14 LER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
14 LER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Temmuz 2017 Pazartesi

Milli Birlik Komitesi Dönemi BÖLÜM 2


Milli Birlik Komitesi Dönemi BÖLÜM 2

Milli Birlik Komitesi ve Ordudaki Çatışmalar, Temizlik Harekâtı ve 14’ler Olayı;

Darbeyi yapanların yer aldığı MBK’nin kurulmasıyla birlikte üyelerin çoğunun askerlik görevlerinden ayrılması ile MBK ve rütbe olarak kendilerinden aşağı subaylardan oluşan bir rejime karşı kendilerini sorumlu durumda bulan muvazzaf komutanlar arasında bazı ciddi gerilimlere neden olmuştur.557 

Tartışmalar bu minvalde devam ederken ordu içinde eksiltmeye gitme zorunluluğu hususunda öteden beridir düşünülen tedbir uygulamaya konulmuştur. 
Türk ordusunun rütbe silsilesinin tepesi üstüne duran bir piramide benzediği; bunun bir hal çaresinin olduğu fakat eğer tüm muhtemel tepkileri göğüsleyecek böylesi güçlü bir idare varken bu harekete girişilmediği takdirde bir daha bu yapının düzeltilemeyeceği fikri hemen herkeste hâkimdir.558 Nihayet hazırlanan bir listeyle mesele çözüme kavuşturulmuştur. 

235 general/amiral ile 5000 civarında subay emekliye sevk edilmiştir. Gerekçenin üst rütbelerdeki şişkinlik olduğu şeklinde açıklanmasına rağmen, emekliye sevk işlemlerinin düşük rütbeli subayları da geniş oranda kapsaması, beklenen tepkinin doğmasını kaçınılmaz kılmıştır. Ordudan zorunlu emekliye sevk edilen bu grup örgütlenerek, kısa adı EMİNSU olan Emekli İnkılâp Subayları Derneğini kurmuştur.559 

Bir diğer operasyon da üniversitelerde yapılmış, 147 öğretim elemanının işine son verilmiştir.560 Her iki cenahta da büyük tepki yaratan bu düzenlemeler 
MBK’nin gücünden çok şey götürmüştür. Özellikle 147’ler meselesinde fevri davrandıklarını itiraf eden Orhan Erkanlı, bu hususta şunları söylemektedir: 

Her türlü kanaate, inanışa taarruz ediyorduk; solcusunu da sağcısını da atıyorduk. Doğum yeri şarkta olanı Kürtçü diye, namaza gidenleri softa ve gerici diye, kitabı olanı, çalmıştır diye, kitapsızları kitapsız diye, talebeye ciddi davrananı kaba ve sert diye, samimi hareket edenleri laubali diye, kızlarla fazla ilgileneni ahlaksız diye damgalıyorduk. Solcu, sağcı, mason, Kürtçü, gerici, cahil, tüccar, kitapsız, politikacı, vs. gibi sıfatlar sık sık kullanılıyor, bu barajları aşabilenler içerde kalıyorlardı.561 

27 Mayıs’ta kendilerine MBK üyesi adını veren bir grup genç subayın, ordu adına ülke yönetimine el koyarak gerçekleştirdikleri ortak girişime rağmen aralarında bir görüş birliği bulunmamaktadır. MBK’nin üyeleri arasında, kısa süre sonra, iktidarda kalış süresi, seçim tarihi, reformlar v.b. konularda anlaşmazlıklar çıkmıştır. 

“27 Mayıs’ta ihtilali yaptık ama 28 Mayıs’ta ne yapacağımızı bilmiyorduk” diyen Orhan Erkanlı aslında MBK içinde ve orduda var olan farklılaşmayı da yansıtmıştır. “İhtilali yapalım arkası gelir, kervan yolda düzelir” mantığı üzerinden yapılan ihtilal gerçekleşince bölünmelerin baş göstermesi kaçınılmaz olmuştur. Gürsel gibi üst rütbeli komutanlar için esas amaç iktidarı olabildiğince çabuk seçilmiş hükümete devretmektir. Alt rütbeli subayların çoğu ise daha radikal toplumsal, ekonomik ve siyasal reformları yapmak için iktidarın uzun 
bir süre ellerinde kalması taraftarıdırlar. Dolayısıyla amaçlar ve yöntemler konusunda bir çatışma rejimin içinde başından itibaren vardır. MBK’yi karmakarışık bir hizipler koalisyonu olarak tanımlayan Feroz Ahmad, Komite’nin bu kadar büyük ve hantal olmasını da temsil edilmek isteyen ve hiçbiri diğeriyle uzlaştırılamayan pek çok gizli grubun var olmasına bağlamıştır.562 

MBK üyeleri rütbe farkı gözetilmeksizin eşit statüde oldukları; devlet protokolünde ise en üstte oldukları kabul edilmiştir. Hatıratlarda komite üyelerinin daha komite kurulurken aralarında asgari bir fikir birliğinin olmadığı; özellikle iki komite üyesi olan Alparslan Türkeş ile Sami Küçük etrafında toplanan iki farklı gruplaşmanın mevcut olduğundan bahsedilmektedir.563 Türkeş ve etrafındakiler tarafından, meselenin DP’nin iktidardan uzaklaştırılmasıyla bitmediği; uzun bir geçiş devresinde yapılacak reformlardan sonra 
seçimlere gidilmesi gerektiği; hatta bu devrenin sonunda komitenin partileşerek siyasi hayata müdahil olması lüzumu savunulmaktadır. Küçük ve çevresi ise
biran evvel kurucu meclisin teşkiliyle anayasa çalışmalarının başlatılması ve verilen söze sadık kalınarak iktidarın sivillere devri taraftarıdır. Her iki görüşün de ordu içinde tabanı ve taraftarları vardır. Bu süreçte uzlaşmanın vaki olmaması halinde baş gösterecek bölünmenin, komiteyle sınırlı kalmayacağını gelişen olaylar ispatlamıştır.564 

Nitekim bölünmenin ilk emareleri, Türkeş ve ekibinin Ülkü ve Kültür Birliği ismindeki projelerinin yarattığı tepkiyle görülmeye başlamıştır. 1944 tutuklamalarında yargılanan Türkeş’in üzerine atılı faşizm suçlamalarının da etkisiyle bu projenin gördüğü tepki büyük olmuştur. Türkeş bu projeden sadece vazgeçirilmekle kalmamış; fiilen başbakanlık yetkilerini kullandığı Başbakanlık Müsteşarlığından da ayrılmak zorunda bırakılmış ve yerine CHP eğilimli Hilmi İncesulu atanmıştır.565 Sivil kanattaki mücadelenin iki yönünde de bir başka 
münakaşa, Ord. Prof. Dr. Sıdık Sami Onar ile Doç. Dr. Muammer Aksoy arasında yürütülmüştür. Onar, korporatist bir meclisten yanayken Aksoy partilerin temsili esasına dayanan bir meclisi savunmaktadır.566 Bu ikili arasındaki mücadelenin açık bir kavgaya dönüşmesi, komiteye de sirayet etmiş; kurucu meclisin teşkili için gereken anayasa değişikliği, geçici anayasaya göre MBK üyelerinin beşte dördünün oluruna bağlı bulunduğundan ve uzun bir geçiş devresini öngören üyelerin bu oranın sağlanmasının önünde engel olduğundan mesele çıkmaza girmiştir. 

Birinci eğilimde olanlar (aşırılar), yıllardır darbe hazırlığı içinde olmuşlar, güçleri sınırlı olduğundan diğer gruplarla işbirliği yapmak zorunda kalmışlardır. Bu 21 subaydan 14’ü, ılımlılar tarafından 13 Kasım 1960’ta tasfiye edilerek yurt dışına sürgüne gönderilmişlerdir.567 

Ilımlılar ise hukuki ve siyasi düzenlemeler yapıldıktan sonra hemen seçimlere gidilmesini ve meclise, iktidarın teslimini düşünmektedirler.568 

13 Kasım 1960’ta sabaha karşı belirlenen 14 kişilik listede adı bulunanların evlerine tebligatın yapılması ile tasfiye hareketi başlamıştır. 

14’ler dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan büyükelçiliklere müşavir olarak atanmışlardır. Talat Aydemir’in yazdığı gibi “13 Kasım devrimcilerin kendi çocuklarını yediği sessiz bir devrimdi. Bizler de kullanılmıştık.”569 

14 kişilik liste oluşturulurken aslında listenin içinde yer alması düşünülüp sonradan vazgeçilen en az üç üye daha vardır. Bunların Ahmet Yıldız, Suphi Karaman ve Mehmet Özgüneş olduğu iddia edilmektedir.570 Bilindiği gibi 38 kişi olarak kurulan komite ilk dört ayında bir üyesini fire vererek 37’ye düşmüştür. MBK’nin üye sayısı, tasfiye edilen 14 üyeyle bu kez 23 kişiye düşmüştür. Listeye yukarıdaki üç isim de eklenseydi yeni MBK bu defa 20 üyeye düşecek; böylece komitenin bir azınlık tarafından istismar edildiği tezi güçlenecekti. Bu 
nedenle, diğer unsurlar bir tarafa, listenin tespitinde bu düşüncenin ana amil olduğu söylenebilir. Yeni komitenin kurucu meclisin teşkiline imkân verecek beşte dörtlük olurla anayasa değişikliğini yapacak kıvama geldiği artık söylenebilmektedir. Nitekim yeni komite tasfiyeden sonra bu değişikliği yaparak Kurucu Meclisin kurulmasına dair kanunu çıkarmıştır.571 

Aşağıdaki tablo incelendiğinde ilk MBK’de kurmay olmayan bütün subayların 14’lere dâhil edildikleri gözlenmektedir. 

Tasfiye edilen subaylar içindeki hiçbiri komşu bir devlete gönderilmedikleri gibi; Brüksel’e gönderilen Kabibay dışındaki hiçbirinin önemli dış merkezlerde 
görevlendirilmedikleri anlaşılmaktır. Aralarındaki irtibatı yüz yüze yapmaları imkânını olabildiğince kısıtlamak amacıyla olsa gerek, sekizi Avrupa’ya üçü Doğu ve Güneydoğu Asya’ya; biri Ortadoğu’ya; ikisi de Kuzey Afrika’ya gönderilmişlerdir. Atina, Sofya Bükreş, Belgrad, Tiran, Viyana, Budapeşte, Bonn, Londra, Paris, Roma, gibi Avrupa; Şam, Bağdat, Tahran, Beyrut, Kahire gibi Ortadoğu başkentlerinin hiç düşünülmemesi manidardır. 

14’lerin buna rağmen Brüksel’de toplanma imkânı buldukları; Türkeş ve Kabibay arasındaki liderlik mücadelesi sebebiyle anlaşamayarak dağıldıkları 
bilinmektedir.572 14’lerin varlığı, yurtta kalan farklı cuntalaşmalar açısından, tabanlarını kendi yanlarına çekebilmek açısından önemlidir. Hemen her nüve 14’lerle olan irtibatını gerekçe göstererek genişlemek, güçlenmek kararındadır.573 

14’lerin yaş ortalaması 37; Diğerlerinin yaş ortalaması ise 43’tür. 

Buna göre komitenin genç üyelerinin en az bir seçim dönemi yönetimde kalma yanlısı; diğerlerinin ise biran evvel seçimlerin yapılarak iktidarı sivillere devretme yanlısı olmalarının bununla bir ilgisi olup olmadığı sorgulanmalıdır. 

14’ler konusunda son olarak söylenmesi gereken nokta ise önce davranabilselerdi diğerlerini tasfiye edebilecekleridir. Tasfiye iktidar mücadelesinde erken davranan grubun karşı tarafı 
tasfiyesidir ve darbe şartlarında hukuki durumun değil, gücün belirlediği fiili durumun genel belirleyiciliğine uygundur. Bu haliyle 13 Kasım operasyonu darbe içinde yeni bir darbedir.574 

Kasım’daki Rütbeleri, MBK’ndeki Vazifeleri ve Tasfiye Sonrasındaki Yeni Görev Yerlerinin Ankara’ya Mesafesi Açısından 14’ler: 



Yapılan temizlik MBK içinde bir zayıflamanın işaretidir. Kurucu Meclis’in kurulmasından sonra geçerliliğini yavaş yavaş yitirmekte ve üyeleri sivil yönetime geçiş sürecinde geleceklerini güvenceye alabilecekleri siyasi oluşumlara göz kırpmaktadır. İktidara bir an evvel sahip olma fikri CHP’yi yeni MBK’ye yaklaştırmış, 147’lere ve EMİNSU Olayı’nın suçu da gidenlere yüklendiği için bu yakınlaşma daha ileri bir noktaya ulaşmıştır.575 

14’lerden başka, benzer görüşlere sahip subay grupları da vardır. Bunlar iktidarın sivillere devrine karşı çıkmaktadırlar. MBK’ni iktidardan vazgeçmeye zorlayan en önemli neden ekonomik ve siyasi programa sahip olmayışıdır. Böyle bir ortamda yeni bir anayasa hazırlayarak seçimlere gidilmesi için aldıkları Kurucu Meclis kararını yaşama geçiliyorlardı. Böylece Kurucu Meclis 
kararını hazırlayan komisyon, yasayı kısa zamanda tamamlayıp 21 Kasım 1960 tarihinde Cemal Gürsel’e sunmuş, Bakanlar Kurulu tasarıyı ele almıştır. Tasarı, Kurucu Meclis egemenliğini CHP’ye vermektedir. Bu duruma itiraz edilerek ve bu tasarıya paralel, başka bir tasarı hazırlanması uygun bulunmuştur.576 

MBK’nin görevi, 1961 Anayasasının geçici 5. maddesi uyarınca TBMM’nin toplandığı 25 Ekim 1961 günü sona ermiştir. Bu süre zarfında komitenin kuruluşunda ve yetkilerinde bazı değişiklikler olmuş: Kurucu meclis toplanıncaya kadar (6 Ocak 1961), yasama ve yürütme yetkileri komitede kalmıştır. MBK, yasama yetkisini kendi, yürütme yetkisini de kurduğu 
Bakanlar Kurulu aracılığıyla kullanmıştır. 


BÖLÜM DİPNOTLARI,


540 Cumhuriyet, 31.05.1960. s. 1. 
541 İpekçi, a.g.e. , s. 290. 
542 Öldüğü tarihteki rütbesiyle Tümg. İrfan Baştuğ. 
543 Erkanlı, 27 Mayıs sonrası kurulan Milli Birlik Komitesine üye olacaklarını düşünen, ancak başından beri çalışmalarına rağmen o dönem yurtdışında bulunan Dündar Seyhan, Talat Aydemir ve Sadi Koçaş’ın Komiteye alınmamış olmaları dolayısıyla kendilerini sonuna kadar affetmediklerini belirtiyor. Bkz. Erkanlı, Anılar… Sorunlar… Sorumlular…, s.23. Bu hatıratın kritik edildiği bir çalışma için bkz. Cengiz Sunay, “Orhan Erkanlı’nın Anıları Ekseninde 27 Mayıs ve Sonrası”, Türkiye Günlüğü, Sayı: 93, BAHAR 2008, 84–96. 
544 Bunlardan biri olan Org. Fahri Özdilek’in yaşadığı tereddüt için bkz. Mehmet Şükran Özkaya, Adım Adım 27 Mayıs, 
İstanbul: İleri Yayınları, 2005, s.192. 
545 Mektubun aslı Türkeş’tedir. Bkz. Hulusi, Turgut, Türkeş’in Anıları (Şahinlerin Dansı), İstanbul: ABC Basın Ajansı 
Yayınları, 1995, numaralandırılmamış son üç sayfaya bkz. 
546 Füruzan Tekil, Türk Demokrasisi İçinde Süleyman Demirel, İstanbul: Göktürk Yayınları, 1978, s.126. 
547 Özkaya, Adım Adım 27 Mayıs, s.211. 
548 Ankara Örfi İdare Kumandanı Korg. Namık Argüç’ün darbeciler nezdindeki mevkiini göstermesi bakımından şu satırlara 
dikkat: “Fahri Özdilek hepimizin içini ferahlatmıştı, amma Argüç çok, hem de pek çok bulandırmıştı. Onda kafatası vardı, 
beyin yoktu; şeref yoktu, fakat büyük bir işkembe vardı. Bunda bütün ordu müttefikti…”, Avni Elevli, Hürriyet İçin (27 
Mayıs 1960 Devrimi), Ankara: Yeni Desen Matbaası, 1960, s.96. 
549 Şefik Soyuyüce’nin 13.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 15.30– 18.24]. 
550 Öymen, Bir İhtilâl Daha Var 1908–1980, s.342; Sıtkı Ulay, Giderayak, İstanbul: Ad Yayınları A.Ş. 1996. Sıtkı Ulay, 
Harbiye Silâh Başına! (27 Mayıs 1960) (General Sıtkı Ulay’ın Anıları), İstanbul: Ar Matbaası, 1968, s.231. 
551 Bkz. Hikmet Özdemir, “Siyasal Tarih (1950–1960)”, Sina Akşin (Yay. Yön.), Çağdaş Türkiye 1908–1980, C–4. İstanbul: Cem Yayınevi, 2000, s.231. 
552 Doğru, a.g.e., s. 59-60. 
553 Kazım Öztürk, Türkiye Cumhuriyet Hükümetleri ve Programları, İstanbul, Ak Yayınevi,1968, s. 456–457. 
554 Cumhuriyet, 29 Mayıs 1960, s. 1. 
555 İpekçi, a.g.e., s.292. 
556 Resmi Gazete, 14 Haziran 1960, Numara: 10625. 
557 Hale, “Türkiye’de Ordu…”, s.110. 
558 Alparslan Türkeş, 27 Mayıs 13 Kasım 21 Mayıs ve Gerçekler, İstanbul: Hamle Basın Yayın, 1996, s.48. 
559 Basına olayın aksediş biçimi için bkz. “235 General dün emekliye ayrıldı”, Akşam, 4 Ağustos 1960. Bunu, 25 hizmet yılını dolduran 885 astsubayın emekliye sevki izledi, bkz. Milliyet, 23 Eylül 1960. 
560 Walter F. Weiker, 1960 Türk İhtilâli, çev. Mete Ergin, İstanbul: Cem Yayınevi, 1967, s.74 vd. 
561 Erkanlı, Anılar… Sorunlar… Sorumlular… s.47. 
562 Ahmad, “Modern Türkiye...”, s. 153. 
563 İpekçi ve Coşar, İhtilalin İçyüzü, s.435 vd. 
564 Er, Hatıralarım ve Hayatım (27 Mayıs’tan 12 Eylül’e, Ahmet Yesevi’den Yunus Emre’ye), s.113. 
565 Er, Hatıralarım ve Hayatım (27 Mayıs’tan 12 Eylül’e, Ahmet Yesevi’den Yunus Emre’ye), ss. 113–114. Muammer Taylak, 27 Mayıs ve Türkeş, İstanbul: Hamle Yayıncılık, 1994, s.127 vd. 
566 İpekçi ve Coşar, İhtilalin İçyüzü, s.442 vd. 
567 Hikmet Özdemir, “Siyasal Tarih, 1960–1980”, Türkiye Tarihi 4, Çağdaş Türkiye 1908-1980 (Mete Tunçay, Cemil Koçak, Hikmet Özdemir, Korkut Boratav, Selahattin Hilav, Murat Katoğlu, Ayla Ödekan), İstanbul, Cem Yayınevi, 1992, s. 193-194. 
568 Alparslan Türkeş, 27 Mayıs, 13 Kasım, 21 Mayıs ve Gerçekler, Dokuz Işık Yayınevi, İstanbul, Ahmet Sait Matbaası, 1977, s. 42–45. 
569 Seyhan, a.g.e., s. 119. 
570 İpekçi ve Coşar, İhtilalin İçyüzü, s.476 vd. 
571 “MBK’nin 14 üyesi affedildi, ikinci MBK kuruldu. Gürsel tasfiye sebebini açıkladı. Devlet Başkanı, komitedeki fikir ayrılıklarının millette endişe ve itimatsızlık yarattığını söyledi. Kurucu Meclis yakın zamanda çalışmaya başlayacak. Bundan 
sonra hiçbir müessesede tasfiye olmayacak” son cümle ne kadar anlamlı değil mi? Milliyet, 14 Kasım 1960. 
572 Numan Esin, Devrim ve Demokrasi (Bir 27 Mayısçının Anıları), İstanbul: Doğan Kitapçılık Aş, 2005, s.219 vd. 
573 Aydemir’in hatıratında geniş tafsilat var. Bkz. Talat, Aydemir, Ve Talat Aydemir Konuşuyor, İstanbul: May Yayınları, 1966. 
574 Akyaz, a.g.e., s. 146. 
575 Kurtuluş Kayalı, Ordu ve Siyaset 27 Mayıs 12 Mart, İstanbul, İletişim Yayınları, s. 78. 
576 Melek Çolak, “27 Mayıs Sonrası Türkiye’de Partileşme”, Türkler Ansiklopedisi, C.XVII, İstanbul, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 85. 

***