9 Ağustos 2018 Perşembe

KARŞILAŞTIRMALI HÜKUMET SİSTEMLERİ, BAŞKANLIK SİSTEMİ, ARAŞTIRMA HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI BÖLÜM 14

KARŞILAŞTIRMALI HÜKUMET SİSTEMLERİ, BAŞKANLIK SİSTEMİ, ARAŞTIRMA HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI BÖLÜM 14



Sayıştay

Sayıştay, Kongre tarafından sekiz yıl için seçilen yedi üyeden oluşur.
İki Meclisten gelen üyelerden oluşan karma komisyon Sayıştayın ulusal
bütçeyi incelemesine nezaret eder. Kurumun yürütmenin ekonomik
tasarrufları üzerindeki denetim ve incelemelerini güçlendirmek için,
Anayasa Sayıştay başkanının muhalefet partisinden olmasını zorunlu
kılmıştır (m.85). Ancak 1994’teki anayasa değişikliğinden sonra,
anayasanın söz konusu yaklaşımına uygun olmayan Sayıştayla ilgili
kanun değiştirilmediği için, bu kurum da arzulanan bağımsız kimliğe
kavuşamamıştır. Sayıştay kararları ortak olarak ve çoğunluğun kararıyla
verildiği için iktidar partisi Kongrede çoğunluğa sahipse Kurumun
bağımsız hareketi kısıtlanmaktadır.150

Siyasi partilerin, Sayıştay üyelerini seçmede siyasi adayların mesleki
donanımlarından çok siyasi yakınlıklarını esas alması Sayıştayın
tarafsızlığına zarar veren bir husustur. Buna rağmen Kurum 2009’da
hükümetin bir yolsuzluğunu ifşa etmiş, bunun üzerine iktidar partisi
Sayıştayın yetkilerini sınırlandıran bir tasarı hazırlamış; ancak
muhalefetin ve sivil toplumun güçlü mukavemetiyle, bu tasarının kabul
edilmesi önlenmiştir. 151

Yolsuzlukla Mücadele Kurumu

Arjantin’de yolsuzluk kamuoyunun devlet kurumlarına güvenini
zayıflatan temel sorunlardan biridir. Eski Başkan Carlos Menem’in
2008’deki davası, eski Ulaştırma Bakanı Ricardo Jaime’nin 2010’daki
davaları, Eski Başkan Fernando de la Rua’nın 2012’de başlayan davası
ve Eski Başkan Yardımcısı Boudou’nun davaları ile bazı denetim
kurumlarının bilgileri çarpıttığı yönündeki tespitler, yolsuzluğun
Arjantin’deki sürekliliğini göstermektedir. Yolsuzlukla ilgili araştırmalar
yapan uluslararası kurumların 2012’de yaptığı sıralamaya göre Arjantin,
176 ülke arasında 102. sırada görülmektedir.152

Devlet organlarında yolsuzluğun yapıldığı ve yolsuzlukların cezasız
kaldığı yolundaki yaygın kanaat siyasi partilerin ve diğer demokratik
kurumların meşruiyetine zarar vermektedir.153

Dolayısıyla ülkede söz konusu soruna ilişkin önlemlerin alınmasına büyük önem verilmiş ve Yolsuzlukla Mücadele Kurumu kurulmuştur.

Yolsuzlukla Mücadele Kurumu, yürütmenin denetiminde yaptığı
incelemeler ve oluşturduğu politikalarla nispeten etkili ve yararlı bir kurum
olarak çalışmaktadır. Kurum birbirinden işlevsel olarak farklı iki birimden
oluşmaktadır: Kamu kurumlarındaki yolsuzluk iddialarını inceleyen
“İnceleme Dairesi” ve şeffaflığın artırılması ve yolsuzluğun önlenmesi
için politika üreten “Şeffaflık Politikaları Dairesi”.154 Kurumun bütçesinin
küçük tutulması ve kurumun başında bulunan İdari Denetim Savcısı’nın
başbakanın teklifi ile başkan tarafından atanması, kurumun etkinlik ve
verimliliğini zayıflatıcı iki faktör olarak değerlendirilmektedir.155

Ombudsmanlık Kurumu

Bu Kurum, 1993’te kurulmuş, 1994’te anayasal dayanağa
kavuşturulmuştur. Kongrenin üçte ikisi tarafından seçilen ve görevden
alınabilen ombudsman, özerkliğini koruyabilmekte ve herhangi bir
kurumdan talimat almamaktadır. İdarenin işlem ve eylemlerine karşı
insan hakları, özgürlükler ve diğer tüm anayasal ve yasal güvenceleri
koruma yetkisine ve bunun için işlemleri yargıya taşıma ehliyetine
sahiptir. Ombudsman ayrıca, yargının yetki alanı dışında kalan idari
kararların kamu yararı ve yerindelik bakımından incelemesini yapma ve
idareyi uyarma, tavsiye veya hatırlatmada bulunma imkânına sahiptir. Bu
uyarıların dikkate alınmaması durumunda konuyu ilgili bakanlığın en üst
makamına, sonuç alınmazsa Kongreye rapor edebilir.156

Kamu Yararı Davaları

Yürütme kuvvetinin sınırlandırılmasında yukarıda sayılan
mekanizmaların yanı sıra yargı kuvveti de belli bir fonksiyon icra
etmektedir. 1994’te yapılan anayasa değişikliğinden sonra getirilen
düzenlemeler sivil toplum kuruluşlarının yargı aracılığıyla yürütmeyi
denetlemesinin önünü açmıştır. Anayasa’nın bireysel hakların yanı sıra
kolektif hakları düzenlemesi, özellikle çevre ve tüketici haklarına güçlü
bir koruma getirmesi, daha sonra da bu hakların korunması için belli
yargısal mekanizmaların getirilmesi yürütmenin eylem ve işlemlerindeki
aşırılıkları frenlemeye katkı sağlamıştır. Kamu yararı davaları (public
interest litigation) ile vatandaşların kamu yönetiminin faaliyetlerinde
keyfiliği önleme ve getirdiği düzenlemeleri etkileme imkânı doğmuştur.
Bu davalar, yargının daha etkili bir konum edinmesine de katkıda
bulunmuştur.157


5.3. Yargı Organının Gücü ve Diğer Organlarla İlişkisi

Yargı, federal düzeyde ve eyalet düzeyinde olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Federal yargı, Yüksek Mahkemenin altında çalışır ve eyalet
mahkemeleri tarafından icra edilemez. Yüksek Mahkeme diplomatik
temsil ve eyaletlerin taraf olduğu konularda ilk derece mahkemesi olarak
çalışır. Diğer bütün konularda federal yargının kararlarına karşı temyiz
mahkemesi olarak çalışır.158 Yüksek Mahkemenin en önemli fonksiyonu
ise Anayasa Mahkemesi olarak çalışmasıdır. Anayasanın yorumlanması ve
anayasaya aykırı kanunların iptali yetkisine sahiptir.


5.3.1. Genel Yargı Sorunları

Arjantin yargı sistemi genel olarak bağımsız olmakla birlikte hala siyasi
yetkililerin etkisi altındadır ve yolsuzlukla maluldür. Kurumsal olarak
ayrılmış olsa da yetersiz işlevsel kapasitesi nedeniyle kısıtlanmıştır. Aynı
sorunlar bölgesel düzeyde daha şiddetli olarak yaşanmaktadır.159
Yargının kurumsal zayıflığına ilişkin önemli göstergeler
bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2004’teki Yargı
Bağımsızlığı Endeksi’ne göre Arjantin, 18 Latin Amerika ülkesi arasında
13. sırada yer alabilmiştir. Yürütmenin yargı üzerindeki nüfuzunun en
önemli unsuru hâkimlik teminatının uygulamadaki zayıflığıdır. Yüksek
Mahkeme üyeleri, ömür boyu görev yapma hakkına sahip oldukları
halde, bu hak yürütme tarafından 1983 sonrasında da defalarca ihlal
edilmiştir. Alfonsin, Menem ve Nestor Kirchner görevdeki üyelerin
görevine son vermek için uğraşmışlardır. Bu müdahalelerin çarpıcı bir
neticesi, 1960-1995 arasında Yüksek Mahkeme üyelerinin ortalama
görev süresinin dört yıla düşmesi olmuştur.160

Hukukun üstünlüğünün yeterince sağlanamaması eşitlik ilkesini
bozan imtiyaz sistemiyle de ilişkilidir. Yargı sistemi şeffaf, etkin ve tarafsız
olamamaktadır. Yüksek Mahkeme ve Yargı Konseyi dışında, yargı reformu
hakkındaki projelerin hiçbiri hayata geçirilmemiştir.161
Cristina Kirchner göreve geldiğinde kapsamlı bir yargı reformu
yapacağına söz vermesine rağmen beklentilerle mevcut hukuki durum
arasındaki boşluk devam etmektedir.162 Mali özerklik, yargı bağımsızlığı ve
tartışmalı ve gecikmeli hâkim atamaları son başkan Cristina Kirchner’in
kurumlar arasında fren ve denge sistemini sağlama konusundaki
isteksizliğini ortaya koymaktadır. Vatandaşların Arjantin yargısına güveni
düşüktür ve % 54’ü hâkimlere rüşvet verilebileceğini düşünmektedir.
Yargı önünde eşitliğin sağlandığına inanan kişilerin oranı ise %18’dir.
Yargı; parlamento ve emniyet teşkilatının yanında en yolsuz üçüncü
kurum olarak sıralanmaktadır. Mali Suçların Araştırılması ve Önlenmesi
Merkezinin istatistiklerine göre son 25 yıl içinde yolsuzlukla ilgili
davaların sonuçlanması ortalama 14 yıl almaktadır.163
Yargının bağımsızlığına ilişkin sorunlar, Arjantin’de gerek federal
gerekse eyalet düzeyindeki diğer organ ve kurumların çalışmasında
yaşanan sorunların da devam etmesine yol açmaktadır.164


5.3.2. Yargı Konseyi

1994’teki anayasal düzenlemeler kapsamında, hâkim ve savcıların
atanması, bağımsızlıkları ve mesleki teminatlarını sağlamak amacıyla
Yargı Konseyi kurulmuştur. Bu Konsey; yürütme organının temsilcileri,
Kongrenin seçtiği temsilciler, hâkimler, akademisyenler ve hukukçulardan
oluşmakta ve başında Yüksek Mahkeme başkanı bulunmaktadır. Konseyin
görevleri, yarışma sınavıyla gelen hâkimler arasından başkanın seçeceği
her hâkim için üçer federal hâkim adayı belirlemek, mahkemelerin
bütçelerini yönetmek, disiplin işlemlerini uygulamak ve yargı teşkilatı
için gerekli diğer düzenlemeleri yapmaktır. 2006’da Konsey üyelerinin
seçiminde ve yetkilerinde iktidar partisinin payını artıran bir düzenleme
yapılmıştır.165

Yargısal atamalar başkan tarafından yapılır ve Senato tarafından onanır.
Ancak bu onamada Yüksek Mahkeme üyeleri için Senatonun toplantıdaki
üyelerinin üçte ikisinin oyu gerekirken, diğer federal hâkimler için ilgili
liste Yargı Konseyi tarafından Senatoya sunulur ve toplantıdaki üyelerin
basit çoğunluğu aranır. Senatonun bu kararlarında büyük ölçüde başkanın
iradesinin baskın olduğu görülmektedir. Yargı Konseyinin kuruluş amacı
hâkimler üzerindeki siyasi etkiyi ortadan kaldırmak olsa da hâkimlerin
başkan tarafından atanması ve Senato tarafından onanması süreci siyasi
müdahalenin etkisinde kalmaktadır.166

5.3.3. Yüksek Mahkeme

Yüksek Mahkeme, 20. yüzyıl boyunca askeri darbelerle kesilen
Arjantin siyasi sisteminde yürütmeye karşı bağımsızlığını korumada
ciddi sorunlar yaşamıştır. 1947’de Peron döneminde, beş üyeli Yüksek
Mahkemenin dördünün suçlandırma yoluyla görevden alınmasından
itibaren iktidara gelen hükümetlerin hemen hepsi Yüksek Mahkemeye
müdahalede bulunmuşlar; suçlandırma, istifaya zorlama gibi yollara
başvurmuşlardır. Peron’u izleyen dönem boyunca Yüksek Mahkemede
gerçekleşen 65 değişimin yalnızca 5’i olağan usulle yapılmış yani ölüm
veya emeklilik sebebiyle gerçekleşmiştir.167 Askeri yönetim dönemlerinde
başkanlar Yüksek Mahkemenin yapısına sık sık müdahale etmişlerdir.
1940’lı yıllardan 1980’lere kadar hükümetler memnun olmadıkları
üyeleri suçlandırarak görevden almış ve bunların yerine daha yakın
olduğu üyeleri atamıştır.168

Yargı bağımsızlığı demokrasiye geçişin ilk yıllarında (Alfonsin
döneminde) görece iyi bir noktaya taşınmış, yargıya kamuoyunun
güveni artmıştır.169 Yine de bu dönem başkan Kongrede çoğunluğa
sahip olmadığından Peronistlerle pazarlık yapmak zorunda kalması
yüzünden yargıçların bağımsızlığı ve güvencesi konusunda bir istikrar
yakalanamamıştır.

Carlos Menem dönemi yargıya müdahalenin yoğunlaştığı dönemdir.
Menem Senato ile yaptığı pazarlıkla ve taktik bir manevrayla hâkim
sayısını beşten dokuza çıkarmış ve kendisiyle yakın ilişkileri bulunan
hâkimleri atamıştır.170 Diğer taraftan mevcut hâkimlerden ikisinin
istifasını sağlayarak mahkemedeki çoğunluğu garanti etmiştir.171 1992’de
Yüksek Mahkemenin bağımsız olduğuna inanan hukukçu oranı %6 olarak
kaydedilmiştir. Bu dönemde muhalefet partilerinin Yüksek Mahkeme
üyelerini de kapsayan 170 suçlandırma girişiminin tamamı, Kongrede
ve ilgili komisyonda Peronistlerin çoğunlukta olması nedeniyle sonuçsuz
kalmıştır.172

Mevcut hâkimlerden ikisinin istifasını sağlayarak mahkemedeki çoğunluğu
garanti etmiştir.173 1992’de Yüksek Mahkemenin bağımsız olduğuna
inanan hukukçu oranı %6 olarak kaydedilmiştir. Bu dönemde muhalefet
partilerinin Yüksek Mahkeme üyelerini de kapsayan 170 suçlandırma
girişiminin tamamı, Kongrede ve ilgili komisyonda Peronistlerin
çoğunlukta olması nedeniyle sonuçsuz kalmıştır. 174


2003’te iktidara gelen Başkan Nestor Kirchner ise Menem’in atadığı dört üyenin suçlandırılmasını
destekleyerek görevden alınmalarını sağlamış ve bunların yerine dört yeni
üye atamıştır. Bu müdahaleler, bazen mevcut anormallikleri düzeltmek için
de olsa, Arjantin’de demokrasinin kesintiye uğradığı yıllarda oluşan
yargıç değiştirme geleneğinin devamı görünümündedir.175

Eduardo Duhalde döneminde başlayan süreç Nestor Kirchner döneminde tamamlanmış ve
Menem’in “otomatik çoğunluk”unun görevine son verilmiştir. Bunlardan
sonuncusu 2005’in sonunda görevden ayrılmıştır. Ancak boşalan bütün
sandalyelerin yeri doldurulmamış olup halen dokuz üyeli Mahkeme yedi
üye ile çalışmaktadır.176 Bunun nedeni ise başkanın, Mahkemenin karar
alabilmesi için gerekli olan çoğunluğun oluşmasını zorlaştırmak istemesi
olarak gösterilmektedir.

Yüksek Mahkeme, federalizmin güvencesi olma rolünü yerine getirememiş,
federal yönetim ile eyalet ve yerel yönetimler arasındaki uyuşmazlıklarda
çoğunlukla federal yönetim lehinde eğilim göstermiştir.


Nestor Kirchner,

Yine  Mahkeme, federal yönetimin eyalet yönetimlerine müdahalesinin sınırlarını
belirleme konusunda zayıf kalmış ve eyalet yetkili organlarının görevden
alınması hakkında, bunların siyasi meseleler olduğu mülahazasıyla
çekimser kalmıştır. Dolayısıyla, Anayasa’da eyaletlerin özerkliğinin
korunmasına ve merkezi yönetimin müdahale yetkisinin sınırlanmasına
yönelik hükümleri tam olarak hayata geçirememiştir.177

15 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder