TANAP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TANAP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Kasım 2019 Çarşamba

Doğu Akdeniz’de Enerji Oyunu

Doğu Akdeniz’de Enerji Oyunu 


Revizyon Analiz 
Pazartesi, Kasım 25 2019 



Doğu Akdeniz'de tahmini rezervi iki trilyon metreküpten fazla olan doğalgaz Kıbrıs’ın geleceğinin görüşüldüğü görüşmeleri etkiliyor. Çünkü, İsrail ve Kıbrıs 
açıklarındaki doğalgazın en uygun maliyetle Avrupa’ya taşınması için Türkiye’nin de devrede olması gerekiyor.

1 Ağustos 2017


Doğu Akdeniz’de, İsrail açıklarında 2010’da bulunan doğalgazın, yine aynı dönemde Kıbrıs açıklarında bulunan doğalgazla birlikte Avrupa’ya taşınması 
gündemde. Bu, Avrupa’nın gaz ihtiyacı ve enerji güvenliği için önemli. Doğalgaz ihtiyacının büyük kısmını Rusya’dan karşılayan Avrupa ülkeleri için alternatif 
bir enerji kaynağı ve hattının oluşması, Avrupa ve dolaylı olarak ABD için enerji güvenliğinin artırılması ve Rusya’ya bağımlılığın azaltılması anlamına 
geliyor. Ancak bunun için öncelikle Kıbrıs’ta çözüme gidilmesi gerekiyor. Kıbrıs’ta istikrarın sağlanması ve Türkiye’nin devreye girmesiyle, bu doğalgazın 
daha uygun bir maliyetle Türkiye’deki boru hatlarına bağlanması mümkün olacak.

DOĞALGAZ İÇİN İKİ GÜZERGÂH

İsrail’e ait Leviathan ve Tamar sahalarıyla, Kıbrıs açıklarındaki Afrodit sahasından çıkarılacak doğalgazı Avrupa’ya ulaştıracak iki güzergâh gündemde. 
Bunlardan biri, gazı boru hattıyla Kıbrıs’a, oradan da Yunanistan’a taşıyacak hat. Diğeri ise, aynı bölgedeki gazı Türkiye’nin Ceyhan limanına ve oradan 
Avrupa’ya ulaştıracak hat.

DOĞU AKDENİZ BORU HATTI

İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi, 2013’te vardıkları anlaşmadan da yola çıkarak sık sık üçlü toplantılar ve zirveler düzenliyor. Bir araya gelen dışişleri ve enerji bakanları, Doğu Akdeniz’de enerji ve güvenlik alanında işbirliği oluşturma konusunda anlaştı. İsrail ve Kıbrıs adası açıklarındaki sahalardan çıkacak doğalgazı önce Girit adasına, oradan da Yunanistan’a taşıyacak bir boru hattı için de çalışmalara başlandı. Hattın adı, Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı. Avrupa Komisyonu’nun yaptığı çalışmaya göre, henüz planlama aşamasında olan Doğu Akdeniz Doğalgaz Hattı’nın yıllık 16 milyar metreküp doğalgazı Avrupa’ya taşıması öngörülüyor. Bu miktar, Türkiye’nin yıllık doğalgaz tüketiminin neredeyse üçte birine denk geliyor. Avrupa Komisyonu’nun ‘Ortak Çıkar Projesi’ kabul ettiği ve mâli destek taahhüt ettiği hattın mâliyeti, İsrail Enerji Bakanlığı’na göre 5,7 milyar Dolar.




RUS DOĞALGAZIYLA REKABET

    Yine İsrail Enerji Bakanlığı’na göre, hattın uzunluğu bin 300 kilometre olacak. Bunun 200 kilometresi Leviathan’dan Güney Kıbrıs’a, 700 kilometresi Kıbrıs’tan 
Girit’e, 400 kilometresi de Girit’ten Yunanistan’a uzanan bölümde olacak. Doğalgaz fiyatlarının bugünkü gibi olması durumunda boru hattının maliyetinin 
karşılanması en az iki yılı alacak. Rusya’dan ve Hazar Denizi’nden TANAP ve TAP’la getirilmesi planlanan doğalgazın yaratacağı rekabet düşünüldüğünde 
fiyatların düşmesi ihtimali de var.

TESPİT EDİLEN 900 MİLYAR METREKÜP

    Peki, Doğu Akdeniz’deki doğalgaz Rusya’ya alternatif olacak kadar büyük miktarda mı? İsrail Enerji Bakanlığı’nın uluslararası bağımsız bir danışmanlık 
şirketi olan Beicip Franlab’a yaptırdığı son araştırmanın 15 Kasım’da açıklanan sonuçlarına göre, bölgedeki potansiyel doğalgaz miktarı 2 trilyon 137 milyar 
metreküp. Ancak şu an için tespit edilen miktar 900 milyar metreküp civarında.

DEZAVANTAJLARI VAR

    Doğalgazın Avrupa’da ilk ulaşacağı nokta olan Yunanistan’da yıllık doğalgaz tüketimi 2,5 milyar metreküp. Bir sonraki durak olması planlanan İtalya’da ise, 
yılda yaklaşık 70 milyar metreküp doğalgaz tüketiliyor. Enerji uzmanlarına göre, açık deniz olan Akdeniz’in ortasından geçecek ve yılda ancak 16 milyar metreküp doğalgaz taşıyabilecek Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı’nın dezavantajları var: Hem maliyeti çok yüksek, hem potansiyel doğalgazın taşınması için yetersiz, hem de Kıbrıs ve Yunanistan’a da doğalgaz verildikten sonra ulaşacağı ilk ülke olan İtalya’nın ihtiyacının beşte birini dâhi karşılamıyor.

ALTERNATİF YOL TÜRKİYE

     ABD ve İsrail kaynakları, şimdilik bulunan doğalgazın bu maliyeti karşılamak için yeterli ölçülerde olmadığını, ancak orta vadede yapılan çalışmalarda çok 
daha büyük miktarda doğalgaza ulaşmanın olası olduğunu söylüyor. Bu sebeple Kıbrıs’ta sağlanacak bir çözüm sonrası Doğu Akdeniz’deki üç ülkenin işbirliğine 
Türkiye’nin de katılması çok önemli. Özellikle, beş yıllık aranın ardından uzlaşmaya varan ve Türkiye ile diplomatik ilişkilerin yeniden büyükelçi 
seviyesine yükseltildiği İsrail için.




TÜRKİYE OLMADAN NEREDEYSE İMKANSIZ

    Amerikalı diplomatik kaynak, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin dâhil olmadığı böylesi bir işbirliğinin hayata geçirilmesinin neredeyse imkânsız olduğunu vurgularken, İsrailli diplomatik kaynak da, “Hem Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi için yaptığımız görüşmelerde, hem Yunanistan ve Kıbrıs ile işbirliği toplantılarımızda her zaman doğalgaz kaynaklarının gelecekte değerlendirilmesi ihtimalini düşünerek hareket ettik” diyor.

 GELECEĞİN ENERJİ ÜSSÜ

    İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE), Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ergül Yaşar ise Kıbrıs çevresi ve Doğu Akdeniz’in enerji potansiyelini, “Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz kaynaklarının zenginliği, gelecekte Doğu Akdeniz’in enerji üssü olacağını göstermektedir” sözleriyle dile getiriyor.

Prof. Dr. Yaşar; “Doğu Akdeniz Havzasında petrol kaynakları konusunda Kıbrıs-Anamur-Mersin Çanağı ile Lazkiye-İskenderun Çanağı, Batı Kıbrıs’la 
Antalya koyu arasında Antalya Çanağı, Kıbrıs’ın batısında Teke Derin Deniz Çanağı, Kıbrıs’ın orta güneyinde Baf Çanağı, doğusunda Levant Çanağında yeterli petrol ve doğalgaz rezervi bulunmaktadır. Ayrıca ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin değerlendirmelerine göre, Güneydoğu Akdeniz’de bulunan Levantini havzası yaklaşık olarak 1.68 milyar varil petrol ve 3,45 trilyon m3 doğalgaz içermektedir” açıklamasıyla Doğu Akdeniz’in petrol ve doğalgaz açısından önemini vurguladı.

KAYNAKLARIN VE LOJİSTİĞİN KONTROLÜ

    Türkiye’nin stratejik öneminin altını çizen ve enerji kaynaklarına istinaden Türkiye’nin karıştırılmak istendiğini belirten Prof. Dr. Yaşar; “Bütün bu 
bilgiler, uluslararası güçlerin Doğu Akdeniz’e ve enerji kaynaklarına hâkim olmak istediğini ve Ortadoğu’daki bugünkü karışıklıkların ana nedeninin aslında 
‘enerji kaynakları’ olduğunu açıkça göstermektedir. Doğu Akdeniz petrol ve doğalgaz kaynaklarının transferi Türkiye üzerinden batıya olacağından dolayı, 
güçlü bir Türkiye istenmemektedir. Devletimizin üzerine son zamanda oynanan oyunların ve ayrıca terör örgütlerinin bazı dış mihraklar ve uluslararası güçler 
tarafından desteklenmesinin temelinde, enerji kaynaklarının ve lojistiğinin kontrol edilme mücadelesi yatmaktadır” dedi.

TÜRK ASKERİ ÇEKİLSİN İSTENİYOR

    Kıbrıs barış görüşmelerindeki başarısızlığın temel nedeni ise ABD, Avrupa Birliği (AB) ve İsrail’in Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazın Avrupa’ya 
ulaştırılması hattında Türkiye’yi merkez yapma teklifine karşı, Türkiye’nin garantörlük haklarından vazgeçmesini ve adadan Türk askerinin çekilmesini 
istemesi.

   “Akdeniz Çanağı Doğalgazı” planını ve Türkiye’den istenen şartları değerlendiren emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, stratejik tehlikeleri işaret ederek: “Şu an Kıbrıs çevresinde birçok doğalgaz yatakları var. Bu yataklarda tabiki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin de hakları var. Ama Kuzey Kıbrıs halkının savunma ve güvenliğe yönelik çıkarları gelecek yıllar için çevresindeki ekonomik çıkarların çok önündedir. Kıbrıs görüşmelerinde doğalgaz bir havuç gibi kullanılıp gerek KKTC’nin gerek Türkiye’nin jeopolitik geleceğine yönelik çıkarlarından vazgeçmesi düşünülmemelidir. Çünkü doğalgazın ömrü bellidir, coğrafya sonsuza kadar vardır. Bugün o doğalgaz ya boru hatlarıyla gidecek ya da LNG istasyonları kurulup Güney Kıbrıs ya da Girit limanlarından dünyaya gemilerle pazarlanacak. Tabi LNG istasyonu kurmak çok maliyetli. En ucuz maliyet Türkiye üzerinden TANAP’a eklenmek. Burada Türkiye’ye havuç olarak sunulan şey, enerji gelirini KKTC ile beraber paylaşmak. Tabi bunu bedeli de Türkiye’nin adadaki güvenlik ve garantilerinden vazgeçmesi” ifadelerini kullandı.

KKTC’DEN ASKER ÇEKİLMESİN

    “Büyük resmi görmeden küçük resme bakamayız” diyen Gürdeniz, “Büyük resimde Suriye’nin kuzeyinde denize çıkışı olan bir Kürdistan’ın kurulması ve Doğu Akdeniz’den Türkiye’nin dışlanması hedefleniyor. Amaç Doğu Akdeniz’in bütün kaynaklarının batı hegemonyasında altında yani ABD, AB, İsrail tekelinde 
çıkarılması. Bunların önünde Türkiye bir blok, bir engel. O yüzden Türkiye’nin üzerine kumpas davalar ve ardından da 15 Temmuz darbe süreci uygulandı. Dünya muazzam bir enerji paylaşım savaşına doğru gidiyor. Bugün Türkiye Kıbrıs’ta doğalgaz havucu ile kandırılıp askerini çektiği takdirde yarın öbürgün doğalgaz pazarından çok kolay atılabilir. Geriye dönüp baktığınızda Kıbrıs’ta askeriniz olmadığı için de azınlık durumuna düşersiniz, haritadan silinirsiniz. O yüzden KKTC’den asla ve asla askerini çekmesin. Ve Türkiye’nin 21. yy jeopolitiğini bugünlerden şekillendirsin” ifadelerini kullandı.

BÖLGEDE OYNANAN OYUN




    Yaşanan gelişmeler, yapılan değerlendirmeler ve araştırmalara göre Doğu Akdeniz, sahip olduğu petrol ve doğalgaz potansiyeliyle geleceğin enerji üssü 
olarak görülüyor. Bunu fark eden sömürgeci ülkeler -başta İsrail olmak üzere ABD ve AB- bu potansiyelden pay almak için harekete geçmiş durumdalar. Bölgenin içinde bulunduğu duruma bakıldığında aynı 1. Dünya Savaşı’nda nasıl bugünkü petrol ve doğalgaz cenneti Ortadoğu şekillendirildiyse bugün de Doğu Akdeniz bölgesi aynı şekilde dizayn edilmeye çalışılıyor. Suriye’de başlatılan iç savaş, DAEŞ, Türkiye’nin birden fazla terör örgütüyle mücadele etmesi, Suriye’nin kuzeyinin de dahil edilerek kurulacak bir Kürt devleti de oynanan oyunun bir parçası. Çünkü bölgede güçlü bir Türkiye’nin veya başka bir ülkenin bulunması durumunda Batı ve İsrail rahat bir şekilde bu bölgedeki kaynakları çıkarıp kullanamayacak ve kaynakların naklini gerçekleştiremeyecek. Türkiye burada çok dikkatli olmalı ve Kıbrıs’ı elinden kaçırmamalı.



http://revizyonanaliz.com/dogu-akdenizde-enerji-oyunu/


***

28 Kasım 2018 Çarşamba

Türk Akımı Projesi’nin Neresi “Türk!”

Türk Akımı Projesi’nin Neresi “Türk!”

Dr. Tuğçe Varol  
17 Ağustos 2016


Türkiye ve Rusya arasındaki 2002-2014 yılları arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkiler, Erdoğan ve Putin ikilisinin de kişisel katkıları sayesinde giderek gelişme göstermiştir.

İki ülke arasındaki “enerji işbirliği” ise en çok bahsi geçen konulardan birisi olmuştur. Ancak zannedildiği gibi Türkiye ve Rusya arasında gerçek anlamda bir “enerji işbirliği” gerçekleşmemiştir. AKP döneminden önce imzalanan anlaşmalar neticesinde Rusya’nın Türkiye’ye doğal gaz ithalatı artmış ve AKP döneminde de Rus şirketleri Türk enerji sektörüne giriş yapma imkanı bulmuşlardır. Türkiye’nin ilk nükleer santral inşaatı ve işletmesi Rus Rosneft şirketine verilmiş, Rus Gazprom şirketinin alt şirketleri, Batı Hattı’ndan doğal gaz ithal eden şirketlere ortak olmuş ve hatta Trakya Elektrik Üretim şirketi Rus InterRAO tarafından satın alınmıştır. İki ülke arasındaki enerji işbirliğinden bahsedebilmek için iki ülke şirketlerinin ortak projeler gerçekleştirmesinden ya da karşılıklı alış-verişten bahsetmek gerekmektedir. Türkiye ve Rusya hiçbir zaman enerji alanında işbirliği yapamamıştır çünkü Türk tarafı hiç bir zaman masaya gerçekten Türkiye’nin enerji güvenliğine katkı yapmak için oturmamıştır.

Bugüne ışık tutmak için kısaca geriye dönecek olursak Rusya, 2007 yılında Ukrayna’yı by-pass edebilmek için İtalyan ENI şirketi ile birlikte Güney Akım doğal gaz boru hattı inşa edeceğini ilan etmiştir. Güney Akım projesine Avrupa Birliği’nden itirazlar gelse de İtalyan ENI, Fransız Electricité de France ve Alman Wintershall ortak olmuşlardır. Projeye göre boru hattının geçeceği Bulgaristan bölümü Bulgargaz ve Gazprom’un kuracakları ortak bir şirket ve Sırbistan bölümü ise Gazprom ve Srbjagas tarafından inşa edilecek ve işletilecekti. Türkiye’nin ise Güney Akım projesinin gerçekleşmesi için kendi münhasır ekonomik bölgesinden geçmesine ve inşaatın yapılmasına izin vermesi gerekiyordu. Türk tarafı Rusya ile görüşmelerde satın aldığı doğal gaz fiyatında indirim istemekten öteye gidememiştir. Hatta o günlerde Fransa’da kabul edilen sözde Ermeni soykırımı ile ilgili bir kanun kabul edilmiş ve Türkiye ile Fransa’nın arası açılmıştır. Türkiye’de Fransız mallarına “boykot yapalım” propagandası sürdürülürken, Türkiye, Fransız şirketinin de ortak olduğu Güney Akım boru hattının inşa edilmesine sessiz sedasız izin vermiştir. Rusya ile neredeyse üç ayda bir üst düzey görüşen Türk tarafının aklına bir türlü Güney Akım projesine bir Türk devlet şirketini de dahil etmek gelmemiştir. Oysa ki Samsun-Ceyhan petrol boru hattı projesinin gerçekleşmesi için dönemin Başbakanı Erdoğan’ın damadının CEO’su olduğu Çalık şirketi için görüşmeler gerçekleştirdiği bilinmekteydi.

Vladimir Putin’in Aralık 2014 tarihindeki Türkiye ziyaretinde aniden Güney Akım projesinin, Türk Akımı projesine dönüştürüldüğü ilan edilerek BOTAŞ ve Gazprom arasındaki ilk anlaşma imzalanmıştır. Türk Akımı projesinin aynı Güney Akım projesi gibi 63 milyar metre küp kapasite de olması ve Türkiye’nin de hattan yılda 15.75 milyar metre küp gaz alacağı ilan edilmiştir. Gazprom tarafından yayınlanan haritaya göre Türk Akımı Karadeniz’in altından geçtikten sonra Kıyıköy’e ulaşacak ve oradan Yunanistan’a geçecektir. Halbuki Türkiye, Türk Akımı projesinin Yunanistan’a değil, Bulgaristan üzerinden yeniden canlandırılacak Nabucco West projesi ile Orta Avrupa’ya gaz taşımasını beklemiştir. Zaten TANAP’ın gazı Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) boru hattından Türkiye-Yunanistan sınırından Güney Avrupa’ya taşınacağına göre 47.25 milyar metre küp miktarındaki gazı kapasitesi ilk aşama da 12 milyar metre küp, daha sonra 20 milyar metre küp planlanan TAP boru hattı nasıl taşıyacaktı? Buna ilave olarak Rusya, Türk Akımı projesine ilave olarak Türkiye’nin Trakya bölgesinde kapasitesi 50 milyar metre küp olması planlanan bir de doğal gaz depolama tesisi kurmak istediğini bildirmiştir. Türkiye ise Türk Akımı ile ilgili boru hattı görüşmelerinde satın aldığı doğal gaz fiyatının düşürülmesini talep ederek, Haziran 2015 seçimlerinin ardından Meclis’te boru hattı inşaatı için gerekli izinleri geçireceğini taahhüt etmiştir.[1] Ancak AKP Haziran seçimlerinde istediği oyu alamamış ve Meclis’ten istenilen Türk Akımı izinleri geçirilememiştir. O arada ise Rus askerlerinin Eylül ayında Suriye’ye asker göndermesinin ardından Türk-Rus ilişkileri gerilmiş ve Türk Akımı projesi dondurulmuştur. Türk Akımı projesi Rus uçağının 24 Kasım 2015 tarihinde düşürülmesinin ardından değil, Eylül ayında Rus donanmasının Türk Boğazlarından geçerek Suriye’ye asker çıkarmasının ardından bozulmuştur.

Türk Akımı doğal gaz projesine gerekli izinleri alamayan Rusya, Türk Akımı projesini bir müddet daha erteleyerek başka bir projeye imza atmıştır: Kuzey Akım 2. 4 Eylül 2015 tarihinde, Rus askerlerinin Suriye’ye çıkmasından kısa süre önce, Rus Gazprom, Alman BASF, E.ON, Fransız ENGIE, Avusturyalı OMV ve İngiliz-Hollandalı Shell ile Vladivostok’ta Kuzey Akım 2 anlaşmasını imzalamıştır. Anlaşmaya göre projenin %51 hissesi Gazprom’un, geri kalan hisseler ise E.ON, Shell, OMV, BASF/Wintershall %10 ve ENGIE %9 hisse oranında paylaşılmıştır. Kuzey Akım 2’nin de aynı ilk Kuzey Akım projesine paralel olarak 55 milyar kapasite ile 2019 yılı sonuna kadar tamamlanması planlanmaktadır. Bu arada 2012 yılında iki fazı da tamamlanan ilk Kuzey Akım projesinin de %51 hissesi Rus Gazprom’a, %15.5’ar hissesi Alman Winstershall ve E.ON’a ve %9’ar hissesi de Fransız Gasuni ve ENGIE şirketlerine aittir. Avrupa Birliği içerisinde çeşitli itirazlara rağmen Kuzey Akım projesi tamamlanmış ve Kuzey Akım 2 projesi de yine alevlenen itirazlara rağmen başlatılmıştır.

Öncelikle Kuzey Akım 2 projesine 2019 yılı sonundan itibaren 55 milyar metre küp göndermek üzere anlaşma yapan Gazprom’un artık Türk Akımı projesine 2019-2020 tarihinden itibaren gönderecek aynı miktarlarda gaz üretmesi son derece zordur. Bu nedenle de Erdoğan ve Putin’in 9 Ağustos tarihinde St.Petersburg’da ilişkileri düzeltmek için yeniden bir araya geldiklerinde yaptıkları açıklama, Türk Akımı projesinin sadece Türkiye doğal gaz pazarına taşıyacak ilk faz boru hattı inşaatının tamamlanması hakkındadır. Zaten Türk Akımı projesinin kapasitesi nihai olarak da 32 milyar metre küpe düşürülmüş durumdadır. Putin ve Erdoğan’ın bir araya gelmesinin ardından Rus Enerji Bakanı Alexander Novak’ın yaptığı açıklamaya göre Türk Akımı projesinin Türkiye’ye gaz taşıyacak ilk ayağının 2019 yılının sonuna kadar tamamlanması ve ardından ikinci ayrı ayağının da inşası söz konusu olabilir.[2]  Sadece Türkiye pazarına yılda ilave olarak 14 milyar metre küp gaz sağlayabilmek için Rusya gerçekten bu kadar pahalı bir yatırımı gerçekleştirecek mi? Sadece Türkiye pazarı hedefleniyorsa Mavi Akım’ın kapasitesinin arttırılması daha az maliyetli olmaz mı? Bu soruların cevaplarını önümüzdeki günlerde göreceğiz çünkü şu anda Türk Akımı projesini sadece bir ayak olarak yapmak ne Türkiye için ne de Rusya için karlı değildir.

Türk Akımı projesi ile birlikte Rusya’nın Yunanistan ile gerçekleştirdiği projenin Yunanistan ayağı ile ilgili anlaşmaya da değinmekte yarar vardır. 2015 Haziran’ında Rusya ve Yunanistan, Türk Akımı projesinin Yunanistan ayağı için bir ön anlaşma imzalamıştır. Anlaşmaya göre Yunan ve Rus tarafı projenin %50-50 ortağı olacağı bir şirket kuracak ve Gazprom şirketi Yunanistan tarafından geçecek hatta hisse sahibi olmayacaktır. İki ülkenin kuracağı ve Rus kalkınma bankası tarafından finanse edilecek boru hattını böylece Rusya ve Yunanistan ortaklaşa yönetmeyi planlamaktadır.[3] Ekonomisi batmış Yunanistan bile Rusya ile boru hatları üzerine anlaşma yaparken şartların eşit olabilmesi için sonuna kadar pazarlık etmiş ve istediğini elde etmiştir. Oysa ki Türk Akımı projesinin tam olarak ayrıntılarının ne olduğunu, Türk ve Rus tarafları arasında neler konuşulduğunu halen bilememekteyiz. Projenin adı “Türk Akımı” ancak proje de Türk olan hiç bir şey bulunmamaktadır. Daha da önemlisi Türk kamuoyu Türk Akımı doğal gaz boru hattı projesinin ayrıntılarını hiçbir zaman öğrenemeyebilir çünkü Olağanüstü Hal, Türk hükümetinin Türk Akımı hakkındaki kararları Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getirilmeden Bakanlar Kurulu’nda onaylanmasına olanak sağlamaktadır ve Rus tarafı da bunu çok iyi bilmektedir.[4]

Sonuç olarak akademisyen Özdemir’in[5] “ Koridor Olamazsın Demedik, Merkez Olamazsın Dedik” yazısına atıf yapacak olursak Türk Akımı projesi gerçekleşirse ki, halen gerçekleşme ihtimali zor, Türkiye yine sadece koridor olarak kalacaktır. Üstelik de koridorda Türkiye’nin de söz sahibi olabilmesi için Ankara’nın hiçbir politik vizyonu da politik gücü de bulunmamaktadır. Türkiye’nin Rusya ile gerçek anlamda “enerji işbirliği” yaptığından bahsetmemiz için Türk şirketlerinin Rus şirketleri ile ortak çalışmalar gerçekleştirmesi gerekmektedir. TPAO’nun kendi inisiyatifi ile Rusya’nın bir petrol sahasında çalışması bulunmaktadır ancak bu durum Türkiye ile Rusya enerji işbirliği yapıyor anlamına gelmemektedir. Türk Akımı projesine bir Türk devlet şirketinin ortak olamaması veya Rusya’nın Türkiye’de Rus şirketinin kontrolünde gaz depolama tesisi kurması Türk enerji güvenliği açısından son derece olumsuz bir gelişme olacaktır. Türkiye’nin kesinlikle Rusya ile enerji işbirliği kurması gerekmektedir. Bunun için önünde onlarca Avrupalı şirketlerin nasıl çalıştığına dair örnekler mevcuttur. Türk Akımı projesi için Ankara’nın eşit şartlar talep etmesi ve elde etmesi halinde proje Türkiye için çok büyük jeostratejik bir kazanç olabilir ancak bunu yapabilmek için Türkiye’nin Rusya’dan başka çaresi kalmamış bir imaj vermemesi gerekmektedir. Mevcut haliyle Türk Akımı projesi, “Rus Akım’ından başka bir şey değildir.

[1]Haber Türk, “Medvedev: ‘Türk Akımı’ Projesi İçin Türkiye’de Yeni Hükümeti Bekliyoruz”, 24 Temmuz 2015, http://www.haberturk.com/dunya/haber/1107117-medvedev-turk-akimi-projesi-icin-turkiyedeki-yeni-hukumeti-bekliyoruz

[2]Sputnik, “Turkish Stream Draft Deal Envisions One Leg By End of 2019”, 9 Ağustos 2016, http://sputniknews.com/business/20160809/1044101017/turkish-stream-leg-2019.html

[3]Elena Holodny, “Greece is Now Officially a Part of Russia’s Big New Gas Plan”, Business Insider, 19 Haziran 2015, http://www.businessinsider.com/greece-is-now-officially-a-part-of-russia-big-new-gas-plan-2015-6

[4]Davir O’Byrne, “Turkey’s Coup and ts Gas Supply Plans”, 21 Temmuz 2016, Natural Gas Europe, http://www.naturalgaseurope.com/turkeys-coup-and-energy-plans-30711

[5]Volkan Özdemir, “Türk Dış Enerji Politikası (TANAP Örneği): Koridor Olamazsın Demedik, Merkez Olamazsın Dedik!”, EPPEN, 26 Mart 2015, http://www.eppen.org/index.php?sayfa=Yorumlar&link=&makale=183


https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/enerji-ve-enerji-guvenligi-arastirmalari-merkezi/turk-akimi-projesinin-neresi-turk

***