1 Mart 2017 Çarşamba

TÜRKİYENİN TERÖRLE MÜCADELE BAĞLAMINDA PKK TERÖRÜNÜN İNCELENMESİ, BÖLÜM 5


 TÜRKİYENİN TERÖRLE MÜCADELE KONSEPTİ  BAĞLAMINDA PKK TERÖRÜNÜN İNCELENMESİ, BÖLÜM 5 



2.3.5.1. Kaçakçılık


Dogası geregi PKK uyusturucu ticaretinden, kara para aklamaya, yasa dısı yollardan Avrupa ülkelerine adam sokmaya, adam kaçırmadan örgütlü suçlara kadar çok genis bir alanda faaliyet göstermektedir. Ancak tüm bunların içerisinde uyusturucu kaçakçılıgının özel bir yeri vardır. Uyusturucu, "ngiliz polisi ve narkotikten sorumlu haber alma örgütü NCIS (National Criminal "ntelligence Service) verilerine göre, PKK’nın önemli gelir kaynaklarından biridir. Bu kuruma göre PKK tüm Avrupa Birliginde satılan eroinden yarı yarıya sorumlu tutulmaktadır.183

Dünya’nın en güvenilir teskilatlarından birisi olan bu kurumun verileri örgütün gerçek yüzünü ortaya koymaktadır. Zaten genellikle terör örgütlerinin gelir
kaynakları hemen hemen aynıdır. Bu gelir kaynaklarından en önemlisi de uyusturucu kaçakçılıgıdır.

Ayrıca terör örgütü PKK’ya yönelik olarak yapılan birçok operasyonda önemli miktarlarda uyusturucu madde yakalanması gerçeklestirilmistir. Örgüt
uyusturucu kaçakçılıgı ile ilgili faaliyetlerini; kaynagından uyusturucu temini, kaçakçılıgı ve dagıtımı safhalarında aktif rol alarak yürütmektedir.184

2.3.5.2. Haraç

“Haraç” toplama örgütle ilgisi olan veya olmaya kisi ve kurulusların terör örgütlerince belirlenen parayı tehdit, korkutma veya baskı yöntemlerine boyun egerek ödemeleridir. Ödeme parayla veya malla olabilir.185

Yine haraç toplamada terör örgütlerinin hemen hepsinde görülen bir gelir toplama faaliyetidir. PKK terör örgünün de önemli gelir kaynaklarından bir tanesidir.
Bunun için özellikle dogu ve güneydogu Anadolu bölgesinde faaliyet gösteren ticari kuruluslar tehdit edilmekte, vergi adı altında bu kuruluslardan haraç toplanmaktadır.
Haraç toplama; koruma, zarar vermeme, korkutma, adam kaçırma, bir suçu veya bir durumu yetkili mercilere bildirme tehdidi seklindeki yöntemlerle
gerçeklestirilmektedir.186 PKK bu yöntemlerden özellikle zarar vermeme, korkutma ve adam kaçırma gibi yöntemleri kullanmaktadır.

2.3.5.3. Bagıs

Resmi kaynakların iddialarına göre “bagıslar” çogu zaman Türkiye’de sempatizanlar yanında çogu zaman zorla, Kürt kökenli is adamları ve zenginlerden de alınmıstır. Ayrıca PKK uzunca bir süre bölgedeki hemen her türlü ticari faaliyetten de pay almıstır. Avrupa ve Kuzey Amerika’da toplanan haraçlar ise “aslan payını” olusturmustur. Bu ülkelere PKK aracılıgıyla giren mülteci ve göçmenlerden alınan paylar ve toplanan haraçlar çok büyük bir finansman kaynagı olmustur.187
Özetle örgüt yurt dısına is vaadiyle çıkardıgı yandaslarından, yurt dısındaki kurum ve kuruluslarının yaptıgı organizasyonlardan, -özellikle Kürt kökenli- is
adamlarından bagıs adı altında genellikle zorla maddi destek saglamaktadır.

2.3.6. PKK Terör Örgütünün Eylem Çesitleri

PKK’nın gerçeklestirdigi eylemler, vur kaç taktigine dayalı çete eylemleridir. Örgüt bu eylemleri gerçeklestirmek için pusu, baskın ve sabotaj gibi çesitli
yöntemleri denemektedir. Bu güne kadar gerçeklestirilen eylem çesitleri yol kesme, araziye çıkma, güvenlik güçlerine pusu, saldırı, mayınlama, bubi tuzakları olusturulması, GKK’lara baskın, GKK mensuplarını kaçırma, bunları pusuya düsürme, evlerini bahçelerini yakma, hayvanlarını telef etme, kalabalık gruplarla il, ilçe, köy, mezra baskınları, yine il ve ilçe merkezlerinde süreklilik arz eden bombalama, askeri birlik ve karakolları imhaya yönelik eylemler seklinde olmustur.188
Bu eylem çesitlerinin dısında örgütle is birligi içerisindeki kisi, kurum, kurulus ve sözde siyasi partilerin gerçeklestirdigi gösteri, yürüyüs, toplantı, basın
açıklaması, sözde terör örgütü sehitlerine yönelik aile ziyaretleri de aslında birer eylem çesididir.

2.3.7. PKK Terör Örgütü’nün Kampları

Emniyet Teskilatının hazırladıgı bir raporda PKK terör örgütün kampları açıkça ortaya konulmustur. PKK dokuz ana kampa sahiptir. Bu kamplarda elektrik dahi
üretilmekte, poliklinik hizmeti verilmektedir. Silah ve gıda temininden maliye islerine kadar tüm birimler mevcuttur. Emniyet Genel Müdürlügü’nün hazırladıgı raporda, PKK’nın kamplarında yaklasık 4000 teröristi egittigi belirtilmistir. Bu kampları 1990’lı yılların basından itibaren kurulan Kandil, Hakurk, Hinere, Lolan, Zap, Metina, Ayasin, Haftanin ile BM’nin denetimindeki Mahmur ana kamp bölgelerini olusturmaktadır. Örgüt üst yönetiminin barındıgı Kandil Dagı kamp alanında Zeli, Dole, Koge, Sehit Ayhan, Sehit Harun, Kani Cenge, Bele Kati, Batı Cephesi, Sehit Rojhat, Balagati ve Süredi adı verilen kamplar bulunmaktadır.189
Bu kampların bulundugu bölgeler genellikle teröre destek veren ülkelerin sahip oldugu cografyalar içerisindedir. Cografyasındaki kampları görmezden gelen bu
ülkeler bununla da kalmayarak bu kamplardaki her türlü faaliyete destek vermekte ve kamplara olan desteklerini sürdürmektedirler.

2.3.8. PKK’nın Halkı Etkilemede Kullandıgı Metotlar

Örgüt halkı etkilemek maksadıyla sistemli olarak özellikle bazı yöntemleri kullanmakta ve bu yöntemlerle halkı etkileyerek örgüte yandas ve destek saglamaktadır.
Bu faaliyetlerin en önemli noktası sistemli ve bir plan dahilinde yapılmasıdır. Örgüt halkı etnik ve ekonomik temaları kullanarak etkilemekte, halkın hassas oldugu konuları her fırsatta istismar ederek bu faaliyetlerini sürdürmektedir. Her terör örgütü kendi ideolojisine göre farklı bir yöntem uygulasa da genel olarak uygulanan yöntemler benzerdir.190

Özellikle AB uyum yasaları da bu baglamda suiistimal edilmekte ve bu yasalar örgüt tarafından bilinçli olarak örgüt lehinde kullanılmaktadır. Örgüt sürekli
olarak bir etnik ayrımcılık oldugunu dile getirmekte ve bölgedeki ekonomik zayıflıgı dile getirmektedir. Egitim seviyesi düsük bazı vatandaslarımız da örgüt tarafından sürekli olarak propagandası yapılan bu temalardan olumsuz yönde etkilenmektedirler.

Bununla birlikte; Terörizmin en önemli propaganda aracı silahtır. Elindeki bu güç ile masum insanları etkileyebilmekte ve onları çaresiz bırakmaktadır.191Örgüt bunu çok iyi kullanmakta maalesef özellikle bölge halkını çaresiz bıraktıgı durumlar ortaya çıkabilmektedir.

2.3.8.1. Etnik Yönden Etkileme

PKK terör örgütü etnik kökene dayanan bir örgüttür. Örgüt yaptıgı propagandalarda sürekli olarak etnik ayrımcılıgı dile getirmekte ve etnik bölücülük yapmaktadır. Özellikle bölge halkına yönelik olarak her fırsatta Kürtlerin Türklerden ayrı bir ırk oldugu dile getirilmektedir.
Söyle ki 1960’lı yıllardan beri bir takım yayın organları, Kürtçülük konusunu islemeye baslamıslardır. Hele 1961 Anayasasının getirdigi demokratik
anlayısı ve sosyal adalet ilkesini yanlıs yorumlayanların ortaya attıgı sosyalist görüslerle bu düsünceler daha da siddetle ele alınmıs ve adeta devlet içinde 
devlet yaratma, millet içerisinde milletler yaratma çabasına girilmistir.192

Bu baglamda özellikle ülkemizin dil birligini, kültür birligini bozmaya yönelik çalısmalar sürdürülmekte bölge halkı ikinci sınıf vatandasmıs gibi gösterilmeye
çalısılmaktadır. Kürtlerin ayrı bir ırk olduguna yönelik çalısmalar yapılmaktadır. Bu kapsamda Kürtlük bilinci uyandırmak için ;

- Kürt oldugu iddia edilen vatandasların ayrı bir ırk oldugu,
- Ayrı bir dillerinin bulundugu,
- Binlerce yıl derinliklere inen bir tarihlerinin oldugu,
- Yasadıkları toprakların en eski zamanlardan beri kendilerine ait oldugu,
- Nevruz’un ulusal kurtulus bayramı oldugu,

Bu fikirlerin dogrulugu ve pekismesi için de günümüz uygulamalarına iliskin;
- Kürdistan’ın isgal altında tutularak dört ülke arasında parçalandıgı,
- Ana dilleri olan Kürtçenin konusulmasına ve bu suni dille egitime müsaade edilmediği,
- Bilinçli olarak geri bırakıldıkları,
- Bölgenin sömürge statüsünde bırakılıp, maksatlı olarak gelismensin engellendigi gibi konularda propaganda yapılarak halkın duyguları sömürülmektedir.193
Tüm bu etkileme faaliyetlerinin dısında TSK’nin bir isgal ordusu oldugu, bölgede bulunmaması gerektigi konusunda da halk etkilenmeye çalısılmaktadır.
Ayrıca yine bu baglamda TSK’nin millet tanımı, etnik köken konusunda örnek seviyededir. 

Şöyle ki;

Genel kurmay’ın, TSK’nin millet tanımı ve etnik köken yaklasımı nedir sorusuna verdigi yazılı yanıt aynen söyledir; “ Türk Silahlı Kuvvetleri’nin millet tanımı
ve etnik köken konusunda yegane basvuru kaynagı T.C Anayasasıdır. Anayasanın ikinci maddesinde ifade edildigi üzere, Türkiye Cumhuriyeti; insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiligine baglı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Atatürk milleti ‘Dil, kültür ve mefkure (ülkü) birligi ile birbirine baglı vatandasların teskil ettigi siyasi ve içtimai bir heyettir.’seklinde tanımlamıstır. Atatürk milliyetçiligi ise; bizzat Atatürk tarafından ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir’ seklinde ifade etmistir.194

Buradan da anlasılacagı üzere silahlı kuvvetler herhangi bir etnik köken ayrımcılıgı yapmamakta, halkı bir bütün olarak görmekte, tüm faaliyetlerini de bu esaslar çevresinde icra etmektedir.
Büyük önder Atatürk konuya yıllar öncesinden bakmıs ve konuyu veciz sözleriyle dile getirmistir. Silahlı kuvvetler konuyu bu kapsamda degerlendirmekte ve
bu yönde bir bakıs açısı ortaya koymaktadır. Bu bakıs açısı da bir basvuru kaynagı niteligindedir.

2.3.8.2 Ekonomik Yönden Etkileme

PKK terör örgütünün eylemlerine baktıgımızda öne çıkarılan temalardan bir tanesi de ekonomik geri kalmıslıktır. Bölge halkına Türkiye’nin bilinçli olarak yatırım yapmadıgı seklinde lanse edilmektedir. Bölgede egitimin olmadıgı, okulların bulunmadıgı, saglık kuruluslarının bulunmadıgı her fırsatta örgüt tarafından her fırsatta dile getirilmektedir. Örgüt bu temaları sık sık propaganda malzemesi yaparak bölge halkını Türkiye’ye karsı kıskırtmakta, örgüte bu yolla sempatizanlar kazandırmaktadır.195

Oysa örgüt tarafında bölgeye gelen ögretmenler sehit edilmekte okullar yakılmakta, bölgedeki iktisadi kuruluslar sabote edilmekte, bu kurulusların hemen hepsinden daha önce de belirtildigi gibi haraç istenmektedir.
Nitekim terör örgütü PKK’nın Güneydogu Anadolu Bölgesinde ekonomik degere haiz kurulusları, makineleri, tesisleri, sabote etmesi, bölgeye yöre halkının hayat
seviyesini yükseltici hizmetlerin götürülmesini önlemeye çalısması,örgütün yöre halkı üzerindeki ekonomi eksenli propagandalarını devamlı zinde tutmaya yönelik faaliyetleri olarak görülmektedir.196

Ayrıca bölgedeki ögretmenler ve kamu görevlileri, asker, sivil devletin tüm birimleri örgütün tüm olumsuz girisimlerine ragmen çalısmalarını fedakarca
sürdürmektedirler. Örnegin bölgedeki ögretmenler cografi sartlara, hava sartlarına aldırmadan çalısmakta, bölgede bulunan askeri birlikler okulları onarmakta, yeni derslikler yapmakta, hatta çogu birlik, birlik içerisinde derslikler açmak suretiyle bölge halkına hizmet vermektedirler.



ÜÇÜNCÜ BÖLÜM  TÜRK YE’NİN  TERÖRLE MÜCADELE KONSEPTİ  VE ÇÖZÜM 

3.1. TERÖRLE MÜCADELE HAREKÂTI’NIN ESASLARI

Türkiye’nin Dogu ve Güneydogu Anadolu bölgesinde yogunlasmıs terör faaliyetlerinin önlenmesine yönelik olarak günümüze kadar yetkili makamlarca ülke imkanlarının el verdigi ölçü de bir çok önlem alınmıs ve uygulanmıstır. Her ne kadar bu konuda birçok önlem alınsa da görüldügü gibi Türkiye’de ki terör olayları azalsa da halen sürmektedir.
Dogu ve Güneydogu Anadolu Bölgesi’nde uzun yıllardan beri süre gelen bölücülük olayına karsı, alınacak ana tedbirler ve uygulanacak prensipler ile hedefleri kapsayan temel bir politika bu güne kadar tespit edilememistir.197 Süphesiz bunun temel nedenleri iktidar degisiklikleri, her iktidarın konuya farklı bakması,  sorunun bir bütün olarak degerlendirilememesi gibi nedenler yatmaktadır. Türkiye bu konu da hep bir yerlerde hata yapmaktadır.

Bu bakımdan sorun bütün yönleriyle ele alınmalı, bu konuda uygulanması gereken ana esaslar ve ulasılması gereken hedefler tespit edilmeli, temel bir milli politika ortaya konularak tüm dünyaya ilan edilmelidir.198 Ayrıca Türkiye bu politikaları kararlılıkla uygulamalı ve kesinlikle taviz vermemelidir.

3.1.1. Genel Olarak Alınabilecek Önlemler

Her seyden önce yapılması gereken ülke kaynaklarının ekonomik ve sosyal alanlara yönlendirilebilmesi için terör tehdidinin en kısa sürede ülke gündeminden çıkarılması gerekmektedir. Gündemde terörün olmaması demek ülke kaynaklarını farklı alanlara yönlendirebilmek demektir. Tabi bunu yapmak terörle mücadele için ayrılan kaynaklardan kısıtlama anlamına gelmez.

Alınacak genel tedbirlerden bir tanesi de hiç süphesiz istihbarat alanındadır. Teröristlerin kullandıkları yeni taktik ve teknikleri düsünüldügünde istihbaratın önemi anlasılmaktadır. Bu nedenle etkin bir istihbarat agı kurulmalıdır. İyi istihbaratın terörizmle mücadelede en iyi silah oldugu unutulmamalıdır. Genis destege sahip gruplara karsı uygulanan stratejilerde en önemli unsurlar, dogru istihbaratın toplanması ve psikolojik savas çerçevesinde alınacak çesitli önlemlerin hayata geçirilmesidir.199
Medyanın yönlendirilmesi gerekmektedir ve terörizmin yalnızca askeri bir fenomen olmaktan çok sosyal, ekonomik ve siyasal boyutları ile değerlendirilmesi gerekmektedir. Karsı tarafın bir blok haline geldigi bir mücadelenin kazanılması mümkün degildir. Mutlak surette farklı düsünen birilerinin yaratılması gerekmektedir.
Bu da uluslararası propaganda faaliyetleri ile mümkündür.200

Daha önce de belirtildigi gibi bir milli politika tespit edilmelidir. Tespit edilecek olan bu milli politikanın uygulanmasında ve belirlenen hedeflere ulasmasında
devletin tüm organları ile basın, siyasi partiler, dernekler ve diger kurulusların bir bütün halinde hareket etmeleri saglanmalı, milli birlik ve bütünlügü zedeleyici hareket ve davranıslara, hangi çevreden ve zümreden gelirse gelsin, kesinlikle müsaade edilmemelidir.201 Türkiye yeni politikalar ve çözümler üretemedigi takdirde, baskaları tarafından üretilmis olan çözümleri ve hareket tarzlarını, küçük pazarlık payları ile kabul etmek zorunda kalacaktır.

Terörle mücadele, en zorlu savasımlardan bir tanesidir ve bu savasta herkesin aynı hisleri duyması, alınan önlemleri dogru bulması ve omuz omuza
çarpısmasını beklemek anlamsızdır. Önlemlerin bir uzlasma ile hayata geçirilmesi ve terörizme karsı mücadelenin teröristle savas yerine, uluslararası bir sorunla bas etme mücadelesi olarak ele alınması en önemli adımdır. Mücadelenin standartlasması ve herkese mal olması adına ortak kavramlar ve kurallar konulması, benzer hukuk sistemleri uygulanması esas olmalıdır.202

Türkiye’nin vazifesi, toprak bütünlügünü korumak amacıyla PKK terör örgütünü etkisiz hale getirmektir. Bu vazife tahlil edildiginde, yerine getirilmesi gereken
baslıca görevler sunlardır:

- Teröristlerin etkisiz hale getirilmesi,
- Teröristlere bölge halkının desteginin kesilmesi
- Teröristlerin dıs desteginin kesilmesi,
- Terörü besleyen sosyo ekonomik kosulların (öncelikle issizlik ve cahillik olmak üzere) düzeltilmesi.


Bu baglamda terörle mücadelede alınabilecek önlemleri su baslıklar altında toplayabiliriz; siyasi önlemler, ekonomik önlemler, sosyal ve kültürel önlemler, hukuki önemler, kolluk kuvvetlerinin alacagı önlemler ve uluslararası alanda alınabilecek önlemler.203

3.1.2. Siyasi Önlemler

Bölgedeki soruna çözüm ararken her seyden önce teshis çok isabetli yapılmalıdır.204 Teshis ne kadar isabetli yapılırsa dolayısıyla çözüme de o derecede kolay varılacaktır. Bu baglamda;

Türkiye’deki en önemli karar mercilerinden bir tanesi de TBMM’dir. Aynı zamanda meclis kararları halkın kararları oldugundan TBMM bu konuya büyük önem vermeli ve konuya yogunlasarak radikal tedbirler almalıdır. Bölücü terörle mücadele ve bölge sorunları sadece bölgedeki valilik ve belediyelere sevk edilmemeli,  olaya TBMM el koymalı, her önemli olayda, sadece resmi görevlilerin açıklamaları ve raporları ile yetinmeyip hükümet yetkililerine ek olarak, parlamentodan  her partiden olusan kurullarca yerinde inceleme yapılmalı, gerçek durum ve alınan önlemler TBMM’de kamuoyuna açıklanmalıdır. Bu yöntemle hem demokratik  mekanizmanın islerligine süreklilik kazandırılmıs, “hem de sorun neredeyse devlet oradadır” anlayısı gösterilmis olacaktır.205 
Böylelikle aynı zamanda bölgede devletin gücü hissettirilecek ve devletin gücü ile örgütün gücü arsında kalmıs bir kısım halk kitlesi de devlet tarafına çekilmis olacaktır.

Tüm parti liderleri, zaman zaman, -özellikle de önemli olayların yasandıgı
günler de- bölgeye ortak geziler düzenlemeli ve halkla yakın iliskiler kurmalıdırlar, artık tüm siyasi partiler, hangisi iktidara gelirse gelsin, birbirlerini suçlamaktan vazgeçerek, somut ayrıntılı elestirilerini yine somut önerileriyle birlikte açıklamalıdırlar. Ayrıca ortak bildiriler yayınlamalıdırlar. Böylece hem ülke kamuoyuna, hem de dünya kamuoyuna, ülkenin birlik ve bütünlügü konusundaki siyasal gücün ve kesin kararlılıgın gösterilmesi saglanacaktır.206

Daha dogru ve gerçekçi sonuçlara ve kararlara varabilmek, uygulamaları
yapabilmek, soyut bilgiler yerine çalısmaları ciddi ve güvenilir verilere dayandırmak amacı ile devletçe, zaman zaman “kamuoyu yoklamaları” yapılmalıdır.207 Duygusal ve önyargıya dayanan politikalar üretmek yerine, çagın sartları dikkate alınmalı, buna yönelik politikalar gelistirilmelidir.

Aynı zamanda bu yoklamalardan çıkan sonuçlar devlet politikalarıyla
birlestirilerek uygulanmalı devletin bekası her zaman ön planda tutulmalıdır. Böylelikle devlet ve halk bütünlügü saglanacak alınan kararların da mesrulugu saglanmıs olacaktır.
Bölgenin, siyasi iktidarlarca uzun yıllar ihmalinden kaynaklanan sıkıntıları
mevcuttur. Bu sıkıntıları iç ve dıs odaklar maharetle kullanmaktadırlar. Bölgenin sürekli sömürüldügü halkın tahkir edildigi ve dıslandıgı görüsleri yogun bir biçimde propaganda edilmektedir.208 Bölücü çevrelerce istismarı yapılan bu konulara süratle çözüm getirilmeli, bölgenin elektrik, yol, su, haberlesme vb. alt yapı hizmetleri acilen bitirilmelidir. Böylelikle istismar ortamı ortadan kaldırılırken, vatandasın devletine olan inanç ve baglılıgı da pekistirilmis olacaktır.209 Ayrıca dıs güçlerin devamlı ön plana tuttugu, insan hakları ve iskence gibi olayların önüne geçilerek, istismar ortamı ortadan kaldırılmalıdır.

Vatandasın devlete olan inanç ve baglılıgın pekistirilmesi konusu çok önemlidir.210 Şayet devlet bunu basarabilirse -bölgedeki bir çok il ve ilçede
basarılmıstır- her seyden önce örgütün sempatizan sayısı azalacak, örgüt giderek yok olacaktır.

Demokratiklesme faaliyetlerine hız verilmeli, ancak demokratiklesirken de
devlet çıkarlarından taviz verilmemelidir. “Önce terör önlensin, sonra demokratik
gelismeler olur” gibi görüslerin yerine “terörle mücadele sürerken demokratik
gelismeler getirilmeli” görüsüne sahip çıkılmalıdır. 211

Bölgeye atanacak personelin seçiminde titiz davranılmalıdır. Bölgeye vekil,
mesleginde basarısız veya kurumlarında uyumsuzlugu görülen personel kesinlikle tayin edilmemeli, devleti örnek sekilde temsil edecek personel tayin edilmelidir.212 "ste bölgeye gönderilen bu örnek devlet görevlilerine olusturulan milli politika ayrıntılarıyla anlatılmalı, her devlet personelinin bu politika çerçevesinde davranması saglanmalıdır. Halkta, terörün hemen bitecegi beklentisini yaratacak açıklamalar yerine, halkı umutsuzlugu da düsürmeden, özelikle demokrasi ve hukuk içersinde kalarak terörle savasın uzun yıllar sürebilecegi, bıkkınlıga bezginlige, umutsuzluga ve panige kapılmadan, baska rejim arayısları içerisine girmeden, özgürlükçü, çogulcu katılımcı,
demokratik rejim içerisinde çözülecegi bölge halkına anlatılmalı ve ikna edilmelidir.213
Halkın devletten bekledigi, samimiyet ve emniyettir. Devlet icraatlarıyla bu
samimiyeti bizatihi göstermelidir. Göstermelik, suni, sathi, tutarsız tarz, üslup ve
sekiller, halkın vicdanında hemen anında hissedilmektedir. Bu tutumlar neticede devlete karsı güvensizlige dönüsmektedir.214 Bunun önlemi çok iyi alınmalı devlet politikalarının etkileyici bir üslubu ve güven veren bir tarzı olmalıdır.
Terörist strateji, duygu, düsünce ve amaçlarının kamuoyunun her biriminde
konusulmasını, konu ile ilgili tez ve antitezlerin tartısılmasını ve böylelikle kendi
fikirlerinin açıklanmasına zemin hazırlanmasına, gün geçtikçe örgütlerinin daha da yasal ve hos görülebilecek gruplar oldugu fikrinin kamuoyunda olusmasını ve neticede halkın desteginin kazanılmasının kitle iletisim araçlarıyla saglayabilecegini öngörmektedir.215 
Terör olaylarının ve onu besleyen fikir temellerinin basına yansımasın da, ülke yönetiminin yapısı öncelikli önem tasımaktadır. Çünkü ülkenin yönetim yapısı, basının yapısını da sekillendirmektedir. Ülke yönetimi buna müsaade etmemeli dir.
Etnik teröre karsı kararlılık en önemli husustur. Bölücü eylemlerde
bulunanların, basta örgütün bası olan A.Öcalan olmak üzere kesinlesen cezaları
ertelenmemeli ve derhal uygulanmalıdır.

Yabancı ülke temsilcilerinin Türkiye Cumhuriyet’inden izinsiz olarak
bölgede temaslarda bulunmaları ve faaliyet göstermeleri önlenmelidir. Bu temsilcilerin açılıslar yapmaları ve bölgede Türk Devletini devreden çıkartarak çesitli girisim ve yatırımları finanse etmeleri önlenmelidir.

Siyasi Kürtçülük konusunda genis bir bibliyografya hazırlanarak bu konuda
çalısan ilim adamı ve uzmanlarla yakın temas ve isbirligi gelistirilmelidir. Olaylar
hakkında oldukça fazla bilgi bulunmasına ragmen, olaylar derinlemesine analiz
edilmemistir. "zlenen politikanın etkinligini artırmak maksadıyla, bir yandan terörle mücadele ederken, öbür yandan da ülke içinden ve ülke dısından bilim adamlarının istirakiyle, bazı derinlemesine çalısmaların yapılması yararlı olacaktır.216 Konu hakkında politikalar üretmek maksadıyla bu bilim adamlarından görüs alınmalıdır. Siyasal alanda terörle mücadelede karsı propaganda kavramı çok önemlidir.
Çünkü terör örgütleri daha önce de bahsedildigi gibi propaganda faaliyetlerine çok önem vermektedirler ve her fırsatta, her konuda propagandayı çok etkili olarak kullanmaktadırlar. Terör örgütü de, bölgede sürdürdügü terör faaliyetlerine ilaveten bölge halkının beynini yıkamamak, korkutmak ve kendine çekmek amacıyla etkin bir propaganda faaliyeti sürdürmektedir.217 
Bu propaganda faaliyetlerine karsı çok iyi önlemler alınmalı ve karsı propaganda faaliyetleri icra edilmelidir.

Karsı propaganda nasıl yapılır sorusunun cevabı ise bölge halkının örgütten sikayetlerinde yatmaktadır. Bu sikayetleri;

- Evlatlarını zorla daga çıkardıgı,
- Zaten fakir olan, kendilerinin emegini PKK ile paylasmak zorunda oldukları,
- Kendileri üzerinde olan asırı örgüt baskısı,
- Savunmasız masum vatandasların kadın, çocuk demeden katledilmesi,
- Zorla yardım ve yataklık yaptırılması,
- Militanların namuslarına el uzatılması,
- Bölgeye devletin götürdügü ekonomik yardımları engellemesi,
- Okulları yakıp yıkması ve ögretmenleri katletmesinden dolayı, çocukların egitimsiz kaldıgı seklinde sıralayabiliriz.

Bu hususların kitle iletisim araçları ile sürekli islenmesi saglanmalıdır. Terör
örgütlerinin iç yüzü iç ve dıs kamuoyuna yönelik olarak sürekli anlatılmalıdır. Bu
hususların özellikle yakınlık duyar ve militan kesime ulastırılması büyük önem arz etmektedir.218

Siyasi açıdan alınacak bir diger önlemde bölgede artan nüfusun kontrol
altına alınmasıdır. Bu konuda bölgede en üst düzeyde görev yapmıs olan Korgeneral İsmail Selen, çok önemli noktalara dikkat çekmektedir; “ Güneydogu Anadolu Bölgemizde Kürt nüfus artan bir hızla çogalmaktadır ve 15-20 yıl gibi çok kısa bir sürede etnik Kürt nüfus bölgede Türkleri geçecektir.” Oysa bölgede nüfus faktörünü dikkate alan herhangi bir önlem düsünülmemistir. Tarihte defalarca kanıtlandıgı gibi nüfus, sayı ve kalite açılarından bir ülke ve devlet için çok önemli bir unsurdur. Ulusal güvenlikle birinci dereceden alakalıdır. Tarih boyunca nüfus faktörü ile topraklar alınmakta, topraklar verilmekte, insanlar ye devletlesmekte ya da devlet olmaktan çıkmaktadır.219

2000 yılında Genelkurmay Baskanlıgı tarafından yayınlanan bir raporda
terör örgütü PKK’nın silahla gerçeklestiremedigini, sözde barıs çagrısı ile
gerçeklestirme çabası içinde oldugu, PKK güdümünde tek ve ayrılıkçı bir siyasi güç yaratılmak istendigi belirtilmistir. Kürtçe TV de PKK’nın siyasi güç yaratma faaliyeti olarak degerlendirilmistir.220 Bu baglamda yasalara aykırı olarak yapılan Kürtçe TV faaliyetlerinin engellenmesi gerekmektedir. Bu konuda çesitli tezler üretilmistir. Bu yayınlar ya devlet tarafından yapılmalı ya da bu yayınların devlet tarafından kontrolünü saglayacak mekanizmalar kurulmalıdır. Yayın yurt dısından yapılıyorsa her türlü diplomatik önlem alınmalıdır.

Tüm bunlarla birlikte siyasi açıdan alınacak bir diger önlemi de söyle
açıklayabiliriz. Bilindigi gibi bu meseleyi her fırsatta destekleyen büyümesinde
kendisine çıkar gören ülkelerde ki Kürt Enstitü’lerinin yürüttügü faaliyetlere karsı
önlemler almaktır. Örnegin bir Ermenistan’da, bir Fransa’da bulunan Kürt Enstitü’leri konuyu bilimsel temellere dayandırarak suni bir Kürt dili, suni bir Kürt kültürü yaratma çabasındadırlar, bu faaliyetlerin önünün kesilmesi gerekmektedir.
Bu konuda Kırzıoglu’na göre “ön hükümlerden sıyrılmıs” olarak, Kürtlerin
tarih, dil ve öteki sosyal bilimler bakımından incelenmesini kendimiz yapmalıyız.221 Bu arastırmalar ehil kisiler tarafından yapılmalıdır. Aksi takdirde yalan yanlıs yapılan arastırmalar Türkiye aleyhinde kullanılmaktadır.

Bölgede birçok kisi, dernek, vakıf ve siyasi parti gibi kuruluslar devlet
aleyhine çalısmalar yapmaktadırlar. Dogrudan veya dolaylı olarak siyasi veya kültürel bölücülük yapan, destekleyen kisiler ile vakıf, dernek ve siyasi partiler hakkında gerekli yasal islemler yapılmalıdır.

6 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***

TÜRKİYE NİN TERÖRLE MÜCADELE BAĞLAMINDA PKK TERÖRÜNÜN İNCELENMESİ, BÖLÜM 4


 TÜRKİYE NİN TERÖRLE MÜCADELE KONSEPTİ  BAĞLAMINDA PKK TERÖRÜNÜN İNCELENMESİ, BÖLÜM  4


2.2.3. Dıs Destegin Çesitleri

Teröre olan dıs destek çesitlerini asagıdaki sekillerde genellemek mümkündür:
- Örgüt’e politika belirlemek ve strateji vermek
- Lojistik Destek ( Silah ve Mühimmat temini)
- Kamp yeri tahsis etmek
- Finans destegi (para ve bagıs toplanmasına izin vermek, örgüte ait propaganda   malzemelerinin satısına izin vermek, örgütün konserler düzenlemesine izin
  vermek, uyusturucu kaçakçılıgına izin vermek. vb.)
- Sahte kimlik, pasaport vermek,
- Örgüt evi tahsis etmek
- Hava yolu geçislerine kolaylık saglamak
- Tedavi imkanı saglamak.
- Teröristlerin sınır geçislerine, sınır karakolları vasıtasıyla yardımcı olmak.
- Örgüte istihbari bilgi saglamak.
- Uluslararası ve bölgesel yayın kuruluslarına beyanat verme ve yazılı   propagan   da yapma faaliyetlerine imkan saglamak.
- Örgüt mensuplarına serbest dolasım hakkı verme ve üçüncü ülkelere gidis    dönüsleri ne kolaylık saglamak.
- Üst düzey emekli subayları, örgütü desteklemeye yönlendirmek.
- Örgütün TV yayını yapmasına izin vermek.
- Örgüte olan destegi sahte insan hakları ve demokratiklesme semsiyesi altında kamufle etmektir.129

2.2.4. Türkiye Devleti’ni Yıkmaya Yönelik ç Tehdit Unsurları

2.2.4.1. Asırı Sol Unsurlar

1961’de Türk Anayasası bir sosyalist partinin kurulmasına izin vermistir ve Türkiye İsçi Partisi kurulmustur. 1963’te seçimler yapıldıgında bu parti oyların sadece%3’ünü almıstır. Ancak solcu hareket büyümüs ve birkaç yıl içerisinde Türkiye’de solcu dernek ve kulüpler çogalmıstır.130 Bu kulüp ve dernekler özellikle 1960-1980 yıllarıarasında Türkiye’de terör faaliyeti gerçeklestiren unsurlar olmuşlardır. Her ne kadar 1960 - 1980 döneminde asırı sol grubun gerçeklestirdigi eylem sıklıgı fazla olsa da, günümüzde de DHKP-C ve TKP-ML Terör örgütlerinin halen eylemlerine devam ettikleri bilinmektedir.

Türkiye’deki sol harekatın gelisimi dünyadaki asırı sol akımların gelisimiyle paralel bir yol izlemistir. Belirli dönemlerde artmıs belirli dönemlerde azalmıs, ancak her dönem tehdit olma özelligini korumustur. Asırı sol unsurların amacı; mevcut anayasal düzeni yıkıp, ülkenin tamamı yada bir bölümünde, komünist ideolojinin hakim kılınmasını saglayarak, Marksist - Leninist bir düzen kurmaktır.131

Ancak burada amaç konusunda dikkat edilmesi gereken bir husus vardır. her zaman terörün amacı, teröristin ifade ettigi amaçla aynı degildir. Terör olaylarında düz mantık degil diyalektik mantık kullanılmalıdır. Yani teröristin yapacagı eylemden çok, bu eylemlere yönelik reaksiyonlar ön plandadır. Mesela sol bir terör eylemi, ülkede sagcı bir reaksiyonu tesvik etmek amacıyla kullanılabilmektedir. Ya da terör eylemini yapan grubun söylemlerine ve ideolojisine karsı halkın mukavemetini artırmak  amacı da güdülebilmektedir. Buna ası etkisi denilmektedir.132 Nitekim Türkiye’de bahsedilen bu aşı etkisine sıkça rastlanılmıstır. Asırı sol ve asırı sag gruplar ası  etkisi sonucunda büyük ilerlemeler göstermişlerdir.

Türkiye’de asırı sol faaliyetlerde bulunan ilk önemli örgüt; Türkiye Komünist Partisi’dir (TKP). Zaten Türkiye’de faaliyet gösteren asırı sol tehdit
unsurlarının birçogu da bu partinin ve diger asırı sol unsurların bölünmesi sonucu meydana gelmistir.133


Türkiye’de faaliyet gösteren baslıca asırı sol unsurlar asagıdaki gibidir;

- TKP (Türkiye Komünist Partisi)
- THKP-C (Türkiye Halk Kurtulus Partisi Cephesi)
- THKO (Türkiye Halk Kurtulus Ordusu)
- TİKP (Türkiye İhtilalci Köylü Partisi)
- DHKP-C (Devrimci Halk Kurulus Partisi Cephesi)
- TDP (Türkiye Devrim Partisi)
-TKP-ML-TİKKO134

Asırı sol unsurlar genellikle büyük sehirleri, kırsal alanları, ögrenci ve ceza evlerini faaliyet alanı olarak seçmektedirler. Faaliyetlerinde isçi, memur, ögrenci ve esnaf gibi yapılanmalar mevcut oldugundan bir çesit is bölümü ile faaliyetlerini yürüttükleri anlasılmaktadır.

2.2.4.2. İrticai Unsurlar

İrticai unsurların hilafeti bir yönetim sistemi olarak benimseyerek ve benimseterek bir din devleti kurmayı amaçladıkları herkes tarafından bilinmektedir.
Ancak irticai unsurlar için kapsamlı bir amaç tanımlaması yapacak olursak, amaçlanan sey; devletin siyasi, ekonomik, hukuki ve sosyal temel nizamlarını kısmen yahut tamamen dini esas ve usullere dayandırarak seriat rejimini getirmek ve bütün İslam ülkelerini bir bayrak altında toplayarak hilafeti geri getirmektir.135
Devletin temel düzeni dini esas ve inançlara dayandırmayı amaçlayan irticai unsurlar, strateji olarak; önce Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde teokratik bir devlet kurmak, sonrada tüm "slam ülkelerini bir bayrak altında toplamayı benimsemislerdir. 

Bu strateji dört asamadan olusmaktadır;

- Laikligi dinsizlik olarak algılayan bir tabanı yasal yahut yasal olmayan kuruluslara yerlestirmek.
- Bu tabanla politik bir güç meydana getirmek ve silahlanmak.
- Siyasi iktidarı demokratik yollarla ele geçirmek ve karsı güçlerin tavsiyesini saglamak.
- Türkiye’de teokratik bir devlet kurmak ve müteakiben tüm İslam Devletlerini birlestirmek.136

Bu baglamda Türkiye’de faaliyet gösteren baslıca irticai örgütler sunlardır;

- Hizbullah Terör Örgütü
- İslami Hareket Örgütü
- İslami Büyük Dogu Akıncılar Cephesi
- Vasat Örgütü
- Ceysullah Örgütü
- İslami Cemaatler Birligi
- Tevhid (Selam) Terör Örgütü
- Acz-i mendi Grubu

2.2.4.3. Asırı Sag Unsurlar

Asırı sag unsurlar ülkemizde ırk temeline dayalı bir devlet sistemini hakim kılmayı amaçlamaktadırlar. Türkiye’de demokratik devlet düzenini yıkmak için,
sahneye önce Marksist terör örgütleri çıkmıs ve buna paralel olarak sag terör örgütlerinin faaliyetleri söz konusu olmustur.
Bu unsurların amaçları bir “Doktrin” olarak kabul ettikleri görüsler dogrultusunda devletin yeniden teskilatlandırılmasından hareketle, devletin sosyal,
siyasi ve ekonomik yapısında degisiklik yaparak bir kadro olusturulmasından sonra devlet gücünün yerine kendileri geçerek bu kadroyu her ne sekilde olursa 
olsun iktidar yapmak, baska bir deyisle; benimsedikleri ilkelerin yanı sıra “Tek Lider” prensibini de kabul ederek, zaman zaman panturanizm propagandasına 
yönelerek, anayasada yer alan “vatandaslık” anlayısını kapalı bir sekilde de olsa reddederek milleti meydana getiren unsurlar olarak sadece Türk-İslam sentezini 
esas alarak bir bütün haline getirdikleri ideolojik düsüncelerini devlet felsefesine hakim fikir haline getirmektir.137

Asırı sag unsurlar stratejileri asagıdaki konuları kapsamaktadır;

• Fikirlerini mevcut yada yeni kurulacak bir organizasyona mal ederek, sempatizan kadrolarını da bu siyasi organizasyon bünyesinde toplamak,
• Merkeziyetçi yönetim seklinden uzaklasmamak kosulu ile; ögrenci, isçi, esnaf, köylü, serbest meslek ve isveren kesimlerinde örgütlenerek etkinlik saglamak.
• Kendileri için engel olarak kabul ettikleri kisi veya gruplara karsı faaliyet göstermek üzere silahlı eylem kadrosu olusturarak, bu güçlerini gerektiginde, misilleme ve sindirme dogrultusunda kullanmak,
• Sürekli sekilde tek antikomünist grup oldukları temasını islemek ve bunun propagandasını yapmak ve devletim tüm kadrolarına sahip olmak maksadıyla
karsıt güçleri yok etmek.138

2.2.5. İç Tehdit Unsurlarının Faaliyet Safhaları

İç tehdit unsurları amaçlarını gerçeklestirmek maksadıyla uyguladıkları
faaliyetlerde genel olarak su safhaları uygularlar;
- Baslangıç safhası; "deolojik görüslerin tanıtılması ve sempatizan yetistirme.
- Örgütlenme safhası; Benimsenen ideolojik görüslerin tabana yayılması ve olusan sempatizan kadroların yönlendirilmesi amacıyla, duruma göre yasal, yasal olmayan örgütlenmelere gidilmesi.
- Az siddetli eylem safhası (Terör Safhası); Yasadısı her türlü eylemlere yönelerek toplumda yılgınlık korku ve dehset yaratılmaya çalısılması, silahlı çeteler olusturulması.
- "ç savas safhası ("syan); Hedeflenen bölgelerde kontrolün ele geçirilmeye çalısılması, devlet güçleriyle çatısmalara girisilmesi, olusturulan silahlı grupların
düzenli orduya dönüstürülmeye çalısılması.

İste bütün bu asamalar tamamlandıgında ülke parçalanmıs yönetim biçimi degismis olacaktır.

2.3. TÜRKİYE’DE PKK TERÖRÜ

2.3.1. PKK Terör Örgütünün Tarihçesi

Kürtlerin uluslararası kamuoyunda ilgi odagı haline gelmesi 1991 Körfez
savası dönemine rastlamaktadır. Ancak Osmanlı Devleti’nin 19. yy. da çöküs sürecine girmesi ve orta doguda ki petrol yataklarının kesfi Kürtleri 20. yy.’ın basından itibaren, güçlü devletlerin ilgi alanına sokmustur.139
PKK terörünün temelleri de iste bu ilgi alanıyla yakından alakalıdır.
Geçmiste oldugu gibi günümüzde de bir takım uluslararası aktörler benzer piyonları kullanarak aynı senaryoları sahneye sürmektedirler.

Kısa adı PKK olan (Patiya Karkarei Kürdistan) örgüt kendini gizleyen çok dar bir kadro hareketi olarak örgütlenmeye baslamıstır. 21 Mart 1973 tarihinde yani
Nevruz Bayramında, Ankara yakınlarındaki Çubuk Barajı civarında halen örgütün fiili lideri konumundaki Abdullah Öcalan ve arkadasları tarafından kurulan örgüt, bölücü gruplanmanın ideolojik alt yapısını 1973-1975 tarihleri arasında yapmıstır.140

Örgütün bu dönemdeki adı “Kürdistan Devrimcileri”dir. 1976 yılından itibaren faaliyetler 1977 bahar aylarına kadar yogunlastırılmıs, Ankara’da olusturulan
çekirdek kadronun benzerleri dogu ve güneydogu Anadolu’nun çesitli il ve ilçelerinde gerçeklestirilmistir.141

1978 yılına gelindiginde örgüt giderek partilesme çalısmalarına yönelmis sözde birinci kongrelerini 27 Kasın 1978 tarihinde Diyarbakır’ın Lice ilçesi Fis
Köyü’nde gerçeklestirmislerdir. Bu sözde kongre sonucunda “Kürdistan Devrimcileri” adlı örgütün ismi PKK olarak degistirilmistir.142 Bu noktada PKK Terör Örgütü’nün kurulus tarihi olarak belirtecegimiz tarih; 27 Kasım 1978’dir.143 Bu döneme kadar Dogu ve Güneydogu Anadolu Bölgeleri’nde örgütün tanınmasından itibaren örgüt “Apo’cular” olarak anılmıstır.144

Hemen belirtmek gerekir ki, örgütün bu kadar kısa sürede gelisimini tamamlamasının temelinde o dönemdeki ülkenin içinde bulundugu sartlar ve bölgedeki kaotik ortam gibi nedenler yatmaktadır. Bunun dısında örgütün birden bire gelismesindeki en önemli nedenlerden bir tanesi de etnik ayrımcılıgı örgütlenmek maksadıyla kullanmasıdır.145 O tarihlerde örgütün gelisim sagladıgı bölge göz öünüde bulundurulursa; ulasım agı zayıf, elektrik yok, iletisim ve haberlesme de eksiklikler büyük. "ste bütün bu olumsuzluklar örgütün gelisiminde öncü etkenler olmuslardır.

PKK, Marksist Leninist ilkelere göre kurulmustur, halen bu ideolojik
felsefe ile hareket etmektedir.146
Bu sekilde 1980’li yıllara gelinmistir. 1984 yılına gelinceye kadar
Türkiye’de içten içe yanan “Kürtçülük” atesi PKK’nın 15 Agustos 1984 günü
gerçeklestirdigi Eruh ve Semdinli baskınlarıyla birden bire alevlenmistir.147 Semdinli 1984 yılında ilk PKK hareketlerinin basladıgı ve Eruh’la birlikte baskınların yapıldıgı ilk yerdir.148
Öcalan ilk sorgusunda Eruh ve Semdinli baskınlarıyla ilgili olarak sunları
söylemistir; “PKK Örgütü kurulusundan itibaren silahlı mücadelesini 1984 Agustosuna kadar olan bölüm ve ondan sonraki bölümler olarak ayırabiliriz. Birinci dönem Hilvan-Siverek dönemidir. Daha çok mahalli otoriteye karsı yani agalar sıhlar gibi etkin ailelere karsı oldugumuz dönemdir. Semdinli ve Eruh baskınları ise devlete karsı dogrudan gerilla karakterinde baslar, kendi içinde asamalara ayrılmaktadır, birinci asama 1987
yılına kadardır.”149
Kanlı terör örgüt liderinin sözlerinden de anlasılacagı gibi 1984 ve 1987
tarihleri önemli tarihlerdir. Artık örgüt yapılanmasını tamamlamıs ve bölgede bir güç haline gelmistir.
"ste bu asamada örgüte büyük bir darbe indirmek gerekmekteydi, çünkü
örgüt vatandasları kadın çocuk, yaslı genç demeden hunharca öldürüyordu. Nitekim 1990’lu yıllara kadar geçen sürede güvenlik kuvvetleri içte ve dısta basarılı harekatı ve dıs politikanın etkinligi sonucunda PKK agır darbeler almıs ve eylemleri etkinligini büyük ölçüde yitirmistir. Ancak her ne kadar güvenlik kuvvetlerinin basarılı operasyonlarıyla örgüt yıpratıldıysa da tam olarak bitmemistir.
1991 yılı Körfez savası PKK’ya büyük bir avantaj saglastır. PKK
Türkiye’de ikinci plana düsmüs, dikkatler yanı basımızdaki savasa çevrilmistir.

Böylelikle örgüt biraz da olsa rahatlamıstır. PKK’nın ikinci büyük rahatlaması ise yine Körfez savası sonrası silah bırakıp kaçan Irak askerleri ile olmustur. Böylece PKK çok büyük bir silah kaynagına kavusmustur. Nitekim günümüzde de Irak’a bir müdahale vardır ve yine silah bırakıp kaçan Irak askerleri vardır.
1993’e gelindiginde PKK yine tüm kadrolarıyla bilinen bir örgüttür. Silahlı
mücadeleye devam etmektedir. Köy baskınları, köy yakma ve köy bosaltma gibi
faaliyetler artmıs, durum çıgırından çıkmaya baslamıstır. Bu gidisin önüne geçmek için 1993-1994 yıllarında PKK’ya karsı büyük bir askeri operasyon gerçeklestirilmistir. Arka arkaya yapılan operasyonlarda yaklasık 300 bin asker görev almıs PKK’ya büyük darbeler indirilmistir.150
Nitekim diger dönemler nazaran bu dönemde örgüte katılımlar iyice düsmüs
örgüt çökme noktasına gelmistir. Örgüte katılımlardaki düsüsü örgütün sözde Botan eyaletine olan katılım sayılarından anlayabilmek mümkündür.




Tablo 2.2. Yıllara göre PKK’ya katılım

Kaynak: Oktay Pirim – Süha Örtülü, Ömerli Köyünden "mralı’ya PKK’nın Yirmi Yıllık Öyküsü, 1.Baskı, Boyut Yayın Grubu, İstanbul 1999, s.26.

Görüldügü gibi 1994 sonlarında bir daralma mevcuttur ve bu daralmaya operasyonlar sonucu öldürülen militanlar ve örgütten kaçanlar da eklenirse örgüt bu dönemde kan kaybına ugratılmıstır.

1994’ten itibaren gerek vatandasların bir bütün olarak hareket etmesi ve gerekse 1994 yılından itibaren TSK’nın uygulamaya koydugu “Alan Hakimiyeti
Konsepti” anlayısıyla yapılan operasyonlar sonucu örgüt büyük kayıplar vermistir.
1994’ten sonra örgüt iyice zayıflamaya baslamıs, takip eden yıllarda bölgede tek söz sahibi unsur TSK ve Devlet’in yetkili organları olmustur.
Örgüt üzerinde 1994 bahar-yaz döneminde tesisi saglanan baskının, 1994-95 kıs dönemi süresince de devam ettirilmesi sonucu, örgütün 1995 baharına kadar her alanda güç kaybına ugrayarak girmesi saglanmıs ve örgüt bir anlamda çözülme sürecine yaklastırılmıstır.
PKK için sonun baslangıcını söyle özetleyebilir; PKK’nın bu kadar güçlü hale gelmesinin ardında daha önce de anlatıldıgı gibi elbette dıs destek vardır; Nitekim en sonunda Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla ATES’in eylül 1998’de Hatay’a gidip PKK’nın artık savas nedeni olabilecegini Suriye’ye en kararlı dille açıklaması, Suriye tarafından dogru algılanmıstır.151 Terörist bası A. Öcalan Türkiye Cumhuriyeti’nin kararlı tutumu sonucu uzun süreden beri barınmakta oldugu Suriye’yi 1998 yılında terk etmek zorunda kalmıs, ısrarla sürdürülen takipler sonucunda hiçbir ülkede barınamayan terörist bası 15 Subat 1999 yılında Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye getirilmistir. "ste bu nokta örgütün çöküsündeki önemli kilometre taslarından birisidir.
1998 yılında kamuoyunda PKK’nın artık eskisi kadar güçlü olmadıgına dair yaygın bir kanaat vardı. Ancak tehdidin ortadan kalkmadıgı bir gerçektir.152
Terörist bası aynı yıl yargılanmıs 29 Haziran 1999 tarihinde idama mahkum edilmis olup halen hükümlü olarak "mralı cezaevinde bulunmaktadır.
Terörist basının yakalanarak "mralı cezaevine getirilmesinden sonra örgüt “silahlı strateji yöntemi” ile bir yere varılamayacagını anlayarak strateji degistirmistir. 1
Eylül 1999 tarihinde tek taraflı ateskes ilan etmis ve taktiksel olarak taban genisletme ve muhatap alınma amaçlı “Demokratik Cumhuriyet” söylemlerini dile getirmeye baslamıstır. Özellikle terörist bası A. Öcalan’ın yakalanmasının ardından örgüt içerisinde baslayan yönetim karmasası örgütün Tunceli bölge sorumlusu tarafından sözde örgüt merkez karargahına gönderilen rapor ile daha net biçimde ortaya çıkmıstır.

Raporda örgütün bir iç çatısma içerisinde oldugu belirtilmis, örgüt içerinde pek çok üst düzey yöneticinin basa geçme mücadelesi verdigi, sözde genel merkeze bildirilmistir.153
Örgüt içerisindeki bu yönetim kargasası, örgütün eylemlerinde gözle görülür bir düsüse de neden olmakla birlikte, Türkiye dısındaki ülkelerdeki örgüt faaliyetlerini de olumsuz sekilde etkilemistir.154
PKK terör örgütü Ocak-Subat 1999 tarihinde "ran’ın Kandil Dagı bölgesinde 6. kongresini yapmıstır. Karısıklıklar içinde geçen toplantı, herhangi bir
karar alınamadan dagılmıstır.155 Bu olay da örgütün bu dönemde eskisi kadar güçlü olmadıgını gösteren önemli delillerden bir tanesidir. Her ne kadar bu dönemde örgüt zayıflasa da PKK’ya 1999’dan sonra katılanlar örgüt kadrolarının % 40’nı olusturmaktadır.156 Ayrıca 1999’dan sonra örgüte en büyük katılım 2004 yılında olmustur.157 Tüm bu veriler önemle dikkate alınmalı ve örgütün olusturdugu tehdit gözden kaçırılmamalıdır.

2000’li yıllardan itibaren terörist bası artık “2000’li yıllarda özgür bir parça vatan topragımız olacak” seklindeki demeçlerini veremez olmustur.158 Örgüt 23 Ocak
2000 ve 24 Nisan 2002 tarihlerinde sözde 7. ve 8. Kongrelerini gerçeklestirmis ve bu kongrelerde alınan kararlarla siyasallasma faaliyetlerine yönelmistir.
Günümüzde yani 2005’li yıllara gelindiginde örgüt ABD’nin Körfez harekatında oldugu gibi, Irak harekatından faydalanmaya baslamıs, Irak ordusunun
bıraktıgı silah ve mühimmatlarla, mayınlama faaliyetleri icra etmektedir. Örgütün çatısmalardan kaçınarak mayınlama faaliyetleri icra etmeye yönelmesi örgütün artık dag kadrosunun azaldıgını, mücadele edecek gücünün kalmadıgını göstermektedir.

Artık durum “Apo Kisiligi” ve PKK için tam bir hüsrandır. Binlerce insan ölmüs, binlerce insanın yasamı alt üst edilmis, ama ortada kan, yıkım ve göz yasından
baska ve birde kendini bu acılar üzerinde yasatmayı politika sanacak kadar zavallı bir çete meclisinden baska bir sey kalmamıstır.159
Ancak su da bir gerçektir ki; Günümüzde PKK’ya karsı silahlı mücadelede
1990’lı yıllara oranla tahditler vardır. Genel Kurmay Baskanı Orgeneral Hilmi Özkök, 5 Agustos 2005 tarihinde yaptıgı konusmada, TSK’nin yetkilerinin kısıtlanmasına karsın, PKK’ya karsı mücadelenin özveriyle sürecegini belirtmistir.160 Türkiye’nin en üst düzey komutanının bu açıklaması terörle mücadelede tahditler oldugunun bir göstergesidir. İste bu 15 yıllık süre zarfında Türkiye 30 bin insanını kaybetmis161 ve milyonlarca dolar maddi kayba ugramıstır.

2.3.2. PKK Terör Örgütünün Amaç ve Stratejisi

PKK’nın amacı ilk olarak bir bölgeyi ele geçirmek ve ona egemen olmak,
ardından da bir iç savas çıkartmaktır. PKK hiç degilse dıs dünyaya, Türkiye’de bir iç savasın oldugu görüntüsünü yansıtmaya çalısmaktadır.162 PKK Türkiye’nin dogu ve güneydogusunda belli bir bölgeyi ele geçirerek kurtarılmıs bölge kurmak amacındadır.
Bu amacı gerçeklestirmek maksadıyla PKK’nın uyguladıgı yaygın strateji bölgede “üs bölgeleri” kurabilmektir.
Örgütün amacının “Bagımsız Kürdistan’ın” kurulması oldugu kamuoyunda
yaygın kanaatle bilinmektedir. Bu amaçla örgütün kurmaylarınca ve dısardan verilen destekle gelistirilen strateji asagıdaki gibidir;
- "lk etapta kültürel ve sosyal bazı haklar elde edilecek,
- "kinci asamada Türkiye’nin üniter yapısı bozulacak, özerk yada yarı
   bagımsız bir yönetim sistemi olusturulmaya çalısılacak,
- Akabinde Türkiye, "ran, Suriye gibi ülkelerin de bazı parçalarını içine
   alan bir “Kürt Devlet’i” kurulacaktır.
- Son asamada ise bu ülkelerdeki parçalar da birlestirilerek sözde “ Kürdistan”        kurulacaktır . 163  

2.3.2.1. Örgütün Yeni Stratejisi

Daha önce de belirtildigi örgüt, örgüt liderinin yakalanmasından sonra bir strateji degisikligine gitmistir. Ancak bu yeni stratejinin temelinde sadece Abdullah
Öcalan’ın yakalanması yatmamaktadır. 11 Eylül 2001’de ABD’de gerçeklestirilen terörist saldırılar sonucu dünya genelinde olusan konjonktür de, yeni strateji
olusturulması sürecini hızlandırmıstır. Çünkü bu saldırılar sonucunda dünya devletlerinin teröre olan bakıs açısı degismis, örgütte buna paralel olarak ve yeni
stratejisi geregi geçici olarak silahlı mücadele yöntemini bırakmak zorunda kalmıstır.

Yeni stratejinin temellerini su sekilde özetleyebiliriz;

- Terörist grupların yurt dısına çıkarılması (Toparlanma süreci için)
- Kürt kimliginin tanınmasına yönelik legal ve illegal propaganda yöntemlerinin gelistirilmesi, etkinlestirilmesi ve örgütlenme serbestliginin saglanmasına
yönelik alt yapı faaliyetlerinin artırılması
- Kürtçe egitim ve Kürtçe TV hakkı verilmesine yönelik çalışmaların hızlandırıl ması.    
- Genel af çıkarılması
- Bölgedeki bos köylere dönüsün saglanmasına yönelik çalısmalar yapılması.164

Bu baglamda yeni strateji özetlenecek olursa su ana baslıklar altında toplanabilir: Stratejik Savunma, Stratejik Denge, Stratejik Saldırı, Taban Destekli

Siyasallasma, Uluslar arasında kabul görme, ABD destekli Kuzey Irak merkezli yapılanma stratejisi.165

2.3.3. PKK Terör Örgütünün Üye Profili

Genel Kurmay kayıtlarına göre PKK’nın üye profili söyledir; üyelerinin % 40’ı 20-25 yas arasında, % 35’i 25-30 yas arasındadır. Üyelerinin % 10’u egitimsiz,
üyelerinin % 50’si ilkokul mezunudur. Aynı zamanda üyelerinin % 60’ı egitim almamıstır ve % 75’i de issizdir.166
Buradan da anlasılacagı üzere örgüt genç bir kitleye sahiptir, Örgüt 15-30 yas arasındaki genç erkek ve kızlardan olusmaktadır.167 Ancak bu genç kitle
kandırılmaya müsait egitimsiz ve çogunlugu cahil olan bir kitledir. Aynı zamanda üyelerinin çogunlugunun issiz olması para vaadiyle kandırıldıklarının da bir
göstergesidir.



ŞEKİL 2.1 
PPK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN  YAPISI

Semadan da anlasılabilecegi üzere PKK terör örgütü ERNK denilen siyasi kanat ve ARGK denilen askeri kanat ve bunların alt birimlerinden olusmaktadır. Siyasi
faaliyetler ERNK aracılıgıyla, askeri faaliyetler ise ARGK tarafından yapılmaktadır. Bu sekildeki bir örgütlenmeye gitmekle örgüt içi is bölümünün gerçeklestirildigi gözlemlenmektedir. Böylelikle örgüt askeri ve siyasi temele dayanan faaliyetlerini is bölümü sayesinde daha kolay ve kapsamlı olarak gerçeklestirmeyi hedeflemektedir.

2.3.4.1. ERNK (Eniya Rızgariya Netawa Kürdistan)

Örgütte cephe diye adlandırılan birimdir. 21 Mart 1985’te Abdullah Öcalan tarafından Yunanistan’ın baskenti Atina’da kurulmus ve bir kurulus bildirgesi
yayınlanmıstır. Örgütte cephe faaliyetleri olarak mitingler, basın toplantıları, açlık grevi vb. organizasyonlar -özellikle yurt dısında- gerçeklestirilmektedir.168 PKK’nın siyasi kanadı olana ERNK yani Kürdistan Ulusal Kurtulus Cephesi, çesitli Kürt örgütlerini bir çatı altında toplamayı amaçlamaktadır. Kürdistan Yurtsever "sçiler Birligi, Kürdistan Yurtsever Gençlik Birligi ve Kürdistan Yurtsever Birligi adlı örgütlerin birlesmesinden dogmustur.169

ERNK örgütlenmesi terör örgütü PKK’nın siyasi kanadını olusturarak terör Börgütünün, askeri kanadı olan ARGK’nın lojistik, savasçı, para, halk destegi vs.
ihtiyaçlarını karsılama görevi yapmaktadır.170

ERNK’nın bir diger görevi de ögrenci, gençlik, isçi, memur gibi halk kesimlerinden destek alarak bu kesimlerden eleman kazanabilmek ve yurt içi ve yurt
dısında siyasi faaliyetlerde bulunabilmektir.171 ERNK içerisinde faaliyet gösteren örgüt militanları genç kesimleri öncelikle grubun içerisine çekerek sempatizan yapmakta, daha sonra da beyin yıkama faaliyetleri ile de militan asamasına geçirmektedirler.172

ERNK faaliyetlerini semada belirtilen birimler aracılıgıyla gerçeklestirmektedir. YCK yani Yektiya Cevana Kürdistan örgütü; Kürdistan Yurt Sever Gençlik Örgütü ile gençlik faaliyetleri, YWRK yani Kürdistan Yurtsever Aydınlar Birligi ile egitim düzeyi yüksek kisilere yönelik faaliyetleri gerçeklestirmektedirler.173
Hunder-Kom; yani Kürdistan Sanatçılar Birligi Örgütü ile kültür ve sanatla ugrasan kesimlere yönelik faaliyetler, Yurtsever Esnaflar Birligi örgütü ile yurt dısında bulunan Kürt orijinli vatandaslara yönelik faaliyetler, KUM; Yani sözde Kürdistan Ulusal Meclis’i ile bir takım politik faaliyetler, K"H yani Kürdistan "slam Hareketi Örgütü ile; dindar kesimi kazanmaya yönelik faaliyetler icra edilmektedir.174

Örnegin bu örgütlerden KUM, 20-21-22 Kasım 1992 tarihlerinde bir seçim faaliyeti gerçeklestirmistir. Seçimler illegal olarak Türkiye, İran, Irak, Suriye, Kafkasya ve Avrupa ülkelerinde gerçeklestirilmistir.175 “Seçimlerde” Avrupa’da yüz bin civarında “Kürt seçmen” 350 aday arasından 153 “delege” seçmek üzere sandık basına gitmistir. “Seçimlerde” sadece 18 yasını doldurmus Kürtlerin degil, “Kürt bölgelerinde” dogmus ya da Kürtlerle evli olan yabancılar da oy kullanmıstır.176 Bu da bir çesit seçimlere katılımı fazla gösterme çabası olarak görülmektedir.

2.3.4.2 ARGK (Arteseye Rızgariye Gele Kürdistan)

3.Kongre kararıyla 1987 yılında kurulmustur. ARGK’nın bütün faaliyetlerini tepeden tırnaga Abdullah Öcalan kontrol etmektedir.177 Kürdistan Halk Kurtulus Ordusu olarak bilinen birim, PKK terör örgütünün silahlı kanadıdır. PKK’nın bütün silahlı eylemleri ARGK tarafından gerçeklestirilmis ve gerçeklestirilmektedir. Güneydogudaki bütün eylemler ARGK tarafından planlanıp uygulanmıstır.178

ARGK’nın üst birimleri; Baskomutanlık, Yüksek Askeri Konsey ve Genel Kurmaylık olarak isimlendirilmistir. Yüksek Askeri Konsey; Ana karargah sorumluları, eyalet komutanları, tabur düzeyindeki bölge birlik komutanlarından olusmaktadır. Genelkurmaylık; Yüksek Askeri Konsey üyeleri arasından seçilen bir yürütme ekibidir. Ana karargah ise silahlı faaliyetlerin sevk ve idaresi yönünden tüm destek faaliyetlerinin organizasyonundan sorumludur.179

Sematik yapı ne olursa olsun olusturulan tüm birimler bölücü basına hizmet etmektedirler. Yani isim ismi ne olursa olsun, hangi birim olursa olsun hepsi bir kaynaga baglıdır; PKK. ARGK semada görüldügü gibi kendi içersinde, metropol yapılanması, kırsal alan ve yurt dısı kamplar gibi birimlere ayrılmıstır. Adından da anlasılacagı gibi metropol yapılanması aracılıgıyla özellikle büyük sehirlerdeki eylemler, Kırsal alan yapılanmasıyla kırsal kesim faaliyetleri ve kamplar yapılanmasıyla da personel yetistirme ve barındırma faaliyetleri icra edilmektedir. ARGK bölgede yaptıgı eylemleri ERNK militanları aracılıgıyla halka abartılı biçimde anlatarak onları etki alanına almak istemektedir.180

Ancak örgüt lideri yakalanıp Türkiye’ye getirildikten sonra yapılan 7. kongrede ARGK’nın ismi degistirilmis ve HPG olmustur. Yani Hezen Partisina Gel;
Halk Savunma Güçleri.181

2.3.5. PKK Terör Örgütü’nün Gelir Kaynakları

Bilindigi gibi PKK terör örgütü Türkiye’de yaklasık 30 senedir kanlı eylemler yapmaktadır. Bir örgütün bu kadar uzun bir zaman zarfında, ortada büyük azim
ve kararlılıkla sürdürülen bir mücadele olmasına ragmen varlıgını sürdürebilmesinin temellerinde güçlü bir dıs destek ve büyük mali kaynaklara sahip olması yatmaktadır.

Bu kadar büyük bir dıs destek ve büyük mali kaynaklara sahip olmayan hiç bir örgüt bu çaptaki bir mücadeleyi sürdüremeyecektir.

Terör örgütün baslıca gelir kaynaklarını üç ana baslık altında toplayabiliriz;
Her türlü kaçakçılık faaliyetleri, haraç ve bagıslar. Bu ana baslıklar altındaki baslıca gelir saglama yöntemleri ise; yandas devletlerin yardımları, soygun, gasp ve sahteciliktir.182

5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,




***