Türkiye yi Yönetenler Bunlara Niye Sessiz
Cahit Armağan Dilek
14 Aralık 2018
Kendimi tekrar etme pahasına yazmaya ve uyarmaya devam edeceğim.
Çünkü geri dönülemez bir noktaya çok yaklaştık.
Nedir bu?
Türkiye’nin dört bir tarafının farklı düzlemlerde değişik mekanizmalarla kuşatılması.
Türkiye’nin sanki karar alamıyormuş gibi sözde hızlı karar alma bahanesi ön plana çıkarılarak hükümet sisteminin değiştirilmesi algısıyla rejiminin değiştirilmesi kötü gidişi hızlandırmıştır.Çünkü 24 Haziran’dan bugüne kadar yaşananlara bakıldığında Türkiye’nin yönetişim sorunu yaşadığı ve yönetilememe sarmalına girdiğini görüyoruz.
İçerideki bu yönetişim sorunuyla birlikte çevremizdeki kriz noktalarına dikkat çeken yazılar yazdım. Bu krizler düzleminde (İran, Irak, Suriye, Doğu Akdeniz, Ege, Karadeniz, Ermenistan) Türkiye’nin inisiyatifini ve kozlarını kaybettiğini, hareket serbestisinin kaybolduğunu ve sınırlarının içine çekildiğine işaret ettim.
Türkiye’yi kuşatmayı yönelik diğer hamleler ittifaklar düzleminde geliyor. Başlangıçta İslam Ordusu adı altında bizim de yer aldığımız ancak son dönemlerde Arap NATO’su olarak anılan oluşum Ortadoğu Stratejik İttifakı adı altında fiiliyata evriliyor. Kuruluşun en somut adımı Ocak 2019’da Vaşington’da Körfez ülkeleri ile Mısır ve Ürdün’ün katılımıyla yapılacak. Burada can sıkıcı olan bu ittifakın ayak izlerinin şimdiden hem ekonomik hem de askeri Fırat’ın doğusunda PKKistan oluşunda rol almaya başlaması. Suudi ve BAE askerleri PYD bölgesinde dolaşmaya başladı bile.
Bunun yanında Yunan-Rum medyasından sonra İsrail medyası da zaten bir süredir açığa çıkmış olan bölgedeki Türk-Rus ortaklığına karşı koymak için bölgesel dörtlü ekseni ya da ittifakı somut olarak yazmaya başladı. Tel Aviv'de ABD'nin Ortadoğu'da özellikle Suriye ve Kıbrıs'ta özellikle Türkiye ve Türk-Rus ortaklığının geliştiği karşı olacak GKRY ve Yunanistan'ı bir araya getirecek 'bölgesel eksen' kurmak için harcadığı çabaları dile getiriyorlar.
Doğu Akdeniz’de 4’lü olarak başlayacak ve enerji paylaşım temelli başlayan bu ittifakın askeri ittifakı dönüşmesi büyük olasılık gözüküyor. Bu ittifakın Mısır, Lübnan, Ürdün ve Fransa’yı da kapsamı bekleniyor.
Benim önceki yazılarımda Kıbrıs’ı merkeze alması itibariyle Rum NATO’su olarak tanımladığım bu askeri ittifak oluşumuna Türkiye tepkisiz ve sessiz kaldı. Türkiye Doğu Akdeniz’de kendisine karşı bir askeri ittifak oluşumun ne kadar farkında şüpheli!
Rusya ise sert tepki gösterdi ABD ve GKRY’yi Kıbrıs’ı askerileştirmemesi için uyardı. Çünkü ABD Kıbrıs’ta askeri üs kolaylıkları edinme ve konuşlanma hamlelerini sıklaştırdı. Bu askeri ittifak Türkiye’ye karşı Yunan-Rum ikilisine güvence sağlarken ABD’nin de Doğu Akdeniz ile Tartus-Lazkiye’deki Rus askeri konuşlanmasını yakın takibe ve baskıya alma maksadına destek sağlayacak.
Bunun bir ileri safhası ABD’nin Arap NATO’suyla Doğu Akdeniz’de Kıbrıs merkezli yeni askeri ittifakı birleştirmek en azından koordineli hareket etmesini sağlamak. Hedef Türkiye’yi Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’da sınırlarının dışına burnunu çıkarmasını önlemek.
Diğer bir kuşatma alanı ise Türkiye’nin sürüklendiği müzakere süreçleri.
Kıbrıs’ı tamamen ilhak etmeyi nihai hedef belirlemiş Yunan-Rum ikilisiyle müzakereyle sonuç alınacağına halen inanmak! Ege’de adlarımızı işgal eden, Ege’yi Yunan gölü haline getirmeye ant içmiş, anlaşmaların hilafına adları silahlandıran, Taşoz adası civarında olduğu gibi gayrimeşru petrol çıkaran Yunanistan ile “inkişafi görüşmeler” ile boşa kürek çekip Yunan’ın ekmeğine yağ sürmeye devam ediyoruz.
Hiç farkında değiliz ama Türkiye Suriye’de de bir müzakere sürecine çekiliyor. Suriye’nin yeni anayasası ve yeniden inşası gibi siyasi süreç Türkiye’yi PYD/YPG’nin etkin aktör olduğu Fırat doğusundaki yerel yönetimle ilişkiye yönlendiriyor.
ABD’nin Suriye özel temsilcisi Jeffrey’nin Ankara’dan sonra Gaziantep’te ilginç görüşmeler yaptı. Türkiye’nin kontrolündeki PYD muhaliflerinin ABD’nin kontrolüne terk edilmesi, Fırat’ın doğusunda istikrar faaliyeti altında iş yapan STK’larımızın olduğunun açığa çıkması zaten Türkiye’nin PYD bölgesiyle irtibata geçtiğini göstermez mi?
Jeffrey Türkiye gelmeden Suriye’de de Irak’takine benzer uçuşa yasak bölge oluşturulmasını önerirken, bölgede bunun hazırları devam ederken PYD kaynakları uçuşa yasak bölge ilanının an meselesi olduğunu söylerken bu konunun Türk tarafınca hiç dillendirilmemesi ABD’nin planlarının kabul edildiğini göstermez mi?
Fırat üzerine ve Türk sınırına Arap SDG’lilerin yerleştirilmesi, gözlem noktalarının kurulması, uçuşa yasak bölge ilan edilmesi PYD bölgesinin özerk veya yarı-devlet olarak ilanı demek değil midir?
Türkiye’yi yönetenler buna niye sessiz?
https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi/turkiye-yi-yonetenler-bunlara-niye-sessiz
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder