28 Temmuz 2017 Cuma

Talat Aydemir Gerçek Atatürkçü Subaydı.

Talat Aydemir Gerçek Atatürkçü Subaydı.




Ergin Konuksever
Talat Aydemir Gerçek Atatürkçü Subaydı...

Talat Aydemir idamından sonra varlığını bana teslim etmişti  

TÜRKSOLU: Siz Talat Aydemir'in en yakın dostlarından birisiniz. Örneğin, Aydemir idamından sonra bankadaki parasını size emanet etmiş.  

ERGİN KONUKSEVER: Çankaya Tereke Hakimliği'nin kararı gereğince Talat Aydemir'in bankada kayıtlı bulunan 60 lira 50 kuruşu ölümü nedeniyle benim almam söylenmişti. Bunun belgesini yıllardır saklarım.  

 Talat Aydemir'in hapishanedeki eşyalarının teslim tutanağının da bir kopyası da halen bendedir. O tutanağa göre de idamın ardından hapishanedeki hücresinde 90 lira nakit para ve bir miktar giyim eşyası bulunmuştur.  

TÜRKSOLU: Talat Aydemir'le idamından önce son görüşmeniz nasıldı?  

ERGİN KONUKSEVER: Öyle bir görüşmemiz maalesef gerçekleşemedi. 21 Mayıs Harekâtı'ndan sonra tutuklanınca, Talat Aydemir'le bir daha hiç görüşemedim. Fethi Gürcan'la da öyle. Çünkü idamla yargılanan tutuklularla bir tek aileleri görüşebiliyordu.  

TÜRKSOLU: Talat Aydemir'le dostluğunuz nasıl başladı?  

ERGİN KONUKSEVER: Aslında önce Fethi Gürcan'la tanışmıştım. Askerliğimi Fethi Gürcan'ın başında bulunduğu süvari birliğinde yapmıştım. Bir de 22 Şubat harekatına katıldığı için emekliye sevk edilen 27 Mayıs döneminde İstanbul Belediye Başkanlığını yapmış Adnan Çelikoğlu'yla da yakından tanışırdım. Onlar vasıtasıyla Talat Aydemir'le tanıştım.  

 Tanışmamız 22 Şubat sonrası günlere rast gelir. O zamanlarda Vatan gazetesinde çalışıyordum.  

TÜRKSOLU: Kaç yaşındaydınız?  

ERGİN KONUKSEVER: Çok genç, 24-25 yaşlarındaydım. 22 Şubat'tan sonra emekliye sevk edilen subaylar bir dayanışma kampanyası düzenlemişlerdi. Ben de bunun haberini yapmıştım. Bu haberin ardından Fethi Gürcan, Talat Aydemir'le tanıştırdı beni. Daha sonra Talat Aydemir'in gazetecilerle ilişkilerini yürüten isimlerden biri oldum. Hatta Ankara'dan İstanbul'a geldiği bir gün, Gazeteciler Cemiyeti'nde gazetecilerle sohbet etmesini organize edenlerden biriydim.  



 22 Şubat'ın ardından 21 Mayıs'a giden süreci çok yakından takip ettim.  

 Aydemir'i harekete geçiren sebep Atatürkçü olmasıydı  

TÜRKSOLU: Talat Aydemir'i harekete geçmeye yönelten neydi?  

ERGİN KONUKSEVER: Talat Aydemir, gerçek Atatürkçü bir subaydı. Ve Türk Ordusu'nun Atatürk döneminde şekillenmiş felsefesine yürekten bağlı bir subaydı. Kendisiyle konuşmalarımızda bunu gayet güzel ifade ederdi. İstiklal Savaşı ve ardından kurulan Cumhuriyet'le birlikte Mustafa Kemal komutanlığındaki Türk Ordusu "millilik" karakterini tam anlamıyla kazanmıştı. Bu millilik karakterinin iki boyutu vardı. Birincisi Cumhuriyet'in kurulmasının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yüklenen "vatan savunması" görevi. İkincisi ise İstiklal Savaşı'nın ardından Türk Ordusu'nun şahıslara ve zümrelere bağlı olmaktan çıkıp milletin ordusu haline gelmiş olması. Bu millilik de kendisini Atatürk ilkelerine bağımlılık olarak ifade ediyordu.  

 Ancak Ordu içerisinde 1938 yılında Atatürk'ün ölümünün ardından hükümetlerin Atatürk ilkelerinden ayrılacağı kuşkuları ortaya çıkmıştı. Özellikle 1945 yılından sonra subaylar arasında CHP'nin faşizan yönetimine karşı subaylar arasında itirazlar yükselmişti.  

 27 Mayıs Atatürkçü olduğu için İnönü CHP'sine de karşıydı  





Ergin Konuksever, Talat 
 Aydemir'i bir İstanbul ziyareti sırasında garda karşılarken (üstte). Talat Aydemir, 
 idamından sonra bankadaki parasını alması için 
 Ergin Konuksever'i görevlendirmişti (en üstte). 

TÜRKSOLU: Yani, 27 Mayıs Hareketinin çekirdeğini oluşturan kadro ve anlayış aslında DP iktidar olmadan önce de mi oluşmuştu?  

ERGİN KONUKSEVER: Özellikle İsmet İnönü'nün "Gerekirse, devrimlerde ufak tefek rötuş yaparız." demesi subaylar arasında büyük tepki toplamıştı. Hatta DP'nin 1950'de iktidara gelmesi kimi subaylar tarafından memnuniyetle karşılanmış, İnönü'nün iktidarı bırakmak istememesi durumunda neler yapılacağı görüşülmüştü. Tabii, DP'nin de Atatürk ilkelerinin takipçisi bir parti olmadığı kısa sürede anlaşıldı ve bu sefer de DP'ye karşı birtakım hareketler oluşmaya başladı. Özellikle 1953'ten sonra çeşitli arayışlar oluşmuştur.  

TÜRKSOLU: Bütün bu süreçte Talat Aydemir'in konumu neydi?  

ERGİN KONUKSEVER: Tabii ben o günlere bizzat tanık olmadım. Çok gençtim çünkü. Ancak gerek 27 Mayısçılardan gerek Talat Aydemircilerden gerekse Talat Aydemir'in bizzat kendisinden dinlediklerimden çıkardığım bir sonuç var. Talat Aydemir bütün bu süreç içerisinde hep lider konumda olmuştur. Hatta 27 Mayısçı hareketin çekirdeğini oluşturan üç devrimci subaydan birisidir Talat Aydemir. Diğer ikisi ise Sezai O'kan ve Osman Köksal idi. Ve Atatürk ilkelerine bağımlı bu devrimci subay yapılanması DP iktidara gelmeden önce başlamıştı.  

TÜRKSOLU: 27 Mayıs CHP'ci bir hareket değildi öyleyse.  

ERGİN KONUKSEVER: Aslında değildi. Zaten Talat Aydemir ile 27 Mayısçıların arasını açan şey de buydu. Talat Aydemir ve onun gibi düşünen devrimci subaylar 27 Mayıs hareketi ile birlikte Atatürk ilkelerini yeniden iktidara getirmek gibi bir hedefe sahipti. Ancak Milli Birlik Komitesi zamanla bu hedefinden saptı, kısa sürede seçimlerin yapılmasını sağladı ve iktidarı adeta CHP'ye hediye etti. Örneğin Cemal Gürsel pek çok subayı çağırıp CHP'ye oy vermelerini istemiştir.  

TÜRKSOLU: Madem Talat Aydemir 27 Mayıs hareketi içinde bu kadar önemli bir yere sahipti, Milli Birlik Komitesi'nde niye yer almadı.  

Aydemir'in 27 Mayıs eleştirisi  

ERGİN KONUKSEVER: Çünkü 27 Mayıs gerçekleştiğinde Talat Aydemir Kore'de görevdeydi. Gerek ihtilal aşamasından gerekse Milli Birlik Komitesi'nin oluşma sürecinden uzakta kalmıştır. Bu büyük bir talihsizlik. Talat Aydemir için değil, Türkiye için. O'nun liderliğindeki 27 Mayıs bambaşka olurdu.  

TÜRKSOLU: Talat Aydemir'in Milli Birlik Komitesi'ne alınmadığı için dargın olduğu söylenir.  

ERGİN KONUKSEVER: Bunu söylemek için Talat Aydemir'i hiç tanımamış olmak gerekir. Talat Aydemir, şan, şöhret, makam, rütbe peşinde koşan biri değildi. O kadar ki 21 Mayıs başarılı olsaydı ne yapacaktınız sorusuna Talat Aydemir hep şu yanıtı verirdi: "Tekrar Harp Okulu Komutanı olarak görevime devam ederdim."  

TÜRKSOLU: Harbiye'ye duygusal bir bağlılığı var, büyük önem veriyor.  

ERGİN KONUKSEVER: Kesinlikle. 27 Mayıs'tan sonra Harp Okulu Komutanlığı görevini de bu yüzden istemişti. Atatürkçü subay yetiştirmeyi en önemli görev olarak görüyordu. 22 Şubat'tan sonra Harp Okulu Komutanlığı görevinden alınmasını hiç kabullenememişti tabii ki. Harp Okulu Komutanı olarak Ordu'ya geri dönmek istemesinin altında bu da var ve Türkiye'nin geleceğini bu şekilde garantiye alacağını düşünüyordu.  

TÜRKSOLU: 22 Şubat ve 21 Mayıs harekâtlarına neden girişti?  

ERGİN KONUKSEVER: Çünkü 27 Mayıs'ın hedefine ulaşmadığını düşünüyordu. 27 Mayıs'tan sonra Ordu içinde iki temel eğilim vardı. Birincisi, ihtilalden sonra en kısa sürede seçimlere gidilmesiydi. İkinci grup ise daha devrimci bir hedefe sahipti. Atatürk İlkelerine uygun devrimler yapılmadan seçimlere gidilmesine karşıydı. Bu iki grup arasında büyük bir mücadele vardı. Talat Aydemir de seçimlerin hemen yapılmasına karşıydı. Nitekim 14'ler Olayında 13 Kasım 1960'ta seçimlerin hemen yapılması taraftarı grup diğer ekibi tasfiye etmiştir.  

 Talat Aydemir devrimci subayların lideriydi  

 TÜRKSOLU: Talat Aydemir'in bu gruplar içindeki konumu neydi?  

ERGİN KONUKSEVER: 14'ler Olayı'ndan sonra MBK'ya karşı iki grup oluştu. Bir grubun başında 14'ler arasında da yer alan Alparslan Türkeş yer alıyordu. Diğer grup ise Talat Aydemir önderliğindeki Silahlı Kuvvetler Birliği'ydi. Bu iki grup anlaşamazdı. Çünkü, Talat Aydemir, Türkeş'in ırkçı görüşlerini beğenmiyordu. Temel neden buydu. İki grup da MBK'nın hemen seçimlere gitmesine karşıydı ama farklı nedenlerle karşı çıkıyorlardı. Silahlı Kuvvetler Birliği Atatürk İlkelerinden sapıldığını ve Atatürkçü reformların henüz yapılmadığını düşündüğü için askerlerin iktadarda kalmaya devam etmesi gerektiğini düşünüyordu.  

TÜRKSOLU: Silahlı Kuvvetler Birliği'nde (SKB) kimler vardı?  

ERGİN KONUKSEVER: Kimler yoktu ki... Hemen hemen bütün generaller vardı. Zaten 27 Mayıs'ta pek çok general tasfiye edildiği için Silahlı Kuvvetler'de pek general de kalmamıştı. Tümenlere bile albaylar komuta ediyordu. Var olan generallerin büyük çoğu da SKB'de yer alıyordu. Örneğin daha sonra Genel Kurmay Başkanı olacak Cemal Tural, dönemin en rütbeli generallerinden Korg. Refik Tulga (o dönem İstanbul Valisiydi), ileride 12 Mart Muhtırası'nı verecek olan ve henüz tuğgeneral rütbesindeki Faruk Gürler ve Muhsin Batur ilee tuğamiral rütbesindeki Celal Eyiceoğlu. Herkesin tanıyacağı isimler bunlar. Ama kısaca şöyle söyleyeyim, birliklerinin başında görevde bulunan hemen hemen bütün subaylar SKB'ye bağlıydı. Hatta Kenan Evren bile, o dönem henüz albaydı, SKB içinde yer alan subaylardandı.  

TÜRKSOLU: Ve SKB'nin başında Aydemir vardı. Albay olmasına karşın?  

ERGİN KONUKSEVER: Evet. Ve son derece kudretliydi. Örneğin, Hava Kuvvetleri Komutanı İrfan Tansel SKB'ye bağlıydı. Ve 1 Haziran 1961'de 27 Mayısçılar tarafından görevinden alınarak Kanada Ottawa'da büyükelçilik görevine atanmıştı. Talat Aydemir'ler buna karşı çıktılar. SKB kudretini ilk olarak bu olayda göstermiştir. Hatta, Tansel'in Ottawa'ya gitmekte olan uçağı havada geri çağrılmış, 19 Haziranda tekrar görevinin başına dönmesi sağlanmıştır.  

 Ne hazindir ki, Talat Aydemir sayesinde tekrar Hava Kuvvetleri Komutanı olan İrfan Tansel, 22 Şubat Harekâtı'na destek olmayacak, hatta 22 Şubatçı Harp Okulu öğrencilerinin ve Aydemir yanlısı kıtaların üstüne jetlerle ateş açtıracaktır... Arkadaşları tarafından yalnız bırakılma duygusunu Talat Aydemir 22 Şubat'ta da 21 Mayıs'ta da sık sık yaşayacaktır.  

 22 Şubat'a giden yol  

TÜRKSOLU: Peki 22 Şubat Harekâtı'na nasıl karar verildi?  

ERGİN KONUKSEVER: SKB'nin karşı çıkmasına karşın 15 Ekim 1961'de seçimler yapıldı. 27 Mayıs'a, hatta Atatürk'e karşı söylemleri bilinen pek çok milletvekili ve senatörün seçilmesi Silahlı Kuvvetler'de büyük tepki toplamıştı. SKB de seçimin hemen ardından 21 Ekimde bir araya gelerek bir protokol imzaladı. Bu protokolde seçimi iptal etme ve Milli Birlik Komitesi'ni feshetme kararı alındı. Protokolde SKB'ye bağlı pek çok general ve albayın imzası vardı.  

Ancak Genel Kurmay Başkanı Cevdet Sunay duruma el koydu ve protokolde imzası bulunan pek çok general müdahaleden caydırdı.  

Bunun üzerine 9 Şubat 1962'de SKB yeni bir toplantı yaptı ve 9 Şubat Protokolü imzalandı. Bu protokolle en geç 28 Şubat 1962 tarihinde harekete geçme kararı alındı. Ancak generaller daha sonra bu protokolden de caydılar. Talat Aydemir bunun üzerine kendisine bağlı albaylarla birlikte 22 Şubat'ta harekete geçti.  

 Aydemir başarılı olsa Türkiye sosyalizme giderdi  

TÜRKSOLU: Talat Aydemir 22 Şubat veya 21 Mayıs'ta başarılı olsa nasıl bir Türkiye ortaya çıkardı?  

ERGİN KONUKSEVER: Atatürk ilkelerine bağlı bir yönetim oluşturulacaktı. 27 Mayıs'ın başladığı ama bitiremediği devrimler tamamlanacaktı.  

Örneğin Toprak Reformu. 27 Mayıs'ın söz verdiği, hatta başladığı ama bitiremediği bir reformdu. Kürtlere ilişkin de önlemler alınmıştı. Kürt ağaları batıya sürülmüştü, ama kısa bi süre sonra yerlerine geri dönmelerine göz yumulmuştu. Zaten Talat Aydemir Kürtler için hep endişeliydi. O dönem Kürt hareketi bugünküyle kıyaslanmayacak kadar güçsüzdü. Buna rağmen "Bu adamlara dikkat edin. Fırsatını buldular mı yine ayaklanacaklardır." derdi.  

TÜRKSOLU: Aydemir'in belli bir siyasi programı var mıydı?  

ERGİN KONUKSEVER: Elbette. Her şey hazırdı. Kadrosu da hazırdı. İhtilalin ardından göreve getirileceklerin hepsi belliydi. Örneğin Prof. Dr. İdris Küçükömer (o dönemde solcuydu) ekonomiden sorumlu olacaktı. Kabinede görev alacak diğer kişiler de belliydi. Şu an hayatta oldukları için isimlerini zikretmek istemiyorum.  

TÜRKSOLU: Peki Aydemir'in ekonomik programı?  

ERGİN KONUKSEVER: Tamamen Atatürkçü, devletçi, halkçı... Aydemir başa gelseydi Türkiye sosyalizme doğru ilerlerdi. Zaten, ekonomiyi teslim edeceği kişiler de sosyalist karakterdeydi.  

TÜRKSOLU: Aydemir'in 22 Şubat'ta başarısız olmasına karşın 21 Mayıs'ta tekrar ihtilale kalkışmasının nedeni neydi? İktidar hırsı mı?  

ERGİN KONUKSEVER: Kesinlikle hayır. Toplumu Atatürk ilkelerine göre dönüştürmek isteyen bir devrimci olduğu için tekrar denemişti. Hatta şöyle bir anım vardır. 21 Mayıs'tan sonra mahkemede yargılanırken hakim kendisine sorar: "İhtilâle kalkışmanın yasalara aykırı olduğunu bilmiyor muydun?" Aydemir yanıtlar: "Ben iktidara gelseydim kendi yasalarımla gelecektim. Sen de o yasalara uyacaktın."  

 Harbiyeliler Talat Aydemir için canını verirdi  

TÜRKSOLU: Talat Aydemir 22 Şubat'ta Harp Okulu komutanıydı. Bu yüzden Harp Okulu'nun tamamı harekâta katılmıştı. Ancak 21 Mayıs'ta emekliye ayrılmış olmasın akarşın Harp Okulu üzerinde hâlâ etkisi olduğunu görüyoruz.  

ERGİN KONUKSEVER: Harbiyeliler 21 Mayıs'ta, aynen 22 Şubat'ta olduğu gibi Aydemir'in peşinden gittiler. Komutanlarını yalnız bırakmadılar. Hatta çok ilginç bir olay anlatayım. Talat Aydemir emekliye ayrıldıktan sonra bir gün Kızılay'da gezerken, Harp Okulu öğrencilerinin resmi bir geçit yaptığını görür. Diğer vatandaşlarla birlikte kaldırımdan töreni izlemeye başlar. Sivil kıyafetlidir tabii ki. Tören kıtası eski komutanlarının izlemekte olduğunu fark edince hemen selam dururlar.  

 Bir de 22 Şubat öncesinde, Aydemir henüz Harp Okulu komutanıyken İnönü'nün Harp Okulu'nu ziyareti sırasında yaşananlar vardır. İnönü, Aydemir'in Harp Okulu öğrencileri üzerindeki etkisini bilmekte ve bu etkiyi kırmak istemektedir. Ziyareti de o yüzden gerçekleştirir. Ancak Talat Aydemir Harp Okulu öğrencilerini İnönü'yle görüştürmez. İnönü öğrencilerle birlikte yemek yemek ister, yediler diye yanıtlar. Eğitimlerini görmek ister, Talat Aydemir okul dışındalar diye yanıtlar. Bu şekilde rest çeker Aydemir.  

TÜRKSOLU: Harp Okulu öğrencilerinin bu bağlılığın nedeni neydi?  

ERGİN KONUKSEVER: Öncelikle komutanlarını çok seviyorlardı. Aydemir'in sözünün eri olduğunu, kendilerini yarı yolda bırakmayacağını biliyorlardı. Protokollerin imzalandığı, sözlerin verildiği ama hiç tutulmadığı bir dönemde bunlar çok önemliydi. Aydemir uğruna canlarını verebilirlerdi. Ayrıca Talat Aydemir tarafından Atatürk İlkeleri doğrultusunda yetiştirilmişlerdi. Atatürkçülüğün gereği olarak da Aydemir'in peşinden gitmeleri gerektiğini biliyorlardı.  

TÜRKSOLU: Peki Ordu artık bir kağıttan kaplan mı?  

ERGİN KONUKSEVER: Talat Aydemir'ler bugün Ordu'ya ve Atatürk'e yapılan hakaretlerin binde biri bile olmayan tavırlara karşı harekete geçmişti.  

 Bugün ise çok daha kötüsünü yaşıyor Türkiye. Sanki bu ülkede Atatürk hiç yaşamamış gibi.  

 Ordu'nun da saygınlığı kalmadı. Arınç çıkıp "Bu orduyla mı savaşa gireceğiz" diyor, o kadar subay hapsediliyor, tutuklanıyor. Kimse karşı çıkmıyor... 


http://www.turksolu.com.tr/312/konuksever312.htm

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder