15 Eylül 2020 Salı

ABD NİN TEMELLERİ SARSILIYOR

ABD NİN TEMELLERİ SARSILIYOR


Prof.Dr. Sait Yılmaz 

 07 Haziran 2020 

 Giriş

 ABD‟de Trump başkan olduktan sonra devlet yönetimi içinde derin bir iç savaş başladı. Bu savaş, yönetim içinde ideolojik kırılmalar ve devletin karşılıklı paylaşımı şeklinde gelişirken, önce COVİD-19 sonra da Floyd olayı ABD‟yi çok önemli bir dönemece getirdi. Son yıllarda halk hareketleri sadece ABD‟de değil, tüm dünya ülkelerinde ortaya çıkmak için fırsat bekliyor. ABD‟deki son olaylar, ABD‟nin temellerini sarsabilecek bir özelliğe sahip. Salgın hastalık ile mücadelede savunmasız halk, son olayların katalizör olduğu bir kırılma ile devletin üstünde ve kuruluş felsefesinde önemli değişikliklere yol açabilir. Bunun küresel sonuçları da olacak çünkü yaşadığımız sorunlar birbiri ile bağlantılı. Zenginliğin ve fırsatların ülkesi olarak Amerikan Rüyası‟nın, ABD‟nin dünyaya liderlik etmek için özel bir ülke olduğu ütopyasına dayanan Amerikan İstisnacılığı‟nın, ABD başkanlarına göre dini referanslarına göre Tanrı Devleti‟nin artık sonu gelmiş olabilir. Eğer ABD, halen medyada pompalandığı gibi son olaylara sadece polisin nasıl reforme edileceği penceresinden bakarsa bu nihayetinde bir halk devrimine yol açabilir. Bu makalede, bir güvenlik ve polis devleti olan ABD‟nin aslında ne kadar kırılgan olduğu yani iç güvenliği hakkında konuşacağız. Önce ABD içindeki derin devletten, aşırı gruplar ve ırkçılıktan bahsedecek sonra konuyu komplo teorilerine ve ülkenin sarsılan temellerine getireceğiz.












ABD Derin Devleti.. ABD‟deki derin devleti açıklamak için kullanılacak doğru terim “derin devlet” ve onun da arkasındaki “daha derin devlet” olmalıdır. Derin devletin ana parçaları atanmış ya da daimi bürokratik tabaka ve 17 istihbarat teşkilatından oluşan İstihbarat Toplumu‟dur. Bunlarla daha derin arasında büyük iş dünyası ve Wall Street vardır1. Daha derin devleti; CFR, Üçlü Komisyon ve Bildelberg‟in ön cephede gözüktüğü “küresel sermaye” temsil eder. Bununla beraber, derin devletin deliği daha da derinlere uzanır. Bu deliğin arkasında daha gizli olan „Skull and Bones‟ ve „Bohemian Grove‟ gibi örgütler vardır. Kamu ve özel kuruluşlar arasında melez bir yapı, derin devlet olarak ülkeyi ve dünyayı yönetmeye çalışır. Wall Street ve Washington D.C.‟deki beyinler derin devletin en önemli düğüm noktalarıdır. Bütün bu kuruluş ya da örgütlerin anahtarı para‟dır. Para ve hırs ilişkileri iki düğüm noktasını birbirine bağlar. Wall Street‟in nakit para desteği derin makineyi yağlar ve ön tarafta aldatıcı bir kukla tiyatrosu oynanır. Eğer siyasiler çizgileri aşar ve statükoyu bozmaya kalkarsa, kiralanmış eller onlara kaybedeceklerini hatırlatmak için hazırda bekliyordur2. David Rockefeller, ölene kadar ABD‟deki „derin devletin arkasındaki derin devlet‟e yön veren ve merkez bankaları ile siyasi kuruluşları yöneterek kendi gündemini uygulayan ve gücünü geliştiren sistemin başı idi. Rockefeller ve Rothschild arasında uzun zamandır süren çekişme 2012 yılında çatışmaya dönüştü. Küresel hedef değişmese de planlar konusunda anlaşmazlık çıktı. Bunlar olurken derin devlet iki kutba ayrıldı ve ABD‟deki derin devletin Rothschild tarafı yeni başkan Trump‟ı öne sürdü. Ruslarla kirli işleri olan Trump‟ı yönlendirme işinde Siyonist küreselciler ve emekli şahin generaller öne çıktı. Hâlbuki Wall Street‟in başkanlık adayı gündemlerini kesintiye uğramadan sürdürecek olan Hillary Clinton idi. Clinton Ailesi‟nin Rothchild ailesi ile eskiye dayanan yakınlığı var. Ancak, herkes Hillary Clinton‟ın kazanacağını düşünürken son anda ortaya saçılan iddialar, seçim sürecinin Trump‟ın lehinde işlemesine neden oldu. Trump iktidarı, Wall Street tarafından değil ama petrol, gaz ve kömür endüstrileri tarafından satın alınmıştı. Bugünkü kutuplaşma, Trump‟ın başkanlığına karşı Obama-Clinton- Bush-Derin Devlet kampı şeklinde. Kimilerine göre bu kutuplaşma; sağ & sol, muhafazakâr & liberal, mavi devlet & kırmızı devlet, Amerikancı & Rus-Çin-İran yanlıları ya da vatansever & küresel elit şeklinde etiketlenmekte. Önceki makalemizde de belirttiğimiz gibi ülke yönetimi gerçekte bir demokrasi değil Plütokrasi yani zenginlerin çıkarlarını korumak için kurgulanmıştır. Ülkenin kaynakları (insan, para, malzeme) dışarıda küresel askeri maceralara, sonu gelmez savaşlara ve içeride polis devletinin dizginlerini sıkı tutmaya ve şirketlerin cebine gider. Amerikan hayali ve güzel bir ülke olduğu medyada sık sık vurgulanır ki açlık, yiyecek sıkıntısı, evsizlik ve yoksulluk içindeki halk durumunu sorgulamasın. ABD‟nin ülke çapında en büyük açlık örgütü Feeding America‟nın ülke genelinde 200 gıda bankası ve 60 bin yemek servis alanı var3. ABD atına binen yani ordusunu ve istihbaratını kullanan küresel elitin amacı tek dünya devletini kurmaktır. Ulus-devletlere düşmandır. ABD‟nin Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Yemen, Filistin, Zimbabwe, Somali, Venezüella, Küba, İran, Kore, Çin vd. ile olan çatışmasının arkasında ne var? Küresel sermayenin yani Beyaz Adam‟ın kibri; üstünlük duygusu ile sömürüye dayanan emperyalizm. Bu üstünlük hissinin sonucu; milyonlarca insanın hava kuvvetleri ile öldürülmesi, küresel izleme, milyonlarca göç, milyonlarca dul ve yetimdir. Yoksulluk ise dünyada milyarlar ile sayılıyor. ABD basını ise konuyu dağıtmak için sürekli Çin düşmanlığına yer veriyor. COVİD-19 nedeni ile Çin suçlanıyor. COVİD-19‟un suçu her ne kadar Çin‟in üzerin atılsa da asıl sorumlusu ABD‟deki birinci derin devlettir. Onların üstünlük merakı yüzünden evlere hapisiz, insanlarımız işsiz. Sadece sokaklardaki Amerikalılar değil, Londra‟da İngiliz halkı da aynı slogan ile bağırıyor; “Adalet Yok, Huzur Yok”. Bu aslında dünyadaki %99‟un sloganı. ABD’de Irkçılık.. Beyazlar, Kuzey Amerika topraklarına el koymak istediğinde milyonlarca yerli katledildi. Bulaşıcı hastalıklara maruz bırakıldı, kendi toprakları dışında rezervasyon bölgelerine mahkûm edilerek soykırıma devam edildi. Bunların arkasında Beyaz Adam‟ın üstün olduğu ve yağma hakkı varsayımı vardı. Sadece toprak değil, emek de bedava olmalıydı. Böylece Afrika‟dan yeni kıtaya köle taşındı. ABD, Avrupa‟nın bu kıtada kurduğu emperyalist ve sömürgeci düzenin yani soykırım ve köleliğin üzerine kuruldu. Köleler küçük düşürüldü, tecavüz edildi, işkenceye uğradı ve katledildi. Bu ABD tarihinin ilk bölümü idi ama ülkeyi kuranlar özgürlük ve insan haklarından bahsediyordu. Bugün ABD‟deki siyahlar büyük ölçüde bu ilk dönemde yaşayan kölelerin bakiyeleri ve hafıza hala canlı. ABD‟de ırkçılığın terör faaliyetine dönüşmesi, 1866 yılında zenci haklarının kabulü ve köleliliğin kaldırılmasına tepki olarak karşı Ku Klux Klan‟ın (KKK) kurulması ile başladı. Geçmişte çok büyük eylemleri olan KKK‟nın bugün yaklaşık 5.000 üyesi var. ABD‟nin kuruluşundan beri var olan Beyaz tarafın kurumsallaşmış barbarlığı bugün de dünyanın çeşitli yerlerinde devam ediyor. Üstelik dünyaya demokrasi, özgürlük, insan haklarından bahsediyor, ülkelerin karnelerini tutuyor, bunu sağlamak adına başka ülkeleri işgal ediyor, halklarını öldürüyorlar. Demokrasi‟den anladıkları ülkenizin egemenliğine sızmak için yollar bulmak, Serbest Piyasa‟dan bekledikleri ülkenizi sömürgeleştirmek için engelleri kaldırmak ve her şeyi özelleştirme ile ele geçirmek. İnsan haklarından hedefledikleri ise size baskı yaparak ülkenizdeki etnik grupları azdırarak “böl ve yönet” için federal sistemi dayatmak. Floyd‟un ölümü UNHCR ve insan hakları örgütlerinin iki yüzlüğünü de ortaya çıkardı; hala tek bir kelime bile söylemediler. Amerikalıların dünyaya hediyesi; bitmeyen savaşlar, işgaller, yaptırımlar, düzenli suikastlar, her şeyimizin gözetlenmesi ve kayıt altına alınması, kredi kartımızı her kullandığımızda ABD kesesine doğrudan para gitmesidir. Ülkenizdeki sözde büyük şirketler, ABD‟deki ejderhaların şubeleridir. 1960‟larda genellikle siyahların askere alınması kara ve deniz kuvvetlerinde isyana yol açmıştı. 1968‟de Martin Luther King‟in öldürülmesi Afrika-Amerikalı birlikleri daha da kızdırmıştı. Bu olayı Vietnam‟daki beyaz askerler Ku Klux Klan bayrakları ile kutladılar4. Temmuz 1969‟da siyah Deniz Piyadeleri Kuzey Carolina‟daki üs‟te ayaklandılar. Üç yıl sonra Kitty Hawk uçak gemisinde 308 siyahî denizci kendilerine iki sandviç verilmesi için ayaklandılar. ABD‟nin ilk ırkçı örgütü KKK‟ya daha sonra Beyaz Irkçı hareketler, sosyalist, anarşist ve azınlık milliyetçi grupların terör faaliyetleri eklendi. 1960 ve 70‟lerde ortaya çıkan Kara Panterler grubu siyah adamın silahlandığında ne kadar tehlikeli olduğunu göstermişti. ABD‟de en çok acı çekenler siyahlar, Latin kökenliler ve diğer göçmen gruplardır. Siyahlar, Amerikan sisteminde her zaman bir tehlike olarak görülmüş, düşmanlık gizlenmeye çalışılmıştır. Son olaylar ABD ordusu için de kötü sinyaller veriyor. Bugün ABD ordusu gönüllülerden kurulu, her ırk ve inançtan asker var ve 1960‟lara göre çok daha disiplinli. Ancak, Floyd‟un öldürülmesi sadece Afrika-Amerikalı askerleri değil diğerlerini ve komutanlarını da şok etmiş durumda. Trump, bu askerleri sivillerin üzerine sürerken bunca yılda sağlanan uyumu nasıl tehlikeye attığının farkında değil. Bu sadece Amerikan askerinin uyum ve moral sorunu değil, eski Genelkurmay Başkanı Michael Mullen‟in dediği gibi dış ülkelerdeki askeri maceralarının da sonunu getirebilir. ABD nüfusunun %13‟ünden az olmalarına rağmen polis silahı ile ölenlerin %30‟unu temsil ediyorlar5. ABD ıslah merkezlerindeki 6.7 milyon kişinin 2.2 milyonu hapiste ve muhtemelen siyahlar daha çok tutuklanıyorlar. ABD‟de hapishane işi büyük bir endüstri, eğer WASP yani Anglo Sakson Beyaz değilseniz, buralara uğrama şansınız yüksek. Sadece siyahları değil, tüm dünyayı kölesi gören, bunun adına da “Amerikan İstisnacılığı” diyen bir zihniyet ile karşı karşıyayız. ABD’de Aşırı Gruplar.. Amerika için en tehlikeli örgüt kökleri 1798‟e kadar geri giden ve pek çok ideolojinin bir araya geldiği Amerikan Yurtsever (Patriot) hareketidir. Örgüt inanışına göre kendileri Beyaz Aryan olarak Tanrı tarafından verilmiş özel bir görevleri vardır. Sağ kanat terör içinde ayrıca neo-Nazi bir motifte bulunmakta, bu diğer sağ örgütleri de desteklemektedir. Neo- Nazilerin CSA ve Güney Kaliforniya Beyaz Aryan Direnişi6 ile bağlantıları tespit edilmiştir. Yönetim karşıtı sağcı gruplar ise ırkçı olmaktan öte mevcut yönetim sistemine karşı örgütlerdir. Bugün Amerika‟da beş tip terör örgütü (Tablo 1) bulunmaktadır7; (1) Etnik bölücü ve göçmen örgütleri, (2) Sol kanat radikal örgütler, (3) Sağ-kanat ırkçı, yönetime karşı, yok olmamak için savaşan örgütler, (4) Dış terör örgütleri, (5) Sorun odaklı örgütler (çevreci aşırılar gibi). Sağ kanat terör örgütleri içinde ırkçılık, yönetim karşıtlığı ve düzene karşıtlık ile öne çıkmaktadır. Buna kürtaj yapan klinikleri bombalayan Hıristiyan gruplar da dâhildir. Irkçı saldırılar iç terörden ziyade dazlakların gangsterlik ya da organize suç örgütü faaliyeti olarak görülmektedir. Bazı ırkçı gruplar ise beyaz-siyah ya da anti-semitik olmaktan ziyade tarihi nedenlerle (topraklarına yapılan silahlı saldırılar, uygulanan kanunlar, vergiler vb.) hükümete düşman olan gruplardır. KKK, ABD‟nin güneyinde, bazı ırkçı gruplar orta-batı‟da (Amerikan Nazileri genellikle Şikago‟da) toplanmışlar, yönetim karşıtları ise ülke çapında yayılmışlardır. Klan hareketi gibi diğer bir ırkçı grup ise Amerikan Nazi Partisi ve çeşitli Aryan (Beyaz Aryan Kardeşliği, Aryan Ulusları gibi) gruplarıdır. Irkçı gruplar bunlarla da sınırlı değildir. Diğer bir sağ-kanat terör örgütü olan Düzen (The Order) ise diğer bir militan ırkçı grup olarak Hıristiyan Kimliği, Odinciler (İskandinav Tanrısı ve Neo-Nazi) gruplarından kişileri bir araya getirmektedir 8.
Tablo 1: Amerika’da Faaliyet Gösteren Terör Örgütleri Kaynak: Brent L.Smith, Kelly R. Damphousse, Two Decades of Terror Characteristics, trends, and porspects for the Future of American Terrorism, in the Future of Terrorism: Violence in the New Millenium, Edt. Harvey W.Kushner, Sage Publications, (London, 1998), p.136. ABD‟de öne çıkan bölücü gruplar; Alaska Bağımsızlık Partisi, Cascadia Bağımsızlık Projesi, Hawai Ulusu, Maine Askerleri, Özgür Devlet Projesi, New Hampshire Cumhuriyeti, Güney Ligi, Christian Exodus, İkinci Vermont Cumhuriyeti ve Teksas Birleşik Cumhuriyeti‟dir. 2007`de federal yönetimden bağımsızlık kararı alan Lakota Kızılderili Hareketi şimdilik sesini duyuramadı. Kuzey Batı Pasifik‟teki Cascadia Cumhuriyeti benzer girişimlerde bulundu9. Alaska, İngiliz Kolombiyası, Oregon, Washington ve Yukon gibi bölgelerdeki bağımsızlık taraftarlarını bira raya getiren Arcadia Birliği ayrılıktan siyasal reformlara kadar geniş bir yelpazede talepleri olanları temsil ediyor. Bu hareketlerin çoğu marjinal olsa da hemen hemen her eyalette sayısız bağımsızlık hareketi mevcuttur. Floyd Olayı Sonrası komplo Teorileri.. George Floyd‟un öldürülmesinden sonra olaylar 12. gününü doldurdu ve bu süre içinde milyonlarca insan sokağa döküldü, en az 11 kişi öldü ve 1 Haziran itibarı ile 4.440 kişi tutuklandı10. Washington D.C. dâhil 16 eyaletteki 100‟den fazla şehirde ulusal muhafız adı verilen ordu güçleri göstericiler ile karşı karşıya. Binalar ateşe veriliyor, dükkânlar yağma ediliyor ve araçlar imha ediliyor. Göstericileri organize eden ve olayları tırmandırma güçler araştırılıyor. Video kayıtlarında Boston‟da polislerin kendi arabalarını imha ettikleri de var. Başlangıçta barışçı gözüken protestocular polisler gelince her yeri ateşe veriyorlar. Minneapolis‟te oto galerisindeki arabaların sıra ile camlarını kıran Şemsiyeli Adam‟ın daha sonra Jacob Pederson isimli polis olduğu ortaya çıkıyor11. Hâlbuki (sivil) polisler bu olaylarda gösterilerin hızını kesmek ve casusluk yapmak için girerler. 2009‟da İngiltere‟deki G20 gösterilerinde de böyle olmuştu. 2016‟da Montreal‟da şirketlerin kurtarılmasını protesto edenlere karşı polis Siyah Blok isimli bir anarşist grup maskesi altında protestocuları kaçırtmıştı. ABD‟ye dönecek olursak polisin pek çok olayda şiddeti artıran bir rol oynadığını görüyoruz. Houston‟da atlı bir (süvari) polis, pasif yani seyirci bir bayanın üstüne atını sürerek olayları tetikler. New York‟ta arabaların protestocuların üzerin sürüldüğü videolar kaydedildi. New Yorklu bir polisin bir bayana saldırıp hakaret ettiği, kadının hastanelik olduğu kayıtlarda. Philadelphia‟da gaz saldırısına uğrayan ve yerde yüz üstü yatan kadın tekmeleniyor, Polis, gazetecileri hedef alıyor; Denver‟de bir muhabir yangına itiliyor, Minneapolis‟te gazeteci Linda Tirado‟nun bir gözü kör ediliyor. Hemen her eyalette plastik mermiler savruluyor. Polislerin olaylara provoke etmesi, bir sıkıyönetim getirme arayışının yöntemi de olabilir. Muhtemelen pek çok FBI çalışanı ve istihbaratçı, göstericilerin içinde yürüyor. 1960‟lardaki ADEX listesi gibi şu anda bir bozguncu listesi hazırlıyorlar12. Adalet Bakanlığı, çeşitli şehirlerde hapishane ayaklandırma timleri kullanıyor. Ülkedeki eyalet valilerinin yarısından çoğu Ulusal Muhafızları göreve çağırıyor. Alış veriş merkezleri artık salgına değil yağmaya karşı kilitleniyor. ABD, yabancı bir ülkenin örtülü faaliyeti ya da ajan provokasyonu ile değil kendi kendini yıkıyor. Ülke iç siyasi çatışma içinde girdaba giderken, dış etkilerin müdahalelerine sensörleri kapalı, farkında bile değiller. Şimdi ABD‟nin kendi içindeki komplo iddialarına gelelim. - Trump‟a göre kendisine karşı olan derin devletin başında Obama var. Trump, Rusya ve Ukrayna ile ilgili suçlamalardan ancak yargıyı ele geçirerek kurtulabildi. Trump ilginç bir şekilde seçim öncesinden bugünkü olaylara kadar başına gelen tüm olayların arkasında eski başkan Obama‟nın olduğunu iddia ediyor ve en büyük düşmanın “Obamagate” olarak niteliyor. - Amerikalı emekli asker dostlarımıza göre; Antifa, anarşist ve Neo-Nazilerin bir karışımı olayları organize ediyor. - Obama‟nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice ise ortada polis şiddeti olmadığını, yaşananların Rusların oyun kitabına uygun olduğunu iddia ediyor. - Soros, her ne kadar açıkça olaylar ile ilişkisini reddetmiş olsa da geçmişte Antifa provokatörleri ile kaos ve ayaklanma provaları yaptığı biliniyor. Nitekim şehirleri ateşlere verenlerin eyalet dışından gelenler olduğu tespit edilmiş13. ABD‟de yaşanan şiddet ve kargaşanın bir ucunda barışçı gösteriler diğer yanında yağma ve kundaklama ile olayları tırmandırmaya çalışan gruplar var. Polis tahrikleri ve çeşitli aşırı grupların faaliyetleri ikinci grup ile birlikte yürüyor. Gelişmeler Rockefeller‟in 2010 yılında yazdığı oyun planına uygun; küresel tedarik zinciri kesildi, insanlar işsiz kaldı, salgın çaresiz bıraktı, domino etkisi ABD‟den başlıyor ve sıra zorunlu aşıya gelecek. Tek tek insanların ve tüm para akışlarının tek bir merkezden dijital olarak kontrol edildiği bir düzene gidiyoruz. Bunların hepsi Pentagon‟un eğitim videosu Distopya 2030‟da var14. Senaryoya göre hükümet; suç örgütleri, yetersiz alt yapı, dini ve etnik gerginlikler, kitlesel yoksulluk ve işsizlik karşısında siyasi ve toplumsal yapıyı düzene koyma, ekonomik eliti koruma amacı ile sıkıyönetim ilan eder ve silahlı kuvvetler oyuna girer. Şu anda bu senaryonun işlediği görüşünde olanlar var. Ayaklanmanın sistemli hale gelmesi için devletin bozguncu kullandığına dair emareler var. Nitekim soğukkanlı bir katil polis olan De Chauvin, 46 yaşındaki bir siyahîyi herkesin gözü önünde kasten öldürür. Olay sosyal medyada hızla yayılır ve gösteriler başlar. Floyd‟un öldürülmesini kaydeden ve sosyal medyada paylaşan 17 yaşında siyahî bir genç kız. Başlangıçta barışçı olan gösteriler, yağma ve kundaklama ile ayaklanmaya dönüşür. Bundan önce de polis pek çok kişiyi öldürmüştür ama bu olay tetiklenir. Amerikan halkı zaten sürekli bir alarm durum hali içinde yaşamaktadır. Özetle, korona virus nedeni ile ekonomi çökmüş ve insanlar savunmasız iken birileri Trump‟ı göndermek, sonra aşı işini kurtarıcı gibi piyasaya sürmek mi istiyor sorusu gündemde. ABD’nin temelleri sarsılıyor.. Trump‟ın seçim öncesi gazinocu kültürü ile başkan olabilmek için karıştırdığı işler ABD istihbaratı tarafından kayıt altına alınmıştı ama seçimlerinden önce fazla bir sızıntı yapmadılar. Trump‟ın Ruslarla olan seçim işbirliği ABD demokrasisine zarar verebilir, Hillary‟nin seçim kampanyasını olumsuz etkileyebilirdi. Seçim döneminde sadece Hillary Clinton‟un mailleri FBI tarafından gündeme getirildi ancak daha sonra soruşturma konusu olacak bir şey bulunmadığı açıklandı. Ama Trump‟ın Rusya bağlantıları ile ilgili iddialar çok ciddi idi. Aslında olay sanıldığı gibi Rusların sadece ABD seçimlerinde Trump‟ın yanında yer alması değil, Michael Flynn yani başkanın ulusal güvenlik danışmanı olmuş bir kişinin Rus ajanı olması idi15. Ama Trump‟ın yargının başına getirdiği William Barr‟ın ilk işlerinden biri Trump‟ın Ruslarla bağlantısının kilit noktası olan ve işine son vermek zorunda kaldığı danışmanlarından Flynn ile ilgili soruşturmayı geçersiz kılması oldu. Hâlbuki Flynn‟in Rus elçisi ile ilgili ilişkileri konusunda yalan söylediği ispatlandı ve mahkemede kendisi de kabul etti. Üstelik bu işe Türkiye‟den aldığı paraların gizlenmesi karşılığı bulaştığını söyledi. Trump‟ın Ulusal İstihbarat‟ın başına getirdiği Richard Grenell ise hâlihazırda devlet kurumları içinde siyasi muhalifleri temizleme işini yapıyor. ABD yargısı artık Trump‟ın dostlarını korumak, düşmanlarını cezalandırmak, gerçekleri halı altına süpürmek, iktidarın ulusal güvenlik, kolluk işleri ve dış ülkelerle ilişkilerde kullandığı siyasi gerekçelere koltuk olmak için siyasi bir silah vazifesi görüyor. Özetle adalet olmadığı için devlet çeteye dönecek. Acımasız partizanlık ve Trump‟ın saldırgan taktikleri durumu kötüleştiriyor. Trump gitse bile durumu tamir etmek çok zor gözüküyor. Kapıda Trump ve Dışişleri Bakanı Pompeo‟nun taktiklerinin sonucu olarak Çin ile yeni bir soğuk savaş bekliyor. Ülke içinde partizanlığın en çok zarar verdiği kurumlar ulusal güvenlik ve yargı. Bürokrasinin siyasallaşması kurumlara olan güveni de yok ediyor. ABD artık kimseye; - Amerikan demokrasisi, - Hukukun üstünlüğü, - Ordunun sivil kontrolü, - Ayırımcılığa karşı olmak gibi temel ilkeleri dayatamaz. ABD‟nin bundan sonra ulusal güvenlik sistemi içindeki hasarları tamir etmesi uzun zaman alacak, Rusların ve diğer ülkelerin sistem içinde sızması daha ciddi boyutlara ulaşabilecek, casuslukla mücadele çok daha ciddi bir iş haline gelecek. İstihbarat, yargı, tayinler, kurumlar arası ilişkiler, devlet yönetimi her şey siyasallaşacak, prestijlerini ve etkinliğini yitirecek yani yetenekli insanlar buralarda çalışmayacak. Ordu da siyasallaşma tehlikesi yaşıyor ve son olaylarda askerlerin de kendi halkına karşı kullanılması buna pek alışkın olmayan ABD komutanları için kabul edilemez bir olgu. En üst komutanlar ve görevdeki Savunma Bakanı Mark Esper, ciddi tepki vermeye başladılar. İlk defa Ronald Reagan döneminde orduya muharebe dışı bir görev (uyuşturucu ile mücadele) verilmişti. ABD‟de iç savaştan beri askerlere karşı öyle bir siyasi güvensizlik vardır. Öyle ki 26 Temmuz 1948‟de yani 1775‟te ilk kurulduktan yaklaşık 175 yıl sonra ordunun parçaları Harry Truman tarafından birleştirildi. O zamandan beri ABD kendi ordusu için demokrasinin hizmetinde olma ilkesini sık sık tekrarlarken ordu içinde renk, ırk ve din uyumu en büyük endişe idi ve şimdi Trump bunu tehdit ediyor. ABD halkına bakacak olursak; ülke salgın hastalıkla yoğun mücadele içinde 3 Kasım‟daki seçime hazırlanırken, zaten ekonomik sıkıntı içinde olan halkın yaşadığı son olaylar durumu daha da ümitsiz hale getirdi. Dünya nüfusunun %4.2‟sine sahip olan ABD, korona virüsten enfekte olanların %31‟ini, ölümlerin ise %29‟unu temsil ediyor. Salgın ile birlikte 30 milyon kişi işini kaybetti, 100 binden fazla kişi hastanelerin acil yardım servislerinde. Yoksulluk ve borç sürekli artıyor. Son 30 yılda ülkenin borcu 3 trilyon dolardan 26 trilyon dolara çıkarken, şirketlere para pompalamak için 7 trilyon dolardan fazla para basılmış16. ABD halkı salgın sonrası iyice ağırlaşan sorunları karşısında sokağa çıkmaya hazırdı ve Floyd‟un katli sadece bir tetikleme oldu. Amerikan Polis Devleti.. Bugün Amerika‟yı yönetenleri gruplarsak ortaya şunlar çıkar; psikopatlar, düzenbazlar, casuslar, haydutlar, hırsızlar, gangsterler, gaddarlar, tecavüzcüler, soyguncular, ödül avcıları, savaş ganimetçileri ve soğukkanlı katiller. Bunların hepsi devletin içinde şiddeti kullanan bir yapıya entegre olmuşlar. ABD‟yi yönetenler kendi halkına para harcamaktansa küresel derin devletin maceralarına para harcar. Çokuluslu şirketlerin çıkarları doğrudan ABD‟nin çıkarlarıdır. Şirketler kendi iş gündemleri için devletin içini oyarken, onların diğer ülkelerdeki çıkarları milli güvenlik meselesi haline gelmiştir. Ülkede ekonomi batsa da, büyük krizler çıksa da şirketler bundan en karlı çıkar, fatura halka kesilir. 2019 yılında 732 milyar dolarlık bir savunma bütçesi vardı ve uzun yıllardır yaklaşık hep bu rakamlarda. Ülke dışında 800 kadar askeri üs‟te ve dünyanın her yerine yayılmış deniz ve hava kuvvetleri ile sözde ABD çıkarları korunuyor. Hobezyan dünyada devlet sandığınız gibi tarafsız değildir; zengin bir elitin çıkarlarına daha çok hizmet eder ve bu çıkar grubuna sanayiciler ile profesyonel bir aydın sınıfı toplumun sorun çıkarmadan razı olması için entegre olmuştur. Devlet şiddet tekelini elinde bulundurur, kolluk güçleri ve yargı bu tekelinde kullanılmasında devletin yanındadır. Sermeyenin elindeki medya susmak zorunda kalır ve halk gücünü ancak sokakta gösterebilir. Sokak gösterileri polisler tarafından enfekte edilir, kimin tehlikeli olduğuna, hapse gireceğine ya da mahkemeye gideceğine polis karar verir. SWAT Timleri gibi yapılar ülkede terör estirirler. George Floyd olayından önce de kim bilir aynı polisler kaç kere yargısız infaz yaptılar? Derek Chauvin, daha önce buna benzer pek çok vukuat işlemiş ama Amerikan hukuku kör davranmıştı. Amerikan polisi işlediği suçlardan kendini bağışık hisseden bir ruh içindedir. George Floyd, sadistçe katledildi ama bunun çok daha büyük bir sorunun parçası olduğu hala kabul edilmedi. Şimdi ise polis için önemli kısıtlamaların ve denetimin olduğu bir düzene geçiş umudu besleniyor. Ancak polisin içinde bu bağışıklığı kaybetmek istemeyen ve halka hala düşmanca bakan önemli bir kesim var. Polis, CNN ekibini tutukladı, BBC ekibine fiziksel saldırı gerçekleştirdi. Bugünlerde ABD‟de polis ve askerler suçlu ya da masum ayırımı yapmadan göstericilere düşman gibi davranıyor. Böyle giderse, kitlesel gösteriler ABD‟yi herhangi bir zamanda bir sona götürebilir. Fransa‟da Sarı Yelekliler‟in protestoları da aylarca sürdü ve ancak COVİD-19 durdurabildi. Trump‟ın ise çok fazla seçeneği yok. Önce eyaletlere federal birlikleri göndermekle tehdit etti. Ardından İsyan Kanunu‟nu uygulamak tehdidini savurdu. Şimdi polis ve ulusal muhafızlar birlikte gösterici avındalar. Donald Trump‟ın gösterileri bastırmada askerlere verdiği oyun kitabı belli, twitter da yazdı ama sonra sansürlendi17; “Yağma başlayınca, atış başlar”. Bunun aynısını 1960‟ların ortasında Miami‟de polisler yapmıştı. İsyanlar muhtemelen tüm yaz devam edecek. Yaz sonuna doğru bir çözüm bulunmadan Demokratlar, büyük mitinglerini Ağustos‟tan Temmuz‟a çektiler. ABD‟nin derin hastalığını gizlemek isteyen medya konuyu şu soru ile minimize ediyor; “Polis nasıl denetim altında tutulabilir?” Şimdi tartışılması gereken sadece polisin yetkileri, adaletin nasıl insan haklarına uygun bir şekilde sağlanacağı değil, devletin şiddet tekeli ve ülkeleri soyanlar yani elitlerin güvenliği ile toplumun güvenliği arasında bir dengenin nasıl kurulacağıdır. Bunun yolu zengini daha zengin etmek değil, serveti daha eşit paylaşmaktır. Ülkede düzeni ve kanunlara itaati ne sağlar, devlet toplum için nasıl var olur, koltuğa yapışanlardan nasıl kurtuluruz; bunları yeniden tartışmalıyız. Çünkü bu sorunlar insanlar bir arada yaşamaya başladığından beri karşı karşıya geldiğimiz çıkmazların genel çerçevesi. Devlet ve polis, ideolojik olarak ikiz kardeştir. Gerçek demokrasinin olmadığı ülkelerde, devlet; polisi kollar, polis ise devletin tehdit olarak gördüğünü ezer. Bu ilişki döngüsel olarak birbirini haklı kılan bir sistemdir. Savcılar burada nazik bir denge bulmaya çalışır. Ancak, polis ile devlet arasında bir kırılma noktası vardır; halkın kızgınlığının önünün alınmasının zorluğu anlaşılınca birden iktidarı elinde tutanlar yalnız kalır hatta birbirilerine en azılı düşman olurlar. Sonuç.. Gelişmelerin akademik boyutuna bakacak olursak şu soruyu sorabiliriz; ABD‟deki ayaklanmaları nasıl bir ideoloji ya da kuram içine sokmalıyız? Yıllardır terör dersleri veren bir hoca olarak „Terörizm‟ diyemeyeceğimizi söyleyebilirim. Çünkü terörün 363 ayrı tanımı içinde bir sosyal harekete „terör‟ diyebilmek için asgari iki şart aranır; (şiddet için) silah kullanmak ve siyasi bir amacı olmak. ABD‟deki gösterilerde bunlar yok. Devlet otoritesine karşı olmak gibi bir iddiaları olmadığı için „Anarşizm‟ de diyemeyiz. Geriye sadece „Nihilizm‟ yani „Hiççilik‟ kalıyor; göstericilerin çoğu barışçı idi, yağma ve kundaklama eylemi dışında bir şiddet eylemi yok ve devlet ile pazarlık yapma gibi bir felsefeleri de yok. Ancak, ihtiyacımız olan şey devlet sisteminde reform değil, bir devrim. Dünya insanları, sivil toplumlar siyasi kutuplaşma, ırkçılık, kabilecilik, terör ve devlet baskısı altında. Savaşlar, soykırım, kölelik, korku ve baskı yerine insan hayallerine uygun ve onurlu bir yaşamı nasıl sağlayabiliriz? Dünyanın pek çok ülkesinde yaşanan düzen, neo-feodalizm‟dir; yönetici-serf ilişkisi modern düzene uydurulmuş, polis devleti kendi halkını dizginliyor. Düzen, sadece bir grup zengin ve elitin çıkarlarını yani daha zengin olmasını garanti etmek için kurgulanmış. Bir siyahın ölümü bunları yani yoksulluğun bize kader gibi dayatıldığını tekrar hatırlamamıza neden oldu. Minneapolis, Washington D.C., New York City, Atlanta, Los Angeles ve diğer ABD şehirlerinde yüzbinlerce kişi şimdi bunun için yürüyor. Bu bir devrim değil; yakmak, yağmalamak, ayaklanmak ve şiddet için ancak „anti- devrim‟ terimi kullanılabilir. Ama yaşanan distopya artık yeni normal oldu ve bu normal hepimizin gerçeği yani işsizlik, fakirlik, sadaka ile yaşamak ve her türlü baskı hayatımızın ayrılmaz bir parçası oldu. Bu sadece kişi özgürlüklerinin değil, ulus-devletlerinin de akşamı, güneş batıyor. Özgür olarak yaşayan son insan nesliyiz. Güneş doğduğunda başka bir dünyada uyanacağız, isimlerimizin önemi olmayacak, ne düşüneceğimize karar verilecek çünkü düşüncelerimize nüfuz edilecek; işimize, zevklerimize ve neyi-ne kadar tüketeceğimize hatta evliliklerimize başkaları karar verecek. Kendi koltuklarını korusunlar diye, bunu da insanlığın iyiliğine, terörle mücadele için, sağlığımızı korumak üzere yaptıklarını iddia edecekler. Salgın ve ayaklanmalar sürerken bir yandan 5G ve paranızı tamamen kontrol altına alınacak dijital para için yeni küresel finansal düzenlemeler kurgulanıyor, prova ediliyor. 

 DİPNOTLAR; 

1 Alex Newman, Deep State: Follow the Rothschild, Soros, and Rockefeller Money, The New American, (Jan 08, 2018). 
 2 Sait Yılmaz, Amerikan Derin Devleti, Trump ve Siyonist Plan, academia.edu, (16 Mayıs 2018). 
 3 Stephen Lehman, Exponentially Rising Hunger in America, CRG, (June 02, 2020). 
 4 Dov S. Zakheim, Donald Trump Is Undermining Military Morale and Cohesion, (June 3, 2020). 
 5 Shali D. Waduge, George Floyd Murder Enflames US. America Is a Failed State, (June 2, 2020). 
 6 WAR: White Aryan Resistance. 
 7 Kevin Jack Riley, Bruce Hoffman: Domestic Terrorism A National Assessment of State and Local Preparedness, Rand Corporation, (Santa Monica, 1995), s.13. 
 8 Bruce Hoffman, Holly Terror: The Implications of Terrorism Motivated by a Religious Imperative, RAND Paper P-7834, (1993). 
 9 Bill Donahue, Ways and Means, The Washington Post. Bill (June 29, 2008). 
 10 Abayomi Azikiwe, World Solidarity Builds in the Struggle to End United States Racism, Pan-African News Wire, (June 3, 2020). 
 11 Alan MacLeod, Agents Provocateurs: Police at Protests All Over the Country Caught Destroying Property, Mint Press, (June 1, 2020). 
 12 Kurt Nimmo, George Floyd Endgame: Martial Law and a Police State, (June 02, 2020). 
 13 Joachim Hagopian, Floyd Murder Sparks Violent Protests in US – Citizens at Breaking Point with Police State Oppression? Global Research, (June 02, 2020). 14 John W. Whitehead, This Is Not a Revolution. It’s a Blueprint for Locking Down the Nation, The Rutherford Institute, (June 2, 2020). 
 15 Paul Pillar, National Security and the Lasting Damage of Ruthless Partisanship, (June 2, 2020). 
 16 Stephen Lendman, Rage Against the United States of Institutionalized Inequality and Injustice, CRG, (June 1, 2020). 
 17 Jonathan Cook, As US Protests Show, the Challenge Is How to Rise Above the Violence Inherent in State Power, (June 3, 2020).


 ***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder