AKP'nin Şapkadan Çıkaracağı Kıbrıs Tavşanı : KKTC İlimiz, Bahçeli Milli Valimiz -
Açık İstihbarat
www.acikistihbarat.com
07.07.2017
İsviçre'nin Crans-Montana kasabasında BM gözetiminde başlayan Kıbrıs konferansı, tarafların anlaşamaması sonucu dün masanın çökmesi ile sonuçlandı. Esasen KKTC'nin, Türkiye'nin, Rum yönetimi ve BM'nin tahmin etmediği bir sonuç değildi bu. Taraflar eski pozisyonuna geri çekilirken, milli konulardaki tutumu her zaman tartışma götürmüş olan AKP, kabul etmek gerekir ki buradan da cebine "Kıbrıs'ta taviz vermeyen iktidar" payesini koyarak çıktı.
Bu sonucun iç siyasete tevil edileceği günler gelecektir.Türkiye iki büyük seçime hazırlanırken "milli duruşun" seçmen nezdindeki "oy" değerini kavramış olan Tayyip Erdoğan, uzun süredir kamuoyunun gündeminden uzaklaşmış olan bu milli davadan çok önemli postlar çıkarmaya hazırlanıyor.
Açık İstihbarat olarak, İsviçre'deki zirvenin devam ettiği günlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet'inde nabız tuttuk. Kıbrıs'a gidip gözlem yapan herkesin ilk tespit ettiği şeyi yazının başında biz de tekrarlayalım:
Kıbrıs Türk'ü yorgun, bıkkın ve umutsuz. Yılların ihmal edilmişliği, hizmette yaşanan sorunlar, altyapının yetersizliği halkı siyasetten soğutmuş. Bu bıkkınlık Kıbrıs halkının bir kesiminde "Rumlarla birleşelim de ne olursa olsun" tavrına dönüşürken, bir kesimi de "Türkiye'nin vilayeti olalım, buraya bir vali atansın, hiç değilse hizmet gelir" fikrine yönelmiş.
Bu ikinci tutumdan yana olanlar çoğunlukta görünüyor.
Bunların içinde "Burayı Tayyip Erdoğan düzeltebilir. Onun gibi astığı astık, kestiği kestik biri lazım" diyenlerin sayısı hiç de az değil. Bu zemini iyi etüd ettiği anlaşılan AKP'nin Kıbrıs teşkilatları da propaganda anlamında hiç boş durmuyor.
Gelelim, İsviçre'deki görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra Tayyip Erdoğan'ın şapkadan çıkarmaya hazırlandığı büyük tavşana.
Daha doğrusu, İsviçre konferansından çok önceye dayanan bir plan bu.
Plan bir taşla üç kuş vurmayı hedefliyor:
1) Son seçimlerde AKP'ye verdiği destek ile iyice işlevsizleşen Bahçeli'yi yeni bir misyonla diri tutup AKP'ye eklemlenen bazı ülkücü tabanın kopuşunu engellemek
2) 2019 Başkanlık seçimlerinde AKP'ye yönelik Ulusalcı/Milliyetçi muhalefetin içinin yağını eritecek bir formülle muhalefeti zayıflatmak
ve en önemlisi...
3) Sonrasında Barzani ile Oturulacak Konfederasyon projesinin bir prototipini KKTC ile gerçekleştirerek, "bakın istenirse oluyor" mesajı ile Barzanistan ile konfederasyon projesine zemin hazırlamak.
Bu üç kuşu vuracak plan raftan indirilmeye hazır.
Hazır İsviçre Masası da devrilmişken AKP için Kıbrıs şapkasından tavşan çıkarma zamanı geldi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun dün İsviçre'de yaptığı"Artık BM'nin parametreleri ile Kıbrıs sorununa çözüm aranamaz.Türkiye'ye dönünce Cumhurbaşkanı, Başbakan ve KKTC yetkilileri ile görüşüp ne yapılacağına karar vereceğiz"açıklamasıyla da bu planın ilk işareti verildi.
Sözü uzatmadan Tayyip Erdoğan'ın heybesindeki büyük turpu açıklayalım:
2019 yılında yapılacak bir referandum ile Kıbrıs 82. vilayet ilan edilecek ve Devlet Bahçeli Kıbrıs'a vali tayin edilecek!
Devlet Bey'in öyle banka hesabına para yatırılarak ihyâ edilecek siyasetçilerden olmadığını en iyi Tayyip Erdoğan bilmektedir.
Devlet Bahçeli, MHP'yi bile feda ettiğine göre karşılığında daha büyük bir milli misyonun başına geçmelidir ki tarih kendisini "Türk milliyetçiliğini AKP'ye satan adam" olarak yazmasın. O misyon, rahmetli Rauf Denktaş'ın boş kalan misyonudur. Üstelik, rahmetli Denktaş'tan esirgenen imkân ve destekler kendisinden esirgenmeyerek..
