Rifat SERDAROĞLU etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rifat SERDAROĞLU etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Eylül 2015 Perşembe

DANK ETTİ Mİ?

DANK ETTİ Mİ?



Rifat Serdaroğlu


10 Eyl, 2015
  • Anne Yengeç, yavrusuna seslenmiş;
"Yavrum neden böyle yan yan yürüyorsun, düzgün yürüsene!" Yavru Yengeç yanıt vermiş;
"Tamam anne, sen önümden düzgün yürü, ben seni izlerim!"
  • Sadrazam, Halep Valisine telgraf çeker;
"Asker için tez olarak on bin puşi (başa sarılan bez) gönderin!" Telgraf, Halep'e ulaşıncaya kadar, puşi kelimesi "puşt" haline dönüşür!
Telgrafı alan Halep Valisi şaşkınlıktan donakalır, ama talimat Saraydan geldiği için, adamlarına "On bin tane puşt bulun, bulamazsanız kellenizi alırım" diye emir vermiş.
Tüm Ortadoğu'yu dolaşan askerler, on bin puştu tamamlayıp, dörderli kol yürüyüş düzeni ile Saray'a doğru yola çıkarmışlar.
Sadrazam, "Binlerce insan Saraya doğru yürüyor, yandık efendim" diyen haberciyi susturup, atına atladığı gibi kafilenin önünü kesmiş haykırmış
"Bu ne densizliktir, canınıza mı susadınız?"
Kafile Komutanı durumu anlatıp telgrafı gösterince, Sadrazam yanlışlığı anlamış ve gülerek şu emri vermiş;
"Getirdiğiniz on bin puştu, ülkenin dört bir yanına dağıtın.
Siz de geri dönün…"
  • Osmanlı zamanında o kadar çok "devşirme" devlet- ordu yönetimine alındı ki, devşirmeleri köksüzleştirelim derken, kendimiz köksüzleştik!
Türk'e devlet organlarının tamamı kapatıldı.
Devlet sistemimizde "Rüşvet ve Entrika" bu şekilde girdi ve her geçen gün arttı!
Bu ve benzeri sebeplerden bu topraklar, hainin en çok yetiştiği topraklar haline gelince atalarımız şu sözü söyleyip, kulaklarımıza küpe yapmamızı istemişler;
"Kaynatmakla, katran hiç olur mu şeker, cinsini öptüğüm, cinsine çeker…"
Bademler iktidara getirildiklerinde, Türk'e dost olmayı istediler mi?
PKK'lıya-Öcalan'a Yoldaş, Ermeni'ye Candaş, 2.Cumhuriyetçilere ve Liboşlara Gönüldaş, İsrail ile Ticari Arkadaş, BOP' çulara Karındaş, Barzani ile Paydaş, Tarikat ve Cemaatlerle Yandaş olup, "Ne Mutlu Türküm Diyene" diyenleri ezmediler mi?
Yani, Demokratik Rejim ve Demokrasideki özgürlük ortamından yararlanan bademler, 13 yıldır kaynamalarına rağmen hala katran olarak kalıp, cinslerine çektiler…
Değerli Okurlar;
Hiçbir zaman etnik kökene-ırka-inanışa-mezhebe dayalı bir yönteme itibar etmedik, etmeyiz.
Binlerce yıldır, yüzlerce medeniyete beşiklik etmiş yurdumuz için böyle bir ilkel anlayışı çok tehlikeli buluruz.
Fakat bu tutum "Türk Devletinin" tarihi gerçekleri göz ardı etmesinin yolunu açmamalıdır.
Devlet Hafızası her şeyi kaydetmeli ve yararlanmayı bilen devlet adamlarının hizmetine vermelidir.
Böylelikle tehlikenin nerelerden, kimlerden geleceğini bilmek ve tedbir almak daha kolay ve acısız hale gelecektir…
Aşağıda anlatılanlar tesadüf olabilir mi;
-Adamın dedesi, Cumhuriyet'e-Şapka Devrimine ve Askere gitmeye karşı çıkıp, kendisi gibi düşünenlerle beraber TC Devletine isyan etmiş!
Büyük Atatürk, Hamidiye Zırhlısını şehrin kıyılarına göndertip, kurusıkı birkaç top atışı yaptırtınca, dağa çıkan asi bağırmaya başlamış;
"Etme Hamidiye, atma Hamidiye, şapka da giyeceğiz, vergi de vereceğiz, askere de gideceğiz!"
  • Bu dedenin torunu, Cumhuriyeti, Devleti kuranlar için "İki Ayyaş" demiş,
Türk Ordusuna en ağır hakaretleri yapmış, zoru görünce de "Ben yapmadım, kumpas kurmuşlar" diyebilmiştir!
-Adamın dedesi, Menemen'de Asteğmen Kubilay'ı kör bıçakla ensesinden kesmiş ve silahlı isyan çıkartmış!
  • Torun, dağa çıkan PKK'lılar için "Ben de olsam dağa çıkardım" diyebilmiş ve İngiliz Ajanı Şeyh Said'in torununu devlete ağırlatabilmiştir!
-Adamın büyük dedesi, Osmanlı'nın Botan Emiri!
Dedesi, İngiliz Yüzbaşısı Noel ile 7 Eylül 1919 da Atatürk'ü öldürmek üzere suikast girişiminde bulunmuş!
  • Torun, PKK Narko-Terör Örgütüne en çok maddi yardım yapan kişi!
-Adı Sırrı Sakık; HDP Kars Belediye Başkanı, PKK'nın ta kendisi!
Kardeşi Namık Sakık;
AKP Milletvekili Adayı!
-Adı Abdullah Zeydan; HDP Milletvekili!
Kardeşi Rüstem Zeydan;
AKP Milletvekili Adayı!
-Celadet Gaydalı; HDP Bitlis Milletvekili!
Kardeşi Safter Gaydalı;
AKP Milletvekili Adayı!
-Adı Leyla Birlik; HDP Şırnak Milletvekili!
Kardeşi Rizgin Birlik;
AKP Milletvekili Adayı!
-Adı Abdürrahim Boynukalın; AKP İstanbul Milletvekili!
Twitter hesabında yazdıklarına bakalım;
"Hazır Lice'dekine el atmışken, hızınızı alamayıp bütün Atatürk heykellerini yıksanız ne hoş olur, pek de güzel olur."
"Allah El-Nusra'nın yardımcısı olsun."
"Bir de TSK'nın ve Örgütün şehitliği kullanması var ya, öldürüyor beni!
Bırakın kardeşim biriniz lâik, diğeriniz Marksist-Leninist'tiniz hani?"
Aradaki ilişkinin ilginçliğine bakar mısınız?
Değerli Dostum, babası babamın Yassıada'dan arkadaşı olan Kamran İnan;
"Türkiye'de 200 Bin HAİN var" demişti!
Sayın İnan bunları nasıl saydı bilmiyorum amma, dedelerine çeken ve ülke sathına dağıtılan o kadar PUŞT var ki…
Bu yazılanlar, inşallah bazı kafalara dank etmiştir.
Ne dersiniz etmiş midir?
Sağlık ve başarı dileklerimle
..

3 Ağustos 2015 Pazartesi

OKU BAKAYIM !




OKU BAKAYIM !

Öğretmen, 8’inci sınıf öğrencilerine “Yurttaşlık Bilgisi” dersinde “Tarihi Gerçekler” konusunu işliyordu;
Öğretmen; “Tahtada yazan birinci tümceyi beraberce ve yüksek sesle okuyalım arkadaşlar!”
Sınıf; “Elinde silah olan ve insan öldüren terör örgütleriyle müzakere yapılmaz…”
Öğretmen; “Demek ki neymiş? Eline silah alıp, insan öldüren, yakan, yıkan, üstelik silahların paralarını uyuşturucu kaçakçılığı yapıp, gençleri zehirleyerek elde eden terör örgütleriyle hiçbir devlet müzakere etmezmiş. Tarihte böyle bir olay şimdiye kadar hiç olmamıştır. Anlaşıldı mı arkadaşlar?”
Sınıf; “Anlaşıldı Öğretmenim…”
Öğretmen; “Peki, bu tarihsel gerçeğe aykırı hareket eden, kendi insanlarının ölümüne ve yaralanmasına sebep olan yöneticilere ne denir? Yüksek sesle ve beraberce söyleyelim lütfen!”
Sınıf; “Ya Aptal ya da haindirler, Öğretmenim…”
Öğretmen; “Şimdi ikinci tümceyi de beraberce ve yüksek sesle okuyalım arkadaşlar!”
Sınıf; “Türkiye, Milli Ordusunu çok güçlü hale getirmek zorundadır…”
Öğretmen; “Etrafımızda ‘Teröre destek veren devletler olduğu, bölgemizde petrol-doğalgaz ve yeraltı zenginlikleri tükenmediği veya alternatif enerji kaynakları bulunmadığı sürece, emperyalist devletlerin gözleri hep bu bölgede olacaktır. Terör örgütlerini bunlar yaratır ve beslerler. Bu yüzden güçlü ve en son teknolojiye sahip ordumuzu hepimizin desteklemesi, koruması ve demokratik çizgide tutması gerekir. Anlaşıldı mı arkadaşlar?”
Sınıf; “Anlaşıldı Öğretmenim…”
Öğretmen; “Peki, bu tarihsel gerçeğe aykırı davranıp, Cemaat militanlarıyla birlikte kendi milli ordusuna kumpas kurup, ordu komuta heyetinin yarısını zindanlara attırıp, ordumuzun kolunu kanadını kıranlara ve Genelkurmay Başkanına “Terörist” diyenleree ne denir? Yüksek sesle ve beraberce söyleyelim lütfen!”
Sınıf; “Bunlar iki defa haindirler, Öğretmenim…”
Öğretmen; “Sıra üçüncü tümcede! Bunu da beraberce ve yüksek sesle okuyun bakalım!”
Sınıf; “Tarikatlar ve Cemaatler, Demokrasi ile asla bağdaşamazlar…”
Öğretmen; “Tarikat ve Cemaatlerde, tartışma kültürü yerine biat “şartsız itaat”kültürü vardır. Tarikat ve Cemaatin önderinin her sözü kanun niteliğindedir ve kimse tartışamaz. Her emri anında yerine getirilir. Verilen emre uymayan, anında infaz edilir! Bunların müritlerinin malı-canı-namusu önderin emrindedir! Demokratik rejimlerde, tartışma-sorgulama-açıklık-hesap verilebilirlik esastır.
Bu yüzden, hem tarikat veya cemaatçiyim hem de demokratım diyenlere ve bunlara inanlara ne denir? Yüksek sesle ve beraberce söyleyelim arkadaşlar!”
Sınıf: “Bunlar, din istismarcısı sapkınlardır. Bunlara kananlar, aldananlar da aptaldırlar…”
Öğretmen en arka sıradaki öğrencilerden birinin uyukladığını görür ve sessizce yanına gider.
Öğrencinin kulağından tutar ve onu ayağa kaldırır;
“Söyle bakalım senin adın ve numaran kaç” diye sorar?
Öğrenci; “Adım Erdoğan Uzun, numaram 17 25 hocam!
Öğretmen; “Bir derstir tarihi gerçekleri anlatıyoruz. Söyle bakalım sen kendini nasıl görüyorsun?”
Öğrenci; “Hocam ben Müslüman- Muhafazakâr- Demokrat- eski Cemaatçi- yeni Tarikatçı- hem Papanın hem de Gülbettin Hikmetyar’ın dizinin dibine çöken- aynı zamanda Kovboy Obama’nın Eşbaşkanı olan oldukça varlıklı bir aktivistim!”
Öğretmen kahkahadan kırılmakta olan sınıfı zorlukla susturur ve Öğrenciye;
“Sen önce Türkiye Cumhuriyeti Devletinin onurlu-dürüst bireylerinden biri ol çocuğum. Sen kişilik ve kimlik bunalıma düşmüşsün. Senin sonun iyi görünmüyor” deyince, Öğrenci yerinden fırlar ve;
“Hocam, bizim abdestimizden şüphemiz yok ki, namazımızdan olsun” diye bağırır!
Öğretmen; “Ne abdesti be, boğazına kadar harama-pisliğe bulaşmışsın. Sen önce insan ol, insan” der ve kendi kendine söylenerek sınıfı terk eder;
“Yahu bunun gibi adamlar büyüyünce yanlışlıkla ülke yönetimini ellerine geçirirlerse, yakarlar güzelim vatanı, vallahi de billahi de yakarlar be…”
Sağlık ve başarı dileklerimle 25 Temmuz 2015

Rifat Serdaroğlu
http://rifatserdaroglu.com/2015/07/25/oku-bakayim/
..

AKİL İNSANLAR GÖREVE




AKİL İNSANLAR GÖREVE


      Hatırlar mısınız, bir zamanlar her biri diğerinden değerli (!) Akil İnsanlarımız vardı? Bu fedakâr insanlar, devlet parasıyla şehir-şehir dolaşıp, beş yıldızlı otellerde yatarak, “Çözüm Sürecinin” ne kadar güzel-tatlı ve faydalı bir şey olduğunu anlatırlardı.
Ne bereketli, şanslı insanlardı bunlar!
Görevlerini yerine getirenler içinde Milletvekilliğini kapanlar oldu. TRT ye bol sıfırlı rakamlar karşılığı dizi yapanlar oldu. Yandaş kanallarda iş tutanlar oldu. Reklam yıldızı olanlar oldu. Haber kanallarında Türk Milletini salak sanıp akıl vermeye kalkan üçkâğıtçılar oldu. Velhasıl oldu da, oldu…
Bu heyet, şimdilerde hiç görünmüyor! Erdoğan’ı yere göğe sığdıramayan, televizyonlarda AKP’yi parlatmak için dokuz takla atan bu Akiller sanki buhar olup uçtular!
Hâlbuki şimdi onlara çok ihtiyacımız var. Kendilerini, kabuklarından çıkarak bıraktıkları yerden göreve devam etmelerini bendeniz, sizler adına rica ediyorum.
Bu kez peşin-peşin ücret ödenmesini öneriyorum. Kiziroğlu Ahmet para bulamazsa, emeklilere yapılacak zammın Akil İnsanlara aktarılması yeterli olacaktır sanırım. Emekliler nasılsa açlığa alıştılar, varsın biraz daha aç kalsınlar. Alt tarafı da, üst tarafı da emekli değil mi?
İzninizle birkaç görevlendirme ben yapayım, gerisini siz getirirsiniz nasılsa!
Kezban Hatemi;
Takma dişleri büyük geldiği için arada bir çıkan nineler gibi konuşan Akil Kezban Hanım Teyzenin görev yeri Diyarbakır olsun. Akil Kezban Teyze, evlerinde uyurken kafalarına birer kurşun sıkılarak öldürülen iki Polisimizin eşlerine-çocuklarına ve yakınlarına “Çözüm Sürecini” bir defa daha anlatıversin bir zahmet.
Özellikle çocuklarına, babalarının PKK tarafından Çözüm Sürecine katkı sağlamak için öldürüldüklerini açık ve net olarak açıklasın. İsyan eden olursa,
öz oğluna yaptığı gibi, şehit ailelerinin tamamını “Akıl Hastanesine” kapattırıversin gari…
Rifat Hisarcıklıoğlu;
Omurgası alındığı için sürekli öne doğru eğik olarak gezen “Saatçi Zafer’in” arazi işlerindeki ortağı Hisarcıklıoğlu da, daha dün şehit edilen iki askerimizin silah arkadaşlarının yanına gitsin.
Uzaktan kumanda ile patlatılan bomba yüklü kamyonun patlatılmasının sebebinin, “Çözüm Sürecine” katkı için olduğunu, ölen askerlerin boşuna ölmediklerini, aksine bu ölümlerin askerliğin fıtratında olduğunu da bir güzel anlatıversin…
Yılmaz Erdoğan;
Türk Milletinden kazandığı paralarla, Kürtçü-Bölücü harekete destek veren “Mükremin Çıtır” da Kandile gidip, oradaki okumuş çocuklara “Çözüm Süreci” nedir diye ders versin!
Belki onları ikna eder de silah bile bıraktırabilir! Niçin olmasın ki?
Etyiyen Mahçupyan;
Bu kişi hem Akil hem de Başdanışmandır. Yani sözü iki defa daha fazla kıymetlidir!
PKK silahlı kadrolarının üçte birini oluşturan Ermeni militanların yanına gidip, “Çözüm Sürecini” açıklamalı, onları aydınlatmalıdır. Mahçupyan ’ın mahcup tazeler gibi, mahcup-mahcup konuşması inanıyorum ki, yürekleri yumuşatacak ve Ermeniler yıllardır yaptıkları Türkleri öldürme alışkanlığından
gönül rızası ile vazgeçecektir…
Bunların yetmediği yerde, Kadir İnanır’ın, Hülya Koçyiğit ile birlikte PKK dağ kadrolarını ziyaret edip, “Na’ber, nassınız nevlatlarım” demeleri, olaya ayrı bir güzellik katacaktır!
Akil İnsanların yanına, “Öcalan’ın olayları okuma kabiliyeti ve tecrübesi var” diyen Yalçın Akdoğan, “Öcalan’ın mesajları bizim de düşüncemiz” diyen genetik harikası Beşir Atalay, “Öcalan dünyanın geleceğini çok iyi okuyor” diyen ilahi okuma ustası Yasin Aktay’da katılmalıdırlar.
Akil İnsanlar ve yanındakiler eğer görev yerlerinden sağ dönerlerse, muhtemelen bir yıl popolarının üzerine oturamayacaklardır!
Eh o kadar sıkıntıyı da bu kutsal görev (!) uğruna çeksinler artık, değil mi?
Canları çok yanarsa Akil gillerden Orhan Babaya takılsınlar. “Böyle acı olur mu” ve “Batsın bu dünya” şarkılarını beraberce okuyup, teselli bulsunlar…
Hadi bakalım Akil İnsanlar, şimdi görev zamanıdır. Görev yerlerinize marş, marş…
Sağlık ve başarı dileklerimle 27 Temmuz 2015
Rifat Serdaroğlu
http://rifatserdaroglu.com/2015/07/27/akil-insanlar-goreve/

..

4 Mayıs 2015 Pazartesi

Sen Kimsin Yahu



Sen Kimsin Yahu





Rifat SERDAROĞLU
iletisim1@kemalistler.org
Tarih: 03-02-2015 09:46


TRT’ye (Tayyip Radyo Televizyonuna) çıktı. Maaşlı elemanlar karşısına “Sebilhane Bardağı” gibi dizildi!
Çanak sorular soruldu, çömlekler paramparça oldu!
Ekonomi uzmanları saçlarını yoldular! Anayasa Hukukçuları, başlarını duvarlara vurdular! Edebiyat Öğretmenleri bu üslup karşısında küçük dillerini 
yuttular ve amaniiin bu ne terbiyesizlik, dediler!
Tüm bu ilginçliklere rağmen programın izlenme oranı total izleyicide ilk 100’e giremedi. AB grubunda ise, 2,31’ lik izlenme oranıyla 52. Sırada yer 
alabildi. Tekrarı yayınlanan “Bu Tarz Benim” adlı ucube program bile 47. Sırada yer alarak Cumhurbaşkanı Recep’in izlenme oranını geçti! 
(Medyafaresi.com)

Cumhurun Başı Recep’in ölümden fazla korktuğu tek şey, unutulmak-izlenmemek-dinlenmemektir.
Çok sinirlendi. Kırşehir Mitingine gitti. 222.707 nüfuslu Kırşehir’de 7-8 bin kişi küçücük meydanı doldurmuştu. Teşkilat, bedava otobüslerle insan 
taşıdı.
Tüm Devlet memurları meydana götürüldü. Aksaray-Kırıkkale-Yozgat-Nevşehir illerinden çoğu sivil olmak üzere polisler getirildi. TV kameraları, 
geniş açıyla 7-8 bin kişilik meydanı, 100 bin kişi gibi göstermeye gayret ettiler.
Meydanda bedava yiyecek-içecek-şapka-şemsiye vardı ama coşku yoktu.
Millet senelerdir aynı şeyleri dinlemekten bıkmıştı artık!
(Paralel paralel paralelli, taralel taralel taralelli!)

Cumhurun Başı Recep, konuşmasında TÜSİAD’ı yine yerden yere vurdu,
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği üyelerinin tümüne hakaret etti!
Onlara “Sen Kimsin Yahu” diye posta attı, yok saydı…

Geçen hafta “TÜSİAD’DA PROFESYONEL YÖNETİCİ DEVRİ” diye bir yazı yazıp, TÜSİAD’ın korkaklığını, suskunluğunu eleştirmiştim. 
Geçmişte TÜSİAD’ da yöneticilik yapmış üç arkadaşım aradı. Söyledikleri özetle şunlardı;
“Tamam geçmişte ülke meselelerine karşı daha duyarlıydık, uyarı görevimizi yerine getiriyorduk ama ? siyasetçiler demokrat insanlardı. 
Şimdi öyle mi? 
Korkuyoruz, çünkü kim konuşursa kapısına ya vergi denetçileri ya da polis dayanıyor, baksana bize resmen hakaret ediliyor…”

İşte TÜSİAD, SENDİKALAR ve benzeri Sivil Toplum Kuruluşları ile anlaşamadığımız konu tam da bu!
Sizler korkuyorsanız, hakkınızı aramaktan çekiniyorsanız, uğradığınız haksızlık ve yasa dışı uygulamalar karşısında feryadınız cihanı titretmiyorsa, 
sizler bugüne razısınız demektir. Sadece bu kadar da değil, yarın servetlerinizi yönetecek evlatlarınızın da Mollaların karşısında baş eğmelerini 
bugünden kabullenmiş olacaksınız.

Sizlere, yasa dışı işler yapın, vurun-kırın diyen yok. Dediğimiz, istediğimiz “Demokratik tepkinizi göstermekten çekinmeyin. 
Bilginizle, görgünüzle size hakaret eden siyasetçilere demokratik yollardan hadlerini bildirin, onlara üslubunuzla edep dersi verin.” 
İşte yapacağınız bu kadar basittir…

Ben üç gündür TÜSİAD’ dan bir yanıt, bir kamuoyunu bilgilendirme toplantısı bekledim. Göremedim. 
Hâlbuki şöyle bir açıklama yapılsa, herkes biraz olsun hizaya gelmez miydi?
“Türk Milletine saygıyla duyurulur;
Sayın Cumhurbaşkanı, her zaman olduğu gibi, eski başkanımızın konuşmasını çarpıtarak tüm TÜSİAD üyelerine hakarete devam etmiştir.
Derneğimize “Sen Kimsin Yahu” diyerek, bizi tanımadığını ifade etmiştir.
Bu konuda yasal haklarımızı arayacağımızın bilinmesi gerekir.

Kendimizi tanıtalım;

Biz TÜSİAD olarak,

-Geçen yıl TÜSİAD üyelerinin yarattığı katma değer, Türkiye’de kamu dışında yaratılan katma değerin yaklaşık YARISINA denk gelmektedir.
-Enerji ithalatının dışarıda bırakılması durumunda, TÜSİAD üye kuruluşları toplam dış ticaretimizin %80’ini gerçekleştirmektedirler.
-Kayıtlı istihdam sektöründe tarım ve kamu dışı kayıtlı çalışanların yaklaşık %50’si TÜSİAD üyeleri tarafından çalıştırılmaktadır.
İşte biz buyuz. Peki, bize ‘Sen Kimsin Yahu” diyenlere şunları sormak hakkımız değil mi?
‘Siz kimsiniz? Bu devlete şimdiye kadar kaç para vergi verdiniz? Yanınızda bir tane olsun insan çalıştırdınız mı? Bir kuruşluk ihracat yaptınız mı?
Servetinizin kaynağını bizler gibi açıklayabilir misiniz?
Bağımsız bir kuruluşa (ücreti tarafımızdan ödenmek üzere) sizin ve aile yakınlarınızın son 10 senede edindiğiniz servetin incelenmesine onay
verir misiniz? Sizin belirleyeceğiniz TÜSİAD Üyesi kendisinin incelenmesi için gönüllü olacaktır!
Ülkeyi yönetenler, kendi ülkesinin sermaye grubuna böyle davranırsa, uluslararası sermayeye nasıl güven verecekler?
Demokratik bir Cumhuriyette Anayasa ve Yasaların güvencesinde yaşadığımızı düşünüyoruz! 
Anayasa ve Yasalar başta ülkeyi yönetenleri olmak üzere, hepimizi bağlar. Makamlara saygılıyız, ama kimse bizden biat beklemesin.
Ne Mutlu Türküm Diyene…”
Türk Sanayici ve İş adamları Derneği…

Herkes aklını başına almalıdır. Bilmiyorsanız, bilene soracaksınız…
Demokrasi varsa, TÜSİAD var!
Lâik Cumhuriyet varsa, Sivil Toplum Kuruluşları var!
Hukuk Devleti varsa, özgürlük var!
Sosyal Devlet varsa, İş Barışı var!
Atatürk İlkeleri varsa, Çağdaşlık ve Medeniyet var!
Türk Milleti varsa, Birlik Beraberlik İçinde Kalkınma ve Zenginleşme var!

Bunlar olmazsa;

-Faşist Tek Adam Yönetimi olur!
-El Kaide - El Nusra - El Şabab -IŞİD ve Ortaçağ karanlığı olur!
-Bölünme olur, vatan elden gider!

Tercih Türk Milletinin! Herkes kendine sormalı;
Ben kimim?  Dedelerimiz niçin şehit olmayı göze alıp bu cennet vatanı bizlere armağan ettiler? Biz çocuklarımıza nasıl bir vatan bırakacağız?

Sağlık ve başarı dileklerimle 03 Şubat 2015

http://www.kemalistler.org/yazarlar/rifat-serdaroglu/sen-kimsin-yahu/765/

..