27 MAYIS YÖN HAREKETİNİN SINIFSAL ELEŞTİRİSİ, BÖLÜM 5
İstismarı kaldırmak Sosyal Adaletin ürünü olacaktır.
Nasıl?
YÖNİZM'İN "İSTİSMARI KALDIRIŞI"
Yönizm, Sosyal Adaleti "Devlete" yaptırdığı gibi "istismarı" da gene Devlete kaldırtır. Devletçiliğimiz istismarı nasıl kaldıracak? Yön burada güzel ayetler okur:
"Çalışmayı Toplumun en yüksek değeri haline getirmek, çalışmaya dayanan kazançları yüksek seviyeye çıkarmak Devletçiliğin temel hedefidir.
Kol ve kafa gücünü saç tarak geçinenlerin ezilmesine seyirci kalan, arsa spekülatörlerinin ve ticaret alanında istismarcı mutavassıtların haksız kazançlarına göz yuman ve bu gibilerin bir yüksek Devlet memurundan, fikir ve bilim adamından fazla, kazanmasına ses çıkarmayan bir sistemin, 20. yüzyılda daha fazla sürüp gitmesine imkan yoktur." (Bildiri, 4/d) Kur'an okumaya ve Destan yazmaya alışkan "müminler" (inananlar) için, yukarı ki sözler, zırıl zırıl "sosyalizm" sızan dogmalar, nasslar gibi görünür. Biz Hazreti Muhammed'in son Peygamber olduğunu bilenler, öyle Tevrat ve İncil "mezamirlerini 20. yüzyıl sonrasında gözü kapalı "Amin!"le karşılayamayız.
Çünkü "Yönizm" de hep: "İktisat ilminin ve Tarihin ışığında" konuşmak pozundadır. Söylenenleri Bilim ve Tarih ışığına çıkarınca ne görüyoruz?
Birer birer izleyelim.
"ÇALIŞMA" NEDİR? "
Çalışmayı Toplumun en yüksek değeri haline getirmek" ne demektir? Çeşitli açılardan arayalım: "Çalışma" sözcüğü Türkçede geniş anlamlıdır.
Başlıca iki ayrı sözcüğü içine alır: Emek - İş... Emek harcamak da, İş yapmak da çalışmaktır. Elbet emek de, iş de toplumca yararlı insan gücü harcamak anlamına gelir.
Ancak çalışmak, emek, iş: Toplumun ayrı sınıf ve zümreleri varsa, her biri için apayrı yönlerde anlaşılır ve kullanılır. Örneğin Kapitalist de "çalışır".
Onun çalışmasına daha çok "iş" dendi. Tuttu. Kapitaliste "İş adamı" etiketi konuyor, işçinin çalışmasına "emek" adı veriliyor. Ne var ki, "iş adamı" da sıkışınca:
"Şu kadar emek" verdiğini savunuyor. Demek, çalışma olağanüstü yuvarlak bir deyimdir. Kimin, hangi sosyal sınıf ve kümenin çalışması olduğu belirtilmedikçe,
bilimcil bir söz edilmiş sayılamaz. Geçelim.
DEĞER NASIL YÜKSELTİLİR?
Bezirgan Toplumda ister "en yüksek" olsun, ister "en alçak" olsun, her değeri harcanan yararlı insan emeği yaratır. Değerin yüksekliği, yararlı emeğin ne denli basit veya katmerli oluşuna ve ne kadar zaman sürdüğüne göre belirebilir.
Yönizm "yüksek"le hangisini kastediyor? Toplumda bütün emekleri basit olmaktan mı çıkaracak? Yoksa çalışmayı son derece mi uzatacak?
Başka türlü "en yüksek değer" elde edilemez. Toplumda her emek basit olarak başlar. Gittikçe beceri ve bilgi kazanarak katmerlenir.
Anadan doğma katmerli emek olamaz. Yönizm bunun tersini diliyorsa, boşuna kuruntu yapıyor. Emeğin süresini uzatmakla "yüksek değer" peşinde ise, Toplumda bütün ileri tekniği yok edip Eski Taş Çağma dönmesi gerekir. Maksadımız şaka değil. Gerile gerile atılan gelişigüzel sözlerin, ilim açısından ölçülmedikçe, ne gülünç anlamlar taşıyabileceğini anlatmaktır. Bu açıdan, Yönizm'in o kallavi sözü, bilim dışı bir atmasyon olur. Yönizm acaba "emeğin değerini" derken neyi düşünmüş olabilir? iki şey akla gelir:
1- Değersiz Emek Görmüştür.
Değer deyince, daha çok değişim değeri (mübadele kıymeti) murat olunur. Bir emeğin değişim değerine dönmesi için, kullanım değeri bulunmalıdır.
Emek bir işe yaramadan harcandı mı, meydana gelen şeyin yararlığı, bir ihtiyacı karşılaması yoktur. O zaman dünyanın emeği harcansın, "değeri yoktur".
Emek boşuna gitmiştir. Bizde böyle emekler çoktur. Havanda su dövülür. Yön, bu emek israfını Devlet önlemelidir mi diyor?
2- Emeğin manevi değeri, yani emek ve iş, Türkiye'de kötü ve hor görülür. O da emeğin israfı kadar milli hastalığımızda.
Onun için Vatan Partisi Programı şöyle der:
"1- Mukaddes Cihad ilanı: Bütün memleket radyoları ve bekçileri, sabah akşam ezanlarından sonra, şehir ve köy meydanlarında şu büyük milli hakikati her gün
haykıracaklar: "Tarlada, fabrikada, karada, denizde, havada çalışmak, masa başında, salonda, sarayda oturmaktan çok daha üstün şereflidir!"...
"İnsan için, işten gayrisi yalandır!" (Leyse lil insane illa ma sea!)" Yönizm bu iki anlamda konuşuyorsa, önce onu böyle koymalıdır. Sonra, kendisinden Önce
konulanların üzerinden atlamak ile bilim yapılamayacağını bilmelidir.
DEĞER: BEZİRGAN YARATIĞIDIR
Asıl problem, Yönizm'in "Değer" anlayışındaki acıklı sapıtmadır. Çalışmayı "değer haline getirmek", Yönizm'in sandığı gibi, her toplum için geçerli bir olay değildir.
Yalnız Bezirgan Ekonomili Toplum için vardır: Antika Medeniyetlerin Tefeci - Bezirgan ekonomisi ile Modern Medeniyetin Kapitalist Ekonomisi içinde her çalışma veya emek "değer haline getirilir." Ama, Tarihöncesindeki İlkel Komunada olduğu ve Modern Sosyalizmin yüksek aşamasında olacağı gibi, hiçbir çalışma "Değer haline" GETİRİLEMEZ. Yönizm bunu bilmiyor mu? Bilmiyorsa, niçin "Bilim ışığı" adına konuşuyor? önce öğrensin. Yok, biliyor da öyle söylüyorsa, kimi aldatacak?
Biz Yönizm'i daha masum bir Burjuva dar görüşlü "ekonomi uzmanı" sayalım. O zaman şu sonuca varırız: Yönizm, yeryüzünde Bezirgan ekonomili (Antika veya Modern) sermaye düzeninden başka düzenli bir Toplumu görmek istememekte dir. Demek Yönizm, "İktisat Uzmanlığı" yüzünden, kabalama kapitalizm dışında Toplum tasavvur edemeyen bir yarım bilgili küçük burjuva eğilimidir. Sosyalizmle uzaktan yakından bir. "bilimcil" ilişki iddiasına kalkamaz.
Çünkü "İktisat bilimi ve Tarih ışığında" Sosyalizm, her şeyden önce, o burjuva hukukuna temel olan "emeği değer haline getirme" işine son verir.
KAZANÇ YÜKSELTME METAFİZİĞİ.,
Yönizm'in "Bilim ışığında" asıl karakteri bu olunca, "İstismarı" nasıl kaldıracağı hikayesi daha kolay anlaşılır. "Çalışmaya dayanan kazançları yüksek seviyeye
çıkarmak Devletçiliğin temel hedefidir" diyor. Burada artık "Bilim" duruyor. Bir panayır esnafının, her derde deva "Abıhayat" satışı başlıyor.
Çalışma kimin (hangi sosyal kümenin) çalışmasıdır? Belli değil. Devlet kimin elindedir? O hiç belli değil. Ama, "Kazançları yüksek seviyeye çıkarmak" cebimizdedir.
Arzu eden buyursun. "Bedava" (yahut 1 Yön parasına) sebiylullah dağıtıyoruz! Olmaz böyle şey. Hiç değilse "Bilim" adına olmaz. "Çalışmaya dayanan kazançları yükseltmek"... Bakın, bunu Devlet yapabilir. Hele bizde. Yeter ki, kimin, hangi "çalışması" kazandırılacak? O bilinsin. Finans - Kapitalin çok "zahmetli" bir ölüme mahkum ettiği "Rahmetli" Gürsel Paşa da: "Çalışınız! Çalışınız!" demişti. En çok, saman altından, "Loca" üstünden Finans -Kapital "çalıştı". Önce bütün Entelijans Servislerini, ardından bütün "Siyasi Partileri", en başta İnönü Paşayı "çalıştırdı". Derken, CİA generaline Ankara'da "bir Başbakan arattı."
Buldurttu. Şimdi Demirel'i harıl harıl "çalıştırıyor." "Bilim ve Tarih ışığında", som gerçeklik bu. "Devletçiliğimiz" de ortada, ondan başka hiçbir şey değil.
Bu "Devletçiliğin temel hedefi" mi "Kazançları yüksek seviyeye çıkacak?" Ortada başka "Devletçilik" bulunmadığına göre... İmdi, her çalışmanın kazancı yükselecek mi?
Kuruntuya gerek yok. Kapitalist de çalıştığını, gece uykularını kaçırırca çalıştığını iddia eder, memur da, köylü de, esnaf da, işçi de, aydın da çalışır...
Devletçilik bunlardan hangisinin kazancını yükseltecek? "Kapitalist çalışmaz, çalıştırır" denecek. Peki, çalışanlarla çalıştıranların bulunduğu bir toplumda mıyız, değil miyiz? Kazanç yükseltme: Metafizik "Felsefe" değildir.
6.CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder