Türk Tarih Anlayışı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk Tarih Anlayışı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Nisan 2017 Pazartesi

Tarihçilerin Kutbu Türk Tarih Anlayışı ve Eğitimine Bakışı,

Tarihçilerin Kutbu Türk Tarih Anlayışı ve Eğitimine Bakışı,


Tarihçilerin Kutbu “ Halil İnalcık Kitabı ” Bağlamında; 
Halil İnalcık'ın Türk Tarih Anlayışı Ve Eğitimine Bakışı, Teklif Ve Uyarılar 

Nejdet Gök 
Necmettin Erbakan Üniversitesi, ngok46@yahoo.com.tr 

Ayşe Sümeyye GÖK 
MEB öğretmen, Selçuk Üniversitesi Master Öğrencisi, 
asumeyye90@hotmail.com 

Özet 

 Tarihçilerin Kutbu veya Şeyhü’l-Müverrihin (tarihçilerin şeyhi) gibi lakablarla ünlenen asırlık çınar, yaşayan tarihçimiz Halil İnalcık, kuşkusuz sadece Osmanlı tarihi tarihçiliği alanında değil, genel olarak Türk tarihi, tarihçiliği, tarih eğitimi ve metodolojisi alanında yurt içi ve yurt dışında yeni bir çığır açmış, kendine özgü ekol oluşturmuş bir tarihçimizdir. 

F. Braudel tarih okulunun Prof.Ömer Lütfi Barkan’la birlikte Türkiye’deki en önemli temsilcisi olan Halil İnalcık; Türkiyedeki sosyal tarih çalışmalarının öncüsü olan Prof.Fuat Köprülü’nün de asistanıdır. Arşiv temelli bir tarihçi olarak, Türkiye’de modern tarih çalışmaları ve eğitimine önemli katkılarda bulunmuştur. Ayrıca tarih ve soyoloji arasındaki ilişkiye dikkat çekmiş, ancak her iki bilim 
dalının ayrıldıkları noktaları açık bir biçimde belirtmiştir. Ona göre; Gerçeğe ancak belge ve bulgulara dayanan tutarlı yorum ve değerlendirmelerle ulaşılabilir. O nedenle arşiv vesikalarını esas kabül eden ve ona göre sonuçlara ulaşmaya çalışan; Ahmet Refik, Fuat Köprülü, Ömer Lütfi Barkan, İ.H.Uzunçarşılı gibi yerli, Paul Wittek, Menage, F. Kraelitz gibi yabancı bilim adamlarını takdir eder, model gösterir ancak hata ve eksikliklerine de dikkat çeker. 

 Halil İnalcık’ın tarihçilik konusundaki ayrıntılı düşüncelerini bize aktaran kitaplardan birisi de “Tarihçilerin Kutbu-Halil İnalcık Kitabı” dır. Biz bu tebliğimizde sözkonusu hatırat kitabını esas 
alarak; Halil İnalcık’ın Tarih anlayışı, yazımı ve eğitimine bakışı, teklif ve uyarıları üzerinde duracağız. 

Anahtar kelimeler: Halil İnalcık, Türk tarihciliği, F.Braudel, Fuat Köprülü, tarihçilerin kutbu 

Halil İnalcık’s approach to Turkish history and history education, his 
recommendations and warnings based on the book 


“ Tarihcilerin Kutbu – Halil İnalcık ” 

Halil İnalcık, Turkish historiography, F.Braudel, Fuat Köprülü, Tarihçilerin Kutbu (the Lead of Historians) 

Giriş 

Bildirinin konusu olan Tarihçilerin Kutbu adlı eserinde kendisine sorulan sorular çerçevesinde birçok konuda, gelecek nesillere ışık tutacak noktalara işaret eder. Açıklığa kavuşturduğu ilk husus sahip olduğu misyondur ve bunu şu ifadelerle açıklar: 

Bu yazının hazırlandığı günlerde Halil İnalcık hocamız henüz hayatta idi. Hastanede tedavisi devam ediyordu. 25 Temmuz 2016 günü kendisini kaybettik. Rahmet ve saygı ile anıyoruz. 

“Benim bütün emelim, Osmanlı tarihini gerçek bir tarih olarak yazmak. Bilhassa Osmanlı tarihinin batı literatüründe çok çarpıtıldığını, genellikle Türk tarihinin ve Türklerin düşmanca küçümsendiğini gördüğüm için son amacım, türk tarihinin hakikatlerini batılılara kabul ettirmek. Bende vatan sevgisiyle hakikat sevgisi birleşmiş, Batıda hala haçlı ruhu sürüp geliyor. AB dolayısı ile yapılan beyanlara ve dayatmalara bakınız. 

Neden, efendi olmuşuz. Bugün de var. Sıradan bir Batılının Türk hakkında çok olumsuz fikirleri vardır. Sözde AB’ye gireceğiz ya, Türkler için anket yapılıyor, çok olumsuz fikirler ortaya çıkıyor. Ben hayatımla, yatışım kalkışımla daima inandığım o büyük misyona uygun hareket ederim.” 

Bir diğer nokta ise Atatürk devri ve Milli Türk Tarih tezidir. Bu konuda olumlu ve olumsuz bazı değerlendirmelerde bulunur. O günün şartlarında, olağanüstü durumlarda alınan bazı kararları çok garip bulmaz ancak bilimsel yaklaşımın bu arizi ve özel bakış olmadığını da vurgular.Daha sonra;1968’lerde öğrenci olayları sırasındaki anılarından bahsederken o günün Türkiyesinde hakim olan iki farklı tarih anlayışına dikkat çeker. O günün çok sıkıntılı siyasi olaylarını anlatırken sık sık derslerin militan öğrenciler tarafından basıldığını, kontrolün tamamen öğrencilerin eline geçtiğini işaret eder ve siyasal bilgiler fakültesinde ders veren bir öğretim üyesi olarak bazı hususlarda tarihe ilginç notlar düşer. Sağcı ve solcu şeklinde ayrılan grupların Tarih felsefesi ve bilinci de farklıdır. 

Ancak İnalcık, o günlerden beri sivri uçlarda yer almamış bir akademisyen olarak bilim adamı kimliğini öne çıkararak kendi ifadesiyle liberal bir çizgide hareket etmiştir. Hatta dönemin meşhur profesörlerinden Tarık Zafer Tunaya kendisini eleştirerek: “Yahu ben seni anlayamıyorum, sen solcu musun sağcı mısın?”demiştir. İnalcık yıllar sonra bu hatırat kitabında Tunaya’nın bu çıkışını o günün şartlarında çok da haksız bulmaz; ancak bir sosyal tarihçinin olaylara objektif olarak bakabilmesinin yolunun da ideolojik saplantılardan kurtulmak olduğunu vurgular. 

ATÜT (Asya Tipi Üretim Tarzı) ve İnalcık 

 Bir tarafta Türk İslam sentezi fikri etrafında toplanan tarihçiler, öte tarafta temelini Marx’ın Asya İmparatorluklarının sosyal yapılarını inceleyen kitabı Grundriss’in 1950lerde yayınlanmasıyla ortaya çıkan Asya tipi üretim tarzı(ATÜT) yorumu etrafında birleşen tarihçiler vardır. İkinci grubun başında da Sencer Divitçioğlu vardır. 

İnalcık’a göre bunlar da sosyal meseleleri inceledikleri için Ömer Lütfi Barkan’ın yayınlarını okuyor, tarihi gelişmeyi belirlemeye çalışıyorlar; Türkiye’nin geri kalmışlığı, sosyal eşitsizliği, meselelerin kökleri araştırmadan teoriye bağlanıyor. Sonunda bu gruptan bazıları Barkanın ve İnalcık’ın Sosyal-Ekonomik araştırmalarına dönmek zorunda kalmışlardır. Özellikle Divitçioğlu ve Küçük ömer, Barkan ve İnalcık’ın Osmanlı Sosyal Tarihi üzerindeki araştırmalarını kullanarak kendilerince bir yoruma ulaşmışlar ve Osmanlı İmparatorluğunun da ATÜT tipi bir devlet olduğunu ileri sürmüşlerdir. Ancak Barkan’ın da İnalcık’ın da yazılarında Köy ile Şehir arasındaki ilişki Osmanlı Düzeninde çok daha farklıdır. 

Türk-İslam Sentezi 

İnalcık’a göre Türk İslam Sentezi hareketi, yerli,siyasi-sosyal kaygıdan kaynaklanıyordu. “Sovyetlerin Egemenliğine götüren Kominizm, Türkiye için çok tehlikeli bir cereyandır. Türk Devletinin temellerini tehlikeye sokar, Rusyanın bir uydusu oluruz; Bulgaristan,Yugoslavya gibi...”diyorlardı. Tabi bu milli bir tepkiydi. 

Orta Asyadan gelen Türk halkının tarihi gelenekleri Türk Milletini oluşturan değerlerdir. Elbette bunlardan vazgeçilemez. Orta Asya Yesevilik İslamiyeti, Alplik ve Gaza, Anadolu Selçuklu Sentezi Türk milletini millet yapan temellerdir. Hareketin başında olanlar da dilci, tarihçi, hukukçu ve sosyologlardı: Ali Fuat Başgil, Mümtaz Turhan, Osman Turan, Mehmet Altay Köymen, Muharrem 
Ergin, İbrahim Kafesoğlu vb. 

Bu bilimadamlarına göre Türk Eğitim Sistemi ve Tarih Anlayışı, milliyetçi duygu ve düşünüş mutlaka yerli ve milli Türk İslam gelenekleriyle şekillendirilmeliydi. Özellikle de dini duygular daima canlı tutulmalıydı.Aksi halde Rusyada örnekleri çok gözüken yabancılaşma veya Ruslaşma tehlikesi başgösterebilirdi. 

İnalcık’ın Tarih Görüşü 

Halil İnalcık’ın TARİHÇİLERİN KUTBU kitabında uzun uzun anlattığı yukardaki iki görüşün tarih bilinci ve türk eğitim anlayışı konusundaki kısaca özeti budur. Bu yorumlardan sonra kendi tarih görüşünü de şu cümlelerle ifade eder: 

“Tarihçiyim ben, tarafsız olmaya çalışırım.Benim için tarihsel analiz esastır; dışarıda onun için eserlerim yabancı dillere çevriliyor.Tarihte sosyal çalışmalar benim araştırma sahamdir; tahlillerimde, yorumlarımda, tabii ki Marksist sosyolojiden de faydalanıyorum,buna bakarak Marksist damgası vurabilirsiniz. Öbür taraftan, Osmanlı devletinin doğuşunda Gaza İdeolojisi’nin,tarihi-sosyal dinamizmin itici gücü olduğunu savunuyorum; ona bakarsanız başka bir taraftayım. Benim için belgeleri objektif bir metodla tahlil ederek tarihi gerçeği formüle etmek esastır. Ben doktriner bir tarihçi değilim, daha çok Annales(Anal) Okulu’nun bakışını benimsiyorum.(Bu okulun kurucusu) Braudelle’e, Le Monde gazetesi “Acaba sizin Komünizm ile ilginiz var mı”diye sorduğunda Braudelle “Yok”diyor. “Ben tarihçiyim her şeyden evvel” Sosyal tarihçi Barkan, iktisat fakültesinde, Divitçioğlu-Küçükömer Marksist tefsirlerde bulunurken onlarla işbirliği yapmadı. Biz tarihi gerçeklere önem veriyoruz. Sınıflar arası sosyal çatışma, tarihi yürüten esas faktör olarak İkinci Dünya Harbinden sonra 
tarihçiliğe damgasını vurmuştur. Tarihçiler, tarih araştırmalarında bu sorular üzerinde yoğunlaştı.” 



Sosyal Tarihçilik ve İnalcık 

Halil İnalcık, 1940’ta hazırlayıp sunduğu doktora tezinde ağalar ile köylülerin devlet toprakları üzerindeki rekabet sorununu da ele alarak güzel bir sosyal tarihçilik örneği ortaya koyduğunu ifade eder. Onun amacı o güne kadar, hatta günümüzde bile belli çevrelerde devam eden “Devletin Tarihini yapmak” değil “Halkın Tarihini yapmak”tır. Kuşkusuz İnalcık da her türk aydını gibi belli düşünce ve inançlara sahip milliyetçi bir Türk tarihçisidir. Ancak İnalcık hayatı boyunca bilimsel düşüncenin ve ilmi yorumların ideolojilere kurban edilmesine karşı çıkmış bunun yanlışlığına dikkat çekmiş kısa vadede devlet ve millet için yararlı zannedilen ideolojik tarihçiliğin uzun vadede nesilleri tatmin edemeyeceğinden dolayı son derece zararlı olduğunu vurgulamaya çalışmıştır. Tarihi belgeler ve gerçeklerden uzak hayali ve popüler tarihçiliğin ve bu temeller üzerine kurulan eğitim sisteminin ve tarih bilincinin çağdaş bir medeniyet ve modern bir devletin kabul edeceği bir zihniyet olmadığını sürekli vurgulamaya çalışmıştır. “Kendi felsefemizden, kendi dini bağlantılarımızdan yapılmış bir zihniyetimiz var, yani yazılan bütün tarihler nisbi bir hakikati, belli birzihniyetin yorumunu ifade eder. 

II. Dünya Harbi’nden sonra tarih ilmi kökünden değişmiştir. Artık devletlerin tarihine değil, toplumun tarihine yöneldik, bambaşka gerçekler ortaya çıktı. Hayal gücünde uydurmaya giderseniz o tarihi roman olur ama, her tarihçi mutlaka hayal gücünü kullanır. İyi bir tarihçi olmak istiyorsanız mümkün mertebe belgelere saygı duymak, belgelerle konuşmak gerekir. 

Fakat belgeler de her şeyi anlatmaz. Kullandığımız belgeler de önyargılıdır. Birisi bir ferman yazıyor mesela, o da tarihi roman gibidir, sultanın zaaflarını gizler, saklar. 

Tarihçinin daima elindeki belgeyi sıkı tenkitten geçirmesi lazım. Tarih metodolojisindeki kurala göre, belgeleri iç tenkit süzgecinden geçirdikten sonra değerlendireceksiniz. Aşıkpaşazade tarihini okurken Aşıkpaşazadenin bir 
derviş olduğunu, hanedanının çıkışında Babaiye-Vefaiyye tarikatının önemini belirtmeye çalıştığını daima akılda tutacaksınız. 

Belge görmeyince, yani tarihin temel iz ve öğelerini öğrenmeyince mümkün mertebe gerçeğe yanaşma fikrini kaybediyorsunuz.” 



Tarihe Eleştirel Bir Gözle Bakabilmek 

Tarihe eleştirel ve gerçekçi bir şekilde yaklaşabilen devletlerin uzun ömürlü olabileceğini, hatalarından ders çıkarabileceklerini ifade eden İnalcık, Osmanlının özellikle zirvede olduğu dönemin 
sonlarından itibaren genel eğitim anlayışında olduğu gibi tarihi düşüncede de ciddi hatalar yaptığını ve hatalarını çok geç fark ettiğini belirtmiştir. 

Halil İnalcık Hoca Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan bir çınar olarak; hem eskinin değerlerini hem de modern çağın yeniliklerini kendisinde taşıyan, yeniliklere «Dejenere olmadan»uyum sağlamaya 
çalışan bir tarih eğitmeni idi. Tarih eğitiminde modern teknikleri kullanmayı çağın gereklerine ve yeni neslin beklentilerine cevap verebilmenin çağdaş tarihçinin ve eğitimcinin olmazsa olmazı olduğunu 
sürekli vurgulardı. 



Tarihçilere Önerileri 

 İnalcık özellikle son yıllardaki gelişmelere dikkat çekerek yeni nesle bazı önerilerde bulunmuştur: 

“Son yirmi otuz sene içinde muazzam bir neşriyat var. Bizde bu muazzam arşiv olduğu için muhakkak büyük tarihçiler yetişecektir. Tarihçilik yalnız tarih okumakla, belge yayımlamakla değil, Avrupa kültürünü, bilim metodolojisini derinden incelemek ve öğrenmekle olur. Şimdi Talim Terbiye Kurulu bu konuyu ele aldı. Fikrimi sordular, kronolojik, ezberleme bir tarih yerine belli konular üzerinde, tematik tarihi öğretime sokmak lazım, diye bir görüşte bulundum. Mesela, dünya tarihinde şehirlerin nasıl kurulduğu, çeşitli dönemlerden örneklerle anlatılacak.” 

Sonuç ve Değerlendirme 




Halil İnalcık hocanın, iyi bir tarihçi ve tarih eğitimcisi olunabilmesi için üzerinde ısrarla durduğu belli noktalar vardı. 

Bunun için ilk şart; 

-Dünyayı daha iyi takip edebilmek için olabildiğince fazla yabancı dil öğrenmekti. 
-Görsel teknikleri, müzik, tiyatro vb sanatları tarih eğitiminde olabildiğince yoğun bir biçimde kullanmak önemlidir. 
-Arşiv vesikası kullanılmadan tarihçi olunamaz. 
-Çalışmalar kıyaslamalı bir biçimde yapılmalıdır. Osmanlı anlatılırken çağdaş devletlerden ayrı ve kopuk bir biçimde ele alınamaz. 

Halil İnalcık ile bir anı, Doktora sınavından sonra vapurla Karaköy’e dönerken, Nejdet GÖK (1997) 


Bunların yanında İnalcık “İyi bir hedef seçilmeli ve ona ulaşmak için de sürekli çalışılmalı”düşüncesindeydi ve bunun da zamanı iyi bir şekilde yönetmekle mümkün olacağına 
inanıyordu: 

“Benim için en kıymetli şey zaman. Zamanım kendime ait olsun, gidip araştırmalarımı yapayım… Bir yerde lüzumsuz zaman kaybı olunca sinirleniyorum.” 



Kısaca özetlemek gerekirse; 

Halil İnalcık gibi, Tarih değerinin ve bilincinin farkındalığında olunarak, bunun öğrencilere aktarılma, kazandırılma sorumluluğu büyük bir önem arz etmektedir. Önemli bir tarihçi olan Halil İnalcık’ın 
önerilerini göz önünde bulundurmak, tarihçilik ve tarih eğitimciliği konularında çok önemli bir boşluğu dolduracaktır. 


Halil İnalcık Hoca ile Kızılcahamam’da bir anı, Ayşe Sümeyye GÖK (en sağda, 1997) (Tarihçilerin Kutbu, s.581) 


Kaynakça 

Akyol,İzzet(çev.)(1996).
http://www.inalcik.com/images/pdfs/70490701ARSiVLERGORULMEDEN20.YYTARiHiYAZILAMAZ.pdf 
Çaykara, Emine (2006). Tarihçilerin Kutbu “Halil İnalcık Kitabı”. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür yayınları. 
Gök, Nejdet (2013). Tarih Eğitiminde Değişim ve Yenileşme Bağlamında; Halil İnalcık ve Osmanlı-
Türk Tarihçiliği. Uluslararası Eğitimde Değişim ve Yeni Yönelimler Sempozyumu. Konya 
İnalcık, Halil(2003). Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları 
İnalcık, Halil(1996). Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi. İstanbul: Eren Yayıncılık. 
İnalcık, Halil(2010). Osmanlılar. İstanbul: Timaş yayınları 
İnalcık, Halil(2011). Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı. İstanbul: Timaş yayınları 
Kaya, Hasan Mert (2010). Bir Tarih Çınarı Halil İnalcık.
http://www.skylife.com/tr/tarih/bir-tarih-cinari-halil-inalcik 


***