16 Şubat 2020 Pazar

SÜLEYMANİ SONRASI ORTADOĞU BÖLÜM 2

SÜLEYMANİ SONRASI ORTADOĞU BÖLÜM 2





İRAN’IN ABD KARŞISINDAKİ SEÇENEKLERİ

Kasım Süleymani suikastı İran’ın prestijine ciddi bir darbe vurmuş ve bölgedeki etkisine yönelik büyük bir meydan okumanın ortaya çıkmasına 
neden olmuştur. İran’ın Süleymani gibi önemli bir figürün öldürülmesine karşılık yaptığı misilleme ise en azından suikast sonrasında ortaya konan söylemleriyle örtüşmemektedir. Tahran yönetiminin bu misillemeyle kendi halkını, vekil aktörlerini ve ideolojik/siyasal açıdan kendisine güç atfeden/sempati duyan kesimleri tatmin etmesi zor gözükmektedir. İran’ın yeni dönemde ABD’ye karşı uygulayabileceği politikalarda üç seçenek öne çıkmaktadır. 

ABD ile Doğrudan/Dolaylı Karşı Karşıya Gelmemek 

Bu seçeneğin tercih edilmesi İran’ın her şeyden önce 1979’dan beri uygulamış olduğu ve Amerikan karşıtlığının da söylemsel olarak ön plana çıkardığı politikalarıyla taban tabana çelişmesi anlamına gelecektir. 
Böylesi bir alternatifin seçilmesi Süleymani suikastıyla prestiji zedelenen İran’ın bölgedeki vekil aktörler üzerindeki etkisinin minimize olmasına neden olacak ve gelecekte de bu etkiyi yeniden oluşturması zorlaşacaktır. Bu nedenle “İran’ın kriz sonrasında geri adım” sayılabilecek bir politika anlamına gelen ABD ile doğrudan veya dolaylı karşı karşıya gelmeme seçeneğine yönelmesi beklenmemektedir. 
İranlı yetkililerin füze saldırıları sonrasında kullandığı retorik de böyle bir alternatifin seçilmeyeceğinin işaretini vermektedir.

ABD’ye Karşı Doğrudan/Dolaylı Agresif Politikalar Uygulamak

İran’ın yeni dönemde ABD’ye karşı doğrudan agresif bir politika içine girmesi zor gözükmektedir. 
Zira krizden siyasi nüfuz ve prestij anlamında ciddi hasar almıştır. Bir kriz daha yaşanması halinde oluşacak hasarın daha büyük olma ihtimali önceki dönemlere göre çok yüksektir. 

Aynı durum İran’ın vekil aktörleri kullanarak ABD’ye karşı agresif bir politika içine girmesi durumunda da söz konusu olabilecektir. Süleymani suikastının gerçekleşmesi Haşdi Şabi bileşenlerinden Kataib Hizbullah’ın faaliyetleri ve diğer vekil aktörlerle ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği önündeki gösterileri sonucunda olmuştu. Buradan hareketle Tahran yönetiminin doğrudan veya vekil 
aktörleriyle Washington’a karşı agresif politikalar içine girmesinin maliyeti hem İran hem de söz konusu vekil aktörler için üstlenilmeyecek kadar büyük olma riski taşımaktadır. Bu nedenle İran’ın son krizdeki hasar kontrolünden sonra ABD’ye yönelik doğrudan veya dolaylı agresif politikalar içine girmesi rasyonel görülmemektedir.

Süreci Zamana Yayma ve Vekiller Üzerinden Yıpratma Politikası Uygulama

Geri planı olsa da ABD ile İran arasındaki krizin ortaya çıkması, tırmanmanın artması ve gerginliğin düşürülmesi aşamaları iki hafta gibi kısa bir sürede söz konusu olmuştur. Suikast sonrasında İran’ın hızlı ancak beklentilerden daha düşük bir misillemeyle karşılık vermesiyle gerginlik düşüşe geçse de Tahran açısından rövanşın henüz alınmadığı en azından söylemsel düzeyde dile getirilmektedir.9
9. Ali Hamaney, Hasan Ruhani, Cevad Zarif ve diğer üst düzey yetkililerin söylemleri buna işaret etmektedir. Örnek olarak bkz. “IRGC Aerospace 
Commander: Wednesday Missile Strikes Mark Start of Major Operations Across Region”, FARS Haber Ajansı, 9 Ocak 2020, https://en.farsnews.
com/newstext.aspx?nn=13981019000659, (Erişim tarihi: 13 Ocak 2020).

Bu noktada zedelenen prestijinin yeniden tesisi ve üzerindeki Amerikan baskısını azaltmak için İran’ın gerginliği soğutarak süreci zamana yayma politikası içine girmesi en olası seçenek olarak gözükmektedir. Ancak süreci zamana yayarken de ABD ile vekiller yerine doğrudan kendisinin angaje olması yine bir krizin ortaya çıkma ihtimalini barındırmaktadır. Bu nedenle vekilleri önceki dönemler den farklı olarak daha dolaylı olarak kullanmak İran açısından daha az 
risk içeren bir politika alternatifi olacaktır. 

İran Devrim Muhafızları Hava-Uzay Komutanı General Emir Ali Hacızade’nin 9 Ocak 2020’de yaptığı basın açıklamasında arka planda İran, Devrim Muhafızları ve Besic bayrak ve flamalarının haricinde Haşdi Şabi ile Lübnan’daki Hizbullah, Yemen’deki Ensarullah, Filistin’deki Hamas, Afganistan’daki Fatimiyun ve Pakistan’daki Zeynebiyun gruplarının bayrak ve flamaları bulunmaktaydı. 
Bu görüntü yeni dönemde vekiller üzerinden uygulanacak politikaya 
ilişkin önemli bir mesaj niteliğindeydi.

İran’ın Hizbullah, Ensarullah, Hamas örgütleri ile Fatimuyyun ve Zeynebiyyun tugayları üzerinden ABD’yi yıpratma politikasına girişme ihtimali söz konusu örgütlerin ABD’ye verebilecekleri zararın düzeyi dikkate alındığında daha düşük gözükmektedir. Bunun yanı sıra söz konusu örgütlerin harekete geçmesi, bulundukları ülke ve bölgede devletlerin veya karşı hareketlerin eylemleriyle dengelenebilecek niteliktedir.

Buradan hareketle İran’ın bölgede bu politikayı gerçekleştirebilmesi için en elverişli vekil aktörlerinin Irak’ta bulunduğu söylenebilir. Beş bin civarında Amerikan askerinin dokuz üsde konuşlandığı Irak’ta alt bileşenleriyle birlikte Haşdi Şabi –Irak siyasal ve güvenlik yapısındaki ağırlığı nedeniyle– İran’ın diğer ülkelerdeki vekil aktörlerinden daha fazla etki oluşturabilecek bir yapıda dır.10
10. Haşdi Şabi bileşenleri ve etkilerine ilişkin bkz. Bilgay Duman ve Göktuğ Sönmez, “An Infuential Non-State Armed Actor in the Iraqi Context: 
Al-Hashd Al-Shaabi and the Implications of Its Rising Infuence”, Non-State Armed Actors in the Middle East, ed. Murat Yeşiltaş ve Tuncay 
Kardaş, (Palgrave Macmillan, 2018), s. 173-177, 


GÖRSEL 1. GENERAL EMİR ALİ HACIZADE’NİN  9 OCAK 2020’DE YAPTIĞI BASIN AÇIKLAMASININ EKRAN ALINTISI
Kaynak: Press TV, Twitter, 9 Ocak 2020, https://twitter.com/PressTV/status/1215268453717856257, (Erişim tarihi: 13 Ocak 2020).

 Ancak burada da İran açısından iki riskli durum bulunmaktadır:
Bunlardan birincisi bileşenlerinin İran namına yoğun bir şekilde kullanılması Haşdi Şabi’nin kendi içinde hoşnutsuzluğa yol açabilecektir. Bu durum ise Haşdi Şabi’nin içinde güç mücadelelerinin yaşanmasına neden olabilir. İkinci handikap ise Irak toplumunda ideoloji/mezhep gözetmeksizin İran’ın ülke üzerindeki nüfuzundan rahatsızlık duyan ciddi bir kitlenin bulunmasıdır. 2019 sonbaharında 
Irak’taki gösteriler sırasında Basra, Necef ve Kerbela kentlerindeki İran konsolosluk binalarına saldırılması ve binaların ateşe verilmesi Tahran yönetiminin ülkede artan nüfuzuna yönelik bir tepkidir. 

Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühendis’in öldürülmesi kısa vadede bu tepkilerin merkezini ABD’ye doğru yöneltmiştir. Ancak Irak’ın Tahran tarafından ABD-İran rekabetinin bir cephesi olarak kullanılmaya devam edilmesi kaçınılmaz olarak İran’a yönelik tepkilerin yeniden ve daha etkili bir şekilde baş göstermesine neden olacaktır.

SÜLEYMANİ SONRASI ORTADOĞU JEOPOLİTİĞİNDE YENİ FAY HATLARI 

Bölge ülkeleri açısından Kasım Süleymani suikastı sonrası dönem riskler barındırdığı gibi fırsatlar da içermektedir. Gerilimin tekrar tırmanması ve sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimali Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn başta olmak üzere bölgedeki Amerikan müttefiklerinin ve ABD askerlerine ev sahipliği yapan ülkelerin kaygılarını artırmaktadır. Bölge ülkeleri olası bir çatışmanın  cephesi / hedefi olma ihtimalini ilk defa bu denli yoğun hissetmiştir. Bu nedenle bölgedeki Amerikan müttefiki ülkelerin agresif politikalardan kaçınıp İran’la gerilime neden olan gelişmelere taraf olmamak için daha temkinli bir politika izlemeleri söz konusu olacaktır.

Bununla beraber ABD’nin İran politikasındaki dönüşüm, bölgeye yönelik askeri angajmanı ve oluşturduğu yeni caydırıcılık ise söz konusu ülkelerin İran’ın bölgesel politikalarına karşı kendilerini önceki döneme göre daha çok güvende hissetmelerine de neden olmuştur. 

Burada kilit nokta İran’ın Amerikan müttefiklerine karşı yıpratıcı bir politika içine girmesi halinde söz konusu ülkelerin ABD ile ittifaklarına ne kadar güvenebileceğidir. Zira 14 Eylül 2019’da Suudi Arabistan’ın ARAMCO tesislerine yönelik saldırı ve ABD’nin buna verdiği tepki bölgede düşüşte olan Amerikan kredibilitesini bir kez daha olumsuz etkilemiştir.11
11. Ferhat Pirinççi, “Suudi Arabistan’ın Dev Savunma Bütçesi Güvenlik Sağlamıyor”, Anadolu Ajansı, 30 Eylül 2019.

 Bu bağlamda Amerikan müttefiki ülkeler vekiller üzerinden gerçekleşecek ve rejimlerin bekasını doğrudan tehdit etmeyen saldırılara karşı ABD ile ittifaklarına güvenmeme eğilimindedir. Ancak İran’ın vekiller üzerinden değil de doğrudan giriştiği ve/veya müttefik rejimlerin bekasını tehdit eden politikalar içine girmesi durumunda ABD’nin devreye girerek İran’ı dengelemesi daha olasıdır.

Yeni dönemin bölge jeopolitiğine en önemli yansımalarından birisi İran’ın doğrudan veya vekiller üzerinden girişeceği ABD’ye veya bölgedeki müttefiklerine yönelik politikalarında daha ihtiyatlı hareket edecek olmasıdır. İran her ne kadar aksini göstermek için yoğun bir retorik kullanıp küçük bazı adımlar atacak olsa da karşılaşacağı riskin farkındadır ve kısa vadede büyük 
yıpratıcı girişimlerde bulunarak bu durumu test etmesi olası görülmemektedir.

Yeni dönemde benzeri ihtiyatlı tavrın İran’ın vekilleri açısından da geçerli olduğu söylenebilir. Bunlardan Irak kendine özgü durumu nedeniyle istisna tutulacak olursa İran’ın bölgedeki vekillerinin manevra alanlarının önceki döneme göre daraldığı dile getirilebilir. Bu durumdan öncelikle Suriye’deki Şii milis gruplar ve özellikle Lübnan’daki Hizbullah daha fazla etkilenecektir. İran’ın doğrudan karasal ve deniz sınırı bulunmadığı her iki ülkedeki grupların geçmişte aldıkları yoğun lojistik destekte kesintiler yaşanması olasıdır. Benzeri bir durum daha 
düşük bir seviyede Yemen’deki Ensarullah açısından da geçerlidir.

Yeni dönemde İran’ın bölgedeki vekilleriyle mücadele eden devletler mücadelelerinde daha geniş bir hareket alanına sahip olacaktır. Bunlardan özellikle İsrail’in önceki döneme göre daha rahat hareket etmesi ve Suriye, Lübnan ve Irak’ta İran’ın vekillerine yapacağı saldırılarını arttırması 
söz konusu olacaktır.

Mevcut gerilimin bir cephesi olan Irak’ın bu konumunu yeni dönemde de sürdüreceği görülmektedir. 2003 sonrasında kurulan ve ciddi aksaklıklar gösteren siyaset mekanizmasına ilişkin hoşnutsuzlukların tavan yaptığı bir dönemde sorunlarına çözüm bulmak amacıyla küçük de olsa girişimlerde bulunan Irak’ın söz konusu gerilim ve cephe ülke olması nedeniyle sorunlarına kısa vadede bir çözüm bulması zorlaşmıştır. 

Irak’ın bu durumu yeni dönemde iki riski ortaya çıkarmıştır: Birincisi İran’ın doğrudan/dolaylı baskısının artması nedeniyle ABD’nin sahada daha ihtiyatlı hareket edecek olması ve DEAŞ’la mücadelede ön planda olan Haşdi Şabi ile ABD’nin ilişkilerinin geleceğiyle ilişkilidir. 

Bu durum Irak’ta DEAŞ’la mücadelenin sekteye uğramasına yol açabilecek ve bu tehdidin yeni dönemde tekrar ortaya çıkma ihtimali artacaktır. 

Irak açısından ikinci risk ise yukarıdaki ihtimali de içerecek şekilde etnik / mezhepsel kutuplaşmanın zirve yapması ve kaotik ortamın artmasıyla Irak devlet otoritesinin ciddi bir şekilde sarsılmasıdır. Böylesi bir durumda Kuzey Irak’ın bağımsızlık girişimlerinin yeniden canlanması ve başta Kerkük olmak üzere tartışmalı bölgelerde yeni gerilimlerin yaşanması olasıdır. 

Türkiye açısından bakıldığında ABD ile İran arasındaki gerilimin doğrudan tarafı olmasa da Ankara’nın yeni dönemdeki gelişmelerden kaçınılmaz bir şekilde etkileneceği söylenebilir. 

Bu noktada Türkiye’nin yeni dönemde Washington ile Tahran arasındaki gerginliklere mümkün mertebede müdahil olmama ve gerginliğin (başta Suriye ve Irak’ta yaşanacak) yan etkilerini sınırlandırma şeklinde bir politika takip etmesi beklenmektedir. 

Bilindiği gibi Türkiye, ABD ile başta Suriye politikası olmak üzere bazı konularda farklılaşan önceliklere sahiptir. Türkiye, Irak ve Suriye öncelikli olmak üzere bölgede izlediği agresif politikalar nedeniyle İran’la da ayrışmaktadır. 

Bu bağlamda yeni dönemde jeopolitik gerekçelerle iki ülkenin de önceki döneme kıyasla Türkiye’yle ayrıştıkları konularda Ankara’ya karşı daha uzlaşmacı ve müzahir bir tutum takınma ihtimali bulunmaktadır. 

Yeni dönemde ABD-İran-Irak ekseni dışında kalan bölgelerde aktörlerin kendi bireysel gündemlerine daha fazla angaje olmaları söz konusudur. Dikkatlerin İran merkezli gerilime yoğunlaştığı bir dönemde bazı aktörler açısından fırsat penceresi açılmış olup sistemdeki dengeleri sarsmayacak şekilde “oldubitti” adımlarının atılması olasıdır. Bu bağlamda İsrail’in Filistin, Lübnan ve Suriye’de; Türkiye’nin Suriye ve Libya konusunda; Suudi Arabistan-BAE-Mısır üçlüsünün Libya konusundaki angajmanlarını artırması önceki döneme göre daha olasıdır. 


SONUÇ

Kasım Süleymani suikastıyla beraber İran yıllardır vekiller üzerinden yürüttüğü güç mücadelesiyle kaçınılmaz bir şekilde asaleten yüzleşmek zorunda kalmıştır. Karşısında karşılık vermek zorunda olduğu ABD’yi bulan İran yönetimi gerilimi daha fazla tırmandırmak yerine “makul” bir misillemeyle sürecin kendisine daha fazla zarar vermesini –şimdilik– engelleyebilmiştir. Ancak sürecin şu ana kadar İran için stratejik açıdan net bir kayıp oluşturduğu söylenebilir. 

Süleymani suikastı ABD açısından İran’a yönelik ciddi bir politika değişikliği olduğunu göstermektedir. Maksimum baskı politikasıyla birleştirildiğinde Obama dönemindeki bölgeye düşük angajman ve İran ile gerginleşmekten kaçınan Amerikan politikalarının sona erdiği görülmektedir. İran’a yönelik artan diplomatik ve ekonomik yaptırımların yanı sıra askeri boyut bundan sonraki 
ilişkilerde daha belirleyici bir rol oynayacaktır. 

Bununla beraber iki faktör ABD’nin yeni İran politikasındaki sürekliliği etkileyebilecektir: Birincisi Kasım 2020’deki başkanlık ve kongre seçimlerinin sonuçlarıdır. Trump’ın seçimi kaybetmesi halinde İran’a yönelik politikanın sürdürülüp sürdürülmeyeceği meçhuldür. Trump’ın seçimi kazanması halinde bile Kongrenin her iki kanadının Demokrat çoğunluktan oluşma ihtimali bulunmaktadır. Böylesi bir durumda Kongrenin bir bütün olarak Trump politikalarını ve dolayısıyla da İran politikasını etkileme gücü artacaktır. İkinci faktör ise Trump’ın nevi şahsına münhasır liderliğiyle ilişkilidir. Dış ve güvenlik politikaları alanında zaman zaman ABD’nin klasik karar verme süreçlerini bypass ederek farklı adımlar atabilen Trump’ın bu “öngörülemez” yönünün İran politikasında geçerli olmayacağını kesin bir şekilde iddia etmek güçtür. 

İran suikastla oluşan stratejik kaybını zamana yayarak ve vekil aktörleri daha dolaylı kullanarak yeniden kazanmaya çalışacaktır. Bu noktada en büyük sıkıntı İran’ın Irak’taki vekil aktörleri kullanacak olması nedeniyle bu ülkenin istikrarıyla ilişkilidir. Bu bağlamda Irak’ta istikrarsızlığın artması durumunda İran’ın ABD’yi bölgeden çıkarma amacının tersi sonuçlar da ortaya çıkarabilir. Diğer bir ifadeyle Irak’ta istikrarsızlığın artması ABD’nin Irak’a askeri açıdan angajmanını 
sürdürmesine ve hatta arttırmasına neden olabilecektir. Nitekim analize konu olan iki haftalık kriz sürecinde bile Irak’taki (ve bölgedeki) Amerikan birliklerinin sayısında artış yaşanmıştır.

Sonuç olarak analize konu olan suikast ve sonrasındaki gelişmeler ABD, İran ve kaçınılmaz olarak Irak’ı içine alan üçlü bir denklemde seyretse de sürecin yansımaları bölgenin tamamını ilgilendirir niteliktedir. Ortadoğu’daki bütün aktörler bundan sonra son dönemdeki gelişmeleri de hesaba katarak adım atacaktır. Süleymani suikastının bölgedeki dengeleri şekillendirme sürecinin tamamen sona erdiğini iddia etmek zordur. 

Bununla beraber bölge dinamiklerinin suikast öncesinden farklı olduğu ise kesindir. 

İran suikastla oluşan stratejik kaybını zamana yayarak ve vekil aktörleri daha dolaylı kullanarak yeniden kazanmaya çalışacaktır.


SONUÇ ÖZETİ ;
SÜLEYMANİ SONRASI ORTADOĞU  
FERHAT PİRİNÇÇİ
ANALiZ 

Washington-Tahran ilişkilerinde son kırk yılın en büyük gerilimi 3 Ocak 2020’de 
ABD tarafından Bağdat’ta gerçekleştirilen Kasım Süleymani suikastıyla yaşanmıştır. 
Kasım Süleymani Ortadoğu’da agresif nüfuz ve yayılmacı politikalar 
uygulayan İran’ın bölgedeki en önemli figürü olup Arap Baharı öncesinde ve 
özellikle beraberinde Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’deki Şii grupların örgütlenmesi ve bölgesel politikalara Tahran lehine yön verilmesinde en önemli 
aktör olmuştur. ABD’nin böylesi yüksek değerde bir hedefi seçmesi İran politikasında önemli bir değişikliğe işaret ederken Tahran yönetiminin bu suikasta vereceği cevaba bağlı olarak bir bölgesel savaş çıkacağı beklentisi oldukça yüksekti. Nihayetinde İran, ABD açısından “makul” sayılabilecek bir karşılık vermiş ve krizin daha fazla tırmanmasının –şimdilik– önüne geçilmiştir. 

Bu analizde Kasım Süleymani suikastı sonrasında ABD ve İran’ın birbirlerine 
karşı uygulayabilecekleri politika seçenekleri ortaya konarak Ortadoğu’da 
gelişen yeni denklemin öne çıkan özellikleri irdelenmektedir. Bu çerçevede 
Kasım Süleymani suikastı ve sonrasındaki gelişmeler ABD, İran ve kaçınılmaz 
olarak Irak’ı içine alan üçlü bir denklemde seyretse de sürecin yansımaları 
bölgenin tamamını ilgilendirir niteliktedir. Ortadoğu’daki bütün aktörler bundan 
sonra son dönemdeki gelişmeleri de hesaba katarak adım atacaklardır. 
Süleymani suikastının bölgedeki dengeleri şekillendirme sürecinin tamamen 
sona erdiğini iddia etmek zordur. Bununla beraber bölge dinamiklerinin suikast 
öncesinden farklı olduğu da kesindir. 

www.setav.org

ANKARA • İSTANBUL • WASHINGTON D.C. • KAHİRE • BERLİN • BRÜKSEL 

***

SÜLEYMANİ SONRASI ORTADOĞU BÖLÜM 1

SÜLEYMANİ SONRASI ORTADOĞU BÖLÜM 1


FERHAT PİRİNÇÇİ
ANALiZ 
OCAK 2020 . SAYI 305



Bu yayının tüm hakları SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’na aittir. SETA’nın izni olmaksızın yayının tümünün veya bir kısmının elektronik veya mekanik (fotokopi, kayıt ve bilgi depolama vd.) yollarla basımı, yayımı, çoğaltılması veya dağıtımı yapılamaz. Kaynak göstermek suretiyle alıntı yapılabilir.

Uygulama: Erkan Söğüt
Baskı: Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş., İstanbul
SETA | SİYASET, EKONOMİ VE TOPLUM ARAŞTIRMALARI VAKFI
Nenehatun Cd. No: 66 GOP Çankaya 06700 Ankara TÜRKİYE
Tel: +90 312 551 21 00 | Faks: +90 312 551 21 90
www.setav.org | info@setav.org | @setavakfi

SETA | İstanbul
Defterdar Mh. Savaklar Cd. Ayvansaray Kavşağı No: 41-43
Eyüpsultan İstanbul TÜRKİYE
Tel: +90 212 395 11 00 | Faks: +90 212 395 11 11

SETA | Washington D.C. 
1025 Connecticut Avenue, N.W., Suite 1106 
Washington D.C., 20036 USA
Tel: 202-223-9885 | Faks: 202-223-6099
www.setadc.org | info@setadc.org | @setadc

SETA | Kahire
21 Fahmi Street Bab al Luq Abdeen Flat No: 19 Cairo EGYPT
Tel: 00202 279 56866 | 00202 279 56985 | @setakahire

SETA | Berlin
Französische Straße 12, 10117 Berlin GERMANY
Tel: +49 30 20188466

SETA | Brüksel
Avenue des Arts 27, 1000 Bruxelles, BELGIQUE
Tel: +3226520486

İÇİNDEKİLER

ÖZET 7

GİRİŞ 8

SUİKASTA GİDEN SÜREÇ VE TRUMP FAKTÖRÜ: 

ABD SÜLEYMANİ’Yİ NEDEN HEDEF ALDI? 8

İRAN’IN MİSİLLEMESİ VE TIRMANMANIN DURMASI 9

KRİZ SONRASINDA YENİ STRATEJİK ORTAM 12

ABD’NİN İRAN KARŞISINDAKİ SEÇENEKLERİ 12

İRAN’IN ABD KARŞISINDAKİ SEÇENEKLERİ 13

SÜLEYMANİ SONRASI ORTADOĞU JEOPOLİTİĞİNDE YENİ FAY HATLARI 15

SONUÇ 17

YAZAR HAKKINDA

FERHAT PİRİNÇÇİ

Doktorasını 2010’da Uludağ Üniversitesi’nde tamamlayan Ferhat Pirinççi, Bursa Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Uluslararası Siyaset Anabilim 
Dalı’nda profesör olarak görev yapmaktadır. Ortadoğu, silahlanma ve ABD dış politikası üzerine çalışmalar yapmakta olup lisans ve lisansüstü düzeyde Uluslararası İlişkiler, Ortadoğu, Silahlanma ve ABD Dış Politikası dersleri vermektedir.

ÖZET

Bu analizde Kasım Süleymani suikastı sonrasında ABD ve İran’ın birbirlerine karşı uygulayabilecekleri politika seçenekleri ortaya konarak Ortadoğu’da gelişen yeni denklemin öne çıkan özellikleri irdelenmektedir.

Washington-Tahran ilişkilerinde son kırk yılın en büyük gerilimi 3 Ocak 2020’de ABD tarafından Bağdat’ta gerçekleştirilen Kasım Süleymani suikastıyla 
yaşanmıştır. Kasım Süleymani Ortadoğu’da agresif nüfuz ve yayılmacı politikalar uygulayan İran’ın bölgedeki en önemli figürü olup Arap Baharı öncesinde ve özellikle beraberinde Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’deki Şii grupların örgütlenmesi ve bölgesel politikalara Tahran lehine yön verilmesinde 
en önemli aktör olmuştur. ABD’nin böylesi yüksek değerde bir hedefi seçmesi İran politikasında önemli bir değişikliğe işaret ederken, Tahran yönetiminin 
bu suikasta vereceği cevaba bağlı olarak bir bölgesel savaş çıkacağı beklentisi oldukça yüksekti. Nihayetinde İran, ABD açısından “makul” sayılabilecek 
bir karşılık vermiş ve krizin daha fazla tırmanmasının –şimdilik– önüne geçilmiştir. 

Bu analizde Kasım Süleymani suikastı sonrasında ABD ve İran’ın birbirlerine karşı uygulayabilecekleri politika seçenekleri ortaya konarak Ortadoğu’da 
gelişen yeni denklemin öne çıkan özellikleri irdelenmektedir. Bu çerçevede Kasım Süleymani suikastı ve sonrasındaki gelişmeler ABD, İran 
ve kaçınılmaz olarak Irak’ı içine alan üçlü bir denklemde seyretse de sürecin yansımaları bölgenin tamamını ilgilendirir niteliktedir. Ortadoğu’daki bütün 
aktörler bundan sonra son dönemdeki gelişmeleri de hesaba katarak adım atacaklardır. Süleymani suikastının bölgedeki dengeleri şekillendirme sürecinin 
tamamen sona erdiğini iddia etmek zordur. Bununla beraber bölge dinamiklerinin suikast öncesinden farklı olduğu da kesindir. 

GİRİŞ

ABD’nin 3 Ocak 2020’de gerçekleştirdiği saldırıyla İran’ın Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani ile Irak’ın Haşdi Şabi yapılanmasının komutan yardımcısı Ebu Mehdi Mühendis’i öldürmesi ve akabinde yaşanan gelişmeler Ortadoğu’da süregelen oyunun kurallarının yeniden şekillenmesine yol açmıştır. Suikast resmi düzeyde ifade edilen ve satır arasında verilen mesajları bir tarafa ABD-
İran ilişkilerinde son kırk yılın en büyük geriliminin ortaya çıkmasına neden olmuştur. 

Krizin ilk safhasında (tırmanma) İran’ın vereceği tepkiye bağlı olarak bölgesel düzeyde bir savaşın çıkacağına yönelik güçlü beklentiler oluşmasına rağmen Tahran yönetiminin şimdilik “makul” bir misillemeyle yetinmesi ve Washington’ın da bunu kabullenmesi gerilimin tırmanmasını engellemiş ve krizin şimdilik sönümlenmesini sağlamıştır. İki ülke arasında gerilim düşük yoğunluklu olarak devam etmekte ve Ortadoğu’yu kapsayacak yeni bir gerilimin çıkmayacağına 
yönelik kesin bir yargıda bulunmak pek mümkün gözükmemektedir. Bununla beraber Kasım Süleymani suikastı sonrasında ABD-İran ilişkileri özelinde ve Ortadoğu genelinde yeni bir denklemin oluştuğu görülmektedir. 

Bu analiz Kasım Süleymani suikastı sonrasında oluşan yeni denklemi Washington ve Tahran yönetimlerinin politika seçeneklerini ortaya koyarak analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede ilk olarak ABD’nin suikast kararına neden olan faktörler ve İran’ın buna yönelik misillemesi ele alınmaktadır. ABD ve İran’ın kriz sonrası dönemde birbirlerine karşı uygulayabilecekleri politikalar tartışıldıktan sonra yeni dönemin bölge politikalarına etkisi analiz edilmektedir. 

SUİKASTA GİDEN SÜREÇ VE TRUMP FAKTÖRÜ: ABD SÜLEYMANİ’Yİ NEDEN HEDEF ALDI?

General Kasım Süleymani suikastının zamanlamasına bakıldığında tırmanmanın 27 Aralık 2019’da Haşdi Şabi bileşenlerinden Kataib Hizbullah’ın Kerkük civarındaki Amerikan üssüne yönelik roket saldırısı sonucunda bir sözleşmeli ABD’li personelin öldürülmesi ve dört Amerikalı askerin yaralanmasıyla başladığı görülmektedir. ABD bu saldırıya misilleme olarak 29 Aralık 2019’da Irak ve Suriye’deki Kataib Hizbullah hedeflerine saldırılar düzenlemiş ve bu saldırılar sonucunda 25 Kataib Hizbullah milisi öldürülmüştür.1
1. “Statement from Assistant to the Secretary of Defense Jonathan Hoffman”, ABD Savunma Bakanlığı, 29 Aralık 2019, 
https://www.defense.gov/Newsroom/Releases/Release/Article/2047960/statement-from-assistant-to-the-secretary-of-defense-jonathan-hoffman, (Erişim tarihi: 13 Ocak 2020).

Irak topraklarında resmiyette kendi güvenlik yapılanmasının bir parçası olan Haşdi Şabi bileşenlerinden Kataib Hizbullah milislerinin öldürülmesi Irak’ta ciddi bir infiale sebep olmuş, üç günlük yas ilan edilmiş ve 31 Aralık 2019’da Bağdat’taki Amerikan Büyükelçiliği önünde protesto gösterileri başlamıştır. Haşdi Şabi komutanları, bileşenleri ve bazı Irak milletvekillerinin de katıldığı protestolar giderek dozunu artırmış ve Irak siyaset mekanizması ile güvenlik güçleri olayları yatıştırıcı herhangi bir önleyici reaksiyon göstermemiştir. Büyükelçilik dış duvarlarının zorlanması, giriş kısmının ateşe verilmesi 
ve şiddet unsurunun giderek daha fazla ön plana çıkması üzerine ABD’den üst düzey uyarılar gelmiş ve Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi’nin devreye girmesiyle protestolar 1 Ocak 2020’de sona ermiştir. 

3 Ocak 2020’de ise tırmanmanın zirvesini teşkil eden saldırı gerçekleşmiştir. İran Kudüs Gücü komutanı Tümgeneral Kasım Süleymani Beyrut’tan Bağdat’a dönmüş, havalimanından çıkarken ABD tarafından düzenlenen drone saldırısıyla öldürülmüştür. Bu saldırıda Kasım Süleymani’nin yanı sıra Kataib Hizbullah’ın kurucusu ve Haşdi Şabi’nin komutan yardımcısı Ebu Mehdi Mühendis de öldürülmüştür. 

ABD’nin –İran ile Trump döneminde küresel ve bölgesel düzeyde yaşadığı gerilime rağmen– neden 3 Ocak’ta bu denli büyük bir adımı attığı sorusunun cevabı büyük ölçüde Trump’ın kendine özgü başkanlığıyla ilişkilidir. Bu çerçevede saldırı tercihi ve zamanlamasında en önemli faktörün 31 Aralık’ta Amerikan Büyükelçiliği önünde yapılan gösteriler olduğu söylenebilir. 

1979’da Tahran’daki ABD Büyükelçiliğinin basılması ve devamında 444 gün süren rehine krizi ile 2012’de ABD’nin Libya Büyükelçisi Christopher Stevens’ın Bingazi’de öldürülmesi Amerikan dış ve güvenlik politikası açısından birer travma niteliğindedir. 

Bunlardan özellikle Libya Büyükelçisi Stevens’ın Hillary Clinton’ın dışişleri bakanlığı döneminde öldürülmesi Trump’ın başkanlık seçimlerinde Hillary Clinton’a karşı kullandığı önemli eleştirilerden biriydi. Başkanlık seçimlerine on ay kala azil süreci devam ederken Bağdat Büyükelçiliğinde benzeri bir vakanın yaşanmasına ramak kalması Trump için toparlanması zor bir durum oluşturacak tı. Zira Trump seçim kampanyası süresince ve başkanlığı döneminde ABD’yi eski gücüne kavuşturacağını ve askeri birlikleri ülkesine döndüreceğini vadetmişti.2
2. Bu vaade rağmen Amerikan askerlerinin denizaşırı görevlendirilmelerinde Trump döneminde Obama döneminden anlamlı bir farklılık olmadığı söylenebilir. Bkz. Paul K. MacDonald ve Joseph M. Parent, “Trump didn’t Shrink U.S. Military Commitments Abroad—He Expanded Them”, Foreign Affairs, 3 Aralık 2019.

Bağdat Büyükelçiliğinin basılma ihtimali ve Irak’taki Amerikan askerleri üzerinde artan baskı üzerine Başkan Trump sosyal medya üzerinden çıkacak olaylarda doğrudan Tahran yönetimini sorumlu tutacağı mesajını vermiş ve İran’ı tehdit etmiştir.3

3. “The U.S. Embassy in Iraq is, & has been for hours, SAFE! Many of our great Warfighters, together with the most lethal military equipment 
in the world, was immediately rushed to the site. Thank you to the President & Prime Minister of Iraq for their rapid response upon 
request.... ....Iran will be held fully responsible for lives lost, or damage incurred, at any of our facilities. They will pay a very BIG PRICE! 
This is not a Warning, it is a Threat. Happy New Year!”; Bkz. Donald J. Trump, Twitter, 31 Aralık 2019,
https://twitter.com/realDonaldTrump/status/1212121012151689217, (Erişim tarihi: 13 Ocak 2020).

 Bununla beraber gerek gösterilerde gerekse Irak’taki Amerikan üslerine yönelik saldırılarda İran’ın doğrudan rol oynamaması 29 Aralık’ta gerçekleşen saldırıda 
olduğu gibi İran’a karşı dolaylı bir misilleme ihtimalini akıllara getirmiştir. Ancak Kasım Süleymani suikastı beklenen misillemenin ötesinde çok ileri bir adım olarak ortaya çıkmıştır. 

Sonuçları itibarıyla ABD’nin bölgesel politikalarını ve Ortadoğu’daki dengeleri değiştirecek kadar önemli olan bu hedefe karar verilmesinde Trump’ın kişisel özelliklerinin önemli bir rolü olduğu düşünülmektedir. 

İRAN’IN MİSİLLEMESİ VE TIRMANMANIN DURMASI

Süleymani’nin öldürülmesi bölgesel dengeleri DEAŞ lideri Bağdadi ve hatta El-Kaide lideri Usame bin Ladin’in öldürülmesinden daha fazla etkilemiştir. 
Zira her iki olayda öldürülen kişiler gücü sınırlı veya erimekte olan bir terör örgütü lideri konumundayken Kasım Süleymani bölge üzerinde agresif nüfuz politikaları uygulayan İran’ın bölgedeki en önemli figürüydü. Arap Baharı öncesinde ve özellikle beraberinde Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’deki Şii grupların örgütlenmesi, bölgesel politikalara İran lehine yön verilmesi ve süreçlerin yönetilmesi Kasım Süleymani tarafından gerçekleştirilmekteydi. Bu açıdan suikast sembolik olmanın ötesinde İran’ın bölgedeki prestijine ve etkisine indirilen ciddi bir darbe niteliğindeydi.


ŞEKİL 1. İRAN’IN ÇEVRESİNDEKİ AMERİKAN ASKERİ ÜSLERİ

Kaynak: “ABD’nin İran Çevresindeki Askeri Üsleri”, Anadolu Ajansı, 9 Ocak 2020.


İran suikastın hemen ardından üç günlük yas ilan edip saldırıya en güçlü şekilde karşılık verileceğini ifade etmişti. Bu bağlamda esas tartışılan konu İran’ın misillemesinin ne olacağı ve bu misillemeye ABD tarafından nasıl karşılık verileceğiydi. Zira İran’ın ABD’ye karşı misilleme seçenekleri oldukça fazlaydı. Sadece bölgede bulunan Amerikan üsleri düşünüldüğünde bile İran’ın misillemede bulunabileceği onlarca hedef bulunmaktaydı. Örneğin Irak’ta 5 binin üzerinde, Suriye’de yaklaşık bin, Kuveyt’te 13 bin, Bahreyn’de 7 bin, Katar’da 11 bin, Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) 5 bin, Suudi Arabistan’da 3 bin ve Afganistan’da yaklaşık 14 bin ABD askeri toplamda 30’dan fazla 
üste konuşlanmış bulunmaktaydı.4
4. “ABD’nin İran Çevresindeki Askeri Üsleri”, Anadolu Ajansı, 9 Ocak 2020.

 İran’ın askeri kapasitesi de bu askerlerin konuşlandıkları üslerden herhangi birini misilleme amacıyla vurabilecek güçteydi. 

Bununla beraber ilk aşamada öne çıkan konu misillemenin kim tarafından gerçekleştirileceği ve kapsamının ne olacağıydı. Bu noktada ABD’nin saldırısı Kasım Süleymani gibi etkili ve aktif görevde olan İranlı bir generale yapıldığından misillemenin de doğrudan İran tarafından yapılması beklenmekteydi. İran’da dini lider Ali Hamaney başta olmak üzere bütün yetkililerden saldırıya yönelik intikamın oldukça ağır olacağı tehditler eşliğinde dile getirilirken bir yandan da Süleymani’nin cenaze merasimleri devam etmekteydi. Nihayetinde beklenen misilleme 8 Ocak 2020’de geldi. İran’dan fırlatılan onlarca balistik füze Irak’ın Anbar ve Erbil vilayetlerinde Amerikan askerlerine ev sahipliği yapan üsleri hedef aldı.5
5. Irak ordusunun açıklamasına göre İran’dan toplamda 22 füze fırlatılmıştır. ABD Savunma Bakanı Mark Esper 16 füzeden 11’nin Anbar’daki 
Asad Üssü’ne, 1’inin de Erbil’deki üsse düştüğünü belirtmiştir; “Iraqi PM Received ‘Verbal Message’ from Iran About Missile Attack”, Aljazeera, 8 
Ocak 2020; “Pelosi Says House will Vote Thursday On Measure to Limit Trump’s Military Actions Regarding Iran”, Washington Post, 8 Ocak 2020.

İran’ın 8 Ocak’taki füze saldırısının başlamasından sonra geçen ilk saatler Ortadoğu’da son dönemin en kritik süreçlerinden birisi olarak tarihe geçmiştir. Zira füze saldırılarıyla beraber karşılıklı olarak propaganda ve dezenformasyon mekanizmaları da harekete geçmiş, bölge ülkelerindeki Amerikan askerlerine ev sahipliği yapan üslerden İran’a karşı bir hareketlilik olması halinde Tahran’ın söz konusu ülkelere karşılık vereceği ültimatomu verilmiş ve ABD’nin füze saldırısına ilk tepkisi beklenmeye başlanmıştı. Bu saatlerde krizin bir savaşa dönüşme ihtimali daha önce hiç olmadığı kadar güçlenmişti. 

İlerleyen saatlerde üslerde herhangi bir can kaybının yaşanmadığı dile getirilmeye başlanmış, İran tarafı da saldırının Kasım Süleymani suikastına misilleme amacıyla yapıldığını ve sona erdiğini açıklamıştır. Donald Trump’ın aynı gün yaptığı basın açıklamasıyla beraber ABD’nin yeni bir askeri misillemede bulunmayacağı ve tırmanmanın daha fazla artmayacağı ortaya çıkmıştır.6
6. “Remarks by President Trump on Iran”, Beyaz Saray, 8 Ocak 2020.

 Dolayısıyla tarafların İran’ın makul bir misillemesi konusunda üstü örtülü de olsa uzlaştığı ve gerginliği –en azından şimdilik – daha fazla tırmandırmak istemedikleri anlaşılmıştır.

KRİZ SONRASINDA YENİ STRATEJİK ORTAM

Washington ve Tahran yönetimleri tırmanmayı daha fazla uzatmayarak –şimdilik– kriz öncesi duruma dönmüş olmasına rağmen suikast ve İran’ın karşı misillemesi bölgede yeni bir dönemin başlamasına neden olmuştur. Bu dönemin özellikleri henüz gelişmekte olsa da bölgedeki dengelerin ve güç ilişkilerinin 8 Ocak 2020’den farklı olacağı açıktır. 

ABD’NİN İRAN KARŞISINDAKİ SEÇENEKLERİ

Washington ile Tahran arasında –Irak başta olmak üzere– bölge politikalarından kaynaklı gerilimin arttığı belli olmakla beraber Trump yönetiminin İran’a karşı bu denli büyük bir meydan okumada bulunacağı beklenmemekteydi. Zira ABD “maksimum baskı politikası” çerçevesinde Mayıs 2018’de İran ile P5+1 arasında yapılan nükleer anlaşmadan çekilmiş, Tahran yönetimine uyguladığı ekonomik yaptırımları artırmış ve İran’ı izole ederek manevra alanını daraltmaya 
çalışmaktaydı. Ancak Süleymani suikastı gibi doğrudan ve keskin askeri yöntemler uygulayacağına ilişkin açık bir işaret bulunmamaktaydı. 

Buradan hareketle ABD açısından Süleymani suikastı Obama dönemindeki bölgeye düşük angajman ve İran ile gerginleşmekten kaçınan Amerikan politikalarının sonu anlamına gelmektedir. 

Diplomatik ve ekonomik yaptırımları artırmayı ifade eden maksimum baskı politikasına askeri boyut da ciddi bir şekilde eklemlenmiştir. Dolayısıyla ABD bu saldırıyla bölgede yıpranan caydırıcılığını İran özelinde yeniden tesis etmiştir. 

Bu noktada ABD’nin İran karşısındaki seçeneklerini analiz ederken ABD Başkanı Trump’ın nevi şahsına münhasır yapısı nedeniyle “beklenmedik adımlar atma” ihtimali de her daim göz önünde bulundurulmalıdır. 

Süleymani suikastından sonra ABD’nin İran’a ve İran’ın bölgedeki Amerikan çıkarlarına doğrudan zarar veren eylemlerine karşı “kayıtsız kalması” seçenek dışıdır. Böylesi bir ihtimal Süleymani suikastı sonrasında oluşturduğu caydırıcılığına ciddi zarar verecektir. Bu ihtimal devre dışı kaldığında yeni dönemde ABD’nin İran karşısında uygulayacağı politikalarda iki seçenek ön 
plana çıkmaktadır:

İran Üzerindeki Askeri Baskıyı Tek Taraflı Olarak Artırmak

Süleymani suikastı bu seçeneği işaret etse de kısa vadede askeri baskının yoğun bir şekilde tercih edilmeyeceği İran’ın “makul” görülen misillemesinden sonra gerilimin düşürülmesiyle ortaya çıkmıştır. Zira iki ülke karşılaştırıldığında her ne kadar askeri kapasite açısından net bir ABD üstünlüğü söz konusu olsa da askeri gerilimin artması durumunda yaşanacak bir savaşın ABD’ye de üstlenmek istemeyeceği maliyetleri olacaktır. 

ABD’nin dış ve güvenlik politikalarında Irak ve Afganistan tecrübeleriyle yeniden kendisini hissettiren “Vietnam sendromu”7
7. Geoff Simmons, The Vietnam Syndrome: Impact on US Foreign Policy, (Palgrave, Londra: 1998).

İran Üzerindeki Baskı ve İzolasyonu Uluslararası Destekle Artırmak

Trump’ın 8 Ocak’ta Beyaz Sarayda yaptığı açıklamada bu seçeneğin işaretleri görülmektedir. Trump konuşmasında İran ile yaşanan krizi ikili formattan çıkararak İran’ın nükleer faaliyetleriyle bölge genelinde istikrarsızlık oluşturan uygulamalarına vurgu yapmış, Süleymani’nin eylemlerini ifade ederken Irak’taki DEAŞ’la mücadele sürecini sekteye uğratmasını zikretmiş ve NATO’nun Ortadoğu’ya daha fazla müdahil olmasını dile getirmiştir.8 
8. “Remarks by President Trump on Iran”.

 Bu konuşmanın öncesi ve sonrasında ABD’li yetkililer birçok devletle görüşerek İran’ın misillemesi ve buna yönelik politikaları hakkında bilgilendirme yapmış ve destek talebinde bulunmuştur. Bu noktada Trump yönetiminin en azından başkanlık ve kongre seçimlerinin gerçekleşeceği Kasım’a kadar İran ile yaşanacak yeni bir askeri krizin doğrudan nedeni olmaktan kaçınacağı söylenebilir.

Öte yandan İran’ın veya vekil aktörlerinin atacağı adımlara bağlı olarak caydırıcılığına meydan okunması durumunda veya Trump’ın seçim sürecine doğrudan etki eden bir olumsuzluk olduğunda ABD’nin –Kasım Süleymani suikastında olduğu gibi– büyük ve beklenmeyen bir misilleme yapması da olasıdır. 

2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***

ULUSLARARASI GELİŞMELER IŞIĞINDA TÜRKİYE’NİN ORTA DOĞU VİZYONU VE STRATEJİSİ., BÖLÜM 6

ULUSLARARASI GELİŞMELER IŞIĞINDA TÜRKİYE’NİN ORTA DOĞU VİZYONU VE STRATEJİSİ., BÖLÜM 6




< Devletler veya devlet yönetimleri ile halklar arasındaki anlaşmazlıklarda mümkün mertebe uzlaştırıcı politikalarda ısrar edilmeli, bu mümkün olmuyorsa tarafsız ve uzak kalınmalıdır. >

Rusya ile ilişkilerin onarılması maksadıyla Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerle bir araya gelerek, bu güne kadar elde edilmiş olan Karadeniz Donanma İşbirliği 
Görev Grubu (BLACKSEAFOR) ve Karadeniz Uyum Harekâtı (BLACKSEA HARMONY) gibi kazanımların devam ettirilmesi ve geliştirilmesi yönünde 
girişimler yapılmalıdır. 

< Suriye politikaları nedeniyle Rusya ile zaten gergin olan ilişkileri daha fazla tırmandırmamak için askeri ve siyasi alanlarda gerginliği 
artıracak söylem ve eylemlerden kaçınılmalıdır. >

KAYNAKÇA 

Afacan, İsa. “Türk Dış Politikasında Afrika Açılımı.” Ortadoğu Analiz, Ekim 2012, Cilt 4, Erişim:18 Mart 2016, 
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2012105_o.analizekim.pdf. 

Balta, Evren. ed. Küresel Siyasete Giriş: Uluslararası İlişkilerde Kavramlar, Teoriler, Süreçler. İstanbul: İletişim, 2014. 

Baylis, J., S. Smith ve P. Owens. The Globalization of World Politics. New York: Oxford University Press, 2011. 

Beeson, Mark ve Nick Bisley. Issues in 21st Century World Politics. New York: Palgrave Macmillan, 2013. 

Atilla Sandıklı, Ali Semin ve Tuğçe Ersoy Öztürk. 2.Körfez Savaşı’nın 10. Yılında Irak. Rapor No: 55, İstanbul: Mart 2013. 

Fatih Özbay. Türk-Rus İlişkileri. Rapor No: 58, Haziran 2013, İstanbul. 

Atilla Sandıklı, Elnur İsmayılov ve Orhan Gafarlı. Kafkasya’daki Gelişmeler ve Türkiye. Rapor No: 60, Nisan 2014. 

Atilla Sandıklı ve Bilgehan Emeklier. Kaos Senaryolarının Merkezinde İran. Rapor No: 40, İstanbul, 2012. 

Buzan, Barry, Ole Weaver ve Jaap de Wilde. Security: A New Framework for Analysis. Colorado: Lynne Riener Publishers, 1998. 

Çolakoğlu, Selçuk. “Türkiye-Çin İlişkileri: Tek Taraflı Aşk mı?.” Orta Doğu Analiz, Sayı: 45, Cilt: 4 (Eylül 2012): 53-66. 

“Davos’ta Kriz.” CNN Türk, 29 Ocak 2009, Erişim: 12 Mart 2016, 
http://www.cnnturk.com/2009/dunya/01/29/davosta.kriz/511241.0/. 

Davutoğlu, Ahmet. Stratejik Derinlik: Türkiye’nin Uluslararası Konumu. İstanbul: Küre Yayınları, 2001. 

Davutoğlu, Ahmet. “Turkey’s Foreign Policy Vision.” Insight Turkey, Vol.10, No.1 (Winter 2008): 79-84, Erişim: 18 Şubat 2016, 
http://file.insightturkey.com/Files/Pdf/insight_turkey_vol_10_no_1_2008_davutoglu.pdf. 

Davutoğlu, Ahmet. “Küresel Yönetişim.” SAM Vision Papers, No.2, (Ankara: Mart 2012), 8-14, Erişim: 22 Şubat 2016, 
http://sam.gov.tr/tr/wp-content/uploads/2012/05/vision_Paper_02_Turkce.pdf. 

Davutoğlu, Ahmet, “Türk Dış Politikası’nın İlkeleri ve Bölgesel Siyasal Yapılanma.” Stratejik Araştırmalar Merkezi, Ağustos 2012, 
http://sam.gov.tr/tr/wp-content/uploads/2012/08/vision_paper_turkce_031.pdf. 

Jackson, R. ve G. Sorensen. Introduction to International Relations. New York: Oxford University Press, 2003. 

Keyman, Fuat. “İsmail Cem ve Türkiye’nin Dış Politika Vizyonu.” Radikal, 2 Şubat2007, Erişim:15 Mart 2016, 
http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=ktp&haberno=6001. 

Kohen, Sami. “Dış Politikada Latin Rüzgârı.” AB Haber, 11 Şubat 2015, Erişim: 17 Mart 2016, 
http://www.abhaber.com/dis-politikada-latin-ruzgari/. 

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı,“Komşularla Sıfır Sorun Politikamız.” Erişim: 17 Ocak 2016, 
http://www.mfa.gov.tr/komsularla-sifir-sorunpolitikamiz.tr.mfa. 

Oran, Baskın. ed. Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt I. İstanbul: İletişim Yayınları, 2001. 

Oran, Baskın. ed. Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt II. İstanbul: İletişim Yayınları, 2001. 

Oran, Baskın. ed. Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt III. İstanbul: İletişim Yayınları, 2012. 

“Orta Doğu’da Türkiye Algısı.” TESEV, 2 Şubat 2011, Erişim: 23 Şubat 2016, 
http://tesev.org.tr/wp-content/uploads/2015/11/Ortadoguda_Turkiye_Algisi_2010.pdf. 

Sander, Oral. Türkiye’nin Dış Politikası. Ankara: İmge Kitapevi, 2006. 

Sandıklı, Atilla. Teoriler Işığında Güvenlik, Savaş, Barış ve Çatışma Çözümleri. İstanbul: BİLGESAM Yayınları, 2012. 

Sandıklı, Atilla ve Erdem Kaya. ed. Orta Doğu’da Değişim ve Türkiye. İstanbul: BİLGESAM Yayınları, 2014. 

Sandıklı, Atilla. Türkiye’nin Jeopolitiği: Yumuşak Güç Savaşları ve Terörizm. İstanbul: BİLGESAM Yayınları, 2015. 

Sandıklı, Atilla. Türkiye’nin Vizyonu: Temel Sorunlar ve Çözüm Önerileri. İstanbul: BİLGESAM Yayınları, 2008. 

Sandıklı, Atilla. “Orta Doğu Bataklığında İnsanlar Ölüyor.” Yeni Yüzyıl, 18 Aralık 2015, Erişim: 22 Aralık 2015, 
gazeteyeniyuzyil.com/makale/orta-dogu-batakliginda-insanlar-oluyor-519. 

Sandıklı, Atilla. “Türk Dış Politikasının Analizi I.” Yeni Yüzyıl, 22 Kasım 2015, Erişim: 12 Ocak 2016, 
http://www.tumkoseyazilari.com/yazar/atillasandikli/22-11-2015-turk-dis-politikasinin-analizi-i.html. 

Sandıklı, Atilla. “Türk Dış Politikasının Analizi II.” Yeni Yüzyıl, 24 Kasım 2015, Erişim: 20 Ocak 2016, 
http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/turkdis-politikasinin-analizi-ii-192. 

Sandıklı, Atilla. “Rusya’nın Küresel Hegemonya Hayali.” Yeni Yüzyıl, 1 Ocak 2016, Erişim: 21 Şubat 2016, 
http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/rusyanin-kuresel-hegemonya-hayali-733. 

Sandıklı, Atilla. “Vekâlet savaşları: Orta Doğu ve Türkiye.” Yeni Yüzyıl, 19 
Ocak 2016, Erişim: 21 Şubat 2016, http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/
veklet-savaslari-ortadogu-ve-turkiye-982. 

Sarıarslan, Fatma. “2000’li Yıllarda Türkiye-İran Ekonomik İlişkileri.” Akademik 
Orta Doğu, Erişim: 22 Şubat 2016, 
www.akademikortadogu.com/belge/ortadogu14makale/fatma_sariaslan.pdf. 

Schweller, Jillian ve Deborah Gerner. Understanding the Contemporary Middle East. Lyenne Reiner Publishers, 2008. 

Leon Panetta. “Shangri La Güvenlik Diyaloğu Konuşması.” 2 Haziran 2012, Erişim: 16 Şubat 2016, 
http://archive.defense.gov/Speeches/Speech.aspx?SpeechID=1681. 

Sönmezoğlu, Faruk, Nurcan Özgür Baklacıoğlu ve Özlem Terzi. XXI. Yüzyılda 
Türk Dış Politikasının Analizi. İstanbul: DER Yayınları, 2012. 

Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Bakanlığı. “Ankara Anlaşması.” Erişim tarihi: 25 Nisan 2016, 
http://www.ab.gov.tr/?p=117&l=1. 

“Türkiye-İsrail İlişkileri.” SDE Analiz, Ekim, 2011, Erişim: 16 Ocak 2016, 
http://www.sde.org.tr/userfiles/file/TURKIYE%20ISRAIL%20ILISKILERI.pdf. 

“Türkiye BM Güvenlik Konseyi’ne giremedi.” BBC Türkçe, 17 Ekim 2014, Erişim: 22 Ocak 2016, 
http://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/10/141016_turkiye_bm. 

Yenigün, Cüneyt ve Ertan Efegil. Türkiye’nin Değişen Dış Politikası. Ankara: Nobel Yayın, 2010. 

Yeşiltaş, Murat ve Ali Balcı. “AK Parti Dönemi Türk Dış Politikası Sözlüğü: Kavramsal Bir Harita.” Bilgi (23), 2011, s. 24, Erişim: 7 Mart 2016. 
http://bilgidergi.com/uploads/AKPvedispolitika.pdf. 


DİPNOTLAR;

1 Atilla Sandıklı, Atatürk’ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler (İstanbul: BİLGESAM Yayınları, 2014), s. 182-183. 
2 Özdem Sanberk, “Türk Dış Politikasının Dayanakları,” Stratejik Öngörü Dergisi, Sayı: 5, (İstanbul: TASAM Yayınları, 2004), s. 6. 
3 Sandıklı, Atatürk’ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler, s. 67. 
4 Baskın Oran, “1923-1939: Göreli Özerklik,” Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, Cilt I içinde, ed. Baskın Oran, 
   (İstanbul: İletişim Yayınları, 2001), s. 254. 
5 Sandıklı, Atatürk’ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler, s. 146, 113. 
6 Sandıklı, A.g.e., s. 69. 
7 İlter Türkmen, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Orta Doğu Politikası,” Orta Doğu’da Değişim ve Türkiye içinde, ed. Atilla Sandıklı ve Erdem Kaya, 
   (İstanbul: BİLGESAM Yayınları, 2014), s. 3. 
8 Sandıklı, Atatürk’ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler, s. 99. 
9 Atay Akdevelioğlu ve Ömer Kürkçüoğlu, “Orta Doğu’yla İlişkiler,” Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, 
   Yorumlar Cilt I içinde, ed. Baskın Oran, s.207. 
10 Sandıklı, Atatürk’ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler, s. 93-94. 
11 Akdevelioğlu ve Kürkçüoğlu, “Orta Doğu’yla İlişkiler,” Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt I içinde, ed. 
    Baskın Oran, s.365. 
12 “Orta Doğu Krizindeki Gelişmeler ve Türkiye (III),” Dış Politika ve Savunma Araştırmaları Grubu, 27 Ocak 2016, Erişim: 27 Ocak 2016, 
    http://www.bilgesam.org/incele/2305/-orta-dogu-krizindeki-gelismeler-ve-turkiye--iii-/#.VtRtIFOLTWU. 
13 Fırat ve Kürkçüoğlu, “Orta Doğu’yla İlişkiler,” Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt I içinde, ed. Baskın Oran, s. 616-617. 
14 Sanberk, “Türk Dış Politikasının Dayanakları,” s. 7. 
15 Türkmen, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Orta Doğu Politikası,” s.12; Melek Fırat ve Ömer Kürkçüoğlu, “Arap Devletleriyle İlişkiler,” Türk Dış Politikası: 
     Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt I içinde, ed. Baskın Oran, s. 620. 
16 Fırat ve Kürkçüoğlu, “Arap Devletleriyle İlişkiler,” Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt I içinde, ed. 
     Baskın Oran, s. 626. 
17 Türkmen, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Orta Doğu Politikası,” s. 13. 
18 Türkmen, A.g.e.,s. 14. 
19 Ramazan Gözen, “Türkiye’nin Orta Doğu Politikası: Gelişim ve Etkenleri,” Erişim: 25 Ocak 2016, 
     https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=354821 
20 Atilla Sandıklı, Atatürk’ün Dış Politika Stratejisi ve Avrupa Birliği (İstanbul: Beta Yayınları, 2008), s. 243. 
21 Türkmen, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Orta Doğu Politikası,” s. 15. 
22 Oğuz Çelikkol, İçimizdeki Komşu Suriye (İstanbul: BİLGESAM Yayınları, 2015), s. 34. 
23 Gözen, “Türkiye’nin Orta Doğu Politikası: Gelişim ve Etkenleri,” Erişim: 25 Ocak 2016, 
    https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=354821. 
24 Türkmen, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Orta Doğu Politikası,” s. 19. 
25 Dış Politika ve Savunma Araştırmaları Grubu, “Orta Doğu Krizindeki Gelişmeler ve Türkiye (III).” 
26 Gözen, “Türkiye’nin Orta Doğu Politikası: Gelişim ve Etkenleri” 
27 Gözen, “Türkiye’nin Orta Doğu Politikası: Gelişim ve Etkenleri.” 
28 Sanberk, “Türk Dış Politikasının Dayanakları,” s. 9. 
29 Sanberk, A.g.e., s. 12. 
30 Gözen, “Türkiye’nin Orta Doğu Politikası: Gelişim ve Etkenleri.” 
31 Türkmen, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Orta Doğu Politikası,” s. 23. 
32 Sanberk, “Türk Dış Politikasının Dayanakları,” s. 8-9. 
33 Bülent Ecevit, “Bölge-Merkezli Dış Politika,” Yeni Türkiye Dergisi: Türk Dış Politikası Özel Sayısı, Sayı: 3, Yıl: 1, (Ankara: Mart-Nisan 1995), s. 64. 
34 Fuat Keyman, “İsmail Cem ve Türkiye’nin Dış Politika Vizyonu,” Radikal, 2 Şubat 2007, Erişim: 15 Mart 2016, 
     http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=ktp&haberno=6001. 
35 Melek Fırat, “Yunanistan’la İlişkiler,” Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, Cilt III içinde, ed. Baskın Oran, s. 347-348. 
36 Dış Politika ve Savunma Araştırmaları Grubu, “Orta Doğu Krizindeki Gelişmeler ve Türkiye (III).” 
37 Atilla Sandıklı ve Erdem Kaya, “Teoriler Işığında Türk Yunan İlişkilerinde Ege Sorunu,” Teoriler Işığında Güvenlik, Savaş, Barış ve Çatışma Çözümleri içinde, 
    ed. Atilla Sandıklı, (İstanbul: BİLGESAM Yayınları, 2012). 
38 Sami Kohen, “Dış Politikada Latin Rüzgârı,” AB Haber, 11 Şubat 2015, Erişim: 17 Mart 2016, 
     http://www.abhaber.com/dis-politikada-latin-ruzgari/. 
39 Selçuk Çolakoğlu, “Türkiye-Çin İlişkileri: Tek Taraflı Aşk mı?,” Ortadoğu Analiz, Sayı: 45, Cilt: 4 (Eylül 2012): s. 56. 
40 İsa Afacan, “Türk Dış Politikasında Afrika Açılımı,” Ortadoğu Analiz, Ekim 2012,Cilt 4, Erişim: 18 Mart 2016, 
     http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2012105_o. analizekim.pdf. 
41 Nuri Yeşilyurt, “Orta Doğu’yla İlişkiler,” Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar Cilt III içinde, ed. Baskın Oran, s. 403. 
42 Yeşilyurt, A.g.e., s. 401-403. 
43 Hasan Hüseyin Ecik, “Etki Odaklı Harekât Konseptinin Tarihi Gelişimi, Kavramsal Çerçevesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerindeki Yeri,” Güvenlik Stratejileri Dergisi, 
    Sayı: 3, 2006, Erişim: 15 Mayıs 2016, 
    http://dergipark.ulakbim.gov.tr/guvenlikstrtj/article/viewFile/5000098948/5000092204. 
44 Atilla Sandıklı, “Vekâlet savaşları: Orta Doğu ve Türkiye,” Yeni Yüzyıl, 19 Ocak 2016, Erişim: 21 Şubat 2016, 
     http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/veklet-savaslari-ortadoguve-turkiye-982. 
45 Leon Panetta, “Shangri La Güvenlik Diyaloğu Konuşması,” 2 Haziran 2012, Erişim: 16 
     Şubat 2016, http://archive.defense.gov/Speeches/Speech.aspx?SpeechID=1681. 
46 Atilla Sandıklı, Elnur İsmayılov ve Orhan Gafarlı, Kafkasya’daki Gelişmeler ve Türkiye (İstanbul: BİLGESAM Yayınları, 2014), Rapor No: 60, s. 31. 
47 Atilla Sandıklı, “Rusya’nın Küresel Hegemonya Hayali,” Yeni Yüzyıl, 1 Ocak 2016, Erişim: 21 Şubat 2016, 
     http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/rusyanin-kuresel-hegemonyahayali-733. 
48 Sandıklı, “Rusya’nın Küresel Hegemonya Hayali,” Yeni Yüzyıl, 1 Ocak 2016. 
49 Atilla Sandıklı, “Orta Doğu Bataklığında İnsanlar Ölüyor,” Yeni Yüzyıl, 18 Aralık 2015, Erişim: 22 Şubat 2016, 
     http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/orta-dogu-batakliginda-insanlar-oluyor-519. 
50 Sandıklı, “Orta Doğu Bataklığında İnsanlar Ölüyor.” 
51 Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “Komşularla Sıfır Sorun Politikamız,” Erişim: 17 Ocak 2016, 
     http://www.mfa.gov.tr/komsularla-sifir-sorun-politikamiz.tr.mfa. 
52 Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “Komşularla Sıfır Sorun Politikamız.” 
53 Fatma Sarıarslan, “2000’li Yıllarda Türkiye-İran Ekonomik İlişkileri,” Akademik Ortadoğu, Erişim: 22 Şubat 2016, 
     http://www.akademikortadogu.com/belge/ortadogu14makale/ fatma_sariaslan.pdf. 
54 Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “Türkiye-Irak Siyasi İlişkileri,” Erişim: 17 Şubat 2016, 
     http://www.mfa.gov.tr/turkiye-irak-siyasi-iliskileri.tr.mfa. 
55 Yeşilyurt, “Orta Doğu’yla İlişkiler,” Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, Cilt III içinde, ed. Baskın Oran, s. 401-402. 
56 Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, “Komşularla Sıfır Sorun Politikamız.” 
57 “Türkiye-İsrail İlişkileri,” SDE Analiz, Ekim 2011, Erişim: 20 Ocak 2016, s.13, 
      http:// www.sde.org.tr/userfiles/file/TURKIYE%20ISRAIL%20ILISKILERI.pdf. 
58 A.g.e., s.14. 
59 Ahmet Davutoğlu, “Türk Dış Politikasının İlkeleri ve Bölgesel Siyasal Yapılanma,” SDE, 2012, Erişim: 19 Ocak 2016, s. 3-4, 
     http://sam.gov.tr/tr/wp-content/uploads/2012/08/vision_paper_turkce_031.pdf. 
60 Davutoğlu, “Türk Dış Politikasının İlkeleri ve Bölgesel Siyasal Yapılanma,” s. 5-7. 
61 Ahmet Davutoğlu, “Küresel Yönetişim,” SAM Vision Papers, No.2, (Ankara: Mart 2012), 8-14, Erişim: 22 Şubat 2016, 
     http://sam.gov.tr/tr/wp-content/uploads/2012/05/vision_Paper_02_Turkce.pdf. 
62 Ahmet Davutoğlu, “Geleceğe Yönelik Bir Balkan Vizyonu,” SAM Vision Papers, No.1, (Ankara: Ekim 2011), 5-11. 
     http://sam.gov.tr/tr/wp-content/uploads/2012/05/Vision_Paper_ No1_Turkce.pdf. 
63 Davutoğlu, “Türk Dış Politikasının İlkeleri ve Bölgesel Siyasal Yapılanma,” s. 8. 
64 Davutoğlu, A.g.e., s. 8. 
65 Davutoğlu, A.g.e., s. 9. 
66 Davutoğlu, A.g.e., s. 9. 
67 Davutoğlu, A.g.e., s. 9. 
68 Atilla Sandıklı ve Bilgehan Emeklier, Kaos Senaryolarının Merkezinde İran (İstanbul: BİLGESAM Yayınları, 2012), s.12. 
69 “İsrail Mavi Marmara’ya saldırdı: 9 ölü 30 yaralı,” T24, 31 Mayıs 2010, Erişim: 13 Aralık 2015, 
     http://t24.com.tr/haber/israil-mavi-marmaraya-saldirdi-9-olu-30-yarali,79210. 
70 “Orta Doğu’da Türkiye Algısı,” TESEV, 2 Şubat 2011, Erişim: 23 Şubat 2016, 
     http://tesev. org.tr/wp-content/uploads/2015/11/Ortadoguda_Turkiye_Algisi_2010.pdf. 
71 Atilla Sandıklı, “Türk Dış Politikasının Analizi II,” Yeni Yüzyıl, 24 Kasım 2015, Erişim: 12 Aralık 2015, 
     http://www.gazeteyeniyuzyil.com/makale/turk-dis-politikasinin-analizi-ii-192. 
72 Sandıklı, “Türk Dış Politikasının Analizi II.” 
73 “Türkiye BM Güvenlik Konseyi’ne giremedi,” BBC Türkçe, 17 Ekim 2014, Erişim: 22 Ocak 2016, 
     http://www.bbc.com/turkce/haberler/2014/10/141016_turkiye_bm. 
74 “Orta Doğu’da Türkiye Algısı 2010,
    ”http://tesev.org.tr/wpcontent/uploads/2015/11/Ortadoguda_Turkiye_Algisi_2010.pdf, “Orta Doğu’da Türkiye Algısı 2011,” 
     http://www.aciktoplumvakfi.org.tr/pdf/Ortadogu_Turkiye_Algisi_2011.pdf, “Orta Doğu’da Türkiye Algısı 2012,” 
     http://bit.ly/1qZPVEw, “Orta Doğu’da Türkiye Algısı 2013,” http://tesev.org.tr/wp-content/uploads/2015/11/Ortadoguda_Turkiye_Algisi_2013.pdf. 

BİLGESAM YAYINLARI VE  BİLĞE ADAMLAR KURULU ÖZGEÇMİŞİ.

Kitaplar ;

Çin Yeni Süper Güç Olabilecek mi? Güç, Enerji ve Güvenlik Boyutları 

(Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

Değişen Dünyada Türkiye’nin Stratejisi 

Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

Türkiye’nin Bugünü ve Yarını 

E. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN 

Türkiye Cumhuriyeti’nin Ortadoğu Politikası 

E. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN 

Türkiye’nin Vizyonu: Temel Sorunlar ve Çözüm Önerileri 

(Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2010) Bildiri Kitabı 

Prof. Dr. M. Oktay ALNIAK 

IV. Ulusal Hidrojen Enerjisi Kongresi ve Sergisi Bildiri Kitabı 

Prof. Dr. M. Oktay ALNIAK 

Özgür, Demokratik ve Güvenli Seçim 

Kasım ESEN, Özdemir AKBAL 

Terörle Mücadele Stratejisi 

Bilge Adamlar Kurulu Raporu 

Hazırlayan: Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

Türkiye’de Kürtler ve Toplumsal Algılar 

Dr. Mehmet Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK 

Teoriler Işığında Güvenlik, Savaş, Barış ve Çatışma Çözümleri 

(Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

Asya’da Güvenlik Sorunları ve Yansımaları 

(Ed.) Doç. Dr. R. Kutay KARACA 

Sivil-Asker İlişkileri ve Ordu-Toplum Mesafesi 

Dr. Salih AKYÜREK, Serap KOYDEMİR, Esra ATALAY, Adnan BIÇAKSIZ 

Orta Doğu’da Değişim ve Türkiye 

(Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Erdem KAYA 

Atatürk’ün Dış Politika Stratejisi: Hedefler ve Prensipler 

Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

İçimizdeki Komşu Suriye 

Dr. A. Oğuz ÇELİKKOL 

Dünden Bugüne Kürt Sorunu ve PKK 

Dr. M. Sadi BİLGİÇ 

Dünden Bugüne Türk-Yunan İlişkilerine Bir Bakış 

Dr. A. Oğuz ÇELİKKOL 

Bölgesel Sorunlar ve Türkiye 

(Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Erdem KAYA 

Raporlar ;

Rapor 1: Küresel Gelişmeler ve Uluslararası Sistemin Özellikleri 
Prof. Dr. Ali KARAOSMANOĞLU 


Rapor 2: Değişen Güvenlik Anlayışları ve Türkiye’nin Güvenlik Stratejisi 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 


Rapor 3: Avrupa Birliği ve Türkiye 
E. Büyükelçi Özdem SANBERK 

Rapor 4: Yakın Dönem Türk-Amerikan İlişkileri 
Prof. Dr. Ersin ONULDURAN 

Rapor 5: Türk-Rus İlişkileri Sorunlar-Fırsatlar 
Prof. Dr. İlter TURAN 

Rapor 6: Irak’ın Kuzeyindeki Gelişmelerin Türkiye’ye Etkileri 
E. Büyükelçi Sönmez KÖKSAL 

Rapor 7: Küreselleşen Dünyada Türkiye ve Demokratikleşme 
Prof. Dr. Fuat KEYMAN 

Rapor 8: Türkiye’de Bağımsızlık ve Milliyetçilik Anlayışı 
Doç. Dr. Ayşegül AYDINGÜN 

Rapor 9: Laiklik, Türkiye’deki Uygulamaları Avrupa ile Kıyaslamalar Politika Önerileri 
Prof. Dr. Hakan YILMAZ 

Rapor 10: Yargının İyileştirilmesi/Düzeltilmesi 
Prof. Dr. Sami SELÇUK 

Rapor 11: Yeni Anayasa Türkiye’nin Bitmeyen Senfonisi 
Prof. Dr. Zühtü ARSLAN 

Rapor 12: Türkiye’nin 2013 Yılı Teknik Vizyonu 
Prof. Dr. M. Oktay ALNIAK 

Rapor 13: Türkiye-Ortadoğu İlişkileri 
E. Büyükelçi Güner ÖZTEK 

Rapor 14: Balkanlarda Siyasi İstikrar ve Geleceği 
Prof. Dr. Hasret ÇOMAK, Doç. Dr. İrfan Kaya ÜLGER 

Rapor 15: Uluslararası Politikalar Ekseninde Kafkasya 
Yrd. Doç. Dr. Fatih ÖZBAY 

Rapor 16: Afrika Vizyon Belgesi 
Hasan ÖZTÜRK 

Rapor 17: Terör ve Terörle Mücadele 
M. Sadi BİLGİÇ 

Rapor 18: Küresel Isınma ve Türkiye’ye Etkileri 
Doç. Dr. İrfan Kaya ÜLGER 

Rapor 19: Güneydoğu Sorununun Sosyolojik Analizi 
M. Sadi BİLGİÇ, Dr. 
Salih AKYÜREK, 
Doç. Dr. Mazhar BAĞLI, 
Müstecep DİLBER, 
Onur OKYAR 

Rapor 20: Kürt Sorununun Çözümü İçin Demokratikleşme, Siyasi ve Sosyal Dayanışma Açılımı 
E. Büyükelçi Özdem SANBERK 

Rapor 21: Türk Dış Politikasının Bölgeselleşmesi 
E. Büyükelçi Özdem SANBERK 

Rapor 22: Alevi Açılımı, Türkiye’de Demokrasinin Derinleşmesi 
Doç. Dr. Bekir GÜNAY, Gökhan TÜRK 

Rapor 23: Cumhuriyet, Çağcıl Demokrasi ve Türkiye’nin Dönüşümü 
Prof. Dr. Sami SELÇUK 

Rapor 24: Zorunlu Askerlik ve Profesyonel Ordu 
Dr. Salih AKYÜREK 

Rapor 25: Türkiye-Ermenistan İlişkileri Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Yrd. Doç. Dr. Fatih ÖZBAY 

Rapor 26: Kürtler ve Zazalar Ne Düşünüyor? Ortak Değer ve Sembollere Bakış 
Dr. Salih AKYÜREK 

Rapor 27: Jeopolitik ve Türkiye: Riskler ve Fırsatlar 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

Rapor 28: Mısır’da Türkiye ve Türk Algısı 
M. Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK 

Rapor 29: ABD’nin Irak’tan Çekilmesi ve Türkiye’ye Etkileri 
Doç. Dr. Cenap ÇAKMAK, Fadime Gözde ÇOLAK 

Rapor 30: Demokratik Açılım ve Toplumsal Algılar 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Dr. Salih AKYÜREK 

Rapor 31: Ortadoğu’da Devrimler ve Türkiye 
Doç. Dr. Cenap ÇAKMAK, 
Mustafa YETİM, 
Fadime Gözde ÇOLAK 

Rapor 32: Güvenli Seçim: Sorunlar ve Çözüm Önerileri 
Kasım ESEN, Özdemir AKBAL 

Rapor 33: Silahlı Kuvvetler ve Demokrasi 
Prof. Dr. Ali L. KARAOSMANOĞLU 

Rapor 34: Terör Önleme Birimleri 
Kasım ESEN, Özdemir AKBAL 

Rapor 35: İran, Şii Hilali ve Arap Baharı 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Emin SALİHİ 

Rapor 36: Yeni Anayasadan Toplumsal Beklentiler 
BİLGESAM Bilge Adamlar Kurulu Raporu 

Rapor 37: Etnik Çatışma Teorileri Işığında Dağlık Karabağ Sorunu 
Yrd. Doç. Dr. Reha YILMAZ, Elnur İSMAYILOV 

Rapor 38: Çağcıl Hukuk Sistemlerinde ve Türkiye’de Tutuklama 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 

Rapor 39: Afrika’da Türkiye ve Türk Algısı 
BİLGESAM Bilge Adamlar Kurulu Raporu 

Rapor 40: Kaos Senaryolarının Merkezinde İran 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Bilgehan EMEKLİER 

Rapor 41: Ermenistan’da Türkiye ve Türk Algısı 
Dr. Salih AKYÜREK 

Rapor 42: Yasa dışı Göç ve Türkiye 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Emine AKÇADAĞ 

Rapor 43: Kırgızistan’da Türkiye ve Türk Algısı 
Dr. Salih AKYÜREK 

Rapor 44: Kazakistan’da Türkiye ve Türk Algısı 
Dr. Salih AKYÜREK 

Rapor 45: Çatışma Çözümü ve Türkiye’de Kürt Meselesi 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Erdem KAYA 

Rapor 46: Afganistan’ da Sivil Ölümleri 
Dr. Salih AKYÜREK, Nursema KIBRIS, Dilara ÜNAL 

Rapor 47: İran Nükleer Krizinin Türkiye’ye Olası Etkileri 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, 
Bilgehan EMEKLİER 

Rapor 48: Çağcıl Hukuk Sistemleri ve Türkiye’de İşkence 
Erkam MALBELEĞİ 

Rapor 49: Balkanlarda Türkiye ve Türk Algısı 
Dr. M. Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK 

Rapor 50: Suriye Sorunu ve Türk Dış Politikasına Toplumsal Bakış 
Dr. Salih AKYÜREK, Prof. Dr. Cengiz YILMAZ 

Rapor 51: Terörle Mücadelede Toplumsal Algılar 
Dr. Salih AKYÜREK, Mehmet Ali YILMAZ 

Rapor 52: Bütün Boyutlarıyla Suriye Krizi ve Türkiye 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, 
Ali SEMİN 

Rapor 53: İnsansız Hava Araçları: Muharebe Alanında ve Terörle Mücadelede Devrimsel Dönüşüm 
Dr. Salih Akyürek, 
Mehmet Ali Yılmaz & Mustafa Taşkıran 


Rapor 54: Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi Sorunlar ve Öneriler 
Hasan ÖZTÜRK, Sevinç ÖZTÜRK 

Rapor 55: 2. Körfez Savaşı’nın 10. Yılında Irak 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, 
Ali SEMİN, 
Tuğçe ERSOY ÖZTÜRK 


Rapor 56: Türk Silahlı Kuvvetlerine Toplumsal Bakış 
Dr. Salih AKYÜREK, 
Mehmet Ali YILMAZ 

Rapor 57: Çözüm Sürecine Toplumsal Bakış 
Dr. Salih AKYÜREK, 
Mehmet Ali YILMAZ, 
Esra ATALAY, 
Fatma Serap KOYDEMİR 


Rapor 58: Türk-Rus İlişkileri 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Fatih ÖZBAY 

Rapor 59: Doğu Akdeniz’de Enerji Keşifleri ve Türkiye 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, 
Türkan BUDAK, 
Bekir ÜNAL 

Rapor 60: Kafkasya’daki Gelişmeler ve Türkiye 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, 
Elnur İSMAYILOV, 
Orhan GAFARLI 

Rapor 61: Türkiye’de Etnik, Dini ve Siyasi Kutuplaşma 
Dr. Salih AKYÜREK, 
Fatma Serap KOYDEMİR 

Rapor 62: Karadeniz’deki Gelişmeler ve Türkiye 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, 
Elnur İSMAYILOV, 
Erdem KAYA 

Rapor 63: Avrupa’nın İçinde Bulunduğu Sosyo-Ekonomik Kriz ve Türkiye ile İlişkiler 
Dr. Can BAYDAROL, 
Aslıhan P. TURAN 

Rapor 64: Balkanlar ve Türkiye 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Orhan DEDE 

Rapor 65: Irak ve Suriye’deki Gelişmelerin Türkiye’ye Etkileri 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI, Ali SEMİN, Bekir ÜNAL 

Rapor 66: Türkiye’de Değerler ve Tutumlar 
Dr. M. Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK, F. Serap KOYDEMİR 

Rapor 67: Terörün Geldiği Yeni Boyut: IŞİD Örneği 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI 

Rapor 68: Denizlerin Önemi ve Türk Deniz Kuvvetleri 
Dr. Emine AKÇADAĞ 

Rapor 69: Türkiye’de Yargıya Toplumsal Bakış 
Dr. M. Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK, F. Serap KOYDEMİR 

Rapor 70: Gelecek Vaadeden Kıta Afrika 
Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
Hasan ÖZTÜRK 

Rapor 71: Devlet Egemenliğinde ve Kuvvet Kullanmada Dönüşüm: 
İnsani Müdahaleden Koruma Sorumluluğuna 
Prof. Dr. Cenap ÇAKMAK, 
Cansu ATILGAN, 
Esra EROĞUZ 

Demokratikleşme ve Sosyal Dayanışma Açılımı Bilge Adamlar Kurulu Raporu 
İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2010) Sonuç Raporu 

BİLGESAM 
İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2011) Sonuç Raporu 

BİLGESAM 
Dergiler 


Bilge Strateji Dergisi Cilt 1, Sayı 1, Güz 2009 

Bilge Strateji Dergisi Cilt 2, Sayı 2, Bahar 2010 

Bilge Strateji Dergisi Cilt 2, Sayı 3, Güz 2010 

Bilge Strateji Dergisi Cilt 3, Sayı 4, Bahar 2011 

Bilge Strateji Dergisi Cilt 3, Sayı 5, Güz 2011 

Bilge Strateji Dergisi Cilt 4, Sayı 6, Bahar 2012 

Bilge Strateji Dergisi Cilt 4, Sayı 7, Güz 2012 

Bilge Strateji Dergisi Cilt 5, Sayı 8, Bahar 2013 

Bilge Strateji Dergisi Cilt 5, Sayı 9, Güz 2013 

Bilge Strateji Dergisi Cilt 6, Sayı 10, Bahar 2014 

Bilge Strateji Dergisi Cilt 6, Sayı 11, Güz 2014 

Bilge Strateji Dergisi Cilt 7, Sayı 12, Bahar 2015 

Bilge Strateji Dergisi Cilt 7, Sayı 13, Güz 2015 

Bilge Strateji Dergisi Cilt 8, Sayı 14, Bahar 2016 

Söyleşiler 

Bilge Söyleşi-1: Türkiye-Azerbaycan İlişkileri 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Elif KUTSAL 

Bilge Söyleşi-2: Nabucco Projesi 
Arzu Yorkan ile Söyleşi 
Elif KUTSAL-Eren OKUR 

Bilge Söyleşi-3: Nükleer İran 
E. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN ile Söyleşi 
Elif KUTSAL 

Bilge Söyleşi-4: Avrupa Birliği 
Dr. Can BAYDAROL ile Söyleşi 
Eren OKUR 

Bilge Söyleşi-5: Anayasa Değişikliği 
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Merve Nur SÜRMELİ 

Bilge Söyleşi-6: Son Dönem Türkiye-İsrail İlişkileri 
E. Büyükelçi Özdem SANBERK ile Söyleşi 
Merve Nur SÜRMELİ 

Bilge Söyleşi-7: BM Yaptırımları ve İran 
Doç. Dr. Abbas KARAAĞAÇLI ile Söyleşi 
Sina KISACIK 

Bilge Söyleşi-8: Füze Savunma Sistemleri ve Türkiye 

Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Eren OKUR 

Bilge Söyleşi-9: Gelişen ve Değişen Türk Deniz Kuvvetleri’nin Bugünü ve Yarını 

E. Oramiral Salim DERVİŞOĞLU ile Söyleşi 
Emine AKÇADAĞ 
Bilge Söyleşi-10: Soru ve Cevaplarla Yeni Anayasa 
Kasım ESEN ile Söyleşi 
Özdemir AKBAL 

Bilge Söyleşi-11: Türk Hava Kuvvetleri’nin Bugünü ve Yarını 

E. Hv. Korgeneral Şadi ERGÜVENÇ ile Söyleşi 
Emine AKÇADAĞ 

Bilge Söyleşi-12: Arap Baharı Süreci, Mısır Seçimleri, Türkiye-Suriye Krizi 

Doç. Dr. Atilla SANDIKLI ile Söyleşi 
Ali SEMİN 
Bilge Söyleşi-13: Esed Sonrası Suriye 
Halit Hoca ile Söyleşi 
Ali SEMİN & Tuğçe ERSOY ÖZTÜRK 


Bilge Söyleşi-14: Türk Kara Kuvvetleri’nin Bugünü ve Yarını 
Orgeneral (E) Oktar ATAMAN ile Söyleşi 
Emine AKÇADAĞ 

Bilge Söyleşi-15: Nükleer Enerji ve Nükleer Silahlanma 
Prof. Dr. Nurşin ATEŞOĞLU GÜNEY ile Söyleşi 
Hasan ÖZTÜRK, Ömer Faruk TÜRK 

Bilge Söyleşi-16: Türkiye’de Seçim Güvenliği 
Kasım ESEN ile Söyleşi 
Fatma Serap KOYDEMİR 

Bilge Söyleşi-17: Avrupa’ya Mülteci Akını ve Türkiye 
Prof. Dr. Ayhan KAYA ile Söyleşi 
Şafak Beren YILDIRIM, Türkan BUDAK 


BİLGE ADAMLAR KURULU ÜYELERİ 

ÖZ GEÇMİŞLERİ., 

Salim DERVİŞOĞLU, Oramiral (E), Deniz Kuvvetleri Eski Komutanı 
Bilge Adamlar Kurulu Başkanı 

Salim Dervişoğlu, 1936’da İzmit’te doğdu. 1957 yılında Deniz Harp Okulu’ndan asteğmen rütbesi ile mezun oldu. Deniz Kuvvetlerinin çeşitli deniz ve kara hizmetlerinde bulundu. 1965-1967 yıllarında Deniz Harp Akademisi öğreniminden sonra Kurmay Binbaşı olarak Sultanhisar Gemisi ve bilahare Gayret Muhribi Komutanlığı yaptı. 1972-1973 yıllarında ABD’de İşletme alanında yüksek lisans yaparak yüksek işletme mühendisi oldu. 1974-1977 yıllarında Brüksel’deki NATO karargâhında görev yaptı. 1977- 1979 yıllarında 3. Muhrip Filotillası komodorluğundan sonra çeşitli kara görevlerinde bulundu. 

30 Ağustos 1981 yılında tuğamiral oldu. Deniz Kuvvetleri Personel ve Lojistik başkanlığı, Çıkarma Filosu, Hücumbot Filosu, Harp Filosu komutanlıkları yaptı. Dervişoğlu ayrıca Deniz Harp Akademisi Komutanlığı ve Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı görevlerini yürüttü. İtalya’da (Napoli) da 2 yıl boyunca NATO görevlerinde bulundu. Dervişoğlu, Koramiral olarak Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Yardımcılığı, Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı görevlerini yürüttü. Oramiral olarak 1995-1997 yıllarında Donanma 
Komutanlığı yaptı ve 1997-1999 yıllarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yaparak emekli oldu. 

Bayan Türkan Dervişoğlu ile evli olan Dervişoğlu’nun Mehmet ve Ahmet adlarında 2 oğlu vardır. Dervişoğlu, İngilizce ve Fransızca bilmektedir. 

İlter TÜRKMEN, Dışişleri Eski Bakanı Bilge Adamlar Kurulu Başkan Yardımcısı 

İlter Türkmen 1927 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’ni bitirdi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Türkmen, 1949 yılında Dışişleri Bakanlığı’na girdi. 

İlter Türkmen, 1961-64 yılları arasında Washington Büyükelçiliğinde Müsteşar, 1964-68 yılları arasında Dışişleri Bakanlığında Genel Müdür ve Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yapmıştır. 1968-72 yıllarında Atina Büyükelçiliği görevini yürüten Türkmen, 1972-75 yılları arasında Türkiye’nin Birleşmiş Milletler nezdindeki Daimî Temsilcisi olmuştur. 1979-80 yıllarında Birleşmiş Milletler Teşkilatında Genel Sekreter Yardımcısı, 1980-83 yıllarında ise Dışişleri Bakanı olmuştur. 
1984-88 yılları arasında tekrar Birleşmiş Milletler nezdinde Daimî Temsilci olarak görev alan Türkmen, 1988-91 yıllarında Paris Büyükelçiliğine getirilmiştir. Türkmen, 1991-96 yılları arasında Birleşmiş Milletler teşkilatında Genel Sekreter Yardımcısı ve Filistin Mültecilerine Yardım Örgütü Genel Komiseri görevlerini yürütmüştür. 

İlter Türkmen, Bilge Adamlar Kurulu Başkan Yardımcılığının yanında OBİV Dış ve Savunma Politikası Grubu Başkanlığını da yürütmektedir. 


Sami SELÇUK, Prof. Dr., Yargıtay Eski Başkanı Bilge Adamlar Kurulu Başkan Yardımcısı 

1937’de Konya-Taşkent’te doğmuştur. 1955’te Konya Lisesi’ni ve 1959’da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiştir. Ankara yargıç adayı olarak mesleğe başlayan Selçuk, sırasıyla Sütçüler, Akşehir, Yenice ve 1972’den sonra Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı görevlerinde bulunmuştur. 21.09.1982 tarihinde Yargıtay Üyeliğine seçilen Selçuk, Yargıtay Büyük Genel Kurulunca, 10.07.1990 tarihinde ilk kez, 13.07.1994 tarihinde ikinci kez, 13.07.1998 tarihinde üçüncü kez Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi Başkanlığına seçilmiştir. 

Fransızca ve İtalyanca bilen Selçuk, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde doktora yapmış, 1986 yılında doçent olmuştur. Selçuk’un kitap ve çeviri çalışmalarının yanında yerli ve yabancı dergiler ile günlük basında yayımlanmış Türkçe ve yabancı dilde; hukuk, dil, laiklik ve Atatürkçülük konularında makale ve denemeleri vardır. 

Yargıtay Büyük Genel Kurulunca 07.07.1999 tarihinde Yargıtay Birinci Başkanlığına seçilen Doç. Dr. Sami Selçuk bu görevden 15.06.2002 tarihinde yasal yaş sınırı nedeniyle emekliye ayrılmıştır. Emekliye ayrıldıktan sonra Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesinin öğretim üyeleri kadrosuna dâhil olmuştur ve Ceza Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığına seçilmiştir. Selçuk, Fakültede Ceza 
Hukuku ve Ceza Usul Hukuku dersleri vermektedir. 

Kutlu AKTAŞ, İçişleri Eski Bakanı, Vali (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Kutlu Aktaş, 1962 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olmuştur. Mezuniyetini müteakip 30 Temmuz 1962 tarihinde atandığı Çankırı Maiyet Memurluğunda Yumurtalık ve Küre Kaymakam Vekilliklerinde görevlendirilip staj süresini doldurmuş, Kaymakamlık kursu ile Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü’ünü (TODAİE) bitirdikten sonra 1964’te Darende Kaymakamlığına atanmıştır. 

30 Eylül 1967 tarihinde Yahyalı, 30 Nisan 1970 tarihinde Çüngüş, 31 Temmuz 1972 tarihinde Bozcaada, 1976 tarihinde Simav Kaymakamlıklarına atanan Aktaş, 3 Ağustos 1976 tarihinde Mülkiye Müfettişliğine, 20 Ağustos 1976 tarihinde 1. sınıf Mülkiye Müfettişliğine, 4 Şubat 1977 tarihinde Mülkiye Başmüfettişliğine, 28 Mart 1979 tarihinde de Mülkiye Müşavirliğine atanmıştır. 
Kutlu Aktaş, 26 Haziran 1981 tarihinde Ağrı Valiliğine, 22 Aralık 1986 tarihinde Malatya Valiliğine, 21 Nisan 1990 tarihinde İzmir Valiliğine ve 15 Temmuz 1997›de ise İstanbul Valiliğine atanmıştır. Aktaş, 5 Ağustos 1998-11 Ocak 1999 tarihleri arasında İçişleri Bakanı olarak görev yapmıştır. 


Özdem SANBERK, Büyükelçi (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Özdem Sanberk, Dışişleri Bakanlığı memuru olarak Madrid, Amman, Bonn ve Paris Büyükelçiliklerinde ve İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Daimi Temsilciliklerinde çeşitli derecelerde görevde bulunduktan sonra, 1985-1987 yılları arasında dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın dış politika danışmanlığını yapmıştır. 

1987-1991 yılları arasında Avrupa Topluluğu nezdinde Büyükelçi Daimi Temsilci, 1991-1995 yıllarında arasında Dışişleri Müsteşarı ve 1995-2000 yılları arasında da Londra Büyükelçisi olarak görev yapmıştır. 2000 yılında emekliye ayrılan Sanberk, 2003 Eylül ayına kadar Türkiye Ekonomik Sosyal Etütler Vakfı (TESEV) Direktörlüğü görevinde bulunmuştur. Sanberk 2011’de, İsrail’in Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırıyı müteakiben Birleşmiş Milletler’in yürüttüğü soruşturma sürecinde oluşturulan Palmer Komisyonu’nda Türkiye’yi temsilen yer almıştır. Sanberk, Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesidir. 

Özdem Sanberk, Sumru Sanberk ile evli olup Nazlı Sanberk’in babasıdır. 

Sönmez KÖKSAL, Büyükelçi (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Sönmez Köksal, 8 Mart 1940 İzmir’de doğdu. Köksal, Saint Joseph Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Köksal, 1963 yılında Dışişleri Bakanlığı’na girdi. Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi nezdindeki Türkiye Daimi Temsilciliğinde, Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Ekonomik Sorunlar Dairesinde Şube Müdürü, Burgaz’da Başkonsolos, Paris Büyükelçiliğinde 
Müsteşar, Siyaset Planlama Dairesi ve Orta Doğu ve Afrika Dairelerinde Başkanlık görevlerinde bulundu. 

1980’de Avrupa Ekonomik Topluluğu nezdindeki Türkiye Daimi Temsilci yardımcılığına atandı. 1983’de Çok Taraflı Ekonomik İlişkiler Genel Müdür Yardımcılığını üstlendi. 1986 yılında Bağdat Büyükelçiliği’ne atandı. 1990’da Avrupa Konseyi nezdindeki Türkiye Daimi Temsilciliği görevini üstlendi. Türkiye’nin dönem başkanlığına rastlayan 1992 Nisan-Eylül ayları arasında 6 ay 
süre ile Avrupa Konseyi Bakan Delegeleri Komitesi’ne başkanlık yaptı. Köksal, 1992 Ekim ayında Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı oldu. 1998 Şubat ayında Paris Büyükelçiliği’ne atandı. 1 Ağustos 2002 tarihinde kendi isteği üzerine emekli oldu. Sönmez Köksal, 2002-2006 döneminde Işık Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak bulundu ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı görevini üstlendi. 

Güner ÖZTEK, Büyükelçi (E) 
Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Güner Öztek 1935 yılında Çankırı’da doğdu. 1955 yılında St. Joseph Lisesi’nden mezun oldu. 1959 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. 

Güner Öztek, 1959-1960 tarihleri arasında Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreterliği Özel Kaleminde Ataşe, 1961-1963 tarihleri arasında Dışişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğünde 3’ncü Kâtip, 1963-1966 tarihleri arasında Paris Büyükelçiliğinde 3’ncü ve 2’nci Kâtip ve 1966-1969 tarihleri 

arasında Dakar Büyükelçiliğinde 2’nci Kâtip ve Başkâtip olarak görev yapmıştır. Öztek, 1969- 1971 tarihleri arasında Dışişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğünde Başkâtip, 1971-1972 tarihleri arasında Başbakanlık Özel Kalem Müdürü, 1972-1976 tarihleri arasında Londra Büyükelçiliği 

Müsteşarı, 1976-1978 tarihleri arasında Uluslararası Kuruluşlar Genel Müdür Yardımcılığı, Elçi, Genel Müdür Yardımcısı, 1978-1982 tarihleri arasında Moskova Büyükelçiliği Birinci Müsteşarı ve 1982-1986 tarihleri arasında İkili Siyasi İşler Genel Müdür Yardımcısı görevlerinde bulunmuştur. 

Güner Öztek, 1986-1991 tarihleri arasında Kuveyt Büyükelçisi, 1992-1995 tarihleri arasında Dışişleri Müsteşar İdari İşler Yardımcısı, 1995-1999 tarihleri arasında Belçika Krallığı nezdinde T.C. Büyükelçisi ve Batı Avrupa Birliği nezdinde Daimi Temsilci olarak görev yapmıştır. Güner Öztek, 1 Ocak 2001’den itibaren Ortadoğu ve Balkan İncelemeleri Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı 
ve Direktörü olarak görev yapmaktadır. 

Öztek, Fransızca ve İngilizce bilmektedir. 

Ümit PAMİR, Büyükelçi (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

1942 yılında İstanbul’da doğdu. Saint-Joseph Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. 1965 yılında Dışişleri Bakanlığı’na girdi. Gümülcine Konsolosluğu ve Cumhurbaşkanlığı döneminde Fahri Korutürk’ün Özel Kalem Müdürlüğünü yaptı. 

Pamir, 1990 yılında Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün daimi temsilciliğini yaptı. 1991 yılında Türkiye’nin Cezayir Büyükelçisi oldu. 1995-1997 yılları arasında Yunanistan Büyükelçiliği görevinde bulundu. Başbakan Bülent Ecevit ve Mesut Yılmaz’ın başdanışmanlığını yaptı. 

2000’de Türkiye’nin BM nezdindeki daimi temsilciliğine getirildi. Kıbrıs’ın ele alındığı Bürgenstock görüşmelerinde Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile beraber çalıştı. 

2004- 2006 yılları arasında NATO Daimi Temsilciliği yaptı. 2007 yılında Dışişleri Bakanlığı Müşavirliği görevine getirildi ve aynı yıl yaş haddinden emekli oldu. Dilek Pamir’le evli ve iki çocuk babasıdır. 


Oğuz ÇELİKKOL, Dr., Büyükelçi (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Dr. Oğuz Çelikkol, ilköğrenimine Ağrı’da başladı, İstanbul’da tamamladı. İstanbul Vefa Lisesi’ni bitirdikten sonra, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. ABD’de Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde (USC) master, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde doktora yaptı. 

37 yıl Dışişleri Bakanlığında çalıştı. Türkiye’nin New York Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği’nde, Beyrut ve Washington Büyükelçiliklerinde görev gördü. 1993-1997 yıllarında Los Angeles Başkonsolosu oldu. 

Ankara’da Orta Doğu Genel Müdür Yardımcılığı, Orta Doğu Genel Müdürlüğü ve Irak Özel Temsilciliği görevlerinde bulundu. 2000-2004 yıllarında Şam’da, 2008-2009 yıllarında Atina’da, 2009-2010 yıllarında Tel Aviv’de ve 2010-2013 yıllarında Bangkok’da Türkiye’yi Büyükelçi olarak temsil etti. 

Halen İstanbul Kültür Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. “ One Minute’ten Mavi Marmara’ya, Türkiye-İsrail Çatışması, İçimizdeki Komşu Suriye, Dünden Bugüne Türk- Yunan İlişkileri’ne Bir Bakış “ adlı kitapları ve çeşitli dergilerde yayınlanan makaleleri bulunmaktadır. 


Ahmet Ünal ÇEVİKÖZ, Büyükelçi (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Ünal Çeviköz, 1952 yılında İstanbul’da doğdu. Lise eğitimini Kadıköy Maarif Koleji’nde tamamladıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi’nin İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden 1974, Siyaset Bilimi bölümünden ise 1978 yılında mezun oldu. Aynı yıl Dışişleri Bakanlığı’nda göreve başladı ve merkez görevini müteakip Moskova Büyükelçiliği’nde ikinci katip, Bregenz Başkonsolosluğu’nda 
Konsolos olarak görev yaptı. 

Ankara’da Doğu Dairesi’nde şube müdürü olarak yaptığı görevi tamamladıktan sonra Sofya Büyükelçiliği Müsteşarlığı’na tayin edildi. 1989 yılında Dışişleri Bakanlığı’ndan izinli olarak ayrılarak NATO Uluslararası Yazmanlığı’nda göreve başladı ve önce Ekonomi Direktörlüğü’nde sonra Siyasi Direktörlük’te çalıştı. 1993 yılında Brüksel Üniversitesi’nden Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans derecesini aldı. 1994 yılında NATO’nun Moskova’daki Enformasyon Bürosu’nu açmakla görevlendirildi. Bunu müteakip NATO-Rusya Kurucu Senedi’ni hazırladı ve 1997 yılında yeniden Dışişleri Bakanlığı’ndaki görevine döndü. Balkan Dairesi Başkanı ve Kafkasya-Orta Asya Genel Müdür Yardımcısı olarak merkez görevlerini tamamladıktan sonra 2001-2004 yıllarında Türkiye’nin Azerbaycan nezdinde, 2004-2006 yılları arasında da Irak nezdinde Büyükelçisi olarak 
görev yaptı. 2007-2010 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı Müsteşar İkili Siyasi İşler Yardımcısı olarak Ankara’da bulundu. Bu sırada 2009 yılında Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokolleri hazırladı. 2010 yılında Londra’ya Büyükelçi olarak tayin oldu. 2014 yazında bu görevini tamamlayarak Türkiye’ye döndü. 

Ünal Çeviköz 2013 yılında Uluslararası Denizcilik Örgütü 28. Dönem (2013-2015) Genel Kurul Başkanlığı’na seçildi. İngilizce, Fransızca, Rusça, Almanca ve İtalyanca bilmektedir. 

Necdet TİMUR, Orgeneral (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

1937 yılında Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde doğmuştur. 1958 yılında Kara Harp Okulu’ndan, 1960 yılında Muhabere Okulu’ndan mezun olmuştur. Timur, 1968 yılında Kara Harp Akademisi’nden mezun olmuş, ardından Kurmay Subay olarak, 1’nci Ordu Muhabere İşletme Bölük Komutanlığı, 2’nci Zırhlı Tugay Harekât Eğitim Şube Müdürlüğü, Kara Harp Akademisi Öğretim Üyeliği, 1’nci Ordu Genel Sekreterliği Harekât Subaylığı, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Harekât Eğitim 
Şube Müdürlüğü, Paris Kara Ataşeliği, 3’ncü Ordu Plan ve Harekât Şube Müdürlüğü ve Işıklar Askeri Lisesi Komutanlığı görevlerini yürütmüştür. 

Necdet Timur, 1983 yılında tuğgeneralliğe, 1987 yılında tümgeneralliğe terfi etmiştir. Timur, tümgeneral rütbesi ile Genelkurmay Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri Başkanlığı, Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı görevlerini yürütmüştür. 

1991 yılında korgeneralliğe terfi ederek Genelkurmay Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri Başkanlığı, 2’nci Kolordu Komutanlığı ve Harp Akademileri Komutan Yardımcılığı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Başyardımcılığı görevlerinde bulunduktan sonra 1997 yılında orgeneralliğe terfi etmiştir. 

Bu rütbede Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı görevini müteakip 1’nci Ordu Komutanlığı’na atanmıştır. Fransızca bilen emekli Orgeneral Necdet Yılmaz Timur, Bayan Nezih Timur ile evlidir ve 1 çocuk sahibidir. 

Oktar ATAMAN, Orgeneral (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Oktar Ataman 1939’da İstanbul’da doğmuştur. 1961 yılında Kara Harp Okulu’ndan topçu subayı olarak mezun olmuş, 1966-1968 yılları arasında Kore Cumhuriyeti’nde Askeri Ataşe Yardımcısı ve Birleşmiş Milletler nezdinde İrtibat Subayı görevlerinde bulunmuş ve 1975 yılında Kara Harp Akademisi’ni bitirerek Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanlığı’na proje subayı olarak atanmıştır. 
1977’de İngiliz Kraliyet Kara Kurmay Koleji’ne seçilen Ataman, mezuniyetini müteakip Kara Harp Akademisi’nde üç yıl öğretim üyesi olarak, 1980-1983 yıllarında ise Belçika’da SHAPE Karargâhı Plan ve Prensipler Başkanlığı’nda karargâh subayı olarak görev yapmıştır. 1988’de tuğgeneral rütbesine terfi eden ve Genelkurmay Başkanlığı Plan Harekât Daire Başkanı olarak görev yapmaya başlayan Ataman 1992’de tümgeneralliğe terfi ederek Genelkurmay Başkanlığı 
Strateji ve Kuvvet Planlama Daire Başkanlığı’na atanmıştır. 

Orgeneral Ataman, 1997’de korgeneral rütbesine terfi etmiş ve Genelkurmay Başkanlığı Harekât Başkanlığı’na atanmıştır. Eylül 1998’den itibaren NATO Askeri Komitesi nezdinde Türk Askeri Temsil Heyeti Başkanı olarak görev yapan Orgeneral Ataman, 2000-2001 yıllarında 6’ncı Kolordu Komutanı olarak görev yapmıştır. 2001’de NATO Güneydoğu Avrupa Müşterek Kuvvetler Komutanlığı görevini devralan Ataman aynı yıl içinde orgeneralliğe terfi etmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri Üstün Hizmet Madalyası ile taltif edilen Orgeneral Ataman, Bayan Nedret Ataman ile evli olup bir kız ve bir erkek çocuğu babasıdır. 

Emin Murat BİLGEL, Oramiral (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Oramiral Emin Murat Bilgel 1952 yılında İstanbul’da doğdu.1970 yılında Deniz Harp Okulu’ndan mezun olan Bilgel, 2 yıl subay olaraköğrenimine devam ettikten sonra 1972 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndafiilen göreve başladı. 1978 yılına kadar deniz kuvvetlerine bağlı çeşitligemilerde 
branş subaylığı yapan Bilgel, 1980 yılında Deniz Harp Akademisi’ndenmezun oldu, ardından kurmay subay olarak TCG Karayel Komutanlığı, TCGPiyalepaşa Seyir Harekât Subaylığı, Deniz Kuvvetleri Harekât Başkanlığı Plan veTeşkilat Daire Başkanlığı, NATO Plan Subaylığı, TCG Doğan Komutanlığı,İtalya’nın Napoli kentinde bulunan Güney Avrupa Müttefik Kuvvetleri Karargâhı(AFSOUTH) İstihbarat Başkanlığı Plan Harekât Tatbikat ve Eğitim Şube Deniz İstihbarat Subaylığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Özel Sekreterliği, TCGYıldırım 2. Komutanlığı, TCG Yıldırım Komutanlığı, TCG Yavuz Komutanlığı, DenizKuvvetleri Harekât Başkanlığında Eğitim Yönetim ve Kıymetlendirme ŞubeMüdürlüğü, Tatbikat Eğitim Plan Program Şube Müdürlüğü ile 1. HücumbotFilotillası Komodorluğu görevlerini yürüttü. 

Bilgel, 1997 yılında tuğamiralliğe terfi etti. Tuğamiral rütbesiile Millî Savunma Bakanlığı Genel Plan Prensipler Daire Başkanlığı, İtalya’nınNapoli kentindeki Güney Bölge Müttefik Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (NAVSOUTH)Plan Daire Başkanlığı ve Kuzey Görev Grup Komutanlığı görevlerinde bulundu.  
2001 yılında tümamiralliğe terfi eden Bilgel, tümamiral rütbesi ile İstanbul Boğaz Komutanlığı, Hücumbot Filosu Komutanlığı ve Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevlerini yürüttü. Bilgel, 2005 yılında koramiralliğe terfi etmesinin ardından deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevlerinde bulunduktan sonra, 30 Ağustos 2009 tarihinden oramiralliğe terfi ederek Donanma Komutanlığı görevine atandı. 2011 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak atanan Oramiral Bilgel, Ağustos 
2013 yılına kadar bu görevi sürdürdü ve aynı tarihte emekliye ayrıldı. 

Sabahattin ERGİN, Koramiral (E) Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Emekli Koramiral Sabahattin Ergin 1926’da İstanbul’da doğmuştur. 1935 yılında İstanbul Belediye Konservatuarı piyano bölümüne devam ederek başladığı müzik yaşamını çeşitlendirerek sürdürmüştür. Sabahattin Ergin, 1983 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nda sanatçı ve öğretim üyesi olmuştur. Ergin, İ.T.Ü. Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nda lisans, Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisans, sanatta yeterlik ve doktora programlarında Müzik Pedagojisi, Müzik Eğitimi Felsefesi, Çağdaş Müzik Eğitimi Yöntemleri 
ve Mukayeseli Müzik Tarihi gibi dersleri Türkçe ve İngilizce olarak vermiştir. 

İ.T.Ü. dışında, Türk Mûsıkîsi Vakfı, Anadolu Bilim ve Teknoloji Stratejileri Araştırma Enstitüsü ve diğer bazı kültürel ve bilimsel dernek ve kurumlarda, kurucu, yönetim kurulu başkanlığı ve kurucu üyelikler de yapmıştır. 

42 yıl süren bir askerlik hizmetinde bulunan Ergin, Atatürkçülük ve jeopolitik konuları üzerinde çalışmalar yapmakta olup, meşgul olduğu çeşitli alanlarda ulusal ve uluslararası bilimsel etkinliklere; konuşmacı, bildiri sunucu ve panelist olarak katılmaktadır. İlgilendiği konular üzerine kaleme aldığı bazı çalışmaları kitap, makale ve tebliğ olarak basılmıştır. 

Nur VERGİN, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Nur Vergin, 1941’de İstanbul’da doğdu. Çocukluğunu ve gençliğini yurt dışında geçirdi. Paris- Sorbonne Üniversitesi’nde Sosyoloji lisans ve yüksek program larını tamamladıktan sonra aynı üniversitede Sosyoloji Doktoru unvanını aldı. 1973’te Türkiye’ye dönüp İstanbul Üniversitesi’nde göreve başladı. 

Nur Vergin Bilkent Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi’nde öğretim üyeliği görevinde bulundu. Vergin, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden emekli olmuştur. 

Çeşitli uluslararası Sosyal Bilimler Derneklerine üye olan ve siyaset, kimlik ve din sosyolojisi üzerine çalışan Vergin’in, Industrialisation et Changement Social en Milieu Rural (1976), Türkiye’ye Tanık Olmak (1998), Din, Toplum ve Siyasal Sistem (2000) ve Siyaset Sosyolojisi: Kavramlar, Tanımlar ve Yaklaşımlar (2008) başlıklı kitapları yayımlanmıştır. 

Orhan GÜVENEN, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

1973 yılında OECD İstatistik Danışmanı olarak iş hayatına başlayan Prof. Dr. Orhan Güvenen, 1976 yılında Paris-Sorbonne Üniversitesi (EPHE) Öğretim Üyesi, 1977-1984 yıllarında Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales’de Öğretim Üyesi, 1979-1988 yıllarında Paris Üniversitesi Araştırma Direktörü ve Ekonometri Profesörü olarak çalışmıştır. Prof. Dr. Güvenen, 1988-1994 yıllarında T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı görevine atanmıştır. 

1995-1997 yıllarında Büyükelçi olarak İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) Nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi olarak görev yapan Prof. Dr. Güvenen, 1996 yılında ABD, Case Western Reserve Univ., “Systems Engineering Department” bölümünde Misafir Profesör olarak görev yapmıştır. 1997-1999 yıllarında T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı ve 1997-2000 yıllarında Büyükelçi ve Başbakan Başmüşavirliği görevlerine getirilmiştir. Güvenen, 2002 yılında UNESCO Yönetim Kurulu Türkiye Temsilcisi ve Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenmiştir. 

Milli Güvenlik Akademisi’nde Uluslararası Ekonomi Profesörü ve Paris Üniversitesi’nde Misafir Profesör olarak görev yapan Güvenen, 1988 yılında “Dünya Sistemleri, Ekonomileri ve Stratejik Araştırmalar Enstitüsü”nü kurmuş ve halen adı geçen Enstitü’de Ekonometri ve Uluslararası Ekonomi Profesörü ve Başkan olarak görevine devam etmektedir. Ayrıca, Ağustos 2000’den itibaren, 
Bilkent Üniversitesi Uygulamalı Yabancı Diller Muhasebe Bilgi Sistemleri Bölüm Başkanlığı görevini sürdürmektedir. 

Ali KARAOSMANOĞLU, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Uluslararası Hukuk doktorasını Lozan Üniversitesi’nden almış olan Prof. Karaosmanoğlu, Stanford Üniversitesi Hoover Institution’da, NATO’da, Lahey Uluslararası Hukuk Akademisi’nde ve Princeton Üniversitesi’nde araştırma bursları kazanmış ve misafir öğretim üyesi olarak bulunmuştur. Bilkent Üniversitesi’ne katılmadan önce Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ’de öğretim üyeliği yapan Prof. Karaosmanoğlu, Türk dış politikası, strateji ve güvenlik politikaları konularında çalışmalar yapmaktadır. 

Yayınları arasında Les actions Militaires coercitives et non coercitives des Nations Unies (Droz); İç Çatışmaların Çözümü ve Uluslararası Örgütler (Boğaziçi Üniversitesi); Middle East, Turkey and the Atlantic Alliance (Dış Politika Enstitüsü, Editör); The Europeanization of Turkey’s Security Policy (Dış Politika Enstitüsü, editör) başlıklı kitapları ve Foreign Affairs, Politique Etrangère, International Defense Review, Europa Archiv, Security Dialogue ve Journal of International Affairs gibi dergilerde basılmış makaleleri bulunmaktadır. Prof. Karaosmanoğlu, Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi üyesidir. 

Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden 2010 yılında emekli olan Karaosmanoğlu, İhsan Doğramacı Vakfı’na bağlı Dış Politika ve Barış Araştırmaları Merkezi’nin başkanıdır. 


İlter TURAN, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

1941 yılında İstanbul’da doğmuştur. Orta öğrenimini Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri’nde tamamlamıştır. 1962 yılında Oberlin Koleji’nden (ABD) Siyasal Bilimler Lisansı, 1964 yılında Columbia Üniversitesi’nden Siyasal Bilimler Yüksek Lisansı almıştır. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Siyaset İlmi Kürsüsü’ne asistan olarak girmiştir. Aynı kürsüde 1966 yılında Doktor, 1970 yılında Doçent, 1976 yılında da Profesör olmuştur. 

1984 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne intisap etmiş, 1991 yılında aynı fakültede yeni kurulan Uluslararası İlişkiler Kürsüsü Başkanlığı’nı üstlenmiştir. 1993 yılında İstanbul Üniversitesi’ndeki görevinden ayrılmış ve Koç Üniversitesi İdari Bilimler ve İktisat Fakültesi’nde Siyasal Bilimler Profesörü olarak görev almıştır. Ekim 1998-2001 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Rektörlük görevini üstlenmiştir. Hâlihazırda aynı üniversitenin 
Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesidir. 

Prof. Dr. İlter Turan’ın Mukayeseli Siyaset, Türk Siyasal Hayatı, Siyasal Davranış, Siyasal Kültür, Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika konularında yayımlanmış İngilizce ve Türkçe kitap ve makaleleri bulunmaktadır. Akademik mesleğine ek olarak muhtelif şirket ve vakıf yönetim kurullarında görev yapmakta, Dünya Gazetesi’nde haftalık yazılar yazmaktadır. 

Ahmet Çelik KURTOĞLU, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Ahmet Çelik Kurtoğlu 1942’de Ankara’da doğdu. Kurtoğlu, 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nden lisansüstü derecesini alan Kurtoğlu, ABD’de Yale Üniversitesi ’nde doktora sonrası çalışmalar yaptı. Kurtoğlu, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde İktisat Profesörlüğü görevinden 1995 yılında emekliliğe ayrıldı ve 1997-2006 yıları arasında Galatasaray Üniversitesi’nde ders verdi. 

Çelik Kurtoğlu, öğretim üyeliği yanında 1978-82 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı’na uluslararası ekonomi politikaları konusunda Danışmanlık yapmıştır. 1987-1995 yılları arasında İstanbul’da bulunan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) Direktörü olarak görev yapan Çelik Kurtoğlu, 1998 yılında Kurdoğlu Danışmanlık A.Ş.’yi 2002 yılında ise “iyi şirket” Danışmanlık A.Ş.’yi kurmuştur. Kurtoğlu, halen bu iki şirket kanalı ile yatırım bankacılığı ve kurumsal yönetim konularında bilgi ve tecrübelerini paylaşmaktadır. 

Çelik Kurtoğlu, DEİK Yönetim Kurulu Üyesi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği İş Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi, TEMA Yönetim Kurulu Başkanı, Tekfenbank Yönetim Kurulu Üyesi, Avrupa Sanayiciler Yuvarlak Masası (ERT) “Asosiye Üyesi” dir. 


Ersin ONULDURAN, Prof. Dr. Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

Ersin Onulduran, 1945 yılında Bandırma’da doğdu. Lisans eğitimini Claremont Men’s College’de Siyaset Bilimi dalında, Yüksek Lisans eğitimini California State University’de Uluslararası İlişkiler bilimi dalında tamamladı. Doktora eğitimini University of Southern California’da Siyaset Bilimi alanında yaptı. 1973 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak göreve başladı. Aynı fakültede 1983’de Doçent, 1989’da Profesör oldu. 

Onulduran, Ankara Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyeliği ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanlığı görevlerini yürüttü. Aynı zamanda Üniversitede Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü olarak görev yaptı. Ersin Onulduran 1986-2010 yılları arasında Türkiye- ABD Kültürel Mübadele Komisyonu (Fulbright Eğitim Komisyonu) Genel Sekreteri görevini yürüttü. 
Prof. Dr. Ersin Onulduran 2012 yılında Ankara Üniversitesi’nden emekli oldu. Onulduran, evli ve bir çocuk babasıdır. 

Sami KOHEN Bilge Adamlar Kurulu Üyesi 

1928 yılında İstanbul’da doğmuştur. İstanbul Üniversitesi’nin Gazetecilik bölümünü bitirmiştir. 
Gazeteci Albert Kohen’in oğludur. Sami Kohen babasının 1939-1949 yılları arasında Ladino ve Fransızca dillerinde çıkarttığı “La Boz de Türkiye” (Türkiye’nin Sesi) gazetesini, babasının vefatından sonra Türkçe olarak önce “Türkiye’nin Sesi” ve sonra “Haftanın Sesi” adları altında yayınlamıştır. 

Tan, Yeni İstanbul ve İstanbul Ekspres gazetelerinde çalışmıştır. 1954’de kurulan Milliyet’e Dış Haberler Şefi olarak girmiştir. 1958 yılında ABD’de birçok gazetede konuk gazeteci olarak çalışmıştır. 1960’larda ve 1970’lerde kısa ve uzun süreli olarak birçok dış merkezde görev yapmıştır. Önemli uluslararası olayları yerinde izlemiştir. 1980-84 yıllarında Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. Akabinde Türkiye Basın Enstitüsü Derneği Başkanlığı görevini 
yürütmüştür. 

Milliyet gazetesindeki köşe yazarlığının yanı sıra Christian Science Monitor, NewsWeek, The Guardian ve The Economist gazete ve dergilerinde yazı ve makaleler yayımlamıştır. 1954 yılından bu yana aralıksız olarak Milliyet gazetesinde yazarlık yapmakta ve özellikle dış politika konularında yazmaktadır. 


***