Mahiye Morgül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mahiye Morgül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ekim 2021 Perşembe

ADD Rize Şubesinden Atatürk Anıtına Temizlik Önerisi.

 ADD Rize Şubesinden Atatürk Anıtına Temizlik Önerisi.



Mahiye Morgül 
Rize 30/9/2021


Atatürkçü Düşünce Derneği Rize Şube Başkanı Ömer Toprak tarafından  Çaykur Genel  Müdürü Yusuf  Ziya Alim’e  tarihinde Rizelilerin önemli bir arzusu  resmi başvuruyla iletildi. 29 Eylül 2021 tarihli sözkonusu dilekçe aşağıdaki gibi kaleme alınmıştır.  

Konu: 75.Yıl Atatürk Heykeli Temizliği /Sayı: 2021/17
Sayın Yusuf  Ziya Alim
Çaykur Genel Müdürü

Genel Müdürlüğünüz önünde bulunan 75.Yıl Atatürk Anıtı ve Rölyefinin temizlik ve bakımı hususunda hemşerilerimizin tarafımıza ilettiği şikâyetler ve bizlerin de gözlemleri doğrultusunda, bir duyarsızlık ve özensizliğin olduğunu tspit etmiş bulunmaktayız. “Aslan yattığı yerden belli olur” özdeyişindeki gibi konuya hassasiyet göstereceğinizi umuyoruz. 
 
Kurumunuzda ödenek veya personel gibi eksikleriniz olabilir, bu hususta Rizeli gönüllü hemşerilerimizle birlikte 75.Yıl Atatürk Anıtı ve Rölyefinin temizliğini yapacağımızı bilmenizi isteriz.
Bağımsızlığımızı, Cumhuriyetimizi, çayı ve ÇAYKUR’u borçlu olduğumuz ulu önderimiz Atatürk’ün manevi hatırasına saygı ve vefa konusunda duyarlı olacağınıza inanmak istiyoruz.
“Bilgilerinize saygılarımla” diyerek biten dilekçeyi ADD Yönetim Kurulu adına Şb.Bşk. Ömer Toprak  imzalayarak basına, Siyasi Partilere ve Sivil Toplum Kuruluşlarına dağıtım yapmıştır.

Atatürkçü Düşünce Derneği Atatürk’ün hatırasına saygı hususunda gereken özeni göstermekte, resmi törenlere katılmayı da ihmal etmemektedir. 

Atatürk’ün  Rize’ye gelişinin 98.yıl dönümü münasebetiyle 17 Eylül’de  Valilik meydanın yapılan törende Atatürk anıtına çelenk koymuştu. 

Rize Belediyesi tarafından düzenlenen 17 Eylül töreninde Belediye Bandosu eşliğinde İstiklâl Marşı söylenmiş, ardından Belediye Başkanı Rahmi Metin anlamlı bir konuşma yapmıştı. Resmi kutlamaya askeri ve emniyet kuvvetlerinden katılım olmuş, siyasi partilerden ise sadece CHP çelenk koymuştu. 

Sivil kuruluşlardan ise Atatürkçü Düşünce Derneği ve Eğitim İş Sendikası çelenk koymuştu. 
Atatürk’ün 1924’de şehrimizi ziyaretinin sebebi eğitimdi. Sadece yetiştirilecek teknokrat kadrolar, mühendisler, ustalar değil, açılacak ilk ve orta mekteplerin yerleri burada Mataracı Mehmet Efendinin evinde yapılan yüz yüze görüşmelerle belirlendi, tutanaklara girdi. Anma törenlerinde bu husus genellikle atlanır, dile getirilmez. Örneğin İkizdere ve Potomya’da açılacak mekteplerin belirlenmesi Mataracı Mehmet efendinin evinde kararlaştırılmıştır. 
Kaç sınıflı kaç öğretmenli olacağı, belirlenen merkez köye çevre köylerden ne kadar öğrencinin geleceğine kadar belirlenmiştir. 

Ayrılacak tahsisatın belirlenmesi için zabıtlar da burada tutulmuştur. 

Potomya’da açılacak okulun kalasları için ilk tahsisat hemen çıkartılmış, kütükler kesilerek kurumaya bırakılmışken Potomya’nın Kara Hoca lakaplı Diyanet’ten icazetsiz tefeci imamı burada okul istemediğini, “eğer buranın insanı okursa yoksul kimse kalmaz, ben o zaman tefecilik yapamam” diye düşündüğünü çevresindekilere söylemiştir. Ertesi yıl okul yapımına tam başlanacakken o günlerde çıkan şapka kanunu bahane ederek “Mektep da istemezuk, şepka da istemezuk” diyerek kuru kalasları yaktırarak, arkasından karakolu basarak 17 askerin silahlarını alarak, şapkalarına pisleyerek, bilinen isyanı başlatmıştır.  

Çok yankı yapan bu isyan aslında halkın eğitimsiz bırakılması için başlatılmış gerici isyandı. İsteyen Recep Koyuncu’nun yazdığı kitaptan mahkeme zabıtlarına da ulaşabilir. 

Atatürkçü Düşünce Derneği Rize Şube Başkanı Ömer Toprak,  Atatürk’ün 29 Nisan 1923’de Rize Hemşehriliği teklifini resmen kabul edişinin yıl dönümünü de resmi törenle kutlamak üzere girişimlerde bulunmuştur. Atatürk’ün hemşehri olmayı kabul ettiği diğer illerde hemşehrilik kutlamaları yapılmaktayken haklı olarak bizim de aynı şekilde yıl dönümünde kutlama yapmamız gerektiğini düşünmektedir.   

Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkemize ve Rize’mize hizmetlerini  unutturmamak için verdiği uğraştan ötürü Ömer Toprak başkanımızı tebrik ediyorum. 
Bütün bu çabalarından dolayı kendisine desteğimi Zümrüt Rize Gazetesindeki köşemden okurlarımıza duyuruyorum.


Mahiye Morgül 
Rize 30/9/2021

***

Eğitimci Gözüyle

Eğitimci Gözüyle:




30 Ağustos Zafer Bayramı Tebrik Töreni yapılırken canlı yayınlandı, hepimiz izledik. Kameranın karşısındaki duvarda büyük bir insan yüzü vardı, 
çok tuhaftı, dört parça halinde, her bir parçası bir başka insan yüzünden alınmış kolaj yapılmıştı. 
Asimetrik silah diyorum bu tür görsellere, uyumsuzdur, insanın kafasını karıştırır. 
Dikkatinizi çeler, bakmak zorunda kalırsınız, ana konudan uzaklaştırır sizi, ana konuyu bulandırır. 
Böyle uyumsuz resmin işlevi şudur; önünde yapılan etkinliğe değersizleştirme  etkisi yapar.  
Burada hem Zafer Bayramı hem Cumhurbaşkanlığı makamı o kolaj resmin negatif etkisi altında bırakılmıştır. 
Tören hazırlama görevlileri görevlerini doğru yapmamışlardır.
Tıpkı ders kitaplarında yapıldığı gibi oldu. Din Dersi kitapları dahil bütün ders kitaplarında öğrenciler çok sayıda uyumsuz görsele bakmak 
zorunda bırakılmaktadır. Zafer Bayramı Tebrik Törenini izleyen bizler kuralsız (kaotik) bir surata bakmak zorunda bırakıldık.
Törende bir kuralsızlık (kaos, bozukluk) daha vardı; Protokol sırası. Diyanet işleri başkanına verilen sıra değişmişti. 
Bence gizli bir el tüm kuralları değiştiriyor, Devletimizin vidaları gevşetiliyor. Farkında olan da itiraz edemiyor. 
Vaziyetimiz bu. Veliler de ders kitaplarına itiraz edemiyor. 

Mahiye Morgül
3.9.2021/ Rize
kotanlartr@googlegroups.com

***

Afganistan'ın Tacik Oğuz Türkleri

 Afganistan'ın Tacik Oğuz Türkleri 



Mahiye MORGÜL
mahiye@gmail.com
3 Eylül Cum 00:41
kotanlartr

             
Afganistan’ın Tacik Oğuz Türkleri
 
           Bir Afgan müzisyene rastladım internette, 4,5 milyon izleyicisi var, onun şarkıları bana ferahlık verdi. Adı Sharafat Perwani. İzleyici yorumlarından Tacik asıllı olduğunu ve birkaç gün önce yayınlanmış videosuna gelen yorumdan Tacikistan’a geçtiğini anladım.
 
           Farsça halk müziği söylüyor, hem de Rize türküleri. Çok şaşırdım. Bir müzikolog olarak çok ilgimi çekti. Onun videolarını izlemeye ve ona gönderilen yorumları okumaya başladım.  YAR CANO BEGO videosuyla çarpılmışken LALA LALA “Leyla Leyla” ile savruldum.

            Yaar Jano Bego :https://www.youtube.com/watch?v=uw6PU_jkbQs
Lala Lala: https://www.youtube.com/watch?v=1OcNunhvy9c

            Yar Cano’da Artvin koltuk davulu ona eşlik ediyor ve tipik Haldoz horonu ritmini vuruyor. Bir yerinde kemençe sesi geliyor ve “ Çayelinden öteye ” 
ezgisi giriyor. Bir yerinde Trabzon yayla havası “Ehe hey hey…” ler tıpkı Volkan Konak söylüyor. Bir yerinde adeta Lazca telaffuzuyla Kazım Koyuncu söylüyor. 
Bir yerinde Kürtçe söylüyor zannederken Farsça söylediği fark ediliyor. Böyle bir müzik harmanı.

 Şerafet kardeşimiz öyle içten duygulu söylüyor ki tipik bizim Rize sahillerinden bir uşak. İyice meraklandım, Tacikler hakkında İranlı bir akademisyen dostumdan öğrendiklerim geldi aklıma.  Tacik sözcüğü Tatcık demekti. TAT ise, Şaman /Kuman demek, kendini açık etmemek için dilsiz gibi davranan demekti. Bugün ise Farsça konuşan Türk demektir.

Rize’de TATOĞLU soyadı taşıyan aileler var, bağlantısı mutlaka vardır.

Orta Asyanın ortasındaki devlet bugün Tacikistandır. En uzun nehri olan Oğuz (Ceyhun) nehrinin suladığı havzada tarih boyunca Türk Oğuzlu devletleri kuruldu. Milli ekonomisini ve kendi ordusunu kurma geleneği olan Akmenidler, Sasaniler, Şamaniler gibi bilimi rehber alan sosyal ve hatta ilk komünal veya sosyalist devletler bunlardı.  
Yahudi bankerleri öldürterek Spartaküs köle isyanlarını başlatan VI.Mitridate Hubyar Sultan’ın kurduğu Birleşik Oğuz Orduları 48 yıl süren savaştan sonra Sezar’ın ordularına yenik düştükleri zaman, Roma senatosunda haklarında verilen tarihten silme cezasıyla Rize ve diğer Milet şehirlerinden kaçanların gidecekleri yer elbette Oğuz Ata toprakları olan Balasagun olacaktı. Gittikleri yerde “tat” olmak, yani kendilerini saklamak zorunda kalmışlar, Farsça konuşmuşlardır.  Ama müzik yaparken “tat” olmak namümkündür. Bakınız, ben de Farsça söyledim; Farsça na-mümkün, imkânsız demektir.

MÖ.1.yy’da Sezar’ın Roma senatosunda aldığı karar, Başoğuzlu kralı Hubyar Sultan’ın başta Rize olmak üzere Anadolu’daki bütün saraylarını, bilim evlerini,  at ahırlarını, kalelerini yerle bir etmek, bilim adamlarını ve ilaç bilen kadınları yakarak öldürmek, hanedandan kimseyi sağ bırakmamak, hanedan kadınlarını Roma’ya götürüp zincire vurulmuş halde Roma sokakların da teşhir etmekti. Bu ağır cezadan kurtulmak için gittikleri yer Özbekistan, Türkistan, Tacikistan (Soğdia), Afganistan (Bakhtria) gibi Balasagun (Ay-gün Milleti) illeri oldu.
Tacikistan’ın sovyet sistemiyle yönetildiği yakın dönemde Komünist Partisi Sekreterliği yapmış olan Tursun Ulucabeyoğlu ve tarihçi akademisyen Babacan Gafuroğlu gibi tipik Rize isimleri  internette önüme düştü. Hani yani… Üstelik hem “Turkified” Hem de “İsma’ili” taifesinden. (bkz. https://en.wikipedia.org/wiki/Tursun_Uljabayev /)
https://en.wikipedia.org/wiki/Bobojon_Ghafurov

Taciklerin Karadeniz türküsü söylüyor olmaları hiç boş değil. Borç köleliğini kaldıran Akmenid (Egemen/Kuman) İmparatoru Horasanlı Kuruş’un torunlarının Buhara’da 1918’de bağımsız sosyalist Hiva (Hilal) Hanlığı kurmaları da boşuna değil.  Üstelik tacında hilal resmedilmiş Darius Oğuz hanedanının kaya mezarları Rize’dedir.

İnternette bir şey daha fark ettim; Tacikistan futbol takımının ambleminde bozkurt resmi var. Benzer amblem Sirkasya kralı Serhaz’ın Samsun sikkesinde ve Atatürk’ün bastırdığı ilk kağıt paramızda var.

Orta Asya Tacik tarihi dünya tarihinde çok önemli görünüyor. Çünkü Yahudi bankerden borç almadan kendi milli tarımını (ipek ve pamuk) kuran Şamanoğulları adlı ilk sosyalist Türk devleti burada ortaya çıkmıştır. Bence, Babacan Gafurov’un yazdığı Tacik Tarihi kitabı bir an önce Rusça’dan Türkçe’ye çevrilmelidir.

Şimdi iki kere düşünelim. Afganistan’ın önemli nüfusu Tacikler. Tacikistan ile komşu. Şu anda Kabil’den kaçan Tacikler kuzey komşu Tacikistan’a gidiyorlar. 

Fakat maalesef Tacikistan’da IŞİD tuzağına düşme tehlikesi de var, çünkü IŞID’e Irak’ta komutanlık etmiş bir albay (Gülmurat Halimoğlu) Tacik Ordusundan çıkmıştır. Suriye’den çıkan paralı IŞİD askerleri şimdi oralardalar. Suriye’den topraklarımıza geçen o katil sürüsü Kabil’e ve Tacikistan’a hangi yolla götürüldüler, ABD üsleri bunlara uçak tahsis etti mi mesela, sormak lazım.
ABD başkanı Bush ki 2001 yılında “3.bin yılın haçlı seferini başlatıyoruz” demişti. Tarih tekerrür ediyor. Vahşi batının savaş baronları Milat ilan ederek sıfırladıkları Oğuzoğlu tarihini yeniden sıfırlıyorlar, hem de Horasan-İslam gibi sahte isimlerle kurdukları paralı çetelerle.

Tarihte aynı batılı vahşilerden kaçarak Afganistan’da yurt kuran dedelerimizin torunları şimdi akıl almaz tuzaklarla yurtlarından kaçırtılıyorlar. 

Hem de iki ayrı İslam maskeli terör çetesi arasında sıkıştırılıyorlar.

Kızılderili falcıya sordum, “Asya’nın ortasındaki bütün devletleri sulayarak akan Oğuz nehrinden 11 Eylül 2001’de bir İngiliz geçti ” dedi. Daha ne desin?

***