18 Ekim 2020 Pazar

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 11

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 11


Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, 150 likler, Gayrı Müslimler, İzmir Süikastı,Türkiye Cumhuriyeti tarihi,
Sevr Antlaşması, İstiklal Savaşı, ZUHAL BİLGİN, FEVZİ GÖLOĞLLU, YETKİN BAŞARIR,HAKAN ÖZOGLU,

(45) Sabık Dahiliye Nazırı Mehmet Ali., 

   Birçok üst düzey Osmanlı bürokratını yetiştiren Galatasaray Mekteb-i Sultanisi mezunuydu. Okulu bitirince İstanbul'un Beyoğlu mutasarrıflığına getirildi. ı. Dünya Savaşından sonra Hürriyet ve İtilafın kuruluşunda rol oynadı ve ilk Damat Ferit Paşa hükümetinde posta telgraf nazırı olarak görev yaptı. Bu nezaretin kaldırılmasından sonra dahiliye nazırı oldu. Bu göreve atanmasında İngiliz olan karısının rol oynadığı rivayet edilmiştir.196 
Onun, Damat Ferit Paşa ile Vahdeddin'i, 1919'da Anadolu'da İstiklal Savaşının başlangıcını temsil eden olay olarak Mustafa Kemal'i Anadolu'ya atamaya ikna etmesinden takdirle bahsedilir. Mehmet Ali ile Mustafa Kemal'in İstiklal Savaşı öncesindeki arkadaşlığından bahseden pek çok referans vardır.197 Ne var ki, Ankara hükümetiyle zirveye çıkan Anadolu hareketinin ayakları üzerine doğrulmasından kısa süre sonra, Mehmet Ali, Mustafa Kemal'e ve Ankara çevresine düşmanca bir tavır aldı. İngiliz Muhipleri Cemiyetinin onur üyesi oldu.198 

  Sedat Bingöl'e göre, dışarıda Ankara'ya muhalefetin başını Mehmet Ali Bey çekiyordu.199 Bingöl, bu sonuca, Mehmet Ali'nin Mustafa Kemal'e yönelttiği " Gayri Kanuni Riyaset " ve "Diktatör" gibi cüretkar ifadelere dayanarak varır.200 

  Gerçekten de Paris'te, Ankara'ya saldırılarını daha açıkça dile getirdiği La Republique Enchainee (Zincire Vurulmuş Cumhuriyet) adlı bir gazete çıkarmıştır.201 Türk istihbarat kaynakları, Mehmet Ali'nin 1937 gibi ileri bir tarihte bile, Türkiye'deki düşük rütbeli subaylar arasında rejime karşı bir ayaklanma tezgahlama planlarından vazgeçmediğini bildirir.202 İşin hıhafı, Ankara hükümetine karşı beslediği onca şüpheye rağmen aftan yararlanıp Türkiye'ye dönmüş ve 16 Ekim 1939'da burada ölmüştür. 

(46) Sabık İstanbul Şehremini Vekili ve Edirne Valisi Salim., 

   1867'de Varna'da doğdu. Mülkiye mezunudur. Hürriyet ve İtilafa 
katılarak Edirne valiliğine atandı. Mülki "Paşa" unvanını taşıyan Salim, 
Edirne'de Ankara karşıtı bir tavır benimsedi. Kamil Erdeha, bize onun, 
Edirne'nin milli kuvvetler karşısındaki duruşu konusunda 6 Ekim 1919 
tarihinde yapılan toplantıdan sonra, milliyetçilere verilen büyük desteği 
hissederek, aynı gece gizlice Bulgar işgalindeki Karaağaç'a doğru yola çıktığını 
anlatır.203 18 Nisan 1920 ile 2 Aralık 1920 tarihleri arasında İstanbul 
belediye başkan vekilliği yapmıştır. 

(47) Kütahya'da Yunanlılara Mutasarrıflık eden Hoca Rasihzade İbrahim., 

Yunanlılara Kütahya mutasarrıfı olarak hizmet etmeye razı olduğu için 150'likler listesine alındı. Onun, 1933 ve 1937'de Yunanistan'ın Midilli adasında olduğunu biliyoruz. Polis kayıtlarına göre, Midilli'nin fakir bir mahallesinde karısıyla birlikte bir bakkal dükkanı işletiyor ve gerçekten büyük bir yoksulluk çekiyordu. 204 Aftan sonra Türkiye'ye dönenler arasında adına rastlanmıştır. 205 

(48) Adana Valisi Abdurrahman., 

Bağdat'ta doğdu; 1919'da Adana belediye meclisi üyesi idi. Fransız işgalinde, 
1 Haziran 1920'den 20 Aralık 1920'ye kadar Adana valisi olarak çalıştı ve bu mevkide bölgedeki milli direnişi susturmaya girişti. Ancak Fransızlar bölgeyi boşaltırken, o da onlarla birlikte gitti. 1933'te Paris'te, 1937'de ise polis kayıtlarına göre Beyrut'ta idi.206 

Aftan sonra geri dönerek "Paksoy" soyadım aldı. Abdurrahman, 1938 affıyla İstanbul'a dönmüşse de, Adana'da ölmüştür. 

(49) Sabık Karahisar-ı Şarki Temsilcisi Ömer Fevzi., 

1908 parlamentosunda Hürriyet ve İtilaf temsilcisi olarak bulundu ve 1913'teki Mahmut Şevket Paşa suikastından sonra İTC tarafından sürgüne yollandı. 
İTC döneminin ardından, Tokat'tan Osmanlı Parlamentosuna girdi. Tecrübeli bir Hürriyet ve İtilaf siyasetçisi olarak Ankara hükümetine karşı çıktı ve bu nedenle 150'likler listesine alındı. İstiklal Savaşından sonra Mısır'a gitti. 1937'de ise Suriye'deydi. 

(50) İşkenceci namıyla maruf Mülazım Adil., 

Harbiye mezunuydu ve İstanbul' da, milli kuvvetler mensuplarına 
işkence seansları düzenlemekle tanınırdı. Kemalistlerin kazandığı zaferden 
sonra, 1937'de Yunanistan'daki Gümülcine (Komotini) şehrinde görüldü. 
Aftan sonra ülkeye dönenler arasında adına rastlanmaz. 

(51) İşkenceci namıyla maruf Mülazım Rıfkı., 

Adil'le benzer bir geçmişe sahip olan Rıfkı da Kemalistlere işkence yapardı. 

Bir taraftan da Ankara karşıtı Aydede dergisi için, daima Ankara'ya muhalif karikatürler çizerdi. 1933 ve 1937'de Kahire'de bulunuyor ve gazetelere 
karikatürler çizerek geçimini iyi bir şekilde sağlıyordu.207 Kahire'de, 
muhtemelen 1944 veya 1945'te öldü.208 

(52) Sabık Kırkağaç Kaymakamı Şerif., 

1883'te Manisa'da doğdu; 1907'de mülkiyeden mezun oldu. Çeşitli 
mülki görevlerden sonra Kırkağaç kaymakamı oldu. Kırkağaç 1919'da 
Yunan işgalinde iken, Yunanlılarla işbirliği yaptığı için listeye alındı. 
Şerifin 1933'te Rodos'ta olduğu bildirilmiş ve adına, Türkiye'ye dönenler 
arasında rastlanmamıştır. 

(53) Sabık Çanakkale Kaymakamı Mahmut Mahir., 

   Arnavut bir ailenin oğlu olarak 1858'de Berat'ta doğdu. 1888'de 
mülkiyeden mezun oldu ve çeşitli alt kademe mülki ve eğitimle ilgili görevlerde 
bulundu. İkinci Meşrutiyette (1908-1918) kaymakam oldu; ancak İTC 
tarafından zorla istifa ettirildi. İTC rejiminden sonra memuriyete döndü 
ve 9 Mart 1919'da önce İzmit, ardından Afyonkarahisar kaymakamı oldu. 
Anadolu'daki görevlerinde hep milli kuvvetlerin karşısında yer aldı. 17 Eylül 
1919'da Ankara'ya bağlı kuvvetler tarafından yakalanıp bırakıldı. Çanakkale 
kaymakamı iken düşmanla işbirliği yapmaktan dolayı listeye girdi. Daha 
sonra Arnavutluk'a kaçtı ve 1933'te burada öldü. 

(54) Sabık İstanbul Merkez Kumandanı Emin.,
 
Harbiye mezunu olan Emin, albay rütbesinde iken İTC tarafından istifaya zorlandı. Ancak Damat Ferit Paşa tarafından geri çağrılarak mirliva rütbesiyle İstanbul Merkez Kumandanlığına atandı. İstanbul Merkez Kumandanlığı, Ankara yanlılarının eziyet ve işkence gördüğü yerdi. Listeye bu yüzden, BMM üyelerinin ısrarıyla cahil edilen Emin Paşa, ülkeyi terk edip Mısır'a doğru yola çıkanlar arasındaydı. 20 Aralık 1931'de İskenderiye'de öldü. 

(55) Sabık Kilis Kaymakamı Sadullah Sami.,
 
Hekim olan Sadullah Sami, Fransız işgalinde kaymakamlık yaptı ve sonrasında Halep'e gitti. Onun, aftan sonra çeşitli defalar Türkiye'ye dönmek için başvuruda bulunduğunu biliyoruz. En son polis raporuna göre 11 Haziran 1957'de ülkeye girmesine izin verildi. Ancak, geri dönüp dönmediğini veya ölüm yerini bilmiyoruz. 209 

(56) Sabık Dahiliye Nezareti Dava Vekili ve Bolu Mutasarrıfı Osman Nuri.,
 
Bulgaristan doğumludur; hukuk okumuştur. r. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında, Batı Anadolu'nun çeşitli kısımlarında idareci olarak çalıştı. 8 Eylül 1919'da Dersim'e atanması Mustafa Kemal'ce engellendi. 

Kemalist kuvvetler Osman Nuri'yi İstanbul'a geri gönderdiler. 29 Nisan 
r92o'de Bolu'ya atandı ve Düzce'deki Ankara aleyhtarı isyanlara omuz 
verdiği gibi, milli kuvvetlere saldırıya geçmek üzere 2.000 kişilik bir milis 
kuvveti topladı; daha sonra Bolu'da Hilafet Ordusunun kuruluşuna yardım 
etti. Ancak, desteklediği Bolu-Düzce isyanı boşa çıkınca, kendisi de 24 Mayıs 1920'de İstanbul'a kaçtı. İstiklal Savaşından sonra Bulgaristan'a giderek, oradaki birtakım Türkçe gazetelerde yazılar yayınladı. Aftan sonra Türkiye'ye döndü, ancak ölüm tarihi bilinmemektedir. İlginç olan, isminin hükümetçe hazırlanan orijinal listede geçmemesidir. Listeye, bazı mebuslardan gelen uyarılar üzerine dahil edilmiştir. 

Bu gruptaki kişiler, esas olarak, Ankara hareketine destek vermeyen orta ve üst düzey idarecilerden oluşuyordu. İçlerinden bazıları, bulundukları yörenin mülki amiri olarak İtilaf kuvvetleriyle işbirliği yapmıştı. Büyük çoğunluğu Hürriyet ve İtilaf mensubuydu ve önce İTC'ye, daha sonra da Ankara hareketine muhalif kesilmişti. Ancak sürgünde çoğu tarafsız kaldı ve aftan sonra memlekete döndü. 

ÇERKES ETHEM VE ADAMLARI...

(57) Çerkes Ethem., 

   1887 Bandırma doğumludur. 
Çerkes bir aileden geliyordu. 
Çiftlikte büyüdüğünden resmi herhangi bir eğitimi yoktu. Kısa bir askeri talimden 
sonra gedikli erbaş oldu. Dahiliye Nezaretine bağlı Osmanlı özel kuvveti 
Teşkilat-ı Mahsusa'ya katıldı. İstiklal Savaşı sırasında Kuvayı Milliyeye girdi 
ve Ankara'ya gösterdiği yararlılıkla taltif edildi. Bir dönem Ankara tarafından 
verilen "kahraman" sıfatı, onu öteki 15o'liklerden ayırır. Ethem, Batı Anadolu'da Kemalistlere karşı patlak veren birçok isyanın bastırılmasında ve Hilafet Ordusu nun yok edilmesinde vasıta olmuş, Ankara çevresi için gerçekten değerli bir şahıstı. 

Ethem'in konumu, 8 Kasım 192o'de kurulan düzenli Ankara ordusunun 
otoritesine boyun eğmeyi ve İsmet Bey'in [İnönü] 210 kumandasına 
girmeyi reddetmesiyle birlikte değişti. Ethem ve adamlarından bazıları, 9 
Mayıs 192r'de, Ankara hükümetine isyan suçuyla gıyaben yargılandıkları 
İstiklal Mahkemesince idam cezasına çarptırıldılar.211 Ethem'in Ankara'ya 
başkaldırışı ve sonunda 22 Ocak 1921'de milliyetçiler tarafından yenilgiye 
uğratılmasıyla ilgili külliyatlı miktarda eser verilmiştir.212 

  Hikayenin tartışmalı tarafı, onun güya Yunan ordusunda görev yaptığıdır. 
Ancak, yukarıda da anlatıldığı gibi, hükümet bu suçlamanın kuşkuya yer 
bırakmayacak biçimde kanıtlandığından emin değildi.213 

Bu yüzden, Yunan ordusunda hizmet ettiğine dayanılarak vatandaşlıktan 
çıkarılmaktansa, 150'likler listesine konuldu. 

Ethem, daha 150'liklerin adları yayınlanmadan Türkiye'yi terk etti. Onun, 1921'de, İzmir'deki Çerkes Kongresine katıldığını biliyoruz. 
1922'nin sonlarında, Yunan ordusu geri çekilince Türkiye dışına çıkmış olmalı.214  

 Ethem önce Atina'da, ardından 1923-24 döneminde Almanya ve Lozan'da kaldı. Daha sonra ise, kısa sürelerle Atina ve Musul'da kalmak kaydıyla hareket halindeydi. Sedat Bingöl, Emniyet Genel Müdürlüğü Arşivine dayanarak, onun 1926'da Bağdat, Kerkük ve Halep'te bulunduğunu, Türkiye'deki Kürtler arasında bir isyan çıkarmak üzere Fransız ve İngiliz otoriteleriyle birlikte çalıştığını ileri sürer.215  
Daha önce de belirtildiği gibi, Ethem'in Ankara aleyhtarı faaliyetleri tartışma konusudur.216 

Aftan sonra Türkiye'ye dönmeyi reddetmiş ve 21 Eylül 1948'de Ürdün'ün 
Amman şehrinde hayatını kaybetmiştir. 

(58) Ethem'in Ağabeyi Reşit., 

Ethem'in büyük ağabeyi olan Reşit, onun aksine harbiyeyi bitirip İTC'ye katıldı. Kardeşi gibi o da Teşkilat-ı Mahsusa için çalıştı. 1. Dünya Savaşının sonunda ordudan istifa edip çiftçiliğe başladı. Ancak 12 Ocak 1920'de, Saruhan (Manisa) mebusu seçilerek Osmanlı Parlamentosuna girdi. Parlamentonun dağıtılması üzerine BMM'ye katıldı. Kardeşi Ethem Ankara'ya başkaldırınca, Ankara'nın otoritesini tanımaya ikna etmek üzere onun yanına gönderildiyse de, o da isyana katıldı ve bu yüzden 8 Ocak 1921'de meclisten atıldı. 

Çerkes Ethem İsyanının bastırılmasının ardından, Reşit de Ethem gibi önce Yunanistan'ın, sonra da Ürdün'ün yolunu tuttu. Ancak Ethem'in aksine, aftan sonra, 1950'de döndü ve 10 Eylül 1951'de Bandırma'da öldü. 

(59) Ethem'in Ağabeyi Tevfik.,
 
1879'da doğdu; 1902'de harbiyeyi bitirdi. İTC üyesiydi, ancak 1. Dünya Savaşından sonra, ağabeyi Reşit'le birlikte aile çiftliğine çekildi. 
İzmir'in 15 Mayıs 19r9'da Yunan kuvvetlerince işgali üzerine, küçük kardeşi 
Ethem'e katılarak Kuvayı Milliye'nin kurulmasına çalıştı. Tevfik, Ethem'in 
düzensiz Kuvayı Seyyare'sine kumanda eden subaylardan biriydi ve onun 
Ankara hükümetine isyanı sırasında kardeşine sadık kaldı. 
İsyanın bastırılmasından sonra, kardeşleriyle birlikte Türkiye'yi terk ederek sürgün yıllarını geçireceği Yunanistan ve Ürdün'e gitti. Aftan hemen sonra Bandırma'ya 
döndü ve 20 Haziran 1946'da orada öldü. 

(60) Kuşçubaşı Eşref.,
 
1873'te İstanbul'da doğdu; 1898'de harbiyeden mezun oldu. 217 İTC 
döneminde Teşkilat-ı Mahsusada sorumluluklar alarak Hindistan, Orta 
Asya, Balkanlar ve Arap Yarımadası'nda çalıştı. 1. Dünya Savaşında, Şubat 
1915'te, Süveyş Kanalı'ndaki İngiliz çıkarları aleyhine girişilen, başarısız 
sabotaj faaliyetine katıldı. Ocak 1917'de, Arabistan'da Arap kuvvetlerine 
karşı çarpışırken İngilizlere yakalandı. Malta'da bir süre hapis yattıktan 
sonra, 1920'de Türkiye'ye dönüp Kuvayı Milliyeye katıldı. İstanbul'dan 
Ankara'ya kaçan milliyetçilerin ve Kuvayı Milliyeye gidecek silahların selametle 
geçişlerini sağlamakla uğraştı. 

Ethem'le işbirliği yapan Eşref, o ve ağabeyleriyle birlikte memleketi 
terk ederek Yunanistan'a gitti. Ethem kuvvetleriyle bağlantısı yüzünden 
150'likler listesine alındı. Ne var ki, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivinde 
bulunan 5 Temmuz 1921 tarihli bir rapor, Eşref ve arkadaşlarının Ethem'in 
çıkardığı isyana destek olmak ithamından aklandıklarını bildirir.218 Bu bilginin, 
ona yöneltilen suçlarla çeliştiği gözükmektedir, ama yine de listeye 
dahil edilmiştir. Sedat Bingöl, Eşref ve Ethem'in, sürgündeyken, 193o'larda 
farklı yollar tuttuğuna işaret eder.219 

1936'da Mustafa Kemal'e ve İsmet Paşa'ya affedilmesi için mektuplar gönderen 220 Eşref, aftan sonra 1955'te Türkiye'ye dönmüş ve 1964'te burada ölmüştür. 

(61) Kuşçubaşı Eşrefin kardeşi Hacı Sami., 

Eşrefin küçük kardeşi olan Sami, resmi eğitim almamışh. Ağabeyi gibi o da Afganistan, Türkistan, Kırgızistan ve Çin'in Sincan bölgesinde Teşkilat-ı Mahsusa için çalışh. ı. Dünya Savaşından sonra Tacikistan'da Enver Paşa'ya katıldı. Enver Paşa, 4 Ağustos 1922'de Bolşevik kuvvetleri tarafından öldürülünce, Orta Asya'daki Türk kuvvetlerinin başına Sami geçti.221 

Emin Karaca, Sami'nin 1924'te Türkiye'ye dönmek istediğini, ama 150'likler 
listesinde olduğu ve Yunanistan'a gidip ağabeyine kahldığı için buna izin 
verilmediğini ileri sürer.222 Sami'nin, 1914'ten 1924'e kadar Orta Asya'da 
Bolşeviklere karşı çarpıştığını ve dolayısıyla düşmanla işbirliği yapacak bir 
vaziyette olmadığını belirterek, onun listeye dahil edilmesindeki tutarsızlığa 
işaret eden Karaca, onu haksız yere listeye sokanın, Türkiye'deki eski 
rakipleri olduğu neticesine varır.221 

Kamil Erdeha, Sami'nin, Mustafa Kemal'e suikast yapmak üzere Türkiye'ye girdiği ve 27 Ağustos 1927 tarihinde Madran'da (Aydın) öldürüldüğü iddiasındadır. Emin Karaca ise suikast iddiasının Yunan hükümeti tarafından ortaya atılmış bir uydurmadan ibaret olduğunu öne sürer ve Sami'nin öldürülme tarihini 3 Ağustos 1927 olarak verir.224 

DİPNOTLAR;

196 Erdeha, 198. Mehmet Ali'nin karısı Eleanor Loisa Bendon yahut Nellie hakkında, Tülün Yalçın'ın bir romanı vardır, Osmanlı'da bir İngiliz Gelin (İstanbul: Can, 2004). 
197 Bkz. Cemal Kalyoncu, "Atatürk ile Paşaların Arasını Açmak istediler,· Aksiyon (12 Eylül 2005) 
 http://www.aksiyon.eom.tr/detay.php?i4='22_484 (erişim 3 Aralık 2008). 
198 Tunaya, 469; dipnot. 28. 
199 Bingöl, 151. 
200 Mehmet Ali'nin Mustafa Kemal'e gönderdiği telgraflar, Bingöl tarafından basıldı, 151-56. 
201 Bkz. Mete Tunçay, "Zincire Vurulmuş Cumhuriyet" Toplumsal Tarih, 91 (Temmuz 1991): 6. 
202 EGMA 12222-45-3/Gıı Bingöl'de zikredildiği şekliyle, 156. 
203 Erdeha, 214. 
204 EGMA 12221-ı/Aı-13,G11, G13 Bingöl"de zikredildiği şekliyle, ek 20. 
205 iç işleri Bakanlıgı, Cumhuriyetin, 6. 
206 EGMA 12221-ı/Aı-13,G11, G13, ayrıca Bı-2, B6-7. 
207 Erdeha. onun ltalya'ya gitmek üzere yola çıktığını ileri sürer. Polis raporları bu bilgiyi doğrulamaz, vd. EGMA 12221-1/Aı-13,Grr. 
208 0nun. 1944"te Türk yetkilileriyle temas halinde olduğunu biliyoruz. Ailesinin          1945'ten sonra Türkiye'ye döndüğünü de biliyoruz. Kendisi bu sıralarda vefat        etmiş olmalı. EGMA 12222-51, G5 ve G6, Halıcı'da 158.
209 EGMA 12222-55, Halıcı'da 160-62. 
210 Falih Rıfkı Atay, Çankaya (İstanbul: Pozitif, 2004), 276,77. Yazar bu kaynakta, Ethem'in ağabeyi Tevfik'in düzenli orduya katılmayı reddetme sebebini şöyle anlatır: "Bizim düzensiz kuvvetlerimiz, düzenli ordunun subaylarından hoşlanmıyorlar. Bir subay gördüklerinde, Azrail'i görmüş gibi olup  isyan ediyorlar." 
211 EGMA, Ankara İstiklal Mahkemesi, T. 2, dosya 27-4, Erdeha'da zikredildiği şekliyle, 234 ek 7. 
212 Diğerlerinin arasında Bkz. Çerkes Ethem, Anılanm (lstanbul: Berfin, 1998); Cemal Kutay, Çerkeş Ethem Dosyası (İstanbul: Boğaziçi, 1990). 
213 Başvekil Ferit Bey BMM'de şunu söyledi: "[Çerkes Ethem]'i mahkum edebileceğimize  inanmıyorduk," TGNA Gizli Celse ... , 452. 
214 Şerife Özkan, Yaşar Bağ'ın Çerkeslerin Dünü Bugünü (lstanbul: Kafkas Derneği, 2oor), 93, adlı  yapıtına referansla Ethem'in ülkeyi 22 Ocak 192ı'de terk ettiğini ileri sürer; Bkz. Özkan. 31. 
215 EGMA, rz222-57-ı/A2, Aro, Bingöl. ı59'da zikredilmiş olan bu iddiayı destekleyen başka bilgi yoktur. 
216 Stanford Shaw Ethem'in 1922'de af dilediğini gösteren belgeye işaret ederek, bu tartışmaya katılır;  Bkz. From Empire to Republic, rro5. Bu ilginç bir bulgudur, çünkü Ethem 1938'deki affı k;ıbul etmemişti. 
217 Ayrıntılı biyografik bilgi, Philip H. Stoddard'ın doktora tezindedir: 'The Ottoman governrnent and the Arabs, 19ır to 1918" (Doktora tezi, Princeton University, 1963), 161-72. 
218 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 30. 18.ı.ı/3-29.16. Belge, Eşref ve adamlarının delil yetersizliği nedeniyle salıverildiğini belirtir. 
219 Bingöl, Eşrefin Ethem'in Yunanistan'daki ortaklarından biri tarafından vurulduğuna işaret eder, s. 165. 
220 EGMA 12222-60-6/Dı, 03-5, Bingöl, 165'te zikredilmiştir. O, Refet Bey'e de mektuplar yollamıştır.  Bkz. Cumhuriyet Arşivi 30.10.0.0/107.702.2 
221 Karaca, 76. Erdeha, Sami'nin bu olaydan sonra Yunanistan'daki kardeşine katıldığını ileri sürer, s. 196. 
222 Karaca, 77. 
223 Karaca'nın s. 77'deki iddiasını destekleyici hiçbir kanıt yoktur. Ancak Karaca, Sami'nin 150'likler  beyannamesinden sonra, 1924'te Yunanistan'da ikamet etmeye başlayana kadar itilaf kuvvetleriyle  hiçbir temasının olmadığı sorusunu ortaya atmakta haklıdır. 
224 Karaca, 77. 

12. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***


CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 10

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 10

Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, 150 likler, Gayrı Müslimler, İzmir Süikastı,Türkiye Cumhuriyeti tarihi,
Sevr Antlaşması, İstiklal Savaşı, ZUHAL BİLGİN, FEVZİ GÖLOĞLLU, YETKİN BAŞARIR,HAKAN ÖZOGLU,

MÜLKİ VE ASKERİ ERKAN..,,

(23) Kuvayı İnzibatiye Mensuplarından ve Nemrut Mustafa Divan-, Harp üyesi (kaymakam) Fettah.,
 
 Asker kökenliydi ve İTC tarafından zorla istifa ettirilmeden önce yarbaylığa yükselmişti. Ancak, 5 Nisan 1920'de, halk arasında Ankara/ milli çevre mensup ya da sempatizanlarını yargılamasıyla ünlü mahkeme başkanının adıyla "Nemrut Mustafa Divan-ı Harbi" diye anılan sıkıyönetim mahkemesine atandı. 

İstiklal Savaşından sonra, önce Mısır, sonra Suriye'ye gitmek üzere ülkesini terk etti. Kürt kökenli olduğu için Kamil Erdeha onun Halep'teki Kürt milliyetçisi faaliyetlere karıştığını ve Türkiye'de bir Kürt ayaklanmasını kışkırtmaya çalıştığını ileri sürer.161 
Fettah, 1933 öncesinde Suriye'de hayatını kaybetti. 162 

(24) Kuvayı İnzibatiye mensuplarından Çopur Hakkı., 

     Çerkes asıllı ve harbiye kökenli olan Çopur Hakkı, iflah olmaz bir Ankara düşmanı ve Ocak 1919'da İTC'yi bertaraf etmek üzere kurulan Nigehban-ı Askeri Cemiyeti kurucularındandı. Ankara çevresinin İTC'nin bir uzantısı olduğu iddiasıyla kurulan bu örgüt, Kemalistlere düşmandı. 

Çopur Hakkı aynı zamanda Hilafet Ordusunda da görev yapmış ve 150'likler listesine bu yüzden alınmıştır. Adının listeye, BMM'deki mebusların 
ısran sonucu eklendiğini de not etmek gerekir.163 

Çopur Hakkı Türkiye'yi terk edip Yunanistan'a gitti ve Yunan vatandaşlığına geçerek bıkıp usanmadan Ankara aleyhine çalıştı. 164 

Onun nerede ve ne zaman öldüğünü bilmiyoruz. Ancak 1937'de Yunanistan'ın İskeçe şehrinde olduğunu biliyoruz. 165 

Görüldüğü gibi, bu grup hemen hemen tamamıyla asker kökenli kişilerden oluşuyordu ve etnik olarak çoğu Çerkes asıllıydı. Listeye Hilafet Ordusu başlığı altında dahil edilmişlerdi ama bazıları listeye başka kategorilerden de girebilirdi. 

(25) Sabık Bursa Valisi Gümülcüneli İsmail., 

   1877'de Gümülcine'de (bugünkü Yunanistan'da) doğdu ve siyasete, Osmanlı Parlamentosuna, memleketinden İTC üyesi olarak girdiği 1908'de atıldı. Kısa süre sonra İTC'den ayrılıp, daha sonra 21 Kasım 1911'de Hürriyet ve İtilaf ile birleşecek olan Ahali Fırkasını kurdu. Mahmut Şevket Paşa'nın bir suikasta kurban gitmesi üzerine Paris'e hareket etti. Ancak Hürriyet ve İtilafın r9r9'da yeniden dirilmesi üzerine geri döndü. 13 Mart 1919'da Bursa valiliğine atandı. Burada, ateşli bir İTC muhalifi olup çıktı. 
Birçok meslektaşı gibi o da, Ankara çevresini İTC'nin devamı sayıyor ve düşmanlık besliyordu. Kötü davranışlarından dolayı 29 Temmuz 1919'da görevden alınınca, Gümülcine'ye gidip Haziran r92o'ye kadar burada kaldı, yılın ikinci yarısında ise İstanbul'a döndü. Ancak İstanbul 1922'de milli hükümetin kontrolüne girince, önce Romanya'ya, ardından da San Remo'ya gitti. Kaynaklar onun sürgünde, birçok yakın arkadaşını, hatta sabık Sultan Vahdeddin'i bile dolandırarak düşkün bir hayat sürdüğünü aktarırlar.166 

1938'deki afla dönmeyip Fransa'da kalmış ve 1942'de, muhtemelen Yunanistan'da ölmüştür. 

(26) Ayandan Konyalı Zeynelabidin., 

Ahali Fırkası ile Hürriyet ve İtilafın kurucularındandı. Milliyetçilerin galip gelmesi üzerine Mısır'a gitmek üzere yola çıkıp, daha sonra Mekke'de Vahdeddin'e katıldı. Ardından Suriye'ye yerleşerek burada ticarete başlayan Zeynelabidin, ileriki yıllarda Irak'ta katip olarak karşımıza çıkar. Şaduman Halıcı onun 1939'dan sonra öldüğünü ileri sürer.167 

(27) Sabık Cebel-i Bereket Mutasarrıfı Fanizade Mesut., 

1889'da Adana'da doğdu; Adana'ya Süleymaniye'den (günümüzde Irak'ta) göç etmiş varlıklı bir aileye mensuptu. Göreceğimiz gibi, Kürt asıllı ailenin, listede iki mensubu daha vardı. Hukuk tahsil eden ve Fransız işgali sırasında Adana'nın Cebel-i Bereket kazasına mutasarrıf olan Mesut, 150'likler listesine bu nedenle girmiştir. Kemalistlerin zaferi üzerine önce Suriye'ye, oradan da Fransa'ya giderek doktorasını tamamladı. Bitirme tezinin, Kürt milliyetçisi talepleri reddetmeyi amaçlayan Kürtler üzerine olması ilginçtir. 

Araştırmaları sırasında ve mezuniyetinden sonra, mali destek için Türk konsolosluğuna başvuruda bulunmuştur.168 

1933'te Antakya'ya (o sırada Fransız Suriye'sinde) dönerek yerel bir lisede ders vermeye başladı. 

Aftan sonra Türkiye'ye dönüp avukatlık yapmaya başlayan Mesut, başarılarından dolayı Mustafa Kemal'i öven bir kitap da yazdı.169 

Ankara hükümetinin yaptıklarından etkilendiği açık olan ve hayatının geri kalanını bir Mustafa Kemal hayranı olarak geçiren Fanizade Mesut, 15 Kasım 1979'da İstanbul'da öldü.170

(28) Hürriyet ııe İtilaf liderlerinden Miralay Sadık., 

    1860 doğumlu ve asker kökenli olan Sadık Bey, 1906'da İTC'nin Manastır (günümüzde Makedonya'daki Bitola) şubesine katıldı. Bununla birlikte, Hürriyet ve İtilaf araştırmacısı Ali Birinci, onun İTC'nin beyin takımından uzak tutulduğunu ve bunun, cemiyetten ayrılmasına zemin hazırladığını ileri sürer.171

Daha sonra Hürriyet ve İtilafa katılarak burada başkan yardımcılığı koltuğuna oturdu. Mahmut Şevket Paşa'nın 1913'teki katlinden sonra, diğer bazı İTC muhalifleri gibi o da imparatorluğu terk ederek Fransa'ya doğru yola çıktı ve 1919'a kadar orada kaldı. 1920'de Hürriyet ve İtilafın başına geçti; 192ı'de ise İngiltere'yle işbirliği yaparak imparatorluğu koruyacağı iddiasındaki Türkiye'de İngiliz Muhipleri Cemiyetinin başkanlığına seçildi.172 

Gerçekteyse bu örgüt, imparatorluktaki İngiliz çıkarlarının bir kuklası ve sıkı bir İTC karşıtıydı. Ankara'daki milliyetçilerin, İngiltere'nin Osmanlı İmpratorluğu'na karşı beslediği iyi niyete zarar vereceğine inanan Sadık, aynı zamanda sesi çok çıkan bir Ankara muhalifiydi. 

Bu nedenle 1924'te Türkiye'yi terk ederek gittiği Romanya'da 16 yıl kaldı.173  1940'ta, sürgünden döndüğü gün, İstanbul'da öldü. 

(29) Sabık Malatya Mutasarrıfı Bedirhani Halil Rami., 

    Kürt ileri gelenlerinden, ünlü Bedirhan Paşa'nın 174 oğlu ve İstiklal Savaşı sırasında Malatya mutasarrıfı idi. Mustafa Kemal, Nutuk'unun birkaç yerinde, Halil Rami'nin Eylül ı9ı9'daki Sivas Kongresini basma ve kendisini öldürme bağlamındaki girişimlerinden söz eder. 175 Ayrıca, gizli İngiliz ajanı Binbaşı Edward W. C. Noel'in Kürt aşiretlerini Kemalistlere karşı örgütlemek için Halil Rami'yle kurduğu temas da apaçık belgelenmiş durumdadır.176 Bu yüzden 150'likler listesine alınması kimseyi şaşırtmadı. 

Şaşırtıcı olan, onun orijinal listede yer almayıp, listeye sonradan, BMM'deki tartışmalar esnasında, Kastamonu mebusu Halit Bey'in talebi üzerine dahil 
edilmesiydi.177 
Halil Rami, 1925'te İstanbul'da yakalanarak Beyrut'a sürgüne gönderildi. 
Burada Kürt milliyetçisi faaliyetlerde bulundu. Türk Polis arşivlerine göre 8 Aralık 1932'de öldü.178 

(30) Sabık Manisa Mutasarrıfı Giritli Hüsnü., 

Hukuk tahsil etti ve 19 Şubat 1919'da Manisa mutasarrıfı oldu. Kamil Erdeha onun, Manisa Yunan işgalindeyken, Yunan güçlerinin kendilerine karşı çıkılamayacak kadar üstün olduklarına inandığını ve bu yüzden onlarla işbirliği yaptığını ileri sürer. Ancak bu işbirliğinde o kadar ileri gitmiştir ki, Yunan güçleri için bir Yunan subayı kadar canla başla çalıştığından, halk kendisine "Hüsnüyadis" adını takmıştır.179 
Hüsnü, Türkiye'nin zaferinden sonra geri çekilen Yunan kuvvetleriyle beraber ülkeyi terk etti. Yunan vatandaşlığına geçip Atina' da yaşamaya başladı. Yaşamının geri kalanını, Yunan Ulusal Bankasında hukuk danışmanlığı yaparak geçirdi.180 Aftan sonra Türkiye'ye dönmeyerek Yunanistan'da öldü. 

(31 ) Sabık Divan-, Harp Reisi Nemrut Mustafa., 

    Asker kökenli olan ve paşalığa kadar yükselen Nemrut (Kürt) Mustafa Paşa, İTC döneminde istifaya zorlandı. lTC iktidarının 16 Aralık 1918'de yıkılması üzerine, İTC mensuplarını yargılayan Birinci Divan-ı Harbe üye olarak atandı. Anadolu'da çeşitli idari görevlerde bulunduktan sonra, 1920'de aynı mahkemenin reisliğine tayin edildi. Bu görevdeyken, bir an bile ara vermeden Ankara çevresi aleyhine çalıştı ve Mustafa Kemal dahil bu çevrenin birçok mensubunu idam cezasına çarptırdı. Tevfik Paşa hükümeti döneminde (21 Ekim 1920-17 Kasım 1922), yetkisini kötüye kullanmakla suçlanarak yedi ay hapis yattı. Ancak 7 Şubat 192ı'de Sultan Vahdeddin tarafından affedildi. Mustafa Paşa, İstiklal Savaşı sırasında, önce Şam'a (28 Haziran 1921), sonra Bağdat'a gitti ve burada Kürt milliyetçisi faaliyetlerde bulundu. 29 Ocak 1936'daki ölümüne kadar sıkı bir Ankara hükümeti karşıtı olarak Irak'ta yaşadı.181 

(32) Uşak Belediye Reisi Hulusi., 

Memleketi terk ettikten sonra Yunanistan'a gitti ve öldüğü tarih olan 5 Nisan 193o'a kadar burada kaldı. Sürgünde, Ankara aleyhtarı faaliyetlerde bulunduğuna dair herhangi bir kayıt yoktur. 182 

(33) Sabık Adapazarı Kaymakamı Hain Mustafa., 

   1907'de mülkiyeden mezun oldu ve çeşitli kasabalarda kaymakamlık yaptı. 1919'da, Yunanlıların bölgeyi işgali sırasında Adapazarı'na atandı ve Yunan idaresinde görev yaptı. Bir Hürriyet ve İtilaf mensubu olarak azılı bir Ankara hükümeti karşıtıydı.183 Onun, 1937'de, Yunanistan'ın Selanik şehrinde olduğunu biliyoruz. Ama nerede ve ne zaman öldüğünü bilmiyoruz. 

(34) Sabık Tekirdağ Müftüsü Hafız Ahmet., 

Yunan istilasına kadar Edirne'de alt kademe bir din görevlisi olarak çalıştı ve ardından Tekirdağ Müftüsü oldu. Yunan kuvvetleriyle birlikte ülkeyi terk ederek Selanik'e gitti. Ankara aleyhtarı faaliyetlere karışmayan Hafız Ahmet, 16 Temmuz 1931' de Cangaza'da öldü.184 

(35) Sabık Afyonkarahisar Kaymakamı Sabit., 

Sürgün yıllarını Yunanistan'da geçirdi ve 1926'da orada öldü. 

(36) Sabık Gazi Ayıntap Kaymakamı Celal Kadri., 

Fransız işgalinde Gaziantep kaymakamı olarak görev yaptı ve daha sonra Fransızlarla birlikte Halep'e giderek orada Fransız istihbaratı için çalıştı. Aynı zamanda Suriye'de Doğru Yol adlı bir gazete de yayınladı. Polis raporları, onun 1935'ten sonra Türk istihbaratı için de çalıştığını ve aftan sonra Türkiye'ye döndüğünü ortaya koyar.185 

(37) Hürriyet ve İtilaf Kôtibi Umumisi Adanalı {Fanizade] Zeynelabidin., 

   1884'te Adana'da doğan Zeynelabidin, Hürriyet ve İtilafın ileri gelenlerindendi. Parti sözcüsü olarak bilinirdi ve partinin genel sekreteri de oldu. 26 Mayıs 1919'da, imparatorluğun sorunlarını tartışmak üzere toplanan Şura-yı Saltanat'ta, Hürriyet ve İtilafın görüşlerini o sundu.186 

    İstiklal Savaşından sonra önce Mısır'a, ardından Bağdat'a gitti ve orada öldü. 

(38) Sabık Ayan Meclisi üyesi ve Mülga Eski Evkaf Nazırı Vasfı Hoca., 

    Bu gruptaki birkaç ulema sınıfı mensubundan biriydi. İmparatorluğun çeşitli şehirlerinde kadı olarak çalıştıktan sonra, 1908'de Balıkesir'den Osmanlı Parlamentosuna girdi. Hürriyet ve İtilafın kurucularından biriydi. 4 Mart-17 Mayıs 1919 tarihleri arasında evkaf-ı hümayun nazırlığı, 19 Mayıs-20 Temmuz 1919 tarihleri arasında da adliye nazırlığı yaptı. 18 Eylül 1919'da Ayan Meclisine atandı. 150'likler listesine alınınca, önce Romanya'ya, sonra Mısır'a gitti. Ardından tekrar Romanya'ya döndü ve 1926'da burada öldü.187 

(39) Sabık Harput Valisi Ali Galip., 

   1871'de Kayseri'de doğdu. r895'te harbiyeden mezun oldu ve yarbaylığa yükseldi.188 
   14 Nisan 1911'de ordudan ayrılarak Hürriyet ve İtilaftan siyasete ahldı. Mayıs 1919'da, Damat Ferit Paşa tarafından Harput valiliğine atandı. Bu görevdeyken Kemalist gruplarla uğraşmaya başladı ve Osmanlı Dahiliye Nazırı Ali Kemal'in kendisine, Eylül 1919'daki Sivas Kongresinde Mustafa Kemal ve yol arkadaşlarını tevkif emrini vermesiyle "Ali Galip Olayı" diye bilinen olayın baş aktörü olarak tarihe geçti. Mustafa Kemal Nutuk'unda bu olaya bir bölüm ayırır ve BMM'ye Ali Galip'in milliyetçileri durdurma girişiminde başarısız olarak Halep üzerinden İstanbul'a kaçtığı bilgisini verir .189 
150'likler listesinin 1924'te ilanı üzerine, Ali Galip Romanya'ya gitti ve 15 Kasım 1932'de burada öldü. Sürgünde tüccarlığa başlayarak, önce Köstence'de peynir üretip yerel okullara sattı, daha sonra İstanbul'a hayvan gönderdi. Sürgün yıllarında, Ankara karşıtı siyasetle uğraştığına dair hiçbir kayıt yoktur. 

(40) Sabık Bursa Vali Vekili Aziz Nuri., 

Aziz Nuri, azılı İTC karşıtlığı nedeniyle İTC rejimi tarafından Mısır'a sürgün edildi. İTC'nin iktidardan düşmesi üzerine geri dönerek, Hürriyet ve İtilafın Bursa başkanı oldu ve aynı zamanda burada Ankara aleyhtarı bir örgütlenmeye koyuldu. Bursa Yunan işgaline girince, Yunanlılar tarafından Bursa vali vekilliğine getirildi. Kemalistlerin kazandığı zafer üzerine, önce Mısır'a, oradan Yunanistan'a geçti. Türk istihbarat kaynaklarından, onun 1933'te Ürdün'ün Amman şehrinde, 1937'de ise Yunanistan'ın Pire şehrinde olduğunu öğreniyoruz.190 
Aftan sonra memlekete dönmedi; bununla beraber, ölümünden önce Mustafa Kemal'le temas kurmak istedi.191 

(41) Sabık Bursa Müftüsü Ömer Fevzi., 

  Ulema kökenli bir Hürriyet ve İtilaf siyasetçisiydi. 
1920 tarihli Sevr Antlaşmasından sonra getirildiği Bursa Müftülüğünde milli mücadeleye savaş açh. Aziz Nuri (bkz. yukarısı) ile birlikte, Ankara karşıtı bir örgüt kurmaya çalıştı ama başaramadı. Milliyetçiler onu tutuklayarak Kütahya'ya sürdüler. Bursa'nın Yunanlılarca işgali üzerine geri dönüp Yunan kuvvetleri hesabına çalışmaya başladı. Adı, bir Türk istihbarat raporunda "müteveffa" 
başlığı alhnda geçtiğine göre, 1933'ten önce Mısır'da öldü.192 

(42) Sabık İzmir Kadı Müşaviri Ahmet Asım., 

   Sürgün yıllarını Gümülcine ve İskenderun'da geçiren Ahmet Asım, 14 Haziran 1928'de öldü.193 

(43) Sabık İstanbul Muhafızı Natık., 

Günlük Tan gazetesine göre, kendisini Selanik'e süren İTC'nin baş düşmanlarından biriydi. 194 
İTC'nin çökmesinden sonra geri dönüp İstanbul Muhafızı oldu. 1933'te Mısır'da öldü. 

(44) Sabık Dahiliye Nazırı ve Ayan Meclisi'nden Adil 

1867'de İstanbul'da doğup bilinmeyen bir tarihte Bükreş'te öldü.195 

DİPNOTLAR;

161 Erdeha, 188. Onun bu iddiasına el verecek başka bir bilgiye sahip degilim. 
162 Bkz. Bingöl'deki, 1933'te hayatta olmayan 15o'likler listesi, ek 20a. 
163 TBMM Gizli Celse, 440. Onun dahil edilmesine, özellikle lstanbul'dan Ali Rıza Bey ısrar etmiştir. 
164 EGMA 12222-22/A 4 ve C12, Bingöl'de 142. 
165 EGMA 1222ı-2/Bı-B2-B6-B7; listenin tamamı için de, Bingöl, ek 22. 
166 Göztepe. Vahdeddin Gurbet Ceheııııemiııde .. , 135-142. Erdeha, 189, Karaca 70-71. 
167 Halıcı, 105. 
168 EGMA 12222-27/D2-C14-B2, Bingöl'de 146.
169 Fanizade Mesut, Atatürk'ün Hayat Felsefesi (Antakya: y.b., 1938); kitabın eleştirisi ve Fanizade
       Mesut'un hayatı hakkında bilgi için Bkz. İsmail Arar, "Bir ı5o'liğin Kitabı," Tarih ve Toplum. ıo (1989): 318.
170 Karaca yılı 1980 olarak verir.
171 Birinci, 243.
172 Tunaya, cilt 2, 463-80.
173 Birinci (s. 243) onun 22 yıl Rornanya'da kaldığı konusundaki iddiasında haklı değildir. Onun 1940'ta. 
       İstanbul'da öldüğünü biliyoruz ki bu onun sürgünde 16 yıl kaldığını gösterir. 
174 Ailesi için, Bkz. Malmisanıj, Cızira Botanlı Bedırhaniler ve Bedirhan Ailesi Derneğinin Tutanakları 
      (Spanga, Sweden: APEC, 1994) ve Özoğlu, 2004. 
175 Atatürk. cilt ı. 80, 86, 92 
176 Edward W. C. Noel. Diary of Major Noel on Special Duty in Kurdistan (Bağdat: y.b., 1920); David 
       McDowell, A Modem History of the Kurds (Londra, New York: 1. B. Tauris, 1996), 128-29. 
177 TBMM Gizli Celse. 446. 
178 EGMA 12222-29/ F9. Bingöl'de 149. 
179 Erdeha, r88.
180 EGMA 12222-29/ B13, Bingöl'de 149.
181 EGMA 12222-31/ Dıo-D3-Dı4, Bingöl'de 150.
182 EGMA 12222-32/ E 12, Halıcı'da n6.
183 Durmuş Yalçın, "Milli Mücadele'de İdareciler, Günümüzün ve Geleceğin idareciliği" Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 
      cilt VII, 21 (1991), elektronik sürümü 
      http://www.atam.gov.tr/index.php?l'agf'=De!:giiç,rik&IcerikN0=602 3 Aralık 2008'de alındı. 
184 EGMA GSA 12222-32/ E 13, Halıcı'da ıı8. 
185 EGMA 12222-36. Halıcı'da rı8-24. 
186 Bkz. Stanford Shaw, From Empire to Republic. Cilt 2 (Ankara: Türk Tarih Kurumu), 628-38. 
187 Halıcı, onun 7 Mart 1925'te Silistre'de öldüğünü gösterir, s. 125. 
188 Nutuk onun rütbesini yarbay olarak verir, s. 27: ancak Erdeha, Ali Galip'in İçişleri Bakanlığı 
       arşivlerindeki dosyasına dayanarak buna itiraz eder, s. 175. 
189 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, 81-95. 
190 EGMA 12221-1/Aı-13 ve Gıı, Gı3, ayrıca 12221-2/Bı, 2, 6, 7 Bingöl'de basıldığı şekliyle, ek 20. 
191 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivleri, 30.ıo.0.0/107.698.9. 
192 Age., 1933'ten önce ölmüş birini belirtmek istediğimde bu belgeye atıf yaptım. 
193 EGMA 12222-42, Halıcı'da 136. 
194 Tan, 31 May 1938, "Yüzellilikler Kimlerdir Ne Yapmışlardı?" Karaca'nın bahsi, 268. 
195 EGMA 12222-44, Hahcı'da 136. 

11. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 9

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 9


Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, 150 likler, Gayrı Müslimler, İzmir Süikastı,Türkiye Cumhuriyeti tarihi,
Sevr Antlaşması, İstiklal Savaşı, ZUHAL BİLGİN, FEVZİ GÖLOĞLLU, YETKİN BAŞARIR,HAKAN ÖZOGLU, SEVR ANTLAŞMASI'NI İMZALAYAN DELEGELER.,


   10 Ağustos 1920'de imzalanan ve pratikte Osmanlı İmparatorluğu'nun ölüm fermanı demek olan Sevr Antlaşması, Orta Anadolu dışındaki Osmanlı toprakları nın İtilaf devletleri arasında pay edilmesine hükmediyordu. 
   Antlaşmanın dört imzacısı vardı: Rıza Tevfik, Sadrazam Damat Ferid Paşa, Hadi Paşa ve Reşat Halis. Ankara hükümeti antlaşmaya şiddetle itiraz ederek yürürlüğüne karşı savaş vereceğini ilan etti. 

Aslında Anadolu hareketi, (daha sonra Ankara hükümetinin belkemiğini teşkil edecek olan) Misak-ı Milli'nin 17 Şubat 192o'deki ilanıyla önceden 
başlamış bulunuyordu.128 

   Bu misak, en temelinde, Musul vilayeti hariç olmak üzere bugünkü Türkiye'nin sınırlarını çiziyordu. Sevr Antlaşması ve Misak-ı Milli, taahhüt ettikleri imparatorluk sınırları bakımından doğaları itibariyle birbiriyle tezat idiler. Bu arada Sevr Antlaşmasının, her ne kadar imzalandıysa da, Osmanlı Parlamentosunda hiçbir zaman onaylanmadığını, çünkü parlamentonun oylamadan önce kapandığını belirtmek gerekir. Ancak bu, sıradan vatandaşın gözünde milli harekete İstanbul hükümeti karşısında gerekli avantajı kazandırdı ve Kemalist hareket için önemli bir kaldıraç vazifesi gördü, çünkü imparatorluğun Müslüman nüfusu, İzmir'in 
15 Mayıs 1919'da (Smyrna) ve İstanbul'un da 15 Mart r92o'de (ikinci kez) işgaliyle kapıldığı haleti ruhiye sonucu, kendi mensuplarını koruyacağına 
olan inancını kaybetmişti. BMM'nin 23 Nisan r92o'deki kuruluşu, Anadolu hareketinin İstanbul hükümetine duyduğu hıncın açık belirtisidir. 

Sevr Antlaşmasının Ağustos'ta imzalanması, İstanbul'un Anadolu'daki milli hareket üzerindeki otoritesine nihai darbeyi indirirken, milliyetçilerin Ankara'da alternatif bir meclis kurma iradesini de pekiştirdi. Bunu, Ankara ve İstanbul çevreleri arasındaki iktidar mücadelesinin resmi açılışı olarak görmek mümkündür. 

Bu, Anadolu hareketinin, sultanla olması şart değilse de, İstanbul hükümetiyle yollarını ayırmıştır. Bu yüzden imzacıların 150'likler listesine dahil edilmesi sürpriz olmamalıdır. Tek istisna, 6 Ekim 1923'te zaten Fransa'ya geçmiş olan Damat Ferit Paşa idi. Diğer üç kişinin üçü de listedeydi. Emniyet Genel Müdürlüğü, her ne kadar onların listeye vatandaşlıktan çıkarılabilecekler arasında bulundukları için konduğunu ileri sürse de, Başbakan Ferit Bey, 16 Nisan 1924'teki, liste konulu kapalı bir BMM oturumda, bu şahısların kendi emniyetleri bakımından listede 
olmaları gerektiğini ifade etmişti. 129
 
(15) Sabık Maarif Nazırı Hadi 

1861'de Bağdat'ta doğan ve 1882'de Harbiye'den mezun olduktan sonra paşalığa kadar yükselerek tümen komutanı olan Hadi Paşa, 1911'de grup kurmay başkanı olduysa da 19r4'te İTC tarafından zorla emekli edildi. İTC rejiminden sonra ise birçok meslektaşı gibi geri çağrıldı ve 12 Ağustos 1919'da tekrar grup kurmay başkanlığına getirildi. Bir ay sonra Ayan Meclisine atandı. 2-12 Mayıs 1920 tarihleri arasında onu yine grup kurmay başkanı olarak görürüz. Aynı zamanda Sevr'i tartışıp kabul eden Şura-yı Saltanahn da bir üyesiydi.1ı0 Hadi Paşa Şura-yı Saltanat toplantısında antlaşmayı desteklemiş ve bu yüzden Ankara çevresinin kara listesine alınmıştı. 
Osmanlı hükümetinin dağılmasından sonra Arnavutluk'a gitmek üzere ülkeyi terk etti, fakat 1932'de Beyrut'ta öldü. 

16) Sabık Osmanlı Ayan Meclisi Başkanı Rıza Tevfik 

1868'de Osmanlı Edirne'sinde'31 doğan Rıza Tevfik (Bölükbaşı) 1899'da tıbbiyeden mezun oldu. 1907'de İTC'ye katılıp ertesi yıl meclise girdikten sonra, 1911'de despotça yöntemleri ve Balkanlar'ın kaybı nedeniyle İTC'yi suçlayarak muhalif Hürriyet ve İtilaf saflarına katıldı. Bir Hürriyet ve İtilaf uzmanı olan Ali Birinci, Rıza Tevfık'in partideki üyeliğinin altı aydan fazla sürmediği tahmininde bulunur/P Felsefeye büyük ilgi duyan ve Feylesof Rıza Tevfik diye de anılaa Rıza Tevfik, İbranice, İspanyolca, İngilizce, İtalyanca, Arnavutça, Ermenice ve Fransızca bildiği gibi,,33 aynı zamanda usta bir de şairdi. Bir Rönesans insanı ve İTC eleştireni olarak Sultan Vahdeddin'in dikkatini çekti ve kendisine Maarif Nezareti makamı sunuldu. 1918'de kabul ettiği bu makamın yanı sıra, 11 Kasım 1918'den 12 Ocak 1919'a kadar Posta Telgraf Nezaretini de vekaleten yürüttü. 

1. Dünya Savaşından sonraki Damat Ferit Paşa hükümetlerinde, ufuktaki Sevr Antlaşmasını tartışmak üzere kabine toplantılarına katıldı. 

Bu süre içinde atandığı Ayan Meclisine, biri 4 Mayıs 1919'dan 18 Haziran 1919'a, diğeri 31 Temmuz 1920'den 21 Ekim 1920'ye kadar olmak üzere iki kez başkanlık etti. 

Rıza Tevfik, hatıratında, Damat Ferit Paşa'ya Mustafa Kemal'i Harbiye Nazırlığına atamasını teklif ettiğini, ancak kabine üyelerinin Mustafa Kemal'i İTC önde gelenlerinden biri olarak itham edip bu teklife şiddetle karşı çıktığını öne sürer.'34 Ne var ki, daha sonra, 1919'da, Mustafa Kemal'in askeri müfettiş olarak Anadolu'ya gönderilmesine kendisi itiraz etmiştir. Onun İstanbul çevresinin önemli bir mensubu olduğu ve Ankara'ya karşı kuvvetli şüpheler beslediği açıktır. Hatta hatıratında, Ankara hareketinin Vahdeddin'i imparatorluğu terke zorlamakla, dolaylı olarak Büyük Britanya'nın çıkarlarına hizmet ettiği imasında bile bulunmuştur.135 

Rıza Tevfik, her şeyden önce Sevr Antlaşmasının ( 10 Ağustos 1920 ) altında imzası olduğu için 150'likler arasına alınmışhr. Kemalistlerin zaferinden sonra 15 Kasım 1922'de Mısır'a kaçarak Hicaz yolculuğunda Vahdeddin'e katılmış, daha sonra Ürdün kralının teklifini kabul ederek, 1925'te ulusal müze ve kütüphane müdürü olmuştur. Sürgünde Birleşik Devletler, Kıbrıs, Hicaz, Ürdün ve Lübnan'da yaşamış, 1938'deki aftan sonra Türkiye'ye hemen dönmeyip 1943'e kadar bekl..miş ve 30 Aralık 1949'ta İstanbul'da vefat etmiştir. Rıza Tevfik, gerek sürgündeyken, gerek sonrasında Ankara aleyhtarı herhangi bir faaliyete katılmamıştır. 

(17) Sabık Bern Sefiri Reşat Halis.,

4 Mart 1919'dan 18 Mayıs 1919'a kadar Maarif Nezaretinde müsteşarlık yaptı. 

Bu esnada Damat Ferit Paşa tarafından sefir olarak Bern'e atandı. 150'liklere dahil edilmesinin yegane nedeni, Ankara çevresine muhalifliği değil, Sevr Antlaşmasının altında imzasının bulunmasıdır. 
Paris'te sürgündeyken Osmanlı hanedanından Şaziye Sultan 136 ile evlendiği için aftan sonra Türkiye'ye dönemedi. 
Bu grubun üyeleri arasındaki tek ortaklık, Sevr Antlaşmasına imza koymalarıdır ve bu haliyle bu grup, en tarafsızca belirlenmiş grup gibi gözükmektedir. Kayıtlarda sadece, Rıza Tevfık'in Mustafa Kemal'in genel Müfettiş olarak Anadolu'ya atanmasını eleştirmesi vardır ki Rıza Tevfik de Ankara aleyhtarı olmaktan ziyade İstanbul taraftarı olarak tanımlanabilir. Bu grubun diğer üyeleri, siyaseten faal olmayan ve yeni rejime asla bir tehdit oluşturmayan bürokrat ve askerler idiler. 

HİLAFET ORDUSU MENSUPLARI..,,

(18) Hilafet Ordusu Kumandam Süleyman Şefik 137 

1866'da doğan ve Harbiyeden 16 Mayıs 1886'da üsteğmen rütbesiyle mezun olan'38 Süleyman Şefik (Söylemezoğlu), generalliğe kadar yükseldikten 
sonra İTC tarafından 1914'te zorla emekli edildi. 139 
Bu tarihten sonra ise birkaç defa yeniden işbaşına çağrıldı.140 
1. Dünya Savaşının ardından İTC hükümetinin yerini Hürriyet ve İtilaf hükümetinin alması üzerine, 13 Ağustos 1919'da Damat Ferit Paşa tarafından Harbiye Nazırlığına getirildi. 

Hilafet Ordusunun kurulmasından sonra, birinci kumandan oldu, ancak bu mevkide sadece 22 gün kalabildi (29 Nisan 1919-21 Mayıs 1919). Süleyman 
Şefik, Tarık Mümtaz Göztepe'ye gönderdiği bir mektupta, Hilafet Ordusu Kumandanlığının Damat Ferit Paşa'nın isteği ve sultanın onayıyla olduğunu 
açıklar. "Yaver-i ekrem'i bulunduğum Padişah'ın emrini bir asker sıfatiyle de reddetmek bence imkansızdı .r... Anadolu'daki Kuvayı Milliye kumandan ve mümessilleriyle temasa geçmeye ve icap edenler hakkında hiçbir yere danışmadan af kararları vermeye salahiyetim olacaktı."141 

Belli ki işler planlandığı gibi gitmemiş ve Süleyman Şefik, görevi kabul etmesinin üzerinden üç hafta kadar geçmişken, Kuvayı Seyyare'nin başına düşük 
rütbeli milis kumandanı Ahmet Anzavur'un getirilmesini onaylamayarak istifa etmiştir. 142 

Diğer birçok 150'lik gibi Süleyman Şefik'in de eski bir İTC mensubu olması ve ardından azılı İTC düşmanı Damat Ferit Paşa'nın safına geçmesi, okuru şaşırtmamalıdır.143 

Bir diğer 150'lik olan Tarık Mümtaz Göztepe, Süleyman Şefik, Damat Ferit Paşa Kabinesinde Harbiye Nezaretine atandığında, onun Hürriyet ve İtilaf çevrelerinde tanınmayan bir şahsiyet olduğunu iddia eder; O, meşum Enver Paşa'nın arkadaşıdır ve dolayısıyla bir İTC üyesi sayılmakta dır.144  
Süleyman Şefik, gerçekten de yemin etmiş bir İTC üyesiydi ve bu da kabinede bilinirdi. Dönemin görgü şahidi Ali Fuat Türkgeldi, Damat Ferit'in ona güvendiğini ve kabinede bir şans vermek istediğini yazar.145 

Süleyman Şefik'in Harbiye Nazırlığına atanmadan önce, Anadolu'daki milli kuvvetlerden hiç hazzetmediğini açıkça gösterdiğini biliyoruz.
 
İkaz gazetesine verdiği bir beyanatta, "Anadolu'daki mevcut durumun sorumlusu Mustafa Kemal Paşa'dır. Hükümete karşı açıkça isyan etti. Bu tür hareketler ülkeyi mahveder,"146 şeklinde bir ikazda bulundu. Süleyman Şefik'i 150'likler arasına sokan sadece beyanları değildir. Fiilleri de, onun Anadolu'daki hareketi ezmeye bir biçimde kararlı bir kişi olduğuna şahittir. 
Bilindiği gibi, Mustafa Kemal Paşa, 8 Temmuz 1919 tarihinde Dahiliye Nazın Ali Kemal tarafından genel müfettişlik görevinden alındı ve kendisi aynı gün Osmanlı ordusundan istifa etti. Bu, Mustafa Kemal'in öncülük ettiği milli hareketin, milliyetçilerin çapının ve kuvvetinin farkında olan İstanbul hükümetinin otoritesini tanımadığının açık göstergesiydi. 

Süleyman Şefik, milliyetçilerin birbiriyle temasa geçmesini önlemek için, 18 Ağustos 1919 tarihinde, harbiye nazırı sıfatıyla kolordu komutanlarına kendi aralarında şifreli mesajlar kullanmamalarını emreden bir talimat yayınladı. Bunun tek istisnası, kolordu komutanlarıyla nezaret arasındaki haberleşme olacaktı.147 Süleyman Şefik, milli hareketin Anadolu'yu seferber etmek için kolordular arasında şifreli telgraflara ihtiyacı olduğunun farkındaydı. 

Böylelikle, söz gelimi Batı Anadolu'daki 20. Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa ile Doğu Anadolu'daki 15. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa arasındaki işbirliği önlenecekti. Milliyetçiler de, buna karşılık, Sivas Kongresinden sonra, 12 Eylül 1919 tarihinde, İstanbul'la her türlü haberleşmenin kesilmesine karar verdiler. 148 
Süleyman Şefik'in Milliyetçilere karşı bir diğer eylemi de Elazığ Valisi Ali Galip'e 3 Eylül 1919'da gönderilmiş telgraftır. Süleyman Şefik ve Dahiliye Nazırı Adil imzalı bu telgraf, Elazığ valisine Sivas'taki milli toplantının her ne pahasına olursa olsun önlenmesi talimatını veriyordu. Bu telgrafın bir kopyasının Mustafa Kemal'de bulunduğunu ve onun Süleyman Şefik'in husumetinin gayet farkında olduğunu biliyoruz. 149 

Süleyman Şefik, bütün bu nedenlerle, milliyetçilerin zafer kazanmasının, kendi kişisel güvenliğine büyük bir tehlike arz edeceğini biliyordu. 

Bu yüzden İngiliz himayesine sığındı ve Mısır'a varmak üzere 1922'de ülkeyi terk etti. Sonrasında onu 2 Şubat 1926'da Mekke'de görürüz; burada, 1929'da emekli oluncaya kadar Kral İbni Suud'un bürokratı olarak görev yaptı. Sürgündeyken, Türk istihbarat kaynakları onun dışarıdaki faaliyetleri hakkında pek çok bilgi toplamışlardır. Raporlar, Süleyman Şefik'in sürgünde muhalif bir örgüt kurmaya çalıştığını gösterir. Bu örgütün adı Öç Cemiyeti olacak ve 1928'de milliyetçi rejimi tepetaklak edip saltanatı geri getirmek için çalışacaktı.150

Bir başka belgede, Süleyman Şefik'in, 1939'da, yetmiş üç yaşındayken, Osmanlı Cemiyeti adlı bir başka örgüt kurma planları yaptığını görürüz.151 Görünen o ki, bu belge onun Türkiye'deki faaliyetleriyle irtibatlıdır ve kendisinin hala Osmanlı hanedanını geri getirmeye çalıştığını gösterir. 

Osmanlı Cemiyetinin programı, anti-Kemalist tonlar taşıyan 16 maddeden oluşuyordu. Örneğin, polisin bir raporunda, onun şu beyanatı geçiyordu: 
Türkiye uçurumun kenarındadır. Mahvolacaktır. Türkiye'yi parçalayacaklar, Cumhur ricali de birer tarafa kaçacaklardır. 

Çantaları hazır ve paraları Avrupa bankalarında mevdudur [emanet edilmiştir]. Ağabeyleri İttihatçılar öyle yapmadılar mı? 152 

Ankara hükümetinin onu pek ciddiye almamış olması mümkündür; Nitekim hükümeti eleştirmeye devam etse de, aftan sonra Türkiye'de oturmasına izin vermiştir. 
Ancak 1940'ta bile yakından izleniyor ve her hareketi kaydediliyordu.153 

Polis arşivlerindeki bir belge (EGMA 12222/18), Süleyman Şefik'in 4 Mayıs 1940'ta, Adliye Vekili Fethi Okyar'ı ziyaret ettiğini gösterir. Aynı belge, Süleyman Şefik'in o sırada Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olan İsmet Paşa'ya bir mektup gönderdiğini de ortaya koyar. Mektubunun ve adliye vekiliyle yaptığı toplantının içeriğini bilemiyoruz. Ne var ki şiddetli bir cumhuriyet aleyhtarı olmasına rağmen, cumhuriyet hükümetinin en üst kademeleriyle temasa geçebiliyordu. Söylemini destekleyen herhangi bir eylemi olmadığı için ve muhtemelen ileri yaşı nedeniyle Süleyman Şefik kovuşturulmadı. 
Onun ülkeye tam geliş tarihi de bilinmemektedir. Ancak 194o'ta Türkiye'de olduğunu biliyoruz. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivlerindeki belgelerden biri, onun 1939'da Lübnan'da ikamet ettiğini gösterir.154 
Dolayısıyla, geri dönüşü bu dönemde olmuş olmalıdır. 16 Şubat 1946'da İstanbul'da vefat etti. 

(19) Süleyman Şefık'in Yaveri Bulgar Tahsin., 

    Harbiye'den mezun olup yüzbaşılığa kadar yükselen ve Süleyman Şefık'e yaver olarak hizmet eden Tahsin, Filibeli olduğundan Bulgar Tahsin diye bilinirdi. Milli kuwetler karşıtı Nigehban-ı Askeri Cemiyetinin bir üyesiydi.155 

(20) Kuvayı İnzibatiye Erkan-ı Harbiye Reisi Miralay Ahmet Refik 

Harbiye kökenliydi, ancak generallikten hemen önce istifa edip İTC'ye katıldı. Daha sonra diğer birçokları gibi o da Hürriyet ve İtilaf saflarına geçti ve Hilafet Ordusu erkan-ı harbiye reisliğine getirildi. Damat Ferit Paşa'yı, Ankara'nın Milli Kuwetlerine karşı duyduğu düşmanlıkla etkiledi. 

Ahmet Refik, Ankara aleyhtarı subayları Hilafet Ordusuna toplamaya çalıştı. Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması üzerine Bulgaristan'a kaçtı ve 1930'da orada öldü. Emin Karaca, onun erkek kardeşinin Türkiye'de kalarak Diyanet İşleri Başkanı olduğunu, oğlunun da cumhuriyet hükümeti emrinde üst düzey bir bürokrat olarak görev yaptığını belirtir. 156 

(21) Kuvayı İnzibatiye Mitralyöz Kumandanı ve Damat Ferit Paşa'nın Yaveri Tarık Mümtaz (Göztepe)., 

1893'te İstanbul'da doğdu. Asker kökenliydi ve Damat Ferit Paşa dahil birçok harbiye nazırına yaver olarak hizmet etti. Geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemlerine ilişkin değerli bilgiler içeren çeşitli kitapların yazarı olarak da tanınır.157

 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Ümit adlı bir dergi çıkardı. Osmanlı İmparatorluğu 'nun dağılması üzerine ülkeyi terk ederek San Remo'daki Vahdeddin'in yanına gitti ve onun sürgündeki yaşamına birinci elden şahitlik ederek, 1926'daki ölümüne kadar yanında kaldı. 

Tarık Mümtaz, 15o'likler listesinin Hilafet Ordusu kısmına dahil edildi, çünkü Ankara karşıtı bu askeri kuvvette mitralyöz birimi komutanı olarak sorumluluk almıştı. Yurtdışındayken, Bulgaristan'daki Türk okullarında ders verdi ve Suriye'de ise, örneğin Çerkesce Marc (1928-31) gibi gazeteler yayınladı. Aftan sonra Türkiye'ye dönerek Yeni Sabah ve Zafer gibi gazetelerde çalıştı. Birçok listedaşı gibi o da hükümete dair yorumlarda bulunmaktan kaçındı ve 24 Ocak 1977'de İstanbul'da öldü. 

(22) Sabık Kurmayı İnzibatiye ve İzmir (17.) Kolordu Kumandanı Ali Nadir  

Harbiye mezunu Ali Nadir Paşa, daha çok Balkan Savaşlarında (1912-13) "Selanik'i düşmana teslim eden kumandan" olarak bilinir.158 

Bu olaydan sonra istifaya zorlandıysa da, 16 Aralık 1918'de ilk Divan-ı Harb'e üye tayin edildi.159 17. Kolordu Kumandanı olarak 15 Mayıs 1919'da İzmir'i Yunanlılara teslim etmekten sorumlu tutuldu. Ali Nadir listeye öncelikle Hilafet Ordusuna komutan atandığı için dahil edildi. 
Ölüm yeri konusunda birbiriyle çelişen bilgiler varsa da, 1930'da muhtemelen Fransa'nın Nis Şehrinde sefalet içinde ölmüştür.160 

DİPNOTLAR;

128 Misak-ı Milli, Osmanlı Parlamentosundaki Anadolu hareketi vekillerinin gayretleriyle yapılan  kapalı bir oturumda, 28 Ocak 192o'de tartışılıp kabul edildi. 
129 TBMM Gizli Celse ... , 440. 
130 Osmanlı Parlamentosunun lstanbul'daki işgal kuvvetlerince kapatılmasından sonra, Sultan VI.  Mehmed Vahdeddin, Sevr Antlaşmasını tartışmak üzere, 22 Temmuz 192o'de bir şura kurdu. Bu şura  aslında bu tür ikinci şuraydı; ilki 16 Mayıs r919'da lzmir'in işgalini ele almıştı. İkinci Şura-yı Saltanat'ta  Padişah, Veliaht Abdülmecit, Sadrazam Damat Ferit ve Osmanlı devlet ricalinin üst düzey mensupları bulunuyordu. Oylama sonucunda, aleyhte bir oy (Ayan Meclisinden Topçu Feriki Rıza Paşa) farkla, antlaşmayı kabul etmekten başka çare olmadığına karar verildi. Sonuç olarak, Şura Sevr Antlaşmasının  kabulünü tavsiye etti. 
131 Doğmuş olduğu Mustafa Paşa kasabası. bugün Bulgaristan'dadır ve Svilengrad adını almıştır. 
132 Birinci. 242. 
133 Syed Tanvir Wasti. "FeylosafRıza."Midd!e Eastem Studies 38 (2002): 83-100. Onun hakkında, Refik Halit Karay'ın Minelbab İlelmihrab (İstanbul: lnkilap, 1992) ve Bir Ömür Boyunca ( İstanbul: İletişim, 1996) adlı kitaplarında da bilgi bulunur; Munise Başikoğlu "Babam Rıza Tevfik.· Tarih ve Toplum. 57-63  (1988-89): Ayrıca bkz. Rıza Tevfık'in hatıratı, Biraz da Ben Konuşayım (İstanbul: iletişim, 1993). 
134 Rıza Tevfik, 52-53. 
135 Ona göre Britanya, halifenin Hint Müslümanlarını Britanya İmparatorluğu aleyhine kışkırtacağı  korkusuyla sultanın/halifenin otoritesini kırmaya çalışıyordu. lngilizler bu tehdidi bertaraf etmek için, milliyetçilerin her an İstanbul'a girip sultana zarar verebileceği rivayetini yaydılar ki bu propaganda stratejisi tuttu ve daha sonra iş saltanat ve hilafetin kaldırılmasına kadar gitti, Bkz. Rıza Tevfik, 188-91. 
136  II. Abdülhamid'in kızlarından biri olmalıdır. 
137 Süleyman Şefik Paşa'nın hahratı, Hatıratım, Başıma Gelenler ve Gördüklerim: 31 Mart Vak'ası  (İstanbul: Arma, 2004) adı altında yayınlandı. 
138 EGMA 12222/18/1. Müdafaayı Milliye Vekaleti personel dairesince hazırlanan bu belge, tam  tarihleriyle onun resmi atamalarını verir. Süleyman Şefik hakkında Şerife Özkan'da verilen bazı  tarihler, bu listeye uymaz. 
139 Bu yıl, Şerife Özkan'ın Süleyman Şefik hakkındaki çalışmasında (1913) farklıdır, Bkz. "Yüzellilikler  ve Süleyman Şefik Kemali" 66. Ancak ben onun ilk emeklilik tarihini 16 Teşrin-i Evvel 1330 olarak  gösteren ve miladi takvimde ı Kasım 1914'e tekabül eden bir arşiv belgesi buldum, EGMA (12222/18/1). 
140 Bkz. EGMA, 12222/18/1. 
141 Göztepe, Osmanoğullannın Son Padişahı ... , 300. 
142 Süleyman Şefik, Anzavur'un emirlerini dinlemediğini ve başına buyruk hareket ettiğini ileri sürmüştür; Bkz. age. 300-301. 
143 Özkan, Yüzellilikler, 76, dipnot. 
144 Göztepe, 208. 
145 Ali Fuat Türkgeldi, Görüp İşittiklerim (Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1987), 234-35. 
146 lkaz, II Ağustos 1919 Özkan'da zikredildiği gibi, 73
147 Özkan telgraf metninin tamamını çözer, s. 81, dipnot. 
148 Atatürk, Nutuk, cilt 1, 98. 
149 Age., 88-89. 
150 Belge açık lıir şekilde numaralanmamıştır; EGMA 2 Dı, 2 D2 ve ayrıca 2 C8. Böyle oldukları belirtilmese de, bu belgelerin dosya 12221'in uzantıları olması mümkündür. 
151 EGMA 12222/18. 
152 EGMA 12222/18. 
153 Age. 
154 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 30.ıo.0.0/107.698.7. 
155 Daha fazla bilgi için Bkz.Tarık Zafer Tunaya, Türkiyede Siyasi Partiler, cilt 2 (İstanbul: iletişim, 1999), 34o-58. 
156 Karaca, 69. 
157 Bunlar arasında, örneğin, Osmanoğullannın Son Padişahı Vahdeddin Mütareke Gayyasında ve  Osmanoğullarının Son Padişahı Vahdeddin Gurbet Cehenneminde sayılabilir. Kafkasya asıllı olması nedeniyle, Kafkas tarihiyle de ilgileniyordu ve İmam Şamil: Kafkasya'nın Büyük Harp ve İhtilal Kahramanı  (İstanbul: inkilap, 1961) adlı eseri yayınlamıştı. 
158 Erdeha, 176. 
159 Bu mahkeme daha sonra, 1919'da, ITC mensuplarını ı. Dünya Savaşındaki suçları nedeniyle yargıladı. 
160 Karaca ve Erdeha onun Mısır'da öldüğüne işaret ederken, Bingöl EGMA 12222-22/A ı'e  göndermeyle Nis'te öldüğünü ileri sürer. Öteki yazarlar verdikleri bilgi için herhangi bir referans  göstermediklerinden, Bingöl'ün referansına dayandım. 

10. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***