30 Ocak 2017 Pazartesi

YEREL SEÇİMLERİN YERELLİĞİ


YEREL SEÇİMLERİN YERELLİĞİ,





YEREL SEÇİMLERİN “ YERELLİĞİ ” *
Dr. Örsan Ö. Akbulut*



Liberal siyaset kuramı, yerel yönetimlerin demokrasinin okulu olduğunu öne sürmektedir. Bu sav, aynı zamanda, yerel siyasetin kendine özgü yapısı olduğu ve bu kapsamda ulusal siyasetten ayrı bir nitelik taşıdığı sonucunu da doğurmaktadır.  Bu yazı, yerel seçimlerin izini sürerekten söz konusu savın, Türkiye açısından geçerliliğini sorgulama amacını taşımaktadır. Dolayısıyla, yerel siyasetin kendine özgü doğası önermesinin, özellikle batılı ve diğer toplumlar açısından geçerliliği çalışmanın kapsamı dışında kalmaktadır. 
Yerel siyasetin özerkliği önermesinin geçerliliğini, 1963 yılından günümüze kadar yapılan tüm ulusal ve yerel seçimleri, kendi saptadığımız beş etmen çerçevesinde değerlendirerek sorgulamayı deneyeceğiz. Bu etmenler; 1. ulusal seçime yakınlık, 2. iktidar partisinin/partilerinin konumu, 3. seçimlere katılma oranı, 4. yerel seçim türlerinde oy farklılaşması ve 5. bağımsızların durumu.  Bu etmenlerin beşi de, birbiriyle ilişkili ve birbiri üzerinde seçimlerin yapıldığı dönemin özelliklerine göre, baskın olma niteliğine sahiptirler. Bu etmenler yardımıyla, Türkiye’de yerel seçimlerin temel karakteristiklerinin göreli de olsa ortaya konulabileceğini düşünmekteyiz.

Ulusal Seçime Yakınlık

Türkiye’de yerel seçimlerin ulusal seçime yakınlığı genel olarak iki temel sonuç doğurmaktadır: ilki, ulusal seçimden belli bir süre sonra yapılan  yerel seçimler, iktidar partisi açısından bir güven oylaması niteliğini kazanmakta, ikincisi, yerel seçimlerden sonra yakın dönemde bir ulusal seçim yapıldığında, yerel seçimler bir tür kamuoyu yoklaması olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, bu etmen çerçevesinde, yerel seçimler hem yürütülen seçim propagandası hem de  seçimlere yüklenen anlam kapsamında ulusal siyaset ekseninde  bir siyasi faaliyet görünümüne bürünmektedir.  
Ulusal seçimden sonra yapılan yerel seçimlere güven oylaması niteliğini, hem döneme özgü siyasi koşullarla sınırlı olarak iktidar partisi/partileri hem de genel olarak, yürüttükleri seçim propagandası ile muhalefet partileri vermektedir. İktidar partisi/partileri, ulusal seçimlerden güçlü çıkmışlarsa yakın zamanda yapılacak olan yerel seçimlere iktidarlarını güçlendirecek bir anlam yüklemişlerdir. AP, 1968 yerel seçimlerine; ANAP, 1984 yerel seçimlerine ve AKP, 2004 yerel seçimlerine bu tür bir anlam yüklemiştir. Eğer, siyasal ortam iktidar partisinin aleyhine ise, bu durumda, seçim propagandası ve seçimlere yüklenen anlam, ulusal siyaset ile yerel siyasetin birbirinden ayrı olduğu savına oturtulmaktadır. Bunu karşılık, muhalefet partileri, hem genel olarak hem de dönemin siyasi özelliklerine koşut bir şekilde,  ilgili dönemde bir hükümet sorunu varsa yerel seçimleri ve yerel seçim sonuçlarını bu sorunu çözmeye ya da iktidarda bulunan partiyi zayıflatmaya yönelik olarak kullanmışlardır.

Hükümet sorunu, ulusal seçimlerde tek başına iktidar olabilecek bir siyasal partinin ortaya çıkamaması ile doğrudan bağlantılı olmakla beraber, siyasal partilerin koalisyon kurmada yaşadıkları sorunlarla da ilişkili olmuştur. Bu bağlamda, yerel seçimler sonucunda ulusal seçime göre oylarını arttıran siyasal partiler, koalisyon oluşturmada daha etkin olma olanağı elde etmişlerdir. 1973 yerel seçimleriyle oylarını arttıran CHP’nin durumu buna örnektir. 1963, 1973, 1977  yerel seçimleri de hükümet sorununun çözümünde önemli bir rol oynamışlardır. 1989 yerel seçimleri ise, iktidarda bulunan ANAP için tam bir güven oylaması olmuştur. Daha önce belirtildiği gibi,  1968, 1984 ve 2004 yerel seçimleri  bu tür bir özellik taşısa da, 1989 yerel seçimleri, seçimler sonucunda erken ulusal seçime gidilmesinden dolayı bahsedilen özelliği daha fazla taşımıştır, denilebilir. 

Ulusal seçimlerden bir yıl önce yapılan 1968 ve 1994 yerel seçimleri birer kamuoyu yoklaması niteliğini kazanmışlardır. 1990 sonrasında yapılan yerel seçimler de, 1970’li yıllardaki kadar belirgin olmasa da, genel olarak, ulusal siyaset eksenli bir niteliğe bürünmüşlerdir. 1989 ve 1994  yerel seçimleri, 1991 ve 1995 ulusal seçimlerinde oy arttıracak ve hükümeti kuracak partilerin habercisi olmuşlardır.         

Görüldüğü gibi, yerel seçimler, ulusal siyaset ekseninde yürütülmüşlerdir. Yerel siyasetin özerkliği ancak iktidar partilerinin pragmatik amaçlarla başvurdukları bir propaganda unsuru olarak geçerlilik kazanabilmiştir.      


Çizelge 1 Ulusal ve Yerel Seçimlerin Tarihleri,

İktidar Partisinin/Partilerinin Konumu


Bu etmen ilk etmenle iç içedir. Dolayısıyla, ilk iki etmen, birbirlerini tamamlamaktadır. Burada, ilkinden farklı olarak araştırılacak olan, iktidarda bulunan partinin bu konumunu yerel seçimlerde oy artışına çevirip çeviremediğini saptamak ve bunun ulusal siyasete yansımalarını ortaya koymaktır. Bu saptamayı, siyasal partilerin ulusal seçimlerde aldıkları oyları, yerel seçimlerde özellikle il genel meclisi seçiminde (igms) aldıkları oylarla karşılaştırarak yapmaya çalışacağız. Bu saptamayı, genel olarak, 1990’lı yıllara kadar, belediye başkanlığı ve belediye meclisi üyeliği seçim sonuçları ile karşılaştırarak da temellendirebiliriz. Çünkü, 1990’lara gelinceye kadar, yerel seçim türlerinde büyük ölçüde oy farklılaşması görülmemiştir. Bu konu ayrıntılı olarak, 4. etmen incelenirken ele alınacaktır.     Bu kapsamda bir genel saptama yapıldığında şu söylenebilir: 1963’den bu yana yapılan tüm yerel seçimlerde, iktidarda bulunan parti ya da partiler oy kaybetmişlerdir. Bunun en önemli istisnası, son seçimlerde oylarını göreli olarak arttıran AKP ve 1999 seçimleri sonrasında yine göreli olarak DSP’dir.

1963 yerel seçimleri sonunda, iktidar partilerinden olan CHP oylarını arttıramamış, iktidar ortağı olan partiler YTP ve CKMP ise, oy yitirmişlerdir. 1968 yerel seçimlerinde, tek başına iktidarda bulunan AP, 1965 ulusal seçimine göre, yaklaşık % 3 oranında oy yitirmiştir.  1973 ulusal seçiminde, CHP iktidarda olmamasına rağmen, 1968 yerel ve 1969 ulusal seçimlerine göre oyunu önemli ölçüde arttırmıştır. 1977 yerel seçimlerinde,  iktidarda bulunan 1. MC hükümetini oluşturan partilerden, AP, kısmi bir yükseliş elde etmiştir. AP, 1977 ulusal seçiminde % 36.89, yerel seçiminde ise, % 37.10 oy oranı elde etmiştir. AP’nin almış olduğu bu oy oranı, 1973 ulusal ve yerel seçimlerinde aldığı oy oranının da üzerindedir. Ancak, AP’deki bu oy artışı, CHP’nin 1973 seçimlerinden bu yana elde ettiği oy artışının gerisinde kaldığından, iktidar olmanın doğrudan bir sonucu olarak değerlendirilmeyi zorlaştırmaktadır. Nitekim CHP, 1973 seçimlerinde ortalama % 35’lik oy oranını, 1977’de % 41.73’e çıkarabilmiştir.    

1984 yerel seçimlerinde de, iktidarda bulunan ANAP oy kaybetmiştir. ANAP’ın, 1983 ulusal seçimindeki oy oranı % 45.14 iken, 1984 yerel seçiminde % 41.52’ye gerilemiştir. Yine, 1989 yerel seçimlerinde iktidar partisi olan ANAP, oy yitirmesini sürdürmüştür. ANAP’ın 1987 ulusal seçiminde oy oranı % 36.31 iken, 1989 yerel seçiminde % 21.80 olmuştur. 1994 yerel seçimlerinde, iktidarda bulunan DYP-SHP koalisyon hükümetinin partileri de oy yitirmişlerdir. DYP, 1991 ulusal seçiminde elde ettiği  % 27.03’lük oy oranını, 1994 yerel seçiminde % 21.41’e,  SHP, 1991 ulusal seçimindeki  % 20.75’lik oy oranını, 1994 yerel seçiminde % 13.53’e düşürmüştür.

 1999 ulusal ve yerel seçimlerine DSP Azınlık hükümeti ile gidilmiştir. DSP, daha önce, ANAP ile bir koalisyon hükümetinde yer almıştı.  DSP, 1995 ulusal seçiminde % 14.64’lük oy oranını 1999 ulusal seçiminde % 22.19’a yükseltmiştir. Ancak, aynı yıl ve günde yapılan yerel seçimde aynı oy oranını elde edememiştir ( % 18.70).  

2004 yerel seçimlerinde ise, iktidarda bulunan AKP, 2002 ulusal seçimindeki % 34.28’lik oy oranını önemli ölçüde arttırarak, % 41. 9’lık bir oy oranına ulaşmıştır.




Çizelge 2 Yerel Seçimlerde İktidar Partisinin Konumu


3.Seçimlere Katılma Oranı

Türkiye’de ulusal seçimlerle karşılaştırıldığında, yerel seçimlere katılma oranının düşük olduğu görülmektedir. Yerel seçimlere katılma oranının düşüklüğünde, yerel seçimlerin ulusal seçimlere yakınlığı da göreli olarak önemli olmaktadır. Nitekim, 1973 ve 1977 yerel seçimleri, ulusal seçimlerden birkaç ay sonra yapıldığından, yerel seçimlere katılma bakımından en düşük oranlı seçimler olarak öne çıkmaktadırlar.  En yüksek katılım oranlı yerel seçim ise, 1994 yerel seçimleri olmuştur.    

Katılım oranı düşük olmasına rağmen, daha önce de belirtildiği gibi, özellikle 1963, 1973, 1977 ve 1989 yerel seçimleri ulusal siyaset üzerinde etkili olabilmiştir. Bu iki açıdan önem taşımaktadır: ilk olarak, yerel seçimlere katılım oranının düşüklüğü başlangıçta belirttiğimiz yerel yönetimlerin demokrasinin okulu olduğu yönündeki liberal savı yanlışlamaktadır. Çünkü, söz konusu katılım oranlarıyla, yerel demokrasinin yeşermesi zor görünmektedir. Katılım oranı en yüksek yerel seçimler olan 1994 yerel seçimleri de, bir erken seçime yol açmasından dolayı, yine ulusal siyaset eksenine oturmuş bir yerel seçim görünümünden kurtulamamaktadır.


Çizelge 3 Yerel Seçimlere Katılım Oranı


4. Yerel Seçim Türlerinde Oy Farklılaşması

1989 yerel seçimlerine gelinceye kadar, yapılan tüm yerel seçimlerde, yerel seçim türlerinin hepsinde yani belediye başkanlığı, belediye meclisi üyeliği, il genel meclisi üyeliği ve 1980 sonrasında da büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerinde, siyasal partiler  benzer oy almışlardır. Yani bir siyasal parti örnek olarak, CHP, belediye meclisi üyeliği, belediye başkanlığı ve il genel meclisi üyeliği seçimlerinde sırasıyla, % 30, %32 ve %32 oy oranı elde etmiştir. Bunun anlamı, seçmen, yerel seçimlerde oy verirken, siyasal parti tercihini, genel olarak, ön planda tutmaktadır. 1989 yılına gelinceye değin, üç (ve dört) seçim türünün kendi arasındaki oy farklılaşması, %3 veya  % 4 oranında olmuştur. Söz konusu bu farklılık, döneme özgü koşullardan ve kimi partilerin özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Bu konu, 5. etmenle ilgili olduğundan ayrıntılı incelemeyi sonraki başlığa bırakıyoruz. 

1989 yerel seçimlerinden sonra ise, genel olarak, belediye meclisi-belediye başkanlığı ile il genel meclisi üyeliği seçimlerinde oy farklılaşması görülmüştür. Örnek olarak, DSP, belediye meclisi üyeliği ve belediye başkanlığı seçimlerinde % 17 ve % 16’lık bir oy oranı elde etmişken, il genel meclisi üyeliği seçimlerinde % 20’lik bir oy oranı elde etmiştir.  

