Dünya Sistemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dünya Sistemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Nisan 2017 Cuma

Türk Süperetnosu, Dünya Sistemi ve Turan Petrolleri BÖLÜM 2


 Türk Süperetnosu, Dünya Sistemi ve Turan Petrolleri BÖLÜM 2



  < Turani alandaki komünal insan kaynaklarının egemen bir hanedan etrafında birleşerek bir kar, çığ gibi tüm Turan coğrafyasında yuvarlanan Turanlı Ordaların bu bölgedeki tüm grupları Orda düzeni içinde yapılarına alarak oluşturduğu etnik bütünlüğe süperetnos ismi verilir.  >

Tarihte İskitlerin İran'ı fethederek Sakaislan Sistan'ı oluşturmaları, Partlerin İran'ı fethetmeleri, Usunların Hindistan ve Afganistan'ı fethederek Kuşanları oluşturmaları, Hunların Afganistan'ı ve İran'ı fethederek Eftalikleri oluşturmaları toplumsal ve etnik olarak İran, Anadolu ve Hindistan tarihini değiştiren Turanlı tarihsel akımlar ile gerçekleşmiştir. Günümüze doğru bu olguya baktığımızda Selçuklu Türkmenlerinin İran'ı ve Anadolu'yu Türkleştirmesi, İlhanlıların ve Timurluların Anadolu ve İran coğrafyasını Türkleştirmeleri bu tarihsel devrimler sürecinin ürünüdür ve buradaki etnik gelişimler ve uygarlık rönesansları (uygarlıkların yıkılıp yeniden doğmaları) bu Turani Ordaların akımlarıyla ancak anlaşılabilir.

Süperetnos;

Turani alandaki komünal insan kaynaklarının egemen bir hanedan etra-fında birleşerek bir kar çığ gibi tüm Turan coğrafyasında yuvarlanan Turanlı Ordaların bu bölgedeki tüm grupları Orda düzeni içinde yapılarına alarak oluşturduğu etnik bütünlüğe süperetnos ismi verilir. 

Süperetnoslar uygar alanları fethederek bu alandaki yerleşik köylü ve selfkonumdaki etnosları kendi bünyelerine köle ve selfolarak katarak Anadolu ve İran'da örnekleri gördüğümüz yeni uluslar oluşturur. Buna tipik örnek olarak daha önce de vurguladığımız gibi Türkmen Ordalarının Anadolu ve İran'daki, Afganistan'daki İrani yerleşik halkları bünyelerine alarak Türkleştirmesidir. 

Konumuz açısından Turan süperetnosu olarak ele alacağımız Turan halklarının son bütünleşmesi Çoçi ulusunun Avrasya bozkırını boydan boya fethederek buradaki tüm Türk etniklerini yeni bir biçimde Tatar süperetnosu ismiyle birleştirmesiyle 13. yüzyıldan itibaren günümüze değin devam etmiştir. 



Turan Tatar Süperetnosu  

Günümüz Tatar kavramı Kazan Tatarları olarak tanımlanan Tataristan ile sınırlı olan bir kavramdır. Tataristan'daki Tatar kavramını Rus perspekti-finde ele alan 
tarihçiler Tataristan'daki Tatar etnisinin Bulgar kökenli oldu-ğunu ve Altınordu ile Çoçi ulusuyla bir ilişkisi olmadığını vurgularlar. Bu kavramın altında Tatarları da 
Tatar ve Başkırt olarak ayırarak Avrasya'nın en büyük petrol yataklarına sahip olan İdil, Ural ve Sibirya bölgesindeki tarihsel Altınordu alanındaki petrol yataklarını Rus halkıyla bütünleşmiş Bulgar, Çuvaş gibi halkların yaşadığı bölgelerdeki kaynaklardır gibi bir yoruma ve buradan da bu yatakların Rus petrolleri olduğu noktasına gelinmek amacın-dadır. Gumulev yeni Rus ulusunun Rus süperetnosunun Slav, Kıpçak, Bul-gar ve Girt (Başgirt) gibi etnik kalıntıların (kimera) birleşmesiyle oluştuğunu ileri sürerek Altınordu'nun Tatar süperetnosunu yok saymaktadır. Altınor-du'yu Moğollar olarak ele alıp Moğolları da en fazla iki bin Moğol'un Rusya'ya geldiğini vurgulayarak o halde Altınordu Tatar süperetnosu gerçekleşme-miştir diyen bir teze varmaktadır. Tatar kavramı Cengiz Ordalarının Batı'ya akımları sürecinde Arap ve Ermeni tarihçiler tarafından İlhanlılar için kullanılan bir isimdir. Rusya ve Doğu Avrupa'da ise Batuhan'ın Batı seferini gerçekleştiren Ordaların Altınorda olarak yerleşmesi sonrası kullanılan bir isimdir. Altınorda İdil, Ural ve Sibirya ve Harzem'e yerleşerek buradaki tüm etnikleri kendi yapısına katarak Tatar kavramını Tatar süperetnosu olarak kalıcılaştırır. Başlangıçta Tatarlar Cengiz ordusunun ilk çekirdeğini oluşturan Kerey, Nayman, Melkit ve Tatar Tayçiut'lar için Altunuruk için kullanılmıştır. Bu ilk Tatar süperetnosu Türkistan'ı fethederek Uygurları, Karlukları, Karaktayları, Kıpçakları ve Kanglıları ordularına katarak Tatar süperetnos kavramını etnik ve coğrafi olarak genişletmişlerdir. Harzemşahları yenerek İran'ı fetheden bu Ordalar bünyelerine Türkmen uruklarını da katarak Anadolu'ya yerleşmişlerdir. 

İran ve Anadolu'daki Timurlular, Celayirliler, Akkoyunlular, Karakoyunlular bu İlhanlı Tatarlarının Türkleşmiş etnik devamlarıdır. Batuhan'ın Büyük Batı seferi sonrası Tatar kavramı Rusya ve Avrasya'yı fetheden Barbarlar olarak Hunlarla eş anlamlı olarak kullanılmıştır. 

  < İran ve Anadolu'daki Timurlular, Celayirliler, Akkoyunlular, Karakoyunlular bu İlhanlı Tatarlarının Türkleşmiş etnik devamlarıdır. >

Çoçi Ulusu;  

Çoçi'nin oğulları Batu ve Berke, Itıl-Ural ve batısındaki Bozkır'da Altınordu'yu kurar. Ço-çi'nin büyük oğlu Orda, Harzem'e, Itıl-Ural'ın doğusuna yerleşerek Akorda'yı kurmuştur. Keza Çoçi'nin diğer bir oğlu Şeyban ise Tümen ve Tobol'da Şeybanileri Gökorda'yı Sivriya'da kur-muştur. Çoçi ulusunun Ordaları olan bu Tatar süperetnosu kardeşlerini oluşturan Çağatay süperetnosu Türkistan'da, İlhanlılar ise İran ve Anadolu'daki Tatar etnoslarını oluşturmuşlardır. Turan'da yaşayan ve günümüze kadar devam eden bu urukların atalarını oluşturan uruklar Çoçi ulusunu oluşturan Ordalardır. Urallar'dan Batı Sibirya'ya olan kesimdeki uruklar 15. yüzyılda Akorda urukları olarak Nogayhan'ın torunlarınca yönetilmiştir. 

İtil boyu ve Kırıma kadar batı kesimi ise Toktayhan'ın torunlarınca yönetilmiştir. Keza 15. yüz-yıl sonrası Altınorda'nın dağılması ile İtil boyunca 
Kazan Hanlığı Uluğ Muhammedhan önderliğinde kurulmuştur. 
İdil, Yayık ve Ural ötesi bozkırlar-da Nogay Ordası Edigemirza yönetiminde gelişmiştir. Batı Sibirya'da ise Sibirya Tatarları olarak tanımlanan Tümen Tobol nehirleri boyunca Sibirya Ordası Taybuga soyundan gelen hanlarca yönetilmiştir. Bu Ordalar Çoçi Tatarları kökünden gelişi nedeniyle Sibirya Tatarları, Kazan Tatarları, Astargan Tatarları, Kırım Tatarları ve hatta Azerbaycan'da Kafkasya Tatarları olarak süregelen Tatar süperetnosunun coğrafi parçalarıdır. 
Azerbaycan Tatarları kavramı İran Türklerinin İlhanlılar sonrası Celayirliler, Timurlular, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Safeviler, Avşarlar ve Kaçarların Mirzalarca yönetilmesi nedeniyle Azerbaycan halkına Kafkasya Tatarları ismi verilmiştir. 

  < Sultan Galiyev sosyal devrim ile ulusal devri-min iç içe geçtiği teziyle Sovyet devriminde İdil-Ural Soyveti, Türkistan Sovyeti, Bozkır(Kırgız) 
Sovyeti olarak Turan coğrafyasında Turan sosyalist cumhuriyetini kurmayı hedeflemiştir. >

Sovyet Devrimi Sonrası TatarlarSultan Galiyev sosyal devrim ile ulusal devrimin iç içe geçtiği teziyle Sovyet devriminde İdil-Ural Soyveti, Türkistan Sovyeti, 
Bozkır(Kırgız) Sovyeti olarak Turan coğrafyasında Turan sosyalist cumhuriyetini kurmayı hedeflemiştir. Bu uzak hedefte esas dinamiğin Altınordu Tatar süperetnosunun kolektif aksiyonundan gelen devrimci bir anlayışı modern bir dev-rime bir başka deyişle tarihsel devrim anlayışını modern sosyalist devrime temel alan bir ideoloji geliştirmiştir. Kısa da olsa İdil-Ural Sovyeti ha-yata geçmiştir. Daha sonra Kızıl Tatar Ordası Altınorda modelini esas alan bu Kızılorda Bol-şevikler tarafından dağıtılarak İdil-Ural Sovyeti Başkurdistan, Tataristan, Çuvaşistan'a bölüne-rek parçalanmıştır. Bozkır Cumhuriyeti'nde Kazakistan kurulmuş, keza Türkistan Sovyeti de kurulmuştur. 
Fakat daha sonra Bolşevikler Tür-kistan'ı Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan olmak üzere sunî parçalara ayırmış ve her parça için ayrı bir tarih ayrı bir dil ve ayrı bir ulus ismi uydurmuştur. Bu olgu Oliwer Roy tarafından ulus yaratma projesi olarak tanımlanmıştır. 

Oysa tarihsel perspektifile bakıldığında aynı dili konuşan aynı ka-bilelerden oluşan bu topluluklar yapay olarak bölünmesine karşılık Kazak, Başkurt, Tatar, Özbek, Türkmen isimleri alan toplulukları uruklarına göre çözümlediğimiz de ortaya aynı kabilelerden oluşmuş topluluklar ortaya çıkar. 
Bu Altınordu'yu oluşturan Tatar urukları başlıca Kıpçak grubu; Katay, Tabın, Min gruplarına ayrılır. 
Köken olarak bu uruklardan oluşan Tatar, Başkurt, Kazak, Özbekleri ayrı uluslar olarak bölmek bu ata urukları saydığımızda ne derece saçma 
olduğu görülecektir. Kıpçak grubu Kıpçak, Ka-rakıpçak, Yılan, Sarı, Buşman, Kangılı, Oğuz, Gerey. Tatay grubu Karakıtay, Salsiut uruklarından oluşur. 

Tabın grubu Dulat, Tele, Usun, Kıtay. Min gru-bu ise Min, Kırkkül gibi uruklardır. Bu ortak ata uruklar Tatar süperetnosunu oluşturur. 

  < Bugün Türk olmadığı ileri sürülen Özbekler Türkistan Tatar süperet-nosu ile Sibirya Harzem Tatar etnosunun bütünleşmiş kaynaşmasından oluşur. 
Tümüyle bu Tatar süperetnosu kabile kabile saydığımız gibi Türk uruklarından oluşmuştur.  >

Çağatay ulusunu oluşturan Karluk, Celayir, Barlas, Mangıt, Min, Kongratlar daha sonra Özbek uruklarıyla kaynaşarak Özbekler oluşmuştur. Kazan, Kırım, Başkurt urukları başlıca Nogay, Mangıt ve Kıpçaklardan oluşur. Tatar ulusu ile Kazak ve Özbeklerin aynı ulus olduğu kabile düzeyinde birebir görülür. 

Bunun için tekrar günümüz topluluklar üzerinde analiz yaptığımızda Özbeklerin Kıpçak, Kanglı, Kereyit, Kül, Kuşçu, Karmış, Kıtay, Kırk, Türk-men, Kırgız, Sarış, Nayman, Balgalı, Uysun, Süğündük, Duvan, Badralı, Tele, Mink, Taz, Mevkit, Kazayak. Daha erken dönemlerindeki uruklar ise Muyten, Tama, Kıçi, Baylar, Güsun, Yagalbay, Ay, Sart, Altuata, Aytangalı, Burzagil gibi isimlerden oluştuğu görülmüştür. Özbek urukları Şeyman soyundan gelen hanların Çağatay soyundan gelen Timurluları Türkistan'tan kovarak Türkistan'a yerleşmesiyle Özbek ismini almıştır. Kazaklar ise Özbek hanlarından ayrılarak Bozkır'a kaçan uruklardır. Kazaklar üç ordaya ayrılır. Küçük cüs, Tabın, Tele, Tas, Tama, Tana, Yegalbay, Bayulu, Kereyit, Maskar, Cediruk, Orta cüs, Kıpçak, Karakıpçak, Karagerey, Kıtay, Nayman urukların-dan oluşur. 

Ulu Cüs ise, Kanglı, Dulat, Usun, Karmış, Badrak, Tastar, Maydar, Beşten, Bala uruklarından oluşmuştur. Görüldüğü gibi Öz-bek urukları ile Kazak urukları Sibirya Tatarları olarak tanımlanan Şeyban Gökorda'nın Çağatay ulusunu fethetmesiyle ortaya çıkan uruklardır. Bu konuda İdil-Ural Türkleri üzerinde çalışan Kuzeyev'in kitabı daha ayrıntılı bilgi verecektir. Kuzeydeki urukları Kazaklar olarak ayrılırken güneydeki uruklar ise daha öncede söylediğimiz gibi Çağatay uruklarıyla birleşerek Özbekleri oluşturmuştur. Bugün Türk olmadığı ileri sürülen Özbekler Türkistan Tatar süperetnosu ile Sibirya Harzem Tatar etnosunun bütünleşmiş kaynaşmasından oluşur. 
Tümüyle bu Tatar süperetnosu kabile kabile saydığımız gibi Türk uruklarından oluşmuştur. Keza Altınorda Tatarlarının devamını oluşturan Başkırtlar, Tatarlar'da esasen aynı bu uruklardan oluşan topluluklardır. Bir başka ifadeyle Çoçihan'ın Batı'da yerleşmiş torunları ile Çoçihan'ın Doğu'da yerleşmiş torunları Turan coğrafyasındaki Türk halklarının bütünleşmesinden oluşmuştur. Bugün Tataristan'daki Tatarları Bulgar, Özbekistan'daki Tatarları Sart, Kazakistan'daki Tatarları Kazak, Kafkasya'daki Tatarları Azeri olarak isimlendirmek bütünüyle yapay bir bölünmedir. 

Politik amaçlı olarak Sovyetler tara-fından Türk Tatar ulusal bütünlüğünü parçalamak için binbir zorla-mayla ortaya atılmıştır. 
Bunu daha iyi anlamak istersek minyatür bir Turan coğrafyasında bir büyük pasta yapsak ve bu pastayı oluşturan tüm katmanları homojen olarak aynı malzemelerden oluştursak daha sonra da bu pastayı Tataristan bölü-münü ayrı, Kazakistan'ı, Başkırtistan'ı, Özbekistan'ı parçalarına ayırsak ne kadar pasta farklı ise buradaki Tatar süperetnosunun parçaları da birbirin-den etnik olarak o kadar farklıdır. Yukarıda sıkıcı bir şekilde tüm bu Turan coğrafyasındaki etnik urukları sayarak ve bunların dağılımını bu bölünmüş olan parçalardaki devamlılığını ortaya koyarak etnojenetik ve antropoljik olarak bölünmez bir Turan süperetnosunun varlığını ortaya koyduk sanıyorum. 

< Bugün Tataristan'daki Tatarları Bulgar, Özbekistan'daki Tatarları Sart, Kazakistan'daki Tatarları Kazak, Kafkasya'daki Tatarları Azeri olarak bölmek bütünüyle yapay bir bölünmedir. Politik amaçlı olarak Sovyetler tarafından Türk Tatar ulusal bütünlüğünü parçalamak için binbir zorlamayla ortaya atılmıştır. >

Turan Petrolleri ve Türk Süperetnosu Tarihsel olarak Sakalar, İskitlerin oluşturduğu süperetnos Turan ekümen alanda hegemonyalarını erken dönemde sürdürmüşlerdir. Daha sonra Hun süperetnosu yine bu Turan coğrafyasında Turan ekümenini kontrol etmişlerdir. Keza Göktürkler, Hazarlar ile Uygurlar arasında tüm bu ekümenik alanı Türk süperetnosu olarak kontrol etmişlerdir. Günümüzde son Turan süperetnosu olan Tatarlar tarihsel dönemde Turan ekümenik alanını “İpek Yolu”nu kontrol etmiş bir süperetnostur. 




20. yüzyılda bu süperetnos bütünlüğü Rus Şovenizmi tarafından yukarı-daki parçalara bölünmüştür. Bu parçalara bölünme nedenini anlayamayan Sultan Galiyev sosyalizmi getirmek için Turan Sosyalist Cumhuriyeti'nin kurulmasının en kestirme yol olduğunu Lenin ve Stalin'e defalarca vurgulamasına karşılık Stalin'in bu bölünmede neden ısrar ettiği günümüz petrol olgusu ile açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda Kaf-kasya petrolleri olarak tanımlanan Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan petrol ve doğalgaz alanlarını analiz ettiğimizde bu neden açıkça görülmektedir. Turan petrol alanındaki petrolün Türkleri birleştirme gücü Üşümezsoy'un " Petrol Şoku ve Yeni Ortadoğu Haritası" isimli kitabında ele alınmıştır. Hazar denizinin güney kesiminde yer alan petrol havzası Azerbaycan'dan Türkmenistan'a kadar uzanmaktadır. 

Azeri, Çırak, Kapaz gibi petrol bölgeleri Türkmenistan'a doğru uzanmaktadır. Keza Kuzey Kafkasya'da ve Hazar denizinin Dağıstan kesiminde ve Hazar denizinin Kazakistan kesiminde Tengis sahası, Mankkışlak sahası, Terek petrol sahası en önemli petrol yatakları olarak karşımıza çıkmaktadır. 
Türkmenistan ile Özbekistan'daki Amuderya petrol yataklarında 40 milyar varil eş değeri gaz bulunmaktadır. 



Keza Tatarca bir isim olan Kafkasya Maykop yani petrol çok tabakalarında petrol rezervi olarak 17.5 milyar varil petrol, 6.5 milyar varil gaz söz konusudur. 
Terek Kaspiyan yataklarında 3.5 milyar varil petrol, 1.5 milyar gaz söz konusudur. Bu boyutuyla 40 milyar varil Amuderya, 25 milyar varil Maykop, 5 milyar varil Terek yataklarını topladığımız za-man 70 milyar varillik bir petrol rezervi söz ko-nusudur. Keza Tataristan ve Başkırdistan'ın Rusya'ya kesinlikle bağlanması konusunda ısrar eden Stalin Avrasya'nın en zengin petrol yataklarının İtil Ural bölgesinde yer aldığını o günkü bilgilerle bilmektedir. Bunun yanında Batı Sibirya'daki Sibirya Tatarlarının yurdu ise dünyanın en büyük gaz rezervlerine sahiptir. Batı Sibir-ya'da 200 milyar varil gaz rezervleri söz konusu-dur. Burada 120 milyar varil de petrol bulunmaktadır. Bu boyutuyla bu bölge Sibirya Tatarlarının yurdu Avrupa bölgelerinin en büyük petrol ve gaz havzasıdır. Rus-ların Tataristan'ı ve Sibirya'yı fethinin arkasındaki gerçek sosyalizm olmayıp sömürgeci bu yayılımdır. Keza Altınorda'nın yurdu Volga-Ural, İtil-Ural bölgesinde 63 milyar  varil petrol rezervi ve 20 milyar varil gaz rezervi söz konusudur. Keza Harzem bölgesi olarak Akorda'nın yurdu olan kuzey Hazar bölgesinde 35 milyar varil gaz rezervi söz konusudur. 

Bu haliyle klasik Rus coğrafyası esas olarak petrolsüz bir alandır. Avrasya'nın en zengin petrol yatakları olan Sibirya, İtil-Ural, Kuzey Hazar, Kuzey Kafkasya ve 
Güney Hazar petrol bölgeleri tarihsel olarak Altınorda süperetnosunun yurdudur. Bu yurt Sultan Galiyev'in İtil-Ural Sovyet alanıdır. Sultan Galiyev Altınordu geleneği ile oluşturduğu Tatar Kızılordusu Sovyet devriminde bu bölgeyi Beyazordu generali Kolçak'a karşı Sibirya'da ve Uralllar'da, keza Beyazordu amirali Denikin'e karşı Urallarda keza Beyazordu generali Vrankler'e karşı Kuzey Kafkasya ve Azerbaycan'da savaşarak Sovyetlerin bu bölgede egemenliğini sağlamıştır. Daha sonra ise bu 
bölgede kurulan İtil-Ural sovyeti iç savaş sonrası 

  <  Bugün önümüzde duran görev tarihteki Turan ekümenik alandaki tica-ret yolları gibi öne çıkan petrol boru hatları egemenliği konusunda Türk halkları Türk süperetno-su olarak yeniden birleş-mek zorundadır.>


Bolşeviklerin hedefi olarak yıkılmıştır. 

Bunun anlamını bugün biz Galiyev'den daha iyi anlamaktayız. SonuçSonuç olarak tarihsel ekümenik alandaki Turan süperetnosları kuzey ekümenik kanalını kontrol ederek ve kendini tekrarlayarak Türk uluslaşmasını ve Türk bütünleşmesini bu alanda gerçekleştirmiştir. Bu doğu batı gidişli ticaret yolu üzerinde egemen olan Türk süperetnosları bölünmez bir şekilde bölgenin Türklüğünü bu bölgeye kazımıştır. Bunun ötesinde İran ve Anadolu coğrafyasını da dünya sistemi perspektifinde Türkleştirmiştir. Günümüzde Turan Türk süperetnosu kırk parçaya bölünmüştür. Bu kırk parça sözde değil gerçekten bu bölgedeki yapay devletler dışında özerk bölgeler biçiminde her Türk uruğu birbirine düşman edilmiştir. Bugün önümüzde duran görev tarihteki Turan ekümenik alandaki ticaret yolları gibi öne çıkan petrol boru hatları egemenliği konusunda Türk halkları Türk süperetnosu olarak yeniden birleşmek zorundadır. Akdeniz'den başlayan Bakü-Ceyhan boru hattı giderek Bakü'den Kazakistan'a ve Kazakistan'dan çıkan boru hatları Çin'e uzanmaktadır. Tarihsel kuzey Turan ekümenik yolu çağımızda petrol boru hatları alanı olarak karşımıza çıkmıştır. 
Bu petrol kaynakları Türk halklarını parçalamak biçiminde emperyalist sistem tara-fından kullanılacaktır. 
Ama Türk halkları da yukarıda anlattığımız tarihsel perspektifte Türk süperetnosunun kaçınılmaz bütünlüğünü tarihin geleceği olarak gör-mek durumundadır.


Kaynaklar

A. G. Frank ve B.G. Gill, Dünya Sistemi Beş Yüzyıllık mı, Beş Bin yıllık mı?, İmge Yayınları, 2003, 573 sayfa.
R. G. Kuzeyev, İtil-Ural Türkleri, Selenge Yayınları, 2005, 538 sayfa.
M. Z. Zekiyev, Türklerin ve Tatarların Kökeni, Selenge Yayınları, 2006, 512 sayfa.
Üşümezsoy, Türk Jeostratejisi, İleri Yayınları, 2004, 379 Sayfa.
Üşümezsoy, Dünya Sistemi ve Emperyalizm, İleri Yayınları, 2006, 168 sayfa.
Üşümezsoy, Petrol Şoku ve Yeni Ortadoğu Haritası, İleri Yayınları, 2006, 264 sayfa. 
Sultangaliyev, Bütün Eserleri, İleri Yayınları, 2006, 904 sayfa[148]      

21. YÜZYIL  Ocak / Şubat / Mart 2007 


***

Türk Süperetnosu, Dünya Sistemi ve Turan Petrolleri BÖLÜM 1


Türk Süperetnosu, Dünya Sistemi ve Turan Petrolleri., BÖLÜM 1


Türk Dünyası Analizleri
PROF. DR. ŞENER  ÜŞÜMEZSOY
FERİDUN YILDIZ
(*) Prof.Dr. Şener Üşümezsoy,


