28 Şubat Darbesinin Panoraması etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
28 Şubat Darbesinin Panoraması etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Temmuz 2016 Pazartesi

28 Şubat Darbesinin Panoraması




28 Şubat Darbesinin Panoraması 


















Kitap 
DAMLA KAYAYERLİ
28 Şubat Darbesinin Panoraması


28 Şubat 1997 darbesinin bu yıl 19. yılı. Bugüne kadar yayımlanan birçok kitap 
28 Şubat'ın farklı yönlerini ele aldı. Kimi başörtülü kadınların yaşadığı 
işkencenin dünyasına götürdü, kimi de cezaevlerinde yaşanan dramı yansıttı. İşte her yönüyle, yıl dönümünde, kitaplar ışığında 28 Şubat darbesinin panoraması

Televizyon kanallarının ve gazetelerin silah olarak kullanıldığı, yapılan 
haberlerin de kurşun yerine geçtiği günlerdi. Askerinden aydınına, iş adamından 
medya patronuna, gazetecisinden sivil toplum kuruluşlarına, rektöründen 
yargısına kadar devletin ve toplumun içerisinde egemen gücü elinde bulunduran 
küçük azınlık, topyekûn darbe çığırtkanlığı yapıyor, büyük bir savaş başlatıyor du. Siyasi, sosyal ve ekonomik boyutlarını da içinde barındıran, 
postmodern darbe olarak adlandırılan 1997'deki 28 Şubat darbesi, bu ülkenin 
değerlerine ve halkına karşı yapılmış bir saldırıydı. Peki 28 Şubat darbesinde 
neler yaşanmıştı? Askerler tarafından irtica bahanesi öne sürülmüş, halkın 
seçtiği Refahyol hükümeti askeri müdahaleyle devrilmiş, dini bütün milyonlarca 
insan fişlenmiş, başörtülü kadınların okuması, çalışması engellenmiş, insanlar 
işlerinden edilmiş ya da sürgüne tabi tutulmuş, mağdur edilmişti. Kısacası 
toplumun her alanında yer alan, kadın, erkek, çocuk ayrımı yapılmadan eften 
püften bahanelerle gözaltına alınanlar, cezaevine konulanlar, inançlarından 
dolayı idamla yargılananlar, işkenceye maruz bırakılanların yanı sıra 'vatansız 
akılsızlar' olarak görülen dindar bireylerin cadı avına başlanmıştı. Fiziki, 
psikolojik şiddetin her yöntemi kullanılmıştı. Darbenin başarıya ulaşması için 
Sincan'da tanklar da yürütülmüş, psikolojik harp taktikleri uygulanmış, yargı, 
medya ve sivil toplum kuruluşları da 28 Şubat darbesinin silahları olarak 
görevlerini yerine getirmişti. Anadolu insanının tasfiyesinin hedeflendiği darbe 
için bir paşa "28 Şubat bin yıl sürecek" dese de 28 Şubat darbesi bin yıl 
sürmedi ama insan hak ve özgürlüklerin hiçe sayıldığı 28 Şubat darbesi toplumun her alanındaki milyonlarca insanda derin izler bıraktı, hâlâ da travmatik etkisini sürdürüyor. 

28 Şubat'ın ardından da çok yazıldı çizildi. Bugüne kadar yayımlanan birçok kitap da 28 Şubat'ın farklı yönlerini ele alıyor; kimi kitap başörtülü kadınların yaşadığı işkencenin dünyasına götürüyor, kimi kitap cezaevlerinde yaşanan dramı aktarıyor. Sosyal, siyasal, askeri ve ekonomik yönden 28 Şubat darbesinin analizini yapan kitaplar da var. Ancak 28 Şubat darbesinin siyasi etkilerinin analiz edildiği kitaplar çoğunluktayken, romanlar ve hikâyelerin eksikliği görülüyor. Şiiri ise yok denecek kadar az. Türkiye yayın dünyasında, edebiyatında 28 Şubat darbesini konu alan kitaplara daha fazla ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. İşte 28 Şubat'ın 19. yılında seçtiğimiz kitaplar 
ışığında darbenin panoraması... 

AKIL HASTANESİNE YATANLAR OLDU,

28 Şubat darbecilerinin insan hak ve özgürlüklerine aykırı olarak uyguladığı 
başörtüsü yasağı başörtülü kadınlarda derin izler bıraktı. Gazeteciyazar Sibel 
Eraslan'ın 1989 ile 2003 yılları arasındaki başörtüsü mücadelesini ve 28 Şubat 
uygulamalarını konu alan Saklı Kitap da bir dönem romanı. Timaş Yayınları'ndan 
çıkan romandaki olaylar, kişiler de tamamen gerçek. Romanda 28 Şubat sürecinde üniversite kampüslerinde kurulan ikna odalarının açtığı derin yaralar, yaşadığı zulmün ardından akıl hastanesine yatanlar, hapis yatıp kanser olan ve ölenlerin hikayeleri Eraslan'ın tanıklığıyla anlatılıyor. Yazar kesik saçlı kızlar çetesi olarak adlandırdığı, saçını usturayla kazıtan başörtülü kadınların başörtüsü yasağına karşı tepkilerini, 28 Şubat darbesinin ferdi dünyalardaki tahribatını edebi bir dille sunuyor.

SOSYOLOJİK, SİYASİ VE ASKERİ YÖNÜ,

Gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu, 28 Şubat Bir Müdahalenin Güncesi kitabını 28 
Şubat darbesinin 10. yılında İletişim Yayınları'ndan çıkardı. Bayramoğlu kitabın 
girizgahında 28 Şubat sürecini sosyolojik, siyasi ve askeri boyutlarıyla 
değerlendirmenin, Türkiye'nin dününü değil aslında bugününü ve geleceğini 
tartışmak anlamına geldiğini söylüyor. 1995 - 1998 yılları arasında olayların 
içinden ve sıcağı sıcağına kaleme alınan yazıların döneme ışık tuttuğunu ve bir 
dönemi anlamak isteyenler için tazeliğini koruğunu belirtiyor.

MİZAHI BİR DİLLE 10 YILLIK MACERA,

Sebahattin Arslan'ın Sıradışı Bir 28 Şubat Hikâyesi Trajikomik İşkence ve Zindan Hatıraları kitabında ne 28 Şubat'ın kuru tarihi anlatılıyor, ne zulüm edebiyatı yapılıyor, ne de bu dönemin ideolojik, hukuki, siyasi analizi. Çarpıcı Kitap'tan çıkan kitapta Arslan, 28 Şubat sürecinde başından geçenleri ironik bir dille aktarırken, bu süreçte İBDA bağlantılı bir gencin sokaklarda başlayıp önce 
karakola, sonra işkencehanelere, tutuklandıktan sonra F Tipi hücrelere, hatta 
cezaevinde yaralanıp hastanelere uzanan 10 yıllık macerasını mizahi bir dille 
hikaye ediyor.

MEDYA NE YAPTI?,

" Topyekûn savaş ", "Birinci tehlike", "Metastas yapmış habis urlar", " Yarasalar ", " Vatansız akılsızlar "... Bu cümleler 28 Şubat'ta basının attığı başlıklar. 28 
Şubat'ta medyanın rolünün konu edinildiği, analizlere yer verilen kitaplar ise 
neredeyse yok. Nuraydın Arikan'ın okurkitaplığı'ndan çıkan 28 Şubat Sürecinde 
Medya Arena Programı ve Medyanın Siyasal Sürece Etkileri kitabı bu noktada 
önemli. Aslında bir yüksek lisans tezi bu kitap. Uğur Dündar'ın Arena 
programında 1996-2000 yılları arasında çalışan Nuraydın Arikan, örneklem olarak Arena programı üzerinden 28 Şubat dönemini analiz ediliyor. Yazar, dönemin çeşitli gazeteleri ve televizyon kanallarının olayları haberleştirme şekillerine ara ara göndermeler yapıyor, objektif bir şekilde konuyu ele alıyor. 28 Şubat medyasına genel bir bakış açısı sunuyor. 1996-1997 yıllarında Arena programında kullanılan dilin analiz edildiği çalışmada resmi ideoloji yanlısı bir tutum gösterildiği tespit ediliyor.

SÜRECİN ÇOCUK MAHKÛMU,

28 Şubat çocukları da es geçmedi. Onlardan biri de Antalya İmam Hatip Lisesi'nde öğrenci olan 14 yaşındaki Yakup Köse'ydi. 1996'da Antalya'da Refah Partisi'nin düzenlediği Çeçenistan ile ilgili mitinge katıldığı için gece evinde gözaltına alınıp IBDA-C örgütüne üye olduğu suçlamasıyla tutuklandı. Yaşının küçüklüğünden dolayı idam cezası 18 yıl 8 aya indirildi. 10 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye olan Köse, Kökler Derneği Yayınları'ndan çıkan Bir Çocuğun Gözünden 28 Şubat-Cezaevi Notları kitabında anılarını kaleme aldı. Kitabının ismini Bir Çocuğun Gözünden olarak isimlendirerek 28 Şubat darbesinde büyük rol oynayan Batı Çalışma Grubu'na gönderme yapmayı ihmal etmedi. Kitapta yaşadığı süreci aktaran Köse, 28 Şubat sürecinde başından geçenleri, Terörle Mücadele Şubesi'nde yaşadığı işkenceleri, üç ayda idam cezası verildiğinde neler hissettiğini, cezaevi sürecini, tahliye olduktan sonraki hislerini aktarıyor. Hakkındaki köşe yazıları da kitapta yer alıyor.

SÜLEYMAN DEMİREL'İN ROLÜ,

Nezih Yıldırım Anılarla 28 Şubat isimli kitabında sadece 28 Şubat darbesini konu 
edinmiyor. Türkiye'nin darbe geçmişine de ışık tutuyor. Akademisyen 
Kitabevi'nden çıkan kitapta çok partili hayat denemesi, Demokrat Parti ve 27 
Mayıs darbesi, 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesinin yanı sıra Yıldırım'ın 
anıları, siyasete girişi ve Refahyol hükümeti ve 28 Şubat darbesi ile 27 Mayıs 
darbesinin örneklemi aktarılıyor. Ayrıca Süleyman Demirel'in 28 Şubat'taki rolü 
irdeleniyor.

SİYASETÇİ GÖZÜNDEN POSTMODERN DARBE,

Necati Çelik, 1995 milletvekili seçimlerinde Kocaeli'nden Refah Partisi 
milletvekili seçilerek parlamentoya girdi. Refahyol hükümetinde de Çalışma ve 
Sosyal Güvenlik Bakanlığı yapmış bir isim. Sinemis Yayınları'ndan çıkan 28 Şubat ve İrtica Tehdidi kitabında da 1995 seçimleri öncesi durumu, 1995 seçimlerini, koalisyon çalışmalarını Anayol hükümetinin düşürülmesi olayını, Refahyol koalisyon çalışmalarını, Refahyol hükümetini, 28 Şubat postmodern darbeyi ve sonuçlarını içeriden tanıklığıyla aktarıyor.

SİNCAN'DA TANKLAR YÜRÜTÜLDÜ,

Şamil Tayyar, Kıt'a Dur 28 Şubat'tan 27 Nisan'a İktidar Kavgası kitabında 28 
Şubat darbesini çeşitli anekdotlar ve belgelerle aktarılıyor. Timaş Yayınları'ndan çıkan kitapta Hürriyet gazetesi 28 Şubat'ta Sincan'da yürütülen tankların fotoğrafını çekemediği için tankların ikinci kez yürütülmesi vakası anlatılırken, Mesut Yılmaz ile Necmettin Erbakan koalisyon için anlaştıklarında dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın devreye girip Tansu Çiller 
ile Mesut Yılmaz'ı koalisyon kurmaya nasıl zorladığı da açıklanıyor. Refahyol 
hükümetinin Batı Çalışma Grubu aracılığıyla yapratılması ve insanların 
fişlenmeleri ayrıntılandırılıyor. O dönem Sırrı Sakık'ın ifadelerinin Çevik Bir 
ve ekibi tarafından çarpıtılarak gazetecilerin andıçlanması da kitapta konu 
ediniyor. Kısacası Anayol hükümetinden başlayıp 27 Nisan'a kadar olan süreç 
analiz ediliyor.

ANKARA'DA GEÇEN BİR MAHALLE KOMEDİSİ,

Ankara Sincan'da doğan bir çocuğun, çocukluk hallerini mizahi bir dille aktaran 
bir roman Ortancamız Babam. Sencer Gültuna tam anlamıyla bir 28 Şubat romanı yazmasa da kitapta 28 Şubat postmodern darbesine göndermeleri var. Sokak Kitapları Yayınları'ndan çıkan romanda sokakta son top oynayan neslin hikayesi yani kısacası bir mahalle hikayesi yer alıyor. 28 Şubat'ta Sincan'da geçen mahalle komedisi olarak tanımlanan romanın sonunda 28 Şubat'ta Sincan'da tankların yürütülmesi olayına tanıklık eden küçük çocukların ruh halleri mizahi bir uslupla aktarılıyor.

28 ŞUBAT'A FARKLI BAKIŞ AÇILARI,

28 Şubat Postmodern Bir Darbenin Sosyal ve Siyasal Analizi Birey Yayınları'nın 
kolektif bir çalışması. Kitapta Ali Bayramoğlu, Sibel Eraslan, Emre Aköz, Prof. 
Dr. Nevzat Tarhan, Abdurrahman Dilipak, Cihan Aktaş, Fikri Akyüz gibi yazar ve 
gazetecilerin yazıları bir araya getirilmiş. Farklı açılardan 28 Şubat'ın analizleri yapılırken, postmodern darbenin adım adım gelişi kronolojik bilgiler eşliğinde sunuluyor.

KADINLAR İKNA ODALARINDA,

28 Şubat darbesi sonrası başörtülü kadınların başlarını açmaları için 
üniversitelerde kurulan ikna odaları da insan hak ve hürriyetlerinden nasibini 
almamış, faşist zihniyetin icatlarındandı ve psikolojik şiddet örnekleri ikna 
odalarında yaşanıyordu. İkna odaları başörtülü kadının onurunu yere seren, 
geleceğe dair kurduğu bütün düşleri imha eden bir uygulamaydı. Kapı 
Yayınları'ndan çıkan İkna Odası romanında da Yıldız Ramazanoğlu, üniversiteyi 
kazanmış yüzlerce başörtülü genç kadının hayatın her alanında ve ikna odalarında yaşadıkları travmayı Nermin, Nuray ve Seher karakterlerinin öyküsü üzerinden aktarıyor. Travmatik ve hırpalayıcı yaşam hikayelerine sahip bu üç genç kadının bu durumla farklı yollarla baş etme serüvenlerini insani bir dille sunuyor.

ŞEMDİNLİ, DERİN ÇETELER, 28 ŞUBAT,

Gazeteci yazar Ömer Lütfi Mete ile Cem Küçük'ün yaptığı söyleşilerin yer aldığı 
28 Şubat'tan Şemdinli'ye Derin Çeteler kitabında 28 Şubat sürecinin arka planı, 
bu sürecin kime yaradığı konularına değiniliyor. Profil Yayınları'ndan çıkan 
kitapta 28 Şubat'ı doğuran sebepleri, sürecin aktörleri ele alınırken Türkiye 
tarihinin en büyük banka vurgunlarının 28 Şubat döneminde nasıl yapıldığı da 
konu ediliyor. Yakın tarihin siyasi analizinin yapıldığı kitapta 28 Şubat'taki 
medya ve sivil toplum kuruluşlarının rolü, Şemdinli olayı, danıştay saldırısı, 
gazeteci Hrant Dink'in katledilmesi, 2007 genel seçimleri ele alınıyor.

GAZETECİLER ANDIÇLANDI, İŞTEN ATILDI,

Son Darbe: 28 Şubat kitabı gazeteci-yazar Mehmet Ali Birand ve Reyhan Yıldız'ın ortak çalışması. Yakın zamanda aramızdan ayrılan Mehmet Ali Birand, Türkiye demokrasi tarihinin kırılma noktaları olan 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül 
darbeleriyle ilgili belgesel çalışmalarının ardından, 28 Şubat postmodern 
darbesinin de belgeselini çekmişti. Birand, 28 Şubat'ın sadece tanığı değil 28 
Şubat'ta gazetecilere yönelik psikolojik harekatın nasıl uygulanacağı konusunda 
andıçlanan gazetecilerden biri olarak mağduru ve sanığı olmuştu. 28 Şubat 
belgeselinde sürenin kısıtlılığından dolayı yer verilemeyen bilgi ve görüşmeler 
de Doğan Kitap'tan çıkan kitabında yer veriliyor.

BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRETMENLERİN YAŞADIKLARI,

Hatice Çelik Güler'in hazırladığı Kadınların Diliyle 28 Şubat Öyküleri 28 Şubat 
mağdurlarına ithaf edilmiş bir kitap. Çıra Yayınları'ndan çıkan kitapta 
başörtülü öğretmenlerin yaşadıkları anlatılıyor. Güler, 28 Şubat sürecinde kılık 
kıyafet soruşturması sonucu devlet memurluğundan çıkarılan, başını açarak veya peruk takarak görevine devam edip başörtüsünü tamamiyle çıkarmak zorunda kalan başörtüsü mağduru 30 öğretmenle söyleşiler yapmış. Başörtüsünü açmadığı için gözdağı verilen öğretmenler, soruşturmaya uğrayanlar, sürgün edilenler, öğretmenlikten ihraç edilenler, başlarını açmak zorunda kalanlar, onuru kırılanlar... Kitapta başörtülü öğretmenlerin 28 Şubat'ta yaşadığı ruh haline mercek tutuluyor.

VESAYETİN ANLAŞILMASINA KATKI,

Ezgi Gürses'in 28 Şubat Demokrasi Ters Şeritte isimli kitabı bir tez 
çalışmasının ürünü. Yazar 28 Şubat süreci, 28 Şubat kararlarının nedenleri, 
sonuçları ve etkilerini okuyucuyla paylaşıyor. Şule Yayınları'ndan çıkan kitap, 
1995'teki genel seçimlerden Anayol ve Refahyol hükümetine kadar geçen süre 
irdelenirken, Refahyol hükümetinin ilk icraatları, Susurluk skandalı, dış 
ilişkiler, laiklik uyarıları, 28 Şubat'ın gizli gücü Batı Çalışma Grubu ve Batı 
Harekât konsepti, hükümete karşı eylemler konu ediniliyor. MGK toplantısı, 
Refahyol hükümetini istifaya sürükleyen süreç analiz ediliyor. Eleştirenlere 
göre ve haklı bulanlara göre 28 Şubat'ın anlamı da kitabın son bölümünde ele 
alınıyor. Türkiye demokrasindeki büroktarik vesayetin anlaşılması açısından 
faydalı bir çalışma.

AKADEMİDE YAŞANAN BUHRANA İÇTEN BİR BAKIŞ,

Mehmet Kara Düşte Kördüğüm romanınıyla okuyucuyu 28 Şubat'ta üniversitelerdeki akademisyenlerin yaşadığı zorlu döneme götürüyor. Kendisi de bir akademisyen olan Kara, bilim insanlarının yaşadıklarını içten bir bakışla sunuyor. Nesil Yayınları'ndan çıkan romanında akademisyenlerin yaşadığı buhranı, inancından dolayı uğradığı kıyım sonrasındaki travma halini kaleme alıyor. Hatta intiharın eşiğine kadar gelen gerçek olayları hikayeleştirdiği romanında Kara, 28 Şubat kurbanı Sami Pakalın'a da yer veriyor. Haksız yere üniversitedeki asistanlık görevine son verilen Pakalın'ın Gülveren Tren İstasyonu'nda banliyö treninin altında kalarak hayatını kaybetmesini de paylaşıyor.

DİN EĞİTİMİ VE İRTİCA PARONOYASI,

Mustafa Kara, 28 Şubat Öncesi ve Sonrası Türkiye'de Dinî Hayat'ta Türkiye'de 
dini hayatı ve din eğitimini yakın tarihle birlikte ele alıyor. 28 Şubat 1997 
MGK kararlarının yakın tarihimizin dönüm noktalarından biri olduğunu vurgulayan yazar, söz konusu kararların daha çok din eğitimi ve dini hayatı ilgilendirdiği için konuyla alakalı olarak kaleme aldığı yazıları bir araya getirdiğini belirtiyor. Emin Yayınları'ndan çıkan kitapta ilk olarak son yüzyılın özeti aktarılıyor. Darbelerin, siyasi olayların analizi din eğitimi ve dini hayat 
üzerinden ele alınırken, irtica paranoyasının yakın tarihte nasıl körüklendiğine 
değiniliyor. Dini eğitim veren kurumların geçmişi, mezhep ve tarikatların 
rolleri de kitapta yer buluyor.

http://www.sabah.com.tr/kitap/2016/03/04/28-subat-darbesinin-panoramasi

***