19 Ağustos 2014 Salı

OSMAN PAMUKOĞLU KİTAPLARI

OSMAN PAMUKOĞLU KİTAPLARI


ok
Emekli olduktan sonra birçok üniversitede “Liderlik” konferansları veren Osman Pamukoğlu; 2003 yılında yazdığı “Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok” adlı ilk eseri ile en çok satan kitaplar listesinde onaltı hafta birinci sırada kalarak yazarlık hayatına başladı.
2004’de “Ey Vatan”, 2005’de “Kara Tohum” ve “Ayandon”, 2006’da “Yolcu”, 2007’de “İnsan ve Devlet”, 2008’de “Angut” ile 2012′de “Akıllı Ol!”, 2013′de “Siyasetin Sefaleti”, 2013′de “Cehennemdere Kanyonu”, 2014′de “Sun Tzu Savaş Sanatı” isimli eserlerini yayınladı.
Eserlerinde edebiyatın; anı, biyografi, deneme, roman ve öykü tarzlarını kullanarak; siyasi, sosyal, kültürel, kişisel gelişim ve insan doğası konularını kaleme aldı.

http://hepar.org.tr/ah-kerkuk-ah-musul.aspx#



REDDEDİYORUZ!


REDDEDİYORUZ!

reddediyoruz
Şu sözler, şapkadan tavşan çıkarır gibi çıkartılıp ortak aday diye, halka dayatılana ait: “AKEPE’nin kurucuları arkadaşlarım, en yakın dostlarım, onlar çok kıymetlidir. Benim onlara karşı olumsuz bir şeyim yok.. Adaylığımı AKEPE’den de istediler. Eskiden ayrımız gayrımız olmamıştı. (Anadolu’da yıllarca süren isyan ve başkaldırmalardan haberi yok. Akademik konularına bunlar girmemiş!) Ne zaman ki, 1’inci Dünya savaşından sonra yeni devlet, ulus devleti kurduk, o zaman sopalar kullanıldı, sıkıntı oldu.. Barış istiyorsak sürecin yanında olmalıyız. Çözümden yana olmayan insan savaştan yanadır. (Sanki savaşı başlatan bizmişiz ve 30.000 insanı biz öldürmüşüz. Aslında bu, verin istedikleri toprağı, olsun bitsin demektir.) İngiltere İRA ile nasıl anlaştılarsa bizde öyle yapalım. Çözümün meclise gelmesi iyi oldu. (PKK meşruiyet kazansın)
Mısır anayasasına, “şeriatı” koyan, Mürsi’nin dostu.(Kendi ifadesiyle) Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı diyor, arkası yok, devrimler diyemiyor! Bir yabancı gazeteci: “Niye parti kurdunuz, ihtiyacınız yok ki dediğinde” ulu önder Atatürk: “Devrimleri korumak için” diye cevap vermişti. Maazallah, sağ olup da bunları görseydi ne yapardı acaba diye sormak kadar abes bir şey olamaz! Fare deliklerine kaçarlardı diyeceğim ama, bunlar deliklere bile ulaşamazlardı!..
Kız paraşütüyle (ABD+İsrail+Suudi Arabistan) süzüle süzüle gökten yeryüzüne atılan çatı adayı, Londra’dan uçağa atlayıp Türkiye’ye geliyor ve yakın dostlarım dediği Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ü ikna ederek, onların girişimleri sonucu İslam Konferansı Genel Sekreterliğine seçiliyor! Bu kuruluşun amacı ne? Afrika, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Asya’da bulunan İslam devletlerini bloke ederek, ABD’nin dünya üzerindeki ulusal çıkarları istikametinde kararlar aldırmak ve kontrol altında tutmak..
Tesadüf bu ya!. Çatı adayının en iyi dostlarından biri olduğunu söyleyen Kemal Derviş, “bunlar kendi kendilerine bir halt yapamazlar, en iyisi ben bunlara yardımcı olayım” diye, ABD’den kalkıp İstanbul’a geliyor ve CHP’nin başıyla 3.5 saat baş başa görüşme yapıyor. ( Adamın bu iyiliği unutulmamalı, kalkmış ta okyanusların ötesinden, bizim için üşenmeyip buralara kadar gelmiş!)
Köy kurnazlığı, strateji ve taktik üretemez, plan yapıp, eylem geliştiremez. Şu sebeplerden, şapkadan tavşan çıkarma sahnesi kara bir perdeyle son bulacak:
1. Aday seçimi antidemokratiktir. Kanunun kendisi yanlıştır. Kapalı kapılar ardından aman duyulmasın, bilinmesin diye dolaplar çevrilmiştir. Halka ve partilere dayatılmıştır..
2. Atatürk milliyetçisi olan 40 yaşını geçmiş ve yüksek öğretim yapan insanların köküne kıran gelmiş gibi, gidip AKEPE’nin can dostu biri aday yapılmıştır..
3. Olması gereken şey, her partinin kendi adayı ile seçime girerek, azami katılım sağlanması, böylece AKEPE adayının birinci turda seçilmesinin önünün kesilmesiydi. İkinci turda AKEPE adayına karşı yumruk halinde seçime girmekti. Seçilen adayın kimliği, oy vermeye gitmeyeceklerin sayısını arttıracaktır..
4. “Ben partinin değil, Türkiye’nin adayıyım diyor.” Sanki CHP önderliğinde aday gösterilmemiş gibi. Doğru CHP’nin ne meclis grubunun ne de teşkilat üst yönetiminin haberi varmış gibi..
5. Bırakalım Türkiye’yi! Seçimlere girme hakkı olan parti sayısı 26’dır. Bu 26’dan sadece 11 parti hatırı sayılır oy alabilmektedir. İşin merkezinde olan CHP ve MHP hariç; DSP,DP ve BTP’si deklarasyon imzaladı, geri kalan 21 parti nerede? Böylesine iddialı ve kritik bir seçimde bir oy bile altın değerinde değil mi? Var mı onların desteği? Yok!. Bu işin başını çeken muhteremler, PKK’nın partisini (yeni adıyla HDP) ziyareti ihmal etmezken diğerlerine gitmişler mi? Hayır..
6. Daha önce de yazmıştım: “El elin kaybolan koyununu türkü çağırarak arar” Çatı peşinde koşanlar bilsin ki, kendi örgütleri kesinlikle; içten, coşkulu, heyecanlı ve azimkar bir şekilde propagandaya katılmayacaklarıdır..
7. Karşı taraf aylarca önce hazırlıklarını yapmış ve bitirmiş. Adaylarının açıklanmasıyla birlikte birden dev posterler, pankartlar önceden tutulmuş dev binalara asıldı. Sloganlar, müzikler, logolar aynı anda Türkiye’nin her tarafında ortaya çıkarıldı. Bu kadar hazırlık en az bir ay önceden çalışmaya başlamayı gerektirir. Bu muhteremlerdeki istihbaratın nanay olduğunu anlayın ki, karşı tarafın adayının kim olduğunu ancak, ATO’nun salonundaki gövde gösterisinde öğrendiler..
8. PKK bile meydan okuyarak Cumhurbaşkanı adayı çıkarttı. Bunlar, bir Atatürk milliyetçisi bulma becerisi gösteremediler. Atatürk’e ayyaş diyenlerin karşısına onların dostu biriyle mi çıkılır? Bu adayla insanları, alanlara dökemeyecekler ve sandık başlarına da toplayamayacaklardır..
9. AKEPE’nin finans, lojistik gücü, örgüt disiplini, kamu kaynaklarına hakimiyetleri ortadayken, siz bu meseleyi vatandaşların bağışlarıyla mı karşılayacaksınız? Eğer bağış gelecekse bu AKEPE adayına gelecek, hem de sizin adayınızın 1000 misli fazlasıyla..
10. Kadınlara seçme ve seçilme hakkının Avrupa’daki bir çok ülkeden önce, 1930’larda verdi Ulu Önder. Diğer devrimler de aynı dönemde ard arda geldi. Diyarbakır’daki son Kürtçülük toplantısında ne diyor CHP’nin başındaki: “Biz, 1930’ların CHP’si değiliz.” Bu partiye oy veren kadınlar bunu duyunca isyan edip, ayağa kalkmalıydı..
11. Mecliste olup da 12 yıldır AKEPE politikalarını durduramayan bu siyasetçiler, bir akademisyenle mi bu işi yapabilecekleri sanıyorlar?
12. Saflığın alemi yok, birinci ve ikinci turda Saadet ve Büyük Birlik Partisi tabanları AKEPE’yi destekleyecekler. PKK’lılar, AKEPE’ye övgüler yağdıran terörist başının talimatıyla ikinci turda Tayyip’e oy verecekler. Birinci turda kendi adaylarını çıkarmaları bölünme sürecindeki elini siyaseten güçlendirmekten başka bir şey değildir..
13. Ağızlardaki laflara bak: “Türkiye tehlike ve tehdit altında. Tayyip’den kurtulma çaresi budur.” Böylece karşı taraftan oy alacağını sanıyorlar. Oy gelmeyecektir..
14. Cumhuriyetçi ve Atatürkçü geçinen fakat; çatıcı ortaya çıkınca ne şiş yansın ne kebap masallarına sığınan, kimin arabası gıcırdarsa her zaman on’a binen, menfaatleri için camide namaz kılıp kilise de mum yakan, deniz anası kılıklılar, adayı halka yutturmak için tünedikleri TV ve gazetelerde yırtınıp duruyorlar. Şunların hallerine bakınız: “Adayın TV programından tatmin olmuşlar ama daha başka şeyleri de duymak isterlermiş” hani sizler araştırmacı gazeteci ve yazardınız.” Araştırırsınız şüphesiz, bu kez menfaatim ve geleceğim nerede diye bakardınız değil mi? Seçim fiyaskoyla bitince, takip edin bunları, nasıl deniz anasına dönüşecekler!.
Yalova’da yerel seçimler AKEPE ve CHP arasındaki 6 oy nedeniyle yenilendi. CHP Grup başkan vekili ve Yalova milletvekili beni arayarak CHP için destek olmamı istedi, ben de “ siz söylemeden Yalova’ya talimat verdim, biz seçime sizin lehinize girmeyeceğiz, üstelik, kendim de gelir, sizin için bizzat propagandaya katılırım” dedim. Memnun oldu, teşekkür etti. Seçime bir hafta kala aradım ve “Ben civar illerin HEPAR örgütleriyle birlikte filan gün Yalova’ya geliyorum” dedim. Gelmeyin diyemiyor fakat konuşması bulanıktı. Aynı gece bir mesaj attı, özü, gelmeseniz iyi olur anlamındaydı. CHP, 228 oyla seçimi kazandı. HEPAR’la birlikte İP’de seçimden adaylarını çekmişti. Yalova’da İşçi partisinin 98 oyu, iki noktada seçime giren HEPAR’ın 220 ve 86 oyu mevcuttu. Çeşitli gazete ve TV’lerde CHP’nin seçimi bu iki partinin adaylarını çekmesi sayesinde olduğu anlatıldı, yazıldı, yorumlandı. Her şey gün gibi aşikardı, 228 oy farkını yaratan HEPAR ve İP idi..
Seçimden sonra, benden yardım isteyen vatandaş “sayılar” kabak gibi ortadayken beni ne aradı, ne de sordu! Ben CHP’nin başka bir grup başkan vekiline “neden benim Yalova’ya gelmemden çekindi” diye sorduğumda, aldığım cevap şuydu: “Osman Paşa Yalova’da görünürse BDP/HDP yani PKK’lar, CHP’ye oy vermezler diye ürkmüş!”
Alın işte, buyrun, anlaşılması için başka bir örnek gerekir mi? 6 maddelik bölünme yasa tasarısı da MHP komisyonu terk edince AKEPE,HDP ve CHP’ler tarafından ne çabuk geçti değil mi?
Çatı adayı turlarını atan CHP’nin başı, Haziran 2011 seçimlerinde yeni kurulan bir parti olan HEPAR’dan daha az oy alan DSP’ye gitti. İP’e gitti. Seçime giremeyen partilere dahi gitti çalmadığı kapı kalmadı, HEPAR’a gelmedi..
Bir kurum veya kişiye hak ettiğinden fazlasını verirseniz, bu size nankörlük olarak geri gelir. İşte, olup bitenin özeti budur..
Demokratik milli ittifak lazımdı bu yapılamadı. Meydan, aynı kökten iki kişiye bırakıldı. Taklidiyle aslının karşısına çıkmak, boyun eğişin dik alasıdır, teslimiyettir. Yapılan iş, kargalardan ürünü korumak için tarlaya korkuluk dikmeye benzemektedir. Yapılan halkı hiçe saymaktır. Rekabet neredeyse hiç yok, bu siyaset değil teslim olmaktır. Bölünmeye itiraz etmeyecek bir isim getirilmiştir. Karşı taraf “ver Çankaya’yı al Kürdistan’ı” sahnelemektedir. Türkiye’de zaten Cumhurbaşkanı yoktu ki,
şimdi değişecek olan ne? Neymiş, “yumuşak aday” lazımmış! Çok aramış olsalar gerek. İyi, özerkliğe de yumuşata yumuşata geçersiniz.
Aynı frekans aynı versiyonla, yeni şey icat edilemez. “Fotoğraflarına bakarak seçilmiş, kitabı incelenmiş!” Ya rabbim sen aklımızı muhafaza eyle. Bir kitap da ben önereyim o zaman: Osman Pamukoğlu’nun 8 numaralı kitabının adı: “Angut” okuyana iyi gelir..
20 gün önce partinin resmi sitesinde bir yazı yayımladım. “Şayet bu meclisten 20 tane adam gibi adam çıkarda, bir cumhuriyetçi vatanseveri Cumhurbaşkanlığına aday gösterirse, biz HEPAR olarak onu bütün gücümüzle desteklemeye hazırız” demiştim. Gerçek şu ki, çıkmayacağını da biliyordum. Nitekim çıkmadı, çıkamazdı çünkü hepsi 2015 Haziran seçimlerinde listede yer alabilir miyim derdindeler. Düzen böyle, bunlar kurulu menfaat çarkının birer dişlisinden öte bir şey değildir..
Sonuç: Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanmıyor. Her türlü dolabın döndüğü, milli refleksleri köreltmek için yapılan bu çadır tiyatrosundaki oyuna katılmayı ret ve boykot ediyoruz..
Bu çağrıyı, Türkiye’nin her köşesinde ve yurtdışında bulunduğunu bildiğim ancak %10 barajı nedeniyle HEPAR’a oy veremeyen milyonlar ile, sosyal medyada Osman Pamukoğlu adına faaliyet gösteren tüm siteler ve Facebook sayfalarına da yapıyorum..
Dananın kuyruğu 10 Ağustos 2014’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde değil, Haziran 2015’deki genel seçimlerde kopacak. Kopma işi belki de Haziran 2015’e de kalmayacak..
YAŞASIN BAYRAK VE VATAN SEVDALILARI
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı


http://hepar.org.tr/reddediyoruz.aspx

BEN BİR VATANSEVERİM!.

BEN BİR VATANSEVERİM!.


ben-bir-vatanseverim
Suriye sınırımızın yarısında PYD’nin (PKK) yeşil, sarı, kırmızı bayrakları, diğer yarısında İŞİD’in kara bayrakları dalgalanıyor. Irak sınırımızda PKK ve Barzani, Kürdistan bayraklarıyla meydan okuyor. Güneydoğu Anadolu’nun hemen her yerinde PKK yol kesiyor, kimlik kontrolü yapıyor, karakol inşaatlarına saldırıyor, dağa adam kaldırıyor, yerleşim alanlarında ayaklanma provaları yapıyor, terörist başının posterleri boy boy her yere asılıyor, köy ve kasabaların isimleri değiştirilmeye devam ediyor. Bizim topraklarımız ve K.Irak kamplarında hazır tuttuğu, sayıları 5000 civarında dağ kadrosu da her an eyleme geçecek tarzda bekliyor..
Kim istemez terörün bitmesini? Kim istemez ülkeye huzurun gelmesini? Kim istemez ülkenin her tarafında güvenliğin tam olmasını? Ancak, bunların yolu; şantaj, tehdit, savaş çığlıkları ve Türkiye’nin bir bölümünden toprağı kopararak asla olamaz. Aymazlığın alemi yok, şunu herkes kafasına soksun ki, PKK, toprak almadan, özerklik ve bağımsızlık sağlanmadan, kendine göre “savaşmaktan” vazgeçmez.
Terörist başı yorgunluktan mutlu: “Benim işim zor, hem TC. hükümeti hem de Kandil’dekilere neyi nasıl yapacağını söylemek zorundayım” diyor. Kendince ironi yapıyor. Haksız da değil hani! Artık, ne İstanbul Dükalığına bağlı TV’ler ve gazeteler, ne de yandaşlar ona “terörist başı” demediği gibi, isminin önüne “sayın” sözcüğünü de koyuyorlar..
CHP’nin başındaki ve diğer zevat da onun yolunda. Örnek mi istiyorsunuz? En son yapılan Diyarbakır Kürtçülük konferansında açık açık söylüyor. “Size ne verilecekse biz vereceğiz ama siz bize oy vermiyorsunuz. CHP, 1930’ların CHP’si değil.” (1930’lar, bazılarını bizzat Atatürk’ün yönettiği Kürt silahlı kalkışmaların en yoğun olduğu yıllar.) Bu konuşmadan birkaç gün sonra AKEPE 6 maddelik bölünme sürecinin ilk resmi yasa teklifini İçişleri komisyonuna getirdi ve AKEPE, HDP, CHP tarafından güle oynaya geçirilip genel kurula sevk edildi.. Yapılan iş, PKK’yı resmen meşrulaştırmaktır..
AKEPE’nin bu çıkışına terörist başı şükranlarını iletiyor ve tarihi bir adım attığı için methiyeler döşüyor. Bence CHP’ye haksızlık yapıyor. Neden mi? CHP genel başkan yardımcılarından bir vatandaş (PKK’nın eski avukatı) CHP örgütlerine çözüm süreci ve bu muhteşem yasa konusunda halkı ikna etmek için yazılı direktif gönderiyor. Pardon, mektup gönderiyor!.
Bir başka CHP milletvekili, 5 Temmuz 1993 tarihinde, Erzincan Kemaliye’ye bağlı Başbağlar köyünde 100 PKK’nın bütün köylüleri bir meydana toplayıp kadın, çocuk, yaşlı demeden 33 vatandaşımızın katledildiği anma törenine katılıyor. Ağzına PKK’lı lafını bile almadan, “barış sürecini” övüyor!. Söylenecek tek söz var: Yazıklar olsun..
Bu arada kaşla göz arasında Diyarbakır’daki 31 KCK tutuklusu serbest bırakıldı..
Bölünmeye itiraz etmeyecek bir ismi de zaten çatıcı diye meydana sürdüler. Majestelerin filosuna bir kayık bağlamak gerekiyordu, onu da görevleri gereği yaptılar..
Öyle kanun filan çıkararak, bu işlere alet olup suç işleyen kamu görevlileri işin içinden sıyrılamaz. AKEPE defalarca anayasayı çiğnediğinden baş sorumlu olarak, bölücü kürtler, asker ve sivil bürokratların tümü, zamanı gelince kesinlikle yargılanacaklardır. Olup biten her şeyi, susarak ve kenardan izleyenler ise, vicdan azabından kurtulamayacaklardır..
Vatanseverlik yüksek ve asil bir duygudur. İnsanın yeryüzünde varoluşunun mana ve maksadıdır. Düşük ruhlu ve hafif akıllı insanlar bunu anlayamazlar..
Vatanseverlik, egemenliktir, özgürlük aşkıdır, ülkesinin toprağını, suyunu, insanını hayvanını sevmektir. Bunlar kadar önemli olan bir meziyeti de hak arayıp hesap sormaktır..
Ben, bir kurmay subay ve generalim, 10 yılda edebiyatın bütün türlerinde 11 kitap yazdım ve yayımlandı, sayıları milyonları geçti. HEPAR’ın Genel Başkanıyım, ancak; bütün bunların hepsi bir tarafa; çocukluğumdan bu yana “BEN BİR VATANSEVERİM” ve bu hasletimin yanında diğer sıfatlarım ikinci sınıf bile değildir..
YAŞASIN VATAN YAŞASIN TÜRK MİLLETİ
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
http://hepar.org.tr/ben-bir-vatanseverim.aspx
..

BU YOL, YOL DEĞİL!.



BU YOL, YOL DEĞİL!.

bu_yol_yol_degil
Ulusal gurur, bir millet için şerefiyle ve haysiyetiyle yaşamını sürdürmek demektir. Bu öyle bir duygudur ki, kendi milli futbol takımlarının başka bir ulusun milli takımına karşı hezimete uğraması bile, onların zihinsel ve fiziksel güçlerini yerle bir edip çökertmeye yeter..
Türkiye, Ortadoğu denilen batak coğrafya da eğer üniter yapısını ve toprak bütünlüğünü koruyamaz ise, kesinlikle bir kaosun içine düşecek ve büyük acılarla karşı karşıya gelecektir. Durum gün gibi ortadadır ve egemenlikle ilgilidir. Asla taviz vermemeli ve bataklık daha da genişlemeden önü kesilmelidir.. 30 yıla dayanan PKK illetini siyaseten ve askeri olarak ortadan kaldırmadan bizim topraklarımıza huzur geleceğini beklemek, kumdan kaleye sığınmak kadar abestir..
Kürtçülüklerini kamufle etmek için terörist başının direktifiyle ikide bir, isim değiştiren, son olarak da HDP adını alanlarını sözcülerinin şu lafları, gelecekte nelerin olabileceğinin kanıtıdır: “Başta sayın Öcalan dahil, siyasetin önü açılmalıdır. Genel af çıkarılmalıdır. Bir gece de bütün köy, kasaba ve şehir isimleri değiştirilmelidir. Hakikatleri araştırma komisyonu kurulmalıdır. Bölgenin kaynakları bölgede kullanılmalıdır ve daha uzadıkça uzayan listeler, vs.”
Koskoca ulusu ahmak yerine koyarak, bölgenin, önce özerklik sonra da bağımsızlık olarak Türkiye’den kopartılmasını, “demokratikleşme ve toplumu rahatlatma” diye yutturmaya çalışıyorlar..
Meclis genel kurulunda iki gündür, laf olsun torba dolsun anlamında PKK’nın taleplerinin bir bölümü olan 6 maddelik yasa teklifi görüşülüyor. Bu yasa içerik olarak Anayasanın temel hükümlerine aykırıdır ve suç işlenmektedir. Netice de yasa AKEPE+CHP+HDP sayesinde çıkacak ve yürürlüğe girecektir. Günü geldiğinde bu yasayı hazırlayan ve oylayanlar kimlerse, herkes ismi kadar bilsin ki bunun hesabını en ağır şekilde yargı önünde vereceklerdir..
Hadi, AKEPE ve HDP bu yolun yolcusu; peki, CHP’ye ne demeli? Şunu bile hala kavrayamamışlar. Türkiye’de Kürt vatandaşlarımızın sayısı 10 ile 12 milyon arasında. PKK’lıların seçime girerek aldığı oy ise en fazla 3 milyon.. Türkiye’de 55 milyon kişinin oy kullanma hakkı var. 52 milyonluk bir kitle ortada dururken, 3 milyona göz dikmek nasıl bir politika stratejisi! Ki, bu üç milyon da Türkiye’den kopalım diyenler ve bunu silah gücüne güvenerek, tehdit ve şantajla yapmaya kalkışanlar. CHP sözcüsünün laflarına bakın: “6 maddelik yasayı destekliyoruz, bunu Türkiye’de yaşayan halklar için yapıyoruz.(Halklarmış!) 4’üncü maddeye itirazımız var. Bu madde Anayasaya aykırı olduğu için.” Bu, köy kurnazlığı yaparak, kamuya karşı, biraz itiraz ediyor görünmekten başka bir şey değildir.. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Gelini ata bindirmiş götürüyorlar, bunların yaptığı da atın nalındaki mıh’ı beğenmediğini söylemek gibi.. Gelin gidiyor, be adam gidiyor.. Siz, bu yasaya ve bundan sonra gelecek olanlara da tam destek vermeye devam edin. Sonun da, olacağı söyleyeyim mi? Ana muhalefetten de düşeceksiniz. Yerel seçimler de birden bire MHP’nin 2 milyon 400 bin oy alarak neden yükselişe geçtiğini de anlayamadınız değil mi?.
Kimlerin istek ve arzusuyla geldiği çok açık belli olan çatı adayınız “Çözüm istemeyen savaş istiyor demektir.” demiyor mu? Ulu Önder Atatürk’ün kemiklerini sızlatıyorsunuz, yeter artık onun ismine ve “çocuğum” dediği partisine çöreklenerek politika yapmayın. Sizin neyiniz benziyor Atatürk’e, mesleğiniz benzemez, eğitiminiz benzemez, kişiliğiniz benzemez, Uludere’ye Roboski, Tunceli’ye Dersim diyerek ve devrimlerin en yoğun olduğu 1930 dönemlerini reddederek ona nankörlük yapmak ise sizin haddiniz değil. Kendinize yeni bir parti kurun, eğer arkanızdan 1000 kişi (yanlış değil, yazı ile bin kişi) gelirse, ben de Karadeniz’e 20 metre mesafedeki bir evde doğmuş çocuk olarak, Atlantik’i, bir kıtadan diğerine yüzerek geçeceğim; sözüm söz!.
2002 seçimlerin de RTE milletvekili olamıyordu. ABD’ye gitti geldi. (Kırmızı halılı karşılamalar!) CHP yasa değiştirdi, bir hülle seçimi yapıldı ve Başbakanlığa oturtturuldu. Aradan 12 yıl geçti, bir sipariş aday bularak, bu kez RTE’yi gene aynı parti, Cumhurbaşkanlığına taşıyor..
MHP ortaya atılan adayın “Barıştan yana olmayan savaş istiyor demektir” lafının sonunda nereye varacağını kestirdiği için, “her konuda aynı düşünmeyebiliriz” diye, bir manevraya başvurdu bile..
Son Söz:
1. İnsanlar köklerinin ve kültürlerinin ürünüdür. Armudun dibinde elma aranmaz.
2. Savaş ve barıştan bahsedilen yerde, hangi ülkenin ordusu olursa olsun genç askerler, nine tavırlı bir generalden hoşlanmazlar. Çünkü, onun kendilerini zafere değil, yenilgiye götüreceğini içgüdüsel olarak bilirler…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı

http://hepar.org.tr/bu-yol-yol-degil.aspx

CADI’NIN AYNASI!..

.

CADI’NIN AYNASI!..

cadinin_aynasi
AKEPE, CHP ve PKK’nın meclis grubunun işbirliği ile çıkarılan yasa gereği, artık PKK, Cenevre sözleşmesi çerçevesinde, terör örgütü olmaktan çıktı ve “silahlı muhalefet” tanımına girdi. Hamdolsun, çok şükür, hayırlara vesile olsun!…
Terörist başı, AKEPE ve CHP’ye yanına giden PKK’lıları vasıtasıyla teşekkürlerini gönderdi ve emirlerini verdi: “Hükümet ve meclis, zaman geçirmeden çalışmalarına başlasınlar.” Çatı adayı konuştu: “Başbakanla muhteşem bir dostluğumuz var. “Aman Allah bozmasın” Ben AKEPE’nin aleyhinde değilim, böyle bir şey yok.” Hamdolsun, çok şükür, hayırlara vesile olur..
Geriye, başımıza gökten taş yağması kaldı ki, sanmam, uzun sürsün!..
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı


http://hepar.org.tr/cadinin-aynasi.aspx

18 Ağustos 2014 Pazartesi

DAYIOĞLU, DURUM BU’DUR!.

.

DAYIOĞLU, DURUM BU’DUR!.

dayioglu_durum_budur
Eşek der ki: “Tanrı bana sinekleri kovayım diye kuyruk vermiş; keşke, sinekler de olmasaydı kuyruğum da.”
Konfüçyüs der ki: “ Bir defa söylediğinizde anlamayan insana bir kez daha anlatın. Ama üçüncü defa yapmayın, susun. O çaresizdir, kendi haline bırakın.”
Gel de bu memlekette, Çinli filozofun dediğini uygula!. Mecburen, “Eğitimde tekrar esastır.” ilkesinden hareketle defalarca yazmak ve anlatmak zorunda kalıyoruz..
Strateji, savaş sanatı demektir. Bu sanatın özü, yığınağı güçlü yapmak süratli hareket etmektir. Eğer bu ikisi yapılmaz ise, sonradan en iyi taktikleri uygulasanız bile, kazanamazsınız. İlke nettir: “ Stratejiden yapılan hataları, taktik başarılarla düzeltemezsiniz.”
Çatı adayı meselesinde öyle bir stratejik hata yapıldı ki, artık, gugukların metalik sesle ötmesi, kukumavların, guguktan duyduklarını motomot tekrarlamasıyla, başlangıçta yapılan vahim hatayı telafi etmeleri mümkün değil… Halk, böyle bir konudaki garabet için: “Bozacının şahidi, şıracıdır” der.
Duygu bulanık ve gelgeçtir. Akıl, matematik ve fiziktir. Duygu tül, akıl çelik kalkandır. Çatı adaylığında matematik zayıf, fizik ise hiç yoktur. Benim ilkokulu okuduğum, İnkılap ilkokulunun bahçesinde dibi çamur tutmuş, yarısı bulanık suyla dolu bir havuz vardı. Bir gün derslerden sonra, okulun iri yarı hademesinin büyük tenekeler ile havuzun suyunu kan ter içinde boşaltmaya çalıştığını gördük. Çocukluk bu ya, beş altı kişi bizde paçaları sıvayıp havuza girdik ve o günkü aş kaplarımızla havuzun suyunu boşaltmaya başladık. Her birimiz bir diğerine karşı, su tahliye işini öyle bir hırs, azim ve inançla yaptık ki, biz çocuklar olarak bu işi ellerinde koca tenekeler olan o iri yarı adamdan çok daha fazla suyu bulunduğumuz tarafa tahliye ettik. Sebebi basit: Kendimiz için yapıyorduk ve birbirimizle yarışıyorduk..
Bu örnek de her çocuk olması gerektiği gibi, bir partinin adayı, iri yarı adam da AKEPE’dir. Misal, salt fiziksel değil aynı zaman da doğa yasalarına uymanın zorunlu olduğunu anlatmaktadır. Bunlar, işte, bunu beceremediler..
Guguk da kukumav da otlakçıdır ve ötmedikleri sürece zararsız kuşlardır, bet ve monoton sesleri, tiz olduğu için gençliklerin de kulağı tırmalasa da katlanılabilir, ama bunların ahı gitmiş vahı kalmış eski kaşarları, kendine güvenli bir tünek bulduğunda kart sesiyle ötüyorsa, bu ötüş ancak kendi kulağı içindir, başkaları için işkencedir..
Guguk şakır, kukumav, ne duyduysa tekrarlar: “Milletin sesine kulak verdik.” (Yalanın tüy dikilmişi) “Büyük uzlaşıyla belirledik.” (Hem de nasıl.) “Amaç AKEPE’ye oy vermemek” (Ne zamandan beri) “Elinizi vicdanınıza koyun, seçilirse her şey biter.” (Duygu istismarıyla şantaj) “Önyargılardan kurtulun” (Bizim beceriksizliğimizi görmemezlikten gelin.)
Bu işler, alfabenin dört harfiyle yetinmeye karar vermiş ve kendi duvarını kendi yapamayanlarla olmaz. Hak ve Eşitlik Partisi, düzen partilerine karşı kurulmuş bir siyasi teşkilattır. Seçimlere giremeyen veya yalnız başına girme cesareti göstermeyen partilerin bile ayağına giden CHP muhteremleri, meclis dışındaki partilerden AKEPE’ye en çok saldıran, söylemleriyle hoplatan HEPAR’a; bize ne geldiler ne de bir şey sordular. Üstelik Yalova seçimlerinde HEPAR adaylarını çektiği için seçimi 228 oy kazanmalarına rağmen!. Ben, bizzat Yalova’ya gidip sizin için propaganda yaparım dememe rağmen, kendi ifadeleriyle: “ Osman Paşa Yalova’da görünürse Kürtler oy vermez diye korktuk” diyenler de bunlar. Meclisten şimşek hızıyla geçen PKK önerisi, 6 maddelik yasaya AKEPE’e ile birlikte “evet” oyu verenler kim?.
“Sabahın karşısında konuşmak ne zor!
İncecik tül gibi kalıyorsun,
Dağ susmaya giden yolu biliyor
Sen bilmiyorsun”
(Birhan Keskin)
Kendi duvarını kendisinin yapamayacağını bildiği için korkanlar, şimdi de gece, mezarlığın yanından geçerken ıslık çalanlara benziyorlar..
C.Chaplinden: “Hayatın gecesi, lambasını da beraber getirir.”
Dayıoğlu, durum bu’dur…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı


http://hepar.org.tr/dayioglu-durum-budur.aspx#

TÜRKİYE’Yİ AĞLATAN ŞİİR!.

.

TÜRKİYE’Yİ AĞLATAN ŞİİR!.

turkiyeyi_aglatan_siir
15 Aralık 1993, Hürriyet, tam sayfa başlıktan: “Sızma harekatı: Hakkari’de PKK’ya son yılların en büyük darbelerini vuran güvenlik güçleri, önceki gün de ilk defa gece sızma harekatı gerçekleştirerek PKK’yı pusuya düşürdü. 200 kişilik PKK grubu Hakkari’nin Çukurca İlçesi Üzümlü karakoluna baskın için gelirken, Kuzey Irak’a sızma harekatı gerçekleştiren komandoların pususuna düştü. İlk anda PKK’ya 17 kayıp verdirdiler.”
Üzümlü’de 12 Aralık 1993 gecesi saat 21.30’da Kuzey Irak’a sızan iki komanda timinde bulunan ve çarpışmalar sırasında şehit olan; 1972 Sakarya doğumlu, Mustafa oğlu, Jandarma Komando Onbaşı Zekeriya Gülyaman’ın (1972-4 tertip) şahsi eşyaları bir çantayla ailesine gönderilmek için hazırlanırken, küçük bir el defterinde kendisinin yazdığı bir şiir çıktı..
Zekeriya’nın, herkesin tüylerini ürperten, inanç, duygu ve sanat yüklü şiiri, 1993-1995 yılları arasında, Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı ve Hakkari Güvenlik Komutanı olan genel Başkanımız Sayın Osman Pamukoğlu tarafından 10 binlerce çoğaltılarak Hakkari’de görev yapan subay, astsubay, uzman erbaşlar ile tüm askerlere, ceplerinde taşımak üzere verildi. Kışla ve karakolların tamamına her şekilde görülebilecek yerlere, özel levhalar üzerine yazıldı. Dağ ve Komando Tugayın girişindeki duvara pirinç pano üzerine, Hakkari’den ayrılmadan önce yaptırdıkları “İsimleriyle Güneşi Yükseltenler” Anıtına, mermer pano üzerine kabartma harflerle yazılarak, yerleştirildi. Zekeriya’nın şiiri sonraki aylar ve yıllar içinde gazetelerde de zaman zaman yazıldı. Televizyonlar da okundu. Genel Başkanımız yıllar sonra yayımlandığı, “Hakkari ve Kuzey Irak Dağlarındaki Askerler / Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok” kitabında, Zekeriya’nın şiirine yer vererek bir kez daha bellekleri tazelediler..
İşte, Türkiye’yi ürperten ve ağlatan şiir:
KOMANDO OLMAK ONURUMDUR
Olur ya bir çatışmada ölürsem
Arkamdan yas tutmayın
Bırakın, toprağım da rahat için de yatayım
Bedenimden komandomu çıkarmayın
Onlar benim gururumdur
Botlarımı çıkarmayın
Onlar nice yollar aşacaklar
Şehit olursam sırat köprüsünden geçecek
Elimden tüfeğimi almayın
O benim namusumdur
Ölünce mezarıma sembol olacak
Yaramın kanını silmeyin
Ahirette hesabı sorulacak
Göğsümden kör kurşunu çıkarmayın
O benim madalyam olacak
Bir de bugün Türkiye’nin PKK meselesinde getirildiği yere bakın.. Ne bir söz ne de bir hareket, aziz şehidimizin bu şiiri kadar; siyasetçi, bürokrat, gazeteci, televizyoncu, medya patronu gibi vicdansız işbirlikçilerin suratına tüküremez!.
Tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun.
İşi ahirete bırakmayacağız! Kalbimiz nöbette…
HEPAR GENÇLİK KOLLARI


http://hepar.org.tr/turkiyeyi-aglatan-siir.aspx


MİNCO!.

.

MİNCO!.

minco
Kerkük Kürtlerin, Musul yobazların eline geçti. Tamamen Türk yerleşim yeri olan Telafer’den, 59.000 kişi kovuldu. Musul konsolosluğundan esir alınan 49 kişi, bir ayı geçmesine rağmen teslim edilmedi. Sınırımızın altında bulunan Kobani, Suriye PKK’sı (PYD)’nin elindeyken IŞİD burayı almasın diye yüzlerce Türk vatandaşı Kürt, sınırdan güneye geçerek PYD’nin yanında savaşa katıldılar..
Güneydoğu Anadolu’nun kırsalında ve yerleşim alanlarında PKK’nın dağ kadrosu ve milisleri, köpeksiz köyde çomaksız oynuyor. Türkiye’yi bölmeye götürecek olan, bölücü başının önerisi 6 maddelik yasa AKEPE, CHP ve HDP(PKK’nın yedek, yeni yüzü) tarafından meclisten hızla geçirildi; klasik noter tarafından da hemen imzalanarak Resmi gazete de yayımlandı. Dün, Kandil’in elebaşlarından biri, bütün dünyaya ilan etti! “Abdullah Öcalan serbest bırakılmalı, Eylül ayına kadar müsaade veriyoruz!”
Bütün bunlar, olup biten kepazelikler kimin umurunda?.
PKK’ya kürtçülük yetmedi, şimdi de “ileri solculuk” jargonuyla Cumhurbaşkanı adaylarını meydana sürdü. Bir anda ortaya TV ve gazete köşelerine türeyen mincolar çıktı! “Çok farklıymış da, yeni şeyler söylüyormuş da.” Keteni atlas kumaş diye millete nasıl yuttururuz, onun, derdine düştüler. O kadar ki, kendini: “Tonton, somuncu, ekmekçi” diye tanıtan çatı adayı bile geri plana düştü..
Yeni trend şu: “Çatıyı bu gün 7’nci parti destekledi diye” el çırpıp sevinmek. (15 günden fazla düşünmüş 7’nci, diğeriyle pazarlıkta uyuşamayınca, bu taraftakinden istediğini almış demek ki!)
Yüksek Seçim Kurulu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde propaganda yapma hakkı olan partileri açıkladı. Bunların sayısı 27.. Ha gayret, geriye 20 parti, seçime de 24 gün kaldı!.
Seçimin sonucunu tatilciler belirleyecekmiş? Ve bunlar genel de CHP seçmeniymiş! Bunu derken bile kendi seçmenlerine suç atıyorlar. Bir de “Tıpış tıpış gideceksinizci” çıktı meydana. Akılları sıra karşı taraftan oy alalım diye aday çıkarırken, bırakın karşı taraftan oy almayı, kendilerine oy verenlerin seçimlere katılmayacakları derdine düştüler. Tıpış tıpışın arkasından ne gelecek söyleyeyim mi?: “Tin tin tini mini hanım” türküsüyle, “Dönülmez akşamın ufkundayız” şarkısı gelecek..
Bunların hayalleri; çeşme başındaki kızdan öteye geçemiyor, çoban gibi.. Bütün bunların altında çocukluktan başlayan bir güdükleşme ve budamayı, köy kurnazlığı ile giderme yatıyor..
Siyasi, kültürel ve sosyolojik yapıyı dikkate almayan, her zaman bir sahip bulup onun düdüğünü, zamanın koşullarına göre çalan mincolar yine sahnedeki yerlerini aldılar. Testi kırıldıktan sonra bakın bakalım, bunlar yenilgiye ne mazeretler bulup hızla, nasıl dönüş yapacaklar. Karakter ilkelerle değil, mizaçla olur. Ama bunlar da ilkeler bile yok..
“Akıl yaşamak için vahşice savaşmayı öğretir; birbirlerinin benzerini sevmenin hiç de akla uygun bir yanı yoktur.”
(Tolstoy)
Minco, kuru odundan yapılan bir çocuk topacıdır. Küçükken, benim de bir mincom vardı. Bir kış günü, minco’nun yere temas eden sivri ucu körelip de fır döndü yeteneğini kaybedince, ben de onu sobaya attım!.
Mincolar ve taklitçiler her zaman kaybedecektir…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı


http://hepar.org.tr/minco.aspx

HAYVANLAR ALEM’İNDEN!.

.

HAYVANLAR ALEM’İNDEN!.

hayvanlar_aleminden
“Sürüden ayrılanı sürü sevmez.”
“Kazlar arasında kartal ve kartallar arasında kaz aynı ölçüde sıkılır.”
“Karga, adını değiştirse de sesinden tanınır.”,
“Demirden bir öküz bir aslanın kükremesinden korkmaz.”
“Yılan korkunca, tıslar.”
“Omurgasızlar, beş yüz milyon yıl önce geldiler dünya üzerine.”
“Ateş böceği karanlık bir gecede en azından ışığın varlığına dair bir umuttur.”
“Uğraştığın bir eşekse, ilk yapman gereken şey onun dikkatini çekmektir.”
“Katıra sormuşlar: Kimin oğlusun? Katır gayet pişkin yanıt vermiş: Dayım at’dır!”
“Kuşlar, avcılara bile kin beslemezler.”
“Sürüsüne bereket!”
“Bütün sürülerin çobanı!”
“Filo ördekler’dense, amiral de kaz’dandır.”
“Koyunlar çok oldu mu, kuzular da çok olur.”
“Pongolar! Ortalıkta.”
“Dağda kurt olmazsan, kurtlar seni yer.”
“Aslan yelesinde bit aranmaz.”
“Kösemensiz (çobansız) sürüde her koyun kösemen kesilir.”
“Kartalın beğenmediğini akbabalar kapışır.”
“Hey, küçük tilkiler!”
“Avını bekleyen örümcek zamanı kendine dost edinir.”
“Maymunların kaplanlara saldırdığı diyar!”
“Öküz, yıktığı duvarı bilir.”
“Böcekler, ağlamayın!”
“Hacı Kadir’in katırı, her yerde sayılı hatırı.”
İkinci Dünya Savaşından bir hikaye: Ukrayna’nın uçsuz bucaksız steplerinde, ordusu dağılan ve kuşatmadan tek başına kurtulan Rus general, bulup giydiği sivil kıyafetle ipe bağladığı bir keçiyi götürüyormuş. Halktan bazıları onu tanımış ve laf atmışlar: “General, yol nereye?”, general sırıtarak: “Keçi yolu gösteriyor!” demiş..
Hayvanlar alemi yağmur nereye yağarsa, tarlayı oraya taşımayı bilmez..
Hiç biri, kendi türüne boyun eğmez ve ondan boyunduruk yemez..
Şairin dediği gibi:
“Rüzgar yine kayalardan söz ediyor
Rüzgar gezip gördüğü yerleri anlatıyor.”
Yem torbaları onur kırıcıdır…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı


http://hepar.org.tr/hayvanlar-aleminden.aspx

KAF DAĞ’ININ ARDINDA!.

.

KAF DAĞ’ININ ARDINDA!.

kaf_daginin_ardinda
Dünyanın kurulduğundan bu güne dek ve bundan sonra da: Lider, yoktan bir hareket meydana getiremez. Bir hareket ve bir lider ortaya çıkmadan önce, bir itaat etme ve takip etme hevesi, mevcut düzene karşı şiddetli bir hoşnutsuzluk bulunması gereklidir. Şartlar olgunlaşmadığı sürece, potansiyel bir lider ne kadar yetenekli olursa olsun, peşinden kimseyi sürükleyemez..
Hareketin doğması için ortamın hazır hale gelmesi şarttır. İnsanlar, içinde bulundukları düzenden umutlarını kesmeden lider aramazlar ve eyleme geçmezler..
Sahne hazır duruma geldiği zaman isim yapmış bir liderin ortaya çıkması zorunlu hale gelir. Lider bulunmaksızın kitle hareketi meydana gelmez..
Türkiye sel önünde kütük gibi, sağa sola vura vura sürüklenmeye devam etmesine rağmen içinde yaşayanların, şiddetli bir hoşnutsuzluk duymadığı gün gibi aşikardır..
Günlük yaşamın sıradanlığı içerisinde yaptıkları şey de, çıkarlarına dayalı olarak, koyunun olmadığı yerde keçiye çelebi diyerek, günü kurtarmaktan ibarettir..
“Bir insan hiçbir zaman, nereye gittiğini bilmediği zaman ki kadar uzun yol gidemez.”
(Oliver Cromwell)
Kaybolmuş ve kafası karışık insanlar kendi başlarına yol bulamaz…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı


http://hepar.org.tr/kaf-daginin-ardinda.aspx

AĞLAMAK YOK!.

.

AĞLAMAK YOK!.

aglamak_yok
Atatürk’e yaraşan bir cumhuriyetçi aday çıkaramadıkları için milleti seçeneksiz bıraktılar. Türkiye’de yüksek bir mücadele ivmesi vardı, bunu böldüler, iğdiş ettiler ve şimdi, karşı taraf tüm alanlarda köpeksiz köyde çomaksız oynuyor..
Amerikalıların tabiriyle Cumhurbaşkanlığı seçiminde de Türkiye gene “yanaşma ülke” rolünü oynuyor. Ha RTE, ha ortak aday; Malatya Kürecik yerinde duracak, Kürdistan kurulacak, stratejik doğal kaynaklar, jeostratejik ve jeopolitik üstünlüğe sahip Anadolu’dan kontrol edilecek, ABD’nin keyfi gıcır. Bunu görmek ve gerisinde yatan tehlikeyi fark etmek için askeri ya da politik uzmanlık gerektirmiyor!..
Daha şimdiden yenilgi bahanelerine başladılar. “Eşitlik yokmuş da, karşı tarafta para çokmuş da, medya onlara çalışıyormuş da.” Vah benim garibim. Horoz resmi yapılıp altına horoz yazılmaz! Dünyada herkes horozu bilir ve tanır. Siz bunun böyle olacağını yeni mi öğreniyorsunuz. Anadolu da buna “oynayamayan kız yerim dar der” denir. Az hesap, sığ düşünce ve işi ciddiye almamanın sonu budur..
Kazanma isteğinin olmadığı yerde zafer olmaz. Avrupa’da bulunan 2 milyon 800 bin vatandaştan sadece %10’u sandığa gitti! Strateji ve irade olmadan, ne hayal ne de dünya olur..
Karşı tarafın propaganda hücumları ve taraftar kitlesinin heyecanını yüksek tutmak için yaptığı atraksiyonlara bakınca, ortak adayın hali, med cezirle öteye beriye atılan birinin “yüzüyorum” demesine benziyor..
“Ortadoğu’ya barış getirecek, Türk milletinin gururu, Coca Cola adayıyım, vesayetin adayıyım” gibi incilere bakılırsa, sanki Türkiye’de “Emperyal baba” seçimi yapılıyor. PKK’nın adayını da öve öve bitiremiyor!.. Sorsana, o adayın hiçbir mitinginde tek bir “TÜRK BAYRAĞI” neden yok diye.. çözümden yanaymış, savaş olmasınmış! Savaşı başlatan kim? 40 bin kişiyi kimler öldürdü? Prestij ve şeref olmaksızın barış olur mu? Söylediği her sözüne kendisinin de inandığını bilmek, durumu daha da acıklı hale getiriyor. Rakibi sürekli saldırıyor, aday ise sürekli savunmada. Savunmayla hasmın yenildiği nerede görülmüş? Sürekli savunmada kalmak yerde vurulmasını bekleyen yaban ördeğe benzer ve eldiven giymiş kedi fare avlayamaz..
Zamane tellalları da (Eskiden davul çalarlardı) şimdi mikrofon başında ve okuma yazma bildikleri için kalemleriyle “kabul edilmeyeni kabullenmelisiniz, dayanılmayana dayanmalısınız” tebliğlerini yayımlıyorlar. Bir Rus atasözü vardır: “Hatanı örtmek ve suçunun açığa çıkmasını istemiyorsan, herkesi ortak et.”
Şunların haline bakın! Empoze edilen, pardon buldukları aday, bırakın karşı taraftan oy almayı, kendilerine oy verenlerin sandığa gitmeyecekleri korkusu sardı. Konuşmaya ve yazmaya çalıştıkları şey; (kendileri de inanmadığı için) “Eğer filler de kuşlar gibi yumurtadan çıksalardı, fil yumurtasının kabuğu ne kadar kalın olurdu?” safsatasından farksız. Hemşerim, buna “taş çorbası” denir..
Şok, herkesi daldıkları düş dünyasından katı ve acımasızca uyandırır. İnsan, uykudan uyanmadan önce gördüğü şeyin düş olduğunu bilmez. Dünyanın hiçbir yerinde kimse, yalnızca insancıl yönü iyi diye iş yerinde bile çalıştırılmaz..
Hristiyanın biri, bir Yahudiyle tartışırken, karşısındakinin saçma sapan sözlerine cevap olarak, Yahudinin kel kafasına “Şap!” diye tokadı indirir ve sonra sorar: “Sesin çıkmasına neden olan şey, senin kafan mı yoksa benim elim mi?”
Bu yazıyı neden yazdım? Yurt aşkı kuru bir sözle sınırlı değildir. O, insanı başkalarının iyilik ve çıkarını istemeye yönelik ciddi bir duygudur. Hedefi ve sonucu hep “iyilik” olan bir etkinliktir. Yurt aşkında korku yoktur. Kusursuz aşk korkuyu ortadan kaldırır. Yurt aşkında yargılama olmaz, yargılama aşkı sarsıntıya uğratır.
Biz, oynamayan balığı ölmüş kabul eder ve ölü balık diye yemeyiz. Cumhuriyetin adayı yoksa oy da yok..
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı


http://hepar.org.tr/aglamak-yok.aspx

CUMHURİYETİ SAVUN!.

.

CUMHURİYETİ SAVUN!.

cumhuriyeti-savun
Memleketi rüşvet bataklığı, yolsuzluk rezaleti, kamu malı arpalığı, yağma ve soygun savaşları, örümcek ağı gibi sarmış durumda..
Toplum birbirine amansızca düşman haline dönüştürüldü ve halkın eğitimsiz bırakılan tabakaları uyutuldu..
Türk milleti belirgin bir çözülme ve bölünme süreci yaşıyor..
Ulusal bilince nüfuz etmiş olan uşaklık ruhunun bir an önce sökülüp atılması kaçınılmaz işlerden biri haline geldi..
İmralı’da bulunan yılanın ıslığı hiç kesilmiyor! Şimdi de “Sabır taşım çatlamak üzere, müzakereler bir haftayı geçmeden başlasın.” buyuruyor. (AKEPE ve CHP ortaklığıyla çıkarılan 6 maddelik bölünme yasasını bir an önce işletin, tepemi attırmayın diyor.)
Tunceli’nin bir mezrasında kamp kurmuş olan PKK’lılar eğitim esnasında mayın ellerinde patlayıp, biri ölüp üçü yaralanınca 112’yi arayıp acil yardım istiyorlar, ambulans ve ilk yardım ekibi koşa koşa yanlarına gidiyor! Ekip pansuman yapıp dönüyor. Peki sonra, bölgedeki sivil ve askeri bürokratlar ne yapıyor? Her zaman olduğu gibi aval aval bakıyorlar..
Urfa Ceylanpınar’da PKK’lılar sınır üzerinde üç askeri şehit ettiler. PKK alenen “ben yaptım” demesine rağmen, bunu bile kaçakçılara yüklemeye çalışıyorlar. Neymiş, çözüm süreci kesintiye uğramasınmış!.
Türkiye rüzgarlı ve olaylara gebe karanlık bir geceye doğru hızla sürükleniyor. Gelecek de neler olacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok. Beyni felce uğramış bir devletin çöküşü kaçınılmazdır..
Ülkenin her geçen gün daha da büyük tehlikelere sürüklenmesinin sebebi, mevcut olan derebeylik siyasi düzendir. Siyaset doğumdan ölüme hak mücadelesidir ama ne var ki halkın büyük bir bölümünde bu bilinç yoktur..
Kötü gidişi tersine çevirecek olan tek umut, gençlerin bağımsızlık tutkuları, aşırı gururları, ateşli yapıları ile, kalıpları reddeden ve yenilik arayan ruhlarıdır..
“Her şeyin fiyat ve değer ilişkisi vardır. Fiyatı olmayan, ikame edilemeyen, eşdeğeri olamayan ise onurdur.” (Kant)
YAŞASIN VATAN YAŞASIN TÜRK MİLLETİ
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı


http://hepar.org.tr/cumhuriyeti-savun.aspx