Adnan İslamoğulları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Adnan İslamoğulları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Temmuz 2018 Çarşamba

‘Bu Ülke’de daha ne Olması gerekiyor?





‘Bu Ülke’de daha ne Olması gerekiyor?


Adnan İslamoğulları

Türkiye Cumhuriyeti devletinin artık ‘varlık’ ve ‘bağımsızlık’ ve ‘bütünlük’ ve dahi bunlara bağlı olarak ciddi ‘hayâtiyet’ tehlikesi içinde olduğunu görmek için ‘bu ülke’ de daha ne olması gerekiyor?
Ortadoğu’da ‘süper güç’ olma iddiasındaki Türkiye’ye, İmralı’dan, Kandil’den ve bunların TBMM’deki ‘siyâsî bürosu’ olarak çalışan BDP’den her gün bir başka racon kesildiğini ve Türkiye’nin bir devlet olarak alenen tehdit edildiğini görmek için daha ne olması gerekiyor?   
İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de ‘efsâne yazan’ polisin ve cümle güvenlik güçlerinin Güneydoğu’da süt dökmüş kediye dönüştürüldüğünü ve bölgenin âdeta PKK’ya terk edildiğini, PKK’nın bölgede yaptığı korucu infazlarıyla hesap gördüğünü ve bölgedeki psikolojik hâkimiyetini günden günde tahkim ettiğini görmek için ‘bu ülke’de daha ne olması gerekiyor?
‘Barış süreci’ adı altında başlatılan ihânet siyâsetiyle birlikte ülkemizde güçlenen hissin ‘barış’ değil ‘bölüme’ olduğunu ve o sürecin dağa çıkışı hızlandırdığını, yalnızca geçtiğimiz hafta dağa çıkanların sayısının 300-400 kişi olduğunu görmek için ‘bu ülke’de daha ne olması gerekiyor?
PKK’nın silah bırakarak çekilmesinin tamamen göstermelik olduğunu, sınır dışına çekildiği söylenen örgüt mensuplarının bİr nev’i rehabilitasyona çekilen emekliliği gelmiş kadrolar olduğunu ve PKK’nın zinde güçlerinin iktidardan devşirdiği yüksek bir moralle üstelik kuvvet toplayarak dağlardaki varlıklarını devam ettirdiğini görmek için ‘bu ülke’de daha ne olması gerekiyor?
Bölünmenin hukukî alt yapısının bile hazırlanıp, on yıllık tutukluluk hâlinin kaldırılmasının KCK tutuklularına tahliye yolunu açtığının, Murat Karayılan’ın  “Apo’nun yardımcılarının ve sekreterlerinin olması gerekir”  sözlerinden Türkiye Cumhuriyeti devleti için PKK’nın artık bir terör örgütü değil, diplomatik bir muhatap hâline geldiğini görmek için ‘bu ülke’de daha ne olması gerekiyor?
PKK’nın kendi ‘polis gücü’nü oluşturarak, bölgedeki asâyişi kontrolü altına aldığını, bölgede yapılan yayla şenliklerine dağdaki PKK’lıların jiplerle alınarak getirildiğini, onlara kürsü verildiğini ve yine aynı jiplerle sırtlarında silahları olduğu halde dağa götürüldüklerini, dağın taşın PKK flamaları ve Apo posterleriyle doldurulduğunu, bölgedeki Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sahipliğinin kâğıt üzerinde (o da şimdilik) kaldığını görmek için için ‘bu ülke’de daha ne olması gerekiyor?  
Apo’yu ‘barış elçisi’ yapıp, PKK’yı da yüzyılın en kanlı terör örgütü olmaktan çıkararak ‘kültürel hak arayıcısı’ hâline getirenin BDP ve PKK değil, aslında bizzat ‘AKP iktidârı’ olduğunu görmek için ‘bu ülke’de daha ne olması gerekiyor? 
İstiklâl marşında istifini bozmadan oturan kaymakamların, 10. Yıl marşını ‘faşist’ olarak niteleyip, HAKPAR’ın 4. Kongresinde ‘Her şey özgür Kürdistan için’ sloganları arasında saygı duruşunda Kürt marşı ‘Ey Rakib’e tâzîm ile eşlik eden Salih Kapusuz, İhsan Arslan ve Abdurrahman Kurt’un KCK Yürütme Konseyi üyesi değil, AKP Genel Başkan yardımcısı, AKP milletvekilleri ve AKP bürokratları olduğunu görmek için ‘bu ülke’de daha ne olması gerekiyor? 
İlk iftarını Suriyeli mültecilerle açan ve mültecilere,  “Vahid vahid Suri, Türki vahid”  sloganları attıran Davutoğlu’nun ve Kerkük’te şehit edilen ve Doğu Türkistan’da katliama mâruz kalan Türklere bir tâziyeyi bile çok gören Hükümetin duyarsızlığını, Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Basın Sözcüsü Abdullah Tümtürk’in   “Lûtfen cuma hutbelerinize ve vaazlarınıza bizi de ekleyin”  çağrısına kulak tıkayan Diyânet’in çirkin sessizliğini görmek için ‘bu ülke’de daha ne olması gerekiyor? 
Ve bütün bunların üzerine,  “Daha son sözümüzü söylemedik”  diyen bir Muhalefet Partisi Genel Başkanından şaka gibi bir açıklama: 
Başbakana yönelik  “Apo sana büyü mü yaptı?”  diye soran ve ülkeye ihanetle ithâm eden, anayasa değişikliklerini  “bölünme anayasası”  olarak yorumlayan, miting meydanlarında asıp-kesen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cemil Çiçek’le yaptığı son görüşmeden sonra anayasa değişikliğinin  “çok hayırlı bir çalışma”  olduğunu ve  “MHP’nin bu hayırlı çalışmanın devamından yana”  olduğunu söyledi. 

Bu ülke’de daha ne olması gerekiyor?

****