Türkiye Raporu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türkiye Raporu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mart 2020 Pazartesi

TEFTİŞ!...

TEFTİŞ!... 


Bayram Ankaralı, 
Çoban Ateşleri,
6.9.2004 

Denetim, teftiş, inceleme, gezi.... Ne derseniz deyin. Hangi ifadeyi kullanırsanız kullanın bu ifadelere yüklediğiniz anlam önem taşır. 

Konumuz; AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu üyesi Günter Verheugen'in 6 Ekim 2004'te yayınlanacak Türkiye Raporu öncesi ülkemize yapacağı gezi.. 

Gazete haberlerine göre Verheugen  Ankara, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır'da 
incelemelerde bulunacak. İnanıyoruz ki, yetkililerimiz ve yetkisizlerimiz tarafından büyük bir "Misafirperverlik" ve "teslimiyetle" ağırlanacak!... 

İncelemenin ana teması açıklamalara göre; Türkiye'deki azınlık cemaatleri ve vakıflarla görüşmeler olarak görünmekte. Aslında bu görüşmelerin çoktan yapıldığını ve kapalı kapılar ardında belli kararların alındığını düşünüyoruz. 
Bu gezinin sonunda bize göre açıklanması beklenen sürpriz; KÜRTLERİN AZINLIK STATÜSÜNÜN Türkiye tarafından kabul edilmesi zorunluluğu ve 
oldu-bittisidir. 

Bir süredir AB kurumları ısrarla Türkiye'deki "mozaikten" bahisle Kürtlerin ülkedeki "en büyük" azınlık toplum olduğunu vurguluyor ve bunun Türkiye tarafından kabul edilmesi gerektiğini belirtiyor. Nedense, ülkemiz "kurumları" tarafından birçok diğer husus gibi bu husus da görmezlikten geliniyor ve sessizlik tercih ediliyor. 

Aslında bizce en çok üstünde durulması gereken husus Lozan Antlaşmasının belirlediği azınlık sınırlarıdır. Israrla delinmek istenen Lozan'ın azınlık tarifidir!.. Bu durum Türkiye'nin fiili olarak bölünmesi demektir. Önce "İkiz Anlaşma" imzalarıyla tanınan kültürel ve kendi kaderini tayin hakkından sonra, masanın altında saklanan son sürpriz bizce bu husustur. 

2001 yılında Brüksel'de delege olarak katıldığım ve AB Komisyonu ile IKV'nin ortaklaşa düzenlediği "Türkiye" konulu bir toplantıda hayretler içinde AB Yetkilileri tarafından Güney Doğu Anadolu'daki vatandaşlarımızdan bahisle; "Kürt Azınlık" ifadesinin kullanılmasını izlemiştim. Bunun ancak bir dil sürçmesi olabileceğini ve oradaki Türk yetkililerin (Sayın Onur Öymen de katılımcı olarak bulunuyordu) bu ifadeyi düzelteceklerini umutla beklemiştim. Ama nafile!... 

Daha önce yazdığımız bir makalede; NATO İstanbul toplantısının gizli gündemin den bahsetmiştik. O zaman aldığımız bilgilere dayanarak; Türkiye'nin satranç tahtasına dönüştürüldüğünü ve hamlelerin Vatan toprakları üzerinde oynandığını ifade etmiştik. 

Israrla tekrar etmek istediğimiz husus Türkiye'nin gündemine sokulmak istenen ve (A), (B), (C) planları içeren konular; 
1) Azınlık konusunda yeni tarifler getirmek, 
2) Türkiye'de 2 resmi dil olgusunu tartışmaya açmak, 
3) İstanbul'un en azından belli bir bölgesini (Fener ve Sur içi) Türkiye merkezi yönetiminden koparmak, hususlarıdır. 


6.9.2004 

*****