Yavuz Selim Demirağ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yavuz Selim Demirağ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Temmuz 2018 Çarşamba

Hukukun Miladı...


Hukukun Miladı...



Yavuz Selim Demirağ

Ankara’da hâkimlerin olup olmadığına dair endişe 15 Temmuz’da Yargıtay’da başlayacak duruşmalarda belli olacak... Yıllardır sinsice ilerleyen kadrolaşma, özel yetkili mahkemeler ve 12 Eylül referandumuyla zirveye çıktı. Başbakan Erdoğan, özel yasalar çıkarıp MİT’i kurtarmaya, yüksek yargıda 20 yıl şartı getirerek vaziyeti kotarmaya çalışsa da hukuk adına vahamet devam ediyor. 
Ethem Sarısülük’ü öldüren polisin koruma altına alınması, Gezi gösterileri esnasında katledilen gençlerin faili meçhul bırakılması, vatandaşlarımızın gözlerini çıkaran, beyin kanaması geçirten personel ile ilgili yaptırım uygulanmayışı adaletin kötü yola düştüğüne dair düşünceleri tetikliyor.
Yargıtay kararlarının içtihat niteliğinde olduğu bilinir. Yüksek yargının vereceği karar yerel mahkemeleri kesin olarak bağlayacağı için 15 Temmuz’un Türk Hukukunun miladı olacağı kanaatindeyim. Her ne kadar Yargıtay 9. Ceza Dairesinin yedi üyesi malum HSYK tarafından atanmış olsa da, mahkeme heyetinin evrensel hukuk kurallarını zorlamayacağına inanmak istiyorum.
Beş yıldır Silivri’deki hukuksuzluğu benim kadar yakından takip eden bir gazeteci olmadığının altını çizmek istiyorum. Günlerce süren gizli tanık ve şizofren tiplerin beyanlarını dinledim.  
120 milyon sayfayı bulan Ümraniye dosyalarını tek tek incelemek eşyanın tabiatına aykırı. Ve bu dava 5 Ağustos’ta büyük ihtimal kararını açıklayacak. Sözde Balyoz içler acısı. Savunma haklarını kısıtlanması, tanık taleplerinin reddi, bilirkişi raporlarının hiçe sayılması daha başından usul hataları ile kararın bozulması şart.  
Digital terör ürünü sahte belgelerin bir bir foyasını meydana çıkaran zanlılara karşı, heyetin verdiği karar hukuk tarihine kara sayfa olarak geçti bile. İki çocuk annesi Güllü Salkaya için  “babalık haklarından men” kararı terazinin ne denli hassas olduğunu ortaya koyan küçük ayrıntıdır.
Pazartesi günü başlayacak olan duruşmalarda sanıklar olmayacak. Sadece avukatları bulunacak. Tamamı ile görüşmek mümkün değil lakin Hasdal ve Hadımköy’dekilerin bazılarıyla görüştüm. Artık kocaman bir aile haline geldiğimiz avukatları ve yakınlarıyla konuştum. Her şeyden önce umut bitmiş değil. Lakin “Askeri okullarda izin kağıdımızı elimize almadan izine çıkabileceğimize inanmazdık. Tahliye edilip, birkaç gün sonra tutuklanmaya da alıştık. İçeride rehin olarak tutulduğumuzu da biliyoruz. Pazarlık sadece ülke içinde sürmüyor. Uluslararası boyutu da var. Açılım, saçılım derken bölücü başının İmralı’daki durumu... Şimdilik eve çıkarılan Öcalan’ın serbest bırakılması için doktor raporu planlarını milletimiz biliyor. Ada’nın sekreter, hizmetçi talepleri gerçekleşirse kimse şaşırmasın. Bebek katilinin serbest kalıp TBMM’de siyaset yapmasına dair beklentilerin gerçekleşmeyeceğini kimse garanti edemiyor” mealindeki düşüncelerini okuyucularımızla paylaşmış olalım. 

