GAYRİ RESMİ TARİHİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
GAYRİ RESMİ TARİHİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mart 2015 Pazartesi

İŞTE BAYKAL'A YAPILAN KOMPLONUN GAYRİ RESMİ TARİHİ




İŞTE BAYKAL'A YAPILAN KOMPLONUN GAYRİ RESMİ TARİHİ



Deniz Baykal, siyasi hayatının kuşkusuz en zor günlerini yaşıyor.


Kendisi ve CHP'li kadın milletvekiliyle ilgili servis edilen görüntüler, Türkiye'nin bir numaralı gündem maddesi durumunda. CHP kulislerinde, gizli kamerayla gerçekleştirilen bu komplonun 8 yıl öncesine dayandığı konuşuluyor. Buna göre; komplonun yapılış tarihi, 2002 yılını işaret ediyor.
Peki, 2002 yılında Türkiye neyi tartışıyordu? Gelin, filmi Baykal'a yapılan komplonun tarihine,

Yani 2002 yılına saralım. Bakalım, karşımıza neler çıkacak 

KARGOYLA YOLLANAN SEKS KASETİ 

Tarih: 2002 Mayısı ayının son günleri
DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel'in evine bir paket gönderildi.
Paketin içinde bir adet VHS video kaseti vardı. Nuh Mete Yüksel, paketi aldığı anda telefonu çaldı. Arayan kişi; kaseti gönderenlerden biriydi. Kasetin içeriğini belirtti ve Savcı Yüksel'den izlemesini istedi. Daha sonra tekrar arayacağını, söyleyip kapatmak isterken; Nuh Mete Yüksel bağırmaya başladı:

Beni yolumdan kimse çeviremez.
Telefon kapandı.
O kasette bulunan 4 dakika 52 saniye uzunluğundaki görüntüler, gizli kamerayla çekilmişti.
Savcı Nuh Mete Yüksel birkaç gün sonra şu açıklamayı yaptı: 

İçinde gizli kamera görüntülerim olduğu söylenen bir kaset gönderildi bana. Bir odada gizli kamerayla çekilmiş. Bir hanımla görülüyorum. Hanımın görüntüsü de montaj. O kadar ustalıkla yapmışlar ki, bilgisayar ortamında, ben bile şaşırdım. Hemen inceleme yaptırdım. Laboratuar çalışmasıyla montaj olduğu ortaya çıktı. Bu şantajcıların yapmak istedikleri beni durdurabilmek. Bu kaseti izlediğimde ben dahi şaşırdım. Çünkü kasetteki kişi bana benziyordu. Bir kadınla ilişkisi var kasetteki kişinin. 

İzleyen günlerde...
Nuh Mete Yüksel'in telefonu bir daha çaldı.
Arayanlar, yine kaseti gönderenlerdi.
Savcı Yüksel'e şu sözlerle tehdit ettiler:
Senin sesin çok çıkıyor. Bizim istediklerimizi yapacaksın. Yoksa bu kaseti televizyonlarda yayımlatacağız. Senden para istemiyoruz. Günün yaklaşıyor, o gün geldiğinde sana, gerekeni söyleyeceğiz, sen de yapacaksın. Yoksa seni rezil edeceğiz. Savcılıktan edeceğiz 

Nuh Mete Yüksel, hukuk savaşını başlattı.
Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı, hazırladığı raporda kasetin montaj olduğunu açıkladı.Kasetteki görüntülerin medyada yer almasına mahkemece yasak getirildi.
Bu arada Nuh Mete Yüksel hakkında da Adalet Bakanlığı tarafından soruşturma açıldı.
Soruşturma sonucunda; Yüksel hakkında kınama ve yer değiştirme cezası verildi. Sonuçta Savcı Yüksel, Ankara DGM Cumhuriyet Savcılığı görevinden alınarak, Ankara Cumhuriyet Savcılığı görevine getirildi.
Buraya bir virgül koyalım ve biraz daha geriye gidelim 

ÇEV'e GİREN AJAN VE GİZLİ ÇEKİM 

Tarih: 4 Mayıs 2002
Saat: 23.00

Işık TV'ye, Özel Haber başlığı altında bir program yayınlandı.
Yayınlanan görüntülerde; Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) Başkanı Gülseven Yaşer'in bir kişiyle yaptığı görüşme vardı.Görüntüler gizli kamerayla çekilmişti.
ÇEV Başkanı'nın görüştüğü kişi ise, vakfa yardım amaçlı giren ve ajan olduğu sonradan anlaşılan bir polisti.Gizli çekimleri kendisi yapmış ve o görüntüler montajlanıp televizyon kanallarına servis edilmişti.STV, Kanal 7 ve Zaman o günlerde bu olaya genişçe yer verdiler.
Yayınlanan görüntülerde, ÇEV'in PKK'lı öğrencilere burs verdiği algısı oluşturulmaya çalışılıyordu.Bunun yalan olduğu sonradan kanıtlandı.
Ancak 

3 Haziran 2002 günü ÇEV binasında polis tarafından arama yapıldı.
Ve aramada bir kaset ortaya çıktı.
O kaset, Savcı Nuh Mete Yüksel'e ait olduğu ileri sürülen seks şantajı kasetiydi.
Bakın o günlerde; Savcı Yüksel, dönemin Milliyet gazetesi yazarı Tuncay Özkan'a bu olayla ilgili neler demişti: 

Bu vakıftaki aramadan çok önce bana bu şantajı yapmak istediler. Ama daha önce Çağdaş Eğitim Vakfı'nı katarak olayın yönünü, değerlendirilmesini ve algılamasını değiştirmeye çalışıyorlar. Bunların yaptıklarını görüyoruz. Yanlarına kalmayacaktır. Bunu yapanları tek tek bulup ortaya çıkartacağım. Bu yolla etkilemeye çalıştıkları davalar yargının şaşmaz terazisinde tartılıyor. Bir Nuh Mete Yüksel'i, Çağdaş Eğitim Vakfı'nı yok etmekle ne yapacaklarını sanıyorlar. Biz gideriz Cumhuriyet'e ve Türkiye'ye sahip çıkacak başka savcılar gelir. Türk adaleti bu oyunları, şantajları boşa çıkartır, kimse merak etmesin 

Evet, bundan tam 8 yıl önce Türkiye bu olaylarla çalkalanıyordu.
DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel'e seks şantajı kaseti, komiser rütbeli bir polisin gizli kamera komplosu ve Savcı Yüksel kasetinin Çağdaş Eğitim Vakfı'nda bulunması 

FETHULLAH GÜLEN DAVASI 

Peki, neden Savcı Nuh Mete Yüksel ve ÇEV?
Savcı Yüksel Beni yolumdan kimse çeviremez açıklamasında ne demek istiyordu? 

O yıllarda Nuh Mete Yüksel, açtığı Fethullah Gülen davasıyla çok konuşulan bir isimdi. Cemaatin hedefinde olan Savcı Yüksel, tüm yıpratma kampanyalarına rağmen bu davayı ısrarla takip ediyordu. Ve içine ajan sokulan Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) ile vakıf başkanı Gülseven Yaşer de bu davanın müdahillerindendi. 

Yazıyı sonlandırmadan, 8 Haziran 2002 tarihli Milliyet gazetesine bir göz atalım. Tuncay Özkan, seks şantajı olayının patlak verdiği günlerde Savcı Yüksel'e görüşmesinde şöyle bir istihbaratı paylaşıyor: 

Son dönemde evlere gizli kameralar koyup çekimler yapıldığını duyuyorum. Şantaj amaçlı bu çekimleri insanların özel yaşamlarını deşifre etmek için kullanıyorlar. 

Evet, bu bilgi bundan tam 8 yıl öncesine ait. Tıpkı tüm bu olaylar gibi
Yani, CHP Lideri Deniz Baykal'a gerçekleştirilen komplonun yapıldığı iddia edilen zamana 

Başlıkta da belirttiğimiz gibi; bu yaşananlar Baykal'a yapılan komplonun gayri resmi tarihidir. 
1* 

***

Yazımız henüz bitmedi. 

AKP'nin büyük ölçüde oylarının düşmesi gerçeği karşısında, doğal olarak yükselen CHP'nin önünü kesmek gerekiyordu. Başbakan Erdoğan'ı BOP eşgüdüm başkanlığına getiren güçlere göre CHP hiç bir şekilde iktidar hükümeti olmamalıdır. Okyanus ötesi böyle düşünüyor. Şayet CHP iktidar olursa CHP tabanı, genel başkan kim olursa olsun, AKP'in başlatarak
aracılık ettiği, ABD'nin ve AB'nin açılım Ortadoğu'daki dönüştürme politikalarına ve BOP projesinin devamına AKP'de olduğu gibi gözü kapalı izin vermeyecektir.

ABD ve AB,AKP'nin "şiir gibi" uyumlu politikalarıyla Türk toplumuna dayatılan Ilımlı İslam yapılanmasını,kurmakta oldukları Kürt Devletini ve de Ortadoğu ve Türkiye'deki,çıkarlarını kendi istediklerine uygun olarak şekillendirmektedirler.Küresel baronlar AKP iktidarı ile yakaladıkları bu avantajı kaybetmek istememektedirler.

İşte bu gerekçelerle CHP ve Baykal'ın önünün kesilmesi gerekli idi.

Yaklaşmakta olan genel seçimlere,CHP güç kazanarak girecektir. AKP'nin oyları ise erimektedir.Deniz Baykal gözden çıkartılmıştır. 

Muammer Karabulut ,Deniz Baykal'a karşı yürütülmekte olan yıpratma,karalama ,
etkisizleştirme ve kişilik haklarının ihlalil tertibine karşı bizleri uyararak bakın ne diyor ; 

"ABD'de iflas eden egemeninin dünyadaki en güçlü örgütlendiği ülke olan Türkiye'deki işbirlikçiler ülkede kansız savaş yapıyorlar. Plan Kontra-Ergenekoncuların etkin olarak kullandığı basın-yayın organları aracılığı ile gerçekleşiyor. Gazetelerin çoğu bunların kontrolünde. Bunlar susturma konusunda bilimsel öğretiye sahip olduklarından dolayı kendilerine muhalefet eden herkesi susturacaktır. 

Ve istihbarat alanında bilinen tüm klasik taktikleri uyguluyorlar. Ergenekon davasının avukatı olan Deniz BAYKAL'ın görüntüleri de bu bağlamda yayınlanıyor. O görüntüler, onlara muhalefet eden CHP'yi dolayısıyla T.C. Devleti'ni sindirmeye yöneliktir. 

Zaman bu oyuna gelme zamanı değildir. Sorun BAYKAL'ın o görüntüleri değil, o görüntüleri servis eden, yazan, o görüntülerden kendisine siyasi rant elde edenlerdir. Türkiye'deki diğer bir sorun da, kendisini nimetten sayıp, istifa etmeli diyerek yazmaya ve konuşmaya başlayan aptallar vardır. Bunların hepsi, en ağır ahlaksızlığın yapıldığı bir ortamda biran da en namuslu olurlar. Egemenin, istihbarat örgütlerine veya istihbarat örgütü gibi çalışan cemaatlere çok kullandırttığı taktiklerden olan bu vakalarda, eğer ortada şikayet ve kanunen yasak edilmiş bir durum yoksa kesinlikle itibar etmeyin. 

Hatta tükürün. 

Unutmayın ki ortada bir ahlaksızlık varsa onu da onlar yapar. Hatta sanayisini bile kurarlar.

KAYNAKÇALAR

*1* Barış Pehlivan -Odatv.com-10.05.2010
*2* Muammer KARABULUT -Kontra Ergenekon - 8 Mayıs 2010
..