25 Temmuz 2018 Çarşamba

Barış Süreci, Bu Mu?


Barış Süreci, Bu Mu?

Melih Aşık

PKK’nin iki numarası Murat Karayılan hükümete ültimatom veriyor:
“Herkes bilmeli ki, önümüzdeki bir hafta çok önemlidir. Türk devletinin şu anki gibi tavrı devam ederse süreç tıkanır.”
Önümüzdeki hafta ne olacak? Ankara’nın Apo ile ilgili tavrı mı belirlenecek?
Biz bilmiyoruz... Pazarlığı yürütenler biliyor... Karayılan devam ediyor:
“Halkımız daha fazla kurumsallaşmalı ve kendini korumalı. Öz savunmasını güçlendirmeli.”
Dün internet sitelerine bir fotograf düşüyor... Faraşin Yaylası’nda bir cenaze töreninde topluluğu uzun namlulu silahlarıyla PKK’liler koruyor. BDP Van Milletvekili Nazmi Gür, Van Belediye Başkanı Bekir Kaya ile PKK’nin Van eyalet sorumlusu Simko Derik de cenazede (PKK’nin koruması altında) hazır bulunuyor.
PKK 8 Mayıs’ta çekilmeye başladı... Gazetelere çekilme fotoğrafları yollandı. Meğer aldatmacaymış. Başbakan iki hafta önce örgütün ancak yüzde 15’inin ülkeyi terk ettiğini söyledi. Hemen ardından AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu barış sürecinde 2200 gencin dağa çıkarıldığını bildirdi. PKK çekiliyor gibi yaparak Doğu’ya daha fazla yerleşiyor... Bu arada artık fiili olarak kendi toprağında gibi hareket ediyor. Türk devlet güçleri ise ortada görünmüyor. Sanki bölge PKK’ye bırakılmış. Barış süreci bu muydu?

Palalı Nanik yaptı 

Taksim’de pala ile sağa sola saldıran şahıs eşi ve çocuğunu almış THY uçağı ile Fas’a gitmiş.
İyi güzel de, “Palalı” işleri bozulmuş iflas noktasına gelmiş bir esnaf değil miydi?
Hatta büyüklerimiz! onun palalı vahşetini, içinde bulunduğu sıkıntı nedeniyle gösterdiği demokratik tepki olarak değerlendirmemiş miydi?
İflas noktasındaki Palalı, parayı nereden buldu da eşi ve çocuğuyla Fas seyahatine çıktı? 
Yoksa o da 24 maaş ikramiye mi aldı?
Palalı ilk çıkarıldığı mahkemece serbest bırakılmıştı...
Kulislere, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in bu serbest bırakma kararına öfkelendiği haberi sızdı...
Palalı, muhtemelen Bakan’ın el altından baskısı sonucu, ikinci kez mahkemeye çıkarıldı.
Yargıç bu defa da “kaçma ihtimali yok” diyerek Palalı’yı salıverdi. Düşününüz ki eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Mustafa Balbay veya Tuncay Özkan’ın kaçma ihtimali var. Palalı’nın yok...
Sonunda bir başka mahkeme yakalama kararı çıkardı... Bu defa da anlaşıldı ki... Palalı aranırken Atatürk Havaalanı’ndan çıkış yaparak ver elini Kazablanka demiş...
Yargı öylesine kriz içinde ki... Kelimelerle tarifi mümkün değil...
Mobese
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’ya, Kabataş’ta saldırıya uğradığı iddia edilen türbanlı kadınla ilgili mobese kayıtları soruluyor:
- Öyle bir mobese görüntüsü yok, ben öyle bir görüntü izlemedim, diyor...
Oysa türbanlı Z.D. ile röportaj yapan Star yazarı Elif Çakır:
- Valiliğin, emniyetin elinde mobese kayıtları mevcut, diye yazmıştı...
Z.D. röportajda Elif Çakır’a ayrıca şöyle diyor:
“Bir amcaydı sanırım müdahale etmeye çalıştı onu da öldüresiye dövdüler kızıyla birlikte.”
Bu amca ve kızından da ne şikâyet var, ne haber...
100 kişinin gerçekleştirdiği saldırının tek bir kaydı ve tanığı yok. Ama bu yüzden yer yerinden oynuyor.
Eskişehir Valisi
“Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüne neden olan darp olayını kesinlikle polis yapmamıştır” diyor. Vali “Kesinlikle” dediğine göre katliamla ilgili elde kesin kanıt var demektir, açıklansın!


***

YETTİ.,

Akif Kökçe

Yetti
103 Aydın Demokrasi bildirisi yayımlamış... Demokrasi diye PKK taleplerini dile getiriyorlar.
Bu “aydın”ların isimlerine bakıyorsunuz...
Çoğu referandumda “Yetmez ama evet” oyu verenler.
Bugünkü yarı dikta rejiminin temeline harç koyanlar yani...
Demokrasiye katkıda bulunmadan önce...
Acaba bir “özür” dilemeyi akıllarına getirmezler mi?

SUUD

Suudi Arabistan’dan ilginç bir haber... İçişleri Bakanlığı bir genelge yayınlayarak Müslüman olmayanları, ramazan boyunca kamuya açık olmayan yerlerde yiyip içmemeleri konusunda uyardı. Bu uyarıyı dinlemeyenlerin iş akti feshedilecek hatta sınır dışı edilebilecekler... Arabistan’da çoğu Asyalı 8 milyon yabancı yaşıyor.


Araplara demokrasi mi geldi? 
Metin Özkan 
Tahrir Meydanı'nda
Yüz binlerce insan
Günlerce toplandı,
Bir sürü insan öldü,
Sonra, "Arap Baharı" geldi.

***
Aradan bir yıl geçti,
Yüz binlerce insan,
Yine Tahrir Meydanı'nda toplandı,
Yine insanlar öldü,
Ancak bu defa, "Arap Baharı" gitti.

***
Şimdi merak edilen şu;
Bu bahar neden geldi?
Ya da neden gitti?
Dahası insanlar neden öldü ve ölüyor?
Cevap;
Cevap yok.
Zaten cevap olsaydı,
Binlerce yıldır,
Milyonlarca insan,
Bir avuç muktedirin iktidarı için ölmezdi.

***
İnsanlığın bitmeyen trajedisi,
Ne yazık ki yazgısını,
Hep başka ellere bırakmış olmasıdır.
Dini otorite
Laik otorite
Askeri otorite
Sivil otorite
Hepsi aynı kapıya çıkıyor;
Koşulsuz itaat.

***
Her defasında aynı fotoğraf,
Sorun
Demokrasi sorunu değil,
Sorun;
Temel hak ve özgürlükleri sınırlandırma sorunu.
O nedenle insan otorite önünde bir kere diz çökünce,
Bir daha asla doğrulamıyor.

***
Mısırda durum düzelmeyecek gibi,
En azından kısa südre düzelmesini beklemek mümkün değildir,
Ortada bir gerçek var ki,
O da "Arap Baharı" başladığı gibi bitti.
Ne varlığı,
Ne de yokluğu Araplara demokrasi getirmedi.

***
Darbeden sonra Mısır'a,
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt'ten
Toplam 16 milyar Dolar dış yardım yapılsa da,
Mısır'da durum kısa sürede düzeleceğe benzemiyor.
Korkum şudur ki,
Bu şekilde devam edersek,
Yani Müslümanlar birbirini kırmaya devam ederse,
Müslümanların ülkelerini çok kötü günler beklemektedir. 


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder