Çetin TAŞ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çetin TAŞ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Eylül 2015 Salı

Çetin TAŞ ; Serdar Ant, Seçimlere 10 Gün Kala Doğu Perinçek'e Neden Saldırıyor?




Çetin TAŞ   ;  

Serdar Ant, Seçimlere 10 Gün Kala Doğu Perinçek'e Neden Saldırıyor?



(Doğu PERİNÇEK Diyarbakır'da 10 Bin Kişiye Sesleniyor.9 Haziran 2007)
Serdar Ant, Seçimlere 10 Gün Kala Doğu Perinçek'e Neden Saldırıyor?

Öncelikle ne ben, ne bir başkası Serdar Ant'ın doğrudan suçladığı Perinçek'in, M.Bedri Gültekin'in ve geçmiş Aydınlık- 2000e Doğru -Teori dergilerindeki yazı sahiplerinin yerlerine konuşma yetkisine sahip değiliz. Dolayısıyla bizlerle Serdar Ant'ın karşılıklı sürekli yazılar aracılığı ile tartışmamızın çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum, inanmıyorum.
Sadece kendi sıraladığı durum tespitleri ile ilgili kendi düşüncelerimizi yazabiliriz. Hee, eğer içimizde bu dönemlerde İşçi Partisi'nin ve söz konusu dergilerin içinde bulunan kişiler varsa sanırım onlar en azından o dönemde içinde bulundukları için yanıt hakları olabilir. Yoksa şu durumda her birimiz kendi adımıza konuşabilecek durumdayız sadece.

Serdar Ant'ın bahsettiği Doğu Perinçek'in yazısını okudum. Bu yazıdan nasıl Doğu Perinçek'in özerkliği savunduğu anlamını çıkardı, PKK ne zaman Kürt halk kitlesi oldu anlamadım? diye soruyor Serdar Ant ama burada bence ya bir yanlış anlama ya da demagoji var. Çünkü Perinçek'in yazısında kastedilen çok açık bir şekilde PKK değil, Kürt vatandaşlarımızdır. ABD desteği ile Kürt halk kitlelerinin bastırılmasını sağlayan da Türkiye Cumhuriyeti değildir, bizzat PKK'nın kendisidir. Çok yanlış anlamış yazıyı, anlamından 180 derece zıt şekilde anlamış.

Daha önce de bu konu ile ilgili konu başlıklarından birinde yazdığım gibi 15-20 sene önceki siyasi söylemlerinde değişiklik var Perinçek'in ve Aydınlıkçıların. Bu özellikle Atatürk konusunda böyledir. Yanlış anlaşılmasın, dün de saygı duyuyorlardı Atatürk'e ama Atatürkçülük'ün ve Kemalizm'in miyadı dolmuştur tarzında bir söylemi bir süre kullanmışlardı. Ama bunun doğru olmadığını anladılar, bu bugünkü söylemlerinde zaten tüm Türkiye tarafından izleniyor. Kürt sorunu ile ilgili dergi ve gazetelerde PKKlıların ölüm ilanlarının yayınlanması bence de son derece saçma ve yanlış olmuş. Nasıl bir düşünce ile bunu yaptılar, bilmiyorum? Ama olaylara tek pencere ve tek zaman diliminden değil de geldiğimiz noktayı da göz önüne alarak baktığımızda o dönemde Kürt sorununa bakışlarının bugün hemen tüm siyasi partilerin söylemlerinden farklı olmadığı görülüyor, "Kürtçe eğitim olsun, temsil edilsinler mecliste, genel af olsun" şeklinde ki söylemler iktidar partisinin de, muhalefet partilerinin de artık çoktan kabul ettiği ve çeşitli sefer dile getirdikleri şeyler. Burada şu nokta önemli, bunu Perinçek'de ısrarla söylüyor. Eğer 20 sene önce PKK bir şekilde devlet tarafından eylemlerini yapmaktan vazgeçirilseydi gidip Amerika'nın kucağına kalkmamak üzere oturmasına engel olunabilirdi. Bu ülkede bazı söylemler özellikle de GENEL AF insanları ürkütüyor ama geçtiğimiz senelerde dağdan PKK'yı indirmek için kaç kez af ilan edildi, hatırlayın. Türkiye'nin çıkarları göz önüne alınarak askerlerimizi ve vatandaşlarımızı katleden teröristlerin haricindekilerin affedilmesi EĞER SORUN çözülecekse, kalıcı barışı getirecekse tabii ki olabilir. Ama daha önceki aflar çok etkili olmadı, neden? Çünkü Perinçek'in zamanında engel olmaya çalıştığı PKK'nın Amerika'nın kucağına oturtulmasının önüne geçilemedi.

Üstelik bu tartışma biraz bizi günümüzden uzağa götürüyor. Bugün geldiğimiz noktada hain Apo tutuklu olmasına rağmen içeriden hem PKK'yı ve hem de BDP'yi yönetiyor. İç savaş tehditlerinde bulunuyor. BDP'nin belediye başkanları ve milletvekilleri çıktıkları her tv programında, düzenledikleri her eylemde aynı tehditleri sıralıyorlar. Memleketin sözde aydınları, yazarları bütün bu olan bitene DEMOKRASİNİN GEREĞİ diyebiliyor. Konuşması gereken ana muhalefet partisinin genel başkanı bu olaylar konusunda ya tavır almıyor veya o da duruma göre, nabza göre şerbet veriyor.

Peki bütün bu olaylara karşı kim tepki veriyor? Kim karşı çıkıyor bölünmeye? Kim TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE vurgusu yapıyor? Kim doğrudan ABD EMPERYALİZMİNİN TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ EMELLERİNİ tespit ediyor ve açıklıyor? Her fırsatta bu ülkenin BÖLÜNMEYECEĞİNİ, BÖLDÜRÜLMEYECEĞİNİ kim söylüyor? Serdar Ant'ın eski defterlerini sergilediği Perinçek, Aydınlıkçılar, Cumhuriyet Güçbirliği'nin değerli milletvekili adayları...

Ben DEĞİŞMEYEN TEK ŞEYİN DEĞİŞMENİN KENDİSİ olduğuna inanıyorum. Belli ki Perinçek ve Aydınlıkçılar bazı tespitlerinde yanılmışlar ya da fazla iyi niyetli davranmışlar. Ama bugün geldiğimiz noktada savundukları değerlere vatanını, milletini, Atatürk'ü seven kim itiraz edebilir?

Sonuç olarak kavga ve tartışma seçimlere 11 gün kala vatansever hiç bir kuvvete yaramaz.
İnşallah seçimlerden sonra Perinçek ve arkadaşları tutsaklıktan kurtulurlar ve Serdar Ant gibi vatandaşların kendilerine yönelik suçlamalarına, eleştirilerine ilk ağızdan yanıt verirler.

**************************************************************************

Bir önceki yazımda söyledim, ben veya başka arkadaşlar senin alıntıladığın haberlerle ilgili muhatapların değiliz. Sadece ve sadece yaptığın eleştiriler hakkında kendi düşüncelerimizi yazabiliriz. Şahsen benim yaptığım da bu.

Ben seni tanımıyorum, sen de beni tanımıyorsun. Seninle ilgili, senin benimle ilgili yazdığın YARGI CÜMLELERİNİ yapabilecek durumda görmüyorum kendimi. Sadece göndermiş olduğun yazı ile ilgili düşüncelerimi yazdığım için internet ortamında birbirimizin isimlerini duyduk. Hal böyle iken yazın boyunca beni teröristle sarmaş dolaş olmakla, teslimiyetçilikle, gerçek yüzümü göstermekle ve benzeri çirkin şeylerle suçlamışsın. Ya yazım diline dikkat etmiyorsun, ya da kasten yapıyorsun. Her iki durumda da hatalısın.

"20 yıl önce Bekaa’da Öcalan ile bu nedenle sarmaş dolaş olmadınız mı zaten?" şeklinde ki soru ne kadar çirkin? Sorunun muhatabı ben olmadığım halde bana yazdığın bir yazı da doğrudan beni suçlayan bir ifade bu. Anlattığın olayla ilgili konunun muhatabı Doğu Perinçek. Açıklamasını defalarca yaptı, Apo'ya bile soruldu bu görüşme. Hee, bu açıklama seni tatmin eder, etmez. Ayrı bir konu. Buna rağmen bana hitaben yazdığın bir cevap yazısında bu cümlenin anlamı nedir? Amaç nedir Serdar Ant?

Yoksa ben Çetin Taş olarak hiçbir vatan haini ile, hiçbir terörist ile daha önce nasıl yapmadıysam bugün ve yarın da kucaklaşmayacağımı belirteyim. Ama tavrın gerçekten çok kırıcı ve aşağılayıcı.

Ben senin düşmanın değilim, bu ülkenin düşmanı değilim, hain değilim.
Ülkeme 16 ay yedek subay olarak hem de çok önemli görevlerde hizmet ettim. Allah korusun, bir savaş durumunda yine koşa koşa gider ve vatan hizmetimi canım pahasına yaparım. Üslubun çok çirkin, bu tarz bir söylem neyi amaçlıyor:"Çetin Taş gibi vatandaşlar bence konuşmaya devam etmelidir. Konuşsunlar ki İşçi Partisi ve sempatizanlarının gerçek yüzünü toplumumuz iyice görsün!" ? Neymiş benim gerçek yüzüm? Ben birlik diyorum, bütünlük diyorum, Türkiye diyorum, Atatürk diyorum, Kemalist'im diyorum. Başka bir şey demiyorum ki.

Önce yazıyı okuyup anlamama ihtimalin olduğunu düşünmüştüm ama doğrudan saldırgan tavrın ve aynı yazı üzerinde ki yaptığın yorumlardaki ısrarın demagoji yaptığına inandırdı beni.

Türkiye Kürtleri son derece açık bir ifadedir. Türkiye'de yaşayan Kürtler kastedilmektedir.

Serdar Ant, daha önce açık bir şekilde var olan PKK sempatizanı Kürtçüler ile devletimizin birliğinden yana olan Kürtler arasındaki ayrımın bu iktidar döneminde Amerika'nın da büyük gayretleri ile neredeyse tamamen ortadan kaldırıldığını görmüyor musun? Perinçek ya da İşçi Partisi'midir her fırsatta BDP'yi Kürtlerin temsilcisi gibi gören ve gösteren? Yıllardır devletin yanında olan korucuların BDP'nin saflarına geçtiklerini açıklamaları Perinçek ya da İşçi Partisi'nin politikası mıdır? Sözüm ona aydınların BDP'nin 7 milletvekili adayının seçimlere katılamayacağı şeklindeki YSK kararını nasıl eleştirdiğini, ana muhalefet partisi başkanının tavrını hatırlamıyor musun Serdar Ant? Televizyonlarda "Kürtlerin temsili engellenmek isteniyor" şeklinde ki söylemler(Kürtler ile kastedilen gayet belli, BDPliler kastediliyor)İşçi Partisi ya da Perinçek'e mi ait? Serdar Ant, YSK kararı sonrası Türkiye'nin çeşitli yerlerindeki eylemleri izlemedin mi? Bu tarihlerde YSK kararı ile ilgili Ulusal Kanal'ın ya da Aydınlık'ın yayınlarını da mı takip etmedin mi? PKK-BDP ile Kürt vatandaşlarımızı hala birbirinden ayırmasa Aydınlıkçılar neden YSK'nın geri adım atmasını eleştirdiler? Çünkü topluma medya aracılığı ile pompalanan "BDP-PKK Kürtlerin temsilcisidir" söylemini kabul etmiyor Aydınlıkçılar.

Bu konu ile bağlantılı en güzel örnek Diyarbakır Cumhuriyet Köyü'dür, bu köyün hikayesini bilmiyor musun Serdar Ant? Diyarbakır'da PKK, Aşiret, Ağa baskısının ortasında ki bu köy halkının ve muhtarının yıllardır nasıl sahiplenildiği; köy muhtarı Mehmet Tanrıkulu'nun bugün Cumhuriyet Güçbirliği Bağımsız Milletvekili Adayı olmasının anlamı yukarıda ki yazı ile ilgili yaptığın tüm eleştirileri anlamsız kılmaktadır Serdar Ant. Çaba, aksine Kürt vatandaşlarımızı kucaklamak, PKK'nın insafına bırakmamak, terketmemektir.

Bir başka güzel örnekte Doğu Perinçek'in Diyarbakır mitingidir. Tüm tehditlere rağmen henüz CHP'nin Diyarbakır'a gidip miting yapmaya cesaret edemediği günlerde, Doğu Perinçek Türkiye'nin önemli aydınlarını yanına alarak Diyarbakır'da binlerce Türk bayrakları eşliğinde yaklaşık 5 bin vatandaşımıza hitap etmiştir. Bu eylem, bu tavır sana bir şey anlatmıyor mu Serdar Ant? Bana çok şey anlatıyor.

Neticede PKK'nın kim olduğunu, ne olduğunu çok iyi biliyorum, hepimiz biliyoruz.

"Türkiye hakim sınıflarının politikası, ABD ile birlikte PKK’yı etkisizleştirmektir. Bu politika, böyle dillendirilir; fakat genellikle ABD desteğiyle Kürt halk kitlelerini bastırma beklentisini içerir."

Bu cümlede PKK ve Kürt halk kitleleri ayrıca tanımlanmışken, PKK'nın etkisizleştirilmesi ve Kürt halk kitlelerinin bastırılması ayrı ayrı yazılmışken, Serdar, Ant nasıl ikisinin bir olarak kastedildiğini söyleyebiliyorsun? Burada açık bir şekilde PKK ve Kürt vatandaşlarımız birbirinden ayrılmaktadır. Yazının içeriğine gelince, öyle değil midir? Yıllardır teröre karşı mücadelede GÜYA Amerika'dan yardım almıyor mu Türkiye Cumhuriyeti? Oysa ki PKK ile mücadele edilirken Kürt kökenli vatandaşlarımız önce iki arada bırakılıp sonra da izlenen yanlış politikalarla PKK baskısı altına girmek durumunda bırakılmamış mıdır?

Bir önceki yazımda yazdım, bu sefer daha da açarak yazayım; eğer cinayet işlememiş terörist silahını bırakıp topluma kazandırılacaksa ve bu terörün bitmesine yol açacaksa böyle bir af sadece barışı sağlar. Ama askerlerimizi şehit ettikleri ve vatandaşlarımızı katlettikleri bilinen teröristlerin affedilmeleri söz konusu olamaz. olmamalıdır, böyle bir şeyi kim söylerse söylesin ben kabul etmem, desteklemem. Yazdıklarımı anlamlarından farklı şekilde yazmak sadece ve sadece hem sana, hem bana ve hem de bizlerin yazdıklarını okuyan vatandaşlara saygısızlıktır Serdar Ant. Daha da açayım, bir GENEL AF ile kastedilen başta Apo haininin ve askerlerimizi şehit eden, vatandaşlarımızı katleden hainlerin affedilmesi anlamına geliyorsa kesinlikle böyle bir affa karşıyım.

Sonuç olarak kendi adıma şunları ifade ediyorum :
Şu an İşçi Partisi'ni destekliyorum ama ben önce Kemalist'im. Hiçbir zaman bilimsel sosyalist olmadım. Bunu partili arkadaşlarım da biliyorlar. Her zaman vatan, millet,bayrak ve Atatürk ilke ve devrimleri bana yol göstermiştir, ilham vermiştir, böyle olmaya da devam edecektir.

Antiemperyalistim, sen nasıl beni yazdıklarımı amacından saptırıp teslimiyetçilikle suçlarsın? 20 yıl önce ki iktidar bugün Amerika'nın, Avrupa'nın zoruyla yaptığı şeyleri kendiliğinden yapsaydı yani bir takım kültürel hakları Kürt kökenli vatandaşlara verseydi, Kürtçe ile ilgili sıkıntıları ortadan kaldırsaydı, televizyon, radyo gibi bir takım sosyal haklar verseydi ve tabi ki bölge halkının ekonomik ve kültürel gelişimini geliştirseydi, bir türlü yapılamayan TOPRAK REFORMU'nu yapıp ağalık-beylik-aşiret düzenine son verebilseydi işte o zaman PKK eylemlerine devam etmek isteseydi bile arkasındaki halk desteği tamamen ortadan kalkacaktı. Teslimiyetçi olan bu düşünceler değildir Serdar Ant, teslimiyetçi olan yukarıda yazdıklarımın en azından bir kısmını da olsa Amerika'nın ve Avrupa'nın baskılarıyla gerçekleştirenlerdir.

Seçimlere 10 gün kala bu şekilde ortaya çıkmanı anlamlı buluyorum.
Başkalarının yazdıkları ve söyledikleri üzerinden seninle bu tartışmayı da sürdürmeyeceğim. Kendi görüşlerimi ifade ettim.

Benim veya herhangi bir kişinin yazdığı her şeyi eleştirmek hakkına sahipsin. Ama özellikle de benim yazdıklarımı çarpıtmak, beni olmadığım bir kategoriye ve olmadığım bir kimliğin içine sokmak hakkına sahip değilsin.
Perinçek'in geçmişte Kürt meselesi ile ilgili yanılgılarının da, doğru tespitlerinin de olduğu ortada. Fakat bu hatalardan döndüğü ve dile getirdiği dönem tabu olan şeylerin bugün çoluk-çocuğun ağzında olduğu da gerçek.

Ama konu o kadar hassas bir konu ki dışarıdan İP'i ve Aydınlık hareketini takip edenler içerisinde haklı olarak bir güvensizlik oluşuyor.
Burada insanlar geçmişi ve bugünü bir arada değerlendirerek vicdanlarının sesini dinlemelidir.

Kendi adıma hiçbir zaman Kemalist olmaktan vaz geçmeyecek olan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Türk'üm.
Türkiyelilik diye bir kavramı kabul etmem mümkün değil. Öyle bir hareketin içinde olmam da mümkün değil.
Bir insanın, bir düşüncenin geçmişteki hatalarını terk edip doğruları savunabileceğine inandım, hala da inanıyorum.
Çevremizde bu kadar çok olumsuz yöne dönen DÖNEK varken doğruları fark eden insanların da olabileceğine inanmalıyız diye düşünüyorum.

Sonuç olarak bugün geldiğimiz noktada kim-neyi savunuyor, kim-hangi noktada? Bunların sorgulamasını iyi yapmak lazım.

Ayrıca her seçim öncesi birisinin ortaya çıkarak 20 sene önceki bu söylemleri, yazıları ortaya dökmesi de her zaman anlamlı.
Aynı kişiler Ermeni Soykırımı iddialarına karşı Perinçek'in yaşayan en büyük Türk olan sayın Rauf Denktaş ve birçok değerli aydınla yaptıkları mücadeleyi nasıl yorumladıkları;
Perinçek'in özellikle son 15 senedir sürekli birlik ve beraberlik mesajları vermesini nasıl değerlendirdikleri;
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yıllarca terörle mücadele etmiş birbirinden değerli komutanlarının Perinçek ve Aydınlık hareketine karşı samimi sempatileri hakkında ne düşündükleri ve aynı İP'in 22-24 Kasım 1996'da CUMHURİYET KANUNLARI VE DEVRİM YASALARI UYGULANSIN kampanyasını başlatması...
O günden beri de sürekli bu tavrını sürdürmesi hakkında ne düşündüklerini merak ediyorum.

Neticede bu ülkenin birliğini savunan insanların bir arada hareket etmesi her zaman milli birlik ve bütünlük için esas olmalıdır.
Çetin TAŞ - 02 Haziran 2011 - Güncel Meydan