Abdullah AĞAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Abdullah AĞAR etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Kasım 2016 Cumartesi

Terör Ve Güvenlik Uzmanı Ağar, Musul Operasyonunu Değerlendirdi



Terör Ve Güvenlik Uzmanı Ağar, Musul Operasyonunu Değerlendirdi



Abdullah Ağar, 

03.11.2016 




Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, Musul operasyonu başarıya ulaşsa bile bunun Musul'u ve İslam dünyasını DEAŞ'tan kurtarma operasyonu olmayacağını 
belirterek, " Birileri DEAŞ'ın o coğrafyadan başka bir coğrafyaya transfer olmasını istiyor gibi bir fotoğraf var " dedi.

Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, Irak'ın Musul kentinde gerçekleştirilen harekat, DEAŞ terörü ve Orta Doğu'daki mezhep savaşlarını İhlas Haber Ajansı'na değerlendirdi. DEAŞ'ın İslam toplumu içine sokulan fitneden yararlanarak mezhepçiliği körükleyen bir yapı olduğunun altını çizen Ağar, "Biz IŞİD denen örgütün nereden beslendiğini, nasıl bir tabanı etkilediğini çok iyi anlayabilmiş değiliz. Adına IŞİD denilen, DAEŞ denilen bu yapı, Sünni İslam'ı ve Sünni tabanı istismar ediyor ve bunu yaparken de bazı düşmanlıkları kullanıyor. Kendine özgü bir terminoloji üretmiş durumda, Şiilere "Rafızi" diyor. Hz, Ebubekir'e, Ömer'e, Osman'a ve Ayşe'ye küfreden kişi demek Rafızi. Peşmergelere "Peşşeytan" diyor. PKK'ya ateist çeteler diyor, Türkiye'ye, Ürdün'e, Suudi Arabistan'a "Taut" diyor ki Allah'a karşı haddini aşan bir manası var. Bir diğer tarafıyla da kafir ve münafık terimlerini kullanıyor. Bunları kurarken de Irak'ta ortaya çıkan Şii mezhebi fitneyi, mezhep içi savaşı çok 
iyi kullanıyor. IŞİD, iç savaştan çıktı ve özellikle Sünni İslam'ı, Sünni tabanı istismar etti ve kendi altında topladı" şeklinde konuştu.

" Yapılan harekat başarıya ulaşsa bile bu aslında Musul'u ve İslam dünyasını IŞİD'den kurtarma operasyonu olmayacak "

Gerçekleştirilen operasyonlar başarıya ulaşsa bile DEAŞ terörünü bitiremeyeceğini savunan Ağar, "Türkiye de dedi ki "Geçmişte yaşanan bu kavgayı derinleştirecek bir Musul harekatı yapmayın. Musul'daki halkla DAEŞ'i birbirinden ayıracak, yani Musul halkının DAEŞ'e destek vermesini engelleyecek veya Sünni toplumun bunun yapılmasına engel olacak bir yapılanmayla, bir kuvvet bileşeniyle Musul harekatına müdahale edin" dedi. Dinlemediler Türkiye'yi ve bir şekilde DEAŞ'a etnik anlamda, hem de mezhebi anlamda husumet üreten, düşmanlık üreten yapılarla beraber bir etki üredi. Burada yapılması gereken şey, Musul'un bir demografik karakteri var. 

Bu karakterinin oranlarıyla ve bir mezhebi karakteri var. Bu mezhebi karakteri temsil eden yapılar var. Irak Merkezi Hükümeti'ne de halel gelmesin. 

O da elbette işin içinde olsun, hatta başında olsun ama illa ki bir mezhebi etki ve mezhebi etki de doğrudan doğruya bir direnci ortaya koydu. 

Şu an DEAŞ gizli pazarlıklar hangi boyutta gidiyor bilmiyor. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin istihbarat kaynaklarına göre 2 bin 300 IŞİD'li Suriye'ye geçmiş durumda. Bir diğer tarafıyla da görünen fotoğrafa göre şuan IŞİD direniyor. Yine Sünni İslam'ı istismar etmeye devam ediyor. Bu noktada yapılan harekat başarıya ulaşsa bile bu aslında Musul'u ve İslam dünyasını IŞİD'den kurtarma operasyonu olmayacak. Bu Musul'dan toprak kapma savaşı olacak ve gelecekte yaşanacak pek çok kırılmayı, pek çok düşmanlığı, pek çok savaşı tetikleyecek bir savaş bu tarafıyla. Çözüm üretmeyecek. İstediği kadar DAEŞ orada etkisizleştirilsin, ister başka tarafa kaçsın, Musul sorunu çözülmeyecek" açıklamasında bulundu.

Ağar, 

" Türkiye bununla ilgili bir çözüm üretmeye çalıştı. Bununla bir kavramsal çözüm üretti ve bu kavramsal çözümden üreyen stratejiyle operatif hamlelerle ve taktiksel mücadeleler bu iş sonuç üretsin istedi ama bu ne yazık ki şu ana kadar yapılmadı. Şu anki fotoğrafta evet askeri anlamda IŞİD küçülüyor ama IŞİD askeri anlamda küçülürken kavramsal anlamda büyüyor. Sadece coğrafyaya değil, bütün geleceğe yerleşiyor. Düşmanlık olarak geleceğe yerleşiyor. Çünkü araya kan giriyor sürekli. Bunlarda hiçbir çözüm üretilmiş değil. IŞİD öğretisiyle, IŞİD zihniyetiyle nasıl mücadele edilecek, şu anda sahada mücadele eden güçlerin hiçbirinde bu yok. Sadece Askeri anlamda bir mücadele var ve bir toprak kapma savaşı var "     diye konuştu.

" Birileri DEAŞ'ın o coğrafyadan başka bir coğrafyaya transfer olmasını istiyor gibi bir fotoğraf var "

Ağar, gerçekleştirilen operasyonda DEAŞ'ın Irak'ı terk edip Suriye'ye kaçması için Batı yönünün açık bırakıldığı iddialarıyla ilgili şunları söyledi:

"Yapılan harekatla ilgili bir yanaklanma var. Bu yanaklanma daha çok kuzey-güney mihverlerinde ve doğu mihverinde. Üç kanat kapatılmış durumda. 
Bunların arasında boşluklar var. Bu yanaklanma tamamlandıktan sonra Musul'a Havace tarafından, Tigrit tarafından, hatta Diala ve Ambar tarafından girişler oldu. 
Bir diğer tarafıyla Havace ve Şirgat tarafından Kerkük'e bir sızma oldu ve orada büyük bir IŞİD terörü üredi. Bir diğer tarafıyla da bu çuvalın batı ağzı açık. 
Ruslar dediler ki "ABD ve Suudi Arabistan anlaştı, 9 bin IŞİD'linin Musul'dan aileleri ile birlikte güvenli bir şekilde Suriye'ye transferi'. 
Bu bir iddia olarak ortaya çıktı ama sahadan haber veren kaynaklar çok ilginç bir detay paylaştı. 13'ünü 14'üne bağlayan gece yanlış hatırlamıyorsam bazı 
helikopterlerin Musul'a inip bazı kişileri alıp götürdüğü söylendi. Bu da bir iddia ama KBP'nin Musul Sözcüsü katılmış olduğu bir programda " Musul halkı DEAŞ'A güvenmiyor, DEAŞ'ta Musul halkına güvenmiyor. Musul halkı DEAŞ'ın yabancı savaşçılarının ve lider kadrosunun Musul'u terk ettiğini biliyor" diye bir cümle kurdu. Üç iddiayı alt alta koyduğumuz zaman sahadaki birliklerinde yığınaklanmasına baktığımız zaman ortaya bir fotoğraf çıkıyor. 

Birileri DEAŞ'ın o coğrafyadan başka bir coğrafyaya transfer olmasını istiyor gibi bir fotoğraf var. Nereye gidecek. Bununla ilgili öncelikli alan Suriye'yi gösteriyor. 

Bu tarafa gitmesi isteniyor gibi bir mesaj var. Bir diğer tarafıyla da o da Haşdi Şabi'nin yapmış olduğu hamleyle ilgili. Dediler ki; " Dört tarafı kapattığınız zaman IŞİD direnir. Yaşamaya dair bir ışık bırakmak adına orada bir boşluk bırakıyoruz." Bu sefer de orayı Haşdi Şabi kapattı. İş iyice karışıklaştı. 
ABD, başka cümleler kurmaya başladı "Telafer'e uğrarsan seni vururum" mesajı verdi. Hatta "Hava akımlarında sizi desteklemem" dedi. 

Hava akımlarında desteklememesi demek bütün harekatın durması demek. ABD'nin ortaya koyduğu ezici hava akımlarının etkisi olmadığı sürece kara gücünün yapabileceği çok fazla bir şey yok."

" Bu coğrafyayı Amerika Birleşik Devletleri IŞİD üzerinden dizayn ediyor "

Amerika Birleşik Devletleri'nin DEAŞ üzerinden Orta Doğu'yu dizayn ettiğini söyleyen Ağar, " Şöyle bir fotoğraf var, karasal unsurlar ilerliyor, temas sağlıyor, temas sağladıktan sonra da IŞİD militanlarını hava akımlarıyla eziyor Koalisyon Hava Gücü. Bir diğer tarafıyla da ağır silahlar topçu saldırıları devreye giriyor. 
Bu fotoğraf ortadan kalktığı zaman hemen denge üremeye başlıyor, hatta karşı saldırılar gelmeye başlıyor IŞİD üzerinden. Bu saha gerçeği bir diğer tarafıyla da 
bu coğrafyayı Amerika Birleşik Devletleri'nin IŞİD üzerinden dizayn ettiğini bize gösteriyor. IŞİD üzerinden hem coğrafya dizayn olurken, aslında bir diğer tarafıyla da büyük bir başarı elde etti Batı dünyasının ruhbanı. İslamofobi diye bir kavram üredi ve bu Batı dünyasında sokakta gezen birine İslam'ı sorduğunuz zaman doğrudan doğruya IŞİD'i tarif etmeye başlıyor. Bu İslamofobi, Batı dünyasındaki insanların İslam'la buluşmasını engellemeye çalışan yapıların da çok büyük zaferidir " dedi.

" Bizim İslami bilgimiz, birikimimiz, etkimiz ve inisiyatifimiz böyle bir fitnenin üremesine engel olamadı "

Sünni ve Şiiler'in Müslümanlık adına birbirlerini öldürdüğünü söyleyen Ağar, "Sünniler de, Şiiler de Müslümanlık iddiasında, ikisi de cihat yaptıklarının iddiasında. 

Ondan sonra da hayatlarını kaybediyorlar. Hayatlarını kaybettikleri zaman da diyorlar ki "Biz şehit oluyoruz." Bu bizim İslami bilgimiz, birikimimiz, etkimiz ve 
inisiyatifimiz, böyle bir fitnenin üremesine engel olamadı. Eğer bu kavramsal kaos devam ederse birileri de bunu istismar eder. Temel bir gerçek var biz Müslüman'ız. 

Biz tevhid akdesine sahibiz, tevhid birlik demektir. Tevhid akidesine mensup olduğunu iddia eden insanlar nasıl birbirini öldürür. Büyük bir fitne var aslında" 
diye konuştu.



http://www.hedefhalk.com/teror-ve-guvenlik-uzmani-agar-musul-operasyonunu-degerlendirdi-895390h.htm

..



MUSUL ÇUVALININ AĞZI


MUSUL ÇUVALININ AĞZI..



Yazar: Abdullah Ağar İddia 1: Rus Ria Novosti Haber Ajansı: Musul’sa bulunan DAAŞ (İŞİD) militanlarının kentten ayrılması için ABD ile Suudi Arabistan’ın anlaştığını iddia etti. Haberde 9 bin DAAŞ militanının aileleriyle birlikte Suriye’ye güvenli bir şekilde geçeceği ve Suriye’ye geçen bu teröristlerin orada etki üreteceği öne sürüldü. İddia 2: Sahadan (Musul bölgesinden) haber veren bazı yerel kaynaklar 13 – 14 Ekim gecesi Musul’a inen bazı helikopterlerin görüldüğünü iddia ediyor. Bu helikopterlerin DAAŞ’ın Musul’daki yabancı-profesyonel(!) cihatçılarını alıp, bilinmeyen bir yere götürdükleri ifade ediliyor. İddia 3: Rudaw’ın haber bültenine konuk olan KDP’nin Musul Sözcüsü Muhittin Mızuri ise bakın ne söylüyor: “Musul’da gerek halkın, gerekse de IŞİD’in durumu kötü. IŞİD, halkın örgüte güveninin kalmadığına kanaat getirmiş. HALK DA ÖRGÜTÜN YABANCI ÜST DÜZEY YETKİLİLERİNİN KENTİ TERK ETTİĞİNİ GÖRÜYOR.” Her bir iddia, kendi başına çok şey üretmiyor. Ama alt alta konunca ÜÇLÜ NESGAYFE oluveriyor. Takdir sizlere ait. Operasyona katılacak güçlerin arazideki konuşlanma ve yığınakları ise ASIL İSPAT! Musul çuvalının BATI AĞZI, yani SURİYE YOLU AÇIK. Bir de bu çuvalın Havice – Şırgat tarafı yırtık. Güneyde (Geyyare mihverinde) ve Kuzeydeki Peşmergeler arasında (özellikle Musul Barajı bölgesinde) Irak Ordu Birlikleri, Federal Polis Güçleri ve Terörle Mücadele unsurları var. Peşmergeler ise Doğu ve Kuzeyde... Kuzeyin batıya uzanımındaki Suriye sınırına (Rabia) kadar olan alanda özellikle Talefer’in üstünde ve Sincar bölgesinde Peşmerge var. Tabi bir de Sincar’daki PKK ve PKK Ezidileri. Bugünün yığınak fotoğrafındaki temel görüntü bu. Batı ağzı yani Suriye yolu bilinçli bir şekilde açık bırakılmış. Deniyor olmalı ki Kedidir o Kedi’ye: “Köşeye sıkışma, beni de cırmalama. Var git öte yana.” Bakalım DAAŞ buna ne kadar uyacak? Musul’da ne kadar savaşacak? İster dirensin, ister bırakıp gitsin. Anlaşılması gereken temel gerçek şudur: Bu Musul’u DAAŞ’tan kurtarma operasyonu değil! Musul’u paylaşma savaşı. Hem de IŞİD nedeniyle Sünni Arapların ve Türkmenlerin bütün hak, iddia, etki ve inisiyatiflerini kaybetmenin gölgesinde... Gerçekten çözüm, hak amaçlansa, panzehrin devrede olması gerekmez mi? Ne zamandan beri Sünni İslam’ı ve Sünni tabanı istismar eden DAAŞ’ın panzehri, mezhebi ve etnik düşmanlık yaşadığı güçler oldu? Görmüyorlar mı? Yoksa görüyor da, bilerek mi yapıyorlar? Bu dizaynın ve kavramsal savaşın yeni bir evresidir. Daha büyük savaşların alt yapısını oluşturulma çabasıdır. Düşmanlık ve kanın daha geniş alanlara yayılması, geleceğe sıçratılma uğraşıdır. Sünni tabanın mezhebi ve etnik kırılma yaşadığı güçlerle Musul’u kurtarmaya kalkmak! Ezidiler üzerinden PKK’yı Telafer ve Musul’a montajlamak! Kerkük’e Selahattin’e sallanmak. Batı ile İran istikrar istiyorlarsa, derslerini hiç çalışmamışlar. Ama karmaşa istiyorlarsa, dersini gerçekten çok iyi çalışmışlar. Yapılacak harekatın adı da “ Musul’u DAAŞ’tan kurtarmak ” filan değil. Resmen MUSUL’dan NİNOVA’dan

TOPRAK KAPMA SAVAŞI. Toprak kapmaya kalkışanlar üzerinden

COĞRAFYA’YI DİZAYN SAVAŞI. KİM KAPTIYA GİTTİNİN SAVAŞI! Hiç bir savaş ADİL BİR BARIŞLA ve PAYLAŞIMLA sonuçlanmadıkça, BİTMİYOR. GÖRMÜYORLAR MI? < http://www.21yyte.org/tr/arastirma/terorizm-ve-terorizmle-mucadele/2016/10/17/8515/musul-cuvalinin-agzi >

29 Ekim 2016 Cumartesi

Musul Çuvalının Ağzı




   

Musul Çuvalının Ağzı;


Abdullah Ağar
Terörizm ve Terörizmle Mücadele 
Bilimsel Danışman, 




İddia1: 

Rus Ria Novosti Haber Ajansı: Musul'da bulunan IŞİD militanlarının kentten ayrılması için ABD ile Suudi Arabistan'ın anlaştığını iddia etti. Haberde 9 bin IŞİD militanının 
aileleriyle birlikte Suriye'ye güvenli bir şekilde geçeceği ve Suriye'ye geçen bu teröristlerin orada etki üreteceği öne sürüldü.

İddia 2: 

Sahadan (Musul bölgesinden) haber veren bazı yerel kaynaklar 13-14 Ekim gecesi Musul'a inen bazı helikopterlerin görüldüğünü iddia ediyor. Bu helikopterlerin IŞİD'in Musul'daki yabancı-profesyonel(!) cihatçılarını alıp, bilinmeyen bir yere götürdükleri ifade ediliyor.

İddia 3: 

Rudaw'ın haber bültenine konuk olan KDP'nin Musul Sözcüsü Muhittin Mızuri ise bakın ne söylüyor:
 "Musul'da gerek halkın, gerekse de IŞİD'in durumu kötü. IŞİD, halkın örgüte güveninin kalmadığına kanaat getirmiş. Halk da örgütün yabancı üst düzey yetkililerinin kenti terk ettiğini görüyor."Her bir iddia, kendi başına çok şey üretmiyor.Ama alt alta konunca üçlü nesgayfe oluveriyor.Takdir sizlere ait.Operasyona katılacak güçlerin arazideki konuşlanma ve yığınakları ise asıl ispat!Musul çuvalının Batı ağzı, yani Suriye yolu açık.Bir de bu çuvalın Havice-Şırgat tarafı yırtık.Güneyde (Geyyare mihverinde) ve Kuzeydeki Peşmergeler arasında (özellikle Musul Barajı bölgesinde) Irak Ordu Birlikleri, Federal Polis Güçleri ve Terörle Mücadele unsurları var. 

Peşmergeler ise Doğu ve Kuzeyde... Kuzeyin batıya uzanımındaki Suriye sınırına (Rabia) kadar olan alanda özellikle Talefer'in üstünde ve Sincar bölgesinde Peşmerge var. Tabii bir de Sincar'daki PKK ve PKK Ezidileri.Bugünün yığınak fotoğrafındaki temel görüntü bu.Batı ağzı yani Suriye yolu bilinçli bir şekilde açık bırakılmış.Deniyor olmalı ki Kedidir o Kedi'ye: "Köşeye sıkışma, beni de cırmalama. Var git öte yana."Bakalım IŞİD buna ne kadar uyacak?Musul'da ne kadar savaşacak?İster dirensin, ister bırakıp gitsin.Anlaşılması gereken temel gerçek şudur:Bu Musul'u IŞİD'den kurtarma operasyonu değil!Musul'u paylaşma savaşı.Hem de IŞİD nedeniyle Sünni Arapların ve Türkmenlerin bütün hak, iddia, etki ve inisiyatiflerini kaybetmenin gölgesinde...Gerçekten çözüm, hak amaçlansa, panzehirin devrede olması gerekmez mi?Ne zamandan beri Sünni İslam'ı ve Sünni tabanı istismar eden IŞİD'in panzehiri, mezhebi ve etnik düşmanlık yaşadığı güçler oldu?Görmüyorlar mı?Yoksa görüyor da, bilerek mi yapıyorlar?Bu dizaynın ve kavramsal savaşın yeni bir evresidir.Daha büyük savaşların alt yapısının oluşturulma çabasıdır.Düşmanlık ve kanın daha geniş alanlara yayılması, geleceğe sıçratılma uğraşıdır.

Sünni tabanın mezhebi ve etnik kırılma yaşadığı güçlerle Musul'u kurtarmaya kalkmak!Ezidiler üzerinden PKK'yı Telafer ve Musul'a montajlamak!Kerkük'e Selahattin'e sallanmak.Batı ile İran istikrar istiyorlarsa, derslerini hiç çalışmamışlar.Ama karmaşa istiyorlarsa, dersini gerçekten çok iyi çalışmışlar. 

Yapılacak harekatın adı da "Musul'u IŞİD'den kurtarmak" filan değil.Resmen Musul'dan Ninova'dan toprak kapma savaşı.Toprak kapmaya kalkışanlar üzerinden Coğrafya'yı dizayn savaşı.

Kim kaptıya gittiğinin savaşı!Hiç bir savaş Adil bir barışla ve paylaşımla sonuçlanmadıkça, bitmiyor.Görmüyorlar mı?

Abdullah Ağar
Kaynak:  Musul Çuvalının Ağzı 

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/musul-cuvalinin-agzi-148454h.htm

1 Şubat 2016 Pazartesi

24 Mayıs 1993 Bingöl Katliamı 33 Şehitleri



24 Mayıs 1993 Bingöl Katliamı 33 Şehitleri 




HATIRASINA..,



Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır 
Toprak; eğer uğrunda ölen varsa vatandı...


Abdullah AĞAR, Son kitabı BASKIN da da bahsetti Bingölde 24 Mayıs 1993 tarihinde yapılan haince katliam. Aşağıda genel olarak olayı bizzat yasamıs ve sag kurtulan mehemetcigin ifadelesi yer almaktadır.Yakın tarihimizde yaşanmıs ve bu ülke icin haince katledilmiş vatan evlatlarının adına ...

Unutmayalım...

YER: Elazığ-Bingöl Karayolu Bilaloğlu Mevkii 
Tarih :24 Mayıs 1993

33 vatan evladının şehit olduğu 12 yıl önceki katliamdan sağ kurtulan asker, yaşadıklarını anlattı. Malatya’dan iki sivil midibüse biniyorlar. Hepsi sivil 
giysili, üniforma ve postalları çantalarında. Hiçbirinde silah yok, kendilerine refakat eden tek bir askeri personel de. Saat 18.00. Bingöl’e 10 kilometre var. 
Dağlık, dar bir yol. Birden silah sesleri yankılanıyor. İlk virajı geçtiklerinde, 50 PKK’lının karşı yönden gelen Bingöl Tur’a ait bir otobüsü durdurup, çoğunluğu terhis olmuş ya da dağıtıma giden sivil erlerden oluşan 50 yolcuyu esir aldığını görüyorlar. Şoföre bağırırlar; “ Geri dön! ” Şoför oralı olmaz. Zaten 4 saatlik yolda 3 mola vermiş... Otobüsün kapısını, “Orada ben yoktum” diyen Şemdin Sakık, o zamanki adıyla “Parmaksız Zeki” açıyor. 

SALDIRIDAN YARALI KURTULAN OSMAN PARTAL ANLATIYOR

Trabzonluyum. İki midibüsteki toplam 50 askerden biriydim. Van-Özalp’taki birliğime gidiyordum. Yol boyunca gereksiz molalar veren şoför, bir ara lastik 
patladığını söyleyip durdu. Lastiğin patlamadığını, krikoya dokunmadığını gördüm. Aksın altına girdiğinde birileriyle konuşma yaptığını duydum. Galiba 
telsizle konuşuyordu. Şemdin Sakık, “ Eylem planlanırken buradan askerlerin geleceğini bilmiyorduk ” diyor. Yalan söylüyor. Çünkü ilk otobüsün en ön 
koltuğunda oturuyordum. Yolumuzu kestiklerinde şoförün kapısını bizzat Sakık açtı. Toprak rengi üniforması vardı üzerinde, aynı renk kasketi ters takmıştı. 
Omzundaki tüfeğin namlusu yere bakıyordu. Şoföre, diğer otobüsün nerede olduğunu sordu. “Arkada, geliyor” cevabını aldı. İki dakika sonra diğer otobüs düştü pusuya. Yani bizi bekliyorlardı.

Doğulu - Batılı Diye Ayırdılar…

Geceyarısına kadar teröristlerle yürüdük. Mola verildiğinde niçin kaçırdıklarını, amaçlarını sorduk. “ TC Ateşkes ilan edince, iki gün içinde sizi serbest bırakacağız ” dediler. Saat 01.00 sularıydı. Sakık’ın talimatıyla tek sıra olduk. Şemdin Sakık nereli olduğumuzu sorup, Doğulu - Batılı diye bizi iki gruba ayırdı. Sakık, doğulu olmayan benim de içinde olduğum 34 kişinin eğitim kampına götürülmesini söyledi. Dağda koşar adım yürümeye başladık. Bize eşlik eden teröristler sürekli değişiyordu. 

Toplam 300 kişiydiler. Bir köye gittik. 

Kapısını çaldıkları evlerden başka teröristler çıkıp gruba katıldı. Kimi terörist evlere gidip istirahat etti. Bir ahıra soktular bizi öldürmek için. Sonra vazgeçtiler. Tekrar yürümeye başladık. Sabahı göremeyeceğimi düşünüyordum. Yıldızlara son kez bakıp annemi, babamı, köyümü düşündüm. 
Bir ırmaktan geçerken su içtik. Dağ yoluna çıktık. Davranışları sertleşti. Durdurdular. Saat 03.00 sıralarıydı. Yolun kenarına dizilmemizi istediler. 
Kolkola girip sıklaşmamızı istediler. Yanımdaki arkadaşıma “Devrem bizi vuracaklar” dedim. 

Devremi Ölü Görünce Bayıldım…

Sinirden titriyordum. Kalaşnikof, Bixi ve Kanvasların emniyetlerini açtılar. Sonumuzun geldiğini anladım, kelimeyi şahadet getirip kendimi yere attım. 
Taramaya başladılar. Dizime bir mermi isabet etti. Vurulanlar üzerime düşüyordu.  Kafamı koruyordum. Hepimizin öldüğünden emin olmak için yüzlerce mermi yağdırdılar. Gittiklerini, seslerin uzaklaşmasından anladım. Altı yedi arkadaşım sağdı henüz. Diğerleri paramparçaydı. Can çekişenler, hırıldayanlar, ağlayanlar, inleyenler... Su istiyorlardı. “ Anne, anne ” diye bağırıyorlardı. Öldüğümü zannediyordum. Kendimi çimdikledim, ölmemişim. Devremi beyni parçalanmış görünce bayılmışım. 

Bizi yan yana dizip 1570 mermi sıktılar…

Ayılınca şehit arkadaşlarımı sırt üstü çevirdim. Dokunduğum her uzuv elimde kalıyordu. Beyin, ayak... Yardım aramak için yukarı doğru koşmaya çalıştım. Kan kaybediyordum. Asfalta çıktım, bir kamyonla yakındaki Elmalı Karakolu’na gittim. Olanları anlattığımda dinleyen jandarmalar ağlamaya başladı. Helikopter, tanklar geldi. Şehitleri aldık. Olay yerinde 1570 mermi kovanı bulundu. Yani silahsız erlerin her biri için 50 mermi kullanmışlardı...

Evet, bu sayıdan çok fazla güvenlik kuvvetimiz ve vatandaşımız ölmüştür. Ama silahsız katledilen 33 vatan evladı şehit edilen bütün insanlarımızın satır başı 
olmalıdır ve kesinlikle unutulmamalıdır.14 yıl aradan sonra katledilen vatan evlatları için katledildikleri yere nihayet bir anıt dikilmiştir. 

Yolu Bingöl’e düşenlerin bu anıta uğramaları dileğiyle..

http://www.milliyet.com.tr/2007/07/01/guncel/resim/gun041.jpg


***