Giriş




Bu incelemenin, yukarıdaki başlık göz önüne alındığında farklı disiplin-lerden yararlanı-larak ortaya çıkan bir yazı olacağı görülecektir. 
Bu kavramlar içinde özellikle dünya sistemi ve Türk süperetnosu kavramları iki ayrı di-siplini içermektedir. Süperetnoskavramı tarihçi Gumilyer tarafından 
geliş-tirilmiş bir kavram olarak özellikle Rus süperetnosunun oluşumunu açıklamaya yönelmiştir. Oysa Türk tarihi dünya tarihi içinde ele alındığında Akdeniz, İran uygarlık alanı ile Çin-Hindistan uygarlık alanı kuzeyinde kesintisiz devam eden birTuran tarihiolarak karşı-mıza çıkar. Turan'daki yaşayan etnoslar İskit'ler, Saka'lar ile tanımlanan erken süperetnos dönemini Hunlar ile tanımlanan süperetnos dönemi takip etmiştir. Bunu takip eden dönemde Göktürkler süperetnosu Turan alanında hegemonya kuran Türk süperetnoslarıdır. 

 < Türk tarihi dünya tarihi içinde ele alındığında Akdeniz, İran uygarlık alanı ile Çin-Hindistan uygarlık alanı kuzeyinde kesintisiz devam eden bir Turan tarihi olarak karşımıza çıkar. >





Selçukluların İran ve Anadolu'yu bir başka ifadeyle Akdeniz ve İran uygar alanını Türkleştirerek Türk süperetnosunu Türkmen süperetnosu ile Akdeniz'e ulaştırmıştır. 
Bunu takip eden dönemde tüm Turan alanını ve İran Anadolu alanını kapsayan Tatar süperetnosu oluşumu Türk tarihi açısından en önemli ve günümüze kadar önemi devam eden bir olgudur. Bu boyutuyla Türk süperetnosunun oluşumunda Turan alanındaki Ordaların grupları düzenlemesiyle oluşan sü-peretnosların tarihi yanında bu Ordaların İran ve Anadolu uygarlıklarını tarihsel devrimler ile yıkarak yerine Türk uygarlığını yerleştirmişlerdir. 

Dünya sistemi kavramı ise 15. yüzyıldan sonra modern dünya sistemi olarak Avrupa merkezli bir tarih yazımının konusu olmuştur. 
Oysa dünya sistemi beş yüzyıllık bir tarih dilimi içinde sınırlı kalmayarak beş bin yıllıkuygarlık tarihi boyunca işleyen bir ekonomik sistem olarak Afro-Avrasya 
ekümeni alanında egemen olmuştur. 

Bu anlamda batıda Anadolu, İran uygarlıkları ile doğuda Çin-Hint uygarlıkları arasındaki köprüyü Turan süperetnosları olan Türkler oluşturmuştur. 
Tarih yazımını bu boyutuyla Turan perspektifinde ele aldığımızda Türk süperetnoslarının oluşumu ve dağılımı ve tekrar oluşumu İran ve Anadolu uygarlıklarının gelişimi ve kayboluşları ve keza dünya sisteminin ekonomik olarak genişleme ve gerileme dönemlerini ele aldığımızda Türk süperetnosunun bu süreçlerde belirleyici rolü ortaya çıkar. Tarih yazımı Avrupa merkezli olunca Akdeniz merkezli uygarlığın temelinde yazılan tarih Turan tarihi uygarlık alanlarını kuzeyden çevreleyen Barbarların tarihi olarak yazılmıştır. Arnold Toynbee tarafından yazılan bu Avrupa merkezi tarihi anlayışında Turan tarihinde bütünlükçü Türk tarihini parçalayarak İskitler, Sakalar, Hunlar, Göktürkler ve Tatarlar tarihleri olarak ele alırlar. Roma-Rum ve Pers uygarlıkları çevresinde yer alan bu Turan süperetnosları tarih dışında tutulmuşlardır. 

 < Avrupa merkezi tarihi anlayışında Turan tari-hinde bütünlükçü Türk tarihini parçalayarak İskitler, Sakalar, Hunlar, Göktürkler ve Tatarlar tarihleri olarak ele alırlar. Roma-Rum ve Pers uygarlıkları çevresinde yer alan bu Turan süperetnosları tarih dışında tutulmuşlardır. >

Avrupa merkezli tarih anlayışına karşı İbni Haldun Afro-Avrasya merkezli tarih yazımının ilk örneklerini Mukaddeme'de oluşturmuştur. 20. yüzyılda ise Hodgson Arap İslami merkezli tarih yazımını Avrupa merkezli tarih anlayışına karşı koymuştur. Hodgson'un Afro-Avrasya ekümeni kavramını Avrupa merkezli dünya sistemi karşısına koyarak dünya sisteminin doğu kökenini özellikle İslam tarihi ile ele almıştır. Dünya sisteminin beş yüz yıllık Avrupa merkezi anlayışına Andre Gunter Frank ve Barry Gills tarafından beş bin yıllık bir dünya sistemi kavramı ortaya konmuştur. Bu yaklaşım Turan tarihi yazımını ayakları üstüne oturtabilmek için önemli bir perspektif sağlar. 


Turan Türk tarihine ve Türk süperetnos kavramına karşı Avrupa merkezli Hint Avrupa etnik kökeni ileri sürülerek Sakaların, İskit-lerin, Masegetlerin, Usunların, Üçehillerin, Toharların Avrupa kökenli et-nikler olduğunu ve Turan coğrafyasına Avrupa'dan göç ettiklerini ileri sürmüşlerdir. Oysa tarih boyunca göçler kuzeyde ki soğuk alandan güneydeki Avrupa, Akdeniz alanına doğru yönelmiştir. Bunun tersi bir yönelimin kaydı söz konusu değildir. Aynı şekilde Turan halklarının geç dönem tarihinde Tatar süperetnos oluşumunu redederek Tatarların Moğol olduğu tezine indirgeyerek Türk tarihinin Turan'da gelişmiş en son süperetnosunu yok sayma yoluna Rus tarihçileri tarafından gidilmiştir. 




Tatar süperetnosunu Kazak, Özbek, Başkurt gibi halklara bölerek bu halkların da Türk olmadığı şeklin-deki Rus iddialarının temeli atılır. 

Türk tarihinin yazımında Turan coğrafyasını bütünleştiren süperetnosların gelişimi ve bunu takip eden dönemde etnoslara parçalanması ve daha sonraki 
dönemde tekrar süperetnoslar olarak bütünleşmesi dünya sistemindeki ekonomik gelişme ve gerileme dönemleriyle yakından ilişkilidir. Milattan önce 300'lerde İskitler, Sakaların oluşturduğu birlik ve İskit ekünemik yolu Yunanlılar ve Pers Akemeniş hanedanları ile Çin, Kin hanedanlığı arasındaki ticarî yolu birleştiren Turanî ekümenik bir alandır. Bu alanda İskit Sakalar hegomanyalarını kurmuşlardır. 

Hunlar Çin'de Han hanedanı ile Romalılar arasındaki köprüyü oluşturan Turan ekünemik alandaki süperetnoslardır. 
Keza Göktürkler Batı'da Rumlar İran'da Sasaniler Çin'de Hanlar Hindistan'da ise Kuşanlar arasındaki ticarî yolu kontrol eden süperetnik Türk halkıdır. Rum ve İran'ı fetheden Türkmenlerin oluşturduğu Selçuklular ve Osmanlılar Akdeniz, İran uygarlığını Türkleştiren süperetnoslardır. 
Keza Tatarların Moğol olarak çarpıtılmasına karşılık Turan'daki günümüz Türk etniklerini oluşturan süperetnos Tatarlardır. Bu anlamda beş bin yıldır süre gelen dünya ekonomik sistemi tarihinde en önemli ekümen yolu üzerinde hegemonya oluşturan Turan süperetnosların tarihi dünya tarihinin yazılmasıyla özdeştir. 

Dünya sisteminin ekonomik genişleme ve gerileme dönemlerinde Akdeniz, İran uygarlık alanı ve Çin ve Hint uygarlık alanı kuzeyinde Turan süperetnosları uygarlıkların ve ekonomik sistemin genişleme döneminde bu uygarlıklarla bütünleşerek süperetnosları oluşturur. Uygarlıkların çökmesi ve dünya ekonomik sistemi-nin gerileme döneminde ise Turan ekümeninde Türk süperetnosları parçalanmakta ve alt etnoslara bölünmektedir. Giderek Turan süperetnoslar uygarlık alanının zayıflamasına neden olan ekonomik sistemin gerileme döne-minde İran'ı Rum'u fethederek Türkleştirmişlerdir. Bu da İran ve Rum uy-garlıklarının yıkılarak yerine Türk uygarlığının geçmesine yol açmıştır. 

Dünya Sistemi

Modern dünya sistemi kavramı Wallelstein(1979) tarafından tanımlanmıştır. 

Merkez ve çevre olarak coğrafî olarak ayrılan dünya ekonomik sistemi merkezin hegemonyasındadır ve ekonomik sistem genişleme ve ge-rileme dönemleriyle tekrarlanır. 
 < Beş bin yıldır süre gelen dünya ekonomik sistemi tarihinde en önemli ekümen yolu üzerinde hegemonya oluşturan Turan Süperetnosların tarihi dünya tarihinin 
yazılmasıyla özdeştir. >

Avrupa merkezli bu dünya ekonomik sistemi kavramı 16. yüzyıldan günümüze değin devam eden bir olguyu tanımlamaktadır. 
Brauddel tarafından Akdeniz'de merkezileşmiş Venedik-Ceneviz sisteminin güney yolu Kızıldeniz-Hindistan, orta yol İskenderun-Basra-Hindistan ve kuzey yolu 
İstanbul-Kırım-Türkistan Çin yolu ile belirlenen ticarî bir ağ ile çevrildiği dünya sistemi tanımlanmıştır. Amerika'nın keşfi ile ve Osmanlı'nın bu üç ticaret yolu 
üzerindeki hegemonyasının pekişmesi ile Akdeniz merkezli dünya sistemi sonlanmıştır. Dünya sistemi merkezi Atlantik merkezli (Hollanda, İngiltere ve Amerika) ile dönüşmüştür. Venedik-Ceneviz merkezinden ayrılan para sermaye Hollanda merkezine yerleşmiştir. Daha sonra sistem genişleme ve gerileme döngüleriyle Londra merkezli İngiliz dünya sistemine geçmiştir. Bu süreç Wallelstein ve Brauddel tarafından ayrıntılı olarak tanımlanmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrası dünya sistemi merkezi Amerika'ya yerleşir. Arrigi 1990'da uzun yirminci yüzyılı Amerikan yüzyılı olarak tanımladığı çalışmasıyla Amerikan sistemini ayrıntılarıyla sunmuştur. 

Bu konuda Üşümezsoy'un 2006'da Dünya Sistemi ve Emperyalizm çalışmasında modern dünya sistemini eleştirisel bir biçimde ele almıştır.

  < Osmanlı Türklerinin Ak-deniz egemenliği dünya sisteminin Atlantik'e geçmesinde önemli bir rol oynamıştır. >

Osmanlı Türklerinin kuzey yolu Orta İskenderun-Basra yolu ve Kızıl-deniz yolunu kontrol etmesi Venedik-Ceneviz sistemini sonlandırmıştır. 
İran Türkleri (Akkoyunlular), Safeviler ile Osmanlı Türkleri arasındaki 15. ve 16. yüzyıldaki savaşlar orta ticaret yolunu kontrol etmek için gerçekleş-miştir. 
Keza Osmanlı Türkleri ile Memluklüler arasındaki savaşlar da güney yolunu kontrolü amaçlamaktadır. Osmanlı Türklerinin Akdeniz egemenliği dünya sisteminin Atlantik'e geçmesinde önemli bir rol oynamıştır. Avrupa merkezli tarih anlayışı ve dünya ekonomik sistemi Avrupa merkezli yorumu Andre Gunter Frank tarafından eleştirilerek dünya ekonomik sisteminin Sümerler'den günümüze değin ilerleme ve gerileme dönemlerini kapsayan merkezi bir hegemonyayla merkez çevre ilişkisinde gelişen ve merkeze doğru ticaret yollarının aktığı bir sistem olarak tanımlanmıştır. Bu gelişme ve gerileme dönemleri gelgitler şeklinde çizgisel bir süreç değildir. 

Gelişmeler sıçramalı bir gidiş gösterir. Bu anlamda Akdeniz İran uygarlığı ve Çin-Hint uygarlığını kuzeyden çeviren Turan coğrafyası ve bu coğrafyadaki 
Türk süperetnosları oluşumu ve Ordaların tarihi ile birlikte ele alınması zorunludur. Bu birlikte ele alındığında tarihsel devrimlerle belirlenen sıçramalı bir tarih yazımında Turan coğrafyasındaki süperetnosların edilgen bir rol oynamadığı ekümenik yollar üzerindeki egemenlikleri dışında Turan süperetnoslarının uygarlığın çelişkilerini özellikle sınıfsal çelişkilerini ekonomik sistemin gerileme dönemlerinde tarihsel devrimlerle çözme işlevi göz ardı edilemez. Bu olgu göz ardı edildiğinde dünya sistemindeki gelişme ve gerileme dönemleri ve uygarlıkların sonlanması olguları idealist tarih anlayışının yorumlarına açık bırakılır. Oysa materyalist bir tarih anlayışı bu olguları bütünsellikli ele almanın ilksel adımlarını Engers tarafından Roma'nın Germenler tarafından yıkılması ve feodal Avrupa'nın oluşması modelinde ele alınmıştır. Hikmet Kıvılcımlı ise " Tarih Devrim Sosyalizm " isimli çalışmasında Ortadoğu'da antik tarihten günümüze değin süre gelen tarihsel devrimleri ele alarak Avrupa merkezli feodalizm kavramını dünya sis-temi içinde derinleştirmiştir.  

Avrasya Ekümeni

Bu makalede kullanılan ekümeni kavramı tarihsel dünya sistemi içinde ticaret yolları ağı ile örülmüş ticaret kanallarını tanımlamaktadır. 
Ekümenler bir veya birkaç uygarlık alanını kapsar. Dünya sisteminde merkezi hegemonya ekümen kanalları ile çevre üzerindeki ticarî egemenliğini kurar. 

Ekümen kanalları boyunca siyasi ve askeri olarak birbirine bağlanmış kent ağları ekümen coğrafyasını belirler. 

Politik bağlantılar ekonomik bağlantılara göre daha pahalıdır. Askeri hegemonya hem politik hem de ekonomik bağlantılar için temeldir. 
Askeri bağlantıların maliyeti ticarî bağlantıların kârı ile sürdürebilir. Bu sürecin devam ettirilebildiği dönemde ekümenik kanalda askeri ve politik hegemonya 
bütünlüğünü korur ve süperetnos oluşumu bu süreçte gelişir. Turan süperetnosu bütünleşmesi ticarî kârların sağladığı para ile sağlanır. Politik ve ekonomik 
bağlantılar süperetnosun bütünlüğü için zo-runludur ve önemleri ok, yay ve kılıçtan daha önemlidir.

   < Ekümenik kanallar güneyde Akdeniz, İskende-riye, Kızıldeniz ve Hin-distan yoludur. Orta kanal Kıbrıs İskenderun, Bağdat, Basra ve Hindistan yolu veya İskenderun Türkistan yoludur. Kuzey Turan kanalı ise Foça, İstanbul, Kefe, Itıl-Ural (Volga), Ceyhan, Seyhan, Çin yoludur >

Ekümenik Kanallar 

Bu ekümenik kanallar güneyde Akdeniz, İskenderiye, Kızıldeniz ve Hindistan yoludur. 
Orta kanal Kıbrıs İskenderun, Bağdat, Basra ve Hindistan yolu veya İskenderun Türkistan yoludur. 

Kuzey Turan kanalı ise Foça, İstanbul, Kefe, Itıl-Ural (Volga), Ceyhan, Seyhan, Çin yo-ludur. Tarihte Pers-Akemeniş hanedanı İskitleri, Sakaları hegemonyalarına alarak kuzey ekü-men alanında egemenleşmiştir. Keza orta ve güney kanalları da kontrol eden Akemeniş haneda-nı dünya sistemi merkezini oluşturmuştur. İskender ve döneminde Akemeniş dünya ekonomik sistem merkezi Bağdat ve İran ele geçirilerek ekonomik sistem İskender ve takipçileri tarafından kontrol edilmiştir. İskender sonrası orta kanal Selevkoslar hegemonyasına girerken güney kanal Potelemo'ya egemenliğine geçmiştir. Kuzey Turan kanalında ise egemen olan Turani Partlar (Türkmenlerin ataları) Selevkos İran'ını fethederek İran ve Doğu Anadolu'da egemenliğini kurmuş orta kanal için Romalılarla Partlar egemenlik savaşı yapmıştır. M.Ö 100 ile M.S. 200 yılları arasında İran'da egemen olan Partlar maddî genişleme döneminin merkezini oluşturmuştur. Batıda Rumlar, Hindistan'da Kuşanlar, Çin'de Hanlar egemenliklerini sürdürmüştür. Çin kuzeyinde yer alan Hunlar Çin üzerinde egemenleşerek M.S. 200 ile 500 arası Part, Roma, Hun ve Han hanedan larının oluşturduğu hegemonya gerilemeye başlamış ve dünya sistemi gerilemiştir. Bu dönemde Hunlar Batı'ya göçerek Batı Hunları olarak Roma'yı fethe yönelen askeri hareketler yapmışlardır. 


Batı Hunlar'ın dağılması sonucu İran'da Akhunlar, Ural'da Bulgarlar, Çin kuzeyinde ise Çüçenler etnikler olarak Hun süperetnosu dağılması sonrası ortaya çıkmışlardır. 
Partların İran'da iktidarı kaybetmesi sonucu dünya sisteminin gerilemesiyle birlikte gerileyen dönemde Sasaniler İran'da iktidarı ele geçirmişlerdir. 
M.S. 700 ile 800 arası İran'da Sasaniler yerini Arap tarihsel devrine bırakır. Çin'de Tank hanedanlığı ve Roma arasında Göktürk süperetnos oluşumu tarihsel yerini almaya başlar. Türkler Karadeniz kuzeyinden Çin'e kadar olan ekümenik alanda hegemonyalarını kurarak ticari kanalları ele geçirmiş ve Türk süperetnosu oluşmuştur. 

Bu süperetnos içinde tüccar halklar olarak Sogdinyan ve Yahudiler öne çıkar. M.S. 800 ile 1050 yılları arasında Türk kağanlığı parçalanarak Batı'da Hazarlar, Türkistan'da Karluklar, Uygurlar egemenleşir. Bozkır'da ise Kıpçak, Kanglı ve Gus grupları Yabgular devleti şeklinde örgütlenir. Guslar İran'ı fethederek Gazneli Türk İslam(Tacik) iktidarını yıkarak Selçuklu Türkmen tarihsel devrimini yaparlar. Daha sonra Roma'yı yenerek Anadolu'yu Türkleştirirler. Bu dönemde İran Anadolu uygar alanına egemenleşen Selçuklular maddî genişleme döneminde bu bölgeyi Turkiya ismini alacak şekilde Türk süperetnosunu uygar alanda gerçekleştirirler. 

Türk süperetnosunu oluşturan Selçuklular Türkmenler ve onlara tâbi Ta-cik, Kırmanç, Kert gibi Farsî toplulukları da süperetnosları içinde birleştirirler. 
Bu süreç içine kendileri de giderek Farslaşır veya Rumlaşır. Selçukluların dağılması dünya ekonomik sisteminde gerileme döneminde gerçekleşir. 
M.S. 1250 ile 1450 yılları döneminde Tatar süperetnosu tüm Avrasya egemenliği dönemidir. Avrasya'da Turan Türk halkları orda yasa ile devletleşir. 
Cocu ulusu Turan coğrafyasını kapsayan Mangit, Kıpçak, Kıtay, Kerey, Merkit, Nayman gibi Türk gruplarını orda düzeni içinde bütünleştirmiştir. 
Çağatay ulusu Türkistan'daki Min, Barlas, Kongrat, Mangit, Celayir uruklarını kapsar. 

Hülagi İran Tatarları Selçuklu ve Harzemlilerin Farslılaştığı dönemde İran ve Anadolu'ya tarihsel devrim yaparak Oyrat gibi Tatar urukları getirdiği gibi 
Bayat ve Bayındır gibi Türkmen uruklarını da Anadolu'ya getirerek Anadolu-İran Türklüğünü pekiştirmiştir. İranlılar sonrası Çağatay ulusu Timur ulusunun devamını oluşturan Timurlular İran'ı ve Anadolu'yu fethederek Turan aşısını devam ettirmiş ve Timur sonrası Akkoyunlular ve Karakoyunlular iktidara oluşmuştur. Keza Safeviler Türkmen kökenli İran'daki iktidarı ve Safevilerin devamı olan Türkmen Avşar ve Kaçarlar İran'da Türk iktidarını 20. yüzyıla kadar sürdürmüşlerdir. Turan'da ise Çoçi ulusu Altınorda'da Batu ve Berke İdil boyunca ve İdil'in batısında, Akorda, Ordahan tarafından Hazar denizi kuzeyinde ve Gökorda Tümen Tobol ırmakları kıyısında Şeymanhan tarafından kurulmuştur. Çoçi'nin oğulları olan bu hanlar yönetimindeki uluslar ve ordalar Batuhanın Büyük Batı seferini gerçekleştiren Tatarlardır. 
Bu Ordalara tabi olan az Kıpçak, Bulgar gibi etniklerin kaynaşmasından oluşan süperetnos Tatar ismini alır. 


< Etnikliler de sosyal ve biyolojik fenomenler olarak gelişir, süperetnoslara dönüşür ve parçalanarak yeni etnoslar çıkar. 
Bu etnoslar yeniden süperetnoslara dönüşür ve tarihte ulusların oluşumu bu süreçlerden başarılı bir şekilde ayakta kalan süperetnosların günümüzdeki devamıdır. >


Tarihsel Devrim, Süperetnos ve Etnojenesis

İbni Haldun'un vurguladığı gibi devletler gelişir ve ölürler keza uygarlıklar da Arnold Toynbee'nin vurguladığı gibi gelişir ve ölürler. 
Bu anlamda etnikliler de sosyal ve biyolojik fenomenler olarak gelişir, süperetnoslara dönüşür ve parçalanarak yeni etnoslar çıkar. 
Bu etnoslar yeniden süperetnoslara dönüşür ve tarihte ulusların oluşumu bu süreçlerden başarılı bir şekilde ayakta kalan süperetnosların günümüzdeki devamıdır. 
Barbarlık kavramı Romalıların kendi dışındaki halklara verdiği isimdir. 

Barbarlık kavramı özellikle Turan coğrafyasındaki komünal toplulukları tanımlamak için sınıflı uygar toplumların tarihçileri tarafından tanımlanmıştır. Roma uygarlığının zıttı toplumsal formasyonlara sahip Turanlı göçebe komünler Barbarlar olarak tanımlanmıştır. Uygarlık ise yerleşik ve sınıfsal bir toplumu tanımlamaktadır. 
Bu katmanlı uygar toplum sınıfında en altta selfve köleler, onun üstünde silahlı askerler, onların üstünde din adamları ve en üstte kutsal yöneticilerden oluşan 
bir yapıdır. Bu yapı köylü selfve şehirli kölelerin emekleri üzerinde gelişmiş bir üretim tarzı olduğu için askerler ve din adam-larının üretime katılmadığı bu toplumlarda maddî gerileme döneminde ticarî kârlılık üzerine kurulu politik ve askeri bir sisteme dayanır. 

Barbarlar ise Turanlı komünel göçebeler eşit kandaş topluluklar olarak her bireyin üretimde bulunduğu ve aynı zamanda askeri olarak da görev aldığı toplumsal formasyonlardır. Ordalar düzeninde yüksek kolektifaksiyonlu savaş maki-neleridir. Bu boyutuyla Turani Ordalar uygar alanlardaki devletlerin ekonomik gerileme döneminde siyasî ve askeri birliklerini ayakta tutamamaları nedeniyle Turani Ordalar karşısında yenilmeleri dönemsel olarak kaçınılmaz olmuştur. 

Bu olguya tarihsel örnekler olarak Hititler'in Anadolu'daki Hattiler ve Lui'leri egemenlik altına alması, keza Kimerlerin Frigleri, Mittanilerin Hurileri 
egemenlikleri altına almaları, Turani olan atlı arabaya sahip savaşçı-ların Anadolu yerleşik toplumları tarihsel devrimlerle fethetmelerinin antik örnekleridir. 


2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***