nde bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak YMM öğrencilerinin hem okulları adına cemiyetler kurdukları, hem de bütün yüksek öğretim cemiyetlerinin toplanarak meydana getirdikleri Millî Türk Talebe Birliği’ne iştirak ettikleri bilinmektedir.23.
Diğer yandan öğrenciler yönetime katılmamaktadır. 

10- Yüksek Mühendis Mektebi’nde Özerk Yönetime Son Verilmesi 

Darülfünûn döneminde Fen Fakültesi’ne bağlı olarak mühendis yetiştiren Elektro-Mekanik Mühendisliği, üniversiteye geçişte kapatılarak.24 
İstanbul Üniversitesi’ne kalan bütün âlât, edevât ve kitabları 11 Nisan 1935 tarih ve 2687 numaralı kanun ile Yüksek Mühendis Mektebi’ne devr edilmişti.25. Mühendislik alanında daha da güçlendirilmek amacıyla Yüksek Mühendis Mektebi’ne yapılan bu devrin arkasından, üniversitedeki yönetim anlayışına uygun bir şekilde, 1928 yılında verilen özerk yapıya son verilmiştir. Türkiye’de 
yüksek öğretimde ikinci olarak özerk statüye kavuşmuş olan ve 18 Mayıs 1935 tarihindeki 2718 sayılı kanunla yapılan yeni düzenleme ile Yüksek Mühendis Mektebi’nin bir müdürle idare olunması kararlaştırılmıştır. 
Buna göre Mekteb müdürü, Nafia vekilinin inhası üzerine müşterek kararname ile tayin edilecektir.26. 

Böylece, özerk yönetimin en önemli göstergelerinden biri olan yüksek öğretim kurumunun yöneticisinin öğretim üyelerince seçimine son verilmiş oldu. 
Ancak kanunî olarak Yüksek Mühendis Mektebi’nin tüzelkişiliği devam ediyordu. 

Yüksek Mühendis Mektebi’ndeki yeni düzenlemelere uygun olarak 22 Mayıs 1935 tarihinde 2/2642 nolu kararname ile yeni bir Yüksek Mühendis Mektebi Nizâmnâmesi yürürlüğe kondu27. Yüksek Mühendis Mektebi ortak derslerin yapıldığı hazırlık sınıfı ile 

1-Yol ve Demiryolu, 
2-Yapı İşleri ve Şehircilik, 
3-Su İşleri, 
4-Elektro-Mekanik İşleri ve 
5-Muhasebe İşleri şubelerinden oluşuyordu28. Yeni nizâmnâmeye göre Yüksek Mühendis Mektebi’nin yönetimi şu şekilde düzenlenmiştir. 

3. CÜ  BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***