Salıverilen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Salıverilen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Aralık 2016 Perşembe

“ Etkin Pişmanlık Yasası ” Ve " Salıverilen " Teröristler!




“ Etkin Pişmanlık Yasası ” 
Ve " 
Salıverilen " Teröristler! 
       
         

" Memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. 

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk  İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!.." 
M. Kemal Atatürk


Semra KILINÇ
25 Ekim 2009

Önce, ETKİN PİŞMANLIK NEDİR? 


        5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu’nun “Etkin pişmanlık” başlığını taşıyan ve “Etkin pişmanlıktan” yararlandırılan birçok maddesi olmasına rağmen, biz konumuz gereği şu anda sadece 6. Madde 221 i burada  işleyeceğiz..

        Madde 221 - (1) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden 
önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasın sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.

        (2) Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

        (3) Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak 
        etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını 
        veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi 
        halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

        (4) Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve  isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün 
yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi 
halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan 
dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan so vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır.

        (5) Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle  denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik  tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir.


        YORUM


        Bu durumda anlamamız gereken; yaptığı işten, hoş olmayan davranıştan, 
        hiçbir baskı görmeden kendi rızası ile yani gönüllü olarak pişman olan 
        ve bu pişmanlığını dışa vurarak bunu ifade eden, hareketleri ile de bunu 
        pekiştiren kişi/ler “Etkin pişmanlık” yasasından yaralandırılmaktadırlar…

        1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren "Örgüt üyesinin, örgütün 
        faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmemiş 
        olması, örgütte olduğuna pişman olduğunu ve örgütten gönüllü olarak 
        ayrıldığını," (yani yukarıda bahsi geçen “şartları” barındırması 
        durumunda) ilgili makamlara bildirmesi halinde; Türk Ceza Kanunu`nun 
        221/2 maddesine göre, pişmanlığın etkin, olması kaydı ile, çok sayıda 
        teröristin daha önce de, Habur Sınır Kapısı`ndan geçerek güvenlik 
        güçlerine teslim oldukları biliniyor..

        Haklarında örgüt üyesi olmak suçundan dava açılan PKK`lıların, 
        çıkarıldıkları ilk duruşmada tahliye oldukları, çoğunluğunun da etkin 
        pişmanlık yasası kapsamında cezai işleme gerek olmadığına karar 
        verilerek dosyalarının kapatılmış olduğu da bilinmektedir..


        Günümüze, bu günkü son gelişmelere döndüğümüzde ise; teröristler 
        hakkında gazetelerden ve televizyonlardan edindiğimiz bilgiler bize; PKK 
        lıların ‘etkin pişmanlıktan’ faydalanmak için herhangi bir talep ileri 
        sürmediklerini gösteriyor..

        Bu durumda T.C.K. da 221. madde de yer alan ve suçlunun "Etkin 
        pişmanlıktan" yararlanmasını sağlayan şartların neler olduğunu, 
        yetkililer bildikleri halde; gelen bu teröristlerin hiç birinin “etkin 
        pişmanlık” şartlarını barındırmadıkları da ortada iken, nasıl olurda 
        teröristler jet hızı ile yargılanır ve serbest bırakılırlar, anlamak 
        mümkün değil! 


        34 PKK lının yargı önüne zorla getirilmedikleri, kendilerinin geldikleri 
        (daha doğrusu Öcalan’ın isteği doğrultusunda gelmiş oldukları) yine 
        kendi ifadelerince söylenmektedir.

        Oynanan tiyatro gereği, gönüllü olarak örgütten ayrılmış görünüyorlar. 
        Ama diğer yandan da, örgütten ayrılmadıkları, örgüte ve sözde 
        liderlerine duydukları saygı ve bağlılıkları yine kendi ifadelerince 
        çarpıcı bir şekilde öne çıkıyor… Yani efendim, “pişmanlık” ile ilgili en 
        küçük ne bir söz, ne de bir davranış yoktur burada! 


        “Etkin Pişmanlık Yasası’ndan” yararlanabilmeleri için, tüm bu şartların 
        oluşmuş olması gerekmiyor muydu?

        “ Açılım’ı ” başlatmış olanların ve teröristi “öylesine” salıverenlerin, 
 bunların cevaplarını vatandaşa vermeleri gerekmektedir!


        Terörist pişman ise eğer; “pişmanım” demeli…

        Silah bıraktığını beyan etmeli…

        “ Kürt halkının lideri Sayın Öcalan ” dememeli, aksine; örgüt hakkında 
        güvenlik güçlerine bilgi vermeli…

        “ Öcalan söyledi geldik ” diyemez! (Etkin pişmanlık yasasının gereği, 
        teröristin kendisinin karar vererek gelmesi şartı olduğuna göre...) 
        Sözde lider dediği kişinin emirleri doğrultusunda hareket etmesi demek, 
        O’nu hala amaçları doğrultusunda lider olarak gördüğü ve sözünden 
        çıkmadığını gösterir ki; bu da zaten açılımın içine eder!

        Ve teröristlerin, Habur Sınır Kapısı'ndan, dağda ki kıyafetleri ve PKK 
        rozetleri ile girmeleri ayrı bir PKK propagandasıdır.. Amaçlarına da 
        ulaşmışlardır..

        Dolayısı ile kimse, bizleri daha fazla aptal yerine koymasın ve 
        gözümüzün içine baka baka bunlar için; “barış elçileri” yalanını 
        yutturmaya kalkmasın! 

        Her hareket, her söylem, aynen planladıkları gibi yürümektedir..

        Teröristler, DTP ve AKP, senkronize bir şekilde hareket etmektedirler.. 

        Etmektedirler, ancak; hükümet yine aynı hatayı yapmış, vatandaşının 
        duygu ve düşüncelerini umursamayan (öncelikle Şehit aileleri ve Gaziler 
        olmak üzere) bir yönetimle, olaylar yaşandıktan sonra, birçok konuda 
        yaptıkları gibi, geri adım hamlesi yapmak durumunda kalmışlardır! 

        Hükümet bu ülkenin vatandaşını biraz fazla küçümsemektedir..
        Hükümetin görmediği, belki de görmek istemediğini, bizler sıradan 
        vatandaşlar olarak bile görebilmekteyiz..

        Dağdan inen teröristin, yarınlarda legal yollarla bile olsa, meclise 
        girmesine karşıyız ve silahsızda olsa, yöre halkının beyinlerine nifak 
        tohumlarını atacak olanlar yine bunlardır.

        Ne sanıyordunuz ki? Bunların dağa çıkış sebepleri ilk başlarda ne idi, 
        bir düşünün hele!.. 

        Bunlar; ‘en başında’ ” TC Devleti bizi tanımıyor ” “Türkiye’de Kürtçe 
        konuşamıyoruz” diyerek tavır koydukları için çıkmadılar mı O dağlara!! 

        Peki, geçen süreç içinde Türkiye zaten (Özal dönemi ile birlikte) 
        Kürtçeyi konuşmalarını serbest bırakmadı mı? (Resmi dil Türkçedir.)

        “ TC Devleti bizi görmüyor, tanımıyor ” ifadesi ise bir fiyaskodur! Çünkü 
        Türkiye Cumhuriyeti Devlet olarak kendi eli ile On’lara bir ayrımcılık 
        yapmamıştır.. 

        Vatandaş olarak ve Hukuken Kürt ya da Türk ayrımı yapmamış, herkese 
        olması gerektiği gibi eşit davranmıştır!

        Bu konuda var olduğu iddia edilen eksikliklerini ise gidermiştir..

        Burada Türk Kürt ayrımcılığı yine "belli bazı odaklar tarafından," 
        öncelikle vatandaş eli ile kızıştırılmaya başlanılmıştır!

        Günümüze döndüğümüzde ise; PKK’nın bu gün ve hatta yıllar öncesinden 
        başlayan istekleri yön değiştirmiş; ülkeyi bölme ve bir Kürdistan hayali 
        ile yollarına devam etmeye başlamışladır.. Yani Terörist; ilk dağa çıkış 
        sebebini unutmuş ve tüm iyileştirmelere rağmen, süreci suiistimal etmiş 
        ve “daha fazla daha fazla” diyerek yola devam etme kararını almıştır..

        Bu durumda da birkaç satır yukarıda belirttiğim üzere yineliyorum; 
        “Dağdan inen teröristin, yarınlarda legal yollarla bile olsa, meclise 
        girmesine karşıyız ve silahsızda olsa, yöre halkının beyinlerine nifak 
        tohumlarını atacak olanlar yine bunlardır.” Diyorum!..

        Özetle, askere nişan alırken kafalarının içinden geçenler; “Kürtçe 
        konuşmak, daha fazla demokrasi ayakları, ya da bölgede daha fazla 
        istihdam sağlanması için falan değildir”! Aksine “Türkiye’yi Amerika ve 
        Avrupa’nın hedefleri doğrultusunda" parçalayarak, bölgede bir Kürdistan 
        haritası emelleri için yıllarını O dağlarda geçirdiler!.. 


        Şimdi de bir çoğu kalkmış, “kimse bölünme istemiyor” yalanı ile kafaları 
        karıştırıyorlar..


        Yöre halkının kafasına ‘ırkçılığı’ kazıyanların yine PKK olduğunu 
        unutmayın! Halkın kafasını işleyerek ülkeye karşı tavır aldırıyor, sonra 
        da kalkıp, “ bölünme istemiyoruz” diyorlar!

        Buna kargalar bile güler.. 

        Bre Allahsızlar, “ Bölünme ” değilse derdiniz, O zaman ne b.. yemeğe 
        dağlarda binlerce askeri şehit ettiniz?? 

        Neydi sözde uğruna verdiğiniz savaşın adı? Neydi ellerinizde ki (bu gün 
        hala) salladığınız ve “ Sözde Kürdistan bayrağı ” dediğiniz O bez parçası?

        Şimdi Türkiye’ye “barış elçileri” adı altında gelerek, sözde “Açılıma 
        demokrasi adına katkıda bulunma” tiyatrosunu çeviriyorsunuz!

        Ne yani, tüm ideallerinizden “VAZ GEÇTİĞİNİZİ Mİ söylüyorsunuz ??

        Yoksa şeytani bir planla, amaçlarınızı (güya silahsız olarak) sokaklara 
        ve meclise taşımayı mı düşünüyorsunuz? 

        Bir kez daha tekrarlıyorum; bu bir tiyatro senaryosu.. Yine “yerseniz” 
        misali gerçekleşti işte!

        Yoksa yöre halkını düşünen ve "Açılımı" başlatmış olan yetkililer, yöre 
        halkının isteklerini, “Türkiye’nin istekleri olarak kabul eder” ve 
        yapılması gereken varsa yapılır!..
        Bölgeye daha fazla önem verilmesi gerekiyorsa, bu da yapılır.. 

        Toplum olarak istediğimiz, daha fazla " Demokrasi " ise eğer, bu da " Kürt 
        halkı " diyerek yapılmaz!!
        " Açılım böyle olmaz, tüm ulusu, tüm ülkeyi ilgilendiren bir şekilde 
        gerçekleştirilir!..

        Ve bütün bunlar PKK eliyle değil, devlet eliyle olur. 

        Bu sorun Kürt sorunu falan değil… Bu sorun resmen PKK sorunudur!
        Bunun böyle olduğunu yetkililer de bildiği halde, bizleri NEDEN daha 
        fazla gererek birbirimize düşürmeye çalıştıklarını varın siz bulun!



        Semra KILINÇ
        25 Ekim 2009

       
http://www.haberpotasi.com/forum/semra-kilinc-kose-yazilari/802-etkin-pismanlik-yasasi-ve-saliverilen-teroristler.html

..