(Bahçeli formülünün sekteye uğraması durumunda, ikinci ve üçüncü alternatiflerin hazır olduğunu da not olarak ekleyelim)
Böyle bir "Kıbrıs açılımına" itiraz edecek vatansever var mı? Yok..
Üstelik, "AKP Kıbrıs'ı Satacak" derken tam ters köşe olunacak..
Şimdi, " Bu iş nasıl olacak? ", " Diğer Garantör devletler ne diyecek? " , " Dünya ayağa kalkmaz mı? " gibi sorular sorulacaktır.
Birincisi, böyle milliyetçi bir çıkışın ardından bu soruları sorana, "Hani Kıbrıs'ı satacağımızı söylüyordunuz? Şimdi dünya ve garantörler adına endişe duymak size mi düştü?"karşı sorusu sorulacak ve susmak zorunda kalınacaktır.
İkincisi; Batı ve garantör devletler, Barzani ile konfederasyon projesinin devreye alınması karşılığında KKTC'nın Türkiye ile birleşmesine sadece sözde muhalefet edip, arka planda ana küresel planın devreye alınmasının sevinci ile ellerini ovuşturacaktır.
Tayyip Erdoğan, 2019'ta siyasi hayatının en önemli seçimine hazırlanırken, dünyanın Kıbrıs konusunda Türkiye'nin üstüne çullanması, onun halk desteğini arttırmaktan başka bir şeye yaramaz.
Ve biliyoruz ki Tayyip Erdoğan böyle büyük riskleri almayı seven bir politikacıdır..
Tabii bunların sadece kaba milliyetçi duygularla atılacak adımlar olamayacağını, hazırlığının ve alt yapısının daha gerçekçi temeller üzerinde yürütüldüğünü söyleyelim.
Örneğin, 43 yıldır elde pazarlık kozu olarak tutulan kapalı Maraş bölgesi Rumlar'ın işletmeciliğine terk edilebilir.
Buna Kıbrıs Türklerinin de fazla itirazı yok. Bunun yanı sıra Maraş'ın halen Türk yerleşiminde olan açık bölgeleri ve özellikle Magosa sahil şeridi bir "Türk Rivieria'sına" dönüştürülerek muazzam turizm yatırımları yapılabilir.
Bu değerli sahiller şu an bomboş beklemekte ve Tayyip Erdoğan'ın yatırımcıları şimdiden buralarda arsa bakmaktadır. 7 yıldızlı oteller inşa edebilecek zindelikte yandaş sermayedarların kulağına şimdiden "hazır olun" denilmiştir.
Bunun yanı sıra, Lefkoşa-Magosa hattında çok değerli arazilere oturmuş olan Türk askeri varlığı içerilere çekilerek bu bölgeler de dev yatırımlara açılacaktır. Bu planın etüdleri KKTC yetkilileri ile birlikte şimdiden yapılmaktadır.
KKTC'ye yönelik bu büyük siyasi ve ekonomik hamlenin en önemli kilidi haline gelecek olan Milli valimiz" Devlet Bahçeli, Erdoğan üzerindeki "nüfuzunu" kullanarak Kıbrıs'a çok büyük fonlar akmasını sağlayabilir.
Hem Kıbrıs Türk'ü fakirlikten kurtulmuş, hem 40 yıllık milli dava mutlu sona bağlanmış, hem Devlet Bahçeli'nin sarsılan karizması düzeltilmiş, hem de Tayyip Bey 2019 seçimine elinde böyle büyük bir kozla girerek özellikle mevzi kazanmasından korktuğu Meral Akşener ve MHP muhalefetini tarihe gömebilir.
Ortaya çıkacak büyük ranttan Devlet Bahçeli'nin çevresindeki ülkücülerin nasıl âbâd edileceğini de unutmayalım...
"Kıbrıs halkı Bahçeli'yi kabul eder mi?" sorusunun cevabını da yaptığımız temaslara dayanarak verelim:
Kıbrıslılar, kendilerini izolasyondan, ekonomik sıkıntıdan kurtaracak her türlü çözüme hazırlar. Hele de bu çözüm Türkiye'den geliyorsa "Yine Rum'un eline kaldık" demeden yaşamlarının iyileşecek olmasına hiç bir itirazları olamaz.
İş sadece bir referanduma bakıyor...
Tayyip Erdoğan, bir buçuk yıl sonra kendisini "Milli Şef" ilan edecek partili Cumhurbaşlanlığı seçimine işte böyle bir kozla hazırlanıyor.
Kendisini siyaset sahnesinden indirmeyi amaçlayan bilimum muhalefetin şimdiden bu hamleyi görüp, KKTC 'yı Türkiye'ye bağlarken aynı zamanda Güneydoğu'nun Türkiye'den koparılması projesini (Bkz: Barzanistan ile konfederasyon) boşa çıkaracak karşı hamleyi düşünmesinde fayda var.
Bizden duyurması...
Açık İstihbarat
***