1960’lardan 1980’lere kadar, Türkiye’deki  siyasal yaşamda fiili iki partili sistemin olduğu kabul edilmektedir. Bu kabul, seçim sonuçlarına bakılarak sınanabilir. 1980’li yıllara kadar, CHP ve AP’nin oy toplamının 1973 seçimleri istisna olmak üzere, % 70’in üzerinde olması bu kapsamdadır. Bu temel özellik, yerel seçimlere de yansımış ve 1963-1977 yıllarında yapılan tüm yerel seçimlerde bu iki parti oy ağırlığına sahip olabilmiştir. 1963-1977 yerel seçim sonuçları incelendiğinde, AP ve CHP tüm yerel seçim türlerinde birbirine yakın-benzer oy almışlardır. 

Güdümlü bir taban birleştirilmesi örneği olan bir siyasi parti olarak ANAP’ın katıldığı 1984 yerel seçimleri bir yana bırakıldığında, 1989 seçimlerinde yukarıda bahsedilen genel özellik aşınmaya başlamıştır. Yerel seçimlere katılan siyasal partiler, belediye başkanlığı ve belediye meclisi üyeliği seçimlerinde benzer oy alırlarken, il genel meclisi üyeliği seçimlerinde, belediye seçimlerinde aldıkları oy oranın altında ya da üstünde oy oranına sahip olmuşlardır. Bu özelliğin ortaya çıkmasındaki en önemli nedenlerden biri, 1980’lerin sonunda siyasal yaşamın, siyasal partilerin sayılarının artmasıyla beraber parçalı bir görünüme bürünmesidir. Böylelikle, 1980 öncesi dönemde, kişilerin yerel seçimlerde özellikle de belediye seçimlerinde bağımsızlar veya kimi bölge ve/veya eşraf partileri aracılığıyla “yerel siyasete” dahil olma mekanizması, 1990’lı yıllarda parçalı siyasal yapı görünümünde bir somutluk kazanmıştır. 

1980’den sonra yapılan yerel seçimlerde, siyasal partilerin belediye başkanlığı ve belediye meclisi üyeliği seçimlerinde oy benzerliği karakteristiktir. 1980’den önce yapılan yerel seçimlerde, örneğin 1963 yerel seçimlerinde AP, belediye başkanlığı seçiminde % 45.97, belediye meclisi üyeliği seçiminde, % 49.93, il genel meclisi üyeliği seçimlerinde ise, % 45.48’lik bir oy oranı elde etmiştir. CHP’de, sırasıyla, % 35.69, % 38.20 ve % 36.22 oy oranlarına ulaşmıştır. Genel olarak, her üç seçim türünde de, oy oranları birbirine yakın gözükmektedir. 1980 sonrasındaki gibi, belediye başkanlığı- belediye meclisi üyeliği seçimlerinde, il genel meclisi üyeliği seçimlerine göre bir türdeşlikten kaynaklanan farklılaşma yoktur. Oysa ki, 1989 yerel seçimlerinden başlayarak, örnek olarak, ANAP, belediye başkanlığı seçiminde % 23.74, belediye meclisi üyeliği seçiminde % 23.51 oy oranı sağlamışken, il genel meclisi üyeliği seçiminde % 21.80’lik bir oy oranı elde etmiştir. SHP sırasıyla, % 32.76, % 33.16 ve % 28.69; DYP yine sırasıyla, % 23.48, % 23.70 ve % 25.13’lik bir oy oranı sağlamıştır. Benzer durum, 1994 yerel seçimlerinde de görülmüş ve ANAP, yine yukarıdaki sırayla, % 22.87, % 22.97 ve % 21.09; DYP, % 18.85, % 18.90 ve % 21.41; RP, % 19.20, % 19.07 ve % 21.4’lik oy oranı elde etmişlerdir. Bu sonuçlardan da görüleceği gibi, seçmen siyasal parti tercihini özellikle il genel meclisi üyeliği seçiminde daha belirgin olarak ortaya koyabilmektedir.            


Çizelge 4 Yerel Seçim Türlerinde Oy Farklılaşması


5. Bağımsızların Durumu

Liberal siyaset kuramının savı olan, yerel siyasetin kendine özgü doğasının en önemli özelliği, yerel seçimlerde kişilerin ön planda olduğudur. Bu sav, yukarıdaki dört etmene göre, daha çok yerel seçimlerde bağımsızların oy oranı incelenerek sorgulanabilir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, bu sadece, söz konusu savın gerekirlikleri doğrultusunda sonuç doğurucu nitelikte bir değişken olma özelliği taşımaktadır. 

Türkiye’de yapılan yerel seçimlere bakıldığında, 1970’lerin sonuna kadar, bağımsızlar, yerel seçimlerde adeta üçüncü parti olmuşlardır. Bunun çeşitli nedenleri vardır. Bunlardan ilki, 1968 yerel seçimlerinde özellikle AP’de merkez yoklaması sonucu, genel merkez ile bağlarını koparan il örgütlerinin belediye başkan adaylarını bağımsız olarak aday göstermeleri ve bu tip sorun yaşayan tüm illerde başkanlık seçimlerini bu adayların kazanmasıdır. İkincisi ise, çoğunlukla belde ve ilçe belediyelerinde, yörenin tanınmış kişilerinin bağımsız olarak aday olmaları sonucunda seçimi kazanmalarıdır. Üstü örtülü bir “kişi” yönelimli yerel seçim uygulaması da, bölge veya eşraf partisi niteliğindeki kimi partilerin (örnek, YTP, CGP…), yine yörenin ileri gelenlerini aday göstererek seçimi kazanmalarıdır. 1990 sonrasında yapılan yerel seçimlerde de, benzeri bir durum söz konusu olmuştur, denilebilir. 



Çizelge 5 Bağımsızlar Etmeni  Yerel Seçimler


Bitirirken…

Yerel seçimler, bu kısa yazının sınırlarını aşacak ayrıntıya sahip siyasal olaylardır. Ancak, bu yazıda, yerel seçimlere, saptadığımız beş ayrı etmenle, liberal bir sav olan yerel siyasetin özerkliği ve yerel demokrasi olguları açısından bakmaya çalıştık. Bunu yaparken, yerel (il, ilçe ve belde) düzeyinde yerel seçim sonuçlarından değil, yerel seçimlerin genel sonuçlarından hareket ettik. 

Bu kapsamda, Türkiye’deki siyasal yaşamın özellikleri çerçevesinde, yerel seçimlerin ulusal siyaset ekseninde yürütülmesi ve sonuçlarının genel olarak ulusal siyaseti etkileyici bir özelliğe sahip olmasından dolayı, yerel siyasetin özerk bir doğaya sahip olmadığını ileri sürmek olanaklıdır. Bu görüş, aynı zamanda, yerel yönetimlerin liberal sav kapsamında demokrasi okulu olduğu önermesini de kendiliğinden çürütmektedir.

Sorun, gözü kapalı bir şekilde belli savları  ve bunlara içkin kavramları ve modelleri sorgulamaksızın aktarmak ve bu koşullanma temelinde bilimsel üretimde (daha doğrusu tüketimde) bulunmaktır.

Kaynakça


Akbulut, Örsan Ö., Türkiye’de Yerel Seçim Hukuku ve Gelişimi, TODAİE-YYAEM 
                                (yayınlanmamış çalışma), Ankara 2000.

Akbulut, Örsan Ö., “Ulusal Siyaset-Yerel Siyaset İlişkisi Bağlamında 1963 Yerel Seçimleri”,            
                                Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, C. 10, S. 4, Ekim 2001.

Akbulut, Örsan Ö., “Yerel Seçim Tarihinde 1960'lı Yıllar: 1968 Yerel Seçimleri”, 7. Ulusal                
                                Sosyal Bilimler Kongresi’ne Sunulan Bildiri, Türk Sosyal Bilimler 
                                 Derneği, Ankara 2001. 

Akbulut, Örsan Ö., “Türkiye'de Uygulanan Yerel Seçim Sistemlerinin Evrimi”, 
                                  Yerel Yönetimler Sempozyumu Bildirileri, TODAİE - YYAEM 
                                   Yayını, Ankara 2002. 
  
 Akbulut, Örsan Ö., “Yerel Seçim Sistemi Değişmeli”, Cumhuriyet, 19 Kasım 2003. 

Çitçi, Oya,               Yerel Yönetimlerde Temsil, Ankara 1989, TODAİE Yayını.

Çitçi, Oya (ed.), Örsan Ö. Akbulut, Sonay Bayramoğlu, Mustafa Şener, Hüseyin Yayman, 
                                 Yerel Seçimler Panoraması, TODAİE -YYAEM Yayını,  
                                  Ankara 2001. 

www.trt.net.tr
www.belge.net
www.tbmm.gov.tr

   
***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder