SORULAR & CEVAPLAR ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU BÖLÜM 12
VIII. BİREYSEL BAŞVURULARIN İNCELENMESİ
83. Anayasa Mahkemesince bireysel başvuru çerçevesinde yapılacak incelemenin kapsamı nedir?
Anayasa Mahkemesinin incelemesi, yargı kararına temel oluşturan maddi olguların veya olaya uygulanacak kuralın belirlenmesini ya da kararı veren hâkim veya hâkimlerin takdir yetkisinin değerlendirilmesini içermez. İnceleme sadece başvurucunun anayasal temel hak ihlali iddiasının doğruluğu üzerindedir.
Başka bir anlatımla Mahkeme, kendisine sunulan somut olay bağlamında başvurucunun Anayasa’da işaret edilen haklarından birinin ihlal edilip edilmediği
yönünden bir denetim yapmakla yükümlüdür. İhlalin tespiti hâlin de debunun ortadan kaldırılması için alınması gerekli tedbirlere hükmedebilmektedir.
Bu çerçevede Mahkeme bir kararında, başvurucunun biranayasal hakkının ihlali iddiasını dile getirmediği, yalnızcaderece mahkemelerinin kararlarının gözden
geçirilmesiniiçeren başvuruların, Anayasa ve Kanun tarafından Mahkemenin yetki kapsamı dışında bırakıldığını bu nedenle deaçıkça dayanaktan yoksunluk
nedeniyle kabul edilemez bulunacağını ifade etmiştir. Kararda Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasal hükümlere derece mahkemelerince saygı gösterilip gösterilmediğini denetlemekle görevli olduğu; derece mahkemelerinin yetki alanı içine giren yargılama sonucunun hatalı olduğu iddiasıyla yapılacak başvuruların ele alınması ve değerlendirmesinin ise mümkün olmadığına vurgu yapılmıştır (B. No: 2013/539, 16/5/2013).
Dolayısıyla, “ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılansonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz.” Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olması ve bu kararların kendiliğinden adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz bir takdir hatası veya açık keyfilik içermesidir (B. No: 2013/539,16/5/2013).
84. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru, yeni bir itiraz ya da temyiz yolu mudur?
Anayasa Mahkemesi, mahkemelerin kararlarını her türlü hukuka aykırılık sorunu açısından inceleyebilecek bir süper temyiz makamı değildir. Nitekim Anayasa ’nın 148. maddesinde “Bireysel Başvuruda kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz” hükmü yer almaktadır. Bu nedenle yüksek yargı organlarının temyiz incelemesinde, kanun gereğince baktığı hususlar kural olarak Anayasa Mahkemesinin değerlendirme kapsamı dışındadır.
Öte yandan derece mahkemelerinin işlemleri nedeniyle, temel hak ve özgürlük leri ihlal edildiği iddiasında olan kişilerin Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuruda bulunması anayasal bir haktır. Bu şekilde bir başvuruyu alan Anayasa Mahkemesi incelemesinde kişinin temel hak ve özgürlüklerinden birinin ihlal
edilip edilmediğini araştırmak durumundadır. Eğer ihlal edildiği sonucuna varırsa da bu hak ihlalini gidermek üzere yapılması gerekenlere de hükmedebilmek tedir. O hâlde bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesinin bir temel hak ihlali iddiasını spesifik anayasa hukuku ve temel hak perspektifiyle incelemesine imkân tanıyan istisnai bir yargı yoludur.
Dolayısıyla Mahkeme kararlarının bireysel başvuru konusu temel haklara ilişkin olmayan yönlerinin Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi söz konusu
olmayacaktır. Bu, Anayasa Mahkemesi önüne getirilen mahkeme kararlarının belirli konularla sınırlı olarak incelenebileceğini de göstermektedir. Dolayısıyla,
salt olağan kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara yönelik iddiaları içeren bir başvuru, Anayasa Mahkemesince öncelikle ve başvurunun esasına
girilmeksizin reddedilir.
Bireysel başvurunun temyizden temel farkı, temyiz yolunda kanunun ve usulün doğru uygulanıp uygulanmadığı denetlenirken, bireysel başvuruda bir yargı kararı sonucunda bireyin temel hakkının ihlal edilip edilmediğinin incelenmesidir. Kanunların doğru uygulanmasını ve yorumlanmasını sağlamak temyiz mahkemelerinin görevidir.
Oysa Anayasa Mahkemesi önüne gelen başvurularda kanunun doğru uygulanıp uygulanmadığı yönünden değil, temel hak odaklı bir inceleme yapacaktır.
Bu anlamda kanunlar gerek idare gerekse mahkemeler tarafından doğru uygulanmış olsa bile, bir hak ihlali ortaya çıkabileceği gibi, kanunlar doğru uygulanmamış olsa bile bireysel başvuru kapsamında incelenmesi gereken bir hak ihlali meydana gelmemiş olabilir.
Nitekim Anayasa Mahkemesince de kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği nin Anayasa’ nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında belirtildiğine işaret edildikten sonra bu şekilde olduğu tespit edilen başvuruların açıkça dayanaktan yoksunluk kapsamında kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir (B. No: 2013/6401, 23/1/2014).
Mahkeme bu çerçevede kanun yolu şikâyeti başlığı altında ele aldığı hususları da ifade etmiştir: dava konusu yapılan maddi olay ve olguların kanıtlanması,
delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden
adil olup olmaması.
Bununla birlikte bu incelememe mutlak nitelikte değildir ve bir istisnası vardır: “Derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan
tarzda açık bir takdir hatası içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır.”
(B. No: 2012/1027, 12/2/2013). Bu anlamda, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular ancak yukarıda belirtilen ve istisnai nitelik taşıyan husus tespit
edilemediği müddetçe Anayasa Mahkemesince incelenemez.
Anayasa Mahkemesi incelemesinde yukarıda belirtilen nitelikte istisnai durumun bulunup bulunmadığını değerlendirirken başvurucunun “ Yargılama sürecinde
iddia makamı ve katılan tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi (olup) olamadığı…, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı (bulup) bulamadığı…,
iddia makamı ve katılan tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı (bulup) bulamadığı… ya da uyuşmazlığın çözüme
kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından (dinlenip) dinlenmediği… veya kararın gerekçesiz olduğuna ilişkin bir bilgi ya da
kanıt (sunup) sunamadığı” gibi hususlara bakarak bir sonuca varmaktadır (B. No: 2013/6401, 23/1/2014).
Özetle, Anayasa Mahkemesi adil yargılanma hakkı bağlamında dava sonucunda derece mahkemelerince verilen karar ya da ulaşılan sonucun değil, yargılama
sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetlemektedir. Ne var ki bu güne kadar yapılan bireysel başvuruların büyük çoğunluğunun kabul edilemezlik
kararıyla sonuçlanması ve başarı oranının oldukça düşük olması, başvurucularca bu hukuksal kurumun işlevinin yanlış değerlendirildiği ya da bir tür temyiz
olarak algılandığının açık göstergesidir.
85. Bireysel başvuruların kayıt işlemi ve idari incelemesi kimler tarafından ve nasıl yapılmaktadır?
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılan başvurularda bireysel başvuru evrakının alınmasının ardından başvurucuya alındı belgesi verilerek dosya ön inceleme için görevlinin önüne gitmektedir. Diğer mahkemeler ve konsolosluklar vasıtasıyla yapılan başvurularda ise dosya hem UYAP sistemi üzerinden hem de fiziki olarak Anayasa Mahkemesine gönderilmesinin ardından ön inceleme safahatı başlamaktadır.
Ön inceleme aşamasında görevli personel, ilgili raportörün gözetiminde dosyaya ilişkin bir ön değerlendirme formu hazırlamakta ve Mahkemenin istatistiklerine
esas olmak üzere gerekli bilgilerin sisteme kaydını yapmaktadır. Başvuru formu ve eklerinde eksiklikler tespit edilmişse eksiklik tamamlatma süreci başlatılır.
Şayet başvuru süresinde yapılmış ve dosya kapsamında da herhangi bir eksiklik de tespit edilememiş ise başvuru dosyasının kabul edilebilirlik incelemesi
yapılmak üzere derhal Komisyonlar raportörlüğüne sevki yapılmaktadır.
86. Başvurunun idari yönden reddi nedir? Buna karşı itiraz mümkün müdür?
Başvurunun süresinde yapılmaması ya da bireysel başvuru formu ve eklerinin gerekli şekil şartlarını taşımaması ve tespit edilen bu eksikliklerin verilen kesin
sürelerde tamamlanmaması hâllerinde başvurunun idari yönden reddine karar verilir.
Anayasa Mahkemesince başvurucu ya da temsilcisine gönderilen eksiklik tamamlama yazısında açıkça ön incelemede eksikliklerin tespit edildiği ve bunların 15 günlük verilen kesin süre içinde tamamlanması gerektiği, aksi takdirde başvurunun idari yönden reddedileceği hususları belirtilir. Başvurucunun buna rağmen öngörülen sürede eksiklikleri gidermediği, başka bir ifadeyle tam bir bireysel başvuru yapmadığı anlaşılırsa başvurunun idari yönden reddine karar verilir ve bu karar başvurucuya tebliğ edilir (B. No: 2012/1087, 25/3/2013).
İdari ret kararında ayrıca idari ret kararının tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde Anayasa Mahkemesine itiraz etme hakkı bulunduğu, itirazların harca tabi
olmadığı, varsa itirazların bireysel başvuru yapılmasındaki usul izlenerek yapılması gerektiği, aksi takdirde dilekçenin işleme konulmayacağı ihtarı da yapılmakta dır. İdari ret kararına itirazın bir dilekçe ile bireysel başvuru yapılmasındaki usul izlenerek yapılması gerekmektedir.
Başvurucunun idari ret kararına usulüne uygun biçimde itirazı, ilgili Komisyonlarca incelenerek karara bağlanır ve bu karar kesindir. Burada öncelikle idari ret kararının yerinde olup olmadığı incelenmekte ve bu kararın usulüne uygun olduğu belirlendiği takdirde itirazın reddine karar verilmektedir
(B. No: 2013/1936, 18/9/2013).
İtirazın yerinde olduğuna kararı verilmesi durumunda ise başvurunun kabul edilebilirlik ve gerekirse esasının incelemesine gidilmektedir.
87. Bireysel başvuru dosyalarının Bölüm ve Komisyonlar arasında dağıtımı nasıl yapılır?
Bireysel Başvuru Bürosu tarafından kaydı yapılıp numara verilen başvuruların Bölümler ve Komisyonlar arasında dağıtımı, otomatik olarak yapılır. Dolayısıyla bir başvurunun Bireysel Başvuru Bürosu tarafından Mahkeme Bilgi İşlem Sistemine kaydının yapılıp numarası verildiği anda idari ret kararı verilmezse kabul edilebilirliği inceleyecek komisyon ve kabul edilebilir bulunması halinde esası değerlendirecek Bölümü tespit edilmiş olmaktadır. Nitelikleri itibarıyla
birleştirilerek incelenmesi gereken dosyalar ilk olarak kayda alınan başvuru dosyasında birleştirilerek karara bağlanır.
Başvuruların Komisyonlar ve Bölümlerde görev yapan raportörler arasındaki dağılımı, raportörlerin uzmanlık ve iş durumu dikkate alınarak ilgili birim baş raportörü tarafından yapılmaktadır.
88. Bireysel başvuruların incelenme sırası nasıldır?
Daha önce de vurgulandığı üzere bireysel başvuruların Bireysel Başvuru Bürosu tarafından kayda alınış sırasına göre incelenerek karara bağlanması esası
benimsenmiştir.
Bununla beraber Anayasa Mahkemesi, başvuruların konuları itibarıyla önemini ve aciliyetini göz önünde bulundurarak belirlediği kriterler çerçevesinde farklı bir
inceleme sıralaması da yapabilir.
Örneğin başvurucunun yaşama hakkı ve maddi ve manevi varlığının bütünlüğü ile kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlali iddiasını içeren başvurular önem ve aciliyet arz eden başvurular olarak değerlendirilip diğerlerine göre öncelikli olarak incelenip karara bağlanabilmektedir.
Ayrıca yaşam hakkı ve maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlikenin olduğu hallerle sınırlı olarak verilebilen tedbir kararı, niteliği gereği
diğer işlerden daha öncelikli olarak karara bağlanmaktadır (B. No: 2013/9673, 30/12/2013).
89. Bireysel başvuru incelemesinde ispat yükü kimdedir?
İlke olarak başvuruya konu olayla ilgili delilleri sunarak iddialarını ispatlamak ve hangi anayasal hakkının hangi sebeplerle ihlal edildiğine dair açıklamalarda
bulunarak hukuki iddialarını kanıtlamak başvurucunun yükümlülüğündedir (B. No: 2013/2355, 7/11/2013).
Nitekim Mahkeme bir kararında, başvurucu tarafından soyut bir şekilde sadece atıfta bulunularak dile getirilen birtakım Anayasa hükümlerinin ihlal edildiği
iddiasını yeterli görmemiş, belirtilen hükümlerin somut olay bağlamında nasıl ihlal edildiğine ilişkin bir açıklamanın bulunmasını aramıştır. Mahkeme özellikle
ihlal iddiasına konu olayın başvurucunun hakkını nasıl ve neden tehlikeye attığına dair somut kanıtlar ve inandırıcı gerekçeler beklemektedir
(B. No: 2013/2355, 7/11/2013).
Başvurucunun, somut olaya ilişkin salt bir iddiasının varlığı da yeterli olmamakta ayrıca bu iddiasının “savunulabilir bir iddia” olması gerekmektedir
(B. No: 2013/1845, 7/11/2013).
Öte yandan başvurucu başvuru formunda sunduğu bilgilerin yanı sıra bu forma ek belgelerle de iddiasına dayanak delillerini Mahkemenin önüne getirmek
durumundadır.
Bununla birlikte başvurucunun iddialarını dayandırdığı belgelere kendisinin elinde olmayan zorlayıcı nedenlerle erişememesi hâlinde bu belgelerin Mahkeme
tarafından resen temin edilmesini talep imkânı vardır. Ancak bunun gerekçelerini başvuru formunda belirtmesi zorunludur.
Anayasa Mahkemesi ancak başvurucunun gerekçelerinin gerçekçi ve kabul edilebilir olduğuna kanaat getirirse bu bilgi ve belgeleri resen toplama yoluna
gitmektedir (B. No: 2013/976, 9/1/2014).
Bu hususların da tartışıldığı bir kararında Mahkeme, başvurucunun yargılama sürecine ilişkin şikâyetlerini destekler belgeleri (duruşma zabıtları ve mahkeme
kararları gibi),haksız yere mahkûmiyet aldığı iddiasını soyut bir iddia olmaktan çıkaracak şekilde somutlaştıracak bilgi ve gerekçeleri sunamadığını, ihlal
edildiğini iddia ettiği hakkının hanginedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçelerini ortaya koyamadığı belirterek başvuruyu kanıtlanamamış şikâyet
kapsamında değerlendirerek kabul edilemez bulmuştur. Ayrıcabu kararda Mahkeme, başvurucunun sunması gereken bilgive belgelere erişmeye ilişkin bir
sıkıntıdan da söz etmediğini vurgulamıştır (B. No: 2013/976, 9/1/2014).
13 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder