31 Temmuz 2017 Pazartesi

1950-1960 Arası Dönemde DP-Basın İlişkisi ;


1950-1960 Arası Dönemde DP-Basın İlişkisi ;


1950–1954 yılları arasındaki iktidar-basın ilişkilerinin niteliği, kesin gerginlik aşamasına dönüşme evresi olarak nitelendirilebilir. Uzun yıllar gazeteci-milletvekili kimliğiyle siyasi sahnede rol oynamış olan birçok ismin eski iktidar partisiyle olan ilişkilerini, milletvekili kimlikleri sona ermesine rağmen bağımsız ve tarafsız gazeteci kimliğine dönüştürememiş olmaları, basın-iktidar ilişkilerinin bozulma sebeplerinden sadece biriymiş gibi gözükmektedir.491 Basın camiasının geniş bir kesiminin eski iktidar partisiyle olan bağı, CHP’nin muhalefete geçmesiyle birlikte ona bağlı basının da kendiliğinden muhalefete geçmesini gerektiriyormuş gibi bir tutum takınılmasına sebep olmuştur.492 Henüz üç ayını bile doldurmamış bir iktidara karşı hücuma geçen ana muhalefet partisi liderinin çizgisini takip etme kararlılığı, DP’nin basına tıpkı bir muhalefet partisiymiş gibi tavır almasının da nedenleri arasındadır. Eski iktidar partisinin seçim sonuçları nın aleyhine sonuçlanmasını DP’lilerin halkı aldatmış olmalarına bağlayarak bunu hemen her mahfilde tekrarlaması ve bu beyanların basında sıkça dillendirilmesi 493 DP’nin, sonraları CHP’liler tarafından “besleme basın” olarak adlandırılan, kendi ekseninde bir basın grubunu kurmaya itmiştir.494 Sektörde ayakta kalmanın tirajdan çok kamu ilanlarını ücreti karşılığı yayınlamaya bağlı olduğu bir ortamda, DP’nin bu ilanları kendisine muhalif duran basına vermemiş olması bu yönüyle anlaşılabilir gibi durmaktadır.495 Özellikle 1953’de CHP’nin “Haksız İktisaplarının Hazineye Devri”ni sağlayan Kanun,496 partinin yayın organı mevkiindeki Ulus gazetesinin de önce kapanıp, sonra Yeni Ulus ismiyle yeniden faal hale gelmesi, diğer basın nezdinde de açık bir saldırı olarak nitelenmiş ve DP ile aralarında olan mesafenin açılmasına neden olmuştur.497 

1954–1957 yılları DP’nin ikinci iktidar dönemidir ve bu dönemde artık iktidar-basın ilişkileri, hükümeti bunaltan bir evreden basını bunaltan bir evreye doğru gelişmiştir. İlan kozunu başarıyla uygulayan iktidar kimi muhalif çizgideki gazete patronları arasından bazılarını kendi yanına doğru çekmeyi başarmıştır.498 

İlan kozunun yanı sıra kağıt tahsisleri noktasındaki sıkıştırma, basında baş gösteren direnci kırma yönünde, önemli bir hamledir. Yine de basının en etkin gazete ve dergileri hâlâ ana muhalefet partisi çizgisindedirler.499 Kamuoyu nezdinde kendisine karşı yapılan muhalefetin yazılı basında bulduğu yankıyı dengelemeye çalışan iktidar partisi, bu kez radyoyu muhalefetin istifadesinden arındırma politikasına yönelmeye başlamıştır.500 İktidar partisi içindeki ilk bölünme de yine bu tarihler arasındaki bir hadise neticesinde ortaya çıkmıştır. 
Kıbrıs meselesinin hararetli bir biçimde dış politikanın gündemine oturduğu bir esnada meydana gelen 6–7 Eylül Hadiseleri dönemin basınında açık bir hükümet tertibi olarak ele alınmış; nitekim Yassıada duruşmalarında bu iddiayı Yüksek Soruşturma Kurulu Başkanı Altay Ömer Egesel de basını kaynak göstererek bolca işlemiştir.501 Basında kimi bakanlar hakkında dile getirilen yolsuzluk ve nüfuz suiistimali iddialarının yargıya taşınması, bir tartışmayı da gündeme getirmiştir. “İspat Hakkı” olarak adlandırılan bu tartışmalar, herhangi bir bakan hakkında bu tip suçlamaları kaleme alan gazeteciye, yaptığının bir iftira değil gerçek olduğu yönünde mahkemeye kanıt getirme hakkını tanımayan bir uygulamanın haksızlık olduğu kanaatine katılan on dokuz DP’li milletvekilinin partiden koparak Hürriyet Partisi’ni kurmalarıyla sonuçlanmıştır.502 Gazetecilerin basın kanununa getirilen kimi hükümler uyarınca tutuklanmaları da yine bu tarihlerdedir. Yazılan ve çizilenlerin önemli bir kısmı makul eleştiri sınırlarını aşan hakaretler içeren tarzda kaleme alınmıştır.503 

1957–1960, basının artık iyiden iyiye iktidar partisiyle köprüleri attığı dönemdir. Özellikle son seçimlerde usulsüzlükler yapıldığı; kimi il, ilçe ve nahiyelerin sırf muhalefet partilerini destekledikleri gerekçesiyle daha küçük idari birimlere dönüştürüldüğü şeklindeki yazılar sütunlarda bolca gözükmektedir. Öğrenci hareketlerinin başladığı 1960 yılının ilk yarısında, basında bu kez, kolluk güçleri tarafından inanılmaz yöntemlerin uygulandığı dile getirilmiştir.504 Özellikle Kim ve Akis dergilerinde, muhalefetin iktidar aleyhinde ortaya attığı iddialar kati gerçekler olarak takdim edilmiş; ikincisinin sahibinin Ana Muhalefet Partisi liderinin damadı oluşu, bu dergiyi neredeyse partinin yarı resmi yayın organı haline dönüştürmüştür.505 

Eleştiri sınırlarının ötesinde yapılan hakaretleri içeren kimi yazıların sahibi ve yayınlandığı dergi ya da gazetenin sorumlu yazı işleri müdürlerinin birer ikişer gözaltına alındıkları, tutuklandıkları veya mahkûm oldukları bu dönem, gerçekten de artık bir şeylerin olabileceğine delalet edecek manzarayı gözler önüne sermektedir.506 O dönemde basın kanununa muhalefetten hürriyeti sınırlananların gönderildiği cezaevinin adı Ankara Hilton’a çıkarılmıştır.507 


BÖLÜM DİPNOTLARI;


491 O yıllarda Nihat Erim’in yönettiği Ulus gazetesinin tutumu için bkz. Metin Toker, DP’nin Altın Yılları (Demokrasimizin İsmet Paşa’lı Yılları 1944–1973), Ankara: Bilgi Yayınevi, 1991, s.116 vd. 
492 Aslında bir anlayışın kavgasını veren kimi yazarların münakaşası Türk Basınında sıkça gündeme gelmiştir. Bu tip atışmaların hikâyesi için bkz. Tekin Erer, Basında Kavgalar, İstanbul: Rek–Tur Kitap Servisi, 1965. 
493 Tekin Erer, On Yılın Mücadelesi, İstanbul: Ticaret Postası Matbaası, ty. s.52. 
494 Dr. Mükerrem Sarol’un Türk Sesi isimli bir gazete çıkarıp tahsisler ve resmi ilanlarla beslenmesi; üstelik resmi kurumlar, hatta ilkokulların bile bu gazeteye abone yapılması hususu için bkz. Metin Toker, DP Yokuş Aşağı (Demokrasimizin İsmet 
Paşa’lı Yılları 1944–1973), Ankara: Bilgi Yayınevi, 1991, s.106. 
495 Erer, aslında ilk etapta muhalefete taviz politikası güden Menderes’in, muhalefet ettikçe kazandıklarını gören basını sürekli beslediğini yazıyor. Bkz. Erer, On Yılın Mücadelesi, s.135. 
496 Esat Arsebük, “CHP’nin Haksız İktisaplarının İadesi Hakkındaki Kanuna Dair”, AÜHF Dergisi, Yıl 1953 Cilt 10 Sayı 1–4, 426–432. 
497 Cüneyt Arcayürek, Yeni İktidar Yeni Dönem 1951–1954 (Cüneyt Arcayürek Açıklıyor–2), Ankara: Bilgi Yayınevi, 1985, s.109 vd. 
498 Altan Öymen, Öfkeli Yıllar, İstanbul: Doğan Kitap, 2009, s.457 vd. 
499 Orhan Birgit, Evvel Zaman İçinde, İstanbul: Doğan Kitap, 2005, s.299. 
500 Ayrıntılar için bkz. Muammer Aksoy, Partizan Radyo ve D.P., Ankara: Ayyıldız Matbaası, 1960. 
501 Aynı Egesel’in, 1954’te DP’den milletvekili seçilebilmek için çalmadığı kapının kalmadığı yönündeki Celal Yardımcı’nın iddialarını aktaran Ağaoğlu’nun şu eserine bkz. Samet Ağaoğlu, Marmara’da Bir Ada, İstanbul: Baha Matbaası, 1972, 
s.190. Ayrıca bkz. M. Hulusi Dosdoğru, 6/7 Eylül Olayları, İstanbul: Bağlam Yayınları, 1993. 
502 Toker, DP Yokuş Aşağı (Demokrasimizin İsmet Paşa’lı Yılları 1944–1973), s.154 vd. 
503 Bunlara bir örnek olması açısından Ratip Tahir Burak’ın EK– 1‘deki karikatürlerine bkz. 
504 Tercüman, 31 Mayıs 1960. 
505 Erkanlı’dan yazan; Nazlı Ilıcak, 15 Yıl Sonra 27 Mayıs Yargılanıyor, c.1, İstanbul: Kervan Yayınları, 1975, s.13. 
506 27 Mayıs’ta basının tavrını örneklerle analiz eden şu çalışma çok önemlidir: İsmail Küçükkılınç, “27 Mayıs ve Basın”, 
Türkiye Günlüğü, Sayı 101, BAHAR, 2010, 23–41. 
507 Cüneyt Arcayürek, Bir İktidar Bir İhtilâl 1955–1960 (Cüneyt Arcayürek Açıklıyor–3), Ankara: Bilgi Yayınevi, 1984, s.89 vd. 




***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder