SABETAY etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SABETAY etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Şubat 2015 Cuma

DR. OKTAR BABUNA OLAYI




DR.  OKTAR  BABUNA OLAYI.,2



O hayatını yaşıyor hastalar ölüyor

İlik bankalarının yetersiz oluşu, Lösemi hastalarını ölüme sürüklüyor. 
Olay, Oktar Babuna skandalına dayanıyor. 

6 yıl önce Babuna için toplanan 160 bin ilik örneğinden 120 bini kayıp. Peki ne olacak? 

Babuna hayatta kaldı ama hastalar tek tek ölüyor 

Dr. Oktar Babuna için başlayan kampanya pek çok soru işaretiyle gölgelendi. Bu yüzden ilik bankası hala işlemiyor ve pek çok hasta ölüyor.

Altı yıl önce küçük bir gazete ilanı Türkiye'yi ayağa kaldırmaya yetti. İlana bakılırsa Dr. Oktar Babuna kan kanseriydi, sayılı günü kalmıştı. 
Uygun bir ilik bulunması gerekiyordu ve 10 milyar lira ödül verilecekti. Haber gazetelerde yayınlanınca onbinlerce kişi kan vermek için sıraya girdi. 
Genelkurmay Başkanlığı'ndan üniversitelere kadar hemen herkes genç doktorun hayatını kurtarmak için seferber oldu. Toplanan kanlar Türkiye'deki
kapasite yetmediği için dünyanın dört bir yanındaki laboratuvarlara gönderildi. Kampanya bütün hızıyla sürerken itirazlar yükselmeye başladı. 

Uzmanlar bu işin "ödül karşılığı" yapılmasının ahlaka uygun olmadığını söylüyordu. Bir kemik iliği bankasının böyle alelacele kurulması doğru 
değildi. Bazı uzmanlar da Richter türü kanserde ilik nakli değil, yoğun kemoterapi yapılması gerektiğini söylüyordu. Ancak bu itirazlar cılız bir 
ses bile olamadı. Dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş kampanyayla ilgili şüphelerini yüksek sesle dile getirdi. Durmuş öncelikle dünya üzerinde "ücretsiz" doku analizi yapan laboratuarlar varken, milyon dolarlık laboratuvar faturalarına itiraz ediyordu. Ayrıca kanların "stratejik" olarak başka işlerde kullanılabileceğini söylüyordu. Ve en son bomba da Dr. Oktar Babuna'nın "Adnan Hocacılar" olarak adlandırılan gruptan bir isim olmasıydı. Bu grup gizli çekimlerle şantajdan, "montaj" fotoğrflarla karalamaya kadar bir dizi suçlamaya karışmıştı ve "organize suç çetesi" olarak yargılanıyordu. Oktar Babuna Adnan Hoca'nın müridi olduğunu gizliyor, soruları "Herkes yardım ediyor" diye geçiştirmeyi tercih ediyordu. 

Oysa kampanyanın merkezinde "Adnan Hocacılar" vardı, işin mali yanının bir bölümü ise İstanbul Tıp Fakültesi Vakfı tarafından üstlenilmiş, vakıf yöneticileri sonradan bu ilişkiden de pişman olmuştu. Bu iddialar ve "Bağışlar Adnan Hoca'ya" gidiyor endişesi kampanyanın hız kesmesine yol açtı.

Temmuz ayına gelindiğinde kampanyalar Sağlık Bakanlığı tarafından durduruldu. Toplanan "Etik Kurul" da Babuna'nın hastalığı için "kemik iliği nakline gerek olmadığı" kararına vardı.

KANLAR REHİN KALDI 




https://www.izlesene.com/video/dr-oktar-babuna-dr-cihat-gundogdu-akin-gozukan-serdar-arslan-ve-onur-yildizin-harunyahyatvde/8825229

Kan vermek için sıraya giren kalabalık ve heyecan dinince fatura da ortaya çıktı. Kampanya boyunca 160 bin kişiden kan alınmıştı. Bunlardan 40 bini Türkiye'de, Mahmut Çarin'in yönetimindeki ilik bankasını oluşturdu. Geriye kalan 120 bin örnek ise yurtdışındaki laboratuvarlarda "rehin" kaldı.

Kampanya'da yaklaşık 5 milyon dolar toplanmış, paranın büyük bölümü Çapa'daki ilik bankası için cihaz alımına harcanmıştı. Ancak borçlar dikkat 
çekiciydi. Sadece ABD'deki bir laboratuar 95 bin örneğin sonuçlarını vermek için 3.4 milyon dolarlık bir fatura çıkardı. Sağlık Bakanlığı faturayı ödemeyi reddetti. Bu kan örneklerinin sonucu bu güne kadar Türkiye'ye getirilemedi.

FATURA AĞIR 

Her yıl 2 bin 500 kişinin lösemiye yakalandığı tahmin edilen Türkiye'de bir "kemik iliği" bankası pek çok hayat kurtarabilirdi. Aslında mevcut üç 
ayrı kemik iliği bankası vardı. Ancak ellerindeki doku örnekleri yetersizdi. İstanbul Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı'nda Mahmut Çarin'in 
yönetimindeki "İlik Bankası"nda değişen açıklamalara göre 40 bin ile 60 bin arasında örneğe ulaşıldı. Fakat Adnan Hocacı'ların yürüttüğü kampanya nın faturası zamana yayılıyordu ve ağırdı. Öncelikle lösemi hastaları ve yakınları "ilik naklinin" hayat kurtardığına inanmış, diğer  tedavileri reddetmeye başlamıştı. Bunun dışında organ bağışı ve doku örneği konusunda bir tıkanma ortaya çıktı. Hızla ve alelacele yürütülen kampanyanın yarattığı şaibeler yüzünden "İlik Bankası" kurumlaşamadı. Sadece son birkaç yılda ilik nakli için sırada bekleyen bin 300 civarındaki hastadan 400'ü öldü! İlik Bankası'nın kurumlaşamamasında "Babuna Kampanyası"na büyük destek veren resmi ve sivil kuruluşların yaşadığı hayal kırıklığının rolü tartışılmazdı. Kampanyadan sonra bazı gazete haberlerinde "Tüyler ürperten iddilar" da ortaya çıktı. "Babuna Kampanyası"na katılan emekli öğretmen Güler Ergin daha sonra telefonla arandığını ve "İlik için dokularınız uymadı ama böbrek verebilirsiniz" diye "baba"  Cevat Babuna tarafından arandığını söylüyordu. Benzer biçimde kampanyaya katılan Mahir Yavaş da "Amerika'ya Götürülme" teklifi aldığını, ancak  uyarılar üzerine vazgeçtiğini gazetecilere anlatıyordu. Kampanyaya katılan iki ayrı kişinin "Araması" güvenlik için soru işaretlerini de ortaya çıkardı.

BANA GURUR VERİR! 

Oktar Babuna ise olup bitenlerden pek de rahatsızlık duymuyor. Geçmişte "onlar da yardım etti" diye geçiştirdiği soruyu bugün "Adnan Hoca'nın arkadaşı olmak bana gurur verir" diyecek kadar rahat biçimde cevaplıyor. Kampanyanın yol açtığı hayal kırıklığını ise kabullenmiyor. 
Babuna Kampanyası'ndan altı yıl sonra manzara özetle şu; Oktar Babuna hayatını sürdürüyor, hastalar ise ölüyor.... kırıklığına dönüştü. 

Yaratılan Güvensizlik Organ Nakli ve "İlik Bankası'na Darbe İndirdi.

http://arsiv.sabah.com.tr/2005/04/24/cpsabah/gnc109-20050417-102.html



HABER 2

Adnan Hoca 5 çocuğumu birer robot haline getirdi

16 Ekim 2006 Pazartesi - 16:31

Doktor Oğlunun ‘organ kaçakçısı’ dediği Prof. Dr. Cevat Babuna, 

Adnan Oktar’ı Suçladı: “Çocuklarımın beynini yıkadı. Onun yüzünden mutlu ailemiz dağıldı ''


Adnan Hoca olarak tanınan Adnan Oktar’la ilgili ana davanın zamanaşımı ile ortadan kaldırılmasından sonra, dosyası ayrılan 6 sanık geçen cuma hakim karşısına çıkmış, duruşmanın ardından, Dr. Oktar Babuna’nın, ailesiyle ilgili sözleri şok etkisi yaratmıştı. Öz oğlunun “organ kaçakçılığı” ile suçladığı Prof. Dr. Cevat Babuna ile “cinsel taciz” suçlamasına maruz kalan anne Lütfiye Semin Babuna, bu olayın kendilerini çok perişan ettiğini söyledi. 

TORUNLARIM DA ONUNLA

Yıllar önce Adnan Oktar’a yakınlığıyla bilinen Bilim ve Araştırma Vakfı’nın konferanslarında konuşma yapan Cevat Babuna, çocukları Tuğba, Ceydan, Eda, Hüma, Oktar ve 2 torununun Adnan Hoca grubuna mensup olduğunu söyledi. Aynı binada oturdukları oğulları Oktar’a duruşma günü sabahı hepatit aşısını yaptığını belirten Cevat Babuna “Annesinin nerede olduğunu sordu, bir arkadaşına gittiğini söyledim. Mahkemeden sonra hiç gelmedi” dedi. Baba Babuna, Adnan Oktar yüzünden hayatlarının alt üst olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Kendisi bilmediğimiz bir usulle bu çocukların beyinlerini hakimiyeti altına alıyor. Onları robotlaştırıyor. Gazetede oğlumun resmini gördüm, robot olmuş. Bakışları bile donuklaşmış. Ben hem onun babası, hem de hocasıyım. Oğlum yıllar önce kansere yakalanmıştı. Hepimiz seferber olduk ve şükürler olsun daha sonra iyileşti. Ancak bu sefer de sosyal kansere yakalandı. 

SANKİ ÖLÜ BİR İNSAN

Yüzü, mezardan çıkmış insanın yüzü gibi. Konuştukları insanın hafızasını almayan şeyler. Bana organ mafyası diyor, annesine ağzına alınmayacak şeyler söylüyor. Manen ve madden akla, hayale sığmayacak bir şey bu. Bir insana oğlu bunu nasıl yapar? Demek ki yaptırıyor. Bu yalnız Babuna ailesinin bir problemi değil. Etkisi altına aldığı çocukların hepsi seçkin ailelere mensup. Kendi oğlumuz tarafından elimiz kolumuz bağlı. Bir anne baba için ağır bir olay. Hiç kimsenin yaşamasını istemem. Ne diyeceksiniz ki oğlunuza! Dava mı açacaksınız! Hapse mi girsin! Susmayı tercih ediyoruz. Adnan Oktar, aileleleri perişan eden bir adam. Düşünün, bir beyin cerrahını ne hale getirdi! Şu an hastayım. 2 aydır kaslarım zayıfladı ve bu yüzden duruşmaya gidemedim. Eşimin tanık olacağı son anda öğrenildi. Tanıklık yapmasına birlikte karar verdik.” Anne Lütfiye Semin Babuna ise, duruşma çıkışı oğlunun söyledikleri yüzünden büyük bir çöküntü yaşadığını söyledi: “Şahit olduğumu görünce oğlum neye uğradığını şaşırdı, donuklaştı. Ardından da duruşma çıkışında, bir anneye söylenmeyecek şeyler söyledi. Kızım Hüma da oradaydı, sadece uzaktan selamlaştık.”

’Çocuklarım mallarını ona verdi’
Cevat Babuna, çocuklarının bazı gayrimenkulleri Adnan Oktar’ın üzerine geçirdiklerini öne sürdü: “5 çocuğum da üniversite mezunu. Terbiyeleri mükemmel. Çocuklarım ve 2 torunum o grupla birlikte. Adama hayranlar. Kızım Ceydan, rahmetli eşinden kalan evi ve yazlık çiftliği ona bıraktı. Çocuklarıma bıraktığım Merter’deki han da Adnan Hoca’ya verilmiş.” 

Oğul Babuna ne demişti?

Yıllar önce kansere yakalandığında tüm Türkiye’nin seferber olduğu Dr. Oktar Babuna duruşma çıkışı annesinin önüne atlayıp şunları söylemişti: “Babam Prof. Dr. Cevat Babuna bir organ kaçakçısıdır. Annemin gayri ahlaki ilişkileri var. Kanser tedavim sırasında maddi desteklerini kestiler. 6 yıl süren tedavim sırasında annem bir kez dahi Amerika’ya gelmedi. Mecburen mallarımı satarak hastane masraflarımı karşıladım. Adnan Oktar’a para verdiğim iddiaları buradan kaynaklanıyor. Babam organ ticareti yapıyor. Bizim bu insanlardan (Adnan Oktar grubunu kastediyor) en ufak bir mağduriyetimiz yok. Annemin ahlak dışı cinsel tacizlerini yakaladık. Bizim bahçemizde çalışan bahçıvanın zeka özürlü bir oğlu var. O çocuğa cinsel tacizlerine şahit olduk. Ailemin ahlaki bozukluklarından faydalanarak bizi bu davanın içine çekiyorlar.”


http://www.gazetevatan.com/adnan-hoca-5-cocugumu--birer-robot-haline-getirdi-90247-gundem/


HABER 3


Sabetayist Babuna Ailesi - Oktar Babuna'nın itirafları

Daha dün denilebilecek tarihte kendi ailesinin Sabetayist oluşunu itiraf eden ve babasının Mason olmasına çok içerlenen Oktar Babuna, bu gün logosu bile masonik anlamlar ifade eden A9 TV'de türlü masonlarla yayına çıkarak güç gösterisi yapıyor. Kripto Yahudiler, zafere ulaşmak için ailelerini bile bir kalemde harcamayı  da mübah mı görüyorlar? Ya da Oktar Babuna şu koskoca Türk milletini ahmak mı zan ediyor?

Aşağıda okuyacağınız yazı, dönemin sağlık bakanının, kendisi hakkında “Yalancı” dediği Oktar Babuna’ya ait. 1999’da Adnan oktar’a ve çetesine T.C. tarihinin en büyük polisiye terör operasyonu yapıldıktan sonra kendi evi de saatlerce didik didik aranan ve tam bu aşamada gazetecilerin sorusuna “Benim Adnan Oktar cemaati ile hiçbir alakam yok” diyen ama bu gün cemaatin/çetenin en ileri gelenlerinden olan Oktar Babuna’nın yazısını okurken, satır aralarını da okumalısınız. Bol bol “Acaba?” ve “Neden?” sorularını sormalısınız. İşte o yazı;

***

Babamla ilgili belirtilmesi gereken bir gerçek de onun viski alışkanlığıdır. Babam, içkiye, özellikle de viskiye olan düşkünlüğü ile tanınmaktadır. Her yurtdışına çıktığında mutlaka yanında içki de getirir. Likör, viski, rakı, şampanya gibi çeşitli içkilerden oluşan bir içki dolabı vardır. Her gelen arkadaşına zorla ikramda bulunur. Zaten babama sorsanız, bu düşkünlüğünü kendisi de inkar etmeyecektir. Fakat Ehl-i Sünnete titizliği ile bilinen Harun Yahya (Adnan Oktar)’ya da Ehl-i Sünnet hakkında içkili kafayla fetva vermekten geri kalmıyor.

SABETAY SEVİ KİMDİR SABETAYCILAR KİMLERDİR?

Ailemin ve diğer Yahudi dönmelerinin Peygamber kabul ettikleri Sabetay Sevi 1600′lerde İzmir’de yaşamış bir hahamdır. Yahudilerin mistik kitabı Kabala’yı kendisine göre yorumlayıp sinagoglarda vaazlar vererek çevresine kalabalık bir Yahudi cemaati toplamıştır. Bu cemaatin sayısı artıp önemli bir güç olunca yabancı devletler tarafından manipüle edilmeye başlamış, zamanla devleti bölmeye yönelik kanunsuz hareketlerin odağı haline gelmiştir. Bu yasadışı faaliyetleri nedeniyle Osmanlı Devleti’nin takibatına maruz kalınca Sabetay Sevi stratejisini tamamen değiştirmiştir. Müslüman olduğunu iddia etmiş, Müslüman ismi almış, Müslümanlar gibi giyinmiş ve Müslümanlar gibi davranmıştır. Onun cemaatindeki herkes de onun gibi isimlerini değiştirerek görünüşte Müslüman bir yaşam sürmeye başlamışlardır. Ama sıkı sıkıya bağlı oldukları Yahudi inancını ve geleneklerini hiç terketmemişlerdir.

AİLEMDEKİ SABETAYCILAR

Benim ailem de Sabetay Sevi’nin izinde Yahudi inancını yaşayan ailelerden biridir. Annem ve babamın her ikisi de üç büyük dönme cemaatinden biri olan “Karakaşiler” kolundan gelmektedirler.
Annem Semin (Ataman) Babuna’nın ailesi olan Atamanlar, Karakaşiler’in en popüler ailelerinden biridir. Selahattin Galip’in “Dönmeler ve Dönmelik” isimli eserinin 372. sayfasında Ataman ailesinin dönme olduğu açıkça zikredilmektedir.
Baba tarafım ise Selanik ve Köprülü (Üsküp) dönmelerindendir. Babam Cevat Babuna’nın annesi Nazire Hanım Selanik dönmesidir.

BABAM SABETAYCI CEVAT BABUNA


Sabetaycılar için gerçek dinlerini gizlemek en önemli ibadettir. Sevi’nin protokollerinin 16. maddesi “Müslüman Türklerin adetlerine onların gözlerini örtmek için riayet edilsin, Ramazan orucu ve kurban için sıkıntı gösterilmesin, zahiri olan her ibadet uygulansın” der. Bu amaçla Sabetaycılar Mevlevi, Bektaşi, Melami tarikatlarına gerçek kimliklerini saklayarak girmişler, mutasavvıf Müslüman görünümüyle kendilerini başarıyla gizlemişlerdir.

Bugün de birçok Yahudi dönmesi göstermelik olarak namaz kılıyor, oruç tutuyor, zekat veriyor, hatta hacı oluyor. Bunların yanında namaz-oruç gibi İslami ibadetleri (göstermelik olarak dahi olsa) uygulamayanlar da vardır ki benim ailem de bunlardan biridir.

Babam kendisini namaz kılarak değil de muhafazakar TV kanallarına çıkıp dindar bir Müslüman gibi konuşarak kamufle etmektedir. Kendisinin Müslüman profesör zannedilmesi hoşuna gidince bu rolünü pekiştirmek amacıyla “Bilimden İmana” isimli bir kitap yayınlamıştır. Tabii birçok yerini Sayın Adnan Oktar’ın kitaplarından kelimesi kelimesine kopyalayarak. Babamın kitabındaki intihallerin bir dökümüne buradan ulaşabilirsiniz.

Babamın gerçek yüzü ise evde ortaya çıkar. Babam, her gece yatmadan önce Tevrat’ın Mezmurlar bölümünü mum ışığında ayakta sağa sola sallanarak İbranice olarak gözyaşları içinde okur. Günde 3 vakit Tefila’yı (dönmelerin ibadeti), haftasonları Sidur Duası’nı hiç aksatmaz. Annem de en az babam kadar Tevrat bilir, her ikisi de birçok bölümünü ezbere okurlar. Meyve Bayramını, Ağaç Bayramını ve Kuzu Bayramını düzenli kutlarlar. Babam bu bayramlara beni ve kardeşlerimi götürmez “bunları ileride öğreneceksiniz” derdi.

Bunlardan her yıl 22 Martta kutlanan ve sadece evli olanların katıldığı Kuzu Bayramı’nda akıl durdurucu rezillikler yaşanırdı. Şu kadarını söyleyeyim ki 22 Mart Kuzu Bayramı gecelerindeki Cevat Babuna, TGRT ekranlarından büyük müçtehit edasıyla ahkam belirleyen Cevat Babuna’dan çok farklıdır. Babamın gerçek halini gösteren bir fotoğrafına buradan ulaşabilirsiniz. Annemin de babamın da normal yaşantıları bu fotoğraftakinden 1000 kat daha dejeneredir.

Benim ailemin sebataycı kökenlerinin, kan kampanyasının büyümesinde ve sonra aniden durmasında büyük etkisi olmuştur. Başta “Oktar Babuna Sabetayist aileden geliyormuş” diye kampanyaya destek veren dönmeler, benim göstermelik değil samimi Müslüman olduğumu öğrendiklerinde kampanyayı durdurmuşlar, beni de ölüme terk etmişlerdir.

Babam, Chicago’da ilk işe başladığında işten atılmıştı. İngilizcesi yetersizdi. Fakat sonra Chicago’da mason olmuş ve ardından gazetelerde “Uçan Türk” diye haber olmuştur. Sonra kendisine tüm yollar açılmıştır.

Babam Chicago mason locasında, locaya kayıtlı bir masondur. Beyaz mason eldivenlerini hatıra olarak getirmiştir ve bunları kütüphanesinde

SABETAYCI BASIN ÇILDIRDI

Sabetaycılar konusundaki gerçeklerin gündeme getirilmesi Sabetaycı basını paniğe sürükledi. Bu nedenle Sabetaycı şeyhlerinden biri ayağa kalktı ve bu yönlendirmeyle tüm basın çıldırmış bir şekilde hareket ediyor. “Nasıl olur da bir çocuk Sabetaycı babasını, ailesini ele verir, Sabetaycıların karanlık gizli yönlerini halka açıklar” diye panik haldeler. Diğer Sabetaycı aileler de deşifre olma korkusu ile büyük bir dehşet yaşıyorlar ve bu nedenle ölüm tehditlerinde bulunuyorlar. Sabetaycılar klasik “medyada tekel ve kartel kurma” yöntemlerinden yararlanarak, dindar Müslümanlara düşmanlık ediyorlar.



http://sabetaysevi.blogspot.com.tr/2013/08/sabetayist-babuna-ailesi-oktar-babunann.html
..