Mustafa Kemal Atatürk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mustafa Kemal Atatürk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ekim 2020 Pazar

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 12

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 12


Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, 150 likler, Gayrı Müslimler, İzmir Süikastı,Türkiye Cumhuriyeti tarihi,
Sevr Antlaşması, İstiklal Savaşı, ZUHAL BİLGİN, FEVZİ GÖLOĞLLU, YETKİN BAŞARIR,HAKAN ÖZOGLU,


(62) Sabık Akhisar Kaymakamı Yüzbaşı Küçük Ethem.,
 
    Kuvayı Seyyarede, Ethem'in emrinde çalışıyordu. Onunla birlikte Yunanistan'a gitti. Eylül 1934'te Yunan vatandaşlığına geçtiyse de, aftan sonra memlekete döndü. 

(63) Düzceli Sami "Aço Fumpat" .,

   Çerkes kökenli ve harbiye mezunuydu. Ethem'in ağabeyi Tevfık'in yaveriydi. Aftan sonra Türkiye'ye döndü ve 17 Nisan 1946'da öldü. 

(64) Burhaniyeli Halil İbrahim., 

(65) Susurluk'tan Demirköprülü Hacı Ahmet., 
  
   Halil İbrahim de, Hacı Ahmet de, memleketi terk edip Yunanistan'a gittiler ve aftan önce Suriye'de öldüler. Çerkes Kongresi Delegeleri., 
Bu Gruptakiler, 24 Ekim 192ı'de İzmir'de toplanan Çerkes Kongresine katıldıkları için 150'likler listesine alınmıştır. 

Bu kongre, çok sayıda Çerkes ileri geleninin bir araya toplanarak yayınladıkları Şarki Karib Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyeti Bildirisiyle, büyük devletlere ve dünyaya ayrılıkçı niyetlerini bildirdikleri kongreydi. 225 

Söz konusu bildiride, Ankara aleyhtarı duygular açıkça gözlenebilir.226 

    Örneğin, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Çerkes nüfusun değişmezliğinden, Türklerin kötü yönetiminin sorumlu olduğu ileri sürülmektedir. 

Söz konusu belgeye göre iki milyonluk Çerkes nüfusu, aslında altı milyon olmalıydı. İTC'nin zorbaca Türkleştirme politikaları yüzünden, 
Çerkes nüfus potansiyeline ulaşamamıştı. Ankara'daki milliyetçiler, ayrıca Çerkesleri kendilerine katılmaya zorlamış ve ustaca yönlendirmişlerdi. 
 
   Ne var ki Çerkesler Kemalistlerin "gayri insani harekat ve sakim [yanlış] siyaset"ini fark ettikleri anda, hemen onların aleyhine dönmüş ve 
"medeni Yunan yönetimi" altında barış içinde yaşama arzusu ile Yunan hükümetinin himayesinde birleşmişlerdi.227 Cemiyet, Ankara'ya 
hizmet edenler kadar (Rauf Orbay gibi), İstanbul hükümetinin emrindeki Çerkesleri de eleştiriyordu. Bu yüzden, cemiyet mensupları İstanbul hükümetine 
hizmet ettikleri için değil, Yunanlılarla birlik oldukları ve Ankara'ya isyan etme potansiyeli taşıdıkları için 150 'likler listesine alındılar.228 
150'likler listesinin bu kısmında, Şarki Karib Çerkesleri Temin-i Hukuk Cemiyetinin 17 kurucu ve idarecisinden 15'inin adı bulunmaktadır. 

   Sadece, Miralay Ahmet ve Sefer Hoca da 150'1ikler arasında idiler, ancak adları cemiyetin kurucu ve idarecisi olarak geçmiyordu. Öte yandan, Cemiyetin 
kurucularından onu listeye alınmamıştı. cemiyetin tüm kurucularının adlarının neden listede yer almadığını ve diğer iki ismin nereden geldiğini bilmiyoruz. Ancak Cemiyet başkanı Talustan Bey'in listeye alınmadığını biliyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğü Arşivi'nde, bu grup mensuplarının alelade gündelik faaliyetleri dışında pek fazla işe yarar bilgi bulunmamaktadır.229 

(66) Bağ Osman., 
(67) Sabık İzmit Kaymakamı İbrahim Hakkı 
(68) Brau Sait 
(69) Berzek Tahir 
(70) Maan Şirin 
(71) Koca Ömer oğlu Hüseyin 
(72) Bağ Kamil 
(73) Hamete Ahmet 
(74) Maan Ali 
(75) Harun-iir-Reşit 
(76) Eskişehirli Sefer Hoca 
(77) Nuri Bey oğlu Bigalı İsa 
(78) Kazım 
(79) Lampaz Yakup 
(80) Kumpat Hafiz Sait 
(81) Emekli Yarbay Ahmet 
(82) Dava vekili Bazadurug Sait 
(83) Şamlı Ahmet Nuri, 

POLİSLER...

Bu gruptakiler, esasen polis olarak işgal kuvvetleriyle yaptıkları işbirliğinden dolayı seçilmişlerdir. Bunlar, bölgelerindeki Kuvayı Milliye mensuplarını tevkif edip mahkeme önüne çıkarmakta vasıta olmuşlardı. 

(84) Sabık İstanbul Polis Müdürü Tahsin.,
 
Kalkandelen doğumluydu; Hürriyet ve İtilafa mensuptu. Damat Ferit tarafından İstanbul Emniyet Müdürlüğüne atandı. Bu görevde iken, İngiliz yetkililerle sıkı bir işbirliği içinde milliyetçilere karşı çalıştı; bu yüzden Gavur Tahsin diye bilinir. Türk istihbarat raporları, onun 1933'te Felemenk asıllı bir kadınla evli olduğunu ve Paris'te mukim bulunduğunu tespit eder. 1937'de Hollanda'da idi. Aftan sonra, 30 Temmuz 1938'de Türkiye'ye gelmiş, 
fakat 13 Ağustos 1938'de geri dönmüştür. 1939'da vatandaşlıktan çıkarıldığını ve 1965'te Hollanda vatandaşlığına geçtiğini biliyoruz.230 

(85) Sabık İstanbul Polis Müdür Muavini Kemal 
(86) Emniyet-i Umumiye Müdür Muavini Ispartalı Kemal 
(87) Sabık İstanbul Polis Müdüriyeti Birinci Şube (Siyasi Suçlar) Müdürü Şeref 
(88) Sabık İstanbul Polis Müdüriyeti Birinci Şube (Siyasi Suçlar) Başmemuru Hafiz Sait 
(89) Sabık Arnavutköy Merkez Memuru Hacı Kemal 
(90) Polis Müfettişi Namık 
(91) Şişli Komiseri Nedim 
(92) Sabık İzmit Merkez Memuru, Edirne Polis Müdürü ve Yalova Kaymakamı Fuat 

  1921'de Türkiye'yi terk ederek Mısır'a hareket etti. 1922'de Suriye'de Fransız otoriteleri için çalışmaya başladı. 12 Kasım 1936 tarihli bir polis raporuna göre, Halep'teki Türk konsolosluğuna yanaşıp Türk istihbaratından iş istemiş ve sürgündeki 150'likler hakkında bilgi toplamak üzere kiralanmıştır.231 

(93) Adana Polis Müdürü Yolgeçenli Yusuf 
(94) Sabık Unkapanı Merkez Memuru Sakallı Cemil 
(95) Sabık Büyükdere Merkez Memuru Mazlum 


   Ankara'nın zaferi üzerine İngilizlere sığınarak Yunanistan'da yaşamaya başladı. 
Bir süre İngiliz istihbaratı için çalıştıktan sonra, Hollanda mandasındaki Cava'ya giden Mazlum, aftan sonra geri dönmedi. Şaduman Halıcı'nın mastır tezinde, bu eski polis memurları hakkında önemsiz bazı bilgiler bulunmaktadır. 232 

(96) Sabık Beyoğlu Komiser Vekili Fuat., 

GAZETECİLER..

Bu gruptaki, gazeteciler Ankara çevresine karşı besledikleri şüpheyi ve buna bağlı muhalefeti yüksek sesle telaffuz etmekteydiler. 
Onların İstanbul rejimine olan sadakatleri, Ankara tarafından bir tehdit olarak değerlendirildi ve bu gazeteciler listeye dahil edildi. 
Bu grup, seçme sürecinin keyfiliğini açıkça ortaya koyar, çünkü başka birçok muhalif gazeteci listeye alınmamıştır. 

(97) Serbesti Gazetesi sahibi, Hürriyet ve İtilaf mensubu Mevlanzade Rıfat.,
 
    Günümüzdeki Irak topraklarında doğmuş Kürt kökenli bir Osmanlı idi, ancak yaşamının çoğu sürgünlerde geçti. ilk olarak, sabık Sultan Mehmed Reşat'ın adamı olduğu şüphesiyle  II. Abdülhamid tarafından sürgün edildi; İTC'nin 1908'de meşrutiyeti yeniden ilan etmesiyle Yemen sürgününden dönerek, İstanbul'da, İTC'yi eleştiren makaleler yayınlayan Serbesti gazetesini çıkarmaya başladı. İmparatorluktan ikinci kaçışı, vuku bulan 31 Mart Vakasının ardından, 22 Nisan 1909'da oldu.233 

   Bu kez Paris'e sürgüne gitmişti; orada İTC aleyhtarı Islahat-ı Esasiye-yi Osmaniye Cemiyetine katıldı. 234 Onun, bir süreliğine Mısır ve Yunanistan'da vakit geçirdiğini de biliyoruz. Sürgünden ikinci dönüşü ı-lürriyet ve İtilafın kuruluşuyla da çakıştı ve hemen gidip oraya üye oldu. Halil Menteşe hatıratında, 
Rıfat'ın, Mustafa Kemal tarafından, kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle mahkemeye verildiğini belirtir. 235 

Mevlanzade Rıfat, ı. Dünya Savaşından sonra Kürt milliyetçisi faaliyetlere girişti; ancak listeye konuluşu, Kürt milliyetçiliğiyle ilgili faaliyetler yüzünden değil, Ankara hareketine karşı olan duruşundan dır. Yazdığı, İttihat Terakki İktidarı ve Türkiye İnkılabının İç yüzü 236 adlı kitapta İTC'yi ve Kemalistleri eleştiriyordu. 

Bu muhalefeti, kendisine 150'likler arasındaki yerini hazırladı ve Türkiye'yi üçüncü kez terk edip Suriye'nin Halep şehrine gitti. 

Osmanlı ve İngiliz kaynaklarından, onun, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında, Kürt milliyetçiliğiyle ilgili faaliyetlere girdiğini öğreniyoruz.237 

  Bazı kaynaklar, Mevlanzade Rıfat'ın Kürt devrimcisi sıfatıyla San Remo'daki Sultan Vahdeddin'i ziyaret ettiğini de kaydederler.238 

Oysa Türk istihbarat raporları, şaşırhcı bir biçimde onun Türk istihbarah tarafından görevlendirildiğini ortaya koyar. Sedat Bingöl, 150'1iklerle ilgili çalışmasında, onun Türkiye hesabına çalışan bir casus olarak yaphğı faaliyetleri açıkça gösteren bir belgeye işaret eder. Mevlana zade, 1930'da Türk yetkililerine (herhalde Atina'daki Türkiye Konsolosluğuna), sürgündeki 150'liklerin, Kürt milliyetçisi Hoybun örgütünün ve Ermenilerin faaliyetleriyle ilgili olarak Ankara'ya bilgi vermeyi ve sürgünde Türkiye lehine yazılar yazmayı planladığını bildirdi. Ne var ki Türk yetkilileri, bunun onun Türk ajanı kimliğini ifşa edeceğinden hareketle böyle yazılar yazmamasını istediler.239 

Ancak Mevlanzade Rıfat bu bilgi kendisine ulaşmadan, 12 Eylül 1930'da öldü. 

(98) Türkçe İstanbul Gazetesi Sahibi Sait Molla.,

  1882 doğumlu Sait Molla, medrese kökenli olup ulemaya mensuptu. Şura-yı Devlet azası ve Hürriyet ve İtilafın aktif bir üyesi olan Sait Molla, Mayıs 19ı9'da İngiliz Muhipleri Cemiyeti başkanı oldu ve sahibi olduğu İstanbul gazetesinde İngiltere taraftarı pek çok yazı yayınladı. Bir İngiliz ajanı olan Rahip Frew'a yazdığı mektuplara Kemalistlerce el konunca, İngiliz ajanı olmakla suçlandı. 240 
Bu kendisinin reddettiği bir iddia oldu. 

İstiklal Savaşının 1922'de son bulmasının ardından İngiliz pasaportuyla ülkeyi terk ederek önce Romanya'ya, oradan da Mısır'a kaçtı. Türk yetkililerini, mektuplar göndererek 15o'liklerin Mısır'daki faaliyetlerinden haberdar ettiği bildirilir.241 Mayıs 1925'te Kıbrıs'ta bulunuyor, Ankara rejimini eleştiren yazılar yazmaya ve İngilizlerle yazışmaya devam ediyordu. 
   Mektuplarından birinde, Ankara rejimini İslam dünyasındaki " Zehirli yılan " olarak betimler. 242 

6 Haziran 1930'da Paris'e gitmek üzere Kıbrıs'tan çıktı, ancak üç gün sonra Atina'da görüldü. Bu güzergah değişikliğinin sebebi, kendisinin 150'liklerin Batı Trakya'da kalmasına izin verilmesi için Yunan Başbakanı Venizelos'la görüşme isteğiymiş gibi gözükmektedir. 

Ne var ki, Venizelos onunla görüşmedi. Bir daha Paris yolculuğuna çıkma fırsatı bulamayan Sait Molla 14 Temmuz 1930'da Atina'da öldü. 

(99) İzmir M..savat Gazetesinin Sahibi ve Köşe Yazarı ve Darülhikmet üyesi lzmirli Hafız lsmail., 

   İzmir'de doğup medrese eğitimi alarak hafız oldu. Osmanlı bürokrasisindeki görevleri arasında, 4 Kasım 1922'ye kadar kaldığı Muhaceret Dairesi Başkatipliği ve Darülhikmet üyeliği vardır. Bir Hürriyet ve İtilaf taraftarı olarak Ankara'yı eleştiren yazılar yazdı. 1919'da ünlü Ayasofya Camii'nde verdiği bir vaazda, İTC'yi "İslamiyeti tam manasiyle içine sindiremeyenler" ve "tehcir ve katliamların sorumluları" şeklinde tarif ettiği belirtilir.243 

   Hafız İsmail Hakkı'nın Ankara hareketini İTC'nin bir parçası olarak gördüğünü ilave etmeye gerek bile yok. Ankara'nın başarısı üzerine, Mısır'a giderek Müsavat gazetesini orada yayınlamaya devam etti. 1933 öncesinde vefat etti. 

(100) Aydede Gazetesi sahibi ve Posta Telgraf Sabık Müdür-Ü Umumisi Refik Halit., 

2 Mart 1888'de İstanbul'da doğdu. 244 Babası Mehmet Halit, bilinen bir Mevlevi tarikatı mensubuydu.245 Tahsilini Galatasaray Mekteb-i Sultanisi'nden yaptı ve avukatlık eğitimi gördü. Maliye Bakanlığında ve İstanbul Belediyesinde çeşitli alt kademe mevkilerde çalışırken, İTC kökenli meslektaşlarından uzak durdu. İTC'nin destek verdiği sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın ıı Haziran 1913'te bir suikasta kurban gitmesi üzerine, önce Sinop'a, sonra da 1918'e kadar kalacağı Çorum'a sürüldü. Döndükten sonra resmen Hürriyet ve İtilaf üyesi oldu ve müteakiben Damat Ferit Paşa hükümetince, 12 Mart 1919'da Posta Telgraf Umum Müdürlüğne atandı.246 Kabine değişikliğinden doğan kısa bir aradan sonra, 5 Nisan 1920'de aynı mevkie ikinci kez getirildi. 

    Refik Halit daha çok bir gazeteci ve yazar olarak tanınır. Aralarında, Servet-i Fünun, Tercüman-ı Hakikat, Son Havadis, Muhit, Fecr-i Ati, Kalem, Vakit, Tasvir-i Efkar, Zaman, Cem, Şerah, Alemdar, Peyam-ı Sabah, Peyam ve Aydede'nin de bulunduğu pek çok dergi ve gazete yayınlamıştır. 

    Yayınlarında, önce İTC'ye, daha sonra Ankara'ya yönelen, daimi bir muhalefet tonu vardı. 

Ancak, Ankara çevresinin hedefi haline gelmesi, Anadolu' daki direniş hareketinin telgraflarını göndermeyi reddettiği Posta Telgraf Umum Müdürlü.. 

Görevi sırasındadır. Milliyetçiler arasındaki haberleşmeye ağır bir darbe indirmiş olduğu bu hareketiyle, kendine 150'likler listesinde bir yer açmış oluyordu. Gazetelerdeki makaleleri onun Mustafa Kemal karşıtlığını ve Ankara çevresine duyduğu küçümsemeyi açıkça ortaya koyar. Onun zihninde, Ankara hareketi İTC'nin ta kendisiydi. Yazılarından birinde Mustafa Kemal'i İTC liderlerine benzetmiş ve onlardan biri olan Cemal Paşa'dan dem vurarak "Cemal gitti ama Kemal geldi," demişti.247 

    Kemalistlerin İstiklal Savaşında üstünlüğü ele geçirmeye ve İstanbul'u sıkıştırmaya başlaması, özellikle de Ankara hareketinin keskin muhaliflerinden, yakın arkadaşı, eski Dahiliye Nazırı Ali Kemal'in öldürülmesi üzerine, Refik Halit 9 Kasım 1922'de memleketi terk etti. 

150'likler listesi 1924'te ilan edildiğinde, o zaten yurtdışındaydı. Sürgün hayah Beyrut'ta başladı. Ankara aleyhtarı yazılarına Halep'te de devam etti. Ancak, 18 Mayıs 1928'de yayınlanmaya başlayan Vahdet'teki yazıları, yavaş yavaş giderek daha Ankara ve Kemalist inkılap yanlısı bir havaya büründü. Hatay'daki (Antioch) Ankara yanlısı makaleleri, bu bölgenin 1939'da Fransız kontrolündeki Suriye'den, Türkiye Cumhuriyeti'ne geçmesinde rol oynadı. 150'likler için 1938'de bir af kanunu çıkarılmasındaki ana gerekçenin, Refik Halit'in Hatay'daki faaliyetleri olduğu öne sürülür.248 

Refik Halit, Mustafa Kemal'e ve Ankara hareketine karşı olduğunu açıkça kabul eden ve bundan dolayı özür dileyen 15o'liklerden biriydi.249 

1938'de İstanbul'a döndü ve 18 Temmuz 1965'teki ölümüne kadar burada kaldı. 

DİPNOTLAR;

225 Cemiyet'in sekiz maddelik tüzüğü Karaca'da yayınlanmıştır, 119-21. 
226 Ankara taraftan Çerkes örgütleri de vardı; Bkz. Tunaya, 585. 
227 "Çerkes Milletinin Düvel-i Muazzama ve Alem-i insaniyet ve Medeniyete Umumi Beyannamesi" Tunaya'da yayınlandı, 587-91. Tunaya, Çerkeslerin çıkardığı tüm isyanların, söz gelimi Anzavur ve Çerkes Ethem isyanı gibi, Çerkes milliyetçilik hareketleri olarak yaftalanamayacağı uyarısında bulunur, age., 586-87. 
228 Bazı Çerkes isyanları, söz gelimi Düzce ve Bolu isyanları gibi, Ankara kuvvetlerine rahatsızlık yarattı. Bkz. Rüknü Özkök, Milli Mücadele Başlarken, Düzce-Bolu İsyanları (İstanbul: Karacan, 1970). 
229 Halihazır bilgiler için. Bkz. Halıcı, 196-202. 
230 EGMA 12222-84, F1 ve F11, Halıcı, 203'te. 
231 EGMA 12222-92/E 6, E 9, F 2 Bingöl, 169-170'te zikredilmiştir. 
232 Halıcı, 202-10. 
233 Türkiye tarihinde "31 Mart Vakası" olarak bilinen, 13 Nisan 1909'daki bu olay, İTC rejimine karşı Abdülhamid yanlısı, gerici, karşı devrimci bir ayaklanma sayıldı. 
234 Bu cemiyet, bir başka İTC karşıtı şahsiyet olan Şerif Paşa tarafından kuruldu, Bkz. Özoğlu, Kurdish Notables ... , 110-13; Rıfat'ın yaşamı için ayrıca bkz. Rohat Alakom, Şerif Paşa: Bir Kürt Diplomatının Fırtınalı Yıllan (lstanbul: Avesta, 1998), 75-80; Metin Martı, yay. haz., Mevlanzade Rıfat'ın Anılan  (İstanbul:Arma, 1992). 
235 Halil Menteşe, İsmail Arar, Halil Menteşe'nin Anılan (İstanbul: Hürriyet Vakfı, 1986), 77 Alakom'da zikredildiği şekliyle, 74. 
236 Mevlanzade Rıfat, İttihat Terakki İktidan ve Türkiye İnkılabının İçyüzü (İstanbul: Yedi İklim, 1993). 
237 Özoğlu, 83, 
238 Martı, 6. 
239 EGMA, 12222-97/C 9 Bingöl'de zikredilmiştir, 172. Bu belge, Dahiliye Vekaletinden Hariciye Vekaletine gönderilmiş. 13 Eylül 1930 tarihli bir mektuptu. Mektupta, Mevlanzade Rıfat'ın açık açık bir makale yazmaktan kaçınması ve Türkiye'nin muhaliflerine dair bilgi toplamaya devam etmesi gerektiği ifade ediliyordu. Türk Konsolosluğu bu bilgileri gözden geçirecek ve değerli olanları için ona nakdi ödeme yapacaktı. 
240 Bu mektuplar Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk'unda yayınlanmıştır, Bkz. Korkmaz, yay. haz., 201-207. 
241 Fethi Tevetoğlu, Milli Mücadele Yıllamıdaki Kurnluşlar (Ankara: TIK, 1988), 141-43, 
242 İngiliz arşivlerindeki, C O, 67/216/3 dipnotlu bu mekhıp "Kıbrıs'ta Bir 150'lik: Sait Molla"da yayınlandı, Bkz. http://www.biyotarih.com/?p=46 (erişim 6 Ocak 2009). 
243 Tarık Zafer Tunaya, İslamcılık Akımı (lstanbul: Simavi, 1991), 113. 
244 Onun doğum gününe ilişkin farklı tarihler verilir. Ancak ben, Minelbab İlelmihrab, 98'de bu tarih verildiği için onu 2 Mart olarak aldım. Bir diğer faydalı hatırat da yine onun Bir Ömür Boyunca'sıdır. 
245 Nihat Karaer, Tam Bir Muhalif: Refik Halid Karay (İstanbul: Temel, 1998), 22. 
246  Bu daha önce kabine düzeyinde bir atamaydı. 
247 Alemdar, 3 Ocak 1920, makalenin bir sureti için bkz. Karaer. 175. Mustafa Kemal'i eleştiren referansların topluca bulunması için bkz. Karaer, 70-87; Toker, 171-172. 
248 Erdeha, 210, Karaer, 104-107. 
249 1923'teki hatıratında (Minelbab İlelmihrab), bu duygu gayet belirgince ortaya konmuştur. Refik  Halit, 2 Haziran 1938'de günlük Tan gazetesinde yayınlanan bir telgrafında "Sürgünde hepimize gurur veren Atatürk, Çok Yaşa," diye haykırır. 


13. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 11

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 11


Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, 150 likler, Gayrı Müslimler, İzmir Süikastı,Türkiye Cumhuriyeti tarihi,
Sevr Antlaşması, İstiklal Savaşı, ZUHAL BİLGİN, FEVZİ GÖLOĞLLU, YETKİN BAŞARIR,HAKAN ÖZOGLU,

(45) Sabık Dahiliye Nazırı Mehmet Ali., 

   Birçok üst düzey Osmanlı bürokratını yetiştiren Galatasaray Mekteb-i Sultanisi mezunuydu. Okulu bitirince İstanbul'un Beyoğlu mutasarrıflığına getirildi. ı. Dünya Savaşından sonra Hürriyet ve İtilafın kuruluşunda rol oynadı ve ilk Damat Ferit Paşa hükümetinde posta telgraf nazırı olarak görev yaptı. Bu nezaretin kaldırılmasından sonra dahiliye nazırı oldu. Bu göreve atanmasında İngiliz olan karısının rol oynadığı rivayet edilmiştir.196 
Onun, Damat Ferit Paşa ile Vahdeddin'i, 1919'da Anadolu'da İstiklal Savaşının başlangıcını temsil eden olay olarak Mustafa Kemal'i Anadolu'ya atamaya ikna etmesinden takdirle bahsedilir. Mehmet Ali ile Mustafa Kemal'in İstiklal Savaşı öncesindeki arkadaşlığından bahseden pek çok referans vardır.197 Ne var ki, Ankara hükümetiyle zirveye çıkan Anadolu hareketinin ayakları üzerine doğrulmasından kısa süre sonra, Mehmet Ali, Mustafa Kemal'e ve Ankara çevresine düşmanca bir tavır aldı. İngiliz Muhipleri Cemiyetinin onur üyesi oldu.198 

  Sedat Bingöl'e göre, dışarıda Ankara'ya muhalefetin başını Mehmet Ali Bey çekiyordu.199 Bingöl, bu sonuca, Mehmet Ali'nin Mustafa Kemal'e yönelttiği " Gayri Kanuni Riyaset " ve "Diktatör" gibi cüretkar ifadelere dayanarak varır.200 

  Gerçekten de Paris'te, Ankara'ya saldırılarını daha açıkça dile getirdiği La Republique Enchainee (Zincire Vurulmuş Cumhuriyet) adlı bir gazete çıkarmıştır.201 Türk istihbarat kaynakları, Mehmet Ali'nin 1937 gibi ileri bir tarihte bile, Türkiye'deki düşük rütbeli subaylar arasında rejime karşı bir ayaklanma tezgahlama planlarından vazgeçmediğini bildirir.202 İşin hıhafı, Ankara hükümetine karşı beslediği onca şüpheye rağmen aftan yararlanıp Türkiye'ye dönmüş ve 16 Ekim 1939'da burada ölmüştür. 

(46) Sabık İstanbul Şehremini Vekili ve Edirne Valisi Salim., 

   1867'de Varna'da doğdu. Mülkiye mezunudur. Hürriyet ve İtilafa 
katılarak Edirne valiliğine atandı. Mülki "Paşa" unvanını taşıyan Salim, 
Edirne'de Ankara karşıtı bir tavır benimsedi. Kamil Erdeha, bize onun, 
Edirne'nin milli kuvvetler karşısındaki duruşu konusunda 6 Ekim 1919 
tarihinde yapılan toplantıdan sonra, milliyetçilere verilen büyük desteği 
hissederek, aynı gece gizlice Bulgar işgalindeki Karaağaç'a doğru yola çıktığını 
anlatır.203 18 Nisan 1920 ile 2 Aralık 1920 tarihleri arasında İstanbul 
belediye başkan vekilliği yapmıştır. 

(47) Kütahya'da Yunanlılara Mutasarrıflık eden Hoca Rasihzade İbrahim., 

Yunanlılara Kütahya mutasarrıfı olarak hizmet etmeye razı olduğu için 150'likler listesine alındı. Onun, 1933 ve 1937'de Yunanistan'ın Midilli adasında olduğunu biliyoruz. Polis kayıtlarına göre, Midilli'nin fakir bir mahallesinde karısıyla birlikte bir bakkal dükkanı işletiyor ve gerçekten büyük bir yoksulluk çekiyordu. 204 Aftan sonra Türkiye'ye dönenler arasında adına rastlanmıştır. 205 

(48) Adana Valisi Abdurrahman., 

Bağdat'ta doğdu; 1919'da Adana belediye meclisi üyesi idi. Fransız işgalinde, 
1 Haziran 1920'den 20 Aralık 1920'ye kadar Adana valisi olarak çalıştı ve bu mevkide bölgedeki milli direnişi susturmaya girişti. Ancak Fransızlar bölgeyi boşaltırken, o da onlarla birlikte gitti. 1933'te Paris'te, 1937'de ise polis kayıtlarına göre Beyrut'ta idi.206 

Aftan sonra geri dönerek "Paksoy" soyadım aldı. Abdurrahman, 1938 affıyla İstanbul'a dönmüşse de, Adana'da ölmüştür. 

(49) Sabık Karahisar-ı Şarki Temsilcisi Ömer Fevzi., 

1908 parlamentosunda Hürriyet ve İtilaf temsilcisi olarak bulundu ve 1913'teki Mahmut Şevket Paşa suikastından sonra İTC tarafından sürgüne yollandı. 
İTC döneminin ardından, Tokat'tan Osmanlı Parlamentosuna girdi. Tecrübeli bir Hürriyet ve İtilaf siyasetçisi olarak Ankara hükümetine karşı çıktı ve bu nedenle 150'likler listesine alındı. İstiklal Savaşından sonra Mısır'a gitti. 1937'de ise Suriye'deydi. 

(50) İşkenceci namıyla maruf Mülazım Adil., 

Harbiye mezunuydu ve İstanbul' da, milli kuvvetler mensuplarına 
işkence seansları düzenlemekle tanınırdı. Kemalistlerin kazandığı zaferden 
sonra, 1937'de Yunanistan'daki Gümülcine (Komotini) şehrinde görüldü. 
Aftan sonra ülkeye dönenler arasında adına rastlanmaz. 

(51) İşkenceci namıyla maruf Mülazım Rıfkı., 

Adil'le benzer bir geçmişe sahip olan Rıfkı da Kemalistlere işkence yapardı. 

Bir taraftan da Ankara karşıtı Aydede dergisi için, daima Ankara'ya muhalif karikatürler çizerdi. 1933 ve 1937'de Kahire'de bulunuyor ve gazetelere 
karikatürler çizerek geçimini iyi bir şekilde sağlıyordu.207 Kahire'de, 
muhtemelen 1944 veya 1945'te öldü.208 

(52) Sabık Kırkağaç Kaymakamı Şerif., 

1883'te Manisa'da doğdu; 1907'de mülkiyeden mezun oldu. Çeşitli 
mülki görevlerden sonra Kırkağaç kaymakamı oldu. Kırkağaç 1919'da 
Yunan işgalinde iken, Yunanlılarla işbirliği yaptığı için listeye alındı. 
Şerifin 1933'te Rodos'ta olduğu bildirilmiş ve adına, Türkiye'ye dönenler 
arasında rastlanmamıştır. 

(53) Sabık Çanakkale Kaymakamı Mahmut Mahir., 

   Arnavut bir ailenin oğlu olarak 1858'de Berat'ta doğdu. 1888'de 
mülkiyeden mezun oldu ve çeşitli alt kademe mülki ve eğitimle ilgili görevlerde 
bulundu. İkinci Meşrutiyette (1908-1918) kaymakam oldu; ancak İTC 
tarafından zorla istifa ettirildi. İTC rejiminden sonra memuriyete döndü 
ve 9 Mart 1919'da önce İzmit, ardından Afyonkarahisar kaymakamı oldu. 
Anadolu'daki görevlerinde hep milli kuvvetlerin karşısında yer aldı. 17 Eylül 
1919'da Ankara'ya bağlı kuvvetler tarafından yakalanıp bırakıldı. Çanakkale 
kaymakamı iken düşmanla işbirliği yapmaktan dolayı listeye girdi. Daha 
sonra Arnavutluk'a kaçtı ve 1933'te burada öldü. 

(54) Sabık İstanbul Merkez Kumandanı Emin.,
 
Harbiye mezunu olan Emin, albay rütbesinde iken İTC tarafından istifaya zorlandı. Ancak Damat Ferit Paşa tarafından geri çağrılarak mirliva rütbesiyle İstanbul Merkez Kumandanlığına atandı. İstanbul Merkez Kumandanlığı, Ankara yanlılarının eziyet ve işkence gördüğü yerdi. Listeye bu yüzden, BMM üyelerinin ısrarıyla cahil edilen Emin Paşa, ülkeyi terk edip Mısır'a doğru yola çıkanlar arasındaydı. 20 Aralık 1931'de İskenderiye'de öldü. 

(55) Sabık Kilis Kaymakamı Sadullah Sami.,
 
Hekim olan Sadullah Sami, Fransız işgalinde kaymakamlık yaptı ve sonrasında Halep'e gitti. Onun, aftan sonra çeşitli defalar Türkiye'ye dönmek için başvuruda bulunduğunu biliyoruz. En son polis raporuna göre 11 Haziran 1957'de ülkeye girmesine izin verildi. Ancak, geri dönüp dönmediğini veya ölüm yerini bilmiyoruz. 209 

(56) Sabık Dahiliye Nezareti Dava Vekili ve Bolu Mutasarrıfı Osman Nuri.,
 
Bulgaristan doğumludur; hukuk okumuştur. r. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında, Batı Anadolu'nun çeşitli kısımlarında idareci olarak çalıştı. 8 Eylül 1919'da Dersim'e atanması Mustafa Kemal'ce engellendi. 

Kemalist kuvvetler Osman Nuri'yi İstanbul'a geri gönderdiler. 29 Nisan 
r92o'de Bolu'ya atandı ve Düzce'deki Ankara aleyhtarı isyanlara omuz 
verdiği gibi, milli kuvvetlere saldırıya geçmek üzere 2.000 kişilik bir milis 
kuvveti topladı; daha sonra Bolu'da Hilafet Ordusunun kuruluşuna yardım 
etti. Ancak, desteklediği Bolu-Düzce isyanı boşa çıkınca, kendisi de 24 Mayıs 1920'de İstanbul'a kaçtı. İstiklal Savaşından sonra Bulgaristan'a giderek, oradaki birtakım Türkçe gazetelerde yazılar yayınladı. Aftan sonra Türkiye'ye döndü, ancak ölüm tarihi bilinmemektedir. İlginç olan, isminin hükümetçe hazırlanan orijinal listede geçmemesidir. Listeye, bazı mebuslardan gelen uyarılar üzerine dahil edilmiştir. 

Bu gruptaki kişiler, esas olarak, Ankara hareketine destek vermeyen orta ve üst düzey idarecilerden oluşuyordu. İçlerinden bazıları, bulundukları yörenin mülki amiri olarak İtilaf kuvvetleriyle işbirliği yapmıştı. Büyük çoğunluğu Hürriyet ve İtilaf mensubuydu ve önce İTC'ye, daha sonra da Ankara hareketine muhalif kesilmişti. Ancak sürgünde çoğu tarafsız kaldı ve aftan sonra memlekete döndü. 

ÇERKES ETHEM VE ADAMLARI...

(57) Çerkes Ethem., 

   1887 Bandırma doğumludur. 
Çerkes bir aileden geliyordu. 
Çiftlikte büyüdüğünden resmi herhangi bir eğitimi yoktu. Kısa bir askeri talimden 
sonra gedikli erbaş oldu. Dahiliye Nezaretine bağlı Osmanlı özel kuvveti 
Teşkilat-ı Mahsusa'ya katıldı. İstiklal Savaşı sırasında Kuvayı Milliyeye girdi 
ve Ankara'ya gösterdiği yararlılıkla taltif edildi. Bir dönem Ankara tarafından 
verilen "kahraman" sıfatı, onu öteki 15o'liklerden ayırır. Ethem, Batı Anadolu'da Kemalistlere karşı patlak veren birçok isyanın bastırılmasında ve Hilafet Ordusu nun yok edilmesinde vasıta olmuş, Ankara çevresi için gerçekten değerli bir şahıstı. 

Ethem'in konumu, 8 Kasım 192o'de kurulan düzenli Ankara ordusunun 
otoritesine boyun eğmeyi ve İsmet Bey'in [İnönü] 210 kumandasına 
girmeyi reddetmesiyle birlikte değişti. Ethem ve adamlarından bazıları, 9 
Mayıs 192r'de, Ankara hükümetine isyan suçuyla gıyaben yargılandıkları 
İstiklal Mahkemesince idam cezasına çarptırıldılar.211 Ethem'in Ankara'ya 
başkaldırışı ve sonunda 22 Ocak 1921'de milliyetçiler tarafından yenilgiye 
uğratılmasıyla ilgili külliyatlı miktarda eser verilmiştir.212 

  Hikayenin tartışmalı tarafı, onun güya Yunan ordusunda görev yaptığıdır. 
Ancak, yukarıda da anlatıldığı gibi, hükümet bu suçlamanın kuşkuya yer 
bırakmayacak biçimde kanıtlandığından emin değildi.213 

Bu yüzden, Yunan ordusunda hizmet ettiğine dayanılarak vatandaşlıktan 
çıkarılmaktansa, 150'likler listesine konuldu. 

Ethem, daha 150'liklerin adları yayınlanmadan Türkiye'yi terk etti. Onun, 1921'de, İzmir'deki Çerkes Kongresine katıldığını biliyoruz. 
1922'nin sonlarında, Yunan ordusu geri çekilince Türkiye dışına çıkmış olmalı.214  

 Ethem önce Atina'da, ardından 1923-24 döneminde Almanya ve Lozan'da kaldı. Daha sonra ise, kısa sürelerle Atina ve Musul'da kalmak kaydıyla hareket halindeydi. Sedat Bingöl, Emniyet Genel Müdürlüğü Arşivine dayanarak, onun 1926'da Bağdat, Kerkük ve Halep'te bulunduğunu, Türkiye'deki Kürtler arasında bir isyan çıkarmak üzere Fransız ve İngiliz otoriteleriyle birlikte çalıştığını ileri sürer.215  
Daha önce de belirtildiği gibi, Ethem'in Ankara aleyhtarı faaliyetleri tartışma konusudur.216 

Aftan sonra Türkiye'ye dönmeyi reddetmiş ve 21 Eylül 1948'de Ürdün'ün 
Amman şehrinde hayatını kaybetmiştir. 

(58) Ethem'in Ağabeyi Reşit., 

Ethem'in büyük ağabeyi olan Reşit, onun aksine harbiyeyi bitirip İTC'ye katıldı. Kardeşi gibi o da Teşkilat-ı Mahsusa için çalıştı. 1. Dünya Savaşının sonunda ordudan istifa edip çiftçiliğe başladı. Ancak 12 Ocak 1920'de, Saruhan (Manisa) mebusu seçilerek Osmanlı Parlamentosuna girdi. Parlamentonun dağıtılması üzerine BMM'ye katıldı. Kardeşi Ethem Ankara'ya başkaldırınca, Ankara'nın otoritesini tanımaya ikna etmek üzere onun yanına gönderildiyse de, o da isyana katıldı ve bu yüzden 8 Ocak 1921'de meclisten atıldı. 

Çerkes Ethem İsyanının bastırılmasının ardından, Reşit de Ethem gibi önce Yunanistan'ın, sonra da Ürdün'ün yolunu tuttu. Ancak Ethem'in aksine, aftan sonra, 1950'de döndü ve 10 Eylül 1951'de Bandırma'da öldü. 

(59) Ethem'in Ağabeyi Tevfik.,
 
1879'da doğdu; 1902'de harbiyeyi bitirdi. İTC üyesiydi, ancak 1. Dünya Savaşından sonra, ağabeyi Reşit'le birlikte aile çiftliğine çekildi. 
İzmir'in 15 Mayıs 19r9'da Yunan kuvvetlerince işgali üzerine, küçük kardeşi 
Ethem'e katılarak Kuvayı Milliye'nin kurulmasına çalıştı. Tevfik, Ethem'in 
düzensiz Kuvayı Seyyare'sine kumanda eden subaylardan biriydi ve onun 
Ankara hükümetine isyanı sırasında kardeşine sadık kaldı. 
İsyanın bastırılmasından sonra, kardeşleriyle birlikte Türkiye'yi terk ederek sürgün yıllarını geçireceği Yunanistan ve Ürdün'e gitti. Aftan hemen sonra Bandırma'ya 
döndü ve 20 Haziran 1946'da orada öldü. 

(60) Kuşçubaşı Eşref.,
 
1873'te İstanbul'da doğdu; 1898'de harbiyeden mezun oldu. 217 İTC 
döneminde Teşkilat-ı Mahsusada sorumluluklar alarak Hindistan, Orta 
Asya, Balkanlar ve Arap Yarımadası'nda çalıştı. 1. Dünya Savaşında, Şubat 
1915'te, Süveyş Kanalı'ndaki İngiliz çıkarları aleyhine girişilen, başarısız 
sabotaj faaliyetine katıldı. Ocak 1917'de, Arabistan'da Arap kuvvetlerine 
karşı çarpışırken İngilizlere yakalandı. Malta'da bir süre hapis yattıktan 
sonra, 1920'de Türkiye'ye dönüp Kuvayı Milliyeye katıldı. İstanbul'dan 
Ankara'ya kaçan milliyetçilerin ve Kuvayı Milliyeye gidecek silahların selametle 
geçişlerini sağlamakla uğraştı. 

Ethem'le işbirliği yapan Eşref, o ve ağabeyleriyle birlikte memleketi 
terk ederek Yunanistan'a gitti. Ethem kuvvetleriyle bağlantısı yüzünden 
150'likler listesine alındı. Ne var ki, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivinde 
bulunan 5 Temmuz 1921 tarihli bir rapor, Eşref ve arkadaşlarının Ethem'in 
çıkardığı isyana destek olmak ithamından aklandıklarını bildirir.218 Bu bilginin, 
ona yöneltilen suçlarla çeliştiği gözükmektedir, ama yine de listeye 
dahil edilmiştir. Sedat Bingöl, Eşref ve Ethem'in, sürgündeyken, 193o'larda 
farklı yollar tuttuğuna işaret eder.219 

1936'da Mustafa Kemal'e ve İsmet Paşa'ya affedilmesi için mektuplar gönderen 220 Eşref, aftan sonra 1955'te Türkiye'ye dönmüş ve 1964'te burada ölmüştür. 

(61) Kuşçubaşı Eşrefin kardeşi Hacı Sami., 

Eşrefin küçük kardeşi olan Sami, resmi eğitim almamışh. Ağabeyi gibi o da Afganistan, Türkistan, Kırgızistan ve Çin'in Sincan bölgesinde Teşkilat-ı Mahsusa için çalışh. ı. Dünya Savaşından sonra Tacikistan'da Enver Paşa'ya katıldı. Enver Paşa, 4 Ağustos 1922'de Bolşevik kuvvetleri tarafından öldürülünce, Orta Asya'daki Türk kuvvetlerinin başına Sami geçti.221 

Emin Karaca, Sami'nin 1924'te Türkiye'ye dönmek istediğini, ama 150'likler 
listesinde olduğu ve Yunanistan'a gidip ağabeyine kahldığı için buna izin 
verilmediğini ileri sürer.222 Sami'nin, 1914'ten 1924'e kadar Orta Asya'da 
Bolşeviklere karşı çarpıştığını ve dolayısıyla düşmanla işbirliği yapacak bir 
vaziyette olmadığını belirterek, onun listeye dahil edilmesindeki tutarsızlığa 
işaret eden Karaca, onu haksız yere listeye sokanın, Türkiye'deki eski 
rakipleri olduğu neticesine varır.221 

Kamil Erdeha, Sami'nin, Mustafa Kemal'e suikast yapmak üzere Türkiye'ye girdiği ve 27 Ağustos 1927 tarihinde Madran'da (Aydın) öldürüldüğü iddiasındadır. Emin Karaca ise suikast iddiasının Yunan hükümeti tarafından ortaya atılmış bir uydurmadan ibaret olduğunu öne sürer ve Sami'nin öldürülme tarihini 3 Ağustos 1927 olarak verir.224 

DİPNOTLAR;

196 Erdeha, 198. Mehmet Ali'nin karısı Eleanor Loisa Bendon yahut Nellie hakkında, Tülün Yalçın'ın bir romanı vardır, Osmanlı'da bir İngiliz Gelin (İstanbul: Can, 2004). 
197 Bkz. Cemal Kalyoncu, "Atatürk ile Paşaların Arasını Açmak istediler,· Aksiyon (12 Eylül 2005) 
 http://www.aksiyon.eom.tr/detay.php?i4='22_484 (erişim 3 Aralık 2008). 
198 Tunaya, 469; dipnot. 28. 
199 Bingöl, 151. 
200 Mehmet Ali'nin Mustafa Kemal'e gönderdiği telgraflar, Bingöl tarafından basıldı, 151-56. 
201 Bkz. Mete Tunçay, "Zincire Vurulmuş Cumhuriyet" Toplumsal Tarih, 91 (Temmuz 1991): 6. 
202 EGMA 12222-45-3/Gıı Bingöl'de zikredildiği şekliyle, 156. 
203 Erdeha, 214. 
204 EGMA 12221-ı/Aı-13,G11, G13 Bingöl"de zikredildiği şekliyle, ek 20. 
205 iç işleri Bakanlıgı, Cumhuriyetin, 6. 
206 EGMA 12221-ı/Aı-13,G11, G13, ayrıca Bı-2, B6-7. 
207 Erdeha. onun ltalya'ya gitmek üzere yola çıktığını ileri sürer. Polis raporları bu bilgiyi doğrulamaz, vd. EGMA 12221-1/Aı-13,Grr. 
208 0nun. 1944"te Türk yetkilileriyle temas halinde olduğunu biliyoruz. Ailesinin          1945'ten sonra Türkiye'ye döndüğünü de biliyoruz. Kendisi bu sıralarda vefat        etmiş olmalı. EGMA 12222-51, G5 ve G6, Halıcı'da 158.
209 EGMA 12222-55, Halıcı'da 160-62. 
210 Falih Rıfkı Atay, Çankaya (İstanbul: Pozitif, 2004), 276,77. Yazar bu kaynakta, Ethem'in ağabeyi Tevfik'in düzenli orduya katılmayı reddetme sebebini şöyle anlatır: "Bizim düzensiz kuvvetlerimiz, düzenli ordunun subaylarından hoşlanmıyorlar. Bir subay gördüklerinde, Azrail'i görmüş gibi olup  isyan ediyorlar." 
211 EGMA, Ankara İstiklal Mahkemesi, T. 2, dosya 27-4, Erdeha'da zikredildiği şekliyle, 234 ek 7. 
212 Diğerlerinin arasında Bkz. Çerkes Ethem, Anılanm (lstanbul: Berfin, 1998); Cemal Kutay, Çerkeş Ethem Dosyası (İstanbul: Boğaziçi, 1990). 
213 Başvekil Ferit Bey BMM'de şunu söyledi: "[Çerkes Ethem]'i mahkum edebileceğimize  inanmıyorduk," TGNA Gizli Celse ... , 452. 
214 Şerife Özkan, Yaşar Bağ'ın Çerkeslerin Dünü Bugünü (lstanbul: Kafkas Derneği, 2oor), 93, adlı  yapıtına referansla Ethem'in ülkeyi 22 Ocak 192ı'de terk ettiğini ileri sürer; Bkz. Özkan. 31. 
215 EGMA, rz222-57-ı/A2, Aro, Bingöl. ı59'da zikredilmiş olan bu iddiayı destekleyen başka bilgi yoktur. 
216 Stanford Shaw Ethem'in 1922'de af dilediğini gösteren belgeye işaret ederek, bu tartışmaya katılır;  Bkz. From Empire to Republic, rro5. Bu ilginç bir bulgudur, çünkü Ethem 1938'deki affı k;ıbul etmemişti. 
217 Ayrıntılı biyografik bilgi, Philip H. Stoddard'ın doktora tezindedir: 'The Ottoman governrnent and the Arabs, 19ır to 1918" (Doktora tezi, Princeton University, 1963), 161-72. 
218 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 30. 18.ı.ı/3-29.16. Belge, Eşref ve adamlarının delil yetersizliği nedeniyle salıverildiğini belirtir. 
219 Bingöl, Eşrefin Ethem'in Yunanistan'daki ortaklarından biri tarafından vurulduğuna işaret eder, s. 165. 
220 EGMA 12222-60-6/Dı, 03-5, Bingöl, 165'te zikredilmiştir. O, Refet Bey'e de mektuplar yollamıştır.  Bkz. Cumhuriyet Arşivi 30.10.0.0/107.702.2 
221 Karaca, 76. Erdeha, Sami'nin bu olaydan sonra Yunanistan'daki kardeşine katıldığını ileri sürer, s. 196. 
222 Karaca, 77. 
223 Karaca'nın s. 77'deki iddiasını destekleyici hiçbir kanıt yoktur. Ancak Karaca, Sami'nin 150'likler  beyannamesinden sonra, 1924'te Yunanistan'da ikamet etmeye başlayana kadar itilaf kuvvetleriyle  hiçbir temasının olmadığı sorusunu ortaya atmakta haklıdır. 
224 Karaca, 77. 

12. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***


CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 10

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 10

Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, 150 likler, Gayrı Müslimler, İzmir Süikastı,Türkiye Cumhuriyeti tarihi,
Sevr Antlaşması, İstiklal Savaşı, ZUHAL BİLGİN, FEVZİ GÖLOĞLLU, YETKİN BAŞARIR,HAKAN ÖZOGLU,

MÜLKİ VE ASKERİ ERKAN..,,

(23) Kuvayı İnzibatiye Mensuplarından ve Nemrut Mustafa Divan-, Harp üyesi (kaymakam) Fettah.,
 
 Asker kökenliydi ve İTC tarafından zorla istifa ettirilmeden önce yarbaylığa yükselmişti. Ancak, 5 Nisan 1920'de, halk arasında Ankara/ milli çevre mensup ya da sempatizanlarını yargılamasıyla ünlü mahkeme başkanının adıyla "Nemrut Mustafa Divan-ı Harbi" diye anılan sıkıyönetim mahkemesine atandı. 

İstiklal Savaşından sonra, önce Mısır, sonra Suriye'ye gitmek üzere ülkesini terk etti. Kürt kökenli olduğu için Kamil Erdeha onun Halep'teki Kürt milliyetçisi faaliyetlere karıştığını ve Türkiye'de bir Kürt ayaklanmasını kışkırtmaya çalıştığını ileri sürer.161 
Fettah, 1933 öncesinde Suriye'de hayatını kaybetti. 162 

(24) Kuvayı İnzibatiye mensuplarından Çopur Hakkı., 

     Çerkes asıllı ve harbiye kökenli olan Çopur Hakkı, iflah olmaz bir Ankara düşmanı ve Ocak 1919'da İTC'yi bertaraf etmek üzere kurulan Nigehban-ı Askeri Cemiyeti kurucularındandı. Ankara çevresinin İTC'nin bir uzantısı olduğu iddiasıyla kurulan bu örgüt, Kemalistlere düşmandı. 

Çopur Hakkı aynı zamanda Hilafet Ordusunda da görev yapmış ve 150'likler listesine bu yüzden alınmıştır. Adının listeye, BMM'deki mebusların 
ısran sonucu eklendiğini de not etmek gerekir.163 

Çopur Hakkı Türkiye'yi terk edip Yunanistan'a gitti ve Yunan vatandaşlığına geçerek bıkıp usanmadan Ankara aleyhine çalıştı. 164 

Onun nerede ve ne zaman öldüğünü bilmiyoruz. Ancak 1937'de Yunanistan'ın İskeçe şehrinde olduğunu biliyoruz. 165 

Görüldüğü gibi, bu grup hemen hemen tamamıyla asker kökenli kişilerden oluşuyordu ve etnik olarak çoğu Çerkes asıllıydı. Listeye Hilafet Ordusu başlığı altında dahil edilmişlerdi ama bazıları listeye başka kategorilerden de girebilirdi. 

(25) Sabık Bursa Valisi Gümülcüneli İsmail., 

   1877'de Gümülcine'de (bugünkü Yunanistan'da) doğdu ve siyasete, Osmanlı Parlamentosuna, memleketinden İTC üyesi olarak girdiği 1908'de atıldı. Kısa süre sonra İTC'den ayrılıp, daha sonra 21 Kasım 1911'de Hürriyet ve İtilaf ile birleşecek olan Ahali Fırkasını kurdu. Mahmut Şevket Paşa'nın bir suikasta kurban gitmesi üzerine Paris'e hareket etti. Ancak Hürriyet ve İtilafın r9r9'da yeniden dirilmesi üzerine geri döndü. 13 Mart 1919'da Bursa valiliğine atandı. Burada, ateşli bir İTC muhalifi olup çıktı. 
Birçok meslektaşı gibi o da, Ankara çevresini İTC'nin devamı sayıyor ve düşmanlık besliyordu. Kötü davranışlarından dolayı 29 Temmuz 1919'da görevden alınınca, Gümülcine'ye gidip Haziran r92o'ye kadar burada kaldı, yılın ikinci yarısında ise İstanbul'a döndü. Ancak İstanbul 1922'de milli hükümetin kontrolüne girince, önce Romanya'ya, ardından da San Remo'ya gitti. Kaynaklar onun sürgünde, birçok yakın arkadaşını, hatta sabık Sultan Vahdeddin'i bile dolandırarak düşkün bir hayat sürdüğünü aktarırlar.166 

1938'deki afla dönmeyip Fransa'da kalmış ve 1942'de, muhtemelen Yunanistan'da ölmüştür. 

(26) Ayandan Konyalı Zeynelabidin., 

Ahali Fırkası ile Hürriyet ve İtilafın kurucularındandı. Milliyetçilerin galip gelmesi üzerine Mısır'a gitmek üzere yola çıkıp, daha sonra Mekke'de Vahdeddin'e katıldı. Ardından Suriye'ye yerleşerek burada ticarete başlayan Zeynelabidin, ileriki yıllarda Irak'ta katip olarak karşımıza çıkar. Şaduman Halıcı onun 1939'dan sonra öldüğünü ileri sürer.167 

(27) Sabık Cebel-i Bereket Mutasarrıfı Fanizade Mesut., 

1889'da Adana'da doğdu; Adana'ya Süleymaniye'den (günümüzde Irak'ta) göç etmiş varlıklı bir aileye mensuptu. Göreceğimiz gibi, Kürt asıllı ailenin, listede iki mensubu daha vardı. Hukuk tahsil eden ve Fransız işgali sırasında Adana'nın Cebel-i Bereket kazasına mutasarrıf olan Mesut, 150'likler listesine bu nedenle girmiştir. Kemalistlerin zaferi üzerine önce Suriye'ye, oradan da Fransa'ya giderek doktorasını tamamladı. Bitirme tezinin, Kürt milliyetçisi talepleri reddetmeyi amaçlayan Kürtler üzerine olması ilginçtir. 

Araştırmaları sırasında ve mezuniyetinden sonra, mali destek için Türk konsolosluğuna başvuruda bulunmuştur.168 

1933'te Antakya'ya (o sırada Fransız Suriye'sinde) dönerek yerel bir lisede ders vermeye başladı. 

Aftan sonra Türkiye'ye dönüp avukatlık yapmaya başlayan Mesut, başarılarından dolayı Mustafa Kemal'i öven bir kitap da yazdı.169 

Ankara hükümetinin yaptıklarından etkilendiği açık olan ve hayatının geri kalanını bir Mustafa Kemal hayranı olarak geçiren Fanizade Mesut, 15 Kasım 1979'da İstanbul'da öldü.170

(28) Hürriyet ııe İtilaf liderlerinden Miralay Sadık., 

    1860 doğumlu ve asker kökenli olan Sadık Bey, 1906'da İTC'nin Manastır (günümüzde Makedonya'daki Bitola) şubesine katıldı. Bununla birlikte, Hürriyet ve İtilaf araştırmacısı Ali Birinci, onun İTC'nin beyin takımından uzak tutulduğunu ve bunun, cemiyetten ayrılmasına zemin hazırladığını ileri sürer.171

Daha sonra Hürriyet ve İtilafa katılarak burada başkan yardımcılığı koltuğuna oturdu. Mahmut Şevket Paşa'nın 1913'teki katlinden sonra, diğer bazı İTC muhalifleri gibi o da imparatorluğu terk ederek Fransa'ya doğru yola çıktı ve 1919'a kadar orada kaldı. 1920'de Hürriyet ve İtilafın başına geçti; 192ı'de ise İngiltere'yle işbirliği yaparak imparatorluğu koruyacağı iddiasındaki Türkiye'de İngiliz Muhipleri Cemiyetinin başkanlığına seçildi.172 

Gerçekteyse bu örgüt, imparatorluktaki İngiliz çıkarlarının bir kuklası ve sıkı bir İTC karşıtıydı. Ankara'daki milliyetçilerin, İngiltere'nin Osmanlı İmpratorluğu'na karşı beslediği iyi niyete zarar vereceğine inanan Sadık, aynı zamanda sesi çok çıkan bir Ankara muhalifiydi. 

Bu nedenle 1924'te Türkiye'yi terk ederek gittiği Romanya'da 16 yıl kaldı.173  1940'ta, sürgünden döndüğü gün, İstanbul'da öldü. 

(29) Sabık Malatya Mutasarrıfı Bedirhani Halil Rami., 

    Kürt ileri gelenlerinden, ünlü Bedirhan Paşa'nın 174 oğlu ve İstiklal Savaşı sırasında Malatya mutasarrıfı idi. Mustafa Kemal, Nutuk'unun birkaç yerinde, Halil Rami'nin Eylül ı9ı9'daki Sivas Kongresini basma ve kendisini öldürme bağlamındaki girişimlerinden söz eder. 175 Ayrıca, gizli İngiliz ajanı Binbaşı Edward W. C. Noel'in Kürt aşiretlerini Kemalistlere karşı örgütlemek için Halil Rami'yle kurduğu temas da apaçık belgelenmiş durumdadır.176 Bu yüzden 150'likler listesine alınması kimseyi şaşırtmadı. 

Şaşırtıcı olan, onun orijinal listede yer almayıp, listeye sonradan, BMM'deki tartışmalar esnasında, Kastamonu mebusu Halit Bey'in talebi üzerine dahil 
edilmesiydi.177 
Halil Rami, 1925'te İstanbul'da yakalanarak Beyrut'a sürgüne gönderildi. 
Burada Kürt milliyetçisi faaliyetlerde bulundu. Türk Polis arşivlerine göre 8 Aralık 1932'de öldü.178 

(30) Sabık Manisa Mutasarrıfı Giritli Hüsnü., 

Hukuk tahsil etti ve 19 Şubat 1919'da Manisa mutasarrıfı oldu. Kamil Erdeha onun, Manisa Yunan işgalindeyken, Yunan güçlerinin kendilerine karşı çıkılamayacak kadar üstün olduklarına inandığını ve bu yüzden onlarla işbirliği yaptığını ileri sürer. Ancak bu işbirliğinde o kadar ileri gitmiştir ki, Yunan güçleri için bir Yunan subayı kadar canla başla çalıştığından, halk kendisine "Hüsnüyadis" adını takmıştır.179 
Hüsnü, Türkiye'nin zaferinden sonra geri çekilen Yunan kuvvetleriyle beraber ülkeyi terk etti. Yunan vatandaşlığına geçip Atina' da yaşamaya başladı. Yaşamının geri kalanını, Yunan Ulusal Bankasında hukuk danışmanlığı yaparak geçirdi.180 Aftan sonra Türkiye'ye dönmeyerek Yunanistan'da öldü. 

(31 ) Sabık Divan-, Harp Reisi Nemrut Mustafa., 

    Asker kökenli olan ve paşalığa kadar yükselen Nemrut (Kürt) Mustafa Paşa, İTC döneminde istifaya zorlandı. lTC iktidarının 16 Aralık 1918'de yıkılması üzerine, İTC mensuplarını yargılayan Birinci Divan-ı Harbe üye olarak atandı. Anadolu'da çeşitli idari görevlerde bulunduktan sonra, 1920'de aynı mahkemenin reisliğine tayin edildi. Bu görevdeyken, bir an bile ara vermeden Ankara çevresi aleyhine çalıştı ve Mustafa Kemal dahil bu çevrenin birçok mensubunu idam cezasına çarptırdı. Tevfik Paşa hükümeti döneminde (21 Ekim 1920-17 Kasım 1922), yetkisini kötüye kullanmakla suçlanarak yedi ay hapis yattı. Ancak 7 Şubat 192ı'de Sultan Vahdeddin tarafından affedildi. Mustafa Paşa, İstiklal Savaşı sırasında, önce Şam'a (28 Haziran 1921), sonra Bağdat'a gitti ve burada Kürt milliyetçisi faaliyetlerde bulundu. 29 Ocak 1936'daki ölümüne kadar sıkı bir Ankara hükümeti karşıtı olarak Irak'ta yaşadı.181 

(32) Uşak Belediye Reisi Hulusi., 

Memleketi terk ettikten sonra Yunanistan'a gitti ve öldüğü tarih olan 5 Nisan 193o'a kadar burada kaldı. Sürgünde, Ankara aleyhtarı faaliyetlerde bulunduğuna dair herhangi bir kayıt yoktur. 182 

(33) Sabık Adapazarı Kaymakamı Hain Mustafa., 

   1907'de mülkiyeden mezun oldu ve çeşitli kasabalarda kaymakamlık yaptı. 1919'da, Yunanlıların bölgeyi işgali sırasında Adapazarı'na atandı ve Yunan idaresinde görev yaptı. Bir Hürriyet ve İtilaf mensubu olarak azılı bir Ankara hükümeti karşıtıydı.183 Onun, 1937'de, Yunanistan'ın Selanik şehrinde olduğunu biliyoruz. Ama nerede ve ne zaman öldüğünü bilmiyoruz. 

(34) Sabık Tekirdağ Müftüsü Hafız Ahmet., 

Yunan istilasına kadar Edirne'de alt kademe bir din görevlisi olarak çalıştı ve ardından Tekirdağ Müftüsü oldu. Yunan kuvvetleriyle birlikte ülkeyi terk ederek Selanik'e gitti. Ankara aleyhtarı faaliyetlere karışmayan Hafız Ahmet, 16 Temmuz 1931' de Cangaza'da öldü.184 

(35) Sabık Afyonkarahisar Kaymakamı Sabit., 

Sürgün yıllarını Yunanistan'da geçirdi ve 1926'da orada öldü. 

(36) Sabık Gazi Ayıntap Kaymakamı Celal Kadri., 

Fransız işgalinde Gaziantep kaymakamı olarak görev yaptı ve daha sonra Fransızlarla birlikte Halep'e giderek orada Fransız istihbaratı için çalıştı. Aynı zamanda Suriye'de Doğru Yol adlı bir gazete de yayınladı. Polis raporları, onun 1935'ten sonra Türk istihbaratı için de çalıştığını ve aftan sonra Türkiye'ye döndüğünü ortaya koyar.185 

(37) Hürriyet ve İtilaf Kôtibi Umumisi Adanalı {Fanizade] Zeynelabidin., 

   1884'te Adana'da doğan Zeynelabidin, Hürriyet ve İtilafın ileri gelenlerindendi. Parti sözcüsü olarak bilinirdi ve partinin genel sekreteri de oldu. 26 Mayıs 1919'da, imparatorluğun sorunlarını tartışmak üzere toplanan Şura-yı Saltanat'ta, Hürriyet ve İtilafın görüşlerini o sundu.186 

    İstiklal Savaşından sonra önce Mısır'a, ardından Bağdat'a gitti ve orada öldü. 

(38) Sabık Ayan Meclisi üyesi ve Mülga Eski Evkaf Nazırı Vasfı Hoca., 

    Bu gruptaki birkaç ulema sınıfı mensubundan biriydi. İmparatorluğun çeşitli şehirlerinde kadı olarak çalıştıktan sonra, 1908'de Balıkesir'den Osmanlı Parlamentosuna girdi. Hürriyet ve İtilafın kurucularından biriydi. 4 Mart-17 Mayıs 1919 tarihleri arasında evkaf-ı hümayun nazırlığı, 19 Mayıs-20 Temmuz 1919 tarihleri arasında da adliye nazırlığı yaptı. 18 Eylül 1919'da Ayan Meclisine atandı. 150'likler listesine alınınca, önce Romanya'ya, sonra Mısır'a gitti. Ardından tekrar Romanya'ya döndü ve 1926'da burada öldü.187 

(39) Sabık Harput Valisi Ali Galip., 

   1871'de Kayseri'de doğdu. r895'te harbiyeden mezun oldu ve yarbaylığa yükseldi.188 
   14 Nisan 1911'de ordudan ayrılarak Hürriyet ve İtilaftan siyasete ahldı. Mayıs 1919'da, Damat Ferit Paşa tarafından Harput valiliğine atandı. Bu görevdeyken Kemalist gruplarla uğraşmaya başladı ve Osmanlı Dahiliye Nazırı Ali Kemal'in kendisine, Eylül 1919'daki Sivas Kongresinde Mustafa Kemal ve yol arkadaşlarını tevkif emrini vermesiyle "Ali Galip Olayı" diye bilinen olayın baş aktörü olarak tarihe geçti. Mustafa Kemal Nutuk'unda bu olaya bir bölüm ayırır ve BMM'ye Ali Galip'in milliyetçileri durdurma girişiminde başarısız olarak Halep üzerinden İstanbul'a kaçtığı bilgisini verir .189 
150'likler listesinin 1924'te ilanı üzerine, Ali Galip Romanya'ya gitti ve 15 Kasım 1932'de burada öldü. Sürgünde tüccarlığa başlayarak, önce Köstence'de peynir üretip yerel okullara sattı, daha sonra İstanbul'a hayvan gönderdi. Sürgün yıllarında, Ankara karşıtı siyasetle uğraştığına dair hiçbir kayıt yoktur. 

(40) Sabık Bursa Vali Vekili Aziz Nuri., 

Aziz Nuri, azılı İTC karşıtlığı nedeniyle İTC rejimi tarafından Mısır'a sürgün edildi. İTC'nin iktidardan düşmesi üzerine geri dönerek, Hürriyet ve İtilafın Bursa başkanı oldu ve aynı zamanda burada Ankara aleyhtarı bir örgütlenmeye koyuldu. Bursa Yunan işgaline girince, Yunanlılar tarafından Bursa vali vekilliğine getirildi. Kemalistlerin kazandığı zafer üzerine, önce Mısır'a, oradan Yunanistan'a geçti. Türk istihbarat kaynaklarından, onun 1933'te Ürdün'ün Amman şehrinde, 1937'de ise Yunanistan'ın Pire şehrinde olduğunu öğreniyoruz.190 
Aftan sonra memlekete dönmedi; bununla beraber, ölümünden önce Mustafa Kemal'le temas kurmak istedi.191 

(41) Sabık Bursa Müftüsü Ömer Fevzi., 

  Ulema kökenli bir Hürriyet ve İtilaf siyasetçisiydi. 
1920 tarihli Sevr Antlaşmasından sonra getirildiği Bursa Müftülüğünde milli mücadeleye savaş açh. Aziz Nuri (bkz. yukarısı) ile birlikte, Ankara karşıtı bir örgüt kurmaya çalıştı ama başaramadı. Milliyetçiler onu tutuklayarak Kütahya'ya sürdüler. Bursa'nın Yunanlılarca işgali üzerine geri dönüp Yunan kuvvetleri hesabına çalışmaya başladı. Adı, bir Türk istihbarat raporunda "müteveffa" 
başlığı alhnda geçtiğine göre, 1933'ten önce Mısır'da öldü.192 

(42) Sabık İzmir Kadı Müşaviri Ahmet Asım., 

   Sürgün yıllarını Gümülcine ve İskenderun'da geçiren Ahmet Asım, 14 Haziran 1928'de öldü.193 

(43) Sabık İstanbul Muhafızı Natık., 

Günlük Tan gazetesine göre, kendisini Selanik'e süren İTC'nin baş düşmanlarından biriydi. 194 
İTC'nin çökmesinden sonra geri dönüp İstanbul Muhafızı oldu. 1933'te Mısır'da öldü. 

(44) Sabık Dahiliye Nazırı ve Ayan Meclisi'nden Adil 

1867'de İstanbul'da doğup bilinmeyen bir tarihte Bükreş'te öldü.195 

DİPNOTLAR;

161 Erdeha, 188. Onun bu iddiasına el verecek başka bir bilgiye sahip degilim. 
162 Bkz. Bingöl'deki, 1933'te hayatta olmayan 15o'likler listesi, ek 20a. 
163 TBMM Gizli Celse, 440. Onun dahil edilmesine, özellikle lstanbul'dan Ali Rıza Bey ısrar etmiştir. 
164 EGMA 12222-22/A 4 ve C12, Bingöl'de 142. 
165 EGMA 1222ı-2/Bı-B2-B6-B7; listenin tamamı için de, Bingöl, ek 22. 
166 Göztepe. Vahdeddin Gurbet Ceheııııemiııde .. , 135-142. Erdeha, 189, Karaca 70-71. 
167 Halıcı, 105. 
168 EGMA 12222-27/D2-C14-B2, Bingöl'de 146.
169 Fanizade Mesut, Atatürk'ün Hayat Felsefesi (Antakya: y.b., 1938); kitabın eleştirisi ve Fanizade
       Mesut'un hayatı hakkında bilgi için Bkz. İsmail Arar, "Bir ı5o'liğin Kitabı," Tarih ve Toplum. ıo (1989): 318.
170 Karaca yılı 1980 olarak verir.
171 Birinci, 243.
172 Tunaya, cilt 2, 463-80.
173 Birinci (s. 243) onun 22 yıl Rornanya'da kaldığı konusundaki iddiasında haklı değildir. Onun 1940'ta. 
       İstanbul'da öldüğünü biliyoruz ki bu onun sürgünde 16 yıl kaldığını gösterir. 
174 Ailesi için, Bkz. Malmisanıj, Cızira Botanlı Bedırhaniler ve Bedirhan Ailesi Derneğinin Tutanakları 
      (Spanga, Sweden: APEC, 1994) ve Özoğlu, 2004. 
175 Atatürk. cilt ı. 80, 86, 92 
176 Edward W. C. Noel. Diary of Major Noel on Special Duty in Kurdistan (Bağdat: y.b., 1920); David 
       McDowell, A Modem History of the Kurds (Londra, New York: 1. B. Tauris, 1996), 128-29. 
177 TBMM Gizli Celse. 446. 
178 EGMA 12222-29/ F9. Bingöl'de 149. 
179 Erdeha, r88.
180 EGMA 12222-29/ B13, Bingöl'de 149.
181 EGMA 12222-31/ Dıo-D3-Dı4, Bingöl'de 150.
182 EGMA 12222-32/ E 12, Halıcı'da n6.
183 Durmuş Yalçın, "Milli Mücadele'de İdareciler, Günümüzün ve Geleceğin idareciliği" Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 
      cilt VII, 21 (1991), elektronik sürümü 
      http://www.atam.gov.tr/index.php?l'agf'=De!:giiç,rik&IcerikN0=602 3 Aralık 2008'de alındı. 
184 EGMA GSA 12222-32/ E 13, Halıcı'da ıı8. 
185 EGMA 12222-36. Halıcı'da rı8-24. 
186 Bkz. Stanford Shaw, From Empire to Republic. Cilt 2 (Ankara: Türk Tarih Kurumu), 628-38. 
187 Halıcı, onun 7 Mart 1925'te Silistre'de öldüğünü gösterir, s. 125. 
188 Nutuk onun rütbesini yarbay olarak verir, s. 27: ancak Erdeha, Ali Galip'in İçişleri Bakanlığı 
       arşivlerindeki dosyasına dayanarak buna itiraz eder, s. 175. 
189 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, 81-95. 
190 EGMA 12221-1/Aı-13 ve Gıı, Gı3, ayrıca 12221-2/Bı, 2, 6, 7 Bingöl'de basıldığı şekliyle, ek 20. 
191 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivleri, 30.ıo.0.0/107.698.9. 
192 Age., 1933'ten önce ölmüş birini belirtmek istediğimde bu belgeye atıf yaptım. 
193 EGMA 12222-42, Halıcı'da 136. 
194 Tan, 31 May 1938, "Yüzellilikler Kimlerdir Ne Yapmışlardı?" Karaca'nın bahsi, 268. 
195 EGMA 12222-44, Hahcı'da 136. 

11. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 8

CUMHURİYETİN KURULUŞUNDA İKTİDAR KAVGASI: 150'LİKLER, MESELESİ., BÖLÜM 8


Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, 150 likler, Gayrı Müslimler, İzmir Süikastı,Türkiye Cumhuriyeti tarihi,
Sevr Antlaşması, İstiklal Savaşı, ZUHAL BİLGİN, FEVZİ GÖLOĞLLU, YETKİN BAŞARIR,HAKAN ÖZOGLU,KUVAYI İNZİBATİYE'YE DAHİL KABİNE ÜYELERİ.,


Altı İsmin yer aldığı bu kategorideki grupta, Ankara karşıtı Hilafet Ordusunda sorumlu mevkilerde bulunan Osmanlı kabine üyeleri vardı. 

18 Nisan 1920'de, Vahdeddin'in Ankara'ya düşmanlığıyla tanınan ünlü sadrazamı Damat Ferit Paşa tarafından kurulan bu askeri birliğin başlıca amacı, Ankara kuvvetlerine karşı koyup onları ortadan kaldırmaktı. Hilafet Ordusuna, buna ilaveten, Ankara hükümeti ya da onun milis gücü "Kuvayı Milliye" aleyhindeki ayaklanmaları desteklemek ve kuzeybatı Anadolu' daki (Düzce, Hendek, Adapazarı) yerli halkın İstanbul hükümetine sadakatini kazanmak görevi de verilmişti. Harbiye ve Dahiliye Nezaretlerine bağlı olan birim, üç piyade alayı ile bir topçu taburundan müteşekkildi ve 4000 nefer civarında bir kuvveti olduğu tahmin ediliyordu.117 

Hilafet Ordusunun ilk kumandanı, 150'likler listesindeki Süleyman Şefik Paşa (bkz. aşağıda) idi. Ancak onun da altında, azılı bir Mustafa Kemal düşmanı olan, yerel milis kuvvetlerinin kumandanı Ahmet Anzavur bulunuyordu. Anzavur, 1919 ile 1920 arasında Ankara'ya karşı defalarca ayaklanarak İstanbul hükümetine yaptığı hizmetlerden dolayı "Paşa" unvanını almışh ve milislerini canının istediği gibi kullanıyordu.118 

    Süleyman Şefik Paşa, Hilafet Ordusuna kumandan olarak atandıktan hemen sonra Anzavur'la çalışmanın imkansızlığını görmüş ve sadece 12 gün işgal ettiği 
makamından çekilmişti. 119 
 
   Hilafet Ordusuna başka atamalar da oldu ama Anzavur bunların sonuncusu idi. Hilafet Ordusu, Anzavur'a karşı Çerkes Ethem kuvvetlerini kullanan Ankara hükümeti için bir endişe konusuydu. 

Sonunda Anzavur kuvvetleri yenildi ve Hilafet Ordusu, 25 Haziran 1920'de İstanbul hükümetince dağıtıldı. Anzavur 15 Nisan 1921'de milliyetçiler 
tarafından öldürüldüğü için 150'likler listesinde yer almadı. Yaşasaydı, listeye muhakkak o da dahil edilirdi. 

Bu kategorideki isimler incelenirken, Hilafet Ordusu kumandanlarının hepsinin listeye konmadığı görülür. Liste, ilginç bir biçimde ulemadan 
bir isimle başlar. 

(9) Sabık Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, (1869-1954) 

Siyasetle yakından ilgilenen Mustafa Sabri Efendi, şahsında, Ankara çevresini çok rahatsız eden ulema sınıfını temsil ediyordu. Din eğitimini Kayseri'de tamamlayıp müderris oldu. Daha sonra Fatih ve Beşiktaş camilerinde imamlık yaptıktan sonra siyasete atılarak 1908'de İTC'ye katrldı. 
Ne var ki, kısa sürede kendini geç Osmanlı siyasi yelpazesindeki muhaliflerin safında buldu. İlk olarak Ahali Fırkasını kurdu, 1911'de ise Hürriyet 
ve İtilafa katrldı. Hürriyet ve İtilaf hakkında bir kitabı olan Ali Birinci'ye göre, Mustafa Sabri Efendi büyük hitabet yeteneğiyle İTC'yi çileden çıkaran 
muhaliflerin başında geliyordu.120 
   İTC Rejiminden sonra, 3 Mart 1919'daki birinci Damat Ferit Paşa kabinesinde şeyhülislam oldu. Bir Şura-yı Saltanat üyesi olarak Anadolu'daki milli 
mücadeleye karşıydı. Ancak, İstiklal Savaşı sırasında imparatorluk çevrelerinde onun görüşleri azınlıkta kaldığından makamından istifa etti. 

Yine de 31 Temmuz 1920'de ikinci defa şeyhülislam oldu ve 29 Eylül 1920'ye kadar bu makamda kaldı. 

Vahdeddin'in imparatorluktan ayrılmasından sonra Türkiye'de kalmanın çok tehlikeli olacağını anlayan Mustafa Sabri, önce Mısır'a, daha sonra da Lübnan, Yunanistan ve Romanya'ya gitmek üzere yola çıktı. Yunanistan'dayken, Ankara hükümetine saldırılarını sürdürdüğü Yarın adlı bir gazete çıkarmaya başladı. Yann'da, 29 Temmuz 1927'de yayınladığı uzun şiirinde, Ankara'yı Türk milliyetçiliği adına "İslam karşıtı" faaliyetlerde bulunmaktan dolayı eleştirdi. "İstifa Ediyorum" adlı şiiri, şu mısralarla devam ediyordu: 

Badema-Şahit olsun işte cihan, 
Yalnız Müslüman ve insan, 
Olarak kalmak üzere Türklükten, 
Şeref ve izzetimle istifa, 
Ediyorum Allahın huzurunda ... ".121 

Mustafa Sabri'nin Ankara'dan ve onun İslam ve ulemaya muamelesinden nefret ettiğine hiç şüphe yok. Diğer 150'likler arasında, sesi en çok çıkanlardan 
biriydi. Türk hükümetinin Yunan hükümetine uyguladığı baskı neticesinde, Kahire'ye gitmek üzere bu ülkeden çıkan Mustafa Sabri, 1938'deki aftan 
sonra da Türkiye'ye dönmedi ve 12 Mart 1954'te Mısır'da vefat etti. 

Mustafa Sabri, Hilafet Ordusu kurulduğu sıradaki Damat Ferit Paşa kabinelerinde görev yaptığı için listeye alınmıştı. Ancak, sürgünde sabık sultanın yanında vakit geçirdiği için, "Vahdeddin'in Maiyeti" kategorisi gibi bir başka kategori altında da listeye girebilirdi. 

(10) Sabık Adliye Nazırı Ali Rüştü., 

Bosna'da doğan, medrese eğitimi alan ve daha sonra kadı olan Ali Rüştü, 5 Nisan 192o'deki 5. Damat Ferit Paşa kabinesinde adliye nazırı mertebesine kadar yükseldi. Söz konusu kabine 17 Ekim 1920'de çekilince, onun görevi de sona erdi. Damat Ferit Paşa kabineleri nin öteki mensupları gibi o da Hürriyet ve İtilaf üyesiydi. Liste BMM'de ele alınırken, Ankara'nın Dahiliye Vekili Ferit Bey, Ali Rüştü'nün İstiklal Savaşı sırasında işgalci Yunan ordusundan " bizim asker" diye bahsettiğine değindi.122 
Ali Rüştü iflah olmaz bir Ankara muhalifiydi ve Hilafet Ordusunun kuruluşuyla ilgilenmişti. Bu yüzden, Mısır'a gitmek üzere memleketi terk etti ve 1936'da orada öldü. 

(11) Sabık Ziraat ve Ticaret Nazırı Cemal.,

1862'de doğan ve mülkiyeden mezun olan Cemal, imparatorluğun muhtelif yerlerinde çeşitli memuriyetlerde bulunduktan sonra, 4 Eylül 1912'de Elazığ valisi oldu. Ancak İTC tarafından 1915'te istifaya zorlandı. Hürriyet ve İtilaf üyesi olan Cemal, 1918'deki birinci Damat Ferit Paşa hükümetinde dahiliye nazırlığı yaptı. İlginçtir, Damat Ferit Paşa ile anlaşmazlığa düşerek ertesi yıl görevden alındı. Onun daha sonra, 14 Mayıs 1919'da, orta Anadolu'daki Konya şehrine vali olarak atandığını görürüz. Şehrin Ankara'ya olan yakınlığı nedeniyle buraya Cemal'in 
atanması Kemalistler için önemliydi. Ancak Cemal, Konya yöresinde (Bozkır gibi) patlak veren Ankara karşıtı isyanlara yardım etmeye koyuldu ve sonunda 26 Eylül 1919'da Konya'dan lstanbul'a kaçmaya mecbur oldu. Daha sonra, Beşinci Damat Ferit Paşa kabinesinde ziraat ve ticaret nazırlığına getirildi. 

Cemal Bey, İTC'yi 800.000 Ermeni'yi katletmekle suçladığından "Artin" (yaygın bir Ermeni adı) takma adıyla anılırdı. BMM'deki tartışmalarda hükümet, böyle bir kelime kullanılmasının olayın ciddiyetine zarar vereceğini belirterek, onun adının listede Artin Cemal olarak geçmemesini istedi.123 

Bu Cemal'in, kimi mensupları Ankara hükümetinde işbaşı yapan bir siyasi partiye, yani İTC'ye duyduğu nefreti açıkça gösteren bir hareketti. 

Cemal aynı zamanda İngiliz Muhipler Cemiyetinin de bir üyesiydi ki bu onun 150'likler arasına girmesini garanti ediyordu. 

Emniyet Genel Müdürlüğü Arşivleri, Cemal Bey'in sürgünde siyasetle ilgilenmediği ni gösterir. Esasında kendisi, daha 1925 gibi erken bir tarihte Ankara' dan genel af talebinde bulunmaya başlamıştı. 124 

1938'deki aftan sonra Türkiye'ye dönüp Keşmir soyadım almış ve tam olarak bilmediğimiz bir tarihte Türkiye'de ölmüştür. Oğlu Halit Nazmi 
Keşmir, r6. Cumhuriyet Hükümetinde (1947-48) maliye bakanı oldu. 

(12) Sabık Bahriye Nazırı Hamdi ("Cakacı" diye bilinir) 

   Cakacı Hamdi, Kürt ve asker kökenliydi. Harbiyeden mezun oiduktan sonra Osmanlı ordusunda Ferik ( ya da tümen komutanı) rütbesine kadar yükseldi. Ancak, listedeki pek çok diğer arkadaşı gibi o da İTC tarafından zorla istifa ettirildi. İTC hükümetinin r9r8'de düşmesinden sonra, daha kesin bir tarihle söylenecek olursa 12 Mayıs 1920'de erkanı harbiye reisi, ardından da bahriye nazırı oldu 
(31 Temmuz 1920-17 Ekim 1920). 

Hamdi Paşa aynı zamanda Kürdistan Teali Cemiyetinin de genel sekreteriydi (1918-1920).125 

Ferit Bey, BMM'de, kendisinin listeye "Kürt" lakabıyla konmadığını, ancak "cakacı" lakabına itirazı olmadığını belirterek hükümetin etnik yaftalama konusundaki hassasiyetine dikkat çeker. 

Daha önce de tartışıldığı gibi, bu anlaşılır bir şeydir, çünkü hükümet Lozan Konferansında Türkiye'deki etnik ayrımları önemsiz göstermeye çalışıyordu. 
Kayda değer bir diğer olgu da, Hamdi Paşa'nın 150'likler listesine, milliyetçi bir Kürt örgütü olan Kürdistan Teali Cemiyetiyle olan irtibatı yüzünden değil, imparatorluk hükümetinde ve Hilafet Ordusunda görev yapması yüzünden dahil edildiğidir. 

Hamdi Paşa, İstiklal Savaşı sırasında Yunanistan'a gitmek üzere ülkeyi terk etti; 1929'da Arnavutluk'taydı. EGMA'da, Hamdi Paşa'nın dışarıda Ankara aleyhtarı faaliyetlere karışmadığını belirten, 1933 tarihli bir rapor vardır.126 Onun, 1938 affından sonra Türkiye'ye dönmeyip Arnavutluk'ta kaldığını biliyoruz, ama ölüm tarihini bilmiyoruz. 

(13) Sabık Maarif Nazırı Rumbeyoğlu Fahrettin 

1867 İstanbul doğumlu olup mülkiyeden 1887'de mezun olmuştur. Viyana, Roma, Atina ve Petersburg'da diplomat olarak bulundu. 

1912'de sefir unvanını alan Fahrettin, 5 Nisan 1920'de maarif nazırı oldu ve 30 Temmuz 1920'ye kadar bu makamda kaldı. 1918'deki Paris Barış Konferansında Osmanlı heyetindeydi. Hilafet Ordusunun kuruluşuna vasıta olması, 150'likler listesine alınmasına ve ülkeyi terk etmesine yol açtı. 
Sürgündeki yıllarını Fransa'da geçirdi, fakat aftan sonra İstanbul'a döndü ve 1942'de burada öldü. 

(14) Sabık Ziraat ve Ticaret Nazırı Kızılhançerci Remzi 

Remzi Paşa da asker kökenliydi ve döneminin, 15o'likler listesinde yer alan birçok subayı gibi o da İTC hükümeti tarafından zorla emekli edildi. Hakkında bilinen, 1919'da Ankara karşıtı Kızılhançer örgütünü kurduğudur. 

Yegane amacı Kemalistleri/milliyetçi Ankara çevresini ortadan kaldırmak olan bu örgüt, Hilafet Ordusuyla da yakın temas halindeydi. 

Dördüncü Damat Ferit Paşa hükümetinde ziraat ve ticaret nazırı olarak görev yaptı (5 Nisan 1920-30 Temmuz 1920). 150'liklere mensup olarak ülkeyi terk edince, Almanya'nın Münih şehrine giderek hayatının geri kalan yıllarını siyasetten uzak bir biçimde burada geçirdi. 30 Eylül 1934'te öldü. Oğlu, tanınmış anti-komünist Şevket Mocan, 1950'de Demokrat Partiden meclise girdi. 

Yukarıda da belirtildiği gibi, bu gruptaki 150'likler Osmanlı hükümetinin yüksek makamlarına mensup ve hemen hemen istisnasız biçimde İTC aleyhtarı idiler. 

Bu olgu, İTC ile Hürriyet ve İtilaf arasındaki rekabetin, bu iki parti de ortadan kalktıktan sonra bile devam ettiğini göstermesi bakımından anlamlıdır. Bu eski bakanlara göre Ankara hükümeti İTC ideolojisini temsil ediyordu. İkisi arasında hiçbir ayrım yapmadıklarından, Ankara'ya hasımdılar. Tekrar tekrar belirtildiği gibi, başlangıçta Ankara (milliyetçi/Kemalist) hareketiyle İTC arasına çizgi çeken pek bir bulgu yoktu. Bu yüzden, onların Anadolu hareketinin İTC'nin bir başka hilesi olduğuna inanıyor olmalarının, Ankara hareketine olan muhalefetlerini 
körüklediği öne sürülebilir. 

Bu gruptakilerin bir diğer ortak özelliği de, sürgünde Ankara aleyhtarı faaliyetlere karışmamalarıdır. Bunun bir nedeni yaşlarıdır. 1920'lerde çoğu, 60-70'lerinde   idiler. Bir başka neden, yeni rejimin, her ne kadar ondan doğmuşsa da İTC hareketinin devamı olmadığını idrak etmeleridir. 

Bir çoğu eğer hayatta iseler-1938'deki afla Türkiye'ye döndü. Gruptakilerden ikisinin, Remzi Paşa ve Cemal Bey'in oğulları mecliste görev yaptı. 

Bu Grup, Hilafet Ordusuna yakınlık ve destek temelinde teşkil edildiyse de, gruptakiler yine de ayırt edilerek seçildiler. Nafıa Nazın Cemil Paşa (Topuzlu) ve Dahiliye Nazırı Ahmet Reşit (Rey) gibi, Hilafet Ordusunun kuruluşunda ve eylemlerinde sorumluluğu olan diğer bazı kabine üyeleri listeye alınmadı. 127 

DİPNOTLAR;

117 Bkz. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, cilt 2 (Ankara: Başbakanlık Basımevi, 1984),"305-306.
118 Bu askeri değil idari bir rütbeydi. Daha fazla bilgi için, Bkz. Uluğ İğdemir, Biga Ayaklanması ve Anzavur Olaylan: Günlük Anılar (Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1973) ve Zühtü Güven, Anzavur İsyanı; istiklal Savaşı Hatıralanndan Acı Bir Safha (Ankara: iş Bankası yay. 1965).
119 Göztepe, Osmanoğullannın Son Padişahı ... , 297.
120 Birinci, 238-39.
121 '' Badema-Şahit olsun işte cihan/ Yalnız Müslüman ve insan/ Olarak kalmak üzere Türklükten/ Şeref ve izzetimle istifa/ Ediyorum Allahın huzurunda . " 
 Yarın 29 Temmuz 1927; Şiirin tamamı Emin Karaca, 150'likler, 222-35'de de basılmıştır. 
122 TBMM Gizli Celse .... 439. 
123 Age. 
124 Bkz. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 30.10.0.0/106.695.21, 15 Mayıs 1925 tarihli bir mektup); ayrıca EGMA 12222-ıı/ A ıo; diğer bir talep için Bkz. 12222-ır/ C 13, Bingöl'de 136. Cemal Bey'in  Mustafa Kemal'e affedilmek için yazdığı meknıbun tamamı, Bingöl. ek 17'dedir. 
125 Bkz. Hakan Özoğlu, Kurdish Notables and the Ottoman State (Albany: SUNY Press, 2004), 81  [Osmanlı Devleti ve Kürt Milliyetçiliği, İstanbul. Kitap Yayınevi, 2005]. 
126 EGMA 12222-12/ B 13, Bingöl'de 137. 
127 Bkz. Cemil Topuzlu, Operatör Cemil Paşa: Hatıra/an (İstanbul: Türkiye yay. 1945), 134, 136-37.   Onların listeye niye konulmadıklannın izahı için, Bkz. age, 147. 


9. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***