Horasan Örgütü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Horasan Örgütü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Şubat 2016 Salı

Ölesiye İnanmak!



Ölesiye İnanmak!



Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com
Tarih: 26-09-2014 16:54



Herkes bir şeylere inanır. Ancak inanma nasıl bir şeydir fazla düşünmez.

Düşünmez ama inanır.

Gelin birlikte, şu “inanma işini” biraz deşeleyelim.

Örneğin beline dinamitleri bağlayıp, intihar saldırısı yapan kişileri düşünelim.

İntihar saldırısı yapanların düşüncesini, şöyle geçiştiremeyiz; Efendim onlara bazı uyarıcı kimyasallar veriyorlar ve kişiyi trans durumuna sokup gönderiyorlar.

Evet, belki böyle olanları da vardır. Ancak “inanç sistemini” incelemeden “ölesiye inanmayı” anlayamayız.

Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı CIA, bu inanma meselesini anlamak için; psikoloji uzmanlarından ordular kurarak, bunu anlamaya çalışıyorlar.

İnanmanın mekanizmasını çözerek, intihar saldırılarının önünü almaya çalışıyorlar.

Biliyorlar ki inançlar kitlelere mal olursa, IŞİD’tan beter olur.

 Amerika’nın İslam ülkelerini tam olarak denetleyebilmek için, bu inanma işini tam olarak çözmesi gerekiyor.

İnama mekanizması kısaca şöyledir.

Zihin bir konuda boşken, daha önce böyle bir bilgiye sahip değilken, dışarıdan bir bilgi veya fikir gelir.

Zihin, önce gelen bu yeni ilk bilgiyi bir değerlendirmeye tabi tutmadan hafızaya atar.

Hafızaya atılan bu ilk bilgi, başka bilgiler ile mukayese edilemediğinden, bir sonuca varılmadan boşlukta kalır.

Daha sonra, bu gelen ilk bilginin yerini alacak başka bilgi gelmemişse, gelen ilk bilgi, doğru olarak kabul edilir.

İnanmanın ilk çekirdek bilgisi budur.

Zihin daha sonra gelen yeni bilgileri, bu çekirdek bilgi ile mukayese etmeye başlar.

İlk çekirdek bilgi kabul edildiğinden, ondan sonra gelen fikirler bu doğruya uygunsa kabul edilir. Uygun değilse, ret edilir.

Yani “çekirdek bilgiye” uygun olanlar alınır. Uygun olmayanlar atılır.

Zihni bir iplik yumağına benzetirsek, uygun olanlar yumağa sarılır. Uygun olmayanlar yumağa sarılmaz.

Böylece çekirdek bilginin etrafında bir yumak oluşur.

Eğer siz o çekirdek bilgiye uyum sağlayan bolca fikir verirseniz, yani telkin ederseniz, yumak gittikçe büyür. Gittikçe sıkılaşır. Ve katı(rijit) bir hal alır.

Çekirdek bilgiyi, başka bir deyişle, inancı ortadan kaldırabilmek için; ya yumağı yavaş yavaş çözeceksiniz. Ya da o zihinde “şok ve dehşet” yaratacaksınız.

Yoksa bu katılaşmış inancı çözemezsiniz.

İslamiyet’te, her gün kılınan beş vakit namaz bu yumağın daha büyümesine ve sıkılaşmasıyla, devam eder.

Bu inanç yumağını çözmek tabi ki, bilimin işidir.

Ancak inanmayı bilim bu güne kadar yeterince çözememiştir.

Ortadoğu’da yaşadığımız “şok ve dehşet” bakalım inançları çözecek mi? Yoksa şok ve dehşet zihindeki yumağı daha da içinden çıkılmaz hale mi getirecek?

Ve bunun sonucu olarak, yeni köktenci örgütler mi ortaya çıkacak?

Yoksa HORASAN örgütü böyle bir örgüt mü?

26.9.2014, 
bulentesinoglu@gmail.com

http://www.kemalistler.org/yazarlar/bulent-esinoglu/olesiye-inanmak/263/


Horasan Örgütü hiç olmadı ki…



Horasan Örgütü hiç olmadı ki…


Bülent ESİNOĞLU
bulentesinoglu@gmail.com
Tarih: 30-09-2014 15:35


Duymuşsunuzdur, ya da okumuşsunuzdur.

ABD savaş makinesi (medyası) tarafından, IŞİD’dan daha canavar, daha tehlikeli olarak bir örgüt adı ortaya atılmıştı.

Horasan Terör Örgütü.

Hatta Horasan Örgütünün lideri, ABD hava saldırılarında öldü diye güya IŞİD açıklama yapmıştı.

Bunların hepsinin Amerikan uydurması olduğu açığa çıktı.

Tabi bir örgüt uydurunca, ona bir de lider bulmak gerekiyor. Hosran’ın lideri de, El Fadi olmuştu.

Amerikan Ulusal Güvenlik Teşkilatından kaçıp, Rusya’ya yerleşen Edward Snovden, böyle bir örgütün hiç olmadığını, bunun bir ABD uydurması olduğunu dünyaya açıkladı.

Benim için bir sürpriz olamadı.

Bizlerle yapılan psikolojik savaşları anlamaya çalışırken, neyin Amerikan uydurması neyin gerçek olduğunu anlar olduk.

Hatırlarsınız.

Irak işgalinden önce, Saddam’ı kötülemek için ham petrol kuyularına düşmüş kuşların resimlerini göstermişlerdi.

Bu görseller, ABD müttefiklerini “kitlesel imha silahları var” yalanına ikna etmek için yapılıyordu. 

Aradan bir zaman geçince, bu görüntülerin sahte olduğu, bir petrol tankerinden akan birikintilerin içindeki kuşlar olduğu anlaşıldı.

Benzeri bir psikolojik savaş Amerika’nın IŞİD hava saldırılarına başlamadan önce uygulandı.

Gazetecilerin kellesi kesiliyor. Kesen kişi Londra İngilizcesi ile konuşuyordu.

Bunların hepsi yeni bir psikolojik savaştan geçtiğimizi gösteriyor.

IŞİD’ın gaddarlığını abartarak sürdürülen bir psikolojik savaş.

Peki, buna emperyalizmin neden ihtiyacı var?

Müttefik ülkelerin halklarının ikna edilmesi için, bu psikolojik savaş gerekiyor.

Çünkü ABD, halkların üzerine boşalttığı bombalara, haklılık kazandırmak ve meşrulaştırmak için, bu psikolojik savaşı yapıyor.

Horasan Örgütünü önce yaratıp, sonra da imha etmek te buna dâhildir.

Daha cani bir örgüt yaratacaksın ki, IŞİD’a karşı yürütülen saldırı meşrulaştırılsın…

Velhasıl ne yapıp edip, saldırıyı kabul etmeyen insanları kabul eder hale getireceksin.

Aslında bölge ülkelerinin çözmesi gereken bir sorunu, ABD’nin çözüyor olması(aslında bir çözüm yok da…) bölge ülkelerini birbirlerine düşman olmasını sağlamaktadır.

IŞİD terörü ile gerçekten baş etmek isteyen bir irade, önce Suriye devleti ile işbirliği yapar.

Bir devleti ortadan kaldırarak, işgal ederek, terörle mücadele olmaz.

2003 de, Irak ordusunun dağıtılması, yani devletin ortadan kaldırılması ve yeniden devlet kurulması, nasıl da, terörü çoğalttığını bize göstermiş oldu.

Demek ki, ABD’nin yaptığı gibi bir devleti terörist devlet ilan edip, sonra o devleti ortadan kaldırmanın, bir çözüm olmadığı, hatta kaos’u çevredeki ülkelere yaydığı ortadadır.

Afganistan’da, ABD’nin sözde terörle mücadelesi, yeni sorunlar yarattı.

Şu anda Suriye’de yaşanan olayın benzeri Pakistan da yaşanmaktadır.

Afganistan’dan Pakistan’a bulaştı. Aynı, Irak’tan Suriye’ye bulaşması gibi.

Eğer uyanık olup ABD’nin bu saldırılarını halkımız nezdinde bilince taşımazsak, Irak ve Suriye’den bize sirayet edeceği kesindir.

Zaten asıl hedef de; Türkiye’dir.

Amerika ve Batı içine düştüğü krizlerden çıkmak için savaşın dışında çıkış bulamamaktadır.

Ellerinden gelse, orta doğuda devlet bırakmayacaklar. Ancak görünen odur ki buna güçleri yetmiyor.

Yetseydi, Suriye’ye ve Irak’a kara gücü çıkaracaktı.

Terör örgütleri kurup, onların üzerinden vekâlet savaşları yürütmek zorunda kalmaktadır.

Bunun da sonu elbet gelecek.

Aslında ABD en büyük çıkmazını yaşıyor.

Umarız siyasi iktidar bu tuzağa düşmez. Düşerse de zaten kendisi de kalmaz.

30.9.2014, 
bulentesinoglu@gmail.com

http://www.kemalistler.org/yazarlar/bulent-esinoglu/horasan-orgutu-hic-olmadi-ki/275/

.