KARŞILAŞTIRMALI HÜKUMET SİSTEMLERİ, BAŞKANLIK SİSTEMİ, ARAŞTIRMA HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI BÖLÜM 2
2. BAŞKANLIK SİSTEMİNİN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI
2.1. Avantajları
Başkanlık sisteminin avantaj ve dezavantajları konusunda iki tarafın
da odaklandığı nokta, bu sistemde yürütmenin katı görev süresi olmuştur.
Başkanlığı savunanlar için bu katılık “hükümet istikrarı”nı, dolayısıyla
siyasi istikrarı sağlayan bir güvencedir. Karşıt görüştekiler içinse
parlamento-başkan uyumsuzluğu veya başkanın başarısız olması halinde
sistemin kendini onarma imkânının bulunmaması anlamına gelmektedir
ki bu durum siyasi krize yol açabilir.21 Linz’in, başkanlık sisteminin
zaaflarına odaklanan yaklaşımına en güçlü karşılık Cheibub’dan gelmiştir.
Cheibub, başkanlık demokrasilerinin çökme sebebinin sistemden değil,
ülkelerin sahip olduğu özelliklerden kaynaklandığını savunmuştur.22
2.1. Avantajları
Başkanlık sisteminin avantajları aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
• İstikrarlı yönetim: Başkanlık sisteminde yürütme organına verilen
sabit görev süresi, istikrarlı hükümetlerin oluşumuna hizmet eder.
Hükümet krizleri yaşanmaz. Parlamenter sistemlere özgü olan ileriyi
görememe ve belirsizlik sorunu yoktur. Hükümet istikrarı toplumsal
istikrara, dolayısıyla demokrasinin sağlamlaşmasına katkıda
bulunur.23
• Güçlü yönetim: Parlamenter sistemde parlamentoya karşı sorumlu
olan başbakanlara göre, başkan, karar alırken daha fazla inisiyatif
kullanabilir. Hızlı karar alabilir ve etkin bir yönetim sağlayabilir.24
Güçlü yürütme güçlü devleti doğurabilir. Oysa parlamenter rejim
uygulamalarında çoğunlukla hükümet, bir taraftan yetkilerini
cumhurbaşkanıyla paylaşıp diğer taraftan parlamentonun baskısı
altında kaldığından, yürütmenin gücü azalmakta ve yönetimde
zafiyet meydana gelmektedir.25
• Daha fazla demokrasi: Başkanlık sisteminin daha fazla demokrasi
sağlayacağına ilişkin temel argümanlar şunlardır:
* Öncelikle seçmenler muhtemel hükümet seçeneklerini baştan
görerek oy verir. Halkın hesap sorma imkânı daha fazladır.26
Sorumlunun teşhisi daha kolay hale gelmekte, halkın yeni seçimde
bu teşhis ışığında isabetli karar verme şansı artmaktadır.27
* Diğer bir argüman, seçmenler için daha fazla seçme imkânı
sağlamasıdır. Yasama organı için bir partinin adaylarını desteklerken
yürütme organının seçiminde başka bir partinin adayını destekleme
fırsatına sahip olurlar.28
* Parlamento üyeleri, hükümetin devamı kaygısı taşımadan yasalar
üzerinde bağımsız karar da verebilirler.29 Aynı şekilde yürütme
organı yasama organını feshetme yetkisine sahip olmadığından
milletvekilleri daha özgür ve vicdani hareket etme imkânına
kavuşurlar.30
* Güçler ayrılığı ve sınırlı iktidar, bireysel özgürlüklerin de garantisi
olmaktadır.31
* Yürütme organının doğrudan halk tarafından seçilmesi daha fazla
demokrasi demektir. Siyasi güç ve yetkiye sahip yürütmenin halk
tarafından doğrudan seçilmesi, ona büyük bir güven, saygınlık ve
meşruiyet sağlar.
2.2. Dezavantajları
Başkanlık sisteminin bazı dezavantajları da bulunmaktadır. Bunlar şöyle sıralanabilir:
• Katılık: Yasama organı başkanın varlığını sona erdiremediğinden
yürütme gücünün süresi sabittir.32 Bu durumda bir başkan ne kadar
yeteneksiz olursa olsun görev süresini doldurmadan görevinden
alınamayacaktır.33 Halk desteği veya meşruiyeti tartışmalı hale gelse
de başkan, sabit süresi dolmadan değiştirilemeyecektir. Buna karşılık
çok başarılı bir başkan, yeniden seçilme yasağı olan ülkelerde tekrar
seçilememektedir.34
• Çift meşruiyet: Başkanlık sistemlerinde yasama ile yürütme iki
rakip gibi meşruiyet iddiasında bulunabilmektedir. Bu, her iki
organın halk tarafından seçilmesinin doğal sonucudur. Özellikle
parti sayısının çok olduğu veya ideolojik ayrımların derin olduğu
başkanlık sistemlerinde bu iki gücün izlenecek politikalar üzerinde
çatışma içine girmesi ihtimali güçlenmektedir.35 Her iki organın
birbirinden bağımsız olması ve birbirinin yaşayabilirliği üzerinde
herhangi bir yetkiye sahip olmaması uzlaşmayı çok zorlaştırabilir.36
• Sıfır toplamlı oyun: Yürütme gücü üzerinde yaşanan başkanlık yarışı,
kazanan adaya yürütme gücünün tamamını sunarken, kaybeden
adayın yönetim sürecindeki etkinliğini sıfırlar. Ya hep ya hiç oyunu
söz konusudur. Kazanan aday bir sonraki seçime kadar yürütme
gücünü tek başına kontrol edecektir.37
• Başkanlık sistemlerinin siyasi üslubu: Kazananın her şeyi aldığı,
kaybedenin her şeyi kaybettiği bir sıfır toplamlı oyunda uzlaşmaya
değil kutuplaşmaya teşvik eden faktörler ön plana çıkmaktadır.38
Gelecek başkanlık seçimine kadar iktidarını koruyacağından
emin olan başkan, gerek muhalefetin gerekse seçmen kitlesinin
taleplerine karşı duyarsız hale gelebilir. Yetkilerinin temelinde
plebisitçi unsurlar bulunan başkan, tüm halkın temsilcisi olduğu
inancına kapılabilir. Kendi politikalarını halk iradesinin yansıması
olarak görürken, muhaliflerin politikalarını dar çıkarların bencil
planları olarak tanımlayabilir.39
3. TARİHİ VE SİYASİ ARKA PLAN
Başkanlık sistemi, ilk defa en eski yazılı anayasa olarak kabul edilen
1787 tarihli ABD Anayasası ile kabul edilmiş ve hayata geçirilmiştir.
Bu sistem, parlamenter sistemden tamamen farklı olarak, tarihi bir
gelişmenin ürünü olmayıp 1787’de Filadelfiya’da toplanan Kurucu
Meclisin görüşmeleri sonucunda oluşturulmuştur.40
Başkanlık hükümeti (presidential government) kavramını ilk olarak
İngiliz yazarlar Amerikan İç Savaşı’ndan (1861-1865) önce ABD’de oluşan
yeni siyasal düzeni anlatmak için kullanmışlardır. Britanya yönetim
sisteminin tanıtıcılarından olan Walter Bagehot da 1865’te yazdığı “İngiliz
Anayasası” adlı kitabında kendi ülkesi için kullandığı “kabine hükümeti”ne
karşılık ABD hükümetini tanımlamak için aynı kavramı kullanmıştır.
ABD Başkanı Woodrow Wilson ise kitabında “kongre hükümeti” adını
tercih etmiştir.41 Günümüzde ABD hükümet sistemine “başkanlık sistemi”
adı verilmektedir. “Başkan” terimi Avrupa’da ilk kez Fransa’da Beşinci
Cumhuriyet döneminde devlet başkanı için kullanılmıştır. Latin Amerika
ile Afrika ve Asya’nın birçok ülkesinde de demokratik olsun olmasın
devlet yöneticilerine “başkan” adı verilmiştir. 42
ABD’de başkanlık sisteminin oluşumunda, sömürgeci Avrupa’nın
geleneksel monarşik sistemine karşı bir düzen oluşturma düşüncesi
etkili olmuştur. Aynı sebeple, başkana sınırlı bir görev süresi belirlenmiş
ve başkanın yetkileri anayasayla sınırlandırılmıştır.43 1789’da George
Washington ABD’nin ilk başkanı olarak seçilmiştir. Başkanlığın bu ilk
örneği çok geçmeden neredeyse bütün Latin Amerika ülkeleri tarafından
da uygulanmaya başlamıştır:44
Haiti (1807),
Paraguay (1813),
Arjantin (1816),
Şili (1817),
Kolombiya (1819),
Kosta Rika ve Peru (1821),
Meksika (1824),
Bolivya (1825),
Venezuela, Ekvador ve Uruguay (1830),
Nikaragua, (1835),
Guatemala (1839),
Honduras ve El Salvador (1841) ve
Dominik Cumhuriyeti (1844).45
Riggs’e göre ABD’de “demokratik” cumhuriyete ve başkanlık
sistemine geçmede devletin yeni meşruiyet temelini oluşturma arayışı
etkili olmuştur. Buna göre devletin geleneksel meşruiyet temeli olarak
“kralın kutsal hakkı” yerine anayasal demokrasiler için yeni bir temel
gerekmiştir. Kral yerine halk tarafından bir başkanın seçilmesi bu yeni
temel için uygun bir çözüm olmuştur. Diğer bir deyişle “halk egemenliği”,
devlet otoritesinin yeni meşruiyet kaynağı olmuştur.46 Ancak başkanlık
sisteminin kurucuları halkoyuna dayanan bir otoritenin doğruluğundan
ya da güvenilirliğinden emin değildiler. Halkın doğrudan seçeceği kişi,
azınlıkları özellikle zengin sınıfı baskı altına almak isteyecek bir demagog
olabilirdi. Böyle bir riskten sakınmak için “seçiciler kurulu” oluşturulmuş
ve bu seçiciler kurulunun, başkanı seçmesi yolu benimsenmiştir. Seçiciler
kurulu üyelerinin eyalet valileri tarafından atanması öngörülmüştü.
Seçimle ilgili malvarlığı koşulları ile bu seçiciler kurulunun muhafazakâr
ve zengin kişiler olması amacı güdülmüştür.47 Böylece başkanın doğrudan
halk tarafından belirlenmesinin yaratacağı “tehlike” bertaraf edilmiş oluyordu.
Benzer kaygılarla sistemin kurucularından bazıları Amerikan
monarşisini kurmayı düşünmüş; ancak kabul görmeyeceğini anlayınca
başkanların ömür boyu görev yapmasını önermişlerdir. Otoriterlik kaygısı
altında bundan da vazgeçilmiş ve nihayet başkanın her dört yılda bir
seçilmesi tercih edilmiş fakat yeniden seçilmeye bir sınır konmamıştır.48
1951’de Anayasa’da yapılan 22’nci değişiklikle başkanların yeniden
seçilmelerine bir sınır konmuş ve en fazla iki dönem seçilme kuralı
getirilmiştir.49
Cheibub’a göre Latin Amerika ülkelerinde başkanlık sisteminin tercih
edilmesinin nedeni muhtemelen o dönem böyle bir modelin mevcut
olmasıdır. Latin Amerika ülkelerinin bağımsızlıklarını elde etmeleriyle
birlikte karşılaştıkları sorun ABD’nin yaşadığı sorunla aynıydı: Kralın
başta olmayacağı bir yönetim oluşturmak. O dönemde parlamenter sistem
henüz belirginleşmemişti ve o günkü haliyle monarşilerin bulunduğu ülkelerde ortaya çıkmaya başlıyordu. Bu ülkelerde kralla aristokratların pazarlıkları sonucunda parlamenter anayasalar oluşmaktaydı. Latin Amerika ülkelerinde ise ilk hükümetler monarşiden gelmekteydi. Bu yüzden 19. yüzyılın başında bu ülkelerde anayasalar oluşturulurken seçenekler parlamenter-başkanlık şeklinde değildi.50 Tercih yapılacak seçenekler monarşi veya cumhuriyet şeklindeydi. O dönemde ABD hem en başarılı cumhuriyet rejimini temsil ediyor hem de kendileriyle aynı koşullardan çıkmış görünüyordu. Dolayısıyla bu ülkeler için başkanlık sisteminin benimsenmesi doğal bir sonuç olmuştur. 51
Bu ülkeler başkanlık sistemini anayasalarına işlerken ABD başkanlık
modelini tüm özellikleriyle taklit etmemiş, sistemin tali özelliklerini
kendilerince değiştirmişlerdir. Yine başkanlık sistemi, bu ülkelerin
anayasalarına işledikleri gibi kalmamış, sistem üzerinde zaman
içerisinde değişiklikler yapmışlardır. Dolayısıyla ABD dışındaki başkanlık
sistemlerinin kurgusu ülke sayısı kadar çeşitlilik kazanmıştır. Bununla
birlikte başkanlık sistemine özelliğini veren yapı korunmuş ve günümüze
kadar (darbelerle meydana gelen kesintiler hariç) devam ettirilmiştir.52
BU BÖLÜM DİPNOTLARI;
21 Kuzu, Türkiye İçin Başkanlık Sistemi, s. 92.
22 Cheibub, Presidentialism, Parliamentarism, and Democracy, s. 2.
23 Yazıcı, Başkanlık ve Yarı-Başkanlık Sistemleri: Türkiye İçin Bir Değerlendirme, s. 52.
24 Mümtazer Türköne, Siyaset (Ankara: Lotus Yayınevi, 2007), s. 163.
25 Emrah Karaca Eren, “Başkanlık Sisteminin Faydaları ve Sakıncaları,” Siyaset içinde, Mümtazer Türköne ed. (Ankara: Lotus Yayınevi, 2007), s. 165.
26 Ertan Beceren ve Gökhan Kalağan, “Başkanlık ve Yarı-Başkanlık Sistemi; Türkiye’de Uygulanabilirliği Tartışmaları,”
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl 6, Sayı 11 (Bahar 2007),
http://www.iticu.edu.tr/uploads/Kutuphane/dergi/s11/M00166.pdf, Erişim: 22.04.2014, s. 167.
27 Kuzu, Türkiye İçin Başkanlık Sistemi, s. 94.
28 Eren, “Başkanlık Sisteminin Faydaları ve Sakıncaları,” s. 165.
29 Beceren ve Kalağan, “Başkanlık ve Yarı-Başkanlık Sistemi,” s. 167.
30 Kuzu, Türkiye İçin Başkanlık Sistemi, s. 94.
31 Nihal İncioğlu, “Siyasal Rejimler: Başkanlık, Yarı-Başkanlık ve Seçilmiş Başbakanlık Seçenekleri Türkiye’ye Neler Sunabilir?”
Siyasal Rejim Tartışmaları içinde (İstanbul: TESEV Yayınları, 2000), s. 30-33.
32 Impeachment, çok sınırlı nedenlerle harekete geçirilebildiğinden, bu mekanizma başkanın görev süresinin sabit olarak tanımlanmasına engel değildir.
33 Linz, “The Perils of Presidentialism,” s. 54.
34 Yazıcı, Başkanlık ve Yarı-Başkanlık Sistemleri: Türkiye İçin Bir Değerlendirme, s. 47.
35 Linz, “The Perils of Presidentialism,” s. 53.
36 Carey, “Presidential versus Parliamentary Government”, s. 95.
37 Linz, “The Perils of Presidentialism,” s. 56.
38 Linz, “The Perils of Presidentialism,” s. 56.
39 Linz, “The Perils of Presidentialism,” s. 56.
40 Kuzu, Türkiye İçin Başkanlık Sistemi, s. 7.
41 Türkkaya Ataöv, Federasyon, Başkanlık, Yarı-Başkanlık (İstanbul: Destek Yayınevi, 2011), s. 133.
42 Ataöv, Federasyon, Başkanlık, Yarı-Başkanlık, s. 134.
43 Ukrayna Başkanlık İnternet Sitesi, http://www.president.gov.ua/en/content/president_history.html,
Erişim: 11.04.2014.
44 Cheibub, Elkins ve Ginsburg, “Latin American Presidentialism in Comparative and Historical Perspective”,s. 5.
45 Ukrayna Başkanlık İnternet Sitesi.
46 Riggs, “Presidentialism versus Parliamentarism: Implications for Representativeness and Legitimacy,” s. 265.
47 Riggs, “Presidentialism versus Parliamentarism: Implications for Representativeness and Legitimacy,” s. 265.
48 Riggs, “Presidentialism versus Parliamentarism: Implications for Representativeness and Legitimacy”, s. 266.
49 “The Executive Branch”, Beyaz Saray İnternet Sitesi,
http://www.whitehouse.gov/our-government/executive-branch,
Erişim: 11.04.2014.
50 Bu seçeneklerle karşı karşıya olma durumu 1960’larda bağımsızlığını kazanan Afrika ülkeleri için geçerliydi.
51 Cheibub, Elkins ve Ginsburg, “Latin American Presidentialism in Comparative and Historical Perspective”, s. 6.
52 Cheibub, Elkins ve Ginsburg, “Latin American Presidentialism in Comparative and Historical Perspective”, s. 7.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder