24 Mart 2018 Cumartesi

SEÇİM İTTİFAKLARI BÖLÜM 3


SEÇİM İTTİFAKLARI  BÖLÜM 3





Meksika: Hakim Partili Sistemde İttifaklar 

Başkanlık sisteminin olduğu ülkelerde seçim ittifakları tek bir partinin yüzde 50’nin üzerinde oy alamadığı örneklerde daha yaygındır. Özellikle Latin Amerika siyaseti incelendiğinde seçim ittifaklarının çok yaygın olduğu ve sıklıkla uygulandığı görülmektedir. 

1994’ten beri Meksika’da başkanlık seçimlerinde siyasal sistemdeki en güçlü üç partinin adaylarından hiçbiri yüzde 50’lik bir oy oranına ulaşamamıştır. 
Bu durum da sistemde tıkanmalara yol açmıştır. Bu sorunu çözebilmek için 2012’den sonra Başkan Enrique Pena Nieto Milliyetçi Hareket Partisi (PAN), 
Demokratik Devrim Partisi (PRD) ve Kurumsal Devrimci Parti (PRI) ile beraber “Meksika için Antlaşma” (Pacto for Mexico) hareketini kurmuştur. 
Her ne kadar bu üç parti Mecliste bir ittifak yapmasa da seçim süreçleri ve ülkeyi ilgilendiren genel sorunlarda iş birliği içerisinde hareket etmiştir.35

 Üç partinin de imzaladığı ittifak antlaşması siyasi tıkanıklık sebebiyle 1990’lı yıllardan beri parlamentodan yasaların geçememesi sorununa çözüm aramıştır. 
Bu sorunlar demokratik yönetim, şeffaflık, hesap verebilirlik, yolsuzluk, haklar ve özgürlükler, güvenlik ve adalet, ekonomik büyüme, rekabet ve istihdam başlıkları altında ele alınarak 2018’in ikinci yarısına kadar bu konularda mutabakata varılan değişikliklerin gerçekleştirileceği duyurulmuştur.36

Meksika’da hem başkanlık hem de parlamenter seçimlerinde seçim ittifakının kapsamını belirleyen düzenlemeler ittifakları partiler arasındaki koalisyon gibi diğer iş birliği türlerinden keskin bir şekilde ayırmaktadır ve her biri için ayrı yasal gereklilikleri özetlemektedir.37

 Bu sebeple partiler kuracakları ittifakların yasal çerçevesine göre hareket etmekte ve izleyecekleri prosedürleri buna göre belirlemektedir. Seçim kanununda belirtilen kurallar hem başkanlık hem de parlamento seçimlerindeki ittifakların kurallarını ortaya koymaktadır. Yani her ikisi için de aynı kurallar geçerlidir.

İttifak içerisinde bulunan partilerin belirli bir süre içerisinde yasal bildirimde bulunması ve seçim öncesi dönemden en az otuz gün önce anlaşma belgelerini seçim yönetim organına göndermesi gerekmektedir.38

 Bu sebeple partilerin seçim yönetimi kurumları ya da siyasi parti düzenleyici kurumuna resmen kaydolmaları zorunludur.

Partilerin ittifak içindeki görev dağılımları istedikleri gibi değiştirilebilirken bu konudaki prosedürü ana hatlarıyla izlemeleri gerekmektedir.39

 2014’te Siyasi Partiler Genel Yasası’nda gerçekleştirilen reform hiçbir siyasi partinin birden fazla ittifaka katılamayacağı bir sistem oluşturmuştur. 
Bu sistemde ittifaklar hususunda bir standart getirilerek ulusal ve yerel düzeydeki ittifaklar için tek tip bir sistem meydana getirilmiştir. Bu ittifakların oluşturulması için bir ittifak anlaşmasının yapılması ve bu anlaşmanın kayıt altına alınması zorunlu kılınmıştır. İttifakların yalnızca adayları çoğunluk ilkesi ile aday göstermek için oluşturulabileceği saptanmıştır (Madde 87).40

Yasal düzenleme uyarınca “Esnek”, “Kısmi” ve “Toplam” ittifakların kurulabilmesine izin verilerek ittifaklar türlerine göre sınıflandırılmıştır. 
Esnek ittifaklar federal veya yerel seçim sürecindeki adayların en az yüzde 25’inin ortak bir seçim platformu altında aday gösterildiği yapılardır. 
Kısmi ittifaklar siyasi partilerin adayların en az yüzde 50’sini federal veya yerel seçim sürecinde ortak bir platformda aday gösterdikleri ittifaklardır. 
Son olarak toplam ittifaklar ise federal veya yerel seçim sürecindeki tüm adayların ortak bir seçim platformu altında aday gösterildiği ittifaklardır (Madde 88).41

Meksika’da ittifakların seçim kanununda bu derece detaylı bir biçimde ele alınmasının nedeni –daha önce de ifade edildiği gibi– ittifakların seçimlerin temel unsurlarından biri haline gelmesiyle ilgilidir. Hemen hemen her başkanlık ve parlamento seçimlerinde ittifaklar aracılığıyla adaylar seçilmiş ve listeler oluşturulmuştur. Özellikle başkanlık seçimlerinde ittifaklar sonuçlarda temel belirleyicidir. Tıpkı ittifaklar konusunda olduğu gibi koalisyon kurulması süreçleri de açıkça tanımlanmaktadır. Başkan kendi yönetiminin herhangi bir anında bir veya birkaç siyasi partiyle koalisyon hükümeti kurmayı seçebilmektedir.

Brezilya: Koalisyoncu Başkanlık 


Brezilya’da kurulan seçim ittifaklarında başkan ittifak teklifinde bulunduğu partilere bakanlıklar vererek hem başkanlık seçimlerinde bu partilerin 
seçmeninden destek almakta hem de mecliste bir ittifak kurulmasını sağlayarak istediği yasaların geçmesini sağlamaktadır. Geleneksel olarak güçlü 
başkanların bulunmadığı Brezilya’da zaman içerisinde başkanın yetkilerinin artması başkanları ittifak kurulmasında kilit noktaya getirmiştir.

Başkanların partileri parlamentoda çoğunluğu sağlayamamalarına rağmen başkanlar kurdukları ittifaklar yoluyla istedikleri kanunların meclisten geçmesini sağlayabilmişlerdir. Başkan seçilebilmek salt çoğunluğa sahip olma zorunluluğu başkanlık seçimleri için de ittifakı zorunlu hale getirmiştir. Dolayısıyla Brezilya’da hem başkanlık hem de parlamento seçimlerinde ittifaklar kurulmaktadır. İttifak kurulması sürecinde anlaşmayı belirleyen temel husus bakanlıkların ittifakı oluşturan partiler arasında nasıl dağıtılacağıdır.

İttifakların pragmatik bir zemin üzerinde şekillenmesi ittifaklarda sık sık değişime yol açmaktadır. Örneğin federal seçimlerde başkanın politikaları ile uyumlu ve destekleyici bir kampanya yürüten bir parti genel seçimlerde farklı partiler ile beraber hareket edebilmektedir. Yani ittifaklar ideolojik değil konjonktüreldir. Bu durum Brezilya’da başkanlık sisteminin “koalisyoncu başkanlık” olarak adlandırılmasına neden olmuştur. 

Tıpkı Meksika’da olduğu gibi Brezilya’da da ittifakların nasıl yapılacağı seçim kanununda belirlenmiştir. Seçim Kanunu’nun 6. maddesine göre aynı seçim bölgesindeki siyasi partiler Brezilya’da karma seçim sistemi uygulandığı için çoğunluk ya da nispi seçim sistemleri altında ittifak oluşturabilmektedir. İttifakların içeriği ve sınırlılıkları iki sisteme göre farklılık göstermektedir. 
İttifaka taraf partilerin ittifak içerisindeki ayrıcalık ve yükümlülüklerinin yazılı bir metinle ortaya konulması zorunludur. İttifak bir platform altında kurulacaksa adaylar seçim ittifakı 

Başkanlık sisteminin olduğu ülkelerde seçim ittifakları tek bir partinin yüzde 50’nin üzerinde oy alamadığı örneklerde daha yaygındır. 
oluşturan platformun adı altında seçimlere gidebilmektedir. 
Bu ittifakların uzun süreli olduğu durumlarda ittifaka yeni partiler katıldığında ittifak isimleri de yenilenebilmektedir. 

Örneğin 2014’te gerçekleştirilen başkanlık seçimlerinde Dilma Rousseff’i 2010 seçimlerinde de destekleyen “Brezilya için Değişimi Sürdür” (Para o Brasil Seguir Mudando) platformu yeni partilerin katılımı ile birlikte adını “Halk Güçleriyle İttifak” (Coligaçao Com a Força do Povo) olarak değiştirmiştir.

Parlamento seçimlerinde parti ya da platform adının kullanılması ise duruma göre değişiklik göstermektedir. Bu bağlamda çoğunluk seçim sisteminin uygulandığı durumlarda partilerin kampanya sürecinde ittifakı oluşturan platformun adını kullanması zorunluyken nispi seçim sisteminin uygulandığı durumlarda kendi adları ve amblemleriyle kampanyalarını yürütebilmektedir.42

 Ama Brezilya’da parlamento seçimlerinde genel eğilim ittifaka dahil olan partilerin ittifak çatısı altında kampanya yürütmesi ve seçimlere gitmesidir. Örneğin 2010 Ulusal Meclis Seçimleri’nde on partinin oluşturduğu “Brezilya için Değişimi Sürdür” (Para o Brasil Seguir Mudando) isimli merkez sol ittifakı ile 6 partinin oluşturduğu “Brezilya Daha Fazlasını Yapabilir” (O Brasil Pode Mais) isimli merkez ittifakı yarışmış ve kampanya sürecinde partilerden ziyade bu platformlar ön plana çıkmıştır.

Brezilya’da seçim ittifakları kapsamında listelerde aday gösterilecek isimlerin yasal olarak ittifakı oluşturan partilerden birisinin mensubu olması zorunludur. Her partinin genel başkanın yetkilerine eşdeğer yetkilere sahip bir ismi ittifak temsilcisi olarak ataması yine Seçim Kanunu’nun altıncı maddesinde zorunluluk olarak belirtilmiştir. 

İttifakların aynı zamanda Seçim Mahkemesi’ne üç, Bölge Seçim Mahkemesi’ne dört, Yüksek Seçim Mahkemesi’ne beş delege aday göstermesi gerekmektedir.

İttifak adaylarının belirlenmesi ise Seçim Kanunu’nun 7. maddesine göre şekillenmektedir. Bu hususta kanun adayların seçiminde ve uygulanacak 
kuralların partilerin tüzüğüne uygun olması şartını koyar. Tüzüğün ihmal edilmesi durumunda ise partinin yönetim organı tarafından belirtilen normların oluşturulması ve seçimlerden yüz seksen gün öncesine kadar Birlik Resmi Gazetesi’nde yayımlanması gerekmektedir. Eğer düşük düzeyli (alt kademe) parti sözleşmesi ittifak görüşmelerinde ulusal sözleşme ile meşru olarak belirlenen yönergelere karşı çıkarsa partinin üst organları ilgili tüzük uyarınca müzakereyi ve bunlardan kaynaklanan fiilleri iptal edebilmektedir.

Yine Seçim Kanunu’nun 8. maddesine göre ittifaka taraf partilerin aday seçimi ve ittifak üzerine müzakereleri seçimlerin yapıldığı yılın 10-30 Haziran tarihleri arasında yapması ilgili tutanakların açık bir kitapta yayımlaması ve Seçim Mahkemesi tarafından imzalanması gerekmektedir. Müzakerelerin yerine getirilmesi için siyasi partilerin ücretsiz kamu binalarını kullanabilmesi kanun tarafından mümkün kılınmıştır. 

Güney Kore: Lider Odaklı İttifaklar


Güney Kore’de başkanın ve parlamentonun seçim süreçlerinde zaman zaman ittifaklar kurulsa da bu ittifakların sürdürülebilirlik noktasında başarısız olduğu görülmektedir. İdeolojik açıdan uyumlu demokrasi yanlısı başkan adayları eski askeri diktatörlüğün resmi adayına karşı ittifak kurmada uzun süre başarısız olmuşlardır. Bunun sebepleri arasında ülke siyasetinde liderlerin birbirlerine karşı olumsuz tutumunun yaygın oluşu çok etkilidir. 
Yine de özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 1990’ların sonrasında çeşitli ittifaklar gerçekleşmiştir.

Güney Kore’de askeri rejim sonrasındaki dönemlerde bile otoriter kuralların hakim olması ittifak kültürünün gerektiği kadar yaygınlaşmaması na neden olmuştur.43

 Askeri rejim ile demokrasi yanlıları arasındaki temel ayrışma 1987’de cumhurbaşkanının ilk defa halk tarafından seçilmesiyle başlayan süreçte de etkili olmuştur. 

Bu süreçte dahi parti ve grupların tek bir aday etrafında birleşemedikleri görülmüştür. Bunun sonucunda seçimleri askeri rejim yanlısı General Rah Tae Woo’nun kazanması ittifakların önemini tekrar ortaya koymuştur. Bunun sonucunda seçimlerde seçim ittifakının öneminin daha iyi anlaşılabileceğine dair beklentiler oluşmuştur.44

Yine de Seçim Kanunu’nda ittifakların sınırlarını belirleyen herhangi bir düzenleme bulunmamakta, ittifaklar daha çok partilerin seçimlerde iş birliği 
yapmaları şeklinde gerçekleşmektedir.

Güney Kore’de sistemin konsolidasyonunun geç sağlanması partilerin kurumsal yapılarında da belirsizliklere yol açmıştı. Bu sebeple ilk etapta ittifaklardan çok parti birleşmeleri gündeme gelmişti. 1990’da farklı ideolojik tabandan üç parti birleşerek tek bir parti haline geldi. Başkanın salt çoğunlukla seçilmesi başkanlık seçimlerinde ittifakların önemini daha da artırırken parlamentoda istikrarın sağlanması çabası da ittifakların kurulmasında önemli bir etken oldu. 
Zira başkanlık seçimlerinde ittifak kuran partilerin yayılma (spill-over) etkisiyle parlamento seçimlerinde de uyum içerisinde çalışacağı beklentisi oluştu. Başkanların tek dönem için seçilebilmesi zaman içerisinde farklı bir ittifak biçimi de türetti. İttifaka taraf olan partilerden birinin adayı başkanlık seçimlerinde bir dönem desteklenirken diğer dönem ittifaktaki diğer partinin adayı destekleniyor du. 

Örneğin 1992’de gerçekleştirilen seçimlerde ittifak sonucu başkan seçilen Kim Young Sam, Kim Jong Pil’e başbakanlık ve gelecek seçimlerde cumhurbaşkanlığı 
adaylığı teklif etmişti. Fakat seçim sonrasında bu kararından vazgeçtiğini duyurması seçim ittifaklarının güvenilirliğine de gölge düşürdü.45

 Bu aynı zamanda ittifakların seyrini de değiştirdi. Zira Kim Jong Pil 1996 yasama seçimleri için Kim Dae Jung ile yani bir başka isimle seçim ittifakı kurdu. 
Bu ittifak 1997’deki başkanlık seçimlerine de taşındı ve başarılı oldu. Zira Cumhurbaşkanı Kim Young Sam 1997’de tekrar seçime gidemeyince ve 1992 
seçimlerinde ittifak kurduğu partilere seçim sonrasında vaat ettiklerini gerçekleştiremeyince partisi aday gösterme sürecinde sıkıntı yaşadı.

Bu noktalardan bakıldığında seçim öncesi ittifakların Güney Kore’de 1992, 1997 ve 2002 yıllarındaki seçimlerde çok önemli rol oynadığı görülür. Bu ittifakların en gözle görülebilir özelliği ise ittifakların partilerden ziyade liderlerin inisiyatifi ve karşılıklı güven esası ile oluşturulmasıdır. 
Genelde ittifak kurulan partilere başbakanlık görevi sözü verilmekte ve gelecekteki seçimlerde de bu aday başkan adayı olarak destek verilmektedir. Ayrıca zaman içerisinde başkanlık ofisinin içerisinde ittifak kurulan partilere çeşitli pozisyonlar sunulması ittifakları daha da tercih edilebilir kılmıştır.46

Güney Kore’de seçim ittifaklarını şekillendiren bir diğer husus partilerin ve liderlerin yerel yönetimlerdeki pozisyonlarının ittifaklarda etkili olmasıdır. Bir liderin etkili olduğu bir bölgede seçmenler o liderin ön plana çıkmadığı bir ittifakı desteklememektedir.47

 Dolayısıyla ittifaklarda belirleyici olan unsurların başında liderin pozisyonu gelmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi her ne kadar siyasi parti ve liderler arasında uzlaşma kültürü bulunmasa da başkanlık sisteminin yapısı uzlaşmayı bir zorunluluk haline getirmiştir. 

Fransa: Yarı-Başkanlık Modelinde Seçim İttifakları


Fransa başkanlık ve parlamento seçimlerinde iki turlu, çoğunlukçu seçim sistemini kullanmaktadır. 1958’de yapılan anayasa değişikliğiyle birlikte 
Beşinci Cumhuriyet dönemi başlayan Fransa’da seçim sisteminin iki turlu dar bölge çoğunluk sistemi olması hem kuvvetli bir başkanlık hem de 
parlamentodaki üyelikler için yarışan partilerin birinci turda çoğunluğu kazanamamaları halinde ikinci turda kendi siyasi görüşlerine en yakın parti 
veya adayı desteklemelerine sebep olmuştur. Partiler arasında görülen bu uzlaşma ihtiyacı seçim öncesi ittifakları da artırmış ve Beşinci Cumhuriyet’le 
birlikte ilki hariç tüm parlamento seçimlerinde seçim öncesi ittifak görülmüştür. İki turlu seçim sisteminin dayattığı bu ikinci tur ittifakları uzun vadede sol ve sağ partileri kendi içlerinde daha uzlaşmacı bir siyasi kültüre yöneltmiştir.48

Sağ ve sol partilerde görülen seçim öncesi ittifaklarla ideolojik katılık ve kutuplaşma da azalmış ve küçük siyasi partiler büyük partilerde erimeye ve 
siyaset sahnesinden çekilmeye başlamıştır. 

Beşinci Cumhuriyet döneminde siyaseti domine eden dört büyük siyasi grup –RPR (Charles de Gaulle taraftarları), UDF (Valery Giscard d’Estaing taraftarları), PS (Sosyalistler) ve PCF (Komünistler)– sağ ve sol olmak üzere iki büyük ittifak oluşturmuş ve giderek merkez partilerin ortadan kalkmasına yol açmıştır.49

Bu ittifaklar sonucunda biri sağda ve biri solda olmak üzere birleşmeye başlayan siyasi partiler Fransa’da iki kutup oluşmasına sebep olmuştur. 
Bu iki kutup bugün Fransa parlamentosunun çoğunluğunu oluşturmaktadır.50

 Böylece 1958’de parlamentoda yaklaşık on civarında ve güçleri birbirine yakın parti bulunmaktayken bugünün Fransa Millet Meclisi’nde iki ana blok içerisinde (sağ ve sol cephe olmak üzere) altı parti bulunmaktadır. Ancak iki ana parti olan Halk Hareketi Birliği (UMP) ve Sosyalist Parti (SP) Meclisteki toplam 577 sandalyenin 491’ine sahiptir.51

Fransa’da seçim sisteminin yapısı parti ittifaklarının neden yaygın hale geldiğinin anlaşılmasını sağlamaktadır. Fransa seçim sistemlerinin orantısızlığı, siyasi partileri iş birliği yapmaya teşvik etmektedir. Fransa’da iki turlu seçim sistemi siyasi partileri iki cepheden koordine olmaya teşvik edebilir: Birincisi ikinci tura geçebilmek için partiler her seçim bölgesi için bir adayı onaylamayı kabul ettiği ilk turda ittifak kurma konusunda motive olurlar. İkincisi ikinci turda en fazla sandalye kazanmak için seçim ittifakının üyeleri blok içerisinde oy oranı en yüksek adayı desteklerler. Fransa’da iki turlu seçim yedi gün aralıkla yapılmakta dır. Bu sebeple partilerin stratejilerini değiştirmeye zamanı kalmamakta ve seçim ittifakları seçimden önce şeffaf bir biçimde gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda oluşturulmaktadır. Dolayısıyla Fransız siyasetinde seçim ittifaklarını belirleyen ana etkenler seçimlerin eş zamanlılığı ve görüşmelerin şeffaflığı dır.52

Fransa her seçimde en az bir seçim öncesi ittifaka yer verilmesi konusunda olağan dışı bir örnektir. 1958-2006 yılları arasındaki Fransa’da yapılan her bir seçimde seçim öncesi en az iki ittifak olmuştur. Partiler özellikle herhangi bir partinin çoğunluğu kazanma şansının az olması durumunda ittifaklar daha avantajlı olacağından seçim öncesi ittifak kurarlar. Fakat Fransa’da parlamento seçimlerinde görülen seçim ittifaklarının çokluğu Cumhurbaşkanlığı seçimlerine geldiği zaman çok az örnek dışında hemen hemen hiç görülmemektedir. 

1965 ve 1974 yıllarında Sosyalist Parti (CP) ve Komünist Parti’nin ittifakı ve son olarak 2017’de Emanuel Macron’un seçilmesi örnekleri haricinde genel 
olarak cumhurbaşkanlığı seçimleri ittifaksız bir şekilde tek aday üzerinden yapılmıştır. Bu seçimlerde ittifakın oluşturulmasını sağlayan ana unsur ortak 
bir düşmana sahip olunmasıdır. 

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ittifaklar genel olarak ilk turda yarışan partilerin ikinci tura kalamadıkları takdirde mevcut adaylardan birini desteklemesi şeklinde gerçekleşirken bir aday karşısında diğer partilerin birlikte hareket etmesiyle de oluşmaktadır. 

1965 seçimlerinde de Gaulle karşısında aday olan Mitterrand ikinci turda aşırı sağ ve Cumhuriyetçilerin desteğini almış ama yine de seçilememiştir. 1974 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı adayı Valery Giscard D’Estaing, Charles de Gaulle karşıtı partiler arasında bir ittifak meydana getirebilmiştir. 2017 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise Fransa’da yükselen radikal sağ hareket National Front’a karşı sağ ve sol partilerin birlikte hareket etmesi etkili olmuştur. Demokrasi Hareketi (MoDem) lideri François Bayrou Marine LePen önderliğinde yükselen radikal sağı önleyebilmek için seçimden çekilmiş ve merkez sağın adayı Emanuel Macron’u desteklediğini açıklamıştır.

Sonuç olarak Fransa’nın hareketli siyasi hayatında tarihten günümüze kadar seçim ittifakları başkanlık ve parlamento seçimlerinin temel gündem maddelerin den olmuştur. Partiler kendi siyasi görüşlerine göre veya ortak bir düşmana karşı bir araya gelme temayülü göstererek güçlü lider ve partileri desteklemektedir. Tarihten bu yana yapılan parlamento seçimlerinin ilk seçim hariç tamamında görülen seçim ittifakları Fransız siyasetini derinden etkilemiş ve belirleyici bir faktör olarak siyasi partileri ve parti liderlerini yeniden konumlandırmıştır.

4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***

SEÇİM İTTİFAKLARI BÖLÜM 2

SEÇİM İTTİFAKLARI  BÖLÜM 2


SEÇİM İTTİFAKLARININ SEÇMEN DAVRANIŞINA ETKİSİ

     Seçimlere katılım oranları sonuçların temsiliyeti açısından önemli bir veri sunmaktadır. Seçimlere katılım oranının düşük olması temsiliyet probleminin 
yanı sıra gelir durumu düşük seviyedeki bireylerin siyasal faaliyetlere katılamaması ve eşitsizlik eksenli politikalarla birlikte değerlendirilmektedir.18

    Bu noktada seçim ittifaklarının seçmen davranışı üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. 
Bu konudaki kanaat nispi seçim sistemlerinde katılım oranının daha yüksek iken çoğunlukçu sistemlerde ise daha düşük olması ile açıklanmaktadır.19

 Seçim öncesi ittifaklar bu noktada seçimin ardından oluşacak olası hükümet konusundaki belirsizliği azaltarak seçmen katılımını olumlu yönde etkilemekte dir. 
1970-2002 yılları arasında 19 parlamenter demokraside 223 parlamento seçimi üzerine yapılan bir araştırma seçim öncesi ittifakların seçimlere katılım oranını ortalama 1,5 puandan fazla artırdığını göstermektedir.20

   Aynı araştırmada ortaya çıkan bir diğer önemli sonuç seçimlere giren partilerin sayısı arttıkça vatandaşların oy kullanma olasılıklarının azalmasıdır.21

Seçmen ittifakları ve seçim katılımı ilişkisi nispi temsil sistemlerinde iki ana nokta üzerinden açıklanmaktadır: Birinci nokta nispi seçim sistemlerinde 
ittifaklar aracılığıyla vatandaşların oy kullanma motivasyonlarının artması üzerinden analiz edilmektedir.22

 İkincisi ise ittifaklar sayesinde küçük partiler ile seçmenlerinin önemli hale gelmesi ve oylarının kilit rol kazanmasıdır. 

Seçim öncesinde partiler arasında kurulan bazı ittifaklar seçim sonrasında da devam ettiği için özellikle çok partili sistemlerde hem belirsizliği hem de istikrarsızlığı azaltmaktadır. Bilhassa seçim barajı bulunan ülkelerde partiler bir platform altında birleşerek seçime gittiğinde seçmenler oylarının boşa gitmeyeceği düşüncesiyle oy kullanmaktadır. 
Zira seçim öncesi yapılan ittifak sonucunda iş birliği içerisindeki partilerden oluşan bir platformun ortaya çıkması ve bu platforma dahil partilerin kampanyalarını ortak bir şekilde koordine etmesi seçim sonrasında hükümet kurma aşamasında da birlikte hareket edecekleri şeklinde algılanmaktadır. Araştırma sonuçları da seçim öncesi ittifak yapan tarafların seçim sonrasında hükümet kurma ve bu hükümette istikrarı sağlama başarısının diğer partilere göre daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.23

Seçim ittifaklarının seçmenlere sunulan parti ya da aday alternatiflerini azaltacağı sebebiyle seçimlere katılımı düşürdüğüne dair bir başka alternatif açıklama modeli bulunmaktadır. Fakat bu görüşü savunan taraflar bu olumsuz etkinin ortadan kalkması için seçmenlerin ittifaka dahil partiler arasından yalnızca birisi için oy kullanmasına olanak sağlayan sistemin bu olumsuz etkiyi ortadan kaldıracağını ifade etmektedir.24

Bunun yanı sıra seçim ittifaklarının seçim sonrasında da bir koalisyona dönüşme ihtimali olmasının siyasette istikrarı sağlamaya olumlu bir katkı sağladığı gibi seçim sonrasında ittifaka dahil olan partilerin yeni pazarlıklara başvurması hükümetin kurulmasını ya da devamını olumsuz etkileyebilmektedir. Ayrıca seçim öncesi ittifakların her zaman seçim sonrasında koalisyona dönüşmediği göz önünde bulundurulmalıdır. Zira seçim öncesi ittifakların bir amacı seçim sonrasındaki iktidar formüllerini netleştirmek değil ittifaka dahil olan partilerin seçimlerde istedikleri başarıyı elde etmelerini sağlamaktır.

Seçim öncesinde partiler arasında kurulan bazı ittifaklar seçim sonrasında da devam ettiği için özellikle çok partili sistemlerde hem belirsizliği hem de istikrarsızlığı azaltmaktadır.

SEÇİM İTTİFAKLARININ AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI

Seçim ittifakları sonuçları itibarıyla partiler açısından çeşitli avantaj ve dezavantajlara sahiptir. İttifaklar seçim sonrasındaki kompozisyonu oluşturduğu için partilerin parlamentodaki ağırlıkları üzerindeki temel belirleyicidir. Seçim ittifakları hükümetin kurulması sürecini de kolaylaştırdığı için olası hükümet krizlerini de engellemektedir. 

Dolayısıyla seçimler sonrasında daha istikrarlı hükümet yapılarının oluşmasını sağlamaktadır.25

İttifakların bir diğer avantajı seçmenlerin stratejik oy kullanmasını sağlayarak ittifaka dahil partilerin seçim barajını aşmasını kolaylaştırmasıdır. 
Nispeten yüksek seçim barajının bulunduğu ve parti sisteminde bölünmelerin yüksek seviyede olduğu durumlarda küçük ve orta ölçekli partiler büyük partiler ile ittifak kurma eğilimindedir. Bu tür ittifaklarda büyük partiler kazançlarını maksimize etmeye çalışırken küçük partiler ise parlamentoda temsil edilme şansı yakalamaya çalışmaktadır. Bu sayede normal şartlar altında seçim barajının altında kalacak küçük partiler sistemde yer edinebilmektedir.

Seçim ittifaklarının dezavantaj oluşturduğu durumlar da mevcuttur. Örneğin bir ittifak sonucu oluşan hükümette olumsuz bir durum karşısında hükümetin bileşenlerini oluşturan partilerin sorumluluk almaktan kaçınmaları ve hükümet teki diğer partileri suçlamaları yaygın bir durumdur. Dolayısıyla çeşitli bağlamsal faktörlere bağlı olarak ittifaklar hem demokrasinin kalitesi hem de kamu politikası için olumlu ve olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. 
Kırılgan demokrasilerde siyaset kurumunun konsolidasyonu tam anlamıyla gerçekleşmediğinden ittifaklar daha az kalıcı olabilmektedir. Fakat demokrasinin göreceli olarak konsolide olduğu ülkelerde ideolojik olarak yakın partiler arasındaki ittifaklar istikrarlı bir parti sisteminin oluşturulmasını kolaylaştırarak demokrasinin sağlamlaşmasına büyük katkıda bulunabilir.

Seçim ittifaklarında ittifaka taraf kesimlerin farklı sebeplerle yaşadıkları çatışmalar çeşitli maliyetler doğurmaktadır. Bunlardan birisi partilerin aday listelerinde çıkabilecek krizlerle ilgilidir. Partilerin listeler üzerinde yaptıkları müzakere süreçleri her bir partinin yasamadaki ağırlığını korumak istemesi sebebiyle anlaşmazlıklar yaratabilir. Kapalı listeli bir nispi sistem ile çoğunluk veya iki turlu bir sistemde partilerin aday listelerinin oluşmasında makul beklentileri olduğu sürece bu süreç çatışmasız sonlandırılmakta dır. 
Partiler bu noktada farklı seçim bölgelerinde kendi oy potansiyellerinin farkında olarak beklentilerini şekillendirirse görüşmeler sağlıklı sonuçlanabilmektedir.26

Çünkü bu sistemlerde ittifaklar genelde ortak bir liste altında seçime gidilmesi ile gerçekleşmekte dolayısıyla partiler seçimlerde parti olarak aldıkları oy oranlarını asla bilememektedir. Buna karşılık esnek veya açık listeli nispi sistemlerde partilerin ittifak içindeki koltuk payları görülebilmektedir. Özellikle alternatif oylama sisteminde bu mümkün olabilmektedir. Bu sistemde adaylar ve partiler ittifak kursa da seçim esnasında parti olarak kampanya yürütebilmekte ve seçim sonrasında parti olarak aldıkları oy oranlarını görebilmektedir. Fakat bu durum 
ittifakların sürdürülebilirliği noktasında şüpheler oluşturmakta ya da bir parti diğer parti/partilerin ittifaka yeterince fayda sağlamadığını ileri sürerek seçim öncesi anlaşmanın dinamiğini olumsuz etkileyecek siyasi davranışlarda bulunabilmektedir.


FARKLI SİYASAL SİSTEMLERDE SEÇİM İTTİFAKLARI

Başkanlık Sistemlerinde Seçim İttifakları

Başkanlık sistemlerinde seçim ittifakları iki şekilde ortaya çıkmaktadır: Birincisi başkanlık seçimlerinde ikincisi ise parlamento seçimlerinde gerçekleştirilen 
ittifaklardır. Başkanlık seçimlerinde başkanın seçilmesi için yüzde 50+1 kuralının işlediği durumlarda tek bir partinin adayının bu oy oranına ulaşması zor olduğundan partiler ittifak yaparak bu makamı elde etmek istemektedir. Çünkü başkanlık sistemi ile yönetilen ülkelerde başkanlık en önemli yapı olduğu için siyasi partilerin birincil önceliği bu makamı kazanmaktır. İkinci ittifak biçimi olan parlamento seçimlerindeki ittifaklarda ise partiler güçlerini birleştirerek daha etkili bir iktidar ya da muhalefet biçimi ortaya koymaya çalışmaktadır. Bu noktada her ne kadar iki ittifak biçimi birbirinden ayrı gibi görünse de başkanlık ve parlamento seçimlerindeki ittifakların birbirlerini etkilediği ve zaman zaman birisinde gerçekleşen ittifakın diğerinde de ittifaka yol açtığı görülmektedir. Özellikle başkanlık sistemlerinde başkanlık seçim sonuçlarının yasama seçimlerinin sonuçları üzerinde etkili olması bir seçimdeki ittifakın diğer seçime taşınmasına neden olmaktadır.



TABLO 1. İTTIFAKLARIN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI

Kaynak: “Coalitions: A Guide for Political Parties”, The National Democratic Institute & The Oslo Center for Peace and Human Rights, (2015), s. 20.


Başkanlık seçimlerinde belirli adaylar çerçevesinde ittifak gerçekleştirebilme mümkün kılınmıştır. Partiler bireysel olarak bir adayı destekleme kararı alabildiği gibi bir platform kurarak bu çatı altında belirli bir adayı destekleyebilmektedir. Bir platform adı altında seçimlere gitme durumu hem başkan hem de parlamento seçimlerinde görülmektedir. Özellikle Latin Amerika ve Afrika ülkelerinde partiler başkanlık ve parlamento seçimlerinde belirli platformlar etrafında ittifaklar kurmakta ve seçimlere bu platformlar altında girmektedir. 
Bu ittifaklar bazen uzun bazense kısa süreli olmaktadır. 

Örneğin; 

1990’da Güney Afrika’da yasalaştığı gibi Güney Afrika Sendikalar Birliği (COSATU), Güney Afrika Komünist Partisi (SACP) ve Afrika Ulusal Konseyi (ANC) tarafından üçlü bir yasal ittifak kurularak seçimlere bu ittifak aracılığıyla katılmaya başlanmıştır.27

 Bu ittifak 1994’ten bu yana iktidardadır. 

Her halükarda çok sayıda partinin bulunduğu Latin Amerika ülkelerinde ise platformlara dahil olmak siyasette yer edinmek için bir zorunluluk haline gelmiştir. Örneğin 2018’de gerçekleştirilecek başkanlık seçimleri için Kolombiya’da otuzdan fazla parti ve bağımsız isim adaylığını koymuşken Meksika’da ise kırk bağımsız aday seçimler için ön başvuruda bulunmuştur. Fakat zaman içerisinde partiler belirli adaylar etrafında ittifak oluşturmaya başlamıştır. Meksika’da partiler ağırlıkla Milliyetçi Hareket Partisi’nin (PAN) adayı Ricardo Cortes, Ulusal Diriliş Hareketi’nin (MORENA) adayı Andres Obrador ve Kurumsal Devrimci Parti’nin (PRI) adayı Jose Kuribrena etrafında ittifak kurmuştur. Her ne kadar bu üç adayın kendi partisi bulunsa da Meksika seçim kanunları gereği ittifakın resmi adı/platformu altında yarışacaktır.28

 Cortes “Meksika için Cepheye” (Por México al Frente), Obrador “Birlikte Tarihi İnşa Ediyoruz” (Juntos Haremos Historia) ve Kuribrena “Herkes Meksika için” 
(Todos por México) adına seçimlere girmekte ve kampanyasını buna göre dizayn etmektedir.

Başkanlık sistemlerinde bir partinin başkanlık seçiminde belirli bir ittifak çerçevesinde ya da tek başına aday gösterip göstermemesinde etkili olan çeşitli faktör bulunmaktadır. 1975-2009 yılları arasında 23 ülkede gerçekleştirilen başkanlık seçimleri ile ilgili bir çalışmada başkanlık makamının yetkileri, seçim kuralları ve çok seviyeli yönetişimin (multi-level governance) başkanlık seçimlerin de etkili olduğu ifade edilmektedir.29

Bu süreçte başkanlık seçimlerine giren partilerin yüzde 43,8’inin ittifaklar çerçevesinde girdiği görülmüştür.30

 Başkanlık makamının yetkilerinin geniş olduğu durumlarda partilerin seçimlere tek başlarına girme ihtimalleri azalmaktadır. Zira partiler bu makamın sahip olduğu yetkilerden yararlanmaya daha meyillidir. 
Başkanın başkanlık dönemlerinde bir kısıtlama bulunması durumunda partilerin başkanlık seçimlerinde ittifak yapma ihtimali de zayıflamaktadır. Çünkü başkanın birkaç dönem daha tekrar seçilebilme ihtimalinin bulunması yani başkanlık 
dönemlerinde herhangi bir kısıtlama bulunmaması, partilerin gelecek seçimleri planlama konusunda sıkıntı yaşamasına ve sistemde yer almak için ittifaklara 
meyilli olmasına neden olmaktadır. Bu araştırmanın bir diğer sonucu çoğunlukçu sistemlerde seçim öncesi ittifakların daha yaygın olduğudur.

Gerek başkanlık gerekse de parlamento seçimlerinde ana öncelik başkanlık makamını kazanacak çoğunluğu elde etmeye yönelik politikalar geliştirmektir. 
Bu bağlamda başkanlık ile yasama seçimleri arasındaki süre ve başkan adaylarının sayısı da seçim başarıları üzerinde etkilidir. Özellikle siyaset bilimi literatüründe “kuyruk etkisi” (coattail effect) olarak adlandırılan durumda olduğu gibi başkan adayının toplumsal karşılığı yüksek olduğu takdirde başkan adayının popülaritesi ve seçim başarısı yasama seçimleri ile yerel seçimlerde partisinin başarısını da artırmaktadır. Bu durumun özellikle başkanlık ve yasama seçimlerinin aynı anda olduğu durumlarda görüldüğü ifade edilmektedir.31

Başkanlık ile yasama seçimlerinin arasında ciddi bir zaman farkının olduğu durumlarda ise bu etkinin azaldığı ifade edilmektedir. 1975-2010 yılları arasında başkanlık sistemi ile yönetilen 23 ülkedeki siyasi partilerin seçim kazanımları ile ilgili bir başka araştırmada başkanlık sistemi ile yönetilen ülkelerin parlamento seçimlerindeki ittifakın büyük partiler açısından olumlu bir etki oluşturduğu, küçük partiler açısından ise ancak kurulan ittifak blokunun liderliğini üstlendiği takdirde çeşitli kazanımlarının olabildiği ortaya konulmaktadır.32

Başkanlık sistemlerinde kuyruk etkisinin yarattığı bir diğer sonuç parti ittifakları ile ilgilidir. Başkan ile yasama seçimlerinin eş ya da yakın zamanlı olduğu durumlarda küçük partilerin başkan adaylarının kazanma ihtimali düşmektedir. Bu durum küçük partilerin gerek başkanlık gerekse de yasama seçimlerinde büyük partilere eklemlenmesini sağlamaktadır. Bu sebeple özellikle başkanlık seçimlerinde ikinci tura kalındığı takdirde partiler arasındaki ittifaklar kaçınılmaz hale gelmektedir. Bilhassa iki partili sistemin yaygın olduğu çoğunlukçu seçim sistemlerinde “Çizgiyi ilk geçen seçimi kazanır” ve “Kazanan hepsini alır” anlayışları hakim olduğundan küçük partiler ana partilerin etrafında birleşmekte dir.33

 Zira seçimler ikinci tura kaldığı takdirde partilerin asıl amacı çıkarlarını maksimize etmek ve doğrudan olmasa da dolaylı olarak başkanlık seçimlerinde etki yaratmaktır. 
Bu sebeple kendi adayları ikinci tura kalamayan partiler ikinci tura kalan partilerin adayları etrafında bir ittifak kurmaktadır. 
Bu partilerin oluşturduğu ittifaklar başkanlık seçimlerinde gidişata yön verebilmektedir. Dolayısıyla seçmenin kendi adayı dışındaki partilerin adaylarına yönelik ikinci tercihi başkanlık seçimlerinde daha çok etkili olmaktadır.

Başkanlık sistemlerinde görülen bir diğer ittifak örneği parlamento seçimlerinde de ittifak gerçekleştirilmesidir. Başkanlık sistemlerinde seçimlerden önce partiler ittifak kursa da seçimlerden sonra parlamentoda partilerin bir araya gelmesi ve bir platform etrafında birleşmesi de yaygın bir biçimde görülmektedir. 

Örneğin Kongo’da 2006’daki seçimlerden sonra “Başkanlık Çoğunluğu için İttifak” adlı bir oluşum kurularak parlamentodaki partilerin bu oluşum etrafında birleşmesi sağlanmıştır. Bu ittifaka dahil olan yaklaşık on parti ve bağımsız vekiller 500 milletvekili olan parlamentoda çoğunluğu elde etmiştir. Dolayısıyla partiler yalnızca seçimlerden önce değil sonra da yürütmeyi temsil eden başkan ile daha uyumlu politikalar yapmak için ittifak kurabilmektedir. Bunun yanı sıra başkanlık sistemlerinin bulunduğu bazı ülkelerde partiler resmi bir ittifak adı altında seçimlere girmekte fakat her bir parti kendi listesi ile seçime girdiği için aldıkları oy oranı ayrı ayrı görülmektedir. 

Örneğin 2015’te Meksika’daki yasama seçimlerinde Kurumsal Devrimci Parti (PRI) ile Çevreci Yeşil Parti (PVEM) parlamento seçimlerinde ittifak kurmuş, dar bölge usulü ile seçilen 300 vekilin 131’ini PRI alırken PVEM ise 29 vekil kazanmıştır. 

Başkanlık seçimlerinde adaylar arasındaki rekabetin seçmenleri de kutuplaştırması ittifakların kurulmasını zorlaştıran bir etkendir.34

 Bu sebeple seçimleri kazanan başkanın başka partilerle iş birliği yapmasına tepki gösterilebilmektedir. 

Örneğin 1987’de Arjantin’de seçilen Başkan Alfonsin’in bir başka partinin liderini çalışma bakanı olarak ataması ciddi bir siyasi krize neden olmuştur. Bu durum başkanlık sistemlerinde kurulan ittifaklarda bir denge unsuru gözetilmesini zorunlu kılmaktadır. Eğer bir parti kurulan ittifakta gerekli kazanımları elde ettiği ve gücü oranında temsiliyet kazandığı hususlarında seçmenlerini ikna edemezse ittifaktan olumsuz olarak etkilenebilir. Bu sebeple partiler kurulan ittifaklarda mevcut güçleri ile orantılı taleplerde bulunmaya özen göstermektedir.


3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


SEÇİM İTTİFAKLARI BÖLÜM 1

SEÇİM İTTİFAKLARI  BÖLÜM 1


SEÇİM İTTİFAKLARI
NEBI MIŞ, 
HAZAL DURAN 
KATKIDA BULUNAN: AHMET BAYKAL
ŞUBAT 2018 SAYI: 232
ANALİZ, 





   Bu yayının tüm hakları SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’na aittir. SETA’nın izni olmaksızın yayının tümünün veya bir kısmının elektronik veya mekanik (fotokopi, kayıt ve bilgi depolama, vd.) yollarla basımı, yayını, çoğaltılması veya dağıtımı yapılamaz. Kaynak göstermek suretiyle alıntı yapılabilir.

İÇİNDEKİLER

ÖZET............. 7

GİRİŞ: 

SEÇIM İTTIFAKLARINDA ÖN PLANA ÇIKAN TEMEL HUSUSLAR 8
SEÇİM ÖNCESİ İTTİFAKLAR............................................. 10
SEÇİM İTTİFAKLARININ SEÇMEN DAVRANIŞINA ETKİSİ....... 11
SEÇİM İTTİFAKLARININ AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI....... 13
FARKLI SİYASAL SİSTEMLERDE SEÇİM İTTİFAKLARI............ 14
TÜRKİYE’DE SEÇİM İTTİFAKLARI DÜZENLEMESİ.................. 26

SONUÇ: SEÇİM İTTİFAKLARININ TÜRKİYE SİYASETİNİN GELECEĞİNE MUHTEMEL ETKİLERİ....... 28

YAZARLAR HAKKINDA

Nebi Miş;

     Lisans (2003) ve yüksek lisans (2005) eğitimini Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlayan Nebi Miş doktorasını 
(2012) “Türkiye’de Güvenlikleştirme Siyaseti 1923-2003” başlıklı teziyle tamamladı. Doktora sürecinde bir yıl süre ile Belçika Katholieke Universiteit Leuven’de araştırmacı olarak bulundu. Siyasal sistemler ve kurumlar, demokratikleşme, Kürt meselesi, sivil-asker ilişkileri, Türkiye’de güvenlik siyaseti, İslamcılık ve Ortadoğu’da demokratikleşme konuları üzerinde çalışmaktadır. 
Ayrıca bu konularda İngilizce ve Türkçe makaleleri yurt içinde ve dışında farklı akademik dergilerde yayımlanmıştır. 
Türkiye’de Siyasal Sistemin Dönüşümü ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Demokrasi Nöbetleri: Toplumsal Algıda 15 Temmuz Darbe Girişimi kitaplarının ortak yazar ve editörüdür. Nebi Miş halen Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde ve Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü’nde dersler vermektedir. Aynı zamanda SETA Siyaset Araştırmaları Direktörlüğü görevini yürütmektedir.

Hazal Duran;

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 2012 yılında mezun oldu. İstanbul Şehir Üniversitesi Modern Türkiye Çalışmaları 
Programı’nda yüksek lisans öğrenimini tamamladı. Doktora eğitimine Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nde devam etmektedir. SETA Ankara Siyaset 
Araştırmaları Direktörlüğü’nde araştırmacı olarak görev yapmaktadır.

ÖZET

16 Nisan 2017 Anayasa değişikliği referandumu Türkiye siyasal sistemine etki edecek birçok farklı dinamiği beraberinde getirmiştir. Bunlardan biri de seçim ittifaklarının partiler için bir gereklilik haline gelmesidir. Hem başkanlık hem de parlamenter sistemde görülen seçim ittifaklarının seçim öncesi ve sonrasını kapsayacak şekilde farklı modelleri bulunmaktadır. Seçim öncesi ittifaklar partilerin seçimde iş birliği yaparak siyasal kazanımlarını maksimize etmeleri esasına dayanırken seçim sonrası ittifaklar ise partilerin hükümet kurma sürecindeki iş birliğini içermektedir. Seçim ittifakları Türkiye’de parti sisteminin iki bloklu bir yapıya kavuşması sonucunu doğuracaktır. Bu blokların oluşmasında partiler arasındaki ideolojik uyum ve hakim partiye karşı konumlanma önemli bir faktör olacaktır.

Bu çerçeveden hareketle söz konusu analizde ilk etapta hem dünya örnekleri hem de Türkiye’de seçim ittifaklarında ön plana çıkan hususlar ele alınmaktadır. Daha sonrasında seçim ittifaklarının temel dinamiklerine değinilerek bunun seçmen davranışına etkisine ve avantaj ile dezavantajlarına odaklanılmaktadır. Bir sonraki bölümde başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter sistemlerde seçim ittifakları örnek ülke deneyimleri üzerinden değerlendirilmektedir. Analizin sonuç bölümünde ise seçim ittifaklarının Türkiye siyasetinin geleceğine yönelik muhtemel etkileri tartışılmaktadır. 

Bu analizde dünyadaki örnekleri üzerinden seçim ittifakları değerlendirilmekte ve Türkiye’de konuyla ilgili olarak yapılan tartışmalara katkı sağlamak 
amaçlanmaktadır.

 <  Bu Analizde Dünyadaki örnekleri üzerinden seçim ittifakları değerlendirilmekte ve Türkiye’de konuyla ilgili olarak yapılan tartışmalara katkı sağlamak amaçlanmaktadır. >

GİRİŞ: SEÇIM İTTIFAKLARINDA ÖN PLANA ÇIKAN TEMEL HUSUSLAR 

16 Nisan 2017’de yapılan halk oylaması ile kabul edilen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yeni bir yönetim sistemini benimsemenin ötesinde anlamlar taşımaktadır. Bu yeni sistem her şeyden önce siyasal kültürü yeniden şekillen direcektir. Bunun özünde parti sisteminin dönüşümünden toplumun oy verme davranışına kadar çok farklı boyutlar yer almaktadır. Yeni siyasal kültürün en önemli dinamiklerinden birisi seçimlerde partiler arasında ittifak ve iş birliğine gitmenin gerekliliğidir.

Yeni sistemde ittifak cumhurbaşkanının seçimleri kazanabilmesi için yüzde 50’nin üzerinde oy alması zorunluluğu ile doğrudan ilgilidir. Diğer taraftan yüzde 10’luk seçim barajının devam etmesi ve cumhurbaşkanının yürütmede gerekli duyduğu yasaların meclisten geçmesi için yeterli parlamento desteğine ihtiyacı da seçim ittifaklarının gerekliliğini doğuran diğer etkenlerdir. 

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında “Yeni-kapı Ruhu” olarak adlandırılan siyasi iklimin Türkiye siyaseti açısından önemli sonuçları olmuştur. 

Bu sonuçlardan biri önce AK Parti ile MHP’nin uzlaşmasıyla Cumhurbaşkanlığı sisteminin kabul edilmesi, diğeri de bu uzlaşmanın seçim ittifakına kadar giden bir iş birliğini sağlamasıdır. Kasım 2017’de MHP lideri Devlet Bahçeli’nin seçim barajı meselesini tartışmaya açması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim barajının düşürülmesi yerine seçim öncesi ittifakların düşünülebileceğini belirtmesi seçim ittifakları meselesini bir anda siyaset gündeminin en üst sıralarına taşımıştır. 

MHP lideri Bahçeli’nin 2019’daki Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin olarak.,

 “MHP Cumhurbaşkanlığı adayı göstermeyecektir, MHP’nin genel başkanı cumhur başkanı adayı olmayacaktır. 
Yenikapı Ruhuyla Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleriz”  Açıklamasını yapmasıyla seçim ittifakları ile ilgili süreç başlamıştır. 

Her iki parti liderinden de gelen açıklamalar sonrasında iki parti arasında seçim ittifakı çalışmasına yönelik olarak komisyon teşkil edilmesi kararlaştırılmış ve bu doğrultuda kurulan Milli Mutabakat Komisyonu çalışmasını tamamlayarak iki partinin imzasıyla seçim ittifaklarını da mümkün hale getiren yasa teklifi 21 Şubat 2018’de TBMM’ye sunulmuştur. 

Hem parlamenter hem de başkanlı siyasal sistemlerde seçim ittifaklarına sık sık başvurulur. Partiler arasında ittifak kurmanın farklı yol ve yöntemleri bulunmaktadır. Seçim ittifakları bir açıklama yolu ile seçimler öncesi ve sonrasında beraber çalışılacağını deklare etme, ortak bir platform çatısı altında seçimlere gitme ya da ortak bir liste altında seçim adaylarını belirleme şeklinde tezahür edebilir. Bunun yanı sıra partilerin seçimde iş birliği yapacaklarını açıklamaları ise seçim sonrasında hükümeti birlikte kuracaklarını duyurmaları ya da bu iş birliğini yasalaştırarak tek bir liste altında seçime gitmeleri ile de mümkün olmaktadır. Seçim ittifaklarında görülen başka bir uygulama modeli ise bir partinin diğer parti ya da partiler lehine bazı bölgelerdeki seçimlerden çekilme kararını kamuoyuna açıklamasıdır. 

Bu yöntem ittifak yapan partilerin seçimlerde güçlü oldukları bölgelere yoğunlaşmalarını ve oy oranlarını maksimize etmelerini sağlamaktadır. 
Tüm bu seçenekler seçim öncesi ittifakların farklı varyasyonlarını oluşturmaktadır. 

Seçim ittifaklarının oluşumu üzerinde etkili olan unsurlardan biri seçim sistemleridir. Örneğin nispi temsil sistemi uygulanmayan ülkelerde 
seçim öncesi ittifaklar daha yaygınken uygulanan ülkelerde ise ittifaklar ağırlıklı olarak seçim sonrasına bırakılır.1

 Bu durum seçim ittifaklarının seçim sisteminin orantısızlıkları sebebiyle ortaya çıktığını ve seçim kuralları ne kadar orantısız olursa siyasi partilerin bu kurumsal engellerin üstesinden gelmek için seçim ittifakı oluşturma ihtimallerinin o kadar yüksek olduğunu vurgulamaktadır.2

 Zira orantısız seçim sistemlerinde sistemsel aksaklıklar sebebiyle alınan oy ile mecliste elde edilen sandalye sayısı arasında ciddi bir orantısızlık mevcuttur. 
Partilerin bu orantısızlığın getireceği dezavantajlardan kurtulmasının yolu seçim ittifakları aracılığıyla güçlerini birleştirmeleridir. 

Ayrıca seçim kanunlarının orantısız sonuçları çıkarmaya meyilli olduğu ülkelerde bölünmüş parti yapılarının yaygın oluşu bu ülkelerde ittifakları partiler için bir zorunluluk haline getirmektedir.3

Seçim ittifakları “Alternatif Oylama” ile “ Tek seferli Devredilebilir oy” uygulamalarında nispi temsil sistemine oranla daha yaygındır. 

Tek seferli devredilebilir oy uygulamasında seçmenlere birden fazla oy kullanma ve oylarını tercih ettikleri adaylara göre sıralama şansı verilmektedir. 

Seçmenin ilk tercih ettiği aday meclise giremediği ya da girecek oy sayısını zaten almış olduğu takdirde geri kalan oylar seçmenin ikinci tercihine aktarılmaktadır.4

 Bu sistem seçim öncesinde ittifakta bulunan iki partinin seçmenlerinin ikinci oy tercihlerini birbirlerine yönlendirmelerini temin etmektedir.5

 Tek seferli devredilebilir oy sisteminin amacı seçmen tercihlerinin sandığa doğrudan yansımasını sağlamak ve oyların boşa gitmesini engellemektir. 
“Çizgiyi ilk geçen seçimi kazanır” (First past the post) ve “Kazanan hepsini alır” (Winner take all) anlayışlarının karşısında konumlandırılmış bir sistem olması özellikle seçim öncesi ittifaklarda ittifaka dahil gruplar arasında orantılılığı sağlamaktadır.6

<  Bu sistem özellikle etnik, sosyal ve kültürel yönlerden bölünmüş toplumlarda belirli konularda uzlaşma sağlama noktasında önerilmektedir. >

Orantısız seçim sistemi seçim öncesi ittifakların sağlanmasında daha avantajlı gibi görünse de seçim ittifaklarının nispi temsil sisteminde de başarılı olabileceğini savunan görüşler mevcuttur. Bu görüşe göre nispi temsil sisteminde seçim iş birliğinde bulunacak partiler seçimlerde ittifak kurarak güçlerini ve oylarını birleştirebilmektedir.7

  Bu sistem özellikle küçük partilerin büyük partilere eklemlenmesini sağladığı ve meclisteki temsiliyet oranını artırdığı için faydalı görülmektedir. 
Örneğin 1946-1998 yılları arasında Hollanda’daki 16 seçimin 6’sı, Avusturya’da ise 15 seçimin 10’u seçim öncesi ittifaklar oluşturulmasıyla gerçekleştirilmiştir.8

< İsrail, Portekiz ve Hollanda gibi nispi temsil sisteminin net bir şekilde uygulandığı ülkelerde seçim öncesi ittifaklar yaygın bir şekilde uygulanmakta ve başarılı olmaktadır. >

 Yine bir başka araştırmaya göre İsrail, Yunanistan, Portekiz ve Hollanda gibi nispi temsil sisteminin net bir şekilde uygulandığı ülkelerde de bu türdeki seçim 
öncesi ittifaklar yaygın bir şekilde uygulanmakta ve başarılı olmaktadır.9

Seçim barajlı nispi temsil sisteminin olduğu ülkelerde seçim ittifaklarının bir amacı da ittifaka dahil partilerin bu sorunu aşmasıdır. Örneğin yüzde 4 seçim barajının bulunduğu İsveç’te İsveç Hristiyan Demokrat Partisi baraj sorununu 1985’te bu şekilde aşmıştır.10

 Bu parti seçim barajı dolayısıyla yıllarca Meclise giremezken Merkez Parti ile yaptığı ittifakın ardından Parlamentoda yerini almıştır. Bu ittifak Hristiyan Demokrat Parti’nin adaylarının Merkez Parti’nin listesinde seçime girmesiyle oluşmuştur. Bu tarihten sonra da bu parti çeşitli ittifaklarla sistemin bir parçası olmaya devam etmiştir. Ayrıca özellikle başkanlık sistemlerinde –başkanlık ve parlamento seçimleri aynı anda yapıldığı takdirde– ittifakların oluşturulması küçük partilerin de sistemde var olabilmesi ve baraj sorununu aşabilmesi için bir fırsat olarak görülmektedir. 

SEÇİM ÖNCESİ İTTİFAKLAR 

Seçim ittifakları temel olarak seçim öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılmaktadır. Seçim sonrası ittifaklar farklı partilerin bir araya gelerek genelde hükümeti kurma sürecinde iş birliği yapması ve koalisyon oluşturması şeklinde ortaya çıkmaktadır. 

  Seçim öncesinde kurulan ittifaklarda –daha önce de belirtildiği gibi– partilerin seçimde iş birliği yapacaklarını açıklamaları ise seçim sonrasında hükümeti 
birlikte kuracaklarını duyurmaları, bu iş birliğini yasalaştırarak tek bir liste altında seçime gitmeleri ve bir adayın yarıştan çekilerek desteğini başka bir adaya aktarması şeklinde oluşmaktadır. 

  Bu tür ittifaklar daha çok cumhurbaşkanlığı veya genel seçimler gibi tek ofis seçimlerinde ortaya çıkabilir. 
Örneğin 2001-2011 yılları arasında dünya genelinde yapılan 147 Cumhurbaşkanlığı seçiminin çok büyük bir bölümünde ittifaklar sonuç üzerinde belirleyici olmuştur.11

 Parlamenter sistemle yönetilen 23 ülkede 1946-2002 yılları arasında gerçekleştirilen 364 parlamento seçimi incelendiğinde bu seçimlerin 240’ının sonuçlarının seçim öncesi ittifaklara göre şekillenmiştir. 

Aynı çalışmada söz konusu tarihler arasında koalisyon hükümetlerine katılan 144 partiden 38’inin (yüzde 26) seçim öncesi ittifak kurduğu ortaya koyulmuştur.12

 Dolayısıyla seçim öncesi ittifaklar hem parlamenter hem de başkanlık sistemlerinin bulunduğu ülkelerde yaygın biçimde görülmektedir. 

Uzun yıllar boyunca Fransa, Meksika ve Güney Kore gibi birçok ülkede gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde belirleyici unsur ittifaklar olmuştur. 

Örneğin Fransa’da 2012’de oluşturulan bir seçim öncesi ittifak François Hollande’ı zafere taşırken Meksika’da son üç başkanlık seçiminden ikisi de seçim öncesi ittifak kuran tarafların lehine sonuçlanmıştır. Güney Kore’de 1992’den bu yana yapılan her cumhurbaşkanlığı seçiminde en az bir ittifak bulunduğu görülürken Dae Jung Kim ve Moo-Hyun Roh bu ittifaklar sayesinde 1997 ve 2002 seçimlerini kazanmıştır. Bu konudaki genel kanaat seçim öncesi ittifakların 
seçim kuralları, parti sistemleri, bölgesel ve ideolojik faktörlere bağlı olarak ülke ve bölgelere göre farklılaştığıdır.

< Başkanlık sistemlerinde başkanlık ve parlamento seçimleri aynı anda yapıldığında ittifaklar küçük partilerin baraj sorununu aşabilmesi için bir fırsattır. >

Seçim öncesinde partilerin bir araya gelerek ittifak kurmasının üç temel nedeni bulunmaktadır: Bunlar hükümetin daha sonra ne şekilde kurulacağını belirlemek, kurulacak olan hükümetin içinde yer alacak tarafların pazarlık sürecindeki muhtemel pozisyonlarını öğrenmek ve oyların bölünmesinin önüne geçmektir.13

 Seçim öncesinde tarafların pozisyonlarının belli olması ise ittifak kuracak taraflar arasında seçim sonrasına yönelik düzenlemeler hususunda bir anlaşmaya   varılmasını sağlamaktadır. Bununla birlikte ittifaka dahil partiler ittifak kurulduktan sonra ayrılmakta özgürdür ve Brezilya gibi bazı istisnalar haricindeki ülkelerde bu partiler bir ittifaktan ayrıldıktan sonra bir başka ittifaka katılabilirler.14

Seçim öncesi ittifakların özellikle partilerin liderlik kadrosunun geleceği üzerinde etkili olduğu görülmektedir. Örneğin bir siyasi partinin genel başkanının kendisinin aday olmayacağı ya da etkin olmayacağı bir ittifakı teşvik etmesi kendisi için ilk etapta dezavantajlı görünse de uzun vadede politikaların yönlendirilmesinde daha önemli bir figür haline gelmesini de sağlayabilmekte dir.15

 Özellikle yalnızca tek bir adayın kazanabileceği başkanlık ya da Cumhur başkanlığı gibi tek ofis seçimlerinde ittifaka dahil olan diğer partilerin tek bir aday etrafında birleşerek o seçildiği takdirde uzun vadede politika yapım sürecine daha etkin şekilde katılabildiğine yönelik bazı çalışmalar bulunmakta dır.16

Daha önce de belirtildiği gibi seçim öncesi ittifaklar nispi temsilin olmadığı ve çok sayıda siyasal partinin bulunduğu sistemlerde daha yaygındır. Çoğunlukçu seçim sistemlerinde ise sistemi domine eden ana partiler küçük partilerle parlamento daki sandalye sayısını artırmak için seçim öncesi ittifak kurabilmektedir. Yani nispi sistemlerde pek çok parti bir araya gelip ittifak kurarken çoğunlukçu sistemlerde bir parti diğer partileri kendi etrafında birleşmeye teşvik etmektedir.

Seçim öncesi ittifakların en yaygın biçimi partilerin aralarında adaylık sözleşmeleri gerçekleştirmesi ve ortak aday listeleri oluşturmasıdır. 
Adaylık sözleşmeleri genelde dar bölge seçim sistemlerinde oluşturulurken ortak aday listeleri “çok üyeli seçim bölgeleri” olan sistemlerde mümkündür. Adaylık sözleşmeleri partilerin bölgeleri temsil etmesi için tek bir aday çıkarma üzerinde anlaşmasıyla gerçekleşmektedir. 

Ortak aday listeleri ise farklı partilerin tek bir liste oluşturarak seçimlere gitmesiyle ortaya çıkmaktadır. Bunların yanı sıra ara yöntemler olarak 
bazı ülkelerde ikili oy pusulası yönergeleri oluşturulmaktadır.17

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***