***
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının tebliğnamesi de ilginç. 69 sanığın cezalarının bozulma talebinin aynı zamanda beraat anlamını taşıyıp, taşımadığı meçhul. Öte yandan eski kuvvet komutanları dahil çok sayıda zanlının cezalarının onanması yolundaki talebi anlamak da mümkün değil. Tahminlerime göre usulden bozulacak, dosya özel yetkili mahkemeye iade edilecek bu sırada bazı tahliyeleri beklemek iyimserlik olur. Anayasa Mahkemesinin beş yıldan fazla tutukluluğu bozmasına rağmen  “bir yıllık süre” de olduğu gibi git-gel en az bir yıl. Öcalan serbest kalırsa, genel anlamdaki af ile hapishaneler boşalabilir. 

***
Pazartesi Yargıtay’daki duruşmayı izlemeye başlıyorum. Notlarımızı paylaşacağız elbet.



***

15 Ağustos 2016 Pazartesi

Yüzlerce Subay Tutuklanacak mı?




Yüzlerce Subay Tutuklanacak mı?



PROF.DR. Ümit Özdağ,
14.03.2011 00:00


Yavuz Selim Demirağ ülkücüdür. Türk milliyetçisi olduğu için Türk Ordusundan 12 Eylülcüler tarafından atılmıştır. Demirağ senelerden bu yana güldüğü zaman bile gözlerinin içinde hüznü gördüğünüz nadir adamlardan birisidir. 

Ve sivil hayatı da ancak bir boş vermişlikle yaşadığı intibaını verir. 

O üniformasından uzaklaştırılmayı hiçbir zaman kabullenmemiştir. 
Çünkü Demirağ kendisini üniformasını çıkarmaya zorlayanlardan çok daha Türk subayı olduğunu bilir. 

Yavuz Selim Demirağ daha sonra gazetecilik yapmıştır. Uzun senelerden beri Yeniçağ gazetesinde yazıyor ve hep çok önemli şeyler yazıyor. Bir süreden bu yana çok iyi bildiği Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili araştırmalar yapıyor. Davaları izliyor. Albay Cemal Temizöz davasını izliyor ve her duruşma için Diyarbakır’a gidiyor. Albay Temizöz ile ilgili bir de kitap yazdı, yakında yayınlanacak. Demirağ’ın 2 Aralık 2010’dan bu yana gündeme getirdiği bir konu var ki, Türkiye’yi altüst getirmesi gereken bir haber. Ancak Demirağ’ın haberi susularak öldürülüyor. Demirağ’ın ısrarla yazdığı bu iddiasını onun kaleminden bugün bir de ben gündeme taşımak istiyorum. 2 Aralık 2010 “ JİTEM Dalgasıyla terhis ” başlıklı yazısında Demirağ şöyle diyor:  “ Obama’ya yapılan şikayette, ’ 17 bin faili meçhul ’ rakamını ortaya atanlar İmralı’dan gelen ’ Hakikatleri Araştırma Komisyonu ’ Emri ile Güney Doğu’da terörle mücadele eden askeri personelden intikam alma planını uygulamaya koymak için düğmeye bastı. Yandaş medya görevi erkenden yüklenip ’JİTEM Dosyası’ haberleri ile ortalığı ısıtıyor. Haziran seçimlerinde Doğu ve Güney Doğu’dan daha fazla oy almayı planlayan AKP hükümeti askere vurdukça prim kazanma mantığı ile yüzlerce subay-astsubayın tutuklanmasını sağlayacak yeni bir davanın açılması hazırlığında. Üstelik bu defa dokunulmaz zannedilen eski Genelkurmay Başkanları’na kadar götürecekler işi. Emekli olurken bile direnen İlker Başbuğ için şu günlerde üflenen ’ İfade verecek... Yargılanacak’ yoklamaları sözde JİTEM davası ile taçlandırılmış olacak. Zira İlker Başbuğ Diyarbakır Kolordu Komutanlığı gibi terörle mücadelede etkin birliklerin başında bulunmuştu... 

Neredeyse 30 yıldır devam etmekte olan mücadelede kim görev aldıysa peşinen ’ Zanlı ’ sayılacak. 

Teğmenliğinde, yüzbaşı, binbaşı, albay, generalliğinde sorumluluk sahibi kim varsa teker teker çağrılacak... 
Mevcut komuta kademesindekilerin bir an önce tasfiyesi, emekli edilmesi, görevden alınıp üniformalarının çıkarılmasıyla yetinilmeyip tutuklanmaları bile sağlanacak.” 

17 Şubat 2011 tarihli “ Bin Subay”  başlıklı yazısında Demirağ şöyle diyor:  “Seçimlere birkaç aya kala faili meçhul masalı ve JİTEM soruşturmasıyla terörle mücadeleye katılan askeri personelin birer birer avlanıp intikam alınacağını yazmıştım. (...) Efsaneler efsanesi Engin Alan’ın peşinin niçin bırakılmadığını avazımız çıktığı kadar bağırıyorduk. (...) Bu konuda akıl sağlığını yitirmiş Arif Doğan’ın anlatımları da zeminin hazırlanması olarak görülebilir. Şu anda yüzde 10’u hapiste olan general sayısı yüzde 50’nin üzerine çıkarılacak. Uzman Çavuş’u Astsubay’ı, Yüzbaşısı, Albayı’na kadar binlerce subay, astsubay gözaltına alınıp terhis işlemi kısmen başarılacak. Bu arada Güney Doğu’da PKK’nın kontrolündeki oylar hedeflenip, İmralı’daki caninin ’Hakikatleri Araştırma Komisyonu’talebi yerine getirilmiş olacak. Ve seçim için AKP’ye avantaj sağlanacak.” 
12 Mart 2011 tarihinde yazdığı “14 Mart düğün davetiyesi” başlıklı yazısında Demirağ şunları söyledi:  “ Guantamano adasına dönüştürülen Silivri Kampüsü’nde inşaatlar durmuyor. (...) İmralı’da bölücü başına milyon dolarlık konfor az gelmiş, yeni ev projesi hazırlanırken, ömürleri terörle mücadeleyle geçmiş askerler Hasdal’da neredeyse üst üste yatıyor. 


100 metreyi bile bulmayan koğuşlarda 36 kişi ranzalar arasında yürüyecek yer bulamıyor. Yıllar boyu dağlarda, çadırlarda yattıkları için onlar şikâyetçi değil. Ama sarı öküzü kurban olarak verdikten sonra arkasının hızla geldiğini görenler toplamda 130 kişilik kapasitesi olan Hasdal Askeri cezaevinin yetmediğini önümüzdeki günlerde başlayacak yeni dalgalar için hazırlık yapmak zorunda kalıyorlar. Yeni inşaat yerine mevcut barakaları tadil ederek cezaevi sınırlarına dâhil edip tel örgüleri genişletiyorlar. Yani Hasdal’da hummalı bir çalışma var.  (...) Olup bitenleri  ’Hukukî süreç’ yahut  ’Hukukun sonuçlarını sabırla bekleyenler’ askerin başına daha başka çorapların örüleceğini öngörüp cezaevini genişletiyorlar, duydunuz mu? Ben gördüm bile. (...) Kış koşulları ile inlerine çekilen terör örgütü daha şimdiden yakında eylemlere başlayacağı tehdidini savuruyor. JİTEM dalgası adı altında önümüzdeki günlerde terörle mücadele eden askeri birliklerin komutanlarına Hasdal’da yer açılıyor.”
Şimdi dönüp Mümtaz’er Türköne’nin yazılarını okuyun, Demirağ’ın ne demek istediğini daha iyi anlarsınız.



Kaynak:
  Yüzlerce subay tutuklanacak mı? - Ümit ÖZDAĞ

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yuzlerce-subay-tutuklanacak-mi-17378yy.htm


..