TAVİZİN SONU OLMAZ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TAVİZİN SONU OLMAZ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mart 2020 Pazartesi

TAVİZİN SONU OLMAZ...

TAVİZİN SONU OLMAZ... 


Bayram Ankaralı, 
Çoban Ateşleri,
9.6.2004 

Hayatın her alanında verilen tavizlerde asla son yoktur. Hele ki ülke yönetiminde ve dış ilişkilerde tüm politikanızı verebileceğiniz tavizler üzerine kurarsanız, sürekli kaybeden olmakla kalmaz, katlanarak gelen başka taviz talepleriyle karşılaşırsınız. 

AB'den tarih alabilme uğruna mıdır, yoksa başka bazı hesaplar mı yapılır, son yıllarda ülkemizi yönetenlerin neredeyse tüm politikaları verilecek "tavizler" üzerine kurulmaya başlanmıştır. Ülkeye ait milli bir politika belirleyememe hastalığı ve kopya etme kolaycılığı en zararsız değerlendirmeler olarak karşımıza çıkmaktadır, bu günlerde.. 

Bir bakalım neler verilmiş, neler istenmeye devam edilmiş: 

1) Gümrük Birliği anlaşması ile kapitülasyonlar geri verilmiş, 

2) Kıbrıs konusunda uluslararası anlaşmalar hiçe sayılarak Rum kesiminin tüm Kıbrıs'ı temsilen AB'ye girişi onaylanmış, 

3) Kıbrıs'ın kayıtsız şartsız Rum ve Yunan politikalarına teslim edilmesi, hem de Kıbrıs Türklerinin eliyle gerçekleştirilmiş, 

4) Türkiye'nin olmazsa olmazlarından olan Lozan anlaşmasının en önemli hükümleri yırtılıp atılmış, ülkemizi parça parça edecek yeni azınlık profilleri ortaya çıkarılmış, 

5) Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti'nin kurulmasına ses çıkartılmamış, 

6) Yargının verdiği kararların başka ülkelerin müdahalesi doğrultusunda değiştirilmesi kabul edilmeye başlanmış, 

7) Yıllarca terör örgütü olarak lanetlediğimiz PKK ve yandaşlarının temel istekleri " Uyum Yasaları ve İkiz Sözleşmeler " adı altında hayata geçirilmiş, 

8) Türkiye Cumhuriyeti'nin temel düşmanı sayılabilecek olan yabancı vakıflar ve 
    Patrikhane'ye mülk edinme ve otonom hareket etme serbestisi verecek olan yasalar, "hoşgörü" adı altında hayata geçirilmiş, uygulamalardaki yasadışılıklar dahi görmezden gelinerek yasal düzeltmeler aranmaya başlanmıştır. 

Verilenlere rağmen istenmeye devam edilen tavizlere göz atmak gerekirse; 

1) Ekonomik alanda tam teslimiyet, 

2) Türkiye'nin Bağımsızlığından feragat etmesi, (TBMM'nin ve Türk Milletinin üstünde dış odaklı karar mekanizmalarının oluşturulması) 

3) Türkiye Cumhuriyeti'nin temel taşlarından olan Türk Ordusunun tamamen pasif bir alana itilmesi, dahası siyasetin içine çekilmesi, 

4) İstanbul'un dünya şehir devleti halinde özel statüye kavuşturulması ve yönetim kontrolünün uluslararası güçlere devri, 

5) Farklı dil ve lehçelerde yayın sonrası sıra resmi evrakların iki dilde olmasının kabulü ve uygulaması, ve daha niceleri sıra beklemektedir. 

Dünyanın hiçbir ülkesinde orada yaşayan toplulukların "farklı dil ve lehçelerinde" (ne demekse?) devletin resmi kurumlarınca yayın yapılmaz. (Azınlıklar ya da resmi anlaşmalarla elde edilmiş haklar hariç) Almanya'da, Fransa'da, Belçika ve Hollanda'da o kadar Türk yaşarken, bu ülkeler resmi kanallarında hangi Türkçe veya başka dilde yayın yaparlar? 

Yunanistan'da resmi olarak anlaşmalara geçmiş olan Türk azınlık hangi haklara sahiptir? 

Kısacası 1'i verenden 2'yi, 2'yi verenden 3'ü istemek normaldir!.... 

9.6.2004 

*****